Arama

Kur'an-ı Kerim'in kitap haline getirilmesinin faydaları nedir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 15 Mart 2010 Gösterim: 6.383 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mart 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1-kuranı kerimin indiriliş süreci ve çoğatılması ile ilgili bir şema

2-kuranı kerimin kitap haline getirilmesinin ve çoğatılmasının ne gibi faydaları olmuştur
EN İYİ CEVABI Misafir verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

1-kuranı kerimin indiriliş süreci ve çoğatılması ile ilgili bir şema

Sponsorlu Bağlantılar
2-kuranı kerimin kitap haline getirilmesinin ve çoğatılmasının ne gibi faydaları olmuştur

Kuranı Kerimin yazılması, toplanması ve kitap haline getirilmesi

Hz.Peygamber’in vefatından sonra ilahi rehber Kur’an metninin, ümmetin icmaından geçmek suretiyle, tek kelimesinden şüphe edilmeyecek tarzda; kıyamete kadar hiç kimsenin itiraz edemeyeceği tarzda toplanması gerekmişti. Zeyd İbn Sabit diyor ki: “Yemame Savaşında ashabın öldürülmesini müteakib, Hz. Ebu Bekir beni çağırttı. Yanına vardım. Hz.Ömer de orada idi. Ebu Bekir bana dedi ki: Ömer bana gelip dedi ki: “Yemame ‘de Kur’an hafızları çok zayiat verdi. Bu gibi vakalarda hafızların ölmeleriyle Kur’an’ın birçoğunun zayi olmasından endişe ederim. Bana kalırsa Kur’an’ın cem edilmesi için bir emir çıkarman gerekir.” Ben de Ömer’e şöyle cevap verdim: “Resulullah’ın yapmadığı bir işi nasıl yapabilirsin?”, Ömer: “Vallahi bu hayırlı bir teşebbüstür, dedi.” Sonra bu iş üzerinde o kadar durdu ki, bana söyleye söyleye neticede Allah kalbime bu işi yatırdı, ben de onun görüşünü benimsedim.” Zeyd devamla diyor ki: “Ebu Bekir bana dönüp şöyle dedi: “Sen genç, dinç, zeki bir adamsın. Kimse ittiham edemez. Zaten Resulullah’ın da vahiy katibi idin. Kur’an metnini topla.” Vallahi bir dağı yerinden nakletmemi isteselerdi, Kur’an’ı toplama mes’uliyeti kadar bana ağır gelmezdi.” Neticede Kur’an’ı hurma dallarından, yassı taşlardan ve insanların hafızalarından derlemeye başladım.” (Buhari)

Kaynakların ittifakla bildirdiğine göre, Hz. Ebu Bekir, Zeyd’e asla hafızasına güvenmemesini, her ayet için 2 delil olmak üzere, 2 şahıstan yazılı nüsha aramasını emretti. Bu iş için Zeyd, Hz.Ömer’in yardımını şart koşmuş, O’da ciddi bir şekilde kendisine yardım etmiştir. Zeyd bizzat kendisi iyi bir hafız olduğu halde, kendisi gibi başka hafızlarla da yetinmeyip, her ayet hakkında mukabele görmüş 2 yazılı şahid aramak gibi son derece titiz ve ilmi bir usül takib etmiştir. Yalnız Tevbe Suresinin sonundaki 2 ayet hakkında, araştırmasına rağmen 2 yazılı şahidi bulamamış, Ebu Huzeyme’deki yazılı nüshaya istinad etmek durumunda kalmıştır. Bu şekilde Hz.Ebu Bekir devrinde biraraya getirilen sahifelere “el- Mushaf” denilmiştir.

Kur'an-ı Kerim Nasıl Mushaflaştı? Son vahyin tarihi ile ilgili kapsamlı bir çalışma.

Son Vahyin Tarihi- İlgili Ayetler:

A’la 6:’Sana okuyacağız ve sen Allah’ın izni ile unutmayacaksın.’

Abese 11-14: "Hayır, şüphesiz o yüce kağıtlarda yazılı olan ve isteyenin üzerinde tezekkür edeceği bir öğüttür."

el-Kıyame 16-19: "Vahiy esnasında, hemen alabilmek için, onunla birlikte dilini hareket ettirme! Doğrusu vahyin kalbine yerleştirilmesi ve okuman bize aittir. Biz vahyi okurken, sen sadece okunmasını dinle! Sonra O'nun açıklanması bize aittir."

el-Furkan 32: "İnkar edenler, Kur'an O'na bir defada topluca indirilseydi ya, dediler. Biz, onunla Senin kalbini sağlamlaştırmak için böyle parça parça indirdik ve onu ağır ağır okuduk."

eş-Şuara 192-195: " Bu Kur'an alemlerin Rabbi'nin indirmesidir. Uyaranlardan olasın diye, onu, Cibril, Mübin Arap Lisanı ile indirdi."

el-İsra 106: " Kur'an’ı insanlara ağır ağır okuman için bölüm bölüm indirdik ve onu gerektirdikce biz indiririz."

et-Tur 1-3: "Tur'a, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab'a andolsun ki..."

el-Bakara 185: "Ramazan ayı, içinde, insanları doğruya iletici, doğruyu yanlıştan ayıran ve doğruya yol gösteren kesin deliller olmak üzere Kur'an indirildi."

