Arama

Gastroenteroloji (Sindirim Sistemi Hastalıkları Bilim Dalı)

Güncelleme: 12 Ekim 2017 Gösterim: 49.678 Cevap: 9
Gabriella - avatarı
Gabriella
Ziyaretçi
18 Mart 2008       Mesaj #1
Gabriella - avatarı
Ziyaretçi

Gastroenteroloji

Ad:  gastro.jpg
Gösterim: 1966
Boyut:  44.0 KB

Gastroenteroloji, sindirim sistemi hastalıklarıyla ilgilenen bilimdalı. Bu bilim dalı uzmanına gastroenterolog deniliyor.
Sponsorlu Bağlantılar
Yemek borusu, mide, ince bağırsaklar, kalın bağırsaklar, karaciğer, safra kesesi, pankreas organlarını konu alan söz konusu bilim dalı; bu organların ülser, gastrit, sarılık, siroz, spastik kolon (irritabl bağırsak sendromu: İBS), safra kesesi taşları ve iltihabı, mide-bağırsak kanserleri, hemoroid (mayasıl, basur) gibi bilinen hastalıklarına çözüm arıyor.
Gastroenterolojik hastalıklardaki klinik belirti ve bulgulardan başlıcaları şunlardır:
  • Kabızlık
  • İshal
  • Kusma
  • Bulantı
  • Karın ağrısı
  • İrritabıl barsak sendromu
  • Retrosternal yanma hissi (Göğüs ortasında yanma hissi)
  • Asit reflüsü (Ağza acı su gelmesi)
  • Safra kesesi ağrısı


Son düzenleyen Safi; 12 Ekim 2017 20:40
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SİNDİRİM SİSTEMİ HASTALIKLARI NELERDİR?
Bu kadar organın görev aldığı sistemde dengesiz beslenme, sigara, su kullanımının yetersizliği, düzensiz beslenme, sıcak gıda alımı gibi çeşitli nedenlerden ötürü sistem dengesi bozularak hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. Bu hastalıklar çok çeşitli olabilmekte ve bazıları hayatın noktalanmasına kadar gidebilmektedir. Şimdi bunlara değinelim;
Sponsorlu Bağlantılar

AĞIZ İLE İLGİLİ HASTALIKLAR

Ağızdaki eksik temizlik anlayışı çoğu hastalığın kaynağını oluşturur.

DİŞ ÇÜRÜKLERİ:

NEDENLERİ: İyi temizlenmeyen dişler ve çok şekerli gıdalarla beslenme. Gece yatmadan önce dişlerin fırçalanmaması
TEDAVİ: Ağız temizliği yapılması, kanal ve dolgu tedavileri. Aşırı çürüklerde ise diş çekimi yapılması.
BELİRTİ: Yemek yerken hissedilen ağrı, sızlama. Çiğneme güçlüğü

DİŞ TAŞLARI:
NEDENLERİ: Dişlerin temizlenmemesi. Yemek sonrası dişler arasında kalan ve yeterli süre giderilmeyen yemek artıklarının tükrük ile birleşip, bakteri faaliyeti sonucu diş taşlarına dönüşmesidir.
TEDAVİ: Dişlerin diş taşları oluşmadan önce fırçalanarak temizlenmesi gerekir. Oluştuktan sonra ise bir diş hekimine gidilerek taşlar temizlettirilmelidir. Temizlenmeyen diş taşları diş kayıpları yaşatabilir.
BELİRTİ: Diş aralarında beyazımsı yada sarımsı kütleler, diş etlerinde çekilmeler, sonuçta ise diş kayıpları yaşanır.

DİŞ ETİ HASTALIKLARI:
NEDENLERİ: Devamlı sert cisimlerin diş aralarına sokulması, askorbik asit (C vitamini) alımındaki sınırlılık ve diyabet, böbrek ve kan hastalıkları en önemli nedenleridir.
BELİRTİ: Diş etlerinde ağrı, kanamalar ve son safhada ise diş kayıpları yaşanabilir.
TEDAVİ: Ağız temizliği düzenli yapılmalı. Antibiyotik tedavisi uygulanabilir. İleri vakalarda cerrahi müdahale gerekmektedir.

TÜKRÜK BEZİ İLTİHAPLARI:

En sık karşılasılanı kabakulak’tır.
NEDENLERİ: Tükrük kanalı darlığı yada tükrük salgısının azalmasıdır.
BELİRTİLERİ: Tükrük bezlerinde meydana gelen ağrı
TEDAVİ: İltihap vakalarında antibiyotik tedavisi uygulanır.

TÜKRÜK BEZİ TAŞLARI:

BELİRTİLERİ: Tükrük bezlerinde ağrı ile kendini belli eder. Yemek yeme esnasında ağrı hissedilir.
NEDENLERİ: Nedeni tam olarak bilinemesede yetersiz su alınmasının neden olacağı düşünülmektedir. Yetersiz sıvı alımı kalsiyum ve fosfat minerallerinin çökerek taş oluşumuna zemin hazırlar.
TEDAVİSİ: Tedavi cerrahi olabildiği gibi tükrük kanallarından endoskop yardımı ile de çıkarılabilmektedir. Az posalı gıdalar alınmalıdır.

AĞIZ YARALARI
:
Aft olarak da bilinir. Dilde de oluşabilir.
BELİRTİLERİ: Yemek yiyememe
NEDENLERİ: Bağışıklık sisteminin zayıf olması yada bu sistemi baskılayan ilaçların kulanılması, stres, ağız içi travmaları, uygun olmayan diş macunları
TEDAVİ: İlaç ve diyet tedavisi uygulanır. Ağız temizliğine önem verilmelidir.

AĞIZ KANSERİ:

BELİRTİLERİ: Ağrı ve iştah kesilmesi
NEDENLERİ: Genetik yatkınlıki sigara ve alkol kullanımı, hazır besinlerdeki kanserojen maddeler
TEDAVİ: Tüm kanser vakalarında olduğu gibi ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi uygulanır.

AĞIZDA CROHN’S HASTALIĞI:

BELİRTİLERİ: Ağızda ağrı, aralıklı iltihaplar
NEDENLERİ: Genetik yatkınlık ve çevresel faktörler. Sigara içenlerde bu oran daha fazladır.ss
TEDAVİ: Steroid yapıdaki ilaçların kullanımı
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Ad:  yutak.JPG
Gösterim: 1908
Boyut:  92.3 KB
YUTAK HASTALIKLARI

Yutak ile ilgili en sık karşılaşılan sorun bakterilerin neden olduğu faranjit hastalığıdır. Faranjit hastalığı, Yutak dokusunun iltihabıdır. Yutakta ateş, ağrı ve kızarıklık ile belirti vererek yutma güçlüğü ortaya çıkarır. Faranjit tedavisinde antibiyatik kullanılır. Ateşin düşürülmesi için ateş düşürücüler kullanılır. Diğer yutak hastalıkları;

YUTAK APSESİ: Küçük çocuklarda görülmektedir. Yutağın çeşitli nedenlerle apse yapmasıdır. Penisilin yada diğer antibiyotikler tedavide olumlu sonuçlar vermektedir.

YUTAK FELCİ: Çeşitli nedenlerle merkezi yada çevresel sinir sisteminin zarar görmesi sonucu oluşur. Yutkunma esnasında sıvılar buruna kaçabilir nefes verememe problemi yaşanabilir. Nedenin kaynağına göre tedavi metodu belirlenir.

YUTMA GÜÇLÜĞÜ: Yemek yenmesi esnasında yutkunma güçlüğü baş belirtidir. Bu da ağrıya neden olur. Yutkunma güçlüğü yutak etrafındaki organların rahatsızlığının bir habercisi olabilir. Hastalık iyi muayene edilip, hastalığın kaynağına göre tedavi yapılır.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YEMEK BORUSU HASTALIKLARI:
Tıpta özefagus olarak isimlendirilir. Çok sıcak yiyeceklerin yenilmesi yada içilmesi yemek borusunda sorunlara yol açar. Diğer hastalıklar arasında:

AKALAZYA:

Yemek borusunun yapısında yer alan düz kasları uyaran sinirlerin faaliyetlerindeki bir bozulmaya verilen isimdir. Sonuç olarak ise özefagusun mide ile birleştiği kapakçık yemeklerin yutulması sırasında gevşeyemediğinden akalazya denilen hastalık ortaya çıkar. %5 kadar hastada kanser oluşumu görülebilir.
BELİRTİLERİ: Yutma güçlüğü (bilhassa sıvı ve gazlı içecekler), yenilen yemeğin geri gelmesi, bazen yemeğin yutulması sırasında ağrı
TEDAVİSİ: Hafif vakalarda çeşitli ilaçların (nifedipin) kullanımı yararlı olabilir. Fakat diğer akalazya sorunlarında Endoskopik balon dilatasyonu ve bu tedaviden sonuç alınamayan kimselerde ise Cerrahi tedavi (Laparoskopik myotomi) yöntemleri uygulanır. Hastaya posası az ve yumuşak besinlerin tüketilmesi önerilir. Ayrıca besinler iyice çiğnenmelidir.

Ad:  reflü.jpg
Gösterim: 9152
Boyut:  23.6 KB
REFLÜ:
Midedeki besinlerin yemek borusuna kaçmasıdır.
BELİRTİLER: Mide içeriği asitik olduğundan yemek borusuna kaçması sonucunda yemek borusunu tahriş eder. Bu da ülseratif vakalara yola açar. Yemek borusunda darlıklar oluşabilir. Yemek yedikten yarım yada bir saat sonra başlayıp artan yanma hissi en bilinen belirtidir.
NEDENLERİ: Özefagusun alt kapağındaki fonksiyon kaybı, mide fıtığı, bazı ilaçlar, midedeki muhtevanın zamanında boşaltılamaması, mide asitinin artması
TEDAVİSİ: Başlangıçta koruyucu tedbir olarak kilo kontrolü yapılmalı, yatmadan evvel yemek yeme alışkanlığından kesinlikle vazgeçilmeli,yağda kızartılmış öğünler oldukça kısıtlanmalı ve yemek yedikten sonra spor yapılmamalıdır. Bu önlemlere her zaman uyulmalıdır. Reflünüz halen devam ediyorsa doktorunuzuz size öncelikle ilaçla tedavi uygulayacak ve vücudunuzdan tepki bekleyecektir. Sonuç alınamadığı taktirde cerrahi tedavi ve endoskopik tedavi uygulamalarına geçilecektir.

