Arama

Atatürk'ün siyaset hakkındaki görüş ve düşünceleri nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 13 Kasım 2012 Gösterim: 1.605 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
13 Kasım 2012       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
lütfen cevap veriniz......nolur?????????
EN İYİ CEVABI Rower verdi
Atatürk'ün siyaset hakkındaki görüş ve düşünceleri

Sponsorlu Bağlantılar
* Adalet, mülkün temelidir.
* Hak, gücün üstündedir.
* Yurtta sulh, cihanda sulh.
* Hükümet millettir ve millet hükümettir.
* Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.
* Tüm insanlığı tek bir vücut gibi düşünmelidir.
* Yurtta barış, dünyada barış için çalışıyoruz.
* Kültür ve ekonomi, her türlü siyasete yön veren bağlardır.
* Tatbik eden, icra eden karar verenden daima daha kuvvetlidir.
* Barış, ulusları gönenç ve mutluluğa eriştiren en iyi yoldur.
* İnsanların mutluluğu, açlığın ve yoksulluğun yeri olmalıdır.
* Kanunlar, duygulara dayanılarak ve uyularak yapılamaz.
* Her halde bu dünyada bir "hak" vardır. Ve hak gücün üstündedir.
* Devlet, düşünce ve vicdana saygı göstermekle yükümlüdür.
* Milletten çok şey talep etmemeliyiz. Ona hizmet edenler vazifelerini ifadan başka bir şey yapmamışlardır. * Memleket işlerinde, millet işlerinde, hakiki işlerde hatıraı uhuvvete(kardeşliğe) bakılmaz.
* Ezen ve ezilenler diye bir şey yoktur, fakat kendini ezdirme izni veren uluslar vardır.
* "Zamanın değişmesiyle yargıların değişmesi yadsınamaz" kuralı, adalet siyasamızın temel taşıdır.
* İnsanları istediği gibi kullanan güç, düşünceler ve bu düşünceleri görüp, gösteren ve yayan kimselerdir.
* Kanunlar hissiyata ibtina (dayanarak) ve ittiba (tabi) olunarak yapılamaz.
* Hükümetin hikmet-i mevcudiyeti memleketin asayişini milletin huzur ve rahatını temin etmektir.
* Bir milleti işgal ve zabtetmek o memleketin sahiplerine hakim olmak için kafi değildir.
* Benden sonra gelecekler, acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edecekler mi? diye bile düşünmemelidir.
* Korku üstüne egemenlik kurulamaz. Toplara dayanan egemenlik, sürekli olmaz.
* Kaleyi içinden ele geçirmek, dışından zorlamaktan çok kolaydır.
* Benim için dünyada en büyük mükafat, milletimin en ufak bir takdir ve iltifatıdır.
* Bu toplulukta hak sahibi olmak, herkesin bir iş görmesi esasına dayanacaktır.
* Beşeriyetin hepsini bir vücut ve her milleti bunun bir uzvu (organı) addetmek (kabul etmek) gerekir.
* Cumhuriyet; fikren, ilmen, bedenen güçlü ve yüksek karakterli muhafızlar ister.
* Siyasal kavgaların çoğu sonuçsuzdur. Ama toplumsal çalışmalar için her zaman verimlidir.
* Ulustan gerçeği saklayanlar kendilerinin de aldandıklarına inanmalıdırlar.
* Buhranlı zamanlarda yararı geçici olsa da her türlü tedbirin alınmış olması çok sayılmaz.
* Toplumsal gelişmenin de, çürümenin de temelinde, yöneticilerin tavırları yatar.
* Ülke işlerinde, ulus işlerinde, gerçek işlerde duyguya, hatıra, kardeşliğe ve dostluğa bakılmaz.
* Ülkenin tam bir birliğe gereksinimi vardır. Sıradan politikacılıkla ulusu parçalamak hıyanettir.
* Ulusa efendilik yoktur. Hizmet etmek vardır. Bu ulusa hizmet eden onun efendisi olur.
* Ulusları yönetenler için ilk ve en zor görev, kişisel bencilliğe kapılmaktan kendilerini korumalarıdır.
* Devlet idaresi işlemez olursa, kişilerin özgürlüğünü koruyacak hiçbir güç aracı kalmaz.
* Her hükümetin amacı halkı, kudretine olduğu kadar, şefkatine de içtenlikle inandırabilmektir.
