Arama

Göz Kapağı Hastalıkları

Güncelleme: 16 Temmuz 2016 Gösterim: 28.365 Cevap: 4
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Aralık 2009       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Bu maddedeki yazılar yalnızca bilgi verme amaçlıdır. Yazılanlar, doktor uyarısı ya da önerisi değildir.

Sponsorlu Bağlantılar

GÖZ KAPAĞI HASTALIKLARI

Ad:  gözkaphas.jpg
Gösterim: 12816
Boyut:  17.5 KB

OKÜLOPLASTİK CERRAHİ KAPAK ENFEKSİYONLARI



(Kapak İltihabı)


Kapak Kenarı İltihabı (Blefarit):
Göz kapaklarının sık görülen iki taraflı iltihabıdır. Kapakların kirpikleri içeren 2 mm'lik kenar kısmını tutar. Kapaklarda yanma, kaşınma ve batma hissine yol açar. Kirpik diplerinde kepeklenme, kızarıklık ve kapak kenarında kalınlaşma vardır. Ayrıca göz kapak kenarlarında ters kirpik (trikiazis) ve kirpiklerin dökülmesi (madarozis) gelişebilir. Ek olarak arpacık (hordeolum) ve şalazyon gelişimine neden olabilir. Tedavide en önemli husus göz kapağının temizliğidir. Kirpik dipleri bebek şampuanı ile yıkanmalıdır. Bir el havlusu yardımıyla kapaklar üzerine uygulanan sıcak pansuman, kepeklenme ve yağlı akıntıları gidermede oldukça faydalıdır. Bunlardan fayda alınamazsa antibakteriyel göz damlaları tedaviye eklenir.

Arpacık (Hordeolum):
Kirpik diplerinin ve göz kapağında yağ salgılayan bezlerin (meibomius) küçük bir apsesidir. Belirtileri; kapak içinde veya kapak üzerinden öne doğru uzanan, hassas, kızarık, sivilceye benzeyen şişkinliktir. Çoğu vaka kendiliğinden iyileşir ya da iltihap kirpik diplerine yakın bir bölgeden dışarıya boşalır. En önemli adım sıcak pansumandır. Antibakteriyel göz damlaları tedaviye eklenebilir. Bazı vakalar ufak bir cerrahi işlemle tedavi gerektirebilir.

Kapak Bezinin Kisti (Şalazyon):
Arpacıktan sonra gelişebilir veya kapak bezlerinin ağızlarının tıkanması ile yağ salgılarının bezin içinde birikmesi ile ortaya çıkar. Kapakta ağrısız, sert ve yuvarlak bir şişlik şeklinde görülür. Şişkinlik arpacıktan daha büyüktür. En sık uygulanan tedavi şekli cerrahidir. Bazı vakalarda şişliğin içine iğne ile iltihabın geçmesine yardımcı olan ilaç (steroid ) enjekte edilir.

Göz Uçuğu (Herpes Simpleks):

Uçuk virüsü (Herpes Simpleks) deriyi tuttuğu gibi gözü ve göz kapaklarını da tutabilir. Genelikle tek taraflıdır. Yüzde kırmızı zemin üzerinde öbekler halinde, saydam, küçük, inci tanesi (vezikül) şeklinde gelişir. Hafif bir kapak şişkinliği olabilir. Veziküller yırtılır ve daha sonra kabuklanarak birkaç gün içinde iyileşir. Gözde ve bulunduğu deri çevresinde ağrıya sebep olur. Gözün ön tarafındaki kornea tabakasını tutabilir. Tedavide virüslere karşı etkili göz damlaları ve kremleri (asiklovir) kullanılır. Hijyen amaçlı olarak kabarcıklara temastan kaçınılmalıdır.

İmpetigo:
Sıklıkla çocuklarda kötü hijyen koşulları veya travma nedeniyle ortaya çıkan kapak cildinin bakteriyel iltihabıdır. Yüzde ve kapak cildinde kızarık bir zemin üzerinde küçük kırmızı döküntü şeklinde başlar. Daha sonra döküntüler vezikül halini alır. Son aşamada bunlar patlayarak üzerileri altın sarısı kabukla örtülür. Tedavide antibiyotik içerikli merhemler kullanılır. Yaygın tutulum halinde ise ağızdan antibiyotik verilir.

Yılancık (Erizipel):
Kızarıklık, ödem ve sertlik (endurasyon) ile karakterize olan cilt ve cilt altı dokusunun selülitidir. Kapağın tümünü tutabilen kızarık bir alan olarak başlar ve kısa zamanda sert ve ödemli bir görünüm kazanır. Ameliyat, travma sonrasında veya önceki enfeksiyon zemininde gelişebilir. Koyu kırmızı renkli, kabarık ve çevre dokulardan keskin sınırlarla ayrılmıştır. Ateş ve bitkinlik vardır. Tedavide ağızda penisilin verilir.

KAPAK DEFORMİTELERİ (ŞEKİL BOZUKLUKLARI)

Ektropion ( Kapak Kenarının Dışa Dönmesi):
Senil, sikatrisyel ve paralitik tipleri mevcuttur.