HİATAL HERNİA (FITIK):
Midenin bir kısmının göğüs boşluğuna geçmesidir. Reflü gelişme ihtimali çok yüksektir. Genellikle elli yaşın üzerindeki kişilerin yaklaşık yarısında görülür.
BELİRTİLERİ: Mide civarında yanmalar, ileri derece vakalarda ise kanamalara bağlı olarak kansızlık görülür.
NEDENLERİ: Öksürme, ıkınma, hamilelik gibi göğüs içi basıncı artıran faktörler fıtık oluşumuna neden olur.
TEDAVİSİ: Sık ve az öğünler tercih edilir. Yemek sonrası hemen yatılmamalı, karın üzerine baskı yapan dar kıyafetler giyilmemeli, asitli ve çok sıcak gıda alımından kaçınılmalıdır.

YEMEK BORUSU KANSERİ:
Yemek borusunda meydana gelen tümör adı verilen kanser hücreleri kümeleridir. Alkol, sigara kullananlarda, ağırlıklı olarak erkeklerde, kilolu kimselerde, intihar eğilimi ile zehirli madde içenlerde görülebilir. Akalazya hastalığının tedavi eksikliği kansere yol açabilir.
BELİRTİLERİ: En yayfın semptom yutma zorluğudur. İlk zamanlarda gıdaların takılması şeklinde sonraları ise kişi sıvı gıdalar dahi yutmakta zorlanır. Sonuçta besinler ağızdan geri gelir. Bu belirtilerin yanısıra mide üstünde yanma, tükrük artışı ve ses kısılması da diğer belirtiler arasındadır.
NEDENLERİ: Nedenleri hakkında net bilgiler ortaya konulamasada tetikleyici etkenler olduğu düşünülmektedir. Bunlar arasında alkol ve sigara kullanımı kanser oluşma riskini 6 kay daha fazla arttırdığı belirlenmiştir.
TEDAVİ: Tedavi hastanın yaşı, genel durumu, tümörün evresine göre değişebilmektedir. Özellikle erken tanıda tömür sadece yemek borusu mukozasında olduğundan tedavide başarı sağlanabilmektedir. Fakat ilerlemiş, yani yemek borusunun çoğu yrine yayılmış ve yemek borusunun çevresindeki organlara da yayılan kanserlerde tedavi büyük oranla başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Yemek borusunda tedavi seçenekleri ışın tedavisi, radyoterapi ve kemoterapidir. Bu tedavilerden hastanın durumuna göre uygun olanı doktor belirleyerek hastanın durumunu gözlemleyecektir. Tedaviden cevap alınamayan vakalarda yemek borusunun tamamen çıkarılması söz konusudur. Fakat böyle bir durumda dahi kanser hücrelerinin tekrardan ortaya çıkması nedeni ile yaşama ihtimali yüzde yirmi civarındadır.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
MİDE İLE İLGİLİ HASTALIKLAR

HAZIMSIZLIK
:
Tıpta dispepsi olarak isimlendirilir.
BELİRTİLERİ: Midede doluluk, şişkinlik ve ağırlık hissi, mide bulantısı, karın ağrısı, kusma, mide aitliği en sık görülen belirtilerdir. Ek olarak iştahsızlık ve baş ağrısı da yapabilir.
NEDENLERİ: Hızlı yemek yeme, iyice çiğnemeden yutma, yemek yerken hava yutulması ve stres en sık nedenlerdir. Ek olarak zamansız yemek yeme, birbiri ile uyumsuz gıdaların alımı ve fazla sigara, çay ve kahve tüketimi de diğer nedenler arasında sayılabilir.
TEDAVİ: Yukarıda sıralanan nedenler bertaraf edildiğinde büyük olasılıkla sorun kendiliğinden ortadan kalkacaktır. İlaveten yiyecekler iyi pişirilmeli, baharatlı olmamasına özen gösterilmeli, hava yutulmaması için yemek yerken konuşulmamalıdır.


Ad:  gastrit.jpg
Gösterim: 2255
Boyut:  35.4 KB
GASTRİT:
Mide iç yüzeyinin harabiyeti yada aşınmasıdır.
BELİRTİLERİ: Midede yanma, doluluk hissi ve midede ağrı en sık karşılaşılan şikayetlerdir. Şikayetlere bulantı, kusma ve ishal de eşlik edebilir.
NEDENLERİ: Çoğunlukla Helicobacter pilori adı verilen bir bakteri tarafondan oluşturulur. Yanı sıra Sigara, kahve ve çay tüketiminde aşırıya kaçılması, mideye etki eden bazı ilaçlar, çok acılı ve baharatlı gıda tüketilmesi en sık bilinen nedenlerdir. Buna ilaveten gıda zehirlenmeleri ve virüsler de neden olabilir.
TEDAVİ: Yemek yeme sırasında dikkat edilecek birkaç husus çoğu sindirim sistemi hastalıklarından korunmamızı sağlar. Benzer şekilde gastrit şikayetlerinden kurtulmak veya en aza indirmek için şunlara dikkat etmelisiniz. Düzenli yemek yenmeli, iyici çiğnenmeli, hızlı yenmemeli, kızartmalardan ve aşırı baharatlı gıdalardan uzak durulmaya çalışılmalı, alkol alınmamalı ayrıca günlük menüde taze sebze ve meyvelerden mutlaka bulundurulmalıdır. Tedavi olarak hastalığın ilk günlerinde damardan beslenme uygulanabilir. Akabinde sıvı gıda alımına geçilir. Sonrasında ise katı gıdalarla devam edilir. Bakterilerin neden olduğu gastrit vakalarında antibiyotik tedavisi başarılı sonuçlar vermektedir.


Ad:  ulser.jpg
Gösterim: 1135
Boyut:  25.0 KB
ÜLSER:

Gastrit hastalığının ilerlemiş şeklidir. Yani mide iç mukozasının yara haline dönüşmesidir. Erkeklerde sıklıkla görülmekte olup, toplumda yüzde on civarı görülme sıklığı vardır.
BELİRTİLERİ: İştahsızlık, şişkinlik, geğirme midede ağrı ve yanma, yemek yeme sonrasında kusma, ileri derece vakalarda dışkıdan kan gelmesi en genel bulgulardır.
NEDENLERİ: Helicobacter pilori adı verilen bakteri nedenlerin en başta gelenidir. Yanısıra mide asitinin fazla salgılanması ve aspirin gibi bazı ilaçlar da yardımcı nedenleri oluşturur.
TEDAVİ: Önlem olarak yemekler belirli saatlerde yenmeli, düzenin dışına çıkılmamalıdır. Şeker ve tuz alımı kısıtlanmalıdır. Yapıcı-onarıcı etkisi nedeni ile protein bakımından zengin bir beslenme tercih edilmelidir. Bitkisel yağlar ülser hastalığında olumlu etkisi vardır. Süt mide asitini tamponlayıcı etkisi olsada 1-2 bardaktan fazla alınmamalıdır. Diyette posalı sebze ve meyveler, kepekli ekmek tercih edilmelidir. Acı ve kafeinli içecekler de sınırlandırılmalıdır. Tedavide neden olan bir bakteri olduğu için antibiyotik tedavisi uygulanır. Kanamalı ülseratif vakalarda ameliyat kaçınılmaz olabilir.

DUMPİNG SENDROMU:
Mide ile ilgi bir amelliyattan sonra meydana gelir.
BELİRTİLERİ: Yemekten yarım saat sonra sıcak basması, bitkinlik, çarpıntı ve diare(ishal) gibi bulgular verir.
TEDAVİ: Sık sık ve az öğünler tercih edilir. Karbonhitrat değil protein bakımından zengin beslenme yapılmalıdır. Yemek esnasında sıvı ve aşırı soğuk gıdalar alınmamalıdır. Yemek sonrası dinlenme yararlı olabilir. Antikolinerjik ve kan şekerini azaltıcı ilaçlar kullanılabilmektedir.

MİDE KANSERİ
:
Midede meydana gelen küçük yada büyük tümörlerdir.
BELİRTİLERİ: Mide civarında ağrı, ani zayıflama, sırt ve belde ağrı, hemen doyma, bulantı ve kusma en sık belirtileridr. Buna siyah renkli dışkı ve mide ekşimesi de eşlik edebilir.
NEDENLERİ: Aşırı tuzlu ve baharatlı beslenme, çay, kahve ve sigara kullanımı ve genetik yatkınlık sık görülen nedenler arasında sayılabilir.
TEDAVİ: Tedavide başarı hastalığın erken tanısına bağlıdır. Çok fazla ilerlememmiş olgularda midenin tümörlü kısmının alınıp kemotefrapi uygulanması hastalığı tedavi edebilmektedir. Çok geç kalınmış vakalarda sonuç genellikle kaçınılmazdır. Kesin tedavi midenin tamamının alınmasıdır. Fakat tedavi amaçlı yapılan bu metotda dahi ölüm riski bulunmaktadır.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
İNCE/KALIN BAĞIRSAK İLE İLGİLİ HASTALIKLAR

GAZ ŞİKAYETLERİ:
Gaz ile ilgili şikayetler çoğu kimsede görülen ortak problemdir. Karında şişkinlik ve kramplar şekinde ağrılar ile kendini belli eder. Gaz şikayetlerinde, gaz yapıcı besinler sakınmak, yeterli egzersiz yapılması, basit şekerlerin tüketiminin sınırlandırılması, yemeklerin iyice çiğnenerek yutulması ve yemek esnasında konuşulmaması önerilir.

KABIZLIK:
Dışkının yeterli derecede akışkan almamasına verilen isimdir. Bağırsak hareketleri normale göre yavaştır. Şiddetli, akut ve kronik olmak üzere çeşitleri bulunmaktadır. Tıpta konstipasyon olarak bilinir.
BELİRTİLERİ: Dışkılama periyodunda azalma, az ve sert dışkı, dışkılamada zorlanma, dışkıladıktan sonra tam boşalamama duygusu. Akut sorunlarda anüste kanamalar, bulantı, kusma, ani zayıflama meydana gelebilir.
NEDENLERİ: Lifli gıdaların yeterince alınmaması, yetersiz su içilmesi, çeşitli mide rahatsızlıkları, basur, bağırsak tembelliği, bağırsaktaki herhangi bir tıkanıklık, bazı tedavilerin yan etkileri, sık sık seyehat etmek, monoton yaşam tarzı kabızlık nedenlerinin başında gelir. Ek olarak yeni anne olanlar da sindirimin yavaşlamasından ötürü kabız olma adayıdırlar.
TEDAVİ: Kepekli mamüllerin tüketiminin artırılması, her gün diyete sebze ve meyve ilave edilmesi, yeterli sıvı alınması bağırsak hastalıklarını önleme açısından kuraldır. Bunlara dikkat edildikten sonra kabızlık tedavisinde laksatif adı verilen bağırsak hareketlerini artırıcı ve dışkıyı yumuşatan ilaçlar, yağlayıcı laksatifler, zor durumlarda lavman ve ilerleyen kabızlık vakaları basura neden olacağından cerrahi müdahale gerekebilir.

