Arama

Turizm Türleri

Güncelleme: 23 Kasım 2007 Gösterim: 21.707 Cevap: 0
HayLaZ61 - avatarı
HayLaZ61
VIP BuGS_BuNNY
23 Kasım 2007       Mesaj #1
HayLaZ61 - avatarı
VIP BuGS_BuNNY
Dünya turizm pazarında son yıllarda oldukça sık karşılaşılan “Alternatif Turizm” ve “Sürdürülebilir Turizm” kavramlarının fonksiyonları itibarı ile iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kavramların, kitle turizminin toplam turizm faaliyetleri içerisinde ağırlıkta olduğu ve sosyo-ekonomik ve çevresel baskılarını hissettirmeye başlandığı Türkiye gibi ülkeler için anlam ve önemi ise tartışılmazdır.
Turizmin tüm yıla yayılması ve bu amaçla ürün çeşitliliğinin sağlanması noktasından bakıldığında alternatif turizm türlerinin sürdürülebilirliği konusunda kitle turizminin sürdürülebilirliği sorunsalı ile aynı noktada bulunduğumuzu ifade etmek gerekir. Çünkü, sürdürülebilirlik sorunu bütün turizm türleri için geçerlidir. Alternatif türlerin de doğal çevre değerleri ve kültürel yapı üzerinde baskı yaratmaması gibi bir durum maalesef söz konusu değildir. Ancak, alternatif turizm seyahatlerinin çevresel duyarlılıkla işlenerek yaratıldığı, aynı duyarlılıkla pazarlandığı-satıldığı ve aynı şekilde organize edilerek tamamlandığı ileri sürülürse, alternatif turizmi, sürdürülebilir turizm yolunda büyük bir ilerleme olarak kabul edebiliriz. Bu noktadan hareketle, alternatif turizm türlerinin oluşumunda sürdürülebilirlik konseptine ne derece bağlı kalındığının analiz edilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar
Araştırmamızda, alternatif turizmin oluşumu, değişik alternatif türler üzerinde bilgi verdikten sonra, alternatif turizmin oluşum, satış ve operasyon aşamalarında sürdürülebilir turizm değerlerine ne derece bağlı kalındığı tespit edilmeye çalışılmaktadır. Bu kapsamda, dünya turizm pazarında görülen olumlu-olumsuz örnek olaylar incelenmektedir. Bu sayede de, özellikle alternatif turizm türlerinin de kitle turizmi kadar olmasa da, uzun vadede değişik olumsuz çevresel baskılara neden olabileceği vurgulanmaktadır. Sürdürülebilir turizm konseptinin alternatif turizm organizasyonlarında da temel alınması gereken bir yaklaşım olduğu ifade edilmektedir.

