Arama

Resimdeki sanat akımları nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 23 Nisan 2013 Gösterim: 19.395 Cevap: 4
üye58 - avatarı
üye58
Ziyaretçi
30 Ekim 2011       Mesaj #1
üye58 - avatarı
Ziyaretçi
resimdeki sanat akımları nelerdir?kısaca açıklayan bir yazı rica ediyorum.
EN İYİ CEVABI Electrify verdi
Sanatta görüş, duyuş, anlayış bakımından yenilikler ortaya koyan, farklılık gösteren harekete "sanat akımı" denir. Bir başka deyişle belli bir tarihsel süreçte aynı sanat anlayışına sahip sanatçıların oluşturduğu topluluktur akım.

Sponsorlu Bağlantılar
Hemen her sanat akımı ortaya çıktığı dönemden itibaren belli bir süre edebiyat ortamında kendine yer edinmiş, bu akımın temsilcileri ortaya koyduğu yapıtlarla toplumda yankı uyandırmışlardır.

Sanat akımları, yepyeni bir düşünce ortaya atarak toplumların günlük yaşamında özellikle de kültürel yaşamında önemli değişiklikler meydana getirmiştir.

Sanat akımlarının çoğu, varlıklarını kendinden önceki akımın varlığına borçludur. Çünkü birçok sanat akımı, kendinden önceki sanat akımına tepki olarak ortaya çıkmıştır.

Akımlara geçmeden önce Avrupa'da Ortaçağ'ı kapatıp Yeniçağ'ı açan Hümanizm ve Rönesans üzerinde kısaca durmak gerekir. Çünkü Hümanizm ve Rönesans bilinmedikçe sanat akımlarının temel yapısını kavramak güçtür.

üye58 - avatarı
üye58
Ziyaretçi
31 Ekim 2011       Mesaj #2
üye58 - avatarı
Ziyaretçi
Resaimlerdeki sanat akımları nelerdir?Bana bununla ilgili bir cevap gönderirseniz sevinirim.
Sponsorlu Bağlantılar
buz perisi - avatarı
buz perisi
VIP Lethe
28 Mart 2012       Mesaj #3
buz perisi - avatarı
VIP Lethe
Sanat tarihi içinde var olan sanat akımlarının ortaya çıkışında yönetim şekilleri , sosyal gelişmeler, bilimsel ilerlemeler vs birçok öğe rol oynamıştır. Bu akımlar kendilerinden önceki akıma bir tepkidir. Rönesans da denge, sadelik , ölçüler önemliydi. Her şey matematikle anlatılıyordu , kompozisyonlarını bile matematiksel kurallara bağladılar. Yeni bir dünya görüşüyle birlikte barok bu kuralcılığa bir tepki olarak doğdu , hareketlilik , derinlik ortaya çıkmış , rönesans resmindeki simetri bozulmuştur. Realizm’den önceki sanatlarda konular, şekiller seçilir en gösterişli bir şekilde yansıtılırdı . İşte doğayı olduğu gibi vermek , gerçekçi olarak canlandırmak için realizm ortaya çıktı . Empresyonizmin ortaya çıkmasında sanayileşmenin , kent yaşamının büyük etkisi olmuş , kendilerini doğaya atan ressamlar güneş ışığını keşfetmişler, güneş ışığının renkler üzerinde yaptığı farklılıkları tuallerine aktarmışlardır . 1.ve 2. dünya savaşı sonrasında ressamlar tepkilerini şaşırtıcı yeni sanat akımları ile ortaya koymuşlardır. Gerçek dünyanın baskılarından bunalıp yaşadıkları dehşet dolu görüntülerden düşler dünyasına sığınmışlardır. Sürrealizm’in (gerçeküstücülüğün) ortaya çıkışı böyle başlar. Sigmund Freud’un bilimsel çalışmaları onları etkiler. Psikoloji ve bilinç altı ile ilgilenirler, resimlerine yansıtırlar. Bilinç altının ve rüyaların gizemli dünyası onları çeker Picasso” sürrealizm bir rüyalar iklimidir ” der .
RÖNESANS (Klasizm)(15.yy 16.yy) Antik Yunan ve Roma sanatının yeniden doğuşu anlamına gelir. Aslında Avrupa’nın yüzyıllar süren bir uykudan, baskıdan uyanmasıdır. Bilim ve sanat alanında bir patlama yaşanmıştır ve bugünkü Avrupa’nın temelleri atılmıştır . Ortaçağda insanlar üzerinde Kilisenin büyük bir baskısı vardı , bilim ve sanat ikinci plana atılmıştı . Rönesansla birlikte her alanda bir atılım yaşanmıştır. Rönesans yeni bir dünya görüşünün başlamasıdır. Rönesans için Klasizm de denir. Önce İtalya’da başlayıp daha sonra tüm Avrupa’ya yayılmıştır, fakat her ülkede bazı farklılıklar gösterir. Rönesans resminde konular Dinsel ve Mitolojiden alınmıştır, günlük konulara çoğunlukla yer verilmez ancak bazı Avrupa ülkelerinde ressamlar bu kuralların dışına çıkmışlardır.
Titian,Flora.1515/20,Tual üzerine yağlıboya

titian flora
Leonardo da Vinci. Mona Lisa (La Gioconda). 1503/06.Tahta üzerine yağlıboya
leonardo monalisa

