Arama

Denizkızları gerçek midir, eski zamanlarda yaşadıkları doğru mudur? - Sayfa 2

En İyi Cevap Var Güncelleme: 22 Kasım 2016 Gösterim: 185.864 Cevap: 20
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Nisan 2012       Mesaj #11
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Denizkızları gerçek midir, eski zamanlarda yaşadıkları doğru mudur?

Sponsorlu Bağlantılar
Deniz sakinleri veya su dibi adamları var olduğuna göre deniz kızlarının olması da akla yatkındır. Bu konuda yaptığım bir araştırmamı sizlerle paylaşmak istiyorum.


Büyük ırmak ve denizlerin derinliklerinde yaşayan insanların olduğunu anlatan kaynaklar var. Bu kaynaklardan bir tanesi Muhyiddin A’rabi (ks) Hazretlerinin “el-Fütuhatü’l Mekkiyye” adlı eseridir. Hz. Şeyh anılan eserinde “Melamiler” hakkında bilgi verirken su altı insanlarından da söz eder.

“Allah onlardan razı olsun, “su altı insanları” denilen bazı kimseler vardır. Onlar denizlerin ve ırmakların diplerinde Allah’a ibadet ederler. İnsanların çoğu onları bilmez ve tanımazlar.” (Fütuhat: 196, Nefahat: 971)

Elimizdeki ikinci kaynak İmam Şa’rani’nin “Tabakatü’l Kübra” adlı kitabıdır. İmam Şa’rani anılan eserinde Mevlana Şemseddin Muhammed Hanefi (ks) Hazretlerinin şu kerametlerini de anlatır.

“Hanefi Hazretleri deniz dibi sakinlerini de ziyaret ederdi. Denize dalar, orada uzun süre kalırdı. Çıktığı zaman elbisesinde ıslaklık dahi bulunmazdı. O deniz dibinde kiminle konuşur, sohbet ederdi bilinmez.

Hanefi Hazretlerinin evi Kahire yakınlarında Nil Irmağı yanında bir ada olan Ravda’da idi. Nil Irmağı dibi sakinleri Onu ziyarete gelirlerdi. Hanefi Hazretlerinin yanında kim varsa onları görürdü.

Hanefi Hazretlerinin kız Ümmü Mehâsin gördüklerini şöyle anlattı:

-Bir defasına Nil Irmağı dibi sakinleri babamı ziyarete geldiler. Üzerlerinde temiz elbiseler vardı. Akşam namazını babamla birlikte kıldılar. Üzerlerinde elbiseleri olduğu halde suya dalarak kayboldular. Babama:

-Bunların elbiseleri ıslanmaz mı, dedim. Babam gülerek:
Bunların evleri zaten deniz, dedi. (Tabakat: c.3, s.1510, 1524, 1525)

“Ariflerin Menkıbeleri” adlı kitabın üçüncü cildinin 152. ve 153. sayfalarında şöyle bir hikâye anlatılır.

“Hz. Mevlânâ Celâleddin Rûmî (ks), ailesini, bazı akraba ve yakın dostlarını da alarak ılıcaya gittiler. Ilıca, yeşillikleri ile meşhur olan Ilgın’da bir yerdeydi. Ebulhasan (Şimdiki adı Bulasan’dır) Köprüsüne geldiklerinde Hanımı Mevlânâ’nın kulağına eğilerek şunları söyledi:

-Efendim, bu suyun kenarına yalnız varmanın tehlikeli olduğu söyleniyor. Çünkü bu suda bir canavar varmış, her yıl bir insan veya bir hayvanı kaparak suyun altına götürüp öldürdükten sonra dışarı atıyormuş. Hanımından bu sözleri işiten Mevlânâ Hazretleri:

-Bu haberi vermeniz iyi oldu. Ben de o canavarı çoktan beri görmek istiyordum, dedi. Sonra su kenarına varıp:

-Ey bu yöreyi tehlikeye düşüren yaratık. Nerede isen hemen gel! Diye seslendi. Az bir süre sonra sudan garip bir yaratık çıktı. Yüzü insan yüzüne benziyor, fakat ayakları bir at ayağını andırıyordu. Mevlânâ Hazretlerine açık ve seçik bir şekilde selam verdi. Sonra:

-Sultanımız! Biz sizin dervişleriniz olalı bir hayli zaman olmuştur. Siz bir zaman bu suyun derinliklerini şereflendirerek bizi imana ve sema’a çağırmıştınız. İşte biz o zamandan beri sizin dervişleriniziz. Yalnız sizden büyük bir ricamız var. Bizden bir hata meydana geldi. İstemeyerek bir delikanlıyı öldürdük. Şu anda suçumuzun bağışlanması için size yalvarırız, dedi. Bunun üzerine Mevlânâ Hazretleri o canavarın suçunun bağışlanması için dua etti ve şefaatçi oldu. Canavar da tekrar tövbe ederek bağlılığını gösterdi. Bu arada Mevlânâ Hazretlerine son derece parlak ve iri bir inci hediye etti ki, görenlerin gözleri kamaşırdı. Canavar, bağlılık ve sevgi belirtileri gösterdikten sonra suyun derinliklerine dalarak kayboldu.”

