Arama

İpek Yolu

Güncelleme: 14 Kasım 2016 Gösterim: 206.807 Cevap: 9
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Temmuz 2006       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

İpek Yolu

, Çin’i Batı’ya bağlayan eski ticaret yolu, iki büyük uygarlık olan Roma ile Çin arasında hem mal, hem de düşünce alışverişinde önemli rol oynamıştır. Doğu’ ya yün, altın ve gümüş, Batı’ya ise ipek gönderilen bu yol üzerinden Nasturilik ve Budacılık (Hindistan üzerinden) Çin’e taşınmıştır.

Sponsorlu Bağlantılar
Xi’an’dan başlayan 6.400 km uzunluğundaki tpek Yolu gerçekte bir kervan yoluydu. Kuzeybatı yönünde Çin Seddi’ni izler, Taklamakan Çölünün yanından geçerek Pamir Dağlarını aşar ve Afganistan’ı geçtikten sonra Doğu Akdeniz’e ulaşırdı. Burada gemilere yüklenen ticari mallar Akdeniz üzerinden Batı’ya gönderilirdi. Yolun tümünü geçen yolcu sayısı çok azdı; mallar aracılar arasında aktarma yoluyla taşınırdı.

Zamanla Romalıların Asya’daki topraklarını kaybetmesi ve Ortadoğu’da Arapların güçlenmesi sonucunda İpek Yolu’nun güvenliği azaldı ve yolculuk yapılamaz hale geldi. Moğollar döneminde (13. ve 14. yy) yol canlandı ve Marco Polo Hitay’a (Çin) giderken ipek Yolu’nu izledi.
Günümüzde yolun Pakistan ve Sinkiang Uygur Özerk Bölgesi (Çin) arasındaki bölümü asfalt yol olarak kullanılmaktadır. Birleşmiş Milletler’in Asya’yı boydan boya geçecek karayolu projesinin esin kaynağı ipek Yolu’dur.

Kaynak : Ana Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
16 Ekim 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

İpek Yolu

; Avrupa, doğunun kaliteli ipek ve baharatı ile tanışınca, bu ürünlere büyük bir talep doğmuş ve "İpek Yolu" olarak adlandırılan tarihi ticaret yolları yapılmıştır. Çin'in en uç noktasından başlayıp Anadolu'nun çeşitli yerlerinden geçerek İstanbul'da birleşen ve oradan da Avrupa'nın içlerine giden bu yol boyunca, yükleri taşıyan kervanlar sadece ticaretin gelişmesini değil, Asya ile Avrupa arasında günümüzde de izleri görülen kültür alışverişini de sağlamıştır.
Ortaçağda İpek Yolu, Antakya'dan başlayıp, Gaziantep'ten geçerek İran ve Afganistan'ın kuzeyinde Pamir Ovası'na kadar uzanmaktadir. Ayrıca, Anadolu'da Güneydoğu Bölgesi'nde bulunan Gaziantep ve Malatya'yı geçip, Trakya üzerinden ve Ege kıyılarında İzmir, Karadeniz'de Trabzon ve Sinop, Akdeniz'de ise Alanya ve Antalya gibi önemli limanlar üzerinden Avrupa'ya ulaşırdı.
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  Silk_road.jpg
Gösterim: 8503
Boyut:  40.5 KB
İpek Yolu
Tarihi İpek Yolu, eski Çin medeniyetini Batı’ya ulaştıran önemli bir kanal olmakla birlikte, aynı zamanda Çin ve Batı arasındaki ekonomik ve kültürül temaslardaki önemli bir köprüydü.
Genel anlamdaki İpek Yolu, Batı Han hanedanı döneminde Zhang Qian tarafından başlatılan, doğuda Chang’an şehrinden başlayan, batıda Roma imparatorluğunda son bulan bir kara ulaşım hattıdır. İki güzergaha bölünen İpek Yolu’nun güney güzergahı, Dunhuang ve Yangguan geçidinden geçtikten sonra batıya doğru ilerleyerek Kunlun Dağları ve Conglin Dağları’nı aşar, oradan da Da Rouzi (bugünkü Xinjiang Özerk Bölgesi ve Afganistan’ın kuzeydoğusu), Anxi (bugünkü İran) ve Tiaoshi (bugünkü Arap yarımadası) üzerinden Roma İmparatorluğu’na ulaşırdı. İpek Yolu’nun kuzey güzergahı, Dunhuang ve Yumen geçidinden geçtikten sonra batıya doğru ilerleyerek Tianshan Dağları’nın (Tanrı Dağları) güney eteklerinden Conglin Dağları’nı aşar, oradan da Dawan ve Kangju devletleri (bugünkü Orta Asya) üzerinden güney güzergahıyla birleşirdi. Bu iki güzergah, “Kara İpek Yolu” olarak da adlandırılıyor.
Bilinen “İpek Yolu”nun yanı sıra, pek bilinmeyen iki İpek Yolu daha var. Bulardan biri, “Güneybatı İpek Yolu” olarak adlandırılıyor. Sichuan eyaletinden başlayan bu yol, Yunnan eyaletinden sonra İravadi Nehri’nden geçerek Burma’nın kuzeyindeki Mogoko’ya ulaşır, sonra Çindvin Nehri’ni geçerek Hindistan’ın kuzeydoğusundaki Mopal’a, oradan da Ganj Irmağı’nı izleyerek Hindistan’ın kuzeybatısından İran Platosu’na ulaşırdı. Bu İpek Yolu, bilinen “Kara İpek Yolu”ndan çok daha eskiydi. Çinli arkeologlar, 1986 yılında Sichuan eyaletine bağlı Guanghan şehri yakınlarında gizemli “Sanxing Dui” kalıntılarını tespit ettiler. Bundan 3 bin yıl öncesine ait olduğu anlaşılan “San Xingdui” kalıntılarından 142 santim uzunluğundaki altın sopa, dört metre yüksekliğindeki “Kutsal Ağaç”, farklı boyutlardaki bronz insan heykelleri, büstler ve maskeler gibi Batı Asya ve Antik Yunan medeniyetlerinin özelliklerini taşıyan çok sayıda tarihi eser çıkarıldı. Uzmanlar, bu tür tarihi eserlerin büyük olasılıkla o dönemde Doğu ile Batı arasında yapılan kültürel değişimler kapsamında Çin’e getirildiğini düşünüyorlar. Bu varsayımın doğru olduğunun tespit edilmesi durumunda, buradan geçen İpek Yolu’nun bundan 3 bin yıl önce kurulduğunu söylemek mümkün olacak.
Karadaki İpek Yolları’nın yanı sıra bir de “Deniz İpek Yolu” vardı. Guangzhou limanından Malaka Boğazı’nı geçerek Sri Lanka, Hindistan ve Doğu Afrika’ya ulaşan “Deniz İpek Yolu”’nun Song hanedanı döneminde oluştuğu, Doğu Afrika’daki Somali’de yapılan kazılarda çıkarılan tarihi eserlerle kanıtlandı.
Çin ve dünya uygarlığının başlıca beşiği olan ülkeleri bir araya getiren Deniz İpek Yolu, geçtiği ülkeler arasındaki ekonomik ve ticari temasları yoğunlaştırdığı için “Doğu ve Batı Arasındaki Diyalog Yolu” olarak da adlandırılıyor. Tarih kayıtlara göre Marco Polo, Çin’e Deniz İpek Yolu üzerinden gelmiş, dönüşte yine Çin’in Fujian eyaletine bağlı Quanzhou limanından gemiye binerek bu yolu izleyip memleketi Venedik’e dönmüştü.

