Arama

Almanya ve Almanya Tarihi

Güncelleme: 13 Şubat 2017 Gösterim: 74.598 Cevap: 15
CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
27 Ekim 2006       Mesaj #1
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...

Demokratik Almanya Cumhuriyeti


(Alm. : Bundesrepublik Deutschland, Fr.: République Fédérale D' Allemagne, İng.: Federal Rebuplic of Germany)
Sponsorlu Bağlantılar
Avrupa'da devlet. Ülkenin resmî dili Almanca'dır.
Ad:  alman tarihi1.jpg
Gösterim: 5310
Boyut:  45.5 KB


Halkın çoğu Protestan ya da Katolik Hristiyan'dır. Protestan ve Katolik nüfus oranları eyaletlere göre değişir. Ancak tüm ülkedeki Katoliklerin ve Protestanların sayısı birbirine yakındır. Yüzölçümü 357.022 km2, nüfusu 82.148.000 (1998 tahmini), başkenti Berlin'dir. Kuzey-güney doğrultusunda 840 km., doğu-batı doğrultusunda 620 km. boyunca uzanır. Kuzeyde Danimarka, doğuda Çek Cumhuriyeti ve Polonya, güneyde İsviçre ve Avusturya, batıda da Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda olmak üzere dokuz ülkeyle komşudur. Ayrıca Baltık Denizi ile Kuzey Denizi'ne kıyısı vardır.

İki dünya savaşından yenilgiyle çıkmasına karşın, 1950'lerdeki "ekonomik mucize" sayesinde dünyanın önde gelen güçleri arasına girmiştir. II.Dünya Savaşı'ndan sonra işgal kuvvetlerinin dayatmasıyla kurulan iki Alman devleti arasındaki sınır, 1990'da doğudaki Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin batıdaki Almanya Federal Cumhuriyeti'ne katılmasıyla ortadan kalkmıştır. Ama bu 40 yıllık bölünmüşlüğün tarihsel temellere de bağlı olarak beraberinde getirdiği bazı ekonomik, toplumsal ve kültürel farklılaşmalar vardır. Başlangıçta 11 olan kurucu eyalet sayısı 1952'de üç eyaletin birleştirilmesiyle 9'a indikten sonra, 1957'de Saarland'ın eyalet yapılmasıyla 10'a, 1990'da iki Almanya'nın birleşmesinden sonra da Berlin'le birlikte 16'ya çıkmıştır.

Kuzey Denizi ve Baltık'tan, güneyde Alpler'e kadar yayılan Federal Almanya toprakları, doğal peyzaj bakımından farklı bölgelere ayrılır. Kuzeyde, dördüncü zaman buzullarının izlerini taşıyan ovalar yayılır. Çoğu yerde kum ve killi katmanlarla kaplı, yer yer turbalıklar ve göllerle kesilen bu ovalar, patates ve çavdar dışındaki bitkilerin üretimine elverişli değildir. Düz ve alçak kıyılar; koylar; Weser, Elbe haliçleri gibi derin haliçler ve Kuzey Denizi'ndeki Frison, Baltık'ta Fehmarn Adaları gibi adalarla parçalanmıştır. Orta bölge genellikle engebelidir. Üstleri artık plato biçimini almış eski kitlelerle bunlar arasında kalan ve zemini alüvyonla örtülü havzalar birbirini izler. Platolar genellikle yoğun ormanlarla örtülüdür. Havzalar bölgenin başlıca tarım ve yerleşme alanlarını oluştururlar. Bu havzalar Rhein ve başlıca kolları Weser, Elbe ırmaklarının orta ve yukarı çığırlarıyla birbirlerine bağlanır. Güney Almanya, peyzaj bakımından çeşitlilik gösterir. Batıda, Vosges (Fransa) ve Karaorman Dağları arasında tabanı kalın alüvyonla örtülü Rhein Vadisi, daha doğuda, Rhein'in sağ kolları Neokar ve Main nehirleri vadilerinin yardığı Suab-Frankoni platoları yer alır. Alpler ile, bölgeyi batı-doğu yönünde kesen Tuna Irmağı arasında geniş Bavyera Platosu yayılır. Alpler'in kuzey sıraları Güney Almanya'da yer alır. Yeniden kuruluşundan bu yana geçen kısa dönemde,

Batı Almanya ekonomik güç açısından dünyanın en başta gelen birkaç ülkesinden biri durumuna geldi. Tarım kesimi, çalışan nüfusun % 15'ini kapsar. Federal Almanya ekonomisi daha çok endüstri ve ticarete dayanır. Tarım, ileri teknik yöntemler kullanılarak yapılır. Büyük tutarlarda kimyasal gübre tüketilir. Tarım işletmeleri genellikle 10 hektardan daha az büyüklükte küçük işletmelerden oluşur. Doğu kesiminde ise ortalama büyüklüğü 4.570 hektarı bulan devlet çiftlikleri ve tarım kooperatifleri, tarımın belkemiğini oluşturmuştur. Doğudaki büyük ölçekli sanayi tipi tarım ile batıdaki aile işletmelerine dayalı tarımın bağdaştırılması da birleşme sürecinin zorlu sorunlarından biridir. İşgücünün yaklaşık %3'ünü istihdam eden tarımın gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) katkısı %1'in altındadır. Almanya'nın verimli topraklarında en çok buğday, arpa, mısır ve şekerpancarı ekilir. Kuzeyde taşıntı ovalarındaki ve dağlık yörelerdeki görece verimsiz topraklarda mısır, çavdar, yulaf, yem bitkileri ve patates yetiştirilir. Hayvancılık domuz, sığır ve koyun besiciliğine dayanır; tavuk, hindi ve ördek gibi kümes hayvanları beslenir. Ayrıca at yetiştirilir. Mandıracılık açısından önemli otlaklar kuzeydeki kıyı ovaları ile Bavyera'dadır. Potsdam yakınlarındaki Havel, Halle bölgesi ve Thüringen meyveleriyle, Spree Ormanının turbalık toprakları yeşil sebzeleriyle ünlüdür. Bağların çoğu batıda, Ren, Mosel, Main ve Neckar vadilerinde ya da yakınlarındadır. Dresden yakınlarında Elbe Vadisinin yamaçlarında da şaraplık üzüm yetiştirilir. Almanya'nın yaklaşık üçte birini kaplayan ormanların yarısından fazlası devletin, eyaletlerin ve belediyelerin, geri kalanı özel kişilerin mülkiyetindedir.

Almanya, doğal kaynaklar açısından zengin bir ülke değildir; gelişmiş sanayisi için gerekli hammaddelerin çoğunu ithal etmek zorundadır. Antrasit ve linyit yatakları, gereksinimini karşılayacak düzeydedir. En zengin kömür yatakları Ren-Ruhr havzalarında ve Saarland bölgesindedir. Harz dağları yakınlarında, Köln çevresinde, Polonya sınırında ve halle ile Leipzig dolaylarında linyit yatakları vardır.

Birleşmeden hemen önce dünyanın en büyük linyit üreticisi olan Doğu Almanya'da bu yakıtın çok yaygın kullanılması kirlilik sorununun önemli etkenlerinden olmuştur. Ekonomik değer taşıyan diğer minerallerden tuz ve potas, Harz dağlarının kuzey ve güney kesimlerinde çıkarılır. Almanya'nın petrol ve doğal gaz yatakları daha çok Kuzey Denizi kıyılarındadır. Ham petrol üretimi, ülke gereksiniminin çok küçük bir bölümünü karşılar. Doğal gaz rezervleri ise gereksinimin üçte birini karşılayacak düzeydedir. Elektrik enerjisi, termik, nükleer ve hidroelektrik santrallardan sağlanır.

Almanya'nın ekonomik gücü sanayiden kaynaklanır. GSMH'nın yaklaşık beşte ikisi madencilikle birlikte imalat sektöründen sağlanır; işgücünün de yaklaşık üçte biri bu sektörde çalışır. İmalat sanayii çok çeşitlidir. En önemli sanayi dalları, motorlu araç ve makine üretimi, elektrik ve elektronik, kimya sanayii ve gıda işlemeleridir. Almanya, otomobil üretiminde ABD ve Japonya'dan sonra dünyada üçüncü sırada gelir ve üretiminin %60'ını ihraç eder. Makine, elektrik ve elektronik sanayileri de ihracata dönük üretim yapar. Ülkedeki ileri toknoloji kuruluşları daha çok Baden-Württemberg ve Bavyera'dadır. Geleneksel temel sanayilerin en önemlisi, kimya sanayiidir. Madencilik ve demir-çelik sanayii, onun ardından gelir. Gemi yapımcılığı, kuzeydeki kıyı bölgesinin ekonomisinde yaşamsal bir yer tutar. Teknolojik gerilik ve çevre kirliliği nedeniyle birçok sanayi kuruluşunun kapatıldığı doğu kesiminde Halle-Leipzig-Bitterfeld bölgesindeki kimya tesislerinin yanı sıra Schwedt ve Aşağı Lausitz'te kurulmuş yeni üretim birimleri vardır. Metalurji ürünlerinin başında nitelikli çelik ve alüminyum gelir. Taşıt üretimi, elektrikli lokomotif, yük vagonu, küçük otomobil ve hafif kamyonları kapsıyordu. Makine üretimi daha çok güneyin sanayi kentleriyle Doğu Berlin çevresinde toplanmıştır. Almanya, 1986'da dünyanın ticaret hacmi en büyük ülkesi olarak ABD'nin yerini almıştır. 1952'den başlayarak ihracatı, ithalatını aşmış ve ihracat değerindeki artış, 1980'lerin ortalarına gelindiğinde %150'nin üzerine çıkmıştır. Aynı dönemde ABD ve Japonya'daki düzeyi geçen dış ticaret fazlası, 1991'den sonra sanayi ürünlerinin doğu pazarlarına yönelmesi ve doğu için ek ithalata gidilmesi nedeniyle gerilemiştir. Almanya'nın dış ticaretinde en önemli yeri AT üyesi ülkeler tutar; onları ABD izler. İsviçre, Avusturya, İsveç, Japonya ve eski Doğu Bloku ülkeleriyle ticaret de önemlidir. İthalatta en önemli yeri sermaye malları ve hammaddeler, ara mallar, tüketim malları, yiyecek, içecek, tütün ürünleri ile madencilik ve enerji ürünleri tutar. Kara, demir ve su yolları sisteminin gelişmişliği ve karmaşıklığı açısından dünyanın en önde gelen ülkelerinden olan Almanya'nın Avrupa'daki merkezî konumu, transit yük ve yolcu taşımacılığında önemli bir işlev yüklenmesine yol açmıştır.

Doğu Avrupa'da yaşanan dönüşümlerden, özellikle de iki Almanya'nın birleşmesinden sonra doğu-batı yollarında trafik canlanmıştır. Yolcu taşımacılığı sisteminin hızı, düzgünlüğü ve gelişmişliği açısından da dünyada ilk sıralarda gelen Almanya'da en küçük kasabalara bile otobüs işler. Bugünkü Almanların atası olan Cermenlerin tarihleri, sürekli kavim değişiklikleriyle doludur. Bu kavimler birdenbire tarih sahnesinden kaybolurlar. Bunların daha güçlü komşuları içinde mi eridikleri, yoksa daha geniş topluluklar meydana getirmek üzere birbirleriyle mi birleştikleri kesin olarak bilinmemektedir. İ.Ö. 4. yüzyılın sonlarına doğru yurtları, Schleswig-Holstein, Danimarka ve Kuzey Almanya'nın Weser ile Oder ırmaklarının aşağı kesimleri arasındaki bölgeyi kapsıyordu. İ.Ö. 3. yüzyılda Keltleri Galya'ya sürerek Almanya'yı ele geçirdiler. Aradan yüzyıl geçmeden Roma'ya akınlarda bulundularsa da, Roma onları İ.S. 3. yüzyıla kadar kendi imparatorluk sınırları dışında tutmasını bildi. Cermenler İ.S. 1. yüzyılda Cermanya'yı Urallar'a ve Karadeniz'e kadar genişlettiler. İ.S. 3.- 4. yüzyıllarda Hunların Avrupa'ya yayılmaları üzerine Cermen kabilelerinden büyük bir bölümü sel gibi Roma üzerine akmaya başladı. Gotlar Japonya ile İtalya'ya, Vandallar Güney Japonya ile Kuzey Afrika'ya göç ettiler. Lombardlar, Po Havzası'na çekilip Lombardiya'yı kurdular. Anglosaksonlar İngiltere'ye geçerek, orada Angleland'ı (İngiltere), Franklar ise Galler'e inerek en güçlü Cermen krallığını kurdular. Elbe Irmağı çevresinde yerleşmiş olan asıl Cermenler, kendi dillerini, geleneklerini korudular. Frank Kralı Clovis (Chlodwig) 6. yüzyılda Hristiyanlığı kabul ederek, Avrupa'ya Roma uygarlığını soktu. 768'de tahta çıkan Frank Kralı Charlemagne, 800 yılında Papa tarafından Roma imparatoru ilân edildi. O çağda Fransa ile Almanya bir tek ülke sayılıyordu. Charlemagne'ın geniş imparatorluğu, torunları zamanında paylaşıldı. Varduk Antlaşması (843) ile Ren ve Aare ırmaklarının doğusunda kalan parça, Doğu Frank Devleti adıyla en küçük kardeş, Alman Ludwig'e düştü. Böylece dağılan Charlemagne İmparatorluğu birçok dükalığa bölündü. İlk Doğu Frank krallığı 911'de kuruldu. Frankonya Dükü I. Konrad kral oldu. 936'dan sonra Sakson dükleri kral oldular. I. Otto (Büyük Otto, 936-973), Fransa hariç, bütün Almanya'yı egemenliği altına aldı. 962'de kaiser (imparator) unvanını alarak Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nu kurdu. Ancak Hohonskaufen Hanedanı zamanında devlet ile kilise arasında başgösteren anlaşmazlıklar ve ülkedeki kargaşalıklar II. Friedrich döneminde son haddine vardı. II. Friedrich'in ölümü (1250) üzerine Almanya büsbütün karıştı. Uzun bir süre imparator seçilemedi. En sonunda, Avusturyalı Rudolph imparator ilân edildi (1273). Böylece, Habsburg Hanedanı'nın ilk imparatoru iş başına geldi. Habsburglardan İmparator Charles Qint (V. Karl, 1519-1556) Avusturya, İspanya, Hollanda ve İtalya'nın bir kısmını egemenliği altına aldı. Buna karşın, ülkenin dört bir yanında kargaşalıklar sürüp gidiyordu. Luther, Protestanlığı yaymaya başladı. 1555'te Augsburg Antlaşması imzalandı. Herkesin kendi inancına göre ibadet etmesine izin verildi. Ancak, iki taraf arasındaki barış 63 yıl sürdü. 1618'de Bohemya'da başlayan kargaşalıklar, dinî bir savaş hâlini aldı ve bütün Almanya'ya yayıldı. Kargaşalıklar tam otuz yıl sürdü. 1648'de imzalanan Vestfalya Antlaşması ile savaş sona erdi. Alman imparatorlarının yetkileri daraltıldı. Bu savaşlar sırasında Güneybatı Almanya'da yaşayan Hohenzollern kontları, Berlin'in doğu kesiminde egemenlik kurmaya başladılar ve Doğu Prusya'yı ellerine geçirdiler. 1640'ta, Friedrich Wilhelm Brandenburg, Prusya Devleti'nin temelini attı. Bundan sonra tahta çıkan I. Friedrich, 1701'de ilk Prusya kralı oldu. Prusya'nın yükselmesi II. Friedrich (Büyük Friedrich) dönemine rastlar. Bu dönemde 1756-1763 yılları arasında Avusturya ile yapılan Yedi Yıl Savaşları'nda Avusturya kesin bir yenilgiye uğradı. Almanya'nın yönetimi II. Friedrich'in eline geçti. Fransız Devrimi'nden sonra, Avusturya ile Prusya da dahil olmak üzere birçok Alman devleti savaşlara sahne oldu (1792). Napoléon, Almanya'nın içlerine kadar girdi ve 1806'da Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nu tamamen yıktı. Bu durum Almanya'nın yeniden birleşmesine yol açtı. Yapılan savaşlar sonunda Napoléon, Leipzig'de ve Waterloo'da yenildi. Bunun üzerine, 1814-1815'te Viyana Konferansı toplandı, konferansta Almanya'daki üç yüzü aşkın bağımsız devletin azaltılmasına karar verildi. İmparatorluğun yerine de bir Alman Konfederasyonu kuruldu. 1871'de Prusya Kralı I. Wilhelm'in, Kont Otto von Bismarck'ı başbakanlığa getirmesiyle Almanya'nın birleştirilmesi yolunda ilk adım atıldı. Bismarck başbakan olur olmaz meclisi dağıttı, anayasayı değiştirdi. Prusya kralının başkanlığında bir federasyon kuruldu. II. Wilhelm döneminde, Bismarck başbakanlıktan uzaklaştırıldı. Büyük bir silâhlanma faaliyetine girildi.

1910'lardan 1960'a kadar süren yarım yüzyıl, Almanya yakın tarihinin kuşkusuz en önemli dönemidir. Birçok askerî ve siyasal olayla dolu olan bu dönemi Almanya sürekli bir çalkantı içinde geçirdi. Almanya'nın I. Dünya Savaşı yenilgisi üzerine bütün sömürgelerini yitirmesi, iki Dünya Savaşı arasında ülkede Nazi yönetiminin kurulması, II. Dünya Savaşı'nı kaçınılmaz kılan siyasal ve askerî girişimler ve Almanya'nın politik yapısının son savaşı izleyen yıllarda değişmesi, bu dönemin başlıca olaylarını oluşturur. I. Dünya Savaşı (1914-1918) Almanya ile bağlaşıklarının yenilmesiyle sona erdi. 28 Haziran 1919'da imzalanan Versailles (Versay) Antlaşması ile, Almanya bütün sömürgelerini kaybettiği gibi, komşu ülkelere de toprak vermek zorunda kaldı. Bu ağır yenilgi üzerine, federasyona dahil bütün Alman hükümdarları haklarından feragat ettiler; Weimar'da yapılan yeni bir anayasa ile Cumhuriyet ilân edildi (1919). Friedrich Ebert cumhurbaşkanı seçildi.

1932 yılında, ikinci kez başkanlığa seçilen Hindenburg, 1933 yılında da, Adolf Hitler'i başbakanlığa atadı. Hitler, 1934'te Hindenburg'un ölümü üzerine devlet başkanı oldu. Bu tarihten II. Dünya Savaşı'nın başlamasına kadar geçen kısa süre içinde Almanya'da ekonomi alanında büyük başarılar elde edilirken, demokratik özgürlükler büyük ölçüde yok edildi. Siyasal polis (Gestapo), SA ve SS kuruluşlarının baskısı altında çok şiddetli bir antisemitizm (Yahudi aleyhtarlığı) ve antikomünizm politikası sürdürüldü. Genç Almanlar ""führer"" çevresinde toplanırken, bir bölüm Alman ülkeden ayrılmak zorunda bırakıldı ya da toplama kamplarına gönderildi. Savaş endüstrisini kuran Almanya, Versailles Antlaşması'nın bağlayıcı hükümlerini birbiri ardına tanımamaya başladı. Faşist İtalya ile Almanya arasında Roma-Berlin Mihveri kuruldu. Avusturya'ya yapılan baskılar sonucunda bu ülke 1938'de Almanya ile birleştirildi (Anschluss). Önce Südet bölgesini, sonra da Bohemya'yı işgal eden Almanya, Çekoslovakya'yı parçaladı. 1939'da Alman-Sovyet Paktı imzalandı. Polonya'nın Eylül 1939'da işgali üzerine II. Dünya Savaşı fiilen başladı. Savaşın başında büyük başarılar elde eden Almanya sonuçta savaşı kaybederek 8 Mayıs 1945'te kayıtsız şartsız teslim oldu. 1945 yılı Şubat ve Ağustosu'nda müttefikler arasında Yalta ve Potsdam antlaşmaları imzalandı. Doğu Prusya ve Oder-Neisse sınırının doğusunda kalan bir bölüm Alman toprağı, Polonya ve Sovyetler Birliği'ne verildi; Almanya; ABD, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği arasında dört işgal bölgesine ayrıldı. Ayrıca Berlin, Batılı bağlaşıklar ile Ruslar arasında bölündü. Almanya 1949'da ikiye ayrıldı.

Savaşta küçülen Alman toprakları üzerinde Federal Alman Cumhuriyeti ile Demokratik Alman Cumhuriyeti (ya da Batı ve Doğu Almanya) adlı iki yeni devlet kuruldu. 1989 yılında Demokratik Almanya'da 40 yıldır süregelen sosyalist rejimin sona ermesiyle iki Almanya'nın birleşmesi gündeme geldi. 9 Kasım 1989'da Demokratik Almanya, kapılarını Batı'ya açtı. Mayıs 1990'da iki Almanya'nın başbakanları birleşmenin ekonomik ve sosyal koşullarını belirleyen bir anlaşma imzaladılar. Temmuz 1990'da bu anlaşmanın hükümleri yürürlüğe girdi. Ağustos'ta da birleşmenin hukuksal çerçevesini çizen bir anlaşma imzalandı. 2 Ekim 1990'da uzun bir ayrılıktan sonra yeniden aynı devlet çatısı altında birleşen Almanya'nın başkentinin Berlin olmasına karar verildi. Birleşmenin ardından Aralık 1990'daki seçimlerde Kohl liderliğindeki koalisyon partileri kesin bir zafer elde etti. Ülkenin iki kesimi arasındaki derin uçurumu kapatma çabaları ülke ekonomisine ağır bir yük getirirken, bütçe açıklarını kapatmak için vergileri yükseltme, devlet sübvansiyonlarını azaltma ve sosyal hizmetleri kısma gibi önlemlere başvuruldu.

Bu arada hızla tırmanan yabancı düşmanlığı, göçmen işçilere karşı gittikçe artan saldırılarla ciddî boyutlara vardı. Hükûmet, ırkçı saldırılar için daha sert cezalar getirirken, mülteci alımına sınırlamalar getirme yönünde adımlar da attı. Almanya'nın Ekim 1993'te Maastricht Antlaşması'nı 12. ve son ülke olarak onaylanmasıyla, Avrupa Birliği, 1Kasım'da resmen yürürlüğe girdi. Öte yandan Almanya, BM Güvenlik Konseyi'ne daimî koltuk sahibi olmak için bir kez daha başvurdu. Bir Alman üst mahkemesinin Temmuz 1994'te Alman ordusunun NATO dışındaki BM barış gücü operasyonlarına katılmasının anayasaya uygun olduğuna karar vermesiyle bu yöndeki önemli bir engel ortadan kalkmış oldu. Ağustos 1994'te Berlin'deki son Rus birlikleri çekildi. Ekim 1994'teki seçimlerde CDU, CSU ve FDP koalisyonu meclisteki çoğunluğunu korudu. Dördüncü kez şansölye olan Kohl, %11'e çıkan işsizlik karşısında sosyal hizmetlerde büyük kısıntıları öngören bir plân uygulamaya girişti. Ayrıca tek Avrupa para birimine geçiş doğrultusunde yeni düzenlemeler başlattı. Bu önlemler, sendikaların ve SPD'nin sert muhalefetiyle karşılaştı. Eylül 1998'deki seçimlerde Oskar Lafontaine liderliğindeki SPD, 298 sandalyeyle birinci olurkan, koalisyon partileri toplam 53 sandalye kaybına uğradı. SPD'nin parti ve hükümet başkanlıklarını ayırma politikası doğrultusunda şansölyeliği üstlenen Gerhard Schroeder, Yeşiller'in katılımı ve Demokratik Sosyalizm Partisi'nin dışarıdan desteğiyle yeni bir hükümet kurdu.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

Son düzenleyen Safi; 13 Şubat 2017 20:01
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
30 Ekim 2006       Mesaj #2
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi

Almanya Avrupa'da devlet.


Ülkenin resmî dili Almancadır. Halkın çoğu Protestan ya da Katolik Hristiyandır. Protestan ve Katolik nüfus oranları eyaletlere göre değişir. Ancak tüm ülkedeki Katoliklerin ve Protestanların sayısı birbirine yakındır. 4.250 km. uzunluğundaki kara sınırlarının en uzun bölümünü, 1.380 km. uzunluğundaki Demokratik Almanya sınırı oluşturuyordu. Almanya'nın diğer sınır komşuları Avusturya, Çekoslovakya, Danimarka, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Fransa ve İsviçre'dir. Kuzey Denizi ve Baltık Denizi'nde bulunan kıyılarının uzunluğu 900 km.dir.
Sponsorlu Bağlantılar
Ad:  almantarih2.jpg
Gösterim: 3212
Boyut:  42.6 KB

Batı Almanya birleşmeden önce "Linder" denilen 11 federal devlete bölünmüştü. Bu devletlerin adları, şöyle sıralanabilir: Baden-Württemberg, Niedersachsen (Aşağı Saksonya), Bayern (Bavyera), West Berlin (Batı Berlin), Bremen, Hamburg, Hessen, Rheinland-Pfalz, Nordrhein-Westfalen (Kuzey Ren-Vestfalya), Saarland, Schleswig-Holstein.

Kuzey Denizi ve Baltık'tan, güneyde Alpler'e kadar yayılan Federal Almanya toprakları, doğal peyzaj bakımından farklı bölgelere ayrılır. Kuzeyde, dördüncü zaman buzullarının izlerini taşıyan ovalar yayılır. Çoğu yerde kum ve killi katmanlarla kaplı, yer yer turbalıklar ve göllerle kesilen bu ovalar, patates ve çavdar dışındaki bitkilerin üretimine elverişli değildir. Düz ve alçak kıyılar; koylar; Weser, Elbe haliçleri gibi derin haliçler ve Kuzey Denizi'ndeki Frison, Baltık'ta Fehmarn Adaları gibi adalarla parçalanmıştır. Orta bölge genellikle engebelidir. Üstleri artık plato biçimini almış eski kitlelerle bunlar arasında kalan ve zemini alüvyonla örtülü havzalar birbirini izler. Platolar genellikle yoğun ormanlarla örtülüdür. Havzalar bölgenin başlıca tarım ve yerleşme alanlarını oluştururlar. Bu havzalar Rhein ve başlıca kolları Weser, Elbe ırmaklarının orta ve yukarı çığırlarıyla birbirlerine bağlanır. Güney Almanya peyzaj bakımından çeşitlilik gösterir. Batıda, Vosges (Fransa) ve Karaorman Dağları arasında tabanı kalın alüvyonla örtülü Rhein Vadisi, daha doğuda, Rhein'in sağ kolları Neokar ve Main nehirleri vadilerinin yardığı Suab-Frankoni platoları yer alır. Alpler ile, bölgeyi batı-doğu yönünde kesen Tuna Irmağı arasında geniş Bavyera Platosu yayılır. Alpler'in kuzey sıraları Güney Almanya'da yer alır.

