Arama

Saat neden kullanılır?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 28 Eylül 2012 Gösterim: 13.371 Cevap: 6
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mayıs 2010       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
[QUOTE]saat kulanım nedenleri
EN İYİ CEVABI Gece Prensesi verdi
Saat Nedir?

Sponsorlu Bağlantılar
Arapçadan dilimize girmiş olan saat, Türk Dil Kurumunun yayınladığı sözlüğe göre anlamı ise bir günün 24 eşit parçaya bölünen süredir. Bu süreleri gösteren alete de saat denmektedir.Yaşanan anı göstermek dışında saatler bir aracı zamana göre ayarlamak amaşlıda kullanılabilinir.
Kullanılıan İlk Saatler

Pragsagora ve Blepiros dönemindeki Yunanistan’da tek tük, çok daha gündeş saatlere de rastlanabilirdi. Hikâye edildiğine göre; bu yeni saatler, Yunanistan’a Asya’dan, bilginlerin bolluğu ile ün salmış Babil’den gelmişti.
O zamanlar (yani 2600 yıl önce) Babil dünyanın en büyük kentlerinden biriydi. Babil’de bilim ve teknik de çok ilerdeydi. Eski Yunanlılar, Ba-bil’den pek çok şeyler almışlardır. Ba-bil’den öğrendikleri şeyler arasında zamanı belli parçalara ayırmak İşi; yani, saat de vardı.
Zamanı belli parçalara bölmek anlamı (saat) sonraları Yunanlılar aracılığıyla Avrupa ülkelerine de geçti. Bazı söylentilere bakılırsa, Yunanlılara gündeş saati öğretenler, Asur-lular olmuştur. Asurlulardan Yunanlılara geçen saat, belli bölümlere ayrılmış bir kadrandır. Ama bunun en büyük eksiği akrepsiz, yelkovansız oluşuydu.
Acaba, akrepsiz ve yelkovansız sa-
at hiç olur mu? Bunun olabileceğine inanmanız için Asya’ya kadar uzanıp eski BabİI kalıntılarını araştırmanıza hiç de gerek yoktur. Bu çeşit saatlerin izlerine bugün bile Avrupa’nın bazı yerlerinde rastlanmaktadır. Avrupa’nın bazı eski kentlerine giden dört yol ağızlarında taştan yapılmış büyük işaret sütunlarına rastlanır. Bu sütunların bir yüzünde, “Şunca kente şu kadar kilometre” yazısını görürsünüz. Sütunların öteki yüzünde, ortasında üç köşeli maden levha ve çevresinde l’den 12′ye kadar rakamlar bulunan bir kadran vardır. Rakamlar, saati göstermektedir. Üç köşeli levhanın taş üzerine düşen gölgesi de akreple yelkovanın işini görmektedir. Güneşin gökyüzündeki hareketine göre, maden levhadan taş üzerine düşen gölge de hareket etmekte ve saatin akreple yelkovanı ödevini yüklenmektedir.
İşte bunlar, çok eskiden Babil’de bulunan güneş saatlerinin bir benzeridir, Bu gibi sütunların yanından geçen yolcular, bindikleri arabaların pencerelerinden başlarını uzatarak gidecekleri kente kaç kilometre kaldığını ve kaç saatten beri yolda bulunduklarını anlıyorlardı.
Güneş saatleri kuşku yok, gerek Yunanlıların Gnomon adı verilen bu çeşit sütunlarından ve gerekse Hini fakirlerinin asalarından çok daha iyi idiler. Çünkü güneş saatleri vakti çok daha doğru gösteriyordu.
Bütünbunlara karşılık, güneş saatleri de bizim gündeş saatlerimize göre çok ilkel kalıyorlardı. Saatlerinizin yalnız güneşli havalarda işleyip geceleri ve bulutlu havalarda işlememesinden acaba hoşnut kalır mıydınız? Güneş saatleri, bu çeşit saatlerdi. Yalnız gündüzleri, o da güneşli hayalarda iş görebiliyorlardı. Zaten eskiden bu saatlere “Gündüz saatleri” de denilirdi.
Çok eskiden , belki de güneş saatleri ile birlikte “Gepe saatleri’1 de İcat edilmişti.
İnsanlar çok eski geçmişten beri suyu, daha doğrusu suyun akışını bir zaman ölçüsü olarak kullanmayı öğrenmişlerdi.
Su, bir zaman ölçüsü olarak nasıl kullanılabilir? Bunu ele alalım: Bir semaveri su ile doldurduktan sonra musluğunu açarsanız içindeki su akmaya başlar. Semaverdeki bütün suyun bir saat içinde akıp gittiğini varsayalım. Musluğa hiç dokunmadan semaveri yeniden dolduracak olursanız, semaverin içindeki suyun yarım saatte ya da birçok saatte değil de yine bir saatte akıp tükeneceğini görüyoruz.
