Arama

Kösedağ Savaşı

Güncelleme: 12 Ekim 2018 Gösterim: 8.771 Cevap: 3
Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
21 Aralık 2008       Mesaj #1
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye

Kösedağ Savaşı

Ad:  Kösedağ Savaşı.jpg
Gösterim: 3684
Boyut:  66.5 KB

3Temmuz 1243 (14 Muharrem 641) Cuma günü, Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhusrev'in (1223-1246) ordusu ile, Baycu Noyan'ın komutasındaki Moğol ordusunun Kösedağ'daki savaşı sonunda, Selçuklu ordusu bozguna uğradı ve Anadolu Selçuklu Devleti Mogolların hakimiyetine girdi.
Sponsorlu Bağlantılar

1242 yılında Baycu Noyan komutasındaki 30 bin kişilik bir moğol ordusu, ErzurumSivas dolaylarına ilerleyen II. Gıyaseddin Keyhusrev, komşu devletlerden takviye askeri birliklerin gelmesini beklemeden Moğol kuvvetlerine saldırmaya karar vermiştir. Moğol kuvvetleri konusunda Sultan'a ulaşan bilgi, 40 bin dolayında bir kuvvet olduğu yolundadır, Sultan bu yüzden zaman yitirmeden saldırmanın avantajlı olacağına karar vermiştir. Gerçekte Moğol ordusu, aldığı takviyelerle 60 bin mevcutlu bir güç haline gelmişti. kalesini kuşatmış, kale komutanı Sinanüddin Yakut komutasındaki savunmaya karşın kenti ele geçirmiş ve yağmalamıştı. Bu olay üzerine II. Gıyaseddin Keyhusrev, derhal Moğolları karşılamak için bir ordu düzenlenmesi ve Moğol tehdidiyle karşı karşıya olan diğer komşu devletlerden yardım istenmesine karar vermiştir. 1243 yılının temmuz başında 50 bin kişilik bir süvari ordusuyla Sivas'ın Zara ilçesinin kuzeyindeki Kösedağ dolaylarında gerçekleşen savaş, Selçuklu ordusunun dağılmasıyla sonuçlanmıştır.

Bu zaferlerinin ardından Moğol ordusu Sivas ve Kayseri'ye yönelmiştir. Sivas şehri direnmeden teslim olduğundan Erzurum'da olduğu gibi katliam yapılmamış, fakat kent üç gün süreyle yağmalanmıştır. Kayseri ise iki haftalık direnmenin ardından düşmüştür.

Kayseri'nin düşmesinden sonra Moğol ordusu, Azerbaycan'daki Batı Moğol Orduları karargahına dönmüştür.
Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2018 01:03
Quo vadis?
belakıs - avatarı
belakıs
Ziyaretçi
23 Aralık 2008       Mesaj #2
belakıs - avatarı
Ziyaretçi

Kösedağ Savaşı

Anadolu Selçuklularının, Moğollara yenilmesiyle sonuçlanan ve 1 Temmuz 1243 tarihinde meydana gelen savaş. Türk-İslâm tarihinde, önemli bir dönüm noktası teşkil eden bu savaş, Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılmasına sebep olmuştur.
Anadolu Selçuklu Devleti'nin güçlü hükümdarı Alâeddin Keykubad’dan Moğollar çekiniyorlar, bu sebeple Anadolu’ya saldıramıyorlardı. Alâeddin Keykubad’ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu Gıyâseddin Keyhüsrev zamanında cesaretlendiler. Anadolu içlerine doğru seferler düzenlemek için, İran’daki Moğol orduları başkumandanlığına Baycu Noyan getirildi. Kafkasya’daki Gürcü ve Ermeni kuvvetlerinden de yardım alan Baycu Noyan, Anadolu Selçukluları üzerine saldırmak üzere fırsat kolladı. Baba İshak İsyanından ve Gıyâseddin Keyhüsrev’in tecrübesizliğinden faydalanarak, 1242 senesinde Erzurum’a saldırdı. Korkunç zulümler ve katliamlar yaparak, Müslümanların mallarını yağmalattı. Bu haberi alan genç ve tecrübesiz Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev 80 000 kişilik ordusuyla Sivas’ta ordugah kurup beklemeye başladı. Sultanın Sivas'ta olduğunu haber alan Baycu Noyan, buraya hareket etti.
Sponsorlu Bağlantılar

