Arama

Finlandiya Bağımsızlık Savaşı

Güncelleme: 12 Haziran 2010 Gösterim: 3.446 Cevap: 0
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
12 Haziran 2010       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
Finlandiya Bağımsızlık Savaşı
Vikipedi, özgür ansiklopedi
Sponsorlu Bağlantılar



Finlandiya Bağımsızlık Savaşı

300px JaegersInVaasa1918

Finlandiya Bağımsızlık Savaşı, I. Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da ortaya çıkan "Milliyetçi" ve "Sosyal" halk hareketlerinden biridir. Savaş Finlandiya'da 27 Haziran ila 15 Mayıs 1918sosyal demokratlar halk tarafından yönlendirilmiştir. Sosyalistler "Kızıllar" olarak, karşı taraftaki anti-sosyalistler ise "Beyaz" olarak adlandırılmış ve Kızıllar; SSCB, Beyazlar ise Almanya tarafından askeri, ekonomik ve motivasyon açısından desteklenmişlerdir.

Rusya İmparatorluğunun (Çarlık Rusyası) yenilmesi bölgede bir çözülme hareketini başlatmış ve Rusya'da 1917'de Finlandiya ile anlaşma sorunları çıkarmıştır. Sosyal Demokratlar (Sol), gelenekçiler (Sağ) ülkeyi bölmeyi düşünmeye başlamışlardır. .
Mart 1917'ye kadar Finlandiya, orduya veya polis teşkilatına sahip değilken sol ve sağ, kendi güvenlik guruplarını kurmaya başladılar. Sağ Beyaz Muhafızlar ve sol Kızıl Muhafızlar adları altında iki ayrı güvenlik gurubu kurmuşlardır. Finlandiya'daki korku dolu atmosfer sonunda Beyaz Muhafızların Senato'da kendilerini ülkenin milli ordusu ilan etmeleriyle, iki kutup arasında savaş başlamasıyla doruğa çıkmıştır. Beyazlar zafer kazanmışlardır. 1917–18 iç savaş krizinden sonra Finlandiyalılar yönlerini Rusya'dan çok Almanya'ya çevirmişlerdir. Hatta senato, "Alman Krallığına Bağlı" mutlak monarşiyi dile getirmiştir. Fakat Almanya'nın I. Dünya Savaşı'ndan yenik ayrılması bu fikri tek başına "Bağımsız Demokratik Cumhuriyet" anlayışına çevirmiştir.

Sivil savaş ardında çelişkili tartışmaları da kalıntı olarak bırakmıştır. Tahminen 37,000 insan bu halk hareketi sonunda öldü, ayrıca ahlak dışı toplama kampları ve çatışmalar da toplumsal negatif etkiler uyandırdı. Bu olay Finlandiya ekonomisini sarstı ve yıllarca politik görüş ayrılıklarını körükledi. Sol ve sağ arasındaki gerginlik uzun süre devam etti.

Savaşın Arkaplanı

Savaşın ana sebepleri, I. Dünya Savaşı ve bu savaşın Rusya İmparatorluğunda başlattığı ve Eylül Devrimi'ne kadar giden yıkıcı etkileriydi. Finlandiya, Rusya'nın bir parçası olarak Rus-Alman savaşlarına mekan olmuş ve çatışmalardan çok etkilenmişti. İki imparatorluk ekonomik, askeri ve politik olarak Finlandiya'ya çok önem veriyorlardı. Erken bir kriz daha Rusya ile Federal Finlandiya arasında 1899 yılında olmuştu ve St. Petersburg'da tartışılmıştı. Finlandiya'nın bağımsızlık eğilimini farkeden "heterojen Rusya", "Finlandiya'nın Ruslaştırılması" başlığı altında, otonomsal bir programı başlatmıştı. Finliler bunu "Rusyanın ilk büyük baskısı" olarak adlandırmışlardı. Sonuç olarak bu program daha sonra olacakların ana hatlarını belirleme açısından önemliydi.

270px Peasants in finland

Hiçbir politik hakka sahip olmayan Finli işçiler

Baskının ilk periodundan önce, Finlandiya büyük bir otonomluktan memnudu. Rusya'nın diğer bölgeleri ile karşılaştırılacak olursa, Finno-Rus ilişkileri daha sakin ve barışçıldı. Bu politika Finlilerin anti-emperyalist faaliyetlere başlamasına kadar devam etti. Daha sonra siyasi kutuplaşmalar oluşmaya başladı; en radikalleri, aktif hareket edenleri, Jäger önderliğinde Almanya'nın kışkırtmalarıyla çalışıyordu.

