Arama

Büyük Türk Devletleri - Göktürkler - Sayfa 2

Güncelleme: 8 Şubat 2018 Gösterim: 48.719 Cevap: 15
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
8 Eylül 2011       Mesaj #11
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Göktürkler


6. yüzyılda Altay Dağları ve İrtiş Irmağı'nın yukarı havzasında yaşayan boylar.
Sponsorlu Bağlantılar

Bu boylar kendilerine Türk adını veriyorlardı. Çinliler ise Tu-kiu diye adlandırıyorlardı. Çin kaynakları bu boyların Asya Hunları'ndan geldiklerini kabul ederler. Göktürklerin, kurttan türedikleriyle ilgili efsane ve destanları vardır. 6. yüzyıl başlarında Aşina Soyu'nun yönetiminde Juan-Juan Devleti'ne (Avar Hakanlığı) bağlı olarak yaşayan ve demircilikle uğraşan, Avarların silâhlarını yapan bu boylar, 6. yüzyılın ilk yarısında Bumin adında bir önderin yönetiminde güçlenmeye başladılar. Daha sonra da bağımsız bir devlet kurdular.

Göktürk İmparatorluğu


552 yılında Bumin Han'ın Avarları (Juan Juan) yenmesiyle kurulan devlet.

Bumin, devletini kurunca kağan unvanını aldı, ancak çok yaşamadı, bir yıl sonra öldü. Yerine oğlu Mu-kan geçti (553-572). Mu-kan Avar Devleti'ni tamamiyle yıktı, Avarlar Göktürk Devleti'ne bağlandı. Mu-kan, Çin işlerine de karıştı, Çin'de T'si Soyu ile Chou Soyu arasındaki çatışmalardan yararlandı. Çin vergiye bağlandı.

Bumin Kağan sağlığında, devletinin batı yakasının yönetimini Yabgu unvanıyla kardeşi İstemi'ye bırakmıştı. Mu-kan, Çin işleriyle uğraşırken, İstemi Yabgu kısa sürede Tanrı Dağları'na kadar olan bölgeyi egemenliği altına aldı; Sasani ve Bizans imparatorlukları ile ilişkileri oldu: Akhunlar Devleti'ne (Eftalitler) karşı Sasani İmparatorluğu ile işbirliği yaptı. Kızını Sasani Hükümdarı Anuşirvan ile evlendirdi. Sasani-Göktürk işbirliği sonucu Akhun (Eftalit) Devleti yıkıldı. Ceyhun Nehri, Göktürkler ile Sasaniler arasında sınır oldu. Böylece ünlü İpek Yolu'nun Çin ile İran arasındaki bölümü Göktürklerin eline geçti.

Mu-kan'ın ölümü üzerine yerine kardeşi T'o-po geçti. T'o-po zamanında Göktürkler arasında Çin etkisi iyice kendini duyurmaya başladı, Kağan Budizm dinini kabul etti. T'o-po'nun ölümünden beş yıl önce Batı Göktürk Kağanı İstemi de ölmüştü. Bu iki güçlü hükümdarın öldüğü yıllarda Çin'de Sui Soyu, 581 yılında karışıklıklara son vermiş, birliği yeniden sağlamış ve İpek Yolu'na egemen olma politikası gütmeye başlamıştı. Göktürk ileri gelenleri arasında anlaşmazlıkları körükledi. İstemi Yabgu'nun yerine geçen oğlu Tardu ile T'o-po'nun yerine geçen oğlu İşbara arasında üstünlük kavgası başladı ve 582'de Göktürk Hakanlığı, Doğu Göktürk Hakanlığı ile Batı Göktürk Hakanlığı olmak üzere ikiye ayrıldı. Çin her iki devleti birbirine düşürdü, aralarında savaşlar çıkardı. Doğu Göktürk Hakanlığı Çin'in korumasını kabul etmek zorunda kaldı, bir süre sonra da ortadan kalktı (630).

