Arama

Atatürk'ün ekonomi alanında yaptığı yenilikler nelerdir?

Güncelleme: 26 Ekim 2014 Gösterim: 43.878 Cevap: 17
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Mayıs 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
atatürkün ekonomi alanında yaptığı yenilikler
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
26 Nisan 2011       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yha yapan lütfen siteye versin lütfen....
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Mayıs 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
EKONOMİK ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
Osmanlı İmparatorluğunun gerilemeye başladığı zamanlardan itibaren devamlı yenilgilerle neticelenensavaşlar yüzünden çok sarsılan ekonomisini, Trablus, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları ile Kurtuluş Savaşı büsbütün sarsmıştı.

Mal, para, insan gücü, teknik vasıtalar ve uzmanlar, ulaşım (Demiryolu olarak, Haydarpaşa - Bağdat demiryolu ile Batı Anadolu'da bazı demiryolları vardı. Onların yapımında da yabancıların özel çıkarları rol oynamıştı) itibariyle zaten zayıf olan ekonomik kaynaklar hemen hemen kurumuştu. Yerli sanayimiz yok denecek kadar cılız ve ilkeldi. Bu sebeple sanayi ürünleri yönünden tamamen dışarıya bağlı idik.

Türkiye'nin en başta gelmesi gereken tarımı da araçların iptidaiiliği ve yalnız tabiat ve iklim şartlarına bağlı olacak kadar yoksulluğu sebebiyle aşağı yukarı aynı durumda idi. Maliye işleri de bozuktu.

Devlet gelirlerinin önemli bir kısmını fakir köylünün tarım ürünlerinin % 1O'unun para karşılığı olan ve aşar adı verilen vergi sağlardı. Bu Ortaçağ tipindeki vergi mültezim denilen kisiler tarafmdan, üstelik Devletin de yardımı ile, toplandığı için köylüyü sömürücü, geri bir vergi sistemi idi.

Devlet gelirlerinin bir kısmı, Düyun-u umumiye denilen dış borçlara gittiği, modern bir vergi politikası olmadığı için Devlet hazinesi fakirdi. Dışa bağlı bir ekonomi ve kapitülasyonlardan faydalanan yabancı sermaye yüzünden, pek düşük de olsa, milli gelir dışarıya akıyordu. Sermaye birikimi yoktu.

Ziraat Bankası ve Emniyet Sandığı dışında milli Bankalar da kurulmamıştı. Hatta Devletin para işleri yabancılar tarafmdan kurulan ve merkezi Avrupa'da bulunan Osmanlı Bankası tarafından yürütülüyordu. Azınlıklar dışında, sağlam bir tüccar sınıfı yoktu. Olağanüstü bin bir fedakarlıklara mal olan Kurtuluş Savaşı bu ekonomik durumu daha da ağırlaştırmıştı. Her şeye hemen hemen sıfırdan başlamak gerekiyordu. Atatürk zamanındaki ekonomik politikası Atatürk Anadolu'da Milli Devletin kurulmasından, Kurtuluş Savaşının zaferle neticelenmesinden, Lozan Barışının sağlanarak Cumhuriyetin ilanından sonra sıranın ekonomik kalkınmamızın, bunun için de ekonomik bağımsızlığımızın gerçekleştirilmesine geldiğine haklı olarak inanmakta idi.

Bu hedefe ulaşmak için gerekli çareleri, uygun ekonomi politikasının esaslarını tesbit etmek üzere İzmir'de bir İktisat Kongresinin toplanmasını istedi. 17 Şubat 1923 günü çiftçi, işçi, tüccar ve sanayici temsilcileri olarak 1135 kisinin katıldığı 15 gün süren kongrenin açılışında uzun bir konuşma yapan Atatürk şöyle söylüyordu: «Arkadaşlar, sizler doğrudan doğruya milletimizi teşkil eden halkın sınıflarının içinden geliyorsunuz ve onlar tarafından seçilmiş olarak geliyorsunuz.

Bu itibarla memleketimizin milletimizin halini, ihtiyacını ve milletmizin emellierini ve elemlerini yakından biliyorsunuz... Sizin söyleyeceğiniz sözler, alınmasının lüzumunu beyan edeceğiniz tedbirler doğrudan doğruya halkın lisanından söylemiş gibi telakki olunur... Halkın sesi hakkın sesidir... Kılıç ile fütuhat yapanlar, sapanla fütuhat yapanlara mağlüp olmaya ve binnetice yerlerini terk etmeye mecburdurlar. Nitekim Osmanlı Saltanatı da böyle olmuştur... Kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenrneye, paslanmaya mahkum olur. Lakin sapan kullanan kol gittikçe daha ziyade kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa malik ve sahip olur...» Atatürk' ün devletçilik görüşünden daha önce bahsederken belirttiğimiz gibi, 0 bu sözleri ile de milli bağımsızlığın temelinin ekonomi olduğunu anlatmak istiyordu.