Giriş

Endüstri devriminin ardından hızla artan kapitalist üretim tarzı ve tüketim yoğunluklu üretimin teşviki yönünde ekonomik gelişme çabaları günümüz endüstrilerinden kaynaklanan sorunların ortaya çıkmasını sağlamıştır. Turizm, aynı tarzın, gelişmesinde etken olduğu bir endüstridir. Hızla artan refah seviyesi, artan boş zaman, kullanılabilir gelir ve teknolojik gelişmelerin sağladığı kolay erişim ve konfor, turizm endüstrisinin hızla gelişmesi ve günümüzün en büyük endüstrisi olması sonucunu doğurmuştur. Ancak, özellikle 2.Dünya Savaşı’ndan sonra hızla gelişen uluslararası turizmde dikkat çeken bir nokta olmuştur. O da, bugüne gelinceye kadar geçen sürede grup seyahatin bireysel seyahate oranla daha fazla gelişmesidir. Bunun altında yatan sebepler vardır. Bunların başında, seyahat düzenleyicilerin grup seyahati teşvik etmeleri gelmektedir. Bunun yanında, deniz-güneş-kum ağırlıklı hizmet sunan dinlence turizmi merkezlerine olan ilgi hep yüksek düzeyde kalmıştır. Bugün adına kitle turizmi denen ve deniz-güneş-kum destinasyonlarına grup halinde seyahatleri ifade eden bu tür turizmin ise turist kabul eden ülke veya bölge üzerine olan olumsuz etkileri turizm çevrelerinde 20.yy’ın sonlarından itibaren tartışılmaya başlanmıştır.
20.yy’ın başlarından itibaren başta Amerika ve Batı Avrupa’da belirgin bir hal alan yeni üretim ve tüketim tarzı turizm gibi bir endüstrinin gelişmesine hız verirken beraberinde bazı problemleri de getirmiştir. Bunların başta geleni küresel olarak hissedilen çevresel bozulmalardır. Küresel ısınma, ozon tabakasının zarar görmesi, kutuplardaki aşırı erime, sera gazlarının insan sağlığını tehdit eden etkileri gibi problemler çağdaş toplumun geleceğini etkileyecek en önemli sorunlar yumağı olarak gözükmektedir. Bu konuya ilk olarak dikkat çeken Birleşmiş Milletler Teşkilatı olmuş, Teşkilat bünyesindeki UNDP ve UNEP gibi organları vasıtasıyla, 1972 Stockholm Konferansı’yla başlayan, 1987 Brundtland Raporu, 1992 Rio Konferansı ve 2002 Johannesburg Zirvesi gibi endüstriyel faaliyetlerin çevreyle uyumlaştırılması çalışmalarını yürütmüştür.
BM Teşkilatınca yürütülen bu faaliyetlerden özellikle bir tanesi, Rio Konferansı (Dünya Zirvesi) bir dönüm noktasıdır. Bu konferansta görüşülen beş rapordan birsi olan Gündem 21, katılan 182 ülke temsilcilerinin hepsi tarafından imzalanmıştır. Gündem 21, bütün endüstrilerde ekonomik amaçlı yürütülen faaliyetlerin çevresel zararlarının ortadan kaldırılması gereğini ortaya koyan sürdürülebilir kalkınma anlayışının bir hareket planı oluşturularak hayata geçirilmesini ifade etmektedir. 1996 yılında ise WTO, WTTC ve Earth Council bir araya gelerek “Seyahat ve Turizm İçin Gündem 21Msn Confusedürdürülebilir Kalkınmaya Doğru” isimli raporu oluşturmak suretiyle turizm sektörünün çevre duyarlı yeni gelişiminin çerçevesini çizmişlerdir.
Ancak turizm piyasasında, kitle turizminin olumsuz sonuçları görülmeye başlandığı andan itibaren zaten alternatif modeller üzerinde durulmaya başlanmıştır.

1.“Alternatif Turizm” Kavramı

“Alternatif Turizm” kavramı kitle turizminden farklı bir ürün sunumunu ifade eder. Bu ürün yavaş yavaş gelişen bir turizm hareketliliğini, optimum karlılığın göz önünde bulundurulmasını, uzun vadeli programlarla turistik gelişmenin sağlanmasını, değişime karşı direnci, çevre değerlerine saygıyı ve çevreyle bütünleşmeyi ifade etmektedir. Bu temel hususlar etrafında, alternatif turizm kavramından anlaşılan yerine göre değişiklikler göstermektedir. Bu kavram başlıca şu noktalara vurgu yapar(Altınay, 1996:60):
a)Yeniye, özele olan ilgiye bağlı araştırma isteği,
b)Küçük gruplarla, başka insanlarla bir arada olma, sosyal deneyim isteği,
c)Dağ yürüyüşlerinde, spor etkinliklerinde biotik bir deneyim sağlama eğilimi,
e)Açık havada yaşama sevgisi.
Alternatif turizm kavramı, Yeşil Turizm, Soft Turizm, Eko-turizm, gibi kavramlarla zaman zaman aynı anlamlarda kullanılmaktadır.
Kitle turizmine alternatif olarak düşünülmekte olan alternatif turizmde, grup tüketim karşısında bireysel turları ön planda tutulmakta, büyük konaklama tesisleri yerine küçük ve orta boy işletmelerin seçimi öngörülmektedir. Bu anlayış doğrultusunda turistlerin konaklama ihtiyaçları, yerel ve kültürel öğelerin esas alındığı bir tarzda döşenmiş küçük konaklama birimlerinde gerçekleşmekte, seyahatte charter yerine tarifeli seferler veya kara, hava, deniz ulaşım araçlarının birbirine alternatif olarak kullanılacağı bir durum söz konusu olmaktadır. Kitle turizminin grup olmak dolayısıyla ucuza mal edilmesi yaklaşımının tersine alternatif turizme katılanlar daha fazla ödemeyi göze alan turistlerdir.
Alternatif turizm ve kitle turizmi strateji ve planlama yönlerinden de farklılıklar göstermektedir(Altınay, 1996:60):
Kitle turizmi; plansız mekansal organizasyonlar, bağımsız projeler, bağımsız yapım programları, kapalı mekan ağırlıklı yeni bina kullanımı, her talebi karşılama eğilimi, her yerde turizm, ekonomik faydalar, özel araç ağırlıklı, mimaride uluslararası çizgiler, talebin en yüksek olduğu noktaya göre kapasite tayini, standart paket programlar, pasif turizm gibi özellikler sahiptir.
Alternatif Turizm; planlı mekansal organizasyonlar, temel kavramlara öncelik, bölge ile bütünleşmiş planlar, yerleşme için özel seçim, açık mekana ağırlık, mevcut yapı stokunu kullanma, talebe sınır koyma, yerel işgücü, toplu ulaşım, yöresel mimari, talep ortalamasına göre kapasite tayini, bireysel programlar, dinamizm ve aktiflik gibi özellikleri öne çıkarmaktadır.

