Arama

Evrendeki bir ölçüyü anlatan yazı örnekleri verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 12 Ekim 2015 Gösterim: 29.911 Cevap: 9
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Eylül 2011       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Din Performans Ödevim İçin Gerekli, Evrendeki Bir ölçüyü Anlatan Yazı Verirmisiniz? Birde Ne Ölçüsü Olduğunu Yazarmısınız Aradım Anlamsız Şeyler Çıktı.
EN İYİ CEVABI ThinkerBeLL verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Din Performans Ödevim İçin Gerekli, Evrendeki Bir ölçüyü Anlatan Yazı Verirmisiniz? Birde Ne Ölçüsü Olduğunu Yazarmısınız Aradım Anlamsız Şeyler Çıktı.

Evrende mükemmel bir düzen ve uyum vardır
Allah evrende yarattığı her varlığı belirli bir ölçü içinde, özenle yaratmıştır. Bu nedenle Allah’ın yarattığı varlıklarda güzellik, ölçü, uyum ve denge vardır. Bu konuda Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar
“Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık” (Kamer suresi, ayet 49)
Ayrıca Allah, evrendeki yarattığı her varlığa yapacağı işe uygun yapı, biçim, özellik ve yetenek vermiş; boş ve yersiz hiçbir şey yaratmamıştır. Bu konuda Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır.
“Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için aya evreler koyan Allah’tır. Allah, bunları boş yere yaratmamıştır. O, ayetlerini düşünen bir toplum için ayrıntılı olarak açıklıyor.” (Yunus suresi, 5)

Evrende mükemmel bir düzenin varlığını nasıl anlarız?

İnsan çevresine baktığı zaman gökyüzünde güneşi, ayı ve yıldızları; yeryüzünde insanları, hayvanları, bitkileri, dağları, denizleri görür. Akıllı ve düşünen bir varlık olan insan; çevresinde bulunan varlıkları gözlemlediği ve düşündüğü zaman, evrende mükemmel bir düzenin var olduğunu anlar.

Kendimize bakalım:
Kendi vücudumuza baktığımızda, bir düzenin olduğunu kolayca görebiliriz. Yüce Allah; insanı el, yüz, ayak, göz gibi organlarıyla en güzel şekilde yaratmıştır. Mükemmel vücudumuzda organlarımız, birbiriyle uyumlu ve düzenli olarak çalışır. Organlarımız arasındaki bu düzenli ve uyumlu çalışma bizim sağlıklı yaşamamızı sağlar. Solunum sistemimizin uyumlu çalışmasıyla rahatça nefes alıp veriyor, sindirim sistemimizin düzenli çalışmasıyla da yediğimiz besinleri sindirebiliyoruz. Yine beynimizin düzenli ve uyumlu çalışmasıyla düşünebiliyor, kavrıyor ve bilgi ediniyoruz. Bilim adamlarının araştırmalarına göre insan beyninde on milyar hücre bulunduğu, bu hücreler arasında sayılamayacak kadar çok haberleşme bağlantılarının bulunduğu tespit edilmiştir. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?” (İnfitar suresi, ayet 7-8)

Yeryüzüne bakalım:
Su döngüsü, yağmurun ve karın oluşumu, toprağın yeşermesi, yeryüzünde yaşamın olması da evrende mükemmel bir düzenin olduğunun en açık delilidir.
Evrende yaşayabilmemiz için ne gerekiyorsa hepsi var. Sonbaharda ağaçlar yapraklarını döküyor, kışın uykuya dalan tabiat, ilkbaharda tekrar canlanıyor. Denizler, göller, akarsular, dağlar, ovalar, çeşit çeşit sebzeler ve meyveler, rengârenk çiçekler yeryüzüne ayrı bir güzellik katmaktadır. Aynı yerde bulunan aynı topraktan beslendikleri halde kokusu, tadı ve rengi aynı olmayan bitkilerin bulunması evrende bir düzenin olduğunu gösterir.
“Yeryüzünde birbirine komşu toprak parçaları, üzüm bağları, ekin tarlaları, hurma ağaçları vardır. Bütün bunlar bir suyla sulanır. Ama tatları birbirinden farklıdır. Bunlarda aklını kullanan kimseler için (Allah’ın varlığını gösteren deliller vardır” (Ra’d suresi ayet 4)