Yeniden kuruluşundan bu yana geçen kısa dönemde, Batı Almanya ekonomik güç açısından dünyanın en başta gelen birkaç ülkesinden biri durumuna geldi. Tarım kesimi, çalışan nüfusun % 15'ini kapsar. Federal Almanya ekonomisi daha çok endüstri ve ticarete dayanır. Tarım, ileri teknik yöntemler kullanılarak yapılır. Büyük tutarlarda kimyasal gübre tüketilir. 1973'te ülkede 1.418.000 traktör kullanılıyordu. Tarım işletmeleri genellikle 10 hektardan daha az büyüklükte küçük işletmelerden oluşur. 1983'te ekilebilir ve sürekli tarım yapılabilir alanların oranı % 49'dur. İstatistik verilere göre 1971-1974 yılları arasında ülkede yılda ortalama 3.163.000 ton yulaf, 6.500.000 ton arpa, 2.654.000 ton çavdar, 15.841.000 ton patates, 3.465.000 ton sebze ve meyve, 15.840.000 ton şekerpancarı, 30.000 ton şerbetçiotu, 240.000 ton kolza, 30.690.000 m3 ağaç, 5.805.000 ton şarap, 500.000 ton tereyağı, 21.508.000 ton süt, 92.000.000 hektolitre bira, 2.477.000 ton şeker üretilir. Aynı yıllarda ülkede 14.420.000 baş sığır ve 20.213.000 baş domuz besleniyordu.

Federal Almanya çok gelişmiş ve çeşitli bir endüstriyel yapıya sahiptir. Endüstri için gerekli hammaddelerin bir bölümü ülke içinden sağlanır. Endüstri dallarının çoğunda üretim düzeyleri dünya ülkeleri arasında birinci sırayı alır. 1974 ve 1975 yıllarında yılda ortalama 95.000.000 ton taşkömürü, 100.000.000 ton linyit, termik, elektrik ve nükleer kaynaklardan 366 milyar kw/s elektrik, 5.750.000 ton ham petrol, potas, kurşun, çinko, demir cevheri, bakır, 22.000.000 ton demir, 40.000.000 ton ham çelik, 33.000.000 ton çimento, 278.000.000 ton sentetik kauçuk, üretildi. Toplam elektrik üretimi 1980'de 368.772.000.000 kw/s'e çıktı. Kimya endüstrisi, gerçekleştirilen üretimin parasal değeri açısından dünyada ilk sırayı alır. 1975'te 2.4 milyon ton makine üreten Federal Almanya dünyada makine üretimi açısından birinci, dışsatımı açısından ikinci ileri ülkelerden biridir. Cam eşyalar üretiminde dünyada üçüncü gelir. 1974 yılında 3.186.000 otomobil ve 2.500.000 ton brüt tonilatoluk 154 gemi üreten Federal Almanya, otomobil üretiminde ABD ve Japonya'dan sonra üçüncü, gemi üretiminde Japonya'dan sonra ikinci gelir.

Federal Almanya'da 1950'lerde genişletilen ve günümüzde toplam uzunluğu 34.000 km.ye ulaşan otoyol ağı önemli merkezleri birbirine bağlar. Dört ana eksene yayılan yaklaşık 69.000 km.lik ana demiryolu ağı üzerindeki ekspres tren sistemleri ileri teknolojiye dayanır. Irmak ve kanallardan oluşan 4.350 km.yi aşkın su yolları ucuz taşımacılık açısından çok önemlidir. Federal Almanya'nın cari fiyatlarla 1979'da 22.4 milyar DM olan dış ticaret fazlası, 1984'te 53.9 milyar DM'ye yükselmiştir. Ülkede, 1981 yılı sonunda toplam 4.720.000 yabancı işçi çalışıyordu. Bu rakamın 1.546.000'ini Türk işçileri oluşturuyordu.

Bugünkü Almanların atası olan Cermenlerin tarihleri, sürekli kavim değişiklikleriyle doludur. Bu kavimler birdenbire tarih sahnesinden kaybolurlar. Bunların daha güçlü komşuları içinde mi eridikleri, yoksa daha geniş topluluklar meydana getirmek üzere birbirleriyle mi birleştikleri kesin olarak bilinmemektedir. İ.Ö. 4. yüzyılın sonlarına doğru yurtları, Schleswig-Holstein, Danimarka ve Kuzey Almanya'nın Weser ile Oder ırmaklarının aşağı kesimleri arasındaki bölgeyi kapsıyordu. İ.Ö. 3. yüzyılda Keltleri Galya'ya sürerek Almanya'yı ele geçirdiler. Aradan yüzyıl geçmeden Roma'ya akınlarda bulundularsa da, Roma onları İ.S. 3. yüzyıla kadar kendi imparatorluk sınırları dışında tutmasını bildi. Cermenler İ.S. 1. yüzyılda Cermanya'yı Urallar'a ve Karadeniz'e kadar genişlettiler. İ.S. 3.-4. yüzyıllarda Hunların Avrupa'ya yayılmaları üzerine Cermen kabilelerinden büyük bir bölümü sel gibi Roma üzerine akmaya başladı. Gotlar Japonya ile İtalya'ya, Vandallar Güney Japonya ile Kuzey Afrika'ya göç ettiler. Lombardlar, Po Havzası'na çekilip Lombardiya'yı kurdular. Anglosaksonlar İngiltere'ye geçerek, orada Angleland'ı (İngiltere), Franklar ise Galler'e inerek en güçlü Cermen krallığını kurdular. Elbe Irmağı çevresinde yerleşmiş olan asıl Cermenler, kendi dillerini, geleneklerini korudular. Frank Kralı Clovis (Chlodwig) 6. yüzyılda Hristiyanlığı kabul ederek, Avrupa'ya Roma uygarlığını soktu. 768'de tahta çıkan Frank Kralı Charlemagne, 800 yılında Papa tarafından Roma imparatoru ilân edildi. O çağda Fransa ile Almanya bir tek ülke sayılıyordu. Charlemagne'ın geniş imparatorluğu, torunları zamanında paylaşıldı. Varduk Antlaşması (843) ile Ren ve Aare ırmaklarının doğusunda kalan parça, Doğu Frank Devleti adıyla en küçük kardeş, Alman Ludwig'e düştü. Böylece dağılan Charlemagne İmparatorluğu birçok dükalığa bölündü. İlk Doğu Frank krallığı 911'de kuruldu. Frankonya Dükü I. Konrad kral oldu. 936'dan sonra Sakson dükleri kral oldular. I. Otto (Büyük Otto, 936-973), Fransa hariç, bütün Almanya'yı egemenliği altına aldı. 962'de kaiser (imparator) unvanını alarak Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nu kurdu. Ancak Hohonskaufen Hanedanı zamanında devlet ile kilise arasında başgösteren anlaşmazlıklar ve ülkedeki kargaşalıklar II. Friedrich döneminde son haddine vardı. II. Friedrich'in ölümü (1250) üzerine Almanya büsbütün karıştı. Uzun bir süre imparator seçilemedi. En sonunda, Avusturyalı Rudolph imparator ilân edildi (1273). Böylece, Habsburg Hanedanı'nın ilk imparatoru iş başına geldi.

Habsburglardan İmparator Charles Qint (V. Karl, 1519-1556) Avusturya, İspanya, Hollanda ve İtalya'nın bir kısmını egemenliği altına aldı. Buna karşın, ülkenin dört bir yanında kargaşalıklar sürüp gidiyordu. Luther, Protestanlığı yaymaya başladı. 1555'te Augsburg Antlaşması imzalandı. Herkesin kendi inancına göre ibadet etmesine izin verildi. Ancak, iki taraf arasındaki barış 63 yıl sürdü. 1618'de Bohemya'da başlayan kargaşalıklar, dinî bir savaş hâlini aldı ve bütün Almanya'ya yayıldı. Kargaşalıklar tam otuz yıl sürdü. 1648'de imzalanan Vestfalya Antlaşması ile savaş sona erdi. Alman imparatorlarının yetkileri daraltıldı. Bu savaşlar sırasında Güneybatı Almanya'da yaşayan Hohenzollern kontları, Berlin'in doğu kesiminde egemenlik kurmaya başladılar ve Doğu Prusya'yı ellerine geçirdiler. 1640'ta, Friedrich Wilhelm Brandenburg, Prusya Devleti'nin temelini attı. Bundan sonra tahta çıkan I. Friedrich, 1701'de ilk Prusya kralı oldu. Prusya'nın yükselmesi II. Friedrich (Büyük Friedrich) dönemine rastlar. Bu dönemde 1756-1763 yılları arasında Avusturya ile yapılan Yedi Yıl Savaşları'nda Avusturya kesin bir yenilgiye uğradı. Almanya'nın yönetimi II. Friedrich'in eline geçti. Fransız Devrimi'nden sonra, Avusturya ile Prusya da dahil olmak üzere birçok Alman devleti savaşlara sahne oldu (1792). Napoléon, Almanya'nın içlerine kadar girdi ve 1806'da Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nu tamamen yıktı. Bu durum Almanya'nın yeniden birleşmesine yol açtı. Yapılan savaşlar sonunda, Napoléon Leipzig'de ve Waterloo'da yenildi. Bunun üzerine, 1814-1815'te Viyana Konferansı toplandı, konferansta Almanya'daki üç yüzü aşkın bağımsız devletin azaltılmasına karar verildi. İmparatorluğun yerine de bir Alman Konfederasyonu kuruldu.

1871'de Prusya Kralı I. Wilhelm'in, Kont Otto von Bismarck'ı başbakanlığa getirmesiyle Almanya'nın birleştirilmesi yolunda ilk adım atıldı. Bismarck başbakan olur olmaz meclisi dağıttı, anayasayı değiştirdi. Prusya kralının başkanlığında bir federasyon kuruldu. II. Wilhelm döneminde, Bismarck başbakanlıktan uzaklaştırıldı. Büyük bir silâhlanma faaliyetine girildi. 1910'lardan 1960'a kadar süren yarım yüzyıl, Almanya yakın tarihinin kuşkusuz en önemli dönemidir. Birçok askerî ve siyasal olayla dolu olan bu dönemi Almanya sürekli bir çalkantı içinde geçirdi. Almanya'nın I. Dünya Savaşı yenilgisi üzerine bütün sömürgelerini yitirmesi, iki Dünya Savaşı arasında ülkede Nazi yönetiminin kurulması, II. Dünya Savaşı'nı kaçınılmaz kılan siyasal ve askerî girişimler ve Almanya'nın politik yapısının son savaşı izleyen yıllarda değişmesi bu dönemin başlıca olaylarını oluşturur. I. Dünya Savaşı (1914-1918) Almanya ile bağlaşıklarının yenilmesiyle sona erdi. 28 Haziran 1919'da imzalanan Versailles (Versay) Antlaşması ile, Almanya bütün sömürgelerini kaybettiği gibi, komşu ülkelere de toprak vermek zorunda kaldı. Bu ağır yenilgi üzerine, federasyona dahil bütün Alman hükümdarları haklarından feragat ettiler; Weimar'da yapılan yeni bir anayasa ile Cumhuriyet ilân edildi (1919). Friedrich Ebert cumhurbaşkanı seçildi.

1932 yılında, ikinci kez başkanlığa seçilen Hindenburg, 1933 yılında da, Adolf Hitler'i başbakanlığa atadı. Hitler, 1934'te Hindenburg'un ölümü üzerine devlet başkanı oldu. Bu tarihten II. Dünya Savaşı'nın başlamasına kadar geçen kısa süre içinde Almanya'da ekonomi alanında büyük başarılar elde edilirken, demokratik özgürlükler büyük ölçüde yok edildi. Siyasal polis (Gestapo), SA ve SS kuruluşlarının baskısı altında çok şiddetli bir antisemitizm (Yahudi aleyhtarlığı) ve antikomünizm politikası sürdürüldü. Genç Almanlar "führer" çevresinde toplanırken, bir bölüm Alman ülkeden ayrılmak zorunda bırakıldı ya da toplama kamplarına gönderildi. Savaş endüstrisini kuran Almanya, Versailles Antlaşması'nın bağlayıcı hükümlerini birbiri ardına tanımamaya başladı. Faşist İtalya ile Almanya arasında Roma-Berlin Mihveri kuruldu. Avusturya'ya yapılan baskılar sonucunda bu ülke 1938'de Almanya ile birleştirildi (Anschluss). Önce Südet bölgesini, sonra da Bohemya'yı işgal eden Almanya, Çekoslovakya'yı parçaladı. 1939'da Alman-Sovyet Paktı imzalandı. Polonya'nın Eylül 1939'da işgali üzerine II. Dünya Savaşı fiilen başladı. Savaşın başında büyük başarılar elde eden Almanya sonuçta savaşı kaybederek 8 Mayıs 1945'te kayıtsız şartsız teslim oldu. 1945 yılı Şubat ve Ağustosu'nda müttefikler arasında Yalta ve Potsdam antlaşmaları imzalandı. Doğu Prusya ve Oder-Neisse sınırının doğusunda kalan bir bölüm Alman toprağı Polonya ve Sovyetler Birliği'ne verildi; Almanya, ABD, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği arasında dört işgal bölgesine ayrıldı. Ayrıca Berlin, Batılı bağlaşıklar ile Ruslar arasında bölündü.

Almanya 1949'da ikiye ayrıldı. Savaşta küçülen Alman toprakları üzerinde Federal Alman Cumhuriyeti ile Demokratik Alman Cumhuriyeti (ya da Batı ve Doğu Almanya) adlı iki yeni devlet kuruldu. 1989 yılında Demokratik Almanya'da 40 yıldır süregelen sosyalist rejimin sona ermesiyle iki Almanya'nın birleşmesi gündeme geldi. 9 Kasım 1989'da Demokratik Almanya kapılarını Batı'ya açtı. Mayıs 1990'da iki Almanya'nın başbakanları birleşmenin ekonomik ve sosyal koşullarını belirleyen bir anlaşma imzaladılar. Temmuz 1990'da bu anlaşmanın hükümleri yürürlüğe girdi. Ağustos'ta da birleşmenin hukuksal çerçevesini çizen bir anlaşma imzalandı. 2 Ekim 1990'da uzun bir ayrılıktan sonra yeniden aynı devlet çatısı altında birleşen Almanya'nın başkentinin Berlin olmasına karar verildi.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 14 Mayıs 2016 18:20
BARIŞ - avatarı
BARIŞ
Ziyaretçi
1 Kasım 2006       Mesaj #3
BARIŞ - avatarı
Ziyaretçi

Almanya


Almanya Federal Cumhuriyeti ya da kısaca Almanya (Almanca: Bundesrepublik Deutschland) batı Avrupa'da yer alan, dünyanın en sanayileşmiş ülkelerinden biridir. Kuzeyde Danimarka ile komşudur ve Kuzey Denizi ile Baltık Denizi'ne kıyısı vardır. Doğuda Polonya ve Çek Cumhuriyeti ile, güneyde Avusturya ve İsviçre ile, batıda ise Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda ile komşudur. Almanya, Avrupa Birliği'nin kurucu üyelerindendir.
Ad:  Flag_of_Germany.svg.png
Gösterim: 2476
Boyut:  231 Byte

Coğrafya


Almanya güneyde Alp Dağları'ndan (en yüksek noktası 2.962 m'lik Zugspitze) kuzeyde Kuzey Denizi ve Baltık Denizi'ne kadar uzanır. Ortadaki ormanlık alanlar ve batıdaki alçak alanlardan (en alçak noktası: Neuendorfer/Wilstermarsch -3,54 m) Avrupa'nın önemli akarsuları Ren, Tuna ve Elba geçer.

Almanya Federal Cumhuriyeti 16 eyaletten oluşur. Devlet sorumluluğu taşıyan bu eyaletlerin kısmen uzun bir geleneği vardır. Almanya her zaman çeşitli eyaletlerden oluşmuş, ancak haritası yüzyıllar boyunca sık sık değişikliğe uğramıştır.

Federe eyaletler, bugünkü şekilleriyle genel olarak 1945'ten sonra kurulmuşsa da, eski bölgesel ilişkiler ve tarihsel sınırlar kısmen dikkate alınmıştır.

Almanya 1990 yılında birleşinceye kadar 10, daha sonra Saar Bölgesi’nin 1 Ocak 1957’de tekrar ülkeye katılmasından sonra, batılı devletlerin (Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa) işgal bölgelerinde kurulmuş olan 11 eyaletten oluşuyordu. Sovyet işgal bölgesinde de savaş sonrasında daha sonraki Demokratik Alman Cumhuriyeti (DDR) topraklarında 5 eyalet kuruldu. Ama bunlar 1952 yılında toplam 14 il haline getirildi. 18 Mart 1999’da yapılan ilk özgür seçimden sonra 5 federe eyaletin yeniden kurulması kararlaştırldı. Bu eyaletler genellikle 1952’den önceki şekillerini aldılar. 3 Ekim 1990’da DDR, dolayısıyla da Brandenburg, Mecklenburg-Vorpommern (Önpomeranya), Saksonya, Saksonya Anhalt ve Thüringen Eyaletleri Almanya Federal Cumhuriyeti’ne katıldı. Doğu Berlin de Batı Berlin ile birleşti.
Ad:  Coat_of_arms_of_Germany.svg.png
Gösterim: 2507
Boyut:  9.3 KB

Tarih


Almanya'nın ilk sakinleri Keltler ve çeşitli germen kavimleridir. Germenler, Kavimler Göçü sonucu M.S. 6. y.y.'a değin Keltlerle, Ortaçağ boyunca da Doğu Almanya'daki Slavlar ile karışarak Alman halkını oluşturmuşlardır.

Alman tarihinin başlangıcı olarak, tıpkı Fransa'daki gibi, Charlemagne'ın kurduğu Charlemagne İmparatorluğu esas alınır. Bu imparatorluk Charlemagne'nın ölümünden sonra batı, fazla uzun ömürlü olmayan orta ve doğu Frank krallıklarına bölünmüştür. Alman devletinin kurulduğu tarih olarak da, Doğu Frank Krallığı'nın, kral I. Otto'nun Roma'da Papa tarafından imparator ilan edilmesiyle Kutsal Roma Germen İmparatorluğu'na dönüştüğü 2 Şubat 962 tarihi geleneksel olarak kabul görmektedir.

Batı frank krallığı zaman içerisinde ulusal bir devlet olan Fransa'ya dönüşürken, Kutsal Roma Germen İmparatorluğu giderek küçük devletçiklere bölünmüş, Otuz Yıl Savaşı'ndan (1618-1648) sonra ise imparatorun erki sadece kağıt üzerinde kalmıştır.

Almanya Fransız Devrimi'nin (1789) ardından, İkinci Dünya Savaşı'nın bitimine kadar sürecek geleneksel Alman-Fransız düşmanlığının kökeni olarak görülen Napeleon Bonaparte önderliğindeki fransız ordusunun işgalini yaşamış, Bonaparte'ın Avrupa düzeninin silinip eski devletçiklerin tekrar oluşturulduğu Viyana Kongresi'nden (1814-1815) sonra Alman birliğini kendi güdümünde sağlamak isteyen iki rakip alman devleti Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Prusya'nın rekabetine sahne olmuştur. Bu rekabette kazanan taraf Prusya olmuş ve 1870-71 Alman Fransız savaşının Almanların zaferiyle sonuçlanması üzerine Prusya kralı I. Wilhelm Alman imparatoru ilam edilerek Almanların ilk imparatorluk olarak adlandırdıkları ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun dışında kaldığı devlet kurulmuştur.

I. Dünya Savaşı'nda Almanların yenilgiye uğramasıyla imparatorluğun ilga edildiği, almanların Weimar Cumhuriyeti dedikleri dönem, politik istikrarsızlık, dünya ekonomik bunalımı ve de Almanların Versailles Antlaşması'na duydukları tepki sonucu Adolf Hitler'in nasyonal sosyalist diktatörlüğüne varmıştır. Bu dönemde yaşanan Yahudi Soykırımı ile tarihinin en karanlık sayfalarından birini gören Almanya, İkinci Dünya Savaşı'ndan da yenilgiyle çıkarak 1945'de batıda Amerikan, İngiliz ve Fransız, doğuda ise Batı Berlin hariç Sovyet işgal bölgelerine bölünmüştür. Batıdaki işgal bölgelerinde 23 Mayıs 1949'da Federal Alman Cumhuriyeti, Sovyet işgalindeki bölgelerde ise 7 Ekim 1949 tarihinde Demokratik Alman Cumhuriyeti kurulmuş, Doğu Bloku'nun çözülmesi ve son anılan devletin kendini lağv edip 3 Ekim 1990'da Federal Alman Cumhuriyeti'ne katılmasıyla Alman birliği tekrar sağlanmıştır.

Yönetim


Almanya'nın devlet yapısı anayasal federal cumhuriyet'tir. Devlet; cumhuriyet, demokrasi, federalizm, hukuk devleti ve sosyal devlet beşli temel üzerine kuruludur. Başkanı federal cumhurbaşkanıdır. Görevi politik bir karar alma yetkisi olmadan devleti temsil etmektir, görev süresi beş yıldır ve ikinci kez seçilebilir. Bundestag (Federal Meclis) ülkenin ana yüksek yasama organıdır. Şu anda görevde bulunan 16. Federal Meclis'te 614 milletvekili bulunur. Bu milletvekilleri dört yılda bir seçilir ve Alman halkını temsil eder. Seçim sistemi çoğunluk ve nispi temsil sistemlerinin bir karışımıdır.

Almanya Federal Cumhuriyeti toplam 16 eyaletten oluşur. 10'u eski eyaletler diye tabir edilen birleşmeden önceki batıdaki eyaletlerdir. Bunlar Bavyera, Baden-Württemberg, Hessen, Bremen, Hamburg, Aşağı Saksonya, Kuzey Ren-Vestfalya, Rheinland-Pfalz, Saarland ve Schleswig-Holstein'dir. Birleşimden sonra 6 yeni eyaletlerin katılımı ile eyalet sayısı 16 çıkmıştır. Her eyaletin bir meclis ya da senatosu (Landeshaus / Senat) bir de bir eyalet hükümeti (Landesregierung) vardır. Her eyalet özerk yönetim kazalarına (Almanca Kreis; adlarını genelde tarihi derebeylerinden alır) ayrılırlar. Her kaza ise belediye ve muhtarlık bölgelerine (Stadt - Gemeinde) ayrılır. Burada da belediye veya şehir meclisleri bulunur ve yerel seçimlerde seçilen belediye başkanı tarafından yönetilirler. Şeçmen ve seçilme yaşı 18'dir. Yerel seçme hakkı sadece AB yurttaşlarına tanınır.

Ülke 16 eyalete, eyaletler; yönetim bölgelerine, ilçelere, beldelere veya ilçeden bağımsız hareket eden şehirlere (kreisfreie Städte: kent-ilçe) ayrılır. Hamburg, Bremen ve Berlin şehir eyaletler olmakla birlikte, kendi içinde idari açıdan bölünmezler. Eyaletlerin kendi yasama, yürütme ve yargı organları bulunur. Ayrıca yerel yönetimlerle ilgili düzenleme yapma yetkisi de eyaletlerdedir. Bu 16 eyaleti temsil eden, yasaların yapılmasına ve kısmen federal devlet yönetimine katılan anayasal organ Federal Konsey (Bundesrat)'dır.

Almanya'nın Eyaletleri (16)

Ad:  Karte_Deutsche_Bundesländer_(nummeriert).svg.png
Gösterim: 2929
Boyut:  43.8 KB

1 Baden-Württemberg
2 Bayern (Bavyera)
3 Berlin
4 Brandenburg
5 Bremen
6 Hamburg
7 Hessen
8 Mecklenburg-Vorpommern
9 Niedersachsen (Aşağı-Saksonya)
10 Nordrhein-Westfalen (Kuzey Ren-Vestfalya)
11 Rheinland-Pfalz
12 Saarland
13 Sachsen (Saksonya)
14 Sachsen-Anhalt
15 Schleswig-Holstein
16 Thüringen

Federal Hükümet (Bundeskanzler), Federal Meclis tarafından seçilen ve bu meclise karşı sorumlu olan başbakan yani Şansölye(Bundeskanzler) ve federal bakanlardan (Bundesminister) oluşur. Kabineyi, aynı zamanda çoğunluk partisinin lideri olan başbakan kurar, bakanlarını seçer ve göreve atanmalarını ya da görevden alınmalarını cumhurbaşkanına (Bundespräsident) önerir.

Federal Almanya Başbakanları ve Görev Süreleri:
  • Konrad Adenauer, CDU (1949-1963)
  • Ludwig Erhard, CDU (1963-1966)
  • Kurt Georg Kiesinger, CDU (1966-1969)
  • Willy Brandt, SPD (1969-1974)
  • Helmut Schmidt, SPD (1974-1982)
  • Helmut Kohl, CDU (1982-1998)
  • Gerhard Schröder, SPD (1998-2005)
  • Angela Merkel, CDU (2005-)
Bundestag’da temsil edilen partiler (alfabetik olarak):
Birlik 90/YEŞİLLER (Genelde “Yeşiller” olarak adlandırılır)
CDU – Hristiyan Demokrat Birliği
CSU – Hristiyan Sosyal Birliği (CDU’nun kardeş partisidir ve sadece Bavyera Eyaletinde temsil edilir)
FDP – Hür Demokrat Parti (“Liberaller” olarak adlandırılır)
PDS – Demokratik Sosyalist Parti
SPD – Almanya Sosyal Demokrat Partisi

Federal Almanya Cumhuriyeti’nin anayasası, bireyin garanti altına alınan temel haklarını kapsar: “İnsanın onur ve haysiyeti dokunulmazdır. Tüm devlet erki ona saygı göstermek ve onu korumakla görevlidir” (GG, Madde 1, Paragraf 1).

Coğrafya


Güneyde Alp Dağları'ndan (en yüksek noktası 2.962 m'lik Zugspitze) kuzeyde Kuzey Denizi ve Baltık Denizi'ne kadar uzanır. Ortadaki ormanlık alanlar ve batıdaki alçak alanlardan (en alçak noktası: Neuendorfer/Wilstermarsch -3,54 m) Avrupa'nın önemli akarsuları Ren, Tuna ve Elba geçer. Bu nehirler yüzyıl içinde nehirlerin ıslahı ve mükemmel kanal sistemi sonuçu ülkeyi ağ gibi saran otoyollardan (Autobahn) sonra gelen en önemli nakliyat yollarıdır.

Almanya Federal Cumhuriyeti 16 eyaletten oluşur. Devlet sorumluluğu taşıyan bu eyaletlerin kısmen uzun bir geleneği vardır. Almanya her zaman çeşitli eyaletlerden oluşmuş, ancak haritası yüzyıllar boyunca sık sık değişikliğe uğramıştır.

Federe eyaletler, bugünkü şekilleriyle genel olarak 1945'ten sonra kurulmuşsa da, eski bölgesel ilişkiler ve tarihsel sınırlar kısmen dikkate alınmıştır.

