Arama

Milli Mücadele Dönemi Edebiyatı

Güncelleme: 14 Aralık 2010 Gösterim: 6.283 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
14 Aralık 2010       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Milli Mücadele Dönemi Edebiyatı
MsXLabs.org & Milliyet Edebiyat Ansiklopedisi
Sponsorlu Bağlantılar

15 Mayıs 1919'da Yunanlıların İzmir'i işgaliyle başlayan (*) ve aralıksız üç yıl süren Millî Mücadele'yi bütün boyutlarıyla ele alır. Trablusgarb'da, Balkanlar'da, Birinci Dünya Savaşı'nda art arda gelen ye­nilgiler koca Osmanlı İmparatorluğu’nu Anadolu'ya sıkıştırmıştır. Çok geçmeden Mütareke dönemi başlayacak, Sevr antlaşmasıyla Anadolu, Yunanlıların ve müttefiklerin işgaline uğrayacaktır. Anadolu insanı top yekûn bir savaşa girişir ve düşmanları topraklarından atar. Bu kutsal bir mücadeledir; şair ve yazarlar kalemleriyle bu mücadeleye katılırlar. Askeri yüreklendiren, toplumu heyecanlandıran, geçmi­şi yargılayan ve "nurlu ufuklar" çizen yüzlerce, binlerce şiir, hikâye, makale, deneme, roman yazarlar. Ancak roman diğer dallar kadar bereketli değildir; Halide Edib'in Ateşlen Gömlek'i istiklal Savaşı'nı işleyen tek romandır. Savaşı konu alan romanlar sonradan yazılmıştır.
Millî Mücadele Dönemi Edebiyatı bir var olma mücadelesinin edebiyatıdır. Onun için yaşanılan olayların birer yansıması gibidir. Halkın duygularına hitap edilerek millî heyecan uyandırılmak isten­miştir.
Millî Mücadele döneminde eser verenler, çokluk Servetifünun, Fecri-ati topluluklarında, Millî Ede­biyat akımında yer almış şair ve yazarlardır. Belli başlılarını şöyle sıralayabiliriz: Mehmed Emin (Yurdakul), Süleyman Nazif, Mehmed Akif, Yahya Kemal (Beyatlı), Ziya Gökalp, Midhat Cemal (Kuntay), Halide Edib (Adıvar), Yakub Kadri (Karaosmanoğlu), Hamdullah Subhi (Tanrıöver), Samih Rıfat, Müftüoğlu Ahmed Hikmet, Ali Ekrem (Bolayır), Celal Sahir (Erozan), İzzet Ulvi, Enis Behiç (Koryürek), Celal Nuri (İleri), Ahmed Ağaoğlu, Ruşen Eşref (Ünaydın), Halid Fahri (Ozansoy), Yusuf Ziya (Ortaç), Falih Rıfkı (Atay), Faruk Nafiz (Çamlıbel), ibrahim Alâeddin (Gövsa), Halil Nihad (Bozte-pe), Orhan Seyfi (Orhon), İsmail Sevük), Müfide Ferid (Tek), Şukufe Nihal (Başar), Halide Nusret (Zorlutuna)...
Millî Mücadele devrini işleyen sanatkârlar şu dergi ve gazetelerde yazdılar:
İleri, Tasvir-i Efkâr, Tevhid-i Efkâr, Hâkimiyet-i Milliye, Vakit, Akşam, Tanin, Renin, Hâdisât, Açık Söz, Yeni Gün, İzmir'e Doğru, Yeni Adana, Babalık, İstikbal, Dertli, Büyük Mecmua, Genç Yolcular, Sebilürreşd, Servetifünun, Dergah, Sehâ, Yarın, Ayine, Millî Mecmua, Yeni Mecmua, Küçük Mec­mua...
Millî Mücadele Dönemi Edebiyatı'nı şiir, deneme, hikâye ve roman olmak üzere dört dala ayırabi­liriz:

