Arama

Virüslerin neden oldukları hastalıklar nelerdir?

Güncelleme: 28 Şubat 2013 Gösterim: 29.529 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Mayıs 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
virüslerin hastalıklarını bulmak istiyorum lütfen
Sponsorlu Bağlantılar
fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
12 Mayıs 2010       Mesaj #2
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

virüslerin hastalıklarını bulmak istiyorum lütfen

Virüslerin neden olduğu yaygın hastalıklara örnek olarak soğuk algınlığı, grip, su çiçeği ve uçuk gösterilebilir. Virüslerin neden olduğu daha ciddi hastalıklar arasında Ebola, AIDS, çiçek gibileri örnek verilebilir. Ebola virüsü kanamalı ateşe neden BRONŞİT.. 7

Sponsorlu Bağlantılar


KUDUZ 9



KIZAMIK (Rubelo) 10



SOĞUK ALGINLIĞI. 11



AIDS. 12



SARS (Ağır Akut Solunum Yolu Yetersizliği Sendromu) 14



KABAKULAK.. 15



SU ÇİÇEĞİ. 16



ÇOCUK FELCİ (Poliomyelit) 17



UÇUK.. 18



GRİP (İnfluenza) 19



KUŞ GRİBİ. 20



KRUP. 21



2. BAKTERİLER.. 22



2. 1. BAKTERİLERİN ANATOMİSİ. 22



2. 2. BAKTERİ HASTALIKLARI. 24



TİFO.. 24



MALTA HUMMASI (Bruselloz) 25



BAKTERİ PLAĞI. 26



VEREM (Tüberküloz) 27



DİFTERİ. 28



FARENJİT (Yutak İltihabı) 29



ŞARBON.. 30



BASİLLİ DİZANTERİ. 31



TETANOZ.. 32



KIZIL.. 33



BOĞMACA (Pertussis) 34



KOLERA.. 35

.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Ocak 2012       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Virüslerin neden olduğu hastalıklar nelerdir?
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Şubat 2013       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
virus ve bakterilerin genel özelliklerini belirterek neden olduğu hastalıklara günlük hayattan örnekler vererek açıklayınız çokk acilllllll
plum - avatarı
plum
Ziyaretçi
28 Şubat 2013       Mesaj #5
plum - avatarı
Ziyaretçi
KUDUZ [1]

Kuduz hayvanın ısırması ve salyasının insan vücudundaki herhangi bir sıyrıktan girip, kana karışması sonucu ortaya çıkan bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Tıp dilinde rabies veya hydrophobia denir.



Nedenleri:

Kuduz, beyni etkileyen virüsler tarafından medyadan getirilir. Kuduz hastalığının etkeni Rabies virüsüdür. Rabies virüsü uygun şartlarda (0-4°C’ta) yıllarca stabil kalır. Güneş ışığı, ultraviyole, X-ray ve deterjanlar ile kolayca etkisiz kalabilir. Bu bilgiler virüsün, uygun ortam bulduğu zaman vücut dışında da canlı kalabileceğini ve herhangi bir ısırık hikayesi olmadan insanları yada hayvanları enfekte edebileceğini göstermektedir. Ama genellikle insanlara, hastalığa yakalanan hayvanların tükürüğüyle geçer. Köpekler, kediler, tilkiler ve yarasalar hastalığa yakalanabilirler.



Belirtileri:

Belirtileri, ağrı ve hayvanın ısırdığı yerde renk değişimi, deri duyarlılığı, ağızdan fazla salya akması, sakin durumda iken öfkelenmedir.



Gidişi:

Kuduz hastalığının başlangıcında, yorgunluk, durgunluk, sinir bozukluğu, baş ağrısı ve kalpte sıkışma görülür. Hasta yerinde duramayacak kadar sıkıntılıdır. Bir süre sonra boğaz ve solunum yollarındaki kramplar başlar. Bu dönemde sudan da korkmaya başlar.



Tedavi:

Kuduz şüphesi olan bir hayvan ısırdıktan sonra ısırılan yerden bol kan akıtılır. Sonra oksijenli suyla yıkanıp, tentürdiyot sürülür. Bu işlem sık sık tekrarlanır. Kuduza karşı en etkili yöntem aşıdır. Kuduz virüsü, vücuda girdikten sonra sinir sistemine yerleşerek, beyne kadar gelir ve orada iltihap yapar. Bu iltihaplanma, ısırıldıktan sonra geçen 7 ila 60 gün arasında meydana gelir. Bu nedenle kuduz aşısının bu süre içinde yapılması gerekir. Kuduz belirtileri ortaya çıktıktan sonra yapılacak kuduz aşısı ile kuduz serumunun kıymeti yoktur. Tedavi mümkün değildir. Ölüm kesindir.



