Arama

Yapım Ekleri Nedir?

Güncelleme: 20 Kasım 2016 Gösterim: 41.533 Cevap: 6
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
6 Aralık 2010       Mesaj #1
pesimist - avatarı
Ziyaretçi

YAPIM EKLERİ


İsim ya da fiil kök veya gövdelerine gelerek onlardan başka isim ya da fiil türeten eklerdir.
Sponsorlu Bağlantılar

1.İsimden İsim Türeten Ekler:


Bu ekler kök ya da gövde (bir sözcüğün yapım eki almış biçimi) durumundaki ad soylu sözlere gelerek yeni adlar, sıfatlar ve zarflar türetir. Aşağıdaki cümlelerde belirtilen ekler bu türdendir:
  • Türkçe, soylu bir dildir.
  • Bencil biri olsaydım böyle davranmazdım.
  • Benim de her yurttaş gibi haklarım var.

2. İsimden Fiil Yapan Ekler:


Ad soylu sözcüklere gelen bu ekler, herhangi bir kipte çekimlenmeye uygun eylemler türetir. Yani bu ekleri alan sözcükler "-mak, -mek" eklerini alabilecek duruma gelir. Söz gelimi "Büyük kardeşler, küçükleri gözetir." cümlesindeki "göz", sözcük tüürü bakımından isimdir. Ama bu sözcük "-et" ekinialdığında "gözetmek" şeklinde söylenebilir. Demekki "-et" eki, isimden fiil türetmiştir.
Aşağıdaki cümlelerde belirttiğimiz ekler de isimden fiil türetmiştir.
  • Işıldayan yıldızlara bakarak onu düşünüyordu.
  • Bu sözcük, bir isimden türemiştir.
  • Hepimiz bu tarafa yönelin, dedim.

3. Fiilden İsim Yapan Ekler


Bu ekler eylem kök ve gövdelerine gelerek ad, sıfat, zarf görevinde kullanılabilecek sözcükler türetir:
  • Onun düşüncelerine saygı duyuyoruz.
  • Elektrik saylarındaki arıza giderildi.
  • Gezegenimiz, çevre kirliliğiyle karşı karşıya.
Not: Fiilmsi ekleri de fiilden isim yapan eklerdendir.

4. Fiilden Fiil Yapan Ekler


Bu ekler, fiil kök ve gövdelerine gelerek yeni eylemler türetir.
  • Bana aktarılan bilgiye göre siz haklısınız.
  • Çocukları kovalamaktan vazgeç artık.
  • Onu dışarı çıkarmak için elimden geleni yaptım.

Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2016 21:30
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Kasım 2011       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Yapım Ekleri
Ad:  yapım ekleri.jpg
Gösterim: 15809
Boyut:  123.3 KB

MsXLabs.org
Sponsorlu Bağlantılar
İsim ya da fiil kök veya gövdelerine gelerek onlardan başka isim ya da fiil türeten eklerdir. Yapım ekleri eklendiği sözcüğün anlamını da türünü de değiştirir. Her zaman çekim eklerinden önce gelir. Yapım eki almış bir sözcüğe türemiş sözcük ya da gövde denir. Eğer sözcük yapım eki almışsa basit yapılıdır sözcük çekim eki olsa da basittir.


1. İsimden İsim Yapım Ekleri:
İsim kök veya gövdelerine eklenerek, yeni bir isim gövdesi oluşturan eklerdir.
lık: kömür-lük, göz-lük, kulak-lık …
lı: Şehir-li, para-lı, ağaç-lı, baş-lı …
sız: su-suz, para-sız, ev-siz,
cü: göz-cü, sanat-çı, yol-cu, simit-çi,
ce: Türk-çe İngiliz-ce
daş: Çağ-daş, arka-daş, yol-daş
üncü: üç-üncü beş-inci
msı: acı-msı ekşi-msi
cil: et-cil ben-cil insan-cıl
şın: sarı-şın
sal: kum-sal kadın-sal
ıt: yaş-ıt
cağız: kız-cağız çocuk-cağız
cık: az-ı-cık küçük-cük
tı: horul-tı cıvıl-tı
2. İsimden Fiil Yapan Ekler: İsim köklerine veya gövdelerine gelerek onlardan fiil türetir.
la: su-la, taş-la, uğur-la
al: çok-al, az-al, dar-al
l: doğru-l, sivri-l
a: kan-a, yaş-a, tür-e, boş-a
ar: yaş-ar, mor-ar, sarı-ar
da: fısıl-da, horul-da, gürül-de
at: yön-et, göz-et
ık: geç-ik, bir-ik
ımsa: az-ımsa, benim-se, küçü(k)-mse
kır: fış-kır, hay-kır
lan: ev-len, rahat-la
laş: şaka-laş, der-leş, çocuk-laş
sa: su-sa, garip-se, önem-se
3. Fiilden İsim Yapan Ekler: Fiil kök veya gövdelerine gelerek isim yapan eklere denir.
ca: düşün-ce, eğlen-ce
ocak-ecek: giyecek, yok-ocak, aç-ocak
ak: yat-ak, kaç-ak, dur-ak,
ga: böl-ge, bil-ge, süpür-ge,
gan: çalış-kan, unut-kan, kay-gan
gı: sev-gi, çal-gı, as-kı
gıç: bil-giç, dal-gıç, başlan-gıç
gın: yor-gun, bil-gin, bez-gin, bit-gin
ı,-i: yaz-ı, öl-ü, yap-ı, çat-ı, kok-u, doğ-u
ıcı-ici: yap-ıcı, gör-ücü, al-ıcı, sat-ıcı,
ık-ik: kes-ik, aç-ık, göç-ük,
ım-im: say-ım, seç-im, öl-üm, ölç-üm
ın-in: yığ-ın, ak-ın, tüt-ün, ek-in,
nç: gül-ünç, sev-inç
ıntı: es-inti, çık-ıntı, dök-üntü,
ır-er: gel-ir, gid-er, ok-ur,
ış: otur-uş, yürü-y-üş,
ıt: geç-it, yak-ıt, ölç-üt,
ma: gülmeyi severim, konuşmayı bil
mak: gelmek, gitmek
tı: belir-ti, kızar-tı,
4. Fiilden Fiil Yapan Ekler: Fiil soylu kelimelerden yeniden fiil yapan eklere denir.
dır: gül-dür, yap-tır, koş-tur,
ala: kov-ala, silk-ele,
er: gider, çık-ar,
imsa: gül-ümse, an-ımsa,
ın: gez-in, gör-ün, sev-in, taşı-n,
r: kaç-ır, bat-ır, iç-ir,
ş: gör-üş, uç-uş, gül-üş,
t: uza-t, sap-ıt, korku-t, üşü-t,
ı: sev-il, kır-ıl, sat-ıl

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2016 21:21
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
16 Kasım 2011       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Eklerle İlgili genel Uyarılar
MsXLabs.org

1.
“-i” 1.tekil kişi ekiyle, bu eke benzeyen diğer ekler karıştırılmamalıdır.
Örnek:
Evi yandı. (3.t.k.iyelik eki)
Evi yaktı. (İsmin –i hali)
Bu yapı Osmanlılardan kalmadır. (Fiilden isim y.eki)

2. Çekim ekleri eklendiği sözcüğün anlamını değiştirmez. Fakat isim çekim eklerinden olan -de ve –den hal ekleri eğer sıfat olarak kullanılırsa yani sıfat yapımında görev alırsa o zaman ismin anlamını değiştirir ve yapım eki olur.
Örnek:
Okuldan geliyorum. (Çıkma durum eki)
Senin gibi bir candan arkadaşım yok. (Sıfat yaptığı için yapım ekidir.) S İ
Yalandan bir kavga çıkardılar. (Sıfat yaptığı için yapım ekidir) İ
Sıradan insanlarla işim olmaz.
Sende bir şeylerim kaldı. (Bulunma durum eki)
Bunlar, gözde öğrencilerdir. (Sıfat yaptığı için yapım ekidir)

3. 1. tekil kişi eki olan -m ile bu eke şekilce benzeyen diğer ekler birbiri ile karıştırılmamalıdır.
Örnek:
Seçimi kim kazandı? (F.i.yapım eki)

Bir dilim ekmek verir misin? (F.i.y.eki)
Bu işten dilim çok yandı. (1.t.k.i.eki)
Sana saçımı süpürge ettim.
Ama ben daha çok küçüğüm. (Ek-fiil)
O benim kalemim. (Tamlayan durum eki)
Beni bırakıp gitme küçüğüm. (1.k.i.eki)
4. 2. kişi iyelik eki olan -n ile buna şekilce benzeyen diğer ekler karıştırılmamalıdır.
Örnek:
Aklın neredeydi? (2.t.kişi iyelik eki)
Bu yıl ekin ekmeyeceğiz. (F.i.y.e.)
Buraya gelin. (2.ç.kişi emir eki)
Yurdun soruları bitmiyor. (İlgi eki)
Turistler, bu yıl Türkiye’ye akın edecek. (F.i.y.e.)

5. İsim-fiil eki olan -ma,-me ile f.f. yapan olumsuzluk eki karıştırılmamalıdır.
Örnek:
Yürümeyi severim.(İsim-fiil)
Onunla biraz konuşmayı dene.(İsim-fiil)
Artık benimle konuşma.(F.f.yapan olumsuzluk eki)
Peşimden gelme.(F.f. yapan olumsuzluk eki)

6. “L” fiilden fiil yapım ekiyle “L” isimden fiil yapım eki birbirine karıştırılmamalıdır.
Örnek:
Artık günler kısaldı.(İ.f.y.e.)

Bardak kırıldı.(F.f.y.e.)
7. “Ş”filden fiil yapım ekiyle (işteşlik eki), “ş” fiilden isim yapım eki (isim-fiil) birbiriyle karıştırılmamalıdır.
Örnek:
Hep birlikte gülüştüler.(F.f.y.e.) (işteşlik eki)

Bakışların beni heyecanlandırıyor.(F.i.y.e.) (isim-fiil)
Bu gülüşü,bu bakışı hiç unutmam.(F.i.y.e.) (isim-fiil)
Bir süre öylece bakıştık.(F.f.y.e.) (işteşlik eki)
Not: “-ş” karşılıklı ya da birlikte yapılma anlamı veriyorsa f.f. yani “işteşlik eki” dir.


8. İsimden isim yapım eki olan “-cı” ile fiilden isim yapım eki ici birbiriyle karıştırılmamalıdır.
Örnek:
Yolcu var mı?(i.i.y.e.)

Kalıcı bir işin yok mu?(f.i.y.e.)
9. Fiilden isim yapım eki olan “-sal” ile isimden isim yapım eki olan “-sal” birbiriyle karıştırılmamalıdır.
Örnek:
Kumsal (i.i.y.e.) Gör-sel (f.i.y.e.)
Evren-sel (i.i.y.e.) işit-sel (f.i.y.e.)
10. İsimden fiil yapan “-imse” ile F.F.yapan “-imse” karıştırılmamalıdır.
Örnek:
Ben-imse (i.f) Gül-ümse (f.f)

Öz-ümse (i.f) An-ımsa (f.f)
11. Türkçede önce yapım eki sonra çekim eki gelir.
Örnek:
Kork-u-yor-um taşlıklar

Bunun istisnaları da olabilir.
Annemsiz gitmem.
12. Bir sözcük birden çok yapım eki alabilir.
Örnek:
Gözcülük, korkulu, dalgalı, ışıksız, örtülü…

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2016 21:22
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Ocak 2012       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Yapım ekleri
mevcut kelimelerden (isim ve fiil köklerinden) farklı ve yeni anlamlı kelimeler türetmeye yarayan eklerdir.
Nesneleri karşılayan isimlerle hareketleri karşılayan fillerin kökleri farklıdır:
Gel-(-mek,-dim, -miş...)
Baba(-m, -lar, -dan)

Birbirine yakın olan nesne ve hareketlere ait kelimeler aynı kökten türeyen kelimelerdir. Bu bakımdan türemiş kelimelerin kökleriyle mutlaka bir anlam ilişkileri olmalıdır:
baş, baş-la-, baş-ar-, baş-ar-ı
sev-, sev-il-, sev-dir, sev-in, sev-inç, sev-gi
göz, göz-lük, göz-cü, göz-cü-lük, göz-lük-çü-lük...

Yapım ekleri isim ve fiil köklerine gelerek yeni isimler ve filler türetirler. bu ekler kökten hemen sonra gelirler. Çekim ekleri yapım eklerinden sonra gelir:
bil-gi-ler, bil-dir-di;
göz-le-meliyim, göz-lük-ten...

Bu türemiş kelimelerden de tekrar yeni kelimeler türetilebilir:
bil-gi-li,bil-dir-i
göz-lük-çü, göz-lük-çü-lük...

Bu bakımdan yapım eklerini iki başlık altında inceleyebiliriz:

İsim yapan yapım ekleri:
İsimden isim yapan ekler ve Fiilden isim yapan ekler
Fiil yapan yapım ekleri:
İsimden fiil yapan ekler ve Fiilden fiil yapan ekler

1. İsim Yapan Yapım Ekleri


İsim veya fiil kök ve gövdelerinden yeni isimler türeten eklerdir. Türkçemizde sıkça kullanılan yapım ekleri şunlardır:

a. İSİMDEN İSİN YAPAN EKLER
-lİk
Yer isimleri yapar: kömürlük, kitaplık, tuzluk, odunluk, ağaçlık, zeytinlik, çöplük...
Alet ve araç isimleri yapar: başlık, kulaklık, gecelik, gözlük, önlük...
Topluluk isimleri yapar: gençlik, insanlık, Türklük...
Soyut isimler yapar: gençlik, insanlık, Türklük, çocukluk, hanımlık, kardeşlik, Müslümanlık, kulluk, erkeklik, bilgelik...
Sınırlama, ayırma, ölçü tahsis anlamı taşıyan isimler yapar: bayramlık, kışlık, akşamlık, gömleklik, hediyelik, ömürlük, haftalık, aylık...
Sıfatlara gelerek durum bildiren isimler yapar: iyilik, güzellik, küçüklük...
Meslek isimleri yapar: öğretmenlik, doktorluk, veterinerlik, eczacılık, arıcılık, demircilik, kılavuzluk, rehberlik...
Bu ekle türetilen ekler sıfat olarak da kullanılabilirler. İsimle sıfat arasında tür farkı olduğu için bu yönde soru sorulabilir:
  • kışlıklar, kışlık odun;
  • günlüğüm, günlük masraf;
  • elbiselikler, elbiselik kumaş;
  • turşuluklar, turşuluk biber;
  • kiralıktan, kiralık daireden,
  • satılıklar, satılık arsalar...
-cE
Dil isimleri yapar: Türkçe, Almanca, Arapça, Farsça..
Yer isimleri yapar: Çatalca, Yenice, Çamlıca, Taşlıca, Ilıca...
Hayvan ve bitki isimleri yapar: delice, karaca, kokarca, yumuşakça...

-cİ
İsim, sıfat, zarf türetir:sanatçı, kiracı, inşaatçı, yolcu, çaycı, şakacı, duacı, milliyetçi, Türkçü, halkçı, sözcü, tiyatrocu, kemancı...
gazeteci çocuk, şakacı insan...
akılcı (davranmak), Atatürkçü (geçinmek)

-lİ

Soyut ve somut isimler ve sıfat türetir. Özel isimlere getirildiğinde kesme işaretiyle ayrılmaz.
Kişinin nereli olduğunu bildirir: Ankaralı, Konyalı, köylü, kentli...
Bir şeyin içinde daha çok ne bulunduğunu bildirir: Tuzlu, şekerli, acılı, tozlu...
Soy, devlet bildirir: Osmanlı, Karahanlı, Selçuklu...
Durum (medenî hâl) bildirir: Sözlü, evli, nişanlı...
Renk bildirir; ikileme kurar: Mavili, yeşilli, kırmızılı, allı yeşilli, sarılı kırmızılı...
Kişinin sahip olduğu özelliği bildirir: Bilgili, tecrübeli, akıllı, görgülü, saygılı, kültürlü, akıllı uslu...
Diğerleri: Gönüllüler, gönüllü (kişiler)...İrili ufaklı, kadınlı erkekli...