Senil Ektropion:
Yaşlı hastaların alt göz kapağını tutar. Alt kapakta yatay gevşeklik olduğundan yerçekimi etkisiyle alt göz kapağı dışa doğru döner. Kapak gözden uzaklaşmış olduğu için göz dış etkenlere daha kolay maruz kalır. Bu durumda göz enfeksiyonları, ağrı, ışığa aşırı duyarlılık, aşırı gözyaşı gelmesi (epifora) ve görme kaybı ortaya çıkabilir. Tedavisi cerrahidir.

Sikatrisyel Ektropion:
Çeşitli travmalar, kapak enfeksiyonları ve geçirilmiş tümör cerrahisi sonucu cilt ve cilt altı dokusunda ölü, sert bir tabaka (skar) oluşur. Bu skar alt veya üst kapağın göz küresinden uzaklaşmasına neden olur. Kırmızı tenli, çillenme tarzında lezyonları olan ve cilt kanserine gelişimine yatkınlığı olan bireylerde daha sık görülür. Bu kişilerin ciltleri kuru ve gergindir. Bu kişilere koruyucu olarak güneş ışığını engelleyen losyonlar ve yağlı cilt kremleri kullanılmalıdır. Tedavi cerrahidir.

Paralitik Ektropion :

Yüz sinirinin (fasiyal sinir) felci ile ortaya çıkar ve tek taraflı olarak görülür. Kapakların kapanması çok güçleşir. Sık aralıklarla gözyaşı damlaları ve jelleri kullanılır. Uykuda kapaklar açık kalıyorsa bantla kapatılır. Bu olgular göz hekimi tarafından izlenmeli, kendiliğinden iyileşmiyorsa cerrahi girişim uygulanmalıdır.

Entropion (Kapak Kenarının İçe Dönmesi):
Kapak kenarı ve kirpikler korneaya temas ederek korneada zedelenmeye yol açar. Entropion alt ve üst kapakta görülebilir. Senil, sikatrisyel ve konjenital tipleri mevcuttur.

Senil Entropion:
En sık görülen tiptir ve sadece alt kapağı tutar. Yaşlılığa bağlı olarak kapak ve göz küresi arkasındaki dokuların gevşemesi sonucu ortaya çıkar. Tedavisi cerrahidir.

Sikastrisyel Entropion:
Hem alt hem üst kapağı tutabilir. Kimyasal yanıklar, blefarit ve çeşitli göz kapağı iltihapları sonucu ortaya çıkan ölü doku tabakasının (skar dokusu) göz kapağının iç yüzünü kısaltması ve buna bağlı olarak göz kapağını içe çekmesiyle ortaya çıkar. Tedavi cerrahi düzeltmedir.

Konjenital Entropion:
Kapağın kenar kısmının doğuştan itibaren içe dönük olmasıdır. Bu durum çocuk büyüdükçe kendiliğinden düzelebilir. Kirpikler korneya değiyor, ışığa aşırı hassasiyet ve rahatsızlık hissine yola açıyorsa cerrahi tedaviye gidilebilir.

Trikiyazis (Kirpiklerin İçe Dönmesi) ve Distikiyazis (Yanlış Yerden Kirpik Çıkması):
Normalde dışa dönük olması gereken kirpiklerin kapak kenarından göz küresine temas edecek şekilde içe dönmesi trikiyazis; normal kirpiklerin gerisinden ikinci bir sıra kirpik çıkması distikiyazis olarak adlandırılır. Her göz kırpışıyla rahatsız edici bir batma hissine neden olur. Tek ya da çift gözde görülebilir. Tedavide, kirpiğin bir forseps yardımıyla mekanik olarak çıkarılması (epilasyon), kirpik köklerinin -20 derecede dondurup-eritme işlemiyle çalışan kriyoterapi veya kirpik köklerinin elektrik akımı ile tahrip eden elektroliz yöntemleri uygulanır. Bu tedavi yöntemleri ile geçmezse cerrahi tedavi yapılır.

Madurozis (Kirpiklerin Dökülmesi):
Kirpik sayısında azalma veya bunun tümünün yok olmasıdır. Sebepleri arasında yanıklar, tümörler, tümörlere uygulana ışın tedavisi, sedef hastalığı (psöriazis), hipotiroidi, frengi hastalığı (sfiliz) yer almaktadır. Tedavisi sebebe göre yapılır.
Poliosis (Kaş ve Kirpiklerin Beyazlaşması): Kaş ve kirpiklerin vaktinden önce beyazlaşmasıdır.

Dermatoşalazis (Üst Göz Kapağı Derisi Bollaşması):
Yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıkan ve genellikle çift taraflı görülen kapak cildindeki gevşemedir. Üst göz kapağı derisi kat kat bollaşıp kirpiklerin üzerine sarkarak görme alanının üst bölümünü örtebilir. Bu olgularda kapak ağırlaşmış olduğu için göz kapaklarını açık tutmak zorlaşır. Göz kapakları torba görünümü kazanmış, göz kapağı çizgileri kaybolmuştur. Tedavi cerrahidir ve eğer kişinin görmesinde, dış görünümünde sorun yaratıyorsa yapılır.

