Arama

Fecr-i Ati Edebiyatı

Güncelleme: 10 Temmuz 2011 Gösterim: 47.537 Cevap: 4
virtuecat - avatarı
virtuecat
Ziyaretçi
18 Şubat 2007       Mesaj #1
virtuecat - avatarı
Ziyaretçi
Fecr-i Ati
Fecr-i Ati bir Türk edebi akımıdır veEdebiyat-ı Cedide’ye tepki olarak doğmuştur. Fecr-i Aticiler, 24 Şubatta 1909 da sanat anlayışlarını ,amaç ve ilkelerini bir bildiriyle açıklamışlardır. Fecri Ati geleceğin tanı anlamına gelir. Topluluğun sanat anlayışı şu ilkede odaklaşır:
Sponsorlu Bağlantılar
“Sanat kişisel ve saygındır”
Amaçlarını ise şöyle özetlediler:
*Dilin yazının ,edebiyatın ,ve bilimin gelişmesine çalışmak
*Topluluk üyelerinin yapıtlarını içeren bir kitaplık kurmak
*Yetenekli sanatçıları bir araya getirmek
*Batının önemli eserlerini çevirmek
*Herkese açık toplantılar düzenleyerek halkın edebiyat ve sanat konularındaki bilgileri artırmak
*Batıdaki benzer kurum ve kuruluşlarla ilişki kurarak ülkemizin yazınsal ürünlerini batıya, batının ürünlerini de doğuya tanıtmak
Fecr-i Ati'nin Edebiyat-ı Cedide’ye tepki olarak doğan bir akım olduğunu savlamıştır. Fecr-i Ati batıdaki benzerlerinde olduğu gibi belli ilkeler çevresinde birleşen bir yazın topluluğu biçiminde ortaya çıkmıştır.
24 Şubat 1909'da sanat anlayışlarını, amaç ve ilkelerini bir bildiriyle açıklayan topluluk şu adlardan oluşmuştur: Ahmet Samim, Ahmet Haşim, Emin Bülent Serdaroğlu, Emin Lami,, Tahsin Nahit, Celal Sahir, Cemil Süleymen, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Refik Halit Karay, Şahabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih Devrim, Ali Canip Yöntem, Ali Süha Delilbaşı, Faik Ali Ozansoy, Fazıl Ahmet Aykaç, Mehmet Behçet Yazar, Mehmet Rüştü, Fuat Köprülü, Müfit Ratip, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İbrahim Alaettin Gövsa. Bu üyelerden kimileri anlaşmazlık ya da başka nedenlerle topluluktan ayrılmışlardır. 1912 sonlarında dağılan topluluğa önce simgesel olarak Faik Ali, sonra sırasıyla, Fazıl Ahmet, Hamdullah Suphi ve Celal Sahir başkanlık etmişlerdir.
Babıali’deki Hilal basımevinin bir odasında ilk toplantısını yapan ve Faik Ali’nin bulduğu Fecr-i Ati adını benimseyen topluluğun sanat anlayışı, yayımladıkları bildiride yer alan şu düşüncede odaklaşır: "Sanat şahsi ve muhteremdir." Örnek olarak da şiirde simgeciler, öykü ve romanda Maupassant, tiyatroda İbsen alınır.
Ama Fecr-i Aticiler, kurumlaşmak isterken gözettikleri, yazının ve topumsal bilimlerin ilerlemesine çalışmak, sanatçılar arasında birlik ve dayanışmayı sağlamak gibi amaçları yaşama geçiremediler. Edebiyat-ı Cedide’ye karşı olmakla birlikte ne tepkilerini açık seçik ortaya koyabildiler, ne de özellikle dil açısından ondan kopabildiler. Üstelik her fırsatta tersini belirtmelerine karşın Edebiyat-ı Cedide’nin süreği sayıldılar. Bir dergi çıkaramamaları ve başlangıçta Servet’i-Fünun dergisi çevresinde toplanmaları da buna yol açtı.
Meşrutiyet’le gelen görece özgürlük ortamından yararlanarak çıkarılmış değişik eğilimlerdeki dergilerde yazmaları ise dağınıklık getirdi. Ayrıca, "sanat şahsi ve muhteremdir" ilkesini, herkesin ayrı ayrı görüşlere sahip olması, sanatı değişik biçimlerde anlaması olarak yorumlamaları bu dağınıklığı çabuklaştırdı. Belli bir sanat anlayışında, belli değer ölçülerinde birleşmeyi değil, bireysel özgürlüğü ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savunuyorlardı. Her biri yalnız kendi duyuşuna, kendi beğenisine göre bir güzellik yaratma çabası içindeydi.
Bu durumun, Fecr-i Ati’nin bir yazın akımı değil, birbirlerine arkadaşlık duygularıyla bağlı genç sanatçıların oluşturduğu bir topluluk olduğunu gösterdiği savlanır. Nitekim, her biri sanatını bir başka yolda geliştirecek, değişen toplum koşullarında değişik sanat anlayışlarına varacaktır.