1.1.Kavramın Ortaya Çıkışı

Alternatif turizm kavramı özellikle 1990’lı yılların ortalarından itibaren kullanılmaya başlanmıştır. Kitle turizminin her geçen gün etrafına duvarlar ören bir tarzda gelişmesi ve yine turistlerin de etrafına duvarlar ören bir hal alması, yeni turizm modellerinin geliştirilmesi fikrini doğurmuştur. Bunda elbette kiBunda elbette kipazarı oyuncularının zaman içinde büyük ekonomik güce erişmeleri ve rekabetin çok zor bir hal alması da etken olmuştur. Pazara girmek isteyen yeni aktörler ise rekabet avantajı olarak yeni ürünler geliştirmeyi uygun bulmuşlardır. Bunun yanında kitle turizminin artan çevresel ve sosyo-kültürel etkileri, çevreye ve turist kabul eden toplumun kültürel yapısında daha az etki edecek, dolayısıyla yerel topluluklara daha fazla fayda getirecek modeller üzerinde durmuşlardır.
Türkiye’de Beş Yıllık Kalkınma Planlarında dikkat çekilen ve geliştirilmesi istenen kitle turizmi olmuştur. Ancak Beşinci Beş Yılık Kalkınma Planı’nda turizmde ürün çeşitliliğinin sağlanması gereğine işaret edilmiş, Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda ise Alternatif Turizmin geliştirilmesi konusu üzerinde durulmuştur. Daha sonra ise Yedinci ve Sekizinci Kalkınma Planları’nda turizmin çevre duyarlı formlarına özellikle atıfta bulunulmuştur. Türkiye’de sunulan alternatif turizm türleri ise şunlardır(Dinçer,1997a:25):Termal turizm, yat turizmi, inanç turizmi, yayla turizmi, golf turizmi, kültür turizmi, av turizmi, deniz termal ve sağlıklı yaşam merkezleri turizmi, kongre turizmi, dağ ve kayak turizmi, karavan turizmi, ipek yolu ve han-kervansaray turizmi, maç turizmi, göl şelale turizmi, macera turizmi, akarsu sporları turizmi, mağara turizmi, trekking, kuş gözetleme turizmi, bitki inceleme turizmi, yamaç paraşütü, triatlon, paraşütle atlama, dalış, bungee-jumping.

