Arama

Atasözlerinin hikayeleri nasıldır?

Güncelleme: 22 Mart 2015 Gösterim: 45.769 Cevap: 24
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Nisan 2011       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yardım ederseniz sevinirim
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2011       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR ATASÖZÜNÜN HİKAYESİ, ORTAYA ÇIKIŞI

Sponsorlu Bağlantılar


Bir gün Nasrettin Hoca pazara giderken çocuklar etrafını almışlar. Hepsi birer düdük ısmarlamış, ama para veren olmamış.



Hoca çocukların tümüne olumlu cevap vermiş:



- Peki, olur...



Çocuklardan yalnız biri, elinde para olduğu halde, Hoca'ya şunları söylemiş:



- Şu parayla bana bir düdük getirir misin?



Hoca akşama doğru pazardan dönmüş. Yolunu bekleyen çocuklar hemen



Hoca'nın etrafını sararak düdüklerini istemişler.



Nasrettin Hoca, cebinden bir düdük çıkarıp kendisine para veren çocuğa uzatmış.



Ötekileri bağırmaya başlamışlar:



- Ya bizim düdükler nerede?



Hoca'nın cevabı kısa ve anlamlı olmuş:

- Parayı veren düdüğü çalar.

LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ ATASÖZÜNÜN HİKÂYESİ, ORTAYA ÇIKIŞI



Lafla peynir gemisi yürümez: sadece konuşmak, dayanağı olmadan gerçekleştirilemeyecek sözler vermek anlamında kullanılan bir deyimdir. Hikâyesi ise şöyledir;



Rivayete göre bir zamanlar İstanbul’da, Edirneli Aksi Yusuf adında bir peynir tüccarı var imiş. Madrabaz ve cimri birisi olup Trakya'dan getirttiği peynirleri İstanbul'da satar, artanını da deniz yoluyla İzmir'e gönderirmiş. İzmir'de peynir fiyatları yükseldikçe elinde ne kadar mal varsa gemilere yükletir ama navlunu peşin vermek istemeyerek, kaptanları yalanlarıyla oyalar durur, "Hele peynirler sağ salim varsın, istediğin parayı fazla fazla veririm," diye vaatlerde bulunurmuş. Birkaç kez aldanan tüccar gemi kaptanlarından birisi, yine İzmir'e doğru yola çıkmak üzere iken diklenmiş:



-Efendi tayfalarıma para ödeyeceğim. Geminin kalkması için masarifim var. Navlunu peşin ödemezsen Sarayburnu'nu bile dönmem.



Aksi Yusuf her zamanki gibi,



-Hele peynirler salimen varsın... Demeye başlar başlamaz gemici.



-Efendi, lafla peynir gemisi yürümez. Buna kömür lazım, yağ lazım.



Aksi Yusuf parayı ödemiş. O gün akşama kadar şu bir tek cümleyi sayıklayıp durmuş.



-Lafla peynir gemisi yürümez. vee deyim günümüze kadar ulaşmış




ATI ALAN ÜSKÜDARI GEÇTİ. ATASÖZÜNÜN HİKAYESİ, ORTAYA ÇIKIŞI



Zamanında Bolu beyine baş kaldıran Köroğlu'nun dillerde yağız mı yağız atı çalınır. Bütün civarı arar tarar yok. Bir kimse birde İstanbul'daki pazarları dolaş der. İstanbul’da pazarları dolaşırken atına rastlar.



Pazar sahibine şu ata bir bineyim hele der. Pazarcıda buyur der.



Eski sahibinin kokusunu alan at şahlanıp, dörtnala oradan uzaklaşır.

Ah evlat! Atı alan Üsküdarı geçti.



O kör oğluydu, atın gerçek sahibi...
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Şubat 2012       Mesaj #3
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
ATI ALAN ÜSKÜDARI GEÇTİ. ATASÖZÜNÜN HİKAYESİ, ORTAYA ÇIKIŞI

Zamanında Bolu beyine baş kaldıran Köroğlu'nun dillerde yağız mı yağız atı çalınır.bütün civarı arar tarar yok.bir kimse birde İstanbul'daki pazarları dolaş der.İstanbulda pazarları dolaşırken atına rastlar.
Pazar sahibine şu ata bir bineyim hele der.pazarcıda buyur der .