Bu savaşın esas sebepleri aslında 17.yy İsveç kökenli "sınıf faklılıkları" idi. Bu antidemokratik sınıf farkları Finlileri ekonomik, sosyal veya politik anlamda iki guruba ayrılmaya yönlendirdi. Sol, 1899'dan sonra sadece Ruslaştırma politikasına değil, diğer tüm demokratik yapıya karşı aktivasyon gösteriyordu. Finlandiya'nın nüfusu 19.yy'da muazzam bir hızla artınca, endüstriyel bir işçi sınıfının ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelmişti. Sol, endüstri devrimi ve Ekonomik Özgürlük kavramlarının Finlandiya'ya sıçraması ve Çar'ın emperyalist ve otokratik yönetiminin olumsuz etkisiyle gittikçe güçlendi. Bu, daha sonra ortaya çıkacak endüstrileşmenin ve İngiltere gibi ülkelerin ekonomik yapısından öğrenilen tecrübelerin etkisini göstermesiyle, solun faaliyetleri, işçi sınıfının kendine güvenlerinin artması, insanların daha yüksek hayat standardı istemesi, sayesinde yükselişe geçti. Fakat sadece sol yükselmiyordu. Onunla birlite "Nasyonalizim" ve "liberalizm" farklı sebeplerle yükseliyordu. Fakat insanların hayat standartının yükselmesi, endüstrileşme, zengin ile fakir arasındaki uçurumu daha da artırdı.

Finlandiyalı işçi hareketleri, 19. yy da "Evangelist Lutherci Kilise" tarafından desteklendi ve bunu takiben "Finlandiya Sosyal Demokratik Partisi" 1899'da kuruldu. Bu sosyalist hareket, Rusya'nın Japonya'ya yenilmesi (1905) sayesinde, ortaya çıkan siyasi iktidarsızlıktan etkilendi. Kargaşa parlementoyu da etkiledi. Sosyal Demokratlar %50 oy kaybettiler. Rus çarı iktidarı tekrar sağladı ve bölgedeki baskılarını artırdı. Bu parlemento'nun 1908-1917 arasında faaliyetlerini durdurmasına sebep oldu.

Şubat Devrimi (1917)


220px General Strike Helsinki 1917

Halk Rusya'nın parlementoyu engellemesini ve gıda desteğini kesmesini protesto ediyor.

Başka bir Ruslaştırma projesi, halkın verdiği isimle "ikinci Rus baskısı" 15 Mart 1917 tarihinde bitti. Çünkü Çar, Rusya'da ve tüm Rus otonomlarında iktidarını kaybetmişti. Rus İmparatorluğu'nun çöküşü ve Almanlar karşısında alınan mağlubiyet Rus halkında büyük bir savaş korkusu ortaya çıkmasına sebebiyet vermişti. İşte Eylül Devrimi'nin ana sebeplerinden biri buydu. Diğer sebep ise Avrupa'da başlayan "modernizasyon-endüstrileşme" hareketleriydi.

Rus devrimi, Fin parlamentosunun iktidarını güçlendirdi. Rus toprağı iken otonom statüsüne yükseldiler (Mart 1917) ve modern anlamda bir parlemento kurdular. Sol ve sağ parlementoda yerlerini aldı. Sol yani sosyal demokratlar, devrimci sıfatını taşıyorlardı, sağ yani gelenekçiler ise daha radikal, liberalist tavırlarda bulunuyorlardı.

20. yüzyılın başlarında, Finlandiya halkı, eski rejim ile yeni devrimci sosyal demokratik modern bir rejim tercihi arasında gidip geliyorlardı. Bu periyodun yönü ve hedefi güçlü bir politik baskı ile askeri alana taşındı. Sosyal Demokratlar, sağın halk üzerindeki güçlü etkisini azaltmaya çalışyırlardı ve bunu halkın "ekonomik gidişattan" memnun olmadığını belirterek, karamsar ifadelerle körüklüyordular.