FECR_İ ATİ EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ
*Örnek olarak Fransız edebiyatını aldılar.
*Eserlerinde aşk ve tabiat konusunu işler.
*Duygulu ve romantik bir aşkı dile getirdiler.
*Gerçekten uzak tabiat tasvirleri yaptılar.
*Fransız sembolistlerinden etkilendiler.
*Şiirlerinde aruz veznini kullandılar.
*Serbest müstezatı geliştirerek kullanmaya devam ettiler.
*Ağır bir dil kullandılar.dil Arapça,Farsça kelime ve tamlamalarla yüklüdür.
*Herhangi bir yenilik getirememişlerdir.Serveti Fünun edebiyatının devamından öteye gidememişlerdir.

Fecr-i Ati topluluğu
Refik Halit Karay,Ali Canip Yöntem,Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Haşim, Celal Sahir gibi sanatçılardan oluşur.


AHMET HAŞİM (1884-1933)
*Topluluğun en önemli şairidir.
*Topluluk dağıldıktan sonra sanat hayatını bağımsız olarak sürdürmüştür.
*Piyale adlı şiir kitabının önsözünde şiir hakkındaki düşüncelerini Şiir hakkında bazı mülazahalar başlığı altında toplamıştır.Şiir hakkındaki görüşleri:
Şiir duyulmak,hissedilmek için yazılmıştır.
Şiirde musiki anlamdan önce gelmelidir.Şiirde anlam aranmaz.
Şiirin dili musiki ile söz arasındadır,sözden ziyade musikiye yakındır.
*Şiirlerinde dış dünyayı kendi iç dünyasıyla birleştirir ve iç dünyasında ,ruhunda aldığı şekillerle yansıtır.
*Şiirin kaynağı Haşim’e göre şuuraltıdır.
*Sembolizmin en önemli temsilcisidir.
*Sanat sanat içindir.görüşüne bağlıdır.
*Şiirlerinde tabiat ile ilgili kavramlar, akşam, gurup, şafak, mehtap, gece, çöller gibi kavramları bolca kullanır.
*Hece veznini köylü vezni olarak nitelendirir.
*Dili süslü ve sanatlıdır.Serbest müstezatı bolca kullanır.
Eserleri:
Şiirleri:Göl Saatleri,Piyale
Nesirleri:Gurabahane-i Laklahan,Bize göre
*NOT: Düz yazılarında açık anlaşılır,yalın bir anlatımı benimsemiş fıkra ve denemeler yazmıştır.


REFİK HALİT KARAY (1888-1965)
*Edebi hayata çeşitli gazetelerdeki yazıları ve fıkralarıyla başlayan Refik Halit Fecr-i ati edebiyatının sonra milli edebiyat akımı içinde yer almıştır.
*İlk yazılarında günlük hayatı dile getirmiş,hayatın gülünç yanlarını karikatürize etmiştir.
*Sosyal hayattaki çarpıklıkları nükteli bir şekilde anlatır.
*Eserlerinde mizah,eleştiri,ve hiciv önemli yer tutar.
*Şahısları kendi sosyal çevreleri içinde yer alır.
*Çok iyi bir gözlemcidir.Olayları ve karakterleri en ince ayrıntılara kadar inceler.
Eserleri:
Hikayeleri: Memleket hikayeleri,Gurbet hikayeleri
Romanları: Sürgün ,Nilgün ,Çete ,Bugünün Saraylısı,Kadınlar Tekkesi, Anahtar

asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
16 Ekim 2008       Mesaj #2
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Fecr-i Ati