Almanya (Federal Almanya Cumhuriyeti) 1990 yılında birleşinceye kadar 10, daha sonra Saar Bölgesi’nin 1 Ocak 1957’de tekrar ülkeye katılmasından sonra, batılı devletlerin (Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa) işgal bölgelerinde kurulmuş olan 8 eyaletten oluşuyordu. Sovyet işgal bölgesinde de savaş sonrasında daha sonraki Demokratik Alman Cumhuriyeti (DDR) topraklarında 6 eyalet kuruldu. Ama bunlar 1952 yılında toplam 14 il haline getirildi. 18 Mart 1989’da yapılan ilk serbest seçimden sonra 5 federe eyaletin yeniden kurulması kararlaştırldı. Bu eyaletler genellikle 1939’dan önceki şekillerini aldılar. 3 Ekim 1990’da DDR, dolayısıyla da Brandenburg, Mecklenburg-Vorpommern (Önpomeranya), Saksonya, Saksonya- Anhalt ve Thüringen Eyaletleri Almanya Federal Cumhuriyeti’ne katıldı. Doğu Berlin de Batı Berlin ile birleşmiştir:

Spor


1972 Münih Yaz Olimpiyat'ı yanında tarihinde önemli dev spor şölenlerine ev sahipliği yapan ülkedir. En son 2006 yılında Futbol Dünya Şampiyonası (FİFA) Almanya'da düzenlemiştir.

Almanlar sporu seven bir ulus olup, özellikle futbolun önemli bir yeri vardır. Diğer spor dalları federasyonlara bağlı binlerce spor klupleri ve bunların üyeleriyle organize olmuşlardır.

Alt yapıya çok önem verilir. Her yerleşim bölgesinde açık ve kapalı spor tesisleri göze çarpar. Futbol dışında özellikle jimnastik dalları ve özellikle masa tenisi, buz hokeyi, voleybol, eltopu sevilen spor dalları olarak sıralanabilir.

Mevsim sporları içinde kayak, ski, slalom kayak, curling yanında bisiklet, yüzme, atletizm gibi sporlar büyük ilgi çekmektedir.

Bisiklet'te de ünlü Tour de France bisiklet yarışmasını kazanmış veya iyi dereceye girmiş ünlü (Jan Ullrich ve Erik Zabel) yarışcıları da vardır.

Motor sporlarında ise Formula 1 yarışlarının yapıldığı Hockenheim pisti dışında Nürburg Ring, Oschersleben ve Lausitzring önemli pistlerden sayılır. Bu ilgi sonucu Schumacher kardeşler, Nico Rosberg, Nick Heidfeld gibi yarışcıları ünlenmiştir.

DTM (Deutsche Tourenwagen Meisterschaft) ve ADAC-Touring sürat araba yarışmaları da bu önemli motor sporları arasında olur. DTM 2005 yılında İstanbul Otodrom´da yapıldı.

Ekonomi


Almanyanın tarihsel bir ekonomi gelişmesi vardır. Roma imparatorluğundan miras kalmış mükemmel bir yol düzeni. Şehirlerde alt yapı ve kanalizasyon sistemleri, nehirlerin ve havzaların ıslah olması sonucu, mükemmel ve hızlı nehir nakliyatı. Kömür havzaların bulunup açılması. Bütün bunlar buhar makinesinin icadından başlayarak bugüne Avrupa'nın en başlı ülkesi durumuna getirmişdir. Ülkenin coğrafi konumu nedeni ile ticari ilişkileri pekleştirmiş. Ülkenin hammadde fakirliği sebebi ile işleyen, üreten sanayi yönelmiş. Fevkelade disiplinli eğitim sayesinde üstün eğitimli esnaf, usta ve mühendisler yetiştirilmiş. Ülke icadları ve yaratıcıkları ile ün yapmışdır. Dünya'da ilk sanayi standartını 9. yüzyılda sucuk, ekmek ve biraya (Reinheitsgebot) getirmişler ve bugünde geçerlidir. 1. Dünya savaşı öncesi ağır sanayiye çok önem verildi. Thyssen, Krups, Mannesmann gibi ünlü şirketler dünya piyasasına hakim oldular. İstanbul-Bağdat hattı da bu şirketlerin projeleridir. Siyasiden çok ekonomik nedenler çıkan 1. dünya savaşı sonucunda Almanya büyük hezimete buna bağlı ağır yaptırımlara maruz kalan Alman imparatorluğu iflas ederek yerini Weimarar Cumhuriyetine bırakır.

Yinede bütün zorluklara karşın kıpırdayan Alman ekonomisi Nasyonal Sosyalistlerin hükümeti ele geçirmesi ile savaş sanayisinde korkunç dev adımlar atmaya başlarlar. Bu zaman içinde de ünlü Alman otoyolların (Autobahn) temelleri atıldı. Bu gelişmeler savaşın getirdiği yıkılıma kadar sürdü.

Alman Cumhuriyetinin demokratik yapıda tekrar kurulması ve Amerikan Marshall planının burda tutması sonucu ekonomi tekrar dirilir ve mucize yılları (Wirtschaftwunder) diye adlandırılan 50 yıllarında ülke eski ekonomik refahı tekrar yakalamaya başlar. Almanlar artık diğer ülkeleri yeni ekonomi anlayışı ve kaliteli sanayi ürünleri ile cezbetmeyi başarırlar. Bu arada ülkedeki işçi ihtiyacını yurtdışından getirilen önce Portekiz ve İtalyanlar ve sonrada Türk ve diğer menşeli insanlarla giderilmeye çalışıldı. Bu 1974 de patlak veren enerji krizine ve bununla gelen durulmaya kadar sürdü. 1974 senesinde dışardan işçi getirme talebi durduruldu. 60 yıllarda Roma antlaşması ile atılan Avrupa Mountain Birliğine üye olan Almanya. Bugün bu birliğin ad ve niteliğini değiştiren Avrupa Birliği (Europa Union)ne daimi üyesidir. 2002 yılında güçlü ve katı dengeli Alman Markı yerine Euro ve Cent'e geçmiştir. 1 Euro = 1,95853 DM dür. DM tedavülden kaldırılmadığı halde buğün hiç kullanılmamaktadır.

Amerika'dan sonra en çok telif hakkı ve patent bildiren ülkedir. Otomobil ve yan sanayisi ülkenin belkemiğidir. Tahminen dolaylı veya doğrudan 20 milyon kişinin çalıştığı belirtilmektedir. Ülkenin geneksel otomotiv üreticileri şunlardır : Mercedes-Benz, BMW (Bayerische Motoren Werke), Volkswagen, Audi (NSU), Opel (20.lerden beri General Motors'un), Ford (gene 20'lerden beri), Porsche dir. Bunların yanında düşük sayıda üretim yapan manifaktür türü başka marka otomobil markalarıda bulunmaktadır.

Bilişim Endüstrisinin hatırı sayılır yatırımlarıda bu ülkededir. Telefon, fiberglas kablo ve hertürlü kominikasyon alt yapı muazzam geniş alana yayılı ve kullanışlıdır. 120 milyon cep telefon ve buna bağlı bir düzine haberleşme teşebüslerinin msl. UMTS, DSL ve diğer sistemlerin aralıksız ve düzenli olarak halk arasında kullanılması için kıyasıya rekabettedir. Yüksek teknolojisi (High-Tech) çok gelişmiş ülkenin uzay istasyonu ISS e katılım payı yanında Airbus 380'nin üretiminde büyük katkıları vardır.

Almanya ekonomisi bir tür Sosyal-Pazar-Ekonomisi(Sosiale-Marktwirtschaft) diye tabir edilir. Kapitalist sistemdeki kıyasıya rekabet ve monopol kurulmasına karşın ekonomik yaptırımlarla ve yasal düzenlemelerle engel olmaya çalışılmaktadır. Bu konuda en son sözü her zaman Kartel Dairesi (Kartelamt) söyler. Devlet işci ve işveren arasındaki iş akitlerine (Arbeitsfriendsvetrag) kesinlikle karışmaz. İşci grevlerini ise sendikasal bir hak olarak görür. İşci çıkartmaları (Lokavt) ise yasal değildir. Her iki taraf senede bir branş ve bölgelere göre masaya oturup anlaşmaya çalışırlar. Ülkede çalışma süresi haftada 34 - 40 saat arasındadır. Sosyal haklar çok iyi ve geniş olmasına rağmen küresel rekabet yüzünden kırpılmaya gidilmişdir.

Bugün iki Almanya'nın getirdiği ağır sorumluluklar, küresel ekonomik kriz, enerji darboğazlığı ve değişen küresel dengelere rağmen yıllık enflasyon %1,5 civarıdır. Kişi başına milli hasılat yılda 35.650€ (2005)dir.

Yeni Bayan Şansöyle Merkel'in (Fizikci, quantum kimya üzerine Doktorası var.) hükümetin başına geçmesi ile aldığı katı önlemler, sosyal haklar ve yardımlara büyük kırpma getirdi. Buna karşın ülke tarihinde ilk defa vergi gelirinin artımı ile bütçe milyarlık fazlalık verdi. Ekonomide ve özellikle iş piyasasında hissedilir bir iyimserlik yanında istatistik gelişmeler göze çarpmaktadır. İşsizlik sayısı yıllardır %10,5 üzerinde iken bu sayı %9,5 inmişdir.
Almanya ekonomisi Avrupanın en büyük, A.B.D ve Japonya'dan sonra dünyanın en büyük 3. ekonomisidir. Rakkamlarla Almanyanın ekonomisi (tahmini 2007'de €): 726 milyar ihracat, 134 milyar ticaret fazlalığı, %16 ihracatta artış
Ülkenin başlıca üyelikleri : BM, OECD, AB, NATO, G8, FIFA, UEFA, Europol
Almanya en fazla silah üreten ve satan 3. ülkedir! Dünya ihracat (Amerikanın önünde) şampiyonudur.

Alman İstatistikler Dairesinin (Statistische Bundesamt,Wiesbaden) 2005 raporuna göre nufüs verileri şöyledir :
  • Almanya'da yaşayanların sayısı 82 500 800
  • Kilometrekareye 231,1 birey düşer
  • 1 764 041 Türk vatandaşı ikamet etmekte (2005 sene sonu verisi)
  • 0,66 milyon Türk asıllı Alman vatandaşı mevcut
  • 3 767 milyon toplam erkek yabanci (2005)
  • 3 523 milyon toplam kadın yabancı (2005)
  • Genel nüfusa göre yabanci yüzdesi %8,9
  • 2005 senesinde 707 352 kişi Almanya'yı ikamet yeri olarak seçmiş
  • 2005 senesinde 628 399 kişi Almanya'yı terk etmiş
  • 1,4 milyon yabancı Almanya'da doğmuş
  • Yabancıların ortalama yaşı 35,6 ve ortalama 17,6 yıldır ikamet etmekte
  • 2005 sene sonunda tamamen Alman vatandaşı olmayan kişi sayısı 6,76 milyon
  • Almanya'yı yeni ikametgah yeri olarak seçenlerin sayısı 401 000
  • Almanya'yı kesin terkeden yabancı sayısı 290 000
  • Çeşitli nedenlerle yabancılık statüsünü bırakanların sayısı 73 000
  • Avrupa Topluluğundan Almanya'ya yerleşmiş yabancıların sayısı 2,1 milyon (32% *)
  • Diğer Avrupa ülkelerinden gelenlerin sayısı 3,2 milyon (%48% *)
  • Türkiye vatandaşları % 26 *
  • İtalyanlar % 8 *
genel yabancı nüfusa göre
Almanlarda etnik yapılanma üstüne durulmasada, geldikleri çoğrafyaya ve şiveye göre adlandılırlar. Bunların başında Bayuvarlar, Franklar, Badenseler, Hanseatlar (Hamburg, Bremerhaven), Frizeler, Hessenliler. Ama esas iki ana unsura bölünürler. Aşağı Almanya, Bavyerada Bavyeralılarla, diğer Almanları tabir eden Prusyalılar. Bunun dışında yurtdışında yaşayan Kazakstan-Almanları, Romanyada Siebenbürgen'lerle, Çek Cumh. yaşayan Sorbenleride katabiliriz. Amerikada'da eski almanca konuşmalarına rağmen halen halen değişik hıristiyan mezheblerine ait olan gurublar vardır. Herrenhuter, Amish sayılabilir. Yahudilerde bir nevi Almanca yahudice karışımı yidiş'i konuşurlar.

Din


Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasası'nın 4. maddesi şöyledir: “Din ve vicdan özgürlüğü ile din ve dünyevi inanç özgürlüğüne dokunulamaz”. Almanya’da halkın %34’ü Protestan, %34’ü Katolik, %3,7’si Müslüman, %28,3’ü ise diğerler dinlere mensuptur. Almanya’da 160 kadar değişik dini cemaat vardır. Müslümanların, Yahudilerin ve diğer dini cemaatlerin bayram günleri resmi tatil günlerinden sayılmaz. [1]

İslam Almanya'da resmi din statüsünde değildir. Bu yüzden din hürriyeti ve kanunları altında açılamayan camiiler, ancak dernek sıfatı ile açılabilmektedirler.

2001 WTC olayının hemen arkasından, islami girişimler ve teşebüsler Anayasayı Koruma Teşkilatı (Verfassungsschutz; MİT'e eş) ve özellikle Federal Kriminal Teşkilatı (Bundeskriminalamt) tarafından daha da sıkı gözetlenmektedirler.

AB dışı vatandaşların yerel belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakları yoktur. Ancak Yabancılar Kurultay'ları (Ausländerbeirat) belediye yönetimlerine danışmancı ve tavsiyeci sıfatları ile katılırlar. Bu konuda Hollanda gibi diğer ülkeler belediye yerel seçimlerine seçmne ve seçilme haklarını tanımışlardır.


Sosyal ve Demografik Gelişme


Almanya'da yaşayan Türkleri sembolize eden Türk-Alman bayrağıİlk resmi sayımlara göre, Almanya’nın Aralık 2004’teki nüfusu 82,3 milyondur. 2003 yılında doğu Almanya 13,6 milyon kişi iken, batıdaki eyaletler ve Berlin nüfusun geri kalanını oluşturmaktadır. 2003 yılının sonunda Almanya’da 7,3 milyon yabancı (nüfusun %8,9) yaşamakta olup bunlardan yaklaşık 2,5 milyonu Türk vatandaşıdır. Federal İstatistik Ofisinin tahminlerine göre 2013 yılından itibaren nüfus azalmaya başlayacak olup, 2050 yılında 75 milyon rakamına düşecektir.

Bu tahminler göçmenlerin ülkelerine dönüş hızı ile artabilir ya da azalabilir. Avrupa'nın en fazla göçmen alan ülkesi durumunda iken, 1990 yılların başında alınan tedbirler ve başarısız entegrasyon politikası sonucu bu ülkede ciddi sosyal sorunlar ortaya çıktı. 2000 yılında değiştirilen vatandaşlık yasası bunu dahada pekiştirmişdir. Bundan dolayı nufüsta alman vatandaşı olmayanların sayısı yüksek doğurganlığa rağmen geriye gitmektedir. Wiesbaden'de bulunan Fedeal İstatislikler Dairesi hersene bu konuda bulgularını bültenle bildirmektedir.

Yaşlı nüfusun (60 yaş ve üstü) 2001 ve 2011 yılları arasında çalışan nüfusa (20-59 yaş) oranı yavaş yavaş yükselmesi beklenmektedir. Bu oranın 2050 yılında %78’e kadar çıkacağı tahmin edilmektedir. “Yaşlı” tanımı 65 yaş ve üstü olarak alınsa bile 2050 yılında bu oranın %55 olması, sosyal güvenlik sistemini ciddi olarak zorlayacağı anlamına gelmektedir.[2] 2005 yılı net göç oranı tahmini 2,18 göçmen / 1.000 kişi’dir. Her 1.000 yaşayan bebeğe karşılık, 4,16 bebek ölümü gerçekleşmektedir. 2005 yılı tahminlerine göre doğurganlık oranı 1,39 bebek / kadın’dır. 2001 yılında 43.000 kişi HIV/AIDS ile yaşamakta olduğu tahmin edilmektedir. AIDS’den ölümlerin 2003 yılında 1.000’in altında olduğu tahmin edilmektedir. [1]

İki Almanya'nın birleşiminden sonra doğu eyaletlerden batıya göç beklenmiş, ama bu göç beklenenin çok altında kalmışdır. Eski Doğu Almanya, bugün ise yeni eyaleletler diye adlandırılan bölgelerin sosyo-ekonomisi zayıf, çökmüş veya atıl durumda olduğu için yüzmilyarlarca Euro ya varan bir kalkındırma programı uygulanmaktadır. Bunun kaynağı içinse batıda çalışanlardan dayanışma vergisi kesilmektedir. Bu da halen kafalarda varsayılan duvarı pekiştimekte, doğulu (Ossi) ve batılı (Wessi) şeklinde tabirlenmektedir. İki Almanya'nın barışcı bir ayaklanma sonucunda 1990'da birleşmesinin mimarları o zamanın Şansölyesi Dr. Helmut Kohl, Dışişleri Bakani D. Genscher ve eski Sovyetler genel sekreteri Gorbaçov'dur.

1989'a kadar ekonomik durumdan son derece mutsuz olan Demokratik Alman C. vatandaşları Dresden ve diğer şehirlerinde her gece kilisenin önderliğinde "duvarlar insin (Mauer muss weg), halk biziz" (Wir sind das Volk) sloganları ile sakince protesto ederek yürüdüler. Diğer demir perde ülkelerindeki (Macaristan, Çek vs.) Batı Almanya temsilciliklerine toplu kaçış ve iltica girişimleri zamanın hükümetin değişmesine sebep oldu. Sosyalist Partinin (SED) rejim değişikliğini kabul etmek zorunda kalması sonucu sınırlar açıldı ve tam 40 yıllık hasret 1989'da bir gecede sona erdi. Batı Almanya, Doğu Almanya'da bulunan Varşova Paktının özellikle Rus ordusunun tekrar Rusya'ya geriye çekilmesini kolaylaştırmak ve bir tür geriye bırakılan taşınmaz mallar için 10 milyar Alman Markı'ndan fazla ödeme yaptı. Bugün taşınmaz mallara dahil arazi vb. lerin arındırılması ve çevre sağlığı için temizlenmesine devlet şimdiye kadar 60 milyar DM üzerinde harcamada bulundu.
Son düzenleyen Safi; 13 Mayıs 2016 23:40
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
9 Aralık 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

ALMANYA

  • DEVLETİN ADI: Almanya
    Ad:  almanya tarihi4.jpg
Gösterim: 3612
Boyut:  65.5 KB
  • BAŞŞEHRİ:Berlin
  • YÜZÖLÇÜMÜ:356.945 km2
  • NÜFUSU:79.096.000
  • RESMİ DİLİ:Almanca
  • DİNİ:Hıristiyanlık
  • PARA BİRİMİ:Euro (EUR)
Orta Avrupa'da Kuzey Denizi ile Alpler arasında uzanan bir devlet. Doğusunda Çekoslovakya ve Polonya; güneyinde Avusturya, İsviçre; batısında Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg; kuzeyinde Danimarka ve Kuzey Denizi yer alır. Almanya, birisi Baltık Denizinde, diğeri Kuzey Denizinde iki adaya sahiptir. Baltık Denizindeki Fehmarn Adası 185 km2, kuzeyinde bulunan Sylt Adası ise 99 kilometrekaredir.

Tarihi


Bugünkü Almanların dedeleri olan Germenler, bundan 2000 yıl önce Ren Nehrinin batısında yaşıyordu. Germenler, savaşçı ve barbar bir kavimdi. Genellikle avcılık ve basit ziraatla geçinirlerdi. O çağda Romalılar Orta Avrupa'ya düzenli ordular göndererek buraları istila etmek istiyorlardı. Germenler Romalıların bu istila hareketlerini durdurabilmek için onlarla bir çok savaşlar yaptılar ve Romalıları yenerek Orta Avrupa'yı almalarını önlediler. Daha sonra Romalılar zayıflamaya yüz tutunca, Germen kabileleri sel gibi Roma'ya akmaya başladılar. Bunun bir sebebi de Hunların Avrupa'ya yayılmaya başlamalarıdır. Roma İmparatorluğu topraklarını işgal eden Germen kabileleleri Romalıların geleneklerini, kültürlerini ve hatta dinlerini benimsediler. Yalnız Ren ile Elbe nehirleri arasına yerleşmiş olan asıl Germenler kendi dillerini geleneklerini koruyabildiler. Büyük Karl (Şarlman) zamanında Saksonlar, Büyük Karl'ın 800 yılında papa tarafından Roma İmparatoru ilan edilmesiyle zorla Hıristiyan yapıldılar.

Büyük Karl (Şarlman)'ın ölümünden sonra torunları zamanında Roma İmparatorluğu parçalandı ve dükalıklara bölündü. Frankonya ve Saksonya bu bölünmeden meydana çıkmıştır. Bu dükalıklarda mukaddes Roma İmparatoru seçilebilmek ve İtalya'yı ele geçirmek için asıl Alman halkını unutmuşlar, halkın bilhassa köylülerin toprak sahibi derebeylerin kölesi olmasına, kötü idare edilmelerine göz yummuşlardı. Bu arada papazlar da din adına halkı soymaya başlamışlardı. İşte tam bu sırada Luther ortaya çıktı. Luther, Roma Katolik kilisesinin eğitim ve ibadet şeklini şiddetle yererek Protestanlığı yaymaya başladı. Bundan sonra mezhep savaşları başladı. Bu savaşlar neticesinde kralların ve devletin gücü azaldı. Bu kargaşa ortamında Hohenzollerin hanedanından birinci ve ikinci Friedrich'ler başa geçerek Prusya Krallığını kurarak yönetimi ele aldılar. Daha sonra Almanlar, Avusturya ve Fransa ile birçok savaşlar yaptılar ve neticede 1861 yılında Prusya Krallığına Birinci Wilhelm, Kont Otto von Bismarck Schönhausen'de başkanlığa getirildi. Bismarck zamanında Almanya'nın kuvvetli temelleri atıldı ve birleşme sağlandı. Birinci Wilhelm'den sonra İkinci Wilhelm Prusya kralı oldu ve bunun zamanında Bismarck'a işten el çektirildi ve Alman halkı büyük silahlanma faaliyetine girişti. Silahlanma sonucu Almanya yanında Avusturya, Macaristan,Türkiye ve Bulgaristan'la ittifak kurarak Birinci Dünya Savaşına girdi. Bu savaşta Almanlar ve müttefik devletler, Fransa İngiltere ve Ruslarla savaştılar. Savaşın ilk yılları Alman ve müttefik devletler lehine başarılı geçti. Hatta Rusya teslim bayrağını çekmek üzereyken, ABD'nin karşı taraf lehine savaşa katılmasıyla Almanya ve müttefik devletler 1917 yılında yenik düştüler. Almanya bu savaşta sömürgelerini kaybettiği gibi, toprak kaybına da uğradı. Ayrıca 33 milyar dolar tutarında tazminat ödemek zorunda kaldı. Bu yenilgiden sonra, bütün Alman hükümdarları haklarından feragat ederek, Weimar'da yapılan yeni bir anayasa ile 1919 yılında Almanya'da Cumhuriyet ilan edildi.

İlk Alman cumhurbaşkanı olarak Friedrich Ebert seçildi. 1925 yılında, Mareşal Paoul von Hinderburg Almanya'nın ikinci cumhurbaşkanı oldu ve yedi yıl sonra da Hinderburg ikinci defa cumhurbaşkanı seçilince, Adolf Hitler'i başbakan yaptı. Hitler başbakan olunca, bütün yahudileri Alman vatandaşlığından çıkardı, askeri eğitime ve silahlanmaya önem vererek Almanya'yı silahlı bir güç haline getirdi. Kısa zamanda bu gücünü daha da çoğaltarak 1936 yılında İtalya ile Roma-Berlin mihverini kurdu. Bundan sonra Hitler, zor kullanarak Çekoslovakya ve Polonya'yı işgal etti. 1939 yılında Polonya'nın işgalinden sonra, Fransa ile İngiltere, Almanya'ya karşı savaş ilan ettiler. Buna karşılık olmak üzere Alman birlikleri Danimarka, Norveç, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg'u işgal etti. Bu arada Fransa korkudan teslim oldu. İtalya, Almanya'nın yanında savaşa katıldı. 1941 yılında Hitler, Balkan Yarımadasını da işgal etti ve sonra da Rusya'ya saldırdı. 1941 yılında ABD bütün askeri gücüyle batı devletlerinin yanında savaşa katılması üzerine Almanya ve müttefik devletler yenik düştüler. Bunun üzerine Almanya dört devlet arasında paylaşıldı. Fransa, İngiltere ve ABD'nin aldıkları bölümde Federal Batı Almanya Cumhuriyeti yer aldı. Ruslara kalan bölümde de Doğu Almanya kuruldu.

1989'da Rusya'da görülen liberalleşme hareketleri iki Almanya'nın birleşmesini gündeme getirmiştir. 1990'ın başlarında yapılan anlaşma neticesinde utanç duvarı yıkıldı ve iki Almanya birleşme kararı aldı. 4 Ekim 1990'da iki Almanya resmen birleşti.

Fiziki Yapı


Almanya'nın yeryüzü şekilleri çeşitli ve dikkat çekici bir görünüme sahiptir. Üç değişik fiziki bölgeye ayrılır. Bunlar; Kuzey Almanya ovaları, Ortadağ sıraları ve Alp Dağları ve etekleridir.
Dağlar: Almanya toprakları içinde kalan Alpler: Bayern Alpleri (en yüksek tepesi Zugspitze (2962 m), Allauer Alpleri (en yüksek tepesi Madelegabel 2645 m), Salzburg Alpleri (en yüksek tepesi Watzmann 2713 m)dir.

Ortadağ sıraları bölgesi:Yüksek düzlükler, dağlar, volkanik çukurlar ve çukur düzlüklerden meydana gelir. Bu bölgedeki dağlar birbirine zincir halkası gibi bağlıdırlar. Bu dağlar Harz, Wesserbengland, Rhön, Taunus, Schwlang ve Bömerwold dağlarıdır.Kara ve Mavyera ormanları ve geniş Ren Vadisi bu bölgede bulunur.

Ülkenin doğusunda ise, nehirlerle kesilmiş derin vadiler ve sert yamaçlar güneydoğudan kuzeybatıya kadar paralel sıralar halinde uzanır.

Ovalar:Kuzey Almanya ovaları Kuzey ve Baltık denizi kıyılarından Ortadağ sıralarına kadar uzanan bölgeyi içine alır. Çayırlar ve tarım yapılan arazinin büyük bir kısmı bu bölgede bulunur. Yüksek arazi yok denecek kadar azdır. En yüksek yeri Lüneburger fundalıkları olup, 169 metreye ulaşmaktadır.