Doğu Göktürk Hakanlığı'nın yıkıldığı sıralarda Batı Göktürk Hakanlığı Altay Dağları, Kafkas Dağları ve Hindikuş Dağları arasındaki bölgeye egemendi. Sasanilere karşı Bizans ile işbirliği yapıldı. Sasanilerin Avrupa Avarları ile anlaşmalarına karşılık Bizans, Batı Göktürkleri ile anlaştı. İpek Yolu ticareti Batı Göktürklerine büyük zenginlikler sağladı. Ancak Batı Göktürklerinin bu durumu 630 yılına kadar sürdü, bu tarihte Batı Göktürk Hakanlığı da Çin'e bağlandı; 659 yılında da tümüyle ortadan kalktı. Doğu Göktürkleri gibi Batı göktürkleri de Çin yönetimine girdiler.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen Baturalp; 18 Kasım 2016 02:31 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Ekim 2012       Mesaj #12
Avatarı yok
Yasaklı
Ad:  bu kaya.jpg
Gösterim: 379
Boyut:  47.3 KB

Tarihi Yeniden Yazdıracak Keşif


Denizli'de bulunan bu kayanın tarih kitaplarını değiştireceği iddia edildi.
Sponsorlu Bağlantılar
Denizli'de bir kaya üzerinde bulunan yazının Göktürk alfabesi ile yazıldığı, söz konusu eserin Türklerin Batı Anadolu'ya 10'uncu yüzyıldan önce geldiğini ortaya koyabileceği ileri sürüldü.Doğa Sevenler Derneği (DOSEV) Başkanı Ümit Şıracı , gazetecilere yaptığı açıklamada, zaman zaman dernek üyeleriyle Denizli ve çevresine doğa gezileri düzenlediklerini belirtti. Geçen hafta, arkadaşlarıyla Bozkurt ilçesine bağlı İnceler beldesine yaptıkları doğa gezisinde, bir kayanın üzerinde ilginç işaretler gördüklerini ifade eden Şıracı, "Kayanın üzerindeki işaretler ilgimizi çekti. Fotoğraflarını çekip konuyu ilgili araştırmacılara incelettik. Biz de çok şaşırdık. Bölgede böyle bir eserin korunması gerekiyor" dedi.

Fotoğrafları inceleyen Araştırmacı Kürşad Baytok ise işaretlerin Göktürk alfabesiyle yazıldığını ve Göktürklere ait olduğunu iddia etti.Kaya üzerinde yapılan incelemede, "Üç Enenmiş At Aldı" cümlesi ile karşılaştıklarını söyleyen Baytok, şunları kaydetti:"Bu yazıtlar 8'inci yüzyıla ait olabilir. Ortaya çıkan bu önemli eser, kesinleştiği takdirde Türklerin Batı Anadolu'ya 10'uncu yüzyıldan önce geldiklerinin kanıtı olacak. Tarih yeniden yazılabilir.

Türklerin Anadolu'ya gelişi, kitaplarda 1071 Malazgirt Savaşı olarak yazıyor. Ancak bulunan eserler, bunun daha eski olduğunu gösteriyor."Pamukkale Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Turgut Tok, Denizli'de bu tür yazıtların bulunduğunun altını çizerek, "Denizli'de 'Ön Türk' damgaları bulunuyor. Bulunan bu yazıt da bunlardan. Denizli'deki damgalarla ilgili bilimsel çalışma yapılmasına ilişkin hazırlıklar var" diye konuştu.

Kaynak : Gençbilim / AA (14 Ekim 2012,11:19)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 0 üye beğendi.
Son düzenleyen Jumong; 18 Kasım 2016 12:58
LiSeLi - avatarı
LiSeLi
Ziyaretçi
20 Aralık 2012       Mesaj #13
LiSeLi - avatarı
Ziyaretçi

Göktürk Kağanlığı (M.Ö 552 - 745)


Asya'da Büyük Hun împaratorluğu'ndan sonra Türklerin ikinci büyük imparatorluk olarak kurduğu Göktürk Devleti, "Türk" sözünü ilk defa resmî devlet adı olarak alan Türk devletidir. Göktürkler, çok az bir Türk kütlesi dışında Orta Asya'da yaşayan bütün Türkleri birleştirerek devlet çatısı altına almışlardır.

