Arama

Arjantin'in gelenek ve görenekleri nelerdir?

En İyi Cevap Var Güncelleme: 14 Haziran 2016 Gösterim: 6.812 Cevap: 1
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Mayıs 2015       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Arjantin'in gelenek ve görenekleri nelerdir?

EN İYİ CEVABI _AERYU_ verdi

Arjantin Gelenek ve Görenekleri

Alıntıdaki Ek 50844


Sponsorlu Bağlantılar
Arjantinliler genelde sıcak insanlardır ve konuşurken yakın mesafeden dokunarak sohbet ederler. Arjantin’de özellikle büyük şehirlerde kadınlar ve erkekler el sıkıştıktan yanaktan öpüşmeleri yaygın bir selamlaşma biçimidir. İnsanlar sağ yanakları ile temas kurmaya ve dudakları (yalnızca bir kez, iki öper sağ ve sonra çok nadir sol olan) ile yanağa dokunmadan hafif bir “öpücük” sesi çıkarırlar. Arjantin’de kıta Avrupası kurallarını içeren sofra adabına çok önem verilir ve sizin uyup uymadığınıza da bakılır. Arjantinliler için karakter çok önemlidir. Birini topluluk içerisinde eleştirmek ya da ona patronluk taslamak çok ayıp karşılanır.

Arjantinliler genellikle zamana karşı oldukça rahattırlar. Bu durum gelen ziyaretçiler için rahatsız edici olabilir. Arjantin’de misafirlerden randevularında dakik olmaları beklenir ama kendileri 15-20 dakika gecikirler. Bu durum Arjantin’de normal kabul edilir ve ilişki için herhangi bir saygı eksikliği olduğu anlamına gelmez. Tabii ki, bu iş toplantıları için geçerli değildir. Davet edildiğin yerlere 1 saat geç gittiğinde bile normal karşılanır.

Bu yaklaşım, Arjantin herhangi bir planlanmış etkinlik için de geçerlidir. Konserler ya da başka etkinlikler genellikle belirtilen saatlerden yarım saat sonra başlar. Bu durum ulaşımda da geçerlidir.

Otobüs veya tren kalkışları da özellikle büyük şehirlerde de nadiren gecikmeli olur. Kimse zaten zamanında kalkmasını beklemez. Bu gecikme genel olarak normaldir ve bir sorun değildir. Ancak, uzun mesafe otobüs seferi neredeyse her zaman gecikmelidir.

Arjantin'in geleneksel müzik ve dansı tangodur. Her gece, çoğu büyük şehirdeki klüpte, tango eğitimleri de verilmektedir. Arjantin kültür gelişmesi bakımından Güney Amerika’nın en gelişmiş ülkelerinden biridir. Arjantin'de yerel ve uluslararası moda markaları satan butiklerin yanı sıra deri giysiler de fazlaca bulunuyor. Özellikle yerel el ve sanat ürünleri tervih ediliyor.
Arjantin mutfağı ete dayalı bir mutfaktır. Arjantinli'ler akşam yemeklerini oldukça geç yerler. Ayrıca yerel içecekleri arasında Yerba Mate ( bir tür çay), Yerel bir bira olan Quilmes ve Malbec şarabı bulunuyor.

Müzik


Hem kültürel hem de politik zenginliği ile ülkenin çekirdeği olan Buenos Aires, pek fazla bilinmese de aynı zamanda Arjantin’in müzik damarıdır. 20. yüzyılda şehrin tamamıyla popülerliğe yelken indiren Tango’ya teslim olmasına çok az sanatçı karşı durabildi. Bu akımın başını çeken, yerel kültürü arşınlayıp bunu özümseyen ve politikaya sert tokat gibi indiren Atahualpa Yupanqui adlı efsanevi folk sanatçısı oldu. Kendisi Mercedes Sosa ve onun kuşağında yer alan birçok sanatçının direnme, algılama ve dik durma kalibresini yükseltti. Yupanqui’nin başını çektiği “yeni şarkı” harekâtı böylece Güney Amerika’da ilk olarak Arjantin’de şekillenmeye başladı. Tango, müzik ve şarkı sözleri Arjantin’in müzikal sembolüdür. Bu müzikte Avrupa ve Afrika kültürünün etkileri vardır.

Carlos Gardel (1887-1935) tango müziğine popülerlik getirerek bu en sevilen tango efsanesini işçi sınıfına kahraman yaptı. Tango ve müziği her zaman yoksulların ülkedeki sosyal ve siyasi gelişmelerin bir ifadesi olmuştur. 1950’li yıllarda, tango yerine rock’n’roll popülerlik kazandı.
Fito Páez ve onun albümü El Amor después del Amor Latin Amerika çapında başarılı olan bir başka sanatçıdır.

Arjantin Caz müziğinde de uluslararası standartlarda sanatçılara sahiptir. Iyi bilinen Arjantinli caz müzisyeni Leandro Gato Barbieri ismi ilk akla gelendir.

Dans


Tango denilince aklımıza ilk gelen yer Arjantin olur. Arjantin’in milli dansı olan Tango; çeşitli kültürlerin karışımıdır. Tango sadece bir dans değil, bir yaşam biçimidir. Tango çoğu şairin şu kelimelerle belirtmeye çalıştığı doğrudan, duyguların dışa vurumudur: “bir kavganın, kutlamaya dönüşebilme inancı”. Afrika vuruşları, Kızılderili ritmi ve Latin etkisi Arjantin pampalarının müziğiyle birleşerek tango ortaya çıkar.
19. yüzyılın sonlarında Arjantin’de ortaya çıkan ve Endülüs ile İtalyan folklorundan izler taşıyan tangonun müziği ve kökeni Latin danslarından çok farklıdır. Tango dansına can veren ve dansla birlikte gelişen müzik tarzı da aynı adla anılmaktadır. Tango adının Afrika tamtamlarının çıkardığı “tango” seslerinden ya da Latince dokunmak anlamına gelen “tangere” fiilinden türediği sanılmaktadır.
Kasvetli ve tutkulu görüntüsüyle diğer danslardan ayrılan Tango, her zaman kaba, hırçın bir tarzda olup, hareketli ve canlı ritminin yanı sıra, son derece hüzünlü ve mutsuzdur. Tangonun dramatik duygusu, çok zengin doğaçlama fırsatları yaratması, dansın özünde aşk ve melankoli tutkusunun yatmasından ileri gelmektedir.