Blefaroşalazis (Kapak Ödemi):
Daha çok genç bayanlarda ortaya çıkan, nedeni bilinmeyen üst göz kapaklarında birkaç gün içinde kendiliğinden ortadan kalkan ağrısız tekrarlayıcı ödem ataklarıyla karakterize nadir bir klinik durumdur. Tekrarlayan ataklar sonucunda kapak cildi incelir ve kırışır. Ataklar kesildikten sonra cerrahi tedavi gerekebilir.

Esansiyel Blefarospazm:
Göz küresi çevresindeki kasın (orbikülaris kası) istemsiz kasılmaları söz konusudur. 50 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve her iki gözde de görülebilir. Kasılmalar ilerleyici olup kapaklarda spazmlara ve buna bağlı olarak görme güçlüğüne yol açabilir. İleri dönemlerde göz kapakları açılamadığı için hastalar çalışamaz hatta kendi işlerini göremez hale gelirler. Tedavide ilk seçenek orbikülaris kasına botulinum toksini (botox) enjeksiyonudur. Toksinin her 4-6 ayda bir tekrarlanması gereklidir. Toksinden yararlanamayan olgulara cerrahi müdahale gerekebilir.

PTOZİS (Göz Kapağı Düşüklüğü):


Üst göz kapağının normal seviyesinden daha aşağıda olmasıdır. Bir veya iki kapakta görülebilir. 4 tipi vardır. Miyojenik, nörojenik, mekanik, aponevrotik.

Miyojenik Ptozis:
Üst göz kapağını açmaya yarayan kasın (levator kası) doğumsal veya sonradan ortaya çıkan bozukluğuna bağlıdır. Aşağı bakışta bu kas gevşeyemediği için kapak aralığı açık kalır. Üst kapaktaki deri katlantısı silinmiş veya kaybolmuştur. Doğumsal miyojenik ptozise şaşılık, göz tembelliği (ambliyopi) ve göz kırma kusurları (hipermetropi veya miyopi) eşlik edebilir.

Nörojenik Ptozis:
Doğumsal veya sonradan ortaya çıkan bir sinir iletim bozukluğu sonucu ortaya çıkan ptozistir. En sık görüleni okülomotor sinir felci sonucu gelişenidir. Bu sinir felci doğumsal veya sonradan ortaya çıkmış olabilir. Bu sinir felci sonucu göz küresini hareket ettiren kaslarda felç gelişir ve şaşılık ortaya çıkar. Bu sinirin fonksiyonu kendiliğinden düzelebileceği için cerrahi girişim kararı verilmeden önce 6 ay beklenmeli ve önce şaşılık düzeltilmelidir.

Mekanik Ptozis:
Dermatoşalazis, büyük göz kapağı tümörleri (örneğin nörofibrom) ve ağır göz kapağı ödemi gibi göz kapağı hareketliliğini zayıflatan rahatsızlıklar sonucu oluşabilir.

Aponevrotik Ptozis:
Normal üst göz kapağını açan kasın (levator kası) üst göz kapağına tutunduğu parçasının (aponevrozun) zayıflaması sonucu ortaya çıkar. Bu zayıflık hafif bir ayrışma veya yapışma bozukluğu olabileceği gibi yaygın bir ayrışma neticesinde ortaya çıkabilir. Sebepleri arasında yaşlılık (yaşa bağlı kasın dejeneratif değişikliği) ve travma yer alabilir.
Tedavide ptozise neden olan etken göz önüne alınarak en uygun cerrahi yöntem uygulanır. (Levator kasının kısaltılarak üst göz kapağı yukarı kaldırılması veya askılama yöntemi )

KAPAK TÜMÖRLERİ

İyi Huylu (Selim) Kapak Tümörleri :
Viral Siğil (Skuamöz Hücreli Papillom): Genellikle erişkinlerde en sık görülen kapak tümörüdür. Ağaç çileğini andıran bir satha sahip saplı veya geniş tabanlı bir lezyondur. Tedavisi cerrahidir.

Seboreik Keratoz (Bazal Hücreli Papillom):
Yaşlı bireylerin yüz ve göz kapaklarında kabarık, deri üzerine yapıştırılmış gibi duran, keskin sınırlı, bazen tüm kapağı tutabilen ve aşırı yağlanma gösteren bir lezyondur. Tedavisi cerrahi olarak çıkarılmasıdır.

Aktinik Keratoz (Senil Keratoz):

Deri yüzeyinden kabarık olmayan kuru kabuksu bir lezyondur. Tipik olarak aşırı güneş ışığına maruz kalmış, yaşlı, açık tenli bireyleri etkiler. Bir kısmı kötü huylu tümöre dönüşebilir.

Ben (Nevüs):
Genellikle kapağın kenar kısmında yer alır. Renkli bir hal alma eğilimindedir. Hızlı bir büyüme olursa kötü huylu tümörden şüphelenilmelidir.