Sponsorlu Bağlantılar
II. Meşrutiyet döneminde ortaya çıkmış bir edebiyat topluluğudur. Fecr-i Ati (geleceğin tan aydınlığı) topluluğu Edebiyat-ı Cedide'ye bir tepki olarak doğdu . O yıllarda 20-25 yaşlarında olan topluluk üyeleri arasında Ahmed Haşim, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), Refik Halit (Karay), Mehmed Fuad (Köprülü), Ali Canip (Yöntem) gibi sonradan ün kazanacak olan şair ve yazarlar vardı. Önceleri çeşitli dergi­lerde yazı ve şiirleri yayımlanan bu genç edebiyatçılar, 1909'da bir basımevinin küçük odasında bir araya gelerek Fecr-i Âti adını verdikleri topluluğu kurdular. Bir dergi çıka­rarak görüşlerini dile getirmek istiyorlardı. O sırada yeniden yayıma başlayan Servet-i Fü­nun dergisinde yazma olanağı bulduklan için bu tasandan vazgeçtiler. 1910 yılında bu dergide görüşlerini bir bildiriyle dile getirdi­ler. Türk edebiyatında ilk kez bir bildiri ile görüşlerini ortaya koyan, okura duyuran ede­biyat topluluğu da Fecr-i Âti oldu. Sanat anlayışlan "sanat kişisel ve saygıdeğerdir" anlamına gelen şu sözlerinde yoğunlaşıyordu:

"Sanat şahsi ve muhteremdir." Dile, edebiya­ta ve toplumsal bilimlerin ilerlemesine hizme­ti amaçlayan bu topluluk yetenekli sanatçıla­rın bir araya gelmesiyle oluşan güçle halkı aydınlatmak istiyordu. Bunun için topluluk üyelerinin kitaplarını yayımlamak ve bu ki­taplardan bir kitaplık oluşturmak; batının önemli yapıtlarını Türkçe'ye çevirmek; her­kese açık toplantılarla halkın edebiyat ve sanat konularındaki görüşlerini geliştirmek; batıdaki benzer topluluklarla kültür alışverişi içinde olmak da topluluğun amaçları arasın­daydı.
Fecr-i Âti topluluğunun amaçlan gerçekleş­medi. Çünkü karşı oldukları Edebiyat-ı Cedi­de Akımı'nın etkisinden kurtulamadılar. Bu nedenle Edebiyat-ı Cedide Akımı'nın sürdü-rücüsü sayıldılar. Ayrıca sanatı bireysel bir uğraş olarak ele aldıkları için topluluk üyeleri arasında bir görüş birliği oluşmadı. Yapıtla-nndaki başlıca tema aşk ve doğa idi. Ama bu iki temada da yapaylıktan, zorlamalardan kurtulamadılar.
Topluluk çalışmalarını 1912 yılına kadar sürdürdü, daha sonra dağıldı. Topluluk üyele­rinden bazılan Kurtuluş Savaşı yıllarında geli­şen Milli Edebiyat Akımı'na bağlandı. Birlik­te olduklan süre içinde şiirlerinde aruz vezni­ni kullandılar. Özellikle Şehabeddin Süley­man, Tahsin Nahid, Müfid Ratib gibi toplu­luk üyeleri tiyatro oyunlan yazdılar.
Fecr-i Âti, Türk edebiyatında şair ve yazarlar ortak bir amaç çevresinde ilk kez bir araya getiren topluluk ve edebiyatın çağdaşlaşmasın­da bir adım olmasıyla önemlidir. Bunun dışın­da bir akım yaratmak, bir edebiyat anlayışı or­taya koymak gibi özellikleri yoktur.