1800’lü yıllarda işçi sınıfından birçok kişi, büyük umutlarla Avrupa’dan, Güney Amerika’ya göç etmişler. Fakat yabancı oldukları bir kıtada yaşanan, başta ekonomik ve sosyal sıkıntılar, beraberinde hayal kırıklıklarını getirir. Bu hayal kırıklıkları, geleceğe ait büyük umutlar ve geçmişten getirilen kültürle, harmanlanarak Tango müziğini oluşturmuştur.

Tango, Buenos Aires’de, o dönem alt sınıf olarak adlandırılan, fakir ve en temel sosyal haklardan bile yararlanamayan, bu insanlar tarafından yaratılmıştır. Büyük kentte düş kırıklığına uğrayan göçmenlerin kırılan umutları, sıkıntıları, başkaldırıları bu dansla dışa vurulmuştur. Milyonlarca insan öfkesini, hüznünü, vatan hasretini ve düş kırıklığını müziğe yansıtır. O dönemde tango, kapalı küçük çevrelerin ayıplanan ve hor görülen dansıdır. Aile babaları bu müziğe kuşku ile bakmakta ve bırakın dansetmeyi, kız çocuklarının kulakları tango sözlerini ve Bandeneo’nun baştan çıkarıcı ezgilerini duymaması için pamukla tıkanmaktadır.

Arjantin aristokrasisinin aşağı bulduğu bir davranış şekli olan Tango; daha çok genelev dünyasında rağbet görmekteydi. Tango müziği, içerisinde hırçınlık, asilik, küstahlık gibi bazı duygular ile kalp kırıklıkları ve paramparça olan hayaller neticesinde melankoliyi taşır. Eşlerini, çocuklarını, yani ailelerini geçmişte bırakarak tek başlarına bu yabancı topraklara gelen göçmenler, doğal olarak erkek nüfusunun artırmasına ve cinsiyetler arası büyük bir sayı farkı oluşmasına neden olmuştur.

Boenos Aires’deki kadın nüfusunun bu azlığı, beraberinde fuhuşu gelişen bir endüstri haline getirmiştir. Böylelikle genelevler artarak kısa sürede işçi sınıfının eğlence mekânları halini almıştır. Bu mekânlarda da kadın sayısının az olması kapılarda uzun kuyruklar oluşmasına neden olurken, sırada bekleyen erkekleri eğlendirmek için küçük Tango müzik grupları çalıştırılmaya başlanmıştır. Genelev mekânları fakir kesimin yanı sıra orta ve daha üst kesimin de uğrak yeri olmuş her iki kültür burada birbirlerini tanımıştır. Böylelikle alt kesimin sokakta yarattığı Tango üst kesim tarafından bu yerlerde tanınmıştır.

Dönemin tangocu tipini temsil eden guapo veya compadre’ler özel giysiler giyen, kıskanç, kavgacı, bıçak taşıyan, sık sık da hapse giren yarı köylü, yarı şehirli kabadayılardır. Bu kabadayıların eğlence anlayışı şarap ile cana (bir tür şeker kamışı rakısı) içip, şarkı söylemek ve dans etmektir.

Kendi aralarında ‘compadraje’ adlı kurallar geçerlidir. 1912’de Arjantin’de alt sınıfa seçme hakkı verilmesi, bu sınıfın kültürel özelliklerini daha üst sınıfların tanımasına olanak sağladı. Buenos Aires’te Tangonun üst kesimlerce de benimsenmesi ve dünyayı etkileyecek bir akım halini alması 1920 ile 1940 arasıdır. Bu dönem Tango’nun altın çağı olarak nitelendirilir. Artık Tango kendi içinde biraz daha yumuşayarak, Salon Tangosu halini almıştır. Böylece tango halk arasına karıştı. Durum bir süre sonra değişti, “aile”nin gidebildiği açık hava eğlence gazinolarında “edepli” tangolar yapılmaya başlandı. Yüksek sosyeteye göre kabul edilemeyecek kadar kaba ve müstehcen olan Tangonun altın çağı 1940’lar olarak ifade edilir.

İkinci Dünya Savaşı’na kadar zirvede olan tango, bu dönemden sonra, politik nedenlerle gerilemeye başlar. Özellikle de 1955 yılında Juan Domingo Peron’un askeri darbeyle devrilmesi ve ardından birbirini izleyen askeri darbeler neticesinde dans salonları kapatılmış, dans etmek yasaklanmıştır. Şu anda özgürlükle birlikte tango bütün ihtişamıyla birlikte geri döndü.

1983’de, Arjantin’de askeri junta ortadan kalkmış ve böylece tango, Buenos Aires’e eski görkemiyle geri dönmüştür. Astor Piazzolla’nın müzikte başlattığı ve kısa sürede dansa da yansıyan yenilikçi akım, Tangoya büyük bir zenginlik kazandırmıştır.

Bir zamanların ayıplanan ve hor görülen dansı, artık günümüzün ışıltılı dans salonlarında nezih bir eğlence halini almıştır.