Keratoakantom:
Göz kapağında nadiren görünür. Selim olmasına rağmen hızlı büyüyen tümör genellikle diğer yönleriyle sağlıklı bireylerde meydana gelir. Böbrek naklini takiben immünosüpressif tedavi görmekte olan hastalarda beklendiğinden daha sık bir şekilde görülür. Ortaya çıkış sırası; birkaç gün zarfında büyüklüğünün 2 yada 3 misline ulaşabilen pembe renkli bir kabartı (papül) , 2-4 cm çapına ulaştıktan sonra genellikle büyümesi durur. 2-3 ay boyunca sabit kalır ve daha sonra kendiliğinden geriler. Gerileme dönemi esnasında lezyonun merkezi kısmi keratinle dolu bir krater şekline dönüşür.

Ksantelazma:
Genellikle yaşlı hastalarda veya kolesterolü yüksek olanlarda bulunan (hiperkolesterolemi) sık görülen ve sıklıkla her iki gözde ortaya çıkan lezyonlardır. Genellikle göz kapaklarının iç taraflarında yerleşmiş bulunan, kolesterol ve yağ içeren, sarı renkte, cilt altı lezyonlardır. Tedavi kozmetik sebeplerden dolayı yapılır.

Kapiller Hemanjiom:
Kapakların en sık görülen doğumsal, damarsal tümörüdür. Genişlemiş ve birbirleriyle birleşmiş (anastomoz yapmış) damarsal boşluklardan oluşur. Genellikle bir yaşına kadar hızla büyürler. Ve daha sonraki 4-5 içinde kendiliğinden gerilerler. Kırmızı renkte kabarık lezyondur. Büyük olan ve üst kapağı tutanları tembelliğe (ambliyopi) yol açabilir. Bu olgularda lezyon içine steroid enjeksiyonu yapılır.

Normal Göz Kapiller Hemanjiom Molluskum Kontagiosum:

Derinin yüzey tabakasının (epidermis) viral (pox virüs) enfeksiyonudur. Lezyonlar mum damlası şeklinde kabarık yapıdadır ve merkezlerinde bir çukurluk vardır.

Kötü Huylu (Malign) Kapak Tümörleri:

Bazal hücreli ve yassı hücreli kanser en sık görülen kapak tümörleridir. Açık tenli, uzun süreli güneşe maruz kalan ve ileri yaş grubunda bulunan bireylerde bulunma riski daha fazladır.

Bazal Hücreli Karsinom (BHK):
Kötü huylu kapak tümörlerinin %95 ini oluşturur. En sık alt kapağı ve iç bölgeyi tutar. Yavaş ve ağrısız büyüme gösterir. Yayılmamasına rağmen bulunduğu yerin derinliklerine kadar uzanabilir. Tedavi edilmeyen tümörler göz küresini tahrip edip beyne kadar uzanabilir. Bu lezyonlardan parça alınmalı (biyopsi) ve tanısı konulduktan sonra cerrahi, radyoterapi ve krioterapi seçeneklerinden biri tercih edilmelidir. İdeali cerrahi tedavidir.

Normal Göz Malign Karsinomlu Göz Yassı Hücreli Kanser:
Bazal hücreli kansere göre 40 kez daha seyrek olup daha çok üst kapağı tutar. Kendiliğinden ortaya çıkabileceği gibi aktinik keratoz ve keratoakantoma zemininden gelişebilir. Yüzeyi sert bir kabukla örtülü kabarık lezyonlardır. Daha sonra kabuğun altında ülserasyon ortaya çıkar ve lezyon kenarları kabarıktır. Tedavi edilmediği takdirde bezelere (lenf düğümleri) yayılır. Vücudun her tarafına yayılma olasılığı vardır. Bazal hücreli kansere göre daha agresif seyreder. Tedavisi cerrahidir.

Malign Melanom:
Kapağı tutan malign melanomlar nadir görülür. Öldürücü potansiyele sahip tümörlerdir. Cilt melanomlarında renk değişikliği teşhis koydurucu özelliği teşkil etse de kapak melanomlarının yarısı renksiz olup, bu durum teşhiste zorluklara yol açar.

Kaposi Sarkomu :

Sıklıkla AIDS hastalarını etkileyen bir damarsal tümördür. Tümörün erken dönem belirtileri arasında pembe, kırmızı-menekşeden kahverengiye değişen ve yanlışlıkla cilt altı kanama (hematom) veya ben (nevüs) sanılan bir lezyondur. Büyük ve hızla büyüyen bir tümör ülsere olabildiği gibi kanayabilir de. Tedavisi radyoterapidir.

Sebase Gland Karsinomu (Sebase Bez Karsinomu):
Sebase bez karsinoması göz kapağında meibomian veya Zeis adındaki bezinden kaynaklanır. Göz kapağı malign tümörlerinin %1-5'ini oluşturur. Genellikle yavaş büyüyen, ağrısız, sarı renkli kitle görünümünde veya kapakta diffüz kalınlaşma ve kirpik kaybına neden olan bir kitle şeklindedir. Başlangıçta şalazyon veya kronik blefarokonjonktivit ile karışması nedeniyle doğru tanı ve uygun tedavi gecikir.

Esas olarak komşuluk yoluyla yayılır. Nüksleri(tekrar) sık görülür. Uzak organ tutulumu lenf ve kan yoluyla olur. Cerrahi tedavinin tek veya kriyoterapi ile beraber uygulanması en sık tercih edilen tedavi yöntemidir.