Gökyüzüne bakalım:
Mevsimlerin sürekliliği, gece ile gündüzün birbirini izlemesi, güneş, ay, yıldız ve gezegenlerin kendi yörüngelerinde hareket etmeleri, atmosfer tabakasının kalınlığı, gökyüzünde bir düzeninin olduğunu gösterir. Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesiyle gece ve gündüz, güneşin etrafında dönmesiyle de mevsimler oluşmakta ve bunlar birbirini takip etmektedir. Üstünde yaşadığımız dünya o kadar düzenli dönüyor ki, onun dönüşü ile gece ve gündüzün başlayıp bitme saatlerinde bir saniyelik bir gecikme bile olmuyor. Bulutsuz temiz bir gecede gökyüzüne baktığımız zaman ne kadar yıldız görebileceğimizi hiç düşündünüz mü? Tabi saymakla bitmez ve bunları özel bir araç kullanmaksızın saymak mümkün değildir. Uzayla uğraşan bilim adamları özel bir teknikle yarım milyar yıldız tespit etmişlerdir. Bu ne demektir? Saniyede bir yıldız hesabıyla bunları saymak istersek tam yüz yıl boyunca gecelerimizin tamamını buna ayırmak zorunda kalırız. Ne muhteşem gökyüzü değil mi? Bunlar görünenler. Ya görmediklerimiz?
“Göklerin ve yerin sırrı Allah’a aittir” (Şura suresi ayet 12)
Atmosfer tabakası dünyamızı sarmaktadır. Atmosfer tabakasının katmanları olmasaydı; sağanak halde yağan gök taşları dünyamızı delik deşik ederdi. Filtre edilmemiş güneş ışınları canlıların yaşamına son verirdi. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
“Gökyüzünü de korunmuş tavan yaptık” (Enbiya suresi, ayet 32)
Bütün bunlar evrende bir düzenin olduğunu gösterir.
Aklımızı ve yeteneklerimizi yerinde kullanırsak sezer ve anlarız ki, evrendeki uyumlu işleyiş büyük bir güç tarafından oluşturulmuştur. Bu da bizi, evreni ve evrenin içindekileri yaratan, her şeye çeki düzen veren Allah’tır.

Evrende bir düzenin olmasının bizim için önemi nedir?

Evrende var olan her şeyin belirli bir düzen içinde ve bir amaca bağlı olarak yaratıldığını kavrarız. Bu durum bizim Allah’ın varlığını, birliğini, gücünü kudretini görmemizi sağlar. Çevremizde gördüğümüz bu deliller bizim bilinçli bir mümin haline gelmemize yardımcı olur.
Günlük hayatta, özellikle bir şeyleri iterken karşılaştığımız sürtünmeyi kimi zaman hep zorluk çıkaran bir kuvvet olarak düşünmüşüzdür.
Acaba cisimler ve yüzeyler arasında sürtünme kuvveti bulunmayan bir dünya nasıl olurdu?
Bu durumda kalem elinizden kayacak, kitaplar ve defterler masanın üzerinde duramayıp yere düşeceklerdi. Masa, döşeme üzerinde kayıp köşeye çarpacaktı, kısacası tüm cisimler aynı düzeye gelene kadar her şey kayacak ve yuvarlanacaktı.
Sürtünmesiz bir dünyada, düğümler çözülecek, çiviler ve vidalar yerlerinden çıkacak, arabalar virajlarda dönüş yapamayacak, fren tutmayacaktı, sesler asla kaybolmayacak, bir duvardan ötekine yankılanıp duracaktı.
Evrende düzeni sağlayan tüm bu fizik yasaları, evrenin de içindeki canlılar gibi tasarlanmış olduğunun kanıtlarındandır.
Gerçekte fizik yasaları, sadece Allah'ın yaratmış olduğu düzenin insanlar tarafından yapılan bir açıklamasıdır.
Evrendeki düzeni sağlayan değişmez kuralları Allah yaratmış ve O'nun hakkında düşünüp üstünlüğünü kavramamız ve verdiği nimetlere şükretmemiz için bizlerin hizmetine vermiştir.
Allah'ın yaratmasındaki üstünlük ve düzen ile ilgili daha sayısız örnek verilebilir. Kâinatın var edilmesinden bu yana her şey Allah'ın ilmiyle ve O'nun hâkimiyetinde gerçekleşmiştir.

Ayrıca PDF dosyada verilen açıklamalar da yardımcı olacaktır:

olcuileyaratmak.pdf


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Eylül 2011       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yarına Kadar Sürem Var Lütfen Acil.
Sponsorlu Bağlantılar
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
29 Eylül 2011       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Din Performans Ödevim İçin Gerekli, Evrendeki Bir ölçüyü Anlatan Yazı Verirmisiniz? Birde Ne Ölçüsü Olduğunu Yazarmısınız Aradım Anlamsız Şeyler Çıktı.