BAROK (17.18.yy) Her akım kendisinden önceki akıma bir tepkidir demiştim, Barok da Rönesans sanatına bir tepki olarak doğmuştur. Rönesans’daki Denge kavramına , matematiksel bir sanata tepki olarak Barok’ta hareketlilik esastır.Bunu gölge ışık oyunlarıyla ,dairesel kompozisyonlarla sağlarlar.Rönesansta merkezi bir kompozisyon vardır, her şey matematiksel bir düzen içinde , sıkı kurallar içinde yapılır. Sadelik, Denge, ölçü önemlidir. Barokla birlikte resimde yeni bir mekan görüntüsü yakalanır.
Gerard Terborch. The Knifegrinder’s Family. 1650 , Tual üzerine yağlıboya
terborch knifegrinder ailesi

Peter Paul Rubens. St. Cecilia.1639/40. Panel üzerine yağlıboya
rubens cecilya
NEO KLASİZM (18.yy ve 19.yyılın başı) Zamanla Barok sanatın aşırılığa kaçması, aşırı dekoratif öğelere kayması (Rokoko) bazı sanatçılarda bir tepki yaratır, geçmişin klasik dünyasına özlem duyarlar. Antik dünyanın özlenen o ruhuna bir türlü ulaşılamamıştır.
ROMANTİZM 19.yylın ilk sanat akımıdır.Esin kaynağı kişinin kendisidir.Duygular,düşler resmin oluşmasında etkilidir.Resimde tarihsel konuların,folklorik öğelerin yer aldığı görülür.Klasik ağıbaşlılığın yerini tutkular ve hareket alır. Desen önemini kaybeder, renk ön plana çıkar.Daha sonra göreceğimiz renkçi sanat akımlarına ilham verir.Rönesans’ta olduğu gibi Romantizm de her ülkede farklılıklar gösterir.Fransız ihtilali avrupa ülkelerinde ulusal duyguların ön plana çıkmasına neden olur.
Dante Gabriel Rossetti. The Bower Meadow. 1872. Yağlıboya
rossetti bower meadow
REALİZM(19.yy 2. yarısı) 19.yy’lın 2.yarısında buhar makinasının bulunması,endüstriyel gelişmeler, toplumsal sınıfların oluşması ,duygular dünyasından insanı gerçekler dünyasına iter. İşte sanatçılar da bu gelişmelere tepki olarak Realist (gerçekçi)çalışmalara imza atarlar. İşçiler, tarlada çalışanlar, kenar kentler resmin konusu olur.
EMPRESYONİZM (İzlenimcilik) (19.yy sonu) Empresyonistler güneş ışığının cisimlerin renklerine yaptığı değişimleri yakalamaya çalışmışlardır. Aynı cisim güneşin farklı zamanlarında farklı renklere bürünmektedir.Siyah bir at lacivert renkte görünebilmektedir. Bunu günümüzde güneşli zamanlarda çektiğimiz fotoğraflarda da görebiliriz .Gölge ve ışıklı kısımlar da renklerle anlatılır.Gölgeler soğuk renklerle ışıklı kısımlar sıcak renklerle canlandırılır.İzlenimciler güneşin renkleri dışındaki siyah, kahverengi gibi renkleri paletlerinden atmışlardır. Anlık konular resmedilmiştir;çünkü güneş ışığı günün her zamanında aynı değildir, renkler değişmektedir.Mekan derinliği güneşin renkleri arasında kaybolur.
PUANTAİZM (yeni izlenimcilik) Empresyonizme tepki olarak doğmuştur.Empresyonizm’de ışık o denli ön plana çıkmıştır ki, kısır bir döngüye girilmiştir .Biçim, düşünsel içerik, konu önemini kaybetmiştir.Her şey ışıkların altında erimektedir.Puantailistler renge önem verirler,öyle ki rengin değerini kaybetmemesi için renkleri noktalar şeklinde karıştırmadan yan yana kullanırlar .Yeşil elde etmek içim mavi ve sarıyı yanyana kullanmak gibi.
Georges Seurat. Horse in a Field. 1882.Yağlıboya

seurat horse

Theo Van Rysselberghe. Sailboats and Estuary. 1892/93.Yağlıboya ( 50 x 61 cm )