Ariflerin tanıklık ettiği bu olayları reddedemeyiz. Çünkü bunlar geçmişin masalları veya hayal fantezileri değil, Yüce Hakk’ın arif kullarına gösterdiği gerçek olaylardır.
Son düzenleyen Safi; 22 Kasım 2016 16:59
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Temmuz 2012       Mesaj #12
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
hakikaten ırmakta yasadıklarını söyleyen çok kaynak vardır başka bir cevapta da bahsedilen islami kıssalarda bunu teyit ediyor aynı zamanda bu deniz kızlarının yanısıra ırmakta bundan bi ortalama 100 yıl öncesine kadar dev balıkların yaşadığınında anlatıldığını su işleriyle meşgul olmuş yaşlılarımızın ağzından bizzat dinledim.hele bu dev balıkların birine bütün köy şahid olmuş.bu balık 2 metre boyunda ve yarım metre genişliğinde bi gelebicinmiş.VAR MI DİORSANIZ VAR OLMASINA AMA ESKİDEN, GÜNÜMÜZDE NE DEV BALIKLARIN NE DENİZKIZLARININ NE DE DİĞER DENİZ DOĞASI ÜSTÜ CANLILARIN YAŞADIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM.bırakın bunları balıkların bile çoğunun nesli ya tükenmiş ya da tehlike altında yanlış avlanmalar ve deniz kirlilikleri yüzünden
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Ağustos 2012       Mesaj #13
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ceylan yılmazın dedigi gibi deniz kızları vardır ben bunu çok merak ediyodum arkadaşım da çok merak ediyoduk biz de dayanamayıp bu konuyu araştırdık ve bunun sonucunda az önce dedigim gibi deniz kızları vardır. bazıları bunu bir efsane sanıyolar lakin bi video var bilirmisin o videoyu izleseniz sizde bizim gibi düşünürsünüz...
fatih yıldırım - avatarı
fatih yıldırım
Ziyaretçi
9 Ekim 2012       Mesaj #14
fatih yıldırım - avatarı
Ziyaretçi
Ben Fatih yıldırım.Bende deniç kızlarının saçma olduğuna inanıyordum.bir gece rüyamda şöyle bir olay anlattılar.çok eskilerden bir kavim varmış.Allaha itaat etmemişler.Allahta onların üzerine depremi gerçekleştirmiş.daha sonra büyük bir sel gelmiş.her taraf sular altında kalmış.bir çok insan ölmüş.içlerinden bir peygamber varmış ve ona inananlar kurtulmuşlar.Bana dediki Allah o peygamber ve yanındakileri ölmesinler diye nesillerini suda devam ettirdi.o peygamberin adı bir başkaydı unuttum.24 peygamberden birisi değildi...bu rüya benim bayağı aklımı kurcaladı.bilmiyorum yalancı rüyamı hak rüyamı Allah bilir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Kasım 2012       Mesaj #15
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
inanılır mı inanılmaz mı bilmem ama yaşayanlardan dinlediğim bi 'olay' 70 yıl öncesine dayanır ceyhan da gerçekleşmiş. Genellikle sabah ezanı okunduktan sonra bilirsiniz hafiften güneş doğar o saatlerde suyun yüzüne çıkarlar ilk işleri etrafa bakmaktır ve sanıldığı gibi kuyrukları yoktu binbir gece masallarında anlatılanlara daha çok uyarlar elleri ve ayakları perdelidir geri kalanları tamamen insan vücudu insanlarla ilişkiye girebilen ve insan dilinde konuşabilen karada da yaşayan canlılarmış, anlatan kişi sabahın o saatlerinde arkası dönükken sarılıp yakalamış deniz kızı bırakması için çok ısrar etmiş eğer bbeni bırakmaz yanına alır ve sonra bırakmaya karar verirsen tekrar nehre beni öldürürler demiş çok yalvarmış bunun üzerine yakalayan kişi bırakmış, ha tabi diceksiniz ki bir kişinin dediğine kim ınanır ancak bu kişi eve gidip 5 kardeşine anlatmış kardeşleri doğal olarak inanmamış o da sabah benle güneş doğarken gelin demiş gitmişler hepsi bi yere saklanmış ve beklemişler deniz kızı yine gelmiş saçlarını eliyle taramış bir süre sonra suya geri dönmüş..
bir başka olayda ise yakalayan kişi bırakmamış ve deniz kızını karısı yapmış çocukları bile olmuş daha sonra deniz kızı benim ordada 3 evladım var ne olur izin ver gitmeme çok özledim onları demiş sonra adam ısrarına dayanamayıp suya götürmüş (galiba yakalayınca ancak yakalayan kişi özgür bırakınca gidebiliyorlar) deniz kızı geri döneceğine söz vermiş ancak eğer suyun üstü 20 dakika içinde kan olursa beni öldürmüşler demektir bekleme git demiş ve kocası yarım saat bekledikten sonra suyun üstü kıpkırmızı olmuş. bu gerçek midir doğrusunu isterseniz bende bilmem ama inanıyorum bi hadisi şerifte 70 milyon alemi içinde sırf sen olduğun için yarattım demiş Allah-u teala, peygamber efendimize hitaben. Yani neden olmasınlar sizce.?
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
31 Aralık 2012       Mesaj #16
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Deniz kızı
Ad:  denizkızı.jpg
Gösterim: 10385
Boyut:  28.1 KB