* Önder olacakların, her ne olursa olsun mücadeleden dönmemesi, memlekette bannabilecekleri son noktada, son nefeslerini verene dek, mücadele uğrunda fedakarlığa devam edeceklerine işin başındayken karar vermeleri gerekir. Yüreklerinde bu gücü hissetmeyenıerin teşebbüse geçmemeleri elbette daha iyidir. Çünkü, bu durumda hem kendilerini ve hem de milleti aldatmış olurlar.
* Efendiler, tarihi "Geleneksel boyun eğmekten üzüntü duymayan millet, biz yürüyelim, arkamızdan gelsin!" fikir ve yorumlarında bulunanların içine düştükleri sonlarla doludur. İdare adamlarının, böyle yanlış ve uygunsuz düşüncelere asla kapılmamalan gerekir.
* Gerçekten de milli hakimiyet ilkesine bağlı olarak yönetilen medeni devletlerde, kabul edilmiş ve yürürlükte olan kural, milletin genel eğilimlerini en üst düzeyde temsil eden ve bu eğilimlerin bağlı bulunduğu yararlan en yüksek kudret ve yetki ile gerçekleştirilebilecek siyası grubun devlet işlerini üzerine alması ve bunun sorumluluğunu en büyük liderinin omuzlarına yüklermesi ilkesinden ibarettir.
* İnsaf ve merhamet beklemekle millet ve devlet işleri görülemez, millet ve devletin şeref ve bağımsızlığı kazanılamaz ...
* Saygıdeğer efendiler, çok iyi bilirsiniz ki, sultanlarla, halifelerle yönetilmiş ve yönetilmekte olan ülkelerde vatan için, millet için en büyük tehlike, sultan ve halifelerin düşman tarafından satın alınmalarıdır.
* Bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adaı:nların kanındaki, vicdanındaki asıl cevheri çok iyi tahlıl etme, dikkatinden bir an bile vazgeçmesin.
* Önemli olan, ülkeyi temelinden yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin susturulmasıdır. Bu gerçeği bizden daha iyi düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve halen de çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarılı da olmuşlar. Gerçekten de, "kaleyi içeriden almak" dışından zorlamaktan çok daha kolaydır.
* Gerçekten de, bugünün hayati şartları içinde bir şahıs için olduğu gibi, bir millet için de güç ve kabiliyetini fiili olarak ortaya koyup ispatlamadıkça itibarının ve öneminin devam etmesini beklemek boşunadır. Güç ve kabiliyetten mahrum olanlara iltifat edilmez. İnsanlık, adalet ve mertliğin gereklerini, bütün bu vasıfları taşıdığını gösterenler isteyebilir.
* Uyrukları arasında değişik dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adaletli ve tarafsız davranmaya ve mahkemelerinde uyruklarıyla yabancılar hakkında adaleti eşit ölçülerle uygulamakla yükümlü olan bir devlet, düşünce ve vicdan özgürlüğüne saygı göstermek zorundadır.
* Düşmana merhamet, aciz ve zaaftır. Bu, insaniyet göstermek değil, insanlık hassasının zevalini ilan etmektir.
* Bence diktatör, başkalarını idaresine ram edendir. Ben kalpleri kırarak değil kalpleri kazanarak hükmetmek isterim.
* Bir milletin siyasi kaderinde mevki sahibi olabilmek için onun ihtiyacını görüp ve onun kudretini anlatmakta ehliyet sahibi olmak birinci şarttır.
* Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi yeterli değildir. Kesin olarak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi gerekir.
* Tarih, söz götürmez bir biçimde kanıtlamıştır ki, büyük sorunlarda başarı için yetenek ve gücü sarsılmaz bir liderin varlığı şarttır.
* İçinizde ülkeyi ve halkı çok seven, aklına, anlayışına, vicdanına en çok güvendiğiniz insanları seçiniz. Ancak o sayede Meclis sizin isteklerinizi yapmaya, layık olduğunuz bolluğu, rahatlığı sağlama gücüne sahip olacaktır.
* Dış politika bir toplumun iç yapısı ile sıkı biçimde ilgilidir. Çünkü iç yapıya dayanamayan dış politikalar sürekli tutsak kalırlar. Bir toplumun iç yapısı ne kadar güçlü ve sağlam olursa, dış politikası da o oranda sağlam ve dayanıklı olur.
* Bence diktatör, başkalarını isteklerine boyun eğdirendir. Ben, kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim.