Evrende mükemmel bir düzen ve uyum vardır
Allah evrende yarattığı her varlığı belirli bir ölçü içinde, özenle yaratmıştır. Bu nedenle Allah’ın yarattığı varlıklarda güzellik, ölçü, uyum ve denge vardır. Bu konuda Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır.
“Biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık” (Kamer suresi, ayet 49)
Ayrıca Allah, evrendeki yarattığı her varlığa yapacağı işe uygun yapı, biçim, özellik ve yetenek vermiş; boş ve yersiz hiçbir şey yaratmamıştır. Bu konuda Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır.
“Güneşi ışıklı, ayı da parlak kılan, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için aya evreler koyan Allah’tır. Allah, bunları boş yere yaratmamıştır. O, ayetlerini düşünen bir toplum için ayrıntılı olarak açıklıyor.” (Yunus suresi, 5)

Evrende mükemmel bir düzenin varlığını nasıl anlarız?

İnsan çevresine baktığı zaman gökyüzünde güneşi, ayı ve yıldızları; yeryüzünde insanları, hayvanları, bitkileri, dağları, denizleri görür. Akıllı ve düşünen bir varlık olan insan; çevresinde bulunan varlıkları gözlemlediği ve düşündüğü zaman, evrende mükemmel bir düzenin var olduğunu anlar.

Kendimize bakalım:
Kendi vücudumuza baktığımızda, bir düzenin olduğunu kolayca görebiliriz. Yüce Allah; insanı el, yüz, ayak, göz gibi organlarıyla en güzel şekilde yaratmıştır. Mükemmel vücudumuzda organlarımız, birbiriyle uyumlu ve düzenli olarak çalışır. Organlarımız arasındaki bu düzenli ve uyumlu çalışma bizim sağlıklı yaşamamızı sağlar. Solunum sistemimizin uyumlu çalışmasıyla rahatça nefes alıp veriyor, sindirim sistemimizin düzenli çalışmasıyla da yediğimiz besinleri sindirebiliyoruz. Yine beynimizin düzenli ve uyumlu çalışmasıyla düşünebiliyor, kavrıyor ve bilgi ediniyoruz. Bilim adamlarının araştırmalarına göre insan beyninde on milyar hücre bulunduğu, bu hücreler arasında sayılamayacak kadar çok haberleşme bağlantılarının bulunduğu tespit edilmiştir. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
Ey insan! Seni yaratan, şekillendirip ölçülü yapan, dilediği bir biçimde seni oluşturan cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?” (İnfitar suresi, ayet 7-8)

Yeryüzüne bakalım:
Su döngüsü, yağmurun ve karın oluşumu, toprağın yeşermesi, yeryüzünde yaşamın olması da evrende mükemmel bir düzenin olduğunun en açık delilidir.
Evrende yaşayabilmemiz için ne gerekiyorsa hepsi var. Sonbaharda ağaçlar yapraklarını döküyor, kışın uykuya dalan tabiat, ilkbaharda tekrar canlanıyor. Denizler, göller, akarsular, dağlar, ovalar, çeşit çeşit sebzeler ve meyveler, rengârenk çiçekler yeryüzüne ayrı bir güzellik katmaktadır. Aynı yerde bulunan aynı topraktan beslendikleri halde kokusu, tadı ve rengi aynı olmayan bitkilerin bulunması evrende bir düzenin olduğunu gösterir.
“Yeryüzünde birbirine komşu toprak parçaları, üzüm bağları, ekin tarlaları, hurma ağaçları vardır. Bütün bunlar bir suyla sulanır. Ama tatları birbirinden farklıdır. Bunlarda aklını kullanan kimseler için (Allah’ın varlığını gösteren deliller vardır” (Ra’d suresi ayet 4)

Gökyüzüne bakalım:
Mevsimlerin sürekliliği, gece ile gündüzün birbirini izlemesi, güneş, ay, yıldız ve gezegenlerin kendi yörüngelerinde hareket etmeleri, atmosfer tabakasının kalınlığı, gökyüzünde bir düzeninin olduğunu gösterir. Dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesiyle gece ve gündüz, güneşin etrafında dönmesiyle de mevsimler oluşmakta ve bunlar birbirini takip etmektedir. Üstünde yaşadığımız dünya o kadar düzenli dönüyor ki, onun dönüşü ile gece ve gündüzün başlayıp bitme saatlerinde bir saniyelik bir gecikme bile olmuyor. Bulutsuz temiz bir gecede gökyüzüne baktığımız zaman ne kadar yıldız görebileceğimizi hiç düşündünüz mü? Tabi saymakla bitmez ve bunları özel bir araç kullanmaksızın saymak mümkün değildir. Uzayla uğraşan bilim adamları özel bir teknikle yarım milyar yıldız tespit etmişlerdir. Bu ne demektir? Saniyede bir yıldız hesabıyla bunları saymak istersek tam yüz yıl boyunca gecelerimizin tamamını buna ayırmak zorunda kalırız. Ne muhteşem gökyüzü değil mi? Bunlar görünenler. Ya görmediklerimiz?
“Göklerin ve yerin sırrı Allah’a aittir” (Şura suresi ayet 12)
Atmosfer tabakası dünyamızı sarmaktadır. Atmosfer tabakasının katmanları olmasaydı; sağanak halde yağan gök taşları dünyamızı delik deşik ederdi. Filtre edilmemiş güneş ışınları canlıların yaşamına son verirdi. Yüce Allah Kur’an’da şöyle buyurmaktadır:
“Gökyüzünü de korunmuş tavan yaptık” (Enbiya suresi, ayet 32)
Bütün bunlar evrende bir düzenin olduğunu gösterir.
Aklımızı ve yeteneklerimizi yerinde kullanırsak sezer ve anlarız ki, evrendeki uyumlu işleyiş büyük bir güç tarafından oluşturulmuştur. Bu da bizi, evreni ve evrenin içindekileri yaratan, her şeye çeki düzen veren Allah’tır.

