Arama

Pirincin Türkiye ekonomisine katkıları nelerdir?

Güncelleme: 3 Mart 2013 Gösterim: 6.826 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
20 Mart 2012       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lütfen bir cevap bulun 2 gün kaldı
Sponsorlu Bağlantılar
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mart 2013       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

lütfen bir cevap bulun 2 gün kaldı

pirinç çok yağışlı çok kurak istemez sadece az yağış ister ve ülkemize yemek bakımından katkı sağlıyor
Sponsorlu Bağlantılar
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
3 Mart 2013       Mesaj #3
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Pirinçten ekonomiye 900 milyon $ katkı

Pirincin Türkiye ekonomisine katkıları nelerdir?
Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Okan Gaydancıoğlu, Türk ekonomisinin pirinçten yılda 900 milyon dolar katkı sağladığını söyledi.

Gaydancıoğlu, 5. Biga Ticaret ve Sanayi Festivali kapsamında düzenlenen panelde yaptığı konuşmada, çeltik tarımının bir kumar olduğunu savundu.
Türkiye'nin 1980'lerde kişi başına 3 kilogram pirinç tükettiğini, pirinçte kendine yeten bir ülke konumunda olduğunu belirten Gaydancıoğlu, kendine yeterliliğin, üretim fazlalığından değil, döviz yetersizliği ve ithalatın yüksek gümrük vergileriyle korunmasından ötürü olduğunu kaydetti.
Gaydancıoğlu, Türkiye'nin, 1980'lerin ikinci yarısından sonra, ekonomik krizlerin de etkisiyle yılda 130-150 milyon dolar karşılığı 280-300 bin ton pirinç ithal eder hale geldiğini söyledi.
Türkiye'de, 1990'ların ikinci yarısından sonra özellikle dar gelirli ailelerin ithal pirinçlerden de pilav yapmaya başladığını belirten Gaydancıoğlu, pirinç piyasasındaki bazı kötü niyetli aktörlerin, yerli pirinçlerin paketlerine veya çuvallarına ithal pirinç karıştırarak maliyeti aşağı çekmeye çalıştığını anlattı.
Gaydancıoğlu, şunları söyledi:
''Bu sayede tüketiciler gerçek yerli pirince ulaşamaz oldu. 2000'li yıllara yaklaşırken üretimde çok önemli gelişmeler oldu. En önemli gelişme birim alan verimi yüksek olan 'Osmancık' tohumunun Türkiye'nin tüm çeltik tarlalarında kullanılmaya başlanması oldu. Bu sayede Türkiye neredeyse 10 yılık bir periyotta üretimini ikiye katladı. Türkiye ekolojisi çeltik tarımına uygun. Türkiye bir ton çeltiği yaklaşık 330 dolara mal ederken, ABD, bir ton çeltiği yarı yarıya mal etmektedir. Sorunun çözümü sadece üreticide değil, devletin uyguladığı politikalarda. Devletin uyguladığı politikalar, üretim artışı yerine ithalatı teşvik edici yönde. Türkiye ekonomisi, pirinçten yılda 900 milyon dolar katkı sağlıyor. Ancak önemli bir üretici bölge olan İpsala'nın cebine 300 milyon dolar giriyor.''
Biga Ziraat Odası Başkanı Beytullah Elmacı da, ilçenin 260 bin dekar sulanabilir, 601 dekar da işlenebilir alanda tarım yaptığını söyledi.
Elmacı, çeltik üretiminde Türkiye ortalamalarının üzerinde tarım yapan Biga'da, arazilerin daha fazla sulanabilir olması için barajların tamamlanması ve ofisin makul fiyatlarda alım yapması gerektiğini söyledi.
Panele, TMMOB Ziraat Mühendisi Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Savaş Kormaz, Yrd. Doç. Dr. İsmet Yıldırım, Bayer ilaç firması teknik müdürü Dr. İlhan Kural ve Syngenta A.Ş. Teknik Danışman Dr. Veli Çetin de katıldı.

Kaynak: AA
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Mart 2013       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

pirinç çok yağışlı çok kurak istemez sadece az yağış ister ve ülkemize yemek bakımından katkı sağlıyor

Araştırmacılar, bu şaşırtıcı sonuç karşısında çayın daha iyi incelenmesi gerektiğini söyleyerek siyah ve yeşil çayda kalbi koruma özelliğine sahip maddeler bulunabileceğini tahmin ettiklerini söylediler.

Söz konusu çalışma 13 Mayıs’da Amerikan Kalp Birliği Dergisi’nde yayınlandı. Çalışmayı yöneten Dr.Kenneth Mukamal, sonuçların beklediğinden çok daha şaşırtıcı olduğunu ve çay bitkisinin kalp sağlığı üzerindeki gerçek etkisi, araştırma sonucundan daha az olması durumunda bile, kalp krizinden kurtulmak için hatırısayılır bir fayda yaratabileceğini belirtti.

