Arama

Buğday Yetiştiriciliği

Güncelleme: 1 Şubat 2018 Gösterim: 140.070 Cevap: 3
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
16 Kasım 2007       Mesaj #1
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı

Buğday Yetiştiriciliği

Ad:  bugday.jpg
Gösterim: 1563
Boyut:  18.1 KB

Anıza buğday ektiğinde iyi olursa sakın çocuğuna söyleme. (Trakya çiftçi sözü)
Sponsorlu Bağlantılar

Buğday nedir, hangi toprakta, nasıl yetiştirilir?
Köy Hizmetleri Atatürk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, çiftçimizin bilinçli üretim yapabilmesi adına kolları sıvadı. Çiftçiliğin ve ürünlerin verimini arttırmak açısından Ziraat Yük. Mühendisleri M. Ali GÜRBÜZ ve Dr. Erol ÖZKAN tarafından hazırlanan bu bilinçlendirici yazı dizisini, biz de her Cumartesi günü siz sayın okurlarımızla paylaşacağız. Çiftçilerimizin, üretim kalitesini arttıracağına inandığımız yazı dizisini eksiksiz olarak takip edin ve olumlu sonuçların ortaya çıkacağını gözlemleyin.

TRAKYA'DA BUĞDAY TARIMI

I) BUĞDAYIN ÖNEMİ

İnsan beslenmesindeki temel besinlerin ham maddesi olması açısından, Dünya' da ve Türkiye'de buğday tarımı diğer tarımsal ürünlere oranla önemlilik arz etmektedir. Özellikle ülkemizde buğday ve buğdaydan yapılan gıda maddeleri tüketiminin birinci sırayı alması nedeniyle bu önemlilik daha da artmaktadır.
Ülkemizde, toplam 93 400 000 dekar arazide yılda yaklaşık 18 650 000 ton buğday üretilmekte olup, dekardan alınan ortalama verim 202 kg kadardır. Buna karşılık Trakya bölgesinde (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ illeri) ise, 5 353 310 dekar arazide yılda yaklaşık 1 668 025 ton buğday üretilmekte olup, dekardan alınan ortalama verim 312 kg kadardır. Son yıllarda bölgemizde yüksek verimli çeşitlerin üretiminin yaygınlaşması ve yeni teknolojilerin uygulanması sonucunda, dekara verim bu miktarın oldukça üstündedir. Normal koşullarda, Trakya bölgesi ortalaması olarak potansiyel verimin dekara 400 kilogram düzeyinde olduğu her kesimce bilinen bir husustur.
Yukarıda açıklanan verilerden de anlaşıldığı üzere; ülkemizin buğday üretiminin yaklaşık yüzde 9'luk kısmı bölgemizden karşılanmakta olup, potansiyel olarak verim de ülke ortalamasının oldukça üstündedir.
Ancak şu bilinmelidir ki, bu değerler dünyada belli başlı buğday üreten ülkelerin çok gerisindedir. O düzeye ulaşmanın; tohumluk seçiminden, hasada kadar uzanan tarımsal işlemlerin her birinin ayrı bir titizlik ve çabayla uygulanması sonucu mümkün olabileceği unutulmamalıdır.
Buğday, çoğu çiftçimizin de geleneksel olarak ürettiği ve Trakya kurak koşullarında diğer alternatif ürünlere oranla daha fazla getirisi olan bir ürün olduğu için tercih ettiği bir üründür. Ancak son yıllarda Trakya'da gerek ekilen buğday çeşitlerinden ve gerekse buğday tarımından kaynaklanan diğer sorunlardan kalite düşüklüğünden dolayı yöredeki un fabrikaları Türkiye’nin diğer yörelerinden (Adana, Konya) veya yurtdışından (Kazakistan, Rusya, Ukrayna, Romanya, Avustralya) gibi ülkelerden önemli miktarda buğday ithal etmektedirler. Bu durum Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’nin de piyasadan çekilmeye başlamasıyla beraber Trakya'da üretilen buğdayların fiyatlarının da düşmesine neden olmaktadır. Böyle bir durum elbette ki üreticinin gelirinin de düşmesine yol açmaktadır.

Çiftçinin buğday tarımından elde ettiği gelirinin azalmaması için bireysel olarak yapabileceği üç uygulama olduğunu düşünüyoruz. Bunlar;
1. Üretimde kullandığı girdilerin maliyetinin azaltılması; Bunun için yapılabilecek işlerin başında toprak analizi yaptırarak gerektiği kadar gübre kullanımı, çiftçilerimizin işledikleri tarla büyüklüğüne uygun güç ve sayıda traktör ve diğer makine kullanımlarını sağlamaları gerekir. İhtiyaçtan fazlasının ekonomik bir yük olacağı unutulmamalıdır.
2. Buğday verimin artırılması; Bunun için verimi yüksek ve sertifikalı tohumluk kullanımı, tarımsal işlemlerin, ekim, gübreleme, yabancı ot ilaçlaması gibi işlemlerin zamanında yapılması, sulama olanağı bulunan yerlerde sulama işlemi için arazinin önceden hazırlanması ve sulamanın yapılması ve hasat makinelerinden hasat işlemi sırasında kayıpların azaltılması gerekmektedir.
3. Buğday kalitesinin artırılması; Buğday kalitesinin iyileştirilmesi için yapılacak ilk iş, yöredeki un fabrikalarınca da kaliteli buğdaylar sınıfında kabul edilen Golya, Pehlivan, Flamura-85, Gelibolu, Tekirdağ gibi buğday tohum çeşitlerinden bulunduğumuz yerde en yüksek verimi veren bir çeşidin sertifikalı tohumluğunu ekmektir. Ekilen bu buğdayın gübreleme ve yabancı ot ilaçlaması zaten iyi bir şekilde yapılmak durumundadır. Bunlara ilave olarak ilkbaharda başaklanma başlangıcında tarlalar kontrol edilerek kök boğazı ve pas hastalıkları varsa bunlara karşı ilaçlama ve sarı olum döneminde süne zararlısı varsa, bunlara karşı ilaçlı mücadelenin yapılması gerekmektedir. Gübreleme konusunda, bitkinin başaklanma döneminde toprakta yeterli rutubet olursa dekara 10-15 kg arasında amonyum nitrat (%33'lük) uygulaması buğday kalitesini ve hektolitre ağırlığını artırmaktadır.
Şunu unutmamak gerekir, bitkinin iyi bir verim verebilmesi ve alınan ürünün de kaliteli olabilmesi için kökten başağa kadar tamamının sağlıklı olması gerekmektedir.

II) BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ
1- BUĞDAY TARIMINDA UYGUN ÇEŞİT VE TOHUMLUK SEÇİMİ
Buğday tarımında bölgenin iklim ve toprak koşullarına uygun çeşit ve tohumluğun seçilmesi, verimi yüzde 20 - 25 oranında artırmaktadır.
Buğday bitkisinde tohumluğun kısa zamanda bozulmamasına karşın en geç her beş yılda bir yenilenmesi gerekir. Çiftçiler gerek devlet kuruluşlarından, gerekse özel sektör ve kooperatiflerden sağladıkları sertifikalı buğday tohumluğunu ekerek, dört yıl süreyle kendi ürünlerinden tohumluklarını ayırabilirler. Bu amaçla tarlanın en iyi ve uygun yerinin işaretlenip buradan gerektiği kadar tohumluğun alınması gerekir. Bu durumda tohumluk temizlenerek, özellikle sürme hastalığına karşı kesinlikle ilâçlanmalıdır.
Ülkemizde ekmeklik ve makarnalık olmak üzere, önerilen bir takım buğday çeşitleri bulunmaktadır. Ancak bunlar arasında Trakya bölgesi iklim ve toprak koşullarına uyum sağlama yönünden, ekmeklik çeşit olarak Pehlivan, Flamura-85, Gelibolu, Tekirdağ, Golia ve Katea-1 tercih edilmelidir.

2- BUĞDAY TARIMINDA TOPRAK VE TARLA HAZIRLIĞI
Kaliteli ve bol ürün alınabilmesi için toprak işleme ve tarla hazırlığı önem taşır. Ayrıca atılan tohumluğun sağlıklı bir şekilde çimlenip büyüyerek gelişmesi için tohum yatağının da en uygun şekilde hazırlanması gerekir. Toprak işleme ile aynı zamanda yabancı otlarla da mücadele edilmiş olur. Toprak işlenirken sürüm ve ikinci toprak işlemeler ile ekim işleminin toprakta suyun tutularak verimin artması ve erozyon sonucu oluşacak toprak kaybının azaltılması için tarlanın eğimine dik olarak yapılmasına özen gösterilmelidir.
Trakya bölgesinde, normal münavebe koşullarında, buğdaydan önce tarlada bir ön bitki bulunduğundan, ilkbahar toprak işlemesi söz konusu olamaz. Bu durumda ön bitkinin (genellikle ayçiçeği) hasadından sonra tarla, ayçiçeği veya diğer ön bitkinin sapları sap parçalayıcı veya gobledisklerle iyice parçalanmalı ve ekim öncesi çizel, yaylı tırmık, dişli tırmık vb. aletlerle tarla ekime hazır hale getirilmelidir. Yanlış münavebe veya tarlanın tavının kaçırılması ya da toprağın yapısından kaynaklanan nedenlerle çizel (yedili) vb. aletlerin kullanılması mümkün olamıyorsa, ilk toprak işleme iki veya üç gövdeli pullukla derin sürüm şeklinde yapılabilir. Ancak özellikle ayçiçeği vb. bitkilerden sonra yapılan buğday ekiminde mümkün olduğunca derin sürümden kaçınılmasında toprak yapısının bozulmaması ve verimliliğinin korunması açısından yarar bulunmaktadır.

3- BUĞDAY TARIMINDA EKİM
Ekim zamanı:
Bölgemizde buğday ekimi güzden ve kışlık olarak yapılır. Zaten yüksek bir verim alabilmek için, buğdayın kışlık ekilmesi gerekir. Ekimin geç yapılması; çimlenme ve çıkışı geciktirerek ürün miktarının ve kalitesinin düşmesine yol açar. Buna karşılık ekimin çok erken yapılması halinde bitkiler erken sapa kalkma belirtisi gösterebilirler. Bu gibi bitkilerde ileride olabilecek soğuklardan zararlanma, verim düşüklüğüne yol açabilir. Bu nedenlerden dolayı, buğdayın ekim zamanının iyi ayarlanması gerekir.
Bölgemizde buğday ekimi için en uygun zaman, ekim ayının ikinci yarısından itibaren kasım ayı ortasına kadar olan bir aylık dönemdir. Ön bitkinin tarlayı boşaltma ve tarladaki nem ve tav durumuna göre, ekim bu dönem içerisinde yapılmalıdır.