Akarsular:Almanya'daki bütün nehirler, Tuna hariç kuzey denizine dökülür. En uzun nehri Ren olup, 865 kilometredir. Diğer büyük nehirleri ise Elbe, Tuna, Wesser, Ems'dir. Tuna Nehri ise Karadeniz'e dökülür ve Ren Nehri kanallarla Tuna Nehrine bağlanır. Bu bağlantıdan dolayı Karadeniz'le, Kuzey Denizi arasında bir gemicilik yolu meydana getirilmiştir.

Göller:Almanya'nın güneyindeki Avusturya ve İsviçre sınırında bulunan Bodensee en önemli gölüdür. Bu gölün tamamı Almanya'nın olmayıp, kuzey ve batı kıyıları Almanya sınırları içinde kalır. Bu kısım, gölün 305 kilometrekarelik bölümüdür. Bundan başka manzaraları çok güzel küçük gölleri vardır. Ayrıca kuzeyde derelerle birbirine bağlı, Baltık kıyısının hemen güneyinde Meckleuburg ve Domeranian göl bölgeleri vardır.

İklim


Almanya'nın karakteristik iklim yapısı bölgelere göre değişmektedir. Kuzeyinde yazları sıcaktır. Kışın ise okyanus etkisinde kalan bir iklim görülür. Doğu ve güneyinde yazları, mutedil derecede sıcak, kışları ise ekseriya yumuşak bir iklim görülür.

Almanya'da sıcaklık ortalaması en soğuk ay olan ocakta ovalarda 1,5°C, dağlarda ise -6°C'ye kadar düşmektedir. En sıcak ay olan haziranda ise ovalardaki sıcaklık 17° ile 20°C arasında değişmektedir. Yıllık sıcaklık ortalaması 9°C'dir.

Yazları ılık geçmesine rağmen kuraktır.Kışları ise, 500 metreden yüksek yerlerde keskin soğuklar hüküm sürer. Kar kalınlığı Zugspitze Tepesinde 4-5 metreyi bulur.

Bitki örtüsü ve hayvanlar:Ülkenin %30'u ormanlarla kaplıdır. Fundalıklar az olarak bazı bölgelerde görülür. Ormanların çoğunda kozalaklı ağaç türleri bulunur. Yüksek bölgelerdeki ormanlarda yeni dikilmiş ağaçlar çoğunluktadır.

Ormanlarında ve dağlık bölgelerinde geyik ve dağ keçisi gibi yabani hayvanlara rastlanır. Bunun yanında çeşitli evcil hayvanlar yetiştirilir.

Nüfus ve Sosyal Hayat


Almanya'nın nüfusu 79 milyon civarındadır. Bu nüfusun 4,5 milyonunu ülkede çalışan yabancı işçiler, yabancı işçilerin çoğunluğunu da Türkler teşkil eder. Almanya'da nüfus artış oranı çok azdır. Buna rağmen nüfusun yoğunluğu bakımından Avrupa'da km2 başına 222 kişi ile birinci sırayı alır. Nüfusun büyük bir kısmı endüstri merkezi olan Ruhr Havzasında yaşar. Almanya tamamen denecek kadar şehirleşmiştir. Nüfusu 2000'den az köylerde yaşayan insan sayısı beş milyonu geçmez. Genel nüfusunun üçte biri, nüfusu 100 binden fazla olan şehirlerde oturmaktadır. Almanya'da mülteciler ve yabancı işçiler dışında bütün halk Almanca konuşur. Azınlık yok denecek kadar azdır.

Din: Hıristiyan olan Alman halkının yaklaşık yarısı Protestan, %44'ü ise Katoliktir. Gün geçtikçe artan Müslümanların çoğunluğunu Türkler teşkil etmektedir.

Eğitim: Almanlar bilime, eğitime büyük önem veren bir millettir. Bugün Almanya'nın her tarafında eğitim ve öğretim parasız olarak gerçekleştirilmektedir. Eğitim ve öğretim, çağdaş tekniğe dayalı araç ve gereçlerle donatılmış, uygulamalı metodlarla yapılır. Ülkede 6-18 yaş arasında öğrenim mecburidir. Bütün öğrenciler önce 4 senelik temel okullara giderler. Bundan sonra ya temel okulun devamı kabul edilen 5 yıllık esas okula, ya 6 yıllık ortaokula veya 9 yıllık lise arasında seçim yaparlar. Esas okulu bitirenler umumiyetle 3 yıllık mesleki okullara da giderek meslek sahibi olurlar.

Almanya yüksek öğrenim kurumları ile doludur. Ülkede yüzden fazlası üniversite olmak üzere bilim ve teknik öğrenimi yapılan 196 yüksek öğrenim kurumu vardır. Ülkenin en eski ve ünlü üniversiteleri, 1386 yılında kurulan Heidelberg Üniversitesi ile 1476'da kurulan Tübingen Üniversitesidir.

On dokuzuncu yüzyıl sonunda kurulan Berlin Üniversitesi ile de Almanya'da çağdaş eğitimin temelleri atılmıştır. Hali hazırda Hannover Teknik Üniversitesi dünyaca ünlüdür. Bugün ülkede yaklaşık 1 milyon 100 bin öğrenci yüksek öğrenim görmektedir. Bunun 58.000 kadarını yabancı işçi çocukları teşkil etmektedir. Bu kadar gelişmiş eğitim ve öğretim sistemlerine rağmen, bugün hala yaklaşık üç milyon kişi okuma-yazma bilmemektedir.

Okuma-yazma bilmeyenlerin sayısını azaltmak için büyük çalışmalar yapılmaktadır. Almanya'da basın ve yayın çok gelişmiştir. Ülkede yayınlanan 373 gazetenin toplam tirajı 19 milyon 298 bindir. Almanya edebiyat tarihinde dünyaca ünlü edebiyatçı ve sanatçılar yetiştirmiştir. Birçok edebiyat akımı burada doğmuş ve yayılmıştır.

Spor, Almanya'da gelişmiş olup, halkın büyük bir kısmı spor kulüplerine üyedir ve sporla uğraşmaktadır. Futbolda dünyaca ileri bir seviyeye ulaşmış olup, üç defa dünya kupasını kazanmıştır. Birleşik Almanya'da spor okulları, spor salonları ve futbol sahaları ülkenin her tarafına modern bir şekilde yayılmıştır. Sporla uğraşmak isteyenler her türlü imkanı bulabilmektedirler. Bu sebeple de dünya çapında sporda başarılar kazanmaktadırlar.

Siyasi Hayat


Birleşik Almanya, 11 eyaletten meydana gelmiştir. Bu eyaletler eğitim, din, bayındırlık ve iç işlerinde bağımsızdır. Her eyaletin meclisi ve hükumeti vardır. Dış politika, ekonomi, ordu ve polis teşkilatı Federal hükumet tarafından, yasama gücü 4 yıl için seçilen iki meclis tarafından yürütülür. Bu iki meclisten Cumhuriyetinin tamamını temsil eden Federal Meclis (Bundestag)tir. Devletin temsilcisi Federal Kurul (Bundesrat)dur.Cumhurbaşkanı her beş yıl için Federal Meclis tarafından seçilir. Bundestrat'ın 45 üyesi eyalet hükümetlerince atanır.

Birleşik Almanya 16 eyaletten meydana gelmiş bir devlettir. En büyük eyaleti Bayern eyaletidir.
  • Baden-Württemberg: 35.751 km2 yüzölçümüne ve 9.679.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Stuttgart olup, kilometrekareye 269 kişi düşer.
  • Bayern: 70.554 km2 yüzölçümüne ve 11.221.000 nüfusa sahiptir. Başşehri München olup, eyalette kilometrekareye 159 kişi düşer.
  • Berlin: 883 km2 yüzölçümüne ve 3.470.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Berlin olup, kilometrekareye 3862 kişi düşer.
  • Brandenburg: 29.059 km2 yüzölçümüne ve 2.641.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 91 kişi düşer.
  • Bremen: 404 km2 yüzölçümüne ve 674.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Bremen olup, eyalette kilometrekareye 1.668 kişi düşer.
  • Hamburg: 755 km2 yüzölçümüne, 1.626.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 2154 kişi düşer.
  • Hessen: 21.114 km2 yüzölçümüne ve 5.661.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Weisbaden olup eyalette kilometrekareye 268 kişi düşer.
  • Macklenburg-Vorpommern: 23.838 km2 yüzölçümüne ve 1.954.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 82 kişi düşer.
  • Nedersachsen: 47.314 km2 yüzölçümüne ve 7.238.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Hannover olup, eyalette kilometrekareye 153 kişi düşer.
  • Nordrhein-Westfelen: 37.070 km2 yüzölçümüne ve 17.104.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Düseldorf olup, eyalette kilometrekareye 502 kişi düşer.
  • Rheinland-Pfatz: 19.849 km2 yüzölçümüne ve 3.702.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Maiz olup, eyalette kilometrekareye 186 kişi düşer.
  • Saarland: 2.570 km2 yüzölçümüne ve 1.065.000 nüfusa sahiptir. Başşehri Saarbrücken olup, eyalette kilometrekareye 414 kişi düşer.
  • Sachsen: 18.307 km2 yüzölçümüne ve 4.901.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 267 kişi düşer.
  • Sachsen-Anhalt: 20.405 km2 yüzölçümüne ve 2.965.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 145 kişi düşer.
  • Sachleswig-Holstein: 15.729 km2 yüzölçümüne ve 2.595.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 165 kişi düşer.
  • Thüringen: 16.251 km2 yüzölçümüne ve 2.684.000 nüfusa sahiptir. Eyalette kilometrekareye 165 kişi düşer.

Ekonomi


İkinci Dünya Harbinden yenik çıktıktan sonra Almanya çok kısa zamanda ekonomik gelişmeyi gerçekleştirmiş ve dünyada dördüncü sırayı almıştır. Halihazırda çalışan nüfusun % 47'si sanayi kesiminde çalışmakta olup, milli gelirin % 55'i bu kesimden sağlanmaktadır.

  • Endüstri: Endüstrisi çok gelişmiş olan Almanya'nın endüstri merkezleri Nordrehein-Westfalen, Bayern, Baden-Württemberg, Hessen, Niedersachen ve Saarland eyaletleridir.
Araba üretimi bakımından ABD ve Japonya'dan sonra dünyada üçüncü sırayı alır. Araba üretimi 4 milyona ulaşmaktadır. İkinci Dünya Savaşından önce Almanya'nın belkemiğini teşkil eden sanayi kuruluşlarından olan Thyssen ve Krupp gibi dev firmalar, bugün de sanayi kolları üzerindeki tesirini sürdürmektedir.
Kimya sanayiinde de çok gelişmiştir. Büyük kimyasal madde fabrikalarından olan Leverkusen, Hoecht ve Ludvigshafen fabrikaları Ren Nehri ve Ruhr çevresinde kurulmuştur.
Son yıllarda petrol aramasına önem verilip, Kuzey Denizi limanlarında büyük petrol rafinerileri kurulmuştur.
Almanya'da elektrik sanayii, Avrupa'ya önderlik edecek derecede çok gelişmiştir. Berlin, ülkenin en büyük elektronik merkezidir. Burada elektrik endüstrisinin her alanında imalat yapılır. Optik ve bilim aletleri, yazı ve hesap makineleri, hesap kaydedici kasaların üretim merkezi Berlin, Düseldorf, Göttingen ve Kempten'de olmasına rağmen bütün ülkeye yayılmış durumdadır.
Alman ekonomisi (Gross National Produkt) milli hasıla üretim sistemine dayanır. Milli üretim büyük bir artış göstermiş olup, bugün ithalat ve ihracat gelişmesiyle dünya ticaretinde ABD'nin ardından ikinci duruma gelmiştir.Toplam işçi nüfusunun % 25'i ithalat ve ihracat işlerinde çalışmaktadır. Bununla beraber üçüncü dünya ülkelerinin bazılarına imalat patenti vermek suretiyle, oradaki düşük ücretten istifade ederek ucuza mal üretmektedir.
  • Tarım: Bugün Almanya'da tarım, modern usullere göre yapılmaktadır. 1949 yılından sonra büyük bir hızla gelişen tarım, bugün büyük devletlerle boy ölçüşecek duruma gelmiştir. Ülke topraklarının % 35'i ekime müsaittir. Elde ettiği ürünler; buğday, çavdar, arpa, yulaf, patates, şekerpancarıdır. Şekerpancarı, Alman ekonomisinde büyük bir yer tutar.
  • Balıkçılık: Balıkçılık Almanya'da çok gelişmiş olup, dünyada balıkçılık yönünden üçüncü sırayı almaktadır. Kıyı limanları balıkçılık merkezleridir.
  • Hayvancılık: Büyükbaş hayvancılığı Alman ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. Sığır yetiştirilmesi çok miktarda yapılmaktadır. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği çok az miktarda yapılmaktadır. Büyükbaş hayvancılığın yanında tavukçuluk çok gelişmiştir.
  • Ormancılık: Ormanlar Almanya'nın yaklaşık 1/3'ünü kaplar. Ormanların dört milyon hektarının işletmesi devlete, üç milyon hektarının işletmesi özel şahıslara aittir. Ormanlardan senede yaklaşık olarak 30 milyon m3 kereste elde edilir.
  • Enerji Kaynakları: Almanya enerji üretiminin % 52,2'sini madenlerden, %17,7'sini nükleer enerjiden elde etmektedir.
  • Ticaret: Almanya son yıllarda dünya ekonomisine büyük bir canlılık kazandırmış olup, dış ödemeler dengesini dış ticaretiyle kapatmaya çalışmaktadır. İhracatın endüstriye katkısı % 74,7 iken, ithalatın katkısı % 48,2'dir. Ticaretinin % 20,4'ünü gelişmiş ülkelerle, % 48'ini de Doğu bloku ülkeleriyle yapar. En çok ticarette bulunduğu batı ülkeleri şunlardır: Fransa, ABD, Belçika, Hollanda, İngiltere, Avusturya, Japonya, İsviçre ve İtalya.

Almanya'nın en çok ithal ettiği mal, tabii gaz olup, ikinci sırayı petrol alır. İhracatında ise, fabrika parçaları, makina parçaları, ağır iş makinaları ve ilaç sanayi mamülleri önemli bir yer tutar.
Ulaşım: Almanya, Avrupa'nın ulaşım yönünden kalbi durumundadır. İç ve dış ulaşımı, deniz, kara, demir ve hava yollarıyla kolayca sağlanır. Almanya'daki karayollarının uzunluğu 491.240 kilometredir. Bunun, 5748 kilometresi otobandır. Demiryollarının toplamı 67.536 km olup, 9523 kilometresinde elektrikli trenler çalışmaktadır. Hava limanları çok modern olup, aynı anda beşden fazla uçağın inip kalkmasına müsaittir. 1992 senesinde ulaşıma açılan ve Ren, Main ve Tuna nehirlerini bağlayan kanalın açılmasıyla Karadeniz ile Kuzey Buz Denizi birleştirildi. Kuzey Buz Denizindeki bir limandan kalkan gemi, Ren-Main-Tuna kanalıyla Karandeniz'e ulaşmaktadır.
Son düzenleyen Safi; 4 Ekim 2016 22:29
_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
9 Nisan 2010       Mesaj #5
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Almanya ve Almanya Tarihi
Ad:  almanyatarihi3.jpg
Gösterim: 4278
Boyut:  50.4 KB

Coğrafi Verileri
  • Konum: Orta Avrupa, Baltik Denizi ve Kuzey Denizi kıyısında, Hollanda ile Polonya arasında, Danimarka'nın güneyinde yer almaktadır.
  • Coğrafi konumu: 51 00 Kuzey enlemi, 9 00 Doğu boylamı
  • Haritadaki konumu: Avrupa
  • Yüzölçümü: 357,022 km²
  • Sınırları: toplam: 3,621 km
  • Sınır komşuları: Avusturya 784 km, Belçika 167 km, Çek Cumhuriyeti 646 km, Danimarka 68 km, Fransa 451 km, Lüksemburg 138 km, Hollanda 577 km, Polonya 456 km, İsviçre 334 km
  • Sahil şeridi: 2,389 km
  • İklimi: Ilıman ve deniz iklimi; soğuk, bulutlu, rutubetli kışlar ve yazlar; zaman zaman ılık dağ rüzgarları eser.
  • Arazi yapısı: Kuzeyde alçak ovalar, orta kesimde yüksek araziler, güneyde Bavyera Alpleri yer alır.
  • Deniz seviyesinden yüksekliği: Neuendorf b. Wilster: 3,54 m; en yüksek noktası: Zugspitze 2,963 m
  • Doğal kaynakları: Demir, kömür, potas, kereste, linyit, uranyum, bakır, doğal gaz, tuz, nikel, tarıma elverişli topraklar, inşaat malzemeleri, kereste
  • Arazi kullanımı: tarıma uygun topraklar: % 33.13
    • daimi ekinler: %0,6
    • diğer: %66.2 (2005 verileri)
  • Sulanan arazi: 4,850 km² (2003 verileri)
  • Doğal afetler: Su baskınları
Nüfus Bilgileri
  • Nüfus: 82,329,758 (Temmuz 2009 verileri)
  • Nüfus artış oranı: %-0.053 (2009 verileri)
  • Mülteci oranı: 2.19 mülteci/1,000 nüfus (2009 tahmini)
  • Bebek ölüm oranı: 3.99 ölüm/1,000 doğan bebek (2009 tahmini)
  • Ortalama hayat süresi: Toplam nüfus: 79.26 yıl
    • erkeklerde: 76.26 yıl
    • kadınlarda: 82.42 yıl (2009 verileri)
  • Ortalama çocuk sayısı: 1.41 çocuk/1 kadın (2009 tahmini)
  • HIV/AIDS - hastalıklarına yakalanan yetişkin sayısı: %0.1 (2007 verileri)
  • HIV/AIDS - hastalığı olan insan sayısı: 53,000 (2007 verileri)
  • HIV/AIDS - hastalıklarından ölenlerin sayısı: 500 den az (2007 tahmini)
  • Ulus: Alman
  • Nüfusun etnik dağılımı: Alman %91.5, Türk %2.4, diğer %6.1 (Yunan, İtalyan, Polonyalı, Rus, Hırvat-Sırp, İspanyol)
  • Din: Protestan %34, Roma Katolikleri %34, Müslümanlar %3.7, diğer %28.3
  • Diller: Almanca
  • Okur yazar oranı: 15 yaş ve üzeri için veriler
    • toplam nüfusta: %99 (2003 verileri)

Yönetimi
  • Ülke adı: Resmi tam adı: Almanya Federal Cumhuriyeti
    • kısa şekli : Almanya
    • Yerel tam adı: Bundesrepublik Deutschland
    • yerel kısa şekli: Deutschland
    • eski adı: Alman İmparatorluğu
    • ingilizce: Germany
  • Yönetim biçimi: Federal Cumhuriyet
  • Başkent: Berlin
  • İdari bölümler: 16 eyalet; Baden-Württemberg, Bayern (Bavyera), Berlin, Brandenburg, Bremen, Hamburg, Hessen, Mecklenburg-Vorpommern, Niedersachsen (Aşağı Saksonya), Nordrhein-Westfalen (Kuzey Ren-Vestfalya), Rheinland-Pfalz, Saarland, Sachsen (Saksonya), Sachsen-Anhalt, Schleswig-Holstein, Thüringen
  • Bağımsızlık günü: 18 Ocak 1871
  • Milli bayram: Birleşme Günü, 3 Ekim (1990)
  • Anayasa: 23 Mayıs 1949
  • Üye olduğu uluslararası örgüt ve kuruluşlar: AfDB (Afrika Kalkınma Bankası), AsDB (Asya Kalkınma Bankası), AG (Avustralya Grubu), BDEAC, BIS (Uluslararası İmar Bankası), CBSS (Baltik Ülkeleri Konseyi), CCC (Gümrük İşbirliği Konseyi), CDB (Karayipler Kalkınma Bankası), CE (Avrupa Konseyi), CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Teşkilatı), EAPC (Avrupa - Atlantik Ortaklık Konseyi), EBRD (Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası), ECE (Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu), EIB (Avrupa Yatırım Bankası), EMU (Avrupa Ekonomi ve Para Birliği), ESA (Avrupa Uzay Ajansı), Avrupa Birliği, FAO (Tarım ve Gıda Örgütü), G- 5, G- 7, G-10, IADB (Amerika Bölgesi Kalkınma Bankası), IAEA (Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı), IBRD (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası), ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü), ICC (Milletlerarası Ticaret Odası), ICFTU (Uluslararası Serbest Ticaret Birlikleri Konfederastonu), ICRM (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Hareketi), IDA (Uluslararası Kalkınma Birliği), IEA (Uluslararası Enerji Ajansı), IFAD (Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu), IFC (Uluslararası Finansman Kurumu), IFRCS (Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Toplulukları Federasyonu), IHO (Uluslararası Hidrografi Örgütü), ILO (Uluslarası Çalışma Örgütü), IMF (Uluslararası Para Fonu), IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü), Inmarsat (Uluslararası Denizcilik Uydu Teşkilatı), Intelsat (Uluslararası Telekomünikasyon ve Uydu Örgütü), Interpol (Uluslararası Polis Teşkilatı), IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), IOM (Uluslararası Göçmen Teşkilatı), ISO (Uluslararası Standartlar Örgütü), ITU (Uluslararası Haberleşme Birliği), MONUC (BM Kongo Operasyonu), NAM, NATO (Kuzey Atlantik Asemblesi), NEA (Nükleer Enerji Kurulu), NSG, OAS (Amerika Devletleri Teşkilatı), OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü),OPCW, OSCE (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Örgütü), PCA (Daimi Hakemlik Mahkemesi), UN (Birleşmiş Milletler), UNCTAD (Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), UNESCO (Eğitim-Bilim ve Kültür Örgütü), UNHCR (BM Mülteciler Yüksek Komiserliği), UNIDO (Endüstriyel Kalkınma Örgütü), UNIKOM (BM Irak-Kuveyt Gözlem Misyonu), UNMIBH (BM Bosna Hersek Misyonu), UNMIK (BM Kosova Geçici Yönetimi), UNOMIG (BM Gürcistan Gözlem Misyonu), UPU (Dünya Posta Birliği), WADB (Batı Afrika Kalkınma Bankası), WEU (Batı Avrupa Konseyi), WHO (Dünya Sağlık Örgütü), WIPO (Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı), WMO (Dünya Meteoroloji Örgütü), WToO (Dünya Turizm Örgütü), WTrO (Dünya Ticaret Örgütü), ZC

Ekonomik Göstergeler
  • Ekonomiye genel bakış: Almanya Federal Cumhuriyeti, Avrupa`nın önemli sanayi güçlerinden biridir. Sanayi kolları arasında, on kadar büyük kuruluşun elinde toplanmış olan demir-çelik üretiminin beslediği, gerek çalışan personel sayısı, gerek üretimin değeri bakımından son derece önemli olan makine yapımı başlıca yeri tutar: Dünya çapında ünlü Volswagen, Opel , Porsche, Mercedes, Audi, BMW vb. otomobilleri üreten otomobil yapımı; optik sanayisi ve duyarlı makineler sanayisi; gene dünyaca ünlü Siemens, AEG gibi şirketlerin ürettiği elektrikli ve elektronik araç gereçler yapımı. İkinci sırada Bayer, Hoechest ve Bosh şirketlerinin denetimi altında toplanmış olan kimya sanayisi yer alır. Sanayinin öbür dalları arasında besin sanayisi (özellikle bira ve şarap yapımı; şeker fabrikaları,vb), dokuma sanayisi sayılabilir. Ülkede üçüncü kesim, ticaret, bankacılık, sigorta şirketleri,vb., de çok büyük ölçüde gelişmiştir ve Almanya dış ticarette Avrupa`da birinci, dünyada ikinci sırada yer almaktadır. Ayrıca, çeşitli kentlerdeki uzmanlık fuarlarının desteklediği turizm, gün geçtikçe gelişmektedir. Uzun süreçte, Almanya, büyüyen nüfusuyla, düşük vergi gelirleri ve yüksek maaş giderleri yüzünden bütçe problemleriyle karşılaşmaktadır.
  • GSYİH: Satınalma Gücü paritesi - 2.925 trilyon $(2008 verileri)
  • GSYİH - reel büyüme: %1.3 (2008 verileri)
  • GSYİH - sektörel bileşimi: tarım:% 0.9
    • sanayi:% 30.1
    • hizmetler:% 69.1 (2008 tahmini)
  • Enflasyon oranı (tüketici fiyatlarında): % 2.7 (2008 tahmini)
  • İş gücü: 43.6 milyon (2008 verileri)
  • Sektörlere göre işgücü dağılımı: tarım: % 2.4
    • sanayi:% 29.7
    • hizmetler:% 67.8 (2005)
  • İşsizlik oranı: % 7.8 (2008 verileri)
  • Sanayi: Demir - çelik, kömür, çimento, kimyasallar, makine, araç, makine parçaları, elektronik, gıda ve meşrubat, gemi yapımı, tekstil
  • Sanayi üretimi büyüme oranı: %0.1 (2008)
  • Elektrik üretimi: 593.4 milyar kWh (2007)
  • Elektrik tüketimi: 547.3 milyar kWh (2007)
  • Elektrik ihracatı: 61.7 milyar kWh (2008)
  • Elektrik ithalatı: 41.67 milyar kWh (2008)
  • Tarım ürünleri: Patates, buğday, arpa, şeker pancarı, meyve, lahana, sığır, domuz, kümes hayvanları
  • İhracat: 1.498 trilyon $ (2008 verileri)
  • İhracat ürünleri: Makine, araçlar, kimyasallar, metaller, sanayi malları, gıda maddeleri, tekstil
  • İhracat ortakları: Fransa % 9.7, ABD % 7.1, İngiltere % 6.7, Hollanda % 6.6, İtalya % 6.4, Avusturya % 5.4, Belçika % 5.2, İspanya % 4.4, Polonya % 4 (2008)
  • Dış borç tutarı: 5.158 trilyon $ (2008 verileri)
  • İthalat: 1.232 trilyon $ (2008 verileri)
  • İthalat ürünleri: Makine, araçlar, kimyasallar, gıda maddeleri, tekstil, metaller
  • İthalat ortakları: Hollanda % 12.5, Fransa % 8.3, Belçika % 7.5, Çin % 6.2, İtalya % 5.7, İngiltere % 5.4, Avusturya % 4.3, Rusya % 4.2, ABD % 4.2 (2008)
  • Para birimi: Euro (EUR)
  • Para birimi kodu: EUR
  • Mali yıl: Takvim yılı
İletişim Bilgileri
  • Kullanılan telefon hatları: 51.5 milyon (2008)
  • Telefon kodu: 49
  • Radyo yayın istasyonları: AM 51, FM 787, kısa dalga 4 (1998)
  • Radyolar: 77.8 milyon (1997)
  • Televizyon yayını yapan istasyonlar: 373 (1995)
  • Televizyonlar: 51.4 milyon (1998)
  • Internet kısaltması: .de
  • Internet servis sağlayıcıları: 23.796 milyon (2009)
  • Internet kullanıcıları: 61.973 milyon (2008)
Ulaşım ve Taşımacılık
  • Demiryolları: toplam: 47,201 km (2005)
  • Karayolları: toplam: 231,581 km (2005 verileri)
  • Su yolları: 7,467 km (2005)
  • Boru hatları: nemli gaz 37 km; doğalgaz 25,035 km; ham petrol 3,546 km; rafine ürünler 3,827 km (2006)
  • Limanları: Berlin, Bonn, Brake, Bremen, Bremerhaven, Cologne, Dresden, Duisburg, Emden, Hamburg, Karlsruhe, Kiel, Luebeck, Magdeburg, Mannheim, Rostock, Stuttgart
  • Hava alanları: 554 (2006 verileri)
  • Helikopter alanları: 32 (2006 verileri)

Son düzenleyen Safi; 14 Mayıs 2016 18:22
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
13 Mayıs 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Almanya

,
resmi adı ALMANYA FEDERAL CUMHURİYETİ.
Almanca BUNDESREPUBLİK DEUTSCHLAND, Orta Avrupa'nın kuzeyinde gelişmiş sanayi ülkesi. Yüzölçümü 357.042 km2, 1991 tahmini nüfusu 79.096.000, başkenti Berlin’dir. Kuzeyde Danimarka, doğuda Çek Cumhuriyeti ve Polonya, güneyde İsviçre ve Avusturya, batıda da Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda olmak üzere dokuz ülkeyle komşudur. Ayrıca Baltık Deniziyle Kuzey Denizine kıyısı vardır. II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan iki Alman devleti arasındaki sınır, 1990’da doğudaki Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin batıdaki Almanya Federal Cumhuriyeti’ne katılmasıyla siyasal niteliğini yitirmiştir. Ama bu 40 yıllık iç sınırın tarihsel bir önemi vardır.
Federal Almanya 1955’te NATO’ya üye olmuştur. Ayrıca Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ile Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurucu üyelerindendir. 1950’lerdeki “ekonomik mucize” sayesinde dünyanın önde gelen ekonomik güçleri arasına katılmıştır. Doğu Almanya’yla birleşmesinin başlangıçta çok büyük bir mali yük getirmesine karşın sonuçta Almanya’nın konumunu daha da güçlendireceği düşünülmektedir.
Ad:  almanya.jpg
Gösterim: 3187
Boyut:  170.8 KB

DOĞAL YAPI


YÜZEY ŞEKİLLERİ. Almanya topraklan tıpkı doğu ve batı komşulannın toprakları ^ibi kuzeyden güneye gidildikçe yükselir. Ülke yüzey şekilleri açısından hemen hemen eşit büyüklükte üç bölgeye ayrılmıştır: Kuzey Almanya Ovası, Orta Almanya Yükseltileri ve Güney Almanya. Bunlardan Kuzey Almanya Ovası Fransa’nın güneybatı ucundan başlayan, Benelüks ülkelerini ve Baltık yörelerini içine alarak doğuya uzanan cok büyük bir kıyı düzlüğünün parçasıdır. Orta Almanya Yükseltileri ormanlarla kaplı alçak dağ sıralarından, akarsu havzalarından ve platolardan oluşan karmaşık bir sistemdir; Fransa’nın ortagüneyinde Massif Central’dan Slovakya üzerinden Karpatlar’a uzanan benzer topografik yapıda geniş bir yayın üzerinde yer alır. Güney Almanya dağlık yöresi ve plato bölgesi gerçekte Jura dağ sisteminin kuzeydoğu uzantısıdır. Almanya’ya ülkenin güneybatı ucundan giren Jura Dağları ülke içinde iki kola ayrılır. Jura Dağlarının ve Tuna Irmağının güneyinde kalan dalgalı yüksek plato Almanya’nın güneyini dolanır; Konstanz Gölü (Bodensee) kıyılarında, dağlık Allgâu’da ve Münih’in güneyinde birden yükselen Bavyera Alpleri’nde son bulur.

