Arama

İnsan ve peygamber olarak Hz. Muhammed'in özellikleri nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 24 Ekim 2016 Gösterim: 41.012 Cevap: 2
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mart 2011       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnsan ve peygamber olarak Hz. Muhammed'in özellikleri nelerdir?
EN İYİ CEVABI Efulim verdi
Gülüşü tebessümden ibaretti.
  • Kahkaha ile gülmekten hayâ ederdi.
  • O, çok güzel ve akıcı konuşurdu.
  • Sözleri gönülleri alır, ruhları cezp ederdi.
  • Asla dedikodu etmez ve boş şeyler konuşmazdı
  • Her zaman güzel kokardı
  • Kokusu adeta gülü andırırdı.
  • Uzuna yakın orta boyluydu.
  • Yanýna uzun bir kişi gelse ondan uzun görünürdü.
  • Oturduðu zaman da omuzu oturanlarýn hepsinden yüksekte olurdu.
  • iri yapılı ve kuvvetliydi.
  • Kirpikleri sık ve uzundu.
  • Gözleri gündüz nasıl görürse gece karanlığında da öyle görürdü.
  • Beyaz tenliydi.
  • Yanakları ne şişkin ne de çöküktü.
  • Dişleri beyaz ve bakımlıydı.
  • Diş fırçasını ve tarağını daima yanında taşırdı.
  • Giyecek olarak en çok beyaz rengi tercih ederdi.
  • Bir yere yöneldiðinde bedeniyle döner, asla başýný çevirerek bakmazdý.
  • Yürürken hızlı yürürdü.
  • Ona yetişmek zordu.
  • Edebinden yokuş iner gibi önüne eğik olarak yürür ve etrafýna bakmazdý.
  • Neşeli olduðu zamanlarda yüzü ayna gibi parlardý.
  • O, âlemlere rahmet olarak gönderilmiþti.
  • O, Allah’ýn kulu ve elçisiydi.
  • O, Hazreti Muhammed idi.
PEYGAMBERİMİZİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
Sponsorlu Bağlantılar
En yüce ahlâka sahip olduğunda; yüzyıllar boyunca, dost ve düşman, herkesin üzerinde birleştiği tek bir insan vardır:
Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselam.
Zaten o, yeryüzünde bulunuş maksadını, "güzel ahlâkı tamamlamak" olarak ifade ediyordu. Onu en son elçisi olarak insanlığa gönderen Yüce Allah da, Peygamberimizde bizim için "en güzel" örneğin bulunduğunu haber veriyor.
Eğitimde güzel örneklerin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Büyükler kendi yaşayışlarında ne kadar iyi örnek olurlarsa, küçüklerin iyiye ve güzele yönelmesi o kadar kolay ve rahat olur. Güzel örnek olmak ve güzel örnekleri tanıtmak, gençliğe yapılabilecek en büyük hizmetlerden biridir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin örnek alabilecekleri en mükemmel insan Peygamberimizdir. Peygamberimizin ahlâkını rahatlıkla kendimize örnek alabiliriz, taklit edebilir, ahlâkımızı güzelleştirebiliriz.
Peygamberimizin ahlâkını ne kadar öğrenirsek hayatta o kadar başarılı olur ve mükemmele ulaşabiliriz.

AHLAKTA MÜKEMMEL ÖRNEK
Güzel ahlak adı altında toplanan tüm güzel vasıfları örnek insan olarak en mükemmel şekilde yaşayan insan hiç şüphesiz Peygamberimizdir (a.s.m.) O’nun ahlakı o kadar yücedir ki, Bizzat Cenab-ı Hak, O’na hitaben şöyle buyurur “Muhakkak Senin için tükenmeyen bir mükafat vardır. Çünkü Sen pek yüce bir ahlak üzerindesin” (Kalem süresi 4)
Nitekim, Hz. Aişe Efendimizin ahlakından örnek almak isteyen Sahabilere şöyle buyurmuştur: “Siz Kur’an’ı okuyor musunuz? O’nun ahlakı Kur’an’dır” Peygamberimizin hayatından her tabakadan insanlar örnek alacak yönler bulabilir. Bizatihi insan olarak O’nun hayatından alacağı sayısız fazilet ve güzellikler yanında, kendi mesleğini ve cemiyetteki yerini ilgilendirecek pekçok derside alabilir. Çünkü O’nun hayatı her yönüyle örnektir.