* Ben, şimdiye değin ulus ve ülke yararına ne gibi atılımlar, devrimler yapmışsam, hep halkımızla görüşerek, onların ilgi ve sevgilerinden, gösterdikleri içtenlikten güç ve esin alarak yaptım.
* Bir ulusun ruhu elde edilmedikçe, bir ulusun yenme gücü ve isteği kırılmadıkça, o ulusa egemen olmak mümkün değildir. Ulus, hızlı ve kesin adaleti sağlayan uygar yönetimler ister.
* Bahçesinde çiçek yetiştiren insan, bu çiçekten bir şey bekler mi? Adam yetiştiren insan da, çiçek yetiştirendeki hislerle hareket etmelidir. Ancak bu tarzda düşünen ve çalışan adamlardır ki memleketlerine, milletlerine ve bunların geleceğine faydalı olabilirler.
* Bir milletin siyasi mukadderatında mevki sahibi olabilrnek için onun ihtiyacını müşahede ve onun kudretini takdirde ehliyet sahibi olmak birinci şarttır.
* Nokta-i vahdette (bir noktada) tevazün (eşitlik) edemeyen kuvay-ı devletin (devlet kuvvetinin) ahengi mesaisini (çalışma ahengini) idameye (sürdürmesine) imkan yoktur.
* Bütün maddi ve manevi varlığını vatan müdafaasına hasretmekte teni ve müsamaha gösteren milletler, harp ve muharebeyi cidden göze almış ve başarabileceklerine kani olmuş addedilemezler.
* Başkan olan kimsenin, milletin ülküsüne göre hareket etmesi ve milletin psikolojisine vakıf olduktan sonra, o milletin meyline tabi olması gerekir.
* Bir adam ki büyük olmaktan bahseder, benim hoşuma gitmez, bir adam ki memleketi kurtarmak için evvela büyük adam olmak lazımdır, der ve bunun için de bir de numune intihap eder, onun gibi alamayınca memleketin kurtanlamayacağı kanaatinde bulunur, bu adam değildir.
* Bir insan memleket ve millete nafi (faydalı) bir iş yaparken nazardan bir an uzak bulundurmamağa mecbur olduğu düstur, milletin hakiki temayüıüdür (meylidir).
* Çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: Hakikati anlamayanlan hakikate getirmek için; çok şey mesrud (bildirilmiş) olur, fakat mevsuk (sağlam, inanılır) olamaz.
* Emniyet ve halk işleriyle alakalı usullerde ve kanunlarda, kolaylık, çabukluk, açıklık, ve kesinlik esas olmalıdır.
* Hallal-i müşkilat (zoduklan yenen) olmak isteyenlerin mebde-i hareketleri (ilk hareketleri) hakikat-i ahvale (gerçek hale) mutabık (uygun) olması gerekir.
* Harici (dış) siyasetin en çok alakadar olduğu ve istinad ettiği (güvendiği) husus, devletin dahili (iç) istiklalidir. Harici siyaset, dahili teşkilatla mütenasip (uyumlu) olmak lazımdır.
* Hayali harici siyasetler peşinde dolananlar, nokta-i istinadlarını (güven niteliğini) kendiliğinden kaybederler.
* Hükümetin iki hedefi vardır: Biri milletin mahfuziyeti (korunması), ikincisi milletin refahını temin etmek. Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi, edemeyen fenadır.
* İnsanlar adetleriniı ahlaklarını, hislerini, temayüllerini, hatta fikirlerini tenmiye(artırma) ve terbiye de, içinden çıktıkları ve içinde yetiştikleri heyet-i içtimaiyenin temayülat-ı umumiyesinden (umumi meyillerden), kurtulamazlar. Fakat bazı büyük hilkatlar (yaratılış) vardır ki onlar yalnız mensup oldukları heyet-i içtimaiyeye karşı değil, bütün insaniyete karşı kalplerini ve ruhlarını aynı halde tutarlar.
* İnsanlar tabiatan, fıtratan beraber yaşarlar. Fakat beraber yaşayan insanlar mutlaka idare edilmek ihtiyacındadır.
* Kuvvetini herhangi bir yere verenı kuvvet istimal etmeyen (kullanmayan) bir fert, bir uzvu mefluçtur (felçtir).
* Memleketi, milleti kurtarmak isteyenler içinı hamiyet, hüsn-ü niyet (iyi niyet), fedakarlık elzem (lazım) olan evsafdır (vasıftır) .
* Milletler gam ve keder bilmemelidir. Şeflerin vazifesi hayatı neşe ve şevkle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektedir.