rysselberghe estuary
POST EMPRESYONİZM Empresyonizm doğaya bir fotoğraf makinasının objektifinden bakar gibi bakıyordu .O anki ışığı , renkleri yakalamak gerekiyordu. Dolayısıyle hızlı çalışmak gerekiyordu,renkler ön plana çıkmış şekillerde bir belirsizlik başlamıştır. Bu sınırlı kuralların dışına çıkmak isteyen bazı empresyonist sanatçılar doğayı kendi konuları ,yaşam biçimleri içinde anlatmışlardır.Konturlar da renklerle birlikte önem kazandı, parlak, canlı renkler kullanarak gerektiğinde abartmalardan çekinmemişlerdir.Sanatçıların duygu ve iç dünyaları önem kazandı. Bu sanatçıların cesur çalışmaları kendilerinden sonraki bir çok akıma öncülük etti .En önemli temsilcileri:Cezanne,Van Gogh,Gauguin,Tolouse Lautrec.
Van Gogh ,Landscape with Snow, 1888 ,Yağlıboya/Tual

van gogh kar manzaras
FOVİZM
Maurice de Vlaminck , Manzara , 1919 ,Yağlıboya/Tual , 35.5 x 44.5 cm

maurice de vlaminck manzara favuzim

(19.yy sonu 20.yy başı) Fovizm de Empresyonizme tepki olarak doğan sanat akımlarındandır.Saf renklerin coşkuyla kullanıldığı Fovizm kısa bir zaman ( 3 yıl )yaşam bulmasına rahmen kendinden sonraki sanatlara ilham kaynağı olmuştur. Fovizmde renklerin işlevi duyguyu anlatmaktır.Renk zenginliği bir kaç renk ile sınırlıdır. Tüpten çıkmış saf boyaların doğrudan kullanıldığı bir sanat akımıdır.Üç boyutlu mekan anlayışı ortadan kalkar,doğayı resmederken geleneksel mekan anlayışına karşı çıkarlar. Dışavurumcu bir çizgileri vardır.
DADAİZM Birinci dünya savaşının yıkıcı etkisi sanatta bu akımla kendini göstermiştir. Amaçları parçalayarak,aykırı şeyler yaparak tepkilerini göstermektir(Duchamp )
EKSPRESYONİZM (İfadecilik)(19.yy sonu 20.yy ilk yarısı) Empresyonizme tepki olarak doğan akımlardan bir de Ekspresyonizm’dir. Nesneler görüldüğü gibi değil , sanatçıda bıraktığı ifade, etki resmedilmiştir Duyguların ve iç dünyanın önem kazadığı bir sanat akımıdır.Sanatçılar resimlerindeki ifade gücünü artırabilmek için deformasyonlar yaparlar.Doğayı kendi estetik anlayışlarına göre yeniden düzenlerler.Modelin rengini görün- düğünden daha kuvvetli olarak ifade ederken biçimlerde deformasyonlara başvururlar.
ALMAN DIŞA VURUMCULUĞU Sanatsal ve düşünsel açıdan kendine özgü yanları olan bir akımdır. Başkaldırma, suçlama barındırır. Renkler geniş yüzeyler halinde uygulanır, ince fırça vuruşları kaybolur. Biçimler bozularak ruhsal durumun anlatımında kullanılır. Temsilcileri; Kirchner,Emil Nolde,Kandinsky,Franz March,Oskar Kokoschka
Emil Nolde-Dance Around the Golden Calf ,1910 ,Yağlıboya/Tual ,88 x 105.5 cm