PEYGAMBERİMİZİN AHLAKİ HUSUSİYETLERİ
Peygamberimizin ahlakının en mühim bir hususiyeti, Allah vergisi oluşudur. Allah, O’nu kusursuz, eksiksiz, mümtaz bir şekilde yaratmıştır. O’nu terbiye eden, edep ve ahlakın en seçkin özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir.

peygamber(sav)'in anlatılan özellikleri
Yüce Allah'ın "Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin." (Kalem Suresi, 4) ayetiyle üstün ahlakını bildirdiği Resulullah (sav)'ın ahlakını ve davranışlarını örnek almak tüm müminler için önemli bir sorumluluktur. Peygamber Efendimiz (sav)’in şemailinin anlatıldığı bu yazı dizisinin hazırlanmasındaki amaç da bu sorumluluğun bir görevi olarak, onun çeşitli kaynaklarda aktarılan bu güzel özelliklerini inceleyip, yaşamından günümüze öğütler çıkarmaktır.

Günümüzde insanlar, özellikle de gençler birçok insanı kendilerine örnek almakta, onların tavır ve konuşmalarına, üsluplarına, giyim tarzlarına özenmekte, onlar gibi olmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu insanların büyük bir çoğunluğu doğru yolda olmadığı gibi, tavır ve ahlak güzelliğine de sahip değildirler. Bu nedenle insanları doğru olana, en güzel ahlak ve tavra özendirmek önemli bir sorumluluktur. Bir Müslümanın, tavrına ve ahlakına özenmesi, benzemek için çaba göstermesi gereken kişi ise, kuşkusuz Hz. Muhammed (sav)'dir. Yüce Allah bu gerçeği bir ayetinde şöyle bildirmektedir:
“Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab Suresi, 21)

Bu yazı dizisinin bir amacı da Peygamberimiz (sav)'i birçok yönüyle tanıtmak, onun Kuran’da övülen ahlakını örnek alan insanlardan oluşan bir topluluğun ne kadar üstün özelliklere ve güzelliklere sahip olacağını göstererek, Allah’ın izniyle insanları Peygamberimiz (sav)'in titizlikle uyduğu İslam ahlakına özendirmektir.

Peygamber Efendimiz (sav)’de Tecelli Eden Yaratılış Güzellikleri
Peygamber Efendimiz (sav)’in Ashabı, bu kutlu insanın dış görünümünün güzelliği ve görenleri hayran bırakan heybetinden nuruna ve duruşundan gülüşüne kadar Allah'ın onda tecelli ettirdiği çeşitli güzellikler hakkında pek çok detay aktarmışlardır. Sayıca oldukça kalabalık olan sahabeler, bu güzellikler hakkında birçok farklı detay vermiş, Peygamber Efendimiz (sav)’le aynı dönemde yaşamamış olan Müslümanlara Allah'ın Resulünü birçok yönüyle tanıtmışlardır. Bazı sahabeler onu genel özellikleriyle tarif ederken, diğerleri uzun ve detaylı anlatımlarda bulunmuşlardır. Bu anlatımlardan bazıları şu şekildedir:

Peygamber Efendimiz (sav)’in Dış Görünümü ve Güzelliği
Sahabeleri Peygamberimiz (sav)'in güzelliğini şöyle anlatıyorlardı:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem çok yakışıklı idi. Mübarek yüzü ayın on dördündeki dolunay gibi parlardı... Burnu gayet güzel idi... Gür sakallı, iri gözlü, düz yanaklı idi. Ağzı geniş, dişleri inci gibi parlaktı... Boynu sanki bir gümüş hüzmesi idi... İki omuzu arası geniş, omuz kemik başları kalın idi..." (Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani, 5. cilt, İz Yayıncılık, s. 31)

"Resulullah (sav) beyaz, güzel ve mutedil (yavaş ve mülayim, itidalli) idiler." (Hz. Ebu Tufeyl (ra),G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 519/1)

Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz (sav) orta boylu idi; uzun da değildi, kısa da değildi; hoş bir görünüşü vardı. Saçı ise ne kıvırcık, ne de düzdü. Mübarek (İlahi hayrın bulunduğu şey, bereketlenmiş, çoğalmış, hayırlı, uğurlu) yüzlerinin rengi ise nurani beyazdı." (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 2. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 7-8)

Hz. Hasan (ra) naklediyor:
"Resulullah Efendimiz (sav), yaradılıştan heybetli ve muhteşemdi. Saçları kıvırcık ile düz arası idi; şayet kendiliğinden ikiye ayrılmışlarsa onları başının iki yanına salar, değilse ayırmazlardı. Uzattıkları takdirde saçları kulak yumuşaklarını geçerdi. Peygamber Efendimiz (sav)’in rengi, ezher'ul-levn (pek beyaz ve parlak renk) idi, yani nurani beyazdı. Alnı açıktı. Kaşları; hilal gibi, gür ve birbirine yakındı. Boynu, saf mermerden meydana gelen heykellerin boynu gibi gümüş berraklığında idi. Vücudunun bütün azaları birbiri ile uyumlu olup yakışıklı bir yapıya sahipti..." (a.g.e., s. 18-22-23)

Bera b. Azib (ra) anlatıyor:
"… Resullullah Efendimiz (sav)’den daha güzel birini görmedim..." (Sünen-i Tirmizi Tercümesi, Çeviren: Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Yunus Emre Yayınevi, İstanbul, IV.cilt, s. 210)

"Efendimiz (sav) beyaza pembe karışık renkte idi. Gözleri siyah, kirpikleri sık ve uzun idi." (Hz. Ali (ra), G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, s. 519/4)

Peygamber Efendimiz (sav)’in hicret yolculuğu sırasında çadırını ziyaret ettiği Ümmü Mabed isimli, cömertliği, iffeti ve cesareti ile tanınan biri, Peygamber Efendimiz (sav)’i tanımamıştır. Ancak Peygamberimiz (sav)'i anlatılanlardan tanıyan eşine, onu şöyle tarif etmiştir:

"Aydın yüzlü ve güzel yaradılışlı idi; zayıf ve ince de değildi. Gözlerinin siyahı ve beyazı birbirinden iyice ayrılmıştı. Saçı ile kirpik ve bıyıkları gümrahtı (bol, gür). Sesi kalındı. Sustuğu zaman vakarlı (ağırbaşlılık, halim ve heybetli oluş), konuştuğu zaman da heybetli idi. Uzaktan bakıldığında insanların en güzeli ve en sevimlisi görünümündeydi; yakından bakıldığında da tatlı ve hoş bir görünüşü vardı. Çok tatlı konuşuyordu. Orta boylu idi; bakan kimse ne kısa ne de uzun olduğunu hissederdi. Üç kişinin arasında en güzel görüneni ve nur yüzlü olanıydı. Arkadaşları, ortalarına almış durumda hep onu dinlerler; buyurduğu zaman da hemen buyruğunu yerine getirirlerdi. Konuşması tok ve kararlı idi."

(Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimizin Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998)


Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 22:04
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
25 Mart 2011       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Gülüşü tebessümden ibaretti.
  • Kahkaha ile gülmekten hayâ ederdi.
  • O, çok güzel ve akıcı konuşurdu.
  • Sözleri gönülleri alır, ruhları cezp ederdi.
  • Asla dedikodu etmez ve boş şeyler konuşmazdı
  • Her zaman güzel kokardı
  • Kokusu adeta gülü andırırdı.
  • Uzuna yakın orta boyluydu.
  • Yanýna uzun bir kişi gelse ondan uzun görünürdü.
  • Oturduðu zaman da omuzu oturanlarýn hepsinden yüksekte olurdu.
  • iri yapılı ve kuvvetliydi.
  • Kirpikleri sık ve uzundu.
  • Gözleri gündüz nasıl görürse gece karanlığında da öyle görürdü.
  • Beyaz tenliydi.
  • Yanakları ne şişkin ne de çöküktü.
  • Dişleri beyaz ve bakımlıydı.
  • Diş fırçasını ve tarağını daima yanında taşırdı.
  • Giyecek olarak en çok beyaz rengi tercih ederdi.
  • Bir yere yöneldiðinde bedeniyle döner, asla başýný çevirerek bakmazdý.
  • Yürürken hızlı yürürdü.
  • Ona yetişmek zordu.
  • Edebinden yokuş iner gibi önüne eğik olarak yürür ve etrafýna bakmazdý.
  • Neşeli olduðu zamanlarda yüzü ayna gibi parlardý.
  • O, âlemlere rahmet olarak gönderilmiþti.
  • O, Allah’ýn kulu ve elçisiydi.
  • O, Hazreti Muhammed idi.
PEYGAMBERİMİZİN KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
Sponsorlu Bağlantılar
En yüce ahlâka sahip olduğunda; yüzyıllar boyunca, dost ve düşman, herkesin üzerinde birleştiği tek bir insan vardır:
Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselam.
Zaten o, yeryüzünde bulunuş maksadını, "güzel ahlâkı tamamlamak" olarak ifade ediyordu. Onu en son elçisi olarak insanlığa gönderen Yüce Allah da, Peygamberimizde bizim için "en güzel" örneğin bulunduğunu haber veriyor.
Eğitimde güzel örneklerin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Büyükler kendi yaşayışlarında ne kadar iyi örnek olurlarsa, küçüklerin iyiye ve güzele yönelmesi o kadar kolay ve rahat olur. Güzel örnek olmak ve güzel örnekleri tanıtmak, gençliğe yapılabilecek en büyük hizmetlerden biridir. Çocuklarımızın ve gençlerimizin örnek alabilecekleri en mükemmel insan Peygamberimizdir. Peygamberimizin ahlâkını rahatlıkla kendimize örnek alabiliriz, taklit edebilir, ahlâkımızı güzelleştirebiliriz.
Peygamberimizin ahlâkını ne kadar öğrenirsek hayatta o kadar başarılı olur ve mükemmele ulaşabiliriz.

AHLAKTA MÜKEMMEL ÖRNEK
Güzel ahlak adı altında toplanan tüm güzel vasıfları örnek insan olarak en mükemmel şekilde yaşayan insan hiç şüphesiz Peygamberimizdir (a.s.m.) O’nun ahlakı o kadar yücedir ki, Bizzat Cenab-ı Hak, O’na hitaben şöyle buyurur “Muhakkak Senin için tükenmeyen bir mükafat vardır. Çünkü Sen pek yüce bir ahlak üzerindesin” (Kalem süresi 4)
Nitekim, Hz. Aişe Efendimizin ahlakından örnek almak isteyen Sahabilere şöyle buyurmuştur: “Siz Kur’an’ı okuyor musunuz? O’nun ahlakı Kur’an’dır” Peygamberimizin hayatından her tabakadan insanlar örnek alacak yönler bulabilir. Bizatihi insan olarak O’nun hayatından alacağı sayısız fazilet ve güzellikler yanında, kendi mesleğini ve cemiyetteki yerini ilgilendirecek pekçok derside alabilir. Çünkü O’nun hayatı her yönüyle örnektir.

PEYGAMBERİMİZİN AHLAKİ HUSUSİYETLERİ
Peygamberimizin ahlakının en mühim bir hususiyeti, Allah vergisi oluşudur. Allah, O’nu kusursuz, eksiksiz, mümtaz bir şekilde yaratmıştır. O’nu terbiye eden, edep ve ahlakın en seçkin özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir.

peygamber(sav)'in anlatılan özellikleri
Yüce Allah'ın "Ve şüphesiz sen, pek büyük bir ahlak üzerindesin." (Kalem Suresi, 4) ayetiyle üstün ahlakını bildirdiği Resulullah (sav)'ın ahlakını ve davranışlarını örnek almak tüm müminler için önemli bir sorumluluktur. Peygamber Efendimiz (sav)’in şemailinin anlatıldığı bu yazı dizisinin hazırlanmasındaki amaç da bu sorumluluğun bir görevi olarak, onun çeşitli kaynaklarda aktarılan bu güzel özelliklerini inceleyip, yaşamından günümüze öğütler çıkarmaktır.