* Gerçekte tutku olmadan büyük bir iş meydana getirilemez. Ama bu tutku herhalde ulus yolunda bir hizmet amacına yöneltilmiş olmalıdır. Devlet yönetiminde izlenecek amaçlar hiçbir zaman kişisel olmamalıdırlar. Bir ulusta ve en çok bir ulusun başında yönetim sorumluluğu yüklenmiş kimselerde kişisel tutkular ve tartışmalar ulusal görevin gerektirdiği yüksek duygulara üstün olursa, ülkede parçalanma ve dağılma önüne geçilemez bir haldir.
* Temelolan iç cephedir. Bu cephe bütün yurdun, bütün ulusun meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, yenilebilir ama bu durum hiçbir zaman bir ülkeyi, bir ulusu yok edemez. Önemli olan ülkeyi temelinden yıkan, ulusu tutsak kıldıran iç cephenin çökmesidir.
* Demek ki bir müessesenin yaşaması, inkişaf etmesi, muvaffak olması, o müessesenin başına geçenlerin haluk (ahlaklı, temiz huylu), dürüst ve imanlı zatlar (kişiler) olmasına bağlıdır.
* Kanunları ihtiyaçlar yapar. Teoriler yapmaz. Zaman, olaylar her şey hakimdir. Kanunun geliştirilmesi, kesin ve değişmez bir yöntemdir.
* Hukukta,geçiştirmecilik (idare-i masıahat) ve boş inançlara bağlılık ulusları uyanmaktan alıkoyan en ağır bir karabasandır.
* Bugünkü çağın gereksinmelerine uygun yasa yapmak onu iyi uygulamak, bugünkü imar ve ilerleme nedenlerinin en önemlilerindendir.
* Her şey yasa yapmaktan ibaret değildir. Aksine her şey o yasaları uygulamak ve uygulattırmaktan ibarettir. Uygulayan, yerine getiren, karar verenden daha güçlüdur.
*Dünya uluslarının mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi dirliği ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir.
* Dünyada ve dünya ulusları arasında dirlik, anlaşma ve iyi geçim olmazsa, bir ulus kendi kendisi için ne yaparsa yapsın dirlikten yoksundur.
* İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirine yaklaştırarak, onları birbirine sevdirecek karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temin e yarayan hareket ve enerji idi. Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve. muvaffak olmasıyla mümkün olacaktı.
* Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmeli, insanlığın bütünün refahı, açlık ve baskının yerini almalıydı.
* Dünyada ve dünya milletleri arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurundan mahrumdur.
* Eğer devamlı sulh isteniyorsa, kütlelerin vaziyetlerini iyileştirecek milletlerarası tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın bütünün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir.
* Irk farkı gözetmeksizin, bütün insanlığa şamil cihangirce devlet teşkili hırslarını neticeleri de tarihte yazılıdır. Insanlara her türlü hislerini ve hususi bağlarını unutturup, onları tam kardeşlik ve eşitlik dairesinde birleştirerek, insani bir devlet kurmak nazariyesi kendine mahsus şartlara maliktir.
* Milletleri yöneten adamlar, tabii evvela ve evvela kendi milletlerinin mevcudiyet ve mutluluğunun amili olmak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için aynı şeyi isternek lazımdır.
* Dünya uluslarının saadetine çalışmak diğer bir yoldan kendi huzur ve saadetini temine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya ulusları arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir ulus kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan yoksundur.
* Coğrafi vaziyetler ne olursa olsun milletler birbirlerine bir çok rabıtalarla bağlıdırlar. Bu itibarla mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar bütün cihan milletlerinin de huzurunu, refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine her ne kadar önem veriyorsa, bütün dünya milletlerinin de saadetine aynı derecede hizmet etmeye çalışmalıdır.
* Dünya milletleri arasında sükun, vüzun ve geçim olmazsa tek başına bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur.
* Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen, kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu evsaf ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.
* Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür" nesiller ister.

Rower - avatarı
Rower
VIP MazessezaM
13 Kasım 2012       Mesaj #2
Rower - avatarı
VIP MazessezaM
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.
Atatürk'ün siyaset hakkındaki görüş ve düşünceleri

Sponsorlu Bağlantılar
* Adalet, mülkün temelidir.
* Hak, gücün üstündedir.
* Yurtta sulh, cihanda sulh.
* Hükümet millettir ve millet hükümettir.
* Cumhuriyet bilhassa kimsesizlerin kimsesidir.