Vahy erken dönem kitaplaşma sürecini ele alalım.

a)Peygamber Dönemi: (Rasul’un Sağlığında Cem’)

Mekke Dönemi:

Peygamber vahyin muhafazası için azami dikkati gösterirdi [1> Cebrail’i takibde acele davranırdı .
el-Kıyame 16-17 ayetleri bunu anlatır. Onu göğsünde toplayıp dilinde okutmak Allah’a aitti. Rasûlu-Ekrem, gelen vahyleri önce kendisi namazlarda okuyarak ezberini kuvvetlendirdi. [2> Sonra yavaş yavaş okuyarak ezberi kuvvetli [3> Ümmi olan Arap mü’minlerin [4> ezberlemesini sağladı. [5>

Kur'an'da " Sana okutacağız ve sen Allah'ın diledikleri dışında unutmayacaksın"[6> buyrulur. Peygamber'den ayrı olarak sahabeler de vahyi ezberlemeye çalıştılar. Geceleri ve namazlarda sürekli ondan okunan bölümler vahyin korunmasında hizmet etti.

Peygamber Kalbine indirilen Kur'an’ı insanlara yalnız okumakla kalmadı, yazdırdı da. et-Tur suresinin ilk ayetleri bunun tanığıdır. Abese 11-14 de bu kapsamda düşünülebilir.

Kur'an'da " Sana okutacağız ve sen Allah'ın diledikleri dışında unutmayacaksın"[7> buyrulmuştur.

Peygamber'den ayrı olarak sahabeler de onları ezberlemeye çalıştılar. Geceleri ve namazlarda sürekli ondan okunan bölümler vahyin korunmasında hizmet verdi. O sırada günde iki vakit namaz kılıyorlardı. Sabah ve ikindi.[8>

"Hz.Peygamber'in Kur'an'ın doğruluk ve tamamiyetin, muhafaza için yazıyla tespitten ayrı iki ilave tedbir daha aldığını görüyoruz:

1-İnen ayetleri hemen kendisi ezberliyor ve sürekli olarak namazlarda, ikametinde, yolculuğunda, sıkıntıda, ferahta onu okuyordu. [9> Günlük namazların kılınması esnasında Kur'an ayetlerinin yüksek sesle okunmasını emretti. Bunun neticesi, Müslümanlar Kur'an'ı hıfz etmek mecburiyetinde kaldılar. Bundan doğan diğer bir sonuçta de Kur'an'ın bir nevi din adamı sıfatını taşıyan kimselerin tekelinde tutulmamış olmasıdır.

Kendi sahabesine sindire sindire okurdu. Sahabe de ona o kadar önem verirdi. Peygamber de onların okuduklarını kontrol ederdi.[10>

2- Kur'an öğrenenlerin bunu yetişmiş öğretmen, bir muallim nezaretinde yapmalarını emretmiştir. İlk Muallim Peygamber'in kendisi ve sonra, Kur'an'da iyi yetişmiş olmaları dolayısıyla O’nun tarafından yetkili kılınmış sair muallimlerdi."[11>

"Akılda tutma ve ezberleme kabiliyetleri fertten ferde değişik olduğundan pek tabidir ki sahabeden bazı kimseler, boş zamanlarında tekrar edip ezberlemek maksadıyla bu ayetleri yazıyla tesbit etmek istediler. İşte bu ayetleri bu şekilde yazıyla tesbit işi ne zaman başladı bunu kati ölçüler dahilinde bilemiyoruz."[12>

Rivayetler Peygamber'in gelen vahyi yazdırma konusunda acele davrandığını aktarırlar.[13>

Vahyin ne zaman yazılmaya başlandığı hususunda kesin bir bilgi bulunmuyor. Hz. Rasul okur yazar değildi.[14> Siyer materyalinde daha Mekke devirlerinde bile Kur'an'ın yazılı bölümleri bulunduğu görülür. Örneğin Ömer'in islam oluş kıssasını anlatan İbnu Hişam O'nun kızkardeşi Fatıma'ın evinde kocası Said ile el-Hadid (veya er-Rahman) ile TaHa (7/81, 45/20) surelerini üzerine yazıldığı bir sahifeden okudukları anlatılır.[15> Ömer'in müslüman oluşu, Peygamberliğin 5. yılına isabet eder ki bu, İslam tebliğinin genele tebliğe yapılmaya başlamasının ikinci yılıdır. Yani hicretten 8 sene önce. Hamidullah " Nakledilen bu vakanın doğrululuk ve gerçekliğinden şüphe etmemiz için bir sebeb göremiyoruz, zira ilk vahyedilen Hicret öncesi surelerin bir çoğu, "yazılı Kur'an nüshalarında"ndan bahsetmektedir. el-Furkan 5. ayeti ve el-En'am 79 ayeti bu vakaya örnek gösterilebilir. Bizzat Kur'an'da, Kur'an için devamlı “Kitab” kelimesi kullanılır; muhakkak ki bu kelime "yazılı bir vesika" manasına da içine almaktadır."[16> Hadis yazımının yasaklandığını anlatan rivayetlerde de Kur'an'ın yazımının söz konusu olduğu doğrulanır.

Hadis yazımının yasaklandığını anlatan rivayetlerde de Kur'an'ın yazımının söz konusu olduğu doğrulanır.

Hz. Rasul inanırlardan edindiği katiplere yazdırmaya çalıştı. Mekke döneminde Ebu Bekr, Osman, Ali, Zübeyr ibnu Avvam, Amir ibnu Fuheyre, sayılabilir.