Ekim Derinliği ve Ekim şekli:
Bölgemizde ekim döneminde çimlenme için, toprak nemi yeterli olduğu zamanda ekilmeli ve alatava dikkat edilmelidir, ekim için yeterli nem yoksa ekim biraz daha geciktirilebilir. Fazla derin ekim, tohumun havasız kalmasına, çimlenme ve çıkışın gecikmesine yol açar. Bu nedenle tohumun 4 - 5 cm. toprak derinliğine ekilmesi en uygundur.
Bölgemiz koşullarında en uygun mibzer tipi, tohumla birlikte gübreyi de verebilen kombine mibzer tipidir. Buğday ekiminde sıralar arası, kullanılan mibzerin özelliğine göre 15-20 cm. arasında değişebilir.

Ekimde Kullanılacak Tohumluk Miktarı:
Ekimde dekara atılacak tohum miktarı saptanırken buğday çeşidinin dane ağırlığı göz önünde bulundurulmalıdır. Ekmeklik buğday çeşitlerinin dane ağırlığı daha düşük, makarnalık buğday çeşitlerinin dane ağırlığı ise daha yüksektir. Bu nedenle, bölgemizde ekimi yaygın olan Pehlivan 16-18, Flamura-85 20-22, Tekirdağ, Gelibolu ve Katea-1 ise 18-20 kilogram tohum atılması yeterlidir. Bu miktarların üstüne çıkılarak, gereğinden fazla tohum kullanılmasının hiç bir yarar sağlamayacağı bilinmelidir.

4- BUĞDAY TARIMINDA GÜBRELEME
Uygun bir gübreleme, verimi önemli ölçüde artırmaktadır. Ancak beklenen yararın sağlanabilmesi için, verilecek gübrenin çeşit, zaman ve miktarının iyi ayarlanması gerekir. Bu amaçla ayçiçeği veya diğer ön bitkilerin hasadı yapılır yapılmaz tarlalardan yöntemine uygun şekilde 0-20 cm'den toprak örnekleri alınıp toprak analizi ve gübreleme önerisi için enstitümüzdeki veya yakınınızdaki diğer laboratuarlara götürülmelidir.
Laboratuarlarda, toprak analizi yaptırdığımız tarlalarımıza önerilen farklı çeşit ve miktardaki gübreleri aldıktan sonra ekim ve diğer gübreleme zamanlarındaki işlemleri analiz sonuçlarına uygun olarak yapmalıyız. Bunun en başta çiftçimizin yararına olduğu unutulmamalıdır.
Genellikle yöremizde buğday ekimiyle birlikte kompoze gübreler (Diamonyum Fosfat (18:46), 20:20:0, 15:15:15) kullanılmaktadır. Bu gübreler ekim anında, tohum ve gübreyi aynı anda veren kombine mibzerlerle verilmelidir. Eğer bu yapılamıyorsa, ekim öncesi tarlaya serpilip, diskaro ile toprağa karıştırılmalıdır. Ancak bu gübrelerin uzun yıllardan beri kullanılması nedeniyle topraklarımızda özellikle fosfor birikmesi olabilmektedir. Bu durum ancak toprak analizi yapıldığı zaman tespit edilebilmekte ve gerekli öneriler yapılmaktadır. Ekim gübrelemesinde çiftçilerimizin dikkat etmesi gereken önemli bir husus da şudur. Toprak analizi sonucu, ekimle birlikte üre ve amonyum sülfat gübrelerinden uygulanması önerildiyse, bu gübreler mutlaka ekim öncesi toprağa serpilerek karıştırılmalıdır. Bu gübrelerin ekimle birlikte banda verilmesinden kaçınmak gerekir. Çünkü üre ve amonyum sülfatın toprakta erimesi sonucu ortaya çıkan amonyak, buğdayın çimlenmesini ve ilk dönemdeki gelişmesini olumsuz etkilemektedir.
Ekimden sonra, kardeşlenme döneminde (şubat, Mart aylarında) üre ve amonyum nitrat gibi azotlu gübreler kullanılmaktadır. Bu dönemde bu gübreler serpme verileceğinden toprakta kısa sürede eriyebilmesi için toprağın nemli olmasına özen gösterilmelidir. Güneşli ve ılıman rüzgâr esen (hava sıcaklığının 15 derecenin üzerine çıktığı günlerde) buharlaşma yoluyla azot kayıpları olacağından, özellikle üre gübresi ile gübreleme yapmaktan kaçınılmalıdır. Sapa kalkma döneminde ise amonyum nitrat kullanılabilir.
Hangi gübrelerden ne zaman, ne kadar verileceğini öğrenmek için Toprak ve Su Kaynakları Araştırma Enstitüsü Laboratuarlarında toprağınızı analiz ettirebilirsiniz. Toprak analizi yaptıramadığınız durumlarda, aşağıda verilen altı değişik gübreleme önerisinden birisini uygulayabilirsiniz.

5- BUĞDAY TARIMINDA DİĞER BAKIM İŞLERİ
Yabancı Ot Kontrolü:
Buğday tarımında yabancı otlardan korunmak için; ekimde temiz tohumluk kullanmak, toprak işlemeyi zamanında ve uygun şekilde yapmak gerekir. Bunların dışında tohumla üreyen otların tohumlarını dökmeden öldürülmesi gelir ki, bu da genellikle tarımsal ilâçlarla yapılmalıdır.
İlâçlamadan beklenen yararı sağlayabilmek için, en uygun ilâçlama zamanını seçmek gerekir. Kullanılacak olan yabancı ot ilacı eğer aminli ilaçlar olarak belirtilen ve dekara 150-170 cc civarında kullanılan ilaçlar grubundan ise; buğday bitkisinin kardeşlenme dönemi sonu ya da sapa kalkma dönemi başlangıcı en uygun ilaçlama zamanıdır. Eğer bu ilaç grubunun dışındaki gramlık olarak tanımlanan ilaçlardan kullanılacaksa, buğdayın ekiminden itibaren şubat ayına kadar ilaçlama yapılabilir. İlaçlama yapılacağı zaman havanın rüzgârlı olmaması ve hava sıcaklığının asgari 12-13 derece dolayında olması dikkate alınması gereken bir diğer husustur. Ancak unutulmamalıdır ki, yapılması gereken en doğru iş, tarlada yabancı otlar görülmeye başladığında, hemen en yakın Tarım İl veya İlçe Müdürlüklerindeki Bitki Koruma birimlerine danışıp bilgi almaktır.

Sulama:
Bölgemiz koşullarında buğday, yağış miktarının normal ve yağış rejiminin düzenli olduğu yıllarda ve özellikle killi topraklarda sulamaya mutlak surette gereksinme göstermeyebilmektedir. Ancak kurak geçen yıllarda ve özellikle kumlu topraklarda sulama verimi en az % 50 artırmaktadır. Sonbaharda ekim döneminin kurak gittiği yıllarda, toprakta iyi bir tav yaratacak miktarda çim suyu vermek yararlı olmaktadır. İlkbaharın kurak gittiği yıllarda ise, sapa kalkma ve dane doldurma sırasında verilecek suyun önemli ölçüde verim artışı sağladığı, enstitümüzde yapılan araştırmalarla da kanıtlanmıştır.

6- BUĞDAY TARIMINDA EKİM NÖBETİ
Bölgemizde iklim ve toprak koşulları gereği nadas sistemine gerek olmadığına göre, buğdayın çapa bitkileri ve baklagillerle ekim nöbetine sokularak, aynı tarlaya en yakın iki ya da üç yılda bir ekilmesi uygundur.
Özellikle sulanan alanlarda yetiştirilen ayçiçeği, şeker pancarı, mısır gibi bitkilerin ekim nöbetine mutlaka buğdayın sokularak, topraktaki taban suyunun düşmesine ve çoraklaşmanın önlenmesine katkıda bulunmak en akılcı yoldur.

7- BUĞDAY TARIMINDA HASAT VE HARMAN
Ürün kaybını en aza indirebilmek için buğdayın hasat zamanının iyi belirlenmesi gerekir. Hasattaki bir iki günlük gecikme 100 kilogram üründe 2-3 kilogram dane kaybına yol açtığı gibi, erken hasat edilmesi ise, danelerin buruşuk olmasına neden olur. Buğdayda en uygun hasat yani biçim zamanı, bitkide en üst boğumun sarımsı yeşil, başakların ise altın sarısı renk aldığı dönemdir. O yıl ki iklim koşullarına göre değişmekle birlikte; bölgemizde hasada genellikle Haziran ayı sonu ya da Temmuz ayı başında başlanıp, Temmuz ayı içerisinde tamamlanmasının en uygun zaman olduğu belirtilebilir.

BAKINIZ Buğday (Triticum)
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Şubat 2018 20:29
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
18 Kasım 2007       Mesaj #2
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
Ad:  bugday2.jpg
Gösterim: 914
Boyut:  17.3 KB
BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

Sponsorlu Bağlantılar
1. BUĞDAT HASAT VE HARMANI

Yoğun bir emek, masraf ile yetiştirilen ve hasada gelen buğday ürününün tane dökümüne ve kalite düşüklüğüne meydan vermeden zamanında, biçerdöver ehliyeti bulunan tecrübeli operatörlerle yapılması büyük önem taşımaktadır.
Ülkemizde 1 kişinin beslenmesi için ortalama yıllık 225 kg buğday gerekli olduğu düşünülürse 70 milyon nüfusumuz için 15.8 milyon ton buğdaya ihtiyaç vardır. Ülkemizde her yıl yaklaşık 9.4 milyon hektarlık alana buğday ekimi için ise dekara 20 kg tohumluktan yaklaşık 1.9 milyon ton gerekmektedir. Yine her yıl gerek depolamada ve gerekse taşınma sırasındaki kayıpları da %3 sayarsak yaklaşık 0.6 milyon ton buğday ürünü kullanım dışı kalmaktadır. Özet olarak bugünkü nüfusumuz için yılda en azından 15.8 + 1.9 + 0.6 = 18.3 milyon ton buğday üretmek zorundayız.
Türkiye için stratejik öneme sahip buğday hasadı ile harmanı iklim koşullarına bağlı olarak, önce mayıs ayı sonunda Akdeniz bölgesinde başlamakta, haziran ve temmuz aylarında bir çok bölgemizde artarak devam etmekte ve en son ağustos ayında Doğu Anadolu bölgesinde bitmektedir.
Buğday hasat ve harmanı ülkemizin bir çok yöresinde biçer döverlerle yapılmakta ve kısa zamanda ürün ambarlara depolanmakta veya satışa çıkarılmaktadır. Biçerdöver ile hasat da, hasat ve harman işlemi birlikte yapılmaktadır. Bu nedenle biçerdöverin ayarları hasat ve harman açısından tane kayıplarını azaltmak için çok önemlidir. Tane kayıplarının en fazla olduğu arızalı, engebeli arazilerde kullanılan biçerdöverlerin ön tabla, düzenek ayarları çok iyi yapılmalı, tane dökümü asgari seviyede tutulmalıdır.