Sosyal demokratlar bu sürecin devamında parlamentoda 1916 seçimlerinden sonra güçlü bir yer edindiler. Yeni Finlandiya Senatosu sosyal demokratlar ve onların liderleri Oskari Tokoi tarafından şekillendi. Kabinesinde altı parti sosyal demokrat, altısı ise anti-sosyalistti. Teoride, yeni kabine geniş bir koalisyondan oluşuyordu; fakat pratikte, kabine üyeleri deneyimsiz yeni bürokratlardı ve bu yüzden hiçbir sosyal probleme çözüm olamamaları bir yana pek çok sosyal problem körüklendi; mitingler, protestolar, sokak çatışmaları bu olayları takip etti.

I. Dünya Savaşı'nın global etkileri nedeniyle düzensiz ilerleyen ekonomi, 1915 ve 1916 arasında endüstriyel gelişmelere ihtiyaç duyulmasına neden oldu. Eylül devrimi ve onu takip eden büyük enflasyon üretimi sarstı, işsizlik oranlarını artırdı. Finlandiya el tezgahları ve büyük endüstrilerin iflaslarına sahne oldu. İşçiler düşük maaşlardan ve yüksek mesaiden şikayet ediyorlardı. Günde sekiz saat çalışıyorlar ve çok az maaş alıyorlardı. Üretimin düşmesi gıda stoklarında muazzam bir azalmaya sebep oldu ve Rusya'dan gelen gıda gittikçe azaldı; aynı ölçüde fiyat artışına şahit oldu. Zaten işsizliğin bu denli yüksek olması, enflasyon ve fiyat artışları, halkı çok sarstı. İnsanlar polikacıları kayıtsızlıkla suçluyorlar ve protestolar 1917 krizini körüklediler.

250px Anarkistimatruuseja

Devrimci Ruslar servicemen 1917.



Liderlik için Savaş

Sosyal Demokratlar ve muhaliflari arasındaki iktidar mücadelesinin Haziran 1917 deki senatoya taşınması sonunda Sosyal Demokratların senatodaki güçlerini artırmak için yeni planlar yapmasına sebep oldu. Sosyal demokratlar öncelik olarak Bolşeviklerin Finlandiya içindeki etkilerinden yararlanmak istediler. Sosyal Demokratların planı Vladimir Lenin ve Rus Bolşeviklerini desteklemekti.Bolşevikler Haziran 1917'de Çarlık Rejimine karşı komplo planı düzenliyorlardı. Bazı sağcı ve egemenlik için hevesli eylemciler, ve diğer-sosyalist olmayanlar, savaşı desteklediler, ama hem Finli geçici muhafazakarlar hem de Rus hükümet, onun, onların güç azaltacak olduğu için karşı çıktı. Lenin, "Temmuz Günleri" olayları esnasında engellendi, ve, Finlandiya'ya zorla kaçıldı. Rus geçici hükümeti, Finlandiya'ya askerler yolladı ve parlamento, muhafazakarların desteğiyle, yeni seçimler ilan etti.1917 Ekim'deki seçimlerde, emek hareketinin rolünün değiştirdiği çoğunluk kaybetti. .

Şubat Devrimi ile Rusya'nın çöküşü, Finlandiya'da kurumsal otorite boşluğuna ve polis gücünün çözülmesine, bu sayede de korku ve belirsizlik ortamına sebep oldu. Tepki olarak sağ ve sol gruplar kendi güvenliklerini sağlamak amacıyla güvenlik kuvvetleri oluşturmaya başladılar. İlk başlarda bu gruplar yereldi ve çoğunluğu silahsızdı, ancak sonbahar 1917 itibarıyla parlamentonun çözülmesi ve stabil bir Fin hükümeti veya ordusunun olmaması sebebiyle gruplar daha askeri ve ulusal bir karakter kazanmaya başladılar. Sivil Muhafızlar (daha sonra Beyaz Muhafızlar) olarak adlandırılan oluşum, halkta etkisi olan yerel kişilerce, genellikle muhafazakar akademisyenler, endüstriciler ve büyük toprak sahipleri ve aktivistlerce kurulmuş bir organizasyondu. Buna karşılık İşçilerin Güvenlik Muhafızları (daha sonra Kızıl Muhafızlar) genellikle yerel partilerden ve işçi sendikalarından gelmeydi. Ülke içinde bu iki zıt silahlı kuvvetin bulunması çift kutuplu bir yapı yarattı. Fin toplumunda "çifte güç" veya "çoklu hakimiyet" olarak anılan bu durum, iç savaşın giriş bölümü olarak düşümülebilir.