İSHAL:
Dışkının sıvı halde olması durumuna verilen isimdir. Tıpta diyare olarak bilinir. Dışkılama normal aralıklardan daha sık olarak meydana gelir. Dışkı sıvı halde olduğundan ciddi su ve su ile birlikte mineral kaybı gözlemlenir. Tedavisi yapılmadığında hayati tehlikesi olabilir.
BELİRTİLERİ: Sık tuvalete çıkma, sıvı dışkılama, dışkı rengi değişikliği.
NEDENLERİ: İshalin nedenleri çeşitli olabilir. Psikolojik olabildiği gibi virüs ve bakteri kaynaklı da olabilir. En büyük payı bakteri kökenli olan ishaller almaktadır. Bakteriler vücuda temiz olmayan sebze, meyve ve sıvılar ile girer. Bazen süte karşı toleransı zayıf olanlarda da ishal vakaları gelişebilmektedir. İlaveten bazı antibiyotik tedavileri, kanser, taze olmayan gıdalar ve bağırsak parazitleri de ishal yapabilir.
TEDAVİ: İshalde kaybedilen suyun geri kazanılması önemlidir.Öyleyse hastaya sık sık su verilmelidir. Bundan daha da önemlisi mineral kaybını da giderebilmek için su, tuz ve şeker bileşimi ishal boyunca uygulanmalıdır. Sıvı alımına ek olarak dışkı oluşturacak lifli yani posalı gıdalar verilmesi de önemli yer tutar. İlaç tedavisi olarak genellikle ampisilin ve kloromisetin türü ilaçlarla tedavi uygulanır.

TİFO:
Temiz olmayan içme suları ve gıdalar ile alınan mikroplarla bulaşır. Tifo basili denen bakteri (SALMONELLA TYPHİ) neden olur. Ölümcül olabilmektedir.
BELİRTİLERİ: Ateş, karın ağrısı, ishal yada kabızlık, nabız düşüklüğü, karında lekelere yol açar.
TEDAVİ: Önlem alınması çok önemlidir. Ayrıca tifo tedavisinde antibiyotik tedavisi uygulanır. Başarı oranı yüksektir. Tedavide geç kalınmamalıdır. Amfisilin, amoksisilin türü ilaçlar genellikle doktorun kullandıracağı ilaçlardandır.

KOLERA:
Vibrio cholerae adlı bakterinin neden olduğu bağırsak enfeksiyonudur. Tarihte salgınlar yaparak birçok kişinin ölümüne yol açmıştır.
BELİRTİLERİ: Ani gelişen ve şiddetli ishal
TEDAVİ: Aslında tedavi oldukça basittir. Vücudun kaybettiği su ne mineraller telafi edilmelidir. Ek olarak doktorun önereceği antibiyatik ilaçlar etken mikroorganizmayı yok ederek tedaviyi hızlandıracaktır. Önlem olarak mutlaka temiz içme suları kullanılmalıdır.

DİZANTERİ:
Amipli ve basilli dizateri olmak üzere çeşitleri mevcuttur. Geç kalınmış tedavi ölüme götürebilir.
BELİRTİLERİ: Kanlı ishal, karın ağrısı, sık tuvalete çıkma, ateş
NEDENLERİ: El, su ve besin temizliğine dikkat edilmemesi. Bakterilerden Shigella türleri neden olurken protozoa grubundan ise Entamoeba histolytica nedendir.
TEDAVİ: Mikroplar vücuda ellerin, içme suyunun ve gıdaların temizliğine özen gösterilmemesi sonucu ağız yolu ile bulaşır. Bu nedenle bu sayılanlara dikkat edilirse önlem alınmış olur. Sıvı telafisi yapılır. Direk olarak patojen canlı üzerine etkili olan doktorun önerdiği ilaçlar kullanılır. Hasta dinlendirilir. Yemek sonrası sindirime takviye olan enzimler kullandırılabilir. Kaybolan mide asiti ilaçlar yada asitik özellikteki gıdalarla telafi edilir.


Ad:  ulseratif-kolit.jpg
Gösterim: 1779
Boyut:  15.7 KB
ÜLSERATİF KOLİT:
Kalın bağırsakta meydana gelen bir hastalıktır. Mide ülserine benzer şekilde kalın bağırsak iç yüzeyindeki yaralardır. Genellikle orta yaşlarda görülür.
BELİRTİLERİ: Sürekli ishal olma hali, dayanılmaz karın ağrıları, ateş, karında şişkinlik duygusu, bitkinlik ve yorgunluk, sıkıntı hali, rektal kanamalar. Kansızlık da ortaya çıkabilir.
NEDENLERİ: Enfeksiyon hastalığı olup tam olarak nedeni bilinmemektedir. Kalıtım ve çevre faktörlerinin rol oynadığı düşünülmektedir.
TEDAVİ: Öneri olarak hastaya enerji oranı yüksek, protein bakımından zengin, lifi az, az yağlı ve sık sık beslenme önerilir. İlk olarak tedavide ilaç tedavisi uygulanır. İlaç tedavisi ağır olacağından bir takım şikayetlere neden olabilir. Kalın bağırsakta kanamalar meydana gelmesi, delinmesi yada kanser riski gelişme olasılığına karşı cerrahi müdahale gerekebilir.

CROHN HASTALIĞI:
Tüm sindirim sistemini etkileyebilen yani sindirim sisteminin herhangi bir bölümünde oluşabilen kronik bir iltihaplı enfeksiyondur.
BELİRTİLER: Çoğu hasta sürekli ishal, iştahsızlık, ateş ve karın şişkinliği ile doktora başvurur. Bunlara ilave olarak hastalarda halsizlik, dışkıda kan ve eklemlerde düzensizlik eşlik edebilir. Hastalığın ilerlemesine göre şikayetler artabilir.
NEDENLER: Tam olarak nedeni bilinemese de ailesel öykü ve çevresel faktörler hastalığın oluşumunda etkili olduğu düşünülmektedir. Yanı sıra bağışıklık sistemindeki zayıflıklar ya da bu sistemi baskılayan ilaçların kullanımı da yol açabilmektedir. Uzmanlar ayrıca eksik hijyen anlayışının da üzerinde durmaktadırlar.
TEDAVİSİ: Kansere yol açma ihtimali olduğundan olası belirtilerde acilen bir doktora görünmekte yarar var. Erken tanı ve teşhis tedavi sürecini kısaltır. Çoğu durumda ilaç ve makat içi lavman tedavi başlangıcıdır. Yeterli iyileşme olmadığında ağız ve damar içi kortikosteroid ilaçlar kullandırılır. Bunun da yetersiz olduğu olgularda cerrahi müdahale kaçınılmaz olabilir.

IRRITABLE BAĞIRSAK SENDROMU (IBS= DÜZENSİZ BARSAK SENDROMU):

Kalın bağırsak hastalığıdır. Kalın bağırsakta düzensiz hareketler söz konusudur. Bağırsak işlevinde sorun yoktur sadece düzensiz çalışmaktadır. 13-49 yaş grubunu etkiler.
BELİRTİLERİ: Bağırsak gazları, karın ağrısı, kabızlık (konstipasyon) dışkılama zamanında değişiklikler olası belirtilerdir. Bu belirtiler zaman zaman tekrar eder.
NEDENLERİ: Tek bir nedenden söz etmek doğru değildir. En büyük nedeni psikolojik sorunlar ve strestir. Bunu, besinlere karşı duyarlılık, alkol, kafeinli içeceklerin sıklığı, bazı sebze ve meyveler takip eder.
TEDAVİSİ: Doktor gözetiminde bir diyet programı uygulanır. Az ve sık beslenme önerilir. Gaz yapıcı gıdalar alınmamalıdır. Egzersiz yararlı olabilir. Gazlı içecekler ve alkolden uzak durulmalıdır. İshal yada kabız durumuna göre doktorunuz diyetinizi belirleyecektir.

DİVERTİKÜLER KOLON HASTALIĞI:
Kalın bağırsağın, kas dokusundaki yetersizlikler sebebi ile dışarıya doğru çıkmasıdır. Gerçek ve yalancı olmak üzere iki şekilde sınıflandırılır. Genellikle 60 yaş üzerindeki kişileri tehdit eder.
BELİRTİLERİ: Bazen belirti vermeden ilerler. Olası belirtiler şunlardır; sol alt karında ağrı, diyare, ateş, tuvalet alışkanlığında değişim görülebilir. Şayet kalın bağırsak çıkıntısına iltihap eşlik ederse ateş, titreme ve üşüme meydana gelir. Hastalığın ciddiyetine göre kanamalara yol açabilir.
TEDAVİ: Hastalığın derecesine göre tedavi prosedürü değişebilir. Kalın barsağın dışarı fırlamasını sağlayacak ağır sporlar, kilo, çok yemek yemek gibi faaliyetlerden uzak durulmalıdır. Karın içi basınç, kontrol altına alınmalıdır. Sıvı gıda alımı artırılmalıdır. Hastalığın şiddetine göre tedavi planı değişir. Bağırsak alışkanlıklarına yol açan etkenleri ortadan kaldırmak için ilaç kullandırılabilir. Şayet iltihaplanma söz konusu ise antibiyotik tedavisi uygulanabilir. Kanama varsa ilaçla durdurulmaya çalışılır. Bütün bunlara rağmen hastalık dizginlenemiyorsa cerrahi müdahale gerekebilir. Kalın bağırsağın bir kısmı çıkarılabilir.

İNCE BARSAK KANSERİ
:
İnce bağırsakta tümör oluşumudur. Gizli bir şekilde ilerleme gösterir. Genellikle kanser yayılımının son evresinde hastalar farkında olduklarından tedavi son derece umut kırıcıdır.
BELİRTİLERİ: İştah azlığı, bulantı, kusma, belirsiz karın ağrıları, kanlı dışkı, bağırsaklarda tıkanma
NEDENLERİ: Genetik yatkınlık, çölyak hastalığı, crohn hastalığı, aşırı yağlı yemek yeme
TEDAVİSİ: Her kanser tedavisinde olduğu gibi aşama aşama tedavi metotları uygulanır. Ameliyat, radyoterapi ve kemoterapi ikilemesi, bioterapi ve Radyosensitizerli radyoterapi tedavi seçeneklerini oluşturur. Hastalıkla mücadele hastalığın bulunduğu evreye bağlıdır.

