Arama

Fiil çatısı ile ilgili çözümlü metin örnekleri verir misiniz?

Güncelleme: 2 Ocak 2014 Gösterim: 14.038 Cevap: 6
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Nisan 2011       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
fiil catı ıle ılgılı cozm lu metın warmı
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Nisan 2011       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
yok mu odev ;S
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ocak 2012       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
herşey birgün içinde başlamıştı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Ocak 2012       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Fiilde Çatıya Örnekler Verir misiniz?
KAPTAN - avatarı
KAPTAN
Ziyaretçi
11 Mart 2012       Mesaj #5
KAPTAN - avatarı
Ziyaretçi
Fiillerde Çatı

Fiillerin özne. nesne alıp almamasına ya da öznenin eylemden etkilenmesi ya da birden fazla öznenin aynı işi karşılıklı olarak yapması esasına göre gösterdiği özelliklere çatı denilir.
1. Öznesi belli olan fiillere "etken", öznesi
belli olmayan fiillere de "edilgen" fiil adı ve-
rilir.
:: Ali sokak kapısını açtı (etken).
* Çiçekler rüzgâr yüzünden kırıldı (edilgen).
2. Nesne alan fiillere "geçişli"; nesne alma-
yan fiillere de "geçişsiz" fiil adı verilir.
*Çocuk çantasını açıyor (geçişli).
*Babam çarşıdan geldi (geçişsiz).
3. Öznenin yaptığı eylemden gene kendisi-
nin etkilendiğini gösteren fiillere "dönüşlü fi-
il" adı verilir.
* Sevim sabahleyin yıkandı (dönüşlü).
4. Birden fazla öznenin aynı işi birlikte ve
karşılıklı yaptığını bildiren fiillere "işteş fiil-
ler" adı verilir.
* Annem ile teyzem görüştüler (işteş).

Fiilimsiler

Fiil kök ve gövdelerinden kendilerine özgü eklerle türeyip eylem anlamı taşımakla birlik­te zaman, tarz ya da kişi almadan isim, sıfat ve bağlaç özelliklerini de taşıyan sözcüklere fiilimsi adı verilir. Fiilimsiler genel olarak bi­leşik cümlelerde, yan cümlecik kurarlar ve bu yan cümleciğin yüklemi (ya da başka bir öğe­si) olurlar.

Fiilimsiler üçe ayrılırlar:1. İsim fiiller (mas­tarlar); 2. Sıfat fiiller (ortaçlar); 3. Bağ fiiller (ulaçlar).İsim fiiller, bir yandan bir eylemin adı. öte yandan yan cümleciğin herhangi bir öğesi olurlar. Fiil kök ya da gövdelerine -mek. -me ve -iş ekleri getirilerek türetilirler: Çalışmak, insana güç katar. Okuma iyi bir uğraştır. Ge-liş-ini hoş karşılamadım.Sıfat fiiller, bir yandan bir ismi niteledikleri için sıfat, eylem anlamı taşıdıkları için de yan cümlecik yüklemi olurlar. Fiil kök ya da göv­delerine -en. -r. -ecek, -miş, -dik. -diği ekleri getirilerek türetilirler: Uçan kuşu gördün mü? Akar çeşme bulmak çok güç. Yazılacak mek­tuplar var. Yıkanmış çamaşırları ütüledim. Bunlar görülmedik şeyler mi? Bildiğiniz kişi­lerle birlikteydik.Bağ fiiller, bir yandan iki sözü birbirine bağladıkları için bağlaç, bir yandan da eylem anlamı taşıdıkları için yan cümlecik yüklemi olurlar. Fiil kök ya da gövdelerine eklenen -ip, -erek. -ken. -meden, -ince. -dikçe gibi pek çok ekle türetilirler: Burada oturup seni bekledim. Hayatımı çalışarak kazanıyorum. Yorulmadan yol aldık. Yaz gelince dinleniyo­ruz. Paramız bittikçe bankadan çekeriz.


---------- Mesaj tarihi 13:41 ---------- Önceki mesaj tarihi 13:39 ----------

Fiil Çatısı

Çekimli bir fiilden oluşan yüklemin nesne ve özneye göre gösterdiği durumlara çatı denir. Bundan hareketle, yüklemin isim soylu sözcüklerden oluştuğu cümlelerde çatının aranmayacağını söyleyebiliriz.

