Arama

Türkiye'nin Ovaları - Çukurova

Güncelleme: 2 Haziran 2017 Gösterim: 19.725 Cevap: 3
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
21 Ekim 2008       Mesaj #1
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Çukurova

Ad:  3.JPG
Gösterim: 2277
Boyut:  33.0 KB

Akdeniz Bölgesi'nin doğu kesiminde, Türkiye'nin en geniş delta ovası.
Sponsorlu Bağlantılar

Adı ve sınırları coğrafyacılar ve başka uzmanlar arasında tartışma konusudur. Bazılarına göre kuzeyde Orta Toroslar’dan başlayarak doğuda Amanos Dağlarının eteklerine, güneyde Akdeniz kıyısına kadar uzanan büyük ovaya Adana Ovası; bu ovanın Seyhan ve Yakapınar'ın (eskiden Misis) yakınlarından başlayarak Ceyhan’ın aşağı çığırında yayılıp Akdeniz'e kadar uzanan kesimine Çukurova; Misis tepeleriyle ayrılarak Ceyhan kenti yakınlarından başlayıp doğuda Osmaniye, kuzeyde Kadirli ve Kozan kentlerine kadar uzanan kesimine de Yukarı Ova adı verilir. Bazılarıysa Çukurova'yla Yukarı Ova'nın ikisine birden Çukurova adını verirler. Yörede oturanlar Çukurova adını bu biçimde, geniş anlamda kullanırlar. Bazı coğrafyacılar da Orta Toroslar’ın eteklerinden Akdeniz’e kadar uzanan geniş ovanın bütününü Adana Ovaları adıyla anmak, bunun için de daha çok sayıda ova birimleri ayırmak (Tarsus Ovası, Yüreğir Ovası, Ceyhan Ovası ya da Yukarı Ova, Haruniye Övası, Osmaniye Ovası, Yumurtalık Ovası, Misis Ovası gibi) eğilimindedir.

Çukurova kuzeybatıda Bolkar Dağları (3.524 m), kuzeyde Aladağlar (3.756 m), doğuda Amanos Dağlarıyla (2.240 m) çevrilidir. Dar anlamda Çukurova’nın 3.000 knr'ye yaklaşan yüzölçümüne karşılık, geniş anlamda Çukurova’nın yüzölçümü 5.000 knr’yi aşar.

Çukurova, Seyhan ve Ceyhan ırmaklarıyla Tarsus (Berdan) Çayının taşıdığı alüvyonların yığılması sonucunda uzun bir dönemde oluşmuştur. Karışık yapılı bir delta görünümündedir. Holosen Bölümde (y. 10 bin yıl öncesinden günümüze) alüvyon yığılmasıyla ortaya çıkan yeni kesim Çukurova’ya en son eklenmiştir. Bunun gerisinde Pleyistosen Bölüme (y. 2,5 milyon-10 bin yıl önce) ait daha eski delta vardır. Bu eski deltanın yüzeyleri bugün üç ayrı taraça halinde yüksekte kalmıştır. Buralarda alüvyon kalınlığı 100 m’yi geçer. Deltanın yeni ve eski kesimlerinin sınırını kabaca eski yerleşmelerin izleri olan bir höyükler çizgisi belirler.

Delta denizden birkaç sıra halindeki kumul setleriyle ayrılır. Kumul setleri kuşağıyla deniz arasında lagünler vardır. Bunlar Ceyhan Deltasında Akyayan ve Kokarot gölleri, Karataş’ın batısında Akyatan Gölü, daha batıda Seyhan ağzının doğusunda Tuz Gölü ve batısında Dipsizgöl’dür. Bu sığ ve tuzlu göllerin çevreleri bataklıktır.
Ad:  2.jpg
Gösterim: 8601
Boyut:  39.1 KB

Bugünkü delta alanında alüvyon yığılması her noktada aynı kalmamış, deltanın en fazla büyüdüğü kesim zamanla yer değiştirmiştir. Karataş’ın batısında az olan birikme, Karataş’ın doğusunda kalan Ceyhan Deltasında en yüksek düzeyine ulaşır. Deltanın oluşumunda büyük rol oynayan Seyhan ve Ceyhan ırmakları, ovada sık sık yatak değiştirmiş, bazen birleşmiş, bazen ayrılmışlardır. Çukurova’nın Seyhan ve Ceyhan’ın aşağı çığırları arasında kalan kesimine Yüreğir Ovası adı verilir. Ceyhan y. 2500 yıl öncesine değin, Seyhan gibi Karataş’ın batısında denize ulaşırken, sonradan Bebeli Boğazını yararak doğuya dönmüş ve İskenderun Körfezine dökülmeye başlamıştır. Daha yakın yıllarda (1935) da bir taşma sonucunda güneye yönelmiştir, o tarihten beri Hurma Boğazından denize dökülmektedir. Seyhan Irmağı ise Tarsus Çayının ağzının hemen güneydoğusundaki Deli Burnundan Akdeniz’e dökülür.