Evrende bir düzenin olmasının bizim için önemi nedir?

Evrende var olan her şeyin belirli bir düzen içinde ve bir amaca bağlı olarak yaratıldığını kavrarız. Bu durum bizim Allah’ın varlığını, birliğini, gücünü kudretini görmemizi sağlar. Çevremizde gördüğümüz bu deliller bizim bilinçli bir mümin haline gelmemize yardımcı olur.
Günlük hayatta, özellikle bir şeyleri iterken karşılaştığımız sürtünmeyi kimi zaman hep zorluk çıkaran bir kuvvet olarak düşünmüşüzdür.
Acaba cisimler ve yüzeyler arasında sürtünme kuvveti bulunmayan bir dünya nasıl olurdu?
Bu durumda kalem elinizden kayacak, kitaplar ve defterler masanın üzerinde duramayıp yere düşeceklerdi. Masa, döşeme üzerinde kayıp köşeye çarpacaktı, kısacası tüm cisimler aynı düzeye gelene kadar her şey kayacak ve yuvarlanacaktı.
Sürtünmesiz bir dünyada, düğümler çözülecek, çiviler ve vidalar yerlerinden çıkacak, arabalar virajlarda dönüş yapamayacak, fren tutmayacaktı, sesler asla kaybolmayacak, bir duvardan ötekine yankılanıp duracaktı.
Evrende düzeni sağlayan tüm bu fizik yasaları, evrenin de içindeki canlılar gibi tasarlanmış olduğunun kanıtlarındandır.
Gerçekte fizik yasaları, sadece Allah'ın yaratmış olduğu düzenin insanlar tarafından yapılan bir açıklamasıdır.
Evrendeki düzeni sağlayan değişmez kuralları Allah yaratmış ve O'nun hakkında düşünüp üstünlüğünü kavramamız ve verdiği nimetlere şükretmemiz için bizlerin hizmetine vermiştir.
Allah'ın yaratmasındaki üstünlük ve düzen ile ilgili daha sayısız örnek verilebilir. Kâinatın var edilmesinden bu yana her şey Allah'ın ilmiyle ve O'nun hâkimiyetinde gerçekleşmiştir.

Ayrıca PDF dosyada verilen açıklamalar da yardımcı olacaktır:

olcuileyaratmak.pdf

Eklenmiş Dosyalar
Dosya Türü: pdf olcuileyaratmak.pdf (145.3 KB, 622 gösterim)
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
East769 - avatarı
East769
Ziyaretçi
29 Eylül 2011       Mesaj #4
East769 - avatarı
Ziyaretçi
1. Evrendeki Ölçü & Ahenk

Evrende her şey bir ölçüye göredir. Her şeyin bir ölçüsü vardır ve bütün varlıklar arasında bir uyum ve ahenk görülür. Kuran-ı Kerim’e göre Allah, insanı yeryüzünde kendisinin halifesi olarak en güzel ve en akıllı şekilde yaratmıştır. İnsanın fiziki ve akli bakımdan en üstün varlık olarak yaratılması, yeryüzünde karşılaşacağı itikadi, ahlaki ve fiziki her şeyi kavrayabilecek kapasitede, en güzel şekilde yaratılmış olması da dünya güzelliklerinden zevk alabilmesi içindir.

Gerçekten de dünya nimetleri yalnız iyi değil, aynı zamanda güzeldir. Mesela güneş, dünyamızı aydınlattığı, ısıttığı, ham meyveleri olgunlaştırdığı için yalnızca iyi olmayıp, bilhassa doğuşu ve batışındaki haşmeti ile de çok güzeldir ve insanda hayranlık hissi uyandırır. Aynı şekilde ağaçlar, insanın ihtiyaç duyduğu odunu, keresteyi verdiği için iyi, insan ruhunda bıraktığı hoş etkiyle de güzeldir.