Şiir
Bu dönemin şiirlerinde tarih şuuruna çok önem verilmiştir. Felaket günlerinde tarihimizin şanlı sayfalan açılarak millete o günlerin özlemi çektirilir. Şiirlerin temi geçmişteki "büyüklük", "şan", "fetihler", "kurtarıcılar"dır. Bunların yanında milletin içine düştüğü keder de dile getirilir. Süleyman Na­zif'in "Nerede Osmanlılar?" ve "Son Nefesimle Hasbihal" şiirleri bu duygularla yazılmıştır.
İzmir’in İşgali bütün yurtta infial uyandırır; şairlerimiz duyulan öfkeyle karışık ıstırabı şiirlerinde dile getirirler. Faruk Nafiz "Ah İzmir!", "Bu gün", Avni Şadi "Ey Sevgiliye", Hüseyin Suad "vermeyiz İzmir’i", Yusuf Ziya "Eğil Dağlar", İzmir'in işgalinin ardından yazılmışlardır.
Devletin çöküşü milletin yok olacağı anlamına gelmez. Şanlı tarihimiz "diriliş" in, "mücadelelerin", "zaferlerin" şanlı sayfalarıyla doludur. Özellikle Osmanlıların şanlı günleri birer ilham kaynağıdır. Yah­ya Kemal'in 1919'da yayınladığı "Akıncılar"ı, Abdülhalim Hadi'nin "Tuna"sı, Kemaleddin Turgut'un "Za­fer Günleri", Emin Receb'in "Meriç"i, Necmeddin Halil'in 'Ninemin Hatıralarından "ı ve "Dedemin Hatı­ralarından"! Balkan fütuhatını hasretle dile getirir.
Fütuhatı gerçekleştiren padişahlar ve devirleri de şiire konu olmuştur. Midhat Cemal "Selim"i Zi­yaret'! yazar. Ali Emin Yavuz Selim'in şiirlerini tesdis ve tahmis ederek, bu hakanı yeni mücadelenin liderlerine örnek gösterir. Faik Ali, Vedat Örfi gibi daha birçok şair Yavuz üzerine şiirler kaleme alırlar.
Fatih Sultan Mehmed İstanbul'la birlikte şiirlerin konusudur. Özellikle İstanbul’un işgali şairlerimizi eski günlere götürmüştür. O günlerin hasretiyle yanıp tutuşurlar. Ali Ekrem, Yusuf Ziya, Halid Fahri, Akil Koyuncu, Arif Dündar fetihli, Fatih'li, İstanbullu şiirler yazan şairlerden bir kaçıdır.
Türk milletinin başına çöken felaket Osmanlı Devleti'nin kuruluşunu akla getiriyor: Ne idik, ne ol­duk? Osman Gazi ve Bursa b.u devir şiirinin motifleridir. Halid Fahri "Bursa'da Akşam"ı, Mehmed Akif "Bülbül"ü yazarlar. Yine Akif in yazdığı "İstiklâl Marşı", Millet Meclisi'nde, 12 Mart 1921'de Millî Marşı­mız olarak kabul edilir.
Mücadelenin lideri Mustafa Kemal için de çok şiirler kaleme alınmıştır. Millî Mücadele ile ilgili şiir­ler sadece döneminde yazılmamıştır. Savaştan sonra da mücadelenin heyecanını yansıtan şiirlerin yazıldığını görüyoruz.
Millî Mücadele ile ilgili şiirler sadece döneminde yazılmamıştır. Savaştan sonra da mücadelenin heyecanını yansıtan şiirlerin yazıldığını görüyoruz.