Kongrenin ilk yaptığı iş «Türk milletinin kan dökerek sahip olduğu milli bağımsızlık prensibinden hiç bir şekilde fedakarlık yapmıyacağını, ekonomik kalkınmamızın bu bağımsızlık içinde sağlanacağını, siyasi bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlığın da esas olduğunu» açıklayan bir «İktisadi Misak» yani İktisat Andı kabul etmesi olmuş ve uzun tartışmalardan sonra alınması gerekli ekonomik tedbirleri tesbit etmiştir. Bu tedbirlerin başlıcaları vergi sisteminde reform yapılması, kredi müesseselerinin düzenlenmesi, ulaştırma meselesinin çözümlenmesi, işçilerin hayat şeklinin düzeltilmesi, topraksız çiftçiye toprak verilmesi, tarımın ilkel usullerden kurtanlması, ticari spekülasyonlara mani olunması, yeraltı servetlerinin tesbiti ve işletilmesi, sanayiciye giimrük himayesinin sağlanması, ekonomi ve ticaret işlerini düzene koyacak kanuni tedbirlerin alınması idi.

Ekonomik politikanın uygulanması, ekonomik reformlar: Mahiyetini belirttiğim ekonomik politikayı uygulamak üzere, iki dönemde çesitli ekonomik alanlarda yapılan başlıca reformlar şunlardır:

Atatürk'ün Sanayi, ticaret ve maliye alanında yapılan inkılapları
Atatürk'ün madencilik alanında yaptığı inkılapları
Atatürk'ün tarım alanında yaptığı inkılapları
Atatürk'ün ulaşım alanında yaptığı inkılapları
BAYINDIRLIK ALANINDA GELİŞMELER
SANAYİ ALANINDA GELİŞMELER
TARIM ALANINDA GELİŞMELER
TİCARET ALANINDA GELİŞMELER
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
nicely - avatarı
nicely
VIP VIP Üye
24 Mayıs 2011       Mesaj #4
nicely - avatarı
VIP VIP Üye
Atatürkün Ekonomi Alanındaki İnkılapları

Sanayide Yapılan Yenilikler
Osmanlı İmparatorluğu’nda, yönetimdeki basiretsiz kişilerin, yıllarca süren savaşlar ve kayıplara karşı, ekonomik alanda köklü çözümler üretememesi, devlet gelirlerinde bir çöküşe neden olmuştur. Ve bunun neticesinde de, dış borçlar giderek artmıştır. Bu borçları da, yüksek faizli borçlarla ödemeye kalkmak; bütçenin %30’a yakın bir bölümünü bu karmaşık durumdan çıkmak için harcamak, ekonomiyi iflas ettirmiştir. Bu ekonomik iflasa rağmen, Osmanlı devletinde 1919’lara kadar bir İktisat Bakanlığı kurulamamıştır.

İmparatorluk son günlerini yaşarken, Anadolu halkı da sefil ve perişan bir haldeydi. İşte bu olumsuz şartlar altında kurulan TBMM Hükümeti, Mustafa Kemal’in önderliğinde yeni bir savaşa başlıyordu: Ekonomi Savaşı.
18 Mart 1923’te, İzmir’de, ülkenin çeşitli yerlerinden gelen tüccar, işçi, çiftçi ve sanayicilerin katılmasıyla Türkiye İktisat Kongresi toplandı. Kongrede, ekonominin rayına oturtulması ve köklü tedbirler alınması için bazı kararlar belirlendi. Atatürk Kongrede şunları söylemişti:

“Arkadaşlar, sizler doğrudan doğruya milletimizi teşkil eden halkın sınıflarının içinden geliyorsunuz ve onlar tarafından seçilmiş olarak geliyorsunuz. Bu itibarla, memleketimizin, milletimizin halini, ihtiyacını ve milletimizin emellerini ve acılarını yakından biliyorsunuz…Sizin söyleyeceğiniz sözler, alınmasının lüzumunu beyan edeceğiniz tedbirler, doğrudan doğruya halkın lisanından söylenmiş gibi kabul olunur…Halkın sesi, hakkın sesidir. Kılıç ile fütuhat yapanlar, sabanla fütuhat yapanlara yenilmeye, sonuç olarak yerlerini terketmeye mecburdurlar. Nitekim Osmanlı saltanatı da böyle olmuştur…Kılıç kullanan yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenmeye, paslanmaya mahkum olur. Lakin, saban kullanan kol gittikçe daha ziyade kuvvetlenir. Daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa malik ve sahip olur.”

Bu kararlar;
1-Hammaddesi yurt içinde olan endüstri kollarının kurulması,
2-Özel girişimcilerin desteklenmesi,
3-Yatırımcılara kredi sağlayacak bankaların kurulması,
4-Günlük tüketim mallarına öncelik verilmesi,
5-Önemli kuruluşların millileştirilmesi,
6-Sanayii teşvik edici yasaların çıkarılması, özellikle gümrük tarifelerinin, milli sanayinin kalkınma ihtiyaçlarına göre değiştirilmesi,
7-Yerli malların karada ve denizde ucuz tarife ile taşınması,
8-Sanayi bankası kurulmaya karar verilmesi
maddeleri altında toplanmıştır.

Alınan bu kararlar hemen uygulamaya geçirilmiş, fakat dünyanın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle, Mustafa Kemal ekonomik uygulamaları; 1923-1932 yılları arasında, ‘halkçılığa dayalı liberalizm ile yarı devlet müdahaleciliği’, 1932-1938 yılları arasında da ‘karma ekonomiye dayalı planlı kalkınma’ olarak iki aşamalı uygulamıştır.