KALIN BAĞIRSAK KANSERİ:

Kalın bağırsaktaki hücrelerin bir yada birkaç yerde kontrolsüz biçimde çoğalmasıdır. Erken tanı ve teşhis hayat kurtarıcıdır. 50 yaşından itibaren kontrol yaptırmakta fayda vardır.
BELİRTİLERİ: Tuvalete çıkmada değişiklik, ishal yada kabızlık, kanlı ve değişik renkli dışkı, bitkinlik, değişik mide şikayetleri, bağırsak gazlarının aşırı çoğalması, nedensiz zayıflama, tam boşalamama duygusu
NEDENLERİ: Bu tür kanserin tam nedeni bilinmemektedir. Fakat ailesel öykü ve çevresel etmenlerin önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Meme ve yumurtalık kanseri geçiren kişiler risk grubunu oluşturur. Ek olarak yukarıda da bahsedilen ülseratif kolit ve crohn rahatsızlıkları da bu hastalığı tetikleyebilir. Ayrıca hayvansal yağların aşırı tüketimi, kimya sanayinde çalışanlarda bu hastalığın görülme sıklığının arttığı bulgular arasında yer almaktadır.
TEDAVİSİ: Hastaya göre ve hastalığın ilerlemesine göre doktorun uygulayacağı tedavi değişebilir. Genellikle tedavide cerrahi uygulama söz konusudur ve çok dikkatli olunması gereklidir. Çünkü tüm kanser ameliyatlarında, kanser hücrelerinin yapılan kesi ile çevre dokulara sıçrama ve kan ile yayılma olasılığı bulunmaktadır.



Son düzenleyen Safi; 29 Nisan 2016 15:41
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Sindirim Sisteminin Kısımları
İnsanın sindirim sistemi; ağız, dil, dişler, yutak, tükrük bezleri, yemek borusu, mide, bağırsaklar, karaciğer, pankreas, rektum ve anüs yapılarından meydana gelir.
Bu yapılar başka görevler de yapmaktadırlar. Örneğin, dil besinleri karıştırmanın yanında; hem bir duyu organı, hem de konuşmada etikilidir.
a. Ağız: İnsanda sindirim ağızda başlar. Ağızda sindirime yardımcı olan dişler, dil ve ağıza açılan tükrük bezleri bulunur. Ağızda; dışarıdan alınan besin maddeleri dişler yardımıyla mekanik olarak, tükürük içinde bulunan enzimle kimyasal olarak sindirime uğratılır.
Dişler, besinlerin mekaniksel olarak parçalanmasını sağlar. Dişin dıştan içe doğru kesiti incelendiğinde mine, dentin ve öz olmak üzere üç bölüm ayırt edilir.
Dil, çizgili kaslardan yapılmış olup, tat almaya, besinleri karıştırmaya, yutmaya ve konuşmaya yarar.
b. Tükrük Bezleri: Kulak altı, dil altı ve çene altı olmak üzere, ağızda üç çift tükrük bezi bulunur. Tükrük içerisinde amilaz, mukus, Na+ ve Ca++ iyonları vardır. Tükrükte bulunan amilaz pişmiş nişastayı kimyasal olarak parçalayabilir.
c. Yutak ve Yemek Borusu: Dil besinleri yutağa doğru iter. Bu sırada soluk borusu gırtlak kapağı ile kapatılır. Yutak ile mide arasında yemek borusu bulunur. Yutulan besinler yemek borusuna geldiğinde, yemek borusu peristaltik hareketlerle kasılarak besinin ilerlemesini sağlar. Olayda yerçekimininde katkısı vardır.
d. Mide: Mide besinleri depo eden, mekanik olarak parçalayan ve proteinleri sindirmek için enzim salgılayan bir organdır. Çalışması otonom sisteme ait vagus sinirleriyle denetlenir.
Mide bezleri tarafından mide özsuyu salgılanır. Mide özsuyunun salgılanması gastrin hormonu tarafından sağlanır. Mide özsuyu içerisinde hidroklorik asit (HCl), pepsinojen ve süt çocuklarında lap enzimi bulunur. Mide ortamı asidikdir (pH 2 – 3). Goblet hücrelerinin salgıladığı mukus, mide yüzeyini HCl etkisinden korur.
Son düzenleyen Safi; 29 Nisan 2016 15:42
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Sindirim sistemi hastalıkları ve bozuklukları sırasında ortaya çıkabilecek olan belirtileri şöyle sıralayabiliriz:
  • İştahsızlık
  • Yutma güçlüğü
  • Nefes kokması
  • Geğirme ve regürjitasyon
  • Hazımsızlık
  • Pirozis (yanma duygusu)
  • Bulantı-Kusma
  • Hematemez-melana
  • İshal
  • Kabızlık
  • Gaz
  • Karın ağrısı

İŞTAHSIZILIK
İştahsızlık, yemek yeme isteğinin azalması veya kaybolmasıdır. İştahsızlık birçok sindirim sistemi hastalıklarında gelişebileceği gibi, sindirim sistemi dış organları bozukluklarında ve psikiyatrik bozukluklarda da oluşabilecek olan bir belirtidir. Bu nedenle iştahsızlığı belli bir hastalığın belirtisi olarak el alıp, burada teşhise varmak olanaksızdır. Beslenme isteği hipotalamustaki başlıca iki merkez tarafından kontrol edilmektedir. Bunlardan biri “Açlık merkezi” diğeri ise “Tokluk merkezidir”.Yeterli bir yemekten sonra doymuşluk merkezi, açlık merkezini baskı altına alarak yemek yeme isteğini bastırır. İştahsızlık birçok sindirim sistemi hastalıklarının ortak belirtisi olabilir.

YUTMA GÜÇLÜĞÜ (DİSFAJİ)

Yutma güçlüğünde, hasta yutma olayı sırasında sıvı ya da katı maddenin belli bir noktada takıldığından şikâyetçidir. Yutma sırasında ağrının gelişmesine “Odinofaji” denilmektedir. Etkenleri yerleştiği yere göre ikiye ayrılır:
  • Ağız –Yutak
  • Özafagustan kaynaklanan yutma güçlüğüdür.
1. Ağız-Yutak bölgesinden kaynaklanan yutma güçlüklerinin etkenleri de şunlardır:
Dilde gelişen iltihaplar, bademcik iltihapları, yutak iltihapları, dil ülserleri, kabakulak boyun lenf bezlerinin aşırı büyümesi, tetanos, tiroit bezi iltihapları, kuduz, miyastenia gravis, Sjörgen sendromu.
2. Yemek borusundan kaynaklanan yutma güçlüklerini ise öyle sıralayabiliriz:

Özafagus iltihapları, özafagusta yabancı cisim, özafagus kanseri, hiatus hernisi,
özafagus divertikülü, özafagusun nebde darlıkları, Sjögren sendromu, Hipertiroidizm, aorta anevrizması, kalpte sol atriumun büyümesi, akalazia ve PlummerVinson sendromu.

NEFES KOKMASI
Çeşitli etkenleri vardır fakat en sık görülenleri diş çürükleri ve ağız sağlığını iyi korunmamasıdır. Diğer etkenler iş etlerinde, burunda, sinüslerde gelişen iltihaplar, bademcik enfeksiyonları, akciğer iltihapları, üremi ile seyreden böbrek hastalıkları ve şeker hastalığı sırasında gelişen ketonemi sırasında da nefes kokabilir.

GEĞİRME VE REGÜRJİTASYON
Geğirme, mide ya da özafagustaki havanın karın kaslarının kasılmasıyla zorlu bir biçimde ağızdan çıkartılması olayıdır. Geğirme sıklıkla mide ülseri, midenin kardia bölümü bozuklukları ya da safra yolları ve kesesi hastalıklarında ortaya çıkan bir belirtidir.
Regürjitasyon ile kusma birbirleriyle karıştırılan iki belirtidir. Regürjitasyonda, mide ya da ozafagustaki besin maddelerinin karın kasları kasılmaksızın, herhangi bir zorlama olmaksızın, adeta kendiliğinden ağız boşluğuna gelmeleri olayıdır. Midenin aşırı dolu olması, özafagusta gelişen anormal darlıklar regürjitasyona neden olur.

HAZIMSIZLIK
Hazımsızlık, yemek yedikten sonra mide bölgesinde hissedilen bir rahatsızlık hazımsızlık olarak tanımlanmaktadır. Nedenleri psikolojik olabildiği gibi bazı durumlarda tanımlanamamaktadır. Bazı hazımsızlıklar ise belli kesin maddelerinin yenilmesinden sonra ortaya çıkmaktadırlar. Bu gibi durumlarda yakınmaya yol açan maddeler yenilmemelidir. Mide ülserinde, mide kanserinde gastritlerde, safra kesesi ve yolları hastalıklarında hazımsızlık gelişmektedir.

PİROZİS-YANMA HİSSİ
Pirosiz, göğüs kemiği altında ya da epigastrium bölgesinde hissedilen bir yanma duygusudur. Bu duygu, özofagusun mideye yakın bölümünün mideden özofagusa geri gelen ve midenin asidiyle temas etmiş olan besinlerin özofagusun bu bölgesindeki mukozayı uyarmasına bağlıdır. Bu uyarı bölgedeki özofagus kaslarını şiddetli bir kasılmaya yönelterek, ağrıya neden olmaktadır. Hamilelik sırasında oran % 42-48 oranlarına çıkmaktadır. Alkol ve aspirin gibi bazı maddelerde pirozise neden olmaktadır.

BULANTI-KUSMA
Bulantı ve kusma yalnızca sindirim sistemi hastalıklarını ilgilendiren bir belirti değildir. Vücutta gelişen çeşitli hastalık ve bozukluklar bu iki belirtiye yol açabilirler. Mide bulantısı karşı konulmaz bir kusma duygusudur. Kusma ise mide içindeki maddelerin karın kaslarının kasılmasıyla zorlu bir biçimde özofagus yoluyla ağza ya da ağızdan çıkartılmasıdır. Bulantı ya sıklıkla kusmaya öncülük eder ya da onunla birlikte gelişir. Bulantı ile birlikte terleme, solukluk, aşırı tükürük salgılama, kalbin yavaş atması (bradikardi), tansiyonun düşmesi (hipotansiyon) ve iştahsızlık gibi bozukluklar eklenebilir.
Kusma eğer uzun sürmüşse, dışarı atılan mide salgıları nedeniyle vücut aşırı su, asit ve potasyum kaybetmiş olur. Su kaybı,”Hipovolemi” denilen kan hacminin azalmasına; hidroklorik asit (HCl) biçimindeki asit kaybı, “Alkaloz” denilen vücut sıvılarının alkali tarafa kaymasına potasyum kaybı ise “Hipokalemi” denilen vücut sıvılarında potasyum azalmalarına yol açmaktadır. Bunların her biri ise tek başına insan organizmasının hassas dengesini olumsuz biçimde etkileyebilmektedir. Hatta ölüme bile yol açabilmektedir. Sürekli ve şiddetli kusmaları sırasında, özofagusun son bölümü ile midenin kardia bölümü içeren yırtıklar gelişebilmektedir. Kusma sırasında yanlışlıkla nefes alındığında, solunum yollarına ve akciğerlere besin artıkları kaçabilir. Buna bağlı olarak da “Aspirasyon pnömonisi” denilen bir zatürree çeşidi gelişebilir.
Kusmaya neden olan çeşitli etkenler şunlardır sindirim sisteminin tahriş olması, sindirim kanalındaki iltihaplar, ülserler, darlıklar, tıkanmalar, pankreasta gelişen iltihaplar, safra kesesi ve yollarını ilgilendiren iltihap ve tıkanmalar, periton zarının iltihaplanması (apandisit), sindirim kanalındaki kanamalar ve buna benzer birçok etken vardır.