Çukurova’da yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Akdeniz iklimi egemendir. Bu iklim Çukurova’yı Türkiye’nin potansiyeli yüksek ve en yoğun tarım alanı yapar. Sanayide hammadde olarak kullanılan pamuk ve susam uzun yıllardan beri ekimi yapılan geleneksel kültür bitkileridir. 1960’larda üretimi önem kazanan yerfıstığının yanında, besin sanayisinde kullamlan çeşitli sebze ve turunçgiller başta olmak üzere meyve, pirinç, baklagiller ve tahıl üretimi de günden güne gelişmektedir. Nüfusun yoğun oluşu, üretimin çeşitliliği, ulaşımın gelişmesi ve yöre ürünlerinin Mersin limanı aracılığıyla dış dünyada tanınması Çukurova’da sanayiyi de geliştirmiştir. Hammaddesi tarıma dayalı geleneksel tüke tim mallarıyla bu tüketim mallarının işlendiği alet ve makineler üretimi önemli sanayi dallarıdır. Öteden beri ovanın simgesi olan iplik ve dokuma sanayisinde büyük adlımlar gerçekleştirilmiştir. Çimento ve kimya sanayileri de gelişme içindedir. Gelişmenin bir sonucu olarak fabrika alanlarının, verimli tarım alanlarının bir bölümünü kapladığı göze çarpar.

Yörede tarımın gelişmesi ve çeşitlilik göstermesinde, sulama ve akaçlama şebekelerinin kurulmuş olması önemli yer tutar. Bent ve barajlardan hem taşkın önleme, hem sulama, hem de enerji üretimi amacıyla yararlanılmaktadır. Bunlardan en önemlileri Seyhan Irmağı üzerindeki Seyhan Barajı ile Tarsus Çayı üzerindeki Berdan Barajı’dır. Bu hidroelektrik santrallardan başka bir de yakıt olarak petrol kullanılan Mersin Termik Santralı vardır. Ataş Rafinerisi bu santralın yanındadır.
Çukurova’daki pamuk üreticilerinin önemli bir bölümü kısa adı Çukobirlik olan Çukurova Pamuk Tarım Satış Kooperatifleri Birliğinde örgütlenmişlerdir. 19. yüzyılın sonlarında Ceyhan yakınlarında Anavarza’da kurulmuş olan hara, 1984’te Çukurova Tarım İşletmesi adını almıştır.

Çukurova’da önemli ulaşım ve taşıma yolları vardır. Akdeniz Bölgesi'nin doğusunu, komşu olduğu İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine bağlayan karayollarıyla demiryolu buradan geçer. Şakirpaşa Havaalanı ovanın ortasında yer alır. Mersin limanı aynı zamanda Türkiye’nin en önemli ihraç merkezlerindendir. Bundan başka Karataş ve Yumurtalık iskeleleri de vardır. Mersin’ de bir serbest bölge kurulmuştur.

Çukurova’nın en önemli yerleşim yerleri Adana, Mersin, Tarsus, Ceyhan ve Osmaniye kentleridir.

BAKINIZ Türkiye'nin Ovaları
Son düzenleyen Safi; 2 Haziran 2017 22:07
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
9 Haziran 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Çukurova
Çukurova, günümüzde Türkiye'nin en verimli tarım alanı olarak tanınır. Akdeniz Bölgesi'nin Adana yöresinde yer alan Çukurova'nın uzmanlar arasında tartışma konusu olan sınırları genel olarak doğuda Amanos Dağları, kuzeyde Aladağlar, kuzeybatıda da Bolkar Dağları'nın etekleri ile belirlenir. Çukurova'nın batıda Tarsus (Berdan) Çayı çev­resinde yayılan kesimine Tarsus Ovası, doğu­da Misis tepelerinden Osmaniye, Kadirli ve Kozan'a kadar uzanan kuzey bölümüne Yu­karı Ova ya da Ceyhan Ovası, güneydeki ke­simine de Aşağı Ova dendiği gibi Yüreğir Ovası ya da Adana Ovası da denir. Yöre halkı, doğuda Osmaniye'den batıda Mersin'e, kuzeyde Kozan'dan güneyde Akdeniz kıyısı­na kadar uzanan bu verimli toprakları Çukurova adıyla anar. Çukurova 5.000 ktrr'den fazla bir alanı kaplar.
Sponsorlu Bağlantılar

Doğal Yapı

Ad:  1.JPG
Gösterim: 2648
Boyut:  33.4 KB
Tarsus Çayı ile Seyhan ve Ceyhan ırmakları­nın uzun yüzyıllar boyunca getirdiği alüvyon­ların birikmesiyle oluşan Çukurova Türkiye' nin en büyük delta ovasıdır. Karmaşık bir yapısı olan Çukurova'nın kuzey kesimi, günü­müzden yaklaşık 2,5 milyon yıl önce deltalaşmaya başlamıştır.