Çatı; yüklemin nesne ve özneyle ilgisi olduğundan, sorularda karşımıza çoğu kez, nesne-yüklem ve özne-yüklem ilişkisi olarak çıkar. Şimdi bunları ayrı ayrı inceleyelim.

NESNE - YÜKLEM İLİŞKİSİ
Fiiller nesne alıp almamalarına göre değişik şekillerde adlandırılır. Bunları dört grupta inceleyebiliriz.

1. Geçişli Fiil: Nesne alabilen fiillerdir. Bir fiilin nesne alıp almadığının nasıl anlaşılacağını cümle öğelerinde “nesne” konusunda işlemiştik. Buna göre, fiil nesne alıyorsa geçişli olacaktır.

Örneğin;

“Etrafı daha iyi görebilmek için ışığı yaktı.” cümlesinde “yaktı” yüklemdir; “o” gizli öznedir. Nesneyi bulmak için “O neyi yaktı?” diye soruyoruz. “ışığı” cevabı geliyor. Öyleyse yüklem nesne almıştır; “yakmak” fiili geçişli bir fiildir.

Fiilin geçişli olması için cümlede mutlaka nesnesinin bulunması gerekmez. Bazen fiil geçişli olduğu halde cümlede nesne kullanılmamış da olabilir.

Örneğin;

“Ahmet mutlaka senden öğrenmiştir.” cümlesinde “öğrenmiştir” yüklemine “Neyi öğrenmiştir?” diye sorduğumuzda cümlede herhangi bir öğenin cevap vermediğini görüyoruz. Ancak biz cümleye “onu” gibi bir nesne ilave edebiliriz. Öyleyse bu cümlenin yüklemi geçişlidir, ancak cümlede nesne yoktur. Böyle cümlelerde bir tür “gizli nesne” nin varlığı söz konusudur. Bu durumun görüldüğü cümleleri daima “onu” sözüyle kontrol edin, çünkü bu söz yalnızca nesne olabilir.


2. Geçişsiz Fiil: Nesne almayan fiillerdir. Bu fiillerin yüklem olduğu cümlelere dışarıdan da herhangi bir nesne getirilemez.

Örneğin;

“Eve dönünce, yorgunluktan, uzandığım yerde uyuyakalmıştım.” cümlesinin yüklemine “Neyi uyuyakalmıştım?” diye sorduğumuzda mantıklı bir soru olmadığını görüyoruz. Çünkü bu fiiil nesne almaz; yani geçişsizdir.

Fiiller değişik eklerle çatı özelliğini değiştirebilir. Bu durumda “oldurganlık, ettirgenlik” durumu ortaya çıkar.



ÖZNE - YÜKLEM İLİŞKİSİ
Öznenin yüklemle ilişkisi beş grupta incelenir.

1. Etken Fiil: Yüklem durumundaki fiilin bildirdiği işi, öznenin kendisi yapıyorsa fiil etkendir.

Örneğin;

“Masanın üzerini güzelce temizledi.”

“Yapan kim?” diye sorduğumuzda yine “o” cevabı geliyor. Yani özne, yüklemin bildirdiği işi kendisi yapmıştır. Öyleyse fiil etkendir.

“Yağmur yağıyor yine ince ince.”

“Taş bu yola nereden düşmüş?”

“Yapraklar gittikçe daha çok sararıyor.”

“Yaşlı kadının elleri bir hayli buruşmuştu. cümlelerinin yüklemleri de etken fiildir.



2. Edilgen Fiil: Fiilin bildirdiği işi özne değil de başkası yapıyorsa, özne bu işten etkileniyorsa, fiil edilgendir. Bu fiiller, etken fiillere “-l-” ve “-n-” eklerinin getirilmesiyle yapılır. Etken fiilin nesnesi olan öğe, fiil edilgen yapıldığında özne durumuna geçer ve bu öznelere “sözde özne” adı verilir. Örneğin etken fiilde örnek verdiğimiz cümleyi edilgen yapalım;

“Masanın üzeri güzelce temizlendi.”cümlesini incelersek; “temizlendi” yüklemdir. “Temizlenen ne?” diye sorduğumuzda “Masanın üzeri” öznesi cevap veriyor. “İşi yapan kim?” diye sorduğumuzda, “başkası” cevabı gelir. Yani işi yapan özne değil başkasıdır. Çünkü masa kendi kendini temizleyemez. Öyleyse fiil edilgendir, öznesi de sözde öznedir.