Kaynak: tr.chinabroadcast.cn

Son düzenleyen perlina; 14 Kasım 2016 16:23
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
27 Kasım 2006       Mesaj #3
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi

İPEĞİN TARİHÇESİ


Milattan yüzyıllar önce Mısırlılar, daha sonra da Romalıların Çinlilerden ipek satın alırlardı. Ulaşım ise, daha sonra İpek Yolu adı verilen güzergahları izleyen kervanlarla sağlanırdı. M.S. 555 yılında, keşişler ilk ipek kozalarını Çin’den Bizans’a, Anadolu’ya getirdiler. İpek böcekçiliği İstanbul’dan Yunanistan’a, 7. yüzyıldan itibaren de İtalya, İspanya ve Fransa’ya geçmiştir.

ANADOLU’DAKİ İPEK YOLLARI
Coğrafi konumu nedeniyle Anadolu, eski çağlardan beri doğu ile batı arasında bir köprü işlevi görmüştür. Anadolu’da Hitit Dönemine kadar dayanan, doğal geçitlerin kullanıldığı bir yol şebekesinin var olduğu bilinmektedir. Bu yollar, daha sonraki dönemlerde de kullanılmıştır. Herodot Tarihi’nde, Sart’tan geçen Susa-Efes kervan yolu üzerinde 30-40 km aralıklarla yer alan ve posta teşkilatı kuryelerinin konaklama yerleri olan Flaktra’lardan söz edilmektedir. Roma ve Bizans dönemlerinde, yaklaşık 75 km.lik menzillerde konaklama ve askeri amaçlı yapıların varlığı, Anadolu’da ister ticari ister dini veya askeri olsun, bir yol şebekesinin bulunduğunu göstermektedir.
Anadolu, İpek Yolunun da en önemli kavşak noktalarından biri olmuştur. Orta Çağ’da, İpek Yolları Çin’den başlayıp Orta Asya’da birden fazla güzergahı izleyerek ve Anadolu’yu geçerek Trakya üzerinden Avrupa’ya uzanmıştır. Ayrıca, Ege kıyılarında Efes ve Milet, Karadeniz’de Trabzon ve Sinop, Akdeniz’de Alanya ve Antalya gibi önemli limanları kullanarak deniz yolu ile de Avrupa’ya ulaşmıştır.