Kuzey Almanya Ovası.

Buzul hareketleri sonucunda oluşan Kuzey Almanya Ovası Schleswig-Holstein, Bremen, Hamburg ve Mecklenburg-Vorpommern eyaletlerinin tümünü, Berlin’i, ayrıca Aşağı Saksonya, Saksonya-Anhalt ve Brandenburg eyaletlerinin büyük bölümüyle Kuzey Ren- Vestfalya eyaletlerinin kuzeybatısını kaplar. Ovanın Hollanda sınırı ile Weser Irmağı arasındaki bölümü genellikle düzdür. Jutland Yarımadasının güneyinden başlayan buzultaş oluşumlu kesimindeyse yumuşak eğimlere, alçak tepelere, geniş vadilere, göllere, ormanlara, bataklık ve fundalıklara rastlanır. Ovanın en üstteki kayaç katmanını 1,6 milyar yaşından genç Pleyistosen tortullar oluşturur. Daha alttaki Tersiyer Dönem oluşumlarından linyit kömürü doğudaki yataklardan çıkarılmaktadır. Mezozoyik tortul kayaçlar ise genellikle kolay ulaşılamayacak kadar derindedir.
Ad:  almanya2.jpg
Gösterim: 2776
Boyut:  39.0 KB

Ovanın kuzeyinde Baltık Denizinden güneye uzanan buzultaş kuşağında ortalamayı 100 m kadar aşan yükseltilere rastlanır. Schlesvvig-Holstein ve Aşağı Saksonya’nın Kuzey Denizi kıyılarının temel özellikleri kum tepeleri, bataklıklar ve gelgit girintileridir. Daha içlerdeki verimli otlaklar Geest denen kumlu tepelerle bölünmüştür. Polonya sınırındaki Guben’den Berlin’in batısındaki Brandenburg’a uzanan çizginin kuzeyi Weichsel Buzul Katı buzullarının güneye ilerlemesiyle oluşmuştur. Bu çizginin güneyi ise yalnızca daha önceki Saale ve Elsteriyen buzul katlarından etkilenmiştir. Kuzeydoğu bölgesinde buzultaşlar, bunların güneyinde taşıntı kum düzlükleri, ikisinin arasında da sayısız gölleriyle buzul sürüntüsü katları yer alır. Ovanın güney ucunda Harz Dağlarından Yukarı Lausitz’e uzanan dalgalı arazi kuşağı büyük ölçüde lös oluşumludur. Ülkenin en verimli topraklarından bir bölümü buradadır.

Schleswig’in batı kıyıları açıklarındaki Kuzey Friz Adalarının en önemlisi Sylt Adasıdır. Doğu Friz Adaları Aşağı Saksonya kıyılan açıklarında yer alır. Bunların uzantısı olan Batı Friz Adaları ise Hollanda’nındır. Kayalık Helgoland Adası Cuxhaven’in 65 km kuzeybatısındadır. Holstein’ın ve Kuzey-Ren Vestfalya’nın doğusundan Hollanda sınırına uzanan topraklar hem çok verimli, hem de mineral kaynakları açısından çok zengindir.
Ovanın ekonomik önemini artıran bir etken de büyük ölçüde buzul kökenli ırmak ve kanallardır. Almanya’nın çok gelişmiş suyolu ulaşım sisteminde bunlardan yararlanılır. Weser ve Elbe ırmakları Almanya’nın iki büyük iç deniz limanı olan Bremen ve Hamburg’dan geçer. Hollanda sınırına koşut olarak akan Ems Irmağı da bu iki ırmak gibi Kuzey Denizine dökülür. Aynı denize dökülen Ren Irmağı Avrupa’nın en büyük iç suyoludur; Ren Irmağı kıtanın sanayi ve madencilik etkinliklerinin en yoğun olduğu.
Ruhr Havzasının hemen batısında Köln ve Düsseldorf’tan geçtikten sonra Hollanda’ dan denize ulaşır. Ruhr Havzası adını bu bölgenin bir bölümünü sulayan Ruhr Irmağıdan alır; havza Batı Almanya’nın en büyük ağır sanayi merkezidir.

Orta Almanya Yükseltileri.
Orta Avrupa Yükseltilerinin Almanya topraklarında kalan bu bölümü akarsu vadileriyle büyük parçalara bölünmüş bir dağlar dizisinden oluşur. Jeolojik açıdan çok karmaşık olan iç içe geçmiş bu dağlar genellikle yuvarlanmış ve alçaktır. Çoğunun yüksekliği 1.100 m’yi geçmez. Yüksek yerleri sık ormanlarla kaplı olduğundan birçoğu da “dağ” yerine “orman” (Almanca Wald) adıyla anılır. Özellikle yakın jeolojik dönemlerde yanardağ etkinlikleri sonucunda oluşan bölümleri önemli mineral kaynakları içerir; buralarda yerel sanayi gelişmiştir. Vadilerde tarım yapılır; iklimin elverdiği yerlerde şaraplık üzüm yetiştirilir. Hidroelektrik enerji kaynaklarının yanı sıra kara, demir ve su yoluyla ulaşım olanakları da birçok yerde madencilik, imalat ve işleme sanayilerinin gelişmesine yol açmıştır.

Bütün bölgenin çekirdeğini oluşturan sert, kristalin kayaçlar yaklaşık 300 milyon yıl önceki Hersiniyen dağoluşumu dönemine aittir. Paleozoyik Zamanın sonlarına rastlayan günümüzden yaklaşık 245 milyon yıl önce bu aşınmış dağ sırasının çöküntü yapıları bugün artık işlenmeyen sert kömür kıvrımları gibi birikintilerle dolmuştur. İzleyen Mezozoyik Zamanda kireçtaşı, kum ve kil katmanları eski kayaçları örtmüş, Tersiyer Dönemdeki parçalanmayla da bazı bölümler yükselerek dağları oluşturmuştur. Mezozoyik katman çoğu yerde aşınmayla yok olmuştur.

Orta Almanya Yükseltileri Hessen, Rheinland-Pfalz, Saarland, Thüringen ve Saksonya eyaletlerinin tümünü ya da büyük bölümünü, Kuzey-Ren Vestfalya, Aşağı Saksonya, Saksonya-Anhalt ve Brandenburg’un da güney bölümlerini içine alır. Bölgenin tek ortak özelliği dağlık, engebeli görünümüdür; bunun dışında büyük çeşitlilik gösterir. Güney Hessen’deki Ren-Main çevresi gibi bazı yerleri Almanya’nın en merkezî ve zengin sanayi bölgelerindendir. Bazı yerleri de ülkenin en seyrek nüfuslu, ücra yörelerindendir.

Orta Almanya Yükseltilerinin en yüksek bölümü Ren Irmağının doğusundan Ruhr ve Lippe ırmaklarının güneyi ve Lahn Irmağının kuzeyi boyunca doğuya uzanarak Weser Irmağının yukarılarına ulaşır. Bu kuşakta ya da hemen bitişiğinde kuzeyde Teutoburg Ormanı, batıda Siebengebirge (Yedi Dağ lar) ve Sauerland ile güneyde Westerwald yer alır. Weser Irmağıyla kolu Werra’nın ötesinde yükselti Harz Dağlarıyla sürer. Harz Dağları gözde bir tatil merkezidir; en yüksek tepesi olan Brocken Doruğu (1.142 m) eski iç sınırın hemen doğusundadır. Erzgebirge, Yukarı Lausitz’teki dağlar, Thüringen Ormanı, Thüringen ve Erzgebirge havzaları ile Dresden yakınlarındaki Elbe Vadisi de doğuda, eski Demokratik Almanya topraklarında kalır.

Ren’in doğusunda ve Lahn ile Main ırmakları arasındaki Taunus da tatil merkezi olarak ünlüdür Main ile Kinzing ırmakları arasında kalan Spessart, Almanya’nm en yaşlı meşe ağaçlarının bulunduğu geniş bir ormandır. Onun güneybatısındaki Öden Ormanı efsane kahramanı Siegfried’in öldürüldüğü yer olarak kabul edilir.
Ren’in batısında ve Mosel Irmağının kuzeyinde uzanan Eifel Platosu Belçika’ya girdikten sonra Ardennes adını alır. Bu sırada ve Mosel’ın güneyinde buna koşut uzanan Hunsrück sırtlarında yakın tarihli bir yanardağ etkinliğinin izleri görülür. Buralarda önemli bazalt yatakları vardır; yakınlardaki Idar-Oberstein’da da yarı değerli taşlar çıkarılır. Hunsrück’ün güneyinde Haardt Dağları (Pfalz Ormanı) yer alır. Haardt Dağlarının Fransa’daki Lorraine’e komşu güneybatı ucundaki Saar Havzası da tıpkı Ruhr gibi kömür ve demir açısından zengindir.
Ren Boğazı batıda Eifel ve Hunsrück platolarından doğuda Siebengebirge ve Ta- unus’a uzanan alçak yükselti kuşağını parçalar. Ren Irmağının bu en güzel ve ünlü bölümünde kuzeyde Andernach’tan güneyde Bingen’e kadar tepelerde pek çok şato, yamaçlarda bağlar ve kıyılarda bir dizi çekici kent sıralanmıştır. Irmak kıvrılarak aktığı Sankt Goarshausen’de neredeyse sürekli olarak dik kayalıklardan geçer; bunların en ünlüsü uğursuz Lorelei kayasıdır.

Güney Almanya Dağları ya da Platosu Mainz yakınlarında Ren Irmağına katılan Main Irmağı Çek Cumhuriyeti sınırından batıya doğru menderesler çizerek Orta Almanya Yükseltilerini dağlık Güney Almanya’dan ayırır. İki bölge arasında topografik açıdan fazla fark yoktur. Bununla birlikte Güney Almanya’daki dağlar başka sistemlerin parçasıdır ve ortalama yükseklik platolarda bile Orta Almanya’dakinin cok üstündedir.
Ad:  almanya3.jpg
Gösterim: 3215
Boyut:  152.0 KB
Almanya’nın Başlıca Fiziksel Coğrafya Bölgeleri ve Alt Bölümleri
Baden-Württemberg’in doğusu ve Bavyera’nın kuzeydoğusunda Main ve Neckar ırmaklarının havzalarıyla çevrelenen alan alçak tepeler, platolar ve vadilerle doğuya doğru uzanır. Zengin bir tarım alanı olan bu bölge ana ulaşım yollarına uzaktır. Büyük ölçüde bu nedenle yörede modern gelişmelerden görece az etkilenmiş ve dış görünüşleriyle pek değişmemiş birçok eski kent vardır. Donauwörth’ten Würzburg’a uzanan ünlü “Romantik Yol” da bu bölgede kalır. Yolun üzerindeki Rothenburg ob der Tauber titizlikle korunan ve 17. yüzyıldan bu yana hemen hiç değişmeyen surlarla çevrili bir kenttir.

Almanya’ya İsviçre sınırından giren Jura Dağlarının kuzey uzantısı burada iki kola ayrılır. Kara Orman Dağlan adıyla anılan batı kolu Ren Irmağına koşut olarak kuzeye doğru uzanır ve Karlsruhe’nm hemen güneyinde son bulur. Kara Ormanlar’da pek çok sıcak su kaynağı, kaplıca ve sanatoryum vardır. Jura Dağlannm doğu kolu Stuttgart ve Nürnberg’in güneyinden geçip Donauwörth’e kadar Tuna’nın kuzey havzasını izledikten sonra kuzeye dönerek Bayreuth’ ta son bulur. Doğu kolunun güney bölümüne Schwaben Jurası, kuzey bölümüne de Franken Jurası denir. Doğusunda Çek Cumhuriyeti sınırına doğru Bohemya Ormanı başlar; güneyinde Regensburg yakınlarında ise Tuna Vadisinin kuzey sırtlarında Bavyera Ormanı uzanır. Güzellikleriyle ünlü Bavyera Alpleri Avusturya Alpleri’nin Arlberg ve Tirol adlı iki küçük uzantısının kuzey ucunu oluşturur. Almanya’ nın en yüksek doruğu Bavyera Alpleri’ndeki Zugspitze’dir (2.962 m).

AKARSULAR VE TOPRAK YAPISI.


Almanya topraklan kuzeydeki kıyılardan Bavyera Alpleri’ne gidildikçe sürekli yükseldiğinden akarsular büyük çoğunlukla kuzeye doğru akar; bunlar Ren, Ems, Weser ve Elbe ırmaklarına katılarak Kuzey Denizine dökülür. Gene kuzeye doğru akan Öder en doğudaki toprakların sulannı topladıktan sonra Polonya’dan geçerek Baltık Denizine ulaşır. Bu akarsuların birçoğu doğuya ya da batıya doğru menderesler çizer, ama içlerinden yalnızca Lahn Irmağı güneye doğru akar. Almanya’nın hepsi Bavyera’da kalan öbür akarsuları Tuna’ya katılır.
Kuzey Almanya Ovasında akarsuların çığırları bir ızgarayı andırır. Buzulların etkisiyle oluşan bu yapı aradan kanallar açılarak Ren Irmağının Berlin’e ve Elbe ile Öder ırmaklarına bağlanmasını kolaylaştırmıştır. Ülkede doğrudan Baltık Denizine dökülen, Weser’e ya da Ren’in kollarına katılan çaylar da vardır.
Almanya’da görece az göl vardır. Çoğu Buzul Çağı sonrasında kuzeydoğudaki düzlüklerde oluşmuş sığ göllerdir. Bu bölgedeki en büyük doğal göl Müritz Gölüdür (113 km2). Aşağı Saksonya’daki Dümmer ve Steinhude göllerinden başka $chleswig- Holstein’da da buzul kökenli birkaç küçük göl vardır. Almanya’nın geri kalan gölleri Yukarı Bavyera’nın güneydoğu köşesinde toplanmıştır. En büyük göl İsviçre ve Avusturya’ya uzanan Konstanz Gölüdür.

Almanya’nın ekilebilir bütün toprakları tarıma açılmıştır, ama bunların görece küçük bölümünü çok verimli topraklar oluşturur. Büyük ölçekli tahıl tarımına elverişli olmayan alanlar otlak olarak kullanılır. Kuzey Almanya Ovasında toprak çok büyük ölçüde kumlu ve killidir. Borde olarak bilinen verimli alanlar löslü toprakla kaplıdır. Bu verimli kuşak Ren’in batısında Ruhr Havzası yakınlarından başlar ve doğuya doğru Magdeburg yakınlarında Elbe’nin ötesine kadar uzanır. Verimli topraklara dağınık olarak başka yerlerde de rastlanır. Bunların başlıcalan Ren’in batısıyla Hollanda sının arasında ve Frankfurt am Main metropoliten bölgesi çevresindedir. Württemberg’in kuzeyinde, Bavyera’nın kuzeyindeki bazı küçük alanlarda ve Ulm ile Münih’in kuzeydoğusunda da verimli, löslü topraklar bulunur. Hem Kuzey Almanya Ovasının, hem de güneydeki yüksek plato bölgesinin bazı yerleri bataklıktır.

İKLİM.


Almanya’nın iklimi genel olarak ılımandır. Aşırı sıcak yazlar ve uzun süreli, şiddetli don olayının görüldüğü kışlar enderdir. Ayrıca ülke toprakları düzenli ve bol yağış alır. Bununla birlikte iklimi hızlı değişikliklere açıktır. Bunda Gulf Stream’den kaynaklanan ılıman deniz ikliminin Avrupa’ nın kuzeydoğusundan gelen sert iklim koşullarıyla çarpışması rol oynar. Mevsimlerde yıldan yıla büyük değişiklikler görülür. Soğuk mevsimlerde hava sürekli bulutludur.

Orta ve Güney Almanya’nın karmaşık topografisi sıcaklık, nem, yağış ve güneşli günlerin sayısında sonsuz yerel farklılıklara yol açar. Bu yüzden Almanya türüne ve yılına göre birbirinden farklı şarap üreten ülkelerin başında gelir; piyasa için tescil edilmiş 10 binden fazla değişik şarabı vardır.
Ad:  almanya4.jpg
Gösterim: 2588
Boyut:  49.1 KB
Moselle ve Ren ırmaklarının birleşme noktası, Koblenz Almanya Büyükelçiliği

Ülkenin kuzeybatı ve ovalık kesimleri Kuzey Denizinden gelen egemen batı rüzgârlarının etkisiyle nemli ve ılımandır. Ama bu iklimin yüksek nem oranı, uzun süreli yağışlar ve soğuk mevsimlerde sis gibi olumsuz yanları da vardır. Ovanın Avrasya içlerine açılan doğusuna doğru yağışlar azalır; yaz ve kış aylan arasındaki sıcaklık farkları artar. Orta ve güneybatıdaki tepelik bölgelerde, özellikle de güneydoğudaki dağ ve platolarda kara ikliminin etkisi çok daha belirginleşir. Dağlarda daha soğuk ve yağışlı bir iklim görülür; batıya bakan yamaçlar denizden gelen hava akımlarının etkisiyle en çok yağış olan yerlerdir. Brocken’deki ölçme istasyonunda yıllık yağış miktarı 1.142 m’de 1.580 mm’ye ulaşır. Buna karşılık Harz Dağları yakınlanndaki Alsleben’de yıllık yağış 430 mm’dir. Yukarı Bavyera’da Alpler’de esen ılık fön rüzgârlan alışılmışın dışında bir iklim özelliğidir. Bir optik olay yaratarak Alpler’in normal olarak görülmediği noktalardan görülmesini sağlayan bu rüzgârların bölge halkının ruhsal durumunu olumsuz etkilediği söylenir.
Almanya’da yıllık ortalama yağış bölgelere göre değişir. Kuzey Almanya Ovasında 510-710 mm, Orta Almanya Yükseltilerinde 710-1.480 mm arasındadır; Güney Almanya dağlık yöresinde ise 1.950 mm’yi bulur, hatta yer yer aşar. Ocak ayı sıcaklık ortalaması kuzeydeki ovalarda -3°C ile 1°C arasında değişirken, dağlık bölgede yüksekliğe bağlı olarak -6°C’ye kadar düşer. 16°C ile 19°C arasında değişen temmuz ayı sıcaklık ortalaması korunaklı akarsu vadilerinde biraz daha yüksektir.

BİTKİ ÖRTÜSÜ VE HAYVAN VARLIĞI.


Almanya’nın bitki örtüsü ve hayvan varlığı komşularından çok farklı değildir. Eski çağlarda neredeyse tümüyle ormanlarla kaplı olan bu topraklarda yürütülen sistemli ağaçlandırma çalışmaları ormanların büyük ölçüde yenilenmesini sağlamıştır. Buzullardan etkilenen ovaların ilksel ormanlarında meşe, ıhlamur, kayın ve huşağacı gibi yaprakdöken ağaçlar egemendi. En zengin yabanıl yaşam lös kuşaklarındaki meşe-gürgen or- manlanndaydı. Bu ormanların yaprak örtüsü sayısız böcek türünün, kuşların ve sincap gibi hayvanların yaşamasına olanak veriyordu. Zengin çalılıklar memelilerden geyik, yaban domuzu gibi büyük hayvanlar, ayrıca porsuk, tilki ve keseğen ile birçok başka emirici için uygun bir ortamdı.

Bugün Kuzey Almanya Ovasında, Schleswig-Holstein’da ve Thüringen Havzasının dış çevresinde bulunan parçalı ormanlarda yalnızca kayın ve huşağacı çok denebilecek sayıda kalabilmiştir; meşeye ise daha az rastlanır. Yeni dikilen ağaçlar görece çabuk büyüyen iğneyapraklı türleri olduğundan bugün göknar, ladin ve çam ülkedeki yaprakdöken ağaç sayısının iki katını aşmıştır. İskandinavya dışında Batı Avrupa’da orman alanlarının en yoğun olduğu ülke Almanya’ dır. Gene de sık ormanlarla kaplı bölgelere neredeyse yalnızca ülkenin orta ve güneyindeki yüksek topraklarda rastlanır. Sanayi kirlenmesi, özellikle de birleşme öncesinde Demokratik Almanya sınırları içinde kalan topraklarda yapılan düzensiz üretim Almanya’nın ormanlarına büyük zarar vermiştir.

Meyve ağaçları ülkenin hemen her yanma dağılmıştır. Gene de elma, armut, şeftali, kiraz, erik, kayısı ve ayva gibi meyve ağaçlarıyla ceviz, kestane ve fındık ağaçları da tıpkı bağlar gibi en iyi batı ve güneybatı bölgelerinde yetişir. Çilek, yabanmersini, böğürtlen ve frenküzümü bütün orman ve çayırlarda boldur.
Almanya’nın geniş ormanlık ve dağlık alanları bu kadar yoğun nüfuslu ve çok gelişmiş bir ülkede şaşırtıcı ölçüde zengin bir doğal yaşama olanak verir. Çoğu bölgede av hayvanlan boldur ve sıkı avlanma yasalanyla korunmaktadır. Bunlar arasında çeşitli geyikler, bıldırcın, sülün ve Alpler yöresinde elik ile dağ keçisi sayılabilir. II. Dünya Savaşı sonrasında avlanma sınırla- malan yüzünden çok artan yaban domuzu sayısı azalmış, insanları ve ürünü tehdit eder durumdan çıkmıştır. Tavşan çoktur. Doğada ayı ve kurtlann soyu tükenmiştir, ama yaban kedisi sayısı savaştan sonra artmıştır. Vaşak Çekoslovakya sınırında yeniden ortaya çıkmıştır. Kokarca, sansar, gelincik, kunduz ve porsuk ülkenin orta ve güneyindeki yüksek yerlerde bulunur. Sürüngenlerden en çok çörel, keler ve yılanlara rastlanır.

Kuşlardan beyaz leylek, karabatak, puhu ve balık kartalın soyu neredeyse tükenmiş, ama kaya kartalı Alpler’de çoğalmaya başlamıştır. Balıkçıl bazı yerlerde varlığını sürdürmekte, Elbe boyunca toy kuşuna rastlanmadadır.
Almanya’da çok sayıda ulusal park vardır. Binlerce yöre doğayı koruma alanı olarak ayrılmıştır. Binlercesi de tarihsel önemi ya da doğal güzelliği nedeniyle korumaya alınmıştır.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 14 Mayıs 2016 01:07
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Mayıs 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM

YERLEŞME DOKUSU.


