Arama

Zifir adlı kitabın içeriği hakkında bilgi verir misiniz?

Güncelleme: 15 Mart 2014 Gösterim: 7.201 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Nisan 2012       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Arkadaşlar ben yakın bir tarihte Zifir adlı kitabı okudum ve aklıma bir soru takıldı . bi'run şatan Diye birşey gerçekten varmıdır ? Lütfen yardım edin.
Sponsorlu Bağlantılar
byseus - avatarı
byseus
Kayıtlı Üye
2 Nisan 2012       Mesaj #2
byseus - avatarı
Kayıtlı Üye
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Arkadaşlar ben yakın bir tarihte Zifir adlı kitabı okudum ve aklıma bir soru takıldı . bi'run şatan Diye birşey gerçekten varmıdır ? Lütfen yardım edin.

Zifir adlı kitabın içeriği:

Sponsorlu Bağlantılar
Cinler, İnsanlar, Şeytanlar, İsyankâr Melekler. Zifiri Bir Savaşın Eşiğinde!İki yılda Metal Fırtına serisiyle bir milyondan fazla okura ulaşanOrkun Uçar, Burak Turan ile beraber, yine benzersiz bir eserle karşınızda.Orkun Uçar ve Burak Turan'ın yazdığı Zifir, Saygın Ersin'in editörlüğünde sizleri her satırda içine çekip benzersiz bir heyecan yolculuğuna çıkaracak!Cinler, insanlar, şeytanlar ve isyankâr melekler. Zifiri bir savaşın eşiğinde!. Hacer-ül Esved'de gizlenen sır neydi?. Amerikan askerleri Kabe'ye niye baskın yaptı?. Papa ve Amerikan Başkanı Bush nasıl öldürüldü?. Dünya insan kanına nasıl boğuldu?. Cehennemde büyük savaş!. Şeytan'ın orduları yeryüzünde savaşıyor!. Karanlık çağlarda, insan öncesi Dünya'da yaşananlar!. Kız Kulesi'nin altındaki sır neydi?Metal Fırtına, Türk edebiyatında yeni bir türün, politik kurgunun oluşmasını sağlamıştı. Bugün politik kurguya sahip onlarca kitap var. Orkun Uçar ve Burak Turan metafizik, aksiyon ve politik kurguyu karıştıran yeni bir türün ilk eseriyle karşımızda. Zifir adını taşıyan roman hurafeler, efsaneler ve halk söylencelerine karışan cinleri aksiyon ve politik kurgu ile sunuyor. Orkun Uçar ve Burak Turan'ın birlikte yazdıkları modern bir roman olan Zifir, cin mitine Doğu aynasından bakıyor.Batı, özellikle Anglo-Sakson kültüründe cinler; ormanda yaşayan şakacı, güzel, küçük yaratıklardır. Elf olarak anılırlar. Oysa Ortadoğu'da, Binbir Gece Masalları'nda rastladığımız cinler çok daha değişik türlerde ve tehlikelidir.Kuran-ı Kerim'de cinlerin varlığı tartışılmaz şekilde ortaya konur; tıpkı insanlar gibi içlerinde iyileri de vardır kötüleri de. Öte yandan dini metinlerde, mitolojide ve halk söylencelerinde yer almış cinler yine de fazla tanınmaz. Hayatın içinde, gündelik hayatta bunca izi olmasına rağmen cinler hala gölgeli bir alandadır.