Anadolu’da İpek Yolu;
  • Kuzeyde: Trabzon, Gümüşhane, Erzurum, Sivas, Tokat, Amasya, Kastamonu, Adapazarı, İzmit, İstanbul, Edirne,
  • Güneyde: Mardin, Diyarbakır, Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş, Kayseri, Nevşehir, Aksaray, Konya, Isparta, Denizli, Antalya
merkezlerini izlemektedir.
Ayrıca, Erzurum, Malatya, Kayseri, Ankara, Bilecik, Bursa, İznik, İzmit, İstanbul güzergahının da kullanıldığı bilinmektedir.
Selçuklular, Anadolu’daki ticari faaliyetleri canlı tutmak amacıyla, yabancılarla anlaşmalar yapmışlar, ticaret yapan kimselere, yolculuklarında karşılaşabilecekleri soygunlara ve her türlü zarara karşı devlet güvencesi vererek, ilk “Devlet Sigorta Sistemi”ni başlatmışlar ve gümrük vergilerinde uyguladıkları indirimlerle ticari hayatı özendirmeye çalışmışlardır.
Kervansaraylar, bu canlı ticari ortamda önemli görevler yüklenmiş kuruluşlardı. Issız yollar üzerinde kaleyi andıran görünümleri, zengin taş süslemeleri, gelişmiş mekan tasarımları ile mimari açıdan da çok etkileyici olan kervansaraylar, seyahat ve ticareti güven altına alan, sosyal dayanışmayı sağlayan, gelenlerin mallarını pazarladıkları durak yerleri, ordunun sefer zamanında ikmalini kolaylaştıran üs’lerdi. Genellikle, yürüyüşle 8-10 saati geçmeyen, 30-40 km aralıklarla inşa edilmişlerdir. Her türlü hizmetin vakıf olarak karşılandığı bu yapıların içinde nalbant, araba ve koşum takımı onarıcıları, doktor, veteriner ile hamam, çeşme, mescit gibi bölümler bulunmaktaydı.

İPEK YOLU PROJESİ
Bakanlığımızın, turizmin ülke sathına ve tüm yıla yaygınlaştırılması politikası çerçevesinde yürüttüğü çalışmalardan birisi olan “İpek Yolu Projesi” ile, kültürel mirasımızın en önemli unsurlarından olan ve çoğu doğaya ve çevresel etkenlere yenik düşmüş bulunan bu hanların (kervansarayların) korunması, bir koruma -kullanma dengesi içinde yaşatılarak “Tarihi İpek Yolu”nun canlandırılması planlanmıştır.
Bu kapsamda yapılan ön çalışmalarda, ana tur güzergahları ile çakışan İpek Yolları üzerinde yer alan 11 kervansaray belirlenmiştir. Bunlar;
1- Sultan Hanı (Aksaray)
2- Sarı Han (Nevşehir)
3- Şarapsa Han (Antalya)
4- Ak Han (Denizli)
5- Ağzıkara Han (Aksaray)
6- Alara Han (Antalya)
7- Silahtar Mustafa Paşa
Kervansarayı (Malatya)
8- Çardak Han (Denizli)
9- Susuz Han (Burdur)
10-İncir Han (Burdur)
11-Alay Han (Aksaray)
Adı geçen kervansarayların turizm amaçlı kullanılabilmelerine olanak sağlayacak bir işbirliği protokolü Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Bakanlığımız arasında 22 Şubat 1993 tarihinde imzalanmıştır. Bu protokol ile, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından idare edilen eski eser nitelikli hanların (kervansaraylar), adı geçen Genel Müdürlük tarafından 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na göre ve Bakanlığımız işbirliği ile ihale edilerek, restore et-işlet-devret modeli çerçevesinde turizme kazandırılmaları hedeflenmiştir.
Protokol esasları gereği, yatırım projeleri Kültür Varlıkları Koruma Kurulunca onaylandıktan sonra mülga Turizm Bakanlığından Turizm Yatırım Belgesi ve daha sonra Turizm İşletme Belgesi alacaklardır.
Protokolün imzalanmasını takiben Eylül 1994'te bir ihale yapılarak, Nevşehir'deki Sarı Han turizm amaçlı kullanılmak üzere kiraya verilmiştir. Haziran 1998’de 7 kervansaray (Denizli-Ak Han ve Çardak Han, Burdur-Susuz Han ve İncir Han, Antalya-Alara Han, Aksaray-Alay Han, Malatya-Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı) için açılan ihalede de Antalya’daki Alara Han, günübirlik tesis olarak restore edilmek ve kullanılmak üzere, bir yatırımcıya tahsis edilmiştir. İki han 2001 yılında Turizm İşletme Belgesi alarak hizmete açılmışlardır.
Protokolde yer alan diğer kervansarayların turizm amaçlı değerlendirilmelerini sağlamak üzere zaman içerisinde yeniden ihaleleri planlanmıştır.
Son düzenleyen perlina; 14 Kasım 2016 16:34 Sebep: yazı rengi ve sayfa düzeni.
Kutadgu - avatarı
Kutadgu
Ziyaretçi
16 Haziran 2009       Mesaj #4
Kutadgu - avatarı
Ziyaretçi
Çin’in tarihi İpek Yolu
sichouzhilu