Ekim Devrimi (1917)

Lenin'in Bolşevik devrimi bilindiği gibi Rusya'da politik iktidarı sağın elinden sola kaydırmıştı. Alman liderlerin politikası, Ruslar'ın, barış için dava etmeye zorlayan Rusya'da rahatsızlık veya devrim olarak algılandı. Üstelik onlar, Lenin'in davranışı için 1917 Nisan'da Petrograd'a İsviçre'de sürgünden arkadaşlar ayarlamıştı, Almanlar, Bolşevik parti finanse etti, ve Lenin yanlıları, Rusya'da deyim yerindeyse silah oldu.

Fin parlamentosunun dağılmasından sonra; ülkedeki Sosyal Demokratlar ve muhafazakârlar arasındaki kutuplaşma ve gerginlik, çarpıcı bir şekilde giderek tırmandı ve Finlandiya'da 19171 Kasım'da Sosyal Demokratlar, "İstiyoruz" adında, siyasi bir program sundu ve bu programın amacı, Sosyal Demokratların iç siyasette bazı haklara sahip olmasını sağlamaktı. Sosyal Demokratlar, ayrıca Finlandiya'nın Bolşeviklerden bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmesi konusunda 10 Kasım'da bir manifesto yayınlamayı ve bunu Sovyetler Birliği'ne aktarmayı düşündüler ama Petrograd'daki belirsiz durum nedeniyle bu plan ertelendi. Sosyal Demokratlar'ın katı "İstiyoruz" programı başarısız olunca; sosyalistler, 14-19 Kasım 1917 tarihleri arasında genel bir greve başladılar. Bu sıralarda, Lenin ve Bolşevikler, Petrograd'taki tehditin altında, Finlandiyadaki sosyal demokratları iktidarı ele geçirmeye teşvik ediyorlardı, fakat daha sonraki çoğunluk parlementör ılımlı methodları tercih ediyordu, Lenin bunları "gönülsüz devrimciler" diye niteledi. Darbe başarılı olmaya başlayınca, “İşçilerin Devrimci Konseyi” çoğunluğun oylarıyla iktidarı ele geçirdi 16 Kasım 17:00 sularında. Güçlü devrimci “Yönetim Komitesi”, artık hareketi kontrol edemez duruma gelmişti ve 19:00 sularında devrim olduğunu ilan etti. Bu olay, "en hızlı devrim", gerçekten de sosyal demokratları ikiye böldü, çoğunluk devrimin ılımlılaştırılmasına neden olacak "parlementör" methodları tercih ediyordu. Fakat olayların gidişatı daha sonra belli olacaktı. yılının Ocak ayında yapılan seçimler sonucunda tamamen muhafazakâr bir hükümet oluşturulmasından da vahim bir durum ortaya çıktı.

Fin egemenliği

Rusya'nın dağılması, Finlilere bağımsızlığı kazanması için tarihi bir fırsatı sundu, ama Ekim devriminden sonra, muhafazakarların ve sosyal demokratların bu konudaki pozisyonları tersine dönmüştü. Sağ, şimdi bağımsızlık için hevesliydi çünkü egemenlik, solu kontrol etmekte ve devrimci Rusya'nın etkisini en aza indirmekte onlara yardım edecekti. Sosyal demokratlar, 1917 baharından beri bağımsızlığı destekliyorlardı, ancak bunu kendi partileri için politik fayda sağlamak amacıyla kullanamazlardı ve ülkedeki sağın egemenliği konusunda ayarlama yapmak zorundaydılar.

180px VenC3A4jC3A4 tunnustaa Suomen itsenC3A4isyyden

The Bolshevik government's recognition of Finnish independence was the first concrete expression of Lenin's demand for the right of nations to self-determination.