Devletin yıkılmasından sonra, dört bir tarafa yayılan Türk boyları, gittikleri yerlere Türk adını ve Göktürklerin idarî, siyasî, askerî ve ekonomik geleneklerini taşımışlardır. Göktürk döneminde gelişen Türkçe de, sonradan Orta Asya, Türkistan, Maveraünnehir, Kuzey Hindistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye ve Balkanları etkisi altına almıştır.

Göktürk çağında (VI. - IX. asırlar) Orta Asya'da Töles, Tarduş, Uygur, On-Oklar (Karluk ve Türgişler), Kırgız, Oğuz gibi Türk boyları ile Kitan, Tatabı, Dokuz-Tatar, Otuz-Tatar gibi Türk-Moğol soyundan kavimler ve nihayet Türklerle karışmış bulunan Basmıllar yaşıyorlardı.
Yaratılış ve türeyiş efsane ve destanlarına göre Göktürkler Mete Hunlarından gelmektedir. Destanlarda görülen dişi bir bozkurt (aşina)tan türeme ve bozkurtun rehberliğinde yeni yurtlara göç etme şeklindeki inanışlar, Asya Hunları ve Göktürklerde aynıdır.

Yaradılış Destanı


Bozkurt - Türk, Moğol ve Altay mitolojisinde kutsal hayvan ve ulusal sembol. Bozgurt (Boskord, Pusgurt) olarak da söylenir. Bozkaskır, Çalkurd sözcükleri yine aynı anlama gelir. Moğollar Börteçine (Börteşına, Börtöşono) derler. Gökkurt veya “Gökbörü / Kökbörü” tabiri de yine niteleyici olarak kullanılır.

Türk Mitolojisindeki Yeri ve Önemi


Yol gösterici, kutlu kurt, tüm Türk ve Moğol boylarının ortak ongunudur. Bazı Türk ve Moğol boyları, soylarının bu kutlu varlıktan türediğine inanırlar. Çoğu zaman soyun bir kolu Gökkurt’tan, diğer kolu ise Gökgeyik’den gelmektedir. Kurt sürülerinin başında bulunup idare eden kurtlara da Gökkurt denilir. Kaskır ve Börü kelimeleri de değişik lehçe ve şivelerde kurt demektir. Bozkurt gökyüzünü temsil eder. Alageyik ise yeryüzünün simgesidir.

Göktürklerin gök (mavi) bayraklarında kurtbaşı resmi vardır. Savaşçılığı ve savaş ruhunu, özgürlüğü, hızı, doğayı temsil eder. Türk ulusunun başına bir iş geldiğinde, bir tehdit belirdiğinde ortaya çıkar ve yol gösterir. Çadırların önüne tepesinde altından kurtbaşı bulunan direkler dikilir. Savaş Ruhu (Tanrısı) kurt görünümüne bürünür. Altıncı yüzyıla ait bir taş anıtta kurttan süt emen bir çocuk betimlenmektedir. Erenler, evliyalar zaman zaman kurt kılığına girerler. Bozkurda “Gök Oğlu” da denir.

Halk kültüründe Bozkurt dişinin cepte taşınmasının nazardan koruyacağına inanılır. Yakut metinlerinde Bosko olarak bahsedilir. Kırgızlarda, bozkırda gezerken kurt görmek uğurdur. Rüyada kurt görmek de yine hayra yorulur. Hamile kadının nazardan korunması için yastığının altına kurt dişi veya derisi koyulur. Kurdun koyun sürüsüne dalması veya ahıra girmesi bereket sayılırdı. Başkurt rivayetlerine göre kurt onların atalarının önüne düşerek yol göstermiştir. Bu nedenle kendilerine başlarında kurt bulunan anlamına gelen Başkurt denmiştir. Hilal taktiği (veya Turan/Türk taktiği) adı verilen yarım çember ile düşmanı ortaya alıp çemberi kapatma stratejisinin kurtlardan görülerek ilk defa Türkler tarafından uygulandığı söylenir.