Msxlabs & TemelBritannica

Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
Breath - avatarı
Breath
Ziyaretçi
13 Mayıs 2009       Mesaj #3
Breath - avatarı
Ziyaretçi
Fecr-i Ati Edebiyatı
20 Mart 1909 tarihinde İstanbul’da biraraya gelen sanatçılar 1910 yılında bir bildiri yayımlayarak kendilerini kamuoyuna tanıtırlar. Bu, edebiyatımızdaki ilk bildiridir (24 Şubat 1910, Servet-i Fünun).

Bildirilerinde, edebiyatın ciddiye alınması, Batı edebiyatının daha yakından tanıtılması, düşünce ve edebiyat konularında koferanslar düzenlenmesi, bir Fecr-i Ati kurulması gibi amaçlarının bulunduğunu açıklarlar.
Geçmişte kaldığını söyledikleri Servet-i Fünun anlayışını eleştirmekle birlikte onların da bir adım ötesine gidememişlerdir.
Konu, biçim, dil ve anlatım yönünden Servet-i Fünunculardan hiçbir farkları yoktur. Onlar, serbest müztezatı biraz daha serbestleştirmişler ve Servet-i Fünuncuların tam kavrayamadığı sembolist şiirin güzel örneklerini veren şairler yetiştirmişlerdir. Bunun dışında edebiyatımıza bir yenilik getirememişler bu nedenle de özentici, taklitçi bir topluluk olarak eleştirilmişlerdir.
Bu toplulukta yer alan kimi sanatçılar bireysel bir anlayışı devam ettirirken (Ahmet Haşim gibi) pek çoğu da “Milli Edebiyat” hareketine katılmış ve bu anlayışla ürünler vermişlerdir.

Fecr-i Ati Sanatçıları:
Ahmet Haşim, Aka Gündüz (Enis Avni), Ali Canip Yöntem, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Mehmet Fuat Köprülü, Refik Halit Karay, Celal Sahir, Faik Ali...

AHMET HAŞİM (1884-1933):

Fecr-i Ati topluluğunun en başarılı santçısı olan Ahmet Haşim topluluk dağıldıktan sonra çalışmalarına bireysel olarak devam eder.

Şairin yaşamı santını derinden etkiler. Bu nedenle şiirlerinde çocukluk anıları, aşk ve doğa konularında yoğunlaşır. Karamsar yaklaşımı onun belirgin özelliğidir. Şiirlerinde ağır ve süslü bir dil kullanmasına rağmen nesirlerinde daha açık ve nispeten yalın bir dil vardır.

Piyale adlı şiir kitabının önsözünde şiir anlayışını şöyle açıklar: “Şiirin asıl özelliği ‘duyulmak’tır.'' Şiirin dili musiki ile söz arasında ve sözden ziyade musikiye yakındır. Yani bu dil, bir açıklama vasıtası olmaktan ziyade bir telkin vasıtasıdır ve şiirde musiki anlamdan önce gelir. Bu bakımdan kelimeler, şiire, anlam değerlerinden çok musiki değerleriyle girerler. Şiirin anlam bakımından açık olması zaruri değildir. Şiirin doğduğu yer şuuraltıdır. Konu ise sadece terennüm için bir vesiledir”.
Şiirde musikiyi ön plana alan, anlam açıklığını ikinci plana atan, mısralarda geniş ve akıcı bir telkin yeteneği arayan ve şiirin kaynağını bilinçaltında bulan bu anlayış ile sembolizmin şiir anlayışı arasında yakınlıklar vardır. Ancak sembolist şiirin asıl unsur olan sembol, Haşim’in şiirlerinde yoktur. Onun, anlamı anlaşılmayan veya değişik yorumlara elverişli bulunan şiirleri pek azdır. Bu bakımdan Haşim’i sembolist bir şair olarak kabul etmek pek güçtür.
Haşim’in şiirine en uygun anlayış tarzının, empresyonizm olduğu kabul edilebilir. Gerçekten şiirlerinde dış dünyaya ait gözlemlerinin kendi iç dünyasında yarattıığı izlenimleri aksettirmesi bu anlayışın en açık göstergesidir.
Göl Saatleri’nin küçücük ve manzun “Mukkadime”si de empresyonizmin özlü bir ifadesinden başka bir şey değildir.