HEMATEMEZ-MELENA (KAN KUSMA-DIŞKIDA KAN ÇIKMASI)
Hematamez, kan kusma durumuna verilen addır. Dışkının katran gibi siyah çıkması durumuna ise melena adı verilir. Bunun dışında dışkıda taze,kırmızı kan da saptanabileceği gibi yalnız kimyasal reaksiyonlarla ortaya konabilen kan da dışkıya karışmış olabilir.
Hematemezde kusulan kan, eğer kırmızıysa kanamanın çok yeni olduğu düşünülmelidir çünkü bir süre kalan kan midedeki HCl’nin etkisiyle kahve telvesi görünümü kazanır. Bunun sonucu da hematemezde çıkartılan kan kahve telvesine benzer. Hematemezi yaratan etken sindirim kanalından kaynaklanabileceği gibi üst solunum yollarındaki bir kanamadan kaynaklanan kanın yutulmasıyla oluşabilir.
Hematemez oluşturan etkenleri kaynaklarına göre şöyle özetleyebiliriz:
Yutulmuş kan:
Burun kanaması, dişeti kanaması, hemoptizi kanının yutulması
Özofagus kaynaklı:
Özofagus ülserlerinin kanması, özofagus tümörlerinin kanaması, özofagusun yabancı bir cisimle yaralanması, Mallory-Weiss sendromu.
Mide kaynaklı:
Kanayan mide ülserleri, kanayan gastritler, hiatus hernisi, mide tümörleri.
Duodenum kaynaklı:
Duodenum ülseri, duodenum tümörleri, safra taşlarının duodenuma düşüp burayı zedelemeleri.
Diğer etkenler:
Çiçek hastalığı, sifilis, sarıhumma, sıtma, kolera, hemofili, skorbüt, K vitamini eksikliği, sindirim kanalı ameliyatları, sindirim sistemi etkileyen delici ya da küt yaralanmalar.
Melena, dışkıda kan çıkması olayına denir. Hematemeze yol açan tüm etkenler melenaya yol açabilir. Bunun dışında tifo, incebağırsak tümörleri incebağırsakları besleyen bazı damarların tıkanması, bağırsakların yaralanması da melenaya yol açabilir. Diğer etkenler kaynaklandıkları bölgeye göre şöyledir:
  • İncebağırsaklar: Ülserler, tifo, yaralanmalar, damar tıkanıklıkları.
  • Kolonlar: Kolon kanseri, dizanteri kolitis ülseroza, kolon tüberkülozu, polipler, damar tıkanıklıkları. Rektum polipler, Rektum kanseri, sifilis ya da tüberküloz ülserleri, yaralanmalar, rektum iltihabı (proktis).
  • Diğer etkenler: Kolera, sarıhumma, skorbüt, K vitamini eksikliği.

KABIZLIK
Kişinin 3-4 günde bir zorlanarak, az sayıda, genellikle küçük yuvarlak kitleler halinde dışkılaması durumudur. Kabızlık oluştuğunda, buna baş ağrısı, iştahsızlık, dilde paslanma gibi ek belirtiler de eklenir. Kabız kimseler, dışkılama sırasında aşırı derecede ıkındıklarından, hemoroid riskiyle daha fazla karşı karşıyadır. Sıklıkla da kabızlıkla ve hemoroit bir arada görülür.
Kalınbağırsakların işlevleri büyük ölçüde otonom sinir sisteminin denetimi altındadır. Kalınbağırsaklarda ileriye doğru olan hareketler yeterli şiddette değil ise kabızlık gelişmemesi için hiçbir neden kalmamaktadır.
Etkenleri:
Bazı kötü alışkanlıklar, beslenme ve yaşam tarzı uygunsuzluklarıdır. Bedensel yönden hareketsiz bir yaşantıya sahip olan kimselerde, bitki kökenli besinlerden fakir bir beslenme rejimi uygulayan kimselerde kabızlık belirtisinin ortaya çıkmaması için hemen hemen hiçbir neden yok gibidir. Kabızlığı yok etmek için bu davranışlarda kaçınmamız gerekmektedir.
Kabızlıkların bir bölümü ise vücutta gelişen bazı hastalıkların bir ortak sonucu, bir belirtisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu hastalıkların bazıları şunlardır: Ateşli hastalıklar, bazı infeksiyonlar, apandisit, Peritonit, pilor stenozu, menenjit, bazı sirozlar, kolon kanseri, iritabl kolon (spastik kolon), megakolon, atonik kolon, kalsiyum azlığı, potasyum azlığı, B1 vitamini azlığı, hipotirodizm, hiperparatiroidizm, Parkinson sendromu, kurşun zehirlenmesi, morfinin zerki, bağırsak tıkanması gibi.
Rektumda gelişen nedbe darlıkları hemoroidler, anüs fisürleri, anüs fistülleri, anüs apseleri varlığında, dışkılama sırasında şiddetli bir ağrı oluştuğunda hastalar dışkılamamaya çaba gösterirler, bu da kabızlığa yol açar.

İSHAL (DİARE)
İshal, dışkının bağırsaklardan hızlı geçmesi ve çok sulu olarak çıkartılması durumuna verilen addır. Kalınbağırsaklardan geçen besin artıklarından fazlalık suyun geri emilmesi, özellikle çıkan ve yatay kolonlarda gerçekleştirilmektedir ve dışkı içinde günde 100 ml kadar suyun atılması normal sayılmaktadır.
İshaller, ani ve müzmin olmak üzere başlıca iki grupta incelenebilir:

A) Ani (akut) ishaller:
1-Viral gastroentrit:
Çeşitli virüslerin neden olduğu sindirim kanalı iltihaplarında halsizlik, kas ağrısı, iştahsızlık, bulantı ve kusmayla birlikte ishal de gelişir. Genellikle ateş ortaya çıkmaz.
2-Stafilokoklara bağlı ishaller:
Stafilokok denilen bazı bakteriler, besin maddelerine bulaştıklarında burada ürerler ve “Enterotoksin”denilen bir zehir maddesi üretirler. Stafilokokların besinlere bulaşması genellikle derideki ve özellikle ellerdeki yaralardan ya da kirli ellerden olmaktadır. Stafilokokların bulaşmış olduğu besin maddesini yemiş olan kişide, 1-6 saat sonra kanlı bir ishal gelişir. Hastada bulantı, kusma, karında kramp tarzında ağrı da gelişir. Besinlerin temiz koşullarda hazırlanıp korunması gerekmektedir.
3-Koleraya bağlı ishal:
Vibrio kolera ile bulaşmış besin maddelerini yiyen kimselerde1-3 gün sonra şiddetli, kansız bir ishal gelişmektedir. Çıkartılan dışkı, yıkanmış pirinç suyu gibidir. Hasta aşırı miktarda su kaybeder. İshal sırasında karında kramp tarzında ağrılar da gelişir.
4-Dizanteri ishalleri:
Dizanteri ishallerinde çıkartılan dışkı kanlı ve cerahatlidir.”Şigella dizantesi”;”Şigella fleksneri “,”Şigella solei”,”Salmonella paratifo”adlı bakteriler,”Giardia lamblia”,”Balantidium koli”,”Entemoeba histolitka “,”Trikomonas himinis” adlı protozoalar dizanteri etkenleridir.

B) Müzmin (kronik) ishaller:
1-Aralıklı ortaya çıkan ishalleri
şöyle sıralayabiliriz: İritabl koln (spastik koln),karsinoid tümörleri paratiroit hormon yetersizliği, böbreküstü bezi korteksi yetmezliği, hipertiroidizm pernisiyöz anemi, müzmin pankreas iltihabı, fibrokistik hastalık, nontropikal spru,Crohn hastalığı ,Kolitis ülseroza, bağırsak tüberkülozu.
2-Sürekli ishaller
ise şöyle sıralanabilir: Whipple hastalığı, bağırsak fistülleri, bazı safra kesesi ya da yolları hastalıkları.

İshallerde uygulanacak olan ilkyardım,
hastaya bol miktarda su içermektedir. Böylece vücut ishalle kaybettiği suyu yerine koyabilecektir. Uygulanacak asıl tedavi ise, ishal oluşturan etkenin saptanıp, ortadan kaldırılmasıdır.

GAZ
Sindirim kanalındaki gaz başlıca üç kaynaktan kaynaklanmaktadır.
Bunlardan ilki yemek yerken ya da su içerken bir miktar havanın da yutulmasıdır (aerofji).
İkincisi bağırsaklarda normal olarak bulunan bazı bakterilerin karbondioksit, metan ve hidrojen gazı üretmeleridir.
Üçüncüsü ise kandaki bazı gazların ve özellikle de azot gazının bağırsak boşluğuna geçmesidir.
Bu gazların bir bölümü geğirme ile bir bölümü yeniden kana karışarak bir bölümü de anüsten geçerek, bağırsak kanalından uzaklaştırılmaktadır. Hidrojen, karbondioksit ve metan gazlarının büyük bir bölümü bağırsak boşluğundan kan geçtikten sonra, bakterilerin bazı gazları özellikle, hidrojen gazını kullanmalarını engellediklerinden, bağırsaklardaki hidrojen gazının artmasına neden olurlar.
Sinirli kimselerde, sürekli sakız çiğneyenlerde hava yutma daha fazla olmaktadır. Bu da gazdan yakınmaya yol açmaktadır. Burun tıkanıklığı ve bazı damak ve diş bozuklukları olan kimseler yemek yerken ya da su içerken normalden daha fazla hava yutarlar. Bu gibi bozuklukların tedavi edilmesi gaz oluşumunu engelleyebilir. Hızlı ve çok yemek yemek, yemekler içersinde fazla miktarda içki çimek aşırı hava yutulmasında rol oynamaktadır.

KARIN AĞRISI
Karın ağrılarının başlıca iki etken vardır: Bunlardan ilki periton içi nedenlerden kaynaklanan karın ağrıları, ikincisi ise periton dışı etkenlerden kaynaklanan ağrılardır. Karın ağrılarının etkenleri şunlardır:

Periton içi nedenlere bağlı karın ağrıları
:
·Periton:
1- Bakteriyel peritonit

a) Mide, safra kesesi ve bağırsak delinmeleri,
b) Peritonun kan yolu ya da diğer bazı yollarla taşınan tüberküloz, streptokok, pnömokok ve diğer bazı mikroorganizmaların etkisiyle iltihaplanması.
2- Kimyasal ya da nonbakteriyel peritonit: Yumurtalık kistlerinin patlaması, mide ülserinin delinmesi, safra kesesinin delinmesi.