1936 yılında “II. Beş Yıllık Kalkınma Planı” hazırlanmasına rağmen, Atatürk’ün vefatı ve başlayan II. Dünya Savaşı sebebiyle, plan uygulamaya konulmamıştır. Plan, 1960 yılında uygulanmaya alınmıştır.
Beş yıllık kalkınma planı gereğince; mensucat ve dokuma sanayiinde Bakırköy, Kayseri, Nazilli, Konya Ereğli dokuma fabrikalarıyla, bu fabrikaların pamuk ihtiyaçlarını karşılamak için Adana ve İzmir bölgelerinde pamuk tarımının canlandırılması öngörülmüştür. Tekstil sanayii, kendir, kangram, kükürt, demir-çelik bakır kömür gibi maden ve petrol arama işletmeleri, selüloz ve kağıt sanayi, seramik, cam, kimya, sünger, gülyağı, elektrik ve enerji üretimi için planlar yapılmıştır. Plan çerçevesince ayrıca fabrikalar açılmış, bütün bu sanayi dalları için eleman yetiştirecek mesleki eğitim kurumları faaliyete geçirilmiştir.

Sanayi yatırımlarını teşvik etmek için, öncelikle 1927 yılında ‘Teşvik-i Sanayi Kanunu’ çıkartılmış, yabancı ürünlerle mücadele edebilmek için de 1929 yılında yüksek gümrük tarifesi uygulanmaya başlanmıştır.
1933 yılında Sümerbank kurulmuş, 1935 yılında da maden kaynaklarını araştırmak üzere ‘Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’, elektrik-enerji kaynaklarını araştırmak için ‘Elektrik İşleri Etüt İdaresi’, maden ve elektrik işletmelerini kurmak için de ‘Etibank’ kurulmuştur.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Kasım 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
atatürkün ekonomi hayatında yaptığı yenilikler nelerdir bana yardım edinn
JéLLyßon - avatarı
JéLLyßon
Ziyaretçi
2 Kasım 2011       Mesaj #6
JéLLyßon - avatarı
Ziyaretçi
EKONOMİK ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR

Osmanlı İmparatorluğunun gerilemeye başladığı zamanlardan itibaren devamlı yenilgilerle neticelenensavaşlar yüzünden çok sarsılan ekonomisini, Trablus, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları ile Kurtuluş Savaşı büsbütün sarsmıştı.

Mal, para, insan gücü, teknik vasıtalar ve uzmanlar, ulaşım (Demiryolu olarak, Haydarpaşa - Bağdat demiryolu ile Batı Anadolu'da bazı demiryolları vardı. Onların yapımında da yabancıların özel çıkarları rol oynamıştı) itibariyle zaten zayıf olan ekonomik kaynaklar hemen hemen kurumuştu. Yerli sanayimiz yok denecek kadar cılız ve ilkeldi. Bu sebeple sanayi ürünleri yönünden tamamen dışarıya bağlı idik.

Türkiye'nin en başta gelmesi gereken tarımı da araçların iptidaiiliği ve yalnız tabiat ve iklim şartlarına bağlı olacak kadar yoksulluğu sebebiyle aşağı yukarı aynı durumda idi. Maliye işleri de bozuktu.

Devlet gelirlerinin önemli bir kısmını fakir köylünün tarım ürünlerinin % 1O'unun para karşılığı olan ve aşar adı verilen vergi sağlardı. Bu Ortaçağ tipindeki vergi mültezim denilen kisiler tarafmdan, üstelik Devletin de yardımı ile, toplandığı için köylüyü sömürücü, geri bir vergi sistemi idi.

Devlet gelirlerinin bir kısmı, Düyun-u umumiye denilen dış borçlara gittiği, modern bir vergi politikası olmadığı için Devlet hazinesi fakirdi. Dışa bağlı bir ekonomi ve kapitülasyonlardan faydalanan yabancı sermaye yüzünden, pek düşük de olsa, milli gelir dışarıya akıyordu. Sermaye birikimi yoktu.

Ziraat Bankası ve Emniyet Sandığı dışında milli Bankalar da kurulmamıştı. Hatta Devletin para işleri yabancılar tarafmdan kurulan ve merkezi Avrupa'da bulunan Osmanlı Bankası tarafından yürütülüyordu. Azınlıklar dışında, sağlam bir tüccar sınıfı yoktu. Olağanüstü bin bir fedakarlıklara mal olan Kurtuluş Savaşı bu ekonomik durumu daha da ağırlaştırmıştı. Her şeye hemen hemen sıfırdan başlamak gerekiyordu. Atatürk zamanındaki ekonomik politikası Atatürk Anadolu'da Milli Devletin kurulmasından, Kurtuluş Savaşının zaferle neticelenmesinden, Lozan Barışının sağlanarak Cumhuriyetin ilanından sonra sıranın ekonomik kalkınmamızın, bunun için de ekonomik bağımsızlığımızın gerçekleştirilmesine geldiğine haklı olarak inanmakta idi.

Bu hedefe ulaşmak için gerekli çareleri, uygun ekonomi politikasının esaslarını tesbit etmek üzere İzmir'de bir İktisat Kongresinin toplanmasını istedi. 17 Şubat 1923 günü çiftçi, işçi, tüccar ve sanayici temsilcileri olarak 1135 kisinin katıldığı 15 gün süren kongrenin açılışında uzun bir konuşma yapan Atatürk şöyle söylüyordu: «Arkadaşlar, sizler doğrudan doğruya milletimizi teşkil eden halkın sınıflarının içinden geliyorsunuz ve onlar tarafından seçilmiş olarak geliyorsunuz.