Eserleri:
  • Şiirleri: Göl Saatleri, Piyâle
  • Nesirleri: Gurebâ-hane-i Lâklâkan, Bize Göre
  • Gezi Notları: Frankfurt Seyahatnamesi

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Temmuz 2009       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Fecr-i Ati Döneminin Genel Özellikleri

1.
20 Mart 1909′da Hilal Matbaası’nda toplanan Şahabettin Süleyman,Yakup Kadri, Refik Halit, Cemil Süleyman, Köprülüzade Mehmet Faut, Tahsin Nahit, Emin Bülent, Ali Süha, Faik Ali ve Müfit Ratib gibi yeni bir hareket başlatmayı planlar. Ahmet Haşim de bu harekete katılır. Böylece Fecr-i Ati Encümen-i Edebisi Beyannamesi, 24 Şubat 1910′da yayımlanır. Fecr-i Ati edebiyatı, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra Servet-i Fünûn dergisinde yayımlanan bir bildiriyle başlar.
2. Edebiyatımızda ilk edebi bildiriyi (beyannameyi) yayımlayan topluluktur.
3. Edebiyatımızda ilk edebî topluluktur.
4. Servet-i Fünûn edebiyatına tepki olarak doğmuştur.
5. ‘Sanat şahsi ve muhteremdir.’ (Sanat kişisel ve saygıya değerdir) görüşüne bağlıdırlar.
6. ‘Edebiyat ciddi ve önemli bir iştir, bunun halka anlatılması lazımdır.’ görüşüne sahiptirler

7. Batıdaki benzerleri gibi dil, edebiyat ve sanatın gelişmesine, ilerlemesine hizmet etmek; gençleri bir araya getirmek; seviyeli fikir münakaşalarıyla halkı aydınlatmak; değerli ve önemli yabancı eserleri Türkçeye kazandırmak; Batıdaki benzer topuluklarla temas kurmak, böylece Türk edebiyatını Batı edebiyatına yaklaştırmak, Batı edebiyatını Türk edebiyatına tanıtmak amacındadırlar.
8. Servet-i Fünûn’a bir tepki olarak ortaya çıkmasına rağmen, şiir sahasında bu edebiyatın özelliklerini sürdürürler.
9. Şiirlerinde işledikleri başlıca temalar tabiat ve aşktır.
10. Tabiat tasvirleri gerçekten uzak ve subjektiftir.
11. Dil bakımından Servet-i Fünûn’un devamıdır. Arapca ve Farsça kelime ve tamlamalarla dolu, günlük dilden uzak ve kapalı bir şiir dili oluşturmuşlardır.
12. Aruz veznini kullanarak serbest müstezat türünü daha da geliştirmişlerdir.
13. Fecr-i Aticiler tiyatro ile yakından ilgilenmişlerdir.
14. Şiirde özellikle Sembolizmin etkisi söz konusudur. Hikâyede Maupassant, tiyatroda ise Henrich Ibsen örnek alınır.
15. Belli bir sanat anlayışında, belli değer ölçüleri etrafında birleşmeyi değil, ferdi hürriyeti ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savundukları için kısa sürede dağılmışlardır. Dağılmalarında özellikle Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp‘in çıkardıkları Genç Kalemler dergisi etkilidir. Yani Milli Edebiyat hareketinin başlaması Fecr-i Ati‘yi bitirir.
16. Fecr-i Ati Edebiyat-ı Cedide ile Milli Edebiyat arasında bir köprü görevi görür.
17. Fecr-i Ati‘nin en önemli temsilcisi Ahmet Haşim’dir.
18. Fecr-i Ati Beyannamesine imza atanlar: Ahmet Haşim, Ahmet Samim, Emin Bülent (Serdaroğlu), Emin Lami, Tahsin Nahit, Celal Sahir (Erozan), Doktor Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi (Tanrıöver), Refik Halit (Karay), Şahabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih (Devrim), Ali Canip (Yöntem), Ali Süha (Delibaşı), Faik Ali (Ozansoy), Fazıl Ahmet (Aykaç), Mehmet Behçet (Yazar), Mehmet Rüştü, Mehmet Fuat (Köprülü), Müfit Ratib, Yakup Kadri (Karaosmanoğlu), İbrahim Alaattin.
19. Milli Edebiyat‘ın başlamasıyla Hamdullah Suphi, Ali Canib ve Celal Sahir’in bu harekete katılmalarıyla topluluk 1912′de dağılmıştır. Yalnızca Ahmet Haşim Fecr-i Ati edebiyatının temel ilkelerine bağlı kalmış ve Milli edebiyat hareketine katılmamıştır.
20. Fecri Ati’nin görüşlerini, Yakup Kadri, Celal Sahir, Ahmet HAşim, Müfit Ratip, Mehmet Fuat ve Ali Canib Resimli Kitap adlı dergide; Mehmet Rauf, Hüseyin Suat ve Raf Necdet de eleştirilere Servet-i Fünûn’da cevap verdiler.