Özellikle Ortadoğu kültüründeki cin figürü, halk söylencelerinde bolca yer alsa da edebiyatta yeterince işlenmemiştir.Daha önce benzerine rastlanmamış bir roman olan Zifir, hurafelerden, efsanelerden ve halk söylencelerinden tanıdığımız cinleri bize aksiyon ve politik kurgu ile sunuyor. Hikaye, bir intiharla başlıyor. İntihar eden kişinin doğaüstü olaylara tutkusu, devletin özel bir biriminin bu olayı soruşturmasına yol açıyor. Elde edilen bulgular sıradan gibi görünen intiharın arkasında bazı gizemli güçleri işaret edince, bir uzman aranıyor. Başvurdukları kişi Azazil. Azazil, farklı doğmuş ve bir cin kabilesi tarafından büyütülmüş, uzun yıllar kötü cinlerle savaşmış ama yıllar önce bedenini ve ruhunu yaralayan bir mücadeleden sonra kendini emekliye ayıran birisidir. Azazil kendinden istenen yardımı yapmak istemese de sonra kararını değiştirir. Böylece macera başlar.Cinler dünyayı felakete götürecek, belki de bütün insanları yok edecek bir plan peşindedir. Hedefleri için Irak'taki Amerikan askerlerini büyüleyip Kabe'ye baskın bile yaptırmayı düşünmektedirler. Çünkü asıl istedikleri kutsal taş Hacer-ül Esved'tir. Kabe baskını sonrası dünya karışıyor ama kısa bir süre sonra cinlerin insanların boyutuna geçip, büyük saldırıyı başlatmasıyla tüm Dünya bir savaş alanına dönüşüyor.Savaş sadece dünyada kalmıyor, isyankar melekler, cehenneme de saldırıyor.Sonuçta cinler, insanlar, şeytanlar ve isyankar meleklerin karıştığı zifiri bir savaş başlıyor. Kahramanlarımız, bazen çok garip müttefikler bulsa da cinlere karşı insanlığı kurtarmaya çalışıyor.Zifir birçok ilginç alana göz atıyor. Cin dünyası, arada kalan dejinler, doğaüstü yetenekleri olan insanlar, Kabe baskını, cehennemde ve dünyada süren savaş, kitap boyunca insanı sürüklüyor.Orkun Uçar & Burak TuranMetal Fırtına serisiyle iki yılda bir milyon okura ulaşan Orkun Uçar, Asi isimli eseriyle de fantastik okur kitlesini sahip. Şu sıralar hayranları Orkun Uçar'dan on iki kitaptan oluşacak Derzulya serisinin ikinci kitabını bekliyor."Zifir", Burak Turan'ın ilk romanı olsa da genç yazar fantastik ve korku öyküleriyle internet'te hatırı sayılır bir hayran kitlesi oluşturmayı başardı. Turan'ın 2002 yılında Ölümsüz Öyküler Yayınevi tarafından çıkarılan fantastik öykü antolojisi Ölümsüzler'de iki öyküsü yer alıyor.Orkun Uçar, "Burak Turan'la dört yıl önce Xasiork Ölümsüz Öyküler Kulübü sayesinde tanışmıştım. Hayal gücü hemen dikkatimi çekmişti. Daha önce benzeri olmayan bir kitabı onunla birlikte yazmanın ne kadar doğru bir karar olduğunu Zifir ortaya koydu," diyor.(Tanıtım Bülteninden)Orkun Uçar ve Burak Turan'ın son kitapları "Zifir", cinlerin dünyayı istilasını konu alıyor. Başkan Bush'dan Papa'ya ve Stephen King'e kadar herkes, bu istiladan nasibini alıyor.Cinler, Başkan Bush'a Saldırırsa."Azazil, efsunlu kelimelerle toprağı lanetleyen El-Cân'a doğru sıçradı.Yılanın bütün gücü, onun kahrolası dudaklarının arasından çıkan kelimelerden geliyordu. (.) Azail, Utukkan'ı havaya kaldırdı ve zehrin sersemlettiği dizlerinin üzerinde sıçrayarak El-Cân'a doğru ilerledi.Yaratık yine eriyivermişti. Ama Azaail bu kez cisimleneceği yeri biliyordu. Birden dönerek kılıcını fırlattı. Kılıç