Bu itibarla memleketimizin milletimizin halini, ihtiyacını ve milletmizin emellierini ve elemlerini yakından biliyorsunuz... Sizin söyleyeceğiniz sözler, alınmasının lüzumunu beyan edeceğiniz tedbirler doğrudan doğruya halkın lisanından söylemiş gibi telakki olunur... Halkın sesi hakkın sesidir... Kılıç ile fütuhat yapanlar, sapanla fütuhat yapanlara mağlüp olmaya ve binnetice yerlerini terk etmeye mecburdurlar. Nitekim Osmanlı Saltanatı da böyle olmuştur... Kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenrneye, paslanmaya mahkum olur. Lakin sapan kullanan kol gittikçe daha ziyade kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa malik ve sahip olur...» Atatürk' ün devletçilik görüşünden daha önce bahsederken belirttiğimiz gibi, 0 bu sözleri ile de milli bağımsızlığın temelinin ekonomi olduğunu anlatmak istiyordu.

Kongrenin ilk yaptığı iş «Türk milletinin kan dökerek sahip olduğu milli bağımsızlık prensibinden hiç bir şekilde fedakarlık yapmıyacağını, ekonomik kalkınmamızın bu bağımsızlık içinde sağlanacağını, siyasi bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlığın da esas olduğunu» açıklayan bir «İktisadi Misak» yani İktisat Andı kabul etmesi olmuş ve uzun tartışmalardan sonra alınması gerekli ekonomik tedbirleri tesbit etmiştir. Bu tedbirlerin başlıcaları vergi sisteminde reform yapılması, kredi müesseselerinin düzenlenmesi, ulaştırma meselesinin çözümlenmesi, işçilerin hayat şeklinin düzeltilmesi, topraksız çiftçiye toprak verilmesi, tarımın ilkel usullerden kurtanlması, ticari spekülasyonlara mani olunması, yeraltı servetlerinin tesbiti ve işletilmesi, sanayiciye giimrük himayesinin sağlanması, ekonomi ve ticaret işlerini düzene koyacak kanuni tedbirlerin alınması idi.

Ekonomik politikanın uygulanması, ekonomik reformlar: Mahiyetini belirttiğim ekonomik politikayı uygulamak üzere, iki dönemde çesitli ekonomik alanlarda yapılan başlıca reformlar şunlardır:

Atatürk'ün Sanayi, ticaret ve maliye alanında yapılan inkılapları
Atatürk'ün madencilik alanında yaptığı inkılapları
Atatürk'ün tarım alanında yaptığı inkılapları
Atatürk'ün ulaşım alanında yaptığı inkılapları
BAYINDIRLIK ALANINDA GELİŞMELER
SANAYİ ALANINDA GELİŞMELER
TARIM ALANINDA GELİŞMELER
TİCARET ALANINDA GELİŞMELER
BLoodOfTheWolF - avatarı
BLoodOfTheWolF
Ziyaretçi
2 Kasım 2011       Mesaj #7
BLoodOfTheWolF - avatarı
Ziyaretçi
Ekonomi (iktisat); bir ülkede üretim, dağıtım, tüketim etkinliklerinin bütününe verilen isimdir. Ekonomik hayatın düzenlenmesinde ülkenin yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarının toplumun genel özelliklerinin büyük etkisi vardır. Bir ülkenin kendi kendine yetebilmesi, ekonomik olarak bağımsız olması çok önemlidir.
1. Milli Ekonominin Kurulması
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ekonomik durumu: Osmanlı Devleti, Avrupa’da başlayan gelişmelere ayak uyduramadığı için sanayisi gelişememişti. Tarım faaliyetlerinde geri kalmış, ticari faaliyetleri ise tamamen azınlıkların eline geçmişti. Devlet yıkılış döneminde ekonomik olarak da çöküntü halindeydi.
Kurtuluş Savaşı’nın bittiği dönemde de ülke ekonomik olarak bitmiş durumdaydı. Ekonomik bağımsızlığın olmadığı bir ülkede siyasi bağımsızlıktan söz edilemezdi. Bu nedenle yeni Türk devletinin ekonomide izleyeceği metotları belirlemek ve kalkınma hedeflerini tespit etmek için 17 Şubat 1923′te İzmir iktisat Kongresi toplandı. Atatürk, İzmir iktisat Kongresi’nin açılışında; “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa elde edilen zaferler sürüp gitmez.” demiştir.
İzmir iktisat Kongresi’nde alınan kararlar şunlardır:
1. Yerli malı kullanılmasına önem vermek,
2. Sanayi yatırımı yapacak anonim şirketlerin kurulmasını kolaylaştırmak,
3. Milli bankalar kurmak,
4. Demir yollarının yapımına önem vermek,
5. Özel sektör tarafından yapılamayan işleri devlet olarak gerçekleştirmek,
İzmir iktisat Kongresi’nde ayrıca “İktisadi Misak” (Misak-ı İktisadi) adı verilen ekonomi andı kabul edildi.
2. Tarım, Ticaret, Sanayi, ve Bayındırlık Alanında Gelişmeler:
a. Tarım Alanında Gelişmeler
Ülkemizde geri kalmış olan tarımı geliştirmek için köylünün durumunun iyileştirilmesi gerekiyordu. “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten çok refah, mutluluk ve servete hak kazanan ve layık olan köylüdür.” Atatürk’ün bu görüşü, köye ve köylüye yönelik siyasetin temeli oldu. Köylünün durumunun düzeltilmesine çalışıldı.
Bu amaçla yapılan çalışmalar şunlardır:
Köylüden ürettiği mal üzerinden 1/10 oranında alınan aşar (öşür) vergisi kaldırıldı.
Köylü ve çiftçilere kolay kredi imkanları sağlandı.
Kooperatifçilik özendirildi.
Tarım araç ve gereçlerinin yenilenmesi için çalışıldı. Tarımda makineleşmeye ve ıslah edilmiş tohum kullanmaya önem verildi.
Köylünün bilgi ve tecrübesini arttırıcı çalışmalar yapıldı. Bunun için özel çiftlikler kuruldu, ziraat okulları açıldı.
Köylülere yeni tarım ürünleri (çay, şeker pancarı) tanıtıldı.
Toprağı olamayan köylüye toprak verilmeye çalışıldı.
b. Ticaret Alanında Gelişmeler
Yeni Türk devleti kurulmadan önce ticaret tamamen azınlıkların ve yabancıların elindeydi. Türkler ticaretle uğraşmıyorlardı. Bu nedenle bizzat devlet tarafından ticari faaliyetlerin gelişmesi için çeşitli çalışmalar yapıldı
Bankacılık geliştirildi. Para işlerinin düzenlenmesi amacıyla merkez bankası kuruldu. İşverenlere kredi sağlanması amacıyla Atatürk tarafından ilk özel banka olan iş Bankası kuruldu.
Kabotaj hakkının (bir ülkenin kendi sularında ve limanlarında gemi işletme hakkı) Türklere verilmesiyle deniz ticareti gelişti.İhracat çalışmalarına önem verilerek kaliteli mal ihracı sağlandı.
C. Sanayi Alanında Gelişmeler
Sanayinin gelişmesi için atılan en büyük adım Lozan Barış Antlaşması’nda Kapitülasyonların kaldırılması oldu. Ülke sanayinin gelişmesi için devlet bizzat büyük sanayi kuruşları açarak öncü oldu.
1927′de çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanunu ile özel sektör teşvik edildi. Bu dönemde sanayileşme için gerekli olan dört unsur şunlardı: Bilgi, teknoloji, yetişmiş eleman, sermaye (para)
Ülkemizde 1934 yılından itibaren serbest ekonomiye geçildi. 1934-1939 yılları arasında Birinci Beş Yıllık Kalkınma planı uygulandı. plana göre özel sektör tarafından yapılamayacak yatırımların devlet eliyle yapılması kararlaştırıldı. Bu dönemde 1939 yılında Karabük Demir Çelik Fabrikası kuruldu. Yer altı zenginliklerinin çıkarılması için Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) kuruldu (1935). Devletin sanayi kuruluşu açarak ekonominin içinde yer alması Atatürk ilkelerinden Devletçilik ile ilgilidir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Kasım 2011       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Ekonomi (iktisat); bir ülkede üretim, dağıtım, tüketim etkinliklerinin bütününe verilen isimdir. Ekonomik hayatın düzenlenmesinde ülkenin yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarının toplumun genel özelliklerinin büyük etkisi vardır. Bir ülkenin kendi kendine yetebilmesi, ekonomik olarak bağımsız olması çok önemlidir.
1. Milli Ekonominin Kurulması
Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde ekonomik durumu: Osmanlı Devleti, Avrupa’da başlayan gelişmelere ayak uyduramadığı için sanayisi gelişememişti. Tarım faaliyetlerinde geri kalmış, ticari faaliyetleri ise tamamen azınlıkların eline geçmişti. Devlet yıkılış döneminde ekonomik olarak da çöküntü halindeydi.
Kurtuluş Savaşı’nın bittiği dönemde de ülke ekonomik olarak bitmiş durumdaydı. Ekonomik bağımsızlığın olmadığı bir ülkede siyasi bağımsızlıktan söz edilemezdi. Bu nedenle yeni Türk devletinin ekonomide izleyeceği metotları belirlemek ve kalkınma hedeflerini tespit etmek için 17 Şubat 1923′te İzmir iktisat Kongresi toplandı. Atatürk, İzmir iktisat Kongresi’nin açılışında; “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa elde edilen zaferler sürüp gitmez.” demiştir.
İzmir iktisat Kongresi’nde alınan kararlar şunlardır:
1. Yerli malı kullanılmasına önem vermek,
2. Sanayi yatırımı yapacak anonim şirketlerin kurulmasını kolaylaştırmak,
3. Milli bankalar kurmak,
4. Demir yollarının yapımına önem vermek,
5. Özel sektör tarafından yapılamayan işleri devlet olarak gerçekleştirmek,
İzmir iktisat Kongresi’nde ayrıca “İktisadi Misak” (Misak-ı İktisadi) adı verilen ekonomi andı kabul edildi.
2. Tarım, Ticaret, Sanayi, ve Bayındırlık Alanında Gelişmeler:
a. Tarım Alanında Gelişmeler
Ülkemizde geri kalmış olan tarımı geliştirmek için köylünün durumunun iyileştirilmesi gerekiyordu. “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten çok refah, mutluluk ve servete hak kazanan ve layık olan köylüdür.” Atatürk’ün bu görüşü, köye ve köylüye yönelik siyasetin temeli oldu. Köylünün durumunun düzeltilmesine çalışıldı.
Bu amaçla yapılan çalışmalar şunlardır:
Köylüden ürettiği mal üzerinden 1/10 oranında alınan aşar (öşür) vergisi kaldırıldı.
Köylü ve çiftçilere kolay kredi imkanları sağlandı.
Kooperatifçilik özendirildi.
Tarım araç ve gereçlerinin yenilenmesi için çalışıldı. Tarımda makineleşmeye ve ıslah edilmiş tohum kullanmaya önem verildi.
Köylünün bilgi ve tecrübesini arttırıcı çalışmalar yapıldı. Bunun için özel çiftlikler kuruldu, ziraat okulları açıldı.
Köylülere yeni tarım ürünleri (çay, şeker pancarı) tanıtıldı.
Toprağı olamayan köylüye toprak verilmeye çalışıldı.
b. Ticaret Alanında Gelişmeler
Yeni Türk devleti kurulmadan önce ticaret tamamen azınlıkların ve yabancıların elindeydi. Türkler ticaretle uğraşmıyorlardı. Bu nedenle bizzat devlet tarafından ticari faaliyetlerin gelişmesi için çeşitli çalışmalar yapıldı
Bankacılık geliştirildi. Para işlerinin düzenlenmesi amacıyla merkez bankası kuruldu. İşverenlere kredi sağlanması amacıyla Atatürk tarafından ilk özel banka olan iş Bankası kuruldu.
Kabotaj hakkının (bir ülkenin kendi sularında ve limanlarında gemi işletme hakkı) Türklere verilmesiyle deniz ticareti gelişti.İhracat çalışmalarına önem verilerek kaliteli mal ihracı sağlandı.
C. Sanayi Alanında Gelişmeler
Sanayinin gelişmesi için atılan en büyük adım Lozan Barış Antlaşması’nda Kapitülasyonların kaldırılması oldu. Ülke sanayinin gelişmesi için devlet bizzat büyük sanayi kuruşları açarak öncü oldu.
1927′de çıkarılan Teşvik-i Sanayi Kanunu ile özel sektör teşvik edildi. Bu dönemde sanayileşme için gerekli olan dört unsur şunlardı: Bilgi, teknoloji, yetişmiş eleman, sermaye (para)
Ülkemizde 1934 yılından itibaren serbest ekonomiye geçildi. 1934-1939 yılları arasında Birinci Beş Yıllık Kalkınma planı uygulandı. plana göre özel sektör tarafından yapılamayacak yatırımların devlet eliyle yapılması kararlaştırıldı. Bu dönemde 1939 yılında Karabük Demir Çelik Fabrikası kuruldu. Yer altı zenginliklerinin çıkarılması için Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) kuruldu (1935). Devletin sanayi kuruluşu açarak ekonominin içinde yer alması Atatürk ilkelerinden Devletçilik ile ilgilidir.
LaDyGaGa - avatarı
LaDyGaGa
Ziyaretçi
2 Kasım 2011       Mesaj #9
LaDyGaGa - avatarı
Ziyaretçi
Atatürk'ün ekonomi alanında yaptığı yenilikler nelerdir?
Atatürk'ün ekonomi alanında yaptığı inkılapları