Bugünkü Alman eyaletlerinin sınırları görece yakın dönemlerde belirlenmiştir. Kutsal Roma-Germen İmpa- ratorluğu’na bağlı büyüklü küçüklü 2.000’den fazla siyasal birim savaşlar, antlaşmalar, hanedan evlilikleri, Napoleon yönetimi altındaki büyük çaplı birleşmeler, Alman birliğinin sağlanmasıyla 1871’de kurulan İkinci İmparatorluk (Reich) ve II. Dünya Savaşı’nı izleyen halkoylaması sonucunda yavaş yavaş bütünleşmiştir. Ama Almanya’nın bugünkü siyasal sınırlan aşan geleneksel bölgeleri hâlâ etnik özellikleriyle birbirinden ayrılır. Kökleri Tarihöncesi’ne dayanan bu bölgeler arasında kabile bağlarına benzetilebilecek türden ayrımlara, lehçe, geleneksel siyasal ittifak ve inanç farklılıklarına dayalı bölünmelere rastlanır. Bölgesel bağlılık çok güçlüdür. Almanca Heimat (anayurt) sözcüğü insanın atalarının yaşadığı ve kök saldığı vadi, orman, köy ya da kasabayı anlatır. Ama II. Dünya Savaşı’ndan sonra Doğu Almanya ve Polonya’da kalan eyaletlerden pek çok Almanın gelmesiyle bu duygular zayıflamıştır.
Birçok bölge adı artık resmen siyasal bir anlam taşımaz, ama hâlâ günlük dilde kullanılır. Pek çok yerde, özellikle de güneyde yapılan düzenlemeler yalnızca tarihsel bölge sınırlarını aşmakla kalmamış, uyumsuz, hatta bazen düşman bölgeleri de aynı yönetim altında birleştirmiştir.

Güney bölgeleri.
Güneydeki başlıca yerleşmeler büyük ölçüde Baden-Württemberg, Bavyera, Saarland ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde kalır. Baden-Württemberg’in yerlileri Germen halklarından Alamanlarm soyundan gelir; İsviçre’nin Almanca konuşulan kuzeybatı bölgesi ve Fransa’daki Alsace ile sıkı bağları vardır. Rheinland-Pfalz eyaleti geleneksel adıyla Pfalz bölgesidir. Saarland ayrı bir bölge oluşturmakla birlikte hem çevresindeki Rheinland-Pfalz, hem de bugün Fransa’da kalan eski Alman eyaleti Lorraine’e (Lothringen) benzer özellikleri vardır.
Schvvaben bugünkü eyalet sınırlarını aşan tarihsel bölgelere örnektir. Geçmişte eski Württemberg ve Hohenzollern eyaletlerinin büyük bölümünü içine alırken 1806’da iller ve Leck ırmakları, kabaca Ulm ve Augsburg kentleri arasındaki doğu parçası Bavyera’ya bırakılmıştır. Bugünkü Schwaben ili (Regieurungsbezirk) Bavyera’nın güneybatı köşesinde tarihsel Schwaben bölgesinin bir bölümünü kaplar. Alaman kökenli halkının Avusturya’nın gene Alamanların yerleştiği Vorarlberg eyaletiyle tarihsel bağlan vardır.
Genellikle Bavyera diye anılan bölgenin doğru adı Yukarı Bavyera’dır (Oberbayern). Almanya’nın en büyük eyaleti olan Bavyera’nın güneydoğudaki dörtte biri tarihsel Yukan Bavyera bölgesidir; kuzeydeki büyük bölümü ise tarihsel Franken bölgesine girer.

Kuzey bölgeleri.
Main Irmağının kuzeyinde kalan bölgeler, birkaç aykırı örnek dışında, daha büyük ve türdeştir. Yalnızca Ren Bölgesi (Rheinland) bu bölgelerden belirgin bir farklılık gösterir. Ren’in karşı kıyısındaki Hessen ise etnik köken, eyalet ve bölge sınırlannın neredeyse tümüyle örtüşmesi açısından az bulunur bir örnektir.

Ren Bölgesi bugün Sauerland ve Vestfalya gibi çok farklı bölgelerle birlikte Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinin parçasıdır; ayrıca Hollanda’nın doğusunu andıran özellikler taşır. Bölgedeki Ruhr Havzası ülkenin doğusundan ve Polonya’dan aldığı işçi göçü nedeniyle “kömür çanağı” (Kohlenpott) adıyla anılır. 
Aşağı Saksonya eyaleti içinde tarihsel Hannover ve Oldenburg bölgeleriyle kıyıdaki Doğu Frizya yer alır. Bremen, Hamburg ve Lübeck gibi Hansa Birliği’ne bağlı eski kentler ayrı birer bölge olarak görülebilir. Eskiden Danimarka tahtına bağlı birer düklük olan Schlesvvig ve Holstein’m birleştirilmesiyle oluşan Schleswig-Holstein eyaletinin Danimarka’yla kültürel bağlan vardır. Almanlar 12. ve 13. yüzyıllarda nüfus baskısının etkisiyle Elbe ve Saale ırmaklarının doğusundaki Slav topraklanna yerleşmişlerdir. Bölgenin kuzeyindeki ova köyleri savaşların ve kıtlıklann sonucunda büyük nüfus kaybına uğramış, Junker olarak bilinen büyük toprak sahiplerine bağımlı hale gelerek topraklarını onlara kaptırmışlardır. Bölgenin düzenli yerleşme dokusu II. Dünya Savaşı’na değin korunmuş, savaşın ve izleyen Demokratik Alman yönetiminin etkisiyle hem kentsel, hem kırsal kesim yeni bir görünüm kazanmıştır.

Kırsal Almanya.

Almanya’da tarım topraklarının bölünüşü ve kırsal yerleşme dokusu bölgesel ve tarihsel koşullara bağlı olarak yüzyıllarca sürekli değişmiştir. 19. yüzyılda başlayan sanayileşme büyük bir toprak reformuna yol açmış, kırsal kesimdeki en köklü ve hızh düzenlemeler ise II. Dünya Savaşı’ndan sonra yapılmıştır. Almanya’da ortaçağ boyunca ve yakın çağın başlarına değin en basit kırsal birim, herhangi bir köy ya da toplulukla bağlantısız bireysel çiftlik olmuştur. Ama Einödflur ya da Einzelhof adıyla anılan bu ayrı birimler kuzeybatıdaki otlaklar dışında pek yaygınlaşmamıştır. Genellikle bir köyü merkez alan ve büyük bir mülkle bağlantılı olan daha karmaşık birimlerin ise birçok çeşidi vardır. Mülkiyet-kiracılık biçimleri bu çeşitliliği artırmıştır. Genellikle soylu sınıftan büyük toprak sahibi (Gutsherr), büyük çiftçi (Grossbauer), küçük çiftçi (Kleinbauer) ve kiracı (Pachter) kategorileri toprağın mülkiyet ve tasarruf hakları açısından farklılaşmasına yol açmıştır.

Ortaçağ Almanya’sında bir ya da birkaç şeritten oluşan 25-40 ha’lık toprak parçası (Hufe) geleneksel bir tarım işletmesi için yeterli sayılan alandı. Büyük köy işletmelerinde, özellikle de batıdaki bölgelerde bu toprak parçaları köyün çevresinde yer alır, her köylü ailesi kendine ayrılan şeritleri işlerdi. Tanm topraklarının düzenlenişi toprağın niteliğine, engebesine ve bölgelere göre büyük değişiklikler gösterirdi. Bir köylü ailesinin işlediği şeritler çoğu kez aynı toprak parçası üzerinde yer almazdı. Bölünmeler düzensiz ve çok küçük olabilirdi. Bu nedenle II. Dünya Savaşı’ndan sonra Batı Almanya’da büyük bir tanm reformuna girişildi. Birleştirme ve yeniden dağıtma yoluyla tanm topraklarında verimi artırmaya yönelik düzenlemeler yapıldı. Toprak satışlan ve takaslarıyla tarımsal mülkler el değiştirirken küçük çiftçiler ve kendine yeterli çiftlikler de yavaş yavaş ortadan kalktı. Bunların yerini tek ya da belli birkaç ürüne ağırlık veren daha büyük ölçekli işletmeler aldı. Bugün eyalet ya da federal yönetim düzeyindeki planlama ve Avrupa Topluluklan’nın koyduğu ürün kotaları bu işletmelerin hangi ürüne yöneleceğini belirlemektedir. Öbür sanayi ülkelerinde olduğu gibi Almanya’da da kırsal kesimden göç sürmektedir.
Almanya’da kırsal yerleşmelerin birkaç tipi vardır. Ayrı, bireysel çiftliklerin sayısı görece azdır. Özellikle batı bölgelerinde en yaygın tip ise düzensiz yapıdaki toplu köydür (Haufendorf). Tipik bir toplu köyde bir anayol, merkez işlevi gören bir meydan çevresinde kilise, dükkân, yönetsel büro ve han gibi yapılar ve merkezden dışarı doğru uzanan asimetrik sokaklar bulunur. Bundan başka ışınsal köyler (Rundling) ve doğrusal köyler (Reihendorf) vardır. Bu son türün en basit biçiminde bütün yapılar karayolunun üzerinde sıralanmıştır. Görece geç yerleşilen eski Demokratik Almanya topraklarında doğrusal köylere daha çok rastlanır. Eskiden bir köyün kasaba ya da kent konumuna geçebilmesinin koşulu pazar kurma ayrıcalığını elde etmesiyken bugün eteklerinde bir fabrikanın ya da toplu konut bölgesinin kurulması kırsal niteliğini yitirmesine yetmektedir. Turizmin ağırlık kazanması da benzer bir değişikliğe yol açmaktadır.
1949’da Alman Demokratik Cumhuriyetinde başlatılan devlet çiftlikleri ve kolektif çiftlikler uygulaması kırsal yerleşim dokusunu kökünden değiştirmiştir. Makineli tarım ve büyük ölçekli hayvancılıkla birlikte yeni yapılar ortaya çıkmış, kırsal kesimdeki yeni yaşam anlayışı çok katlı apartmanlara ve halk merkezlerine yansımıştır.

Kentsel Almanya.
Hollanda, Belçika ve Birleşik Krallık’tan sonra Avrupa’nın nüfus yoğunluğu en yüksek ülkesi Almanya’dır. Halkın üçte biri 100 binden fazla nüfuslu kentlerde yaşar, ama nüfusu 1 milyonu aşan yalnızca üç kent vardır (Berlin, Hamburg ve Münih). Kentlerin çoğu küçük ya da orta büyüklüktedir. Bununla birlikte nüfus dağılımı bir ölçüde eşitsizdir. Birleşme öncesindeki farklı hükümet politikaları nedeniyle de kentleşme doğuda ve batıda ayrı gelişme çizgileri izlemiştir.
Ülkenin eskiden Batı Almanya’yı oluşturan bölümünde nüfusun yarısı 10 büyük metropoliten alanda toplanmıştır. Bunların en kalabalığı “Ruhr Kenti” adı takılan Düsseldorf, Essen, Dortmund, Duisburg ve Köln birleşik kent kümesidir. Aynı zamanda birer eyalet olan Berlin, Hamburg ve Bremen dışındaki büyük merkezler Hannover, Frankfurt am Main, Mannheim- Heidelberg, Stuttgart, Nürnberg ve Münih’tir.
1949’da Alman Demokratik Cumhuriyeti kurulduğunda ülkenin kentsel merkezleri aşın ölçüde eşitsiz dağılmıştı. Halle, Leipzig, Chemnitz (Karl-Marx-Stadt), Zwickau ve Dresden gibi sanayi kentleri güneyde toplanmış, kuzeyde ise küçük ya da orta büyüklükte pazar ve yönetim merkezleri geniş alanlarla birbirinden aynlmıştı. Tek aykın örnek, 1943’te kentsel nüfusu en yüksek düzeyine (4,5 milyon) ulaşmış bulunan Berlin’di. 1950’lerde kuzeyde yeni sanayi merkezleri kurarak bu dengesizliği gidermeye yönelik bir politika benimsendi. Ama Baltık kıyılannda, özellikle de Rostock’ta önemli bir kentsel gelişme sağlanmakla birlikte bu politika sürekli olmadı. Bunun yerine kuzeydeki il merkezlerinin çok büyüdüğü görüldü. 1970’lerde ve 1980’lerde büyük kentlerin çevrelerinde 50-150 bin kişilik çok katlı konut projeleri gerçekleştirildi; Berlin’e Marzahn, Halle’ye Neustadt, Leipzig’e de Gronau eklendi. Başkent Doğu Berlin özellikle gençlerin kente akın etmesiyle sürekli büyüdü. 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla 1990’da Almanya’nın yeniden birleşmesinin bütün Almanya’da kentsel göçü nasıl etkilediğini belirlemek bugün için olanaksızdır.

NÜFUS

Ad:  almanya5.jpg
Gösterim: 2560
Boyut:  47.7 KB

Almanca konuşan halklar etnik kökenleri, lehçeleri, siyasal ve kültürel mirasları ile büyük farklılık gösterir. Bu farklılaşmada Protestan-Katolik bölünmesinin de önemli payı olmuştur. Orta Avrupa’da Romalıların Germania (Germen Ülkesi) adını verdiği topraklar, 1871’e değin yalnızca kesinlikten uzak coğrafi bir anlamda, Almanya (Deutschland) olarak bilinirdi. Pek çok lehçesi bulunan bir dilin, bazı belirli kültür öğelerinin, bütünselleşmemiş siyasal bağlantıların oluşturduğu çok gevşek ilişkiler ve bunlardan da zayıf kan bağları vardı. Almanya, örneğin İngiltere ve Fransa gibi bir ulus devlet değildi. Bugünkü Almanya Alman ülkesinin çekirdeğini oluşturmuş toprakların büyük bölümünü içine almakla birlikte etnik ve dilsel alt grupları siyasal sınırlarının ötesine yayılmıştır.
Alman halkları içinde Germen ya da Toton kökenliler yalnızca bir öğeyi oluşturur. Batının Germen öncesi Kelt nüfusuyla doğunun sayısız Slav kolu birer alt katman olarak önemlidir. Batıda sayıları milyonları bulan yabancı işçilerin (Gastarbeiter) hiç değilse bir bölümü kalıcı olabilir. Kalıcı yabancı işçi nüfusunun resmen yasaklanmış olduğu Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde de Vietnam, Angola, Küba ve Mozambik’ten gelmiş 90 bin işçi vardır.

ETNİK YAPI.


Kökenleri tam olarak bilinmemekle birlikte Baltık kıyılarından Orta Avrupa’ya geldikleri kabul edilen Germenler buradaki Kekleri batıya sürdüler ya da bir bölümünü kendi içlerinde erittiler. Roma döneminde bu topraklara yerleşmiş bulunan Germenlerden başlıca altı etnik grup tarihsel bölgelerinde günümüze değin varlığını korudu. Bunlardan Alaman kabileleri bugünkü Almanya’nın güneybatısına, Bavye- ralılar güneydoğuda Tuna’nın güneyiyle Lech Irmağının doğusuna ve Yukarı Franklar bugünkü orta illere yerleştiler. Aşağı Frankların soyundan gelenler Kuzey-Ren Vestfalya eyaletiyle Flandre ve Hollanda’da varlıklarını korudular. Doğuya ilerleyen Thüringliler bugünkü Thüringen, Saksonya ve Saksonya-Anhalt eyaletlerinde koloniler kurdular. Bu son iki eyaletle Aşağı Saksonya eyaletine adlarını veren “ilk” Saksonlar ise Kuzey Almanya Ovasının büyük bölümüne yerleşmişti. Ama bunlar, tıpkı Angıllar gibi 5. yüzyılda İngiltere’yi işgal eden batı Germen kabilelerinden biri oldu ve soyları Saksonya ve Saksonya-Anhalt eyaletlerinde değil, Anglosakson dünyasında sürdü. Sayıları azalmakla birlikte varlığını sürdüren altıncı etnik grup, Jutland ve Aşağı Saksonya açıklarındaki adalara yerleşen Frizlerdi.
Ad:  almanya6.jpg
Gösterim: 2757
Boyut:  90.0 KB

Doğudaki Germen grupları 9. yüzyıl sonrasında batıdan kaynaklanan kolonileşmenin ürünüydü. Bunlar Mecklenburglular, Yukarı Saksonyalılar, Brandenburglular, Silezyalılar, Pomeranyalılar, PrusyalIlar ve Baltık Germenleri adlarıyla anıldı. Kolonileşme sürecinde yerli Slav ve Baltık halkları eritilerek büyük ölçüde Germenleştirildi. Bav- yeralılar doğuya yayılarak Avusturya’da koloniler kurdular. Avusturya’nın Almancadaki adı olan Österreich “Doğu Ülkesi” anlamına gelir.
Ortaçağın başlarından beri Almanya’da yaşayan başlıca azınlık grubu, II. Dünya Savaşı sırasındaki soykırımdan önce sayıları 800 bine ulaşan Yahudilerdir. Doğuda Slav kültürünün bazı öğelerine yer yer hâlâ rastlanır. 17. yüzyılda Katoliklerin baskısından kaçan çok sayıda Fransız Protestanı Alman topraklarına sığınmıştır. 19. yüzyılın sonlarında PolonyalI işçiler Ruhr Havzasına göç etmiş, II. Dünya Savaşı’ndan sonra yerinden edilmiş sayısız Doğu Avrupa ve Balkan ülkesi yurttaşı Almanya’da kalmıştır. Son yılların artık ikinci kuşağı erişkin çağa gelmiş yabancı işçi aileleri ise çoğunlukla Türkiye’den ve Güney Avrupa ülkelerinden gelmedir.


LEHÇELER.


Kitle eğitiminin ve iletişiminin standart Almancayı yaygınlaştırmasına, eğitimli, genç ve görece hareketli nüfusun düzgün, standart Almanca konuşma eğilimine karşın ülkede lehçe ve ağız farklılıkları sürmektedir. Bu fark en çok kırsal ve bulundukları yerlere çok eskiden yerleşmiş kentsel nüfus arasında belirgindir.
Almanya tıpkı topografik açıdan olduğu gibi ana lehçeler açısından da üç bölgeye ayrılmıştır ve bu ikisinin sınırları neredeyse tam örtüşür. Almancanın güneydeki dağlık yörelerinde ve Tuna Havzasında konuşulan lehçesine Yukan Almanca, Orta Almanya Yükseltilerinde konuşulan lehçesine Orta Almanca, kuzeydeki ovalarda konuşulan lehçesine de Aşağı Almanca denir.
Yukarı Almancanın güneybatıdaki Alaman kolu Schwaben, Aşağı Alaman ve Yukan Alaman alt lehçelerine ayrılmıştır; Bavyera lehçesinin de pek çok yerel çeşidi vardır. Orta Almanca ya da Frank lehçeleriyle Thüringen lehçesi bugünkü standart Almancanın temelini oluşturan öğelerdendir. Aşağı Almancanın tarihsel sınırlan Sak- sonların yerleştiği bütün bölgeleri içine alır ve Kuzey Almanya Ovasının tümüne yayılır. Bütün bu lehçeler içinde Schwaben hâlâ yükselen bir dil olma özelliğini korumaktadır. Yukarı Alamanca İsviçre’nin Almanca konuşulan kesiminin de lehçesidir. Avusturya’nın, dili Schwaben lehçesinden türemiş Vorarlberg eyaleti dışında tümünde Bavyera lehçesi konuşulur. Aşağı Almanca özellikle Kuzey Denizi ve Baltık kıyılarının yaşlı ve kırsal nüfusu arasında yaygındır.

DİNSEL YAPI.


Almanya Protestan Reform hareketinden ve bunu izleyen Otuz Yıl Savaşlarından sonra Protestan ve Katolik mezhepleri arasında belirgin bir bölünmeye uğramıştır. 1555 Augsburg Barışı uyarınca her bölgenin halkı siyasal iktidarın seçimi doğrultusunda ya Katolik kalmış, ya da Protestanlığı benimsemiştir. Bu tarihten sonra tek tek insanların ve bölgelerin mezhebi yalnızca kültürel ve bireysel yaklaşımlara yansımakla kalmamış, Almanya’nın bütün toplumsal ve siyasal görünümünü de derinden etkilemiştir. Ülkenin üye sayısı bakımından en büyük partisi olan Hıristiyan Demokratik Birlik (CDU) daha eski bir orta sınıf Katolik partisiyle onun gene orta sınıfa dayalı Protestan karşılıklarının oluşturduğu bir federasyondur; adı da bu birliği yansıtır. Ovsa Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (SPD) kökeni Marksizme olduğu kadar mezhep yandaşlığına karşı çıkan tarihsel bir çizgiye de dayanır.
Ülkede Protestanlann geleneksel olarak ezici çoğunlukta bulunduğu yöreler doğuda kalır. Birleşme öncesinde Batı Almanya’nın kapladığı topraklarda iki mezhep üyelerinin sayıları hemen hemen eşittir, ama Katolikler artmaktadır. Çok küçük bir azınlık Evanjelik, Metodist, Kalvenci, Eski Katolik, Yehova Şahitleri ve Doğu Ortodoks gibi “özgür” kiliselere bağlıdır. Herhangi bir dine bağlı olmayanların sayısı ise hızla artmaktadır. Bunda yalnızca Doğu Almanya’da sosyalist uygulamaların ve genel olarak dinsel duyguların zayıflamasının değil, Bismarck döneminden kalma bir yasanın da etkisi vardır. Bu yasaya göre her yurttaş bağlı olduğu kiliseye geliri oranında “kilise vergisi” ödemekle yükümlüdür.
Katolikler Ren Bölgesi ve Bavyera’da çoğunluğu oluşturur. Kuzeybatı büyük çoğunlukla Protestandır. Berlin’de ve beş doğu eyaletinde her Katoliğe yedi Protestan düşer. Doğuda sosyalist yönetim inanç özgürlüğüne anayasal güvence getirmiş, ama özellikle gençler arasında dinsel bağlılık azalmıştır. Doğu Almanya’da Protestan (Lutherci) kiliseler zamanla gösterilere yönelen muhalefet grupları için çıkış noktaları oluşturmuştur. Almanya’da yaşayan Yahudile- rin çoğu cemaat bağlarını resmen korumaktadır. Yabancı işçiler arasındaki Müslümanların çoğunluğunu Türkler oluşturur.

DEMOGRAFİ.


Dünyada doğum oranının en düşük olduğu ülkelerden biri Almanya’dır. Ortalama ömür uzamakta, ama her yıl ölümler doğumları geride bırakmaktadır.
Kırk yıllık bölünmüşlük döneminde Almanya’nın iki yansında nüfusun gelişimi belirgin farklılıklar gösterdi. II. Dünya Savaşı’nı izleyen yıllarda Batı Almanya ülkenin doğusundan sürülen ya da kaçan, Alman kökenli olup farklı Doğu Avrupa ülkelerinde yaşayan ve Alman kökenli olmayıp yerinden edilmiş bulunan yaklaşık 15 milyon insanı kabul etti. Ayrıca ülkede oturan yabancıların sayısı nüfusun yüzde 8’ine yaklaştı ve 1950’lerle 1980’ler arasındaki nüfus artışının yüzde 65’i yabancılardan kaynaklandı.
Doğu Almanya’nın nüfusu ise savaştan hemen sonraki 17 milyon kişi düzeyine bir daha hiç ulaşamadı. Savaşın etkisiyle yaşlıların ve kadınların nüfus içindeki oranı yüksek kaldı; 1980’lerin başında hâlâ 112 kadına 100 erkek vardı. 1961’de Berlin Duvan’nın inşasından önce pek çok gencin Batı’ya geçmesi de nüfusun dağılımındaki dengesizliği artırdı. Demografik harekette göreli bir yatışma döneminin ardından 1989 yazının sonlarında Macaristan ve Çekoslovakya üzerinden Batı’ya kaçma yolu açıldı. Çok geçmeden Berlin Duvarı yıkıldı. 1989’da Batı’ya gidenlerin sayısı 330 bin olarak tahmin edilmektedir. 1990’ın başlarında nüfus akışı günde 2.000 - 3.000 kişi düzeyinde sürmüştür. Batı Almanya’da konut ve toplum hizmetleri açısından yarattığı sorunlar nedeniyle tepki uyandıran bu nüfusun ayrılması Doğu Alman ekonomisine öldürücü bir darbe indirmiştir. Birleşme bu sorunları çözmemekle birlikte çözüme yönelik siyasal ve mali bir çerçeve ortaya koymuştur.
Yabancı askeri personel ve aileleri dışında ülkenin eskiden Batı Almanya’yı oluşturan kesimindeki yabancıların dörtte üçü Akdeniz ülkelerinden göç etmiş işçilerdir. 1950’lerde işgücü darlığını gidermek için başlatılan yabancı işçi aliminin “geçici” ya da “konuk” bir yabancı nüfusa yol açacağı düşünülmüş, ama pek çok ailenin yerleşerek iş kurmasıyla bir göçmen azınlık ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte Alman yasaları oturma süresinin uzunluğunu ya da Alman topraklarında doğmuş olmayı dikkate alarak Alman kökenli olmayanlara yurttaşlık hakkı tanımamaktadır.

Yabancı nüfus içindeki bir başka öğeyi Avrupa Toplulukları (AT) üyesi ülkelerden gelme iyi eğitimli, meslek sahibi kişiler oluşturur. Topluluk üyelerinin birbirine tanıdığı serbest dolaşma hakkından yararlanarak daha yüksek ücret ya da daha iyi iş buldukları Almanya’ya gelen bu gruptakilerin çoğu kalıcı değildir. 1989 olaylarından sonra Doğu Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden gelen göçmenler de önemli bir grup oluşturmaktadır. Aussiedler (dışarıda yerleşmiş) denen bu grup Almanya’yla kan ya da akrabalık bağları bulunan kişilerden oluşur ve yasal olarak Almanya’ya göç edebilir. Yerli Alman halkı arasında iki demografik eğilim belirgindir. Birincisi, genç nüfus önceki kuşaklara göre daha hareketli, işleri gereği ülke içinde yer değiştirmeye daha yatkındır. İkincisi, nüfus hem iş, hem de tatil olanaklarının etkisiyle güneye kaymaktadır.

NÜFUSUN DAĞILIMI.


Çeşitli tarihsel etkenler iki Almanya’nın nüfus dağılımında farklılıklara yol açmıştır. İki yönetimin tarım ve sanayi politikalarının farklılığı da bu etkenlerden biridir. Batı’da nüfusun yaklaşık yansının yoğun nüfuslu merkezlerde ya da yakınlarında yaşamasına ve nüfusun yaşanabilir topraklara eşitsiz dağılmış olmasına karşın herhangi bir bölge ya da kentin üstünlüğünden söz edilemez. Nüfusu çeken tek bir metropol yoktur. Ekonomik olanaklar büyük merkezlerle sınırlı değildir. Hafif sanayiyi az nüfuslu ve azgelişmiş yörelere yayma ve ulaşım olanaklannı sürekli geliştirme politikalarının yoğun nüfusun dengeli dağılmasına yardımcı olması beklenmektedir.
Doğu’da en yüksek nüfus yoğunluklarına Berlin’de ve Chemnitz (Karl-Marx-Stadt), Halle, Leipzig ve Dresden gibi güneyin sanayi merkezlerinde rastlanır. Kuzeydeki ovalar en seyrek nüfuslu yerlerdir. Devlet çiftlikleri ve kooperatifleşme uygulaması ile 1961 öncesindeki Batı’ya kaçış, kırsal kesimden kitlesel göçlere yol açmış, doğal artış oranının göreli yüksekliğine karşın kırsal kesimde göçe bağlı nüfus azalması sürmüştür. Planlı sanayileşmenin etkisiyle gelişen

Eisenhüttenstadt, Rostock, Schwedt ve Hoyerswerda ilk göç alan yerlerdir. Güneyde savaşın hemen sonrasındaki canlanmanın ardından bazı kentler sanayinin gerilemesi, üretimin rasyonelleşmesi ve çevre koşullarının kötülüğü gibi nedenlere bağlı olarak nüfus yitirmiştir. 1989 öncesindeki en büyük çekim merkezi Doğu Berlin ve uydu kentleri olmuştur.