Günümüzde insanlar, özellikle de gençler birçok insanı kendilerine örnek almakta, onların tavır ve konuşmalarına, üsluplarına, giyim tarzlarına özenmekte, onlar gibi olmaya çalışmaktadırlar. Ancak bu insanların büyük bir çoğunluğu doğru yolda olmadığı gibi, tavır ve ahlak güzelliğine de sahip değildirler. Bu nedenle insanları doğru olana, en güzel ahlak ve tavra özendirmek önemli bir sorumluluktur. Bir Müslümanın, tavrına ve ahlakına özenmesi, benzemek için çaba göstermesi gereken kişi ise, kuşkusuz Hz. Muhammed (sav)'dir. Yüce Allah bu gerçeği bir ayetinde şöyle bildirmektedir:
“Andolsun, sizin için, Allah'ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için Allah'ın Resûlü'nde güzel bir örnek vardır.” (Ahzab Suresi, 21)

Bu yazı dizisinin bir amacı da Peygamberimiz (sav)'i birçok yönüyle tanıtmak, onun Kuran’da övülen ahlakını örnek alan insanlardan oluşan bir topluluğun ne kadar üstün özelliklere ve güzelliklere sahip olacağını göstererek, Allah’ın izniyle insanları Peygamberimiz (sav)'in titizlikle uyduğu İslam ahlakına özendirmektir.

Peygamber Efendimiz (sav)’de Tecelli Eden Yaratılış Güzellikleri
Peygamber Efendimiz (sav)’in Ashabı, bu kutlu insanın dış görünümünün güzelliği ve görenleri hayran bırakan heybetinden nuruna ve duruşundan gülüşüne kadar Allah'ın onda tecelli ettirdiği çeşitli güzellikler hakkında pek çok detay aktarmışlardır. Sayıca oldukça kalabalık olan sahabeler, bu güzellikler hakkında birçok farklı detay vermiş, Peygamber Efendimiz (sav)’le aynı dönemde yaşamamış olan Müslümanlara Allah'ın Resulünü birçok yönüyle tanıtmışlardır. Bazı sahabeler onu genel özellikleriyle tarif ederken, diğerleri uzun ve detaylı anlatımlarda bulunmuşlardır. Bu anlatımlardan bazıları şu şekildedir:

Peygamber Efendimiz (sav)’in Dış Görünümü ve Güzelliği
Sahabeleri Peygamberimiz (sav)'in güzelliğini şöyle anlatıyorlardı:
"Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem çok yakışıklı idi. Mübarek yüzü ayın on dördündeki dolunay gibi parlardı... Burnu gayet güzel idi... Gür sakallı, iri gözlü, düz yanaklı idi. Ağzı geniş, dişleri inci gibi parlaktı... Boynu sanki bir gümüş hüzmesi idi... İki omuzu arası geniş, omuz kemik başları kalın idi..." (Büyük Hadis Külliyatı, Cem'ul-fevaid min Cami'il-usul ve Mecma'iz-zevaid, İmam Muhammed Bin Muhammed bin Süleyman er-Rudani, 5. cilt, İz Yayıncılık, s. 31)

"Resulullah (sav) beyaz, güzel ve mutedil (yavaş ve mülayim, itidalli) idiler." (Hz. Ebu Tufeyl (ra),G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 519/1)

Enes b. Malik (ra) anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz (sav) orta boylu idi; uzun da değildi, kısa da değildi; hoş bir görünüşü vardı. Saçı ise ne kıvırcık, ne de düzdü. Mübarek (İlahi hayrın bulunduğu şey, bereketlenmiş, çoğalmış, hayırlı, uğurlu) yüzlerinin rengi ise nurani beyazdı." (Et-Tirmizi İmam Ebu İ'sa Muhammed, Şemail-i Şerife, 2. cilt, Hilal Yayınları, Ankara, 1976, s. 7-8)

Hz. Hasan (ra) naklediyor:
"Resulullah Efendimiz (sav), yaradılıştan heybetli ve muhteşemdi. Saçları kıvırcık ile düz arası idi; şayet kendiliğinden ikiye ayrılmışlarsa onları başının iki yanına salar, değilse ayırmazlardı. Uzattıkları takdirde saçları kulak yumuşaklarını geçerdi. Peygamber Efendimiz (sav)’in rengi, ezher'ul-levn (pek beyaz ve parlak renk) idi, yani nurani beyazdı. Alnı açıktı. Kaşları; hilal gibi, gür ve birbirine yakındı. Boynu, saf mermerden meydana gelen heykellerin boynu gibi gümüş berraklığında idi. Vücudunun bütün azaları birbiri ile uyumlu olup yakışıklı bir yapıya sahipti..." (a.g.e., s. 18-22-23)