Peygamber'in yanında olan ayetler dışında sahabiler kendileri için özel sayfalarda yazıyorlardı. Kur'an'ın bütününü ezbere bilenlere Kurra deniliyordu. İbnu Mes'ud, Muaz, Salim, Ubey ibn Ka'b, Aişe, Hafsa, Ümmü Seleme, Ebu Zeyd bunlardandır.

Ayetlerin Surelere Yerleştirilmesi:

İnen ayetlerin hangi surelere yazılacağı Peygamber'in talimatı ile belirleniyordu.[17> "Tarihçilerin verdiği bilgiye göre bazan da inen bu parçalar içinde birkaç sureye ait ayrı parçalar aynı anda nazil olabiliyordu. Bu durum muvahacesinde yeni bir kısım vahiy geldiğinde Hz. Peygamber, o zamana kadar nazil olmuş bulunan bütün içinde bu yenilerin alacağı yeri gösteriyordu."[18>

Yazı Materyali:

Peygamber kendi hıfzı, sahabe hıfzı ve yapılan kontrollerle yetinmeyip deri, kemik, tahta ve yassı taşlar üzerinde nuzulunu takiben yazdırırdı. [19>

Yazı materyali olarak hurma dalları, ince beyaz taşlar, kürek kemikleri, işlenmiş ince deri parçaları, tahta, çanak, çömlek parçaları ve qırtas adı verilen kağıtlar, deri, [20> bez, hurma lifi, taş, kullanıldı. İranlılar ve Romalılar gibi kağıt sanatı Araplarda yoktu.
Medine Dönemi:

Hz. Rasul Medine döneminde Ubey ibnu Ka'b, Zeyd ibnu Sabit, Abdullah ibnu Revaha gibi yeni vahy katipleri de edindi. Bu yazım işinde el-Askalani (852/1448) görev alan 40'a yakın sahabiden söz eder.[21>

İbnu İshak'ın Rabat'ta bulunan Siyer kitabında şöyle bir rivayet yer alır: "Kur'an'dan ne zaman bir parça nazil olsa Rasulullaha. bunu önce erkeklerin iştirak ettiği bir topluluk huzurunda okur, tebliğ eder ve sonra kadınlardan müteşekkil ayrı bir topluluğa tebliğ ederdi."[22>

Her Ramazan'da Hz. Rasul'un o seneye kadar inen ayetleri Cibril ile okuyup karşılaştırdıkları rivayetleri vardır."Hz. Peygamber halkın huzurunda baştan sonra kadar tilavet etmek itiyadındaydı. Etrafında toplanan Ashab, beraberinde Kur'an nüshalarını getirirler ve bunlarla O’nun okuduklarını mukabele ederler ve icabında ellerindekileri düzeltirlerdi. Hayatının son Ramazan ayı esnasında [23> bunu daha ileri bir ihtiyat tedbiri olarak iki defa tekrarladı. Bu tarz "mukabeleler" ve halk huzurunda tilavet etmeler Arza (takdim) adını alır ve bunların işaret ettiğimiz en sonuncusuna Arza Ahira, Kur'an tarihinde unutulmaz olarak kalmıştır."[24>

Medine’de bir çok çevreye Kur’an öğretmeni gönderildi.[25>

Rasul son vahyden 9 ya da 81 gün sonra vefat etti. Bu sureden önce kitaplaşması, ayetlerin elimizdeki tertip üzere inmemesindendir.

Hz. Muaviye'nin Vahy Katipliği:

Mekke'de okuma yazma oranı çok düşüktü. Mekke ve Medine'de bu dönemde okur yazar 33 kişinin adı geçer. Yazı yazma, ok atma ve yüzme gibi üç hasleti taşıyana kamil ünvanı verilirdi. Mekke'ye yazı Harb ibnu Umeyye ile girdi. Ebu Sufyan ile iki oğlu, Muaviye ve Yezid ibnu Ebi Süfyan okuma yazma biliyorlardı.

Rasulullah Arap kabileleriyle yaptığı yazışmalar için katipler edinmişti. Ebu Sufyan'ın isteği üzerine Muaviye'de bunlar arasına katıldı.[26> eş-Şehriyari, Rasul'un Osman ve Ali'yi vahiy katibi olarak ihtiyar ettiğini bu ikisinin bulunmaması durumunda Ubeyy ve Zeyd ibnu Sabit'in vahiy yazdığını söyler. [27> Bir çok kaynak Muaviye'nin katipliği içine vahy katipliğinin girmediğini söylerler.[28>

İrfan Aycan, Muaviye biyografisinde O'nun vahy katipliği yaptığından bahseden kaynakları zikreder.[29> Kürsi ayetini yazdığı söylenirse de bu ayetin hicretin ilk yıllarında nazil olduğu biliniyor.

el-Mesudi, bu meseleye daha değişik açıdan bakar ve Muaviye'nin, Rasulullah'a, vefatından önce, sadece bir kaç defa katiplik yaptığını belirterek, uzun müddet Rasulullah'a katiplik yapanlarla bir tutulamayacağını ve katipler zümresine katılamayacağını belirtir.[30> Çağdaş araştırmacıların tetkiki sonucu O’nun vahy katipliği yaptığını belgeleyen bir delile rastlanmadığı ifade edilmiştir.[31>

b)Rasul'un Vefatından Sonra:

1.Ebu Bekr Dönemi- 1. Derleme
: [32>

Peygamber'in vefatından kısa bir süre önce vahyedilmesi tamamlanan Kur'an'ı, Rasul'un vefatından sonra Ali ibnu Ebi Talib nuzul sırasına göre bir Mushaf tertip etmişti. [33> Bu Mushaf’ı yazana kadar, namaz dışında dışarı çıkmamıştı. Bu rivayet O’nu kendisine biat etmemesini sormak için Ebu Bekr’in çağırttığı zaman verdiği cevapta geçer: ‘Allah’ın kitabına bir şey ziyade edilebilir diye düşündüm, onu yazıncaya kadar namaz dışında elbisemi giymemeye karar verdim’ dedi. Ebu Bekr, ne ‘Ne güzel düşünmüşsün’ dedi.[34>

Resmi Tedvin:

Yemame savaşında (633) sahebeden en az 70 Kur’an hafızı Kurra (Kariler) şehid olunca- ki Bu rakamı 700 e kadar çıkaranlar var. M. Hamidullah bu savaşa katılan 3000 hafızdan söz eder [35> -bu olay Cem'e bu olay hızlılık kazandırdı. Ömer, Ebu Bekr’den cem için ısrarcı oldu ve O’nu ikna etti. Hafızası güçlü vahy katibi Zeyd ibnu Sabid’i [36> çağırarak O’nun tereddüdlerini gidererek görevlendirdi. [37>

Zeyd şöyle anlatır: "Yemame Harbinde 70 Kurra’nın şehadetinden sonra Ebu Bekr beni çağırttı, Ömer yanındaydı. Dedi ki: Ömer bana gelerek: Yemame günü şiddetli harp olup birçok Kurra şehid oldu. Bir çok şavaş yerinde hafızların şehid edilmelerinden dolayı Kur’an’ın birçok ayetinin zayi olmasından korkarım, Kur’an’ın toplanmasını emretmeni uygun görürüm. Ben de Rasullullah’ın yapmadığını yapmaktan çekindiğimi [38> söyledim. Ömer hayırlı olduğunu söyleyerek devamlı bana başvurdu. Allah benim de göğsümü Ömer gibi açtı. Sen akıllı bir gençsin, Resûlullah için vahy yazıyordun, Kur’an’ı araştır ve onu topla.’ Vallahi bana herhangi bir dağı yerinden kaldırıp başka bir yere nakletmeyi önerselerdi bu kadar ağır gelmezdi. Önce karşı geldim sonunda Allah Ebu Bekir, Ömer'in akıllarını yatırdığı gibi benim de aklımı yatırdı. Kur'an'ı araştırmaya, hurma dallarından, yassı taslardan ve insanların hafizalarından derlemeye başladım"[39>

Ebu Bekr ,Ömer ve Zeyd’e şu talimatı vermişti: ‘Mescid’in kapısına oturun. Her kim ki, size Allah’ın Kitabından olduğuna dair iki şahidle [40> yazılı bir şey getirirse hemen onu yazınız’[41> Ömer bunun üzerine Mescid’in kapısına geldi. ‘ Her kim ki, Rasûlullah’dan Kur’an namına bir şey aldıysa onu getirsin’ dedi.[42> Heyet bu getirilen ayetleri sahifelere, levhalara ve hurma dallarına yazıyorlardı.

Zeyd hafızasındaki metinleri başkalarının şehadeti ile de belgeledi. Destek bulmadan yazmadı. [43> Yazılan bir nusha icmaya mazhar oldu. [44>

Hamidullah bu olayı şöyle anlatır: "Zeyd, esasen Kur'an’ı ezbere biliyordu. Böyle olmakla beraber daha ileri bir ihtiyat tedbiri olmak üzere, kaleme alacağı her bir ayet veya kelime için Hz. Peygamber'in huzurunda Arza dan geçirilmiş, mukabele edilmiş iki ayrı yazılı vesikanın şahadetine müracaat etmesini Halife Ebu Bekr O’na emretti. Halka yanlarında saklamakta oldukları bu nüshaları Zeyd ve arkadaşlarına göstermek üzere Mescidun Nebi'ye getirmeleri duyuruldu. Bu çalışma böylece sona erdirildiğinde, Zeyd ibnu Sabit hazırlanan nüshayı yeniden iki defa baştan sona okudu ve varsa bütün noksan ve kusurlar izale edildi."[45>

Böylece Mushaf- ki Ona el-Mushaf dediler[46> - Halifeyi-Rasûl Ebu Bekr tarafından 11/632 de resmi olarak da cem edildi.