Bazı yerlerde kalınlığı 100 metreye ulaşan bir katman oluşturan alüvyonları buraya taşı­yan Seyhan ve Ceyhan ırmakları, kimi eski kaynaklara göre günümüzden 2.500 yıl kadar önce aynı yatakta birleşerek Akdeniz'e ulaşı­yordu. Daha sonra yatağını değiştirerek İs­kenderun Körfezi'ne dökülmeye başlayan Ceyhan, 1935'te bir taşkın sonucu Hurma Boğazı denen yerden Akdeniz'e dökülmeye başla­mıştır. Toroslar'da eriyen karlarla sulan ka­baran bu iki akarsu yüzyıllarca Çukurova'yı sel tehdidi altında tutmuştur. Taşkınları önle­me amacıyla Seyhan Irmağı üzerinde Seyhan, Ceyhan Irmağı üzerinde de Aslantaş barajları yapılmıştır.

Çukurova'nın, Akdeniz kıyısı kumullarla kaplı olan bu kesiminde suları yarı tuzlu olan ve denizden dar bir şeritle ayrılmış, "lagün" ya da "denizkulağı" denen pek çok göl oluşmuştur. Bunlardan başlıcaları Kokarot, Akyayan ve Akyatan gölleridir. Akdeniz ikliminin etkisi altında olan Çukurova'nın yağıştan yoksun yazları çok sıcak geçer. Kış­lar ılık ve yağışlıdır; kar yağışı pek ender görülür. Nem oranı yüksek olan sıcak yaz aylarında bu tür iklime alışık olmayanların bu yörede yaşayabilmesi çok zordur. İklim ko­şulları tarıma elverişli, sulama olanakları ge­lişmiş olan verimli Çukurova topraklarının hemen hemen tümü tarım alanı olarak kulla­nılır.

Ekonomi

Kilikya adıyla anıldığı eskiçağ kaynaklarına göre, Çukurova ağaçlarla kaplı, sulak ve zengin bir tarım alanıydı. Çukurova'da mo­dern tarımın temelleri ise 19. yüzyılda atılmış­tır. Osmanlı Devleti ile Kavalalı Mehmed Ali Paşa arasında 1833'te yapılan Kütahya Ant­laşmasından sonra Adana valisi de olan oğlu İbrahim Paşa bu yörede verimi artırmak için Mısır' dan pamuk, buğday ve arpa tohumu getirtti. Çukurova'da ilk kez bu dönemde şekerkamışı ekildi. Suriye'den fellah denen, iklim koşullarına dayanıklı ve tarımcı Arap işçiler de getir­ten İbrahim Paşa, yöreyi sellerden koruma amacıyla kanallar yaptırdı.
19. yüzyılın ikinci yarısında ABD'deki iç savaş nedeniyle pamuk fiyatlarının dünya pi­yasasında yükselmesi Çukurova'nın önem kazanmasına yol açtı. Bu dönemde Osmanlı Devleti'nden bazı ayrıcalıklar sağlayan Fran­sızlar, İngilizler ve Almanlar yörede yaptıkla­rı yatırımlar karşılığında, üretilen pamuğun büyük bölümünü çok düşük bir vergi ödeye­rek ülkelerine götürdüler. Yöreye tarım araç­larının girmeye başladığı bu dönemde ilk çırçır, iplik, bez ve un fabrikaları da kuruldu.

Çukurova ilkçağdan beri Anadolu'nun çe­şitli yörelerini Suriye'ye bağlayan yolların kesiştiği bir yer olarak da önem taşıyordu. Cumhuriyet döneminde ise taşkınları önleme ve sulama amacıyla bazı önlemler alındı. Bataklıklar kurutularak başta sıtma olmak üzere buradan kaynaklanan hastalıklar önlendi ve yeni alanlar tarıma açıldı. Bunların yanında, tarımda makineleşmenin yaygınlaşması, nite­likli tohum kullanımı, gübrelemeye önem ve­rilmesi ve ulaşım olanaklarının artmasıyla Çukurova ülkemizin en önemli tarım alanı haline gelmiştir. Çukurova'da yetiştirilen baş­lıca ürünler tahıl, pamuk, baklagiller ile öteki çeşitli sebzeler, turunçgiller ve meyveler­dir.