Deniz kızları, belinden yukarısı dişi bir insan görünümünde olan, ama aynı zamanda bir balık kuyruğuna sahip olan efsaneleşmiş düşsel inanışlardır.
Dünya üzerinde birçok kültürde deniz kızları farklı, ama birbirine çok yakın şekillerde betimlenmiştir. Sirenler gibi bazı deniz kızları denizcilere şarkılar söyleyip onları büyülerler, işlerinden alıkoyarlar ve güverteden denize yuvarlanmalarına ya da daha kötüsü geminin batmasına neden olurlar. Diğer hikâyelerde ise deniz kızları boğulma tehlikesi geçiren erkekleri kurtaran iyi kalpli deniz canlıları olarak betimlenmişlerdir. Aynı zamanda bu erkekleri su altındaki krallıklarında yaşamaya da davet ederler. Hans Christian Andersen'in Küçük Deniz Kızı'ında ise deniz kızlarından bazılarının erkekleri denizin altına doğru çekerken insanların su altında nefes alamadıklarını unuttukları ya da bilmedikleri söylenir.
Yunan Mitolojisi'ndeki Sirenler ise daha sonraları deniz kızlarıyla bir tutulmuş, hatta bazı dillerde iki yaratık için de aynı sözcük kullanılmıştır. Deniz kızlarına benzeyen diğer mitolojik ve efsanevî deniz yaratıkları ise su perileri (Nemfler gibi) ve başka formlara (Başka hayvanlara ya da diğer efsanevî hayvanlara) bürünebilen hayvanlardır.

Efsaneler
Bu yarı insan yarı balık vücutlu insansıların efsaneleri M.Ö. 5,000 yılına kadar dayanır.Genel bir kanı ise, bu efsanelerin oluşumunda, deniz ineklerinin büyük etkisi olduğudur. Bu teoriyi destekleyecek bir örnek olarak, Christopher Columbus'un yeni dünyaya olan yolculuğu sırasında deniz kızları gördüğünü, ama çok çirkin olduklarını ve daha cazip olmalarını beklediğini söylemesi verilebilir. Deniz inekleri gibi büyük vücutlu deniz memelilerinin kolları, yavrularını bir beşikte gibi taşıyabilmeleri için evrim geçirmiş ve insan kollarına benzemiştir. Denizcilerin bu deniz memelilerini görüp doğa üstü yaratıklar olduklarını düşünmeleri oldukça mümkündür. Geleneksel deniz kızı betimlemelerindeki, akan uzun saçların ise, deniz ineklerinin okyanus yüzeyine yakın yerlerde yüzerlerken kafalarına dolanan yosunların verdiği uzun saçlı görüntüsünden kaynaklandığı düşünülmektedir. Deniz kızı gördüğünü iddia edenlerin verdiği ortak bilgiler de yosun renkleriyle ve deniz ineklerinin özellikleriyle oldukça uygundur. Deniz kızlarını konuşmayan, yeşil, siyah, kahve rengi veya sarı saçlı, balık kuyruklu, genelde okyanuslarda ve bazen de nehirlerde yüzen doğa üstü insansılar olarak tanımlarlar.

Antik Yakın Doğu

Deniz kızı hikâyeleri neredeyse evrenseldir. Bilinen ilk deniz kızı hikâyesi M.Ö. 1,000 yılında Asurlularda görülmüştür. Asur kraliçesiSemiramis'in annesi Atargatis, ölümlü bir çobana aşık olan ölümsüz bir tanrıçadır. Fakat aşık olduğu genç çoban ölür ve o da bir balığa dönüşmek için bir göle atlar. Ama su, onun mükemmel vücudunu ve doğasını gizlemez, bunun yerine ona bir balık kuyruğu ve suda nefes alabilme yetisi verir. İlk Atargatis betimlemeleri insan kafası ve bacakları olan bir balık şeklindedir (Babil tanrısı Ea gibi). Yunanlılar ise Atargatis'i Derketo diye tanımışlar ve Afrodit'in yanında betimlemişlerdir.

M.Ö. 546'dan önce, Miletli filozof Anaximander, insanlığın hızla suda yaşayan bir tür hayvana dönüştüğü teorisini önermiştir. Ona göre, bu uzatılmış çocukluk yılları olan adam, çocukluğunun aksine uzun süre yaşayamaz. Aslında, bu "uzunluk" gelip geçici bir şeydir. Ama bu fikir, Anaximander'in ölümünden sonra bir daha hatırlanmamıştır. Zaten o yaşarken de bir çok insan tarafından anlaşılmamıştır da.
Popüler bir Yunan efsanesine göre Büyük İskender'in kız kardeşi Thessalonike, öldükten sonra bir deniz kızına dönüşmüştür.Deniz kızı formunda Ege Denizi'nde yaşadığı ve denizciler onu bulduğunda onlara tek bir soru sorduğu söylenir: "Kral İskender yaşıyor mu?" (Yunanca: Ζει ο βασιλιάς Αλέξανδρος, ve denizcilerin de ona "Yaşıyor ve hâlâ yönetiyor" (Yunanca: Ζει και βασιλεύει) dedikleri anlatılır. Bu cevaptan başkası, onu bir Gorgon'a dönüşmesine, ve gemiyi batırıp üzerindeki denizcileri öldürmesine yol açacaktır.