* Tüm insanlığı tek bir vücut gibi düşünmelidir.
* Yurtta barış, dünyada barış için çalışıyoruz.
* Kültür ve ekonomi, her türlü siyasete yön veren bağlardır.
* Tatbik eden, icra eden karar verenden daima daha kuvvetlidir.
* Barış, ulusları gönenç ve mutluluğa eriştiren en iyi yoldur.
* İnsanların mutluluğu, açlığın ve yoksulluğun yeri olmalıdır.
* Kanunlar, duygulara dayanılarak ve uyularak yapılamaz.
* Her halde bu dünyada bir "hak" vardır. Ve hak gücün üstündedir.
* Devlet, düşünce ve vicdana saygı göstermekle yükümlüdür.
* Milletten çok şey talep etmemeliyiz. Ona hizmet edenler vazifelerini ifadan başka bir şey yapmamışlardır. * Memleket işlerinde, millet işlerinde, hakiki işlerde hatıraı uhuvvete(kardeşliğe) bakılmaz.
* Ezen ve ezilenler diye bir şey yoktur, fakat kendini ezdirme izni veren uluslar vardır.
* "Zamanın değişmesiyle yargıların değişmesi yadsınamaz" kuralı, adalet siyasamızın temel taşıdır.
* İnsanları istediği gibi kullanan güç, düşünceler ve bu düşünceleri görüp, gösteren ve yayan kimselerdir.
* Kanunlar hissiyata ibtina (dayanarak) ve ittiba (tabi) olunarak yapılamaz.
* Hükümetin hikmet-i mevcudiyeti memleketin asayişini milletin huzur ve rahatını temin etmektir.
* Bir milleti işgal ve zabtetmek o memleketin sahiplerine hakim olmak için kafi değildir.
* Benden sonra gelecekler, acaba böyle bir ruhla çalıştığımı fark edecekler mi? diye bile düşünmemelidir.
* Korku üstüne egemenlik kurulamaz. Toplara dayanan egemenlik, sürekli olmaz.
* Kaleyi içinden ele geçirmek, dışından zorlamaktan çok kolaydır.
* Benim için dünyada en büyük mükafat, milletimin en ufak bir takdir ve iltifatıdır.
* Bu toplulukta hak sahibi olmak, herkesin bir iş görmesi esasına dayanacaktır.
* Beşeriyetin hepsini bir vücut ve her milleti bunun bir uzvu (organı) addetmek (kabul etmek) gerekir.
* Cumhuriyet; fikren, ilmen, bedenen güçlü ve yüksek karakterli muhafızlar ister.
* Siyasal kavgaların çoğu sonuçsuzdur. Ama toplumsal çalışmalar için her zaman verimlidir.
* Ulustan gerçeği saklayanlar kendilerinin de aldandıklarına inanmalıdırlar.
* Buhranlı zamanlarda yararı geçici olsa da her türlü tedbirin alınmış olması çok sayılmaz.
* Toplumsal gelişmenin de, çürümenin de temelinde, yöneticilerin tavırları yatar.
* Ülke işlerinde, ulus işlerinde, gerçek işlerde duyguya, hatıra, kardeşliğe ve dostluğa bakılmaz.
* Ülkenin tam bir birliğe gereksinimi vardır. Sıradan politikacılıkla ulusu parçalamak hıyanettir.
* Ulusa efendilik yoktur. Hizmet etmek vardır. Bu ulusa hizmet eden onun efendisi olur.
* Ulusları yönetenler için ilk ve en zor görev, kişisel bencilliğe kapılmaktan kendilerini korumalarıdır.
* Devlet idaresi işlemez olursa, kişilerin özgürlüğünü koruyacak hiçbir güç aracı kalmaz.
* Her hükümetin amacı halkı, kudretine olduğu kadar, şefkatine de içtenlikle inandırabilmektir.
* Önder olacakların, her ne olursa olsun mücadeleden dönmemesi, memlekette bannabilecekleri son noktada, son nefeslerini verene dek, mücadele uğrunda fedakarlığa devam edeceklerine işin başındayken karar vermeleri gerekir. Yüreklerinde bu gücü hissetmeyenıerin teşebbüse geçmemeleri elbette daha iyidir. Çünkü, bu durumda hem kendilerini ve hem de milleti aldatmış olurlar.