Nitekim bir çok ayette bu konu çeşitli şekillerde dile getirilmiştir.

“Ondan yeşillikler çıkardık. Ondan yığın yığın taneler, hurmaların tomurcuklarından sarkan salkımlar, birbirine hem benzeyen hem de benzemeyen üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler yapıp çıkarıyoruz. Meyvesine, bir meyve verdikleri zaman bir de olgunlaştıkları zaman bakın.” ( En’am, 99 )

“ Hayvanları da o yaratmıştır. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve bir çok faydalar vardır. Onların etlerinden yersiniz; akşamleyin getirip sabahleyin salarken onlarda sizin için bir zevk (güzellik) vardır.” ( Nahl, 5-6 )

“ Bakmazlar mı yağmur yüklü bulutlara, ve görmezler mi nasıl yaratılmış onlar? Ve bakmazlar mı göğe, nasıl yükseltilmiş? Ve dağlara nasıl sağlamca dikilmiş? Ve toprağa nasıl yayılmış? ” ( Ğaşiye, 17-20 )

Bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere, dünya ve nimetleri yalnızca iyi ve faydalı değil, aynı zamanda güzeldir. Evrendeki her şey şaşmaz bir düzene ve mükemmel bir uyumla ahenge sahiptir.

Gökyüzünün güzelliği, rengi bütün insanların dikkatini çeken hayranlık uyandıran bir durumdur. Gökyüzünün süslendirildiğini belirten bir çok ayet vardır. Bir ayette,
“ Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik” ( Saffat, 6 ) denilir. Başka bir ayette ise vurgulu bir biçimde “ Andolsun, biz gökte bir takım burçlar yarattık ve seyredenler için onu süsledik.” ( Hicr, 16 ) denilerek göklerdeki ilahi süslemenin incelenmesine ve ancak inceleyip düşünenlerin bunu idrak edebileceklerine işaret edilmektedir. Diğer bir ayette ise, göğün süslendirilmiş olmasına bakılması emredilmekte, orada bir eksiklik ve düzensizliğin bulunamayacağını, çünkü Allah tarafından korunduğu belirtilmektedir.
Bütün bu ayetlerden anlaşılacağı üzere Allah, bütün evreni ve varlıkları, sarsılmaz bir düzen içerisinde, muhteşem bir uyumla ve göz kamaştırıcı bir güzellikte yaratmıştır.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Ekim 2011       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
nolurrrr lütfen şiir vaesa gösterin
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Kasım 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lütfen güneşi anlatan bir yazı
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Aralık 2012       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
ALLAH uzayı ve yıldızları niçin yaratmıştır.
CEVAP : a. ALLAH için hicret etmek ve ALLAH’ın dinini yaşamak isteyenler için yaşam alanları sağlamak için,
NİSA SURESİ
97 – İman edip de hicret etmeyerek kendi öz nefislerine zulmeder vaziyette olanların canlarını alırken melekler onlara diyorlardı ki: “Ne işte idiniz?”Onlar da: “Biz bu ülkede, dinin emirlerini uygulayamayan, baskı altında yaşayan kimselerdik” deyince, melekler bu sefer şöyle dediler:“Peki Allah’ın dünyası geniş değil miydi? Siz de orada hicret etseydiniz ya?” İşte onların durağı cehennemdir. Ne fena bir dönüş yeridir orası!
b. ALLAH’a inanmak istemeyen insanlar için olasılık hesapları dahilinde dünyamızın ve canlıların tesadüfler sonucunda oluştuğuna inanan insanlar için matematik kanunları içinde bulunan ihtimal hesapları dahilinde sayılamayacak kadar veya sonsuz yıldız yaratmış olabilir ancak bunu ALLAH bilir.
c. İnanmak isteyenler insanlar ihtimal hesapları dahilinde bulunan çok büyük sayılarda yıldızlar yaratarak (beklide sonsuz sayıda) kudretinin sonsuz olduğunu göstermek, bilim ve teknoloji ne kadar ileri giderse gitsin günümüzde olduğu gibi insanların kafasında soru (?) işareti oluşturmak için,