Yemek


Arjantin mutfağı genellikle sığır eti ağırlıklıdır. Arjantin ve Uruguay dünyada kişi başına düşen et tüketimiyle en üst sırada bulunan 2 ülkedir. Eskiden beri yerli halkın hayvancılık yapması ve ana besin maddesi olarak da et tüketmeleri mutfak kültürlerini oluşturmada en büyük etken olmuştur. Arjantin; kültürel çeşitlilik, yüksek kaliteli gastronomi ve dünya standartlarında şaraplar ile temsil edilmektedir. Yiyecek ve içeceklerin çok çeşitli olduğu Arjantin’de geleneksel dokunuşların yanı sıra, gönlünüzün istediği her türlü modern yiyeceği de bulabilirsiniz.
Criolla olarak bilinen geleneksel Arjantin yemekleri, ‘asados’ veya et (özellikle sığır eti), chorizo, böbrek ve morcilla (sosis), ‘parillas’ olarak adlandırılan geniş ızgara ve barbekü ağırlıklıdır. Locro (domuz eti, fasulye, pastırma, soğan, kabak ve mısır karışımından yapılan güveç) veya Karbonado (taze sebze, elma ve şeftali ile sığır eti) veya Cazuela Gaucho (tavuk ve kabak) gibi aynı alandaki yemeklerin değişik varyasyonlarını sayabibiliriz. Popüler atıştırmalıklar ise humitas (mısır köftesi), empanadas (içi kıyma, peynir, jambon ve tavuk doldurulmuş hamur işi) veya tamales (etli mısır ekmeği)’dir.

Erken saatlerde yenilen sağlam bir öğlen yemeğinden sonra akşam yemekleri yaygın olarak saat 10:00 veya daha sonra yenir. Akşam yemekleri ana yemek “bife de chorizo” (dana / New York Strip biftek) yanında meze, salata çeşitle ve tatlılardan oluşur. Çoğu restoran 6 ve 8 saatleri arasında çeşitli hamur işleri eşliğinde ikinci çayları sunarlar. Arjantin’de antre (meze) genellikle empanadas (et dolgulu hamur işleri), chorizo ya morcilla (et veya kan sosis) ve achuras (sakatat) çeşitlerinden oluşur. Arjantinlilerin sabah kahvaltıları çok hafiftir. Çay, kahve, süt veya kendilerine özgü içeceklerden birinin yanında Croissant yiyerek güne başlarlar.
Tatlıyı çok seven Arjantinliler, genellikle sütlü, kremalı ve bol reçelli tatlı tüketirler. Arjantinliler sütle hazırladıkları tatlılarına “dulce de leche” (sütlü tatlı) derler.

Arjantin’se barbeküden çok parrilla veya ızgara yapılır. Sığır etinin çok farklı kesimleri vardır. En mükemmel örnekler ise, Lomo (bonfile) ve bife de chorizo’dur. “Costillas” (kaburga) kesim şeklinden dolayı gerçek bir “asado” kabul edilir. Bir parrilladas yemeği Arjantin mutfağını tanımanın en iyi yollarından biridir; tercihen bir şişe şarap ve salata ile tüketebilirsiniz.
Arjantinlilerin büyük bir kısmı İtalyan, İspanyol ve Fransız asıllı olduğu göz önüne alındığında, bu tür yemeklerin çok yaygın ve kaliteli olduğunu göreceksiniz. Pizzacılar ve özel restoranlar çok yaygındır. Kafe, pastane ve dondurma dükkanları (heladerías) çok popülerdir. Ucuz ve kaliteli aperatifleri bu tür alanlarda bulmak mümkündür.

Asado (Arjantin bifteği)

Arjantin’in en bilinen hatta geleneksel yemeğidir asado. Sığır ya da domuz etiyle hazırlanır. Barbeküde pişirilen etler sadece tuzla harmanlanıyor ve yanında da salatayla sunuluyor. Etler için özel marinasyon işlemi de uygulanıyor. Chimichurri adı verilen bu marine ve soslar etlere özel bir lezzet katıyor. Bildiğimiz barbekü kavramının dışında dikey asadolarla yapılan ve neredeyse her bahçede görebileceğiniz ızgara şekli, bizdeki döner gibi Arjantin yemek kültürünün önemli bir öğesi.

Empanadas “Kordoba Böreği”

hazırlama: 40 dakika, dinlenme: 30 dakika, pişirme: 20 dakika

Empanadashamur için:
1/2 kg. un
1 çorba kaşığı toz şeker
40 gr. tereyağı veya içyağı
4 çorba kaşığı süt
ılık su
tuz

iç için
200 gr. içyağı veya tereyağı
1/2 kg. bonfile
1/2 kg. yeşil soğan
3 havuç
1 acı yeşil biber
2 domates
1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber
1 tatlı kaşığı kimyon
1 çorba kaşığı çekirdeksiz kuru üzüm
10 siyah zeytin
2 katı yumurta
sıvıyağ
karabiber
tuz
Empanadas Yapılışı
Unu, tereyağı veya eritilmiş ve posası alınmış içyağı, ılık süt, şeker, tuz ve aldığı kadar ılık su ile yoğurarak, yumuşak bir hamur hazırlayın. Dinlenmesi için bir kenara bırakın.

Eti önce ince dilimler halinde kesin. Daha sonra bu dilimleri ince şeritler getirin. Bu şeritleri minik parçalar halinde doğrayın. Yeşil biberi, taze yeşil soğanları ince ince kıyın.

Her börek için hemen hemen bir tatlı kaşığı hesabı ile tencereye tereyağı veya arzuya göre posası alınmış içyağını koyun. Eriyince içine eti atın ve hafifçe 5 dakika kadar kavurun. Daha sonra içine ince kıyılmış yeşil soğanları ve biberleri ilave edin ve hafif ateşte çevirerek kavurun. Domateslerin kabuğunu soyup doğrayın. Havuçları soyun, minik parçalar halinde doğrayın ve domatesle birlikte tenceredeki et, soğan ve biberlerin üzerine atın. Sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirin. Bu arada katı yumurtaları küçük küçük kesin. Zeytinleri ince ince kıyın. Sebzeler pişip rengi değişince, içine küçük küçük kesilmiş katı yumurtaları, ince ince kıyılmış siyah zeytinleri koyun. Karabiberi, tuzu, kırmızı biberi, kimyonu ve çekirdeksiz kuru üzümü ilave edin. Hepsini karıştırıp soğuması için bir kenara bırakın. Hamurdan bir yumurta büyüklüğünde kopardığınız parçaları hemen hemen, bir çay fincanı altı büyüklüğünde kalınca 3 mm. kadar açın. İçine hazırladığınız içten bolca koyun ve kenarlarını birleştirdikten sonra, hamurun ucunu alttan yukarı doğru bukle vererek ve kıvırarak kapatın. Veya daha kolay olarak böreği masaya koyup, kapattığınız iki ucun üzerine çatalla bastırarak şekil verin. Daha sonra yağlanmış bir fırın tepsisine sıralayarak kızgın fırında 20 dakika kadar pişirin. Ya da derin bir tavada kızdırılmış bol yağda 2-3 dakika, börekler altınımsı kahverengi oluncaya kadar çevirerek kızartın.