Eski sahibinin kokusunu alan at şahlanıp,dört nala ordan uzaklaşır.
Dövünen pazarcıya ihtiyarın biri gelip ,
Ah evlat! Atı alan üsküdarı geçti.
O köroğluydu ,atın gerçek sahibi...
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Şubat 2012       Mesaj #4
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
ÇIKAR AĞZINDAKİ BAKLAYI ATASÖZÜNÜN HİKAYESİ, ORTAYA ÇIKIŞI

“Zamanında çok küfürbaz bir adam yaşarmış. Sonunda kendine yakıştırılan küfürbazlık ününe dayanamaz duruma gelmiş. Soluğu bir bilgenin yanında almış, ondan akıl danışmış.

‘Her kızdığım konu karşısında küfretmek huyumdan kurtulmak istiyorum’ demiş. Adamın içtenliğini görünce bilge ona yardımcı olmaya karar vermiş. Bakkaldan bir avuç bakla tanesi getirtmiş ve bunları ‘küfürbazlık’tan kurtulmak isteyen adamın avucunun içine koydu.

‘Şimdi bu bakla tanelerini al, birini dilinin altına, ötekilerini cebine koy’ demiş. ‘Konuşmak istediğin zaman bakla diline takılacak, sen de küfürden kurtulma isteğini anımsayıp o anda söyleyeceğin küfürden vazgeçeceksin. Bakla ağzında ıslanıp da erimeye başlayacak olursa cebinden yeni bir bakla çıkakrırsın, dilinin altına onu yerleştirirsin.’

“Adamcağız bilgenin dediğini yapmış. Bu ara da bilgenin yanından da ayrılmamaya çalışıyormuş. Yağmurlu bir günde birlikte bir sokaktan geçerlerken bir evin penceresi hızla açılmış ve genç bir kız başını uzatmış, seslenmiş:

‘Bilge efendi, biraz durur musun?’ demiş ve pencereyi kapatmış. Bilge söyleneni yapmış ama sicim gibi yağan yağmur altında iliklerine değin ıslanmış. Sığınacak bir saçak altı da yoktur. Üstelik niçin durdurulduğunu henüz bilmemektedir ve kız da pencereden kaybolmuştur. Bir ara evin kapısına varıp kızın ne istediğini sormak geçmiş içinden fakat tam kapıya yöneleceği sırada kız tekrar pencerede görünmüş ve aynı isteğini yinelemiş:



‘Bilge efendi, lütfen birkaç dakika daha bekler misiniz...’



“Bilge içinden öfkelenmiş ama kızın isteğini de yerine getirmiş. Fakat yanındaki ‘eski’ küfürbaz adam, kendini zor tutuyormuş. Bu arada yağmurun şiddeti gittikçe artıyor, bilge de, adam da, vıcık vıcık ıslanıyorlarmış.


Bir süre sonra pencere açılmış ve kız yine seslenmiş

‘Gidebilirsiniz artık!..’ demiş.

Bilge bu durumu çok merak etmiş ve sormuş:

‘İyi de evladım bir şey yoksa bu yağmurun altında bizi niçin beklettin?’

“Penceredeki kız, bu soruyu pek umursamamış:

‘Efendim, sizi elbette bir nedeni olmadan bekletmiş değilim’ demiş ve bekletme nedenini şöyle açıklamış:



‘Tavuklarımızı kuluçkaya yatırıyorduk. Yumurtaları tavuğun altına koyarken bir kavuklunun tepesine bakılırsa piliçler de tepeli olur, horoz çıkarmış. Annem sizi sokaktan geçerken görünce hemen yumurtaları kuluçkaya koydu ve yumurtaları tavuğun altına yerleştirene değin sizin pencerenin önünden ayrılmamanızı istedi.’

“Saygısızlığın böylesi karşısında bilgenin de tepesinin tası atmış. Yanındaki ‘eski’ küfürbaza dönmüş ve şöyle demiş:
‘Hak ettiler bu ana kız’ demiş. ‘Çıkar ağzından baklayı!..’"
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Şubat 2012       Mesaj #5
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
DİMYAT'A PİRİNCE GİDERKEN EVDEKİ BULGURDAN OLMAK ATASÖZÜNÜN HİKAYESİ, ORTAYA ÇIKIŞI

Dimyat Mısır'da, Süveyş Kanalı ağzında ve Portsait yakınlarında bir iskeledir. Eskiden Mısır'ın meşhur pirinçleri, ince hasırdan örülmüş torbalar içinde buradan Türkiye gelirdi.

Dimyat'a pirinç almak için giden bir Türk tüccarının bindiği gemi Akdenizde Arap Korsanları tarafından soyulmuş ve adamcağızın kemerindeki bütün altınlarını almışlar.

