Arama

Osmanlı İmparatorluğu'nda matbaanın etkileri hakkında bilgi verir misiniz?

Güncelleme: 20 Aralık 2010 Gösterim: 3.934 Cevap: 1
Berke - avatarı
Berke
Ziyaretçi
19 Aralık 2010       Mesaj #1
Berke - avatarı
Ziyaretçi
OSMANLI DEVELETİNE MATBANIN GİRMESİNİN OLUMSUZ ETKİLERİ NE YARPDIM EDİN AİL LÜTFENNN
Sponsorlu Bağlantılar
DERUNİ - avatarı
DERUNİ
Ziyaretçi
20 Aralık 2010       Mesaj #2
DERUNİ - avatarı
Ziyaretçi
osmanlı ve matbaa
Johannes Gutenberg'in 1444'de kullanıma sokduğu müteharrik madeni harflerden oluşan matbaa aslında ilk kez Çin'de geliştirilmişdir. Çinliler 1041 Yılı'nda ilk olarak bu metodla kitab basmışlardır. Daha önce kullanılan klişe metoduyla basım ise taa 9. Yüzyıl'dan bu yana Uygur Türkleri, Çinliler ve Koreliler tarafından kullanılıyordu. Gutenberg tipi matbaa, daha ilk yıllarından itibaren Osmanlı imparatorluğu'nun bir çok şehrinde kullanılmaya başladı. En eskisi 1495'de, yani İspanya'dan sürülüp Türkler tarafından davet edilmelerinden hemen üç yıl sonra, Selanik'de kurulan Yahudi matbaasıdır. Yahudiler aynı yıl İstanbul'da da bir matbaa açmışlardır. ilk Ermeni matbaası 1567'de İstanbul'da, ilk Rum matbaası ise yine İstanbul'da ve 1627'de kurulmuşdur.

Sponsorlu Bağlantılar
Ancak ilk Türk matbaası 1727'de Şeyhülislam Abdullah Efendi'nin fetvâsı ve Hakan-Halife III. Ahmed'in fermanı ile faaliyete başladı. Müesseseyi kuranlar İbrahim Müteferrika ve (daha sonraların Sadrazamı) Yirmisekizçelebizade Sâid Efendi idi.

O sıralar sayıları sadece DerSaadet'de 90.000'e yaklaşdığı yabancı gözlemciler tarafından öne sürülen müstensihlerin ekmek kapısı kapanmasın diye dini kitablar basımdan vareste tutuldu.

Gerçi bundan önce de Avrupa'da pek çok Türkçe kitab basılıp Osmanlı topraklarında satılıyordu ama bunlara pek de büyük bir ilgi duyulmuyordu. Ne var ki bu az ilginin sebebi, birtakım körleme Batı hayranı zihni yanaşmaların iddiası gibi Türklerin kitab düşmanlığı değil tam tersine Türkler arasındaki kitab bolluğu idi.

Türkleri kitab düşmanı bir millet olarak nitelemek, eğer tüyler ürpertici bir cehâletden kaynaklanmıyorsa, en az onun kadar feci hâinâne bir bühtandır. Gerek Fâtih Sultan Mehmed ve gerekse muâkıybleri Avrupa'da basılan kitabları her zaman incelemişlerdir. Üstelik mesela Floransalı Francesco Berlinghieri adlı bir coğrafyacı, eserini resmen ''Avrupa'nın En Büyük ilim Hamisi ve En Büyük Hükümdarı Sultan Mehmed''e, yani Fâtih'e, ithâf etmiş, ona sunmuşdur. Basımı 1480... Bu karakterde bir devlete ve topluma ''kitab düşmanı, bilimsel birikimi sıfır" gibi yaftalar yapıştırmak ve takıştırmak mantıkla bağdaşır mı? Her şeyden mühimmi ahlakla bağdaşır mı?

Hayır, Türklerin matbaaya fazla ilgi göstermeyişleri, ellerindeki müstensih (kopist) ordusunun üretim gücünden ileri geliyordu. Zaten 18. Yüzyıl başlarına kadar matbaa basımı kitab elyazması kitabdan pek de öyle kayda değer ölçüde ucuz değildi.

Neo­ Tanzimatistlerin bilmediği, yahut ezik egolarını tatmin için bilmezden geldikleri bir bilgiyi de bu vesileyle sunayım: 15., 16. ve kısmen 17. Yüzyıllar'da Avrupa ülkelerinin genel eğitim düzeyi, yukarıda işaret edildiği gibi Türkiye'dekine göre çok geriydi ama üstelik bunun neticesi olarak oralardaki kitab sayısı da -matbaaya rağmen­ düşükdü. Batı Avrupa'da mesela bir 16. Yüzyıl hükümdarının bin kitaba sahip olması, efsane gibi dilden dile dolaşırdı. Oysa o çağlarda Osmanlı İmparatorluğu'nda on bin üzerinde elyazması kitaba sahip pek çok özel şahıs bulunmaktaydı. Bana inanmayanlar Süleymaniye Kütübhanesi'ndeki ''Yazma Eserler Kataloğu''nu inceleyebilirler.

osmanlı ve matbaa


Benzer Konular

8 Ocak 2016 / sevginur Soru-Cevap
27 Aralık 2011 / melike2000 Soru-Cevap