2 bin yıl kadar önce Çin’in açtığı en önemli ticaret yolu olan İpek Yolu, dünyaca ünlüdür. Çin ile Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki köprü olarak kabul edilen İpek Yolu, Doğu ve Batı arasındaki maddi ve manevi alışverişe önemli katkı yapmıştır. İpek Yolu, tarihte Çin’den Orta Asya üzerinden Güney Asya, Batı Asya, Avrupa ve Kuzey Afrika’ya uzanan kara ticaret yoluydu. Çin’in ipek ve ipek ürünleri bu yol üzerinden batıya taşındığı için İpek Yolu olarak diye adlandırılmıştı. Yapılan arkeolojik araştırmalara göre, İpek Yolu’nda faaliyetler esas olarak M.Ö 1. yüzyılda hüküm süren Çin’in Han hanedanında başlamıştı. O zamanki İpek Yolu’nun güney güzergahı, Afganistan, Özbekistan ve İran’ı geçerek Mısır’ın İskenderiye şehrine kadar; öbür güzergahı, Pakistan ve Afganistan’ın Kabil şehrini geçerek İran Körfezi’ne kadar, ya da Kabil’in güneyine inerek şimdiki Pakistan’ın Karaçi şehrine ya da deniz üzerinden Pers-İran ve Roma imparatorluğuna kadar uzanmıştı.

M.Ö 2. yüzyıl ve M.S 2. yüzyıla dek, İpek Yolu üzerinden, Batı’dan Doğu’ya Avrupa’daki Roma, Batı Asya’daki Parthia (İran’ın eski kölelik ülkesi), Orta Asya’daki Kushan ( Orta Asya ve Kuzey Hindistan) ve Doğu Asya’daki Çin’in Han hanedanı olmak üzere dört büyük imparatorluk yan yana bulunmuştu. İpek Yolu’nun oluşumu, medeniyetler arasında doğrudan temas ve kültürel alışveriş yapılmasına yardımcı olmuştu. Ondan sonra hiçbir bir medeniyetin gelişmesi, tümüyle bağımsız olarak sürdürülmemişti.

İpek Yolu’nun karmaşık şebekesi sayesinde Doğu ve Batı arasındaki temas günden güne yoğunlaşmıştı. Çin’in tarihi kayıtlarında örneğin Hutao-çeviz, Hugua-karpuz, Hujiao-biber ve Hu Luobo-havuç gibi Batı’dan getirilen birkaç bitkinin adı yazılıdır. M.Ö 7. yüzyılı ve 9. yüzyılı arasındaki Tang hanedanı döneminde İpek Yolu en büyük canlılığa kavuşmuştu, Çin ve Batı ülkeleri arasındaki ilişkiler oldukça gelişmişti. Batı’dan az rastlanan hayvan ve kuşlar, mücevher, baharat, cam eşyası, altın ve gümüş, Batı Asya ve Orta Asya tipi müzik, dans, mutfak kültürü ve kıyafetler gibi kültür etkenleri sürekli Çin’e yayılmıştı. Aynı anda ipek, dut, kağıt, matbaacılık tekniği, lake ve porselen eşyaları, barut ve pusula gibi Çin’in ürünleri ve teknolojileri de İpek Yolu üzerinden dünyanın çeşitli yörelerine yayılmıştı ve dünya medeniyetine büyük katkı yapmıştı.

İpek Yolu’nda ticaret faaliyetleri yoğunlaşırken kültürel teati de oldukça canlıydı. Dünyanın üç büyük dininden biri olan Budizm, Batı Han hanedanı döneminde ( M.Ö 206-220 yılları) Çin’e yayılmıştı. 3. yüzyılda kazılan, Çin’in Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi’ndeki Kızıl Taş Mağaraları’nda 10 bin metrekareye yakın duvar resmi bulundu. Bu resimler Budizm’in Hindistan’dan Çin’e yayılışını anlatıyordu. Yapılan tahminlere göre, Budizm Hindistan’dan İpek Yolu üzerinden Xinjiang’ın Kızıl bölgesine yayılmış ve Gansu eyaletinin Dunhuang şehrinden sonra Çin’in iç kısmına girmişti. İpek Yolu üzerinde yer alan Dunhuang Mogao Mağaraları, Luoyang Longmen Mağaraları gibi Budist taş mağaraları, Doğu ve Batı’nın sanat özelliklerini kaynaşmasının ve İpek Yolu üzerinde Çin ve Batı kültürünün alışverişinin ispatlarıydılar. Şimdi onların çoğu Dünya Kültür Mirasları Listesi’ne alındılar.