2. BUĞDAY ÜRETCİLERİMİZE HASATLA İLGİLİ UYARILAR:
Üreticilerimiz, ehliyetsiz biçerdöver operatörlerine biçim yaptırmamalı, sabahın erken saatleri ile gece geç saatlerinde ıslanmış ve çiğ düşmüş mahsulü biçim yaptırmaktan kaçınmalıdır. Sabah çok erken ve akşam çok geç saatlerde yapılan hasatta rutubet artacağından başak ve tane atma daha çok olmaktadır.
Arızalı, dolap dişleri olmayan, kesici makasları eksik biçerdöverlerin buğday tarlasına biçime girmesine müsaade edilmemeli ve çok üstten ve hızlı biçen biçerdöver operatörleri uyarılmalıdır. Biçerdöverin hızının fazla olması daha fazla tane kaybına neden olmaktadır.
Biçim sırasında biçerdöverin üzerine operatörün yanına çıkmak yerine, biçerdöverin arkasından giderek sapların bulunduğu namlunun altına bakılması ve sap artıkları içinde kalan başak, tanelerin kontrol edilmesi daha faydalı olacaktır.
Aynı zamanda Hasat sırasında biçerdöverin deposundaki üründe kırık, kavuzlu, samanlı tane olup olmadığı kontrol edilmeli ve sorun varsa operatör uyarılmalıdır.

3.BUĞDAY İÇİN EN UYGUN HASAT ZAMANI:
Türkiyer17;de buğday hasadı genellikle güneyde önce Anamur yöresi ve Çukurovar17;da mayıs ayı sonunda başlamakta, haziran, temmuz aylarında Güneydoğu, Ege, Marmara, Karadeniz Trakya ve İç Anadolu Bölgelerinde yoğunlaşmakta, Ağustos ayında Doğu Anadolu bölgesinde sona ermektedir. Geç ekilen veya gelişme devresi uzun yani geççi buğday çeşitlerinin hasadı, normal zamanda ekilen ve orta erkenci çeşitlere göre bir iki hafta daha sonra yapılmaktadır.
Buğday bitkisi, hava sıcaklığına ve çeşidin erkenciliğine bağlı olarak başak çıkarmayı takip eden çiçeklenmeden 50-60 gün sonra biçerdöver ile yapılacak hasat olumuna gelir. Buğday bitkileri biçerdöver ile hasat olumuna geldiğinde bitkinin sapları, yaprakları ve başaklar sarı saman rengini alır, başaktaki ve tanedeki rutubet oranı %12,17'nin altına iner.
Buğday hasadının zamanını iyi belirlemek tane kayıplarını azaltma ve ürün kalitesi için çok önemlidir. Hasadın erken yapılması, tanelerin buruşuk ve solgun olmasına neden olmaktadır. Çünkü başakların ve tanelerin iyice kurumadan erken hasat edilmesi durumunda tam olgunlaşmamış tanelerde kalite düşmekte, başaktan ve başakçık kavuzundan taneler zor ayrılmakta, yüksek rutubet nedeniyle ürünü kurutmak gerekmektedir. Geç yapılan hasatta ise çeşidin özelliğine de bağlı olarak başakta tane dökülmeleri, yağışa ve rüzgara bağlı olarak bitkide yatmalar, bazı çeşitlerde başaktaki tanede çimlenmeler görülebilir. Buğday hasadındaki bir haftalık gecikme dekardan alınan tane veriminde %2-3 arasında azalmaya, süne zararlısı varsa tanede süne emgi oranının artmasına ve ürün kalitesinin düşmesine neden olmaktadır.
Hasatta buğday başaklarında rutubet oranı %11-12 arasında olmalıdır. Tanelerin daha yüksek rutubette olması hasattan sonra kurutmayı gerektirmektedir. Hasadın fazla geciktirilmesi de kuş zararı, başak kırılmaları, tanelerde renk değişimi, kararma ve önemli oranda tane dökülmesine neden olarak dekardan alınan verimi düşürmektedir. Buğday tarlasında bitkilerinin hasat dönemine geldiğini gösteren belirtiler:
  • · Buğday tarlasında başaklar altın sarısı rengini almalıdır.
  • · Başaklardaki taneler sert olmalı, tırnakla bastırılınca ezilmemeli, kuru olmalıdır.
  • · Bitkinin sapı, yaprakları, başağı ve taneleri tamamen kurumuş olmalıdır.
  • · Başağı koparıp elimize alıp ovaladığımızda taneler kolayca başakçık kavuzlarından ayrılmalıdır.
  • · Başaktaki kardeşler de hasat olumuna gelmelidir, hasat sırasında tüm tarladaki buğday bitkileri mütecanis olarak kurumalıdır.
4. HASATTA TANE KAYIPLARINI AZALTMAK İÇİN ALINABİLECEK ÖNLEMLER:
Biçer döver ile hasatta tane kayıplarını azaltmak için, ayarlı ön tabla ile uygun yükseklikten zamanında hasat yapılması çok önemlidir. Fazla yüksekten hasat yatık ve yarı yatık bitkilerin biçerdöverin ön tablasına alınmasını önleyerek tabla ve verim kaybına neden olmaktadır.
Hasat kayıplarının en az düzeye indirilmesi için kullanılan biçerdöverin öğleden evvel ve sonra farklı ayarlanması gereği unutulmamalıdır. Çünkü günlük sıcaklık artışına bağlı olarak tanelerdeki nem oranı da değişmektedir. Genelde sabahları saat 10"a kadar tanelerdeki nem yüksektir. Bu nedenle buğday hasadına sabah saat 10"dan sonra çiğ kalkınca girilmesi daha uygundur. Aksi halde sabah erken saatlerde hasat edilen ürünün nemi yüksek olacağından kurutmak gerekebilir. Biçerdöver ayarları ile ilgili olarak şu noktalar üzerinde durulmalıdır:

4.1. Biçerdöverin silindir hızı ayarı:
Biçerdöverle hasat yaparken tane dökülmesi dolabın çarpması sonucu ise devir sayısı azaltılır. Biçerdöverin silindir hızı mümkün olduğu kadar düşük, dakika da 250-350 devir arasında olması uygundur. Aşırı silindir hızı bir yandan tanelerin kırılmasına neden olurken, bir yandan da eleklerde tıkanmalar meydana gelir, başak ve tane olarak önemli hasat kayıplarına neden olabilir.

4.2. Batör-kontrabatör açıklık ayarı:
Biçerdöverden sap samanla birlikte dövülmemiş başaklar dışarı atılırsa bunu engellemek için batör-kontrabatör aralık ayarı iyi yapılmalı ve batör devri uygun olmalıdır. Gerekirse batör ve kontrabatördeki aşınmış parçalar değiştirilmelidir. Buğday sapı ve başaklar yeterince kuru iseler (%12 ve daha az nemli), açıklık ayarı biraz daha artırılabilir. Biçerdöverin arakasındaki hasat artıkların atıldığı namluya bırakılan saplardaki başaklarda bir miktar tane kalıyorsa bu açıklık azaltılabilir. Bu durumda silindir hızını artırmak yerine, açıklık ayarını düşürmek daha iyidir.

4.3. Vantilatör ayarı:
Aşırı hava, buğday tanelerin bir kısmının tekrar geri dönüşüm(anafor) yolu ile kırılmalarına veya dışarı atılmalarına neden olmaktadır. Tarlada 40-50 metrelik bir şerit hasat edildikten sonra, biçerdöverin arkasındaki döküntüler kontrol edilmeli ve taneler dışarı atılmayacak şekilde vantilatör yeniden ayarlanmalıdır.

4.4. Elek ayarı:
Eleğin aşırı yüklenmesini önlemek için biçerdöverin biçim esnasındaki hızı azaltılmalıdır. Buğday hasadının temiz yapılması, ürününün kalitesini ve satış fiyatını olumlu yönde etkileyen çok önemli bir faktördür. Bu nedenle depoya gelen ürünün temiz olması ve kavuz gibi sap saman parçaları taşımaması için biçerdöverin üst ve alt eleklerinin aralıklarının uygun olması gerekmektedir.

4.5. Sarsak ve bayrak kayıpları:
Sap ve saman ile tarlaya tane atılması, dökülmesi biçerdöverde sarsak kayıplarının olduğunu göstermektedir. Sarsakların hasat sırasında tıkanması, batör devrinin çok düşük olması, perdenin yırtılması, biçerdöver hızının fazlalığı ve kontrabatör aralığının fazlalığı sarsak kayıplarına neden olmaktadır. Bu gibi kayıplara neden olmamak için biçerdöver tarlada hasada başlamadan önce ayarları buğdayın gelişme durumuna göre ayarlanmalıdır. Biçerdöver tarlaya girdikten sonrada biçerdöverin peşinden gidilerek başak ve tane döküp dökmediği kontrol edilmelidir. Buğday hasadı esnasında tarlada biçerdöverin arkasında bir yerde işaretleyeceğimiz kenarları birer karışlık bir alanda bulacağımız her tane, dekar başına yaklaşık 1 kg"lık ürün kaybı demektir.
Tarla başlarında hasat edilmemiş buğday bitkilerine r0;bayrakr1; denilmektedir. Bu tip kayıplar, biçer döver dönüşlerinde ön tablanın zamanında indirilmemesi sonucu olmaktadır. Bu gibi ürün kayıplarını azaltmak için biçerdöver operatörlerinin eğitimli ve dikkatli olması gerekmektedir.