Karın içindeki içi dolu organlar:
1-Karaciğer iltihabı (hepatit),
2-Karaciğer apsesi,
3-Pankreas iltihabı (pankreatit),
4-Dalak apsesi

Karın içindeki içi boş organlar:

1-Peptik ülserler,
2-Apandisit,
3-Kolesistit,
4-Kolon iltihabı(kolit),
5-Crohn hastalığı (Regional enteritis),
6-Kolitis ülseroza,
7-Gastroentrit (mide ve bağırsakların iltihabı)

·Pelvis organları:

1-Endometrit(endometrium iltihabı),
2-Tuboovarien apseler,
3-Over(yumurtalık)apseleri,
4-Pelvis iltihabı

·Mezenter:

1-Mezenter lenf bezlerinin iltihaplanması

Damarsal kökenli ağrılar:
·İskemiler:

1-Dalak infarktüsü,
2-Karaciğer infarktüsü,
3-Mezenter damarlarının tıkanması,
4-Omentum damarlarının tıkanması,

·Periton içi kanamalar:

1-Dalak yırtılması,
2-Karaciğer yırtılması,
3-Dış gebeliklerde damar yırtılmaları,
4-Karın içi anevrizmalarının yırtılmaları,
5-Mezenter damarlarının yırtılması

·Mekanik tıkanma ya da gerilmelerden kaynaklanan ağrılar:
·Bağırsakların tıkanması ve gerilmesi:
1-Tümör,
2-Fıtık,
3-Bağırsakların dönmesi,
4-Bağırsaklarda yapışıklıklar

·Safra kesesi ve yolları:

1-Taş,
2-Tümör,
3-Nedbe darlığı,
4-Kist,

·Dalak ve karaciğer:

1-
Karaciğerin kalp yetmezliği ya da Budd-Chiari sendromuna bağlı olarak, bazen kan hastalıklarına ya da bazı kanserlere bağlı olarak büyümesi.
2-
Dalağın genellikle bazı kan hastalıklarına ve kanserlere bağlı olarak büyümesi.

·Pelvis içi organları
:
1-Over ve tuba apseleri,
2-Over kistleri,
3-Dış gebelik
Son düzenleyen Safi; 29 Nisan 2016 15:47
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SİNDİRİM SİSTEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE TANI YÖNTEMLERİ
Hemşire öncelikle hastanın sindirim sistemine ait sorunu saptamak için şu değerlendirmeleri yapar.
- Öykü alınır
-Fiziksel değerlendirme yapılır
-Gözlem
-Oskültasyon
-Palpasyon
-Perküsyon
-Tanı testleri uygulanır.

2.1.Öykü Alma
Öykü, hastanın genel sağlık durumunun değerlendirilmesi ile yaşamındaki değişikliğe ve hastalığa karşı gösterdiği tepkilerin belirlenmesinde önemli bilgi kaynağıdır. Hemşire öncelikle hastanın sosyodemografik özellikleri, özgeçmişi, soygeçmişi, yakınması, hastalık öyküsü, yaşam şekli, yeme alışkanlığındaki değişiklikler, ve sağlıkla ilgili alışkanlıkları sorgulanır ve genel verileri toplar, sonra sindirim sistemi bozukluklarında sık görülen kanama, sarılık, ülser, kolit ya da nedeni bilinmeyen kilo kaybı, ağrı hazımsızlık, intestinal gaz, bulantı kusma, bağırsak alışkanlıklarında değişme feçes değişikliği olup olmadığını değerlendirir.
Hastanın daha önceki tedavileri, ameliyatları, şu anda kullandığı ilaçlar olup olmadığı sorgulanır ve kayıt edilir. Kilo kaybı ya da artışı, alokol sigara alışkanlığı ve kullanma süreleri hastayı etkileyebilecek psikososyal durumu, kültürel veya inanışsal faktörlerlerin olup olmadığı sorgulanır.

2.2.Tanı Testleri
2.2.1. Laboratuar testleri
2.2.2. Radyolojik incelemeler
2.2.3.Ultrasonografi
2.2.4.Tomografi
2.2.5.Endoskopik incelemeler

Sindirim Sisteminin Değerlendirilmesi İçin Tanı Testleri Uygulanacak Hastalara karŞı HemŞirenin Genel Sorumlulukları;

  • -Sağlıklı beslenme ve sindirim sistemi rahatsızlıklarına yol açacak yiyecekler ve tanıdan sonra özel diyete gereksinim varsa, diyete ilişkin bilgi verilir.
  • - İşleme ilişkin bilgi verilir.
  • - İşlem sonrası bakım ve aktivite kısıtlamalarına ilişkin bilgi verilir.
  • - Anksiyete giderilir.
  • -Sorunlarla başetmek için hastaya yardım edilir.
  • -İşlem sırasında hastaya emosyonel destek sağlanır, hasta ve ailesi cesaretlendirilir.
  • -İşlem öncesi, sırası ve sonrasında yeterli hidrasyonun sağlanması ve sürdürülmesi için eğitim yapılır.
  • - Endoskopik işlemler yapılmışsa, kullanılan aletlerin su ve deterjanla temizliğini, %2' lik gluteraldehit ile dezenfeksiyonu sağlanır.
Endoskopik Ultasonografi (EUS); sindirim sistemi hastalıklarının tanısı için, endoskopik işlemle hedef alanın direkt olarak görüntülenmesidir.
Ultasonografi yapılacak hastaya;
*Taranacak doku üzerine vazelin yada özel bir jel sürülerek ses dalgalarının yansıması kolaylaştırılır.
• İşleme ilişkin bilgi verilir, varsa soruları yanıtlanır.
• Endoskopik ultasonografıde hasta hazırlığı yapılır. Hasta işlemden önce 8-12 saat aç bırakılır.
•Eğer safra kesesi US' si yapılacaksa, testten önceki gece yağlı ve gaz yapıcı yiyecekler yememesi söylenir.
•Eğer baryumlu testler uygulanacaksa, baryumun yaratacağı farklı görüntülerden kaçınmak için US' den sonra yapılması planlanmalıdır.

Görüntüleme
Görüntüleme yöntemleri; x-ray ve kontraslı madde ile yapılan radyografi, bigisayarlı tomografi (BT), magnetik resonans (MR) ve sintigrafıdir.

Radyografi
Radyopak maddeler (baryum sülfat vs.) verildikten sonra sindirim sisteminin floroskopi altında izlenmesi ve x-ray ile görüntülenmesidir. Buradaki organ ve sifinkterlerin fonksiyonel ve anatomik yapılan değerlendirilir.
Radyografi çekilecek hastaya;
• Yapılacak işlem açıklanır, varsa soruları yanıtlanır. •İşlemden önce 5 saat aç kalması, sıvı almaması ve sigara içmemesi söylenir.
•Eğer ince bağırsak grafısi çekilecekse kolon temizliği yapılır. İşlemden lgün önce düşük posalı diyet, bol sıvı ve laksatif verilir. Laksatifler;Crohn hastalığı, şiddetli diyaresi ya da ileostomisi olan hastalarda kullanılmamalıdır.
•Kolon grafısi çekilecekse radyopak madde rektal yoldan verilir. İşlem öncesi ilk 2 gün diyet uygulanır ve laksatif verilir. Diyette, ilk gün sebze, meyve ve et verilmez, bol sıvı verilir. İkinci gün sadece 2 litre sıvı verilir. Demir ilaçları kullanıyorsa 2 gün kullanmaması söylenir.
• İşlem sırasında, hastaya radyopak madde verildikten sonra seri halde grafi çekilir.
•İşlemden soma hastanın bol sıvı alması sağlanmalı, defekasyon yapıp yapmadığı izlenmeli ve radyopak « maddenin atıldığından emin olunmalıdır.
Gerekirse radyopak maddenin tamamen atılabilmesi için laksatif verilir.

Bilgisayarlı Tomografi
Tomografi doku yoğunluğundaki küçük farkları belirlemek ve görüntülemek iiçin bilgisayar analizi ile x ışınları dalgaları ve dedektörleri kullanılır.Bilgisayarlı Tomografi çekilecek hastaya;
• İşleme ilşkin bilgi verilir ve varsa soruları yanıtlanır.
• İşlemden önce 6-8 saat aç kalması söylenir.
• Eğer kullanılacaksa kontras maddeler oral yada intravenöz yoldan uygulanır.
•Allerjik reaksiyonlara karşı hasta yakından izlenir ve önlem alınır.
•Eğer baryumlu radyolojik görüntüleme yapılacaksa, BT' den sonra yapılması planlanmalıdır.

Magnetik Rezonans(MRI)
Organların kesit görüntüleri, x ışınları kullanılmaksızın, manyetik alan ve radyasyon kullanılarak, bilgisayar analizi ile elde edilir. Protonlardan alınan sinyaller ile dokunun siyal yoğunluk hariası çıkarılır. Karın içindeki kan damarları, abseler, fıstüller, neoplastik ve kanama alanlarının yanısıra yumuşak doku da değerlendirilir.
Magnetik resonans çekilecek hastaya;
• İşleme ilişkin bilgi verilir.
• Kapalı yer fobisi olup olmadığı sorulur. Kapalı yer fobisi olan hastalar için açık MR makinaları kullanılır.
• İşlemden önce 6-8 saat aç kalması söylenir..
• Hasta üzerindeki tüm takı ve metaller çıkarılır. •İşlemin 30-60 dakika süreceği ve işlem sırasında sesler duyabileceği anlatılır.
• Herhangi bir sorun olduğunda, uyarı cihazı ile görevlileri çağırabileceği söylenir.

Sintigrafî

Sintigrafi; teknisyum, iyod gibi radyoaktif isotoplann kullanıldığı bir görüntüleme yöntemidir. Organların büyüklüğündeki değişiklikler, anatomik yerleşim bozuklukları, kistik ya da abse gibi odaksal lezyonlar veya neoplazın varlığım belirlemek için kullanılır, teknisyum, iyod gibi radyoaktif isotoplann kullanıldığı bir görüntüleme yöntemidir. Organların büyüklüğündeki değişiklikler, anatomik yerleşim bozuk-lukları, kistik ya da abse gibi odaksal lezyonlar veya neoplazm varlığını belirlemek için kullanılır.