-sİz
-li ekinin olumsuzunu yapar. Ama -li ekini almış her kelimenin -siz ile olumsuzu yapılmaz:
  • akıllı X akılsız doğru
  • bilgili X bilgisiz doğru
  • nişanlı X nişansız yanlış
  • köylü X köysüz yanlış
  • mavili X mavisiz yanlış
İsim, sıfat ve zarf türetir: Korkusuz (çocuk), akılsız, susuz (topraklar), tatsız, güçsüzler, ölümsüz, eşsiz, yersiz yurtsuz (kaldım), kimsesiz, tarafsız (davranmalı)...

-ki
Zaman ve yer bildiren kelimelerden sıfat yapar. Bu sıfatlar isimleşebilir. -ki ve -kü şekillerinde kullanılır.
bugünkü (maç), akşamki (fırtına), geceki (soğuk), bugünkünü, yarınkinden...
Yer bildiren kelimelerde -de hâl ekiyle birlikte kullanılır:Aşağıdaki (sorular), aşağıdakiler, sınıftaki (öğrenciler), sınıftakiler, raftaki (eşyalar), yuvadaki (yavrular)...

-tİ
Yansımalardan isim türetir : çıtır-tı, cızır-tı, şakır-tı, şıkır-tı, homur-tu, gıcır-tı, patır-tı

Diğer ekler:
  • -e: göze (kaynak)...
  • -Cİl: etçil, otçul, insancıl, evcil, bencil, ölümcül...
  • -Daş: vatandaş, yurttaş, gönüldaş, anlamdaş, meslektaş...
  • -gil: Aligil, Yaşargil, ancamgil...
  • -leyin: geceleyin, akşamleyin, sabahleyin, gündüzleyin...
  • -ncİ: birinci, üçüncü, sonuncu...
  • -Er: üçer, beşer, yedişer, dörder, altışar...
  • -Cİk: gelincik, kızılcık, elmacık, kulakçık, karıncık...

b. FİİLDEN İSİM YAPAN EKLER


Fiil kök ve gövdelerinden isim türetirler.
Mastar ekleri:-mEk
Bütün fiil kök ve gövdelerine getirilebilir. Fillerin isimlerini türetir. Bu yüzden bu eklere isim-fiil (mastar) eki; bu kelimelere de isim-fiil (mastar) denir.
  • gel-mek, oku-mak, ye-mek, iç-mek, çalış-mak...
Bu ek kalıplaşarak kalıcı nesne isimleri de türetebilir; bunlar isim-fiil değil, doğrudan isimdirler:
  • yemek, çakmak, ekmek, ilmek, kaymak
-mE
-mEk eki gibidir. Ama -mEk kullanılan her yerde -mE kullanılamaz. Bu ek de bütün fiil kök ve gövdelerine gelerek; onlardan fiil ismi türetir (isim-fiil yapar):
  • başlama, okuma, yazma, nakletme, hasta olma, danışma, sevme, inanma...
Bu ek de -mEk gibi kalıcı nesne isimleri yapar: Asma (yaprağı), bölme (işlemi), danışma (memuru), dondurma (külâhı), kavurma, işletme, bağlama (:saz)...
Bu ek niteleme sıfatı da türetir: Karma (liste), süzme (yoğurt), yazma (eser), saçma (bir fikir), yapma (çiçek), asma (köprü), asma (kat)...

-İş
Bu da mastar ekidir. Diğerleri gibi bütün fiil kök ve gövdelerine getirilebilir. Kalıcı nesne isimleri yapabilir:
  • Gülün açılış-ını seyret.
  • Kapının kapanış-ı çok ses çıkarıyor.
  • Adam oturuş-undan bellidir.
  • seziş, biliş, alış, veriş, anlayış...
Kalıcı nesne isimleri:
  • Bu görüşü benimsemedim.
  • Bir buluş yapmış ki sorma
  • Alış verişe çıkacağız.
  • Sende hiç anlayış yok mu?...
  • Çıkış ne taraftaydı?
Sıfat-fiil ekleri:Sıfat-fiil ekleri de mastar ekleri gibi fiilden isim ve sıfat yapan işlek eklerdir:

-En:
Fiili yapanı, edeni bildirir. İsim ve sıfat yapar:
Gülen, bakan, gelen, giden, gezen, yazan, bozan, çalışan, kazanan...

-Esİ
Sıfat ve isim yapar:
  • Ölesi-m gelir,
  • Yok olası adam, kırılası eller
  • Öpülesi, geberesi, ölesi, bakılası...
-mEz
Olumsuzluk bildirir. -r'nin olumsuzunu yapar, ama her zaman değil:
  • Çıkmaz sokak, olmaz iş, yaramaz çocuk, bilinmez yerler...
  • Yılmaz, korkmaz, çıkmaz...
  • Ne geçmez zamanmış!
-r
İsim ve sıfat yapar:
  • Okur yazar, yazar kasa, bilir kişi, gelir gider, keser, güler yüz...
-dİk
İsim ve sıfat yapar:
  • Tanıdıklar, tanıdık kişiler, olmadık iş, beklenmedik bir anda, sevin-diğ-imiz...
-EcEk
İsim ve sıfat yapar: alacak(lı), yakacak, yiyecek, giyecek, içecek(lerimiz), gelecek zaman, içecek su, akacak kan, gelecek(ten haber ver-), olacak iş mi?...

-mİş
İsim ve sıfat yapar: Geçmiş, çok bilmiş, okumuş çocuk, dolmuş, yemiş...

Diğer ekler:

-İm
Eklendiği fiille ilgili hâl, durum, iş ifade eder. O işle ilgili, o işten doğan varlık, eşya, yer isimleri yapar.
Alım, satım, atım, yatırım, seçim, ölüm, yıkım, verim, biçim, giyim, kuşam, takım, kavram, üretim, bölüm, çözüm, uyum, çekim, (bir) yudum (su) ...

-Gİ
Fiilin bildirdiği hareketle ilgili çeşitli nesneleri karşılayan isimler yapar:
Sevgi, saygı, görgü, bilgi, duygu, örgü, sergi, vergi, övgü, algı, tutku, uyku, biçki, baskı, içki, atkı, keski...

-Gİn
Anlama büyüme ve aşırılık katar; yapanı, olanı bildirir; yapılan nesneyi veya işi karşılar. Sıfat, isim ve zarf türetir:
Dalgın, azgın, kızgın, kırgın, salgın, baygın, bilgin, ergin, bezgin, durgun, olgun, soygun, vurgun, baskın, seçkin, pişkin, yetişkin, tutkun, küskün...
Keskin sirke, olgun davrandı, soygun yapılmadı...


İsim ve sıfat türetir:
Yazı, sıkı, yapı, ölü, korku, batı, gezi, bölü, koşu, doğu, artı, tartı, sürü, örtü, çeki, duru, sayı...
  • Korkunun ecele faydası yok.
  • Doğuyu, batıyı karıştırdık.
  • Ölü balıklar suyun yüzündeydi.
  • Yurdun batı tarafı soğuyacak.
-İcİ
Çokluk, aşırılık, devamlılık bildirir; -En sıfat-fiil eki gibi failin niteliğini bildirir. Sıfat, isim ve zarf yapar:
Kalıcı, vurucu, bilici, alıcı, satıcı, dinleyici, görücü, bakıcı, yırtıcı, geçici, kurucu, yüzücü, gidici, öğren(i)ci, dilen(i)ci...
  • Eskiden iyi yüzücü imiş.
  • Okuyucu sayısı günden güne artıyor.
  • Bunlar üzücü hareketler.
  • Satıcı kadınlar dolaşıyorlar.
  • Pek yırtıcı görünüyor/davranıyor.
-k
Fiilde bildirilen harekete uğramış olan veya o hareketten ortaya çıkmış nesneleri karşılayan isimler yapar; bunlar sıfat ve zarf olarak da kullanılır:
  • Açık kapı, çürük diş, karışık işler,
  • hava soğuk,
  • açık konuşur,
  • bölük toplandı...
-kEn
İsim ve sıfat yapar:
Çalışkan, üretken, alıngan, atılgan...

-tİ: kızartı, karartı, bağırtı...
-Ek: konak, durak, yatak, dönek, ürkek, korkak, bıçak...
-ç: inanç, sevinç, usanç...
-ntI: alıntı, akıntı, söylenti, toplantı, yaşantı, sarsıntı
-e: dize, süre

2. Fiil Yapan Yapım Ekleri


Bu ekler isim ve fiil kök ve gövdelerinden fiil gövdeleri türetirler:
  • göz>göz-le(mek)
  • bilgi->bilgi-len(mek)-dir(mek)
  • sev->sev-dir(mek)
  • bildir->bildir-il(mek)
Fiil yapan ekler, isime veya fiile getirilişine göre ikiyte ayrılır: İsimden fil yapan ekler, Fiilden isin yapan ekler

a. İSİMDEN FİİL YAPAN EKLER


Bu ekler isim kök ve gövdelerinden fiil gövdeleri türetirler:
  • isim-len-dir-
  • ad-lan-dır
  • iki-le-
  • durgun-laş-
En çok kullanılan isimden fiil yapan ekler şunlardır:

-lE
Çok kullanışlı bir ektir. Birçok isimden fiil yapabilir:
Baş-la-, suç-la, su-la, taş-la-, av-la-, kış-la-, çın-la-, in-le-, ter-le-, gece-le-, hafif-le-, karış-la-, kurşun-la-, perçin-le-, yuvar-la-...

-El
Genellikle sıfatlardan fiil yapar: Çoğ-al-, dar-al-, az-al-, boş-al-, düz-el-, dik-el-...

-l
Bazı sıfatlardan oluş filleri yapar: Kısa-l-, doğru-l-, sivri-l-, duru-l-, ince-l-...

-E
Fazla işlek değildir: Yaş-a-, kan-a-, boş-a-, tün-e-, oy(u)n-a-...

-r
Daha çok renk isimlerinden sonra gelir: Kara-r-, yaş-ar-, boz-ar-, ağ(k)-ar-, sar(ı)-ar-, mor-ar-...

-dE
Yansımalara getirilir: Çıtır-da-, şırıl-da-, horul-da-, fısıl-da-, gürül-de-...

-msE
Fazla işlek değildir: Az-ı-msa-, küçü-mse-, ben-i-mse-, öz-ü-mse-, kötü-mse-...

-sE
Fazla işlek değildir: su-sa-, garip-se-, önem-se-, mühim-se-...

-lEş
Bazı isimlere getirilir: Sert-leş-, taş-laş-, kötü-leş-, iyi-leş-, katı-laş-, sağlam-laş-...

-lEn
Bir şeye sonradan sahip olma anlamı katar: Ev-len-, can-lan-, hoş-lan-, us-lan-, iç-len-, dert-len-...

b. FİİLDEN FİİL YAPAN EKLER


Fiil kök ve gövdelerine getirilerek fiil gövdesi türeten eklerdir:

-t
Çatı ekidir; geçişsiz fiilleri geçişli (oldurgan) yapar; geçişli fiillerin de geçişliliğini artırır (ettirgen yapar). Genellikle ünlüyle biten fiillere gelir:
Yürü-t-, acı-t-, ak-ı-t-, oku-t-, anla-t-, ağla-t-, ara-t-, kızar-t-...

-r
Çatı ekidir. "-t" ile aynı görevdedir; oldurganlık ve ettirgenlik görevi vardır. genellikle ünsüzle biten fiillere gelir:
Çık-a-r-, kop-a-r-, kaç-ı-r-, uç-u-r-, bat-ı-r-, düş-ü-r-, iç-i-r-...

-Dİr
Çatı ekidir; geçişsiz fiilleri geçişli (oldurgan) yapar; geçişli fiillerin de geçişlilik derecesini artırır (ettirgen yapar):
Yaz-dır-, sor-dur-, aç-tır-, çiz-dir-, sök-tür-, as-tır-, koş-tur-...

-l
Çatı ekidir; edilgen ve dönüşlü fiil yapar: At-ı-l-, soy-u-l-, yaz-ı-l, çiz-i-l-, ay(ı)r-ı-l-, gid-i-l-...

-n
Çatı ekidir; edilgen ve dönüşlü fiiller yapar:
Başla-n-, tara-n-, yıka-n-, bil-i-n-, sil-i-n-, sür-ü-n-, taşı-n-, al-ı-n-...


Çatı ekidir; işteş fiil yapar: Döv-ü-ş-, at-ı-ş-, tart-ı-ş-, gör-ü-ş-, uç-u-ş-, bekle-ş-, it-i-ş-, selâmla-ş-...

-El
Devamlılık, anlatılan işin art arda yapıldığını bildirir: Kov-ala-, it-ele-, silk-ele-, dur-ala-, tep-ele-...
Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2016 21:40
Sinem12 - avatarı
Sinem12
Ziyaretçi
1 Kasım 2012       Mesaj #5
Sinem12 - avatarı
Ziyaretçi
KALEM + LIK = KALEMLIK
Türkçede ekler ikiye ayrılır:
1. Yapım Ekleri:
Kelimelerin sonlarına eklenerek yeni anlamda kelimeler türeten eklere YAPIM EKLERİ denir.
Dilimizde çeşitli yapım ekleri vardır: -lik, -li, -ci, -cik, -sız, -şer, -cık, -im, -ma, -iş, -si, -gen, -tı, -giç, -gın…
Bu ekler ses uyumuna göre kelimelere eklenirler.
mimar – mimar_lık, göz – göz_lük, duvar – duvar_cı

2. Çekim Ekleri:
Eklendikleri kelimeleri çekimli hale getiren, yani yeni anlamda kelime türetmeyen eklere ÇEKİM EKLERİ denir. Çekim ekleri kelimelerden yeni kelime türetmezler.
ders + ler + i + miz + de = derslerimizde
kaldır + dı = kaldırdı

Türemiş Kelime Örnekleri:
  • Sucu (isim + yapım eki)
  • Güzellik (sıfat + yapım eki)
  • Geliş (fiil + yapım eki)
  • Benlik (zamir + yapım eki)
  • Çokluk (zarf + yapım eki)
Bir soruda birçok türemiş kelime verilip farklı olan soruluyorsa, türemiş kelimenin köküne bakılır ve hangi tür kökten türemişolduğu tespit edilir.

Örnek: Geliş – Bakış – Bilgi – Gözcü arasında farklı olan “gözcü” sözcüğüdür, çünkü diğerleri fiilden, “gözcü” ise isimden türemiştir.
Kök ile türemiş sözcük arasında mutlaka anlam ilişkisi bulunmalıdır.

Örneğin, ”sucuk” kelimesi basit bir kelimedir, çünkü su + cuk olamaz, yani “su” ile “cuk” arasında anlam ilişkisi yoktur.

Türemiş kelime mutlaka bir adet yapım eki ile oluşmak zorunda değildir. Kök kelime birden çok yapım eki alabilir. Türemiş sözcük çekim eki alacaksa, çekim eki yapım ekinden sonra gelir.
Örnek: ”Koş + u + cu + lar” sözcüğü 2 yapım, 1 çekim eki olmak
Kök Y.E.Y.E .Ç.E. üzere toplam 3 ek almıştır.
“Gör + üş + me + z + mi + y + di + niz”
kip eki Ç.E.
şahıs eki Ç.E.
kip eki Ç.E.
kaynaştırma harfi
soru eki Ç.E.
KökY.E. Olumsuzluk eki Ç.E.
sözcüğü 1 yapım eki, 5 çekim eki almıştır.

Not: Dilimize yabancı dillerden gelen sözcükler, geldikleri dilde türemiş de olsalar, basit sözcükler sayılmalıdır.
  • Faaliyet, televizyon, mesuliyet, fotoğraf…
Ancak, bu tür sözcükler Türkçe yapım ekleri alıp türemişlerse birer türemiş sözcük sayılırlar.
Televizyoncu, mesuliyetli, fotoğrafçı…

TÜREMIŞ KELIME ÖRNEKLERI :
  • şarkıcı (şarkı–cı)
  • soygun (soy–gun)
  • örtülü (ört–ü–lü)
  • görüştür– (gör–üş–tür–)
  • sızla– (sızı–la–)
  • sessizlik (ses–siz–lik)
  • kırılgan (kır–ıl–gan)
  • Türkçe (Türk–çe)
  • kulaklık (kul–ak–lık)
  • susa– (su–sa–)
  • şakalaş– (şaka–laş–)
  • çınlat– (çın–la–t–)
2.olarak ;
Aldıkları yapım ekleriyle yeni bir anlam kazanan sözcüklerdir.
Kök ya da gövde kelimelere gelen yapım ekiyle yeni anlamda kelimeler türetilir.