4.6. Yatmış buğday ve biçim yüksekliği:
Yatan buğday tarlalarında kesme kayıplarını azaltmak için biçerdöverin sap ayırıcısı iyi ayarlanmalı ve sap kaldırıcı parmaklar iyi kullanılmalıdır. Yatan buğday tarlasında başak ve tane kayıplarını azaltmak için hasatta çok dikkatli olunmalıdır.
Buğday hasadında çok yüksekten biçim yapmaktan kesinlikle kaçınmalıdır. Çok yüksekten hasat dekardan daha az sap balyası alınmasına ve anızlı toprak işlemenin zor olmasına neden olmaktadır. Tarlanın ve buğdayın gelişme durumuna göre yaklaşık 10-15 cm arasında yüksekten hasat yapılması uygundur.

5. SONUÇ:
Sonuç olarak, biçerdöverle hasatta tane kayıplarını en aza indirmek için biçim zamanı, biçerdöverin hızı, batör-kontrabatör açıklığı, biçim yüksekliği büyük önem taşımaktadır. Eski model ve ayar tutmayan biçerdöverlerle ve ehliyeti bulunmayan biçerdöver operatörleriyle yapılan hasatlarda büyük oranda tane kayıpları olmaktadır. Gelişmiş, modern kabinli, dijital olarak tane kayıplarını gösteren biçerdöverler tane kayıplarını minimum düzeye düşürmektedir. Geç kalınan hasatlarda tane kaybı fazla olmakta ve sonbaharda bu gibi tarlalarda haramzade veya kendi gelen bitkilerin çokluğu bunu göstermektedir. Emniyetli depolama için buğday ürününün rutubeti kesinlikle %12r17;nin altında olmalıdır. Sevgili buğday üreticilerimiz, biçerdöver biçerken arkadaki sap samanın atıldığı namlunun altında ve içinde %3r17;den fazla tane dökümü varsa ve operatörü uyardığınız halde gerekli tedbirleri almıyorsa hemen en yakın Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine haber vermeniz sizin ve ülkemizin menfaatine olacaktır.


Son düzenleyen Safi; 1 Şubat 2018 21:03
H€L€N - avatarı
H€L€N
Ziyaretçi
18 Kasım 2007       Mesaj #3
H€L€N - avatarı
Ziyaretçi
1. TANIMI VE ÖNEMİ
Ad:  bugday4.jpg
Gösterim: 831
Boyut:  39.2 KB

Buğday, tek yıllık bir bitki olup, her türlü iklim ve toprak koşullarında yetişebilecek çok sayıda çok sayıda çeşitlere sahip olması nedeniyle, dünyanın hemen her tarafında yetiştirilmektedir. Buğday gerek dünyada; gerekse ülkemizde en fazla üretilen tarım ürünüdür.

2. İKLİM VE TOPRAK İSTEĞİ
2.1 İklim İsteği

Buğday genellikle ılık ve serin iklim şartlarında yetişir. Buğday, gelişmenin ilk devrelerinde (çimlenme, kardeşlenme) yüksek sıcaklıktan hoşlanmaz. Sıcaklık 5r11;10 ºC; nisbi nem %60'ın üstünde olursa bitki normal gelişmesine devam eder. Vegatatif gelişenin ileri devresinde (sapa kalkma) fazla sıcaklık istemez.10r11;15 ºC'lık sıcaklık, %66 nisbi nem ve az ışık, iyi bir gelişme için uygundur. Buğday yıllık yağışı 350r11;1150 mm olan iklim bölgelerinde yetişebilmektedir. Kaliteli ve bol ürün yıllık yağışı 500r11;600 mm olan yerlerde veya toprakta bu nemi sağlayacak sulamalarda alınabilmektedir.

2.2 Toprak İsteği
Buğday derin, killi, tınlı-killi olan ve yeterli organik maddesi olan fosfor ve kireci bulunan, kumlu tınlı topraklar en iyi buğday topraklarıdır. Toprakta organik madde arttıkça, buğdayın verimi de artar. Besin maddesi yönünden fakir topraklarda kaplıca çeşitleri, orta şartlarda ekmeklik çeşitleri, en iyi şartlarda da makarnalık çeşitleri ekmek daha uygundur.

3.YETİŞTİRME TEKNİĞİ
3.1 Ekim Nöbeti
Bölgemizde kuru ve sulu koşullarda buğday çeşitli kültür bitkileri ile münavebeye girmektedir.
Kuru koşullarda
  • Buğday-Nadas-Buğday
  • Buğday-Mercimek-Buğday
  • Buğday-Mercimek-Arpa
Sulu koşullarda
  • Buğday-İkinci ürün-Pamuk
  • Buğday-İkinci ürün-Sebze
  • Buğday-İkinci ürün-Yem bitkileri
  • Buğday-İkinci ürün-Pamuk-Arpa-İkinci ürün
  • Buğday-İkinci ürün-Mercimek-İkinci ürün (İkinci ürün: Yerfıstığı, Mısır, Susam, Ayçiçeği vs.)
3.2 Çeşit
Buğday türleri genellikle kaplıca gurubu, makarnalık buğdaylar gurubu, ekmeklik buğdaylar gurubu olmak üzere 3 guruba ayrılır. Kaplıca gurubu altında yetiştirilen buğdaylar daha çok hayvan yemi, kısmen de bulgur olarak kullanılır. Araştırma sonuçlarına göre ekimi önerilen çeşitler:
Sulu koşullarda ekmeklik çeşitlerden Marmarar11;86, Shom-IV, Kop, Seri 82, Shom II ve Orso; makarnalık çeşitlerden Shom I, Gedizr11;75, Korifla, Fırat 93, Omrabia, Dicler11;74, Balcalır11;85 ve Diyarbakırr11;81 önerilmektedir.
Kuru koşullarda ekmeklik çeşitlerden Marmarar11;86, Shom-IV, Gönen, Çukurovar11;86, Kop; makarnalık çeşitlerden Diyarbakırr11;81, Gedizr11;75, Dicler11;74, Shom-I, Korifla, Balcalır11;85 önerilmektedir.

3.3 Toprak Hazırlığı
3.3.1 Kuru koşullarda

Bölgemizde kuru koşullarda buğday-nadas veya buğday-mercimek ekim nöbeti uygulanmaktadır. Bu nedenle buğday-nadas sisteminde, buğday hasadını müteakip hiçbir toprak işlemesi yapılmadan, ekim sahası kışı geçirdikten sonra, erken ilkbaharda mart ayının ikinci yarısından itibaren toprak uygun tava geldiğinde pullukla sürüm yapılır. Daha sonra sonbaharda diskharrow + tırmık ve tapan çekilerek tohum yatağı hazırlanır. Buğday-Mercimek hasatından sonra toprak gölge tavında iken derim sürüm yapılır. Daha sonra sonbaharda diskharrow + tırmık ve tapan çekilerek tohum yatağı hazırlanmış olur.

3.3.2 Sulu Koşullarda
Sulanan sahalarda buğday genellikle çapa bitkileri ile münavebeye girmektedir. Bu nedenle sonbaharda ön bitki hasatından sonra, bitki kalıntıları temizlenmeli veya uygun alet ekipmanla parçalanmalı, bundan sonra döner kulaklı pullukla derin sürüm yapılıp, toprağa karıştırılmalıdır.
Daha sonra diskharrow ve tırmık çekilerek keseklerin toprağa karıştırılmalıdır. Daha sonra diskharrow ve tırmık çekilerek keseklerin kırılması sağlanır. Kesekler kırıldıktan sonra flot çekilerek, tohum yatağı hazırlanır.

3.4 Ekim
Buğday ekimi bölgemizde genellikle 15 Ekimr11;15 Kasım tarihleri arasında yapılmaktadır. Ekimde geç kalınmamalıdır. Aksi halde kışlık buğdaydan da, yazlık buğday gibi düşük verim elde edilmektedir.
Onun için günlük ortalama ısının 5r11;8 ºC etrafında seyrettiği devrede buğday ekimi yapılmalıdır. Kışlık buğdayların 5r11;8 cm derinlikte ekilmesi verimin artmasında önemli etkendir. Ekime hazır vaziyetine getirilen tohum yatağına kuru koşullarda 15r11;17 kg/da, sulu koşullarda ise 13r11;15 kg/da üzerinden mibzerle ekim yapılmalıdır. Ekimden önce tohum mutlaka civalı ilaçlarla ilaçlanmalıdır.

3.5 Gübreleme
Buğdayda dengeli bir gübreleme yapmak için gübre mutlaka toprak tahlilleri neticesine göre atılmalıdır. Araştırmalar sonucunda; Ege Bölgesinde buğdaya kuru koşullarda 6r11;8 kg/da N, 9 kg/da P2O5, sulu koşullarda ise 16 kg/da N, 13 kg/da P2O5 karşılığı azotlu ve fosforlu gübre verilmesi önerilmiştir. Azotlu gübrenin ilk yarısı ve fosforlu gübrenin tamamı ekimde, azotun ikinci yarısı ise kardeşlenme başlangıcında uygulanmalıdır. Azotlu gübre toprak yüzeyine, fosforlu gübre mibzerle banda verilmelidir.

3.6 Sulama
Buğday bitkisinin suya ihtiyaç duyduğu veya en fazla su tükettiği dönemleri sapa kalkma, başaklanma ve süt olum dönemleridir. Sapa kalkma Mart sonu, başaklanma Nisan başı ve süt olumu ise Mayıs başına rastlamaktadır. Buğday öncelikle başaklanma başlangıcı ve süt olumunda olmak üzere iki kez sulanmalıdır. Ancak suyun pahalı ve kıt olduğu yer ve durumlarda, bir defa sulamaya olanak verile biliniyorsa sulama başaklanma başlangıcında yapılmalıdır. Suyun bol olduğu ve kurak geçen mevsimlerde ise sapa kalkma, başaklanma ve süt olumunda olmak üzere 3 defa sulanmalıdır. Eğer buğday ekim mevsiminde çıkış için toprakta yeterli nem yoksa ve mevsim itibariyle kurak geçiyorsa ekimde de sulama yapılmalıdır. Sulamalar toprağın 90 cm derinliği doyuracak şekilde yapılmalıdır. Sulamalara ne zaman su verileceği ise nem kontrol çubukları ile kontrol edilebilir. Basit bir 08r11;10 luk demir "T" çubuk toprağa bastırılınca 30r11;40 cm girebiliyorsa sulama yeterlidir. Bu kontrol suyun bulunduğu yerde yapılmalıdır.