Suriyeli Lucian (M.Ö. 2. yy) De Dea Syria ("Suriye tanrıçasına ilişkin") adlı, ziyaret ettiği Suriye tapınaklarını yazdığı eserinde şöyle demiştir:
"Aralarında - Şimdi onların arasındaki, tapınağı ilgilindiren geleneksel bir hikâye. Ama diğer adamlar, Asya'da çok ün salmış olan Babilli Semiramis'in de bu yeri kurduğunu, ama bunun Hera Arargatis için olmadığını, kensi annesi Derketo için olduğuna yemin ederler.""Phoenicia'daki Derketo'nun benzerliğini gördüm. Vücudunun yarısı tam bir kadındı. Ama diğer yarısı, ayaklarından kasıklarına dek, bir balık kuyruğuyla kaplı gibiydi. Ama kutsal şehir Kudüs'teki görüntüsü tam bir kadına benziyordu. Balıkların kutsal olduğunu hesaba katarlar, ve asla yemezler. Ama diğer bütün kümes hayvanlarını yerler. Güvercin hariç. Onun da kutsal olduğuna inanırlar. Tamamı olağan şeyler. İnanıyorlar, çünkü Darketo'nun yarısı balıktan. İnanıyorlar, çünkü Semiramis bir güvercine dönüştü. Aslında, belki de bu tapınağın Semiramis'in işi olduğuna izin verebilirim. Ama asla inanmadığım üzere, tapınak Derketo'ya ait. Mısırlıların arasında, balık yemeyenler var. Ve bunun Derketo'nun onuruna olduğu söylenemez."Perilerin daha romantik yönünü temsil ettiğine inanılan deniz kızları mitlerin içinde en masum olanlarıydı, hastalık vb. çaresiz durumdaki kişilerin rüyalarına girerse, karşılarına çıkarsa iyileşecekleri inanışı yaygındı, denizkızları modern rüya tabirlerindede yardımseverdir, rüyada peri görmek en ümitsiz hayallerin gerçek olacağına işarettir.
Bundan başka İncinin esiri olduğu medusanın derinlerdeki başının yuttuğu balıkçılara her akşam ağlayan deniz kızının gözyaşları olduğuna ve takılmasının hüzünlü bir sevgi getireceğine inanılır.

Bin Bir Gece Masalları
Bin Bir Gece Masalları "Deniz İnsanları"na ait çok çeşitli öyküler içerir. Efsanelerden farklı olarak, Bin Bir Gece Masalları'nda bu deniz insanları karada yaşarlar, ama suya girdiklerinde de hiçbir zorluk çekmeden nefes alabilirler ve denize girdiklerinde kıyafetleri ıslanmıyor. Aynı zamanda insanlarla cinsel ilişkiye girdiklerinde doğacak çocukları da kendileri gibi "Deniz insanı" olarak doğacaktır. Deniz insanlarının, insan görünüşünden farkları yoktur. Bu efsane hâlâ yaşamaktadır. (Bkz. Pers Kralı ve Denizin Prensesi.)

İngiliz kaynakları
Deniz kızları İngiliz kültüründe uğursuz, felaketlerin haberci yaratıklar olarak gözükmüşlerdir. Bazıları devasa büyüklükte, 160 feetten uzundur.
Ayrıca deniz kızları nehirlerde ve tatlı su göllerinde de yüzebilirlerdi. Bir gün, Lorntie'li Laird, evinin yanındaki gölde, boğulan bir kadın olduğunu düşündüğü bir şey görür ve yardım etmek için suya atlar. Ama uşaklarından biri onu geri getirir ve göldekinin bir deniz kızı olduğu konusunda efendisini uyarır. Bunun üzerine deniz kızı, uşak orada olmasaydı o adamı öldürebileceğinden yakınıp yakarmaya başlar.
Yukarıdaki efsanedekinin aksine, deniz kızları çoğu zaman daha iyilikseverdirler ve insanların yaralarını tedavi ederler.
Bazı söylenceler deniz kızlarının kötü yönde kullanacakları ölümsüz bir ruhları olup olmadığı sorularını arttırmıştır.Liban adlı bir başka yaratık ise kutsal bir deniz kızı olarak kabul görmüştür. Aslında baştan insandır ama sonradan deniz kızına dönüşmüştür. Üç yüz yıl sonra, İrlanda Hristiyanlaşınca, Liban'ın da vaftiz edildiğine inanılmıştır.
İngiliz kaynaklarında, aynı zamanda deniz erkeklerinden de bahsedilmiştir. Deniz erkekleri deniz kızlarından daha vahşi ve çirkindir. Ama az da olsa insanlarla ilgilenirler.