emil nolde dans1
FÜTÜRİZM 20.yy başında ortaya çıkan bu akım her şeyin sürekli değiştiğini sonucunda hareketin yaşamın en önemli gerçeği olduğunu savunur.Bir hareket algılanıncaya kadar yeni bir harekete geçilir. Hareket yaşamın kaynağıdır.Resim sanatına yeni, dinamik bir ruh kazandırmak istemişlerdir.Hareketi vermek için de nesneleri parçalara ayırmışlar,çizgileri üst üste getirmişlerdir. Herşey hareketi vermek için kullanılmıştır. (Boccioni,Severini)Konu olarak hareket eden nesne- ler resmedilmiştir. Fütüristler geleceğe hükmetmek isterler, geleneksel her şeye karşı çıkarlar.
METAFİZİK RESİM 20.yylın başlarında Fütürizm’e tepki olarak doğdu.İçinde insanın olmadığı,değişik nesnelerin resmin içinde olduğu bir mekan vardır. Mitolojik dünyaya bir özlem vardır,Yalnızlık ve durgunluk hakimdir. Doğanın ötesinde bir düş dünyası konu alınır.
KÜBİZM Cezanne’in doğayı geometrik cisimlere ayırma düşüncesi ve bu tür çalışmaları, kübistlere yol göstermiştir.Kübistler nesneleri gometrik şekiller oarak görmüşlerdir. Duygulardan çok akla dayalı resimler yapmışlardır.Cisimler parçalanır , dışa katlanıp açılır,değişik yönlerden gösterilir.Picasso ve Braque’in sayesinde ortaya çıkmıştır. 1-Analitik aşama(çözümleme)Biçimlerin çözülüp dağıtıldığı aşama. Ev eşyaları,müzik aletleri,natürmortlar bu dönemde yapılmıştır. 2-Sentetik aşama;Gazete parçaları ,sigara paketleri ve değişik malzemeler resme girer.Buna Kolaj adı verilir.
SOYUT RESİM (Abstre ) (20 yy) Çizgi, renk, leke gibi resim elemanlarının göze hoş gelecek şekilde düzenlendiği resim çalışmaları . Bu doğa görüntülerinin soyutlanması ile olabildiği gibi sadece sanatçının kendi ürünü şekiller de olabilir. Burada en önemli şey sanatçının kendi duygularını yansıtabilmesidir. Bu sanatın ilk başlangıcında sanatçı dogayı inceliyerek onu soyut bir biçime sokar, zamanla incelediği doğa ile kendi çalışması arasında bir benzerlik kalmaz. Daha sonraki aşamada sadece çizgi- lerle, renklerle, ortaya çıkan bir sözsüz müzik vardır. Bu çeşit resimler hala bir çok insan tarafından anlaşılamamakta, küçümsenmektedir.Bunda bir resim eğitimi almamanın rolü büyüktür.Soyut resim sanatçının iç dünyasının fotoğrafıdır diyebiliriz. Soyut resimde de resim yapan bir insanın bilmesi gereken, çizgi, renk, leke,hareket,kompozisyon vs bilgiler kullanılır.Fakat modern sanatta sanatçı hiç bir kurala, geleneğe tam anlamıyla bağlı değildir.
SÜRREALİZM 20.yyılın başlarında avrupada ortaya çıkan bir sanat akımıdır.I. Dünya savaşı sonrası yaşadıklarına tepki olarak sanatçılar bilinç altının düşsel dünyasına yönelmişler, nesneleri kendi doğal ortamlarından çıkararak düşsel bir ortama taşıdılar.Sürrealizmin ilk örnekleri 1500 lü yıllarda Flaman ressam Bosch’un resimlerinde görülür. Şair Andre Breton ilk temsilcilerindendir.Ona göre sürrealizm bilinç ile bilinç altını birleştiren bir yoldur.Ve bu bütünleşme içersinde gerçek ile düş dünyası iç içe geçmektedir.Kendileri Sigmund Freud’un çalış- malarından etkilenmişlerdir. Resim alanındaki önemli temsilcileri: Miro,Salvador Dali, Chagall ‘dır.Picasso’nun da sürrealist çalışmaları vardır.Chirico(metafizik resmin temsilcilerinden)sürrealist ressamları etkiliyen ressamlardandır. İlk sürrealist çalışmalar 15.yy ressamlarından Bosch tarafından yapıldı.
ACTİON PAİNTİNG Soyut dışa vurumculuğun değişk bir türüdür.İçgüdüsel, bilinç dışı bir yaratma eylemi vardır.Resmin bir anlamı yoktur,yere serilen tuale boyalar akıtılarak eserler oluşturulur.(Jackson Pollock )
SÜPREMATİZM “Geometrik Soyutlama ” diyebileceğimiz Süprematizm,Kasimir Malevich’in bir kısım çalışmalarına verdiği isimdir.Duyguların yalın renkler kullanılarak geometrik sembollerle ifadesidir.
Kasimir Malevich,Suprematism with Eight Rectangles. 1915.Yağlıboya ( 57.5 x 48.5 cm )
malevich sekiz dikdortgen
In science we trust.
Orkan - avatarı
Orkan
Ziyaretçi
23 Nisan 2013       Mesaj #4
Orkan - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
üye58 adlı kullanıcıdan alıntı

resimdeki sanat akımları nelerdir?kısaca açıklayan bir yazı rica ediyorum.

Resim Nedir?

Resim; bir ifade ve anlatım vasıtası olan bir sanattır. Daha açıklamalı dille anlatırsak resim; duygu ve düşüncelerin gerek çizgi gerekse şekil ve renklerle ifadesidir. Bir ifade vasıtası olan resmin yapısında, anlatımında ressamı etkileyen bir takım felsefi görüşlerin varlığını da dikkate almak gerekir. Bunlardan en önemlileri ise ,