Ayetlerin sırası ve hangi sureye ait olduklarının Hz. Peygamber tarafından tayin edildiğini biliyoruz. Ayetler bugünkü Mushaf’taki gibi surelerde yer aldı. Ama sureler için bunların sahabe içtihadlarına dayandığı görüşü de vardır.[47> Sure sıralamasında ise ihtilaf var.[48>

Derlenen nusha Halife'nin yanında kaldı. Tek nusha olan bu Mushaf önce Ebubekr’den sonra Ömer’in yanında idi. Ömer’in vefatından sonra da Kurra’dan da olan Mü’minlerin Annesi Hafsa’ya geçti. [49>



DEVAMI İÇİN >> Kuranı Kerimin yazılması, toplanması ve kitap haline getirilmesi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mart 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

1-kuranı kerimin indiriliş süreci ve çoğatılması ile ilgili bir şema

Sponsorlu Bağlantılar
2-kuranı kerimin kitap haline getirilmesinin ve çoğatılmasının ne gibi faydaları olmuştur

Kuranı Kerimin yazılması, toplanması ve kitap haline getirilmesi

Hz.Peygamber’in vefatından sonra ilahi rehber Kur’an metninin, ümmetin icmaından geçmek suretiyle, tek kelimesinden şüphe edilmeyecek tarzda; kıyamete kadar hiç kimsenin itiraz edemeyeceği tarzda toplanması gerekmişti. Zeyd İbn Sabit diyor ki: “Yemame Savaşında ashabın öldürülmesini müteakib, Hz. Ebu Bekir beni çağırttı. Yanına vardım. Hz.Ömer de orada idi. Ebu Bekir bana dedi ki: Ömer bana gelip dedi ki: “Yemame ‘de Kur’an hafızları çok zayiat verdi. Bu gibi vakalarda hafızların ölmeleriyle Kur’an’ın birçoğunun zayi olmasından endişe ederim. Bana kalırsa Kur’an’ın cem edilmesi için bir emir çıkarman gerekir.” Ben de Ömer’e şöyle cevap verdim: “Resulullah’ın yapmadığı bir işi nasıl yapabilirsin?”, Ömer: “Vallahi bu hayırlı bir teşebbüstür, dedi.” Sonra bu iş üzerinde o kadar durdu ki, bana söyleye söyleye neticede Allah kalbime bu işi yatırdı, ben de onun görüşünü benimsedim.” Zeyd devamla diyor ki: “Ebu Bekir bana dönüp şöyle dedi: “Sen genç, dinç, zeki bir adamsın. Kimse ittiham edemez. Zaten Resulullah’ın da vahiy katibi idin. Kur’an metnini topla.” Vallahi bir dağı yerinden nakletmemi isteselerdi, Kur’an’ı toplama mes’uliyeti kadar bana ağır gelmezdi.” Neticede Kur’an’ı hurma dallarından, yassı taşlardan ve insanların hafızalarından derlemeye başladım.” (Buhari)

Kaynakların ittifakla bildirdiğine göre, Hz. Ebu Bekir, Zeyd’e asla hafızasına güvenmemesini, her ayet için 2 delil olmak üzere, 2 şahıstan yazılı nüsha aramasını emretti. Bu iş için Zeyd, Hz.Ömer’in yardımını şart koşmuş, O’da ciddi bir şekilde kendisine yardım etmiştir. Zeyd bizzat kendisi iyi bir hafız olduğu halde, kendisi gibi başka hafızlarla da yetinmeyip, her ayet hakkında mukabele görmüş 2 yazılı şahid aramak gibi son derece titiz ve ilmi bir usül takib etmiştir. Yalnız Tevbe Suresinin sonundaki 2 ayet hakkında, araştırmasına rağmen 2 yazılı şahidi bulamamış, Ebu Huzeyme’deki yazılı nüshaya istinad etmek durumunda kalmıştır. Bu şekilde Hz.Ebu Bekir devrinde biraraya getirilen sahifelere “el- Mushaf” denilmiştir.

Kur'an-ı Kerim Nasıl Mushaflaştı? Son vahyin tarihi ile ilgili kapsamlı bir çalışma.

Son Vahyin Tarihi- İlgili Ayetler:

A’la 6:’Sana okuyacağız ve sen Allah’ın izni ile unutmayacaksın.’

Abese 11-14: "Hayır, şüphesiz o yüce kağıtlarda yazılı olan ve isteyenin üzerinde tezekkür edeceği bir öğüttür."

el-Kıyame 16-19: "Vahiy esnasında, hemen alabilmek için, onunla birlikte dilini hareket ettirme! Doğrusu vahyin kalbine yerleştirilmesi ve okuman bize aittir. Biz vahyi okurken, sen sadece okunmasını dinle! Sonra O'nun açıklanması bize aittir."

el-Furkan 32: "İnkar edenler, Kur'an O'na bir defada topluca indirilseydi ya, dediler. Biz, onunla Senin kalbini sağlamlaştırmak için böyle parça parça indirdik ve onu ağır ağır okuduk."

eş-Şuara 192-195: " Bu Kur'an alemlerin Rabbi'nin indirmesidir. Uyaranlardan olasın diye, onu, Cibril, Mübin Arap Lisanı ile indirdi."

el-İsra 106: " Kur'an’ı insanlara ağır ağır okuman için bölüm bölüm indirdik ve onu gerektirdikce biz indiririz."

et-Tur 1-3: "Tur'a, yayılmış ince deri üzerine satır satır yazılmış Kitab'a andolsun ki..."

el-Bakara 185: "Ramazan ayı, içinde, insanları doğruya iletici, doğruyu yanlıştan ayıran ve doğruya yol gösteren kesin deliller olmak üzere Kur'an indirildi."