1.2.Kavramın Turizm Pazarına Getirdiği Yenilikler

Alternatif turizmin aktif özellik göstermesi bu türü kitle turizminden farklı kılmaktadır. Aktif özellikten kasıt, alternatif seyahate katılanların gittikleri bölgelerdeki doğal çevre değerlerine ve kültürel yaşam tarzına aktif olarak katılma isteği göstermeleridir. Bu özelliği nedeniyle alternatif turizm kavramı uluslararası turizm pazarına önemli bir yeni anlayış kazandırmıştır. Kitle turizminin gelişimiyle birlikte turistik faaliyetlerin sahillerde yoğunlaştığı bilinmektedir. Son yıllarda ise “her şey dahil (all inclusive) sistem” gibi geliştirilen yeni formüllerle turistin otelin dışına çıkarak alış veriş yapması bile önlenir bir duruma gelmiştir. Bu durumda turizm, yerel ekonomiye katkısı en düşük seviyeye çekilmiş, yerel halka sosyal olarak bir şey kazandırmayan bir hal almaktadır. Alternatif turizm çeşitlerinin geliştirilmesi ile yerel üretici ve satıcıların turistle teması sağlanmakta, hem turistin sosyo-kültürel deneyimleri en üst seviyede gerçekleşmekte, hem de olayın bölge ekonomisine faydası arttırılmaktadır.
Bir diğer yenilik ise ürün çeşitliliğinin sağlanması yolu ile turizmin mevsimlik özelliğinin kırılmasıdır. Alternatif çeşitlerin belirleyici olduğu faaliyetler yılın değişik aylarında yapılabilmektedir. Türkiye’ye yaz aylarında yoğun talebin dışında, kışın sağlık turizmi için, kış turizmi için de turistler gelmektedir.
Turizmin bölgeler arası gelir farklarını eşitleyebilecek etkileri gösterebilmesi özelliğiyle ilgili düşünülebilecek diğer bir yenilik, alternatif turizmin kırsal alanların kalkındırılabilmesi fırsatını sağlamasıdır. Alternatif türlerin bir çoğu kırsal alanlarda gerçekleşmektedir. Bu da, kırsal bölgelerin turizm vasıtasıyla ekonomik girdi sağlamalarına sebep olur.

1.3.Kavramın Çevre-Duyarlı Yaklaşım Vurgusu

“Alternatif turizm” modellerinin geliştirilmesi suretiyle “kitle turizmi”ne bir alternatif pazar dilimi (an alternatif form of market segmentation) yaratmak isteği alternatif turizm kavramının ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Bu sayede arz ve talep arasındaki optimum karlılığı da sağlayacak bir denge öngörülmektedir. Fakat özellikle gelişmekte olan ülkelerde, küçük ölçekli turizm faaliyetlerinin, “kitle turizmi”ne alternatif olamayacağı, ve aynı ölçüde ekonomik kazanç imkanı yaratamayacağı da açıktır. Ayrıca, buradaki bir başka bakış hatası, kitle turizminin çevresel bozulma ile eşit anlamda görülmesidir. Oysa ki, planlı bir turizm gelişimi ve kontrollü yürütülen kitle turizmi faaliyetleri de çevre üzerinde en az etki seviyesini yakalayabilecektir(Lickorish and Jenkins, 1997:85-86). Kitle turizmi ve alternatif turizm modellerinin çevre ile ilişkilerini ortaya koyan özelliklerinin belirlenmesinde fayda vardır. Kitle turizminin, doğal çevreyi etkileyen başlıca özellikleri şunlardır:
*Taşıma kapasitesini zorlayan çok sayıda katılım
*Mekan ve zamanda yoğunlaşma
*Hızlı ve denetimsiz gelişim
*Büyük ölçekli, uluslararası standartlara uygun konaklama düzeni
*Genellikle kıyılara ve özgün doğa parçalarına yöneliş
*Yerel mimariyi dışlayan, anonim turizm mimarisi
*Yerel halk ve turist arasındaki ilişkinin kopuk olduğu,kapalı turist bölgeleri
*Çok uluslu tur operatörlerine bağımlılık
*Yerel turistik ürünlerin özelliklerini yitirerek standartlaşması
*Ölçek ekonomilerine dayalı bir gelişme ve yatırım.