Bozkurt, Türklerin ulusal sembolüdür. Tarih öncesi dönemlerden beri Türklerce kutsal sayılmıştır. Bozkurt'un kutsal sayılmasının ve Türklerin ulusal sembolü olmasının en önemli nedeni, Türklerin bir bozkurtun soyundan geldiklerine inanmalarıdır. Bozkurt, bugün Türk milliyetçiliğinin sembolüdür. Atatürk tarafından da ulusal sembol ilan edilmiş ve bir çok yerde kullanılmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türk Parası üzerine Bozkurt resimleri basılmıştır .
Bu yüzden Bozkurtların Türk mitolojisinde önemi çok büyüktür.

İlk Göktürk Kağanlığı (552-588)


Göktürk Kağanlığı (552–581), 6. yüzyılın ortasında, Asya'nın doğusunda Çin devletinin, batısında Sasani-İran devletinin sınırladığı İç Asya bozkırlarında, doğuda Avarlar, batıda Eftalit/ Ak Hunlar ile yapılan mücadeleler sonucunda ortaya çıktı. İlk Kağanları doğu kanadını yöneten Bumin Kağan, batı kanadını yöneten kardeşi İstemi Yabgu'dur. Bu orhun yazıtlarında şöyle anlatılmaktadır:
"Üze kök tengri asra yagiz yir kilindukda ikin ara kisi ogli kilinmis. kisi oglinda üze ecüm apam Bumin Kagan İstemi Kagan olurmis. olurupan Türk budunung ilin törüsin tuta birmis, iti birmis Tört bulung kop yagi ermis.sü sülepen tört bulungdaki budunug kop almis. kop baz kilmis.basligig yükündürmis tizligig sökürmis. ilgerü kadirkan yiska tegi kirü temir kapigka tegi kondurmus."
"Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutuvermiş, düzenleyi vermiş. Dört taraf hep düsman imis. ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almis, hep tabi kilmis. basliya bas egdirmis,dizliye diz cöktürmüs.doguda kadirkan ormanina kadar, batida demir kapiya kadar kondurmus" (Kültigin yazıtı, Doğu yüzü) şeklinde anlatılmaktadır.

İli derleyen anlamında "İliğ Kağan" diye de adlandırılan Bumin Kağan (Aşina Tumen)'in ölümünden sonra, yerine oğlu İssik Kağan (Aşina Kolo, 552-553) geçtiyse de iktidarı fazla sürmedi. Bir yıl sonra Mukan Kağan (Aşina Yandou, ya da "İrkin", 553-572) Moğol soylu Kitanları yenerek hükümdarlık tahtına oturdu.

Kendisi için çok büyük bir Yuğ (matem) töreni düzenlendi,bu törene çeşitli devletlerden pek çok ileri gelen katıldı. Mukan Kagan zamanında devlet muazzam bir genişliğe ulaşmıştı.
Mukan Kağan döneminde imparatorluk gittikçe yükselerek ihtişamlı ve heybetli bir hale geldi.Mukan Kağan Çin kaynaklarında heybetli ve kudretli görünüşü ve başarılı devlet adamlığı ile anlatılmaktadır.

Mukan'dan sonra tahta Taspar Kağan (572—581) geçti. Taspar Kağan, Budizmi kabul eden ve Çin'i baskı altında tutan yönleriyle sivrildi. Taspar'ın yerine İşbara Kağan (Aşina Şetu, 581—587) geçti.

1. Göktürk Kağanlığının batı kanadı yönetimi: uzun ömürlü İstemi Yabgu, Tardu (Tardu zamanında bölünme)

Birinci Doğu Göktürk Kağanlığı (582-630)
Birinci Doğu Göktürk Kağanlığı, Baga Kağan (587—588), Tulan Kağan (588—599), Yami Kağan (599—609), Şipi Kağan (609—619), Çula Kağan (619—620), İllig Kağan (620—630) tarafından yönetildi.

Şipi Kağan (609-19) ve İllig Kağan (620-30) Sui ve Tang hanedanlarının en zayıf kaldığı dönemlerde Çin'e saldırdılar. 11 Eylül 615 tarihinde Şipi Kağan'ın ordusu Sui imparatoru Yang'ı Yanmen'de kuşattı. 626 yılında İllig Kağan Hsüan-wu Kapısı Olayından istifade ederek Ch'ang-an'a doğru hızla ilerledi. 23 Eylül 626 tarihinde İllig Kağan ve onun demir süvarileri Pien Köprüsü'nün kuzeyinde Vey Nehri'ne ulaştılar.