BAKINIZ
Göz Nedir? Gözün Yapısı ve Görevleri
Göz Sağlığı
Oftalmoloji (Göz Hastalıkları Bilimi)

Son düzenleyen Safi; 16 Temmuz 2016 19:47
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
26 Temmuz 2011       Mesaj #2
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  ptozis.jpg
Gösterim: 18086
Boyut:  42.3 KB

Göz Kapağı Düşüklüğü


Ön göz kapaklarından birinin veya her ikisinin düşüklüğü, göz kapağını kaldırma görevini yapan kasların zayıflığı nedeniyle ortaya çıkan bir durumdur. Bazı çocuklarda bu durum doğuştan görülür ve bu vakalarda, ambliyopiyi önlemek için cerrahi müdahale gerekebilir.
Sponsorlu Bağlantılar
Doguştan oldugu zaman bu genelikle tek gözü etkiler. Kalltımsal oldugu sanılmaktadır. Yetişkinlerde durum genellikle göz kapagı adalelerinin gerginligini kaybetmesi şeklinde, yaşlanma etkisiyle olur; daha az sıklıkla, bir yaralanma veya şeker hastaııgı gibi, myasthenia gravis, felç, beyin tümörü, veya boynun alt kısmındaki veya akcigerin en üst kısmındaki kanser gibi hastalıkların sonucudur ki, bunların hepsi de sinir ve kas çalışmasını etkileyebilir.

Teşhis


Eger çocugunuzun göz kapakları, gözle görülebilecek kadar birbirinden farklı ise özellikle bu farklılık gözlerden birinin veya her ikisinin görüşünü engelleyecek ölçüde ise göz doktorunuza gidin.
Doktorunuz gözü muayene edecek ve çocugunuzun genel sagııgı ile ilgili bir dizi soru soracaktır. Durum genel bir saglık sorunundan kaynaklanıyorsa tam bir saglık muayenesi tavsiye edilebilir.

Eğer birdenbire kendi gözlerinizden birinin veya her iki gözünüzün kapağının değişikliğini farkederseniz, doktorunuza gidin. Yine, sebebin bir genel sağlık sorunu olup olmadığını belirlemek için muayene gerekebilir. Eğer sorun uzun sürede yavaş yavaş gelişmişse yaşlanma nedeniyle olabilir.


Göz kapağını kaldıran kasın gücünün azalması:


Mitokondriyal miyopati, okülofaringeal müsküler distrofi ve miyotonik distrofi gibi eksternal oftalmopleji yapan hastalıklarda göz hareketleri ile birlikte göz kapağının hareketleri de bozulduğu için hastalar kapaklarını açmakta zorlanırlar. Hastalığın evresine göre hastaların görmelerini sağlayacak cerrahi tedavi yöntemleri mevcuttur.

Sinir-kas kavşağını etkileyen hastalıklar:


Bunlar içerisinde Myastenia Gravis hastalığı oldukça önemlidir. Kapak düşüklüğünün gün içerisinde giderek artması en tipik özelliğidir. Birlikte çift görmede olabilir. Tedavisi çoğunlukla medikaldir. Nadiren cerrahi tedaviye gerek duyulur. Sinir-kas kavşağını etkileyerek göz kapağı düşüklüğü yapan diğer bir sebep ise göz çevresine yapılan botulinum toksini enjeksiyonlarıdır. Yanlış uygulama geçici olarak kapak düşüklüğüne neden olabilir.

Göz kapağını kaldırmayı sağlayan sinirin (nörojenik) bozuklukları:


3.cü sinir göz kapağını kaldırmamızı sağlamaktadır. Felcinde göz kapağı düşüklüğü ile birlikte göz hareketleri de bozulduğu için hastanın kapağı kaldırıldığında çift görmeden şikayet eder. Diyabet, hipertansiyon, anevrizma, tümör ve travma gibi sebeplerle göz kapağında nörojenik düşüklük olabilir. Diyabet ve hipertansiyon 3 ay içerisinde kendiliğinden düzelen ağrısız kapak düşüklüğü yaparlar. Tedavi önerilmez. Anevrizma nedeni ile oluşan 3. Sinir felci ağrılı olmaktadır. Anevrizma ve tümör gibi nedenlerle ptozis olduğunda sebebe yönelik müdahale acilen yapılmalıdır. Travma sonrası gelişenlerde tedavi için en az 6 ay beklenmelidir. Bir çoğu geçici felce bağlı olduğu için kendiliğinden düzelmektedir.

Kasın tarsa yapıştığı kısmının uzaması veya ayrılması (Aponevrotik ptozis):


Yetişkinlerde en sık görülen kapak düşüklüğü sebebidir. Kasın tars adını verdiğimiz destek dokuya yapışmasını sağlayan elastik olmayan uç kısmı (aponevroz) çoğunlukla göz kapağında yaşlanmanın etkisi ile ya uzayarak yada birleştiği yerden ayrılarak kapak düşüklüğüne neden olur. Ayrıca travma, uzun süreli kontakt lens veya protez kullanımı gibi sebeplerle de aponevrotik ptozis oluşabilir. Cerrahi tedavi ile bu durumu düzeltmek mümkündür.