alinti

Fecr-i Ati Dönemi Gelişmeleri

1901’de, Servet-i Fünun mecmuası etrafında, kendilerine Fecr-i Âtî adını veren yeni bir nesil toplanmıştır. Servet-i Fünun topluluğu dağıldıktan sonra 1909 yılında Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Refik Halit, Fuat Köprülü, Ali Canip, Şehabettin Süleyman, Celâl Sahir, Tahsin Nihat, Emin Bülent gibi isimler bir araya gelerek yeni bir topluluk oluştururlar. Topluluk, sanat hayatına bir bildiriyle başlar. Sanatın saygıdeğer ve şahsi olduğu anlayışını benimserler. Onlar Servet-i Fünun’u batılı edebiyatı tam olarak oluşturamamakla suçlarlar. Fransız edebiyatını örnek alırlar. Dilleri süslü, sanatlı, ağdalı ve ağırdır.


Aşk, ve tabiatı konu olarak işlemişlerdir. Aşk genellikle hissi ve romantiktir. Tabiat tasvirleri ise gerçekçi değil, Haşim’de olduğu gibi şahsîdir. Kısa ömürlü olan bu topluluk, Servet-i Fünunculardan daha sade bir dil kullanmış sembolizm, empresyonizm ve romantizm gibi akımları eserlerine uygulamışlar, Avrupaî edebiyat ile Milli edebiyat arasında bağ oluşturmuşlardır.

Aruzla şiir yazan Fecr-i Âtî şairlerinin en tanınmış ve en orijinali Ahmet Haşim’dir. Şiire herhangi bir yenilik getirmemişler, Servet-i Fünun’un devamı olmaktan öteye gidememişlerdir. Sanat anlayışlarında birlik ve bütünlük olmadığı için 1912’de dağılmışlar, ferdî olarak değişik alanlarda eserler vermişlerdir.

Fecr-i Ati bir Türk edebi akımıdır. Akımın temelinde eskiyi yıkmak ve yerine yeniyi yani o günkü anlamıyla batılı düşünce sisteminden kaynaklanan felsefi edebiyata uygulamayı amaç edinmişlerdir. Fecr-i ati’nin kelime anlamı “geleceğin aydınlığı” demektir.

Fecr-i Ati‘nin Edebiyat-ı Cedide’ye tepki olarak doğan bir akım olduğunu savlamıştır. Fecr-i Ati batıdaki benzerlerinde olduğu gibi belli ilkeler çevresinde birleşen bir yazın topluluğu biçiminde ortaya çıkmıştır.

Sanat anlayışları

Babıali’deki Hilal basımevinin bir odasında ilk toplantısını yapan ve Faik Ali’nin bulduğu Fecr-i Ati adını benimseyen topluluğun sanat anlayışı.. yayımladıkları bildiride yer alan şu düşüncede odaklaşır:


“Sanat şahsi ve muhteremdir.”

Örnek olarak da şiirde simgeciler, öykü ve romanda Maupassant, tiyatroda İbsen alınır.