Diğer
Karayiplerin Neo-Taíno uluslarından olanlar, deniz kızlarına Aycayía adını vermişlerdir. Aycayíanın özellikleri tanrıça Jagua ile de ilişkilendirilmiştir. Aycayíalar genellikle majagua ağacının amberçiçeği Hibiscus tiliaceus ile betimlenmişlerdir. Diğer kültürlerden örnekler ise,
Mami Wata (Batı ve Orta Afrika kültürlerinde),
Jengu (Kamerun kültüründe),
Merrow (İrlanda ve İskoçya kültürlerinde),
Russalki (Rusya ve Ukrayna kültürlerinde),
ve Oceanid, Nereid, ile Naiad - (Yunan kültüründe)
Tatlı sularda yaşayan deniz kızı benzeri bir yaratık olan ve Avrupa kültürüne yerleşen Melusine, çoğu zaman iki balık kuyruğuyla ya da bazen yılan bedeniyle betimlenir. Japon kültüründe deniz kızı eti yiyenlerin ölümsüz olacağına inanılır. Bazı Avrupa efsanelerine göreyse, deniz kızları kendilerine söylenen dilekleri yerine getirirler.
Aynı zamanda, bazı insanlar İskoçya, Malezya ve İngiliz Kolumbiyası gibi yerlerde ölü deniz kızları gördüklerini iddia etmişlerdir. En yaygın iki görüntü ise Kanada'da, Straight of Georgia'da yakalandığı iddia edilenlerdir.
Güney Afrika'nın "pelerinli" komüteleri Little Karoo'da deniz kızları bulunduğu söylentisini çıkarmışlardır. Bazı yaşlı pelerinliler ise çocukluklarında tatlı su hauzlarında deniz kızı gördüklerini iddia etmişlerdir. Little Karoo çok kuru bir alanken, çok uzun zamn önce bir okyanusun bir parçası olduğu, bulunan deniz kabuğu fosillerinden anlaşılmaktadır. Deniz kızı hikâyeleri, bilinmeyen bir türün dilden dile yayılmasıyla oluştuğunun düşünülmesine neden olabilir. Bazı yerel Güney Afrika kabileleri üyelerinin, Little Karoo yerleşkesi yakınlarında, deniz kızlarının varlığına dair 11 kanıtlayıcı taş belge gösterdikleri iddia edilir. Diğer açıklamalarda "Swallow" denen ve mağara duvarlarında rastlanan, insan başlı bir kuş resminden yola çıkılarak yapılır. Bu örnek, ruhsal ayinler sırasında ruhun beden dışındaki hâlini temsil etmektedir.

Edebiyat
Deniz kızları popüler kültürün en ünlü yaratıklarındandır ve bu yüzden olsa gerek edebî eserlerde ve filmlerde pek çok kez konu olmuşlardır. Pek çok dile tercüme edilen Hans Christian Andersen'in "Küçük Deniz Kızı" adlı öyküsü de bu tezi destekler. Andersen'in bu öyküsü, Kopenhag limanındaki bronz deniz kızı heykeliyle ölümsüzleştirilmiştir. Küçük Deniz Kızı, basıldığından beri, tartışmaları beraberinde getirse de batı dünyasında "deniz kızı"nı tanımlayan en önemli simge hâline gelmiştir. Hikâye, televizyon programları, filmler ve diğer sihirli öyküler içerisinde defalarca anlatılmıştır. Küçük Deniz Kızı, çeşitli filmlere de konu olmuştur. Bunlardan en ünlüsü 1989 Disney yapımı hikâyeyle aynı adı taşıyan filmdir.
L. Frank Baum (Oz Büyücüsü'nün yaratıcısı), deniz altındaki yaşam hakkında The Sea Fairies (Perilerin Denizi) adlı bir kitap yazmıştır. Sonradan, The Scarecrow of Oz (Oz'un Korkuluğu) adlı yapıtında da, aynı karakterler deniz kızları tarafından kurtarılmışlardır.
T.S. Eliot, "The Love Song of J. Alfred Prufrock"ta Prufock'ın kötü durumuna dikkat çekmek için bir deniz kızı mecazlaması yapar:
“Deniz kızlarının birbirlerine şarkı söylediklerini duydum.
Ama bana şarkı söyleyeceklerini hiç sanmıyorum.

Deniz kızları, Peter Pan, roman, çizgi roman ve filmlerinde (Hook) ve Harry Potter serilerinde (Özellikle de Harry Potter ve Ateş Kadehi'nde) ortaya çıkarlar.
Pek çok deniz kızı/insanı yapımı hayalî şeylerin anlatıldığı her türden eserde ortaya çaıkmıştır. Poul Anderson'nin The Merman's Children'ı (Deniz Erkeğinin Çocukları) da bunlardan biridir.