El-Cân'ın tam kalbine girdi, ağzından fışkırttığı alev Azazil'in sol kolunu sardı. Dayanılmaz acıyı dindirmesi için hemen şifa sözlerini tekrarladı."Orkun Uçar ve Burak Turan'ın son kitapları "Zifir", Azazil'in Mezopotamya'nın engin düzlüğündeki savaş sahnesiyle açılıyor. Şeytan'ın cennetten atılmadan önceki adını taşıyan Azazil, bir 'Dejin', yani yarı insan, yarı cin. Savaştaki sağ kolu, en yakın dostu, kocaman beyaz kanatlı Azarrath ise Umman soyundan gelen bir cin.Tuhaf Bir İntiharVe 7 yıl sonra İstanbul'daki tuhaf bir intihar vakasının ardından Azazil, devreye giriyor. Çünkü intihar aslında dünyaya hakim olmak isteyen Bi'run Şatan'ın uyanışına neden olacak olayların başlangıcı. Diyanet İşleri tarafından finanse edilen ve Genelkurmay'a bağlı olan özel bir bölümde çalışan Yüzbaşı Kenan, tek umudu Azazil'e başvuruyor.Uzun yıllar kötü ruhlarla, cinlerle savaşmış ve arftık yorgun düşüp emekliliğe ayrılmış olan Azazil önceleri görevi kabul etmek istemese de sonra olayın ne derece vahim olduğunu fark ediyor ve olaylara el koyuyor.Cinler, Bi'run Şatan'ın uyanışını sağlamaya çalışırken bir yandan da dünyayı büyük bir savaşa sürüklüyor. İnsan boyutuna geçerek dünyaya saldırmaya başlıyorlar. Öte yandan savaş bir süre sonra cehenneme bile uzanıyor!Amerika'nın 2007 yılında Türkiye'yi işgalini konu alan "Metal Fırtına" ile gerçek anlamıyla 'fırtına' koparan Orkun Uçar, devam kitaplarına da imza atmıştı.Film Gibi.Orkun Uçar bu kez "Zifir"de, Burak Turan ile bir beraberliğe imza atıyor. Hemen belirtelim, "Zifir" yazarın ilk romanı. Kitap haliyle politik kurgu beklentilerine neden oluyor öncelikle. Fakat bu kez fantastik bir kurgu deniyor iki yazar. Ama politik öğeleri de ihmal etmiyorlar. Metafizik, politika, efsaneler, hurafeler ve halk söylencelerini bir arada sunan romanın özünde "cin" miti yatıyor.Ayrıntılı betimlemeleri ve tanımlamarıyla adeta bir film hissi yaratan kitap için geniş kapsamlı bir araitırma yapıldığı belli. Uzun savaş sahneleri, dünyanın dört bir yanından cinlerin saldırılarını detaylarıyla 'izlettiriyor' okura. ABD Başkanı Bush'un cinlerin saldırısına uğramadan önceki konuşması, Papa'nın cinlere yenilişi, hatta ve hatta korku edebiyatının önemli ismi Stephen King'in cinlerin saldırısına uğramadan önceki son düşünceleri. Didaktik olmak şöyle dursun, eğlenceli bir "Zifir" bu.Cinler, kadim uygarlıklar, zebaniler, hatta ve hatta Şeytan'ın bile devreye girdiği olaylar zincirinde kimi yerde aksamalar, kurguda 'nasıl yani' sorusunu sorduran durumlar yaşansa da heyecan verici bir metinle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.Örneğine çok da fazla rastlanılmayan bir kitap bu. Geniş bir hayal gücünün izleri sürdüğümüz. Ve sonunu çok da net çizgilerle çizmiyor. Ki bu da okuyucuya acaba devamı gelecek mi sorusunu sorduruyor. Neden olmasın?(Milliyet Gazetesi Kitap Eki, Yasemin Bay, 14 Şubat 2007)