Bal Kabagi DolmasiBal Kabağı Dolması


hazırlama: 1,5 saat, pişirme: 1 saat
Malzemeler
1 orta boy bal kabağı
1 kg. gulaş kesilmiş sığır eti
1 büyük baş soğan
2 diş sarımsak
2 büyük domates
1 yeşil biber
2 tatlı kaşığı toz şeker
10 adet kuru kayısı
3 patates
3 tatlı patates
2 su bardağı et suyu (2 etsu tabletle hazırlanmış)
1 kahve fincanı dry cherry veya 1/2 kahve fincanı kayısı likörü
1 su bardağı konserve mısır
100 gr. tereyağı
4 çorba kaşığı sıvıyağ
Karabiber
tuz

Yapılışı
Soğanı ve yeşil biberi ince ince kıyın. Sarımsakları dövün. Domatesleri küçük küçük doğrayın. Derin bir tavaya sıvıyağı ve tereyağının yarısını koyup kızdırın. Eti içine atarak et altınımsı kahverengi bir renk alıncaya kadar kızartın. Et kızarınca içine soğan ve sarımsakları ekleyip, hafif ateşte 3-4 dakika kavurun. Daha sonra ateşi yükselterek, etlerin üstüne, domatesleri, yeşil biberi, bir tatlı kaşığı şekeri, karabiberi ve etsu tabletleri ile hazırladığınız et suyunu ekleyin. Kaynamaya başlayınca ateşi kısarak, tencerenin kapağını kapatın ve 1 saat, etler iyice yumuşayıp pişinceye kadar, hafif hafif kaynamaya bırakın. Et pişerken patatesleri soyup küçük küpler halinde doğrayın. Tavada, kalan tereyağının yarısını eritin. Yağınız eriyince içine kayısıları atın ve 1-2 dakika çevirin. Üzerine 1 tatlı kaşığı toz şeker atın, bir kere daha çevirip patatesleri ilave edin. Hepsini 5 dakika kavurun.

Etin pişmesinin sonuna doğru, hemen hemen 10 dakika önce ete, kayısılan ve patatesleri ilave edin ve hep birlikte yine hafif ateşte pişirin.

Etiniz pişerken, bal kabağını üst kısmından kapak şeklinde kesin. Kabağın içindeki çekirdekleri ve lifli kısmı temizleyin. Bal kabağını yıkayarak, süzün. İçinden servis yapabileceğiniz bir fırın kabına koyun. Kalan tereyağını eritin. Balkabağının içini erimiş tereyağı ile yağlayıp, karabiber ve tuz serpin.

Daha sonra etinizi ateşten çekin. İçine konserve mısırları, cherry veya likörü, tuzu ilave edip, yavaşça, kayısıları zedelemeden karıştırın. Yahninizi bal kabağının içine boşaltın, kabağın bir kenara koyduğunuz kapağı ile ağzını kapatın. Önceden 170 derecede kızdırdığınız fırında, bal kabağının etli kısmı pişinceye ve kabuğu hafif kahverengi bir renk alıncaya kadar 1 saat pişirin.

Bal kabağı dolmasını pişince fırından çıkarın. İçinde piştiği kaptan çıkarmadan, kepçe ile içinden önce yahniyi, daha sonra da bal kabağının etli kısmını alarak servis yapın.

ChimichurriChimichurri “Barbekü İçin Safranlı Marinad”


hazırlama: 25 dakika, marinad: 24 saat

Malzemeler

1,5 su bardağı marinad sosu için:

1/2 tatlı kaşığı safra
120 ml. zeytinyağı (1/2 su bardağı)
120 ml. beyaz sirke
1 baş soğan
2 iri diş sarmısak
1/4 su bardağı kıyılmış maydanoz
1 tatlı kaşığı kekik
1 çorba kaşığı limon suyu
1/2 tatlı kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz

Yapılışı
Limon suyunda safranı erimesi için 20 dakika bekletin. Soğanı küçük küçük doğrayın. Sarımsakları dövün. Tüm malzemeyi cam bir kapta karıştırın ve ağzı çok sıkı kapanan cam bir kavanoza koyarak 24 saat buzdolabında bekletin. Et ve tavuklarınızı, hatta deniz ürünlerini bu sosta marine ederek ızgara yapabilirsiniz. Ayrıca sarmısaklı ekmeğin üzerine bir parça sürerek ızgara etlerinzin yanında servis yapabilirsiniz.

Chimichurri SosChimichurri “Barbekü için Marinad”


Hazırlama: 5 dakika, marinad: 24 saat

Malzemeler

1,5 su bardağı marinad sosu için:
1/2 su bardağı sıvıyağ
1/2 su bardağı sirke
1/4 su bardağı su
2 çorba kaşığı kıyılmış maydanoz
3 iri diş kıyılmış sarmısak
1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
1.5 tatlı kaşığı kıyılmış taze kekik veya 2 tatlı kaşığı kuru kekik
1/2 tatlı kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz

Yapılışı
Tüm malzemeleri derin bir cam kapta karıştırın. Kapağı sıkı kapanan bir kavanoza koyup 24 saat buzdolabında beklettikten sonra marinad için kullanın.
Bu marinad sosu özellikle sığır, dana ve tavuk etleri içindir.
Son düzenleyen Safi; 14 Haziran 2016 16:45 Sebep: İç başlık ve soru düzeni
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
25 Mayıs 2015       Mesaj #2
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