Kitle turizmine bir tepki olarak gelişen “alternatif turizm” politikalarının ortak çevresel özellikleri şöyle sıralanabilir:
*Bölgenin taşıma kapasitesini zorlamayan sınırlı katılım
*Turizmin mekan ve zaman açısından yayılması
*Yavaş ve denetimli gelişim
*Küçük ölçekli turistik işletmeler
*Çevreye uyumlu, özgün turizm mimarisi
*Yerel halk ve turist arasındaki iletişimde uyumluluk
*Bağımsız çalışan uzmanlaşmış tur operatörleri
*Geleneksel ve özgün değerlerin korunması
*Yerel ölçekte turizm planlaması
*Turistik istihdamda yöre halkına öncelik verilmesi.

Bunun yanında alternatif turizmin çevre-duyarlı bir form olarak gelişmesinde bu seyahatlerin oluşmasında etken olan motivasyonların incelenmesi gerekmektedir. Çevre kavramının, doğal çevre, kültürel çevre gibi alt bileşenleri olduğu hatırlanırsa Tablo 1’de görülen motivasyonların keşif, otantik olma, özgünlük, ayrıcalık, ambiyans, atmosfer, sosyal temas, doğayla temas güdülerinin doğrudan çevresel nitelik taşıdığını belirtmek gerekmektedir.

Tablo 1:Alternatif Seyahatler ve Motivasyonlar (Dinçer,1997b:33)



Alternatif Aktiviteler
İlgili Motivasyonlar
Şehirde
Müzeler
Yenilik, çeşitlilik, keşif, otantik olma, özgünlük, eğitim.

Sanat Galerileri
Duygu, güzellik, ayrıcalık, özgünlük, otantik olma, eğitim

Kültürel Miras
Atmosfer, ambiyans, otantikliğin algılanması, keşif, eğitim

Sanat ve Topluluk Festivalleri
Otantiklik, duygu, kaçış duygusu, kaçış

Sanat Performansı
Otantiklik, özgünlük, sosyal temas, yenilik, eğitim
Kırsal
Kültürel (Etnik) Gezi
İzleme, fiziksel dinçliğin artması, sosyal temas

Spor Turizmi
Otantiklik, özgünlük, sosyal temas, yenilik, eğitim

Kültürel (Etnik) Gezi
Otantiklik, duygu, kaçış atmosfer, ambiyans, otantikliğin algılanması, keşif, eğitim

Sanat ve Topluluk Festivalleri Kültürel Miras
Risk arama, kendini keşfetme, kendini gerçekleştirme, doğayla temas, sosyal temas

Macera gezisi
Fiziksel iyiliğin geliştirilmesi

Sağlık turizmi
Fiziksel iyiliğin geliştirilmesi, sosyal temas

Spor Turizmi
Doğayla ve kırsal çevreyle temas, sosyal temas, keşif
Doğal
Doğa-merkezli turizm
Doğayla temas, keşif, bilgi, eğitim, bilimsel merak

Macera gezisi
Risk arama, kendini keşif, kendini gerçekleştirme, doğayla temas, sosyal temas