3.7 Hastalıkları, Zararları ve Mücadelesi
3.7.1. Buğday Hastalıkları ve Mücadelesi

Bölgemizde en çok rastlanan buğday hastalıkları; Sürme (kör), pas hastalıkları (sarı pas, kahverengi pas, kara pas), rastık, kök ve boğaz çürüklüğü'dür.

Sürme (kör): Hastalıklı bitkiler sağlamlardan daha kısa boyludur. Daneler yuvarlağa yakın bir şekil alır. Ezilince siyah bir toz kitlesi ile dolu oldukları görülür. Dayanıklı çeşit kullanarak, yazlık ekim yapılarak ve ekim öncesinde tohumlar ilaçlanarak mücadele yapılmaktadır.


Sarı Pas (kınacık): Yapraklar üzerinde sarı, dar, uzunca, birbirine paralel noktalı çizgiler halinde sap ve başakta meydana gelirlerse de genellikle yaprak ve kavuzlarda görülür.

Kahverengi Pas: Sarı pastan sonra görülür. Püstülleri kara pasınkinden koyu, kara pasınkinden daha açıktır. Püstüller dairevi yığınlar meydana getirir.
Kara Pas: En geç görülen pas türüdür. Püstüller rasgele dağılmışlardır. Püstüllerin üzerindeki epidermisin yırtılması ile bariz olarak tanınır.
Pas Hastalıklarının Mücadelesi:
Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanmak
Yabancı ot mücadelesi yapmak
İlaçlı mücadele

Rastık: Hastalıklı buğday, başak çıkarır çıkarmaz görülür. Hastalığa yakalanmış bitkiler sağlamlardan daha kısa ve zayıf olup, genellikle kardeşlenmezler ve erken olgunlaşırlar.

Buğdayın başakları çiçek zamanı siyah bir toz kitlesi hastalık etmeni fungusun sporlarıdır. Bu sporlar rüzgârın etkisiyle etrafa dağılır ve daha sonra geride sadece başak ekseni kalır.
Mücadelesi:
Hastalıksız tohum ekilmeli
Hastalığa dayanıklı çeşitler kullanmak
Tohum ilaçlaması yapmak

Buğdayda kök ve boğaz çürüklüğü: Daha ziyade buğdaygillere arız olur. Kuru ziraat yapılan bölgelerde kışlık buğdaygillerde daha çok görülür. Alkali topraklarda hastalık daha etkendir. En belirgin başaklanma dönemindedir. Bitki vaktinden erken sararır ve beyazlaşır. Başak dane tutmaz veya daneler cılız kalır. Bazen başak vermeyebilir. Sap, yaprak ve başakta hızlı bir beyazlaşma görülür.

Mücadelesi:
Hastalıksız tohum ekilmeli
Yeterli miktarda azotlu gübre atmak
Sürüm ve yaz nadası hastalığı azaltır
Tohum ilaçlaması

3.7.2 Buğday Zararlıları ve Mücadelesi
Süne: Toprak renginde, bazen siyah geniş vücutlu, 11r11;12 mm uzunlukta 7r11;8 mm genişlikte emici bir böcektir. Yaprakları ve daneyi emer.

Mücadelesi: Süne mücadelesi prensip itibariyle 1r11;3 yaşlı genç nimf döneminde ilaçlama suretiyle yapılmalıdır.

Kımıl: Süneye benzer, ancak vücudu süneye göre dar ve baş iridir. Vücudun üstü esmer, sarı ve hafif açık beneklerle bezenmiştir. 4 halkalı bir hortumu vardır. Buğdayın yapraklarını ve daneyi emer.

Mücadelesi: Kışlamış erginlerde, nimf ve yeni nesil erginlerde olmak üzere iki dönemde ilaçlama mücadelesi yapılmaktadır.

Ekin Balmumu: Ergini, esmer, kırmızı renkte, kanatları açık kahverengi baş ve thorax esmer veya siyah elytraları kırmızı ortalama 10r11;15 mm uzunluğunda bir böcektir. Larvaları buğdayın köklerini yiyerek, erginleri ise hububatın süt olum döneminde başaklarda kapçık, kavuz ve daneleri kemirerek zararları olmaktadırlar.

Mücadelesi: Ergin çıkışı başladıktan bir hafta sonra m2 de ortalama 14r11;15 ergin bulunan tarlalarda başlanmalı ve zarar sona erinceye kadar devam edilmelidir. İlaçlı mücadele günün serin saatinde erginler uçuşa başlamadan önce yapılmalıdır.

Ekin Güvesi: Ergin küçük bir kelebektir. Zarara sebep olan larvalar koyu sarı renkli olup, boyları 10 mm kadardır. Larvaları yaprağın içine girerek alt ve üst epidermis arasındaki parankim dokusunu yiyerek tahribat yaparak, bitkinin özümleme yapmasına mani olur.
Zarar gören bu kısım dondan zarar görmüş gibi sararır, sonra kurur.
Mücadelesi: Larvalar 6 mm ulaştığı zaman ilaçlı mücadelesi yapılmalıdır.

Ekin Kurdu (Zabrus Sp): Pup olmaya yakın devrede larvaları 30r11;35 mm boyunda olup, beyazımsı renktedir. Başa yakın üst seğmentleri koyu kestane, göğüs kısmı ve ayakları esmer renklidir. Ayaklar kazıcı yapıdadır. Uç kısımlarında tırnaklar yer alır. Erginlerde baş büyük olup, antenleri içindedir. Renkleri kırmızımsı esmerdir.
Zararlının boyu 14r11;16 mm'dir. Zabrus larvaları hububat yapraklarının uçlarını yuvalarına çekerek, bilahare toprak yüzünde yumak şeklinde bir bakiye teşkil eden yaprak sinirleri kalıncaya kadar yemelerine devam ederler. Bir kökten çıkan yaprakları bitirdikten sonra diğerlerine geçerler.
Mücadelesi:
Kültürel tedbirler (münavebe),
Mihaniki mücadele (Larvaların ilk göründüğü devrede toprağın bastırılması),
Kimyasal mücadele (Tohum ve satıh ilaçlaması) şeklinde olmalıdır.

Yabancı Otlar: Buğdayda yabancı ot mücadelesi önemlidir. Yabancı ot mücadelesi yapılmayan alanlarda veriminde % 30'a varan azalmalar tespit edilmiştir.
Buğday ekili sahalarda görülen önemli yabancı otlar: Yabani hardal, sarı ot, yabani tere, köygöçüren, yabani fiğler, pelemir, ballıbaba, yabani gonca, tilkikuyruğu, sütleğen, peygamber çiçeği, yabani yulaf vb.
Mücadelesi: Yabancı otlar 3r11;5 yapraklı oldukları devrede ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Buğdayda ise kardeşlenme ile sapa kalkma devreleri arası en uygun ilaçlama zamanıdır. Münavebe ise yabancı ot kontrolü için en önemli kültürel tedbiridir.

3.8 Hasat, Harman ve Depolanması
Buğday, biçerdöver, tırpan ve orakla hasat edilebilir. Hasat zamanının seçiminde dane dökme, hasat edilecek üründe su oranı ve makinelerin çalışabilme durumu göz önüne alınmalıdır. Hasat orak ve tırpanla yapılacaksa sarı olum devresi uygundur. Biçerdöverle yapıldığında biraz daha geç olarak yapılamalıdır. Biçerdöverle yapılan hasatta dane su oranı %13r11;15 arasında olmalıdır. Hasat erken yapıldığında saplar henüz nemli olduğundan makinenin çalışması ve danelerin kavuzlardan ayrılması güçleşir. Süt olumunda hasat edilen danelerde 1000 dane ağırlığı düşer ve danelerde çalıklaşma görülür. Geç hasatta ise, özellikle dane dökülmesi fazla olur ve dolayısıyla ürün miktarı düşer. Makarnalık buğdaylar geciktirildiğinde dane parlaklığını kaybeder. Tırpan veya orakla biçilen buğdaylarda harman, harman makinesi (batöz) veya dövenle yapılır.
Buğday tohumunu yabancı ot tohumlarından, taş veya topraktan arındırmak için selektörden geçirilmelidir. Bu işlem esnasında tohumluk olarak ayrılanlarında ilaçlanması sağlanmış olmaktadır.
Buğdayın depolanması (saklanması): Ambar olarak kullanılacak bina rutubet almayan kuru, havadar ve aydınlık bir yer olmalıdır. Bir ton ürün için en az 1.5 m2 alan hesap edilmelidir. Saklama yerine getirilen buğdayın su oranının %12-14'ün altında bulunması gerekir. Depo için en iyi ısı derecesi +4 ºC dir. Ambara koyulacak buğdayın içerisinde yabancı tohum bulunmaması gerekir, çünkü bunların vereceği yaşlık hububatın kızışmasına neden olur.

4. VERİM VE MALİYET
4.1 Verim

Ege Bölgesinde kuru koşullarda buğday verimini etkileyen en önemli faktör, yıllık yağışlar ve bunların buğdayın yetişme süresi içerisindeki dağılışıdır. Özellikle Mart ve Nisan aylarındaki yağışlar o yılki buğday verimini müspet veya menfi yönde etkilemektedir. Verim üzerinde etkili olan diğer faktörler ise çeşit, gübreleme, bakım, kültürel işlemler vs. dir. Sulu koşullarda ise sulama zamanı, adedi ve verilecek su miktarı da verim üzerine etkilidir.