3. Dönüşlü Fiil: Fiilin bildirdiği işi özne kendi üzerinde yapıyorsa, yani özne hem işi yapan, hem de yaptığı işten etkilenense, bu anlamı veren fiil dönüşlüdür. Dönüşlü fiiller de etken fiillere “-l-” ve “-n-” ekleri getirilerek yapılır.

“Tarağı eline alıp bir süre tarandı.” cümlesinde tarama işini öznenin kendi üzerinde yaptığı bellidir. Dolayısıyla fiil dönüşlüdür.



4. İşteş Fiil: En az iki özne tarafından yapılabilen fiillerdir. Bu fiiller, fiillere “-ş-” eki getirilerek türetilir. Bazı fiiller ise kök olarak “-ş-” ile bitmiştir ve işteş özellik gösterir.

İşteş fiiller işin yapılışına göre iki grupta incelenir.

a. Karşılıklı yapılma bildirir
Yüklem durumundaki fiilin anlamında öznelerin işi birbirlerine karşı yaptıkları görülür.

“Yolda karşılaşınca mutlaka selamlaşırlardı.” cümlesine baktığımızda “selamlaşmak” eyleminin kişilerin karşılıklı yaptıkları bir iş olduğunu görürüz. İki kişi birbirine selam vermiştir.

“Ortadaki elmaları paylaştılar.”

“Boş yere saatlerce tartıştılar.”

“Boksörler çok yaman dövüştüler.” cümlelerindeki yüklemler karşılıklı yapılan işteş fiillerdir.



b. Birlikte yapılma bildirir

Bunlarda özneler işi birbirlerine karşı değil hep birlikte yaparlar. Yani karşıdan bir hareketin olduğu görülmez.

“Çocuklar odaya girer girmez yemeklerin başına üşüştüler.” cümlesinde “üşüşme” işini çocuklar hep birlikte yapmışlardır.

“Kuzular otların arasından meleşiyor.”

“Kuşlar etrafta sevinçle uçuşuyor.

“Çocuklar ağaçların arasında koşuşuyor.” cümlelerindeki yüklemler birlikte yapılma bildiren işteş fiillerdir.

“Okula bu sabah birlikte gittiler.” cümlesinde de yüklem birlikte yapılma bildirir, ancak biz buna işteş diyemeyiz. Çünkü işteş fiiller, önceden de söylemiştik, mutlaka “-ş-” ile bitmelidir.

Yapıca “-ş-” ile biten her fiil elbette işteş değildir.

“Adam genç yaşında dünyayı dolaştı.” cümlesinde yüklem işteş değildir; çünkü karşılıklı ya da birlikte yapılma anlamı yoktur.

Bazı kaynaklarda “nitelikte eşitlik” adıyla işteş sınıfına alınan, oluş bildiren fiiller de vardır.

“Elleri çalışmaktan nasırlaşmış.”

“Görmeyeli bir hayli güzelleşmiş.”

“Pantolonu, yerde oturmaktan kırışmış. cümlelerindeki yüklemler bu türdendir. Ancak bunlarda herhangi bir iş bildirme olmadığından “işteş” mantığına pek uygunluk görülmez. Sorularda da bunun işteş olduğuna dair bir ipucu verilmemiştir.



5. Ettirgen Fiil: Konumuzun başında, nesne-yüklem ilişkisini verirken, ettirgenliğe de değinmiştik. Bu tür fiillerde işi özne bir başkasına yaptırır.

“Oğluna terliklerini getirtti.” cümlesinde getirme işini yapan “oğlu” dur, özne ona işi yapmasını söylemiştir.

“Masayı bir güzel temizletti.”

“Soruyu ablasına çözdürdü.” cümlelerinin yüklemleri de aynı özelliği göstermektedir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Nisan 2012       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
FİİLDE ÇATI İLE İLGİLİ 4SAYFALIK METİNDE BULCAĞIM METİN WERİRMİSNİZ
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ocak 2014       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
çinde fiil çatısı arayabileceğiniz metin yazısı örneği