L. Sprague de Camp'ın The Goblin Tower kitabındaki hikâyelerden birinde de, insan krallarından biri, bir deniz kızında aşık olur. Hikâye, çiftin bedensel olarak çok zor ve enredeyse ölümle birlikteliklerinin neşeli ayrıntılarını anlatır (Kral, su altında cinsel ilişkiye girmeye çalışırken az daha boğularak ölecektir, bunun üzerine kralına adamları da intikam için deniz kızını öldürmek isterler). Hikâyenin sonunda, hâlâ deniz kızını platonik olarak seviyor olsa da, kral bir insanla evlenir.
Çizgi roman dizisi, Tales to Astonish'in, #4 (Temmuz 1959) basımında, 4 sayfalık bir hikâye (I Love a Mermaid! - Bir Deniz Kızına Aşığım!) yer alır. Hikâyede, Alethea adında bir deniz kızına aşık olan bir denizci anlatılır. Hikâyesin sonunda, zaten denizcinin de bir deniz erkeği olduğu anlaşılır ve su altı krallığında Alethea ile birlikte yaşarlar.

Süper kahraman Superman ise kendini, Lori Lemaris adlı bir deniz kızıyla romantik bir ilişki içinde bulmuştur. "Lori Lemaris" adı, muhtemelen Ren Nehri'ndeki Lorelei kayalıklarından ve Latincede okyanus anlamına gelen mare sözcüğünden doğmuştur. Başka bir not da, Superman'in diğer sevgilileri gibi onun da ad ve soyadının baş harflerinin L olmasıdır (Lois Lane ve Lana Lang gibi).

Harry Potter serisinin dördüncü filmi Harry Potter ve Ateş Kadehi'nde ise, Harry, Hogwarts arazisindeki gölün altında yaşayan bir deniz halkıyla karşılaşır. Bu gölün suyu tuzlu gibi gözükse de, dev bir mürekkep balığının orada yaşamaya başlamasından beri öyle oladığı anlaşılır. Romanda, deniz halkı da kadın ve erkek olmak üzere iki cinsiyettedir. Saçları ve derileri yeşil, dişleri ise sarı ve yosunlu olarak betimlenmiştir. Deniz halkı, Harry'nin katıldığı büyücü turnuvasının ikinci görevi olan "Büyücünün yaşamındaki en önemli kişi"yi ellerinde tutmaktadır. Romanda, Harry'nin en önemli "şey"i, en iyi arkadaşı Ron Weasley'dir. Harry diğer rehineleri kurtarmaya gelen olmadığını görünce, onları da kurtarmaya yeltenmiş, ama deniz halkı ona saldırmıştır. Yine de rehinelerden birini daha kurtarabilen Harry, görevi zamanında tamamlayamamıştır. Harry'ye saldırırken oldukça vahşi gözüken deniz halkı aslında oldukça uyumlu ve adaletlidir. Harry'nin göllerinde sergilediği büyük cesareti Prof. Dumbledore'a anlatmış, ve onun yüksek puan almasını sağlamışlardır. Harry Potter dizisinde anlatılan diğer büyülü yaratıklar gibi, deniz insanları da büyü yapmayı bilmezler ve yapamazlar...