9. yüzyıldan sonra Avrupa ve Asya kıtalarındaki ekonomik oluşumda değişiklikler meydana gelmekle birlikte özel olarak denizcilik teknolojisi büyük ölçüde geliştiği için deniz ulaşımının ticaret faaliyetlerinde oynadığı rol her geçen gün arttı. Bu nedenle karadaki geleneksel ticaret yolundeki faaliyetler günden güne zayıfladı. 10. yüzyılda hüküm süren Çin’in Song hanedanı döneminde İpek Yolu ticaret yolu olarak kullanılmadı.

Uzun geçmişe sahip olan İpek Yolu, dünya medeniyetinde çok önemli rol oynadı. Son yıllarda UNESCO tarafından ortaya çıkarılan İpek Yolu ile ilgili yeni araştırma planında İpek Yolu, Doğu ve Batı arasındaki diyalog ve teması artırdığı için “Diyalog Yolu” olarak da adlandırıldı.



Son düzenleyen perlina; 14 Kasım 2016 16:24
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
22 Haziran 2009       Mesaj #5
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
İpek Yolu
MsXLabs.org & Temel Britannica

İpek Yolu, Orta Asya'nın büyük çöllerin­den, yüksek dağlarından, uçsuz bucaksız boz­kırlarından geçerek Çin ile Akdeniz kıyılarını birleştiren çok eski bir kervan yoludur. Adını Çin'de üretilen ve çok değer verilen ipekten alan bu yolla başta Roma olmak üzere batı ülkelerine baharat da gelirdi.
Söylenceye göre ipek Çin'de Nuh Tufanı'ndan 400 yıl önce bulunmuştu. İÖ 206'da başlayan Han hanedanı döneminde ipek Çin uygarlığının önemli öğelerinden ve simgele­rinden biri oldu. Bazı ödemelerde ve devlete hizmet edenlerin ödüllendirilmesinde değerli bir ödeme aracı olarak kullanılmaktaydı. Al­tın gibi ipek de tasarruf amacıyla saklanıyor ve yabancı ülkelerle ticarette para yerine kullanılıyordu. Çin'e büyük zenginlik getiren ipek üretiminin yabancı ellere geçmesini en­gellemek amacıyla ipekböceğini geliştirme ve yetiştirme yöntemleri çok gizli tutulur kozala­rı Çin dışına çıkartmak ölümle cezalandırı­lırdı.
Batıda özellikle Roma'da da ipek son derece değerli bir maldı. Büyük servet sahibi olan soylular, yüksek memurlar ve toprak sahipleri süs eşyalarının doymak bilmez alıcı­larıydılar. İpeğin bu süs eşyaları arasında çok özel bir yeri vardı. İpeğe karşı isteğin fazlalığı karşısında Roma Senatosu aldığı bir kararla İS 1. yüzyılın hemen başlarında ipeğin erkek­ler tarafından kullanılmasını yasakladı. Romalıların bu kumaşın üretimi ya da nerede yapıldığı konusunda herhangi bir bilgisi yoktu.
Ticareti büyük kazançlar sağlayan ipek çeşitli baharatla birlikte Batı Asya ve Akde­niz'e 6.400 km uzunluğundaki İpek Yolu'nu aşan kervanlarla gelirdi. Yolun tümünü baş­tan sona aşabilmek çok zordu. Mallar belir­li konaklama yerlerinde tüccarlar arasında el değiştirerek taşınırdı. Batı ucu Doğu Ak­deniz kıyılarından başlayan İpek Yolu, İran ve Afganistan'ın kuzeyinden geçerek Pamir bölgesine ulaşırdı. Burada Taşkule adı verilen yerde doğudan ve batıdan gelen ker­vanlar arasında alışveriş yapılırdı. Bundan sonra yol ikiye ayrılır bir kol Hindistan'a inerken başka bir kol da Batı Türkistan'ın güneyine uzanırdı. Doğu Türkistan'a ulaşmak içinse iki yol izlenirdi. Bu yollardan biri Takla Makan Çölü'nün güneyinden, öbürü kuzeyin­den geçerdi. Daha sonra iki yol birleşerek Çin'in Luoyang bölgesine ulaşırdı.
Batıyı Uzakdoğu'ya, Hindistan'ı Çin'e bağ­layan İpek Yolu sayısız tehlikelerle doluydu. Yol boyunca karşılaşılacak acımasız eşkıyala­ra, yabanıl hayvanlara, bitmez tükenmez kum çöllerine, saldırgan kabilelere karşı hazırlıklı olmak, böylesi tehlikelere karşı koymak gere­kiyordu. Pamir Dağları'nın karlı geçitlerinden yük taşıyan yaklar uçurumları umursamadan yol alırlar, bazı güç geçitlerde tüccarlar malla­rını kendileri taşırlardı. Zaman zaman kar fırtınaları kervan yollarını kapatır, hayvanla­rın ve insanların hastalanıp ölmelerine yol açardı. Aşılan dağların ardından çöller başlar­dı. Kervanlar yakıcı güneşten korunmak için geceleri yol alırdı. Soygunculara karşı güvenli olması için toplu yolculuk edilir, 50–100 bazen de 1.000 deveye ulaşan kervanlar oluşurdu.