* Efendiler, tarihi "Geleneksel boyun eğmekten üzüntü duymayan millet, biz yürüyelim, arkamızdan gelsin!" fikir ve yorumlarında bulunanların içine düştükleri sonlarla doludur. İdare adamlarının, böyle yanlış ve uygunsuz düşüncelere asla kapılmamalan gerekir.
* Gerçekten de milli hakimiyet ilkesine bağlı olarak yönetilen medeni devletlerde, kabul edilmiş ve yürürlükte olan kural, milletin genel eğilimlerini en üst düzeyde temsil eden ve bu eğilimlerin bağlı bulunduğu yararlan en yüksek kudret ve yetki ile gerçekleştirilebilecek siyası grubun devlet işlerini üzerine alması ve bunun sorumluluğunu en büyük liderinin omuzlarına yüklermesi ilkesinden ibarettir.
* İnsaf ve merhamet beklemekle millet ve devlet işleri görülemez, millet ve devletin şeref ve bağımsızlığı kazanılamaz ...
* Saygıdeğer efendiler, çok iyi bilirsiniz ki, sultanlarla, halifelerle yönetilmiş ve yönetilmekte olan ülkelerde vatan için, millet için en büyük tehlike, sultan ve halifelerin düşman tarafından satın alınmalarıdır.
* Bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adaı:nların kanındaki, vicdanındaki asıl cevheri çok iyi tahlıl etme, dikkatinden bir an bile vazgeçmesin.
* Önemli olan, ülkeyi temelinden yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin susturulmasıdır. Bu gerçeği bizden daha iyi düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve halen de çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarılı da olmuşlar. Gerçekten de, "kaleyi içeriden almak" dışından zorlamaktan çok daha kolaydır.
* Gerçekten de, bugünün hayati şartları içinde bir şahıs için olduğu gibi, bir millet için de güç ve kabiliyetini fiili olarak ortaya koyup ispatlamadıkça itibarının ve öneminin devam etmesini beklemek boşunadır. Güç ve kabiliyetten mahrum olanlara iltifat edilmez. İnsanlık, adalet ve mertliğin gereklerini, bütün bu vasıfları taşıdığını gösterenler isteyebilir.
* Uyrukları arasında değişik dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adaletli ve tarafsız davranmaya ve mahkemelerinde uyruklarıyla yabancılar hakkında adaleti eşit ölçülerle uygulamakla yükümlü olan bir devlet, düşünce ve vicdan özgürlüğüne saygı göstermek zorundadır.
* Düşmana merhamet, aciz ve zaaftır. Bu, insaniyet göstermek değil, insanlık hassasının zevalini ilan etmektir.
* Bence diktatör, başkalarını idaresine ram edendir. Ben kalpleri kırarak değil kalpleri kazanarak hükmetmek isterim.
* Bir milletin siyasi kaderinde mevki sahibi olabilmek için onun ihtiyacını görüp ve onun kudretini anlatmakta ehliyet sahibi olmak birinci şarttır.
* Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi yeterli değildir. Kesin olarak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi gerekir.
* Tarih, söz götürmez bir biçimde kanıtlamıştır ki, büyük sorunlarda başarı için yetenek ve gücü sarsılmaz bir liderin varlığı şarttır.
* İçinizde ülkeyi ve halkı çok seven, aklına, anlayışına, vicdanına en çok güvendiğiniz insanları seçiniz. Ancak o sayede Meclis sizin isteklerinizi yapmaya, layık olduğunuz bolluğu, rahatlığı sağlama gücüne sahip olacaktır.
* Dış politika bir toplumun iç yapısı ile sıkı biçimde ilgilidir. Çünkü iç yapıya dayanamayan dış politikalar sürekli tutsak kalırlar. Bir toplumun iç yapısı ne kadar güçlü ve sağlam olursa, dış politikası da o oranda sağlam ve dayanıklı olur.
* Bence diktatör, başkalarını isteklerine boyun eğdirendir. Ben, kalpleri kırarak değil, kalpleri kazanarak hükmetmek isterim.
* Ben, şimdiye değin ulus ve ülke yararına ne gibi atılımlar, devrimler yapmışsam, hep halkımızla görüşerek, onların ilgi ve sevgilerinden, gösterdikleri içtenlikten güç ve esin alarak yaptım.
* Bir ulusun ruhu elde edilmedikçe, bir ulusun yenme gücü ve isteği kırılmadıkça, o ulusa egemen olmak mümkün değildir. Ulus, hızlı ve kesin adaleti sağlayan uygar yönetimler ister.