BUĞDAYDA KALİTE
BUĞDAYDA KALİTE ÖZELLİKLERİ:

Hububat (tahıl) adı verilen taneleri unlu bitkiler botanikte buğdaygiller (Gremineae) familyasına girer. Dünyada en fazla üretilen ve tüketilen hububat çeşidi buğdaydır. Uluslararası buğday konseyi tarafından yapılan son tahminlere göre 1998 ürünü dünya buğday üretimi 590 milyon ton civarında gerçekleştirilmiştir. Türkiye, dünya ülkeleri arasında ekim alanı bakımından 7. üretim miktarı bakımından ise 8. sırada yer almakta ve dünya buğday üretimindeki payı % 3,6 dolayındadır. Ülkemiz açısından dikkate alındığında gerek ekili arazi, üretim miktarı, ekonomik değer; gerekse toplumumuzun beslenmesinde başta gelen ekmek, bisküvi, makarna, bulgur ve tarhana gibi çeşitli ürünlerin ana hammaddesi olan buğday Rize dışında tüm illerimizde üretilmektedir. Ekim alanı yanında iklim ve toprak koşulları, uygulanan tarım tekniği ile iyi cins ve nitelikte tohumluk kullanmaya bağlı olarak verim yıldan yıla değişmektedir. Hububattan işlenmiş madde yapım yöntemlerini HUBUBAT TEKNOLOJİSİ gösterir.
Tarımsal hammaddeler içinde besin maddesi olarak en önemlisi buğdaydır günümüzde dünya nüfusu günlük enerji gereksiniminin % 60 'dan fazlasını hububattan özellikle buğday ve pirinçten sağlamaktadır. Hububat içinde buğdayın başta gelme nedenleri şöyle sıralanabilir.
1- Buğday çeşitli iklim ve toprak koşullarına uyabildiği için dünya yüzünde üzerinde geniş bir alanda üretilmektedir.
2- Verimi yüksek ve tarımı kolaydır.
3- Depolamaya uygun (su oranı ortalama %12) ve besin değeri yüksektir.
4- Buğday öğütüldüğünde tane ağırlığının 3/4 oranında un elde olunur. Yan ürünler hayvan yemi olarak kullanılır.
5- Buğday unu su ile yoğrulduğu zaman undaki protein parçacıkları yaş öz glüten dediğimiz bir madde oluşturur. Glüten hamurun kabarmasını ve kaliteli ekmek yapımını sağlar. Buğdaydan başka hiçbir hububat çeşidindeki protein öz oluşturmaz.

BUĞDAY KALİTESİNİN BELİRLENMESİNDE KULLANILAN ÖLÇÜLER
Botanik Ölçüler:
  • Tr. Aestivum
  • Tr. Compactum
  • Tr. Durum
Buğday tanesinin oluşumu ve içine besin depolanması üç aşamada olur.
  • Süt olum (Protein birikimi)
  • Sarı olum (Nişasta birikimi)
  • Fizyolojik olum (Tam olum)
Tarımsal Ölçüler:
  • Sürme
  • Pas hastalıkları
  • Rastık
  • Fiziksel Ölçüler:
  • HI Ağırlığı
  • 1000 Tane Ağırlığı
  • Tanenin şekli ve büyüklüğü
  • Tane sertliği
  • Renk
  • Yabancı maddeler
  • Öğütme yeteneği
  • Yoğunluk
  • Kimyasal Ölçüler:
  • Su miktarı
  • Kül miktarı
  • Protein miktarı
  • Serbest asitlik
  • Ham elyaf
Teknolojik Ölçüler:
  • Yaş öz (Glüten) miktarı
  • Glüten indeks değeri
  • Sedimantasyon değeri
  • Düşme sayısı değeri
  • Un test cihazı
  • Hamur test cihazı

Son düzenleyen Safi; 1 Şubat 2018 21:11
Sedef 21 - avatarı
Sedef 21
Ziyaretçi
19 Ocak 2008       Mesaj #4
Sedef 21 - avatarı
Ziyaretçi
1. BOTANİK ÖLÇÜLER
Dünyada yetişen 14 buğday türünden yalnızca 3 türün ekonomik değeri vardır. Bu türler:
  • 42 Kromozomlu tr. aestivum (Ekmeklik)
  • 42 Kromozomlu tr. compactum (Topbaş)
  • 28 Kromozomlu tr. durum (Makarnalık) dır.
Tr. Aestivum: En önemli özelliği bu türe ait buğday unlarının ekmeklik yapımında diğer türlerden daha uygun olmasıdır. Tane sertliği ve protein miktarı tür içinde geniş bir şekilde değişmektedir. İklim ve toprak şartları ekmeklik buğdaylarının kalitesi üzerine önemli etki yapmaktadır. Yazlık veya kışlık ekilir, taneler kırmızı veya beyazdır.

Tr. compactum: Memleketimizde orta Anadolu ve geçit bölgelerinde ekilmektedir. Kuraklığa dayanıklıdır. Taneleri beyaz tane yapısı yumuşak ve protein miktarı düşüktür. Bisküvi yapımına müsait olup öz kaliteleri zayıftır.

Tr. durum: Genel olarak yazlık ekilir, kışlık ekilişleri yalnız Akdeniz ülkelerinde ve Türkiyede görülmektedir. Dünya ülkelerinde belirli yerlerde yetişir ve isteği çoktur, kırmızı taneli çeşitleri memleketimizde Güneydoğu Anadolu bölgesinde yetiştirilmekte ve bulgura işlenmektedir

Her tür içinde yüzlerce çeşit bilinmekte ve ıslahçılar tarafından geliştirilerek üretime verilmektedir. Buğday ıslahında önceleri verimlilik, hastalık ve böcek etkilerine dayanıklılık üzerinde durulurken son yıllarda özellikle buğday kalitesini düzeltme amaç edinilmiştir. Tanenin kalitesinde çeşitten ileri gelen farklar, ekmeklik buğdaylarda çok büyük durum buğdayında ise daha azdır.
Buğday tanesinin oluşumu ve içine besin maddelerinin depolanması üç aşamada gerçekleşir.

Süt olum (Protein birikimi): Besi doku ( Endosperm)'da ilk biriken maddeler proteinlerdir. 3 r11; 5 günlük genç endosperm hücrelerinde nişasta hemen hemen hiç yoktur. Danede depolanan proteinin yaklaşık yarısı, döllenmeden önce sap ve yapraklarda birikmiş proteinlerden geri kalan, döllenmeden sonra sap ve yapraklarda oluşarak daneye taşınan proteinlerden ibarettir. Bu proteinler endosperm hücreleri içinde petek yapı dokusunda bir ağ doku meydana getirirler. Dane en büyük hacmini alır. Döllenmeden sonra 20 r11; 25 gün süren bu dönem sonunda danede su oranı %60 dolayında olup dane içi boza kıvamındadır.

Sarı olum ( Nişasta Birikimi): Danedeki su oranı %60'ın altına düştükten sonra protein birikmesi durur, nişasta birikimi hızla artmaya başlar. Nişasta tanecikleri süt olum devresinde endospermde oluşmuş bulunan protein ağlarının içini doldurur. Danede hacim küçülmesi olur ve endosperm balmumu kıvamını alır. 10 r11; 25 gün süren bu dönem sonunda su oranı %40'a düşer ve besin maddeleri birikimi durur.

Fizyolojik olum (Tam olum): Tanede besin maddeleri birikimi durduktan sonra, birikmiş maddelerin olgunlaşması sürer kurak ve sıcak bölgede 2 r11; 3 gün nemli ve kıyı bölgelerde ise 5 r11; 10 gün süren bu fizyolojik olum dönemi sonunda dane tohum özelliğini kazanır, su oranı %18.5 - 33'e düşer. Bu dönemden sonra dane sadece su kaybeder. Su oranı %14.5 r11; 13.5'un altına düşünce dane olgun hale gelmiştir. Kurak bölgelerde danedeki nem oranı %7' ye kadar düşebilir.

2. TARIMSAL ÖLÇÜLER
Tarımsal ölçüler yetiştirici için çok önemlidir. Yetiştiği iklim ve toprak koşullarına uyma durumu, verimin yüksekliği, hastalık ve zararlılara dayanma gücü başlıca nitelikleridir. Buğdayda rastlanan bitkisel hastalıkları şöyle sıralayabiliriz.

1. Sürme: Mantari bir hastalıktır ülkemiz buğdayları genellikle bu hastalığa karşı hassastır. İlaçlanmadan kullanılan tohumlar arasındaki hastalıklı tanelerin parçalanması ile sporları diğer tanelere bulaşır. Tohumla beraber çimlenen sporlar, bitki ile beraber büyür ve tanenin içi besin maddeleri yerine sporlarla dolar. Genellikle ekmeklik buğdaylar üzerinde büyük zararlar yapar. Değirmende eleme sırasında kolaylıkla ayrılırlar.

2. Pas Hastalıkları: Sarı, kara ve kahverengi pas adı ile anılan üç çeşidi vardır. Sarı pas yapraklara, kara pas sap ve yapraklara, kahverengi pas ise sap kısmına ve yaprak ayasına etkilidir. Bitkinin gelişmesini önleyerek % 30 r11; 40 oranında verimin düşmesine neden olurlar.

3.Rastık: Mantari bir hastalıktır. Bitki ile beraber büyüyen sporları tane yerine içerisi rastık sporları ile dolu başak oluşturur. Verimi oldukça düşürür. Değirmende temizlenme sırasında kolaylıkla ayrılır.

3. FİZİKSEL ÖLÇÜLER
Genellikle değirmencilik yönünden daha önemli olup, buğdayın fiziksel özellikleri ve bunlara bağlı olarak değişen un verimi hakkında bilgi sahibi olmak amacıyla yapılan deneylerdir.

1. HI Ağırlığı: En basit ve yaygın ölçüdür. 100 lt buğdayın kg cinsinden ağırlığıdır. HI ağırlığına tanenin dolgunluğu, yoğunluğu, şekli, büyüklüğü ve homojenliği etki yapar. Türkiyer17;de ortalama HI ağırlığı 78 Kg' dır.

2. 1000 Tane Ağırlığı: Buğdayın bin tanesinin gram cinsinden ağırlığı olup kuru madde olarak belirtilir. Bu ağırlığı yoğunluk ve büyüklük etkiler. Büyük ve yoğun tanelerin endospermlerinin, endosperm olmayan kısımlarına oranı, küçük tanelere göre daha yüksektir. Bin tane ağırlığı çeşide, iklime ve toprak koşullarına göre değişir. Tane olgunlaşması sırasında hava gidişi, tanedeki nişasta birikimini önleyeceğinden, cılız kalan tanelerin ağırlığı azalır. Buğday tanesinin un verimini tahmin etmede daha sağlıklı bir ölçüdür. Türkiye buğdaylarında yumuşak olanlarda 24 r11; 51 gr, sert buğdaylarda 26 r11; 58 gr arasında değiştiği belirlenmiştir. Buğdaylarda tane ağırlığına bağlı olarak endosperm ağırlığının artış gösterdiği kabul edilmektedir. Aşağıdaki tabloda 1000 tane ağırlıkları ile endosperm ağırlığı ve oranları gösterilmiştir.