Göz=Görme işini yapan organ. Kök
Gözlük=Göz +lük=Göze takılan bir araç. Kök + YE Kök+ Yapım Eki
Gözlükçü=Gözlük satan kişi

Kök + yapım eki = Türemiş Kelime

Kök halindeki sözcük isim, sıfat, fiil, zamir, zarf olabilir.
  • Sucu (isim + yapım eki)
  • Güzel+lik (sıfat + yapım eki)
  • Ge+liş (fiil + yapım eki)
  • Ben+lik (zamir + yapım eki)
  • Çok+luk (zarf + yapım eki)
Bir soruda birçok türemiş kelime verilip farklı olan soruluyorsa, türemiş kelimenin köküne bakılır ve hangi tür kökten türemiş olduğu tespit edilir.
Örnek: Geliş - Bakış - Bilgi - Gözcü arasında farklı olan "gözcü" sözcüğüdür, çünkü diğerleri fiilden, "gözcü" ise isimden türemiştir.
Kök ile türemiş sözcük arasında mutlaka anlam ilişkisi bulunmalıdır. Örneğin, "sucuk" kelimesi basit bir kelimedir, çünkü su + cuk olamaz, yani "su" ile "cuk" arasında anlam ilişkisi yoktur.
Türemiş kelime mutlaka bir adet yapım eki ile oluşmak zorunda değildir. Kök kelime birden çok yapım eki alabilir. Türemiş sözcük çekim eki alacaksa, çekim eki yapım ekinden sonra gelir.
Örnek: "Koş + u + cu + lar" sözcüğü 2 yapım, 1 çekim eki olmak
Kök Y.E.Y.E .Ç.E. üzere toplam 3 ek almıştır.
  • uç+ak=uçak
  • yat+ak=yatak
  • yal+ak=yalak
  • kapa+k=kapak
  • sev+gi=sevgi
  • sil+gi=silgi
  • bil+gi=bilgi
  • vatan+daş
  • Yol+daş
  • arka+daş
  • yurt+taş
kömürlük, kitaplık, tuzluk, başlık, kulaklık, gecelik, gençlik, insanlık, Türklük, çocukluk, hanımlık, kardeşlik, Müslümanlık, kulluk, erkeklik, bilgelik, bayramlık, kışlık, akşamlık, gömleklik, iyilik, güzellik, küçüklük, öğretmenlik, doktorluk, veterinerlik, eczacılık, arıcılık, demircilik, kılavuzluk, rehberlik…
Türkçe, Almanca, Arapça, Farsça, Çatalca, Yenice, Çamlıca, Taşlıca, Ilıca, delice, karaca, kokarca, yumuşakça…sanatçı, kiracı, inşaatçı, yolcu, çaycı, şakacı, duacı, milliyetçi,
Türkçü, halkçı, sözcü, tiyatrocu, kemancı…
Ankaralı, Konyalı, köylü, kentli, Osmanlı, Karahanlı, Selçuklu, Sözlü, evli, nişanlı…
etçil, otçul, insancıl, evcil, bencil, ölümcül…
vatandaş, yurttaş, gönüldaş, anlamdaş, meslektaş…
Aligil, Yaşargil, ancamgil…
geceleyin, akşamleyin, sabahleyin, gündüzleyin…
birici, üçüncü, sonuncu, üçer, beşer, yedişer, dörder, altışar…
gelincik, kızılcık, elmacık, kulakçık, karıncık…
çıtır-tı, cızır-tı, şakır-tı, şıkır-tı, homur-tu, gıcır-tı, patır-tı
gel-mek, oku-mak, ye-mek, iç-mek, çalış-mak…
yemek, çakmak, ekmek, ilmek, kaymak,
başlama, okuma, yazma, nakletme, hasta olma, danışma, sevme, inanma…

I. Yapım Ekleri


1. Addan Ad Yapan Ekler
2. Addan Fiil Yapan Ekler
3. Fiilden Fiil Yapan Ekler
4. Fiilden Ad Yapan Ekler

1. Addan Ad Yapan Ekler


Kök ya da gövde durumundaki adlara gelerek onlardan yeni adlar türeten eklerdir.

–lik (–lık, –lik, –luk, –lük)

zeytinlik, taşlık, kayalık, odunluk, kömürlük, çöplük, gözlük, gelinlik, kulaklık, güzellik, çocukluk, iyilik, kötülük, dostluk, avukatlık, öğretmenlik, çiftçilik, doktorluk, yazlık, kışlık, kiralık, günlük, turşuluk

–li (–lı, –li, –lu, –lü)
akıllı, çizgili, sisli, bilgili, yağmurlu, Adanalı, Ankaralı, Kayserili, tatlı, saygılı, şekerli, tuzlu, yağlı, acılı, kokulu, naneli, taşlı, sopalı, hüzünlü, neşeli

–siz (–sız, –siz, –suz, –süz)
tatsız, tuzsuz, şekersiz, görgüsüz, işsiz, deneyimsiz, korkusuz, saygısız, ölümsüz, düşüncesiz, parasız, vefasız, tarafsız

–ci (–cı, –ci, –cu, –cü, –çı, –çi, –çu, –çü)
yalancı, yolcu, eskici, futbolcu, avcı, demirci, oduncu, dişçi, çiçekçi, eczacı, inatçı, kavgacı, şarkıcı, sanatçı, ülkücü, milliyetçi, siyasetçi

–cil (–cıl, –cil, –cul, –cül, –çıl, –çil, –çul, –çül)

bencil, insancıl, ölümcül, evcil, etçil, otçul

–ce (–ca, –ce, –ça, –çe)
Türkçe, İngilizce, Fransızca, Arapça, Çince, Rusça, bilmece, bulmaca, kesmece, seçmece, çekmece

–cak (–cak, –cek)
büyücek (büyük–cek), çabucak (çabuk–cak), yavrucak, oyuncak

–cik (–cık, –cik, –cuk, –cük)

sıcacık (sıcak–cık), ufacık (ufak–cık), bağcık, tosuncuk, maymuncuk

–dem (–dam, –dem, –tam, –tem)

gündem, yöntem, erdem

–er (–ar, –er)
ikişer, üçer, altışar, onar, yüzer, biner

–deş (–daş, –deş, –taş, –teş)
vatandaş, meslektaş, sırdaş, yoldaş, sesteş, adaş (ad–daş), kardeş (karın–daş), çağdaş, soydaş

–k (–k, –ak, –ek)
solak, ortak, başak, benek, topak

–(i)msi (–(ı)msı, –(i)msi, –(u)msu, –(ü)msü)

ekşimsi, pembemsi, sarımsı, acımsı, mavimsi

–(i)mtırak
yeşilimtırak, ekşimtırak, sarımtırak

–in (–ın, –in, –un, –ün)
yazın, kışın, güzün, demin, ansızın

–ki
akşamki (maç), yarınki (toplantı), dünkü (hava), evdeki (hesap), bitişikteki (komşu)

–leyin
geceleyin, sabahleyin, akşamleyin

–sel (–sal, –sel)
kumsal, kişisel, duygusal, toplumsal, yüzeysel, tarımsal, hayvansal, bitkisel, küresel, belgesel, kırsal

–si (–sı, –si, –su, –sü)

kadınsı, erkeksi, çocuksu

–(i)nci (–(ı)ncı, –(i)nci, –(u)ncu, –(ü)ncü)

birinci, ikinci, üçüncü, sonuncu, kaçıncı

–ti (–tı, –ti, –tu, –tü)
hırıltı, gürültü, patırtı, şırıltı, fısıltı, çatırtı, gıcırtı, cızırtı

2. Addan Fiil Yapan Ekler


Kök ya da gövde durumundaki adlara gelerek onlardan fiiller türeten eklerdir.

–e (–a, –e)
kana–, türe–, oyna– (oyun–a–), boşa–, tüne–

–de (–da, –de)
fısılda–, hışırda–, gıcırda–, gümbürde–, fokurda–

–el (–l, –al, –el, –ıl, –il, –ul, –ül)
azal–, düzel–, yönel–, çoğal– (çok–al–), daral–, doğrul–, eğril–, incel–, durul–

–er (–r, –ar, –er)
karar–, ağar– (ak–ar–), öner–, sarar– (sarı–ar–), yeşer– (yeşil–er–), morar–

–ik (–ık, –ik, –uk, –ük)
birik–, acık– (aç–ık–), gecik– (geç–ik–), gözük–

–imse (–ımsa, –imse, –umsa, –ümse)
benimse–, özümse–, azımsa–

–kir (–kır, –kir, –kur, –kür)
haykır–, fışkır–, püskür–, tükür–, hıçkır–

–le (–la, –le)
sula–, yükle–, dişle–, hatırla–, ekle–, yolla–, başla–, özetle–, ciltle–, avla–, ucuzla–, şişmanla–, yumurtla– (yumurta–la–), temizle–, gizle–, konakla–, zıpla–, ofla–, pufla–, patla–, gürle–, çınla–, mele–, havla–

–len (–lan, –len)
hastalan–, yaşlan–, güneşlen–, evlen–, sinirlen–, öfkelen–, kuşkulan–

–leş (–laş, –leş)
şakalaş–, dertleş–, haberleş–, sözleş–, katılaş–, uzaklaş–, buharlaş–, güzelleş–

–se (–sa, –se)
susa–, duraksa–, garipse–, önemse–

3. Fiilden Fiil Yapan Ekler


Kök ya da gövde durumundaki fiillere gelerek onlardan yeni fiiller türeten eklerdir.

–dir (–dır, –dir,–dur, –dür, –tır, –tir, –tur, –tür)

güldür–, öldür–, sustur–, kandır–, yıktır–, kırdır–, söndür–, küstür–, bozdur–, çaldır–, uyandır–, bölüştür–, kaptır–

–il (–ıl, –il, –ul, –ül)
yırtıl–, kesil–, satıl–, açıl–, kırıl–, üzül–, bozul–, dökül–, sıkıl–

–in (–n, –ın, –in, –un, –ün)
giyin–, süslen–, korun–, taran–, kaşın–, yıkan–, övün–

–ir (–ır, –ir, –ur, –ür)
pişir–, doyur–, şişir–, düşür–, batır–

–iş (–ş, –ış, –iş, –uş, –üş)
dövüş–, buluş–, kaçış–, ağlaş–, anlaş–, dönüş–, boğuş–, çarpış–

–t
kurut–, boyat–, sıvat–, şaşırt–, başlat–, ödet–, kısalt–, dirilt–

4. Fiilden Ad Yapan Ekler


Kök ya da gövde durumundaki fiillere gelerek onlardan adlar türeten eklerdir.

–ce (–ca, –ce)
düşünce, eğlence, söylence, sakınca

–gen (–gan, –gen, –kan, –ken)

kaygan, üretken, girişken, alıngan, kırılgan, sıkılgan, çalışkan, saldırgan, atılgan, konuşkan, unutkan, iletken, değişken, çekingen, girişken, unutkan, çahşkan, sıkılgan

–ge (–ga, –ge, –ka, –ke)
bilge, süpürge, kavurga, bölge, bileşke, gösterge

–gi (–gı, –gi, –gu, –gü, –kı, –ki, –ku, –kü)

atkı, askı, sürgü, çizgi, keski, çalgı, duygu, görgü, saygı, bilgi, sevgi, dergi, örgü, vurgu, salgı, vergi, bitki, yetki, bulgu, baskı

–gin (–gın, –gin, –gun, –gün, –kın, –kin, –kun, –kün)
üzgün, yorgun, bezgin, bitkin, seçkin, dalgın, şaşkın, olgun, küskün, durgun, pişkin, yangın, soygun, bozgun, bilgin, kırgın, yetişkin, solgun

–i (–ı, –i, –u, –ü)
gezi, kazı, gömü, koşu, soru, korku, koku, örtü, yazı, doğu, batı, sayı, takı, artı, açı, ölü, sıkı, dolu

–ici (–ıcı, –ici, –ucu, –ücü)

yanıcı, dondurucu, patlayıcı, kalıcı, kesici, yazıcı, yıkıcı, kavurucu, satıcı, alıcı, verici, üzücü, sıkıcı, ısıtıcı, soğutucu, kırıcı, sürükleyici, besleyici, izleyici

–ik (–k, –ak, –ek, –ık, –ik, –uk, –ük)
durak, konak, tapınak, ölçek, uçak, batak, tarak, bıçak, kaçak, dilek, istek, yatak, adak, parlak, titrek, yıkık, düşük, sökük, yanık, yenik, uyuşuk, kırık, soğuk, dişlek, konuk, şımarık, ılık, öksürük, çürük

–m (–m, –ım, –im, –um, –üm)
yaşam, doğum, ölüm, üretim, tüketim, seçim, durum, gelişim, uçurum, bakım, onarım, biçim, kesim, alım, satım, dilim, içim, pişirim

–n (–n, –ın, –in, –un, –ün)
tütün, esin, basın, yayın, yığın, ekin, sorun, yazın, dizin, sayın

–nç (–(ı)nç, –(i)nç, –(u)nç, –(ü)nç, –ç)
bilinç, övünç, sevinç, basınç, inanç, korkunç, gülünç, iğrenç, utanç, kazanç

–nti (–(ı)ntı, –(i)nti, –(u)ntu, –(ü)ntü; –tı, –ti, –tu, –tü)
gezinti, sarsıntı, silinti, kazıntı, süprüntü (süpür–üntü), kırıntı, döküntü, çalıntı, ayrıntı (ayır–ıntı), saplantı, bağlantı, yaşantı, kalıntı, görüntü, sıkıntı, özenti

–iş (–ış, –iş, –uş, –üş)
buluş, açılış, kapanış, kurtuluş, yağış, dönüş, uçuş, gösteriş, yanlış (yanıl–ış), dikiş, kaçış, özleyiş, duyuş, bakış

–t (–t, –ıt, –it, –ut, –üt)
taşıt, geçit, umut, yapıt, yazıt, kesit, anıt, sarkıt, dikit, konut, yakıt, yapıt

–me (–ma, –me)
okuma, yazma, uçurtma, dondurma, kavurma, dinlenme, kazma

–mek (–mak, –mek)

yemek, içmek, gülmek, uyumak, çakmak

–ti (–tı, –ti, –tu, –tü)
karartı, ürperti, belirti, bağırtı, sarartı (sarı–ar–tı), doğrultu

–e (–a, –e)
süre, sapa, yara, doğa, kısa, çevre (çevir–e)

–men (–man, –men)
yönetmen, okutman, belletmen, öğretmen, eğitmen, sayman, seçmen, göçmen, şişman
Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2016 21:49
FeaRLeaKeRs - avatarı
FeaRLeaKeRs
Ziyaretçi
20 Aralık 2012       Mesaj #6
FeaRLeaKeRs - avatarı
Ziyaretçi
EKLER VE SÖZCÜK YAPISI
EKLER

Sözcüklerin kök veya gövdelerine gelerek onların cümledeki görevlerini belirleyen, onlara değişik anlamlar katan ya da onlardan yeni sözcükler türeten ses veya ses bileşimlerine ek denir.
Bunlardan çekim eklerini daha önce gördüğümüz için yapım ekleri üzerinde duracağız.

Yapım Ekleri
İsim ve fiillerin kök veya gövdelerine gelerek onlardan başka isim ya da fiil türeten eklerdir.
Burada kök sözünü de açıklamakta fayda var.

Kök
Bir sözcüğün anlamı ve yapısı bozulmadan parçalanamayan en küçük parçasıdır. Köklerde yapım eki bulunmaz, ancak çekim eki bulunabilir.
Örneğin;
  • “Evimiz” sözünde “ev”; sözcüğün, anlamlı ve parçalanamayan en küçük parçasıdır. “-(i)-miz” eki iyelik ekidir; yani isim çekim ekidir. Öyleyse bu sözcük yapım eki almamıştır, kök halindedir.
Kökler iki türde bulunur; İsim kökleri ve Fiil kökleri. “Geldi” sözcüğündeki kök “gel-” fiil kökü; “sözlük” sözcüğünün kökü olan “söz” isim köküdür. Ancak bazen ses taklidi yoluyla oluşan yansıma kökler de vardır.