Mekanik sebeplerle göz kapağının düşmesi:


Tümör, ödem veya enfeksiyon gibi göz kapağını ağırlaştıran sebepler veya hareket etmesini engelleyen nedbe dokuları göz kapağında düşüklüğe neden olurlar. Bu sebeplerin ortadan kalkması ile kapağın düşüklüğü düzelmektedir.

Göz kapağının yalancı düşüklüğü:


Gözün doğuştan küçük olması (mikroftalmi) veya hiç olmaması (anoftalmi), ameliyatla alınmış olması, uygun olmayan protez kullanımı, aşağı doğru kayması, orbita yaralanması (blow-out kırığı) gibi sebepler göz kapağının düşük görünmesine neden olurlar. Düşük görünmeye neden olan etken düzeltildiğinde göz kapağı da yükselecektir.

Tedavi:


Eğer göz kapağınızın durumu görüşünüzü etkiliyorsa doktorunuza gidin. Eğer düşkünlük doğuştan gelen bir anormallikse veya yaşlanma veya yaralanma nedeniyle olmuşsa, adaleyi güçlendirmek için bir ameliyat yapılabilir. Eğer neden myasthenia gravis, felç veya şeker hastalığı gibi daha genel bir sağlık sorunuysa, asıl sebebin tedavisi göz kapağının durumunu düzeltebilir.

Doğuştan olmayan göz kapağı düşüklüğünü yapan birçok hastalık olduğu için tedaviden önce sebebin araştırılması gerekir. Bunun için hastanın öyküsü, göz muayenesi, göz kapağı ölçümleri, gerekirse orbita ve beyin manyetik rezonans görüntüleme ile değerlendirme ve nöroloji konsültasyonu istenir. Eski resimleri sebebin tespit edilmesine yardımcı olabilir. Kapağın düşmesine neden olan etken ortadan kaldırıldığında kapak da düzelmektedir. Travma söz konusu ise en az 6 ay beklenmeden cerrahi olarak kapak kaldırılmamalıdır. Aponevrotik ptoziste tedavi cerrahidir.

Cerrahi Yöntem:


Lokal anestezi altında yapılır. Genel anesteziye gerek yoktur. İki taraflı düşüklük varsa iki kapağın ameliyatı eşzamanlı olarak yapılır. Kapağın yüksekliği ameliyat sırasında ayarlanır. Hastalar aynı gün evlerine dönerler. Arzu edilen kapak yüksekliği elde edilmemiş ise birkaç gün içerisinde revizyon ile simetrik görünüm elde edilir.

Burada yer alan yazılar bilgilendirme amaçlıdır, İlaç önerisi ve tedaviler için lütfen doktorunuza başvurunuz..

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 16 Temmuz 2016 17:07
Sen sadece aynasin...
GüNeSss - avatarı
GüNeSss
Ziyaretçi
1 Kasım 2011       Mesaj #3
GüNeSss - avatarı
Ziyaretçi

Göz Hastalıkları (Arpacık)


Sık karşılaşılan bir sorundur. Nadiren cerrahi girişimler gerektirmekle birlikte, genellikle antibiyotik uygulamasıyla ve öteki basit yöntemlerle iyileştirilebilmektedir. Arpacık, etkilediği gözkapağı bezlerine göre ikiye ayrılır. Gözkapağının dışında kirpiklere bağlı yağ bezleri vardır. Bunlar, gözün yüzeyini koruyan yağı (sebum) salgılarlar. Bazen salgı bezi kanalı tıkanır ve içerde kalan bakteriler "dış" arpacığa neden olurlar.
Gözkapağının içinde ise, "meibom bezleri" denen bir dizi bez daha vardır. Bunlar da yağ bezleridir, ancak kirpiklerle bağlantılı değillerdir, gözkapağının arka yüzüne açılırlar. Burada oluşan bir tıkanıklık ve enfeksiyon da "iç" arpacığa neden olur.

Arpacık daha çok, derileri kuru ve egzamaya eğilimlilerde görülür. Kepek ve pullanma bu koşullarda ortaya çıkar ve arpacık bunların etkisiyle oluşur. Diğer enfeksiyonlarda olduğu gibi, genel olarak beden sağlığının bozuk olması ve direnç düşüklüğü de arpacığın sık görülmesine neden olur.

Arpacık ortaya çıkmadan birkaç gün önce gözde kaşınma ve batma hissi başlar. Arpacık bir iki günde ortaya çıkar. Küçük, ağrılı bir nokta biçiminde başlar; sonra şişerek belirgin kırmızı bir püstül (içi irin dolu kabarcık) halini alır. Dış arpacık kolayca tanınır. Ama iç arpacığın görülmesi için gözkapağını dışa doğru çevirmek gerekir. Şişen meibom bezi gözkapağını gerdiğinden iç arpacık, dış arpacıktan daha ağrılıdır.