Arjantin Gelenek ve Görenekleri

Ad:  ar.jpg
Gösterim: 4776
Boyut:  16.2 KB


Sponsorlu Bağlantılar
Arjantinliler genelde sıcak insanlardır ve konuşurken yakın mesafeden dokunarak sohbet ederler. Arjantin’de özellikle büyük şehirlerde kadınlar ve erkekler el sıkıştıktan yanaktan öpüşmeleri yaygın bir selamlaşma biçimidir. İnsanlar sağ yanakları ile temas kurmaya ve dudakları (yalnızca bir kez, iki öper sağ ve sonra çok nadir sol olan) ile yanağa dokunmadan hafif bir “öpücük” sesi çıkarırlar. Arjantin’de kıta Avrupası kurallarını içeren sofra adabına çok önem verilir ve sizin uyup uymadığınıza da bakılır. Arjantinliler için karakter çok önemlidir. Birini topluluk içerisinde eleştirmek ya da ona patronluk taslamak çok ayıp karşılanır.

Arjantinliler genellikle zamana karşı oldukça rahattırlar. Bu durum gelen ziyaretçiler için rahatsız edici olabilir. Arjantin’de misafirlerden randevularında dakik olmaları beklenir ama kendileri 15-20 dakika gecikirler. Bu durum Arjantin’de normal kabul edilir ve ilişki için herhangi bir saygı eksikliği olduğu anlamına gelmez. Tabii ki, bu iş toplantıları için geçerli değildir. Davet edildiğin yerlere 1 saat geç gittiğinde bile normal karşılanır.

Bu yaklaşım, Arjantin herhangi bir planlanmış etkinlik için de geçerlidir. Konserler ya da başka etkinlikler genellikle belirtilen saatlerden yarım saat sonra başlar. Bu durum ulaşımda da geçerlidir.

Otobüs veya tren kalkışları da özellikle büyük şehirlerde de nadiren gecikmeli olur. Kimse zaten zamanında kalkmasını beklemez. Bu gecikme genel olarak normaldir ve bir sorun değildir. Ancak, uzun mesafe otobüs seferi neredeyse her zaman gecikmelidir.

Arjantin'in geleneksel müzik ve dansı tangodur. Her gece, çoğu büyük şehirdeki klüpte, tango eğitimleri de verilmektedir. Arjantin kültür gelişmesi bakımından Güney Amerika’nın en gelişmiş ülkelerinden biridir. Arjantin'de yerel ve uluslararası moda markaları satan butiklerin yanı sıra deri giysiler de fazlaca bulunuyor. Özellikle yerel el ve sanat ürünleri tervih ediliyor.
Arjantin mutfağı ete dayalı bir mutfaktır. Arjantinli'ler akşam yemeklerini oldukça geç yerler. Ayrıca yerel içecekleri arasında Yerba Mate ( bir tür çay), Yerel bir bira olan Quilmes ve Malbec şarabı bulunuyor.

Müzik


Hem kültürel hem de politik zenginliği ile ülkenin çekirdeği olan Buenos Aires, pek fazla bilinmese de aynı zamanda Arjantin’in müzik damarıdır. 20. yüzyılda şehrin tamamıyla popülerliğe yelken indiren Tango’ya teslim olmasına çok az sanatçı karşı durabildi. Bu akımın başını çeken, yerel kültürü arşınlayıp bunu özümseyen ve politikaya sert tokat gibi indiren Atahualpa Yupanqui adlı efsanevi folk sanatçısı oldu. Kendisi Mercedes Sosa ve onun kuşağında yer alan birçok sanatçının direnme, algılama ve dik durma kalibresini yükseltti. Yupanqui’nin başını çektiği “yeni şarkı” harekâtı böylece Güney Amerika’da ilk olarak Arjantin’de şekillenmeye başladı. Tango, müzik ve şarkı sözleri Arjantin’in müzikal sembolüdür. Bu müzikte Avrupa ve Afrika kültürünün etkileri vardır.

Carlos Gardel (1887-1935) tango müziğine popülerlik getirerek bu en sevilen tango efsanesini işçi sınıfına kahraman yaptı. Tango ve müziği her zaman yoksulların ülkedeki sosyal ve siyasi gelişmelerin bir ifadesi olmuştur. 1950’li yıllarda, tango yerine rock’n’roll popülerlik kazandı.
Fito Páez ve onun albümü El Amor después del Amor Latin Amerika çapında başarılı olan bir başka sanatçıdır.

Arjantin Caz müziğinde de uluslararası standartlarda sanatçılara sahiptir. Iyi bilinen Arjantinli caz müzisyeni Leandro Gato Barbieri ismi ilk akla gelendir.

Dans


Tango denilince aklımıza ilk gelen yer Arjantin olur. Arjantin’in milli dansı olan Tango; çeşitli kültürlerin karışımıdır. Tango sadece bir dans değil, bir yaşam biçimidir. Tango çoğu şairin şu kelimelerle belirtmeye çalıştığı doğrudan, duyguların dışa vurumudur: “bir kavganın, kutlamaya dönüşebilme inancı”. Afrika vuruşları, Kızılderili ritmi ve Latin etkisi Arjantin pampalarının müziğiyle birleşerek tango ortaya çıkar.
19. yüzyılın sonlarında Arjantin’de ortaya çıkan ve Endülüs ile İtalyan folklorundan izler taşıyan tangonun müziği ve kökeni Latin danslarından çok farklıdır. Tango dansına can veren ve dansla birlikte gelişen müzik tarzı da aynı adla anılmaktadır. Tango adının Afrika tamtamlarının çıkardığı “tango” seslerinden ya da Latince dokunmak anlamına gelen “tangere” fiilinden türediği sanılmaktadır.
Kasvetli ve tutkulu görüntüsüyle diğer danslardan ayrılan Tango, her zaman kaba, hırçın bir tarzda olup, hareketli ve canlı ritminin yanı sıra, son derece hüzünlü ve mutsuzdur. Tangonun dramatik duygusu, çok zengin doğaçlama fırsatları yaratması, dansın özünde aşk ve melankoli tutkusunun yatmasından ileri gelmektedir.