Örneğin;
  • “ağaçlık” sözcüğünün kökünü bulurken en anlamlı olarak gördüğümüz “ağ” sözünü kök olarak düşünebiliriz. Ancak “ağaçlık” sözüyle balık tutmakta kullanılan “ağ” sözünün herhangi bir anlam ilişkisi yoktur. Öyleyse bu sözcüğün kökü “ağ” olamaz. Ondan sonra “ağa” sözcüğünü görüyoruz. Yine “ağaçlık” sözüyle “ağa” sözcüğü arasında bir anlam ilgisi yoktur. Öyleyse bunu da kök olarak alamayız. Alabileceğimiz kök elbette “ağaç” köküdür. Buradan şu sonucu çıkarabiliriz; sözcüğün köküyle, ek aldıktan sonraki şekli arasında mutlaka bir anlam ilgisi olmalıdır.
Gövde
Sözcüğün yapım eki aldıktan sonraki durumuna gövde denir.
Bir sözcük birden çok yapım eki alabilir. İlk yapım eki köke diğerleri gövdeye eklenir.

Çekim Ekiyle Yapım Ekinin Farkları:
Çekim ekleri eklendiği sözcüğün anlamında bir değişiklik yapmaz; yapım ekleri ise anlamı, köke bağlı olmak şartıyla, değiştirir.
Örneğin;
  • “Yolda bekliyor.” cümlesindeki “yol” sözü “geçilen yer” anlamındadır. “-de” hal ekini alarak “yolda” şekline geldiğinde de geçilen yer olma anlamı değişmemektedir.
  • “Yolcu bekliyor.” cümlesinde ise “geçilen yer” olan “yol” sözü “-cu” yapım ekini alarak bu anlamını yitirmiş “yoldan gelen” ya da “yola giden” kişi anlamına gelmiştir. Yani yolla bir anlam ilgisi vardır; ama yer ismi, kişinin niteliği anlamını ifade edecek hale gelmiştir.
Çekim ekleri bir sözcüğe yapım ekinden sonra eklenir. Yani önce yapım ekleri, sonra çekim ekleri gelir. İstisnaları olsa da bu genel bir kuraldır.
Ek ve kök hakkındaki bu genel bilgilerden sonra şimdi eklerin önemlileri üzerinde durabiliriz.

a. İsimden İsim Yapan Ekler
İsim kök veya gövdelerine gelerek onlardan yeni isimler türeten eklerdir. Ancak bu sözcükler sıfat, zarf gibi görevlerde de kullanılabilir.
Bu eklerden bazıları şunlardır:

“-lık – lik” eki
  • “Buraya bir odunluk yapmıştık.” cümlesinde ek, “odunların koyulacağı yer” anlamında bir sözcük türetmiş.
  • “Pencereye güneşlik almamız gerekiyor.” cümlesinde güneşten korunmak için kullanılan alet ismi yapmış.
  • “Sendeki bu gençlik bir gün gidecek.” cümlesinde soyut bir isim yapmış.
  • “Kiralık ev arıyoruz.” cümlesinde “kiraya verilecek” anlamında sıfat yapmış.
  • “Benlik özenle korunmalıdır.” cümlesinde zamire gelerek ondan soyut bir isim türetmiştir.

Yukarıdaki örnekte olduğu gibi bir ek eklendiği sözcüğe değişik anlamlar katabilir. Bundan sonraki ekleri cümle içinde gösterip geçeceğiz. Ne anlama geldiğini cümle içindeki kullanımlardan çıkarabilirsiniz.
  • “Artık biz de şehirli olduk.”
  • “Kimse evsiz yaşayamaz.”
  • “Her noktaya bir gözcü koyalım.”
  • “Bu yaz İngilizce kursuna gideceğim.”
  • “Gençleri çağdaş bir insan olarak yetiştirelim.”
  • “Yarışmada üçüncü olduğumu söylediler.”
  • “Her sınıftan üçer kişi gelsin.”
  • “O çocuksu gülüşüne bayılıyorum.”
  • “Bu yemeğin acımsı bir tadı var.”
  • “Onun kendine özgü bir anlatımı var.”
  • “Sen çok bencil birisin.”
  • “Şu gelen sarışın çocuğu tanıyor musun?”
  • “Seninle yaşıt olduğumu bilmiyordum.”
Bunların dışında, az da olsa, kullanılan isimden isim yapma ekleri de vardır. Önemli olan kök halindeki sözcüğü bulup eklerini inceleyebilmektir.
Küçültme eki olarak kullanılan “-cık, -cağız, -cak” eklerini kimi kaynaklar çekim eki olarak değerlendirir. Ancak sorulardan anladığımız kadarıyla bu ek yapım ekidir.
  • “Kış gününde bu incecik gömlekle gezilir mi?”
  • “Bu hayvancağız bu kadar yükü nasıl taşısın?”
cümlelerinde gördüğümüz bu ekin, acıma, pekiştirme, sevgi gibi birçok anlamlar taşıdığı görülür.
Küçültme eki eklendiği sözcükte bazen ses düşmesine, bazen ses türemesine sebep olabilir.
“Küçücük elleriyle öyle güzel resim yapıyordu ki!” cümlesinde “küçük” sözü “-cik” ekini aldığında, sondaki “k” sesi düşüyor.
“minik - minicik”
“ufak - ufacık”
“yumuşak - yumuşacık” sözcüklerinde de aynı özelliği görebiliriz.

Bazen de ses türemesi olabilir.
  • “Azıcık aşım, kaygısız başım.” atasözünde “az” sözcüğüne “-cık” ekini getirdiğimizde “azcık” olması gerekirken “azıcık” olmuş; yani arada bir “ı” sesi türemiş.
  • “Bu gencecik yaşında ne sıkıntılar çekti zavallı.” cümlesinde ise ekten önce “e” sesinin türediğini görüyoruz.

Kimi sözcüklerde bu ek, fiilden sözcük türetmiş gibi görülebilir.
Örneğin;
  • “Bebek, etrafındakilere gülücükler yolluyordu.” cümlesinde “gülücük” sözü sanki gülmek fiiline “-cik” eki getirilerek yapılmış; oysa sözcük aslında “gülüş-cük” şeklindeymiş, daha sonra “ş” düşerek “gülücük” olmuş.
Bazı durumlarda “-cık” eki küçültmeyle ilgisi olmayan, bir nesne, bir kavram adı da yapabilir.
  • “Onun bu yıl kulakçık ameliyatı olması gerekiyor.”
  • “Yaşlılıktan elmacık kemikleri dışarı çıkmış adamın.” cümlelerinde bu ekin küçültme anlamından sıyrıldığını ve nesne ismi yaptığını görüyoruz.

Bazı isimden isim yapma ekleri de yansıma sözcüklere gelerek onlardan isim türetebilir.
  • “Bu gürültü nereden geliyor?” cümlesinde “gürül” yansıma sözcüğü “-tü” eki alarak isim olmuştur.
  • “Dün geceki horultu kimden geliyordu öyle?”
  • “Bu mahallede fısıltı gazetesi iyi çalışıyor galiba.” cümlelerinde altı çizili sözcükler yansımadan isim olan sözcüklerdir.

b. İsimden Fiil Yapan Ekler
İsim kök veya gövdelerine gelerek onlardan fiil türeten eklerdir.
  • “Bahçedeki çiçekleri suladı.” cümlesindeki altı çizili sözü incelediğimizde “su” ismine getirilen “-la-” eki, ismi “sulamak” şeklinde bir fiile dönüştürmüştür.
İsimden fiil yapan önemli ekleri cümlelerde gösterelim.
  • “Yol, buradan sonra gittikçe daralıyor.”
  • “Yaşlı adam yerinden doğruldu.”
  • “Parmağu uzun süre kanadı.”
  • “Yaptığı fedakarlığı duyunca gözleri yaşardı.”
  • “Derste kulağıma bir şeyler fısıldadı, gitti.”
  • “Neden bu kadar geciktin?”
  • “Sıkıntılara dayanamayıp delirdi zavallı.”
  • “Bu sözlerimi neden bu kadar garipsediniz?”
  • “Konuşmacının düşüncelerini pek benimsemedim.”
Ekler bazı sözcüklerde ses düşmesine sebep olabilir.
  • “Haberi duyunca rengi sarardı.” cümlesinde altı çizili sözcük “sarı” ismine “-ar” eki getirilerek yapılmıştır. Bu sırada “sarı” sözcüğünün sonundaki “ı” sesi düşmüştür.
c. Fiilden İsim Yapan Ekler
Fiil kök veya gövdelerine gelerek onlardan isim türeten eklerdir. Bunlar da cümlede sıfat, zarf görevlerinde kullanılabilir.
  • “Burada eskiden bir durak vardı.” cümlesinde altı çizili sözcük, “dur-” fiiline “-ak” eki getirilerek yapılmıştır.
En çok kullanılan fiilden isim yapma eklerini cümle içinde gösterelim.
  • “Bu istek bende eskiden beri var.”
  • “Gereksiz bir yığın eşya var bu evde.”
  • “Herkese sevgi duymam gerekmiyor.”
  • “Büyük bir dalga, kuma yazdıklarımı sildi, götürdü.”
  • “O, babasına çok düşkün bir çocuk.”
  • “Bu kadar alıngan olmana gerek yoktu.”
  • “Her dalgıç bu kadar derine dalamaz.”
  • “Yeni aldığım süzgeç ortalıkta görünmüyor.”
  • “Doğa durağan değil değişkendir.”
  • “Bu eserin okuyucu bulması çok zor.”
  • “Artık aynı şeyleri yapmaktan usanç duydum.”
  • “Bu yazı geçen gün dergide yayınlandı.”
  • “Bir ay da kesinti olmasa maaşlarda.”
  • “Geldiklerine dair bir belirti var mı?”
  • “Dağlar bize artık geçit vermiyor.”
  • “Işıl ışıl bir güne daha merhaba dedik.”
Türkçe’de sayı bakımından en çok yapım eki fiilden isim yapma ekleridir. Biz burada ancak çok önemlilerini verdik.

d. Fiilden Fiil Yapma Ekleri
Fiil kök veya gövdelerine gelerek onlardan yeni fiiller türeten eklerdir.
  • “Buradan iki yıl önce taşındı.”
  • “Müzeyi gezmeden buradan gidilmez.”
  • “Ortalık iyice karıştı.”
  • “O sudan sana da mı içirdiler?”
  • “Bu sözümüz onu mutlaka darıltmıştır.”
  • “Yeni takılan sokak lambalarını söktürmüşler.”
  • “Çiçekleri dalından koparmayın.”
  • “Bu suçlama karşısında biraz şaşaladım.”

* Tamamen Kendi Yazımımdır Emeğe Saygı
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 1 Nisan 2016 21:42
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Eylül 2014       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Kelime kök ve gövdelerine türetme ekleri getirilerek oluşturulan yeni anlamlı kelimeler türemiş kelime denir. Yapım ekleri eklendiği sözcüğün anlamını da türünü de değiştirir. Her zaman çekim eklerinden önce gelir. Yapım eki almış bir sözcüğe türemiş sözcük ya da gövde denir.

Kelime kök ve gövdeleri, ad kök ve gövdeleri ile fiil kök ve gövdeleri gibi iki farklı grup oluşturulur. Ad kök ve gövdelerine getirilen ekler ile fiil kök ve gövdelerine getirilen ekler birbirinden farklıdır. Bu ekler türettikleri yeni kelimelerin ad ya da fiil oluşlarına göre birbirlerinden ayrılırlar. Böylece yeni kelime türetmek için dört ayrı ek türü ortaya çıkar. Bunlar:
A. addan ad türeten ekler
B. fiilden ad türeten ekler
C. addan fiil türeten ekler
D. fiilden fiil türeten ekler

ADDAN AD TÜRETEN EKLER


Bu ekler ad kök ve gövdelerine getirilen eklerdir. Ad kök ve gövdeleri ya at, baş, kaş, taş, yaş; iç+li, kış+lık, er+en, yıl+dız gibi ad kökenli kelimelerdir. Yahut da bat+ak, yat+ak, bil+gi gibi fiilden ad türetme ekleri ile oluşturulmuş gövdelerdir.