Önce tarıma dayalı olarak gelişen yöre sanayisi günümüzde oldukça çeşitlilik göster­mektedir. Özellikle iplik ve dokuma sanayisi çok gelişmiştir. Ayrıca Çukurova ülkenin en gelişmiş kara, demir, deniz ve havayolu ula­şım olanaklarından da yararlanır.

Çukurova'nın başlıca yerleşme merkezleri Osmaniye, Ceyhan, Adana, Tarsus ve Mersin kentleridir. Bu kentlerde yaşayanların bir bölümü çok sıcak geçen yaz aylarında serinle­mek için Akdeniz kıyısındaki Yumurtalık ile Karataş çevresine gider ya da Toroslar'daki yaylalara çıkar.

MsXLabs.org & Temel Britannica

Son düzenleyen Safi; 2 Haziran 2017 22:08
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
14 Haziran 2011       Mesaj #3
ener - avatarı
Ziyaretçi
Çukurova
Akdeniz Bölgesi'nin doğusunda, Mersin ve İskenderun körfezleri arasında bulunan geniş ova.

Tarsus, Seyhan ve Ceyhan ırmaklarının taşıdığı verimli topraklarla kaplıdır. Kuzeyden Toros Dağları, doğudan Misis Tepeleri ile çevrilidir. Tipik bir Akdeniz iklimine sahiptir. Ovanın verimini artırmak amacıyla akarsular üzerine baraj ve bentler yapılmıştır. Toprağın verimi, sulama olanakları ve elverişli iklim, Çukurova'yı zengin bir tarım alanı durumuna getirmiştir. Bu verimli topraklarda yetiştirilen ürünlerin başında pamuk gelir. Bunu turunçgiller (limon, portakal vb.) ve sebzeler (özellikle turfanda sebze) izlemektedir. Ayrıca buğday, arpa,pirinç, baklagiller ve susam da yetiştirilen ürünler arasındadır. Ovanın kıyısında kurulmuş ve Çukurova'nın başlıca kentleri olan Adana, Osmaniye, Mersin ve Tarsus aynı zamanda Çukurova'nın alışveriş ve sanayi merkezleridir. Yüzölçümü 3.150 km2.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs
Son düzenleyen Safi; 2 Haziran 2017 21:51
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
2 Haziran 2017       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ÇUKUROVA
K.'de Orta Toroslar’ın etekleri, D.'da alçak Misis tepeleri, G.'de Mersin ve İskenderun körfezleri arasında yayılan alüvyonlardan oluşmuş geniş ova. Antikçağ’da Kilikia pedla olarak anılıyordu. Yaklaşık 2 700 km2'yı aşan yüzölçümlüyle Türkiye'nin en büyük deltası. Daranlamda Adana ovası ya da Aşağı ova denir ve böylece, Misis tepelerinin D.’sundakı Yukarı ova adı verilen Ceyhan ovasından ayırt edilir Çukurova, Ceyhan (antik Pyramos) ve Seyhan (antik Saros) nehirleriyle, daha batıdaki Tarsus ırmağının (antik Kydnos) ve Deliçay'ın eski ve yem alüvyonlarının birikmesiyle denizden kazanılmış bir toprak parçasıdır.

Kuzeyde, Toros eteklerindeki denizsel neojenden oluşan tepelerin önünde sona eren bu alüvyal dolgu, denizaltında geniş bir delta halinde uzanır. Oluşumunda başlıca etken olan Ceyhan ve Seyhan nehirleri, ovada sık sık yatak değiştirerek alüvyonlarını yaymış, zaman zaman birleşmiş bazı ta rihi kaynaklara göre İ.Ö. V, yy. ortalarında tekrar ayrılmışlardır. Çukurova'nın bu iki nehir arasında kalan kesimine Yüreğir ovası denir. Uzun bir süre Karataş burnunun batısında denize dökülmüş olan bu iki akarsudan Ceyhan, zamanımızdan yaklaşık 2 500 yıl önce bir taşkın sırasında Bebeli boğazını aşarak İskenderun körfezine yönelmiş ve burada D.'ya doğru sivri bir dil gibi uzanan yeni bir delta oluşturmuştur.