2.“Sürdürülebilir Turizm” Kavramı

1992 Rio Konferansı ile gündeme gelen “sürdürülebilir kalkınma” kavramı, tüm sektörlerin kendi iş kollarında “sürdürülebilirlik” faaliyetlerini şekillendirmeleri gereğinin altını çizmektedir. Sürdürülebilir kalkınmanın, çevresel değerler üzerinde bir olumsuz etkiye sebep olmadan, ekonomik kalkınmanın devam ettirilmesini özellikle vurguladığı göz önünde bulundurularak, sürdürülebilir turizm ; “sektörü besleyen doğal çevre ve insan kaynaklarını olumsuz yönde etkilemeden, turizm kapasitesini ve turizm ürünlerinin kalitesini arttırmak”(Akış,1999:37) olarak tanımlanabilir.
Destinasyonun yaşamını devam ettirme koşulları göz önünde bulundurulmak kaydı ile ise sürdürülebilir turizm, “destinasyonun daha yeni keşfedilmiş destinasyonlarla rekabet edebilir olması, yeni müşterileri de tekrar gelenler kadar cezbetmesi, kültürel mirası koruması ve çevre ile uyumlu olması”(WTO,1997:36) şeklinde ifade edilmektedir.
Turizm sektöründe en geniş faaliyet ağına sahip sivil inisiyatif ve en büyük uluslararası birlik olan Dünya Turizm Örgütü tarafından düzenlenen kongrelerde sık kullanılan bir tanım ise şu şekildedir(WTO,1998:21-22):“Sürdürülebilir turizm gelişimi, gelecek yaratmak adına fırsatlar oluştururlarken ve geliştirirlerken şimdinin turistleri ve ev sahibi toplumlarında beklenti ve ihtiyaçlarını karşılar. Bu, kültürel entegrasyon ve özellikle ekolojik maddeler, biyolojik çeşitlilik ve yaşamsal sistemler desteklenirken ekonomik, sosyal ve estetik ihtiyaçların karşılanabileceği yollarda bütün kaynakların yönetilmesinin planlanmasıdır. Bu tanımlama ile yola çıkarak sürdürülebilir turizmin özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
1)Turizmin doğal, tarihi, kültürel ve diğer kaynakları halihazırda toplum için getirisinin devamı yanında gelecekte de kullanımı için korunur.
2)Turizm gelişimi, turistik bölgede çevresel ve sosyokültürel problemlere yol açmayacak şekilde planlanır ve yönetilir.
3)İhtiyaç duyulan yerlerde genel çevre kalitesi sürdürülür ve geliştirilir.
4)Yüksek oranda bir turist doyumu, turistik destinasyonun pazarlanabilirliğinin ve populeritesinin devam ettirilmesi ile sağlanır ve sürekli bir hal alır.
5)Turizmden elde edilen fayda, toplum içinde daha geniş kesimlere yayılır.”

Genel olarak bir tanım yapmak gerekirse; “sürdürülebilir turizm, turistlerin ve yerel halkın ihtiyaçlarının gelecek kuşakların ihtiyaçlarından taviz verilmeden karşılanması”(WTO, WTTC and Earth Council,200130): olarak tanımlanabilir. Sürdürülebilir turizm, çevre değerleri, toplum ve kültürün gelişen turizmin kurbanı değil bu gelişmeden faydalananlar olarak yürütüldüğü ve yönetildiği bir üretim biçimidir.
Sürdürülebilir turizm bir turizm çeşidi olmayıp, tüm turizm çeşitlerinin çevreye duyarlı bir yapıya kavuşturulmasının sağlanacağı bir süreçtir. Bu süreç bazı aktif uygulamaları kapsamaktadır. Bu uygulamalar, “planlama”, “Çevresel Etki Değerlendirmesi” uygulanması gibi kontrollü gelişim formülleridir.

2.1.Çelişkiler/Eleştiriler

Sürdürülebilir turizmin değişik tanımlarının turizmin çevreye duyarlı formlarıyla paralellik göstermesi dikkat çekicidir. Doğa turizmi, düşük etkili turizm, yumuşak turizm, doğal yaşam turizmi, yeşil turizm, çevreyle dost turizm, çevresel yolculuk, özel ilgi turizmi, uygun turizm, sorumlu turizm, etik turizmi, ortaklığa dayalı turizm, kırsal turizm ve alternatif turizm, eko-turizm gibi adlarla anılan ve hepsinin de temelde dayandığı doğal kaynaklara sorumlulukla yaklaşımı ifade eden turizm türlerinin hepsinin sürdürülebilir turizm yaklaşımına örnek teşkil edebileceği düşünülebilir. Ancak turizm çevrelerinde özellikle sürdürülebilir turizm ve eko turizm kavramlarının yanlış anlaşılmakta olduğu görülmektedir. Bu kavramlar birbirine karıştırılmaktadır. Eko-turizm doğayı temel alan turizm çeşididir ancak sürdürülebilir turizmin bundan ayrı olarak ekonomik ve sosyal yönleri de vardır. Bu yönden bakılırsa eko turizmin sürdürülebilir turizm yerine kullanılmaktan ziyade sürdürülebilir turizme bir giriş niteliği taşıdığı, ve sürdürülebilir turizmin bir aşaması olabileceği görülmektedir.
Sürdürülebilir turizm kavramı yine, yürüyüş, dağcılık, macera turizmi, rafting, kano, kayak, doğal yaşam incelemesi, kuş gözlemciliği, fotoğrafçılık, manzara izlemek, küçük kasaba ve köy turları, kırsal festivaller, ırmak ve kanal yolculuğu, küçük ölçekli kongre ve konferanslar, çiftlik turizmi, yayla turizmi gibi kırsal turizm formları ile aynı anlamda düşünülmektedir(Ceylan, 2001:173). Bütün bu turizm çeşitlerinin ağırlıklı olarak çevresel değerlere dayanmaları sürdürülebilir turizm kavramının bir turizm çeşidi gibi algılanmasına ve bu turizm çeşitleri ile birebir ilişkilendirilmesine sebep olmaktadır. Oysa, sürdürülebilir turizm, hangi turizm çeşidi olursa olsun, çevresel değerlerin turizmin temel ögesi olarak korunmasını, turizm faaliyetlerinin çevreye sorumlu bir şekilde yürütülmesini ve turizmin ekonomik gelişmesi ile çevresel değerlerin korunması çabalarının eşgüdümle yürütülmesi gerekliliğini ifade etmektedir.