Addan ad türetme eklerinin bir kısmı çok işlek canlı eklerdir. Bir kısmı ise, az işlek olan ve seyrek örnekler veren eklerdir. Bunların sayıları 60'ın üzerinde olan başlıcaları şunlardır:
1. +A: göz+e ''kaynak su kaynağı'' , ilk+e, tör+e gibi az örnek veren eklerdir.
2. +AÇ: Eklendiği söze büyültme veya küçültme işlemi katan vurgulu bir ektir.
3. +ADAK :(<+ da-k) : Bu ek sonu çift ünsüz ile biten harp, şark, şırp, gibi tek heceli ses taklidi sözlere +da-addan fiil ve -k fiilden ad türeten eklerin getirilmesi ile oluşturulmuştur. Eklendiği sözün hareket biçimini gösteren zarflar türetir: cumb+adak, gümb+edek, şırp+adak, zıng+adak gibi.
4. +AĞL :(A-gl) : Addan fiil türeten +A eki ile fiilden ad türeten -gl ekinin kaynaşmasından oluşmuş eskiden kalma birleşik bir ektir. Bu ek, bazı sözlerde +Ağl > + Ay > + ey kaynaşmasına uğramıştır: küdegü > güvey, kuzağı >kuzey, günegi >güney gibi. Aday, birey, yüzey, dikey gibi yeni türetmelerde de bu ekten yaralanılmıştır.
5. +Ak: Genellikle tek heceli sözlere gelerek az sayıda benzetme ve küçültme işlevinde kelimeler oluşturmuştur.
bucak(< buc+ak), damak
6. +An: Bağlılık güçlendirme, çokluk bildirme gibi görevindeki eski bir ekin kalıntısıdır. Ek, kökle kaynaşarak canlılığını yitirmiştir.
eren, kızan, köken, kolan, oğlan, sapan gibi.
7. +Ar, şAr: Asıl sayılardan üleştirme sıfatları türetir: birer, beşer, onar, yedişer gibi.
8. +Az : Eklendiği ada küçültmeli anlam veren ektir: ayaz, çerez, çöpez, kepez, üvez gibi.
9.+ Ça : Aslında bir ad çekimi iken sınıf değiştirerek zamanla bir yapım ekine dönüşmüştür. Sıfat, zarf ve çeşitli nitelikte adlar türeten bir ektir.
a) Küçültme sıfatı olarak : aptalca, burukça, büyükçe, çokça, genişçe vb. burada ek vurguludur.
bu ekin + na (<+gına) küçültme ekiyle pekiştirilmiş bazı örnekleri de vardır : bolcana, fazlacana, güzelcene gibi. ancak vurgu NA hecesinden sıfat üzerine kaydığında, pekiştirme görevinde zarflar türetir : bolcana ver; güzelcene dikmiş; usulcana yaklaştı gibi.
b) -ASI ekli sıfatlara getirildiğinde yine sıfat olan aşağılayıcı kargışlar(beddualar) türetir: canı çıkasıca , geberesice, ölesice gibi.
c) Pekiştirme zarfları türetir: ayrıca, dostça, gizlice, kısaca önce, yavaşça vb.
ç) Bu ekten Arapça, Farsça sözlerin, Türkçeleştirilmesinde de yararlanılmıştır: aklen / akılca, hukuken / hukukça, ırken / ırkça, şeklen/şekilce, Arabi / Arapça vb.
d) Çokluk eki almış zaman ve sayı gösteren adlardan sonra pekiştirme sıfatları yapar : aylarca, haftalarca, binlerce gibi.
e) + cık/ cuk küçültme ekiyle genişletilen + ca eki, pekiştirilmiş küçültme sıfatları türetir : hemencecik, çabucak, kolaycacık, usulcacık gibi
f) + ca eki ad türetiminde de işlek bir ektir. sıfatlardan çoğu yer adı olan sıfat tamlaması kalıbında birleşik adlar oluşturur: Akçaağaç, Akçadağ, Akçaova, Bozcaada, Delicesu, Güzelcehisar, Kızılcahamam, Sarıca arı gibi.
g) Sıfatlardan, renk adlarından ve adlardan cins adlar türetir : akça (ET, agı ''varlık, mal''+ ça= para), akarca ''kemik veremi'', alaca ''karışık renkli dokuma '', boğmaca, delice ''zehirli bitki'', ılıca, kaplıca, karaca ''geyik'', yakarca ''tatarcık sineği'' gibi.
h) Sıfatlardan kalıplaşma yolu ile yer adları yapar : Çamlıca, Çukurca, Derince, Köklüce, Sütlüce, Yenice gibi
10. +CAĞIZ : +cak ekinin yine bir pekiştirme eki olan +ız ekiyle kaynaşmasından oluşmuştur. Adlardan küçültme, sevgi ve acıma gösteren küçültme adları türetir : adamcağız, hayvancağız, kadıncağız gibi.
11. +CAK (<+ Ca+ok) : küçültme, sevgi, bir şeye özgü, bir şey ile anlamlarında sıfat, zarf ve adlar türetir: büyücek, ılıcak, ısıcak >sıcak, sağlıcak, çabucak, bürümcek, kolcak, oyuncak, örümcek gibi.
12. +CI / CU: Dilimizin en işlek eklerindendir. birbirinden farklı yedi-sekiz işlevi vardır : a) Uğraşı alanı gösteren meslek adları türetir : camcı, aşçı, arabacı, edebiyatçı gibi.
b) Bir işle ilgili anlamında ilgi adları kurar: aracı, erkenci, yolcu gibi.
c) Bir işi, bir görevi yüklenmiş anlamında isimler türetir: biletçi, çöpçü, konuşmacı gibi.
ç) Eklendiği kelimeye sahiplik anlamı veren adlar türetir: davacı, hancı, mirasçı gibi.
d)Adlardan ve sıfatlardan ad olarak da kullanılan alışkanlık sıfatları türetir: aceleci, alaycı, akşamcı gibi.
e) Adlardan bir düşünceyi, taraftarlığı, bir görüş ve inanışı bildiren sıfat ve adlar türetir: akılcı, Atatürkçü, milliyetçi, ülkücü gibi.
f) Tek başlarına ya da +lar çokluk eki olarak yer adları türetir: Ayrancı, Bostancı, Cebeci, Denizciler gibi.
g) Bazı Arapça ve Farsça sözcüklerin Türkçeleştirilmesinde de kullanılmıştır: sancaktar /sancakçı, sahtekar / sahteci gibi,
13. +CIK /+ CUK : Bu ek adlara ve sıfatlara küçültme, pekiştirme, sevgi ve acıma ifadesi katar. sonu -k ile biten sözlerde -k düşer. Başlıca işlevi şudur :
a) Eklendiği adlara küçüklük anlamı katar. içlerinde hastalık adı olanlarda vardır : arpacık, bademcik, bürümcük, dağarcık, gelincik, tomurcuk, yılancık vb. sıfat olarak : arpacık (soğan), elkacık (kemiği) gibi.
b) Adlardan sevgi ve acıma anlamında küçültme adları yapar: adamcık "adamcağız", zavallı adam", Ayşecik "zavallı Ayşe, kedicik, bebecik gibi. Bu ek, iyelik ekleri ile genişletildiğinde, sevgi anlatımı güçlenir: anneciğim, babacığım gibi.
c) Yer adları türetir: ayvacık, gölcük, tepecik gibi.
ç) +cık / +cuk ekiyle genişletilmiş sıfatlar, anlamca pekiştirilmiş küçültme sıfatlarına dönüşür: alçacık, azıcık, buncacık, daracık, ufacık gibi.
14. + CIL /+ CUL: Vurgulu az işlek bir ektir. Düşkünlük, alışkanlık, bağımlılık, benzerlik işlevleri katan bitki, hayvan adları ve sıfatları türetmiştir: arıcıl, batakçıl, otçul, sinekçil gibi.
Sıfat olarak: adamcıl, avcıl, barışçıl, bencil, kırçıl, ölümcül gibi.
Bu ekin - l / -n ses değişmesinden oluştuğu sanılan ve yalnız birkaç kuş adında görülen bir + cın / +cun türü de vardır: balıkçın, bıldırcın, çamurcun, güvercin gibi.
15. +DAK ( < da -k) : Ses yansımalı sözlerden bir hareketin sonucunu bildiren ve araç, gereç anlamında adlar türeten bir ektir : Bıngıldak, cıngıldak, çekirdek, kıkırdak, ışıldak gibi
16. + DAM : Eski ve ölü bir ektir. Yalnız erdem, yordam (el yordumı) gibi bir iki kalıntısı vardır. bunlara bakarak gündem, saydam, yöntem gibi birkaç yeni söz türetilmiştir.
17. + DAŞ: ortaklık, beraberlik bildiren ad ve sıfatlar türetir: adaş
18. +DIRIK / + DURUK: genellikle, ünsüz ile biten organ adlarından "tutan, durduran" anlamında, bir işin yapılmasını sağlayan bazı araç, gereç adları türetmiştir : boyunduruk, sineklik, eğindirik gibi.
19. +gil/ +giller : ünlü ve ünsüz uyumlarına girmayan bu ek, şahıs, akrabalık ve ünvan adlarından, o adın mensuplarını gösteren aile adları kurar : baklacıgil, mustafagil, uşaklıgil gibi.
bu ekle botanik ve zool oji dallarında bitki ve hayvan ailesi gösteren terimlerde yapılmıştır: buğdaygiller, atgiller, ayıgiller vb.
akrabalık adlarında, ek iyelik eklerinden sonra gelir: annemgil, annesigil vb.
20. +IN / +UN: Eski Türkçeden beri bilinen +ın/+un vasıta durumu ekin türetme eki durumuna geçişle oluşmuştur. zaman gösteren adlardan zaman zarfı türetir: baharın, güzün, öğleyin gibi
Bu ek sabahleyin, akşamleyin, (<+le-y-n)gibi zaman zarfları içinde deyer almıştır.
Bu eki almış ad ve sıfatların ikileme biçiminde yinelenmesiyle tarz zarfları oluşmuştur: azın azın "azar azar", için için, kıyın kıyın, ucun ucun vb.
21.+(ı)l /+(U)l: Yalnızca birkaç sözde yer almış ölü bir ektir: ardıl, kızıl, yeşil (yaş+ıl), güdül, kumul gibi.
Dilimizi Türkçeleştirme çalışmaları sırasında, bu eke -i nispet ve lık / luk tahsis eklerine denk bir işlev kazandırılmak istenmiştir. ancak türettiği bazı ad ve sıfatlarda, ekin işlevi açık değildir: yasal, anyasal, birincil, buzul, çoğul, dişil, doğal, öznel, tekil gibi
22. +IA ( IA-G): +IA -g birleşik ekindeki -g ünsüzünün erimesinden oluşmuş eski bir ektir. yer ve arazi adları oluşturan bu ek, bugün dilimizde birkaç kalıntı söz bırakmıştır: güzle, kışla, tuzla, yayla gibi
23. IAK ( +IA-K): Bu da iki ekin kaynaşmasından oluşmuş birleşik bir ektir. işlevi bakımından:
a ) Çeşitli özellikte ad ve sıfatlar türetir: ablak, bellek, çaylak gibi.
b) Eklendiği ada yer, yöre ve çokça bulunma anlamı katar: avlak, kışlak, kumlak gibi
c) İnsan tipleri belirten aşağılayıcı sıfatlar türetir: aylak, çatlak, çıplak, dazlak gibi
24. LAMA (<+LA-mA): Bu birleşik ek içindeki -mA eki, fiilden hareket adları türetme özelliğini yitirerek, yeni bir ek niteliği kazanmıştır: açıklama "izah", baltalama, bütünleme, noktalama, şekerleme, tamamlama, uyguluma, yalanlama gibi. bu ekle zarf olarak kullanılan bazı türetmeler yapılmıştır: balıklama(atlamak), çivileme (dalmak), kurbağalama (yüzmek), tepeleme (doldurmak) vb.
+LAMA eki, 3. şahıs iyelik eki ve +na yönelme durum eklerini alarak daha belirgin anlamda zarflar da oluşturmuştur: balıklamasına atlamak, diklemesine çevirmek, uzunlamasına sermek, yanlamasına yerleştirmek gibi.
25. +LAR: Aslında çokluk gösteren bir işletme eki olan +LAR, bu özelliği dolayısıyla sınıf değiştirerek yer yer özel anlamlı adlar türeten bir yapım eki özelliği kazanmıştır. Başlıca işlevleri şunlardır:
a) Kişi adlarından, soyadlarından ve ünvanlardan + gil ekine koşut aile adları yapar: Ahmetler, Ayşeler vb.
b) Meslek adlarından çeşitli meslek grupları oluşturan adlar türetir: bakkallar, manavlar, mimarlar vb.
c) Adlardan aynı düşüncede olanları gösteren topluluk adları yapar: Atatürkçüler, devrimciler, ülkücüler gibi.
ç) Özel adlara oğul sözü ile birlikte eklenerek belirtisiz ad tamlaması kalıbında "beylik" adları kurar: Aydınoğulları, Osmanoğulları gibi.
d) Bu ek yalın ya da +lı / lu sıfat ekiyle genişletilmiş özel adlardan mille, kavim, boy, devlet adları yapar: Almanlar, Anzaklar, Türkler gibi.
Özel adlardan bir dine, bir tarikata bağlı olanları gösteren de vardır: Budistler, Müslümanlar, aleviler gibi.
e) Yalın veya+cı ekiyle genişletilmiş adlardan bir semt, mahalle, köy, ilçe gibi yer adları da yapar: Bahçelievler, beşevler, hacılar vb.
Bu ek sıradağ, deniz, takımada gibi coğrafya adları da türetmiştir: Himalayalar, Toroslar, Alpler gibi.
f) Batı dillerinden alınan terimlere karşılıklar aranırken biyoloji, bitki ve hayvan bilimi ile ilgili takım ve aile adları için +LAR ekinden de yaralanılmıştır: amipler, akrepler, mantarlar gibi
Bu terimlerin aile ve topluluk gösteren + gil ekine + ler ekinin eklenmesiyle oluşturulmuş + giller yapısında olanları da vardır: aslangiller, buğdaygiller, kedigiller vb.
26. + LAZ/ (<+LA- Z): Görüldüğü gibi bu ekin kaynaşmasından oluşan bu ek, genellikle aşağılama anlamı taşıyan bazı sıfatlar türetmiştir: haylaz, iğlez / ihlez "zayıf" , yırtlaz "göz kapağı dışa dönük" gibi.
27. +LI / LU: Türkiye Türkçesinin her ada gelebilen, ad ve sıfat türeten en işlek eklerindendir. İşlevleri açısından da oldukça kapsamlıdır.
a ) Adlardan, kimi zaman da sıfatlardan sahip olma, o özelliği taşıma, ilgili olma, yetkili olma gibi anlamlarda sıfatlar türetir: acıklı, alaylı, becerikli, borçlu, sevimli, uyumlu vb.
b) Bir şehre, bir ülkeye, bir ulusa, bir kavme, bir kuruluşa ait ve onlarla bağlantılı olma anlamı veren sıfatlar yapar:
Adanalı, Antepli, Osmanlı, üniversiteli vb.
c)adlardan yer adları türetir: armutlu, denizli, sungurlu gibi. Bu adların +ca ekiyle genişletilmiş türleri de vardır: ballıca, çamlıca, tuzluca, sütlüce vb. "Gruplama, bir arada olma" işleviyle sayı adlarına da gelir: üçlü, yedili, onarlı gibi.
ç) Eş ve zıt anlamlı ikilemelerden pekiştirilmiş ikileme sıfatları türetir: akıllı uslu, analı babalı, çoluklu çocuklu, uzunlu kısalı gibi.
d) Bu ek dilimize Arapça ve Farsçadan kendi gramer yapıları ile birlikte girmiş bir kısım sözlerin Türkçeleştirilmesinde de kullanılmıştır: zihayat/ canlı, zikıymet/ değerli, manidar / anlamlı, namdar / ünlü vb.
28. +LIK / + LUK: adlardan ve sıfatlardan adlar türeten bu ekin asıl işlevi "bir şey için" anlamında "tahsis" işlevidir. Ancak, çok işlek bir ek olduğundan zamanla hayli dallanmış ve geniş kapsamlı bir ek niteliği kazanmıştır. Başlıca işlevleri şunlardır:
a) Adlardan "bir şey için, bir şeye mahsus" anlamında tahsis adları türetir: bayramlık, gelinlik, hediyelik vb.
b) "Bir şeyin toplu olarak bulunduğu yer" anlamıyla yine tahsis işlevi adlar oluşturur: çiftlik, odunluk, yüklük gibi.
c) Bir nesnenin "doğada ki bolluğunu, toplu olarak bulunduğunu" gösteren adlar yapar: ağaçlık, bağlık, bahçelik gibi.
ç) İlçe, köy, mahalle, semt gibi yer adları oluşturur: ayvalık, gemlik, incirlik, susurluk ( < su sığır + lık) gibi.
d) Yine "bir şey için" anlamında alet adları üretir: ellik "eldiven", dizlik, gözlük gibi.
e) Adlardan "meslek ve uğraşı alnı gösteren" adlar üretir: avukatlık, aşçılık, doktorluk gibi.
f) Adlardan "siyasi, felsefi düşünüş ve inanışı, o inanışa bağlılığı" gösteren adlar yapar: ırkçılık, Müslümanlık, sağcılık, solculuk gibi.
g) Adlardan "rütbe ve makam bildiren" adlar türetir: ağalık, bakanlık, imamlık, müdürlük gibi.
h) Adlardan ve sıfatlardan anlamı genelleştiren soyut adlar türetir: analık, arkadaşlık, hanımlık, insanlık gibi,
j) +Lık / + luk eki, eş veya zıt anlamlı ikileme sıfatlarından "soyut" anlamlı, sayı ve ad sıfatlarından "bir arada olmayı, gruplaşmayı" gösteren adlar, hacim, ağırlık, alan gösteren adlardan yine aynı anlamda adlar, zaman adlarından "o zaman sürecine giren" anlamda adlar da türetmiştir: açlık, tokluk, güllük gülistanlık, dönümlük, haftalık, aylık, binerlik gibi.
k) Bu ekten Dilimize Arapçadan girmiş birtakım sözlerin Türkçeleştirilmesinde de yararlanılmıştır: ekalliyet / azınlık, kat'iyet / kesinlik, sefaret / elçilik, cinnet / delilik gibi.
29. +(I)nCI / + (U)ncU: Sayı adlarından sıra sayı adları türeten çok işlek bir ektir: birinci, beşinci, yüzüncü gibi.
30. + RAK: Eski Tükçedeki ve eski Anadolu Türkçesindeki karşılaştırma ekinin Türkiye Türkçesine kalıntı olarak uzanmış ve bir derece ye kadar da anlam aşınmasına uğramış biçimidir."oldukça" anlamı ile bazı küçültme sıfatları bırakmıştır: acırak, bozrak, küçürek, ufarak gibi.
31. SAK ( < + sa- k): Addan istek bildiren fiil türetme eki +sa- ile -k fiilden ad türetme ekinin kaynaşmasından oluşmuş bir ektir. örnekleri Türkiye Türkçesine tarihi devirlerin kalıntısı olarak ulaşmıştır: +sak 'lı örneklerin ilk şeklini ve kelime köklerini bulmak farklı yorumlardan öteye geçememektedir. bu nedenle eklendiği sözler kök olarak da kabul edilir: aksak, bağırsak, dirsek, kursak, sarımsak gibi.
32.SAL ( < Fr. + Al): Dilimizdeki Arapça nispet eki + i nin yerine geçmek üzere +Al ekinden gelme bir ektir. Ancak, bu ek siyasa ve ulus gibi s' li sözlerle birleşince yanlış bir ayrımla + sal biçimini almış, aitlik ve nispet bildirme görevleri ile kullanıma girmiştir. Türkçede bu görev bu görev için belirtisiz ad tamlamaları bulunduğu halde, (biçim yapısı, bilim ölçüsü, çevre sorunu vb.) +sal eki gittikçe yaygınlaşarak bu tamlamanın yerini almaya başlamıştır: biçimsel (yapı), bireysel (durum), duygusal, geleneksel, parasal, ruhsal gibi.
Ayrıca yalnız adlardan değil, fiil kök ve gövdelerinden de sıfatlar yapmıştır: düşünsel, eğitsel, görsel, işitsel vb. Bu ekin Türkçedeki "kumsal" ve "uysal" sözleriyle bir bağlantısı yoktur.
33. SI / SU ( < ET. + sı-g): Eski Türkçedeki birleşik + sıg ekinin Türkiye Türkçesine uzanmış bir kalıntısıdır. "Benzerlik, yakınlık, andırma "işlevinde bazı örnekler bırakmıştır: aptalsı, çocuksu, bulanıksı, erkeksi, kadınsı gibi.
34. +Sık / +SUk: Bu ek de Türkiye Türkçesi için ölü bir ektir. Dilimizde eski dönemlerden kalma birkaç örnek bırakmıştır:
ağlamsık "ağlamaklı", bağırsuk "merhametli", sumsuk "yumruk", sümsük "uyuşuk, mıymıntı", yüksük gibi.
35. +SIL / + SUL( < + sI- L): Addan sıfatlar türeten bu birleşik ek ek de ölü eklerdendir: damaksıl "damakla ilgili", yoksul gibi
36. +SIZ/ + SUZ: +LI / + LU ekinin karşıtı olan bu ek adlardan sıfat, ad ve zarf türeten çok işlek bir ektir:
a) Acısız (ameliyat) , anlamsız (söz), bilgisiz (memur), uykusuz (gece) vb.
b) Aynasız, arsız, bacaksız, densiz, ıssız ( < idi+siz "sahipsiz), hırsız vb,
c) Acımasız davranmak, ölçüsüz konuşmak, sevimsiz olmak, uykusuz kalmak vb. Bu ekle oluşan sözler zarf olarak da kullanılır.
d) SIZ / SUZ eki, yer yer eş anlamlı pekiştirme sıfatları da türetir: anasız babasız, işsiz güçsüz, sessiz sedasız gibi
e) Bu ek, yabancı sözleri Türkçeleştirme ve terim yapma konusunda Arapça gayr-, bila-, la-, Farsça bi- ve na gibi "yokluk eklerinin yerini de tutmuştur: gayrimahdut / sınırsız, bilafasıla / aralıksız, naçar / çaresiz gibi.
f) Bu ek, +IN / +UN vasıta durum ekiyle genişletilerek +SIZIN biçimiyle zarf türeten bir ek olarak da kullanılır: ansızın, bilmeksizin, durmaksızın, oturmaksızın vb.
g) +LIK/ +LUK soyut ad türetme ekiyle birleşen +SIZ/+ SUZ sıfatlardan, soyut adlar türetir: acımasızlık, başarısızlık, doyumsuzluk, düzensizlik, ilgisizlik gibi.
37. +Ş: Eskiden beri kullanışı çok dar olan ölü bir ektir. Daha çok küçültme yoluyla "sevgi" ve "okşama" bildirir: Aliş, Haviş, Memiş, Maviş gibi,
38. +ŞAR: Ünlü ile sonuçlanan sayı adlarından üleştirme sıfatları yapar: ikişer, altışar, yedişer gibi.
39. + (I)T / + UT: addan birkaç ad ve sıfat türetmiş, işlevi açık olmayan bir ektir: dikit, eşit, karşıt, yaşıt gibi.
40. +TI / TU: Bu ek de yalnız birkaç kelime bırakmış ölü bir ektir. İşlevce, eklendiği söze + INTI ekine koşut olarak aşağılama, küçük görme anlamı verdiği sanılmaktadır: elti, tortu, pırtı, pinti gibi.
Ekin bilinen asıl görevi, ses yansımalı ikinci köklerden adlar türetmektir: ciziltı, çatırtı, dırıltı, gümbürtü, koşultu, sızıltı gibi.
41. + (I)Z / + (U)Z: Adlarda ve sayı adlarında "ikilik" ve "çokluk" gösteren çok eski, ölü bir ektir. Türkiye Türkçesine eklendiği sözlerle birlikte kalıp halinde uzanagelmiştir: beniz, boynuz, diz, geniz, ikiz, üçüz, göğüs (kögüz), beşiz gibi