Bu ticaretten yalnız tüccarlar değil kervan yollarının geçtiği ülkeler ve yerleşim yerleri de kazanç sağlardı. Bu nedenle İpek Yolu aracılığıyla yapılan ticaretin aksamadan yürü­mesinde çıkarları vardı. Bu yol üzerinde egemenliğini kuran, bu yolu ele geçiren dev­let hem siyasal, hem de ekonomik güç bakı­mından üstün konuma gelmekteydi. Bu ne­denle birçok savaş oldu. Örneğin, Türkistan'a giden yolların egemenliğini Hunların elinden almak için Çinliler, Hunlarla büyük çatışma­lara girdiler. İÖ 60'a gelindiğinde İpek Yolu'nun denetimi Hunlardan Çinlilere geçti. Bilge Kağan döneminde Göktürkler ise Çin ile iyi ilişkiler içine girdiler, bu ülkeden sağladıkları ipeğin ticaretini yaparak önemli bir gelir elde ettiler. İS 1. yüzyılın sonlarına doğru İpek Yolu'nun geçtiği yörelerde dört güçlü imparatorluk kurulmuştu: Batıda Ro­ma, Uzakdoğu'da Çin ve Hindistan'ın kuze­yinde Kuşan İmparatorluğu ile İran'da Partlar. Bu imparatorlukların tümü de ticaretin esen­lik içinde yapılması, güvenliğinin sağlanması konusunda kararlı bir siyaset izlediler. Bunun sonucu olarak da ticari taşımacılık karayoluy­la gerçekleşerek İpek Yolu önemini sürdürdü.
İpek Yolu'nun en hareketli olduğu dönem­de Kuşan İmparatorluğu’nda ve Tanrı Dağları ile Altın ve Karanlık dağları arasında kalan Tarım havzasında Budacılık hızla yayılmaktay­dı. İpek Yolu aracılığıyla Budacı misyoner­ler Çin'e ulaşmış ve bu dinin Çin'de yayılma­sına neden olmuşlardır.
Ortadoğu ticaretinin Araplar'ın eline geç­mesi Roma İmparatorluğu'nun çökmesi ve Bizans'ın eski gücünü yitirmesi İpek Yolu'nun güvenliğinin azalmasına yol açtı. 13. ve 14. yüzyıllarda Moğollar döneminde İpek Yolu canlanmışsa da coğrafi keşiflerin ve yeni denizyollarının oluşmasıyla bu yol önemini yitirmiştir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2011       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Uzun geçmişe sahip olan İpek Yolu, dünya medeniyetinde çok önemli rol oynadı. Son yıllarda UNESCO tarafından ortaya çıkarılan İpek Yolu ile ilgili yeni araştırma planında İpek Yolu, Doğu ve Batı arasındaki diyalog ve teması artırdığı için "Diyalog Yolu" olarak da adlandırıldı.
İpek Yolu, Orta Asya'nın büyük çöllerin­den, yüksek dağlarından, uçsuz bucaksız boz­kırlarından geçerek Çin ile Akdeniz kıyılarını birleştiren çok eski bir kervan yoludur. Adını Çin'de üretilen ve çok değer verilen ipekten alan bu yolla başta Roma olmak üzere batı ülkelerine baharat da gelirdi.
Söylenceye göre ipek Çin'de Nuh Tufanı'ndan 400 yıl önce bulunmuştu. İÖ 206'da başlayan Han hanedanı döneminde ipek Çin uygarlığının önemli öğelerinden ve simgele­rinden biri oldu. Bazı ödemelerde ve devlete hizmet edenlerin ödüllendirilmesinde değerli bir ödeme aracı olarak kullanılmaktaydı. Al­tın gibi ipek de tasarruf amacıyla saklanıyor ve yabancı ülkelerle ticarette para yerine kullanılıyordu. Çin'e büyük zenginlik getiren ipek üretiminin yabancı ellere geçmesini en­gellemek amacıyla ipekböceğini geliştirme ve yetiştirme yöntemleri çok gizli tutulur kozala­rı Çin dışına çıkartmak ölümle cezalandırı­lırdı.
Batıda özellikle Roma'da da ipek son derece değerli bir maldı. Büyük servet sahibi olan soylular, yüksek memurlar ve toprak sahipleri süs eşyalarının doymak bilmez alıcı­larıydılar. İpeğin bu süs eşyaları arasında çok özel bir yeri vardı. İpeğe karşı isteğin fazlalığı karşısında Roma Senatosu aldığı bir kararla İS 1. yüzyılın hemen başlarında ipeğin erkek­ler tarafından kullanılmasını yasakladı. Romalıların bu kumaşın üretimi ya da nerede yapıldığı konusunda herhangi bir bilgisi yoktu.
Ticareti büyük kazançlar sağlayan ipek çeşitli baharatla birlikte Batı Asya ve Akde­niz'e 6.400 km uzunluğundaki İpek Yolu'nu aşan kervanlarla gelirdi. Yolun tümünü baş­tan sona aşabilmek çok zordu. Mallar belir­li konaklama yerlerinde tüccarlar arasında el değiştirerek taşınırdı. Batı ucu Doğu Ak­deniz kıyılarından başlayan İpek Yolu, İran ve Afganistan'ın kuzeyinden geçerek Pamir bölgesine ulaşırdı. Burada Taşkule adı verilen yerde doğudan ve batıdan gelen ker­vanlar arasında alışveriş yapılırdı. Bundan sonra yol ikiye ayrılır bir kol Hindistan'a inerken başka bir kol da Batı Türkistan'ın güneyine uzanırdı. Doğu Türkistan'a ulaşmak içinse iki yol izlenirdi. Bu yollardan biri Takla Makan Çölü'nün güneyinden, öbürü kuzeyin­den geçerdi. Daha sonra iki yol birleşerek Çin'in Luoyang bölgesine ulaşırdı.
Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
24 Temmuz 2012       Mesaj #7
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
İpek Yolu