3.Alternatif Türlerin Sürdürülebilirliği

3.1.Alternatif Turizm ve Sürdürülebilirlik İlişkisi

Alternatif turizm kavramının ortaya çıkışında ve ifade ettiği anlamın sorgulanması sırasında üzerinde durulan konu; bu türün çevreye duyarlı turizm çeşidi oluşturma güdüsüyle geliştirilmiş olduğudur. Ancak, alternatif modellerin turizm pazarında ortaya çıkması zaman içerisinde hep, çevre duyarlılığından çok, rekabet avantajı sağlayabilmek adına ürün farklılaştırması güdüsü ile olmuştur. Bu tür seyahatlere katılanların doğal çevrede bulunmak isteyen ve yerel kültür öğelerini tanımak arzusu taşıyan turistler oldukları açıktır. Ancak, bu, ürünü üreten ve satanların yaklaşımının da bu doğrultuda olduğu anlamına gelmemektedir. Nitekim alternatif turizm ürünü oluşturup satma olayı bu doğrultunun dışında gelişmiş ve çevre duyarlılık vurgusu arz elemanlarınca ihlal edilen bir konu olagelmiştir. Bu durum çevre duyarlılığının bir pazarlama aracı olarak kullanılması şeklinde gelişme göstermektedir. “Yeşil”in, pazarlama konusunda işe yaradığı, fakat bunun ancak ürün etiketinin hem tüketici beklentilerine hem de endüstri standartlarına uygun olduğu zaman mümkün olduğu bilinen bir gerçektir(Wight, 1993:5).

Uygulamada alternatif türlerin dahi çevresel anlamda olumsuzluklarını kontrol etmekten uzak oluşu, bu türler için “sürdürülebilir yaklaşım”ın önemini ortaya çıkarmaktadır. Çünkü çevresel duyarlılıktan uzak olarak ortaya konan alternatif turizm türleri de çevresel değerlerin bozulmasına yol açacak ve bu bozulma büyük boyutlara ulaşabilecektir. Sürdürülebilir bir anlayış içerisinde, kitle turizmi için öngörülen tedbirler alternatif türler için de alınmazsa, bu türlere olan talebin artması, alternatif türleri çevresel tehlike açısından kitle turizmiyle aynı noktaya taşıyacaktır. Uluslararası turizminin gelişme eğilimi turistin ve hizmet üreticilerinin tatilden elde edeceği faydayı maksimize edecek formların geliştirilmesi yönünde iken, sürdürülebilir turizm kavramıyla birlikte, turist-hizmet üreticisi-yerli halk arasında turistik kazanca ortak olma durumu yaratılmış olmaktadır. Bu bakımdan sürdürülebilir yaklaşım alternatif türlerin yönetilmesinde de yüksek derecede öneme sahiptir.