EKONOMİ


Almanya dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden biridir. 1980’lerin sonunda tek başına Batı Almanya gayri safi milli hasıla (GSMH) açısından dünyada dördüncü sırayı almış ve bunun üçte birini ihraç etmiştir. 1990’da Batı Almanya’da kişi başına GSMH 24.170 ABD Doları olmuştur. 1990’da Doğu Almanya’nın katılması kısa dönemde ekonomiye büyük bir yük getirmiş, ama eşi görülmedik bir büyümenin de yolunu açmıştır. Ekonominin gücü temelde imalat sektöründen kaynaklanır. Ülkede “sosyal” olarak nitelenen bir serbest piyasa ekonomisi ge- çerlidir. Devletin, işverenlerin, işçi sendikalarının ve mali sektörün piyasadaki rolleri konusunda açık bir görüş birliği vardır.

Serbest girişim ve özel mülkiyetin anayasanın güvencesi altında olduğu Almanya’da hükümet daha çok düzenleyici bir rol oynar. Fiyatlara ve ücretlere müdahale etmekten olabildiğince kaçınır; buna karşılık piyasada haksız rekabet ve tekelcilik gibi uygulamalara izin vermeyecek önlemleri alır. Yalnızca toplum ve ekonomi açısından vazgeçilmez olan, ama kâr getirmeyen mal ve hizmetlerin üretimini doğrudan üstlenir; ulaşım, posta hizmetleri, telekomünikasyon, taşkömürü madenciliği ve tarım bunun örnekleridir.
İşçi-işveren ilişkilerinde serbest toplu sözleşme düzeni belirleyicidir. Toplu sözleşmeler ilgili sendikalarla işveren birlikleri arasında imzalanır. Sendikalar belli bir sanayi kolunun tümünü kapsayacak biçimde örgütlenmiştir. Şirket yönetim kurullarında işçi temsilcileri bulunur ve işçiler gittikçe artan ölçüde çalıştıkları şirketlerin hisse senetlerini edinebilir duruma gelmiştir. Sağlık, işsizlik, sakatlık, analık, emeklilik sigortaları ve daha başka birçok sosyal yardım fonları çalışanların, işverenlerin ve devletin katkılarıyla oluşturulur.

Ekonomide istikrarlı fiyat, tam istihdam, yeterÜ büyüme ve dengeli bir dış ticaret amaçları güdülür. Bunda bütün sorumluluk devlete yüklenmemiştir. Bağımsız bir kuruluş olan Alman Federal Bankası (Deutsche Bundesbank), işveren birlikleri ve işçi sendikaları da karar alma sürecine katılır. Ekonomik Politika Konseyi federal ekonomi ve maliye bakanlarıyla eyalet ve yerel yönetim temsilcilerinden oluşur ve Alman Federal Bankası’nın katılımıyla tek bir para politikasının benimsenmesini sağlar. Benzer yapıdaki Mali Planlama Konseyi federal, eyalet ve yerel yönetim düzeyinde mali politikaların eşgüdümünü sağlar. 1963’te kurulan Genel Ekonomik Yönelimleri Değerlendirme Uzmanlar Kurulu hazırladığı yıllık değerlendirmelerle ekonomik planlamaya yardımcı olur. Hükümet federal meclislere sunduğu yıllık raporunda “Beş Bilgeler” diye anılan Uzmanlar Kurulu’nun değerlendirmesini de yanıtlar ve ekonomik politikalarının ana çizgilerini belirtir. Her düzeydeki yönetim için bütçe gelirlerinin en büyük kaynağını vergiler oluşturur. Toplam vergi gelirlerinin yarıdan biraz azını federal hükümet alır; kalanı eyalet yönetimleri ve yerel yönetimler arasında paylaşılır. Görece küçük ve ekonomik açıdan zayıf eyaletlerin öbür eyaletlerin vergi gelirlerinden pay almasına olanak veren bir sistem vardır.
Dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Almanya azgelişmiş ülkelere yardımda bulunur. Çok karmaşık bir yapısı olan dış yardım programı eyaletler düzeyinde özellikle Birleşmiş Milletler’e bağlı örgütler kanalıyla ikili ya da çokyanlı işbirliği anlaşmalarıyla ve borç silme uygulamalarıyla gerçekleştirir. Tarım, sağlık, eğitim, devlet yönetimi gibi çeşitli alanlarda doğrudan işbirliği ve yardım sağlayan çok sayıda kamu hizmetleri örgütü, vakıf ve sendika gibi kuruluşlar da vardır.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Mayıs 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

ESKİ DOĞU ALMAN SİSTEMİ.


1989’da çöken Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin sosyalist ekonomisi bütün öbür sosyalist ülkelerinkinden güçlüydü. Cumhuriyet kurulduğunda gelişmiş bir sanayiden kalan altyapıyı devralmıştı. Nüfusun mesleki birikimi, yüksek düzeyde bilimsel ve teknik eğitimi vardı. Batı Avrupa ülkelerinin çok gerisinde olmakla birlikte, Doğu Almanya sosyalist komşularının ötesinde bir ekonomik gelişme ve yaşam standartlarında belirgin bir fark sağladı.
Ad:  almanya7.jpg
Gösterim: 3062
Boyut:  62.8 KB
Leipzig ABC Ajansı

Merkezi planlama.
Ekonominin ana yönlerini belirleyen bütün kararlar Sosyalist Birlik Partisi Merkez Komitesi Sekreterliği (Politbüro) tarafından alınırdı. Politikalar genellikle beş yıllık dönemler için saptanır ve planlama dönemleri birer yıllık dilimlere ayrılmakla birlikte uygulamada esnekliğe olanak vermezdi.
Doğu Almanya’nın hammadde ithalatını ihracat gelirleriyle karşılayabilmesi imalat sanayisinin dünya pazarlarında rekabet edebilmesine bağlıydı. Batı’daki teknolojik gelişmelerin gittikçe Doğu Alman ürünlerinin satış şansını yok ettiğini gören yönetim imalat sanayisinde bir reforma girişti. Yeni üretim yöntemlerine geçilmesini ve elektronik gibi bazı alanlarda daha gelişkin ürünlere yönelinmesini öngören bu dönüşümü gerçekleştirmek için 1979-80 yıllarında bir toplulaştırma politikası uygulamaya kondu. Bu politika çerçevesinde belli bir sanayi kolundaki işletme grupları o daldaki önde gelen kuruluşun çevresinde toplanarak büyük ulusal işletmeler oluşturuldu ve 25 bin kadar işçi bir yöneticiye bağlandı.

Kamu mülkiyetine dayanan Doğu Alman ekonomisinde ücretler fazla farklılaşmamıştı. Sendikaların ücretleri artırmak için mücadele etmesi değil, partinin ekonomik hedefleri doğrultusunda işbirliği yapması beklenirdi. Güvenlik önlemlerinin alınması, yardım ve dinlence programlarının yürütülmesi ve üyelerinin sosyal güvenlik sisteminden yararlandırılması konularında ise önemli işlevleri vardı. Birleşme öncesindeki geçiş döneminde sendikalar Batı Alman modeli temelinde yeniden örgütlendi; sosyal güvenlik sistemi de uyarlanarak Batı’ya bağlandı.
Doğu Almanya var olduğu sürece ciddi boyutlarda işgücü sıkıntısı çekti. Sorunu hafifletmek için işgücü kotaları oluşturarak bu kotaları ulusal gereksinimler doğrultusunda dağıtmak ve bütün kadınların tam- gün çalışması gerektiğini kabul etmek gibi yollara başvuruldu. 1989’da Batı sınırının açılmasından sonra sanayide ve kamu hizmetlerinde çalışacak insan bulmak büsbütün zorlaştı.

Sosyalist yönetimin çökmesiyle sanayinin gizli kalmış büyük sorunları da ortaya çıktı. Piyasa ekonomisine geçişle birlikte toplulaş- tırılmış ulusal işletmeler bakanlık denetiminden alındı ve çok ortaklı şirketlere dönüştürüldü; ama yönetim bunların kazançlarına el koymuş olduğundan hepsi borç içindeydi. İşletmelerin pek azı teknoloji ve verimlilik açısından Batı’daki şirketlerin düzeyindeydi. Pek çok sanayi kuruluşuna ancak hurda değeri biçiliyordu. Ama bütün bunlara karşın temelde eğitimli ve düşük ücretli bir işgücü vardı. Bu da başta otomotiv sanayisi, örneğin Volkswagen, olmak üzere Batı Alman şirketlerini Doğu’da şirket alımlanna ve ortak girişimlere yöneltti. Birleşme sonrasında federal yönetimin çözüm bulması beklenen bir sorun da Doğu Almanya’nın üretim kaygısıyla yıllarca ihmal ettiği çevre ve hava kirlenmesiydi.

Dağıtım ve hizmetler.

Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde devlet mülkiyetindeki mağazalar perakende satışların hemen hemen tümünü gerçekleştiriyordu. Temel gıda maddeleri ve tüketim malları genelde boldu; sübvansiyon nedeniyle fiyatlar da çok düşüktü. Bununla birlikte çeşit azdı ve dönemsel sıkıntılar yaşanıyordu. Lüks sayılan mallar ise çok pahalıydı ve zor bulunuyordu; örneğin otomobil için sekiz yıl beklenebiliyordu. Ulusal ve yerel yönetimlerin sunduğu hizmetler genellikle aksıyordu. Satış mağazaları ve mal çeşitleri gibi sağlık ve kültür kuruluşlarının da ülke içindeki dağılımı eşitsizdi. Konut sorunu büyük apartman bloklarının yapımıyla çözülmüştü. Hatta kentlerin eteklerinde tek evler ve bazı yerlerde ikinci konutlar yapılmıştı. Ama ister onarım, ister yeni yapım için olsun bireylerin yapı malzemesi alabilmesi zordu.
Dış turizm merkezî devletin denetimindeydi. Yabancı turistler için Doğu Berlin ve Dresden gibi kentlerde turlar düzenleniyordu. 1989’dan önce Doğu Alman yurttaşlarımı; yurtdışına çıkma hakkı sınırlıydı.

Maliye.
Devlet bütçesi merkezî ve yerel yönetim harcamalarının yanı sıra banka ve sigortacılık kuruluşlarının fonlarının yönlendirilmesine de aracılık ediyordu. Daha da önemlisi ekonominin sermaye gereksinimlerinin ve işletme giderlerinin çoğunu devlet karşılıyordu. Kişisel gelir vergisi önemli bir kalem oluşturmuyor, buna karşılık televizyon alıcısı gibi lüks tüketim mallarından yüksek satış vergisi alınıyordu. Devlet gelirlerinin asıl büyük bölümü kamu mülkiyetindeki işletmelerden kâr, sermaye kullanım ücreti ve bordro vergisi biçiminde alınıyordu. 1 Temmuz 1990’da iki Almanya arasında imzalanan antlaşmayla Batı Alman Markı ortak para olarak kabul edildi. Spekülasyonu önlemeye ve Doğu Almanya’nın piyasa ekonomisine geçişini kolaylaştırmaya yönelik hükümler de içeren antlaşma imzalandığında Batı Alman bankaları Doğu’ya girmeye başlamıştı.

Dış ticaret.

Çok çeşitli türden ve artan ölçüde elektronik donanımlı makine Doğu Almanya’nın en önemli ihracat kalemini oluşturuyordu. Başlıca ithal malları taşkömürü, petrol ve doğal gaz gibi hammaddelerle haddelenmiş çelik gibi yarımamul mallardı. Ülkede üretilmeyen makine ve araçlar da ithal edilirdi. Dış ticaretin yaklaşık üçte ikisi başta Sovyetler Birliği olmak üzere Karşılıkİı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi (COMECON) üyesi Doğu Bloku ülkeleriyle yapılırdı. Dış ticaretten dörtte birden fazla pay alan Batılı ülkelerin başında Batı Almanya geliyordu. Doğu Almanya’nın sosyalist blok ülkeleriyle imzalamış olduğu pek çok ticaret anlaşması birleşme görüşmeleri sırasında tarafları zorladı. Buna karşılık Doğu Almanya’nın Batı’yla birleşmesi, öbür Doğu Bloku ülkelerinin tersine, otomatik olarak AT’ye katılmasına yol açtı.

Mülkiyet.
Birleşme tasarısıyla birlikte gündeme gelen ekonomik sorunların en karmaşıklarından biri mülkiyete ilişkindi. Eski sosyalist yönetim sanayi ve ticaretin büyük bölümünü, konutların çoğunu ve tarım topraklarının neredeyse tümünü kamu mülkiyetine almıştı. Federal Alman yasaları uyarınca eski mülk sahipleri ya da onların vârisleri mülkiyet haklarına yeniden kavuşmayı bekleyebilirdi. Oysa aradan 40 yıl geçmiş, devlet sanayi kuruluşlarına önemli yatırımlar yapmış, küçük tarım topraklarında eski düzeni yeniden yaratmak olanaksızlaşmış, bireylere, hatta yabancılara ait olduğu öne sürülebilecek topraklarda mahalleler, fabrikalar kurulmuş, kamu yapıları dikilmişti. İki Almanya’nın temsilcileri arasında 31 Ağustos 1990’da imzalanan birleşme antlaşmasıyla var olan mülkiyet haklarının korunması ve herhangi bir toprak anlaşmazlığı durumunda hükümetin tazminat ödemesi kabul edildi.

DOĞAL KAYNAKLAR.


Almanya doğal kaynaklar açısından zengin bir ülke değildir; gelişmiş sanayisi için gerekli hammaddelerin çoğunu ithal etmek zorundadır. Antrasit ve linyit yatakları gereksinimini karşılayacak düzeydedir. Kömür en çok Ren-Ruhr bölgesiyle Saarland’da bulunur. Linyit yatakları Harz Dağları yakınlarında, Köln çevresinde, Polonya sınırında ve Halle ile Leipzig dolaylarındadır. Birleşmeden hemen önce dünyanın en büyük linyit üreticisi olan Doğu Almanya’da bu yakıtın çok yaygın kullanılması kirlilik sorununun önemli etkenlerinden olmuştur. Batı’da ise kömürün yerini büyük ölçüde petrol, doğal gaz ve nükleer enerji almıştır. Ekonomik değer taşıyan öbür minerallerden tuz ve potas Harz Dağlarının kuzeyinden ve güneyinden çıkarılır. Erzgebirge’deki uranyum cevherinden II. Dünya Savaşı’ndan sonra Sovyetler Birliği yararlanmıştır. Kentleşmiş, sanayileşmiş ve çevre kirliliği ciddi boyutlara ulaşmış Doğu’da su sorunu vardır.
Almanya’nın petrol ve doğal gaz yatakları daha çok Kuzey Denizi kıyılarındadır. Ham petrol üretimi ülke gereksiniminin çok küçük bir yüzdesini karşılar. Doğal gaz rezervleri ise gereksinimin üçte birini karşılayacak düzeydedir. Elektrik enerjisi termik, nükleer ve hidroelektrik santrallardan sağlanır.

TARIM

.
İki Almanya’nın ulusal politikaları başka sektörlerde olduğu gibi tarımda da farklı gelişmelere yol açmıştır. Batı kesiminde aile çiftlikleri hâlâ ağırlığını korumaktadır. Nüfusun çok küçük bir yüzdesi tarımla uğraşır, ama çifliklerin yüzde 95’i 50 ha’dan küçüktür. Doğu Almanya’da ise 1980’lerin ortalarında devlet çiftliklerinin ve tanm kooperatiflerinin ortalama büyüklüğü 4.570 ha olmuştur. Doğu Almanya’nın büyük ölçekli sanayi tipi tarımıyla Batı Almanya’daki aile işletmelerine dayalı tarımın uzlaştırılması da birleşme sürecinin yıldırıcı sorunlarından biridir. 1990 verilerine göre Almanya’da işgücünün yüzde 3,2’si tarımda çalışır ve gayrı safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yaklaşık yüzde 2’sini üretir.
Ad:  almanya8.jpg
Gösterim: 2407
Boyut:  46.0 KB
Moselle Vadisinde bağlı

Almanya’nın verimli topraklarında en çok buğday, arpa, mısır ve şeker pancarı ekilir.
Kuzeyde taşmtı ovalarındaki ve dağlık yörelerdeki görece verimsiz topraklarda mısır, çavdar, yulaf, yem bitkileri ve patates yetiştirilir. Hayvancılık domuz, sığır ve koyun besiciliğine dayanır; tavuk, hindi ve ördek gibi kümes hayvanları beslenir. Avnca at yetiştirilir. Mandıracılık açısından önemli otlaklar kuzeydeki kıyı ovalarıyla Bavyera’dadır. Potsdam yakınlarındaki Havel, Halle bölgesi ve Thüringen meyveleriyle, Spree Ormanının turbalık topraklan yeşil sebzeleriyle ünlüdür. Bağların çoğu batıda, Ren, Moselle, Main ve Neckar vadilerinde ya da yakınlanndadır. Ama Dresden yakınlarında Elbe Vadisinin yamaçlarında da şaraplık üzüm yetişir.

Almanya’nın yaklaşık üçte birini kaplayan ormanların yarısından fazlası devletin, eyaletlerin ve belediyelerin, geri kalanı özel kişilerin mülkiyetindedir. Ormanlardan elde edilen kereste ve kâğıt ürünleri iç tüketimin çoğunu karşılar; çam reçinesinden kimya sanayisinde yararlanılır. 1970’lerde ve 1980’lerde Alman balıkçılık filosu çok ciddi sınırlamalarla karşılaşmıştır. Geleneksel sularda balıkçılığın ölmesi ve kıyı ülkelerinin kıyı sularını 200 mile çıkarmasıyla avlanma alanlarının daralması yüzünden avlanan morina, sorrtbalığı, iskorpit ve ringa miktarı çok düşmüştür. Birleşmeden önce Baitık filosu Rügen Adasındaki Sassintz’te kurulu fabrika temel alınarak yeniden örgütlenmiştir. Ama Rostock limanındaki fabrikayı merkez alan derin deniz balıkçılık filosu daha önemlidir.

SANAYİ.


Almanya’nın ekonomik gücü sanayiden kaynaklanır. GSMH’nin yaklaşık yüzde 40’ını madencilikle birlikte imalat sanayisi karşılar; işgücünün de yaklaşık üçte biri bu sektörde çalışır. İmalat sanayisi çok çeşitlenmiştir. En önemli sanayi dalları motorlu araç ve makine üretimi, elektrik ve elektronik, kimya ve gıda işlemedir. Sanayi kuruluşlarının yaklaşık yansında çalışan sayısı 50 kişinin altındadır. Batı Almanya’daki sanayi şirketlerinin çok küçük bir yüzdesi 500 ya da daha fazla kişi çalıştırır; bunlar madencilik, çelik, petrol işleme ve moturlu araç üretiminde toplanmıştır.
Federal Almanya otomobil üretiminde ABD ve Japonya’dan sonra dünyada üçüncü sırada gelir ve üretiminin yüzde 60’ını ihraç eder. Makine, elektrik ve elektronik sanayileri de ihracata dönük üretim yapar. Ülkedeki ileri teknoloji kuruluşları daha çok Baden-Württemberg ve Bavyera’dadır; bunlar yeni iş olanaktan yaratarak nüfusun güneye kaymasında etkili olmaktadır. Geleneksel temel sanayilerin en önemlisi kimya sanayisidir. Madencilik ve demir-çelik sanayileri onun ardından gelir. Gemi yapımcılığı Japonya ve Güney Kore’nin şiddetli rekabetiyle karşı karşıyadır, ama kuzeydeki kıyı bölgesinin ekonomisinde yaşamsal bir yer tutar. Görece küçük sanayiler arasında havacılık, optik, hassas aletler yapımı ve saatçilik önemlidir. İnşaat sektörünün GSMH ve işgücü içindeki payı yüzde 6’dır. İmalat dışı alanlardan turizm sektörü dikkate değer; Almanya dünyanın en çok turist çeken ülkelerinden biridir.
Kırk yıllık tarihi boyunca Doğu Almanya’da sanayi kirliliği tehlikeli boyutlara varmış, buna karşılık fabrika ve donanımları ciddi biçimde eskiyip neredeyse kullanılamaz hale gelmiştir. Dolayısıyla bir zamanlar Doğu Bloku’nun övünç kaynağı olan bu sanayinin birleşme sonrasında bütünüyle elden geçirilip yeniden örgütlenmesi, bazı büyük kuruluşların kapatılması gerekmektedir.

Doğu Almanya’daki enerji kaynaklarının başında linyit gelir; linyit yataklarından uzak kalan kuzeyde santrallar kurularak atom enerjisinden yararlanılmıştı. Petrol ve doğal gaz ise boru hatlanyla Sovyetler Birliği’nden getirilmişti. En önemli petrol arıtma merkezi Schwedt’ti. Birleşme öncesinde kimya sanayisi hem hammadde, hem de enerji kaynağı olarak linyitten petrol ve doğal gaza dönmüştü. Halle-Leipzig- Bitterfeld bölgesindeki kimya sanayisi kuruluşları Schvvedt ve Aşağı Lausitz’te yeni üretim birimleriyle desteklenmişti. Kimya sanayisinin ürünleri daha sonra pek çok yerde işleniyordu. Doğu Almanya dünyanın üçüncü büyük potas tuzları üreticisiydi. Metalürji ürünlerinin başında nitelikli çelik ve alüminyum geliyordu. Taşıt üretimi elektrikli lokomotif, yük vagonu, küçük otomobil ve hafif kamyonları kapsıyordu. İmalat sanayisinde makine sektörü, ilk sırayı tutan kimya sanayisine yakın bir önem taşıyordu; makine üretimi daha çok güneyin sanayi kentleriyle Doğu Berlin çevresinde toplanmıştı. Baitık Denizi limanlarında gemi yapımcılığı büyük ölçüde gelişmişti. Elektrikli alet yapımı Doğu Almanya’nın geleneksel uzmanlık alanlarından biriydi. 1960-89 arasında elektrik ve elektronik, sanayinin en hızlı büyüyen dalları oldu. Optik ve hassas alet sanayisinde de (Zeiss Jena) büyük bir büyüme ve çeşitlenme görüldü.

BANKACILIK.


Federal Almanya’da bankacılık sistemi merkez bankası işlevi gören Alman Federal Bankası ile özel bankacılık sektöründen oluşur. Alman Federal Bankası’nın her eyalette bir ana bürosu (Eyalet Merkez Bankası) vardır.
Merkezi Frankfurt am Main'da bulunan Alman Federal Bankası para basar, dolaşımdaki kâğıt ve metal para miktarı ile kredi arzını denetim altında tutar. Federal hükümetten bağımsız olmakla birlikte, hükümetin genel ekonomik politikasına destek olması beklenir. Para arzı politikası da Alman Federal Bankası’nın denetimindedir. Hükümet üyeleri bankanın toplantılarına katılabilir, ama oy kullanamazlar.
1 Temmuz 1990’da Alman Federal Bankası Doğu Alman parasını federal sisteme bağlayan dönüştürme işlemini gerçekleştirmiştir. Siyasal birleşmeyle birlikte bütün Almanya’yı kapsayan yönetim doğu kesiminin borçlarını devralmış, ama bunu doğuda kurulan beş yeni eyaletin borcun yarısını geri ödemesi koşuluna bağlamıştır. Aynca batıdaki eyaletler satış vergilerinden gereksinimleri oranında pay alırken, gelirlerde dengesiz bir erimeyi önlemek amacıyla yeni eyaletlerin farklı olarak ele alınması kabul edilmiştir.

Ülkedeki yüzlerce özel ticari bankanın en büyükleri Deutsche Bank AG, Dresdner Bank AG ve Commerzbank AG’dir. Bu “Üç Büyükler”in bütün ülkeye yayılmış binlerce şubesi vardır. Ticari bankalar her türlü bankacılık işlemleri yapar; sanayiye, hükümete ve yerel yönetimlere uzun vadeli finansman sağlar; hisse senedi satar. Özel bankalar aynca sanayide doğrudan etkinlik gösterebilir. Almanya'nın en büyük şirketi olan Daimler-Benz AG’nin en büyük ortağı Deutsche Bank AG’dir.
Tasarruf bankalarıyla bunlar için merkez bankası ve kliring kurumu işlevi gören eyalet bankaları kamu hukukuna bağlı kredi kurumlarını oluşturur. Bunların etkinlikleri kredi, yatırım ve para transferleriyle sınırlıdır; krediler daha çok konut ve ev eşyası içindir. Bir kamu kuruluşu olan Kreditan- stalt für Wiederaufbau (Yeniden İnşa Kredi Kurumu) gelişmekte olan ülkelere yönelik kamu yardımlarına aracılık eder. Ülkede binlerce sanayi ve tarım kredi kooperatifi vardır. Alman Sendikalar Federasyonu’nun kredi kooperatifi olan Bank für Gemein- vvirtschaft ülkenin dördüncü büyük bankasıdır.
Bremen’de, Düsseldorf’ta, Almanya’nın finans merkezi Frankfurt am Main’da, Hamburg’da, Hannover’de, Stuttgart’ta, Münih’te ve Berlin’de hisse senedi borsaları vardır. Alman dış yatırımlarının yüzde 80’i sanayileşmiş Batı ülkelerindedir. Geri kalanın büyük bölümü federal hükümetin gelişmekte olan ülkelere yardım politikaları çerçevesinde yönlendirilmiştir.

TİCARET.


1986’da Batı Almanya dünyanın ticaret hacmi en büyük ülkesi olarak ABD’ nin yerini almıştır. 1952’den başlayarak ihracatı ithalatını aşmış ve ihracat değerindeki artış 1980’lerin ortalarına gelindiğinde yüzde 150’nin üzerine çıkmıştır.
Almanya’nın dış ticaretinde en önemli yeri AT üyesi ülkeler tutar; onları ABD izler. İsviçre, Avusturya, İsveç, Japonya ve eski Doğu Bloku ülkeleriyle ticaret de önemlidir. Başlıca ihraç mallan motorlu taşıtlar, her türlü makine, elektrikli ve elektronik aletler, kimyasal maddeler ve gıda ürünleridir. İthalatta en önemli yeri sermaye malları ve hammaddeler, ara mallar, tüketim malları, yiyecek, içecek, tütün ürünleri ile madencilik ve enerji ürünleri tutar.
Almanya’nın ödemeler dengesi fazlası yurttaşlarının dış ülkelerdeki harcamalarını, yabancı işçilerin ülkelerine havale ettikleri miktarları ve Avrupa Topluluklan’nın çeşitli organlarına yapılan ödemeleri karşılayacak düzeydedir.