Çalışmada çay içenler ile çay içmeyenler arasında, kalp krizi sonrası ölüm oranları araştırıldı. Çay tüketimi fazla olanlarda (günde 2 veya daha fazla bardak), araştırma sonuçlarına göre : çay tüketmeyenlere oranla %44 daha az kalp krizi nedenli ölüm görülüyor; bir haftada 14 bardaktan daha az çay tüketenler ise, hiç tüketmeyenlere oranla kalp krizi sonucunda % 28 daha az ölümle karşılaşıyorlar. Bu geniş çaplı araştırmada, araştırmacılar kalp krizinden sonra hayatta kalan 1900 kişinin, kalp rahatsızlıklarından önceki çay tüketimlerini not alıp bu kişileri 4 yıl boyunca izlemeye devam edecekler. Araştırmaya katılmış olan doktorlar; denek olarak alınan kişilerin başka bir kalp krizine ya da kalp rahatsızlıklarına daha yatkın olan yüksek risk grubundaki insanlardan seçildiğini belirtiyorlar.

Araştırmacılar flavonoidlerin (bitkilerden elde edilen, besinlerde doğal olarak bulunan antidoksidanlar) kan damarlarını genişleterek kanın vücuttaki dolaşımını daha kolay sağladığını ve böylece kalbi doğal yoldan korumanın mümkün olabildiğini söylüyorlar. Ayrıca flavonoidlerin, LDL kolestrolünün daha kötü bir kolestrol haline dönüşmesini önleyebileceğine dair kanıtlar da sözlerine bulduklarını ekliyorlar.

Kalp krizi sonrası ölümü önlemek için herkesin çay içmeye başlaması mı gerekir?

doktorlar araştırmaların bitmediğine dikkat çekerek, fazla çay tüketimini henüz tavsiye etmemekle birlikte, kalp krizi geçirmiş olan ve çaydaki kafeinden endişe edenlerin bu konuda korkmasına gerek olmadığını belirtiyorlar. Araştırma yapılırken hastalara ne tür çay (kafeinli, kafeinsiz) tüketikleri ile ilgili soru sorulmamış; çünkü araştırmacılar tüketilen çayın kafeinli ya da kafeinsiz oluşunun, ortaya çıkan bu olumlu sonucu değiştireceğini düşünmüyorlar. Bütün bitki çaylarının farklı özellikler taşıdığı ve bu önemli etkiyi hepsinin yaratamayacağı belirtiliyor; yeşil ve siyah çaydaki kimyasal bileşimin de birbirinden farklı olduğu ve bu nedenle farklı faydalar sağlayabileceği uyarısı yapılıyor.

Bitkilerden yapılan diğer içeceklerin kalp üzerinde faydalı etkileri olabilir mi?

Bitkilerle yapılan siyah bira, şarap ve viskide de flavonoid maddesi bulunur fakat bunların miktarı çayda bulunandan çok daha azdır. Eğer bitkilerin olumlu faydalarından yararlanmak istiyorsanız, katkısız bitki çayları tüketmeniz, alkol içeren bitki içeceklerinden çok daha yararlı olacaktır. Alkol ve bitki özleri içeren bir içecek tüketmeyi düşünürken içerdiği az miktardaki flavonoid maddesinin yararından daha çok, barındırdığı alkol oranı ile uzun vadede karşılaşacağınız sağlık problemlerini göz önünde tutmalısınız.

YEŞıL ÇAY VE KANITLANMIŞ SONUÇLARI

Yeşil çayın yaşlanmayı geciktirdiği, doğal kafeini ile rahatlık sağladığı; yapılan araştırmalar sonucunda bilinen özelliklerindendir. Yeşil çayın kanser olasılığını azalttığı belirtiliyor. Yapılan farklı araştırmalara göre bunun nedeni; yeşil çayın kolesterol ve yağ değerleri üzerindeki olumlu etkisi, tansiyonu düzenlemesi ve damar sertliğini önlemesi olarak açıklanıyor.

Ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre; Polifenoller, polisakkaritler ve değişik vitaminler içeren Yeşil Çay`ın yemek borusu kanserini erkeklerde yüzde 57, kadınlarda ise yüzde 60 oranında önlediği bildirildi.

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği bölümü öğretim üyesi Yrd.Doç. Dr. Hayri Çoşkun, yeşil çay`ın, oksidasyon olmaması için toplandıktan sonra ezilme gibi işlemlerden korunduğunu, böylece doğal bileşenleri ve aromasının da korunduğunu belirtiyor.

Coşkun, Yeşil Çay`ın değişik kanser risklerini azalttığını, kan kolestrol seviyesini düşürdüğünü, yaşlanmayı geciktirerek değişik bakterilerin gelişmesini engellediğini kaydederek, ``Ultra viole ışınlarının deride kanser ve buruşukluklara neden olduğu bilinmektedir. Yeşil çayın ise bu tür deri hastalıklarını koruyucu özelliği vardır. Sigara dumanında potansiyel kanser yapıcı madde olan NNK, akciğer kanserine neden olmakta, Yeşil çayın bu hastalığa karşı koruyucu etkisi bulunmaktadır`` diye ekliyor.

Benzer Konular

29 Mart 2015 / Misafir Cevaplanmış
15 Mayıs 2014 / elif_irem Soru-Cevap
24 Nisan 2014 / Misafir Soru-Cevap
24 Nisan 2014 / Misafir Soru-Cevap