Arpacıkla birlikte gözkapağındaki ağrı ve batma hissi artar. Işık ağrıyı artırır (fotofobi) ve göz sürekli sulanır. Fotofobi, göz sulanması ve sürekli burnunu çekme, çocukta, kızamık gibi daha ciddi bir hastalığı akla getirebilir.

Yeterince erken anlaşılırsa, antibiyotikli merhem ya da damlalar arpacık oluşumunu önleyebilir. Ancak, çoğunlukla tanıdan önce püstül(ağızlaşma) oluşur ve antibiyotikler etkisiz kalır. Tek tedavi, oluşan iltihabın boşalmasını sağlamaktır. Sıcak kompres, kan akımını artırıp gözkapağını yumuşatarak ağrıyı azaltır ve enfeksiyonun iyileşmesini kolaylaştırır. Basit bir sıcak kompres, tahta bir kaşığın çevresine pamuklu bir kumaş ya da pamuk sarıp sıcak suyun altına tutularak yapılabilir. Su dayanılabilir sıcaklıkta olmalı ve kaşık her seferinde kapalı göz üstünde en az 10 dakika tutulmalıdır. Dış arpacığın yerleştiği kıl kökü kolayca fark edilir. Kirpik bir cımbızla alınırsa, arpacık kendiliğinden boşalır, ağrı ve şişlik azalır.

İç arpacığın tedavisi daha zordur. Enfekte olan meibom bezi dışarı açılmaya çalışır ama kalın gözkapağını delemez. Sonunda akyuvarlar enfeksiyonun üstesinden gelir ve belirtiler ortadan kalkar ancak geride mikropsuz bir iltihap kisti kalır. Meibom kisti, gözkapağının altında ağrısız, küçük bir kitle halinde hissedilir ve ancak cerrahi girişimle çıkarılabilir. Lokal anestezi altında gözkapağı dışa çevrilerek kist alınır, çevresi temizlenir.

Gözü ovuşturmak, enfeksiyonu bulaştıracağı için zararlıdır. Kepeğin önlenmesi de önemlidir, çünkü arpacıkta rolü olduğu düşünülmektedir. Neden blefarit, yani gözkapağı iltihabı ise, uzun süreli antibiyotik tedavisi ve hafif kortizonlu damlalar etkili olabilir.
Birçok vakada neden bilinememektedir.
Son düzenleyen Safi; 16 Temmuz 2016 19:30
Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
4 Şubat 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye

Göz Kapağı Ameliyatları (Blefaroplasti)

Ad:  ptoz.jpg
Gösterim: 15917
Boyut:  36.5 KB


Önemli:
İçerik, kullanıcıyı bilgilendirmeye yönelik hazırlanmıştır. Sitede yer alan bilgiler, hiçbir zaman bir hekim tedavisinin ya da konsültasyonunun yerini alamaz. Bu kaynaktan yola çıkarak, ilaç tedavisine başlanması ya da mevcut ilaç tedavisinin değiştirilmesi kesinlikte tavsiye edilmez.

Göz kapağı estetiği; göz çevresindeki fazla, sarkan veya torbalar oluşturan deri ve deri altı yağ dokusunun kısmen çıkartılarak kısmen de onarılarak daha sağlıklı ve estetik bir görünüme kavuştulduğu ameliyatlara verilen genel isimdir. Göz kapağı estetiği yerine blefaroplasti terimi de kullanılmaktadır.

Sarkmış ve düşük üst göz kapağı ve şişmiş göz altı torbaları insana sürekli yorgun ve üzgünmüş gibi bir ifade verir. Bu yorgun ve yaşlı ifade yüzün geneli iyi durumda olsa dahi tüm yüze hakim olur. Çünkü gözlerimiz yüz ifademizin temelini oluşturur. Bazı kişilerde sarkık göz kapakları yada belirgin göz altı torbaları aileseldir ve çok genç yaşlarda bile kendisini belli eder. Çoğu kişide ise yaşlanmayla beraber gelişen bir süreçtir. Gençlerde göz kapağı derisi kısa ve gergindir. Artan yaşla beraber üst göz kapağı derisi gevşer ve esneyerek zamanla ikinci bir kat oluşturur. Ciddi vakalarda bu deri katlantısı kirpiklerin köklerine kadar uzanır ve hatta bu hattı da aşarak görme alanına girebilir. Bu derece ciddi sarkmalar göz kapaklarını aşırı kaldırarak bakma ihtiyacı doğuracağından kişiyi gün içinde sürekli yorar ancak kişi bu durum yıllar içinde yavaş yavaş geliştiği için bu durumun farkında değildir. Alt göz kapağı derisi de gevşeyerek sarkar ve kırışıklıklar ve deri torbaları oluşur.

Derideki gevşemeye ek olarak göz küresinin etrafındaki yağ yastıkçıkları da zamanla öne doğru gelerek fıtıklaşır. Bunun sebebi bu yağ yastıkçıklarını yerinde tutan dokunun yaşla birlikte zayıflaması ya da bu yağ dokusunun miktarının artması olabilir.