ç. Uzayda yol alırken yönümüzü bulmak için yaratmıştır. Uzayda çok büyük hızlarda yol alacağız. Beklide ışık hızının 10 katı 100 katı 1000 katlarında yol alacağımızı düşünüyorum. Eğer bu şekilde olmazsa insanların ömürleri en yakın yıldıza ulaşmak için dahi yetmeyecektir. Işınlanma veya ışık hızıyla bile gidilse yeterli olmayacaktır. BU YÜZDEN ALLAH UZAYI BOMBOŞ YARATMIŞTIR. BİRAZ SİSLİ HAVADA ŞAHRİN BİR UCUNDAN DİGERİNE BAKIN DİGER UCUNU GÖREMEZSİNİZ. EGER AÇIK BİR HAVADA GÖKYÜZÜNE BAKARSANIZ MİLYARLARCA IŞIK YILI UZAKLIKTAKİ GALAKSİLERİ BİLE GÖREBİLİRSİNİZ. İşte bu deney bize uzayın boş olduğunu uzay aracımıza güç verdiğimiz sürece hızlanabileceğimizi göstermektedir. Çünkü uzayda sürtünme yaratacak ve aracımızın hızını engelleyecek hiçbir madde yoktur. Bu durum insanların bir gün ışık hızının belki 10 sayısının katlarınca hız yapabileceklerini ve galaksiler arası yolculukları günlerle veya haftalarla olabileceğini göstermektedir.

Örneğin bir Ferrari araç saate 100 km hıza 6 saniyede çıksın bu araç bu şekilde sürtünmesiz bir ortamda hızlandığını düşünürsek ışık hızının saniyede kat etmiş olduğu 300 000 km ye 2,06 yıl sonra ulaşabilir.

100 000 m/ 3600 sn = 27,77 metre /saniye (Ferrari aracın bir saniyede almış olduğu yol.)

Şu orantıyı kurabiliriz

Bir Ferrari 6 saniye sonra bir saniyede 27,77 metre yol alırsa kaç yılda ışık hızına ulaşır. Hemen hesaplayalım.

GEÇEN ZAMAN = 6 SANİYE 1 SANİYEDE ALINAN YOL (METRE) = 27,77 MT

GEÇEN ZAMAN = 64.818.149,08 SANİYE 1 SANİYEDE ALINAN YOL (METRE) = 300.000.000

GEÇEN ZAMAN = 64.818.149,08 / 60 = 1.080.302,48 DAKİKA

GEÇEN ZAMAN = 1.080.302,48 / 60 = 18.005,04 SAAT

GEÇEN ZAMAN = 18.005,04 / 24 = 750,21 GÜN

GEÇEN ZAMAN = 750,21 / 365 = 2.06 YIL SONRA IŞIK HIZINA ULAŞILIR.


Şayet ivmelenmemiz daha yüksek hızlarda olursa ışık hızına daha kısa sürede ulaşabiliriz.



Bu yolculukların çok büyük hızlarda olduğu için çeşitli sakıncaları da beraberinde getirmektedir.
Zira şu anda görmüş olduğumuz galaksi ve yıldızlar milyarlarca yıl önceki hallerini göstermektedir. Bunların değişip değişmediklerini bilemeyiz. Uzayda kaybolmamak için bazı yöntemler geliştirmek gerekmektedir işte bu yüzden bende küre modelini düşündüm ve küreyi oluşturan kenarlarda dolaşırsam hiçbir zaman kürenin merkezinde bulunan yıldız veya galaksinin durumu değişmeyeceğinden nerede olduğuma dair bana kabaca bir fikir verecektir. (Uzayda gideceğimiz yıldız ile uzay aracımızın kenarlarından geçen ve kürenin merkezinde bulunan yıldızın kılavuz alındığı bir hayali küre oluşturulur. Hayali küremizin merkezinde bulunan yıldıza uzaklığımız değişmeyeceğinden durumu da değişmez. Yani öncesini veya sonraki durumunu görmeyiz.)


Işık hızından hızlı hareket ettiğimizden dolayı geldiğimiz istikamete baktığımızda arkamızı görebilirmiyiz? Işık hızını geçtikten hemen sonra bize arka istikametten dik açıyla gelen ışınları görmemeye başlarız ve hızımız artıkça arkadaki karanlığın çapı artar ve bu çapın derecesine göre ışık hızının kaç katı hızla gittiğimizi bulabiliriz. Önümüze baktığımızda ise durum bambaşka olacaktır. Zira bizden önce yola çıkmış olan ışın fotonlarını yakalamış olacağız, bu da önümüze baktığımızda arkamızı görmemizi sağlayacak aynı zamanda önümüzden gelen ışın fotolarını da göreceğiz. Yani ön camımızda iki görüntü birden olacak arkadan gelen ışınların sayısı az olduğundan görüntü silik önden gelen ışınların sayısı fazla olacağından parlak olacaktır.
Aynı zamanda bu ışınların geldiği kaynağın yani yıldız ve galaksilerin geçmişte neler yaşadıkları nasıl gelişip ve değişime uğradıkları ne gibi evrelerden geçtikleri hakkında bize hızlı çekim bir film gibi bilgiler akacaktır. İşte bu durum bize hem uzayın oluşumu hem de gideceğimiz yıldız ve galaksiler hakkında bize bilgiler verecektir. Geri dönerken film geri saracak bu durum zamanda yolculuk değil bir insanın yaşamış olduğu ve filme aldığı olayların tekrar seyredilmesi gibi bir şey olacaktır. Yani ileride bu tür yolculukları yapanlar zaman öncesine gittiklerini fakat dünyaya geri gelirken tekrar zamanımıza geri döndüklerini iddia edeceklerdir. Gittikleri yerlerde; hiçbir zaman ihtiyarlamış hallerini göremeyecekler yalnız çocukluklarının geçtiği zamanın dünyasını görebileceklerdir. Yani geçmiş zamanın filmini görür gibi görecekler. Bu sayede güneş sistemimizin nasıl oluştuğunu da görebileceğiz, hatta dinozorların başına gelenleri de görebileceğiz. BUNLARI GÖRDÜGÜMÜZDE DİYECEĞİZKİ BU OLAYLARIN NEDENİ BUYMUŞ VE BU YÜZDEN BU SONUÇ ORTAYA ÇIKMIŞ DİYECEĞİZ.