Buna bakarak, bu semaveri pekâlâ bir saat olarak kullanabiliriz. Bunun için yapmamız gereken biricik şey, boşaldıkça onu yeniden doldurmaktır. Eski Babil’de buna benzer “Su saatleri” daha bundan 2500 yıl önce kullanılmaktaydı. Tabii o zaman semaver değil de (çünkü o çağda henüz semaver yoktu) dibine yakın bir yerde deliği olan kovalar kullanılmaktaydı. Bu işle uğraşmak üzere ayrılan birtakım adamlar, sabahleyin güneşin doğusuyla birlikte bu kaplan su ile doldururlar ve kap tümüyle boşalınca bunu yüksek sesle bütün kente ilân ederlerdi.
Su saatleri” kullanışlı değildi. Çünkü uğraşması oldukça uzun ve zor bir işti. Ama su saatlerinin kendine göre iyi yanlan vardı: Gerek bulutlu havalarda ve gerekse geceleri vakti gösterebiliyordu. işte bu yüzden su saatlerine, güneş saatlerinden, yani, “Gündüz Saatleri” ‘nden değişik olarak “Gece Saatleri” adını vermişlerdi.
Yakın zamanlara kadar Çin’de bir çok su saatleri görmek mümkündü. Bir taş merdivenin çeşitli basamaklarına konmuş, birbiriyle bağlantısı olan dört büyük bakır kazan Çin’deki su saatlerinin özüdür. Su, bir kazandan ötekisine akmaktaydı. Bu kazanların başında duran bir bekçi her iki saatte bir, iki saatin geçtiğini bildiren bir tabelâ asmaktaydı.
Bu bakır kazanların niçin ardar-da konmuş olduklarını anlamak zor bir iş değildir. Bekçinin yalnız merdivenin üst basamağındaki kazanı doldurması yeterdi. Öteki kazanlar birbiri ardınca yine kendi kendilerine doluyorlardı.
“Su Saatleri” sözüne ilk kez sa-atçİUk sanatı üzerine yazılmış bir kitapta rastlamıştır. Bu kitapta yazıldığına göre; eski Mısır’da, Nil İrmağının üzerindeki adalardan birinde Mısır tanrılarından Osiris’in adına yapılmış bir tapınak varmış. Tapınağın ortasında, delikleri dip taraflarında olmak üzere 360 tane büyük küp bulunuyormuş. Her küpün başında birer rahip durmaktaymış. Böylece, oradaki rahiplerin sayısı da küplerin sayısı kadar, yani 360 imiş. Her gün bu rahiplerden biri kendi küpünü sütle dol-duirmaktaymış. Süt, tam 24 saatte bo-şalmaktaymış. Ertesi gün aynı İşi başka bir rahip yaparmış. Böylece bü,~ bütün bir yıl sürermiş.
Mısır firavunlarının niçin bu kadar çok insan kullandıklarını, su du-gurken zaman ölçüsü olarak niçin sütü seçtiklerini anlamak bugün bizim için çok güçtür. Çünkü bir insanın ya da en çok iki üç kişinin görebileceği bir işi, 360 kişiye yaptırmak çok pahalı bir şeydi.
Su saatlerinde, suyun yerini tutmak üzere yalnız süt kullanılmamıştır. Bir dönemler “Kum SaaÜeri”nin pek çok kullanıldığım yine kitaplardan öğreniyoruz. Bu çeşit saatleri bugün de bazı yerlerde bulabilmek mümkündür. Saati “kurmak” için onu baş aşağı çevirmek yeterdi. Bu çeşit saatler (kum saatleri) 3-5-10 dakika gibi küçük zaman aralıklarını ölçmek İçin çok faydalıydı.
“Kum Saatleri”, vapurlarda bundan 150 yıl öncesine kadar da kullanılıyordu. Vardiyadaki gemici her yarım saatte bir kum saatini başaşağı çevirmekle onu kurmuş olurdu. Kumlar, yarım saatte yukardan aşağı akardı. Bu iş, durmaksızın tekrarlanırdı.



Yazının Devamı: Saat Nedir ve Kullanılan İlk Saatler Hangilerdir? Güneş , Su ve Kum Saati Nedir?
Anasayfa: RenkliWEB

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Haziran 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
saatin kullanılma nedenleri
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Mayıs 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
neden saat kullanırız
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Mayıs 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
SAATİ ZAMANI ÖLÇMEK İÇİN KULLANIRIZ
Gece Prensesi - avatarı
Gece Prensesi
Ziyaretçi
21 Mayıs 2011       Mesaj #5
Gece Prensesi - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Saat Nedir?