25 Eylül 626 tarihinde köprünün ortasında beyaz atın kesilmesiyle T'ai-tsung ile İllig Kağan arasında ittifak gerçekleştirildi. Tang tazminatını ödedi ve daha da haraç vermeye söz verdi. Bunun karşılığı olarak İllig Kağan süvarilerin geri çekilmesine razı oldu (Vey Nehri Söleşmesi veya Pian Köprüsü Sözleşmesi).

Fakat, Ekim 627'den önce Moğol ovasında yaşanan sert iklimler, ağır kar yağışı fırtınası toprakları birkaç metre derinliğe kadar örttü. Göçebelerin hayvanların otlatmaları önlendi ve bu nedenle hayvanların büyük bir çoğunluğu öldü. Yeni Tang Kitabı 'nın aktardığına göre, 628 yılında T'ai-tsung şöyle konuştu: Göktürk elinde yaz ortasında kırağı görüldü. Güneş beş gündür aynı yerden doğdu. Ay üç gündür aynı parlaklıktaydı. Bozkır kırmızı renkli hava (Kum fırtınası) ile dolduruldu. Böylece Göktürk ile Tang arasındaki güç dengesi drastik bir şekilde değişti.

27 Mart 630 tarihinde meydana gelen Yinshan Muharebesi'nde Li Ching komutasındaki Tang ordusu İllig Kağan komutasındaki Göktürkleri yendi. İllig Kağan İşbara Şad'ın yanına kaçtı. Fakat 2 Mayıs 630 tarihinde Tang ordusu İşbara Şad'ın çadırına ilerledi. İllig Kağan esir alınıp Ch'ang-an'a gönderildi. Böylece Doğu Göktürk Kağanlığı çöktü ve Tang'ın Chi-mi sistemine girdi. T'ai Tsung, Vey Nehri'ndeki ayıbımı kapatmak için bana yeter. dedi.

İkinci Doğu Göktürk (Kutluk) Kağanlığı (682-745)


681 yılında Asena (ya da Aşina) ailesinden Kutluk Kağan, Çin'in kuzeyine yerleşmiş Türk boylarını yeniden toparlamayı başardı. Çin, Kitan ve Dokuz Oğuzlar (Uygurlar) ile yapılan savaşlar sonucunda Ötüken ormanında Göktürk Kağanlığı yeniden güçlendi. Kutluk, ili (devleti/ulusu) yeniden derlediği için İlteriş adını aldı.

692'de ölen İlteriş'in yerine kardeşi Kapgan kağan oldu. Devlet kurulduğundan beri kağanlık danışmanı olan Tonyukuk'un da bulunduğu Kitan'a Tatabilere, Basmillara, Çiklere, Azlara, Bayırkulara, Türgişlere/On Oklara (Batı Göktürk budunu, Kitabelerde sürekli Türgiş Kağanı Türküm, budunum idi ifadeleri bununla ilgilidir), Kırgız ve Dokuz Oğuzlara yapılan seferlerle II. Göktürk Kağanlığı'nın sınırları Okyanus'tan Mâveraünnehir'deki Temir Kapığ (Demirkapı)'ya kadar ulaştı. İpek Yolu'nun büyük bir kısmı denetim altına alınmış oldu.

Kapgan'ın, Bayırkuların kurduğu bir pusuda öldürülmesi üzerine Göktürk Kağanlığı'nın başına oğlu İnel (ya da Ünal) geçti. Ancak Kutluk'un oğlu Bilge'yi, İnel'in kağanlığını kabul etmedi. Boy begleri (beyleri) Bilge'yi kağan ilan etti. İnel kabul etmese bile öldürüldü.Yeni kağan başa geçince kardeşi Kül Tigin'e ordunun komutanlığını verirken, Tonyukuka vezirlik görevini verdi.