* Bahçesinde çiçek yetiştiren insan, bu çiçekten bir şey bekler mi? Adam yetiştiren insan da, çiçek yetiştirendeki hislerle hareket etmelidir. Ancak bu tarzda düşünen ve çalışan adamlardır ki memleketlerine, milletlerine ve bunların geleceğine faydalı olabilirler.
* Bir milletin siyasi mukadderatında mevki sahibi olabilrnek için onun ihtiyacını müşahede ve onun kudretini takdirde ehliyet sahibi olmak birinci şarttır.
* Nokta-i vahdette (bir noktada) tevazün (eşitlik) edemeyen kuvay-ı devletin (devlet kuvvetinin) ahengi mesaisini (çalışma ahengini) idameye (sürdürmesine) imkan yoktur.
* Bütün maddi ve manevi varlığını vatan müdafaasına hasretmekte teni ve müsamaha gösteren milletler, harp ve muharebeyi cidden göze almış ve başarabileceklerine kani olmuş addedilemezler.
* Başkan olan kimsenin, milletin ülküsüne göre hareket etmesi ve milletin psikolojisine vakıf olduktan sonra, o milletin meyline tabi olması gerekir.
* Bir adam ki büyük olmaktan bahseder, benim hoşuma gitmez, bir adam ki memleketi kurtarmak için evvela büyük adam olmak lazımdır, der ve bunun için de bir de numune intihap eder, onun gibi alamayınca memleketin kurtanlamayacağı kanaatinde bulunur, bu adam değildir.
* Bir insan memleket ve millete nafi (faydalı) bir iş yaparken nazardan bir an uzak bulundurmamağa mecbur olduğu düstur, milletin hakiki temayüıüdür (meylidir).
* Çok söz, uzun söz bir şey için söylenir: Hakikati anlamayanlan hakikate getirmek için; çok şey mesrud (bildirilmiş) olur, fakat mevsuk (sağlam, inanılır) olamaz.
* Emniyet ve halk işleriyle alakalı usullerde ve kanunlarda, kolaylık, çabukluk, açıklık, ve kesinlik esas olmalıdır.
* Hallal-i müşkilat (zoduklan yenen) olmak isteyenlerin mebde-i hareketleri (ilk hareketleri) hakikat-i ahvale (gerçek hale) mutabık (uygun) olması gerekir.
* Harici (dış) siyasetin en çok alakadar olduğu ve istinad ettiği (güvendiği) husus, devletin dahili (iç) istiklalidir. Harici siyaset, dahili teşkilatla mütenasip (uyumlu) olmak lazımdır.
* Hayali harici siyasetler peşinde dolananlar, nokta-i istinadlarını (güven niteliğini) kendiliğinden kaybederler.
* Hükümetin iki hedefi vardır: Biri milletin mahfuziyeti (korunması), ikincisi milletin refahını temin etmek. Bu iki şeyi temin eden hükümet iyi, edemeyen fenadır.
* İnsanlar adetleriniı ahlaklarını, hislerini, temayüllerini, hatta fikirlerini tenmiye(artırma) ve terbiye de, içinden çıktıkları ve içinde yetiştikleri heyet-i içtimaiyenin temayülat-ı umumiyesinden (umumi meyillerden), kurtulamazlar. Fakat bazı büyük hilkatlar (yaratılış) vardır ki onlar yalnız mensup oldukları heyet-i içtimaiyeye karşı değil, bütün insaniyete karşı kalplerini ve ruhlarını aynı halde tutarlar.
* İnsanlar tabiatan, fıtratan beraber yaşarlar. Fakat beraber yaşayan insanlar mutlaka idare edilmek ihtiyacındadır.
* Kuvvetini herhangi bir yere verenı kuvvet istimal etmeyen (kullanmayan) bir fert, bir uzvu mefluçtur (felçtir).
* Memleketi, milleti kurtarmak isteyenler içinı hamiyet, hüsn-ü niyet (iyi niyet), fedakarlık elzem (lazım) olan evsafdır (vasıftır) .
* Milletler gam ve keder bilmemelidir. Şeflerin vazifesi hayatı neşe ve şevkle karşılamak hususunda milletlerine yol göstermektedir.
* Gerçekte tutku olmadan büyük bir iş meydana getirilemez. Ama bu tutku herhalde ulus yolunda bir hizmet amacına yöneltilmiş olmalıdır. Devlet yönetiminde izlenecek amaçlar hiçbir zaman kişisel olmamalıdırlar. Bir ulusta ve en çok bir ulusun başında yönetim sorumluluğu yüklenmiş kimselerde kişisel tutkular ve tartışmalar ulusal görevin gerektirdiği yüksek duygulara üstün olursa, ülkede parçalanma ve dağılma önüne geçilemez bir haldir.