Klasizm ;
Rönesans sanat geleneklerine uygun resim yapma anlayışının hakim olduğu bir sanat akımıdır. Perspektif,ölçü, plan, kompozisyon ve ışık-gölge gibi ana kurallara bağlı kalınarak daha çok realist anlamda resim yapma olarak tanımlanabilir.
Klasizm; Edebiyatta eski Yunan ve Roma sanatını temel alan tarihselci yaklaşım ve estetik tutumdur. Yeniden doğuş diye adlandırılan Rönesans döneminde gelişmiştir.
Klasizmin temel öğeleri kendi içinde soyluluk, akılcılık, uyum, açıklık, sınırlılık, evrensellik, idealizm, denge, ölçülülük, güzellik, görkemliliktir. Yani bir eserin klasik sayılabilmesi için bu özellikleri barındırması gerekmektedir. Kısaca klasik bir eser, bir üslubun en yetkin ve en uyumlu ifadesini bulduğu eserdir. Klasizm temellerini Rönesans aristokrasisinden alır. Klasizm bir bakıma aristokrasinin akımıdır.
Bu akımın başlıca temsilcileri;
Leonardo daVinci, Michelangelo Buonarroti ve Raffaello'dur.
Leonardi di Vinci'nin Mona Lisa'sı
Barok ;
17. yüzyılın başında Avrupa’da yepyeni bir sanat üslubunun doğduğuna tanık olunur. Bu yeni üslup, Rönesans üslubundan ayrı, hatta ona tümüyle karışt bir sanat üslubudur. Sanat tarihçileri, yalnız resim, heykel ve mimarlığı değil, diğer sanat dallarını da kapsayan, temelde Rönesans’tan farklı, yeni bir dünya görüşüne dayanan bu üsluba “Barok Sanat” adını vermişlerdir. Barok sözcüğü, Portekizce “Barucca” sözünden gelir. Portekizce’de garip biçimli, eğri-büğrü incilere verilen bu küçültücü ad, aradan yüzyıl geçtiği halde Rönesans ilkelerine bağlılıkta direnen tutucu kişilerce konulmuştu. Barok döneminde resimler hem duvar, hem de tuval üzerine yapılmaktaydı.
Bu akımın en büyük ustaları;
Caravaggio, Rubens, Rembrandt ve Valezquez'dir.
Holofernes'in Başını Kesen Yudit
Neoklasizm

18. Yüzyılda, sanatta bir takım yeni gelişmeler kendini göstermiştir. Örneğin sanatçılar için tabiat, aile, aile hayatı, iyilikseverlik gibi çeşitli duyguların sanatçıları ilgilendirmesi ve bu konuların ele alınıp işlenmesi, bu gelişmelerin kayda değer bir bölümüdür. Fransa'da doğan bu anlayış, Sanat Tarihi dilinde "Neo-Klasik Dönem" olarak adlandırılmıştır.
Bu dönemde, eski Yunan ve Roma tarzı tekrar canlandırılmıştır. Bu akım özellikle Barok Sanatı'nın aşırı süslemeciliğine duyulan bir tepkidir.
Neoklasik resmin teknik özellikleri; ışığın getirdiği etkilerden uzak, perspektif ve derinlik aramayan, arka plana ağırlık veren -keskinleşen- çizgilerdir.
Bu akımın en büyük ustası Jacques Louis David'dir.
Jacques Louis David'e ait Socrates
Empresyonizm
İzlenimcilik anlamına gelen empresyonizmde sanatçılar dış dünyaya ait olanı; ışığı, renkleri, tepkileri, hüzünleri işlemekte ve yakalanan anlık konuları resmetmektedir. Bu akım ışık ile resim yapma olarak tanımlanmaktadır. İzledikleri temel kaynak güneştir. Konu ışık yansımaları arasında kaybolmuştur. 17. yüzyılda doğan Barok üslup, hayli değişmiş olarak18. yüzyılda da varlığını sürdürmüştür. Barok sanatın gölge-ışıkkarşıtlığına dayanan çarpıcı, içe işleyici dramatik etkisi giderek kaybolmuş ve yerini daha yumuşak bir üsluba bırakmıştır. Bu dönemde ressamlar, atelyelerin loş ortamından çıkıp güneş ışığı altında resim yapmışlardır.

Bu dönemin en önemli temsilcileri ;
Claude Monet, Auguste Renoir, Vincent van Gogh,
Cezzanne, ToulouseLeatrec, Sisley, Camille Pissarro'dur.
Vincent van Gogh'un Arles'de Kahvehane tablosu
Kübizm


