Arama

Ahmet Mahir Pekşen kimdir, hayatı ve çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?

Güncelleme: 11 Aralık 2012 Gösterim: 1.908 Cevap: 2
asilce1veda - avatarı
asilce1veda
Ziyaretçi
11 Aralık 2012       Mesaj #1
asilce1veda - avatarı
Ziyaretçi
Ahmet Mahir Pekşen kimdirMsn Cry
Sponsorlu Bağlantılar
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
11 Aralık 2012       Mesaj #2
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
17 Ağustos 1956 yılında Sivas’ın Divriği ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini aynı ilçede yaptıktan sonra İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi İşletme-Muhasebe bölümünü bitirdi.

Sponsorlu Bağlantılar
Çeşitli dergi ve gazetelerde, makale, hikaye, deneme ve şiirleri yayınlandı. Yerel - ulusal televizyon ve radyolarda programlar yaptı. Bazı şiirleri bestelendi. Türk Edebiyatı Vakfınca düzenlenen 5. Ömer Seyfettin Hikaye Yarışmasında “Annem Yıldızları Sayamaz” isimli hikayesi ile ödül aldı.

Yazarın bugüne kadar yayınlanan eserleri şunlardır;

Osman Dede (1981-İstanbul) Bir Gençlik Özlüyorum (l991-Sivas) Bir Yaratan Var Bizi (l993- Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları -Ankara) Sevgi Dünyası (1993-Ankara-Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları 3.Baskı) Son Çağa Mühür (l994-Sivas Şura Yayınları) Gönlümdeki Anadolu (1995- Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları –Ankara 2.Baskı) İnandım Ve Mutluyum (1997- Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları –Ankara 2.Baskı) Kainatın Başşehri –Divriği- (2000-Sivas) Bir Yudum Kepenek Suyu (2001-İstanbul) Annem Yıldızları Sayamaz (2002-İstanbul-Nesil Yayınları) Müjde ve Öğüt (2003-Ankara- Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları) Liseliyim Delikanlıyım (2003- TİMAŞ- İstanbul)

Yazarın Kitapları
Çöpten Kavga Çiçekten Mutluluk
Liseliyim Delikanliyim



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
11 Aralık 2012       Mesaj #3
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
primary medium




ahmet mahir peksen kimdir
Sivas’ta yaşayan şair ve yazar Ahmet Mahir Pekşen, Anadolu’nun şairler için çok geniş bir ufuk olduğunu, bu topraklarda yaşayan şairlerin İstanbul’da yaşayanlardan daha güzel şiirler yazabileceklerini söylüyor.
Bol ödüllü şair
1956 yılında Sivas’ın Divriği ilçesinde doğdu. İlk orta ve lise tahsilimi aynı ilçede yaptıktan sonra İstanbul İktisadi ve İlimler Akademisi’ni bitirdi. Lise çağlarından sonra şiir yazmaya başladı. Asıl ilgi alanı şiir olmasına rağmen daha sonra hikaye de yazdı. Yayımlanmış kitapları, “Osman Dede” (Milletin Feryadı), “Bir Gençlik Özlüyorum”, “Son Çağa Mühür”, “Gönlümdeki Anadolu”, “Sevgi Dünyası”, “Bir Yaratan Var Bizi”, “İnandım ve Mutluyum”...

Şiir yazmak için belli bir mekan olmalıdır, şiir için ayrılması gereken zaman var mıdır, soruları hep sorulur. Şairlerin yaşadıkları mekanlar ve zamanlar şiirlerine mutlaka etki eder, ancak şair zaman ve mekana bağlı yazmaz çoğu zaman. İç dünyasının sesine kulak verir ve temmuz ayında Kar şiiri yazabileceği gibi, denizi seyrederken dağlardan da bahsedebilir. Ahmet Mahir Pekşen, Anadolu’nun temiz havası ve iklimi ile şairler için çok geniş ufuklar açtığını söylüyor.
NİNNİLER, İLAHİLER
Anadolu’da sanat ve edebiyat hayatı nasıl? Toplumun sanata ve edebiyata ayıracak zamanı var mı?

PEKŞEN: Ben Anadolu’nun tam merkezinde yaşayan, Sivas’ta yaşayan biri olarak Anadolu insanının sanata ve edebiyata ayıracak zamanının olduğunu sanmıyorum. Anadolu insanı özellikle halk şiiriyle içiçe. Annelerimiz, ninnilerin, ilahilerin, masalların bitmek tükenmez hazinesi. Özellikle Sivas’ta aşıklık geleneği zirvededir. Halkın büyük bir kısmı, bir aşıktan hiç değilse bir kaç beyit okuyacak kadar konuya hakimdir. Yine halkın önemli bir kısmı halk türü ozan tarzı, bir şeyler karalamıştır. Anadolu’da sanatın inkişaf etmiyor görünmesinin sebebi, seslerini medyaya duyuramamalarından kaynaklanmaktadır. Özellike ben inanıyorum ki, bu duyuramama, bir çok değerin, bir çok kabiliyetin, yok olmasına sebep olmaktadır. Buna rağmen Anadolu’dan bir kaç şair, hikayeci çıkıp ben de varım demişse, bu yazdıklarının çok başarılı olmasından kaynaklanmaktadır.
HAYKIRAN ŞAİR...
Sizin edebi hayatınıza gelirsek, şiir hayatınızda gelenek mi ön planda, günümüzün anlayışı mı?