Arapçadan dilimize girmiş olan saat, Türk Dil Kurumunun yayınladığı sözlüğe göre anlamı ise bir günün 24 eşit parçaya bölünen süredir. Bu süreleri gösteren alete de saat denmektedir.Yaşanan anı göstermek dışında saatler bir aracı zamana göre ayarlamak amaşlıda kullanılabilinir.
Kullanılıan İlk Saatler

Pragsagora ve Blepiros dönemindeki Yunanistan’da tek tük, çok daha gündeş saatlere de rastlanabilirdi. Hikâye edildiğine göre; bu yeni saatler, Yunanistan’a Asya’dan, bilginlerin bolluğu ile ün salmış Babil’den gelmişti.
O zamanlar (yani 2600 yıl önce) Babil dünyanın en büyük kentlerinden biriydi. Babil’de bilim ve teknik de çok ilerdeydi. Eski Yunanlılar, Ba-bil’den pek çok şeyler almışlardır. Ba-bil’den öğrendikleri şeyler arasında zamanı belli parçalara ayırmak İşi; yani, saat de vardı.
Zamanı belli parçalara bölmek anlamı (saat) sonraları Yunanlılar aracılığıyla Avrupa ülkelerine de geçti. Bazı söylentilere bakılırsa, Yunanlılara gündeş saati öğretenler, Asur-lular olmuştur. Asurlulardan Yunanlılara geçen saat, belli bölümlere ayrılmış bir kadrandır. Ama bunun en büyük eksiği akrepsiz, yelkovansız oluşuydu.
Acaba, akrepsiz ve yelkovansız sa-
at hiç olur mu? Bunun olabileceğine inanmanız için Asya’ya kadar uzanıp eski BabİI kalıntılarını araştırmanıza hiç de gerek yoktur. Bu çeşit saatlerin izlerine bugün bile Avrupa’nın bazı yerlerinde rastlanmaktadır. Avrupa’nın bazı eski kentlerine giden dört yol ağızlarında taştan yapılmış büyük işaret sütunlarına rastlanır. Bu sütunların bir yüzünde, “Şunca kente şu kadar kilometre” yazısını görürsünüz. Sütunların öteki yüzünde, ortasında üç köşeli maden levha ve çevresinde l’den 12′ye kadar rakamlar bulunan bir kadran vardır. Rakamlar, saati göstermektedir. Üç köşeli levhanın taş üzerine düşen gölgesi de akreple yelkovanın işini görmektedir. Güneşin gökyüzündeki hareketine göre, maden levhadan taş üzerine düşen gölge de hareket etmekte ve saatin akreple yelkovanı ödevini yüklenmektedir.
İşte bunlar, çok eskiden Babil’de bulunan güneş saatlerinin bir benzeridir, Bu gibi sütunların yanından geçen yolcular, bindikleri arabaların pencerelerinden başlarını uzatarak gidecekleri kente kaç kilometre kaldığını ve kaç saatten beri yolda bulunduklarını anlıyorlardı.
Güneş saatleri kuşku yok, gerek Yunanlıların Gnomon adı verilen bu çeşit sütunlarından ve gerekse Hini fakirlerinin asalarından çok daha iyi idiler. Çünkü güneş saatleri vakti çok daha doğru gösteriyordu.
Bütünbunlara karşılık, güneş saatleri de bizim gündeş saatlerimize göre çok ilkel kalıyorlardı. Saatlerinizin yalnız güneşli havalarda işleyip geceleri ve bulutlu havalarda işlememesinden acaba hoşnut kalır mıydınız? Güneş saatleri, bu çeşit saatlerdi. Yalnız gündüzleri, o da güneşli hayalarda iş görebiliyorlardı. Zaten eskiden bu saatlere “Gündüz saatleri” de denilirdi.
Çok eskiden , belki de güneş saatleri ile birlikte “Gepe saatleri’1 de İcat edilmişti.
İnsanlar çok eski geçmişten beri suyu, daha doğrusu suyun akışını bir zaman ölçüsü olarak kullanmayı öğrenmişlerdi.
Su, bir zaman ölçüsü olarak nasıl kullanılabilir? Bunu ele alalım: Bir semaveri su ile doldurduktan sonra musluğunu açarsanız içindeki su akmaya başlar. Semaverdeki bütün suyun bir saat içinde akıp gittiğini varsayalım. Musluğa hiç dokunmadan semaveri yeniden dolduracak olursanız, semaverin içindeki suyun yarım saatte ya da birçok saatte değil de yine bir saatte akıp tükeneceğini görüyoruz.