Çok yüksek hızlarda yol alırken önümüze çıkabilecek uzayda başı boş dolaşan meteor ve parçalardan nasıl kurtulacağız.?
Çok yüksek hızlarda maddeleri çarpıştırarak yeni yeni maddeler oluşturacağız ve bu maddeler sayesinde çok sağlam uzay araçları üreteceğiz ve bu zorlukları aştıkça aracımızın hızını artıracağız.
Birde çok yüksek hızlarda seyreden uzay aracımızdan çıkan ışın fotonları acaba uzay aracımızın hızını 0 sıfır kabul ederek saniyede 300 000 km hızla mı? çıkış yapacaklar yoksa duran bir cisme göre mi? çıkış yapacaklar.

Benim kanaatimce araç ne kadar hızla giderse gitsin duran bir araç gibi kabul ederek saniyede 300,000 km hızla araçtan çıkış yaparak hareket edeceklerdir. Çünkü ışınların ayrılış hızlarını etkileyecek herhangi bir neden yoktur. Birde günümüzde uzaya baktığımızda bizden uzaklaşan veya yaklaşan cisimlerin bize gelen ışınları kırmızıya veya maviye kayması nedeniyle bizden uzaklaşmakta ve yaklaşmakta olduğunu biliyoruz. Eğer uzayda hareket eden cisimlerin hızları ne olursa olsun ışın hızı aynı olsa idi maviye kayma veya kırmızı ya kayma diye bir bulğuyu bulmamız imkansız olurdu. Birde ışın çeşitli cisimler içinden de aynı hızda geçerdi,

Bana göre yanlış olan bir olguda ışık hızına ulaşıldığında zamanın duracağı kavramıdır. Eğer böyle bir durum söz konusu ise ışık, ışık hızında gittiği için uzaydaki bütün cisimlerin görüntüleri gerçek zamanı göstermektedir.
Çünkü bize gelen ışınların ışık hızında gittiklerinden geçirmiş oldukları bir zaman yoktur. Işık neden ışık hızına ulaştığı halde ona zaman işlemiyor. Bu mantıksız değil mi?

İyide bunun bize ne faydası var diye bilirsiniz. İşte bu ışınlarla iletişim sağlanacak nasıl mı? hızlandırılmış ışın fotonları sayesinde iletişim kurulacak. Yani uzay aracından küçük bir ışın fırlatıcı ayrılacak ve uzay aracının katlarınca hızlanarak ışınları veya radyo sinyallerini fırlatacak ve geri dönen ışın veya radyo sinyallerini uzay aracı toplayarak az sonra ne ile karşılaşacağının ip uçlarını elde edecektir. Buda uzay aracına manevra yapma zamanı kazandıracaktır. Çünkü bu hızlarda önünüzü gördüğünüz anda cisme çarpmış olacaksınız. Mesafeler çok kısalmış olacak. O yüzden bu araçların önemi büyük olacaktır.

Şimdi bazı insanlar ışınlanmadan bahsetmektedirler. Bu ışınlanmanın hızı neye göre olacak hiç düşünmüyorlar. Şöyle ki Elektrik hızına göre mi? Radyo sinyallerine göre mi? neye göre hepsinin de bir hızı var ve aşağı yukarı ışık hızına yakın veya iki misli diyelim ve örnek verelim. Yani biz ışınlanacağız ve 100 milyar ışık yılı uzaklıkta bir yere 50 milyar ışık yılı sonramı varacağız. Yolda giderken başımıza neler gelecek acaba tek bütün olarak mı varacağız. 50 milyar yılda ne yenip ne içilecek vardığımız yer şu anda gördüğümüz yer mi? olacak. Bir çok soru insanın aklına geliyor. Bana bunlar çok saçma geliyor. Belki ışınlanma olabilir ancak çok kıs mesafelerde saniyenin altında bir zamanda ve uzay aracından yer yüzüne gibi.