Endoskopik İŞlemler

Sindirim sistemini değerlendirmek için çeşitli endoskopik yöntemler kullanılır.
Bunlar: Fibroskopi/özofagogastroduodenoskopi, anoskopi, proktoskopi, sigmoidoskopi, kolonoskopi ve ince bağırsak enteroskopidir.
Üst Sindirim Sistemi Fibroskopisi/ Özofagogastroduedonoskopi
Fibroskopi, fiberskop adı verilen fiberoptik lensli, esnek bir alet ile yapılır. Üst sindirim sistemi fibroskopisi ile özofagus, mide ve duedonum mukozası değerlendirilir. Bu organlardaki anomaliler, inflamatuar, neoplastik veya infeksiyon hastalıklarının tanısı için kullanılır. Bu işlem ayrıca, daha ileri incelemeler için özofagus ve mideden doku yâda salgı örnekleri almada ve endoskopik tedavide kullanılır.
Endoskopi yapılacak hastaya;
• İşleme ilişkin bilgi verilir, somları varsa yanıtlanır.
• İşlemden önce 10-12 saat aç kalması söylenir.
•İşleme başlamadan önce, ağzına lokal anestezik sprey sıkılır ya da gargara yaptırılır. Sedasyon için intravenöz olarak midazolam, sekresyonları azaltmak için atropin uygulanır.
• Takma dişi veya protezi varsa çıkartılır.
•İşlem sırasında, salyayı silmek ve gerekli malzemeleri sağlamak için hastanın sol tarafında durulmalıdır.
• İşlemden sonra öğürme refleksi geri gelene kadar bir-iki saat oral birşey verilmez. Hastanın dil köküne dokunarak öğürme refleksi kontrol edilebilir. Öğürme refleksi geri gelmiş ise, rahatlatmak için serum fizyolojik ile ağız gargarası yaptırılır.
•Semi fawler pozisyonda yatırılır ve uyanana kadar yalnız bırakılmaz.
•Kanama, ağrı, yutma güçlüğü ve vücut ısısında artış gibi üst sindirim sistemi fibroskopi komplikasyonları açısından izlenir.
•Nabız ve kan basıncı sık sık kontrol edilir. Sedasyona bağlı değişikliklerin olabileceği unutulmamalıdır.
• Sedasyonun etkisi geçtikten ve hasta tamamen uyandıktan sonra evine gönderilebilir.
• Sedasyon yapılan hastaya, İşlemden sonra 10-12 saat araba ve makine kullanmaması söylenir.

İnfeksiyon hastalıklarından korunmak için, endoskopi sonrası kullanılan aletlerin dezenfeksiyonu sağlanmalıdır.
Anoskopi, Proktoskopi, Sigmoidoskopi (Rektosigmoidoskopi)
Kalın bağırsak hastalıklarının muayenesinde önce rektal tuşe yapılır. Perianal inspeksiyon, sifinkter tonüsünün kontrolü, hemoroid, fıssür ve fıstül gibi patolojilerin saptanması, rektum mukoza ve duvarının değerlendirilmesi, erkekte prostat, kadında uterus serviksinin palpasyonunu sağlar. Muayenede ağrı olup olmadığı ve eldivene dışkı bulaşıp bulaşmadığına dikkat edilir.

Kolonoskopi

Esnek fiberoptik kolonoskop ile kalın bağırsaklar çekuma kadar direkt olarak görüntülenir. Kolonoskopi, hem tanı hem de tedavi amacıyla uygulanır. Tanı amacıyla; sıklıkla kanser taramasında kullanılır. Ayrıca, doku biyopsisi almak, nedeni bilinmeyen diyare, anemi ve gizli kanamaları değerlendirmek, inflamatuar ve diğer bağırsak hastalıklarını belirlemek ve sınıflandırmak için kullanılır.
Kolonoskopi yapılacak hastaya;
• İşleme ilişkin bilgi verilir ve işlemden önce 24 saat besin ve sıvı alımını sınırlaması söylenir.
• Bağırsak temizliği için, işlemden 2 gece önce laksatif verilir, işlem günü aç kamına sabah lavman yapılır. Bağırsak temizliği için polyethylene glycol elektrolit lavaj solüsyonları gibi özel solüsyonlar ile lavajlar da yapılabilir. İşlemden önceki gün öğlenden itibaren hasta sıvı diyetine başlar ve 3-4 saat aralarla lavaj solüsyonunu oral olarak alır. Eğer hastada yutma güçlüğü varsa bu solüsyon nozogastrik tüp (NGT) ile verilir. Kolostomisi olan hastalar içinde aynı bağırsak temizliği yapılır.
•Bağırsak temizliği yapıldığı gün, rutin kullandığı diğer ilaçlarını almaması gerektiği söylenir.
•Eğer hasta diyabetik ise, hipoglisemi veya hiperglisemi olasılığına karşı diyet ve ilaç değişimi için hekimi ile görüşmesi sağlanır.
•Bağırsak temizliği yapılırken, özellikle yaşlı hastaların yeterli sıvı, elekrolit ve kalori alımlarım sürdürmek için eğitim verilir.
•İmplante defıbrilatörü veya pacemaker' ı olan hastalara polipektomi gibi elektro-cerrahi işlem uygulanacaksa kardiyologu ile görüşülür. İşlem sırasında defıbrilatör kapatılmalı ve hasta monitörize edilmelidir.
•Tedavi amaçlı kolonoskopi yapılacaksa kanama riski çok yüksektir. Bu nedenle, hastanın işlem öncesi 2 hafta aspirin, nonsteroidal anti-inflamatuar, ticlopidine ve pentoxifylline gibi ilaçları kullanmaması söylenir. Coumadin veya heparin kullanan hastalar için hekimi ile görüşülür. İşlemden önceki gece ağızdan birşey almaması gerektiği fakat kullanması gereken bir ilacı varsa çok az su ile alabileceği söylenir.
•İşlem öncesi hastaya intravenöz olarak opioid analjezik veya sedatif (midazolam) uygular.
•İşlem sırasında yaşam bulguları, cilt rengi, vücut ısısı ve oksijen satürasyonu izlenir.
•İşlemden sonra, hasta yatağına alınır. Karm ağrısı, kramplar, kanama veya rektal kanama, karm ağrısı, karında gerginlik ve ateş gibi bağırsak perforasyonu komplikas-yonları açısından hasta izlenir.

Laparoskopi (Peritoneoskopi)

Laparoskopi; sindirim sistemi, pelvik veya jinekolojik hastalıkların tanısı için kullanılan bir işlemdir. Özel fiberoptik laparoskop ile, karm içindeki doku ve organların direkt görüntüleri elde edilir. Gerekirse işlem sırasında biyopsi örneği alınır.
Laporoskopi yapılacak hastaya;
• İşlemden önce 8 saat aç kalması söylenir.
•Mide ve bağırsakların boş olması sağlanır. Gerekirse lavman uygulanır.
•İşlemden sonra, kanama ve perforasyon belirtileri yönünden gözlenir. Yaşam bulguları sık sık kontrol edilir.
• Bağırsak hareketleri başlayana kadar ağızdan yiyecek ve içecek verilmez.

Gastrik Analiz

Gastrik analiz; mide mukozasının sekresyon fonksiyonu, pilor veya duedonum obstrüksiyonu olan hastalarda mide retansiyonunun varlığını veya derecesini değerlendirmek için yapılır. Bu test, Zollinger Ellison sendromu gibi hastalıkların tanısı için kullanılır.

2.3.Sindirim Sistemi Hastalıklarında Sık Görülen Semptomlar

Ağrı; Ağrı sindirim sistemi hastalıklarının en önemli belirtilerinden biridir. Ağrının yeri, şiddeti, süresi, ağrıyı azaltan veya arttıran faktörlerin bilinmesi önemlidir. Ağrıyla ilişkisi olabilecek yemek yeme, dinlenme, defekasyon ve vasküler hastalık gibi diğer durumların belirlenmesi gerekir.
Retrosternal Yanma (Pirozis);Mide içeriğinin özofagusa reflüsü sonucunda substernal bölgede oluşan ve bazen boğaza kadar yayılan yanma hissidir.
Yutma (Odinofaji); Özeagusun organik bir hastalığına bağlı olarak yutma sırasında substemal bölgede duyulan ve oral alımı kısıtlayan ağrıdır. Besin özofagusu terk ettikten sonra ağrı kaybolur.
Disfaji; Disfaji, besin maddelerinin farinksten mideye ulaşıncaya kadar herhangi bir noktada yarattığı takılma hissidir. Disfaji orofarinks veya özofagus kaynaklı olabilir.
Regürjitasyon; Regürjitasyon, mide veya özofagus içeriğinin spontan olarak ağıza gelmesidir. Geceleri sırt üstü yatarken, öne ğilirken ağır kaldırırken meydana gelebilir. Özafagusun distalindeki obstrüksiyonlarında, akalazyada veya büyük divertiküllerin varlığında olabilir.
Ağız Kokusu (Halitosis);Ağız ve boğaz hastalıkları dışında, özofagus divertikülleri, kronik özofajit, atrofık gastrit, pilor stenozu ve infeksiyonlarda görülür.
Hazımsızlık; Hazımsızlık; üst karm bölgesinde hissedilen genellikle yemekle birlikte olan bir rahatsızlıktır ve mideyi kontrol eden sinir sisteminin hasarında ya da sindirim sistemindeki herhangi bir hastalıktan kaynaklanabilir. Yağlı yiyecekler protein ve karbonhidratlardan daha fazla midede kaldıkları için, hazımsızlık daha çok yağlı yiyeceklerin alımından sonra ortaya çıkar.
Gaz; Sindirim sisteminde biriken gaz geğirme yoluyla ya da rektumdan dışarı atılır. Bağırsaklarda aşırı gaz birikmesine meteorism denir. Hasta şişlik ve gerginlikten yakınır. Aşırı gaz safra kesesi hastalıklarında veya besin intoleransmda görülür.
Bulantı ve Kusma; Bulantı sübjektif bir duygudur ve sindirim sistemi hastalıkları dışındaki hastalıklarda da görülür. Kusma genellikle bulantı ile birliktedir ve nedenleri çok çeşitlidir. Kusmanın şiddeti nasıl, bulantının kendiliğinden veya tetikleyen bir faktörle oluşup oluşmadığı sorgulanmalıdır. Kusmuk içinde kan, besin atıkları, mukus, safra ve yabancı cisim varlığı araştırılmalıdır.
Bağırsak AlıŞakanlıklarında DeğiŞiklik; Bağırsak alışkanlıklarındaki değişiklikler genellikle kolon hastalıklarının bir bulgusudur. Diyare veya konstibasyona neden olabilir.


SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Şubat 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Sindirim Siztemi Hastalıklarına Karşı Alınması Gereken Önlemler

Sindirim problemlerinin önemli bir bölümü, yaşam biçiminde ve alışkanlıklarda yapılacak değişikliklerle kolaylıkla çözülebilir. Hastalıklara karşı önlem almak için, alkol, sigara, stres ve beslenme konularıyla ilgili tutumlarımızı gözden geçirmemiz gerekir.