Kaynak:Bisorusor

__________

Bu; Azazil'in, Bi'run Şatan'ın, Cinlerin ve Dünyanın Hikayesidir..

…ve yüce Allah dünyayı yarattı.

Yeryüzü bir alev topu gibi içten içe yanıyordu. Devasa patlamalar, magmayı yüzlerce kilometre yükseğe sıçratıyor, alevler, yeni oluşan atmosferde, dalgalara kapılmış yakamozlar gibi yüzüyorlardı.

Güneşin yakıcı ve bozucu ışınları kızıl gezegenin çevresini bir koza gibi sarmıştı. Tıpkı, uzayı izleyen bir göz gibiydi uçsuz boşluğun içinde.

Kızıl dünya, gökyüzünün alevli yıldızlarını kendine çeken bir enerjiye büründü. Karanlık Samanyolu’ndan, henüz yaratılmamış ağaçların meyveleri gibi dökülüyordu yıldızlar.

Yerkürede derin uçurumlar oluşturan bu çarpışmalar artarak devam etti. Güneş bütün olanları, bir şiiri yavaş yavaş okur gibi izliyordu. Dev ağzını açtı ve yıldırımları çağıran bir ateş topunu kızıl dünyaya püskürttü.

O anda evrenin diğer ucundaki gezegenleri bile ürperten bir sessizlik oldu. Yaratılmış her şey dikkat kesildi dünyaya.

Alev topları dünyaya ulaştığında bir çığlık koptu evrenin yüreğinde ve korkunç bir gürültüyle yarıldı yeryüzü. Binlerce kilometre boyunca, yeryüzünü sallaya sallaya ilerledi ve yerküreyi ikiye böldü bu yarık.

Gökyüzü kaynayan bir okyanusa döndü. Fırtınalar, yeryüzünü ikiye bölen boşluğun içine doldu. Magma fırtınayı ittirerek dışarı attı ve atmosferi toz ve kömürleşmiş atıklarla doldurdu.

Melekler huşuyla izliyordu dünyanın başlangıcını.

İçlerinden bir tanesi ağır ağır arşı adımladı. Düşünceli bakışları uzayı yakıyordu. Melek, dört kanadını da açtı ve seslendi: “Dünyaaaaaa yaratılıyor!” Sesi Arş’ı ala’da yankılandı ve tüm meleklerin kulağına gitti.

Melekler huşularından uyandı ve ona baktılar. Gözlerinin çok derin bir yerinde yanan küçük bir alev görür gibi oldular. Dünya onu, ışığın kelebeği çektiği gibi içine çekiyordu. Ondan korktukları ve ona saygı duydukları için hiçbir şey söylemediler. Çünkü o, hepsinin hocası ve Arş’ın ordularının komutanıydı. O, geleceğinden habersiz olan Azazil’di.

….ve yüce Allah cini yarattı.

Melekler hocalarına baktılar. Dört kanadını da açmış, gülümsüyordu. Sanki içten içe bir şeyi kıskanıyordu!

Allah cinleri türlü türlü ateşten yarattıktan sonra, dünyaya gönderdi ve orada yaşamalarını emretti. Başlarına bir kral atadı ve onu yeryüzünü inşa ettirmekle görevlendirdi.

Her ırktan bir dişi ve bir erkek vardı. Kral Bi’run Şatan’ın emrinde. Allah’ın yarattığı yeni ırk, dünyayı meraklı gözlerle izliyordu.

Birbirlerine bakıyorlar ve “Merhaba yeryüzünün halkı” diye selamlaşıyorlardı. “Ne güzel” dedi bir tanesi. “Dünya ne güzel!”

Bi’run Şatan gürleyerek seslendi onlara: “Toplanın cin halkı!”

Cinler toplandılar ve Bi’run Şatan’ın emirlerini dinlemeye başladılar.

“Dünyaya yayılın ve gördüğünüz her yere yerleşin, çoğalın! Yaşadığınız her yeri inşa edin ve yaşanır hale gelene dek çalışın.” Bi’run Şatan’ın buyruklarına itaat ettiler ve yeryüzünün efendisi olarak yayıldılar dünyaya. Yerleştikleri yerlerde çoğaldılar ve kabileler kurdular.

Bakir dünya, bin türlü cin ile dolmuştu. Öyle ki, yaşamadıkları hiçbir yer yoktu artık.

Bi’run Şatan huzursuzdu. Krallığı bütün dünyayı kuşatmış ve güçlenmişti, ama içinde yenemediği bir zulmet büyüyordu.

…ve toprağa su düştü.

O sırada Arş’tan bir melek iniyordu. Avuçlarında bir damla suyla geldi Yusuf. Yeryüzüne indiğinde dünya kor halindeydi. Suyu alevlerin üzerine bıraktı yavaşça ve alevler sönmeye başladı.

Dünya kabuğu soğuyor, dağlar ve vadiler oluşuyordu. Fırtınalar, ateş çöllerinin dev vahaları arasında yıkıcı bir güçle esti ve ateşi dumana çevirdi.

Gökyüzünü kaplayan siyah duman ve toz, suya karışıp çamura döndü. Çamur toprağı kuruttu. Cinler bir şeylerin değişmeye başladığını fark ediyorlardı şimdi.

….ve toprağa kan damladı.

Yusuf ağır adımlarla yerküreyi adımlıyordu. Dünyaya yayılmış cinlerin kendisini düşmanca izleyişlerini görmüş, korkmuştu. Görevini yapmak zorunda olmasaydı, bir an bile orada durmak istemezdi.

Cinler öylesine çoğalmışlardı ki; gökyüzünü ve yeryüzünü doldurmuşlardı. Kanatlı olanlar havada, kanatsız olanlar da karada birbirlerine girdiler.

“Bizim sınırlarımızı ihlal ediyorsunuz!”
“ Hayır, siz bizim sınırlarımızı ihlal ediyorsunuz!”

Cin kabileleri arasındaki bu küçük anlaşmazlıklar, gitgide büyüdü ve büyük bir savaş çıktı. Dünya akıl almaz bir gaddarlığın pençesindeydi. Yeryüzü kana bulanmıştı.

Yusuf bütün olanları korkuyla izledi ve onlara seslendi: “Allah sizi bunun için mi yarattı? Allah size bunu mu emretti?”

Cinler onun sözlerini dinledir. “Sen dünyaya suyu getirdin ve ateş iklimini yok ettin. Eğer şimdi de savaşı bitirmek istiyorsan bizim tarafımızda ol ve başımıza geç. Senin sayende düşmanlarımızı yenebilir ve topraklarımızı genişletebiliriz.”

“Size suyu getiren benim, ama gönderen elbette Allah’tır. Neden ondan yardım istemiyorsunuz?”

Diğer cin ırkı ise onun kendilerinden olmasını istiyorlardı.

“Allah senin yanında. Eğer bizimle birlik olursan, Allah bizim de yanımızda olur.”

Cinler arasındaki savaş, bundan sonra daha fazla şiddetlendi. Herkes Yusuf’un kendi taraflarında yer alması gerektiğini söylüyordu.

Bu sefer, gökteki cinler yere inmiş, karadakilere saldırmaya başlamıştı. Şimdi yer ve gök cinleri acımasızca birbirlerini katlediyorlardı.

Yusuf bunu görünce yeniden seslendi. “Şüphesiz siz sadece kendinize zulmediyorsunuz!”

Bi’run Şatan, halkının Yusuf’a tabi olmak istediğini gördü ve hizmetkarlarını çağırdı. “İçimdeki zulmetin sebebi işte budur.” Dedi. “Yusuf’tur.”

“onu alın ve bana getirin, benim krallığımda nasıl olur da benim dışımda biri halkıma seslenir!” Doğrusu Bi’run Şatan, onu kıskanmıştı. Yeryüzünde sözü geçen yalnız kendisi olsun istiyordu. Bütün bu olanlara öfkeliydi. Yedi başının her biri üzerinde ayrı bir şule belirdi.

Tüm kara parçaları ve bulutların altına yıldırımlar ve ateş topları dağıldı. Cinler neye uğradığını bilemediler. Bi’run Şatan’ın gazabı çok fazlasını öldürdü o anda.

Bi’run şatan’ın hizmetkarları ejderha vücutlarıyla çevresini sardılar ve onu, krala götüreceklerini söylediler. Yusuf direnmedi.
Yanına gittiğinde, Bi’run Şatan nefretle bağırdı. “Sen benim yerime kral olmaya mı geldin? Neden halkım sana tabi olmak istiyor?”

Yusuf duyduklarından hiçbir şey anlamamıştı. “Benim, senin söylediklerinde bir ilgim yok Kral Bi’run Şatan” dedi. Cinlerin kralının içindeki zulmet gitgide büyüyordu. “Yeryüzüne nasıl geldiysen öyle geri dön Cennet’in meleği, senin burada işin yok!” diye kükredi.

Yusuf ise bunu yapamazdı. “Beni Allah gönderdi, ancak o geri çağırdığında giderim.” Dedi.

“Öyleyse beni buna mecbur ettiğini bilmelisin aciz melek!”
Yedi başının her biri aynı anda korkunç dişlerini gösterdi. Açılan ağızlarının içinden alevler püskürdü ve Yusuf’u bir çırpıda yaktı.

Bi’run Şatan, içindeki acının dinmesini bekliyordu ama beklediği şey olmadı.

Azazil Arş’ın aynasında bütün olanları izledi. Emrindeki askerlerden birisi olan Yusuf’un katledilişinden üzüntü duydu. “Allahım” diye yalvardı. “Beni yeryüzüne gönder, bu kanın intikamını almama izin ver.”

Yüce Allah, ona izin verdi. Emrine bin melek atadı ve onları silahlarla donattı. “Yere inin ve O kralı öldürün.” Dedi.

---ve Allah intikamı yarattı…

Bi’run Şatan olacakları hissetmişti, karanlık ilmini kitaplaştırdı. Sonra savaş başladı… Gökyüzü ansızın, devasa kanatlı meleklerle dolmuştu. Kendisi için geldiklerini hemen anladı.

Cinlere seslendi. Cinlerden bir kısmı onu dinlemeyerek, dağlara, denizlere ve göllere kaçtı, geri kalanlarsa büyük bir ordu kurmak için Bi’run Şatan’ın yanına gitti.

Melekler yüryüzüne indiklerinde, Bi’run Şatan ve Azazil karşı karşıya geldiler.

“Sen Yusuf’u öldürdün” diye bağırdı Azazil.
Bi’run Şatan ise, “Ona gitmesini söylemiştim, beni buna mecbur eti, eğer onu öldürmeseydim, halkım ona tabi olacaktı.” Dedi.

Azazil, ona kin dolu gözlerle bakıyordu. O kin besleyen ilk melekti. O intikam isteyen ilk melekti. Ruhundan bir şeyler kaybettiğini anlamıyordu, ama içindeki garip değişiminde farkındaydı.
“Bunun bedelini ödeyeceksin!” diye haykırdı Azazil.

Melekler onun işaretiyle cinlerin üzerine saldırdılar. Cinler ve melekler arasındaki ilk savaş başlamış oldu. Azazil kuzguni kanatlarıyla ateş ırkının arasında uçuyor, can alıcı pençeleri ve silahlarıyla savaşıyordu.

Savaş günler sürdü. Yeryüzünde, cinler ve meleklerin savaşmadığı bir parça toprak, kan karışmamış bir damla su kalmayana dek son bulmadı.

Azazil ve Arş’ın orduları galip gelmişti. Bi’run Şatan yaralanmış ama ölmemişti.

“Teslim oluyorum Azazil” diye inledi. “Beni öldürme!”
“Hayır!” diye bağırdı Azazil. “Şüphesiz öleceksin!”

Tam onu öldüreceği sırada Allah kudretli sesiyle konuştu.
“Onu öldürme!”
“Allahım neden?”
O, Allahın emrini sorgulayan ilk melekti.
“Ben daha iyi bilirim!”

Azazil boyun eğdi. Allah’ı kızdırmış olmaktan korkuyordu. Onun kudreti karşısında secdeye kapanmadığı tek bir toprak parçası, tek bir gezegen kalmamıştı evrende. Arş’ın her katında ibadet etmişti, hatta diğer melekler içinde onun gibi olanı yoktu. Onu kızdırmak istememişti. Yüreği pişmanlıkla kavruldu.

Allah bunu gördü. Ona acıdı. “Ey Azazil,” dedi. “Sen benim gözdemsin. Onu öldürme ve denizin ortasında bir adaya hapset. Sen de istediğin kadar kal dünyada. Sen orayı sevenlerdensin.”

Azazil’in yüreğine tatlı bir sıcaklık yayıldı. Bu ne büyük bir lütuftu. Yeryüzünde yaşamasına izin verilmişti.

“Sana şükürler olsun yüce Allahım!”

Bi’run Şatan’ı küçük bir adanın altına hapsetti. Onun hizmetçilerini de beraberinde bıraktı. Dağlara ve sulara kaçan cinlerin hayatlarını bağışladı. Onlara kendisine tabi olmalarını emretti.
Azazil bin sene yaşadı dünyada. Ta ki Allah insanı yaratana değin.