1800’lü yıllarda işçi sınıfından birçok kişi, büyük umutlarla Avrupa’dan, Güney Amerika’ya göç etmişler. Fakat yabancı oldukları bir kıtada yaşanan, başta ekonomik ve sosyal sıkıntılar, beraberinde hayal kırıklıklarını getirir. Bu hayal kırıklıkları, geleceğe ait büyük umutlar ve geçmişten getirilen kültürle, harmanlanarak Tango müziğini oluşturmuştur.

Tango, Buenos Aires’de, o dönem alt sınıf olarak adlandırılan, fakir ve en temel sosyal haklardan bile yararlanamayan, bu insanlar tarafından yaratılmıştır. Büyük kentte düş kırıklığına uğrayan göçmenlerin kırılan umutları, sıkıntıları, başkaldırıları bu dansla dışa vurulmuştur. Milyonlarca insan öfkesini, hüznünü, vatan hasretini ve düş kırıklığını müziğe yansıtır. O dönemde tango, kapalı küçük çevrelerin ayıplanan ve hor görülen dansıdır. Aile babaları bu müziğe kuşku ile bakmakta ve bırakın dansetmeyi, kız çocuklarının kulakları tango sözlerini ve Bandeneo’nun baştan çıkarıcı ezgilerini duymaması için pamukla tıkanmaktadır.

Arjantin aristokrasisinin aşağı bulduğu bir davranış şekli olan Tango; daha çok genelev dünyasında rağbet görmekteydi. Tango müziği, içerisinde hırçınlık, asilik, küstahlık gibi bazı duygular ile kalp kırıklıkları ve paramparça olan hayaller neticesinde melankoliyi taşır. Eşlerini, çocuklarını, yani ailelerini geçmişte bırakarak tek başlarına bu yabancı topraklara gelen göçmenler, doğal olarak erkek nüfusunun artırmasına ve cinsiyetler arası büyük bir sayı farkı oluşmasına neden olmuştur.

Boenos Aires’deki kadın nüfusunun bu azlığı, beraberinde fuhuşu gelişen bir endüstri haline getirmiştir. Böylelikle genelevler artarak kısa sürede işçi sınıfının eğlence mekânları halini almıştır. Bu mekânlarda da kadın sayısının az olması kapılarda uzun kuyruklar oluşmasına neden olurken, sırada bekleyen erkekleri eğlendirmek için küçük Tango müzik grupları çalıştırılmaya başlanmıştır. Genelev mekânları fakir kesimin yanı sıra orta ve daha üst kesimin de uğrak yeri olmuş her iki kültür burada birbirlerini tanımıştır. Böylelikle alt kesimin sokakta yarattığı Tango üst kesim tarafından bu yerlerde tanınmıştır.

Dönemin tangocu tipini temsil eden guapo veya compadre’ler özel giysiler giyen, kıskanç, kavgacı, bıçak taşıyan, sık sık da hapse giren yarı köylü, yarı şehirli kabadayılardır. Bu kabadayıların eğlence anlayışı şarap ile cana (bir tür şeker kamışı rakısı) içip, şarkı söylemek ve dans etmektir.

Kendi aralarında ‘compadraje’ adlı kurallar geçerlidir. 1912’de Arjantin’de alt sınıfa seçme hakkı verilmesi, bu sınıfın kültürel özelliklerini daha üst sınıfların tanımasına olanak sağladı. Buenos Aires’te Tangonun üst kesimlerce de benimsenmesi ve dünyayı etkileyecek bir akım halini alması 1920 ile 1940 arasıdır. Bu dönem Tango’nun altın çağı olarak nitelendirilir. Artık Tango kendi içinde biraz daha yumuşayarak, Salon Tangosu halini almıştır. Böylece tango halk arasına karıştı. Durum bir süre sonra değişti, “aile”nin gidebildiği açık hava eğlence gazinolarında “edepli” tangolar yapılmaya başlandı. Yüksek sosyeteye göre kabul edilemeyecek kadar kaba ve müstehcen olan Tangonun altın çağı 1940’lar olarak ifade edilir.

İkinci Dünya Savaşı’na kadar zirvede olan tango, bu dönemden sonra, politik nedenlerle gerilemeye başlar. Özellikle de 1955 yılında Juan Domingo Peron’un askeri darbeyle devrilmesi ve ardından birbirini izleyen askeri darbeler neticesinde dans salonları kapatılmış, dans etmek yasaklanmıştır. Şu anda özgürlükle birlikte tango bütün ihtişamıyla birlikte geri döndü.

1983’de, Arjantin’de askeri junta ortadan kalkmış ve böylece tango, Buenos Aires’e eski görkemiyle geri dönmüştür. Astor Piazzolla’nın müzikte başlattığı ve kısa sürede dansa da yansıyan yenilikçi akım, Tangoya büyük bir zenginlik kazandırmıştır.

Bir zamanların ayıplanan ve hor görülen dansı, artık günümüzün ışıltılı dans salonlarında nezih bir eğlence halini almıştır.

Yemek


Arjantin mutfağı genellikle sığır eti ağırlıklıdır. Arjantin ve Uruguay dünyada kişi başına düşen et tüketimiyle en üst sırada bulunan 2 ülkedir. Eskiden beri yerli halkın hayvancılık yapması ve ana besin maddesi olarak da et tüketmeleri mutfak kültürlerini oluşturmada en büyük etken olmuştur. Arjantin; kültürel çeşitlilik, yüksek kaliteli gastronomi ve dünya standartlarında şaraplar ile temsil edilmektedir. Yiyecek ve içeceklerin çok çeşitli olduğu Arjantin’de geleneksel dokunuşların yanı sıra, gönlünüzün istediği her türlü modern yiyeceği de bulabilirsiniz.
Criolla olarak bilinen geleneksel Arjantin yemekleri, ‘asados’ veya et (özellikle sığır eti), chorizo, böbrek ve morcilla (sosis), ‘parillas’ olarak adlandırılan geniş ızgara ve barbekü ağırlıklıdır. Locro (domuz eti, fasulye, pastırma, soğan, kabak ve mısır karışımından yapılan güveç) veya Karbonado (taze sebze, elma ve şeftali ile sığır eti) veya Cazuela Gaucho (tavuk ve kabak) gibi aynı alandaki yemeklerin değişik varyasyonlarını sayabibiliriz. Popüler atıştırmalıklar ise humitas (mısır köftesi), empanadas (içi kıyma, peynir, jambon ve tavuk doldurulmuş hamur işi) veya tamales (etli mısır ekmeği)’dir.