Binbir müşkilat içinde Türkiye'ye dönen pirinç tüccarı o yıl iflas etmek durumuna düşmüş. İstanbul'dan kalkmış, memleketi olan Karaman'a gitmiş. O sene tarlasından kalkan buğdayları da bulgur tüccarlarına sattığından, kendi ev halkı kışın bulgursuz kalmışlar. "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak" sözünün aslı buradan kalmıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Şubat 2012       Mesaj #6
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
LAFLA PEYNİR GEMİSİ YÜRÜMEZ ATASÖZÜNÜN HİKAYESİ, ORTAYA ÇIKIŞI

Lafla peynir gemisi yürümez: sadece konuşmak, dayanağı olmadan gerçekleştirilemeyecek sözler vermek anlamında kullanılan bir deyimdir. hikeyesi ise şöyledir;

Rivayete göre bir zamanlar İsatnbul'da, Edirneli Aksi Yusuf adında bir peynir tüccarı var imiş. Madrabaz ve cimri birisi olup Trakya'dan getirttiği peynirleri İstanbul'da satar, artanını da deniz yoluyla İzmir'e gönderirmiş. İzmir'de peynir fiyatları yükseldikçe elinde ne kadar mal varsa gemilere yükletir ama navlunu peşin vermek istemeyerek, kaptanları yalanlarıyla oyalar durur, "Hele peynirler sağ salim varsın, istediğin parayı fazlafazla veririm," diye vaatlerde bulunurmuş. Birkaç kez aldanan tüccar gemi kaptanlarından birisi, yine İzmir'e doğru yola çıkmak üzere iken diklenmiş:


-Efendi tayfalarıma para ödeyeceğim. Geminin kalkması için masarifim var. Navlunu peşin ödemezsen Sarayburnu'nu bile dönmem

Aksi Yusuf her zamanki gibi,

-Hele peynirler salimen varsın... demeye başlar başlamaz gemici.

-Efendi, lafla peynir gemisi yürümez. Buna kömür lazım, yağ lazım.

Aksi Yusuf parayı ödemiş. O gün akşama kadar şu bir tek cümleyi sayıklayıp durmuş.

-Lafla peynir gemisi yürümez .vee deyim günümüze kadar ulaşmış
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Şubat 2012       Mesaj #7
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR ATASÖZÜNÜN HİKAYESİ, ORTAYA ÇIKIŞI

Bir gün Nasrettin Hoca pazara giderken çocuklar etrafını almışlar. Hepsi birer düdük ısmarlamış, ama para veren olmamış.

Hoca çocukların tümüne olumlu cevap vermiş:

- Peki, olur...

Çocuklardan yalnız biri, elinde para olduğu halde, Hoca'ya şunları söylemiş:

- Şu parayla bana bir düdük getirir misin ?

Hoca akşama doğru pazardan dönmüş. Yolunu bekleyen çocuklar hemen

Hoca'nın etrafını sararak düdüklerini istemişler.
Nasrettin Hoca, cebinden bir düdük çıkarıp kendisine para veren çocuğa uzatmış.

Ötekileri bağırmaya başlamışlar:

- Ya bizim düdükler nerede ?
Hoca'nın cevabı kısa ve anlamlı olmuş:

- Parayı veren düdüğü çalar.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Şubat 2012       Mesaj #8
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Kel başa şimşir tarak

Şimşir sözcüğü, kılıç anlamına gelir. Deyimde kullanılan şimşir sözünün aslı çok sert ve dayanıklı olduğundan, tarak, cetvel v.b. yapımında kullanılan 'şimşir' ağacından gelmektedir.

Eskiden zengin bir aile, kızlarını gelin ediyorlarmış. Oğlan evine, adet olduğu üzere, bohça bohça hediyeler gitmiş. Kayınvalide, iki görümce ve eltilere, yaş ve aile içindeki durumlarına göre; altın, gümüş kaplamalı, fil dişi ve şimşir taraklar, diğer armağanlarla birlikte verilmiş.
Küçük elti ağır ve ateşli bir hastalık geçirdiğinden saçları dökülmüş. Aile içindekilerden başka kimsenin, kadıncağızın kelliğinden haberi yokmuş.

Kendisine verile verile şimşir tarak verilmesi, küçük eltinin çok canını sıkmış. Kelliğini unutup, armağanları getiren kadına sızlanmış:
"Herkese altın, gümüş tarak, bana da şimşir öyle mi? Yemi gelin, daha bu eve adımını atmadan benimle uğraşmaya başladı..." Oğlan anası gelininin bu hareketinden utanmış ve üzüntü duymuş. O kızgınlıkla çıkışmış: "Senin ki gibi kel başa, şimşir tarak çok bile" deyivermiş.