Vahy erken dönem kitaplaşma sürecini ele alalım.

a)Peygamber Dönemi: (Rasul’un Sağlığında Cem’)

Mekke Dönemi:

Peygamber vahyin muhafazası için azami dikkati gösterirdi [1> Cebrail’i takibde acele davranırdı .
el-Kıyame 16-17 ayetleri bunu anlatır. Onu göğsünde toplayıp dilinde okutmak Allah’a aitti. Rasûlu-Ekrem, gelen vahyleri önce kendisi namazlarda okuyarak ezberini kuvvetlendirdi. [2> Sonra yavaş yavaş okuyarak ezberi kuvvetli [3> Ümmi olan Arap mü’minlerin [4> ezberlemesini sağladı. [5>

Kur'an'da " Sana okutacağız ve sen Allah'ın diledikleri dışında unutmayacaksın"[6> buyrulur. Peygamber'den ayrı olarak sahabeler de vahyi ezberlemeye çalıştılar. Geceleri ve namazlarda sürekli ondan okunan bölümler vahyin korunmasında hizmet etti.

Peygamber Kalbine indirilen Kur'an’ı insanlara yalnız okumakla kalmadı, yazdırdı da. et-Tur suresinin ilk ayetleri bunun tanığıdır. Abese 11-14 de bu kapsamda düşünülebilir.

Kur'an'da " Sana okutacağız ve sen Allah'ın diledikleri dışında unutmayacaksın"[7> buyrulmuştur.

Peygamber'den ayrı olarak sahabeler de onları ezberlemeye çalıştılar. Geceleri ve namazlarda sürekli ondan okunan bölümler vahyin korunmasında hizmet verdi. O sırada günde iki vakit namaz kılıyorlardı. Sabah ve ikindi.[8>

"Hz.Peygamber'in Kur'an'ın doğruluk ve tamamiyetin, muhafaza için yazıyla tespitten ayrı iki ilave tedbir daha aldığını görüyoruz:

1-İnen ayetleri hemen kendisi ezberliyor ve sürekli olarak namazlarda, ikametinde, yolculuğunda, sıkıntıda, ferahta onu okuyordu. [9> Günlük namazların kılınması esnasında Kur'an ayetlerinin yüksek sesle okunmasını emretti. Bunun neticesi, Müslümanlar Kur'an'ı hıfz etmek mecburiyetinde kaldılar. Bundan doğan diğer bir sonuçta de Kur'an'ın bir nevi din adamı sıfatını taşıyan kimselerin tekelinde tutulmamış olmasıdır.

Kendi sahabesine sindire sindire okurdu. Sahabe de ona o kadar önem verirdi. Peygamber de onların okuduklarını kontrol ederdi.[10>

2- Kur'an öğrenenlerin bunu yetişmiş öğretmen, bir muallim nezaretinde yapmalarını emretmiştir. İlk Muallim Peygamber'in kendisi ve sonra, Kur'an'da iyi yetişmiş olmaları dolayısıyla O’nun tarafından yetkili kılınmış sair muallimlerdi."[11>

"Akılda tutma ve ezberleme kabiliyetleri fertten ferde değişik olduğundan pek tabidir ki sahabeden bazı kimseler, boş zamanlarında tekrar edip ezberlemek maksadıyla bu ayetleri yazıyla tesbit etmek istediler. İşte bu ayetleri bu şekilde yazıyla tesbit işi ne zaman başladı bunu kati ölçüler dahilinde bilemiyoruz."[12>

Rivayetler Peygamber'in gelen vahyi yazdırma konusunda acele davrandığını aktarırlar.[13>

Vahyin ne zaman yazılmaya başlandığı hususunda kesin bir bilgi bulunmuyor. Hz. Rasul okur yazar değildi.[14> Siyer materyalinde daha Mekke devirlerinde bile Kur'an'ın yazılı bölümleri bulunduğu görülür. Örneğin Ömer'in islam oluş kıssasını anlatan İbnu Hişam O'nun kızkardeşi Fatıma'ın evinde kocası Said ile el-Hadid (veya er-Rahman) ile TaHa (7/81, 45/20) surelerini üzerine yazıldığı bir sahifeden okudukları anlatılır.[15> Ömer'in müslüman oluşu, Peygamberliğin 5. yılına isabet eder ki bu, İslam tebliğinin genele tebliğe yapılmaya başlamasının ikinci yılıdır. Yani hicretten 8 sene önce. Hamidullah " Nakledilen bu vakanın doğrululuk ve gerçekliğinden şüphe etmemiz için bir sebeb göremiyoruz, zira ilk vahyedilen Hicret öncesi surelerin bir çoğu, "yazılı Kur'an nüshalarında"ndan bahsetmektedir. el-Furkan 5. ayeti ve el-En'am 79 ayeti bu vakaya örnek gösterilebilir. Bizzat Kur'an'da, Kur'an için devamlı “Kitab” kelimesi kullanılır; muhakkak ki bu kelime "yazılı bir vesika" manasına da içine almaktadır."[16> Hadis yazımının yasaklandığını anlatan rivayetlerde de Kur'an'ın yazımının söz konusu olduğu doğrulanır.

Hadis yazımının yasaklandığını anlatan rivayetlerde de Kur'an'ın yazımının söz konusu olduğu doğrulanır.

Hz. Rasul inanırlardan edindiği katiplere yazdırmaya çalıştı. Mekke döneminde Ebu Bekr, Osman, Ali, Zübeyr ibnu Avvam, Amir ibnu Fuheyre, sayılabilir.

Peygamber'in yanında olan ayetler dışında sahabiler kendileri için özel sayfalarda yazıyorlardı. Kur'an'ın bütününü ezbere bilenlere Kurra deniliyordu. İbnu Mes'ud, Muaz, Salim, Ubey ibn Ka'b, Aişe, Hafsa, Ümmü Seleme, Ebu Zeyd bunlardandır.