Moğol askerlerinin Sivas’a hareket ettiklerini haber alan Sultan Gıyâseddin Keyhüsrev, kumandanlarıyla istişare etti. Tecrübeli kumandanlar, Sultana silah ve erzakla dolu olan Sivas’ta kalmasını, burada tertibat alıp, yorgun düşen Moğollara karşı harp edilmesini söylediler. Devletin ileri kademesinde bulunan, fakat tecrübesiz ve harpten anlamayan bazı kimselerin teşvik ve tahriklerine kapılan genç sultan, harekete geçti. Sivas’ın seksen kilometre kadar doğusunda bulunan Kösedağ mevkiinde, suyu ve otlağı bol olan bir yeri seçerek, ordugâh kurdu. Burası askerî bakımdan savunması kolay, Moğolların tecavüzüne imkân vermeyen bir araziydi.

Dağ geçitleri tutulmuş, düşmanın gelmesi bekleniyordu. Ne yazık ki sultan, yine tecrübesiz kimselerin teşvik ve tahrikiyle, müstahkem mevkileri bırakarak, düşmanın karşılanmasını emretti. Galip geleceğinden emin bir halde, tedbire bile lüzum görmeden ilerleyen genç sultan, az sonra Moğol ordusuyla karşılaştı. İlk başta geri çekilen Moğol kuvvetleri dönüş yaparak, Selçuklu öncü kuvvetlerini bozguna uğrattılar. Hiç harp görmemiş tecrübesiz sultan, öncü kuvvetlerinin bozguna uğradığını duyunca, ordunun tamamen yenildiğini sandı. Düşman eline geçmemek için otağını ve hazinelerini harp meydanında bırakıp Tokat’a, oradan da Konya’ya doğru kaçmaya başladı. Sultanın harp meydanından kaçtığını henüz duymayan Selçuklu askerleri, akşamın geç vakitlerine kadar düşmanla çarpışmaya devam ettiler. Sultanın harp meydanını terk ettiğini öğrenince, onlar da çadırlarını bırakarak firar ettiler. Ertesi sabah, çadırlarda bir hareket göremeyen Moğollar, bunun bir harp hilesi olduğunu zannederek, çadırlara iki gün yanaşamadılar. 3 Temmuz 1243 tarihinde, korka korka çadırlara girdiler. Küçük bir çarpışma ile harp bitti. Seksen bin kişilik Selçuklu ordusu, utanç verici bir yenilgiye uğradı. Selçuklu toprakları, Moğol işgal ve zulmüne uğradı. Erzincan, Sivas ve Kayseri’yi yağmalayan Moğollar, pek çok Müslümanı şehid ettiler.

Kösedağ mağlubiyetinde sultanı ikna edemeyen güngörmüş vezir Mühezzibüddin Ali, Konya’ya gitmeyip Amasya’ya geldi. Moğol kumandanı Baycu Noyan’la görüşme yoluna gitti. Bazı hususları anlatıp, pek çok hediyeler vererek, daha fazla gitmemesini tavsiye etti. Bir müddet Anadolu’nun işgalini durdurup geri dönmeleri, Mühezzibüddin Ali’nin gayretleri sebebiyle oldu. Yapılan sulh antlaşmasıyla, Selçuklular, Moğollara vergi vermeyi kabul ettiler. Türk tarihinde benzeri görülmemiş olan Kösedağ Bozgunu, genç ve savaş tecrübesi olmayan Selçuklu Sultanı Gıyâseddin Keyhüsrev’in fevrî hareketleri neticesinde ortaya çıkmıştır. Daha önce Anadolu’ya girmeye cesaret edemeyen Moğollar, Kösedağ Bozgunundan sonra Anadolu’yu kolayca istila etmişler, şehirleri yağmalayıp, Müslüman halkı sivil-asker, kadın-çocuk demeden katletmişlerdir. Bu mağlubiyet neticesinde, Selçuklular, Moğollara vergi vermeyi kabul etmişler, iki yüz yıllık Anadolu Selçuklu Devletinin yıkılışı başlamıştır.
Son düzenleyen Safi; 13 Eylül 2016 23:50
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
11 Kasım 2011       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

KÖSEDAĞ SAVAŞI (3 Temmuz 1243)


SEBEPLERİ VE SONUÇLARI
I. Alâeddin Keykubat’ın vefat etmesinden sonra Selçuklu tahtına geçen II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in başarısız yönetimi ve siyaseti neticesinde Selçuklu Devleti’nde ekonomik sıkıntılar giderek artmaya başlamıştır. Durumdan olumsuz etkilenen Türkmenler isyan etmek zorunda kalmışlardır. 1240 yılında gerçekleşen bu isyana Babailer (Baba İshak) isyanı adı verilmektedir.

Anadolu Selçuklu Devleti’nin çıkan bu isyanı güçlükle bastırabilmesi Moğolların iştahını kabartmıştır. Anadolu’ya hakim olmak isteyen Moğollar Erzurum’a doğru harekete geçmiştir. Anadolu’yu tehdit eden bu harekete cevap verebilmek için harekete geçen II. Gıyaseddin Keyhüsrev Sivas’a doğru ilerlemiştir. 1243 yılında Sivas’ın Kösedağ mevkiinde meydana gelen savaşı Moğollar kazanmıştır.

1243 yılında meydana gelen Kösedağ Savaşı’nın sonuçları kısaca şu şekilde özetlenebilir:
  • Anadolu Selçukluları Moğollara bağlı hale gelmişlerdir.
  • Anadolu Selçuklu Devleti yıkılış sürecine girmiştir.
  • Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlı beyliklerin bağımsızlıklarını ilan etmesi sonucunda Anadolu’da siyasi birlik bozulmuştur.
  • Anadolu’da güvenliğin kalmaması, Moğolların halktan ağır vergiler talep etmesi sonucu köylüler topraklarını terk etmişler ve ekonomik sıkıntılar baş göstermiştir.
  • Moğolların baskısı altında kalan Türker batıya göç etmek zorunda kalmışlardır. Bunun sonucunda da Batı Anadolu hızla Türkleşmeye başlamıştır.
  • Moğollara bağlı olarak yaşayan Selçuklu Devleti Sultan II. Mesut’un 1308 yılında vefat etmesi üzerine yıkılmıştır.
  • Savaştan Sonra Anadolu’da başta Osmanlı Beyliği olmak üzere birçok beylikler ortaya çıkmıştır.
  • Kurulan bu beylikler sayesinde Anadolu’da Türk kültürü korunmuş, göçebe Türkmenler yerleşik hayata geçmiş, Türk denizciliği gelişmeye başlamış, Batı Anadolu Türkleşmiş ve Anadolu halkının düzeni tekrar sağlanmaya başlamıştır.
Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2018 00:23
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Kasım 2011       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin Moğol hakimiyetine girmesi üzerine, uc beyleri serbest hareket etmeye ve Anadolu Selçuklu sultanlarını tanımamaya başladılar. Anadolu’nun batısında yoğunlaşan beyliklerin nüfus ve askeri gücünü Moğolların baskısından kaçan Türkmenler oluşturuyordu. Moğolların hakimiyetini kabul etmek istemeyen uc beyleri ve aşiret beyleri bağımsızlıklarını ilan ederek Türkiye’de “Beylikler Dönemi”nin başlamasına neden olmuşlardır.

Anadolu’da


Söğüt ve Domaniç çevresinde Osmanlılar,
Konya ve çevresinde Karamanoğulları,
Kütahya ve çevresinde Germiyanoğulları,
Balıkesir çevresinde Karesioğulları,
İzmir ve Aydın çevresinde Aydınoğulları,
Manisa’da Saruhanoğulları,
Sinop ve Kastamonu’da Candaroğulları,
Muğla’da Menteşeoğullurı,
Maraş’ta Dulkadiroğulları
ve Adana’da Ramazanoğulları beylikleri kurulmuştur.

Karamanoğulları


(1256 -1487)
Oğuzların Afşar boyuna mensuptular. Selçuklu Sultanı I.Alaaddin Keykubad tarafından İç-İl’e yerleştirilmişlerdi. Nure Sofı’dan sonra oğlu Karaman Bey, Afşarların lideri olmuş ve kurulan beylik onun adını almıştır. 1256’da Ermenek tarafında kurulan beylik Moğollara ve Selçuklulara karşı amansız mücadelelere girişmiştir. Karamanoğlu Mehmet Bey, Selçuklulara isyan eden Hatiroğlu ve Şehzade Cimri ile iş birliği yapmış; Selçuklular’ın elinden Konya’yı alarak, Cimri’yi (Siyavuş) tahta oturtmuş idi. Mehmet Bey, Farsça konuşan devlet adamlarına ve Moğollara tepkisini göstermek için, Türkçeyi resmî dil ilân etmesiyle tanınır.İlhanlıların yıkılmasından sonra Karamanoğulları beyliği gücünü daha da artırmış, bölgedeki diğer beylikler ve özellikle Osmanlılarla mücadele etmiştir. İlk Osmanlı-Karaman mücadelesi Alaaddin Ali Bey zamanında başlamış (1361) ve beyliğin sonuna kadar devam etmiştir. Fatih tarafından kesin olarak itaat altına alınan Karamanoğulları (1473), daha sonra oluşturulan Karaman Eyaleti ile merkeze bağlanmıştır (1487). Karamanoğulları Beyliği, Osmanlıların en güçlü rakibi idi. Kendilerini, Selçuklular’ın mirasçısı olarak görmekteydiler. Bunu gerçekleştirmek için Osmanlılara karşı Timur, Memlûkluler ve Bizans ile iş birliği yapmaktan çekinmemişlerdir. Karamanoğullarının Türk tarihindeki yeri büyüktür. Onlar her dönemde hürriyet ve bağımsızlığın sembolü oldular. Anadolu’nun Türkleşmesine ve Türk kültürünün gelişmesine hizmet ettiler. Ermenek, Konya, Karaman, Niğde vb. şehirleri büyük eserlerle âdeta süslemişlerdir.

Germiyanoğulları


(1300 -1429)
Germiyanlı Türkmenleri önceleri Malatya civarında iken, I.Alaaddin Keykubad zamanında Kütahya havalisine göç etmişlerdir . Germiyan aşiretinin reisi Alişir Bey ve oğulları Selçukluların hizmetinde bulunmuştur. I.Yakup Bey zamanında Kütahya merkez olmak üzere Kula, Simav ve Denizli çevresinde Germiyan Beyliği kurulmuştur (1300). I.Yakup Bey zamanında Germiyanoğulları sınırlarını Ege’ye kadar genişletmiş; Bizans’ı vergiye bağlamışlardır. I .Yakup Bey’in ölümüyle Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Karesioğulları gibi yeni beylikler ortaya çıkmıştır. Germiyan Beyleri, Osmanlılarla yakın ilişkiler kurmuşlardır. Germiyan Beyi Süleyman Şah’ın kızı Devletşah Hatun, şehzade Yıldırım Bayezid ile evlenmiş; çeyiz olarak Simav, Emet ve Tavşanlı ve çevresi Osmanlılara bırakılmıştır. Ancak I.Murad’ın Kosova’da şehit düşmesi üzerine II.Yakup Bey anlaşmayı bozdu. Yıldırım Bayezid bunun üzerine kayın pederini hapsederek ülkesini topraklarına kattı (1390) . Osmanlıların Ankara Savaşı’nda yenilmesinden sonra Timur, diğer beylikler gibi, Germiyanoğulları beyliğini de tekrar canlandırmıştır(1402). II.Yakup Bey yeniden beyliğin başına geçtiyse de, yerine geçecek evlâdı olmadığından, ülkesini Osmanlılara vasiyet etti. Ölümünden sonra Germiyan Beyliği Osmanlılar tarafından ilhak edildi (1429). Batı Anadolu’nun önemli şehirlerinden olan Kütahya, sonraları Anadolu Eyaletinin merkezi yapılmıştır.

Saruhanoğulları


(1300 -1410)
Germiyanoğulları komutanlarından Saruhan Bey tarafından kurulmuştur. Merkezi Manisa olan beyliğin sınırları içerisinde Menemen, Foça ve Kemalpaşa (Nif) da bulunmaktaydı. Yıldırım Bayezid iç mücadelelerin sürdüğü beyliğe son verdi. Manisa Osmanlıların şehzade sancağı yapıldı (1390). Fetret devri esnasında tekrar canlanmak isteyen beyliği, Çelebi Mehmet kesin olarak ortadan kaldırdı (1410).

Aydınoğulları


(1308 -1426)
Germiyanoğullarının sübaşılarından (ordu komutanı) Aydın oğlu Mehmet Bey tarafından kurulmuştur. Merkezi Birgi olmak üzere Aydın, İzmir ve Manisa çevresine hâkim olmuşlardır. Mehmet Bey’den sonra başa geçen Gazi Umur Bey zamanı, beyliğin en parlak devridir. Kuvvetli bir donanma kuran Umur Bey, Ege adalarına seferler yapmış , İzmir’i ele geçirmiş idi (1328). Ancak güçlü bir Haçlı donanmasının işgal ettiği İzmir’i tekrar kuşattıysa da bu savaşta şehit düştü (1347). Umur Bey’den sonra Aydınoğulları eski gücünü yitirdi . Yıldırım Bayezid, Karamanlıların kendisine karşı kışkırttığı beyliği Osmanlı hâkimiyetine aldı(1390). Ankara Savaşı’ndan sonra İzmiroğlu Cüneyt Bey, Osmanlıların fetret devri mücadelelerine katıldı. Nihayet II.Murat tarafından beyliğe son verildi (1426).

Karesioğulları


(1293 -1359)
Karesi Beyliği’nin kurucusu, Melik Danişment Gazi’nin soyundan gelen Kalem Bey oğlu Karesi Bey‘dir. Selçuklular tarafından Bizans ucuna yerleştirilen bu beyler, Germiyanlılarla beraber fetihlerde bulunmuşlardır. Balıkesir ve çevresininin Bizans’tan alınmasıyla beylik kurulmuştur. 1302 tarihinden itibaren ele geçirilen Bergama, Edremit, Susurluk gibi bölgenin mühim yerleşmelerine çok sayıda Türkmen yerleştirilmiştir. Karesi Bey’in oğulları Demirhan ve Yahşi Bey, beyliği Edremit ve Balıkesir olmak üzere iki kol hâlinde yönetmişlerdir. Kısa ömürlü olan beylik Orhan Bey tarafından ortadan kaldırılmıştır (1359). Hacı İl Bey, Evrenos Bey gibi beyliğin ileri gelenleri Osmanlılara katılarak büyük hizmetlerde bulunmuşlardır.

Menteşeoğulları


(1282 - 1424)
Antalya‘dan gemilerle Muğla kıyılarına çıkan Türkmenler, Menteşe Bey isimli uc beyi liderliğinde Denizli’ye kadar olan bölgeleri fethetmişlerdi. Muğla ve Aydın’ın fethiyle beylik kurulmuş oluyordu (1282). Milas, Fethiye, Denizli bölgelerinin de alınmasıyla Mesut Bey zamanında Menteşeoğulları en geniş sınırlarına ulaşmıştır (1310). Yıldırım Bayezid, ünlü Batı Anadolu seferiyle bu beyliğe de son vermiştir (1390). Ankara Savaşı ile yeniden ortaya çıkan beylik, Menteşeoğlu İlyas Bey’in ölümünden sonra Osmanlı yönetimine girdi (1424). Fatih zamanında kesin olarak beyliğe son verildi(1451). Denizcilikte ileri giden Menteşeoğulları, Güney-Batı Anadolu’nun ve sahillerin Türkleşmesinde önemli rol oynamışlardır.

Candaroğulları


(1292-1461)
Selçuklu Beylerinden Şemseddin Yaman Candar, beyliğin kurucusudur. Bir hizmetine karşılık İlhanlılar, Kastamonu ve çevresini kendisine vermiş; böylece beyliğin temelleri atılmıştır. Daha sonra Sinop‘un da alınmasıyla beylik iki kola ayrılmıştır. Sinop kolunda İsfendiyar Bey bulunuyordu. Osmanlılar bu sebeple beyliğe İsfendiyar Beyliği de demişlerdir. Ankara Savaşı’ndan sonra Çankırı, Samsun ve Bafra beyliğe dahil edilmiştir. Fatih, Trabzon seferi esnasında bu beyliğe son vermiştir ( 1461). Ayrıca Sinop ve Çevresinde Pervaneoğulları, Kastamonu civarında Çobanoğulları ve Ankara‘da Ahiler kısa süreli hâkimiyetler kurmuşlardır.

Dulkadiroğulları


(1337-1521)
Dulkadiroğulları, Maraş ve Elbistan civarında ortaya çıkmış bir Türkmen beyliğidir. Oğuzların Bozok kolu ve Ağaçeri Türkmenlerini etrafında toplayan Dulkadiroğlu Zeyneddin Karaca Bey, Memlûklu sultanının himayesinde, Eretna Devleti’nin elinden Elbistan’ı alarak beyliği kurmuştur(1337). Yerine geçen oğlu Halil Bey zamanında Maraş, Malatya, Harput tarafları ele geçirilerek sınırlar genişletilmiştir. Dulkadiroğulları Osmanlılar ile Memlûkler arasında bir tampon görevi görmekteydi. Varlığını sürdürmek için kâh Osmanlı, kâh Memlûk hâkimiyetini kabul etmişlerdi. XVI. yüzyılın başlarında başa geçen Alaüddevle Bozkurt, Akkoyunluların elinden Diyarbakır’ı aldı, fakat Şah İsmail karşısında ağır bir yenilgiye uğradı (1507). Dostluğunu kaybettiği Osmanlılar karşısında da yenilgiye uğraması üzerine Dulkadirli toprakları Osmanlıların eline geçti (1515). Yerine geçen Ali Bey, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi’nde ve Canberdî isyanında, Osmanlılara mühim hizmetlerde bulunmuştu. Fakat Osmanlı veziri Ferhat Paşa onu kıskandığından, Yavuz’u kışkırttı. Ali Bey hile ile yakalanarak katledildi (1521). Böylece Dulkadir Beyliği ortadan kaldırılmış oldu (1521).

Ramazanoğulları


(1378-1608)
Ramazanoğulları, Adana merkez olmak üzere Çukurova bölgesinde kurulmuştur. Beyliğe adını veren Ramazan Bey, Oğuzların Üçok koluna bağlı Yüreğir boyundandır. Memlûk Sultanı Baybars tarafından Gazze-Antakya arasına yerleştirilen Türkmenler, daha sonra Adana ve Payas bölgesini Ermenilerden almışlardı. 1378 tarihinde Memlûklerin gönderdiği vali, Dulkadiroğlu Halil Bey tarafından öldürüldü. Bu olayla birlikte Ramazanoğulları Beyliği kurulmuş oldu. Ancak Memlûklerin gücünden çekindikleri için daha çok onların hâkimiyetini tanıdılar. Memlûklerin ve Dulkadirliler gibi iki önemli güç arasında kalan Ramazanoğulları, Yavuz Selim‘den itibaren Osmanlıların yanında yer almışlardır. 1608’de son Ramazanoğlu Beyi Pir Mansur, görevden alınarak toprakları Osmanlı beylerbeyiliğine çevrilmiştir.
Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2018 00:23

Benzer Konular

23 Aralık 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
12 Ekim 2018 / Ziyaretçi Cevaplanmış
19 Kasım 2009 / Misafir Cevaplanmış