Onun dönemi de amcası dönemindeki gibi devletin egemenliğindeki boyların başkaldırılarıyla geçti. Çin'in desteklediği Uygur-Karluk-Basmıl bağlaşmasının Ötüken'e yönelik sürekli saldırıları, İpek Yolu'nun kilit noktası olan Cungarya[kaynak belirtilmeli]'nın Çin'in denetimine geçmesi ve batıda On Ok budunu hakimiyetine alan Türgişler'in gün geçtikçe güçlenmesi neticesinde II. Göktürk Kağanlığı çöküşe sürüklendi. Bilge Kağan'ın, danışmanı Tonyukuk'u ve küçük kardeşi Kül Tigin'i kaybetmesinden sonra zehirlenerek öldürülmesi üzerine yerine geçen Tengri Kağan çocuk yaştaydı. Onun kağanlığına karşı gelen Ozmış da ülkeyi toparlayacak güçte değildi. Uygurlar 745'te Ötüken'e girerek Göktürk Kağanlığına son verdiler.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 18 Kasım 2016 03:01 Sebep: başlık ve sayfa düzeni
_Ceyda_ - avatarı
_Ceyda_
Ziyaretçi
28 Nisan 2013       Mesaj #14
_Ceyda_ - avatarı
Ziyaretçi
Göktürkler Bayrağı.
Ad:  göktürk_bayrağı.JPG
Gösterim: 238
Boyut:  7.5 KB
Son düzenleyen Baturalp; 18 Kasım 2016 03:03
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
18 Kasım 2016       Mesaj #15
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi

Göktürkler

Ad:  Göktürkler2.JPG
Gösterim: 543
Boyut:  37.2 KB


Asya Büyük Hun İmparatorluğu'ndan sonra, her bakımdan temsil ettiği Türk kültürü itibariyle ikinci "süper" Türk imparatorluğu niteliğinde olan Göktürk hakanlığı, "Türk" sözünü ilk defa resmî devlet adı olarak benimsemekle, bütün bir millete ad vermek şerefini kazanmış, Doğu Sibirya'daki Yakut Türkleri ile batıda Ogur (Bulgar) Türklerinin bir kısmı dışındaki Türk asıllı bütün kütleleri kendi idaresinde birleştirmiştir.

Hakanlığın yıkılmasından sonra bir yelpaze gibi açılarak dört tarafa yayılan çeşitli Türk zümreleri gittikleri yerlerde 'Türk" adını ve Göktürk idarî, siyasî ve iktisadî geleneklerini yaşatmışlardır. Yine bütün bu Türklerin tarihinde Göktürk teşkilatının, edebiyatının, töre ve hayat telakkisinin izleri görülmüştür.

Göktürklerden sonraki çağlarda, R Türkçesi (Ogur lehçesi) müstesna, bütün Türk lehçe ve ağızları Göktürk Türkçesi'nin damgasını taşır. Doğudan batıya: Orta Asya, Türkistan, Maveraünnehir, Kuzey Hindistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye ve Balkan Türkleri, Göktürkler yolu ile Türk'tür.

Bizim bugün diğer Türk devlet ve zümrelerinden ayırt etmek üzere Göktürk (Kök-Türk) dediğimiz bu topluluk ve devletin adı "Türk" veya "Türük" idi. Ancak, kitabelerin bir yerinde, kendini Göktürk olarak tanıtmıştır ki, "Gök' e mensup, ilahî Türk" manasına gelen bu tabir, V. Thomsen'e göre hakanlığın parlak devresine işaret etmekte olmalıdır (herhalde Mukan Kağan zamanı).

Göktürk hakanlığı çağında, daha doğrusu 6.-9. asırlarda Orta Asya'da tarihî rol oynayan toplulukların, çeşitli adlar altında gruplaşan Tölesler olduğu anlaşılmaktadır. Türkçe Töles kelimesi, ihtimal "asıl, kök, temel" manalarına gelmektedir. (Bk. L. Bazin, Les Calendriers. s. 661, 667.)