Gittiğimiz yerden çıkış noktasına baktığımızda nasıl görünecek ve geldiğimiz yere nasıl döneceğiz.?
Gittiğimiz yerden geldiğimiz yere baktığımızda geldiğimiz yerin yıllar önceki halini göreceğiz.( Örneğin 100.000 ışık yılı – geliş zamanı= Bulunduğumuz noktadan geldiğimiz noktaya baktığımızda geldiğimiz yerin yıllar önceki hali görünecektir. ) Yukarıda bahsettiğim gibi uzay aracımızın ön camına düşen ışın fotonlarını kayıt ederek dönüş yolunda kullanacağız. Çünkü bu görüntüler hemen hemen birbirine çok benzer olacak sadece aradaki fark hangi istikamete gidiyor isek karşımızdan gelen ışınlar parlak, geçtiğimiz ışınlar biraz daha az parlak olacaktır. Yanlara baktığımızda ise bulunduğumuz ortamın durumunu yansıtacaktır. O yüzden yan görüntüler gerçek zamanın görüntüleri olduğu için dünyadaki görüntüsü ile farklılık gösterecektir. Şöyle ki Biz diyelim ki 100 milyar ışık yılı uzaklıkta bir yıldıza 1 hafta da gidiyoruz. Yolun 4 üncü günü ortalarında uzay aracımızın yan camından baktığımızda ne görürüz. Ortamın o anda bulunduğu hali görürüz. Fakat bulunduğumuz ortamdaki ışınlar dünyaya 50 milyar yıl sonra ulaşacağından biz dünyaya göre 50 milyar yıl önceki halini görürüz. Yani şöyle bir örnek verebiliriz. Diyelim ki ben bu uzay aracı ile yolculuk yaparken bir cismin veya bir doğa olayının fotoğrafını çektim. Bu fotoğrafı da evladıma verdim. Bu fotoğraf nesiler boyu aktarıldıktan sonra bu fotoğraftaki görüntülerin dünyaya 50 milyar yıl sonra geldiği görülecektir. Yalnız şu ayrıntıya dikkat çekmek istiyorum yaşanan olayların görüntüleri uzaydadır. Yaşanacak olayların görüntüleri kesinlikle olamaz. O yüzden geleceğin nasıl olacağını ancak ALLAH bilir.
Zamanda yolculuk yapılabilir mi?
Zamanda yolculuk hiçbir zaman yapılamaz. Sadece bu tür yolculuklarda geçmiş zamanın görüntülerine ulaşılabilir. ANCAK GELECEK ZAMANIN GÖRÜNTÜLERİNE HİÇBİR ZAMAN ULAŞILAMAZ.
NAHL
16 – Yol bulmada yararlanacağınız daha birçok alâmetler, işaretler koydu. Yıldızlarla da bir kısım insanlar yol bulurlar.
ENBİYA
30 – Hakkı, inkâr edenler görüp bilmediler mi ki göklerle yer bitişik (bir bütün) idi, onları Biz ayırdık, hayatı olan her şeyi sudan yaptık. Hâlâ inanmayacaklar mı?
MÜ'MİNUN
17 – Yine şu da bir gerçektir ki, Biz sizin üstünüzde yedi tabaka yarattık. Biz yaratmadan da, yarattıklarımızdan da habersiz değiliz. [2, 29; 40,57; 32,4-12; 17,44; 71,15; 65,12]
FUSSİLET
12 – Derken, iki gün içinde, gökleri yedi kat olarak şekillendirdi ve her bir göğe kendisine ait işi vahyetti. Biz dünya semasını kandillerle, yıldızlarla süsledik, bozulup yıkılmaktan koruduk. İşte bu, azîz ve alîm (üstün kudret sahibi, her şeyi en mükemmel tarzda bilen Allah)’ın takdiridir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
6 Ocak 2013       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Allah tüm evreni bir düzen ve uyum içinde yaratmıştır.
Son düzenleyen nötrino; 17 Eylül 2014 14:51 Sebep: Mesaj düzeni!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
17 Eylül 2014       Mesaj #9
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Evrendeki düzeni anlatan yazı örnekleri verir misiniz?
Son düzenleyen nötrino; 17 Eylül 2014 14:50 Sebep: Soru düzeni!
aşk - avatarı
aşk
Ziyaretçi
12 Ekim 2015       Mesaj #10
aşk - avatarı
Ziyaretçi
allah herşeyi bir ölçüye göre yarattı

Benzer Konular

26 Nisan 2014 / ZiyaretçiDudu Soru-Cevap
18 Aralık 2012 / mervem Soru-Cevap
30 Eylül 2013 / Misafir Soru-Cevap