Atatürk'ün Ekonomi Alanında Yaptığı Yenilikler

EKONOMİK ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
Osmanlı İmparatorluğunun gerilemeye başladığı zamanlardan itibaren devamlı yenilgilerle neticelenensavaşlar yüzünden çok sarsılan ekonomisini, Trablus, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları ile Kurtuluş Savaşı büsbütün sarsmıştı.

Mal, para, insan gücü, teknik vasıtalar ve uzmanlar, ulaşım (Demiryolu olarak, Haydarpaşa - Bağdat demiryolu ile Batı Anadolu'da bazı demiryolları vardı. Onların yapımında da yabancıların özel çıkarları rol oynamıştı) itibariyle zaten zayıf olan ekonomik kaynaklar hemen hemen kurumuştu. Yerli sanayimiz yok denecek kadar cılız ve ilkeldi. Bu sebeple sanayi ürünleri yönünden tamamen dışarıya bağlı idik.

Türkiye'nin en başta gelmesi gereken tarımı da araçların iptidaiiliği ve yalnız tabiat ve iklim şartlarına bağlı olacak kadar yoksulluğu sebebiyle aşağı yukarı aynı durumda idi. Maliye işleri de bozuktu.

Devlet gelirlerinin önemli bir kısmını fakir köylünün tarım ürünlerinin % 1O'unun para karşılığı olan ve aşar adı verilen vergi sağlardı. Bu Ortaçağ tipindeki vergi mültezim denilen kisiler tarafmdan, üstelik Devletin de yardımı ile, toplandığı için köylüyü sömürücü, geri bir vergi sistemi idi.

Devlet gelirlerinin bir kısmı, Düyun-u umumiye denilen dış borçlara gittiği, modern bir vergi politikası olmadığı için Devlet hazinesi fakirdi. Dışa bağlı bir ekonomi ve kapitülasyonlardan faydalanan yabancı sermaye yüzünden, pek düşük de olsa, milli gelir dışarıya akıyordu. Sermaye birikimi yoktu.

Ziraat Bankası ve Emniyet Sandığı dışında milli Bankalar da kurulmamıştı. Hatta Devletin para işleri yabancılar tarafmdan kurulan ve merkezi Avrupa'da bulunan Osmanlı Bankası tarafından yürütülüyordu. Azınlıklar dışında, sağlam bir tüccar sınıfı yoktu. Olağanüstü bin bir fedakarlıklara mal olan Kurtuluş Savaşı bu ekonomik durumu daha da ağırlaştırmıştı. Her şeye hemen hemen sıfırdan başlamak gerekiyordu. Atatürk zamanındaki ekonomik politikası Atatürk Anadolu'da Milli Devletin kurulmasından, Kurtuluş Savaşının zaferle neticelenmesinden, Lozan Barışının sağlanarak Cumhuriyetin ilanından sonra sıranın ekonomik kalkınmamızın, bunun için de ekonomik bağımsızlığımızın gerçekleştirilmesine geldiğine haklı olarak inanmakta idi.

Bu hedefe ulaşmak için gerekli çareleri, uygun ekonomi politikasının esaslarını tesbit etmek üzere İzmir'de bir İktisat Kongresinin toplanmasını istedi. 17 Şubat 1923 günü çiftçi, işçi, tüccar ve sanayici temsilcileri olarak 1135 kisinin katıldığı 15 gün süren kongrenin açılışında uzun bir konuşma yapan Atatürk şöyle söylüyordu: «Arkadaşlar, sizler doğrudan doğruya milletimizi teşkil eden halkın sınıflarının içinden geliyorsunuz ve onlar tarafından seçilmiş olarak geliyorsunuz.

Bu itibarla memleketimizin milletimizin halini, ihtiyacını ve milletmizin emellierini ve elemlerini yakından biliyorsunuz... Sizin söyleyeceğiniz sözler, alınmasının lüzumunu beyan edeceğiniz tedbirler doğrudan doğruya halkın lisanından söylemiş gibi telakki olunur... Halkın sesi hakkın sesidir... Kılıç ile fütuhat yapanlar, sapanla fütuhat yapanlara mağlüp olmaya ve binnetice yerlerini terk etmeye mecburdurlar. Nitekim Osmanlı Saltanatı da böyle olmuştur... Kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenrneye, paslanmaya mahkum olur. Lakin sapan kullanan kol gittikçe daha ziyade kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa malik ve sahip olur...» Atatürk' ün devletçilik görüşünden daha önce bahsederken belirttiğimiz gibi, 0 bu sözleri ile de milli bağımsızlığın temelinin ekonomi olduğunu anlatmak istiyordu.

Kongrenin ilk yaptığı iş «Türk milletinin kan dökerek sahip olduğu milli bağımsızlık prensibinden hiç bir şekilde fedakarlık yapmıyacağını, ekonomik kalkınmamızın bu bağımsızlık içinde sağlanacağını, siyasi bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlığın da esas olduğunu» açıklayan bir «İktisadi Misak» yani İktisat Andı kabul etmesi olmuş ve uzun tartışmalardan sonra alınması gerekli ekonomik tedbirleri tesbit etmiştir. Bu tedbirlerin başlıcaları vergi sisteminde reform yapılması, kredi müesseselerinin düzenlenmesi, ulaştırma meselesinin çözümlenmesi, işçilerin hayat şeklinin düzeltilmesi, topraksız çiftçiye toprak verilmesi, tarımın ilkel usullerden kurtanlması, ticari spekülasyonlara mani olunması, yeraltı servetlerinin tesbiti ve işletilmesi, sanayiciye giimrük himayesinin sağlanması, ekonomi ve ticaret işlerini düzene koyacak kanuni tedbirlerin alınması idi.

Ekonomik politikanın uygulanması, ekonomik reformlar: Mahiyetini belirttiğim ekonomik politikayı uygulamak üzere, iki dönemde çesitli ekonomik alanlarda yapılan başlıca reformlar şunlardır:

Atatürk'ün Sanayi, ticaret ve maliye alanında yapılan inkılapları
Atatürk'ün madencilik alanında yaptığı inkılapları
Atatürk'ün tarım alanında yaptığı inkılapları
Atatürk'ün ulaşım alanında yaptığı inkılapları
BAYINDIRLIK ALANINDA GELİŞMELER
SANAYİ ALANINDA GELİŞMELER
TARIM ALANINDA GELİŞMELER
TİCARET ALANINDA GELİŞMELER
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Kasım 2011       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Atatürk'ün ekonomi alanında yaptığı yenilikler nelerdir?
Atatürk'ün ekonomi alanında yaptığı inkılapları

Atatürk'ün Ekonomi Alanında Yaptığı Yenilikler

EKONOMİK ALANDA YAPILAN İNKILAPLAR
Osmanlı İmparatorluğunun gerilemeye başladığı zamanlardan itibaren devamlı yenilgilerle neticelenensavaşlar yüzünden çok sarsılan ekonomisini, Trablus, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları ile Kurtuluş Savaşı büsbütün sarsmıştı.

Mal, para, insan gücü, teknik vasıtalar ve uzmanlar, ulaşım (Demiryolu olarak, Haydarpaşa - Bağdat demiryolu ile Batı Anadolu'da bazı demiryolları vardı. Onların yapımında da yabancıların özel çıkarları rol oynamıştı) itibariyle zaten zayıf olan ekonomik kaynaklar hemen hemen kurumuştu. Yerli sanayimiz yok denecek kadar cılız ve ilkeldi. Bu sebeple sanayi ürünleri yönünden tamamen dışarıya bağlı idik.

Türkiye'nin en başta gelmesi gereken tarımı da araçların iptidaiiliği ve yalnız tabiat ve iklim şartlarına bağlı olacak kadar yoksulluğu sebebiyle aşağı yukarı aynı durumda idi. Maliye işleri de bozuktu.

Devlet gelirlerinin önemli bir kısmını fakir köylünün tarım ürünlerinin % 1O'unun para karşılığı olan ve aşar adı verilen vergi sağlardı. Bu Ortaçağ tipindeki vergi mültezim denilen kisiler tarafmdan, üstelik Devletin de yardımı ile, toplandığı için köylüyü sömürücü, geri bir vergi sistemi idi.