Tölesler (Tölös, Tolis, Çince'de Tielo, Tiehle), Çin kaynaklarında eski Hun boylarından olarak zikredilen ve bütün Orta Asya'ya yayılmış kalabalık Türk kütleleri bütünüdür. Suishu'da (Çin Sui hanedanının 581-618 yıllığı) 50 kadar kabilesi sayılmakta ve şöyle sıralanmaktadır: 1'i Baykal gölünün kuzeyinde, 5'i Tola ırmağı kuzeyinde, 5'i Tanrı dağları kuzey eteğinde, 9'u Altaylar'ın güneybatısında, 4'ü Kang (Semerkant havalisi) krallığının kuzeyinde, 10'u Seyhun boyunda, 4'ü Hazar'ın doğusu ve batısında, 6'sı Fulin'in (Bizans) doğusunda". Ancak Baykal gölünden Karadeniz'e kadar yayılan bu toplulukların hepsini de Türk menşeli saymak doğru olmasa gerektir.

En batıda gösterilen bazılarının (mesela Alanlar) İranlı oldukları biliniyor. Wuhun'lar (Ugor) da Urallı bir kavim grubudur. Ayrıca, Ogur boylarının da Tiehle'ler olarak zikredildiği anlaşılmaktadır. Töles boylarının, taşıdıkları adlar henüz tamamen çözülememiş olmakla beraber, Hunlardan geldikleri ve umumiyetle dil ve örflerinin Göktürklerinkinin aynı olduğu belirtilmiştir. Bazı Çin kayıtlarına göre, Tabgaçlar devrinde (386-534), yüksek tekerlekli araba kullandıklarından dolayı Kaokü (Chaoche = yüksek tekerlek) diye adlandırılan bir kısım Töles kabileleri, diğer Türkler gibi kendilerini kurt atadan türemiş kabul ederlerdi. Ayrıca, Tangshu'da (Çin Tang sülalesi 618-906 yıllığı) da 15 Töles kabilesinin adları verilmiştir.

Göktürkler, Çin kaynaklarının açıkça belirttikleri üzere, Asya Hunlarından iniyorlardı. Başbuğ ailesi olan Aşına kolunun bir dişi kurttan türediğine dair o çağda pek yaygın olduğu anlaşılan rivayetler, Göktürklerin erken tarihini efsanelerle karıştırmaktadır. Ancak kurttan türeme geleneğinin, Asya Hunları arasında da mevcut olması ve kurt ata' nın Türkleri dar, geçilmez yollardan selamete ulaştırdığı (Bozkurt Destanı'nın aslı) rivayetinin Hunlarda görülmesi, Göktürklerin Hunlara nispetini ortaya koymaktadır. Aşına ailesinin, yalnız bir erkek çocuk hayatta kalmak üzere, katliama uğramış olduğu rivayetini, Tsükü (aslında Asya Hun devletinde bir unvan) adlı Hun ailesine mensup Mengsün tarafından kurulan Kuzey Liang Hun Devletinin, 439'da Tabgaçlar tarafından yıkılması hadisesine bağlamak mümkündür.

Suishu'ya (Çin yıllığı, 581-618) göre, bu Hun devletinde idareyi elinde tutan Tsükü (Chüchü)'ler imha edildiği zaman, Ashihna (Aşına) kolu, 500 ailelik bir kütle halinde, Kansu bölgesinden göçerek, Juan juanlara sığınmışlardı. Göktürklerin nüvesini teşkil ettiği belirtilen ve Mengsün'ün oğlu Ançu ve sonra torunu Şu' nun öldürülmesi üzerine önce Hsihai'da iken sonra Altaylar'a nüfuz eden bu kütle, Chüchüler (Tsükü) yolu ile de Asya Hunlarına bağlanmaktadır ve hatta, bu kısa göç hareketini idare eden Aşına kolunun, Güney Hun tanhuları yolu ile Motun'un mensup olduğu ünlü Tuko (Tuku) ailesinden gelmesi kuvvetle muhtemeldir. Kurt ata inancı dolayısıyla Göktürk hakanlık belgesi, altından kurt başlı sancak (tuğ) olmuştur.

Kaynak : Genel Türk Tarihi / dallog.com
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
18 Kasım 2016       Mesaj #16
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Göktürkler
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.

Benzer Konular

6 Kasım 2016 / Baturalp Türk ve İslam Dünyası
18 Kasım 2016 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
17 Kasım 2016 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
14 Ocak 2017 / Misafir Türk ve İslam Dünyası
7 Ocak 2012 / asla_asla_deme Türk ve İslam Dünyası