Bera b. Azib (ra) anlatıyor:
"… Resullullah Efendimiz (sav)’den daha güzel birini görmedim..." (Sünen-i Tirmizi Tercümesi, Çeviren: Osman Zeki Mollamehmetoğlu, Yunus Emre Yayınevi, İstanbul, IV.cilt, s. 210)

"Efendimiz (sav) beyaza pembe karışık renkte idi. Gözleri siyah, kirpikleri sık ve uzun idi." (Hz. Ali (ra), G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 2. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, s. 519/4)

Peygamber Efendimiz (sav)’in hicret yolculuğu sırasında çadırını ziyaret ettiği Ümmü Mabed isimli, cömertliği, iffeti ve cesareti ile tanınan biri, Peygamber Efendimiz (sav)’i tanımamıştır. Ancak Peygamberimiz (sav)'i anlatılanlardan tanıyan eşine, onu şöyle tarif etmiştir:

"Aydın yüzlü ve güzel yaradılışlı idi; zayıf ve ince de değildi. Gözlerinin siyahı ve beyazı birbirinden iyice ayrılmıştı. Saçı ile kirpik ve bıyıkları gümrahtı (bol, gür). Sesi kalındı. Sustuğu zaman vakarlı (ağırbaşlılık, halim ve heybetli oluş), konuştuğu zaman da heybetli idi. Uzaktan bakıldığında insanların en güzeli ve en sevimlisi görünümündeydi; yakından bakıldığında da tatlı ve hoş bir görünüşü vardı. Çok tatlı konuşuyordu. Orta boylu idi; bakan kimse ne kısa ne de uzun olduğunu hissederdi. Üç kişinin arasında en güzel görüneni ve nur yüzlü olanıydı. Arkadaşları, ortalarına almış durumda hep onu dinlerler; buyurduğu zaman da hemen buyruğunu yerine getirirlerdi. Konuşması tok ve kararlı idi."

(Prof. Dr. Ali Yardım, Peygamberimizin Şemaili, Damla Yayınevi, 3 Baskı, İstanbul, 1998)


Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 22:23
Sen sadece aynasin...
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Mart 2012       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hz. Muhammed (s) denildiğinde, insanların zihinlerinde genellikle, ulaşılmaz bir kutsallık halesiyle çevreli, bütün yaşamı olağanüstülükle ve mucizelerle dolu, taklit edilemez, yaşadığı gibi yaşanılamaz bir ulu kişilik canlanır.

Bu düşüncede elbette bir doğruluk payı vardır... Çünkü O, çok üstün, çok başarılı, çok ahlaklı, karizmatik ve tarihsel bir kişilik olmanın ötesinde bir varlıktır.

Hz. Muhammed (s), Allah ile insanlar arasında elçilik yapan o özel insanların sonuncusudur.
Fakat unutulmaması gereken bir gerçek vardır: O bir insandır. İnsanların kendilerini son derece rahat ve huzurlu hissedecekleri bir din getirmiş, onlara ruhbanlık içermeyen bir yaşama biçimi öğretmiştir. Dini ve sünneti her insanın kendi yaşamına kolayca uyarlacağı bir "sade" liğe sahiptir.

Bir İnsan Olarak Hz.Muhammed (s)’in Alçakgönüllüğü
Hz.Muhammed, kendi yaşamındaki peygamberlik çizgisinin zirvesine ulaştığı günlerde bile 15 yaşında genç bir çoban iken sahip olduğu alçakgönüllüğü korumasını bilmiştir. Bu alçakgönüllülük tam bir doğallıkla çevrelenmiştir. Bazı karizmatik kişilerde görünen, alçakgönüllülük perdesi altında aslında alkış ve takdir toplamaya dönük, bir riyakarlık yatırımına dönüşmemiştir.