B.FİİLDEN AD TÜRETEN EKLER


Fiilden ad türeten ekler fiil kök ve gövdelerine getirilen eklerdir. Fiilden ad türetme eklerinin bir bölümü her fiile gelebilen ve onlardan hareket adları türeten eklerdir: alma, okuma, görme; bilmek, saçılmak; düşünüş, bekleyiş gibi
Bu gruba giren eklerin bir bölümü de fiilden somut ve soyut nesne adları türeten özel eklerdir. Bunların bir kısmı çok işlek canlı ekler olduğu halde, bir kısmı da artık işlekliğini çoktan yitirmiş olan eklerdir. Başlıcaları şunlardır:
1. -(Y) A: Çok eski bir zarf-fiil ekidir; kalıplaşma yoluyla bazı adlar oluşturmuştur:
çevre ( < çevir-e), öte, "öt-:geçmek", kese, aya, sapa, yara gibi.
Ekin tarz bildiren zarf-fiil olarak kullanılışı için sayılı birkaç örnek gösterilebilir:
destekleşe, ortaklaşa, nöbetleşe gibi.
2. -(Y)ACAK: Bu ek de aslında tek veya çok heceli geçişli ve geçişsiz fiillerden sıfat-fiiller kuran bir ektir: açacak anahtar, bakacak kimse, bekleyecek mal gibi.
Ancak, zaman içinde sıfat tamlamalarındaki isim ögesinin düşmesiyle sıfatlar kendi başlarına kalıcı adlar oluşturmuştur: alacak, çekecek, giyecek, inecek gibi.
3.-AÇ, -Ç: Eklendiği fiildeki hareketi gerçekleştirme niteliğinde bazı adlar türetmiş eski bir ektir: güleç, dürteç, gömeç, yamaç, tıkaç gibi.
Bu ek "bir şeyi yapan" anlamıyla bazı alet adı terimlerin yapımında kullanılarak canlandırılmak istenmiştir: bağlaç, büyülteç, donduraç, kaldıraç, sarkaç, toplaç, sayaç, tümleç gibi
4.-aGAN /- AĞAN: Genellikle fiilin gösterdiği işi "adet halinde sürekli olarak" veya "çokça yapanı gösteren" sıfatlar türeten bir ektir: artağan, durağan, gezegen, kayagan, olağan vb. yer yer bu sıfatların adlaştığı da görülür:burağan, gezegen, yatağan gibi
5. -AK ( < GAK): Bir alışkanlığı gösteren sıfatlar, bir işin yapıldığı yeri gösteren adlar ve alet adları türeten işlek bir ektir:
a) bitek "verimli", dönek, gevrek, kaçak, korkak, parlak, ürkek, sulak gibi.
b) barınak, batak, durak, kavşak, konak, sığınak, tapınak gibi.
c) bıçak, elek, kapak, orak, ölçek, süzek, tekerlek, uçak, yatak gibi.
Bu ek çapak, dilek, dirsek, tırnak, yığınak, yumak, yutak gibi bazı somut ve soyut adlar da türetmiştir.
6. -AL / -L: Fiilden sıfat ve isimler türeten eski bir-l ekinin kalıntısı durumundadır. Dilimizde andaval, aval, şaşal, şapşal gibi özür bildiren sıfatlar bırakmıştır. Bunların - Ak küçültme ekiyle pekiştirilmiş türleri de vardır: apşalak, avalak gibi.
7. -ALAk ( < -ALA-K): -Ala- yineleme ekinin genişletilmesinden oluşan bu ek de işlek değildir. "Art arda yapılma" niteliği taşıyan birkaç sıfat ve ad bırakmıştır: asalak, çökelek, yatalak gibi.
8. -ALI ( < gALI): Fiil kök ve gövdelerinden süreklilik gösteren "bir zamandan beri" anlamı veren zarf-fiiller türetir. Olumsuzluk eki de alabilen işlek bir ektir: açalı, açmayalı, gideli, gitmeyeli, gibi.
-Alı eki, anlam pekiştirmek üzere, öncesine şahıs ekleri almış görülen geçmiş zaman ekleri de getirilerek de kullanılır: bildim bileli, çıktım çıkalı, döndüm döneli, gitti gideli gibi.
9. -AM: Dilimizde birkaç kelime bırakmış olan ölü bir ektir. İşlevi de pek açık değildir. Daha çok bir bütünün parçasını oluşturma işlevinde olduğu düşünülebilir: buram ( buram buram ter dökmek), görkem, koçam / koşam, tutam, yordam gibi.
10. –AMAK ( < -A-MAK): -A ve -MAK mastar ekinin kaynaşmasından oluşan ek, daha çok fiilden “yer, yöre” veya “aralıklarla yapılma” kavramında adlar türetmiştir.
Basamak, gezemek, kaçamak gibi.
11. –(Y) AN: geçişli ve geçişsiz bütün fiillerden sıfat-fiil türeten çok işlek bir ektir.
Açan, atan, başlayan, biten, dönen, döndüren, kazanan gibi.
Ekteki zaman göstereme işlevinin körelip kalıplaşmasıyla kalıcı adlar da oluşturmuştur:
Alan, çapan, çağlayan, çırpan, doğan, kalkan, kapan gibi vb. gibi bunların birleşik söz niteliği taşıyanları da vardır: Ağaçkakan, böcekkapan, çöpçatan, dalgakıran, yelkovan gibi.
Bu işlek ekten terim yapımında ve bazı Arapça, Farsça sözlerin Türkçeleştirilmesinde de yararlanılmıştır.
Bilinmeyen, birleşen, bölen, çarpan, tamlayan, bakan gibi.
12. –ANAK: somut ve soyut anlamlı bazı adlar bırakmış olan ölü bir ektir.
Boğanak “fırtına”, değnek, biçenek, gelenek, görenek, sağanak, yığınak ( < yıg-anak) gibi.
Bu ek, düzenek “mekanizma”, itenek “piston”, olanak, tutanak gibi.
13. –(y) ARAK ( < -(y)A-RAK): tek ve çok heceli bütün fiil kök ve gövdelerine –A zarf-fiil ve –rAK ekinin getirilmesinden oluşmuş çok işlek bir zarf-fiil ekidir.
Aşarak, bakarak, belleyerek, inerek, söyleyerek, yılmayarak gibi.
14. ASI ( < -GA+SIG): eski Anadolu Türkçesinde çok işlek olan ve sıfat fiiller türeten bu ek, Türkiye Türkçesine ancak kalıntı durumunda ve kargış niteliğinde bazı sözlerle uzanabilmiş, işlekliğini yitirmiştir: Boyu devrilesi, çatlayası, gözü çıkası, geberesice gibi.
Ekin yalın ya da yönelme durum ekiyle genişletilmiş zarf görevi yapan türleri de vardır.
Ata binesi gel-, atlayası gel-, çıldırası gel-, doyasıya ye- gibi.
15. –CA: dönüşlü fiillerden bir oluş ve kılışın sonucunu bildiren adlar türetir: örnekleri sayılıdır: Düşünce, eğlence, söylence, sürünceme gibi.
16. –Ç: Dönüşlü fiil gövdelerinden somut ve soyut adlar türeten çok işlek bir ektir. İşlevi, fiildeki iş işlevi yapanı, yapılan işi ya da fiildeki oluş ve kılışın nitelik ve özelliğini göstermektedir: Gönenç, güvenç, iğrenç, inanç, kazanç, korkunç, sevinç, utanç vb.
İşlek bir ek olduğu için, bu ekten yeni türetmelerde çok yararlanılmıştır: avunç “teselli”, basınç “tazyik”, bilinç “şuur”, dayanç “direnme, mukavemet”, kıvanç “iftihar”, sapınç “yolunu şaşırma, dalâlet” üşenç “tembellik” gibi.
17. –DıkçA /-DUkçA : ( < - DIk /-DUk + çA): Çok işlek bir zarf- fiil ekidir. Görülen geçmiş zaman ekinin + çA eşitlik durumu ekiyle kaynaşmasından oluşmuştur. Görevi, bir işin “art arda” veya “belli aralıklarla işlendiğini” göstermektir: baktıkça, çalıştıkça, düşündükçe, elendikçe, geldikçe, işlendikçe, kaybolmadıkça, savruldukça, yorulmadıkça vb.
18. –DıktA/-DUktA( < -DIk+tA): -DIk/-DUk sıfat- fiil ekiyle bulunma durumu ekinin kaynaşmasından oluşmuştur. Fiildeki oluş kılışın zamanını belirleyen zarf- fiiller türetir: aldıkta, okudukta gibi.
Ancak, günümüz Türkiye Türkçesinde bu ek, araya bir iyelik ekinin girmesiyle kullanım canlılığı kazanmıştır: Aldığında, baktığında, içeri girdiğinde, karşılaştığımızda, okuduğumuzda, yerleştiklerinde gibi
19.-GA: Fiilin gösterdiği işten etkileneni veya bir oluş ve kılışın sonucunu gösteren bu ek, sınırlı sayıda sıfat ve adlar türetmiştir.
bölge, dalga, damga, gölge( < köli-“koyulaşmak, karanlıklaşmak”, kavurga, kısa( Bu ekle çizge “grafik”, çizelge “cetvel”, dizge “sistem”, gösterge, sömürge gibi bazı yeni adlar da türetilmiştir.
20. -GAÇ; -GIÇ: Genellikle –n-ve-r- çatı eki almış fiil gövdelerinden ad ve sıfat türetir. Ad olarak daha çok araç-gereç adları yapmıştır: burgaç, “anafor”, çevirgeç “şalter”, dayangaç “değnek”, kıskaç, salıngaç, süzgeç, yüzgeç vb
Sıfat olarak eklendiği fiildeki anlamla ilgili huy bildirir: alıngaç, eringeç, utangaç, üşengeç gibi
Fiilin gösterdiği işi yapanı veya bu işten etkileneni gösteren –gIç eki de üç beş örnek vermiştik.
Başlangıç, bilgiç, dalgıç, körgüç sorguç, yargıç, gibi.
21. -GAN: Fiil kök ve gövdelerinden “alışkanlık” sıfatları türeten işlek bir ektir: Alıngan, çalışkan, çekingen, değişken, dönüşken, girişken, ısırgan (otu), konuşkan, saldırgan gibi.
22. –GI / GU: Alet adları ile somut, soyut adlar türeten işlek bir ektir: Askı, atkı, burgu, kaşağı; biçki, içki; övgü, tepki gibi.
23. –GIN / -GUN: genellikle tek heceli fiil köklerinden pekiştirilmiş anlamında sıfatlar türeten işlek bir ektir:
Azgın, bezgin, bitkin, dalgın, düşkün, gergin, kızgın, olgun, seçkin, şaşkın, üzgün, yorgun gibi.
24. –I / -U ( < - (I)G / -(U)G): ünsüz ile biten tek heceli fiillere gelen bu ek, Eski Türkçede fiilden ad türeten –g ekinin erimesi ve aradaki bağlantı ünlüsünün kökle kaynaşmasından oluşmuştur. İşlevce, fiilin gösterdiği işin sonucu olan somut ve soyut adları ile sıfatlar türetir:
a) çakı, çatı, çırpı, dizi, dolu, dürtü, kapı, yazı, götürü, ölü, sürü, yazı, öneri, sızı gibi.
b) Acı, aşırı, ayrı, eğri, dolu, eksi, kuru, şaşı gibi.
Ünlü ile biten fiil köklerine gelen –g ad türetme eki eriyip kaybolduktan sonra, fiil kökleri ile bu köklerden kurulan adlar aynı ses yapısına girmişlerdir. Dilimizde aynı ses yapısına girmişlerdir. Dilimizde aynı ses yapısında hem adların hem fiillerin bulunması bundandır: Acı- / acı ( acı-g), ekşi- / ekşi, kuru- / kuru, damla- / damla gibi.
25. -(y)ICI / -(y)UCU ( < -GU+ÇI): Her türlü fiil kök ve gövdelerinden fiilin gösterdiği iş yapan, eden anlamında ad ve sıfatlar türetir:
a) Ad olarak; bakıcı, binici, bölücü, çekici vb.
b) Sıfat olarak; atıcı, ağlatıcı, ezici, kırıcı, patlayıcı, uyarıcı vb.
26. -LK / -UK, -K (ET -yUK): Geçişli, geçişsiz tek ve çok heceli bütün fiillerden sıfat ve adlar türeten çok işlek bir ektir:
a) Sıfat olarak fiilden "yapılmış, bitmiş" anlamında -mış / muş denkleşen sıfatlar kurar: açık, artık, batık, bitişik, uyanık, yanık gibi.
Bu sıfatlardan bir bölümü de insan huy ve kişiliğini belirten aşağılama sıfatlarıdır: alçak, alık, bunak, çevik, uyuşuk gibi.
Bu ek, bitmişi gösteren edilgen anlamlı sıfatlar da türetmiştir: ayık, atık, bozuk, bölük, delik, eşik, sökük, yırtık gibi.
b) Ad olarak tamamlamış, bitmiş bir işin ürününü gösterir: aşık, bölük, buçuk, buyruk, dilek, emzik, katık, konuk, oyuk, sarık gibi.
ekten, Arapça ve Farsça sözlerin Türkçeleştirilmesinde ve terim yapımında da yararlanılmıştır: açık "sarih", bakışık "mütenazır", bitişik "muttasıl", eğik "mail", tanık "şahit" gibi.
27. -(y)IP / -(y)UP: Fiildeki oluş ve kılıştan biraz önce ya da onunla aynı zamanda yapılan işi gösteren zarf-fiiller türetir:
açıp (bak-), atlayıp (kurtul-), düşünüp (dur-), yanıp yakıl gibi.
Fiilin gösterdiği işin sürekli olması ya da art arda yinelenmesi durumunda, zarf-fiil de art arda yinelenir. Bu yinelenmede ya aynı fiil tekrarlanır yahut da eş veya zıt anlamlı iki ayrı fiilin zarf-fiili yan yana gelir:
alıp alıp götür-, durup durup hatırla-, dönüp dönüp bak-, dönüp dolaşıp gel- gibi.
28. -(y)IŞTA, -(y)IŞINDA / -(y)UŞUNDA ( < -(y)IŞ+I+N+dA): -(y)IŞ / -(y)UŞ ad fiil ekinin bulunma durum ekiyle genişletilerek yahut da iki ek arasına iyelik ekleri getirilerek oluşturulmuş bir zarf-fiil ekidir."-dığı zaman" anlamındadır: çıkışta "çıkınca", dönüşte, dönüşümde, gelişimde, gelişinde gibi.