…ve Yüce Allah insanı yarattı.

Gökyüzünde bir şeyler oluyordu. Yıldızlar her zamankinden daha parlak, gezegenler sanki daha canlıydı.
Allah insanoğlunu yaratmaya karar verdiğinde onu şekillendireceği çamuru almak için Dünya’ya Cebrail’i gönderdi. Ama Cebrail çamuru almaya yeltendiğinde yeryüzü öyle bir haykırdı, ağladı ki buna dayanamadı geri döndü.
Bunun üzerine Allah çamuru almak için İsrafil’i görevlendirdi. Aynı Cebrail gibi o da Dünya’nın haykırışına ve ağlayışına dayanamadı. Mikail de çamuru getiremeyince bu kez Azrail görevlendirildi.

Azrail yakarışlara, ağlamalara aldırmadan insanoğlunun yaratılacağı çamuru yeryüzünden kopardı. Ve ona bu nedenle ruhları alma görevi verildi.

Arş’ın melekleri çoşkuyla Allah’ın insanı yaratışını seyrediyordu. Bunu haber alan Azazil Arş’a çıkmış, garip hislerle olanları izliyordu. Neden bunu yapıyordu Allah? Kendisi gibi olan melekler ve cinler ona yetmiyor muydu ? Dünya başkalarıyla nasıl paylaşılacaktı?

Allah, Adem’i yarattı ve meleklerine karşı gülümseyerek baktı. “İşte yeryüzünün halifesi,” dedi.

Azazil öfkeden köpürdü. Halifeliğini insan denen bu aciz yaratığa bırakmak istemiyordu. İçinden onu öldürmek geçti, onu parçalara ayırıp kanıyla bütün yıldızları boyamak istedi.
“Hayır!” diye bağırdı Azazil, “Bu olamaz!”

Allah onu duydu. Kızgın gözlerini ona doğrulttu. Azazil yüreğindeki ateşi hissetti. İlk kez yaptıklarından dolayı pişmanlık duymuyordu. Kendisinden korkmaya başladı.

Allah bu sefer meleklere seslendi. “Adem’e secde edin.”

Azazil nefret ve kıskançlık denizlerinde yüzüyordu. Nasıl olacaktı da bu yaratığın önünde eğilecekti. Hem Allah kendisinden başkasına secde edilemeyeceğini söylememiş miydi? Eğer Adem’in önünde secdeye kapanmazsa belki yine gözüne girebilir ve dünya üzerindeki halifeliğini elinden alıp yeni yarattığı bu insana vermekten vazgeçebilirdi.

Melekler hep birlikte secdeye kapandıklarında Arş bunun şiddetiyle sarsıldı. Azazil gururlu gözlerini Adem’e dikmiş kibirle bakıyordu.

O Allah’a karşı gelen ilk melekti.

Allah bunu gördü ve kızdı. “Seni secde etmekten alıkoyan ne?”
Azazil kibirle cevap verdi. “Beni ateşten onu çamurdan yarattın, ben ondan hayırlıyım.”
Allah ona yaklaştı ve gazap verici gözlerle baktı. “Şüphesiz sen küçük düşenlerdensin!”

Kaynak:Gnoxis

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Eylül 2012       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Azazil diskndaki tum isimler alakasiz fantastik. Azazil iblisin isyan etmeden onceki adi.
Kitabi yazan genclerin okultizm hakkinda zerre kadar bir bilgisi yok. Hatta meleklerin isyanini anlattiklari icin inanan bircok insanin dinden cikmasina neden olabilirler.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Mart 2014       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yalnız bir noktada yanlış tqbir kullanılmış kanımca. Allah gözlerini şeytana doğrulttu yazılmış, böyle tabir edilmemesi gerekir.

Benzer Konular

1 Şubat 2015 / burak_piero Soru-Cevap
5 Temmuz 2011 / Lucifer qirL Soru-Cevap
8 Ekim 2013 / Misafir Taslak Konular
23 Kasım 2015 / Misafir Taslak Konular