PEKŞEN: Yakın bir zamana kadar yazdığım şiirlerde gelenek ön plandaydı. Belirli bir vezin ve kafiye kalıbı içinde daha çok milli, dini, ahlaki, şiirler yazdım. Bunlar belirli bir kesim tarafından ilgi gördü. Bundan sonra günümüz toplumunun sosyal problemlerini, ihtiva eden serbest şiirler de yazmaya başladım. Şairin nasıl şiir yazacağını, kendi insiyatifinin dışında gelişen hadiselerle de yönlendirir. Şair, sadece kendi derdiyle dertlenmez, toplumun acısını, çilesini, sevgilisini, neşesini de dile getirir. Mehmed Emin Yurdakul’un dediği gibi “Şairleri haykırmayan bir millet, sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.”
İdeoloji şiiri öldürür, mealinde bir söz vardır. O halde şiire idelojik bir yaklaşım getirmenin şiir adına bir faydası var mı?
PEKŞEN: Şiir adına bir faydası yoktur. Ancak, şiirin ideolojiye bir faydası olur.
Anadolu’da yaşıyor olmanın şiir adına bir avantajı olduğunu olduğunu düşünüyor musunuz?
PEKŞEN: Büyük şehirlerin ve hatta yabancı ülkelerin hayat tarzını gördükten sonra Anadolu’da yaşayarak daha iyi şiir yazılacağı kanaatindeyim. Ben günümüz toplumunda büyük şehirlerin stres dolu atmosferinden güzel şiir yazılabileceğini sanmıyorum. İlhamın çeşitleri vardır. Bu çeşitlere göre şiir çeşitleri vardır. Yoksul insan, düşkün bir çocuk görüldüğünde sosyal muhtevalı şiirler doğar. Anadolu’da mehtap bir başka güzeldir. Bu hava yoğunluğunun kirliliğinin veya temizliğinin etkilediği bir neticedir. Mesela Sivas’ta kuru bir hava vardır. Ufuklar daha geniştir ve ay ışığında yerdeki toplu iğneyi bile görebilirsiniz. Masmavi bir gökte, laciverde dönen bir gökte, parlak bir ay, insanı şiir söylemeye mecbur eder. Yine, bahar gelip, toprağın çeşit çeşit güzellikleri sunmasını Anadolu’da daha yakından görürsünüz. Bunlar insanın ilham kaynaklarıdır. Ve Anadolu’da ilham daha yoğundur.
ÇOCUK EDEBİYATI
Siz çocuk edebiyatıyla da meşgulsünüz. Sizi çok yönlü edebiyata sevkeden sebepler nedir?
PEKŞEN: Biraz önce de belirttiğim gibi, şair toplumun kendiyle ilgili olmayan dertleriyle de sevinçleriyle de ilgilenmelidir. Burada toplumun her kesimine hitap etme mecburiyeti de vardır. Bir yandan büyüklere hitap ederken, bir yandan da geleceğin büyükleri olacak çocuklara yönelmenin gerekliliğine inanıyorum. Aslında bundan sonra bu alana daha çok eğilmek istiyorum.
Şair veya yazar çocuk gibi düşünmeyi başarabilen insandır. Hatta sadece çocuk gibi değil, yoksul gibi, özürlü gibi düşünebilmelidir. Daha doğrusu toplumun her sınıf insanı gibi düşünebilmelidir. Aslında belirli bir yaştan sonra çocuk gibi düşünerek yazmak insana zevk veriyor. Ben şunu kabul ediyorum ki, insanın yaşı ne olursa olsun, gönlünün bir yerlerinde çocukluğundan kalma hasretler vardır.

Siz Haklısınız Çocuklar
Siz haklısınız çocuklar
Bizim bütün kabahat.
Siz köprüaltlarının çilekeşleri, ağlarken
Biz nutuklar atarız
Göğsümüzü gere gere, rahat rahat...

Süsleyemedik sevgi sevgi
Ümit ümit gönül bağınızı
İçinizde ukde kaldı güzellikler
Oyuncaksız geçirdiniz oyun çağınızı.

Suçlu biziz;
O güzel gönlünüze giremedik
Ağladığınızda okşayamadık başınızı
Bir öpücük, ya da bir demet çiçek veremedik
Siz bize hep küstünüz
Biz sizi hiç görmedik, göremedik.

Siz haklısınız çocuklar...

Benzer Konular

21 Nisan 2016 / tunahan505 Cevaplanmış
27 Mayıs 2018 / Misafir Cevaplanmış
12 Mayıs 2012 / Misafir Soru-Cevap
16 Şubat 2011 / Misafir Soru-Cevap