29. -İKEN / -KEN, -(y) KEN ( Eski Türkçedeki er- fiilinden gelen i-ek fiilinin zarf biçimidir. Ünlü uyumundan kaçınan bu ek, asıl fiilin gösterdiği işle aynı zamanda gerçekleşen zarf-fiiller yapar: açıklarken durakla-, anlatırken hatırla-, beklerken uyukla-, vb.
30. -M, (I)M / -(U)M: Çok kez geçişli, geçişsiz tek heceli, bazen de çok heceli sözlerden ad türeten işlek bir ektir. Başlıca işlevleri şunlardır:
a) Fiilin gösterdiği işi ada çevirir: alım, bakım, çözüm, yatırım, yıkım gibi.
b) Oluş ve kılışın sonucu sonucunu gösteren soyut adlar türetir: akım, atılım; biçim, değişim, kalıtım, seçim, tutum vb.
c) Bir kezlik veya kısa sürelik oluş ve kılışı gösteren adların yinelenmesi yoluyla, o kılışı niteleyen sıfat ve zarflar türetir : adım adım say-, sürüm sürüm süründür-, bir içim vb.
ç) Kısa bir sürede veya bir kezde yapılan işleri adlandırır: bölüm, dilim, doğum, sayım, tutam gibi.
d) Tek tük geniş süreli adlar da türetmiştir: birikim, geç,m, sürüm, tutum gibi.
e) Ek, fiildeki oluş ve kılışın adı olarak kapsam genişliği taşıdığından, yeni söz ve terim yapımında büyük kolaylık sağlamıştır:
akım, deprem, devinim, eğilim, eğitim, güdüm, katılım, oturum, seçim gibi.
31. -MA: Fiilin gösterdiği oluş ve kılış durumları yalın birer iş olarak belirten adlar türetir. Fiilin olumlu olumsuz her türlüsüne gelebilir:
a) Ad olarak; anma, anılma, anılmama, bakma, bakılma, bakışma, bakınma, bakışmama, şaşırma, yakıştırma gibi.
b) -Ma ekindeki oluş, kılış bildirme özelliğinin zamanla aşınmasından kalıcı adlar ortaya çıkmıştır: asma, bağlama, dolama, doğrama, düzme, koşma, uçurtma gibi.
c) Sıfat olarak; -ma adları bir oluş ve kılışı bir varlığa, bir nesneye "yapılmış olma " niteliği ile bağlayan sıfatlar da yapar:
asma köprü, basma kitap, katma değer, takma ad gibi.
ç) -ma ekiyle kurulmuş sıfatlardan sonra gelen adların atılmasıyla da bu sıfatlar kalıcı adlara dönüşebilir: bazlama, buğulama, çevirme, dolma, dondurma, haşlama, kavurma gibi.
Bu ek taşıdığı işlev özelliği dolayısıyla yabancı sözlerin Türkçeleştirilmesinde ve terim yapımında da işe yaramıştır: aktarma "iktibas", düzme "sahte", titreme "ihtizaz", benzeşme "asimilasyon", birleşme, bölme gibi.
32. -MACA ( <-MA+CA): Bu birleşik ek genellikle fiil kök ve gövdelerinden bir işin yapılma şartını ve tarzını belirten adlar türetir: atmaca, bilmece, bulmaca, yutturmaca gibi.
Ekin tek tük atmaca, boğmaca, çekmece gibi tümüyle adlaşmış örnekleri de vardır.
-Maca eki, adlar önünde sıfat ve zarf olarak da kullanılır: Düzmece Mustafa, kandırmaca pazarlık, kesmece karpuz, saymaca sayfa gibi.
33. -MAÇ / -BAÇ( < MACA): Ortaya koyduğu örneklere bakılınca -maca ekinden bozulmuş bir ek olduğu izlenimi veriyor:
atlanbaç > atlambaç, dolanbaç > dolambaç, saklambaç, saymaç, yırtmaç gibi.
34 .MAÇ < -MA aş: Aradaki şekil ortaklığına rağmen bu ek yukarıdaki -maç ekinden farklı bir yapıdadır. Bir sıfat tamlamasının kaynaşmasından oluşmuştur: bulama aş > bulamaç, sütlü al > sütlaç gibi
35. MADAN (< -MADIN): Eski bir -madın eki devamıdır. Şahsa ve zamana bağlı olmayan zarf-fiiller türetir: bakmadan, bilmeden, okumadan, söylemeden, yılmadan vb.
36. -MAK: Fiildeki soyut oluş ve kılışları adlandıran, onları ad biçimine sokan ektir. Fiillerin her türlüsüne gelerek geçici kılış adları türetir: açmak, açılmak, bilmek, iletmek, yatmak, yetişmek vb.
Bu ek kalıplaşma yoluyla bazı yiyecek, içecek, araç ve gereç adları da yapmıştır: başmak "ayakkabı", çakmak, ekmek, ırmak, ilmek. tokmak gibi.
37. -MAKSIZIN ( < -MAK+SIZ+ IN): Gösterilen üç ayrı ekin kaynaşmasından oluşan bu ek, nitelik ze tarz bildiren zarflar türetir:
açmaksızın (göndermiş), durmaksızın (yol almış), düşünmeksizin (yapmış) gibi.
38. -MAKTANSA ( < MAK+TAN+İSE): bu birleşik ek, fiildeki hareketin gerçekleşmesini zarf-fiildeki hareketin tercihine bağlayan ve "-acak yerde" anlamına gelen zarf-fiiller türetir: beklemektense, kızmaktansa, oturmaktansa, saklanmaktansa gibi.
39. -MALI (MA+LI): Bu ek, "fiilin gösterdiği işi üzerinde nitelik olarak taşıyan" anlamıyla sıfatlar türetir: işlemeli bluz, kurutmalı makine, oymalı çerçeve gibi.
40. -MAN: işlek olmayan bu ek, geçişli, geçişsiz fiil kök ve gövdelerinden "abartma" ve "süreklilik" anlamı taşıyan birkaç ad ve sıfat türetmiştir: azman "insan irisi, çok gelişmiş", ( < adam azmanı, kurt azmanı vb), değirmen, dalaşman "çok dolaşan, kötü huylu", kocaman, şişman, duman, yaman gibi.
Bu ekle "bir işi yapan" anlamında yeni bazı türetmeler de yapılmıştır: çevirmen, danışman, düzeltmen "düzeltici", eğitmen, öğretmen, sayman gibi.
41. -MAZ: -r, -ar, -ır / -ur sıfat-fiil ekinin olumsuz türüdür. Eklendiği fiilden "olumsuzluk" ve "süreklilik" anlamlı geçici sıfatlar türetir: aklı almaz iş, bulunmaz fırsat, çekilmez dert, çıkmaz sokak, inanılmaz durum, kaçınılmaz son, taşınmaz mal, tükenmez kalem vb.
Ek, olumlu ve olumsuz şekillerin yan yana gelmesiyle "çabukluk" gösteren zarf-fiiller de türetir: açar açmaz, alır almaz, çıkar çıkmaz, görür görmez, uyur uyumaz gibi.
Yer yer iki -maz'lı anlatımın yinelenmesine dayanan sıfatlar da yapılmıştır: açılmaz kapanmaz kutu, bitmez tükenmez iş, düşmez kalkmaz bir Allah, inilmez çıkılmaz yokuş vb.
42. -MAZLIK ( < - MAZ+LIK): Bu birleşik ek olumsuzluk bildiren soyut adlar türetmiştir: anlamazlık, aldırmazlık, bilinmezlik, dokunmazlık, saldırmazlık, uyuşmazlık, yetmezlik vb.
43. -MIK / MUK: İşlek olmayan bir ektir. Tek ya da çok heceli geçişli fiillerden, daha çok "artıklık", "küçüklük" ve "parça" anlamlı adlar türetmiştir: boğumuk "gerdanlık", cırmık "tırnak izi", çitmik "çiltim, küçük parça", ilmik, kısmık "pinti", kıymık, tırmık vb.
44. -MIŞ / -MUŞ: Geçişte bitmiş ve tamamlanmış işleri gösteren sıfat-fiiller türetir: açılmış zarf, bitmiş iş, çalınmış kitap, görülmemiş olay gibi.
Ekteki zaman kavramının aşınması ile bazı kalıcı adlar oluşmuştur: dolmuş, ermiş, Durmuş, geçmiş, okumuş, Satılmış, yemiş vb.
45. -N, -(I)N / -(U)N: Fiilin gösterdiği işin sonucu veya ürünü anlamında adlar, seyrek olarak da sıfatlar türete bir ektir:
akın, ekin, düğün, düzen, gelin, güven, sökün, talan, yığın, tütün vb.
Basın, yayın, dizin, ışın, sayın, sorun, yoğun gibi sözler, dilimizdeki Arapça kelimelere karşılık olarak bulunmuş yeni sözlerdir.
Bu ek, bütün, dolun (ay), kesin, uzun, yoğun gibi bazı sıfatlar da türetmiştir.
46.-TI / -TU / -(I)NTI / -(U)NTU: -en ve -r ile biten geşişsiz fiil gövdelerinden somut veya soyut adlar türeten çok işlek bir ektir. İşlevi şu noktalarda özetlenebilir:
a) Fiilin gösterdiği işin sonucu olan somut ve soyut adlar türetir: akıntı, bulantı, çıkıntı, gezinti, girinti, kabartı, kaşıntı, kırıntı, sığıntı, toplantı gibi.
b) Aralıklı olarak tekrarlanan işi veya sürekli kılışı gösteren adlar türetir: alıntı, çalkantı, çarpıntı, esinti, gezinti, inilti, sarsıntı gibi.
c) Bir işin sonucu olarak ortaya çıkan "parça, kalıntı, bölüm, artık" anlamı veren adlar türetir: birikinti, bölüntü, dökültü, çöküntü, kırıntı, serpinti, yaşantı gibi.
ç) Bu ekle türetilmiş adlar içinde insan sağlığı içinde insanın huy ve tabiyatı ile ilgili olanları da vardır. Huy ve tabiyat gösterenlerde bir aşağılama göze çarpar: bıkıntı "usanç", boğuntu "güç nefes alma", ezinti mide ezintisi", ıkıntı, irkinti, kazıntı, kuruntu, özenti vb.
Bu ekle kurulmuş adlardan alıntı "iktibas", ayırtı "müans", ayrıntı "teferruat", belirti "alamet", görüntü "imaj", saplantı "idefiks", yaşantı vb. 'leri dilimize doğu ve batı dillerinden geçmiş yabancı sözlere karşılık olmak üzere türetilmiş sözlerdir.
47. -R, -AR, -(I)R / -(U)R: Geniş zaman sıfat-fiilleri türeten işlek bir ektir.
a) Eklendiği fiilin gösterdiği işi bir özellik olarak her zaman üzerinde taşıyan sıfatlar türetir: akar su, atar damar, bakar kör, çalar saat, döner sermaye, güler yüz, taşıma mal, yazar kasa vb.
b) Dönüşlü ve edilgen çatılarda sıfatlar türetir: kendi kendine açılır kapı, çekilir dert, imrenilir iş, okunur kitap, yaşanır yer vb.
Bu sıfatlar ikilemeli olarak da kullanılabilir: açılır kapanır köprü, gelir geçer günler, konar göçer insanlar, okur yazar kimse, yanar döner renk vb.
c) Zamanla bu sıfat-fiilin önündeki adların atılması ve sıfat-fiildeki zaman gösterme işlevinin aşınmasıyla kalıcı adlar oluşmuştur: açar "anahtar", bilgisayar, döner, çıkar, gelir, gider "masraf", keser, okur, yatır, yazar gibi.
48.1.-(y)ış / -(y)uş; 2.-ş, -(ı)ş / -(u)ş: Bu eklerden birincisi tek ve çok heceli fiil kök ve gövdelerinden, yapılan işin tarzını bildiren geçici kılış adları türetir: alış, anlayış, bakış, bekleyiş, direniş, direnmeyiş, gerileyiş, gözleyiş, okuyuş, saklayış, yönlendiriş gibi.
Kullanımda şekil ayrılığı da gösteren ikincisi ise, fiil kök ve gövdelerinden "bir işin sonucu" ve "ürünü" olan somut ve soyut kalıcı adlar türetir: alkış, bağdaş, bağış, biliş, çöküş, dikiş, dönüş, geviş, giriş, kargış, oynaş, savaş, yağış, yanlış vb.
49. -T, -(ı)T / -(U)T: Geçişli, geçişsiz tek ve çok heceli fiillerden ad türeten ve örnekleri sınırlı olan bir ektir. Fiilin gösterdiği işin ürünü olan nesne ve yiyecek adları ile birkaç yer adı bırakmıştır.
art( < ar-"dolaşmak"),ayırt, binit, düşüt" düşük",geçit,kavut "kavurga",kurut "kurutulmuş süt,yoğurt",öğüt,suvat "su yalağı",umut gibi.
Dilimizi Türkçeleştirme çalışmaları sırasında türetilen anıt, bölüt, kesit, konut, komut,koşut,ölçüt,özet,sarkıt soyut,taşıt,yakıt gibi sözlerle bu eke bir canlılık kazandırılmıştır.
50.-V,-(A)V:Oğuz lehçesine değil, Kıpçak lehçelerine özgü bir ek türüdür. Ancak, dil devriminin başlangıç yıllarında, o lehçelerdeki örneklerine bakılarak birkaç kelime türetilmiştir: görev, işlev, ödev, söylev, türev gibi
51.-(A)Z:Bugün artık işlekliğini yitirmiş olan çok eski bir ektir. Varlığını yalnız günümüze kadar gelebilmiş sözlerde görüyoruz. Bu ek çoklukla tek, kimi zaman da iki heceli geçişsiz(seyrek olarak geçişli) fiillerden "fiilin gösterdiği işi yapan veya yapılan işten etkilenen" anlamda ad ve sıfatlar türetmiştir.
a) Ad olarak: ayaz, boğaz,haylaz,söz( < sö-"söylemek")uz "usta,uzman",yıldız gibi.
b) Sıfat olarak örnekleri daha boldur: cılız,düz,koğuz,"çürümüş",kuduz,semiz,tıkız,titiz,ucuz,uyuz,yağız,yavuz,yan az"kötü huylu" gibi.