Pehr Evind Svinhufvud'un liderliğindeki Senato, 6 Aralık 1917 'de parlamento tarafından benimsenen, Finlandiya bağımsızlık deklarasyonunu teklif etti. Sosyal Demokratların Svinhufvud'un teklifine karşı oy vermelerine rağmen, hemen hemen hiçbir farkı içermeyen alternatif bir bağımsızlık deklarasyonu sunma kararı aldılar. Sosyalistler, gelecekte politik bir çoğunluk kazanmayı umuyorlardı ve (Ekimdeki seçimlerde olduğu gibi) aşırı milliyetçiler arasındaki desteğini kaybetmekten korkmuşlardı. Finlandiya'nın bağımsızlığını onaylaması için Lenin'e ricada bulunmak üzere iki delegasyonu Aralık 1917'de Petrograd'a gönderdiler. Her iki siyasi grup da ona liderlik etmek konusundaki kuvvetli anlaşmazlıklara rağmen, Fin egemenliği ihtiyacı konusunda hemfikirdiler.

Finlandiya gibi küçük bir ülke için egemenliğin sağlanması beklenen bir sonuç değildi bunun için Rusya ve Avrupa'nın büyük güçleri tarafından tanınması gerekliydi. Bağımsızlık deklarasyonundan üç hafta sonra, Svinhufvud'un kabinesi, Rusya'nın egemenliği tanıması için, Lenin'le görüşülülmesi gerektiği sonucunu çıkardı. Aralık 1917'de, Bolşevikler, Brest-Litovsk'ta Almanya'yla olan barış görüşmelerinde baskı altına girmişlerdi. Rus Bolşevizmi, moralini bozuk olan ordusuyla ve Ekim devriminin kaderi hakkında olan kuşkularla derin bir krizdeydi. Lenin, Bolşevikler'in muhtemelen, Rusya'nın merkez bölümünü tutabileceğini hesap etmişti, ama fazla önemi olmayan kuzey-batı köşedeki Finlandiya da dahil çevredeki bazı bölgeleri bırakmak zorunda olacaklardı . Sonuç olarak 31 Aralık 1917 'de, Svinhufvud ve onun senato delegasyonu, egemenlik konusunda Lenin'in ödününü kazandılar.

Savaş


220px Suojeluskunta

White Guard in Nummi. White Guards were mobilized on 28.01., at 3 a.m. and the Red Guards on 27.01.1918, at 11 p.m.

Gerginliğin artışı ve savaşın patlak vermesi

1917 olaylarının öneminin sonradan anlaşılması; Şubat Devrimi ile başlayan anlaşmazlığın kızışması sonucu oluşan Bağımsızlık Savaşı'nın habercisi olarak görülmekteydi. Ancak muhalif politik gruplar 1917'de kendi yeni düzenlerini yaratmaya ve toplumsal çöküşe mani olmaya yönelik birkaç başarısız girişimde bulundular. Kasımdaki genel darbe olayları Finlandiya'da şüphe ve güvensizliğe neden oldu ve sonunda uzak bir uzlaşma ihtimaline kilitlenildi. Muhafazakarlar ve sağ görüşlü eylemciler radikal işçi gruplarının darbe süresince etkin olmalarını mal güvenliklerine tehdit olarak gördüler, böylelikle ordu dahil tüm servetlerini kullanmanın kendilerini savunmak için gerekli olduğuna karar verdiler. Aynı zamanlarda, devrimci işçiler ve sol kanat sosyalistler işçi hareketinin muvaffakiyetine olanak veren kuvvetten daha büyük ölçüde bir kuvvetle eski rejimi ortadan kaldırmak konusunda düşünüyorlardı. Duruştaki bu katılaşma 1917'nin sonlarında ve zamanla tarihin genelinde, tüfekliler idareyi üzerlerine almaya adım atarken; ılımlı, barışçıl kimseleri, başka bir tarafta durmak zorunda bıraktı.