Erken saatlerde yenilen sağlam bir öğlen yemeğinden sonra akşam yemekleri yaygın olarak saat 10:00 veya daha sonra yenir. Akşam yemekleri ana yemek “bife de chorizo” (dana / New York Strip biftek) yanında meze, salata çeşitle ve tatlılardan oluşur. Çoğu restoran 6 ve 8 saatleri arasında çeşitli hamur işleri eşliğinde ikinci çayları sunarlar. Arjantin’de antre (meze) genellikle empanadas (et dolgulu hamur işleri), chorizo ya morcilla (et veya kan sosis) ve achuras (sakatat) çeşitlerinden oluşur. Arjantinlilerin sabah kahvaltıları çok hafiftir. Çay, kahve, süt veya kendilerine özgü içeceklerden birinin yanında Croissant yiyerek güne başlarlar.
Tatlıyı çok seven Arjantinliler, genellikle sütlü, kremalı ve bol reçelli tatlı tüketirler. Arjantinliler sütle hazırladıkları tatlılarına “dulce de leche” (sütlü tatlı) derler.

Arjantin’se barbeküden çok parrilla veya ızgara yapılır. Sığır etinin çok farklı kesimleri vardır. En mükemmel örnekler ise, Lomo (bonfile) ve bife de chorizo’dur. “Costillas” (kaburga) kesim şeklinden dolayı gerçek bir “asado” kabul edilir. Bir parrilladas yemeği Arjantin mutfağını tanımanın en iyi yollarından biridir; tercihen bir şişe şarap ve salata ile tüketebilirsiniz.
Arjantinlilerin büyük bir kısmı İtalyan, İspanyol ve Fransız asıllı olduğu göz önüne alındığında, bu tür yemeklerin çok yaygın ve kaliteli olduğunu göreceksiniz. Pizzacılar ve özel restoranlar çok yaygındır. Kafe, pastane ve dondurma dükkanları (heladerías) çok popülerdir. Ucuz ve kaliteli aperatifleri bu tür alanlarda bulmak mümkündür.

Asado (Arjantin bifteği)

Arjantin’in en bilinen hatta geleneksel yemeğidir asado. Sığır ya da domuz etiyle hazırlanır. Barbeküde pişirilen etler sadece tuzla harmanlanıyor ve yanında da salatayla sunuluyor. Etler için özel marinasyon işlemi de uygulanıyor. Chimichurri adı verilen bu marine ve soslar etlere özel bir lezzet katıyor. Bildiğimiz barbekü kavramının dışında dikey asadolarla yapılan ve neredeyse her bahçede görebileceğiniz ızgara şekli, bizdeki döner gibi Arjantin yemek kültürünün önemli bir öğesi.

Empanadas “Kordoba Böreği”

hazırlama: 40 dakika, dinlenme: 30 dakika, pişirme: 20 dakika

Empanadashamur için:
1/2 kg. un
1 çorba kaşığı toz şeker
40 gr. tereyağı veya içyağı
4 çorba kaşığı süt
ılık su
tuz

iç için
200 gr. içyağı veya tereyağı
1/2 kg. bonfile
1/2 kg. yeşil soğan
3 havuç
1 acı yeşil biber
2 domates
1 tatlı kaşığı toz kırmızıbiber
1 tatlı kaşığı kimyon
1 çorba kaşığı çekirdeksiz kuru üzüm
10 siyah zeytin
2 katı yumurta
sıvıyağ
karabiber
tuz
Empanadas Yapılışı
Unu, tereyağı veya eritilmiş ve posası alınmış içyağı, ılık süt, şeker, tuz ve aldığı kadar ılık su ile yoğurarak, yumuşak bir hamur hazırlayın. Dinlenmesi için bir kenara bırakın.

Eti önce ince dilimler halinde kesin. Daha sonra bu dilimleri ince şeritler getirin. Bu şeritleri minik parçalar halinde doğrayın. Yeşil biberi, taze yeşil soğanları ince ince kıyın.

Her börek için hemen hemen bir tatlı kaşığı hesabı ile tencereye tereyağı veya arzuya göre posası alınmış içyağını koyun. Eriyince içine eti atın ve hafifçe 5 dakika kadar kavurun. Daha sonra içine ince kıyılmış yeşil soğanları ve biberleri ilave edin ve hafif ateşte çevirerek kavurun. Domateslerin kabuğunu soyup doğrayın. Havuçları soyun, minik parçalar halinde doğrayın ve domatesle birlikte tenceredeki et, soğan ve biberlerin üzerine atın. Sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirin. Bu arada katı yumurtaları küçük küçük kesin. Zeytinleri ince ince kıyın. Sebzeler pişip rengi değişince, içine küçük küçük kesilmiş katı yumurtaları, ince ince kıyılmış siyah zeytinleri koyun. Karabiberi, tuzu, kırmızı biberi, kimyonu ve çekirdeksiz kuru üzümü ilave edin. Hepsini karıştırıp soğuması için bir kenara bırakın. Hamurdan bir yumurta büyüklüğünde kopardığınız parçaları hemen hemen, bir çay fincanı altı büyüklüğünde kalınca 3 mm. kadar açın. İçine hazırladığınız içten bolca koyun ve kenarlarını birleştirdikten sonra, hamurun ucunu alttan yukarı doğru bukle vererek ve kıvırarak kapatın. Veya daha kolay olarak böreği masaya koyup, kapattığınız iki ucun üzerine çatalla bastırarak şekil verin. Daha sonra yağlanmış bir fırın tepsisine sıralayarak kızgın fırında 20 dakika kadar pişirin. Ya da derin bir tavada kızdırılmış bol yağda 2-3 dakika, börekler altınımsı kahverengi oluncaya kadar çevirerek kızartın.