1000 Tane ağırlığı (gr) - Endosperm Ağırlığı (gr) - Endosperm oranı %
12,7 7,95 62,6
17,2 11,44 66,6
22,5 15,65 69,8
25,0 17,82 71,2
27,7 21,27 76,9
30,4 24,60 81,1

3. Tane Sertliği: Tanenin sert veya yumuşak olması, çeşide ait bir özellik ise de iklim şartlarının etkisi ile büyük değişmeler gösterir. Genellikle sert tanelerin glüten miktarı fazla, kalitesi iyidir. Sertlik ve yumuşaklık öğütme tekniği açısından da önemlidir. Sert buğdayların endospermi daha zor parçalandığı için bunlara tavlama sırasında daha fazla su verilir. Öğütme yapılırken sert buğdaylar için daha fazla enerji gerekmektedir. Buğday kesiti cam gibi parlak görünürse sert (züccai), unlu beyaz görünürse yumuşak buğday olarak tanımlanır. Kesit aleti ile 50 adet temiz buğday kesilerek taneler sert- yumuşak- dönmeli olarak sayılır ve % ile belirlenir. Bu değerler buğdayın tavlanması sırasında verilecek su miktarını etkiler.

4. Renk: Tanede renk çeşide ve ekim mevsimine göre değişir Buğdayın bileşim ve değerini göstermede renk de bir ölçüdür. Tanede renkle protein miktarı arasında bir ilişki vardır. Genellikle tanenin koyu renkli ve sert olması protein miktarının yüksek olduğunu gösterir, sert ve koyu renkli olanlar yumuşak ve açık renkli olanlardan üstün kabul edilir. Buğday tanesi beyaz, sarı, sarımsı ve kırmızımsı renklerdedir.

5. Yabancı madde: Buğdaylarda yabancı madde miktarı ve niteliği kaliteyi etkiler ve buğdayın değirmencilik değeri için önemlidir. Buğdayda bulunan bütün organik ve anorganik maddeleri içerir. Değersiz taneler ve diğer yabancı maddeler olarak da ayırımı yapılabilir. Değirmencilik açısından analiz olarak ifade edilir. Ekonomik bakımdan da önemlidir.

6. Öğütme yeteneği: Buğday kalitesini saptamada kullanılan fiziksel ölçülerin yapılışı basit ve bir dereceye kadar buğdayın öğütme ve unun ekmeklik yeteneğini belirlemede yardımcıdır. Buğdayların öğütme yeteneği özel laboratuar değirmenlerinde doğrudan belirlenebilmektedir. 3 kırma valsi ile 9xx-10xx-11xx elekleri kullanılarak 6 pasaj halinde (B1-B2-B3 unları ile C1-C2-C3 unları) un ve kaba kepek ile ince kepek elde edilmektedir. Burada değerlendirilen en önemli veri un miktarıdır. Buğdaylarda un verimi yazlık kışlık veya sert yumuşak olma durumuna göre değişmektedir. Un verim %60'tan fazla ise iyi, %50r11;60 arası orta, %50 den az ise düşük kabul edilir. Öğütme yeteneğini değerlendirmede; unun kül miktarı, rengi ve eleklerde yapışmadan, topaklaşmadan kolayca elenmesi de önemli etkenlerdir.

7. Buğdayın un verimine etki yapan faktörler:
  • Yabancı madde miktarı arttıkça un verimi azalır.
  • Kabuk, embriyo miktarı fazla olan buğdaydan daha az un alınır
  • Yuvarlak taneli buğdaylar uzun tanelilerden daha fazla un verir.
  • Buğday tanesi büyüdükçe, hacmi yüzeyinden daha fazla büyüyeceğinden un verimi artar.
  • Kabuğun endosperme yapışma derecesi arttıkça un verimi azalır.
  • Sert buğdaylarda un verimi yumuşak buğdaylardan daha düşüktür.
8. Yoğunluk: Buğdayın bileşiminde bulunan maddelerin yoğunluğu farklı ve sudan ağırdır. Nişastanın 1.53, şekerin 1.60, selülozun 1.53, glütenin 1.125 ve mineral maddelerin 2.3'dir. Yağın 0.91r11;0.96, havanın ise 0.001293'dür. Buğday tanesinin yoğunluğu 1.32r11;1.414 arasında değişir. Koyu renkli ve sert buğdaylarda yoğunluk, yumuşak buğdaylardan daha fazladır.

4. KİMYASAL ÖLÇÜLER:
Buğday ve unun belirli bir amaca göre kullanılabilmesi kimyasal bileşimi ile yakından ilişkilidir. Un ve irmikte yasal olarak bulunması gerekli niteliklerin sağlanması açısından bilinmesi gereken ve buğday veya un paçalı yapılırken dikkate alınması zorunlu olan özelliklerin belirlenmesinde kullanılır.

a-) Su miktarı: Buğday ticareti ve depolanabilme açısından çok önemlidir. Buğday tanesinde bulunan su miktarı; buğdayın yetiştiği yerdeki iklim koşullarına, depolanma sırasında uygulanan yöntem ile nem miktarına bağlıdır. Hasat mevsiminde yağış veya olgunluk süresinin kısalığı, depolama yerinin nisbi neminin ve sıcaklığının yükseldiği durumlarda tanedeki su miktarı artar.
Türkiye buğdaylarında su miktarı %8r11;14 arasında değişir, ortalama %9-11'dir. Özellikle Avrupa buğdaylarında su miktarı %14'den fazla olduğundan (Hollanda, Almanya, İngiltere)depolamadan önce kurutulurlar. Çünkü buğdaylarda su oranı için üst sınır %14.6'dır. Buğdaylarda su miktarı çok düşük olması da istenmez. Çok kuru buğdaylar gevrek olur, taşımada kolaylıkla kırılır, kırık tanede yabancı maddeden sayılır. Ayrıca öğütme tekniği bakımından daha önemlidir. Tavlama sırasında su emme niteliği zorlaşır, süresi artar. Buğdaydaki su miktarı değişik yöntemlerle belirlenir.
1-) Buğday tanesinin elektrik geçirgenliğine dayanan metotla çalışan otomatik aletler.
2-) Tane kırılarak Ultra X aletinde 15 dakikada
3-) Klasik kurutma dolabı yöntemi ile buğday kırmasında 2r11;4 saatte.
4-) Son yıllarda NIR spektroskokopi yöntemi de kullanılıyor.

b-) Kül "Madensel maddeler" miktarı:
Kül; bitkisel bir maddenin yakılması sonucu, anorganik madde oksitlerinin oluşturduğu bir kalıntıdır. Toprakta değişik miktarlarda bulunana çeşitli madensel maddeler, bitkiler için gerekli olup, modern üretim yöntemlerinde gübreleme şeklinde uygun zaman ve miktarlarda kullanılırlar. Bunlar içinde K,Ca, Mg, Fe, P ve S önemlidir.
Buğdaylarda bulunan madensel maddeler dıştan içe doğru azalır. Endosperm de %0,3 kepekte %6r11;8 kadardır: Külün bileşimi yetiştiği topraktaki mineral madde miktarına, bitki tarafından alınabilme olanağı ile gübreleme durumuna bağlıdır. Ortalama %1,3- 2,5 arasında ve memleketimiz buğdaylarında %1,34 r11; 2,1 olarak değişmektedir. Buğdaylarda kül miktarı, un randımanı ile yakından ilgilidir. Genel olarak çeşitli buğdaylardan elde olunan aynı randımanlı unlarda kül miktarı çok küçük farklar gösterir. Bu özellikten yararlanılarak unların kül miktarı belirlenir ve bu değerlere göre randımanları özel kül cetvelinde (mosh)saptanır. Buğdayın kabuk tabakalarının öğütme işlemi aşamalarında Un'a en az karışacak şekilde; temizleme-tavlama-vals-ayarı-elek-numarası seçilerek undaki miktarı ayarlanmaya çalışır. Buğday külünde bulunan madensel maddeler belirlenmiştir.

Buğday külünde bulunan maddeler (g/100g)
Toplam kül 1,860
kükürt 0,914
Kalsiyum 0,048
potasyum 0,571
Magnezyum 0,173
Sodyum 0,009
fosfor 0,428
klor 0,055
Silisyum 0,006

c-) Protein miktarı:
Buğdaylarda protein miktarı tür, çeşit, çevre koşulları (iklim, toprak, hastalık ve zararlılar) ve üretim koşullarına (gübreleme, sulama, makineli tarım) bağlı olarak %6r11;22 arasında değişmektedir. Genel olarak sert buğdayları da kurak yerlerde, azotu bol topraklarda yetişenlerde, yazlık ekilenlerde protein miktarı fazladır. Özellikle gelişme süresi kısa ve yağışsız olduğundan protein miktarı artmaktadır. Ülkemiz buğdaylarında protein miktarı; topbaş buğdaylarda %9r11;13, ekmeklik buğdaylarda %10r11;15, makarnalık buğdaylarda %11r11;22 arasında bulunmuştur. Bir buğdayın hangi amaçla kullanılacağını saptamada en etkili kimyasal veri protein miktarıdır. Kullanım amacına göre üretilecek unlarda bulunması istenilen miktarların sağlanabilmesi için buğday paçalı yapımında dikkate alınan en önemli kriterdir (Örneğin Ekmek, bisküvi, pasta- paçal un üretimi)
Makarna üretiminde %13 ve fazla, Serbest ekmek üretiminde %13r11;14, tava ekmeği %12r11;13, bisküvi%8,5r11;10,5, pasta üretiminde %9- 9,5 protein olması gerekmektedir
Protein miktarı laboratuarda Kjeldal, Keltek yöntemleriyle veya NIR aletinde yapılır.

d-) Serbest asitlik:
Serbest asitlik değeri; gr kuru maddede bulunan serbest yağ asidini nötralize etmek için gerekli KOH mg olarak miktarıdır. Yeni hasat edilmiş sağlam buğdaylarda serbest yağ asidi değeri 20'den azdır. Depolama sırasında lipaz enziminin yağı parçalamasıyla serbest yağ asitleri açığa çıktığından asitlik değeri 100'den fazla olmaktadır. Sıcaklık ve nem miktarı düşük ortamlarda depolamada asitlik artışı en az olmaktadır.

e-) Ham elyaf:
Buğday tanesi selülozlu maddeler %2r11;2,7 arasında değişir. Küçük veya buruşuk tanelerde miktar fazladır. Un verimini ters yönde etkiler.