Deneme
Denemeler ferdi duyguları işleyen yazılar olmakla beraber, Millî Mücadele'de milletin ortak duygularını dile getirmiştir. Bu tür yazılarda savaşın bütün safhalarını adım adım takip, ederiz: Bekleyiş, endişe, ümitsizlik, ümit, zafer... Denemeler olayları yaşayanların kalemlerinden çıktığı için bir vesika niteliğindedirler.
Yahya Kemal mücadelenin fikri zeminini hazırlayan bir yazardır. İşgal altındaki İstanbul’da Kuva-yı Milliye ruhunu ayakta tutmaya çalışır. Tarihi değerlendirmeleriyle yapılması gerekenlerin işaretlerini verir.
Ruşen Eşref, I9l8'de "Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat" yazısıyla Millî Mücadele'nin liderini ilk defa kamuoyuna duyurmuştu. Millî Mücadele başlarında, onu Türk halkına yine Ruşen Eşref tanıtır. Yazar Sivas Kongresi sırasında Anadolu'dadır; Mustafa Kemal'i, arkadaşlarını, Anado­lu'yu, sosyal ve kültürel yapıyı, savaşların insanlar üzerinde yaptığı tahribatı anlatır. Yazar İstanbul’u da ele alarak işgal altındaki şehrin geçmişten süzülüp gelen güzelliklerini işler ve bu güzellikte eserler meydana getiren bir milletin yok olamayacağını vurgular. Ruşen Eşref, adeta bir şehit monografisi yazmıştır.
Sultanahmet Mitingi'nin hatibesi Halide Edib, Millî Mücadele'yi cepheden yazar. Kastamonu'da çıkan Açık Söz gazetesinde İsmail Habib Millî Mücadele'nin gerekliliğini ve kutsiyetini halka benimsetmek için çırpınır. Hamdullah Suphi'nin, Mustafa Necati'nin ve daha nicelerinin yazıları Millî Mücadele'de kıvılcımlar yakmıştır.

Hikâye
Bu sahada aklımıza hemen Halide Edib ve Yakup Kadri gelir. Halide Edib kanlı mücade­lenin canlı şahididir; olayları bizzat yerinde görmüş ve o ruh durumu içinde yazmıştır. Dağa Çıkan Kurt, Efenin Hikâyesi, Üzeyr'in Karısı, Kırmızı Tepe, Dua Tepe, Seyit Onbaşı bu dönemin ürünleridir.
Yakup Kadri hikâyelerini daha çok tenkit edici bir gözle yazmıştır. Anadolu insanının var oluş mü­cadelesinde sosyal hayattan kesitler verir.
Bu dönemde hikâye yazanlar arasında izzet Ulvi'nin, Müfide Ferid'in, Zeki Alyanak'ın, Aka Gündüz'ün, Mehmed Sıtkı'nın, Enver Behnan'ın adlarını da sayabiliriz.

Roman
Millî Mücadele dönemi içinde tek bir roman yazılmıştır. Bu, Halide Edib Adıvar'ın "Ateşten Gömlek" adlı romanıdır, 1922 yılında kaleme alınmıştır. Millî Mücadele'yi işleyen diğer romanlar sonradan yazılmıştır.
Bundan başka, Milli Mücadele ile ilgili yazılmış eserlere; Halide Edip Adıvar’ın“Vurun Kahpeye”, Peyami Safa'nın Sözde Kızlar, Yakup Kadri Karaos­manoğlu’nun “Sadom ve Gomore” ve “Yaban”, Refik Halit Karay’ın “Çete”, Kemal Tahir’in “Yorgun Savaşçı”, Tarık Buğra’nın “Küçük Ağa” adlı romanlarını; yine Halide Edip’in “Dağa Çıkan Kurt”, Yakup Kadri’nin “Ergenekon” adlı hikâye kitaplarını; Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağ” adlı anı kitabını örnek olarak verebiliriz. Kemal Beyatlı’nın “Kurdun Dişisi ve Yavruları” makalesi ile Ruşen Eşref Ünaydın’ın Atatürk’le ilgili bir anısını anlattığı “Gazasını Tebrik” yine aynı dönemi işleyen eserlerdir.


(*
) Bazı kaynaklara göre 30 Ekim 1918′de Mondros mütarekesi ile başlar ve 9 Eylül 1922′de Yunanlıların İzmir’de denize dökülmesiyle sona erer.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

27 Mayıs 2008 / YaKaMoZcuk Edebiyat
3 Kasım 2013 / misafir Cevaplanmış
22 Haziran 2010 / The Unique Türkiye Cumhuriyeti
30 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap
23 Aralık 2015 / erenanti1 Cevaplanmış