Yol boyu kavak ağaçları, köprü, yokuş yukarı dar sokak. Sokağın bitiminde kediyi gördüm. Yıkık bahçe duvarından duta tırmandı, oradan da çatıya. Baktım baca tütüyor. Rüzgarla savrulan külrengi, yoğun bir duman. Kedi dumana girdi çıktı, kiremitlerin arasında kayboldu sonra. Bahçe kapısının önünde durdum. Girsem yol bitecek. “Ömür biter yol bitmez” Kentlerin otellerin duvarlarında yazılıydı. Bir geminin beyazında, trenlerin, uçakların alnında. Bekleme odalarında, gar saatlerinde, kamyonların otobüslerin ön camlarında yazılıydı. Ya da tanıdık bir ses hep bu cümleyi fısıldadı kulağıma: “Ömür biter yol bitmez”

Girsem Paris’te Figuier sokağındaki odamın kapısı çalınmayacak biri daha. Ne telefon çalacak ne de Notre dame’in çanları. Gece lambamın ışığına üşüşmeyecek Türkçe sözcükler… Bu sürgün bitecek… Girsem sofada sedirin üzerinde bulacağım seni. Saçların ağarmış, yuvarlak beyaz yüzünde sabır.

-döndün demek.
-döndüm
-sen yokken ağaçlara sokak vurdu, çürüyüp gitti hepsi.
-bizim duta bir şey olmamış ama
-onun hali benim gibi. Devrildi devrilecek.
-yok yok iyisin maşallah ! İyi gördüm seni.
-kocadım artık. Bil ki takatim kalmadı. Bu son olsun!
- …….
-Bir gittin gidiş o gidiş.
- ………
-Nasibini almadın mı hayattan, hala doymadın mı dünyaya?
-……..

Doğru bu son olsun artık. Bir daha gitmem. Bunca yalnız kalacağını, böylesine kocayacağını bilemezdim. İste çürüyüp gidiyor her şey. Ben buradayken de soğuk vururdu ağaçlara. Bahçeyi ayrık otlar kaplar, sarnıcın suyu çekilirdi. Ama simdi ne tuhaf… İlkyaz hiç gelmemiş gibi. Sanki kırkikindiler hiç yağmamış. Toprak kurumuş, cılız yapraklarda belli belirsiz bir ürperme. Rüzgar yağmur getirmiyor anlaşılan. Dallara su yürümüyor.

Ne tuhaf… ev terkedilmiş gibi. Koltuk örtüleri kaldırılmamış, sedirin ustu bir karış toz. Duvardaki musaffa da uzun suredir el değmemiş. Yani başından hiç ayırmadığın çalar saat bile durmuş. Kirli duvarlar, odalar, bahçeye inen merdiven, tahtaboşun sessizliği… her şey her şey bir eski zaman düşünde. Gözlerine uzak bir yalnızlık inmiş.

eğitimYoksun sanki, oturduğun bana baktığın yerde değilsin. Sevecenlikle bakmıyorsun. İlk kez, yıllardır ilk kez pencereden ayırıp oğluna yönelttiğin bakışların donuk, yaşamsız. Biraz gülümsesen duvarların beyazı geri gelecek yine. Saatin tik takları sofayı dolduracak. Sedirin, musafin tozu yok olacak bir anda, dallara su yürüyecek . Ama gülümsemiyorsun.

- Seni çok bekledim. Günler geceler boyu.
- Geldim işte sonunda döndüm.
- Geldin ya, beklediğim sen değilmişsin.

Beklediğin ben değilmişim demek. Doğru sen bir başkasını bekledin. Bahçede dutun gölgesinde dizlerine yatırıp salladığın, gece üzerini örtüp duasını karanlığa üflediğin çocuğu, konuk odasının duvarındaki fotoğrafta gülümseyen delikanlıyı bekledin. Çünkü yakınlarının, özellikle de kocanın ölümünden sonra, onunla yapayalnız kalmıştın bu ahşap evde. Yaşamın, onun yaşamıydı, onun varlığından ibaretti dünyan. Gün onunla başlıyor gece onunla bitiyordu..Oydu yaşadığın. Bir gün ardından bakır maşrapayla su döküp Paris’e yolcu ettiğin delikanlıyı, seni bırakıp giderken sarsılarak ağlayanı bekleyecektin elbet, yıllar sonar Alaaddin’in sihirli lambasından çıkmış gibi karşında beliriveren , sakallı ve yorgun adamı değil.