Kübizm, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Kübizm'de nesneler parçalanıp, ayrıştırılır ve tekrar düzenlenir. Sanatçı objeyi tek noktadan bakarak resmetmek yerine, pek çok noktadan bakarak objeyi daha geniş bir baglamda gözler önüne serer. Genelde yüzeyler, hiçbir tutarlı derinlik duygusu gözetmeden, görünüşte rastgele köşelerde kesişir. Arka fon ve figür, kübizmin karakteristik özelliklerinden olan belirsiz, sığ alanı yaratabilmek için birbirinin içine işlemiş olarak yer alır.
Kübizm, Pablo Picasso ve Georges Braque tarafından 1907 yılında başlatılmıştır. Picasso ve Braque, fovistlerden(fovizm), Afrika heykelinden, ressam Paul Cezanne ve Georges Seurat’tan etkilenmiştir. Kübizm, 1910 yıllarında iyice yaygınlaşmıştır.
Pablo Ruiz Picasso'nun paha biçilemeyen tablosu;
Genç Kız ve Sandalye
Sürrealizm ;
Sürrealizm(Gerçeküstücülük), 20. yy.’ın başlarında Avrupa’da ortaya çıkan bir sanat akımıdır. Şair ve ressamlar I. Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkım karşısında, dehşete kapılmış, akılcı tutuma karşı tavır alarak, bilinç dışının düşsel dünyasına yönelmeye başlamışlardı. 1924’te yayımladıkları Gerçeküstücülük Bildirgesi’nde düşüncenin aklın denetimi olmadan ve ahlâk gibi engelleri hiçe sayarak, ortaya konmasını savundular. Yapıtlarında nesneleri alışılmamış biçimlerde betimleyen Gerçeküstücü sanatçılar, çoğunlukla düşlerin gizli dünyasını dile getirmeye çalıştılar. Bazen de nesneleri kendi doğal ortamlarından çıkartarak şaşırtıcı, düşsel bir ortama taşıdılar.
Gerçeküstücülük Akımı’nın Belçika’daki en önemli temsilcisi olan René Magritte (1898-1967) akıl ile akıl dışı arasındaki çizgiyi yok eden resimler yaptı. Bacakları kadın, üstü balık bir denizkızı; kartal tepeli bir buzul, eğik Pizza Kulesi’ni destekleyen bir kuş tüyü çarpıcı tablolarında yer alan ilgi çekici görüntülerdendir. 1920’den başlayarak, Gerçeküstücülerle ilişki kuran İspanyol ressamı Ruan Miro (1893-1983) beklenmedik biçimler ve renkler kullandı.

Resimlerinde yer alan kadın, kuş, yıldız gibi kendine özgü biçimlerdeki motiflerle düşsel görüntüler yarattı. Bu büyülü motiflerle çocuksu bir dünya kurdu. Gerçeküstücülük Akımı’yla neredeyse özdeşleşen, Salvador Dali’nin(1904-1989) anılarından ve düşlerinden esinlenerek yaptığı resimlerinde eriyip akan saatler, gövdesinde çekmeceler taşıyan insanlar, boşlukta uçan eşyalar yer alır.
Salvador Dali'nin bir tablosu
Konstruktıvizm

20. y.y. ikinci on yillik suresi icinde aktif olan onemli bir sanat hareketidir. Hareket rusyada dogmus ve 1917 devrimini muteakiben etkinlik gostermistir. Yeni dogan bu dunya duzeni icerisinde sanatcinin bir muhendis ve bir bilim adami oldugunu kabul eden bu harekete bagli sanatcilar yeni kurulmakta olan bir duzenin yeni kurallara ihtiyac duyduguna inanmaktadir. Burjuva on yargilarina siddetle kersi cikan konstruktivistler sanat icin sanat fikri ve gercegin yorumu ve tasviri anlayisinada tepki gostermektedirler Materyalist tavri yeni bilimsel ve materyal bicimlerde belirlemeye calisarak toplumsal olarak faydali ve kullanilabilir seylerin yeni bicimlerin kaynagi oldugunu kabul ederlerdi.
Toplumu ve sanati butunlestirme cabasinda makine ve insan bilinci zamanlarini yansitacak gucte olup 20. y.y. in degisen sartlarina uygun bir estetik yaratmak istiyorlardi. En onemli sanatcilari endustriyel desen, ahsap, metal ve seramikle birlikte film ve tiyatro ile ugrasan Vladimir Tatlin, tipografi, poster, fotograf ve film ile ugrasan Alexander Rodchenko mimari ve iç dekorasyonla ugrasan El Lissitzky ve insan duygularini sekillendiren psikolojik fenomen ve ic fenomenlere egilen NaumGabo olmustur.
Suprematizm

1913 de bir tavir olarak Rusya'da dogan akim; cagin mekanik dogasina uygun bir karaktere sahiptir. Doga goruntulerinin taklitini reddederek, geometrik formlarin temelini teskil ettigi bir ifadeselligi yeglemekteydi. Geleneksellesmis anlatim bicimlerini reddederek, yeni gercekleri yakalmaya calisiyordu. bu geometrize gercekler doganin kaosu icerisinde insanin yucelisini sembolize eden temel elemanlar olarak dogal olgular icinde bulunmayan goruntulerle uygulandi.

Temel geometrik eleman kareydi. Konstruktivistler gibi sanatin faydaciligi savunmalarina ragmen onlardan ayrilan ferdiyetci bir tavrı benimsemislerdi. sanatcinin muhendis ve bilim adami olmasi fikrine karsi cikarak, hur bir sanatci tipi olusturmayi hedeflediler. Sanat eserinin bilinc alti zihnin tezahuru oldugunu savunarak, insan yapisi meteryal ozunu degil, ama evrenin aciklanamaz bilinmezligini ifade için bir arzu oldugunu ilke edinmişlerdi.
Kasimir Malevich, The Knife Grinder tablosu - 1912
Sanat tarihi icerisinde bu akima bagli olarak sekillenen en ilginc eser bir proje olarak kalan 3.Enternasyonale anitidir. Gelecege donuk eser olarakta unlenen bu eser uzay cagi dinanizmine uygun bir dusuncenin urunu olup masif bir spiral olarak teskilatlandirilmisti. icinde bir silindir, bir kup, bir kure asili olup, cesitli mimari mahalleri ihtiva edecekti.Bugun ayakta kalan en onemli konstruktivist eser ise moskovadak, Leninin mozolesidir.