Buna bakarak, bu semaveri pekâlâ bir saat olarak kullanabiliriz. Bunun için yapmamız gereken biricik şey, boşaldıkça onu yeniden doldurmaktır. Eski Babil’de buna benzer “Su saatleri” daha bundan 2500 yıl önce kullanılmaktaydı. Tabii o zaman semaver değil de (çünkü o çağda henüz semaver yoktu) dibine yakın bir yerde deliği olan kovalar kullanılmaktaydı. Bu işle uğraşmak üzere ayrılan birtakım adamlar, sabahleyin güneşin doğusuyla birlikte bu kaplan su ile doldururlar ve kap tümüyle boşalınca bunu yüksek sesle bütün kente ilân ederlerdi.
Su saatleri” kullanışlı değildi. Çünkü uğraşması oldukça uzun ve zor bir işti. Ama su saatlerinin kendine göre iyi yanlan vardı: Gerek bulutlu havalarda ve gerekse geceleri vakti gösterebiliyordu. işte bu yüzden su saatlerine, güneş saatlerinden, yani, “Gündüz Saatleri” ‘nden değişik olarak “Gece Saatleri” adını vermişlerdi.
Yakın zamanlara kadar Çin’de bir çok su saatleri görmek mümkündü. Bir taş merdivenin çeşitli basamaklarına konmuş, birbiriyle bağlantısı olan dört büyük bakır kazan Çin’deki su saatlerinin özüdür. Su, bir kazandan ötekisine akmaktaydı. Bu kazanların başında duran bir bekçi her iki saatte bir, iki saatin geçtiğini bildiren bir tabelâ asmaktaydı.
Bu bakır kazanların niçin ardar-da konmuş olduklarını anlamak zor bir iş değildir. Bekçinin yalnız merdivenin üst basamağındaki kazanı doldurması yeterdi. Öteki kazanlar birbiri ardınca yine kendi kendilerine doluyorlardı.
“Su Saatleri” sözüne ilk kez sa-atçİUk sanatı üzerine yazılmış bir kitapta rastlamıştır. Bu kitapta yazıldığına göre; eski Mısır’da, Nil İrmağının üzerindeki adalardan birinde Mısır tanrılarından Osiris’in adına yapılmış bir tapınak varmış. Tapınağın ortasında, delikleri dip taraflarında olmak üzere 360 tane büyük küp bulunuyormuş. Her küpün başında birer rahip durmaktaymış. Böylece, oradaki rahiplerin sayısı da küplerin sayısı kadar, yani 360 imiş. Her gün bu rahiplerden biri kendi küpünü sütle dol-duirmaktaymış. Süt, tam 24 saatte bo-şalmaktaymış. Ertesi gün aynı İşi başka bir rahip yaparmış. Böylece bü,~ bütün bir yıl sürermiş.
Mısır firavunlarının niçin bu kadar çok insan kullandıklarını, su du-gurken zaman ölçüsü olarak niçin sütü seçtiklerini anlamak bugün bizim için çok güçtür. Çünkü bir insanın ya da en çok iki üç kişinin görebileceği bir işi, 360 kişiye yaptırmak çok pahalı bir şeydi.
Su saatlerinde, suyun yerini tutmak üzere yalnız süt kullanılmamıştır. Bir dönemler “Kum SaaÜeri”nin pek çok kullanıldığım yine kitaplardan öğreniyoruz. Bu çeşit saatleri bugün de bazı yerlerde bulabilmek mümkündür. Saati “kurmak” için onu baş aşağı çevirmek yeterdi. Bu çeşit saatler (kum saatleri) 3-5-10 dakika gibi küçük zaman aralıklarını ölçmek İçin çok faydalıydı.
“Kum Saatleri”, vapurlarda bundan 150 yıl öncesine kadar da kullanılıyordu. Vardiyadaki gemici her yarım saatte bir kum saatini başaşağı çevirmekle onu kurmuş olurdu. Kumlar, yarım saatte yukardan aşağı akardı. Bu iş, durmaksızın tekrarlanırdı.



Yazının Devamı: Saat Nedir ve Kullanılan İlk Saatler Hangilerdir? Güneş , Su ve Kum Saati Nedir?
Anasayfa: RenkliWEB
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Aralık 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
neden saat kullanılır ki, neden birden fazla saat almak gerekir. işlevsellik mi yoksa moda mı bizi endişelendiren.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
28 Eylül 2012       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
YOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOOK

Benzer Konular

21 Aralık 2011 / Misafir Cevaplanmış
20 Ekim 2008 / Misafir Genel Mesajlar
7 Mart 2014 / Misafir Soru-Cevap
20 Ekim 2008 / Misafir Taslak Konular