Göz kapağı estetiğine ( Blefaroplasti ) genellikle 30-40 yaş civarında ihtiyaç duyulur ve bu yaşlarda yüzün kalanı iyi durumda ise tek başına uygulanması yüzü çok etkili bir şekilde gençleştirir. Daha ileri yaşlarda tüm yüzün gençleştirilebilmesi için blefaroplasti ( göz kapağı estetiği ) orta yüz germe, kaş kaldırma ve alın germe yada tüm yüz germe gibi ameliyatlarla birlikte yapılabilir.

Ameliyat genellikle lokal anestezi ile sedasyon (sakinleştirici ilaçlar) eşliğinde yapılabilir. Ancak ek işlemler yapılacak ise yada hasta konforu açısından genel anestezi altında da yapılabilir.

Rutin bir göz kapağı estetiği ( blefaroplasti ) ameliyatı aşağıdaki aşamalardan oluşur;
  • Her iki göz kapağına lokal anestezi uygulanır.
  • Üst göz kapağındaki fazla deri ameliyattan sonra iz bırakmayacak şekilde planlanan yerlerden kesilerek çıkarılır.
  • Kas dokusunda fazlalık veya zayıflık varsa fazla kısmı çıkarılır.
  • Kas ve bağ dokusu altındaki sarkmış yağ yastıkçıklarının fazlası çıkartılır.
  • Bağ dokusu ve kas sağlamlaştırılarak onarılır.
  • İzin tamamı üst göz kapağı katlantısına saklanacak şekilde deri estetik olarak dikilir.
  • Alt göz kapağı derisi iz hiç belli olamayacak şekilde kirpik köklerinin hemen altından kesilerek açılır.
  • Kas dokusunda fazlalık veya zayıflık varsa fazla kısmı çıkarılır.
  • Kas ve bağ dokusu altındaki sarkmış yağ yastıkçıklarının fazlası çıkartılır.
  • Bağ dokusu ve kas sağlamlaştırılarak onarılır.
  • Deri fazlası tespit edilir ve kesilerek çıkarılır.
  • Alt göz kapağı derisi iz bırakmayacak şekilde dikilir.

Son düzenleyen Safi; 16 Temmuz 2016 19:37
Sen sadece aynasin...
eku123 - avatarı
eku123
Ziyaretçi
30 Ağustos 2012       Mesaj #5
eku123 - avatarı
Ziyaretçi

Göz Kapağı Hastalıkları


Göz kapağı hastalıkları çok basit görünmekle birlikte tedavi edilmediği zaman ciddi problemlere neden olabilmektedir.

Şalazyon


Göz kapağında ki salgı bezlerinin iltihaplanmasıdır. Göz kapağında ağrı, kızarıklık ve şişlik meydana getirir. Erken dönemde tedavi edilmez ise bu sislikler kalıcı kistlere dönüşebilir. İlk basta ilaç tedavisi, daha ileri safhalarda kist içine enjeksiyon, bunların yeterli olmadığı durumlarda ise cerrahi olarak kistin alınması işlemi yapılır.

Arpacık


Genellikle şalazyon ile birbirine karıştırılır. Kirpik dibinde bulunan foliküllerin iltihaplanmasıdır.
Göz kapağı kenarında kızarıklık , hassasiyet ve sişlik oluşur. Sıcak kompres ve ilaç tedavisi uygulanmaktadır.

Blefarit


Kirpik dibinde rastlanan enfeksiyondur. Genellikle batma hissi ve göz kapağında ağrı yaparlar. Kapaklarda şişme, kızarıklık olabilir. Tedavi edilmez ise konjenktival ve korneal enfeksiyonlara neden olabilir. Tedavisinde göz kapaklarının temizliği yapılır, antibiyotikli ilaç tedavisi uygulanır. Genellikle gözyası kalitesinde düşme olduğu için suni gözyası damlaları da verilir.

Entropion


Genel bir tanımlama ile kirpiklerin ve kapağın içe dönmesi denebilir. Kapakların ters dönmesi nedeni ile korneal iritasyonlar olabilir. Tedavide zaman kazanmak için ilaç tedavisi uygulanabilirse de asıl tedavi cerrahidir.

Ektropion


Göz kapağının dışa dönmesidir ki bu durum sulanma ile beraberdir. Değişik nedenleri olsa da çözüm cerrahi tedavidir.

Ptozis


Göz kapaklarının düşmesidir. Konjenital (doğumsal) olanlar büyük bir bölümünü yapsa da çoğu travma ve yaşlılık gibi faktörler nedeni ile tutucu dokuların (aponuroz) ayrılması nedeni ile ortaya çıkar. Sistemim hastalıklar, yüz felçleri sonrasında da görülebilir. Tedavisi cerrahidir. Ptozis sistemim bir hastalığın belirtisi olabileceği için genel vücut taramalarının da dikkatli yapılması gerekmektedir. Çocuklarda göz tembelliğine neden olabileceği için mümkün olan en erken dönemde tedavi edilmelidir.
Son düzenleyen Safi; 16 Temmuz 2016 16:46

Benzer Konular

16 Ağustos 2010 / _Yağmur_ Genel Mesajlar
16 Temmuz 2016 / Misafir Tıp Bilimleri
15 Temmuz 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
3 Mart 2018 / ThinkerBeLL Tıp Bilimleri