Vladimir Tatlin (1885 - 1953)
Alexander Rodchenko (1891 -1977)
El Lissitzky (1890 - 1941)
Naum Gabo (1890 - 1977)

Vladimir Tatlin, Marinaio Tablosu - 1911
Abstre Ekspreyonizm

Ekspresyonizmin uzantisi olarak 1940 yillarin sonunda dogan bu akim 1950yillari icinde gelismis olup, 1960 ve 1970 yillarinda etkisini yogun bir bicimde gostermistir. Dogmatik olmaktan cok arastirmaci bir tutum sergileyan bu hareketin metafizik sanrilara duydugu alaka belirgindir. bilnc ve bilincsizlik arasindaki karsitliga onem vererek derin seviyelere inmeyi hedeflemislerdir. zitliklarin butunlugu icinde otomatik yaratima onem vermesi surrealist akimlardan aldigi etkilerle baglantilidir.

Bu akim icindeki sanatcilarin ilgi odagi junf felsefesidir. Arketipler ve bunlarin uretilmesi onem tasir. Soyut bir uretimin egemen oldugu bu akimda dogaclamaya onem veren sanatcilar ic birikimin tumuyle disa vurumuna agirlik vermislerdir. Derinligi olmayan yeni mekanlarda kurulan sanat eserleri seyirci icin ima edilen bir ozumseme ortami yaratmayi hedefleyerek bosluk icinde sartlanmisliktan onu kurtarmayi hedeflemektedirler.


Franz Kline, Henry H II tablosu - 1959-60

Kinetic Art

Hareketin tasviri anlayisindan yola cikarak ortaya cikan bu harekete konstruktivizmin etkisi buyuk olmustur. Eserleri hareketin kendisiyle degil hareket etkisi yapmasiyla ilgilidir. kinetic sanat icin ozgun etki eserin karsisinda hareket eden seyirciden kaynaklanmaktadir. Seyirciler eseri elleyebilecegi gibi onu harekette ettirebilir. Gelecege yonelik tavri ile futurizmdende etkilenen bu akim farkli olan hareketi bicimsel bir sekilde degil de bizzat hareketli bir nesne biciminde ifade etmesidir.

1950 yillarinda gelisim gosteren bu sanat akimi dort tip olarak ele alinir 1. gercekten hareketli 2. izleyicinin hareketiyle hareketlenen 3. isik yansimasi yapanlar 4. izleyenin katilimini gerektirenler

Naum Gabo (1890 -1977)
Alexander Calder (1898 - 1976)
Josef Albers (1888 - 1976)


Alexander Calder, Red nose tablosu (Kırmızı burun)
Puvantilizm( Noktacılık):
Neo-Empresyonizm(Yeni izlenimcilik) diyede sanat tarihine geçmiş olan bu akım Empersyonist görüşlerin etkisinde kalmış ve bir bakımada onun devamı sayılır.
Puvantilistler bilimsel metodlarla renk karışımını uygulamışlardır. Amaç göz yolu ile renk karışımını sağlamaktır. Bu akımın sanatçıları renkleri paletlerinde karıştırmayıp direk tuval üzerinde noktalar halinde koyarak çalışıyorlardı. Öncü sanatçıları; Seurat ve Signac’tır.

Post Empresyonizm

( Art izlenimcilik): Empresyonizm akımının etkisinde kalan fakat onun sınırlı kurallarına bağlanmayan sanatçıların yoludur. Empresyonizmin ışık renkleri ile atmosfer oyunlarına önem vermeyerek, eşyayı sağlam bir inşa içinde göstermek isteyen ve güneş renkleri ile yetinmeyerek bütün renkleri paletlerine alan ve doğayı yeniden biçimleyen ressamlardır. Sanatçının kendi mizacınıda resmin konusu içine alan bir akımdır. Öncü sanatçıları; Cezanne, Van gogh, Gauguin, Lautrec ve Munch’tur.