5. TEKNOLOJİK ÖLÇÜLER:

a-) Yaş öz Glüten:

Buğday unu su ile hamur haline getirildiğinde, unun bileşiminde sabit proteinlerden gliadin ve glütenin suyu emerek şişer. Hamur %2 lik tuzlu su ile yıkandığında önce azotlu maddelerle kenetlenmiş durumda bulunan nişasta ile azotlu maddelerden albümin ve globülin su ile ortamdan ayrılırlar, geriye yaş öz (glüten) dediğimiz elastik ve plastik bir madde kalır. Hamurda yoğrulma sırasında ağ gibi bir yapı oluşturan glüten, fermantasyon sırasında maya tarafından üretilen karbondioksit gazının tutulmasını ve büyük hacimli ekmek oluşmasını sağlar. Yaş öz miktarı Glüten yıkama cihazı ile buğday kırmasından veya undan yıkanarak elde edilir. Sonuç % olarak belirtilir. Buğdaylarda yaş öz miktarının fazla olması istenir.
Yaş Öz miktarı Kırmada Unda
>30 >35 Yüksek
23r11;30 28r11;35 İyi
15r11;22 20r11;27 Orta
<15 <20 Düşük

Yaş özün kurutulması ile kuru öz elde edilir. Buğdaylarda proteinin %80-85'inin kuru özü oluşturduğu ve protein miktarı ile ilişkili olduğu kabul edilir.

b-) Glüten İndeks:
Son yıllarda uygulanmaya başlayan bu metoda göre, Standart Glutomatik metodunda 10 gram un veya kırma örneğini 4.8ml %2'lik tuzlu su çözeltisi ile 20 saniye yoğrulup 5 dakika yıkanarak elde edilen yaş glüten içinde özel elek bulunan kartuşuna konup1 dakika 6000d/dakika santrifüje tabi tutulmaktadır. Elek üzerinde geçmeden kalan kısım ve toplam yaş öz tartılarak Glüten indeks değeri hesaplanmaktadır.
Elekten Geçmeyen Kısım
Glüten İndeks = ---------------------------- x 100
Toplam Yaş Öz

Santrifüjleme sırasında glüten özelliklerine veya kalitesine bağlı olarak buradaki elekten az veya çok geçişi söz konusudur. Glüten çok zayıf olduğunda yaş özün tamamı elekten geçerek glüten indeks sıfır (0) bulunmakta, kuvvetli olduğunda ise hiçbir kısım elekten geçmeyerek 100 değeri elde edilmektedir.
Glüten indeks değerinin iki amacı vardır. 1. Yaş özün parmaklar arasında uzatılarak sübjektif duyusal denemeyle glüten kalitesini belirleme yerine kullanılabilmesi. 2. Bu metot aynı zamanda buğday kırmasına da kullanılabilmektedir. Böylece kısa bir sürede (10 dak.) hem yaş öz hem de glüten indeks değeri belirlenmektedir.

c-) Çökme değeri ( Sedimantasyon):
Buğdayların glüten kalitesi hakkında bilgi veren önemli bir yöntemdir. Buğdaydan elde edilecek unda deney yapılırken özel değirmenler kullanılmalı ve 150 mikron göz genişliğindeki elekten (9xx) elenmesi gerekir. Belirli randıman ve belirli irilikteki un parçacıklarının sulu zayıf asitlerde, su alıp şişmesi belirli sürede çökmeleri sonucu oluşan hacim, çökme değerini verir. Özel sedimantasyon tüpünde 3.2g Un tartılır, üzerine 50 ml brom fenol mavili su konup tüpün ağzı kapatılarak kuvvetlice çalkalanır, sonra çalkalama aletinde 5 dakika çalkalanır. Üzerine 25 ml test çözeltisi (Laktik asit + izopropil + su karışımı) ilave edilerek tekrar çalkalama aletinde 5 dakika çalkalanır.
Aletten alınan tüpler 5 dakika bekletildikten sonra tüp içinde çökmüş haldeki un seviyesi tüp üzerindeki taksimattan ml olarak okunarak sedimantasyon değeri belirlenir, iki paralelin ortalaması alınır. Bu değer Un'un glüten kalitesine bağlı olarak yüksek çıkar. Ekmeklik unlarda 15r11;20 ml orta 25r11;30 ml iyi 30 üzeri çok iyi kabul edilir.
Gecikmeli sedimantasyon testi: Süne zararı görünüş buğday veya bunlardan elde edilen unların belirlenmesinde uygulanan bir yöntemdir. Deney yapılırken un üzerine brom fenol mavili su konulup 5 dakika çalkalandıktan sonra deney tüpleri uygun bir yerde 1 saat bekletilir sonra deneye devam edilir. Normal sedimantasyonla belirlenen değerden azalma varsa süne zararı gördüğü anlaşılır.
( Örneğin normal sedimantasyon değeri 25ml gecikmeli sedimantasyon değeri 20r11;15r11;10 gibi değerler) eğer değişmez veya artar ise buğday kalitesinin iyi olduğu gözlenir.

d-) Düşme sayısı değeri ( Falling -Number / Fallzahl):
Buğday kırması veya unlarda diastatik aktiviteyi belirlemede kullanılan bir yöntemdir. Özellikle ekmek yapımında oluşacak gaz miktarı ve ekmek hacminin büyümesi açısından önemlidir.
Buğday nişastasının unda bulunan alfa ve beta amilaz enzimlerinin etkinliği ile viskozitesini kaybetme süresi saniye olarak düşme sayısını verir. Önemli bir veridir. Tüp içinde 7 gram un veya kırma tartılır üzerine 25 ml su ilave edilip ağzı kapatılarak kuvvetlice çalkalanır.
Tıpa çıkartılıp viskometre karıştırıcısı konularak düşme sayısı cihazının kaynar su banyosundaki özel yere tüp yerleştirilir ve cihaz çalıştırılır 5 saniye sonra otomatik olarak tüp ve içerisindeki un-su karışımı 55 saniye karıştırılır ve viskometre karıştırıcısı üst seviyede kalır. Çirişlenmiş nişasta içindeki alfa amilaz enzimlerinin çalışması sonucu tüp içindeki karışım sıvılaşmaya başlar ve viskometre karıştırıcısı yavaş yavaş düşerek aşağıya indiği anda cihaz durur ve ekranında okunan değer saniye olarak düşme sayısını verir ekmeklik unlarda istenen düşme sayısı 250+25 saniyedir bu değer 150 den küçükse buğday veya unun kötü şartlarda depolandığı ve enzim aktivitesinin çok arttığı anlaşılır. 300 saniyeden fazla düşme sayılı unlarda enzim katkısı ilave edilmezse ekmek hacminde ve kalitesinde düşme meydana gelir, hamur yeterince gaz oluşturmaz, ekmek içi sıkı olur.
Düşme sayısı uygun olmayan unlar paçal yapılarak da iyileştirilebilir.

e-) Un Test Cihazı:
Unların istenen kıvamda (Konsistenste) hamur haline geldikten sonra reolojik özelliklerini belirlemek amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Amerikar17;da miksograf ve avrupada ve ülkemizde Un Test Cihazı da aynı amaçla kullanılmaktadır. Cihaz termostatlı su banyosu S şeklimde iki palet yardımı ile hamurun oluşturulduğu yoğurma kabını, hamurun paletlere gösterdiği direnci dinamometre ve oluşan basıncı grafik halinde yazıcıya kaydeden kısımdan oluşur. İstenildiğinde çizilen kurveler bilgisayar yardımı ile grafik olarak elde edilebilir.
Başlıca iki amacı vardır. Unun belirli konsistensde hamur meydana getirmesi için gerekli su miktarının ( %su kaldırma) saptanmasında ve yoğurma sırasında hamurun, yoğurucuya gösterdiği direncin grafik olarak belirlenmesi ve değerlendirilmesinde bu aletler kullanılır. Hamurun fiziksel özelliklerini ölçmede, hamurdaki glütenin gelişme durumunu belirlemede yararlanılır. Kurve üzerinde % su kaldırma değeri ml olarak, gelişme süresi ve stabilite değeri dakika ve yumuşama değeri kansistens olarak belirtilir. Kurve bant kalınlığının fazla, gelişme stabilite sürelerinin uzun, yumuşama değerinin düşük olması istenir.

f-) Hamur Test Cihazı:
Unların belirli konsistens derecesinde (500 Kons. ) hamur haline getirdikten sonra bekletilip çekme ve uzamaya karşı direncinin grafik olarak belirlenmesi amacıyla üretilmiştir.
Un (300g) %2 tuz ve 5 dakika içinde 500 kansistensi ortalayacak miktarda su ile yoğrulan hamurdan 150 gramlık iki parçaya yuvarlak ve silindir şekli verildikten sonra 45r11;90r11;135 dakika 30ºC de dinlendirilip; aletin özel çengeli ile çekilerek hamurun çekme ve uzamaya karşı gösterdiği direnç. kurve şeklinde çizilir. Bu kurve üzerinde
1. hamurun çekme ve uzamaya karşı gösterdiği direnci, konsistens olarak (max veya 5.cm),

2. Uzama yeteneği mm olarak,
3. Kurvenin oluşturduğu alan planimetre ile ölçülerek cm^2 cinsinden belirtilir. Genelde ekmeklik unlarda alanın fazla, kurve yüksekliğinin orta (400r11;600 kons.) ve uzama yeteneğinin 90r11;110 mm olmasının yeterli olacağı kabul edilmektedir. Cihazın bilgisayara bağlanması ile kurvenin değerlendirilmesine ait hesaplar otomatik olarak yapılıp, grafik olarak çizilebilmektedir.
Son düzenleyen Safi; 1 Şubat 2018 21:09

Benzer Konular

11 Şubat 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
1 Şubat 2018 / ThinkerBeLL Botanik
2 Mart 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük
2 Mart 2010 / _KleopatrA_ X-Sözlük