Devlet gelirlerinin bir kısmı, Düyun-u umumiye denilen dış borçlara gittiği, modern bir vergi politikası olmadığı için Devlet hazinesi fakirdi. Dışa bağlı bir ekonomi ve kapitülasyonlardan faydalanan yabancı sermaye yüzünden, pek düşük de olsa, milli gelir dışarıya akıyordu. Sermaye birikimi yoktu.

Ziraat Bankası ve Emniyet Sandığı dışında milli Bankalar da kurulmamıştı. Hatta Devletin para işleri yabancılar tarafmdan kurulan ve merkezi Avrupa'da bulunan Osmanlı Bankası tarafından yürütülüyordu. Azınlıklar dışında, sağlam bir tüccar sınıfı yoktu. Olağanüstü bin bir fedakarlıklara mal olan Kurtuluş Savaşı bu ekonomik durumu daha da ağırlaştırmıştı. Her şeye hemen hemen sıfırdan başlamak gerekiyordu. Atatürk zamanındaki ekonomik politikası Atatürk Anadolu'da Milli Devletin kurulmasından, Kurtuluş Savaşının zaferle neticelenmesinden, Lozan Barışının sağlanarak Cumhuriyetin ilanından sonra sıranın ekonomik kalkınmamızın, bunun için de ekonomik bağımsızlığımızın gerçekleştirilmesine geldiğine haklı olarak inanmakta idi.

Bu hedefe ulaşmak için gerekli çareleri, uygun ekonomi politikasının esaslarını tesbit etmek üzere İzmir'de bir İktisat Kongresinin toplanmasını istedi. 17 Şubat 1923 günü çiftçi, işçi, tüccar ve sanayici temsilcileri olarak 1135 kisinin katıldığı 15 gün süren kongrenin açılışında uzun bir konuşma yapan Atatürk şöyle söylüyordu: «Arkadaşlar, sizler doğrudan doğruya milletimizi teşkil eden halkın sınıflarının içinden geliyorsunuz ve onlar tarafından seçilmiş olarak geliyorsunuz.

Bu itibarla memleketimizin milletimizin halini, ihtiyacını ve milletmizin emellierini ve elemlerini yakından biliyorsunuz... Sizin söyleyeceğiniz sözler, alınmasının lüzumunu beyan edeceğiniz tedbirler doğrudan doğruya halkın lisanından söylemiş gibi telakki olunur... Halkın sesi hakkın sesidir... Kılıç ile fütuhat yapanlar, sapanla fütuhat yapanlara mağlüp olmaya ve binnetice yerlerini terk etmeye mecburdurlar. Nitekim Osmanlı Saltanatı da böyle olmuştur... Kılıç kullanan kol yorulur, nihayet kılıcı kınına koyar ve belki kılıç o kında küflenrneye, paslanmaya mahkum olur. Lakin sapan kullanan kol gittikçe daha ziyade kuvvetlenir ve daha çok kuvvetlendikçe daha çok toprağa malik ve sahip olur...» Atatürk' ün devletçilik görüşünden daha önce bahsederken belirttiğimiz gibi, 0 bu sözleri ile de milli bağımsızlığın temelinin ekonomi olduğunu anlatmak istiyordu.

Kongrenin ilk yaptığı iş «Türk milletinin kan dökerek sahip olduğu milli bağımsızlık prensibinden hiç bir şekilde fedakarlık yapmıyacağını, ekonomik kalkınmamızın bu bağımsızlık içinde sağlanacağını, siyasi bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlığın da esas olduğunu» açıklayan bir «İktisadi Misak» yani İktisat Andı kabul etmesi olmuş ve uzun tartışmalardan sonra alınması gerekli ekonomik tedbirleri tesbit etmiştir. Bu tedbirlerin başlıcaları vergi sisteminde reform yapılması, kredi müesseselerinin düzenlenmesi, ulaştırma meselesinin çözümlenmesi, işçilerin hayat şeklinin düzeltilmesi, topraksız çiftçiye toprak verilmesi, tarımın ilkel usullerden kurtanlması, ticari spekülasyonlara mani olunması, yeraltı servetlerinin tesbiti ve işletilmesi, sanayiciye giimrük himayesinin sağlanması, ekonomi ve ticaret işlerini düzene koyacak kanuni tedbirlerin alınması idi.

Ekonomik politikanın uygulanması, ekonomik reformlar: Mahiyetini belirttiğim ekonomik politikayı uygulamak üzere, iki dönemde çesitli ekonomik alanlarda yapılan başlıca reformlar şunlardır:

Atatürk'ün Sanayi, ticaret ve maliye alanında yapılan inkılapları
Atatürk'ün madencilik alanında yaptığı inkılapları
Atatürk'ün tarım alanında yaptığı inkılapları
Atatürk'ün ulaşım alanında yaptığı inkılapları
BAYINDIRLIK ALANINDA GELİŞMELER
SANAYİ ALANINDA GELİŞMELER
TARIM ALANINDA GELİŞMELER
TİCARET ALANINDA GELİŞMELER

Benzer Konular

16 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap
10 Kasım 2013 / Misafir Soru-Cevap
21 Kasım 2013 / Misafir Soru-Cevap
24 Aralık 2011 / gerçek sevgi Taslak Konular
14 Ocak 2017 / Misafir Cevaplanmış