Olayları savaşa götüren son gerginlik 1918'in Ocak ayının ilk günlerinde başladı. Helsinki, Kotka ve Turku'daki en radikal İşçi Güvenlik Muhafızları adlarını Kızıl Muhafızlar olarak değiştirdiler ve buralarda barış ve savaş arasında tereddütte olan Sosyal Demokrat liderlerini devrimi desteklemeye ikna ettiler. Aynı ayın sonunda Aralık'ta atanmış eski bir Rus ordusu subayı olan Ali Aaltonen komutasındaki İşçi Muhafızları resmen Kızıl Muhafızlar olarak anılmaktaydı. Aynı zamanlarda Svinhufvud Senatosu ve Parlamentosu 12 Ocak 1918'de İşçi Güvenlik Muhafızları'nın Beyaz Muhafızlar'ı yasallaştırmaya yönelik bir basamak olarak gördüğü, teşvik edici, güçlü bir polis hakimiyeti yaratmaya karar verdi. Senato Beyaz Muhafızlar'ı Beyaz Fin Ordusu olarak adlandırdığında Kızıl Muhafızlar bu unvanı tanımayı reddettiler. 15 Ocak'ta, Aaltonen gibi eski bir Rus ordusu subayı olan Carl Gustaf Emil Mannerheim, Beyaz Muhafızlar'ın en yüksek rütbeli kumandanı olarak atanmıştı. Aaltonen karargahlarını Helsinki'de kurarken, o da karargahlarını Vaasa'ya yerleştirmişti.

Finlandiya Bağımsızlık Savaşı'nın resmi başlangıç tarihi tartışma konusudur. İlk ciddi muharebeler Viipuri kasabasını kontrol altına almak ve silah yarışını kazanmak için 17-20 Ocak25 January; the Red Order of Revolution was issued on 26 January. Ertesi gün, Beyaz Muhafızlar, Lenin'in Kızıllara söz verdiği, Rusya'dan gönderilen, silahların büyük kısmını taşıyan trenlere saldırdılar. Resmi çarpışmalar 27 Ocak'ta akşam geç saatlerde başladı, bunu Rus garnizonlarının 28 Ocak'ın ilk saatlerinde Ostrobothnia'da silahsızlanması takip etti. Savaşın, sembolik olarak, başlama tarihi, Kızıllardan bir grubun Helsinki İşçileri Binası'nın kulesine tırmanıp kırmızı bir feneri yakarak, Finlandiya tarihinin ikinci büyük isyanının başlangıcını işaret etmesi olarak nitelendirilebilir. tarihlerinde Finlandiya'nın güneydoğu köşesinde yer alan Karelia'da yaşandı.

Savaşa çağrılma

Savaşın başlarında, öncü kuvvetler güney Finlandiyayı batıdan doğuya katederek ülkeyi Beyaz Finlandiya ve Kırmızı Finlandiya olarak ikiye böldüler. Kızıl muhafızlar kuzeyi kontrol altına aldılar, Kuzey, neredeyse tüm endüstriyel ve tarımsal kaynakları kapsıyordu. Beyaz Muhafızlar ise kalan toprakları kontrol altına aldılar fakat onların bölgelerinde küçük tarımsal araziler ve sosyal yapılaşmalar vardı. Karşıt güçlerin yerleşim birimleri sınırın her iki tarafında da mevcuttu: Beyaz alanda endüstriyel kasabalar olan Varkaus, Kuopio, Oulu, Raahe, Kemi ve Tornio; kırmızı alanda ise Porvoo, Kirkkonummi ve Uusikaupunki bulunuyordu . 1918 şubatında bu kalelerin ele geçirilmesi her iki kuvvet içinde öncelikli hedefti.

Kızıllar daha sonra Finlandiya Sosyalist İşçi Cumhuriyeti adını aldılar (Helsinki'nin önderliğinde). Kullervo Manner başkandı ve diğer üyeler Otto Ville Kuusinen ve Yrjö Sirola'ydı.Bolşevik Rusya Kızıl Finlandiya'yı desteklediğini deklare etti, ancak Kızılların demokratik sosyalizm görüşü, Lenin'in proletarya diktatörlüğüne benzemiyordu,aslında Lenin ve arkadaşları Finlandiya'yı ilhak etmek istiyorlardı. Sosyal Demokratların çoğu bağımsız kalmak niyetindeydiler; savaş devam ederken, Kızıl Muhafızlar Fin demokrasisinde daha baskın hale gelmeye başladılar.