O, övülmekten samimi bir rahatsızlık duyardı... Kendi devesini kendi tımar eder. Kişisel işlerini, hiç kimseye buyurmaz, yük olmak istemezdi. Vefat ederken geriye kalan 7 gümüşlük nakit varlığının 5 gümüşünü Medine’nin fakir ailelerine sadaka olarak dağıttı. Bu Açıdan bakıldığında, Onun yaşam prensibi "İnsanlar arasında, insanlardan bir insan olarak yaşamaktır"tır.

Bir İnsan Olarak Hz.Muhammed (s)’in Liderliği
Amerikalı araştırmacı-yazar Michael Hurt 1982 de yayınladığı ve insanlık tarihinin en önemli yüz kişiliğini konu alan yapıtı " En Etkin Yüz"de birinci sırayı Hz.Muhammed’e (s) ayırır.
Bu tespit, onun peygamberliğini kabul etmeyen birinin, buna rağmen, onu dünyanın gelmiş geçmiş en etkin önderi olarak gördüğünün ifadesidir.

Evet, "lider, önder, büyük insan" vb. isimlerle anlatılan ve üstün karizmaları oluşturan pozitif değerlerin bütününün Hz.Muhammed’de (s) ideal kıvama sahip olduğu, hayatını incelemiş olan dost-düşman herkesin ortak yargısıdır...

Sahip olduğu devlet erkini, kesinlikle kişisel bir çıkarını gerçekleştirme peşinde kullanmaması onun en öneli meziyetlerindendir.

Toplum içinde yapılan yanlış ve çirkin davranışları, suçluyu deşifre edip de daha fazla suça itmeden, kalabalığın içinde ve " Bazıları" gibi soyut ifadelerle uyarması, erk sahibi biri için ne güzel bir inceliktir.

Hz.Muhammed (s) inananlar için en büyük kul ve en büyük peygamber, -inanmayanlar da dahil- onu tanıyan herkes için de en büyük insan ve en büyük liderdir....

Bir İnsan Olarak Hz.Muhammed’in (s) Zekiliği
Beş peygamberlik özelliğinden biri olarak sahip olduğu zeka, sağ duyuyla ve vicdan dengelenmiş ideal bir durumu gösterir..
Aristo " bir insanı akıl yönünden eğitip de ahlak yönünden ihmal ediyorsanız toplumun başına bela hazırlıyorsunuz demektir" der. Bir çok üstün zeka sahipleri, bu özellikleri başka insani ve olumlu değerlerle dengelemediği için çevrelerinin, toplumlarının hatta bütün insanlığın başına bela olmuş, bir çok felaketler yaşanmasına yol açmıştır.

Hz.Muhammed dengenin tam zirvesinde durmaktadır...
Üstün zekasını en küçük bir kötüye kullanım, kişisel çıkar ve aşırılık uğruna hayatında bir kez olsun kullanmamıştır. Tam aksine peygamberlik öncesi hayatında bile Mekke toplumu içinde ‘el-emin’, ‘güvenilir’ ünvanıyla çağırılmaktadır....
Bütün hayatı boyunca en zor görünen sorunları çözerken dahi rahat, sakin ve doğal bir tavra sahip olmuştur. Ve en zor sorunları sükunet ve kararlılıkla çözmüştür..

Bir İnsan Olarak Hz.Muhammed’in (s) Şefkati
İçine doğduğu toplum da, uzun söze ne gerek, insanların kendi çocuklarını hiç vicdanları titremeden kendi elleriyle öldürebildikleri bir toplumdur. Hem de yüzlerce kez...
Öyle ki cahiliye Arap toplumunda bu vahşete isyan eden insanlardan bir teki bile gayretleri sonucunda 400 küsur kız çocuğunu öldürmekten kurtarabilmiştir...Vahşet o derece yaygındır...
"Bana aranızdaki zayıfları arayıp bulun, çünkü sizin geçinmeniz, size yardım edilmesi, yalnız aranızda zayıfların bulunması yüzündedir", der.
Son günlerde kalbinin katılaştığından şikayet eden bir arkadaşına, bir yetimin başını okşamasını tavsiye eder...
Varlığıyla, insanlığın bütün olumlu ve üstün değerlerinde bir devrim meydana getiren Hz. Muhammed (s), sergilediği şefkat örnekleriyle de zihinleri ve vicdanları titreterek kendine getirir...