C.ADDAN FİİL TÜRETEN EKLER


Bu gruba giren ekler, sayıca öteki gruplardaki türetme eklerinden daha azdır.Büyük bir çoklukla ad köklerinden, çok az sayıda da ad gövdelerinden türetmeler yapar.Başlıca şunlardaır:
1.+A-:Ünsüzler ile sonuçlanan tek heceli ad köklerinden geçişli ve geçişsiz fiiller türetmiştir.Çok seyrek olarak iki hecelilere de gelmiştir.
ada-,beze-,benze-( < beniz+e-),buda-,buna-,dile-,esne-,dişe-,gevşe( < geviş+e-)kapa-,kana-,oyna-,tüne-gibi.
+A eki ses yansımalı köklerden de cıbıla-,çağıla->çağla-,tısıla->tısla-,vızıla-gibi türetmeler yapmıştır.
2.+Al-( < + A-L-): Ünsüzle biten sıfatlardan "olma" bildiren sıfatlar türetir:
azal- "az olmak", bolal-, bunal-, daral-, dincel-, gencel-, körel-, yönel- gibi.
Bu ek, ünlü ile biten köklere, ünlüsünü yitirip yalnız -l olarak eklenmiştir: diril-, incel-, kısal-, kocal-, sivril-, ufal- gibi.
3. +AN -( < + A-N-): +A- ekinin -n- dönüşlülük ekiyle kaynaşmasından oluşmuştur. Ekte "olma" bildirme ve "yapılan işin yapana dönme" işlevi vardır: beğen-, dadan- ( < tat+a-n-), donan-, güven-, inan-, özen-, usan-, utan gibi.
4.+AR- ( < A-R-): "Yapma" gösteren ve birkaç örneği bulunan bir ektir: becer-, ever-, onar-, suvar- "sulamak" gibi.
5. +AR- ( < ER-): Renk adlarından ve bazı sıfatlardan daha çok "olma" bildiren fiiller türetir. Eski Türkçedeki er- "olmak" yardımcı fiilinin zamanla, birleştiği
adla kaynaşıp ekleşmesinden oluşmuştur: ağar-, başar-, bozar-, göğer-, göler- "göl gibi olmak", kızar-, onar-, yaşar-, yeşer- gibi
6. +AŞ- ( < + A-Ş-): +A- ekinin işteşlik eki -ş- ekinin kaynaşmasından oluşmuş bir birleşik ektir. "olma" bildiren bazı geçişsiz fiiller türetmiştir: dolaş-, güreş-, kamaş-, sarmaş-, uğraş-, yanaş- gibi.
7. +AT- ( < + A-T-): +A- ekiyle ettirgenlik eki -t-'nin kaynaşmasından oluşan ve "yapma" bildiren bir ektir. -t- ekindeki ettirgenlik işlevi körelmiştir: donat-, gözet-, ilet-, öğret-, yarat- yönet- gibi.
8. +DA-: Tek heceli birkaç ad dışında, ses yansımalı fiiller türetmiştir: alda-, iste- ( < iz+de-), ünde- "ünlemek", cıvılda-, fısılda-, gıcırda- ,kıpırda-, tıngırda-, sakırda- gibi.
9.+I-/+U-:Ünsüz ile biten bazı köklerden geçişli ve geçişsiz fiiller türetmiş olan çok eski ve ölü bir ektir: ağrı-, ( < agır+ı-), bayı- "zenginleşmek", berki-, doku-, ışı-, kaşı-, kuru-, kaşı-, taşı-, yavaşı-gibi
10.+(I) k-/+(U) k:"Oluş" bildirme özeliği ile Eski Türkçeden Türkiye Türkçesine uzanan, örnekleri çok sınırlı bir ektir: acık-(< aç+ık-),birik-,buruk-, gecik-, gözük-,yelik-,"koşmak" vb.
11.+ klr-/+kUr-: Ses yansımalı köklerden geçişli ve geçişsiz fiiller türetir: fışkır-,haykır-, hıçkır-, püskür-, sümkür-, tükür- gibi
12. +1.-:Ünlü ile biten sıfatlardan çok az sayıda "olma" bildiren fiiller türetmiştir: alçal- "alçak' taki -k' nin yumuşayıp erimesiyle ", eğril-, doğrul-, durul-, incel-, kısal-, küçül-, ufal- gibi.
13. +LA: Eski Türkçe döneminden beri Türk dilinin bütün kollarında çok işlek olan bir ektir. Bu ek, Türkiye Türkçesinde ad kök ve gövdeleriyle, ad soylu sözlerden çok yönlü türetmeler yapar. Başlıca işlevleri şunlardır:
a) Eklendiği adın gösterdiği nesneyi veya niteliği başka bir nesneye yönelten geçişli fiiller türetir: ağırla-, arala-, avla-, bağla-, ertele-, gözle-, hazırla-, kutla-, mühürle-, sula- gibi.
b) Eklendiği adın karşıladığı nesnenin ortaya çıkmasını sağlayan ve "yapma" bildiren fiiller türetir: enikle-, istiflle-, kulunla- "kulun yavrusu doğurmak", kuzula-, paketle-, yavrula-, yumurtala- vb.
c) Adın gösterdiği nesneyi araç olarak kullanan fiiller türetir: aşıla-, avuçla-, ayakla-, bıçakla-, elle-, kaşıkla-, sapla-, tokatla-, ütüle-, yumukla- vb.
ç) Adın gösterdiği nesne ya da niteliği bir şeye katma, kazandırma, ekleme anlamı veren fiiller türetir: aşağıla-, büyüle-, demle-, dışla-, düzle-, ilaçla-, kötüle-, tuzla-, yağla- gibi.
d) Zaman adlarından zamanı içine alan fiiller yapar: akşamla-, sabahla-, güzle-, kışla-, yazla- gibi.
e) Bazı sıfatlardan ve yön gösteren adlardan "olma" bildiren geçişsiz fiiller türetir. İçlerinde geçişli olanları da vardır:
başla-, dışla-, eğrile-, gerile-, kötüle-, solla-, topalla-, ucuzla-, yavaşla- vb.
f) Ses yansımalı birincil köklerden yansımalı geçişsiz fiiller türetir: çatla-, fırla-, gıdakla-, horla-, hopla-, kekele-, ofla-, üfle-, vb.
g) Fiilden -Ak, -Ik / -Uk ekleriyle kurulmuş adlardan bir şeyin "ara ara " ya da "sürekli" olarak yapıldığını gösteren fiiller türetir: durakla-, didikle-, dürtükle, itekle-, savsakla-, sayıkla-, uyukla-, sürükle gibi.
h) Bu ek, dilimize girmiş yabancı sözlerin Türkçeleştirilmesinde çok işe yaramıştır: ayıpla-, billurlaş-, bordala-, hesapla-, bütünle-, çözümle-, denetle-, doğrula-, tanıkla-, uğurla-, yalanla- gibi. Bunlar ta'yip et, tebellür et, borda et, hesap et,
ikmal et vb. yabancı sözler için bulunmuş karşılıklardır.
14. +LAN- ( < + LA-N-) / + LAŞ- ( < +LA-Ş): +la- ekinin -n- ve -ş- dönüşlülük eklerinin kaynaşmasından "dönüşme, kendi kendine oluşma" bildiren +lan - ve +laş- birleşik ekleri doğmuştu: ayaklan-, canlan-, çöreklen-, dertlen-, evlen-, kanatlan-, kurtlan-, tüylen-, başkalaş-,v güzelleş-, kırlaş-, sertleş-, taşlaş- gibi.
15. +(I)MSA- / + (U)MSA- ( < +(I)M+SA- / + (U)M+SA-): Bir iyelik eki kalıntısı olduğu sanılan -m sesiyle +sa- istek ekinden oluşan bu birleşik ek, "öyle sayma, öyle görme" anlamında birkaç fiil bırakmıştır: benimse-, çoğumsa-, küçümse-, vb.
16. +(İ)R- / +(U)R-: Bu ekin ortaya koyduğu birkaç örnek, ses yansıtan tek heceli köklerden türemiş "yapma" bildiren fiiller görünümündedir: aksır-, bağır-, böğür-, hapşır-, ısır-, köpür-, öğür- vb.
17.+(I)RGA-: Pek az örnek veren bir ektir. "Gibi saymak, öyle saymak" anlamındadır: azırga- "az saymak", esirge-, taşırga- "taşla zedelemek", yadırga gibi.
18. +SA-: "istek" bildiren ve işlek olmayan bir ektir. İşlev bakımından:
a) Eklendiği ada karşı bir istek, bir ihtiyaç bildiren bazı fiiller türetmiştir: boğasa-, erse-, koçsa-, tekese-, susa- gibi.
b) "Gibi görmek, gibi saymak" anlamında fiiller türetilmiştir: çiğse- "soğumak", çirkinse-, "çirkin bulmak",çoksa-, garipse-,"garip karşılamak", gerekse-, ıraksa-, umursa- vb.
19.+ sI-: Bir üstte verdiğimiz +sA- ekiyle görevdeş bir ektir.Belki de +sA>+sI- biçiminde bir ünlü daralmasıyla oluşmuştur.İşlevi bakımından yine:
a) İstek bildiren geçişli fiiller türetir: boğası- "inek için boğa istemek", buğrası- "dişi deve için erkek deve istemek", ersi-, "erkek istemek", göresi- "görmek istemek", tekesi- "dişi keçi için teke istemek" gibi.
b) Sıfatlardan "gibi görme, gibi sayma" anlamında fiiller türetir: ayrıksı- "başkalaşmak", çiğsi-, güçsü-, ıraksı- vb.
Bunlardan bazıları -n- dönüşlülük ekiyle de pekiştirilmiştir: arsın- "utanır gibi olmak", ayıpsın- "ayıp gibi görmek", azsın- "az bulmak", çoksun- "çok bulmak", güçsün- "güç olarak kabullenmek", kolaysın- "kolay saymak", zorsun- "zor olarak görmek" vb.

Ç.FİİLDEN FİİL TÜRETEN EKLER.


Bunlar fiil kök ve gövdelerinden fiil türetmek için kullanılan eklerdir. Bunlardan bazıları, eklendiği kökle kaynaşarak kökün ayrılmaz bir parçası durumuna gelmiştir. Bazıları da daha eski bir ekin uğradığı ses değişmesi ile oluşmuştur. Bu grupteki ekler nitelikleri bakımından ikiye ayrılır:
1. Tıpkı öteki yapım ekleri gibi, eklendiği fiilde kök ve anlam değişmesi yapan eklerdir: serp- / serpele-, kalk- / kalkı- gibi.
2. Eklendikleri fiillerin anlamlarında köklü birer değişiklik yapmayan, yalnızca fiilin özne ve nesneyle bağlantısında durum değişikliği yapan ekler, yani etkeleridir: bak- / bakın-, bakıl-, bakış- gibi.
Türkiye Türkçesinde fiilden fiil üreten başlıca ekler şunlardır:
1.-A-: Pekiştirme görevi ile kullanılan ve pek seyrek örnekler veren bir ektir: aş- / aşa- "alt etmek, yenmek", ır- / ıra- "uzaklaştırmak", tar- / tara- "dağıtmak", tık- / tıka- gibi.
Bu ek -AmAk ve -Agan gibi bazı ekler içinde de varlığını sürdürmüştür: basamak ( < bas-a-mak), kaçamak, tutamak; akağan "çabuk akan", gezeğen, güleğen vb.
2.-ALA-: Fiilin gösterdiği işi kısa aralıklarla yineleme görevinde bir ektir. Örnekleri oldukça yaygındır: eşeele-, gevele-, ötele-, kakala-, serpele-, sirkele-, tepele- vb.
3. -AR-: Geçişsiz bazı fiillerden geçişli fiiller türeten bir ettirgenlik ekidir: çıkar-, gider-, kopar-, onar- gibi.
4. - DIR- / DUR- ( < -T- UR): iki ayrı ettirgenlik ekinin kaynaşmasından oluşmuştur. Ünlü ve ünsüz uyumlrına giren işlek bir ektir. Geçişli geçişsiz fiil kök ve gövdelerinden "oldurma" ve "yaptırma" bildiren geçişli fiiller türetir: açtır-, bildir-, böldür-, doldur-, ezdir-, gezdir-, kazdır-, kondur-, yazdır-, yüzdür gibi.
Ek, bazı kuruluşlarda ettirgenlik işlevini yitirerek kökle kaynaşmıştır: aldır- "ilgi göstermek, önem vermek", aldırma-, andır- "benzemek", çıldır-, tuttur- gibi.
5.-I- / -U-: -A- eki gibi pekiştirme görevinde bir ektir. Ancak birkaç örneği vardır: bürü-, kalkı- "sıçramak", kazı-, sancı-, sürü- gibi.
6.-K-, -(I)K- / -(U)K-: Tek heceli fiil köklerinden pekiştirme fiil kökleri türetir. Bazı örneklerde ek kökle kaynaşmış olarak "dönüşlülük" görevi üstlenmiştir.
Örnekler arasında bağlantı, ünlüsü düşmüş olanlar da vardır: acık-, ayık-, görük-, kalk-, kanık-, kırk-, kork-, sark-, tezik- gibi.
7. -(I)L- / -(U)L-: kullanım alanı çok geniş bir ektir. Genellikle ünsüzle, yer yer de ünlüyle biten fiil kök ve gövdelerinden "olma, yapılma" bildiren edilgen fiiller
türetir: açıl-, aşıl-, basıl-, çakıl-, dikil-, geril-, gömül-, vurul-, yakıl-, aşırıl-, durdurul-, götürül-, kocal-, küçül-, seyrel-, ufal- gibi.
8. -MA-: Fiil kök ve gövdelerinden olumsuz anlamda yeni fiiller türeten ve her fiile gelebilen çok işlek bir ektir: atma-, bilme-, birikme-, buluşma-, dinletme-, kalama-, yıldırma- vb.
9.-N- / -(I) N- / - (U)N: Türkçenin en eski dönemlerinden beri kapsamlı kullanım özelliği taşıyan işlek bir çatı ekidir. Genellikle dönüşlülük bir ünlem veya -lünsüzü ile biten fiillerden sonra edilgenlik bildirir: alın-, bakın-, boşan-, çekin-, dilen-, dövün-, gezin-, kaçın-, sevin-, yaylan-, inan-, başlan-, delin-, dolan-, işlen-, izlen-, yürün- gibi.
10. –(I)R- / -(U)R: -Ar ekiyle eşit görevdedir. Yalnız onun gibi körelmiş bir ek değil, işlek bir ektir. Temel görevi ettirgenlik fiilleri türetmektir: Aşır-, batır-, doyur-, düşür-, geçir-, kaçır-, pişir-, uçur-, yatır gibi.
Yer yer ekin ettirgenlik işlevini yitirerek eklendiği fiile yeni bir anlam verdiği olur.
Aşır- “çalmak”, ayır-, doğur-, kaçır-“delirmek”, sömür-, şaşır vb.
11.-(I)Ş- / - (U)Ş-: Birbirinden farklı birkaç işlev yüklenmiş olan işlek bir çatı ekidir.
a) ekin asıl işlevi fiilden işteşlik görevinde yeni fiiller türetmektir. Buluş-, boğuş-, çekiş-, dövüş-, sözleş-, ağlaş-, bekleş-, doluş-, kaçış-, koşuş vb.
b) ek, “kendiliğinden oluş” bildiren fiiller de türetmiştir. Alış-, bulaş-, dönüş-, geliş-, kızış-, uyuş-, yakış vb.
c)bu ekle kurulan fiillerden bir kısmında da ek kökle kaynaşarak çatı eki olmaktan çıkıp bir türetme niteliği kazanmıştır: barış-, çıkış-, iliş-, karış-, ulaş-, yapış-, yetiş- gibi.
Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2016 22:29

Benzer Konular

1 Nisan 2016 / Misafir Cevaplanmış
1 Nisan 2016 / Misafir Cevaplanmış
2 Nisan 2016 / Misafir Cevaplanmış