3.2. Alternatif Turizm İçin Çevresel Eleştiri

Alternatif türlerin çevresel duyarlılık vurgusunun tersine çevresel bozulmaya yol açacak şekilde gelişmesine uluslararası turizm pazarından değişik örnekler vermek mümkündür. En başta gelen konu, özellikle “yeşil ürün” pazarlaması yapan seyahat acentaları ve tur operatörlerinin bir kısmının katalog ve broşürlerinde “temiz, bozulmamış çevre” olarak sattıkları yerlerin aslında doğal çevre açısından hiçbir değeri olmayan yerler olduğu görülebilmektedir. Bu tamamen tüketicinin (turistin) aldatılmasına yönelik girişimlerdir.
Diğer bir gelişme ise alternatif turizm yaptığını ifade eden hizmet sunucularının çevresel duyarlılıktan uzak operasyonlar yürütmeleridir: Antalya İli sınırları içerisinde ve Torosların üzerinde bulunan Beşkonak Mevkii günümüzde Doğu Antalya (Belek, Side, Manavgat, Alanya)’ya gelen turistlerin rafting yapma imkanı bulduğu en yakın arz merkezidir. O bölgede rafting hizmeti veren acentaların ise nehir ıslahı, köprü olmaması, gibi nedenlerden yakındıkları bilinmektedir. Bu olay, Beşkonak’ın alternatif turizm türleri için iyi dizayn edilmediğinin göstergesidir ve bu şekilde gelişen turizm faaliyetlerinin bölgeye zarar vereceği bir gerçektir. Bölgede gerekli kontrolün de yapılmadığı ortadadır. Rafting hizmeti veren acentaların bazılarının uygun olmayan malzeme kullandıkları belirtilmektedir. Bu durum başta turist sağlığı olmak üzere yörenin imajı ve rekabet gücünü de içine alan uzun vadeli turizm gelişimi açısından sakınca doğurmaktadır.
Bir alternatif turizm çeşidi olarak kaya tırmanışı sırasında kayalara çakılan metallerin zamanla kayanın yüzeyini düzleştirerek doğal yapıyı bozduğu tespit edilmiştir. Yoğun kayak bitkilerin büyümesini azaltmakta ve alanları düzleştirmektedir(OECD, 1994:27).
Özellikle Kapadokya bölgesinde, kayadan oyma kiliseler, yer altı şehirleri ve eski eserlerin girişlerinde turistik kullanımdan ötürü giriş eşiklerinin aşınarak yok olduğu bilinmektedir.


Sonuç

Turizmin bir yörede veya bölgede gelişiminde göz önünde bulundurulması gereken hassas nokta destinasyonun rekabet gücüdür. Destinasyonun sürdürülebilir turizm yönünden güçlenmesi ise destinasyonun rekabet gücünün devamı açısından gerekli görülmektedir. Dolayısıyla, rekabete dayalı pazarlarda destinasyonun gücü, destinasyonun rakipleri karşısında pazar payını korurken, kaynaklarını sürdürülebilir şekilde kullanarak katma değeri yüksek ürünler üretme yeteneği olarak tanımlanmaktadır. Sürdürülebilir turizm duyarlılığı ile ortaya çıkan ve bu duyarlılıktan beslenen alternatif turizmin, kitle turizminin sorunlarına çözüm olup olamayacağı başlı başına bir tartışma konusudur. Alternatif turizme getirilen eleştirilerin başında, bu tür formların yalnızca birer pazarlama aracı olarak ortaya çıkarılmış olduklarıdır. Bu tür çevre duyarlı formların turizme katılanlar arasında çevre bilincini arttırması açısından önemli bir hareket olduğu da ortadadır. Bunun yanında eğer, planlı ve kontrollü şekilde geliştirilmezse alternatif türlerin de çevresel bozulmalara yol açacağı bellidir. Bu açıdan, alternatif turizm bölgelerinde çevresel planlamanın yapılması, yatırımlarda Çevresel Etki Değerlendirme şartı aranması ve hem kamu organları, hem özel sektör temsilcileri ve birlikler ve hem de sivil inisiyatif tarafından bu gelişmelerin takip edilmesi önemli olmaktadır.
Pirana Kovalayan Çılgın Hamsi...

Benzer Konular

11 Ocak 2013 / RuffRyders Turizm
18 Aralık 2009 / Misafir Soru-Cevap
29 Ağustos 2008 / Eleftheria Turizm
26 Eylül 2008 / karayel Turizm