Yüksek miktarda tüketilen alkol bağırsak mukozasını tahriş eder ve karaciğer için önemli bir tehdit oluşturur. Alkol tüketiminin çok az bir miktara indirilmesi doğru olacaktır. Sigara içme alışkanlığı da benzer sorunlara yol açar. Nikotinin, mide ülserinin iyileşmesini yavaşlattığı ve onikiparmakbağırsağı ülserinin oluşmasına katkıda bulunduğu kesinlikle kanıtlanmıştır. Solunum yoluyla bedene giren katran, tahriş edici bir zehirdir!

Stres ve korku, hastalıkların oluşmasına ve iyileşme sürecinin uzamasına neden olan önemli olgulardır. Bu olgular, otonom sinir sistemi tarafından, çok etkili bir yoğunlukla doğrudan sindirim sistemine ulaştırılır. Korku ve stresle başa çıkabilmek, kontrol altına alabilmek veya onlardan kaçınmak gerekir. öncelikle kendi içimizde bir barışıklık ve dinginlik ortamı oluşturmamız doğru olacaktır. Stres olmadan da yaşanabilir: İşini değiştir ve sakin bir ortamda yaşa!

Tükettiğimiz besinler, elden geldiğince çeşitli ve posa açısından zengin olmalıdır. Meyve, sebze ve kaba öğütülmüş tahıllar, nişasta, şeker ve zararlı beyaz una tercih edilmelidir. Yapay katkı maddesi içeren besinlerden kaçınılmalıdır. İyi bir beslenmenin özel ayrıntıları ise kişinin isteklerine ve dünya görüşüne göre belirlenebilir.

Sindirim Sistemine Yararlı Şifalı Bitkiler
Sindirim aksaklıklarında kullanılabilecek pek çok bitkisel ilaç vardır. Bu bağlamda, bazı şifalı bitkilerin sebze ve besin olarak tanımlanmasına şaşırmamak gerekir. Şifalı bitkiler genelde ağız yoluyla alınarak doğrudan sindirim sistemine ulaşır ve böylece, iyileştirici güçleri hemen etkili olmaya başlar. Akılları karıştırabilecek çok uzun bir bitki listesi yerine, burada, sindirimi kolaylaştırıcı önemli bitkileri etkinlik alanlarını gözden geçireceğiz.
İyileştirici etkiler genel anlamda iki guruba ayrılabilir: Hareketliliği arttırmak veya düzenlemek için, beden sistemlerinin değişik organlarını uyaranlar (sindirimi uyarıcı ilaçlar) ve doku yatıştırıcı veya sistem içindeki herhangi bir aşırı etkinliği azaltanlar (sindirimi yatıştırıcı ilaçlar).

Uyarıcı ilaçlar (Stimulantia):

Acı ilaçlar
Acı ilaçlar, çok çeşitli nitelikler ve çok çeşitli kimyasal maddeler içerirler; tek benzerlikleri ise acı tatlarıdır. İşte bu özellik iştahı açar ve genel anlamda sindirimi kolaylaştırır. Daha önce de değinmiş olduğumuz gibi, bu süreç yalnızca tat alma sinirleri sayesinde beyinde oluşan bir refleks tarafından başlatılır. Eğer bu bitkisel ilaçlar kapsül içinde yutulur ve tadı alınamazsa, sindirimi uyarıcı etkinlikleri açığa çıkamaz. En önemli acı ilaçlar: Centiyane kökü, civanperçemi, pelinotu, frenk kimyonu, kekik, biberiye, eğir kökü, melekotu kökü. Bu bitkilerin etkin oldukları başka alanlar da vardır doğal olarak. örneğin, kekik, bronşit hastalıklarında, akciğerlerin güçsüzlüğü yanı sıra, iştahsızlık ve sindirim sorunlarına karşı da başarıyla kullanılabilir.

Tükürük arttırıcı ilaçlar (Sialagoga)
Tükürüğün sindirim işlevindeki büyük öneminin her zaman göz önünde bulundurulması gerekir. Mide ve bağırsaklarda tamamlanan sindirim süreci ağızda başlar. Sistemin öteki organları tarafından rahatlıkla özümlenebilmeleri için, büyük karbonhidratlar çiğneme sırasında tükürük tarafından küçük parçalara ayrıştırılırlar. Besinler yeterince çiğnenip tükürükle karıştırılmadığında, sindirim sisteminin işi çok zorlaşır. Tükürük arttırıcı acı ilaçlar: Zencefil kökü, acı biber, ravent kökü, meyan kökü.

Karaciğer ilaçları (Hepatika)
Karaciğer ilacı olarak bilinen bitkiler, karaciğerin salgı işlevini uyarır, düzenler ve güçlendirir. Böylece safra salgısı artar. Ayrıca, safra salgısını onikiparmakbağırsağına ulaştıran ilaçlara da, safra ilaçları (Cholagoga) denir. Tüm bedenin tedavi edilmesi gereken durumlarda, öncelikle karaciğer işlevlerinin desteklenmesi düşünülmelidir, çünkü bu çok önemli organ bedenin tüm organları ile yakın ilişki içindedir ve tüm dokuların sağlığında katkısı vardır. Sindirim problemlerinde karaciğerin başlıca rolü safra salgılamasıdır. Karaciğerin öneminin düşündürebileceği gibi, karaciğeri güçlendirici özelliğe sahip pek çok bitki vardır ve en önemlileri ise şunlardır: Hindiba, devedikeni tohumu, kara turp, kırlangıçotu, eğir kökü, ısırganotu ve sinirliot.

Müshil ilaçları (Laxativa)

Bağırsakların boşaltılmasında kullanılan bitkiler de vardır ve bunlar etkinlik açısından farklıdırlar. Güçlü müshil ilaçları ancak özel durumlarda ve eğer mümkünse kalifiye gözetim altında uygulanmalıdır. En sağlıklı müshil ilaçları, sindirim salgılarının artmasını sağlayarak iyi bir sindirim oluşturan ve bu yolla bağırsakları boşalmaya özendiren şifalı bitkilerdir. Bu tür bitkiler: Hindiba, meyankökü, akdiken meyvesi, barut ağacı kabuğu, eğir kökü.

Gerçek ravent kökü, küçük dozda alındığında sıkıştırıcı, büzüştürücü (Adstringent) etkisi olan, normal dozda alındığında ise etkili sayılabilecek bir müshil ilacıdır. öteki etkili müshil ilaçları ise, sarısabır ve sinameki yaprağı.

Bu etkili müshil ilaçları, kimyasal veya sinirsel etkileşimle bağırsak mukozasını uyararak, hızlı dışkılamanın gerçekleşmesini sağlarlar.

Keten tohumu unu ise kendine özgü bir müshil ilacıdır. Bol suyla alındığında bağırsaklarda şişerek, mekanik bir etkiyle önündeki dışkıyı dışarı iter. Kronik kabızlıklarda bile, 3-4 günlük bir kullanım sonunda, dışkılama saati isteğe göre düzenlenebilir!

Solucan ilaçları (Anthelmintika)

Bu alanda etkili olan bitkisel ilaçlar, sindirim sistemine doğrudan etki yapmayıp, yalnızca parazitleri etkilerler. Konu hakkında ayrıntılı bilgi, “enfeksiyonlar ve parazitler” bölümünde verilmiştir.

Yatıştırıcı ilaçlar (Relaxantia)

Uyarıcı ilaçların tanıtımının ardından, sindirim sistemi organlarının dokularını gevşetip rahatlatan veya bu organlardaki herhangi bir aşırı çalışmayı normal düzeye indiren ilaçların etkinlik alanları ve biçimlerini gözden geçireceğiz.

Mukoza koruyucu ilaçlar (Demulcentia)
Mukoza koruyucu şifalı bitkiler, tahriş olmuş veya iltihaplanmış sindirim sistemi mukozasını koruyucu ve yatıştırıcı özelliklere sahiptir. Sindirim sisteminde olduğu gibi, başka organlarda da başarılı olabilen şifalı bitkilerden, ebegümeci, hatmi(kök-çiçek-yaprak), yulaf, şerbetçiotu, öksürükotu, ayva çekirdeği, mayıs papatyası, salep, keten tohumu, ceviz yaprağı, meşe kabuğu en önde gelenlerdir.

Şişkinlik giderici ilaçlar (Karminativa)
Aromatik bitkilerin pek çoğu uçucu yağlar içerirler. özellikle bu yağlar, mide kaslarını gevşetip, bağırsak çalışkanlığını arttırarak, sistemde gaz oluşumunu azaltırlar. Böylece, sindirim sistemindeki maddelerin hareketliliğini destekleyerek, şişkinliği önleyebilirler. Bu özelliğe sahip olan bitkilerin önde gelenleri, frenk kimyonu, rezene, anason, melekotu kökü, zencefil, eğir kökü, mayıs papatyası, kakule, kişniş, acı biber, nane ve kekik.

Sıkıştırıcı/ Büzüştürücü ilaçlar (Adstringentia)
Bu bitkilerin başlıca özelliği, mukoza hücre zarlarını sıkıştırıp-büzüştürerek, dokuları sıklaştırmak-sağlamlaştırmak ve böylece, istenmeyen salgılanmaları durdurmaktır. Doğanın bize sunduğu bu tür bitkilerin en uygun olanları, amberparis kökü, ceviz yaprağı, meşe ağacı kabuğu, ısırganotu, keçisakalı, koyunotu.

Kramp çözücü ilaçlar (Antispasmodika)

Kramp çözücü bitkiler, sindirim kramplarına veya koliklere neden olan her tür sinirsel gerginliği kısa sürede sona erdirebilirler. çağımızın yaşam biçiminden kaynaklanan gerginlikler çeşitli sindirim rahatsızlıklarına yol açabiliyor. Bu durumlarda, yatıştırıcı ve sinir sistemini güçlendirici veya kaslarda oluşan krampları çözücü bitkiler kullanılması gerekir. Bu bağlamda, sindirim problemlerini çözebilen en etkili bitkiler, kediotu kökü, şerbetçiotu, mayıs papatyası, kaside, ökseotu, kekik ve sarı kantaron.

Mikrop kırıcı ilaçlar (Bakteriostatika)

Sindirim aksaklıkları, herhangi bir hastalık nedeniyle sindirim sisteminin güçsüzleşmesinden kaynaklanabileceği gibi, enfeksiyonlardan da kaynaklanabilir. Her iki durumda da mikrop kırıcı ilaçlar önerilebilir. Daha önce de anmış olduğumuz bu bitkiler, kekik, mirra, echinacea kökü veya preparatları, pelinotu, ısırganotu, aynısafa, mayıs papatyası.

SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

3 Mart 2018 / Misafir Tıp Bilimleri
25 Şubat 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
25 Şubat 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
19 Haziran 2011 / _Yağmur_ Tıp Bilimleri