Bilsen ne acılar, ne yalnızlıklar çekti o adam! Bir kentten bir başkasına savruldu durdu. Dar odalarda, karanlık sokaklarda geçti yaşamı. Bilmediğin, düşünde bile göremeyeceğin dev uçaklara binip okyanuslar aştı, uğultulu kentlerin caddelerinde parklarında dolaştı. Yuvarlak beyaz yüzünün yakınlığını unutmadı ama. Paris’te Marie Köprüsünün altından akıp giden Seine Irmağının bulanık suyunda, Figuier sokağında lambasını yakınca beyaz kağıtlara vuran ışıkta seni gördü. Senin ellerini, yüzünü, geniş alnını. Moskova’da Puşkin alanında kar yağarken sen vardın aklında. New York’ta Gate Village’ın karanlık mahzenlerinden birinde de. Ve hiçbir güneş, Akdeniz’in yakıp kavuran güneşi bile, senin varlığın kadar ısıtamadı içini. Şimdi yıllar sonra karşında dikilen bu yorgun adamın, beklediğin kişi olmadığını söylemekte haklısın. Ama o hep bu anı, döneceği bu günü bekledi. Anla artık.

-Tanımadın mı oğlunu ?. Beklediğin ben değil de bir başkası miydi?
-…….
- döndüm işte. Bu son olsun . Bir daha gidersem yol bitmesin.
-…….

Bahçe kapısının önünde durdum. Girsem ardımdan sımsıkı kapanacak kapı. Merdivenden sofaya çıktığımda Paris bitecek. Işıklı kalabalık bulvarlar, kahveler, güzel kadınlar, her şey, her şey bitecek. Biterse bitsin! Burada bu ahşap evde seninle yaşamanın sakin bir hayat sürmenin zamanı çoktan geldi bile. Evi onarır, bahçeyi düzenleriz. Toprak canlanır, dallara su yürür yeniden. Bakarsın yapraklar da yeşerir. Bir zamanlar gölgesinde uyuduğum dutun kalın iri yaprakları.

Kapıyı açıp bahçeye girdim. Umduğum kadar bakımsız değildi. Her şey eski yerinde: dut ağacı, tas duvar, köşede kullanılmayan sarnıç. Toprak kokusunu içime çekince heyecanım yatıştı biraz. Gövdem rahatlayıp gevşedi. Tam sırasıdır. Simdi çıkmalıyım sofaya, hemen simdi. Kaç yıl oldu .. kaç yıl oldu seni görmeyeli, sofanın tahta döşemesine ayak basmayalı kaç yıl oldu! Gece üzerimi örtmeye gelirken döşeme ayaklarının altında gıcırdardı. Sarsıldığını duyardım evin. Duvarlar, pencere camları titrer, karanlık çoğalırdı. Sen odaya girince ansızın duruverirdi her şey. Karanlık uzaklaşır, yüzünde dünya ışırdı. En derin en güzel uykuyu sen duanı okuyup karanlığa üfledikten sonar değil, bir yaz günü dizlerinde tattığımı söylemeliyim sana . Dutun serin gölgesinde, sarnıç uğuldarken. Şimdiyse yaşadığım kentler uğulduyor içimde. Sana bugün de söylemek isteyip de bir türlü söyleyemediklerimi ilk suçumu ilk cezamı yaşamımdaki tüm “ilk”leri anlatmalıyım. Yanına varıp gördüğüm kentleri tanıdığım kadınları her şeyi bir solukta söylemeliyim.

Bahçede fazla oyalanmadan yukarı çıkıp kapı tokmağını vurduğumda tuhaf bir sessizlik oldu. Bir sure bekledim. Karşılık gelmeyince yeniden çaldım. Yine ses yok. Yumuşak tüylü bir yaratığın ayak bileklerime süründüğünü duyumsadım o anda. Baktım kedi. Kediyi görünce bacadan tüten dumanı anımsadım. Bu kez var gücümle vurdum tokmağı. İçerde bir kıpırdanma oldu. Döşemenin gıcırdadığını duydum. Kapı açıldı. Karşımda başörtülü yaşlı bir kadın.

- Kimi aradınız
- ……..
- Siz Nurhayat hanımın oğlu musunuz yoksa?
- …….

İçeri daldım, sedirin üstü bomboştu.

-ben Nurhayat hanımın komşusuyum. Hacı’nın karısı. Paris’e çektiğimiz telgrafı almadınız demek…! Anneniz sizlere ömür…

Sedire çöktüm. Yıllarca beni beklediğin pencereden vuran ışıkta sofa sessizdi.

Benzer Konular

2 Nisan 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
22 Aralık 2013 / a-135 Soru-Cevap
31 Ocak 2011 / Zampal Soru-Cevap