Askerlerin sayısı her bir tarafta, 50,000'den 90,000'e kadar değişiyordu. Kızıl Muhafızlar, çoğunlukla gönüllülerden oluşurken, beyaz ordunun sadece 11000-15000 kadarı gönüllülerden oluşuyordu ordunun geri kalanları askere alınmış kişilerdi. Gönüllü olmanın temel sebepleri ekonomik faktörlere (maaş, yiyecek), idealizme ve mahalle baskısına dayanıyordu. Kızıl Muhafızlarda ayrıca güney Finlandiya'daki endüstri merkezlerinden toplanmış ve çoğu genç kızlardan oluşan 2000 kadın asker de vardı. Her iki ordu da yaşları 15, 17 arasında değişen çocuk askerler kullanıyorlardı bunun en ünlü örneği daha sonra uzun bir dönem Finlandiya devlet başkanlığını yapacak olan Urho Kekkonen'dir. Kızıl Muhafızların çoğunluğunu şehirli ve tarımsal işçiler oluşturuyordu, oysa ki Beyaz Ordunun belkemiği arazi sahibi çiftçiler ve iyi eğitim görmüş insanlardan oluşmuştu.

Kızıl Muhafızlar ve Rus Ordusu

Kızıl Muhafızlar, 28 Ocak'ın ilk saatlerinde, Fin başkenti Helsinki'nin kontrolünü ele geçirerek savaştaki ilk inisiyatifi elde ettiler ve Mart'ın ortasına kadar devam edecek olan atak safhasında avantaj kazandılar.

180px Red officers

Red officers on their horses


Beyaz Muhafızlar ve Alman Ordusu

Beyaz Ordu'daki sıradan askerlerin askeri kalitesi, birçoğuna sağlanan kısa ve yetersiz eğitim dolayısıyla Kızıl Ordu'dakilerin kalitesinden biraz farklıydı. Fakat Beyaz Ordu'nun Kızıl Muhafızlar'an iki önemli üstünlüğü vardı: General Mannerheim'in ve ekibinin - ki bu ekibe 84 İsveçli gönüllü subay ve Tsar'ın ordusunun Finli eski subayları da dahildir - profesyonel yönetimi ve yaklaşık 1300 kişilik, Almanya'da eğitilmiş ve Doğu Cephesi' nde savaş deneyimi kazanmış, elit Finli Jäger askerleri.

Tampere Savaşı


270px Tampere war victims 1918

Tampere savaşında yanmış bedenler



Mannerheim'ın stratejisi ilk olarak Finlandiya'nın güney batısındaki en önemli endüstriyel kasabası olan Tampere'ye saldırmaktı. Saldırıyı Tampere'nin 65 kilometre kuzeydoğusundaki Längelmäki'den başlattı. Aynı anlarda Beyaz Ordu Tampere'nin kuzey ve kuzeybatısından Vilppula–Kuru–Kyröskoski–Suodenniemi hattından yaklaşmaktaydı.

Tempere yenilgisinden sonra, Kızıl Muhafızlar doğu yönünde geri çekildi. Beyaz Ordu 29 Nisan'da Karelia'nın başkenti Viipuri'yi alıp askeri merkezlerini oraya taşıdılar. Kızıl Muhafızlar'ın güneybatı Finlandiya'daki son kaleleri 5 Mayıs'ta düştü.

Alman Baltık denizi bölümü


230px SaksalaisiaHelsingissa

Alman Maschinengewehr 08-Makinelisi Helsinki'de konumlanmış

Alman İmparatorluğu, nihayet Mart 1918' de, Beyaz Ordunun yanında, Finlandiya Bağımsızlık Savaşına müdahil oldu. Aktivistler, 1917 sonbaharından beri, Finlandiya'yı Rus hegamonyasından kurtarıp özgürleştirmek için, Almanlardan yardım bulmaya çalışıyorlardı, ancak Almanlar, Rusya'yla 22 Aralık'ta Brest Litovsk'ta başlayan, ateşkesi ve barış görüşmelerini etkilemeyi istemiyorlardı. Trotsky'nin, Bolşeviklerin zayıf konumuna rağmen, Almanya'da devrimin başlayacağı ve her şeyin değişeceği umuduyla 10 Şubat'ta görüşmeleri durdurması ile Almanların tutumu, radikal bir şekilde, değişti. Alman hükümeti çabucak, Rusya'ya bir ders verme kararı aldı ve saldırı için bahane olarak da Rusya'nın batısındaki küçük devletleri yardım talebinde bulunmaları için davet etti. 14 Şubat'ta, Berlin'de Vaasa Senatosunun temsilcileri beklenildiği gibi, yardım talebinde bulundu.Bunun üzerine Almanlar, 18 Şubat'ta Rusya'ya saldırdı.