* Temelolan iç cephedir. Bu cephe bütün yurdun, bütün ulusun meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silahlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, yenilebilir ama bu durum hiçbir zaman bir ülkeyi, bir ulusu yok edemez. Önemli olan ülkeyi temelinden yıkan, ulusu tutsak kıldıran iç cephenin çökmesidir.
* Demek ki bir müessesenin yaşaması, inkişaf etmesi, muvaffak olması, o müessesenin başına geçenlerin haluk (ahlaklı, temiz huylu), dürüst ve imanlı zatlar (kişiler) olmasına bağlıdır.
* Kanunları ihtiyaçlar yapar. Teoriler yapmaz. Zaman, olaylar her şey hakimdir. Kanunun geliştirilmesi, kesin ve değişmez bir yöntemdir.
* Hukukta,geçiştirmecilik (idare-i masıahat) ve boş inançlara bağlılık ulusları uyanmaktan alıkoyan en ağır bir karabasandır.
* Bugünkü çağın gereksinmelerine uygun yasa yapmak onu iyi uygulamak, bugünkü imar ve ilerleme nedenlerinin en önemlilerindendir.
* Her şey yasa yapmaktan ibaret değildir. Aksine her şey o yasaları uygulamak ve uygulattırmaktan ibarettir. Uygulayan, yerine getiren, karar verenden daha güçlüdur.
*Dünya uluslarının mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi dirliği ve mutluluğunu sağlamaya çalışmak demektir.
* Dünyada ve dünya ulusları arasında dirlik, anlaşma ve iyi geçim olmazsa, bir ulus kendi kendisi için ne yaparsa yapsın dirlikten yoksundur.
* İnsanları mesut edecek yegane vasıta, onları birbirine yaklaştırarak, onları birbirine sevdirecek karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını temin e yarayan hareket ve enerji idi. Dünya barışı içinde insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve. muvaffak olmasıyla mümkün olacaktı.
* Dünya vatandaşları kıskançlık, açgözlülük ve kinden uzaklaşacak şekilde eğitilmeli, insanlığın bütünün refahı, açlık ve baskının yerini almalıydı.
* Dünyada ve dünya milletleri arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendi kendisi için ne yaparsa yapsın huzurundan mahrumdur.
* Eğer devamlı sulh isteniyorsa, kütlelerin vaziyetlerini iyileştirecek milletlerarası tedbirler alınmalıdır. İnsanlığın bütünün refahı, açlık ve baskının yerine geçmelidir.
* Irk farkı gözetmeksizin, bütün insanlığa şamil cihangirce devlet teşkili hırslarını neticeleri de tarihte yazılıdır. Insanlara her türlü hislerini ve hususi bağlarını unutturup, onları tam kardeşlik ve eşitlik dairesinde birleştirerek, insani bir devlet kurmak nazariyesi kendine mahsus şartlara maliktir.
* Milletleri yöneten adamlar, tabii evvela ve evvela kendi milletlerinin mevcudiyet ve mutluluğunun amili olmak isterler. Fakat aynı zamanda bütün milletler için aynı şeyi isternek lazımdır.
* Dünya uluslarının saadetine çalışmak diğer bir yoldan kendi huzur ve saadetini temine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya ulusları arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir ulus kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan yoksundur.
* Coğrafi vaziyetler ne olursa olsun milletler birbirlerine bir çok rabıtalarla bağlıdırlar. Bu itibarla mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar bütün cihan milletlerinin de huzurunu, refahını düşünmeli ve kendi milletinin saadetine her ne kadar önem veriyorsa, bütün dünya milletlerinin de saadetine aynı derecede hizmet etmeye çalışmalıdır.
* Dünya milletleri arasında sükun, vüzun ve geçim olmazsa tek başına bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur.
* Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen, kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister. Yeni nesli bu evsaf ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir.
* Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet sizden "fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür" nesiller ister.

Gölgen misali yanındayım!Msn Thunder

Benzer Konular

11 Temmuz 2016 / the_lily Mustafa Kemal ATATÜRK
29 Kasım 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
18 Kasım 2008 / Ziyaretçi Cevaplanmış
21 Aralık 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap