Arama

Efe kıyafetleri hakkında bilgi verir misiniz?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 1 Mayıs 2018 Gösterim: 10.657 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Aralık 2011       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Efe kıyafetleri hakkında bilgi verir misiniz?
EN İYİ CEVABI Efulim verdi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Acil efe kıyafetleri hakkında açıklamalı bilqi istiyorum...

efegiysi22

Ten gömleği, zıbın veya mintan, camadan, cepken, potur (dış donu), kuşak, dimiden don, aba, kepenek, tozluk, çizme, başlık(oyalı fes). Efeler son derece ilginç giysi ve aksesuarlara sahiptirler. Bu giysiler günümüzde folklorik amaçlarla korunmakta ve kullanılmaktadır. Efeler başlarına çuhadan yapılma nar çiçeği renginde işlemeli, başlık giyerler. Zeybeklerin giydiğine kabalak denir. Bu fesler uzun ve kalıpsızdır.Her ikisi de bu başlıkların üzerlerine iğne oyası bezemeli kefiye sararlar; püsküller ise arkadan sarkar. Efeler ve zeybekler çıplak etlerine, boyun ve kol ağızları iğne oyası işlemeli, krem renginde, içlik denilen Bürümcükleri giyerler. Bu içliğin üzerine Mintan denilen, kırmızı ya da mor üzerine beyaz çizgili, ipekten dokunmuş bir üstlük giyilir. Mintanın alt boyu efe ya da zeybeğin göğüs altına kadardır. Oldukça kısa olan bu üstlüğün yaka düğmesi efeler tarafından sürekli açık bırakılır. Zeybeklerinki ise kapalıdır. Mintanın üzerine ise cepken giyilir. Bu cepkenler çapraz düğmelidirler. Yazın ise yelek türünde delme dediğimiz giysi kullanılır. Delme de cepken gibi çapraz düğmelidir.
Sponsorlu Bağlantılar

efe3


Camadan dediğimiz arkadan kartal kanadı gibi görünen üstlük de en üste giyilir.Cepken ve camadanlar genellikle koyu renk çuha üzerine, siyah ipek kaytan işlemeli olurlar. Sırma işlemeli olanlarını ise, kızanlar kullanırlar. Ayağa giyilen Çakşırmenevrek de cepken ve camadan gibi koyu renk çuhadandır. Kenarları ise siyah ipek kaytan işlemelidir. Çakşırmenevrek bir giyim göreneği olarak, uçkurla kasık üzerinden bağlanır. Uçkurların uçları motiflerle işlenmiş olup, sürekli açıkta bırakılır. Bu çakşırmenevreklerin ağları, yaklaşık üç metre olup, uçkurun geçtiği bele yakın olan kısım on santim eninde ve kırmızı ketendendir. Çakşırmenevreklerin boyları, bazı yörelerde diz kapağının dört parmak üstünde, bazı yörelerde ise diz kapağının dört parmak altındadır. Diz kapağından aşağıya cepkenin, camadanın ve çakşımenevreğin renginde, üzerleri siyah ipek kaytan işlemeli ya da kepmen denilen siyah deri tozluklar kullanılır. Efelerin tozluklarında, ipek tozluk bağları kullanırlar. Efeler günümüzdeki folklorik etkinliklerde kara çizme giymektedirler.

Kasıkla göğüs arasına önce dolgu kuşak, üzerine de renkli desenli ipekten dokuma Trablus ya da şal kuşak dediğimiz kuşak sarılır, üzerine de uçları sol taraftan sarkan uzunca kolon dolanır. Bu kuşakların üzerine "silahlık" ve "kütüklük" takılır. Silahlıklar üç, beş, yedi katlı yapıldığı gibi, bir ve iki kayışlı da olabilir. Silahlığın katları arasına yatağan dediğimiz sapı iki kulaklı uzun bıçak ile "kubur" dediğimiz ateşli silah yerleştirilir. Kütüklük malzemeler içindir. Ayrıca silahlığın sağ yanından maşa denilen bir ucu iki halkalı, diğer ucu çatal dilli özel muhafazalı bir demir çubuk sarkar. Genellikle kırmızı ya da mor ipek kumaş üzerine tel işlemeli, tam kare mendil şeklinde büyükçe yağlıklar da silahlığın sol üst yanına takılır. Efeler ve zeybekler sağ kollarının üst kısmına kurşun geçirmezliği sağlayan pazubentler takarlar.Kızan iken takılan bu pazubentler, ölünceye kadar çıkarılmaz. Ama asıl tılsımları omuza takılıp koltuk altına doğru sarkıtılan gümüş kutular biçimindeki enamlıklarıdır. Bu giysilerin üzerine "aba" ve "kepenek" giyilir.

fes1feskizbasi


Son düzenleyen Safi; 1 Mayıs 2018 01:06
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
21 Aralık 2011       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Acil efe kıyafetleri hakkında açıklamalı bilqi istiyorum...

efegiysi22

Ten gömleği, zıbın veya mintan, camadan, cepken, potur (dış donu), kuşak, dimiden don, aba, kepenek, tozluk, çizme, başlık(oyalı fes). Efeler son derece ilginç giysi ve aksesuarlara sahiptirler. Bu giysiler günümüzde folklorik amaçlarla korunmakta ve kullanılmaktadır. Efeler başlarına çuhadan yapılma nar çiçeği renginde işlemeli, başlık giyerler. Zeybeklerin giydiğine kabalak denir. Bu fesler uzun ve kalıpsızdır.Her ikisi de bu başlıkların üzerlerine iğne oyası bezemeli kefiye sararlar; püsküller ise arkadan sarkar. Efeler ve zeybekler çıplak etlerine, boyun ve kol ağızları iğne oyası işlemeli, krem renginde, içlik denilen Bürümcükleri giyerler. Bu içliğin üzerine Mintan denilen, kırmızı ya da mor üzerine beyaz çizgili, ipekten dokunmuş bir üstlük giyilir. Mintanın alt boyu efe ya da zeybeğin göğüs altına kadardır. Oldukça kısa olan bu üstlüğün yaka düğmesi efeler tarafından sürekli açık bırakılır. Zeybeklerinki ise kapalıdır. Mintanın üzerine ise cepken giyilir. Bu cepkenler çapraz düğmelidirler. Yazın ise yelek türünde delme dediğimiz giysi kullanılır. Delme de cepken gibi çapraz düğmelidir.
Sponsorlu Bağlantılar

efe3


Camadan dediğimiz arkadan kartal kanadı gibi görünen üstlük de en üste giyilir.Cepken ve camadanlar genellikle koyu renk çuha üzerine, siyah ipek kaytan işlemeli olurlar. Sırma işlemeli olanlarını ise, kızanlar kullanırlar. Ayağa giyilen Çakşırmenevrek de cepken ve camadan gibi koyu renk çuhadandır. Kenarları ise siyah ipek kaytan işlemelidir. Çakşırmenevrek bir giyim göreneği olarak, uçkurla kasık üzerinden bağlanır. Uçkurların uçları motiflerle işlenmiş olup, sürekli açıkta bırakılır. Bu çakşırmenevreklerin ağları, yaklaşık üç metre olup, uçkurun geçtiği bele yakın olan kısım on santim eninde ve kırmızı ketendendir. Çakşırmenevreklerin boyları, bazı yörelerde diz kapağının dört parmak üstünde, bazı yörelerde ise diz kapağının dört parmak altındadır. Diz kapağından aşağıya cepkenin, camadanın ve çakşımenevreğin renginde, üzerleri siyah ipek kaytan işlemeli ya da kepmen denilen siyah deri tozluklar kullanılır. Efelerin tozluklarında, ipek tozluk bağları kullanırlar. Efeler günümüzdeki folklorik etkinliklerde kara çizme giymektedirler.

Kasıkla göğüs arasına önce dolgu kuşak, üzerine de renkli desenli ipekten dokuma Trablus ya da şal kuşak dediğimiz kuşak sarılır, üzerine de uçları sol taraftan sarkan uzunca kolon dolanır. Bu kuşakların üzerine "silahlık" ve "kütüklük" takılır. Silahlıklar üç, beş, yedi katlı yapıldığı gibi, bir ve iki kayışlı da olabilir. Silahlığın katları arasına yatağan dediğimiz sapı iki kulaklı uzun bıçak ile "kubur" dediğimiz ateşli silah yerleştirilir. Kütüklük malzemeler içindir. Ayrıca silahlığın sağ yanından maşa denilen bir ucu iki halkalı, diğer ucu çatal dilli özel muhafazalı bir demir çubuk sarkar. Genellikle kırmızı ya da mor ipek kumaş üzerine tel işlemeli, tam kare mendil şeklinde büyükçe yağlıklar da silahlığın sol üst yanına takılır. Efeler ve zeybekler sağ kollarının üst kısmına kurşun geçirmezliği sağlayan pazubentler takarlar.Kızan iken takılan bu pazubentler, ölünceye kadar çıkarılmaz. Ama asıl tılsımları omuza takılıp koltuk altına doğru sarkıtılan gümüş kutular biçimindeki enamlıklarıdır. Bu giysilerin üzerine "aba" ve "kepenek" giyilir.

fes1feskizbasi


BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Sen sadece aynasin...
seramiksır - avatarı
seramiksır
VIP VIP Üye
21 Aralık 2011       Mesaj #3
seramiksır - avatarı
VIP VIP Üye

efelik EFENDİLİKTİR!!!!!!!!!!!!!!!!!

1. Başa Giyilenler: Kalıpsız fes motifli yemeni püskül oyalı poşu.
2. Sırta Giyilenler: Börümcek mintan şal kuşak trablus kuşak silahlık kolan camadan sallama potur.
3. Ayağa Giyilenler: Çorap körüklü çizme.
4. Aksesuvar



izmir3sj4
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Efulim; 21 Aralık 2011 12:03 Sebep: sayfa düzeni.
SIKINTILARINIZ YILDIZLAR KADAR UZAK, HAYALLERİNİZ GÜN GİBİ PARLAK OLSUN DOSTLAR...
_zeki_ - avatarı
_zeki_
Ziyaretçi
21 Aralık 2011       Mesaj #4
_zeki_ - avatarı
Ziyaretçi
EFELER VE ZEYBEKLİK HAKKINDA
Mehmet EKİZOĞLU

Efeler ve Zeybeklerin Tarihi, Efeler Hakkında
Zeybeklik son dönemde bir yandan popüler bir nostaljik öğe haline gelmiş gibi görünmesine karşın, diğer yandan da toplumu baskı altına almış olan bilgisizlik ve yüzeysellik akımı nedeniyle genel kabullenmeler ve yapıştırılmaya çalışılan yaftalardan da büyük zarar görmektedir. Bazı televizyon dizilerinin ve müzik eserlerinin, zeybeklik olgusuna ve zeybek ezgilerine eskisine nazaran daha ağırlıklı olarak vurgu yaptığı hiç birimizin dikkatinden kaçmış olmasa gerektir.

Bu ilginin doğurduğu bir başka sonuç daha var ki, bu kimsenin arzulamadığı bir çeşit yan etki. Efeliğin bu kadar tuttuğunu gören bazı fırsatçılar da kendilerine gün doğduğunu düşünüp bu “trend”den faydalanmaya çalışmaktalar. Bunların başında köşe dönmeci ve kolaycılar geliyor. İlk iş olarak Ege zeybek ve türkülerine el atarak bunları kendilerince, “güncelleştirerek” piyasaya sürüyorlar. Bu sahtekarlık, pek tutmasa da, Ege kültürünün yozlaşması riskini artıran bir alışkanlık halini almıştır. Türkülerimizi hakkıyla yorumlayan yetkin sanatçılarımızın yanı sıra, zeybekleri “bale” veya “opera” haline getirmeye çalışanlardan tutun da, arabesk balçığı içine sokmaya çalışanlar da müzik piyasasında zeybekleri bizim kadar sevmektedir(!).

Bir başka tehlike, bu popülariteden faydalanmak isteyen bir başka grup sahtekardan gelmektedir. Bunlar da cüz’i akıllarında bulunan birkaç kırıntıyla zeybekliğin tarihi gelişimini, zeybek oyunlarının kökenini ve anlamını açıklayarak kendini satmaya çalışan budala tayfasıdır. Bunların en son örneğini Milliyet Gazetesinde çıkan bir haberde Dr. Alper Aksoy adındaki bir şahsın hezeyanlarında gördük. İstanbul’da bir zeybek ekibi kurarak yarışmalara katılan bu kişi, yapılan söyleşide hem zeybek oyunlarının orijinal karakterini bozduğunu itiraf etmekte; hem de efelerin geçmişine dil uzatarak bu insanların Türklüğünden, İslamlığından ve efeliğinden şüphe ile bahsetmektedir.

Efelerimizin ve zeybek türkülerinin bir sahipleneni olmadıkça bu saldırıların bitmesi beklenemez. Zeybeklerin sahibi, en doğalıdır ki Aydınlılardır. Demek oluyor ki Aydınlılar, çaba ve girişimleriyle zeybekliği ve zeybekleri her şeyiyle sahiplendiklerini göstereceklerdir.

yaliefegrubu22

Zeybeklik nedir?

Bu kapsamda zeybeklere değinmeden geçemeyeceğim. Zeybekliğin kökenlerini Eski Yunan’da veya Orta Asya’da aramanın manası yoktur. Çünkü zeybeklere ilk olarak Anadolu Selçuklularında rastlanmaktadır. Bu dönemde zeybek adının, Aydın yöresinde yolların güvenliğini sağlayan bir çeşit asker anlamına geldiğini biliyoruz. Kelimenin anlamını araştırmak ta beyhude bir iştir. Kelimenin kökenine ilişkin bir tarihi kayıt bulunmamasının yanısıra bu kelimeyi Rumca’dan veya başka yabancı dillerden gelmiş gibi göstermeye çalışan sahtekar ve hainlerin varlığı, bu bahisten tiksinerek geri adım atmamız için yeterlidir.

Zeybekliğin asıl kökeni 16.yüzyıl sonu ile 17.yüzyıl ortalarına tarihlenen Celali Ayaklanmalarına dayanır. Gerçek anlamını da burada bulur. Yenilgilerle bozulmaya yüz tutan merkezi idare ve halka zulümden başka bir şey getirmeyen yerel vali ve mültezimler ile birlikte köylüler üzerindeki mali yükün ağırlığı, asker kaçakları ile birleşen isyancıların çığ gibi büyümesine yol açtı. Aydın, bu sıkıntıları daha fazla hisseden bir vilayet olarak Celalilerin her zaman etkin olduğu bir yöre olageldi. Bu isyancıların faaliyetleri yoğun olarak Aydın’da hep devam etti. Buna karşın aynı sebeplerle dağa çıkan eşkıyanın gittikçe yöresel niteliklere bürünerek diğer eşkıyadan ayrıldığını ve bir çeşit toplumsal çete haline geldiğini görmekteyiz. Anlatılanlar bellidir; haksızlığa karşı çıkan köylü genci ve zenginden topladığını fakire dağıtan, gençleri evlendiren, köprüleri onaran gönlü tok eşkıya.


Sinanoğlu Örneği

Bu anlamdaki en eski zeybekleri Sinanoğlu ve arkadaşlarının olayında görüyoruz. Atça’nın Yağdere köyünden olan Sinanoğlu ve arkadaşları Koca Hasan ve Gök Hasanoğlu yine aynı sebeplerle dağa çıkarak etraflarında hatırı sayılır bir kuvvet toplayarak Aydın’ı ele geçirmişler ve Valiyi öldürmüşlerdir. 1828-1832 yılları arasında 5 yıla yakın Aydın Vilayetinde hüküm süren Sinanoğlu, Aydın’a gelen iki orduyu yenmiş, ancak daha sonra, 8 bin kişilik bir Zeybek ordusuyla İzmir’i ele geçirmeye kalktığında, üzerine gelen Vezir Tahir Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusunca mağlup edilerek idam olunmuştur. Kendisi ve arkadaşlarının mezarları Atça-Nazilli arasında Tabanlı Çeşmesi denilen yerdedir.

Çoğu zeybeklerin akıbeti bu şekilde olmuş ve “su testisi su yolunda kırılır” atasözü boşa çıkmamıştır. Bunun yanında bir çok efe de devletle işbirliği yapmış, teslim olmuş, hatta eşkıya takibinde devlete yardımcı da olmuştur. Kırım Savaşına zeybeklerin katıldığını gösteren belge ve gravürler mevcuttur.


Efeler Savaşta

En son 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşına efelerden oluşan bir Zeybek Alayı katılmıştır. Bunların arasında meşhur Çakıcı Mehmet Efe’nin babası Çakırcalı Ahmet Efe de vardır. Zeybeklerin savaşlara katılmaları genelde kendilerine yapılan vaatler ve nasihatler sonucu olmuştur. Bu savaşta da Sultan II.Abdülhamit ile şahsen görüşen zeybekler, kendilerine savaştan sonra verilecek özgürlük ve mal ile kandırılmıştır. Aydın’dan getirilen Zeybek Alayı İstanbul’da bir müddet eğitilmiştir. Hatta bu eğitim sırasında Beyoğlu’na inen palabıyıklı, kulaklı kamalı zeybeklerden ürken halkın şikayetleri yabancı ülke sefirlerinin raporlarında da yer almıştır. Bu zeybeklerin çoğu, gösterdikleri bir çok kahramanlıktan sonra Karadağ savaşlarından dönememiştir. Bu savaşlar sırasında Arnavutların çok hainliğini gören zeybekler, bundan sonra Arnavut milletine karşı amansız bir hasım haline gelmişlerdir.

yorukali22
Zeybekler Kurtuluş Mücadelesinde

Son olarak zeybekleri, Kurtuluş Savaşımızda görmekteyiz. Kurtuluş Savaşı’nın ilk başarılı mücadelesi efeler komutasında Aydın’da yapılmıştır. Milli Mücadelemizin ilk topu, yine efeler komutasında Aydın’da patlatılmıştır. Yörük Ali Efe’nin komutasında kurulan Milli Aydın Alayı, halen ordumuzda mevcudiyetini korumaktadır. Burada Kurtuluş Savaşı’nda efelerin neler yaptığını uzun uzun anlatmayacağız. Bu husus, tarih kitaplarında bol bol incelenmiştir. Buna karşın, bazı sahneleri anlatmadan geçemeyeceğim. Bu sahnelerin hepsi şu ya da bu şekilde efsaneleştirilerek halkımızın dimağında yer almıştır.


Unutulmaz Sahneler

Bunlardan ilki Yörük Ali Efe müfrezesini Yenipazar’a doğru giderken gören Rum işçilerin kaçmaya yeltenmesi ile başlar. Rumların kaçmalarına engel olan Efe, onlara yolluk verir ve Sultanhisar’daki kumandanlarına giderek Yörük Ali’nin teslim olarak Yunanlılara katılmak istediğini, bunun için ertesi gün Sultanhisar’a silahsız geleceğini söylemelerini tenbihler. Koşarak giden Rumların ardından bakakalan kızanlar, Efelerinin hilesini anlayamazlar. Ancak ertesi gece sabah doğru Sultanhisar’ın Malgaç Köprüsündeki karakolu basmaya giderken bu kurnazlığı anlayacaklardır. Yunan Komutanı Sultanhisar’da hazırlık yaparak Efe’nin teslim olmasını bekleyedursun, Malgaç’tan gelen silah sesleri, Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığını, Türk Milletinin ölmeden esareti kabul etmeyeceğini ilan etmektedir.

Bir diğer ölümsüz sahne, Atatürk’ün bir telgrafı ile tarihe geçmiştir. Telgrafın metnini, tek satırına dokunmadan naklederek yazımızı sona erdiriyoruz. Nihai karar elbette ki tarihe kalacaktır.



“Ankara, 11 Haziran 1920

Aydın ve Havalisi Kuvayi Milliye Umum Kumandanı Demirci Mehmet Efe kardeşime:

Kahraman efelerinizi size gönderiyorum. Aydın’ın bu doğru özlü ve fedakar evlatları, Bolu ve Düzce havalisinde memleketimizi gavurların esaretine düşürmeye çalışan hainleri pek kahramanca ve fedakarca bastırdılar. Vatanımıza büyük hizmetler ifa ettiler. Allah iki cihanda aziz etsin. Kendilerine ve umum kumandanları olan zat-ı alinize Büyük Millet Meclisi’nin kalbi ve samimi teşekküratını takdim eder, gözlerinizden öperim. Kardeşim efendim...

İmza: Büyük Millet Meclisi Reisi

Mustafa Kemal”

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Efulim; 21 Aralık 2011 12:01 Sebep: Sayfa düzeni+ açık linkler kapatıldı

Benzer Konular

31 Temmuz 2017 / Misafir Cevaplanmış
20 Kasım 2012 / Misafir Soru-Cevap
18 Nisan 2012 / Ödevadam Soru-Cevap
1 Mayıs 2018 / Misafir Cevaplanmış