Finlandiya Sosyalist İşçi Partisi, 8 Nisan'da Helsinki'den ve 25 Nisan'da Viipuri'den Petrograd'a kaçtılar. 14–15 Mayıs'ta küçük bir Rus kıtası Karelian Isthmus üssündeki kıyı topçu birliğinden geri çekildiğinde Finlandiya İç Savaşı sona erdi. Beyaz Finlandiya, 16 Mayıs 1918'de Helsinki'de zaferlerini kutladılar.

Beyaz ve Kırmızı Terör


250px FiringsquadLankipohja

Beyaz idam mangası Länkipohja'da Kızıl askerleri idam ediyor.

Bağımsızlık savaşı esnasında, Beyaz ve Kızıl Orduların her ikisi de terör suçunu işlemişlerdir. İlk değerlendirmelere göre, her iki taraf da kesin bir şekilde "çarpışma kuralları" konusunda anlaşmışlardı, fakat kural ihlalleri başlangıçta meydana geldi. İhlallerin başlıcaları Kızıl Muhafızlar 17 askeri 31 Ocak'ta, Suinula'da idam ettiğinde ve Beyaz Ordu 200 askeri 21 Şubat'ta Varkaus'ta idam ettiğinde meydana geldi. Bu olaylardan sonra her iki taraf da terörizme ve soykırıma eğilimi kızıştıracak olan yerel düzeyde intikam idamlarına başladılar.

Son araştırmalar, her nasılsa, terörün bu savaşın hesaplanabilir bir parçası olduğunu gösteriyor. Her iki tarafın da en yüksek kurmayları bu hareketleri planladılar ve alt seviyedekilere emirler verdiler. Kırmızı terörün en az üçte biri ve muhtemelen Beyaz terörün büyük bir çoğunluğu merkezi olarak yönetiliyordu. Beyaz Finlandiya ve Kızıl Finlandiya hükümetleri resmi olarak teröre karşı çıkmışlardı ancak bu tür işlemsel kararlar askeri düzeyde alınıyordu.

Savaştan sonra


270px Civil War Prison Camp in Helsinki

Suomenlinna toplama kampı, Helsinki. 11.000'den fazla insan bu kampta açlıktan, hastalıktan veya saldırılardan öldü.

Acı Miras

Bu savaş Finlandiya halkı için tam bir yıkım olmuştur. Neredeyse 37,000 insan öldü, 5,900 kişi (%16)14 ve 20 yaşları arasındaydı. Savaşın en dikkate değer özelliklerinden biri de kayıplsrın sadece 10000 kadarının savaş alanında meydana gelmiş olmasıdır; Ölümlerin çoğu terör yüzünden ve hapisanelerdeki korkunç şartlardan dolayı meydana gelmişti. Ayrıca savaş 20000 kadar çocuğu yetim bıraktı. Kızıl Finlandiya destekçilerinin büyük çoğunluğu savaşın sonunda ve onu takip eden periyotta Rusya'ya kaçtı.

Toplama Kampları

Beyaz Ordu ve Alman kuvvetleri, savaşın bitmesiyle birlikte 5 Mayıs 1918 günü yaklaşık 80,000 Kızıl tutukluyu esir aldı. Beyaz terör dindiğinde, binlercesi serbest bırakıldı, fakat 74,000 kişi hala mahkumdu. En büyük toplama kamplarından biri Suomenlinna şehrindeydi, bu şehir Helsinki'ye yakın bir adadadır.

Kültürel alanda Sivil Savaş

Finlandiya'da savaşı konu edinen ve genel anlamda beğeni kazanan ilk kitap, Nobel edebiyat ödüllü yazar Frans Emil Sillanpää tarafından 1919'da yazılmış Hurskas kurjuus (Türkçesi, Dindarca Sefalet)'tir. 1959 ve 1962 arasında, Väinö Linna, üçlemesi Täällä Pohjantähden allaII. Dünya Savaşı'nı sıradan insanın bakış açısından tasvir etmiştir. Şiirde, Tampere Çatışması'nın korkunçluğunu daha dokuz yaşında görmüş olan Viljo Kajava, 1960'larda çıkmış kitabı Tampere 1918 Şiirleri kitabında iç savaşa pasifist bir bakış açısını sunmuştur.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.

Benzer Konular

26 Kasım 2009 / Alvarez Ocean Taslak Konular
17 Ağustos 2009 / Misafir Taslak Konular