Bal Kabagi DolmasiBal Kabağı Dolması


hazırlama: 1,5 saat, pişirme: 1 saat
Malzemeler
1 orta boy bal kabağı
1 kg. gulaş kesilmiş sığır eti
1 büyük baş soğan
2 diş sarımsak
2 büyük domates
1 yeşil biber
2 tatlı kaşığı toz şeker
10 adet kuru kayısı
3 patates
3 tatlı patates
2 su bardağı et suyu (2 etsu tabletle hazırlanmış)
1 kahve fincanı dry cherry veya 1/2 kahve fincanı kayısı likörü
1 su bardağı konserve mısır
100 gr. tereyağı
4 çorba kaşığı sıvıyağ
Karabiber
tuz

Yapılışı
Soğanı ve yeşil biberi ince ince kıyın. Sarımsakları dövün. Domatesleri küçük küçük doğrayın. Derin bir tavaya sıvıyağı ve tereyağının yarısını koyup kızdırın. Eti içine atarak et altınımsı kahverengi bir renk alıncaya kadar kızartın. Et kızarınca içine soğan ve sarımsakları ekleyip, hafif ateşte 3-4 dakika kavurun. Daha sonra ateşi yükselterek, etlerin üstüne, domatesleri, yeşil biberi, bir tatlı kaşığı şekeri, karabiberi ve etsu tabletleri ile hazırladığınız et suyunu ekleyin. Kaynamaya başlayınca ateşi kısarak, tencerenin kapağını kapatın ve 1 saat, etler iyice yumuşayıp pişinceye kadar, hafif hafif kaynamaya bırakın. Et pişerken patatesleri soyup küçük küpler halinde doğrayın. Tavada, kalan tereyağının yarısını eritin. Yağınız eriyince içine kayısıları atın ve 1-2 dakika çevirin. Üzerine 1 tatlı kaşığı toz şeker atın, bir kere daha çevirip patatesleri ilave edin. Hepsini 5 dakika kavurun.

Etin pişmesinin sonuna doğru, hemen hemen 10 dakika önce ete, kayısılan ve patatesleri ilave edin ve hep birlikte yine hafif ateşte pişirin.

Etiniz pişerken, bal kabağını üst kısmından kapak şeklinde kesin. Kabağın içindeki çekirdekleri ve lifli kısmı temizleyin. Bal kabağını yıkayarak, süzün. İçinden servis yapabileceğiniz bir fırın kabına koyun. Kalan tereyağını eritin. Balkabağının içini erimiş tereyağı ile yağlayıp, karabiber ve tuz serpin.

Daha sonra etinizi ateşten çekin. İçine konserve mısırları, cherry veya likörü, tuzu ilave edip, yavaşça, kayısıları zedelemeden karıştırın. Yahninizi bal kabağının içine boşaltın, kabağın bir kenara koyduğunuz kapağı ile ağzını kapatın. Önceden 170 derecede kızdırdığınız fırında, bal kabağının etli kısmı pişinceye ve kabuğu hafif kahverengi bir renk alıncaya kadar 1 saat pişirin.

Bal kabağı dolmasını pişince fırından çıkarın. İçinde piştiği kaptan çıkarmadan, kepçe ile içinden önce yahniyi, daha sonra da bal kabağının etli kısmını alarak servis yapın.

ChimichurriChimichurri “Barbekü İçin Safranlı Marinad”


hazırlama: 25 dakika, marinad: 24 saat

Malzemeler

1,5 su bardağı marinad sosu için:

1/2 tatlı kaşığı safra
120 ml. zeytinyağı (1/2 su bardağı)
120 ml. beyaz sirke
1 baş soğan
2 iri diş sarmısak
1/4 su bardağı kıyılmış maydanoz
1 tatlı kaşığı kekik
1 çorba kaşığı limon suyu
1/2 tatlı kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz

Yapılışı
Limon suyunda safranı erimesi için 20 dakika bekletin. Soğanı küçük küçük doğrayın. Sarımsakları dövün. Tüm malzemeyi cam bir kapta karıştırın ve ağzı çok sıkı kapanan cam bir kavanoza koyarak 24 saat buzdolabında bekletin. Et ve tavuklarınızı, hatta deniz ürünlerini bu sosta marine ederek ızgara yapabilirsiniz. Ayrıca sarmısaklı ekmeğin üzerine bir parça sürerek ızgara etlerinzin yanında servis yapabilirsiniz.

Chimichurri SosChimichurri “Barbekü için Marinad”


Hazırlama: 5 dakika, marinad: 24 saat

Malzemeler

1,5 su bardağı marinad sosu için:
1/2 su bardağı sıvıyağ
1/2 su bardağı sirke
1/4 su bardağı su
2 çorba kaşığı kıyılmış maydanoz
3 iri diş kıyılmış sarmısak
1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
1.5 tatlı kaşığı kıyılmış taze kekik veya 2 tatlı kaşığı kuru kekik
1/2 tatlı kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı tuz

Yapılışı
Tüm malzemeleri derin bir cam kapta karıştırın. Kapağı sıkı kapanan bir kavanoza koyup 24 saat buzdolabında beklettikten sonra marinad için kullanın.
Bu marinad sosu özellikle sığır, dana ve tavuk etleri içindir.
Son düzenleyen Safi; 14 Haziran 2016 16:45

Benzer Konular

15 Nisan 2014 / Ziyaretçi Soru-Cevap
12 Şubat 2012 / tv2011 Soru-Cevap
16 Mart 2015 / Misafir Soru-Cevap