Aquamarine, Alice Hoffman'ın bir romanıdır. Romanda, 13 yaşındaki iki kızın, arsız ve ergen bir deniz kızı keşfetmelerini anlatır. Roman, basıldığı dönemde genç kızlar tarafından ilgiyle okunmuştur. Romandan esinlenerek aynı adda bir film de 2006 yılında gösterime girmiştir. Filmdeki oyunculardan bazıları Sara Paxton, Emma Roberts ve JoJo'dur.
"The Tail of Emily Windsnap" adlı kitapta, yüzme dersleri sırasında kuyruğu olduğunu keşfeden Emily anlatılır. Babasını aramak için su altı krallığına gider ve buranın kralı Neptune'ü insanlarla deniz halkının birlikte yaşayabileceğine ikna eder.
Birçok mitolojik yaratık gibi, deniz kızları da Dungeons & Dragons oyununda ortaya çıkar. J.K. Rowling, "Fantastic Beasts and Where to Find Them" (Fantastik Yaratıklar ve Bulundukları Yerler) adlı özel bir kitap yazmıştır. Siren, Selkies ve Merrow'lar olmak üzere üç çeşit oldukları belirtilen deniz kızlarının dördüncü kitapta görülen cinsi Selkiestir. Orhan velinin'de bir şiirine konu olmuştur.
Son düzenleyen Safi; 22 Kasım 2016 17:02
_GüzelikMeleği_ - avatarı
_GüzelikMeleği_
Ziyaretçi
5 Şubat 2013       Mesaj #17
_GüzelikMeleği_ - avatarı
Ziyaretçi
DENİZ KIZLARI GERÇEK Mİ?
Sevgili okurlar, bilgitreninin masallar bölümünde ‘Küçük Deniz Kızı’nın hikayesini okuyan okurlarımızdan Demet Hanım, bu konuda bir yazı yazmama vesile oldu ve wikipedia'da hepinizi için bu konuda bir araştırma yaptım. İyi okumalar...
Bildiğiniz gibi deniz kızları (İngilizce mermaid) başı ve sırtı insan, kalan kısmı balık kuyruğu biçiminde olan mitolojik yaratıklar. Aslında yine mitolojiye göre deniz erkekleri de var. Birçok kültürde deniz kızlarından bahsedilmiş. Bunların şarkılar söyleyerek denizcilerin dikkatini dağıttı, hatta güverteden düşmelerine sebep olduğu, gemi kazalarına sebep olduğu, bazen de boğulmakta olan insanları kurtardıklarını hatta onları deniz altındaki ülkelerine götürdükleri anlatılmıştır.
Yunan mitolojisinde deniz kızlarına benzeyen ‘siren’ler, selkie’ler, su perileri de deniz kızı benzeri mitolojik yaratıklardır.
Yarı insan, yarı balık bu yaratıklarla ilgili bilgilerMilattan 5000 yıl öncesine kadar gidiyor. Ünlü denizci Kristof Kolomb, günlüğünde deniz kızları gördüğünü fakat onların daha güzel olduklarını düşündüğünü yazmış! Bu yüzden bazıları bunların yavrularını tıpkı insanlar gibi kucaklarına alabilen, büyük, su memelileri olabileceğini söylüyorlar.
Dünyadaki bilinen en eski deniz kızı hikayesi MÖ 1000 yılına dayanıyor, öyküye göre Semiramis adlı kraliçe, ölümlü bir çobana aşık olur ve sonunda çobanı öldürür, yaptığından utanır ve balık haline gelmek amacıyla kendisini göle atar ama sular onu balık yapamaz, o da deniz kızına dönüşür. Benzer hikayelerde, deniz kızlarını gördüklerine yemin edenler var, yine antik bir kitapta yazılanlara göre yarısı kadın, yarısı balık biçimindeki deniz kızları, balıkları kutsal kabul ettikleri için asla yemiyorlarmış. Binbirgece masallarında da deniz kızlarından söz edilmekte, hatta insanlarla evlenebiliyorlarmış.
İngiliz kültüründeyse, deniz kızlarından uğursuzluk getiren, ya da felaketleri önceden sezen, felaketleri kışkırtan, bazen de tam tersine insanlara yardım eden, iyileştiren yaratıklar olarak tasvir ediliyor. Deniz erkeklerinin ise deniz kızlarının aksine çirkin ve vahşi yaratıklar olduğu belirtilmiş. Ayrıca deniz erkekleri, insanların ilgisini deniz kızları kadar çekmemiş…
Karayip, Afrika, İrlanda, İskoçya, Rusya, Ukrayna, Japonya, Malezya ve daha pek çok ülkenin kültüründe deniz kızlarıyla ilgili efsaneler var. Örneğin, Karayip’lerde deniz kızlarına Aycayia denirmiş, Avrupa folklorundaki bir başka ünlü deniz kızı da Melusine, Japon’lar deniz kızı yiyen bir insanın ölümsüz olacağına inanıyorlarmış! Bazı Avrupa efsanelerine göreyse, deniz kızları insanların dileklerini yerine getirebiliyor.
Güney Afrika’da, ‘Little Karoo’ isimli bölgede, deniz kızlarının çocukken oyun oynarken görüldüğüne dair iddialar var, aslında kurak olan bu bölge eskiden okyanusun bir parçasıymış, bölgede bulunan deniz kabuklarının fosilleri bunu gösteriyor, bu konuda o kadar çok hikaye anlatılmış ki, nesilden nesile geçmiş.
İnternetteki ‘paranormal phenomena’ (normaldışı olaylar) isimli sitenin, ‘gerçek hikayeleriniz’ isimli bölümünde, Şubat 2006 yılında Lallindra Myer adlı bir okur ise bir deniz kızı gördüğünü şöyle anlatıyor:
“Yılbaşı günü en iyi arkadaşımla onun sahildeki yazlığına gitmiştik, ikinci gün sabah 5.30 gibi kalktım ve bir türlü uyku tutmadı, arkadaşım uyurken, gün doğuşunu seyretmek ve deniz kabuğu toplamak için kalktım, sahilde yürümeye başladım. Harika bir deniz kabuğu bulmuştum ki, birden az ötemde bir kadının oturduğunu gördüm, beline kadar uzanan siyah saçları vardı, soluk tenliydi, sırtı bana dönüktü, sonra vücudunun alt kısmının tıpkı balık gibi, gümüş pullarla kaplı ve kuyruk biçiminde olduğunu gördüm.
Şoke olmuştum, korkudan kaçarken ayak sesimi duydu, döndü ve bana baktı, gözgöze geldik, çok güzeldi, mavi gözlüydü, sonra denize daldı ve kayboldu, eve koşup arkadaşıma olanları anlattım ama bana inanmadı, hala onu tekrar görmeyi umuyorum…!
Son düzenleyen Safi; 22 Kasım 2016 17:02
_Ceyda_ - avatarı
_Ceyda_
Ziyaretçi
11 Temmuz 2013       Mesaj #18
_Ceyda_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

hayır deniz kızı diye bir varlık vardır.hatta bunun kanıtları bile vardır

Varsa buyrun gösterin,buna göre karar verelim.Deniz kızları masaldır,gerçek değillerdir.Zaten genellikle masal olan şeylerin çizgi film vs. yaparlar.Deniz kızları yoktur.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
4 Temmuz 2014       Mesaj #19
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Benim yaptığım araştırmalara göre DENİZ KIZI DİE BİR CANLI var. Ve bunun kanıtları da var..bazı kaynaklarda gercek olmayan deniz kızı maketleri gösteriyolar fakat bazı kaynaklar ise gerceklik niteliğinde.hatta yabancı bir ülkede yayınlanan bir kanalada ise birden fazla kanıtı bir arada gösteriyorlar.ve bir dalgıc yayına cıkıp boyle bir canlının olduğunu ve seslerini duyduğunu acıklıyor. bazı devletler bu gerceğin ortaya cıkmaması icin uğrasıyolar bence.cunku deniz kızlarına ait kanıtları sesleri goruntuleri bulan insanlara bunları herkese acıklamayın diyolar.yani bence 100 de 98 boyle bi canlı var.edindiğim bilgilere de bakarsak bakarsak bazı dini kaynaklarda boyle canlıların olduğu acıklanmakdadır.tesekkurler ...
Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
8 Temmuz 2015       Mesaj #20
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Denizkızları, belinden yukarısı dişi bir insan görünümünde ama aynı zamanda bir balık kuyruğuna sahip efsaneleşmiş düşsel inanışlardır.

Bu yarı insan yarı balık vücutlu insansıların efsaneleri milattan önce 5000 yılına kadar dayanır. Genel bir tanıya göre bu efsanelerin oluşumunda denizin eklerinin büyük etkisi olmuştur. Bu teoriyi destekleyecek bir örnek olarak Christopher Columbus’un yeni dünyaya yolculuğu sırasında deniz kızları gördüğünü ama çok çirkin olduklarını ve daha cazip olmalarını beklediğini söylemesi verilebilir.
Denizinekleri gibi büyük vücutlu deniz memelilerinin kolları, yavrularını bir beşikte gibi taşıyabilmeleri için evrim geçirmiş ve insan kollarına benzemiştir. Denizcilerin bu deniz memelilerini görüp doğaüstü yaratıklar olduklarını düşünmeleri oldukça mümkündür. Geleneksel denizkızı betimlemelerindeki akan uzun saçların ise denizineklerinin okyanus yüzeyine yakın yerlerde yüzerlerken kafalarına dolanan yosunlarının verdiği uzun saçlı görüntüsünden kaynaklandığı düşünülür. Denizkızı gördüğünü iddia edenlerin verdiği ortak bilgiler de yosun renkleriyle ve denizineklerinin özellikleriyle oldukça uygundur. Denizkızlarını konuşamayan, yeşil, siyah, kahve rengi veya sarı saçlı, balık kuyruklu, genelde okyanuslarda ve bazen de nehirlerde yüzen doğaüstü insansılar olarak tanımlarlar.
Bu doğaüstü yaratıkların görüldüğünü iddaa eden bir başka kayıt ise İngiliz denizci Henry Hudson’un günlüğüdür. Denizci, 15 Haziran 1608 tarihli günlüğünde, kuzey Rusya sahillerindeyken mürettebatın iki denizcinin anlattıklarına dayanarak denizkızını şöyle tarif eder: ‘’Göbeğinden üst tarafı, sırtı, kalçaları ve göğüsleri bir kadın gibi, vücudu ise normal insanın vücudu büyüklüğünde, sırtına kadar uzayan siyah saçları var, suya girdiğinde ise uskumrunun sırtını andıran çizgili vücudunun ucunda, yunus balığına benzeyen kuyruğu görülüyor.’’
Denizkızı hikayeleri neredeyse evrenseldir. Bilinen ilk denizkızı hikayesi M.Ö: 1000 yıllında Asurlularda görülmüştür. Suriye’de M.Ö. yaşamış Asur kraliçesiğ Semiramis’in annesi Atargatis ölümlü bir çobana aşık olan ölümsüz bir tanrıçadır. Fakat aşık olduğu genç çoban ölür ve o da bir balığa dönüşmek için bir göle atlar ama su, onun mükemmel vücudunu ve doğasını gizlemez, bunun yerine ona bir balık kuyruğu ve suda nefes alabilme yetkisi verir. İlk Atargatis betimlemeleri insan kafası ve bacakları olan bir balık şeklindedir. Orta Doğunun toplumlarının çoğunda balıkların kutsal sayılmasının nedeni de bu efsaneye dayandırılır.
Günümüzde denizkızları, masallarıyla, çizgi filmleriyle, oyuncaklarıyla ve hatta sinema filmleriyle toplum içinde canlılıklarını koruyor. Denizkızı masallarının en etkili ünlüsü, Hans Christian Andersen’in Küçük Denizkızı’dır. Bu masal Danimarka’nın Kopenhag limanındaki bronz denizkızı heykeliyle ölümsüzleşmiştir.


konya.net.tr
🌘 🚀

Benzer Konular

10 Kasım 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
6 Mayıs 2019 / Misafir Cevaplanmış
5 Ağustos 2017 / ahmet25kurt Soru-Cevap