KIZAMIK (Rubelo)[2]

Bu hastalığın nedeni virüslerdir. Bu virüsler Miksovirüs grubundandır. Kızamık virüsü 150 nanometre boyutundadır. Genetik materyali tek iplikli RNA’dır. Bu virüsler örneğin hapşırma sırasında yayılabilecek olan mikrop zerreciklerinin solunum yoluyla içe çekilmesiyle geçebilir.



Belirtileri:

Belirtileri, ateş, öksürük, yanma, şişmiş gözler, boğaz yanması, yanak iç cidarında beyaz ufak noktalar, ciltte kızarmalar, kırmızı lekelerdir.



Gidişi:

Kızamık ateşle başlar. 4 gün sonra kulakların arkasında ve yüzde çil gibi lekeler olur. Belirtiler virüsü aldıktan 10-14 gün sonra başlar. Enfeksiyon 10-14 gün sürer ve hasta tamamen iyileşir. Bazı hastalarda zatürre oluşabilir. Çok az sayıda vaka gözlenmiş olsa da bakteri enfeksiyonlarına, komaya, beyin iltihabına neden olabilir.



Tedavi :

Bu hastalık iki yolla tedavi edilir. Birinci yöntem Parasetamol veya şurup alınmasıdır. İkinci yöntem ise aşıdır. Kızamık bulaşıcı olduğundan aşı daha etkili bir yöntemdir. Kızamık aşısı olanlar bağışıklık kazanırlar ve genellikle ömür boyu kızamığa yakalanmazlar.



SOĞUK ALGINLIĞI[3]

İnsanlarda virüslerin sebep olduğu en sık rastlanan hastalık herhalde soğuk algınlığıdır. Çok değişken olmakla birlikte genç bir kişi senede ortalama iki ya da üç kez soğuk algınlığına yakalanır. Özellikle çocuklarda ve gençlerde burunda virüs iltihabı sık görülür.



Nedenleri:

Soğuk algınlığının nedenleri üşüme, bağışıklık durumu, beslenme ve vitamin eksikliği, yorgunluk burun tıkanıklığı, burun salgılarının asitlik derecesi ve böbrek, karaciğer ve kan hastalıkları, şeker hastalığı ve verem gibi genel hastalıklardır.

Toplumda soğuk algınlığına sebep olan virüsler çok yaygındır ve sayıları 200’den fazladır. Rinovirüs (Rhinovirus) ve Koronavirüs (Coronavirus) en sık rastlanır. Kişilerin direnci düştüğü zaman veya çok yoğun ve bulaşıcı virüslere maruz kalındığı zaman enfeksiyon ortaya çıkar. Üşümek vücut direncini düşürdüğü için soğuk algınlığına zemin hazırlar. Rinovirüslerin kuluçka süresi 1-3 gün arasındadır. Soğuk algınlığını çoğu kez bakteri enfeksiyonu takip eder.



Belirtileri:

Belirtileri tıkalı burun, hapşırmak, sulanan gözler, boğazda yanma, öksürük, hafif ateş ve beraberinde titremeler, bütün bir kırıklık ve baş ağrısıdır.



Gidişi:

Soğuk algınlığı 4 dönem sürer:

1.dönem birkaç saat sürer. Burun hava yolu açıktır fakat virüslerin giriş noktasında kaşıntı, tahriş, kuruma ve yanma hissi olur.

2. dönemde virüsler burun iç yüzeyine ve lenf sistemine yayılır. Bu işlem birkaç saat veya gün sürer. Virüslerin ilk girdiği yer iyileşirken daha sonraları yayılmış olduğu bölgelerde hastalık devam eder. Boğaz kurur ve yutkunurken ağrır. Aksırma, sulu burun akıntısı ve burun tıkanıklığı ortaya çıkar. Burun içi ve boğaz şiş ve kırmızı görünümdedir. Halsizlik, kırgınlık ve ateş bu dönemde ortaya çıkar. 3. dönemin başladığı üçüncü günde fırsatçı bakterilerin sebep olduğu enfeksiyonlar belirgin olur. Burun içinin rengi koyulaşır, sulu burun akıntısının miktarı azalır, kıvamı artar, yapışkan beyaz bazen yeşilimsi bir hal alır. Tıkanıklık ve bitkinlik bu dönemde en çoktur. Bu dönemdeki akıntı, içeriğindeki maddeler nedeniyle mendili kuruyunca sertleştirir.

4. dönemde şikayetler ve bulgular azalır, 5-10 gün sonra iyileşme gerçekleşir.



Tedavi:

Soğuk algınlığı bir virüs enfeksiyonu olduğundan antibiyotikler yararsızdır. Bu nedenle tedavi büyük ölçüde hastanın kendisine bağlıdır. Mesela hasta tuzlu ılık su ile günde üç defa gargara yapabilir ya da boğazı rahatlatmak için ağrı kesici kullanabilir. Hastanın evde dinlenmesi gerekir. Soğuk algınlığı 3-4 gün ya da en fazla bir hafta sürer.



Şekil 5: Soğuk Algınlığı Virüsü

AIDS[4]

AIDS insan vücudunu immün sistemini yok eden ve bir dizi belirtilerle karakterize olan bir immün yetersizlik sendromudur. Bu hastalığın nedeni HIV virüsüdür. HIV Virüsü retrovirüsler grubundandır. Retrovirüsler de diğer virüsler gibi sıkıca paketlenmiş bir genetik yapıya ve protein kılıfına sahiptir.Bu virüs 100 nanometre boyutundadır. Genetik materyali RNA’dan oluşur.



Belirtileri:

Belirtileri uzun süreli açıklanamayan yorgunluk, on günden daha uzun süren ateş, gece terlemesi, açıklanamayan kilo kaybı, nefes darlığı, ilerleyen üşütme, ağızda mantar enfeksiyonu, kolay yaralanma ve açıklanamayan kanama, zihinde karışıklık ve sonunda komadır. Bu belirtiler dikkate alınarak doktorlar ELIZA ve Western Blot gibi tahliller uygularlar.



Hastalığın Bulaşma Yolları:

Normal olarak immün sistemi beyaz kan hücreleri ve vücuda mikroskoplar girdiğinde bunları etkisiz hale getirmek için görevli antikorlardan meydana gelir. Bu hücrelere T hücre lenfosidleri adı verilir. AIDS’li kişilerde HIV-I denen bu virüs tipi T hücrelerinin içine gire. Çoğalmaya başlar ve bu hücreleri öldürür. Bu yüzden AIDS’li kişilerde immün sistemi zayıf bir hale gelir. Bu daramda ayrıca değişik enfeksiyonların ve tümörlerin ortaya çıkışı da kolaylaşır. Virüs T hücrelerine girdikten sonra çoğalır. Birkaç ay içinde vücut bu virüse karşı antikor üretir. Daha sonra semptom (bulgu)lar görülür. Semptomlar azalabilir veya hiç görülmeyebilir. Bu süre zarfında virüsler yavaş yavaş artmaya başlar. Kişi bundan sonra AIDS virüsüne yakalanmış demektir.

Virüs değişik yollarla örneğin; damardan kirli iğnelerle yapılan iğneler, cinsel ilişkiler veya anneden çocuğa olmak üzere bulaşır. Kapı tokmağına tutunarak veya tuvalet vasıtasıyla bu virüse yakalanmak imkansızdır. Sivrisinekler HIV’i yayamazlar.



Gidişi:

AIDS canlıya tam olarak bulaştıktan sonra lenf bezleri şişmesi, düşük dereceli ateş gibi semptomlar meydana geldiğinde hastalık AIDS Related Complex (ARC) adını alır. Zamanla tüm belirtiler ortaya çıkar ve fırsatçı enfeksiyon durumunda olur. AIDS’in bütün etkileri virüs enfeksiyonunun takiben 5-10 yıl içinde gerçekleşirken ölüm ortalama 2-3 yıl içinde bu etkiler nedeni ile meydana gelebilir.



Tedavi:

Sözünü ettiğimiz Bağışıklık Yetmezliği hastalığının henüz kesin bir tedavisi yoktur. Ancak AZT (Zidovudine, Azidotimidin) adı verilen ilacın hastalığı yavaşlatıcı bir etki gösterdiği tespit edilmiştir.

AIDS bulaşıcı olduğundan şimdiye kadar çok sayıda kişinin canını almıştır ve bu virüsü taşıyan insanlar hala bulunmaktadır. Bu sebeple bir an önce bu hastalığa bir tedavi yöntemi bulunması gerekmektedir.



SARS (Ağır Akut Solunum Yolu Yetersizliği Sendromu

Ağır hastalık oluşturan, günler içerisinde ani başlayıp gelişen, öncelikle üst solunum yolları ve akciğerleri tutan bir enfeksiyon hastalığıdır. Sars öksürük veya hapşırmayla bulaşır.Bu hastalığa neden olan virüs coronavirüs ailesinden gelmektedir. SARS virüsü solunum yollarına ve akciğere yerleşir.Yaklaşık 120 nanometre boyutundadır. Genetik materyali RNA’dan oluşur.





Belirtileri:

Belirtileri; 38 derecenin üzerinde yüksek ateş, üşüme ve titreme, soğuk terleme, genel bir rahatsızlık hali, yaygın vücut ağrıları, kuru öksürük, baş ve boğaz ağrısı ve solunum zorluğudur. Bazı hastalarda ise; balgam çıkarma, burun akıntısı, sersemlik hali, bulantı, kusma ve ishal de görülebilir.



Hastalığın Bulaşma Yolları:

SARS'ın bulaş yolu temelde damlacık yoludur. Bu nedenle hastanın bulunduğu ortamda öksürük, aksırıkla ortama yayılan ve havada asılı kalan partiküllerin solunması yoluyla bulaşır. Yine hastanın solunumsal sekresyonları ile kirlenmiş mendil, havlu ve eşyalarında bulaşmada rol oynayabilecekleri vurgulanmıştır. SARS'ın bulaşmasında "yakın temas" kavramı öne çıkmaktadır. Yakın temas kavramı SARS hastalığına yakalanmış kişilerin bakıcıları veya hastane görevlilerinde ortaya çıkar.



Tedavi:
SARS’ın nedeni henüz bilinmediği için hastalığın özgül tedavisi yoktur. Virüslerin etken olduğu tüm diğer enfeksiyon hastalıklarında olduğu gibi antibiyotikler tedavide etkili değildir. Tedavide ülkemizde bulunmayan Tamiflu ilacı hafifletmek amacıyla kullanılmaktadır.



KABAKULAK[6]

Kabakulak çocuk hastalığıdır, fakat yetişkinlerde de görülebilir. Genellikle kulak altında bulunan tükürük bezlerinin iltihaplanması sonucu ortaya çıkar. Kabakulak virütikdir. Kabakulak virüsü Paramyxoviridae ailesinden genetik materyali RNA olan bir virüstür. Kabakulak virüsü 150 nanometre boyutundadır. Kabakulak virüsü +4 derece ve -65 derecede yaşamını sürdürebilir.



Belirtileri:

Belirtileri ağrıyan şiş tükürük bezleri, ateş, yorgunluk, halsizlik, pankreas, testis yumurtalık veya beyin iltihabı olmasıdır.

Gidişi:

Virüs vücuda girip etkinliğini başlattıktan sonra hastanın ateşi birdenbire yükselir, genel bir halsizlik görülür. Çok defa kulağın ön ve altında bulunan tükürük bezleri şişer ve acıma hissi duyulur. Yanak ve kulağın altı kabarır, kulak memesi de hafifçe yukarı doğru kalkar. Ağızda kuruluk, dilde pas vardır. İştah da azalmıştır. Bu durum birkaç gün devam ettikten sonra tükürük bezlerindeki şişlik yavaş yavaş kaybolmaya ve hasta iyileşmeye başlar.



Tedavi:

Kabakulağın belli bir tedavisi yoktur. Hastalığın bulaşıcı olduğundan yayılmaması için kimseye yaklaştırılmaması uygun olabilir. Bazen oluşan bazı durumlara karşı ağrı kesici veya parasetamol verilebilir.



Önlem:

Kabakulağın önlenmesi için en etkili yöntem aşıdır. Bu aşı tek başına ya da karma olarak bir yaşından büyük herkese verilebilir.





SU ÇİÇEĞİ[7]

Varicella da denen su çiçeği esas olarak çocuklarda görülür. Bağışıklığı olmayan yetişkinler de bu hastalığa yakalanabilir. Bu hastalık virütiktir. Su çiçeği enfeksiyonu varicella zoster virüsü tarafından meydana getirilen bir hastalıktır. Varisella zoster virüsü (VZV) bir herpes virüstür. Zarflı ve çift zincirli bir DNA virüsüdür. Bilinen tek bir tipi vardır. Bu virüs 225-300 nm boyutundadır.



Belirtileri:

Bu hastalığın belirtileri ateş, halsizlik ve vücudun genellikle yüz, baş, göğüs kısımlarında görülen kırmızı kaşıntılı lekelerdir.



Hastalığın Bulaşma Yolları:

İnsanlara solunum yolu ile ağız veya burundan bulaşır ve vücuda girdikten sonra genellikle hastalıkla sonuçlanır. Su çiçeği mikroplu zerreciklerin solunum yoluyla içe çekilmesiyle yayılır. Ayrıca kırmızı lekelerin patladıkları yerle temas etmekle de bulaşabilir.



Gidişi:
Lekeler vücutta virüsü aldıktan 2 hafta sonra görülür. Lekeler noktalar halinde başlar yavaş yavaş sıvı ile dolar, patlar ve kabuklanır. Kabuklar dökülür. Bir hafta içinde lekeler çıkmaya devam eder. Hatsallığın çeşitli safhaları aynı anda görülür. Hastalık zamanla iyileşir.



Tedavi:

Su çiçeği bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalığın yayılmaması için lekelerin kabuk bağlayana kadar kimseyle temas etmemek gerekir. Sık sık banyo yapmak lazımdır. Ilık su banyoları kaşıntıyı azaltır. Su çiçeği aşısı da yaptırılmalıdır.



ÇOCUK FELCİ (Poliomyelit)[8]

Polyo veya çocuk felci de denilen poliomyelit bir viral enfeksiyon hastalığıdır. Virüs ağızdan girer. Kan yoluyla yayılır. Beyin ve omuriliğe yerleşen bu virüs sinir sistemine çok zarar verir ve felce neden olur. Çocuk felci bulaşıcıdır. Çocuk felci virüsü Picornaviridae ailesindendir. 25-30 nanometre boyutundadır. Genetik materyali RNA’dan oluşur.



Belirtileri:

Bu hastalığın belirtileri ateş ve baş ağrısı, boyun ve bel tutulması, adale zayıflığı, yutmada zorluktur.



Gidişi:

Bu hastalık önemsiz bir rahatsızlıkmış gibi ortaya çıkar. Daha sonra felç yapan paralitik tipine dönüşür. Paralitik polyo virüsün merkezi sinir sistemimize girip oradan adale faaliyetlerini yöneten beyin sapına geçmesiyle ortaya çıkar. Polyo genellikle çocuklarda bir hafta içinde yetişen bir hastalıktır. Fakat Paralitik polyo yetişkinlerde de görülür. Derhal tıbbi bakım gerektirir. Bazı kişilerde polyo vakasından yıllar sonra adalelerde ilerleyen zayıflık görülür. Bunun nedeni virüsün yeniden harekete geçmesidir.



Tedavi:

Hastalığın başlangıcında hastayı diğer kimselerden ayırmak ve yatırmak gerekir. Çocuk felcinden korunmak için Salk veya Sabin aşısı yaptırmak gerekir.



UÇUK

Uçuk çok yaygın virütik bir hastalıktır.Uçuk virüsü sinir hücrelerine yerleşir. Bağışıklık sisteminin zayıfladığı durumlarda etkin hale geçer. Uçuk virüsü Herpes Simplex bulaşıcıdır. Uçuk virüsü 180-250 nanometre boyutundadır. Genetik materyali DNA’dan oluşur.



Belirtileri:

Belirtileri cildin kabarık, kırmızı ağrılı alanında tek veya grup halinde küçük sıvı dolu sivilceler, ağızda acı veren , çevresi kırmızı, ortası beyaz veya sarı olan yaralardır.



Gidişi:

Belirtiler virüsü aldıktan 20 gün kadar gün sonra meydana gelir. Daha sonra veziküller meydana gelir, patlar, akar sonra sarı bir kabuk oluşur ve nihayet düşüp pembemsi iyileşmekte olan derişi açığa çıkarır. Virüs bazen sinir hücrelerinde gizlenip daha sonra ilk yerinde tekrar ortaya çıkabilir.



Tedavi:

Uçuk virüsünün gelişimini baskılamak için ilaç tedavisi uygulanır. Merhem de kullanılabilir. Ayrıca rahatsızlığı azaltmak için buz uygulanabilir.

kaynak
Son düzenleyen SaKLI; 1 Mart 2013 14:38

Benzer Konular

8 Ağustos 2007 / alptugra Taslak Konular
1 Aralık 2010 / Misafir Cevaplanmış
27 Nisan 2011 / Misafir Soru-Cevap
20 Ekim 2014 / Misafir Cevaplanmış
31 Ekim 2012 / ümran yıldırım Soru-Cevap