Bu atasözü, yoksul, ya da durumu kötü bir kişinin, vaziyetine uymayan, pahalı, gereksiz şeyler almaya kalkması gibi durumlarda kullanılır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Şubat 2012       Mesaj #9
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Zurnada peşrev olmaz

Davul ile zurnayı musikiden saymayan ve küçük gören bir sonradan görme İstanbul' lu, Edirne' de bir düğüne davet edilmiş. Yemekten sonra açık havada yapılan oyun ve eğlenceler sırasında bu hatırlı davetliye, zurnazen başı yaklaşarak sormuş:

-Çalmamızı arzu ettiğiniz herhangi bir parça var mı?
Ukala adam, dudak bükmüş:

-Ayol, kala kala zurnaya mı kaldık. Bunun peşrevi olmaz. Ne nota bilirsiniz ki siz, ne de beste. Sizin çaldıklarınızı ben dinleyemem. İyisi mi, kendiniz çalın oynayın.

Zurnazen, bu hakaretleri pek içerlemiş. "Görürsün sen efendi" diyerek, en kabiliyetli yamaklarını etrafına toplayıp başlamış çalmaya.
O çalar, etrafındakiler söylermiş. Ne Itri' si kalmış çalmadık, ne Dede Efendi' si. Sonradan görme bey, ağzı bir karış açık onları uzun uzun dinlemiş. Adamlar, bir besteden bir besteye, bir makamdan bir makama geçtikçe, o da renkten renge geçmiş.

Bu deyim, hikayedeki anlamının dışında, "insanın kaderini zorlamamasını, ne çıkarsa bahtına razı olması gerektiğini anlatmak için kullanılır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
In science we trust.
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
3 Şubat 2012       Mesaj #10
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Yanlış hesap, Bağdattan döner.

İstanbul kapalı çarşıya kervanlar gelir.Tüccarların siparişleri kumaş,kürk,baharat neyse dağıtılır.Daha sonra tüccarlardan paraları tahsil edilirmiş.
Yine bir alış veriş sonrasında, tüccarın biri hesap yaparken dört işlem hilleri ile kervancıyı 400-500 altın içerde bırakır.
Hesaptaki yanlışlığı anlayamayan kervancı Bağdat –Hicaz ve Mısıra seferine çıkar.

Tüccarda, şimdi bu Mısırdan altı-yedi ayda zor döner.bende bu parayı işletirim. diye düşünür.

Kervancı yol uzun ,zaman bol bütün hesapları tekrar tekrar inceler.
Tüccarın yaptığı hileyi anlar.Kervan Bağdat’a girmek üzereyken,kervanı oğlu vv güvendiği bir kişiye emnet eder,
-Siz beni Bağdatta bekleyin. der.
İyi bir Arap atı alıp dört nala İstanbula dönmeye başlar.

Yolda, bu adam bu parayı hemen öyle vermez diye düşünüp bir plan kurar.İstanbuldaki dostlarında plan için yardım ister.

Ertesi gün tüccarın dükkanına iki kadın gelir.
Tüccara ,
-Sorup soruşturduk bu civarda en dürüst ,en güvenilir kişi sizmişsiniz.Biz Hicaza gideceğiz.Size bu iki çantayı emanet etmek istiyoruz.derler.

Çantaları açıp tüccara gösterirler.Çantaların için inci.altın,pırlanta envayi çeşit müccevher.

-Olurda gelemezsek bunlar size helali hoş olsun.bize bir dua okutur,belki bir hayrat yaptırırsın.derler.

Bunları duyan tüccar sevinçten uçar.Kadınları hürmet ,ziyafet.
Bu sırada kervancı içeri girer,
Bunu gören tüccar ,daha kervancı lafa başlamadan ,
-Yahu hoşgeldin.bizim hesapta bir yanlışlık olmuş .paralarını ayırdım.Çocuklarada tenbihledim,eğer ölürsem kervancının parasının mutlaka verin.Ben kul hakkı yemem kardeşim. der.

Parayı hemen verir.
Bu sırada kadınlar, –Biz bu sene gitmekten vazgeçtik .Kısmetse seneye !.deyip dükkan
çıkarlar.

Oyuna geldiğini anlayan tüccar ,kervancıının peşinden koşup ,
-hani sen Mısır'a gidecektin .yaktın beni! diye bağırır.
Atına binen kervancı,
-yanlış hesap adamı Bağdattan döndürür der ve yoluna gider.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
In science we trust.

Benzer Konular

8 Ekim 2015 / kompetankedi Sanat
3 Nisan 2015 / Caner121321 Soru-Cevap
15 Haziran 2013 / toxic91 Sanat
18 Aralık 2015 / Misafir Cevaplanmış