Sonuçlar

Ama Fecr-i Aticiler, kurumlaşmak isterken gözettikleri, yazının ve toplumsal bilimlerin ilerlemesine çalışmak, sanatçılar arasında birlik ve dayanışmayı sağlamak gibi amaçları yaşama geçiremediler. Edebiyat-ı Cedide’ye karşı olmakla birlikte ne tepkilerini açık seçik ortaya koyabildiler, ne de özellikle dil açısından ondan kopabildiler. Üstelik her fırsatta tersini belirtmelerine karşın Edebiyat-ı Cedide’nin süreği sayıldılar. Bir dergi çıkaramamaları ve başlangıçta Servet’i-Fünun dergisi çevresinde toplanmaları da buna yol açtı.


Meşrutiyet’le gelen görece özgürlük ortamından yararlanarak çıkarılmış değişik eğilimlerdeki dergilerde yazmaları ise dağınıklık getirdi. Ayrıca, “sanat şahsi ve muhteremdir” ilkesini, herkesin ayrı ayrı görüşlere sahip olması, sanatı değişik biçimlerde anlaması olarak yorumlamaları bu dağınıklığı çabuklaştırdı. Belli bir sanat anlayışında, belli değer ölçülerinde birleşmeyi değil, bireysel özgürlüğü ve bunun sonucu olarak da çeşitliliği savunuyorlardı. Her biri yalnız kendi duyuşuna, kendi beğenisine göre bir güzellik yaratma çabası içindeydi.
Bu durumun, Fecr-i Ati’nin bir yazın akımı değil, birbirlerine arkadaşlık duygularıyla bağlı genç sanatçıların oluşturduğu bir topluluk olduğunu gösterdiği savlanır. Nitekim, her biri sanatını bir başka yolda geliştirecek, değişen toplum koşullarında değişik sanat anlayışlarına varacaktır.
alinti
Son düzenleyen Daisy-BT; 10 Temmuz 2011 00:08 Sebep: Sayfa düzeni.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
10 Temmuz 2011       Mesaj #5
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Fecr-i Ati

Meşrutiyet döneminde Edebiyatı Cedide'ye tepki olarak kurulan edebiyat topluluğuna verilen ad.

24 Şubat 1909'da sanat anlayışlarını, amaç ve ilkelerini bir bildiriyle açıklayan topluluk şu adlardan oluşmuştur: Ahmet Samim, Ahmet Haşim, Emin Bülent Serdaroğlu, Emin Lami, Tahsin Nahit, Celal Sahir, Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Refik Halit Karay, Şahabettin Süleyman, Abdülhak Hayri, İzzet Melih Devrim, Ali Canip Yöntem, Ali Süha Delilbaşı, Faik Ali Ozansoy, Fazıl Ahmet Aykaç, Mehmet Behçet Yazar, Mehmet Rüştü, Fuat Köprülü, Müfit Ratip, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, İbrahim Alaettin Gövsa. Bu üyelerden kimileri anlaşmazlık ya da başka nedenlerle topluluktan ayrılmışlardır. 1912 sonlarında dağılan topluluğa önce simgesel olarak Faik Âli, sonra sırasıyla Fazıl Ahmet, Hamdullah Suphi ve Celal Sahir başkanlık etmişlerdir.

Sanatın şahsî ve muhterem olduğu ilkesini benimseyen topluluk dil açısından Edebiyatı Cedide'den kopamamıştır. Topluluğun amaçları şöyle özetlenebilir: Dilin, yazının, edebiyatın ve toplumsal bilimlerin ilerlemesine hizmet etmek; yetenekli sanatçıları bir araya getirmek; topluluk üyelerinin yapıtlarını içeren bir kitaplık kurmak; Batı'nın önemli yapıtlarının çevirilerini yaptırmak; herkese açık konuşmalar düzenleyerek halkın edebiyat ve sanat konularındaki bilgisini artırmak; Batı'daki benzer kurum ve kuruluşlarla ilişki kurarak, ülkemizin edebiyat ürünlerini Batı'ya, Batı'nın ürünlerini de Doğu'ya tanıtmaya çalışmak.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Benzer Konular

4 Mart 2010 / Összede Soru-Cevap
3 Mart 2010 / Misafir Soru-Cevap
31 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
1 Şubat 2015 / Misafir Cevaplanmış