Bir İnsan Olarak Hz.Muhammed (s)’in Cömertliği

Arkadaşları cömertliğini, "Denizin Dalgalarına" benzeterek anlatırlar.
Sadece bu özelliğiyle gerçekten peygamber olduğuna kanaat getirerek, Müslümanlığı kabul edenler olmuştur. Başka ihtiyaç sahiplerini kendine tercih ederken bir kez bile tereddüt ettiğine dair bir örnek bilmiyoruz.
Abdullah oğlu Cabir bu özelliğini " Kendisinden bir şey istenip de "Hayır" dediği görülmemiştir, diyerek anlatır.
Kendi de "Uhud dağı altınım olsa , üç günden fazla elimde tutmaz, hepsini dağıtırdım" demektedir. Onun bütün yaşamı, bu iddianın ciddiyetini kanıtlayan örneklerle doludur...

Bir İnsan Olarak Hz.Muhammed’in (s) Hoşgörüsü

Amcasının katilini bağışlar. Yardımlarını istemek üzere gittiği halde kendisine taş ve tükürük yağmuruyla karşılayan Taiflileri de bağışlar...
Eline her türlü fırsat geçtiğinde bile intikamdan uzak duruşu, bağışlaması ve hoşgörüsüyle de ayrı bir insanlık zirvesinde durmaktadır...
Müslüman toplumuna bu kültürü, İslam tarihine bu karakteri kazandıran temel dinamik Hz.Muhammedin söz ve davranışlarıyla gerçekleştirip, öğrettiği " hoşgörü devrimi" dir...

Bir İnsan Olarak Hz.Muhammed’in (s) Cesareti
O, cesurdu.... Hz.Ali " Biz savaş kızıştığında gözler öfkeden kıpkırmızı kesildiğinde onun arkasına sığınırdık" demektedir...
Bir başkası ise " Savaşta en cesur olanımız, Hz.Muhammed (s) ile aynı hizada duranımızdır" der..
Savaşa gidecek gönüllüler yazılmaya başladığında hiç değişmeyen bir adet vardır. Onun ismi daima ilk sırada olur...
Fakat cesareti hiç bir zaman, galibin zulmüne dönüşmez... Düşmanını yenince affeder...

Bir İnsan Olarak Hz.Muhammed’in (s) Vefası

Vefasıyla, sevenlerinin sevgisini hayranlığa, düşmanlarının kinini ise ‘takdir etmeye’ dönüştürmüştür... Bütün kişilik özellikleri gibi vefası da yapay ve yüzeysel değil, içten ve derindir..

Medine’ye hicret edeceği gece en büyük kaygısı canı değil; Mekkelilerin " Emin" bilerek kendisine emanet bırakmış oldukları değerli mallarını tastamam sahiplerine iade edebilme korkusudur... Bu sebeple Hz.Ali onun yatağında geceler... Ertesi gün malları sahiplerine dağıtır...

Ayrıca bir insan olarak Hz.Muhammed (s), babalığıyla, şakacılığıyla, hayvanseverliğiyle, nazikliğiyle en mükemmel,en büyük ve en güzel örnek bir insandır.

Onu anlamadıkça, sevmedikçe ve hayat bahşeden prensiplerini kendisine rehber edinmedikçe de insanlığın sıkıntılardan ve buhranlardan kurtulması mümkün değildir......

İnsanlık Ona Muhtaçtır......!
Cehaletin de, yoksulluğun da çözümü Hz. Muhammed’dedir. Salat ve selam olsun ona…
Not: Yazarı bilinmeyen bu metin, Dr. Ali Kuzudişli tarafından yeniden düzenlenmiştir.
E.Furkan Özdemir
Son düzenleyen Safi; 24 Ekim 2016 22:08

Benzer Konular

13 Aralık 2012 / Ziyaretçi Cevaplanmış
8 Mart 2016 / ..... Cevaplanmış
23 Şubat 2014 / misafir Cevaplanmış
8 Kasım 2010 / Ziyaretçi Cevaplanmış
5 Ekim 2013 / Misafir Soru-Cevap