Ayetlerin Surelere Yerleştirilmesi:

İnen ayetlerin hangi surelere yazılacağı Peygamber'in talimatı ile belirleniyordu.[17> "Tarihçilerin verdiği bilgiye göre bazan da inen bu parçalar içinde birkaç sureye ait ayrı parçalar aynı anda nazil olabiliyordu. Bu durum muvahacesinde yeni bir kısım vahiy geldiğinde Hz. Peygamber, o zamana kadar nazil olmuş bulunan bütün içinde bu yenilerin alacağı yeri gösteriyordu."[18>

Yazı Materyali:

Peygamber kendi hıfzı, sahabe hıfzı ve yapılan kontrollerle yetinmeyip deri, kemik, tahta ve yassı taşlar üzerinde nuzulunu takiben yazdırırdı. [19>

Yazı materyali olarak hurma dalları, ince beyaz taşlar, kürek kemikleri, işlenmiş ince deri parçaları, tahta, çanak, çömlek parçaları ve qırtas adı verilen kağıtlar, deri, [20> bez, hurma lifi, taş, kullanıldı. İranlılar ve Romalılar gibi kağıt sanatı Araplarda yoktu.
Medine Dönemi:

Hz. Rasul Medine döneminde Ubey ibnu Ka'b, Zeyd ibnu Sabit, Abdullah ibnu Revaha gibi yeni vahy katipleri de edindi. Bu yazım işinde el-Askalani (852/1448) görev alan 40'a yakın sahabiden söz eder.[21>

İbnu İshak'ın Rabat'ta bulunan Siyer kitabında şöyle bir rivayet yer alır: "Kur'an'dan ne zaman bir parça nazil olsa Rasulullaha. bunu önce erkeklerin iştirak ettiği bir topluluk huzurunda okur, tebliğ eder ve sonra kadınlardan müteşekkil ayrı bir topluluğa tebliğ ederdi."[22>

Her Ramazan'da Hz. Rasul'un o seneye kadar inen ayetleri Cibril ile okuyup karşılaştırdıkları rivayetleri vardır."Hz. Peygamber halkın huzurunda baştan sonra kadar tilavet etmek itiyadındaydı. Etrafında toplanan Ashab, beraberinde Kur'an nüshalarını getirirler ve bunlarla O’nun okuduklarını mukabele ederler ve icabında ellerindekileri düzeltirlerdi. Hayatının son Ramazan ayı esnasında [23> bunu daha ileri bir ihtiyat tedbiri olarak iki defa tekrarladı. Bu tarz "mukabeleler" ve halk huzurunda tilavet etmeler Arza (takdim) adını alır ve bunların işaret ettiğimiz en sonuncusuna Arza Ahira, Kur'an tarihinde unutulmaz olarak kalmıştır."[24>

Medine’de bir çok çevreye Kur’an öğretmeni gönderildi.[25>

Rasul son vahyden 9 ya da 81 gün sonra vefat etti. Bu sureden önce kitaplaşması, ayetlerin elimizdeki tertip üzere inmemesindendir.

Hz. Muaviye'nin Vahy Katipliği:

Mekke'de okuma yazma oranı çok düşüktü. Mekke ve Medine'de bu dönemde okur yazar 33 kişinin adı geçer. Yazı yazma, ok atma ve yüzme gibi üç hasleti taşıyana kamil ünvanı verilirdi. Mekke'ye yazı Harb ibnu Umeyye ile girdi. Ebu Sufyan ile iki oğlu, Muaviye ve Yezid ibnu Ebi Süfyan okuma yazma biliyorlardı.

Rasulullah Arap kabileleriyle yaptığı yazışmalar için katipler edinmişti. Ebu Sufyan'ın isteği üzerine Muaviye'de bunlar arasına katıldı.[26> eş-Şehriyari, Rasul'un Osman ve Ali'yi vahiy katibi olarak ihtiyar ettiğini bu ikisinin bulunmaması durumunda Ubeyy ve Zeyd ibnu Sabit'in vahiy yazdığını söyler. [27> Bir çok kaynak Muaviye'nin katipliği içine vahy katipliğinin girmediğini söylerler.[28>

İrfan Aycan, Muaviye biyografisinde O'nun vahy katipliği yaptığından bahseden kaynakları zikreder.[29> Kürsi ayetini yazdığı söylenirse de bu ayetin hicretin ilk yıllarında nazil olduğu biliniyor.

el-Mesudi, bu meseleye daha değişik açıdan bakar ve Muaviye'nin, Rasulullah'a, vefatından önce, sadece bir kaç defa katiplik yaptığını belirterek, uzun müddet Rasulullah'a katiplik yapanlarla bir tutulamayacağını ve katipler zümresine katılamayacağını belirtir.[30> Çağdaş araştırmacıların tetkiki sonucu O’nun vahy katipliği yaptığını belgeleyen bir delile rastlanmadığı ifade edilmiştir.[31>

b)Rasul'un Vefatından Sonra:

1.Ebu Bekr Dönemi- 1. Derleme
: [32>

Peygamber'in vefatından kısa bir süre önce vahyedilmesi tamamlanan Kur'an'ı, Rasul'un vefatından sonra Ali ibnu Ebi Talib nuzul sırasına göre bir Mushaf tertip etmişti. [33> Bu Mushaf’ı yazana kadar, namaz dışında dışarı çıkmamıştı. Bu rivayet O’nu kendisine biat etmemesini sormak için Ebu Bekr’in çağırttığı zaman verdiği cevapta geçer: ‘Allah’ın kitabına bir şey ziyade edilebilir diye düşündüm, onu yazıncaya kadar namaz dışında elbisemi giymemeye karar verdim’ dedi. Ebu Bekr, ne ‘Ne güzel düşünmüşsün’ dedi.[34>

Resmi Tedvin:

Yemame savaşında (633) sahebeden en az 70 Kur’an hafızı Kurra (Kariler) şehid olunca- ki Bu rakamı 700 e kadar çıkaranlar var. M. Hamidullah bu savaşa katılan 3000 hafızdan söz eder [35> -bu olay Cem'e bu olay hızlılık kazandırdı. Ömer, Ebu Bekr’den cem için ısrarcı oldu ve O’nu ikna etti. Hafızası güçlü vahy katibi Zeyd ibnu Sabid’i [36> çağırarak O’nun tereddüdlerini gidererek görevlendirdi. [37>

Zeyd şöyle anlatır: "Yemame Harbinde 70 Kurra’nın şehadetinden sonra Ebu Bekr beni çağırttı, Ömer yanındaydı. Dedi ki: Ömer bana gelerek: Yemame günü şiddetli harp olup birçok Kurra şehid oldu. Bir çok şavaş yerinde hafızların şehid edilmelerinden dolayı Kur’an’ın birçok ayetinin zayi olmasından korkarım, Kur’an’ın toplanmasını emretmeni uygun görürüm. Ben de Rasullullah’ın yapmadığını yapmaktan çekindiğimi [38> söyledim. Ömer hayırlı olduğunu söyleyerek devamlı bana başvurdu. Allah benim de göğsümü Ömer gibi açtı. Sen akıllı bir gençsin, Resûlullah için vahy yazıyordun, Kur’an’ı araştır ve onu topla.’ Vallahi bana herhangi bir dağı yerinden kaldırıp başka bir yere nakletmeyi önerselerdi bu kadar ağır gelmezdi. Önce karşı geldim sonunda Allah Ebu Bekir, Ömer'in akıllarını yatırdığı gibi benim de aklımı yatırdı. Kur'an'ı araştırmaya, hurma dallarından, yassı taslardan ve insanların hafizalarından derlemeye başladım"[39>

Ebu Bekr ,Ömer ve Zeyd’e şu talimatı vermişti: ‘Mescid’in kapısına oturun. Her kim ki, size Allah’ın Kitabından olduğuna dair iki şahidle [40> yazılı bir şey getirirse hemen onu yazınız’[41> Ömer bunun üzerine Mescid’in kapısına geldi. ‘ Her kim ki, Rasûlullah’dan Kur’an namına bir şey aldıysa onu getirsin’ dedi.[42> Heyet bu getirilen ayetleri sahifelere, levhalara ve hurma dallarına yazıyorlardı.

Zeyd hafızasındaki metinleri başkalarının şehadeti ile de belgeledi. Destek bulmadan yazmadı. [43> Yazılan bir nusha icmaya mazhar oldu. [44>

Hamidullah bu olayı şöyle anlatır: "Zeyd, esasen Kur'an’ı ezbere biliyordu. Böyle olmakla beraber daha ileri bir ihtiyat tedbiri olmak üzere, kaleme alacağı her bir ayet veya kelime için Hz. Peygamber'in huzurunda Arza dan geçirilmiş, mukabele edilmiş iki ayrı yazılı vesikanın şahadetine müracaat etmesini Halife Ebu Bekr O’na emretti. Halka yanlarında saklamakta oldukları bu nüshaları Zeyd ve arkadaşlarına göstermek üzere Mescidun Nebi'ye getirmeleri duyuruldu. Bu çalışma böylece sona erdirildiğinde, Zeyd ibnu Sabit hazırlanan nüshayı yeniden iki defa baştan sona okudu ve varsa bütün noksan ve kusurlar izale edildi."[45>

Böylece Mushaf- ki Ona el-Mushaf dediler[46> - Halifeyi-Rasûl Ebu Bekr tarafından 11/632 de resmi olarak da cem edildi.

Ayetlerin sırası ve hangi sureye ait olduklarının Hz. Peygamber tarafından tayin edildiğini biliyoruz. Ayetler bugünkü Mushaf’taki gibi surelerde yer aldı. Ama sureler için bunların sahabe içtihadlarına dayandığı görüşü de vardır.[47> Sure sıralamasında ise ihtilaf var.[48>

Derlenen nusha Halife'nin yanında kaldı. Tek nusha olan bu Mushaf önce Ebubekr’den sonra Ömer’in yanında idi. Ömer’in vefatından sonra da Kurra’dan da olan Mü’minlerin Annesi Hafsa’ya geçti. [49>



DEVAMI İÇİN >> Kuranı Kerimin yazılması, toplanması ve kitap haline getirilmesi

Benzer Konular

22 Aralık 2016 / Misafir Kur'an-ı Kerim
19 Ocak 2011 / ThinkerBeLL Kur'an-ı Kerim
27 Mayıs 2014 / Ziyaretçi Cevaplanmış
6 Mart 2011 / Misafir Soru-Cevap
11 Şubat 2014 / Misafir Cevaplanmış