Paul Cézanne (1839 - 1906)
Fransız post-empresyonist ressam
Orfizm:

Kübizmin bir kolu olan, renge ve renk uyumuna önem veren sanat anlayışıdır. Delaunay’ın resimlerinde , Picasso ve Brague kübizminin aşıldığı, şiirli ve müzikli bir anlatıma varıldığı açıklanmıştır. Bu sanatçı ve akımın özelliği; İzlenimcilerin saf renklerine bağlı olup, Seurat’ın yaratıcılığını da begenirdi. O, saf anlatımın, simültane kntrastlar üzerine kurulması gerektiğine ve bunun, renklerin dinamizmini ve varlığını anlatmak için biricik olanak olduğuna inanıyordu.
Dadaizm:

Birinci dünya savaşı sonucu olarak Fransızca daki “tahta at” kelimesinden alınmış bir sanat akımıdır “1916” . Bu akımın amacı sanat değildi. O, Avrupa uygarlığının beylik değerlerini ve savaşa karşı alınmış bir cephe ve protesto idi. Dadacılar, kağıt, tahta v.b malzemeleri yapıştırarak kolaj türü çalışlmalar yapıyorlardı. Bu akımın en ilginç yanı; sanata karşı bir sanat akımı olmasıdır.
Dadaistlerin tek amacı saldırmak, kızdırmak, olmayacak şeyler yapıp insanlık adına yapılan soytarılıkları parça parça etmekti. Bu hareket daha sonraki sürrealist akıma zemin olmuştur. Sanatçıları; Duchamp, Picabia, Arsenberg’ dir.
Soyut Sanat:

( mücerret,abstrakte): Doğa görüntülerine bağlı olmayan bu sanat akımı, 20. Yy’ın resim ve heykel anlayışında yeni bir dünya göüşüdür. Soyut sanat, eşya, doğa ve canlıların görünüşlarinden faydalanmayı reddedip, resimde renk, çizgi ve düzlemleri düzenleyerek bunlarla heyecan verici kompozisyonlara ulaşmayı amaçlar.
Soyut sanatı ilk ortaya atan 1910 yılında ilk eserini veren Kandinsky olmuştur. Soyut sanat ile nonfigüratif sanatı birbirinden ayırmak sorun olmuştur. Bu sanatın başlangıcı doğadandır, sonu ise doğadan tamamen uzaklaşmıştır. Oysa nonfigüratif te, başlangıçtan itibaren, doğaya bağlı olmadan bir çalışma söz konusudur. Öncü sanatçıları; Kandinsky ve Mondrian’ dır.
Pop-Art :

Popüler sanatın kısaltılmış adıdır. Pop-art ismi 1954’te İngiliz sanat eleştirmeni Lawrence Alloway tarafından kullanıldı. 1960’lardan bu yana İngiltere ve Amerika’da ayrı ayrı doğup gelişmiş bir sanat akımıdır.
Özellikle Amerika’da günümüzün en yaygın anlayışıdır. Pop-art, Dadacıların kolajlarından tutunda kendinden önceki öncü akımları adeta yeniden fakat daha kuvvetle canlandırmakta ve sürdürmektedir. Bu akım sanatçıları, endüstri ürünü artıklarından güzete parçalarına, insan ile diğer canlı ve eşyalardan alınmış mulajlardan, hazır doğa nesnelerine kadar nu bulunursa kullanılmış ve bir sanat yapıtı olarak sunmuşlardır. Pop-art gerçek ile görüntünün farkını çarpıcı bir biçimde ortaya koyar ve makineleşmiş hazırcı insanı eleştirir. Pop-art teknikleri içinde şablonlar, boya tabancası, baskı resimler, ipek baskının tuval resminde kullanılması vardır. Amerikalı Pop-art sanatçıları; Lichtenstein, Warhol gibi ...İngiliz Pop-art’ çılar; Paolozzi, Hamilton, Peter Blake, Allan Jhones, vb.
Electrify - avatarı
Electrify
Ziyaretçi
23 Nisan 2013       Mesaj #5
Electrify - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Sanatta görüş, duyuş, anlayış bakımından yenilikler ortaya koyan, farklılık gösteren harekete "sanat akımı" denir. Bir başka deyişle belli bir tarihsel süreçte aynı sanat anlayışına sahip sanatçıların oluşturduğu topluluktur akım.

Hemen her sanat akımı ortaya çıktığı dönemden itibaren belli bir süre edebiyat ortamında kendine yer edinmiş, bu akımın temsilcileri ortaya koyduğu yapıtlarla toplumda yankı uyandırmışlardır.

Sanat akımları, yepyeni bir düşünce ortaya atarak toplumların günlük yaşamında özellikle de kültürel yaşamında önemli değişiklikler meydana getirmiştir.

Sanat akımlarının çoğu, varlıklarını kendinden önceki akımın varlığına borçludur. Çünkü birçok sanat akımı, kendinden önceki sanat akımına tepki olarak ortaya çıkmıştır.

Akımlara geçmeden önce Avrupa'da Ortaçağ'ı kapatıp Yeniçağ'ı açan Hümanizm ve Rönesans üzerinde kısaca durmak gerekir. Çünkü Hümanizm ve Rönesans bilinmedikçe sanat akımlarının temel yapısını kavramak güçtür.

Benzer Konular

10 Kasım 2012 / Misafir Sanat
9 Mayıs 2012 / ThinkerBeLL Sanat
15 Eylül 2007 / Misafir Sanat
28 Ekim 2009 / ThinkerBeLL Sanat
15 Nisan 2009 / ThinkerBeLL Sanat