Çukurova basit bir delta değildir; aslında, zamanımızdan yaklaşık 10 bin yıl kadar önce başlayan holosen döneminde peydana gelmiş güncel delta ile, onun gerisindeki pleistosen yaşta üç taraçadan oluşan ve toplam kalınlığı 100 m'yi bulan bir alüvyal dolgu taraçaları sisteminden meydana gelir. Holosende oluşmuş olan güncel delta, Çukurova'ya en son eklenen kesimdir. Yükseltisi 5-6 m'yi geçmeyen ve karaya doğru tuzları tamamıyla yıkanmamış topraklar ve Tarihöncesi'ne ait höyüklerle sınırlanmıştır. Güncel deltanın kıyıları, yerli kayadan oluşan Kabataş burnunun B'sında dalgalar ve akıntılarla düzenlenmiş geniş yaylar halinde uzanır. Bu kesimde başlıca çıkıntıyı, Tarsus’un G.'inde Seyhan’ın geliştirmekte olduğu üçgen biçimli yeni deltası (Deliburnu) meydana getirir. Kıyı çizgisinin gerisinde birkaç sıra halinde, bazılarının yüksekliği 10 m’yi bulan kumullar, bunların arasında denizden ayrılmış ve kenarlan tuzlu topraklarla çevrili sığ lagünler (B.'dan D.'ya doğru Dipsizgöl, Tuz gölü ve Akyatan) yer alır. Denize sığ bir gedikle bağlı olan Akyatan’ın önünde uzanan ve üzeri kumullarla kaplı olan kıyı kesimine "Kapı1' denir. Ceyhan'ın güncel deltası ise, Karataş'ın doğusunda Yumurtalık limanına doğru uzanır.

Bunun aynı etkenlerle düzenlenmiş kıyılarında da, üzeri kumullarla kaplı ve "Torluk" denilen kıyı okları kesimi ile bunların hemen arkasında Kokarot ve Akyayan lagünleri yer alır. Burada, uzun bir süre deltasını D.'ya doğru uzatan Ceyhan, 1935 yılındaki bir taşkın sırasında güneye dönerek Hurma boğazında denize dökülmeye başlamıştır. Güncel deltanın gerisinde, sıra ile 10-15 m yükseklikteki alt; 25-30 m yükseklikteki orta; dağların eteğine doğru 50-60 m yükseklikteki çok daha dar üst taraça düzlükleri yer alır. Toprakları, uzun süre dış etmenlerin etkisinde kaldıkları için ayrışma ve tabakalaşma gösterir; yüzeyleri, güncel deltadan farklı olarak, yaşlarıyla orantılı biçimde hafifçe yarılmıştır. Tarsus ve Adana gibi önemli yerleşmeler ikinci taraça üzerinde kurulmuşlardır. Bunlardan Tarsus'un Antikçağ'da bir kıyı kenti olduğu söylentisi yaygındır. Ancak jeomorfolojik verilere göre Tarsus on binlerce yıl öncesinde oluşmuş ikinci taraça üzerinde bulunduğuna göre, bir kıyı kenti değil, olsa olsa yatağı henüz mille dolmamış ve gemilerin sokulmasına elverişli Tarsus ırmağı üzerinde bir nehir limanı olabilir.

Ksenophon'un kaydettiği gibi, Antikçağ1 da verimliliği, sularının bolluğu, her türlü ağaçları, bağları, ve susam, darı, buğday, arpa yetiştirmesiyle ünlü olan Çukurova günümüzde de Türkiye'nin sulu, kuru ve makineli tarımın yapıldığı ve özellikle çok çeşitli tarım ürünlerine (pamuk, buğday, yağlı tohumlar, turfanda sebzeler) dayalı sanayisi çok gelişmiş ve büyük bir kentsel nüfusun kümelendiği yörelerden biridir. Şiddetli don olayının ancak 5-10 yılda bir görüldüğü sıcak bir iklimin desteklediği bu gelişme, XIX. yy.'ın ikinci yarısında pamuk tarımının ve ticaretinin önem kazanmasıyla başlamış ve Cumhuriyet döneminde drenajın düzenlenmesi, taşkınları önleyen ve sulu tarıma olanak veren tesislerin yapımı, ulaşım ağının düzelmesi, ürünlerin çeşitlenmesi ve yörenin Mersin limanı üzerinden dış ticarete açılmasıyla hızlanmıştır.

Kaynak: Büyük Larousse
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

18 Şubat 2016 / Misafir Türkiye Coğrafyası
1 Nisan 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
4 Ağustos 2010 / Misafir Cevaplanmış
21 Ağustos 2011 / Daisy-BT Türkiye Coğrafyası
6 Kasım 2009 / Daisy-BT Türkiye Coğrafyası