Akdeniz ve Ege kıyılarından Çin'e uzanan eski kervan yolu. Bu uzun yoldan, sonraki yıllarda birkaç ticaret malı taşındıysa da Batı için en avantajlı mal, ipek ve baharat olduğu için "İpek Yolu" ya da "Baharat Yolu" diye adlandırıldı. Orta Çağ boyunca da bu yol Asya'yı Avrupa'ya bağlayan, dünya ticaretinin dolaştığı tek yol olarak kaldı. Bu yola egemen olan ülkeler, gelip geçen kervanlardan aldıkları vergilerle zengin oluyorlardı, Osmanlı İmparatorluğu'nun zenginlik kaynaklarından biri de bu yoldu. Doğu'dan gelen kervanlarla Batı'dan gelenler Pamir geçitlerinden en önemlisi olan "Taşkule"de mallarını takas ederlerdi. Buradan ayrılan yollar, Çin'e, Hint'e ve Çinhindi'ne bağlanırdı. İpek Yolu'nun önemi, Ümit Burnu denizyolunun bulunuşuna değin artarak sürdü. Ümit Burnu yolunun ve Amerika kıtasının bulunuşu bu yolun önemini azalttı. Süveyş Kanalı'nın açılması ise yolun önemini tamamen yitirmesine yol açtı.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
19 Aralık 2012       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İPEK YOLU
Çin'den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa'ya kadar uzanan ve dünyaca ünlü ticaret yoludur.

İpek Yolu sadece tüccarların değil, aynı zamanda doğudan batıya ve batıdan doğuya bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de yolu olmuştur.

Milattan yüzyıllar önce Mısırlılar, daha sonra da Romalılar, Çinlilerden ipek satın alırlardı. Ulaşım ise, daha sonra İpek Yolu adı verilen güzergahı izleyen kervanlarla sağlanırdı. İpek endüstrisi, eski çağlardan beri birçok milletin hayatında çok önemli bir yer tutmuştur. Uzak Doğu'dan gelen ipek ve baharat, Batı dünyası için, uluslararası ilişkilerde önemli bir rol oynamıştır. İpek, ayrıca Doğu kültürünün Batı tarafından tanınmasını da sağlamıştır. Doğu'nun ipeği ile baharatının kervanlarla batıya taşınması, Çin'den Avrupa'ya ulaşan ticaret yollarını oluşturmuştur. Orta Çağda, ticaret kervanları, şimdiki Çin'in Şian kentinden hareket ederek Özbekistan'ın Kaşgar kentine gelirler, burada ikiye ayrılan yollardan ilkini izleyerek Afganistan ovalarından Hazar Denizi'ne, diğeri ile de Karakurum Dağları'nı aşarak İran üzerinden Anadolu'ya ulaşırlardı. Anadolu'dan deniz yolu ile Akdeniz ve Karadeniz (Tirebolu) limanlarından veya Trakya üzerinden kara yolu ile Avrupa'ya giderlerdi.

Doğudan batıya doğru gelişen bu ticari harekette daha önceki çağlardan beri kullanılmakta olan bir yol şebekesinden yararlanılmıştır. Yoğun bir şekilde ipek, porselen, kâğıt, baharat ve değerli taşların taşınmasının yanında kıtalar arasındaki kültür alışverişine de imkân sağlayan bu binlerce kilometre uzunluğundaki kervan yolları zaman içinde İpek Yolu olarak adlandırılmıştır. İpek Yolu Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir ticaret yolu olmasının ötesinde, 2000 yıldan beri bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların da izlerini taşımakta ve olağanüstü bir tarihsel ve kültürel zenginlik sunmaktadır.

Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra, İpek Yolu'nun hem bir ticaret yolu, hem de tarihsel ve kültürel değer olarak yeniden canlandırılması gündeme gelmiş, bu yol boyunca inşaa edilmiş ve artık kullanılmayan yapıların, yeni işlevler kazandırılarak korunmaları ve yaşatılmaları için çalışmalar başlamıştır.

İpek Yolu çeşitli Türk uygarlıklarının ekonomik kaynağı olmuştur
BATUHAN03 - avatarı
BATUHAN03
Ziyaretçi
16 Şubat 2015       Mesaj #9
BATUHAN03 - avatarı
Ziyaretçi

1.AÇIKLAMA


Doğu ve Batı kültürleri arasında bir köprü kurulmasını sağlamış ve bu sayede Doğu' nun zengin medeniyeti Batı' nın uygarlığını ve ticaretini geliştirmiş, Avrupa coğrafyası içine sıkışmış kalmış Batı uygarlığı bu sayede yeni ufuklara yelken açmıştır.

İpek Yolu üzerinde yer alan medeniyetler birbirleri ile daha derin iletişimler kurmuş ve insanın yeryüzünü algılaması konusunda son derece ciddi mantıklar geliştirmiştir.
Ticaret gelişmiş, ekonomik anlamda modern ekonomik faaliyetlere en yakın faaliyetler yine bu dönemde oluşmuştur. özellikle Avrupa Mutfağı' na olmuştur. Hindistan ve Çin' den gelen baharatlar, Yemen' den gelen kahve Batı' nın damak zevkini önemli ölçüde değiştirmiş ve geliştirmiştir.

2.AÇIKLAMA


(İpek Yolu); Çin'den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa'ya kadar uzanan ve dünyaca ünlü ticaret yoludur.
Milattan yüzyıllar önce Mısırlılar, daha sonra da Romalılar, Çinlilerden ipek satın alırlardı. Ulaşım ise, daha sonra İpek Yolu adı verilen güzergahları izleyen kervanlarla sağlanırdı.
İpek endüstrisi, eski çağlardan beri birçok milletin hayatında çok önemli bir yer tutmuştur. Uzak Doğu'dan gelen ipek ve baharat, Batı dünyası için, uluslararası ilişkilerde önemli bir yol oynamıştır. İpek, ayrıca Doğu kültürünün Batı tarafından tanınmasını da sağlamıştır. Doğu'nun ipeği ile baharatının kervanlarla batıya taşınması, Çin'den Avrupa'ya ulaşan ticaret yollarını oluşturmuştur. Orta Çağda, ticaret kervanları, şimdiki Çin'in Xian kentinden hareket ederek Özbekistan'ın Kaşgar kentine gelirler, burada ikiye ayrılan yollardan ilkini izleyerek Afganistan ovalarından Hazar Denizi'ne, diğeri ile de Karakurum Dağları'nı aşarak İran üzerinden Anadolu'ya ulaşırlardı. Anadolu'dan deniz yolu ile veya Trakya üzerinden kara yolu ile Avrupa'ya giderlerdi.

Son düzenleyen perlina; 14 Kasım 2016 16:33
perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
14 Kasım 2016       Mesaj #10
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  ipek yolu-650x320.jpg
Gösterim: 1342
Boyut:  94.3 KB

İpek yolu

, Akdeniz kıyılarından eski Çin'e dek Asya’yı baştan başa kateden kervan yolu. Hıristiyanlıktan önce de kullanılan bu ticaret yolu adını, Çin'den gelen ve taşınan başlıca mal olan ipekten alır. Antakya ve Tir'den başlayan ipek yolu, İran ve Afganistan'ın kuzeyini geçtikten sonra Pamir bölgesine ulaşıyor ve burada, "Taş kule" denen bir yerde Doğu ve Batı'dan gelen kervanlar arasında alışveriş yapılıyordu. Bakra'da ayrılan bir kol Hindistan'a varıyor, bir başkası da bugünkü RusTürkistan'ın güneyinden geçiyordu. Çin Türkistanı’nda iki yol izleniyordu.Taklamakan çölü, kuzey ve güneyden (Yarkent ve Hotan'dan) geçiliyor, daha sonra da iki kol birleşerek Luoyang bölgesine ulaşıyordu.

Batı’yı Uzakdoğu'ya, Hindistan'ı da Çin'e bağlayan İpek yolu, felsefe akımlarıyla dinlerin (buddhacılık) yanı sıra sanat alanında da örnek ve geleneklerin (hellenistik sanat) iletilmesi ve değiş tokuşunda başrolü oynadı.

Kaynak : Büyük Larousse

Benzer Konular

14 Kasım 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
14 Kasım 2016 / nelii Cevaplanmış
14 Kasım 2016 / Misafir Cevaplanmış