Arama

Ülkemizde hangi tür hayvancılık yapılmaktadır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 23 Mart 2014 Gösterim: 17.587 Cevap: 11
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Şubat 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ülkemizde ne tür hayvancılık yapılmaktadır????????????????????????????
acillllll!!!!!!!!!!!!!
EN İYİ CEVABI _KleopatrA_ verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ülkemizde ne tür hayvancılık yapılmaktadır????????????????????????????
acillllll!!!!!!!!!!!!!

TÜRKİYE'DE HAYVANCILIK
Sponsorlu Bağlantılar
Yüksek hayvancılık potansiyeline sahip olan ülkemizin ekonomisi 1980'li yıllara kadar tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı. Ülkemizde iklim koşullarına bağlı olarak yapılan hayvancılığa mera hayvancılığı (ekstansif hayvancılık), modern yöntemlerle yapılan hayvancılığa da ahır ya da besi hayvancılığı (intansif hayvancılık) denir. İklim ve yerşekillerinin etkisinin yanı sıra, hayvan soylarının ıslahı, otlakların ıslahı, kredi sorunu, erken kesim ülkemizdeki hayvancılığı etkileyen faktörlerdir. Yıllık millî gelirimizin %20'si hayvancılıktan sağlanır.

Küçükbaş hayvancılık:
Ülkemizde, Kuzeydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölümü dışında kalan alanlarda, küçükbaş hayvancılık yapılır. Bitki örtüsüne bağlı olarak küçükbaş hayvancılık ülkemizde yaygındır. Küçükbaş hayvanlar bozkır (step) hayvanlarıdır. Türkiye'de bozkırlar geniş yer tuttuğundan bu hayvanların yetişme alanı oldukça geniştir. Küçükbaş hayvanlar arasında en çok koyun yetiştirilir. Bunun yanısıra, eğimli arazilerde yetişen kıl keçisi de bulunur. ABD'den sonra ikinci sırada olduğumuz tiftik keçisi yetiştiriciliği de önemlidir.

Büyükbaş hayvancılık: Ülkemiz arazisinin engebeli olması büyükbaş hayvancılığı olumsuz etkiler. Ülkemizde Kuzeydoğu Anadolu'da ve Doğu Karadeniz Bölümü'nde büyükbaş hayvancılık yaygındır. Buralarda yaz mevsiminin yağışlı ve serin geçmesi, yüksek boylu çayırların yetişmesini sağlar. Büyükbaş hayvanlar arasında en çok sığır yetiştirilir. Besi hayvancılığı yaygınlaşmaktadır. Bunun yanı sıra yetiştirilen büyükbaş hayvanlar arasında manda, at, eşek, katır, deve de bulunur.

Kümes hayvancılığı: Ülkemizde etinden ve yumurtasından yararlanılan kümes hayvanları arasında tavuk, horoz, hindi, kaz, ördek, tavşan yetiştirilir. Sağlığa yararlı beyaz etin tüketiminin fazla olduğu büyük kentlerimizden İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara'da büyük ve modern tavuk çiftlikleri kurulmuştur. Bunun nedenleri arasında ulaşım kolaylığı ve kentlerdeki fazla tüketim gelir. Bunların ya-nısıra kırsal kesim kendi gereksinimini karşılayacak kadar kümes hayvanı yetiştirilir.

Arıcılık: Ülkemizin hemen her yöresinde arıcılık yapılır. Ancak bazı alanlarda arıcılıkta ilerlemeler kaydedilmiştir. Marmara Bölgesinde Balıkesir, Ege Bölgesinde Muğla ve Marmaris, Doğu Anadolu'da Erzurum, Kars, Bitlis, Hakkari Karadeniz'de Rize, Trabzon ve Artvin çevrelerinde arıcılık yoğun olarak yapılır. Ülkemizde arı kovanı sayısı 3,3 milyon, yıllık bal üretimi ise 35 bin tondur.

ipek böcekçiliği:
Anavatanı uzakdoğu ülkeleri olan ipek böcekçiliği, Cumhuriyetimizin kurulmasıyla başta Bursa olmak üzere Balıkesir, Denizli, Elâzığ, Ankara, Amasya, Diyarbakır ve İstanbul'da ipek böcekçiliği yaygınlaşmıştır. İpek, dut yaprağı ile beslenen ipek böceğinden elde edilen hayvansal bir üründür. Ancak sunî ipek ve naylonun üretilmesi ve yeterli destek görmemesi nedeniyle günümüzde ipek, gerileme sürecine girmiştir.

Balıkçılık:
Ülkemizin 8333 km deniz kıyısına sahip olması ve üç tarafı denizlerle çevrili olması nedeniyle su ürünleri potansiyeli çok yüksektir. Buna karşın tutulan balık miktarı azdır. Denizlerimizde tutulan balığın %80'i Karadeniz'den, geriye kalanı sırasıyla Marmara, Ege ve Akdeniz'den karşılanır. Tür yönünden zengin olan balık ve diğer su canlılarından 1400 türün ancak 93'ü değerlendirilir. Bunun 73'ü deniz türleri, 20'si iç su türleridir. Ülkemizde deniz balıkçılığının yanı sıra, tatlı su balıkçılığı ve kültür balıkçılığı da yapılır. Bazı doğal ve baraj göllerimize balık tohumları atılarak tatlı su balık üretimi arttırılmaya çalışılır. Havuz ve göletler ile deniz kıyılarındaki dalyanlarda kültür balıkçılığı, son yıllarda desteklenmektedir. Diğer su ürünlerimiz ise, midye, karides, ahtapottur. Süngercilik ise ülkemizde daha çok güneybatı Anadolu kıyılarımızda Bodrum, Marmaris, Datça çevrelerinde yaygın olarak yapılır.

_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
6 Şubat 2010       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

ülkemizde ne tür hayvancılık yapılmaktadır????????????????????????????
acillllll!!!!!!!!!!!!!

TÜRKİYE'DE HAYVANCILIK
Sponsorlu Bağlantılar
Yüksek hayvancılık potansiyeline sahip olan ülkemizin ekonomisi 1980'li yıllara kadar tarım ve hayvancılığa dayanmaktaydı. Ülkemizde iklim koşullarına bağlı olarak yapılan hayvancılığa mera hayvancılığı (ekstansif hayvancılık), modern yöntemlerle yapılan hayvancılığa da ahır ya da besi hayvancılığı (intansif hayvancılık) denir. İklim ve yerşekillerinin etkisinin yanı sıra, hayvan soylarının ıslahı, otlakların ıslahı, kredi sorunu, erken kesim ülkemizdeki hayvancılığı etkileyen faktörlerdir. Yıllık millî gelirimizin %20'si hayvancılıktan sağlanır.

Küçükbaş hayvancılık:
Ülkemizde, Kuzeydoğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölümü dışında kalan alanlarda, küçükbaş hayvancılık yapılır. Bitki örtüsüne bağlı olarak küçükbaş hayvancılık ülkemizde yaygındır. Küçükbaş hayvanlar bozkır (step) hayvanlarıdır. Türkiye'de bozkırlar geniş yer tuttuğundan bu hayvanların yetişme alanı oldukça geniştir. Küçükbaş hayvanlar arasında en çok koyun yetiştirilir. Bunun yanısıra, eğimli arazilerde yetişen kıl keçisi de bulunur. ABD'den sonra ikinci sırada olduğumuz tiftik keçisi yetiştiriciliği de önemlidir.

Büyükbaş hayvancılık: Ülkemiz arazisinin engebeli olması büyükbaş hayvancılığı olumsuz etkiler. Ülkemizde Kuzeydoğu Anadolu'da ve Doğu Karadeniz Bölümü'nde büyükbaş hayvancılık yaygındır. Buralarda yaz mevsiminin yağışlı ve serin geçmesi, yüksek boylu çayırların yetişmesini sağlar. Büyükbaş hayvanlar arasında en çok sığır yetiştirilir. Besi hayvancılığı yaygınlaşmaktadır. Bunun yanı sıra yetiştirilen büyükbaş hayvanlar arasında manda, at, eşek, katır, deve de bulunur.

Kümes hayvancılığı: Ülkemizde etinden ve yumurtasından yararlanılan kümes hayvanları arasında tavuk, horoz, hindi, kaz, ördek, tavşan yetiştirilir. Sağlığa yararlı beyaz etin tüketiminin fazla olduğu büyük kentlerimizden İstanbul, İzmir, Bursa ve Ankara'da büyük ve modern tavuk çiftlikleri kurulmuştur. Bunun nedenleri arasında ulaşım kolaylığı ve kentlerdeki fazla tüketim gelir. Bunların ya-nısıra kırsal kesim kendi gereksinimini karşılayacak kadar kümes hayvanı yetiştirilir.

Arıcılık: Ülkemizin hemen her yöresinde arıcılık yapılır. Ancak bazı alanlarda arıcılıkta ilerlemeler kaydedilmiştir. Marmara Bölgesinde Balıkesir, Ege Bölgesinde Muğla ve Marmaris, Doğu Anadolu'da Erzurum, Kars, Bitlis, Hakkari Karadeniz'de Rize, Trabzon ve Artvin çevrelerinde arıcılık yoğun olarak yapılır. Ülkemizde arı kovanı sayısı 3,3 milyon, yıllık bal üretimi ise 35 bin tondur.

ipek böcekçiliği:
Anavatanı uzakdoğu ülkeleri olan ipek böcekçiliği, Cumhuriyetimizin kurulmasıyla başta Bursa olmak üzere Balıkesir, Denizli, Elâzığ, Ankara, Amasya, Diyarbakır ve İstanbul'da ipek böcekçiliği yaygınlaşmıştır. İpek, dut yaprağı ile beslenen ipek böceğinden elde edilen hayvansal bir üründür. Ancak sunî ipek ve naylonun üretilmesi ve yeterli destek görmemesi nedeniyle günümüzde ipek, gerileme sürecine girmiştir.

Balıkçılık:
Ülkemizin 8333 km deniz kıyısına sahip olması ve üç tarafı denizlerle çevrili olması nedeniyle su ürünleri potansiyeli çok yüksektir. Buna karşın tutulan balık miktarı azdır. Denizlerimizde tutulan balığın %80'i Karadeniz'den, geriye kalanı sırasıyla Marmara, Ege ve Akdeniz'den karşılanır. Tür yönünden zengin olan balık ve diğer su canlılarından 1400 türün ancak 93'ü değerlendirilir. Bunun 73'ü deniz türleri, 20'si iç su türleridir. Ülkemizde deniz balıkçılığının yanı sıra, tatlı su balıkçılığı ve kültür balıkçılığı da yapılır. Bazı doğal ve baraj göllerimize balık tohumları atılarak tatlı su balık üretimi arttırılmaya çalışılır. Havuz ve göletler ile deniz kıyılarındaki dalyanlarda kültür balıkçılığı, son yıllarda desteklenmektedir. Diğer su ürünlerimiz ise, midye, karides, ahtapottur. Süngercilik ise ülkemizde daha çok güneybatı Anadolu kıyılarımızda Bodrum, Marmaris, Datça çevrelerinde yaygın olarak yapılır.

AsHiLaL - avatarı
AsHiLaL
Ziyaretçi
6 Şubat 2010       Mesaj #3
AsHiLaL - avatarı
Ziyaretçi
Hayvancılık



Tarımın bir kolu olan hayvancılık ; ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi, çeşitli şekillerde yararlanılması ve pazarlanması olayıdır. Kırsal kesimlerde hayvancılık tarımın sigortası durumundadır. İklimdeki karasızlıkların tarımı olumsuz yönde etkilemesinden dolayı. Tarım hayvancılık birbirini destekler. Örnek : Şeker fabrikaları çevresinde besi hayvancılığının gelişmesi. Doğu Anadolu Bölgesinde iklim ve yer şekillerinin tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemesinden dolayı bölgede birinci ekonomik faaliyet hayvancılıktır. Türkiye hayvan varlığı fazla olan bir ülkedir. Ancak hayvanlarımızın et, süt, yumurta, yapağı verimleri düşüktür.
HAYVANCILIĞIMIZI GELİŞTİRMEK İÇİN
Hayvan Soyları İyileştirilmeli (Islah edilmeli)
Yerli ırklar et-süt verimi yüksek olan ırklarla melezleştirilmeli veya iyi cins hayvan ithal ederek sayısını artırmalıyız. İyi cins hayvan yetiştirmek amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında çalışmalar başlatılmıştır. İyi cins hayvan yetiştiren
çiftliklere hara denir. Örnek : Bursa-Karacabey,Eskişehir-Çifteler.

Mera Hayvancılığı Yerine Ahır Hayvancılığı Geliştirilmeli
Mera hayvancılığı otlaklarda yapılan hayvancılık şeklidir.Masrafsızdır. Ancak verim düşüktür. Bundan dolayı yem kullanımı fazla olan , fakat verimi yüksek olan ahır hayvancılığına önem verilmelidir.

Otlaklar Korunmalı
Otlaklarımız tarımda makinalaşma ile sürekli olarak daralmaktadır. Ayrıca otlaklarda aşırı otlatma sonucu otlaklar
bozulmaktadır. Bu olumsuzluklar sonucunda hayvanlarımız yeterince beslenememektedir. Hayvancılığı eliştirmek için bu olumsuz durumlar önlenmeli.
Yem üretimi artırılmalı. Erken kesim önlenmeli (süt kuzu-süt dana) Salgın hastalıklarla mücadele edilmeli Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalı.

*** Türkiye'de genelde mera hayvancılığı gelişmiştir. Bundan dolayı hayvancılımızın coğrafi dağılışında daha çok iklim etkilidir. Ayrıca et ve süt üretimi de iklimin etkisialtındadır.

HAYVANCILIĞIMIZIN COĞRAFİ DAĞILIŞI
BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK

İNEK
Büyük baş hayvanlar içinde en fazla sığır(inek, öküz ,dana, manda) yetiştiriciliği vardır. Sığırlar içinde de en fazla inek yetiştirilmektedir. Bütün bölgelerimizde inek yetiştiriciliği vardır. Ama en fazla Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum-Kars Bölümünde gelişmiştir. Karadeniz Bölgesinde gelişmesi yağışların fazla olmasından dolayı çayırların fazla olmasıdır. Erzurum-Kars bölümünde gelişmesi yaz yağışlarıyla oluşan gür ot ve çayırlıklardır. İnek yetiştiriciliği ayrıca şeker fabrikaları çevresinde de gelişmiştir. Şeker pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasından dolayı.

MANDA
Bol sulu bataklık ve göl kenarlarında beslenir. Yurdumuzda başta Karadeniz Bölgesi kıyı kesimi olmak üzere G. Marmara bölümünde yetiştiriciliği yaygındır. Et kalitesi düşük olduğundan yetiştiriciliği fazla gelişmemiştir.
*** Büyükbaş hayvancılık Doğu Bölgelerimizde mera hayvancılığı şeklinde iken Batı Bölgelerimizde ahır hayvancılığı şeklindedir.

KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK

KOYUN

Bozkırların hayvanıdır. Hafif dalgalı düzlüklerde iyi yetişir. Türkiye'nin iklim şartları genelde koyun yetiştiriciliğine
elverişlidir. Düşük sıcaklık sebebiyle Doğu Anadolu Bölgesinin doğusunda yetiştiriciliği gelişmemiştir. Ayrıca Doğu Karadeniz bölümünün kıyı kesiminde yüksek nem ve gür çayırlardan dolayı koyun yetiştirilmez. En fazla koyun yetiştiren bölgemiz İç Anadolu'dur. Bozkırların geniş alan kaplamasından dolayı. Doğu Anadolu Bölgesi (batısı) ve G.Doğu Anadolu Bölgeleri de koyun yetiştiriciliği gelişmiştir.

Koyun kısa boylu otların geniş alanlarda yetiştiği bozkırlara uymuş bir hayvandır. Türkiye'nin birçok bölgelerinde ve özellikle yarı kurak olan step sahalarında başlıca yetişme yerini bulmuştur. Koyun, yürüyüşü ağır bir hayvan olduğundan, dik yamaçlı yerleri değil, düzce veya hafif dalgalı araziyi ister. Koyun. Anadolu'da eskiden beri ye­tiştirilmiş bir hayvandır. Yeşil otlakların bir süsü olmuş bulunan koyun, eti ve sütü, yünü ve derisi ile yaşantımızda önemli yer tut­muştur. Memleketimizdeki başlıca soyları kıvırcık, dağlıç, karaman (akkaraman, morkaraman), sakız ve merinostur. Kıvırcık koyunu Trak­ya ile Güney Marmara bölgesinde yetişir. Et kalitesi çok iyidir. Bu soy, bir yüksek yayla hayvanı olmayıp, iyi otlaklar ister ve soğuğa fazla dayanamaz. Bu nedenle yüksek yaylalar bu cins koyunun yayılma sınırını çizmiştir. Dağlıçlar ise, bütün batı Anadolu'da ve bu arada Ege böl­gesinin çok dağlık olmayan bölgelerinde yetişir. Ege bölgesinin bir başka koyun cinsi de sakızdır ki, ince ve az geniş kuyrukludur. Tür­kiye'nin öteki bütün bölgelerinde iri kuyruklu koyunlar yetişir. İç ve Doğu Anadolu'nun yaygın koyun soyu Karamandır' ki, bölgesine göre çeşitleri vardır. Bütün bu yerli koyunlarımızın yünleri çoğunca kalın ve kısadır. Bu nedenle, 50 yıl kadar önce yumuşak ve ince kumaş do­kumaya daha elverişli olan merinos koyunu yetiştirilmesi yoluna gidilmiştir. Bu arada yün dokuma fabrikalarımız için merinos yünü ithal edilmiştir. En fazla İspanya'da tutunmuş olan bu cins koyun, mem­leketimizde de Karacabey' deki ve Bandırma yakınlarındaki merinos is­tasyonlarında yetiştirilmiş, eski koyunlarımızla melez şekilleri de elde edilmiştir. Merinosların yünü ince ve uzun olup, et kalitesi yüksek de­ğildir. Bu nedenle türlü ülkelerde kasaplık koyunlarla birleştirilerek melez soylar üretilmiştir. Merinos soylarının en yaygın olduğu ülkeler Avusturalya, Güney Afrika ve Arjantin'dir.
Et ve yün vasıfları farklı olan bütün bu koyunlarımızın sayısı 40 yıl kadar önce 13 milyon tahmin olunmuş, bu miktar günümüze kadar çoğalmış, 1970 de 36.500.000'i, 1982 de 50.000.000'0 bulmuştur. Buna göre, memleketimizde bugün nüfus başına bir koyun düşmektedir: Yün (yapağı) üretimi 57.000 tonu biraz geçmiştir. Yerli koyunlarımızın yün verimi az olup, ortalama olarak koyun başına 1,5 kilo kadardır. Me­rinos koyunlarının verimi ise 4 kiloyu bulmaktadır. Türkiye, dünyanın çok koyun yetiştiren ülkelerindendir.

Koyun Türleri:

Kıvırcık: Soğuğa dayanıklı değildir. Et verimi yüksektir.
Marmara ve Ege Bölgelerinde yetiştirilir.
Dağlıç: Ege ve İç Batı Anadolu'da yetiştirilir.
Karaman: Ege, İç, Doğu ve G.Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir.
Sakız ve Merinos: G.Marmara Bölümünde yetiştirilir. Merinos yünü için yetiştirilmektedir.

KIL KEÇİSİ

Dağlık bölgelerin hayvanıdır. Ağaçların filizlerini yemek suretiyle beslenir. Ormanlara zarar verdiği için sayılarının azaltılması yoluna gidilmektedir. En fazla Akdeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir.
Kılkeçisi, koyuna göre daha dayanıklı, daha kolay beslenebilir bir hayvan olup, dik yamaçlı dağlık yerlerimizde yetiştirilir. Anadolu'nun birçok yerlerinde köy evlerinin çoğunda 1-2 keçi bulunur ve özellikle sütü için beslenirse de dağlık yerlerde sürüler halinde de beslenir ve üretilir. Memleketimizde 15 milyon kılkeçisi (I 982) vardır. Ormanlık ve fundalık yerlerde uzun süre beslenmiş bulunan kılkeçisinin, filizleri ve sürgünleri yemesi yüzünden ormanlarımız zarar görmüştür. Ormanlarım korumak isteyen Avrupa ülkeleri kılkeçisi sayısını azaltmışlardır (Yu­goslavya, İspanya gibi), Memleketimizde de orman korunması nedeniyle biraz azalma olmuş, hiç olmazsa artma olmamıştır (1956 da 19 milyon kılkeçisi vardı).

TİFTİK KEÇİSİ

Tiftiği için yetiştirilmektedir. Yurdumuzda Ankara-Konya çevresi ile G.Doğu Anadolu Bölgesinde Siirt çevresinde yetiştirilmektedir. *** Sağılan ve kesilen hayvan sayısı az; üretilen süt ve et miktarı fazla ise orada Büyük baş hayvancılık (inek yetiştiriciliği) gelişmiştir. Sağılan ve kesilen hayvan sayısı fazla iken; üretilen et ve süt miktarı az ise Küçük baş hayvancılık gelişmiştir( Koyun yetişitiriciliği).
Tiftik keçisinin bir adı da "Ankara keçisi" dir. Bu cins keçinin tüyleri ince, uzun ve ipek gibi parlaktır. Bu özelliği ile bazı hallerde iyi yünlerden de üstün tutulur. Bu keçinin başlıca yaşama alanları İç Anadolu'nun kuzey ve batı kenarları ile doğu kenarları ve aşağı Kızılırmak kesiminin batı yakasıdır. İç Anadolu'nun başka yerlerinde de seyrek olarak ve kılkeçisi ile birlikte bulunur. Uzun süre Anadolu'ya mahsus bir keçi soyu olmuş bulunan ve Batı ülkelerinde "Ankara keçisi" adı ile ta­nınan bu ekonomik değer, bundan 90 - 100 sene kadar önce (19. yüzyılın sonlarında), bu doğal şartların benzerinin bulunduğu Güney Afrika'ya ve Kuzey Amerika'nın batı bölgelerine götürülerek orada üretilmiş, zamanla o ülkelere uyan soylar oluşturulmuştur. Bugün memleketimizde 3,5 milyon tiftik keçisi vardır (1982). Bu miktar, 1959 da 6 milyondan çok idi. Günümüze kadar tiftik ürünümüz bir dış ticaret malı olmuş, memleket içinde bunun tüketimi fazla olmamıştır.

SIĞIRLAR
Sığırların sütünden, etinden ve gücünden memleketimizde çok ya­rarlanılmıştır. Anadolu'nun birçok köylerinde, birçok evlerde ailenin ge­çimine girmiş bir iki sığır bulunur. Evlerden çobanlar vasıtasıyla top­lanan inekler, sürü halinde çevrede otlar, akşamlan yine yerli yerine dönerler. Kimi halde de sığırlar bir elden beslenir, yetiştirilir ve üretilir. Bunlar büyük sürüler halinde yaylalarda çayırlarda beslenir ve man­dıralarda da yetiştirilirler. Bugün sığır. özellikle sütü ve eti bakımından ülkemizin başta gelen ekonomik kaynaklan arasındadır. Sayı ba­kımından da koyun ve keçiden sonra en fazla sayı sığırlarda olup. 15 milyona yaklaşmaktadır (1982
Türkiye'nin her bölgesinde sığır vardır. Uzun süre sığır, mem­leketimizde birinci derecede çift hayvanı olmuş ve sütünden fay­dalanılmış, etinden ise faydalanma yönü bunlara göre geride kalmıştır. çoğunca bakımsızlık yüzünden ineklerimizin yerli cinsleri bozulmuş, gövdeleri küçük kalmıştır. Ancak. Kars - Erzurum yaylalarının boylu ve taze otları ile beslenen sığırlar gelişmiş, böyle şartların bulunduğu başka yörelerimizde de iyi cins inekler yetişebilmiştir. Ayrıca, haralarda ve mandıralarla çiftliklerde iyi beslenen ve iyi soylar olarak üretilen inek­ler verimli olmuşlardır. Şimdi, Batı ülkelerinde olduğu gibi memleketimizde de sığır eti son yıllarda daha çok aranır olmuş. böylece sığır yetiştirilmesi daha büyük önem kazanmıştır.
Bugün yurdumuzda çeşitli soydan sığır yetiştirilmektedir ki, baş­lıcaları boz-sığır, kara-sığır, kırmızı-sığır ve çeşitli melez soylardır. Boz-inek adı ile de söylenen birincileri Trakya ve Batı Anadolu'da çok­tur. Yerli kara-sığırlar ise İç Anadolu ile kuzey çevresinde beslenir. Bu soyun inekleri yılda 500 - 600 litre süt verir. İyi beslenmeyenlerinde ise bunu bile almak zorlaşır. Etleri makbuldür. Doğu kırmızı-inekleri Ku­zeydoğu ve Kuzey Anadolu'da beslenir. Parlak kahverenkli olduklarından bu ad ile anılırlar. Bunlar bol süt verirler. Kasaplık olarak da kullanılırlar. Güney kırmızı-inekleri ise Akdeniz bölgesi ile Güneydoğu Anadolu'da beslenir. Koyu kahverenklidirler. Bütün bu sığırlar çoğunca gövdeli olup, inekleri az süt verirler (Kars tarafları hariç). Bunun için başka ülkelerden (Avusturalya, İsviçre gibi) damızlıklar getirtilerek haralarımızda bol süt veren inekler yetiştirilmiştir.
Bunlardan başka Türkiye'nin nisbeten bol sulu ve bataklık yerlerinde manda (bir milyon) vardır. Bunların sütleri, öteki sütlerden daha yağlı, eti daha az makbuldür. çoğunca koşum hayvanı olarak yararlanılmıştır.
Ayrıca, at (1971 de 1 milyon, 1982 de 800 bin), köylümüzün çok işine yarayan eşek (2 milyon) dağınık ve sarp yerlerin önemli bir yük hayvanı olan katır (1978 de 300 bin) vardır.

KÜMES HAYVANCILIĞI

Kümes hayvanları içinde en fazla yetiştirilen tavuktur. Kümes hayvancılığı bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. Ama en fazla Marmara ve Ege Bölgelerinde gelişmiştir. İstanbul, İzmir, Manisa, Balıkesir, Ankara gibi büyük kentler çevresinde gelişmiştir.

Etinden ve yumurtasından yararlanmak için üretilen ve beslenen tavuk, hindi, kaz, ördek gibi kanatlı hayvanlar "kümes hayvanları" adı altında toplanmıştır. Memleketimiz için önemi gittikçe artan kümes hayvanlarının bakımı, üretilmesi, verimli olmaları "tavukçuluk" adı verilen ilmin uygulanmasıyla mümkün olur. Memleketimizde "Ta­vukçuluk Enstitüleri" ve üretimi yerleri kurulmuştur. Türkiye'de kümes hayvanlarının ekonomik değeri en fazla olanı tavuktur. Mem­leketimizde 57 milyondan çok tavuk ve horoz bulunmakta (1982), hindi sayısı ise 3 (1982) milyona yaklaşmaktadır. Yılda üretilen tavuk yumurtası sayısı 5 (1982) milyara yaklaşmaktadır. Bir tavuk ortalama olarak, 2 kilo kadar gelir. Besili tavuklar arasında ise 3 - 4 kilo gelenleri az değildir. Bütün kuşlar gibi, tavuklar da yumurtaları ile ürerler.
İyi bir tavuk yılda 200 - 250 yumurta verir. Tavuk üremesi normal kuluçkalarla olduğu gibi, kuluçka makinaları ile de üretilmektedir. Türkiye'deki tavuk cinsleri arasında denizli, hacıkadın, santepeli, cebeci, gerze cinsleri tanınmıştır. Bunların dışında sonra gelmiş başka tavuk cinsleri de vardır: İspenç, beç, legorn, brahma, koşin, plimut gibi.
Memleketimiz ekonomisi bakımından tavukçuluğun önemi gittikçe atmıştır. Tavuk eti, sindirimi kolay olan iyi bir besin maddesidir. Yumurtanın da besinde önemli yeri vardır. Türkiye, tavuk yetiştiren ül­keler arasında ise de, modem tavukçuluk henüz gelişme yolundadır.
Memleketimizde eskiden beri ve bugün tavuğu olmayan bir köye rast­lamak hemen hemen mümkün değildir. Köylerde hemen her evin tavukları vardır ki, bunlar açıkta dolaşır, kendi kendine beslenir, yumurtlar Köylü, yumurtalarını ve tavuğunu çoğunca en yakın pazara götürerek bunları paraya çevirir. Tavukçuluk esaslarına dayalı tavuk üre­timi, özellikle büyük şehirlerimiz çevresinde artmıştır.

ARICILIK

Bal, bal mumu, polen ,arı sütü elde etmek için arıcılık bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. En fazla Ege ve Doğu Anadolu Bölgelerinde gelişmiştir. Muğla, Manisa, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Ağrı, Erzurum, Hakkari, Rize (Anzer yöresinin balları çok ünlüdür), Artvin, Ordu önemli bal üretim merkezlerimizdir. Türkiye değişik iklim bölgeleri ve coğrafyasından dolayı çok zengin ve çeşitli arı florasına sahiptir. Bu özelliği nedeni ile Çin, ABD ve Meksika'dan sonra koloni varlığı açısından 3.5 milyon adet koloni ile dünyada 4. sırada yer almaktadır.
Türkiye'nin toplam bal üretimi 65.000 tondur. Bunun 4.000-8.000 tonu dış satıma gitmektedir. Halen 38.000 aile arıcılık yaparak, bal ve diğer arı ürünlerini üretmektedir. Bu ailelerin 10.000 adedi geçimini sadece arıcılıktan sağlamakta, diğer 28.000 aile ise yan gelir olarak arı ürünleri üretmektedir. Ancak ülkede koloni başına ortalama bal verimi 15-17 kg civarında olup, arıcılıkta gelişmiş ülkelerdeki verimin 1/3'ü kadardır.

İPEK BÖCEKÇİLİĞİ
İpek böceği yetiştirme ve kozasından ipek elde etme faaliyetidir.Dut yaprağı yemek suretiyle beslenir. En fazla G.
Marmara'da gelişmiştir. Bursa, Balıkesir, Bilecik çevresinde çok gelişmiştir. İpekli dokumada ise Bursa-Gemlik-İstanbul gelişmiştir.

BALIKÇILIK
Yurdumuzun etrafı denizlerle çevrili, birçok akarsu ve tatlı su gölümüz olmasına rağmen balıkçılık gelişmemiştir.

Balıkçılığın Gelişmemesinin Sebepleri
Denizlerimizin balık bakımından zengin olmaması. Açık deniz (Okyanus) balıkçılığının yapılmayışı.
Taşıma ve depolama imkanlarının yetersizliği. Zararlı avlanma yöntemlerinin uygulanması (dinamit patlatma, trol
avcılığı gibi) Denizlerimizdeki kirlenmenin önlenememesi.


Türkiye’de Hayvancılığı Etkileyen Etmenler

Hayvancılık tarımsal etkinliklerin bir koludur. Tarımla uğraşan nüfus bir yandan toprağı işleyip çeşitli ürünler elde ederken, diğer yandan da hayvan besler. Bunların etinden, sütünden, gelirlerinden yararlanılır. Engebeliklerin fazla olduğu bölgelerde önemli bir ekonomik etkinlik olarak gelişmiştir. Türkiye hayvan sayısı bakımından Dünya’da önemli bir yere sahip olmasına karşın hayvansal ürünlerin üretimi oldukça düşüktür. Verim düşüklüğünün nedenleri şunlardır :

Hayvan Soylarının Durumu : Türkiye’de yerli ırkın et ve süt verimleri düşük olduğundan başka ülkelerden getirilen damızlık hayvanlarla melez ırklar üretilmektedir. Bu nedenle haralar kurulmuştur. Bursa’daki Karacabey ve Eskişehir’deki çifteler haraları en önemlileridir.

Otlakların Durumu : Büyük ve küçükbaş hayvancılığın yapıldığı yerlerde hayvanların otlatıldığı alanlara otlak denir. Otlaklar bozkır ve dağ otlakları diye ikiye ayrılır. Bozkır otlakları, yazları sıcak ve kurak geçen yerlerde bulunur. Bu tür otlaklarda en çok küçükbaş hayvan beslenir. Dağ otlakları, yazları serin geçen bölgelerde bulunur. Otlar uzun boylu ve gürdür. Bu alanlarda çoğunlukla büyükbaş hayvan beslenmektedir. Türkiye’deki otlakların yetersiz olması hayvancılıktaki verimi düşürmektedir.

Mera Hayvancılığı
Türkiye’de hayvancılık daha çok mera hayvancılığı şeklinde yapılır. Kış aylarında ağıl ve ahırlarda arpa, saman ya da kuru otlarla beslenen hayvanlar yazın meralarda (otlaklarda) otlatılır. Bu nedenle mera hayvancılığında doğal koşullara bağlı olan et ve süt verimi düşüktür.

Besi ve Ahır Hayvancılığı

Hayvansal ürün verimini artırmak için ahır hayvancılığı (mandıracılık) yaygınlaşmaya başlamıştır. Özellikle büyükbaş hayvanlar temiz ve bakımlı ahırlarda modern yöntemlerle beslenir. Şekerpancarının küspesi hayvan yemi olarak değerlendirilir. Bu nedenle şeker fabrikaları çevresinde ahır hayvancılığı gelişmiştir. Marmara Bölgesi’nde besicilik ve mandıracılık daha yaygındır.

Hayvancılığın Türkiye Ekonomisindeki Yeri
Türkiye’de hayvancılık, artan nüfusun beslenmesinde ve endüstri hammaddesi olması açısından önemli bir yer tutar. Tarımsal üretimin % 40’ı, ulusal gelirimizin yaklaşık % 20’si hayvancılıktan sağlanmaktadır. Dış ticaretimizde hayvancılık % 15’lik bir paya sahiptir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Şubat 2010       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hayvancılık



Tarımın bir kolu olan hayvancılık ; ekonomik değeri olan hayvanların yetiştirilmesi, çeşitli şekillerde yararlanılması ve pazarlanması olayıdır. Kırsal kesimlerde hayvancılık tarımın sigortası durumundadır. İklimdeki karasızlıkların tarımı olumsuz yönde etkilemesinden dolayı. Tarım hayvancılık birbirini destekler. Örnek : Şeker fabrikaları çevresinde besi hayvancılığının gelişmesi. Doğu Anadolu Bölgesinde iklim ve yer şekillerinin tarımsal faaliyetleri olumsuz etkilemesinden dolayı bölgede birinci ekonomik faaliyet hayvancılıktır. Türkiye hayvan varlığı fazla olan bir ülkedir. Ancak hayvanlarımızın et, süt, yumurta, yapağı verimleri düşüktür.
HAYVANCILIĞIMIZI GELİŞTİRMEK İÇİN
Hayvan Soyları İyileştirilmeli (Islah edilmeli)
Yerli ırklar et-süt verimi yüksek olan ırklarla melezleştirilmeli veya iyi cins hayvan ithal ederek sayısını artırmalıyız. İyi cins hayvan yetiştirmek amacıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında çalışmalar başlatılmıştır. İyi cins hayvan yetiştiren
çiftliklere hara denir. Örnek : Bursa-Karacabey,Eskişehir-Çifteler.

Mera Hayvancılığı Yerine Ahır Hayvancılığı Geliştirilmeli
Mera hayvancılığı otlaklarda yapılan hayvancılık şeklidir.Masrafsızdır. Ancak verim düşüktür. Bundan dolayı yem kullanımı fazla olan , fakat verimi yüksek olan ahır hayvancılığına önem verilmelidir.

Otlaklar Korunmalı
Otlaklarımız tarımda makinalaşma ile sürekli olarak daralmaktadır. Ayrıca otlaklarda aşırı otlatma sonucu otlaklar
bozulmaktadır. Bu olumsuzluklar sonucunda hayvanlarımız yeterince beslenememektedir. Hayvancılığı eliştirmek için bu olumsuz durumlar önlenmeli.
Yem üretimi artırılmalı. Erken kesim önlenmeli (süt kuzu-süt dana) Salgın hastalıklarla mücadele edilmeli Çiftçi eğitilmeli ve kredi desteği sağlanmalı.

*** Türkiye'de genelde mera hayvancılığı gelişmiştir. Bundan dolayı hayvancılımızın coğrafi dağılışında daha çok iklim etkilidir. Ayrıca et ve süt üretimi de iklimin etkisialtındadır.

HAYVANCILIĞIMIZIN COĞRAFİ DAĞILIŞI
BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK

İNEK
Büyük baş hayvanlar içinde en fazla sığır(inek, öküz ,dana, manda) yetiştiriciliği vardır. Sığırlar içinde de en fazla inek yetiştirilmektedir. Bütün bölgelerimizde inek yetiştiriciliği vardır. Ama en fazla Karadeniz Bölgesinin kıyı kesimi ile Doğu Anadolu Bölgesinde Erzurum-Kars Bölümünde gelişmiştir. Karadeniz Bölgesinde gelişmesi yağışların fazla olmasından dolayı çayırların fazla olmasıdır. Erzurum-Kars bölümünde gelişmesi yaz yağışlarıyla oluşan gür ot ve çayırlıklardır. İnek yetiştiriciliği ayrıca şeker fabrikaları çevresinde de gelişmiştir. Şeker pancarı küspesinin hayvan yemi olarak kullanılmasından dolayı.

MANDA
Bol sulu bataklık ve göl kenarlarında beslenir. Yurdumuzda başta Karadeniz Bölgesi kıyı kesimi olmak üzere G. Marmara bölümünde yetiştiriciliği yaygındır. Et kalitesi düşük olduğundan yetiştiriciliği fazla gelişmemiştir.
*** Büyükbaş hayvancılık Doğu Bölgelerimizde mera hayvancılığı şeklinde iken Batı Bölgelerimizde ahır hayvancılığı şeklindedir.

KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK

KOYUN

Bozkırların hayvanıdır. Hafif dalgalı düzlüklerde iyi yetişir. Türkiye'nin iklim şartları genelde koyun yetiştiriciliğine
elverişlidir. Düşük sıcaklık sebebiyle Doğu Anadolu Bölgesinin doğusunda yetiştiriciliği gelişmemiştir. Ayrıca Doğu Karadeniz bölümünün kıyı kesiminde yüksek nem ve gür çayırlardan dolayı koyun yetiştirilmez. En fazla koyun yetiştiren bölgemiz İç Anadolu'dur. Bozkırların geniş alan kaplamasından dolayı. Doğu Anadolu Bölgesi (batısı) ve G.Doğu Anadolu Bölgeleri de koyun yetiştiriciliği gelişmiştir.
Koyun kısa boylu otların geniş alanlarda yetiştiği bozkırlara uymuş bir hayvandır. Türkiye'nin birçok bölgelerinde ve özellikle yarı kurak olan step sahalarında başlıca yetişme yerini bulmuştur. Koyun, yürüyüşü ağır bir hayvan olduğundan, dik yamaçlı yerleri değil, düzce veya hafif dalgalı araziyi ister. Koyun. Anadolu'da eskiden beri ye­tiştirilmiş bir hayvandır. Yeşil otlakların bir süsü olmuş bulunan koyun, eti ve sütü, yünü ve derisi ile yaşantımızda önemli yer tut­muştur. Memleketimizdeki başlıca soyları kıvırcık, dağlıç, karaman (akkaraman, morkaraman), sakız ve merinostur. Kıvırcık koyunu Trak­ya ile Güney Marmara bölgesinde yetişir. Et kalitesi çok iyidir. Bu soy, bir yüksek yayla hayvanı olmayıp, iyi otlaklar ister ve soğuğa fazla dayanamaz. Bu nedenle yüksek yaylalar bu cins koyunun yayılma sınırını çizmiştir. Dağlıçlar ise, bütün batı Anadolu'da ve bu arada Ege böl­gesinin çok dağlık olmayan bölgelerinde yetişir. Ege bölgesinin bir başka koyun cinsi de sakızdır ki, ince ve az geniş kuyrukludur. Tür­kiye'nin öteki bütün bölgelerinde iri kuyruklu koyunlar yetişir. İç ve Doğu Anadolu'nun yaygın koyun soyu Karamandır' ki, bölgesine göre çeşitleri vardır. Bütün bu yerli koyunlarımızın yünleri çoğunca kalın ve kısadır. Bu nedenle, 50 yıl kadar önce yumuşak ve ince kumaş do­kumaya daha elverişli olan merinos koyunu yetiştirilmesi yoluna gidilmiştir. Bu arada yün dokuma fabrikalarımız için merinos yünü ithal edilmiştir. En fazla İspanya'da tutunmuş olan bu cins koyun, mem­leketimizde de Karacabey' deki ve Bandırma yakınlarındaki merinos is­tasyonlarında yetiştirilmiş, eski koyunlarımızla melez şekilleri de elde edilmiştir. Merinosların yünü ince ve uzun olup, et kalitesi yüksek de­ğildir. Bu nedenle türlü ülkelerde kasaplık koyunlarla birleştirilerek melez soylar üretilmiştir. Merinos soylarının en yaygın olduğu ülkeler Avusturalya, Güney Afrika ve Arjantin'dir.
Et ve yün vasıfları farklı olan bütün bu koyunlarımızın sayısı 40 yıl kadar önce 13 milyon tahmin olunmuş, bu miktar günümüze kadar çoğalmış, 1970 de 36.500.000'i, 1982 de 50.000.000'0 bulmuştur. Buna göre, memleketimizde bugün nüfus başına bir koyun düşmektedir: Yün (yapağı) üretimi 57.000 tonu biraz geçmiştir. Yerli koyunlarımızın yün verimi az olup, ortalama olarak koyun başına 1,5 kilo kadardır. Me­rinos koyunlarının verimi ise 4 kiloyu bulmaktadır. Türkiye, dünyanın çok koyun yetiştiren ülkelerindendir.

Koyun Türleri:
Kıvırcık: Soğuğa dayanıklı değildir. Et verimi yüksektir.
Marmara ve Ege Bölgelerinde yetiştirilir.
Dağlıç: Ege ve İç Batı Anadolu'da yetiştirilir.
Karaman: Ege, İç, Doğu ve G.Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir. Sakız ve Merinos: G.Marmara Bölümünde yetiştirilir. Merinos yünü için yetiştirilmektedir.

KIL KEÇİSİ

Dağlık bölgelerin hayvanıdır. Ağaçların filizlerini yemek suretiyle beslenir. Ormanlara zarar verdiği için sayılarının azaltılması yoluna gidilmektedir. En fazla Akdeniz Bölgesi ile Doğu Anadolu Bölgelerinde yetiştirilir.
Kılkeçisi, koyuna göre daha dayanıklı, daha kolay beslenebilir bir hayvan olup, dik yamaçlı dağlık yerlerimizde yetiştirilir. Anadolu'nun birçok yerlerinde köy evlerinin çoğunda 1-2 keçi bulunur ve özellikle sütü için beslenirse de dağlık yerlerde sürüler halinde de beslenir ve üretilir. Memleketimizde 15 milyon kılkeçisi (I 982) vardır. Ormanlık ve fundalık yerlerde uzun süre beslenmiş bulunan kılkeçisinin, filizleri ve sürgünleri yemesi yüzünden ormanlarımız zarar görmüştür. Ormanlarım korumak isteyen Avrupa ülkeleri kılkeçisi sayısını azaltmışlardır (Yu­goslavya, İspanya gibi), Memleketimizde de orman korunması nedeniyle biraz azalma olmuş, hiç olmazsa artma olmamıştır (1956 da 19 milyon kılkeçisi vardı).

TİFTİK KEÇİSİ

Tiftiği için yetiştirilmektedir. Yurdumuzda Ankara-Konya çevresi ile G.Doğu Anadolu Bölgesinde Siirt çevresinde yetiştirilmektedir. *** Sağılan ve kesilen hayvan sayısı az; üretilen süt ve et miktarı fazla ise orada Büyük baş hayvancılık (inek yetiştiriciliği) gelişmiştir. Sağılan ve kesilen hayvan sayısı fazla iken; üretilen et ve süt miktarı az ise Küçük baş hayvancılık gelişmiştir( Koyun yetişitiriciliği).
Tiftik keçisinin bir adı da "Ankara keçisi" dir. Bu cins keçinin tüyleri ince, uzun ve ipek gibi parlaktır. Bu özelliği ile bazı hallerde iyi yünlerden de üstün tutulur. Bu keçinin başlıca yaşama alanları İç Anadolu'nun kuzey ve batı kenarları ile doğu kenarları ve aşağı Kızılırmak kesiminin batı yakasıdır. İç Anadolu'nun başka yerlerinde de seyrek olarak ve kılkeçisi ile birlikte bulunur. Uzun süre Anadolu'ya mahsus bir keçi soyu olmuş bulunan ve Batı ülkelerinde "Ankara keçisi" adı ile ta­nınan bu ekonomik değer, bundan 90 - 100 sene kadar önce (19. yüzyılın sonlarında), bu doğal şartların benzerinin bulunduğu Güney Afrika'ya ve Kuzey Amerika'nın batı bölgelerine götürülerek orada üretilmiş, zamanla o ülkelere uyan soylar oluşturulmuştur. Bugün memleketimizde 3,5 milyon tiftik keçisi vardır (1982). Bu miktar, 1959 da 6 milyondan çok idi. Günümüze kadar tiftik ürünümüz bir dış ticaret malı olmuş, memleket içinde bunun tüketimi fazla olmamıştır.
SIĞIRLAR
Sığırların sütünden, etinden ve gücünden memleketimizde çok ya­rarlanılmıştır. Anadolu'nun birçok köylerinde, birçok evlerde ailenin ge­çimine girmiş bir iki sığır bulunur. Evlerden çobanlar vasıtasıyla top­lanan inekler, sürü halinde çevrede otlar, akşamlan yine yerli yerine dönerler. Kimi halde de sığırlar bir elden beslenir, yetiştirilir ve üretilir. Bunlar büyük sürüler halinde yaylalarda çayırlarda beslenir ve man­dıralarda da yetiştirilirler. Bugün sığır. özellikle sütü ve eti bakımından ülkemizin başta gelen ekonomik kaynaklan arasındadır. Sayı ba­kımından da koyun ve keçiden sonra en fazla sayı sığırlarda olup. 15 milyona yaklaşmaktadır (1982
Türkiye'nin her bölgesinde sığır vardır. Uzun süre sığır, mem­leketimizde birinci derecede çift hayvanı olmuş ve sütünden fay­dalanılmış, etinden ise faydalanma yönü bunlara göre geride kalmıştır. çoğunca bakımsızlık yüzünden ineklerimizin yerli cinsleri bozulmuş, gövdeleri küçük kalmıştır. Ancak. Kars - Erzurum yaylalarının boylu ve taze otları ile beslenen sığırlar gelişmiş, böyle şartların bulunduğu başka yörelerimizde de iyi cins inekler yetişebilmiştir. Ayrıca, haralarda ve mandıralarla çiftliklerde iyi beslenen ve iyi soylar olarak üretilen inek­ler verimli olmuşlardır. Şimdi, Batı ülkelerinde olduğu gibi memleketimizde de sığır eti son yıllarda daha çok aranır olmuş. böylece sığır yetiştirilmesi daha büyük önem kazanmıştır.
Bugün yurdumuzda çeşitli soydan sığır yetiştirilmektedir ki, baş­lıcaları boz-sığır, kara-sığır, kırmızı-sığır ve çeşitli melez soylardır. Boz-inek adı ile de söylenen birincileri Trakya ve Batı Anadolu'da çok­tur. Yerli kara-sığırlar ise İç Anadolu ile kuzey çevresinde beslenir. Bu soyun inekleri yılda 500 - 600 litre süt verir. İyi beslenmeyenlerinde ise bunu bile almak zorlaşır. Etleri makbuldür. Doğu kırmızı-inekleri Ku­zeydoğu ve Kuzey Anadolu'da beslenir. Parlak kahverenkli olduklarından bu ad ile anılırlar. Bunlar bol süt verirler. Kasaplık olarak da kullanılırlar. Güney kırmızı-inekleri ise Akdeniz bölgesi ile Güneydoğu Anadolu'da beslenir. Koyu kahverenklidirler. Bütün bu sığırlar çoğunca gövdeli olup, inekleri az süt verirler (Kars tarafları hariç). Bunun için başka ülkelerden (Avusturalya, İsviçre gibi) damızlıklar getirtilerek haralarımızda bol süt veren inekler yetiştirilmiştir.
Bunlardan başka Türkiye'nin nisbeten bol sulu ve bataklık yerlerinde manda (bir milyon) vardır. Bunların sütleri, öteki sütlerden daha yağlı, eti daha az makbuldür. çoğunca koşum hayvanı olarak yararlanılmıştır.
Ayrıca, at (1971 de 1 milyon, 1982 de 800 bin), köylümüzün çok işine yarayan eşek (2 milyon) dağınık ve sarp yerlerin önemli bir yük hayvanı olan katır (1978 de 300 bin) vardır.

KÜMES HAYVANCILIĞI

Kümes hayvanları içinde en fazla yetiştirilen tavuktur. Kümes hayvancılığı bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. Ama en fazla Marmara ve Ege Bölgelerinde gelişmiştir. İstanbul, İzmir, Manisa, Balıkesir, Ankara gibi büyük kentler çevresinde gelişmiştir.
Etinden ve yumurtasından yararlanmak için üretilen ve beslenen tavuk, hindi, kaz, ördek gibi kanatlı hayvanlar "kümes hayvanları" adı altında toplanmıştır. Memleketimiz için önemi gittikçe artan kümes hayvanlarının bakımı, üretilmesi, verimli olmaları "tavukçuluk" adı verilen ilmin uygulanmasıyla mümkün olur. Memleketimizde "Ta­vukçuluk Enstitüleri" ve üretimi yerleri kurulmuştur. Türkiye'de kümes hayvanlarının ekonomik değeri en fazla olanı tavuktur. Mem­leketimizde 57 milyondan çok tavuk ve horoz bulunmakta (1982), hindi sayısı ise 3 (1982) milyona yaklaşmaktadır. Yılda üretilen tavuk yumurtası sayısı 5 (1982) milyara yaklaşmaktadır. Bir tavuk ortalama olarak, 2 kilo kadar gelir. Besili tavuklar arasında ise 3 - 4 kilo gelenleri az değildir. Bütün kuşlar gibi, tavuklar da yumurtaları ile ürerler.
İyi bir tavuk yılda 200 - 250 yumurta verir. Tavuk üremesi normal kuluçkalarla olduğu gibi, kuluçka makinaları ile de üretilmektedir. Türkiye'deki tavuk cinsleri arasında denizli, hacıkadın, santepeli, cebeci, gerze cinsleri tanınmıştır. Bunların dışında sonra gelmiş başka tavuk cinsleri de vardır: İspenç, beç, legorn, brahma, koşin, plimut gibi.
Memleketimiz ekonomisi bakımından tavukçuluğun önemi gittikçe atmıştır. Tavuk eti, sindirimi kolay olan iyi bir besin maddesidir. Yumurtanın da besinde önemli yeri vardır. Türkiye, tavuk yetiştiren ül­keler arasında ise de, modem tavukçuluk henüz gelişme yolundadır.
Memleketimizde eskiden beri ve bugün tavuğu olmayan bir köye rast­lamak hemen hemen mümkün değildir. Köylerde hemen her evin tavukları vardır ki, bunlar açıkta dolaşır, kendi kendine beslenir, yumurtlar Köylü, yumurtalarını ve tavuğunu çoğunca en yakın pazara götürerek bunları paraya çevirir. Tavukçuluk esaslarına dayalı tavuk üre­timi, özellikle büyük şehirlerimiz çevresinde artmıştır.

ARICILIK

Bal, bal mumu, polen ,arı sütü elde etmek için arıcılık bütün bölgelerimizde yapılabilmektedir. En fazla Ege ve Doğu Anadolu Bölgelerinde gelişmiştir. Muğla, Manisa, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Ağrı, Erzurum, Hakkari, Rize (Anzer yöresinin balları çok ünlüdür), Artvin, Ordu önemli bal üretim merkezlerimizdir. Türkiye değişik iklim bölgeleri ve coğrafyasından dolayı çok zengin ve çeşitli arı florasına sahiptir. Bu özelliği nedeni ile Çin, ABD ve Meksika'dan sonra koloni varlığı açısından 3.5 milyon adet koloni ile dünyada 4. sırada yer almaktadır.
Türkiye'nin toplam bal üretimi 65.000 tondur. Bunun 4.000-8.000 tonu dış satıma gitmektedir. Halen 38.000 aile arıcılık yaparak, bal ve diğer arı ürünlerini üretmektedir. Bu ailelerin 10.000 adedi geçimini sadece arıcılıktan sağlamakta, diğer 28.000 aile ise yan gelir olarak arı ürünleri üretmektedir. Ancak ülkede koloni başına ortalama bal verimi 15-17 kg civarında olup, arıcılıkta gelişmiş ülkelerdeki verimin 1/3'ü kadardır.

İPEK BÖCEKÇİLİĞİ
İpek böceği yetiştirme ve kozasından ipek elde etme faaliyetidir.Dut yaprağı yemek suretiyle beslenir. En fazla G.
Marmara'da gelişmiştir. Bursa, Balıkesir, Bilecik çevresinde çok gelişmiştir. İpekli dokumada ise Bursa-Gemlik-İstanbul gelişmiştir.

BALIKÇILIK
Yurdumuzun etrafı denizlerle çevrili, birçok akarsu ve tatlı su gölümüz olmasına rağmen balıkçılık gelişmemiştir.

Balıkçılığın Gelişmemesinin Sebepleri
Denizlerimizin balık bakımından zengin olmaması. Açık deniz (Okyanus) balıkçılığının yapılmayışı.
Taşıma ve depolama imkanlarının yetersizliği. Zararlı avlanma yöntemlerinin uygulanması (dinamit patlatma, trol
avcılığı gibi) Denizlerimizdeki kirlenmenin önlenememesi.


Türkiye’de Hayvancılığı Etkileyen Etmenler

Hayvancılık tarımsal etkinliklerin bir koludur. Tarımla uğraşan nüfus bir yandan toprağı işleyip çeşitli ürünler elde ederken, diğer yandan da hayvan besler. Bunların etinden, sütünden, gelirlerinden yararlanılır. Engebeliklerin fazla olduğu bölgelerde önemli bir ekonomik etkinlik olarak gelişmiştir. Türkiye hayvan sayısı bakımından Dünya’da önemli bir yere sahip olmasına karşın hayvansal ürünlerin üretimi oldukça düşüktür. Verim düşüklüğünün nedenleri şunlardır :

Hayvan Soylarının Durumu : Türkiye’de yerli ırkın et ve süt verimleri düşük olduğundan başka ülkelerden getirilen damızlık hayvanlarla melez ırklar üretilmektedir. Bu nedenle haralar kurulmuştur. Bursa’daki Karacabey ve Eskişehir’deki çifteler haraları en önemlileridir.

Otlakların Durumu : Büyük ve küçükbaş hayvancılığın yapıldığı yerlerde hayvanların otlatıldığı alanlara otlak denir. Otlaklar bozkır ve dağ otlakları diye ikiye ayrılır. Bozkır otlakları, yazları sıcak ve kurak geçen yerlerde bulunur. Bu tür otlaklarda en çok küçükbaş hayvan beslenir. Dağ otlakları, yazları serin geçen bölgelerde bulunur. Otlar uzun boylu ve gürdür. Bu alanlarda çoğunlukla büyükbaş hayvan beslenmektedir. Türkiye’deki otlakların yetersiz olması hayvancılıktaki verimi düşürmektedir.

Mera Hayvancılığı
Türkiye’de hayvancılık daha çok mera hayvancılığı şeklinde yapılır. Kış aylarında ağıl ve ahırlarda arpa, saman ya da kuru otlarla beslenen hayvanlar yazın meralarda (otlaklarda) otlatılır. Bu nedenle mera hayvancılığında doğal koşullara bağlı olan et ve süt verimi düşüktür.

Besi ve Ahır Hayvancılığı
Hayvansal ürün verimini artırmak için ahır hayvancılığı (mandıracılık) yaygınlaşmaya başlamıştır. Özellikle büyükbaş hayvanlar temiz ve bakımlı ahırlarda modern yöntemlerle beslenir. Şekerpancarının küspesi hayvan yemi olarak değerlendirilir. Bu nedenle şeker fabrikaları çevresinde ahır hayvancılığı gelişmiştir. Marmara Bölgesi’nde besicilik ve mandıracılık daha yaygındır.
Hayvancılığın Türkiye Ekonomisindeki Yeri
Türkiye’de hayvancılık, artan nüfusun beslenmesinde ve endüstri hammaddesi olması açısından önemli bir yer tutar. Tarımsal üretimin % 40’ı, ulusal gelirimizin yaklaşık % 20’si hayvancılıktan sağlanmaktadır. Dış ticaretimizde hayvancılık % 15’lik bir paya sahiptir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Şubat 2010       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
arıcılık en çok hangi bölgesde yapılır
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Şubat 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Marmara bölgesinde hangi tarım ürünleri vardır ayrıntılı incelemsii
( ACİL )
LÜTFEEN
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
24 Şubat 2011       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ekonomik Özellikler



Tarım



Bölgenin fazla engebeli olmaması nedeniyle, yüzölçümüne göre ekli-dikili arazinin en geniş alan kapladığı bölgedir. Tarımsal ürün çeşitliliğinin en fazla olduğu bölge olmasında yükselti azlığı ve çeşitli iklimlerin geçiş alanında bulunması etkili olmuştur. Modern tarım yöntemleri kullanıldığından, elde edilen verim yüksektir. Ancak tüketici nüfus fazlalığı nedeniyle tarım ürünleri bölge gereksinimini karşılayamaz.



Tarım Ürünleri



Buğday : Trakya’da Ergene Bölümü’nde yoğun olarak yetiştirilir. Bölge, üretimde İç Anadolu’dan sonar 2. sırada yer alır.



Ayçiçeği : Tohumlarından yağ elde etmek için yetiştirilir. Türkiye üretiminin % 80 ini bu bölge karşılar. Ergene ve Güney Marmara Bölümleri’nde ekimi yoğunlaşır.



Şekerpancarı : Trakya, Güney Marmara ve Adapazarı ovalarında ekim yapılır.



Tütün : Bölge, Türkiye üretiminde 3. sırayı alır. Bursa, Balıkesir, Adapazarı’nda ekimi yoğunlaşır.



Mısır : Bölge, üretimde Karadeniz’den sonra 2. sırayı alır. Adapazarı ve Bursa önemli ekim alanlarıdır.



Pirinç : Meriç ovalarında ekimi yoğunlaşır. Edirne bölge üretiminde ilk sırayı alır.



Şerbetçi otu : Bira sanayinde tad ve koku verici olarak kullanılır. Bilecik Yöresi’nde ekimi yapılır.



Zeytin : Güney Marmara Bölümü’nde Gemlik ve Mudanya Yöresi’nde üretimi yoğunlaşır. Bölge, üretimde Ege’den sonar 2. sırayı alır. İri kalitede sofralık zeytin yetiştirilir.



Dut : Bölgede ipek böceği yetiştiriciliğine bağlı olarak dutçuluk önem taşır. Bursa, Balıkesir, Bilecik Yöresi’nde yoğun olarak yetiştirilir.



Meyve : Bursa Yöresi’nde yoğun olarak yetiştirilir. Şeftali, kiraz, çilek, kestane ve üzüm başlıcalarıdır.



Sebze : Bursa ve Adapazarı ovalarında yoğun olarak yetiştirilir. Domates, patates, sarımsak, soğan, patlıcan, kabak, biber başlıcalarıdır.



Hayvancılık



Makineli tarım nedeniyle otlak alanları daraldığından besi hayvancılığı ve mandıracılık gelişmiştir. Büyük kentler çevresinde kümes hayvancılığı yaygındır. Bursa Yöresi’nde ipek böcekçiliği önem taşır ve merinos koyunu yetiştirilir. Boğazlar ve Marmara’da balıkçılık yapılır.



Ormancılık



Yıldız Dağları’nın kuzeye bakan yamaçlarında, Samanlı Dağları üzerinde ve Uludağ çevresinde verimli ormanlar bulunur. Özellikle Karadeniz kıyılarındaki meşe ormanlarından yakacak odun üretiminde yararlanılır. Yıldız Dağları Bölümü’ndeki ormanlardan odun kömürü ve kereste üretimi yapılır. Güney Marmara Bölümü’ndeki ormanlar ise üretime en elverişli ormanlar arasındadır.



Madenler ve Enerji Kaynakları



Madenler



Maden ve enerji üretiminde Marmara Bölgesi’nin Türkiye ekonomisine katkısı azdır. En önemli yer altı zenginliği Susurluk, Bigadiç ve Mustafa Kemal Paşa Havzasında çıkarılan bor mineralleridir.



Enerji Kaynakları



Trakya (Saray, Harmanlı), Çan ve Bilecik’te önemli bir enerji kaynağı olan linyit yatakları bulunmaktadır. Trakya Hamitabat ve Marmara Ereğlisi’nde doğal gaz çıkarılır.



Enerji Üretim Tesisleri



Enerji üretiminin en az, tüketiminin ise en çok olduğu bölgedir. Hamitabat’taki doğalgaz çevrim tirübünü ile Orhaneli’de linyitle çalışan termik santral başlıca üretim tesisleridir.



Endüstri



Başlıca endüstri tesisleri şunlardır :



Şeker : Alpulu, Susurluk, Adapazarı



Konserve : Bursa, Çanakkale



Bitkisel Yağ : Trakya’da yoğunlaşır



İçki-Sigara : Tekirdağ, İstanbul



İlaç : İstanbul



Dokuma : Bursa, İstanbul



Seramik : İstanbul, Çanakkale, Bilecik



Elektrikli Ev Eşyaları : İstanbul, İzmit



Kağıt : İzmit, Balıkesir başlıcalarıdır.



Cam : Kırklareli, İstanbul



Petrol Rafinerisi : İzmit (İpraş)



Petro – kimya : İzmit



Otomotiv : Bursa, İstanbul, İzmit, Adapazarı



Traktör – Vagon : Adapazarı



Gemi Yapımı : İstanbul, Gölcük

Turizm



Marmara Bölgesi doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi ve kültürel zenginliğiyle de turizmde önemli bir paya sahiptir. Türkiye turizm gelirinin % 50 sini bu bölge sağlamaktadır. İstanbul ve Bursa bölgenin iki önemli turizm merkezidir. Ayrıca Edirne, İznik, Çanakkale ve Gelibolu tarihi turizmin geliştiği yerlerdir. Özellikle Bursa ve Gönen çevresinde kaplıca turizmi gelişmiştir. Güney Marmara Bölümü’ndeki Kuş Cenneti ve Uludağ milli parkları da bölge turizmine önemli katkıda bulunmaktadır.



Bölgenin Ülke Ekonomisindeki Yeri



Marmara Bölgesi endüstri ve ticaret sektörünün yoğunlaştığı Türkiye’nin en gelişmiş bölgesidir. Aşağıda bölge ekonomisinde önemli yer tutan ürün ve ekonomik faaliyetlerin listesi verilmiştir.

Ayçiçeği

Sebze

Zeytin

Buğday

Deniz Ürünleri

İpek Böcekçiliği

Endüstri ürünleri

Turizm
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Aralık 2011       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ülkemizin hangi bölgesinde hayvancılık daha çok yapılmaktadır????
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Ocak 2013       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ülkemizde hayvancılık kaç şekilde yapılır, hangi coğrafi bolgelerde daha çok yetişir?????
reyhan qq merve - avatarı
reyhan qq merve
Ziyaretçi
14 Mart 2013       Mesaj #10
reyhan qq merve - avatarı
Ziyaretçi
ne olur doğru düzgün bu konuyla alakalı bir bilgi verin ne olurrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr

Benzer Konular

5 Şubat 2013 / Misafir Cevaplanmış
13 Kasım 2014 / zaRema Soru-Cevap
10 Şubat 2010 / Misafir Soru-Cevap
6 Şubat 2015 / Misafir Cevaplanmış
3 Nisan 2018 / Misafir Cevaplanmış