ULAŞTIRMA.


Almanya’nın Avrupa’daki merkezî konumu transit yük ve yolcu taşımacılığında önemli bir işlev yüklenmesine yol açmıştır. Kara, demir ve su yollan sisteminin gelişmişliği ve karmaşıklığı açısından dünyanın en önde gelen ülkelerindendir; aynı düzeyde olmamakla birlikte havayolu ulaşımı da çok gelişmiştir. Komşu ve AT üyesi ülkelerle yürütülen ortak çalışmalar, uzun vadeli programlarla bu sistemi daha da iyileştirmeyi amaçlamaktadır.
Trafik akışı. Almanya’nın coğrafi koşulları, geleneksel ulaşım kanalları ve geçmişteki siyasal sınırlan doğu-batıdan çok, kuzey- güney ve kuzeybatı-güneydoğu doğrultusundaki yolların önem kazanmasına yol açmıştır. Doğu Avrupa’da yaşanan dönüşümlerden, özellikle de iki Almanya’nın birleşmesinden sonra doğu-batı yollarında trafiğin canlanması beklenmektedir. Birleşme öncesinde genel kalıba uymayan en önemli örneği Batı Berlin’e yük ve yolcu ulaştıran belirli kara ve demir yollan oluşturmuştur. Örneğin Berlin-Hamburg otoyolu 1982’de tamamlanmıştır. 1945’e değin Alman demiryolları sisteminin odağı durumundaki Berlin'in artık ülkenin doğu kesiminde bile böyle bir işlevi yoktur.

Ülkedeki ulaşıma elverişli ırmaklar kanallarla birbirine bağlanmış ve kusursuz kara ulaşımı sistemini tamamlayan bir ağ ortaya çıkmıştır. Doğuya doğru akan Tuna ve kolları dışında bu ırmaklar Kuzey Denizine ve Elbe bağlantısıyla Baitık Denizine ulaşır. Ama denizaşırı yük taşımacılığının büyük bir bölümü Hollanda’nın limanı Rotterdam üzerinden yapılır, çünkü Rotterdam’dan geçen Ren yolu Kuzey Denizine ulaşan öbür ırmak yollarından çok daha kısadır.
Yolcu taşımacılığı sisteminin hızı, düzgünlüğü ve gelişmişliği açısından da dünyada ilk sıralarda gelen Almanya’da en küçük kasabalarda bile otobüs işler; her yerleşme biriminin bölgesel hatlara bağlantısı vardır. Kentlerde ise belediye otobüslerine ağırlık verilmek yerine raylı sistemler korunmuş ve geliştirilmiştir. Berlin ve Hamburg’da uzun süre hem yeraltı, hem yerüstü raylı sistemler kullanılmıştır, ama büyük kentlerin çoğunda metro hatları görece yenidir ve özünde yerüstü ray sisteminin kent merkezinde yerin altına alınması olarak görülebilir. Buna karşılık 40 km uzaklıktaki bütün yerleşmeleri de kent merkezine bağlayan Münih metrosu bağımsız bir sistem ve dolayısıyla aykırı bir örnektir.
Ad:  almanya9.jpg
Gösterim: 2441
Boyut:  49.9 KB
Hamburg yöresinde bir otoyol


Otoyollar.
1930’larda Nazi iktidarı sırasında yapılmaya başlayan otoyollar (Autobahri) büyük sanayi ve yerleşim merkezlerini birbirine bağlamıştı. Ama savaşın sonunda hâlâ bazı önemli bölümleri tamamlanmamıştı; savaş yüzünden bozulmuş, görece dar ve yetersiz yerleri vardı. 1950’lerde başlatılan onarım, genişletme ve yeni yapım çalışmaları sonucunda 1990’da otoyolların uzunluğu 8 bin km’yi aştı. Berlin’i çevreleyen otoyol 1979’da tamamlandı. Bununla birlikte karayollarındaki trafik hacmi en az sekiz kat daha hızlı arttığından trafik kazaları çok yüksek oranlara ulaştı. Otoyollarda hız sınırlamasına yönelik girişimler ise sürücülerin sürekli engellemeleriyle karşılaştı.

Demiryolları.
Almanya’nın Nürnberg ile Fürth arasındaki 8 km’lik ilk demiryolu hattı 1835’te işletmeye açılmış, 19. yüzyılın sonuna değin özel şirketlerin elinde bulunan demiryolları daha sonra kamuya devredilmişti. 1920’ye gelindiğinde bazı önemsiz yollar dışında bütün demiryolu ağının mülkiyeti ve işletme hakkı Alman Ulusal Demiryolları’nmdı (Deutsche Reichsbahn). II. Dünya Savaşı’ndan önce 54 bin km’yi bulan demiryollarının 28 bin km kadarı savaştan sonra Batı Almanya’da kaldı. Savaştan büyük zarar görmüş bu demiryollarının işletilmesi 195l’e gelindiğinde işgal kuvvetlerinden Alman Federal Demiryolları’na (Deutsche Bundesbahn) geçmişti. 1977’ye değin bütün hatlardan kaldırılan buharlı lokomotiflerin yerini dizel ve elektrik lokomotifleri aldı.
Doğu Almanya’da kalan demiryolu ağında geniş çaplı bir yeniden yapım ve modernleşmeye gidildi. Bu arada komşu COMECON ülkeleriyle ve Rostock limanıyla bağlantılara ağırlık verilirken Batı Almanya’ya bağlanan hatlar kapatıldı ya da tek hata indirildi. İç hatlar bir ring hattında toplanarak Batı Berlin’den geçilmemesi sağlandı. 1989’un sonunda hem Berlin içinde, hem de ülke çapında yeniden tek bir sisteme geçme çalışmaları başlatıldı.

Almanya’da tren seferleri sıktır. Ülkede ekspres trenlerin (D-Züge) yanı sıra büyük kentler arasında işleyen biraz daha hızlı trenler de vardır. Öteki Avrupa ülkelerine ise Trans-Avrupa Ekspresi (TEE) denen hızlı trenler işler. Hızlı tren, demiryollarının 440 km’lik bölümünde saatte 200 km’ye kadar hız yapabilir. Hannover-Würzburg ve Mannheim-Stuttgart arasında yapılmakta olan tümüyle yeni iki hatta hız saatte 250 km’ye çıkabilecektir. Mannheim’dan Paris’e ve Paris’ten Brüksel yoluyla Köln’e ulaşacak Fransız hızlı tren sistemi TGV (Trains de Grande Vitesse) ile bağlantılı bir hat planlanmaktadır. Berlin’de de tek raylı hızlı tren çalışmaları sürdürülmektedir.

Suyolları.
Irmak ve kanallardan oluşan 6.700 km’lik iç suyolları büyük yüklerin, hammaddelerin ve yakıtların çok ucuz taşınmasına olanak verir. Bunların en önemlisi olan Ren Irmağında beş ülkeye ait gemi, mavna, şilep ve çeşitli başka teknelerin trafik yoğunluğu işlek bir otoyolunkine eşittir. Ren gibi Elbe, Havel ve Öder ırmakları da güney-kuzey doğrultusunda ulaşıma olanak sağlar ve doğu-batı doğrultulu kanallarla birbirine bağlanmıştır. Bu sistemin Hamburg ve Polonya’daki Szczecin’den (Stettin) denize çıkışları Alman Demokratik Cumhuriyeti’nin sınırları dışında kaldığından sosyalist yönetim Rostock’un güneyindeki Warnow halici üzerinde bir derin deniz limanı kurmuştur. Birleşme sonrasında Hamburg’un Elbe Havzasının başlıca limanı olarak yeniden eski önemine kavuşması beklenebilir. Baltık kıyısındaki Rostock - Warnemünde limanında demiryolu hattı feribotla Danimarka’nın Gedser limanına bağlanır. Rügen Adasındaki Sassnitz limanının İsveç’te Trelleborg’da, Mukran’ın ise Litvanya’da Klaipeda’yla (eskiden Memel) bağlantısı vardır.

Berlin’i Elbe Irmağına bağlayarak 320 km boyunca batıya uzanan Mittelland Kanalı Minden’de Weser Irmağına ulaşır ve daha batıda Dortmund-Ems Kanalıyla Kuzey Denizi kıyısındaki Emden’e bağlanır. Uzunluğu 100 km’ye yaklaşan Kiel Kanalı 1895’ten beıi Baltık Deniziyle Kuzey Denizini birbirine bağlamaktadır. Kanallar ve akarsular sürekli derinleştirilmekte, ayrıca kanallar ve havuzları genişletilmektedir. Kuzey Denizini Alman suyolları ve Tuna Irmağı aracılığıyla Karadeniz’e bağlayacak 171 km’lik kanal projesinin 1992’de tamamlanması beklenmektedir.Charlemagne’ın 9. yüzyılda tasarladığı bu bağlantı bütün Avrupa açısından büyük önem taşımaktadır.
II. Dünya Savaşı başladığında dünyanın beşinci büyük ticaret filosuna sahip olan Almanya’nın başlıca deniz limanları Bremen, Bremerhaven, Hamburg, Lübeck ve Rostock’tur. Bunlar konteyner işlemlerinde ve hızlı yük transferlerinde kusursuz hizmet sağlayarak daha elverişli konumdaki Rotterdam ve Anvers limanlarıyla rekabet eder.

Havayolları.
Havacılık teknolojisine birçok katkıları bulunan Almanya iki dünya savaşı arasındaki dönemde ticari havacılığın da öncülerinden olmuştur. 1926’da kurulan ve bugünkü devlet havayolu şirketi Lufthansa’ya adını veren Deutsche Lufthansa AG Avrupa ölçeğinde düzenli yolcu seferlerine öncülük etmiş, 1936’da da Kuzey Atlantik uçuşlarını başlatmıştır. 1938’de Berlin-New York arasında aktarmasız yolcu seferleri düzenleyen Lufthansa bugün uluslararası havayolu taşımacılığının önde gelen kuruluşlarından biridir. Gerçekte havayolu ulaşımında dış hatlar iç hatlardan çok daha önemlidir. Hızlı ve görece ucuz demiryolu ulaşımı ve kentlerin birbirine yakınlığı yüzünden iç hatlarda yolcu azdır. Ama sınırın açılmasından önce Batı Berlin’e havayoluyla ulaşım sınırdaki işlemlerden kaçınmaya olanak vermiştir.
Ülkenin en büyük havaalanı olan Frankfurt Havaalanı yolcu sayısı ve yük hacmi açısından Avrupa’da ilk sıralarda yer alır. Berlin, Bonn, Köln, Münih, Düsseldorf, Hamburg ve Leipzig havaalanları da önemlidir. Alman Demokratik Cumhuriyeti’nde havayolu ulaşımının merkezi Berlin’in güneydoğusundaki Berlin-Schönefelde Havaalanı, uluslararası havayolu kuruluşu ise Interflug’du.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Mayıs 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM

YÖNETSEL VE TOPLUMSAL KOŞULLAR


Almanya Federal Cumhuriyeti 16 eyaletten oluşur. Devletin yapısı ve yetkileri 23 Mayıs 1949’da kabul edilen Temel Yasa’ya (Grundgesetz) dayanır. Kurucu eyalet savısı o tarihte ll’ken, 1952’de üç eyaletin birleştirilmesiyle 9’a inmiş, 1957’de Saarland’ın eyalet yapılmasıyla 10, 1990’da iki Almanya’nın birleşmesinden sonra da Berlin’le birlikte 16 olmuştur. Federal cumhuriyetin kuruluşu Batılı işgal kuvvetlerinin izniyle ve eyalet parlamentolarının federasyonu onaylamasıyla gerçekleşmiştir. 5 Mayıs 1955’te ise Almanya Federal Cumhuriyeti tam egemenliğine kavuşmuştur. Temel Yasa’nın 23. maddesi ileride Doğu kesiminin de federasyona katılmasını öngördüğünden 3 Ekim 1990’da gerçekleşen birleşme bu maddeye dayandırılmıştır. Birleşmeyle birlikte Temel Yasa’da yapılan değişiklikle Almanya artık sınırlan dışında kalan eski Alman toprakları üzerinde her türlü hak iddiasından vazgeçmiştir.

İmparatorluk döneminde Avrupa’nın en karmaşık hiyerarşilerinden birinin görüldüğü Alman toplumu iki dünya savaşma ve büyük ekonomik değişikliğe karşın bugün de temel sınıf yapısını korumaktadır. Güçlü bir sınıf bilincinden söz edilemezse de insanlarda toplumsal konum duygusu vardır. Eğitim pek çok ülkede olduğundan daha büyük önem taşır; bir profesörün saygınlığı yabancıların kolay kolay kavrayamayacağı düzeydedir; “doktor” unvanı ise iş dünyasında bile yükselmenin neredeyse vazgeçilmez koşuludur. Saygınlığını en çok yitiren kesim ordudur. Özellikle eski Doğu Alman ordusunun subayları konumlarından çok şey yitirmiş, birleşme sonrasında Batı’daki meslektaşlarının emrine girmişlerdir. Eski otoriter eğilimler çok zayıflamış, ama ortadan kalkmamıştır. Öbür gelişmiş ülkelerde olduğu gibi gerçek güç, liyakat sistemi temelinde genç teknik ve yönetsel kadrolara kaymıştır.

YÖNETİM BİÇİMİ.


Temel Yasa’nm İngiliz- Amerikan demokrasi anlayışını yansıtan ve Almanya’nın bir önceki Weimar Anayasasından gelen pek çok öğesi vardır. Parlamenter yönetimde Ingiliz sisteminin birçok özelliği benimsenmiştir, ama cumhuriyetin federal olması nedeniyle ABD ve başka federal sistemleri örnek alan siyasal yapılara da yer verilmiştir. Üniter Nazi devletine tepki olarak Temel Yasa’da eyaletlere önemli ölçüde özerklik tanınmıştır. Ama anayasa değişiklikleri, parasal gelişmeler ve bütün ülkede yaşam koşullarını eşitleme yönündeki siyasal baskılar bu özerkliğin aşınmasına yol açmıştır. Temel Yasa’yla yargının bağımsızlığı sağlanmış, Federal Anayasa Mahkemesi’ne (Bundesverfassungs- gericht) yasaları anayasaya uygunluk açısından değerlendirme ve iptal etme yetkisi tanınmıştır.
Yürütme ve yasama. Devlet başkanı özel olarak toplanan bir meclisin beş yıllık görev süresi için seçtiği cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı devleti temsil eder; federal yasaları ve uluslararası antlaşmaları imzalar. Federal başbakan (şansölye) adayını belirler; başbakanın atadığı kabineyi görevlendirir ve onun önerisi üzerine görevden alabilir. Ama başbakanı görevden alamaz ve Federal Meclis’i (Bundestag) feshedemez. Öbür önemli yetkileri arasında federal yargıçlarla bazı başka görevlileri atama ve af çıkarma yer alır.

Hükümetin başı, cumhurbaşkanının aday göstermesi üzerine Federal Meclis’in çoğunluk oyuyla seçilen başbakandır. Uygulamada başbakan hep iktidar partisinin başkanı olur. Başbakanın geniş yetkileri vardır; hükümet politikalarının oluşturulmasında belirleyici rol oynar. Federal Meclis’in mutlak çoğunluğu tarafından görevden alınabilir, ama bunun koşulu yerini alacak kişinin çoğunluk oyuyla seçilebilecek olmasıdır. “Yapıcı güvensizlik oyu” denen bu koşul başbakanın ve hükümetin düşme olasılığını çok azaltır. Kabine ne Federal Meclis’in güvensizlik oyuyla, ne de cumhurbaşkanının hükümeti azletmesiyle görevden alınabilir. Cumhurbaşkanının seçeceği bir siyasal lider de bunalım koşullarında bile yeni bir hükümet kurmakla görevlendirilemez. Bu anayasa hükmünün temelinde Hitler’in başbakanlığa yükselmesinden çıkarılan ders yatar.
iki meclisli parlamento Federal Konsey {Bundesrat) ve Federal Meclis’ten oluşur. Parlamentonun alt kanadı niteliğindeki Federal Meclis çok daha geniş yetkilerle donatılmıştır. Bütün ulusal yasalar bu mecliste biçimlenir. Sistemin temelini oluşturan Federal Meclis’in üye sayısı 1990’da artırılarak 600’ü bulmuş, bu sayının da biraz değişebileceği kabul edilmiştir. Üyelerinin 144’ü eski Doğu Almanya topraklarından seçilir. Genel seçimler dört yılda bir yapılır; üyelerin bir bölümü de ara seçimlerle belirlenir. Mecliste her seçim bölgesinin temsilcilerinden başka, aynı anda seçilen eyalet genel temsilcileri de yer alır. Bu uygulamanın amacı istikrarı ve büyük partilerin meclisteki sürekliliğini sağlamak, dar bölgeci eğilimleri dengelemektir.

Parlamentonun üst meclisi niteliğindeki Federal Konsey’de eyaletler kendi hak ve yetkilerini korur. Her eyalet büyüklüğüne ve nüfusuna göre konseye en az üç, en çok beş temsilci gönderir. Temsilciler eyalet yönetimleri tarafından atanır ve onların talimatlarına bağlı kalır. Federal Konsey’in onayı yalnızca eyaletlerin çıkarlarını doğrudan ilgilendiren konularda ve Temel Yasa’yı etkileyen yasalarda zorunludur. Cumhurbaşkanının uzun süreli dış gezileri sırasında ya da görevden çekilmesi durumunda konsey başkanı ona vekâlet edebilir.
Federal Meclis’le eyalet meclislerinin yetkileri arasında titiz bir denge gözetilir. Dış politika, savunma, para basma, posta ve telekomünikasyon hizmetleri, gümrük, dış ticaret ve yurttaşlık konularında yetki Federal Meclis’indir. Bu konularda eyaletler ya koşut yasalar çıkarır ya da Federal Meclis’in çıkardığı çerçeve yasalara dayanarak kendi gereksinimlerine uygun yasal düzenlemeleri yapar. İlke olarak Federal Meclis birörnekliğin vazgeçilmez olduğu konulardaki yasaları çıkarır ve onaylar. Bunun dışında eyaletler Temel Yasa’da belirtilmiş kısıtlamalara uyma koşuluyla istedikleri karan alabilir. Eyaletlerin yetkileri özellikle eğitim ve suçluların cezalandırılması konu- lannda geniştir. Ama ortak danışma kurul- lan aracılığıyla bu konularda bile eyaletler arasında çok fark olmamasına çalışılmaktadır.
Eyalet yönetimlerinin yapısı, zorunlu olmamakla birlikte genellikle federal yönetimin yapısına benzer. Çoğunda hükümet başkanı kendi kabinesi ve bakanlarıyla çalışır. Hamburg, Bremen ve Berlin’de ise belediye başkanı aynı zamanda eyaletin hükümet başkanı, senato da eyalet meclisi işlevi görür. Bu üç kent-eyaletle Schlesvvig- Holstein ve Saarland dışında eyaletler illere {Regierungsbezirk), iller ilçelere (Kreis), bunlar da bucaklara (Gemeinde) bölünmüştür. Kuzeyde ilden küçük bazı yönetsel birimler Grafschaft adını taşır.

Eski Doğu Alman sistemi.

Sosyalizmin benimsendiği açıklandıktan sonra Doğu Alman liderleri bütün yurttaşlarda ülkenin birliği ve ilerlemesi konusunda ortak bir sorumluluk duygusu uyandırmaya çalıştı. Bu duyguyu aşılamanın başlıca aracı Alman Demokratik Cumhuriyeti Ulusal Cephesi adlı siyasal birlikti. Başta denetimini elde tutan Almanya Sosyalist Birlik Partisi (SED) olmak üzere örgüt izin verilen burjuva partilerin kalıntılarının ve resmî kitle örgütlerinin temsilcilerini kapsıyordu; Özgür Alman Sendikalar Birliği, Özgür Alman Gençliği, Almanya Demokratik Kadın Birliği ve Doğu Alman Kültürel Birliği temsil edilen kitle örgütlerindendi. Ulusal Cephe, SED’in yönlendirmesiyle Ulusal Halk Meclisi (Volkskammer) ve çeşitli yerel meclislere seçilecek adayların listesini hazırlar, 18 yaşını doldurmuş her yurttaş oy verirdi.
En yüksek seçilmiş organ olan Ulusal Halk Meclisi 500 üyeliydi. Sosyalizmin ilanından sonra üyeler beş yıllık süreler için seçilirdi; toplantılar resmî ve çok seyrekti. Ulusal Halk Meclisi’nin seçtiği Devlet Konseyi (Staatsrat) ise SED’in belirlediği kişinin başkanlığında toplanırdı; konsey başkanı resmen devlet başkanıydı. Bakanların ve bakanlıkların bağımsız karar yetkisi sınırlıydı; temelde SED lider kadrosunun kararlarını uygulamaya koyarlardı.
Yerel yönetim il (Bezirk), kırsal ya da kentsel ilçe {Kreis) ve bucak (Gemeinde) düzeyinde örgütlenmişti. Her düzeydeki halk meclisi dikkatle belirlenmiş adaylar arasından seçilirdi. Halk Polisi (VP) gibi kuruluşların uzantısı olan gönüllü birlikler yerel hizmetler için örgütlenmişti.

YARGI.


ABD gibi bazı başka federal devletlerden farklı olarak Almanya’da bütün bidayet, istinaf ve ilk temyiz mahkemeleri eyalet düzeyinde, son temyiz mercii ise federal düzeydedir. Federal mahkemeler eyalet mahkemelerinin ulusal yasaları aynı biçimde uygulamasını sağlar. En yükseği Federal Temyiz Mahkemesi olan genel hukuk ve ceza mahkemelerinden başka idare, iş, sosyal güvenlik ve vergi konularıyla ilgili dört mahkeme sistemi daha vardır.
Bütün mahkemeler hükümet uygulamalarını ve yasaları anayasaya uygunluk açısından gözden geçirme yetki ve yükümlülüğünü taşır, ama yalnızca Karlsruhe’deki Federal Anayasa Mahkemesi anayasaya aykırılık karan verebilir. Bu iddiayla başvuruda bulunan öbür mahkemeler, Federal Anayasa Mahkemesi’nin kararına değin davayı ertelemek zorundadır. Önemli ceza davalarında önceden belirlenmiş listelerden kurayla seçilen ve jüri üyelerine benzeyen bir yargı kurulu da görev alır. Bu kurul suç ve ceza konusundaki kararları yargıçla birlikte verir. Davanın bütün aşamalarında yargıçlar etkin ve önemli rol oynar. Bu nedenle mahkemelerde savcıların ve savunma avukatlarının ağırlığı Anglosakson sistemindekinden daha azdır.
Yargının birincil dayanağı yasalar ve tüzüklerdir, ama hukuk kurallarının yorumlanmasında teamül de önemli rol oynar. Örneğin idare hukukunda davaya bakan mahkemenin dayanabileceği sistemli bir ilkeler bütünü yoktur; bu ilkelerin çoğu yargı kararıyla yasalaşmıştır.

Eski Doğu Alman sistemi.
En alt düzeyler dışta tutulursa, Demokratik Almanya’nın yargı sistemi daha çok sosyalist devleti savunmaya yönelikti. Birleşmeden sonra sistemde yeni bir yapılanma gereği doğdu. Özel askeri mahkemeler kapatıldı. İki Almanya’nın gittikçe farklılaşmış yasa sistemlerinin ve hukuk kurallarının uyumlu duruma getirilmesi ise zor bir sorun oluşturuyordu.

SİYASAL KURUMLAR.


1970’e değin 21 olan seçmen yaşı bugün 18’dir. Oy verme zorunluluğu olmamasına karşın her düzeyde seçimlere katılma oranı çok yüksektir. Basın, radyo ve televizyon siyasal konulara geniş yer verir. Dolayısıyla kamuoyu bilgili ve siyasal tartışmalara yatkındır.
Sayılarının çokluğuyla 1933’te Weimar Cumhuriyeti’nin çöküşünde rol oynayan siyasal partiler federal cumhuriyetin kurulmasından sonra birleşme eğilimi göstermiştir. Küçük partiler ya büyüklere katılmış, ya da çok daha küçülüp siyaset sahnesinden silinmiştir. Bugün yeniden birleşmiş Almanya’ da iki büyük parti vardır ve ikisinin de mecliste çoğunluk sağlaması zordur. 1966’dan bu yana Federal Almanya’yı koalisyon hükümetleri yönetmiştir. Yüzde 5’ten düşük oranda oy alan partilerin meclislerde temsil edilmesini engelleyen kural her türlü radikal partiyi dışta tutma ve parti bölünmelerini önlemeye yarar.
Merkez sağı temsil eden Hıristiyan Demokratik Birlik (CDU) 1949-66 arasında Bonn hükümetlerini kurmuş, 1982’de de yeniden iktidara gelmiştir. Bavyera dışındaki bütün eyaletlerde, bu arada yeni oluşturulan doğu eyaletlerinde örgütlenmiştir. Bavyera’da ise CDU’nun yerine daha tutucu olan Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) seçimlere katılır. CDU politikalarında Almanya’nın Batı dünyası ve NATO içindeki yerine ağırlık verir; serbest piyasa ekonomisini savunur.
19. yüzyıl Marksist partilerinin devamı sayılan Almanya Sosyal Demokrat Partisi (SPD) II. Dünya Savaşı’ndan sonra klasik Marksist öğretiye bağlı kaldı. Komünist harekete, Batı Almanya’nın silahlanmasına ve Batfnın askeri savunma sistemine katılmasına karşı çıktı. 1959'da ise büyük sanayilerin kamulaştırılması talebinden ve sınıf mücadelesi çağrısından vazgeçti.

1969'da iktidar olmayı başaran SPD bugün yeniden birleşme programının eksiksiz uygulanmasını, Doğu Avrupa’daki yeni demokratik yönetimlerle işbirliğini, toplumda ve sanayide reformu ve AT aracılığıyla Avrupa birliğinin kurulmasını savunmakta, NATO’yu desteklemektedir. Serbest piyasa sistemine de artık karşı değildir.
Koalisyon ortağı olabilecek kadar oy toplayan Hür Demokratik Parti (FDP) liberal partilerin devamı niteliğindedir. Çoğunlukla genç çevre korumacı ve barış yanlılarından oluşan Yeşiller savaş sonrasında kurulmuş, tümüyle yeni tek başarılı partidir. Yeşiller 1983’te yüzde 5 barajını aşarak Federal Meclis’e girmeyi başarmış, 1987’de bu meclise 40’tan fazla genç temsilcisini sokmuştur.
1956’da Federal Anayasa Mahkemesi’nin kapattığı Almanya Komünist Partisi’nin (KPD) yerine kurulan Alman Komünist Partisi (DKP) önemsizdir. Aşırı sağı temsil eden birkaç küçük parti vardır. Bunlardan Cumhuriyetçiler 1989’da bazı yerel seçimlerde yüzde beş barajını aşmış, ama Federal Meclis’e girememişlerdir.
Demokratik Almanya’nın Sosyalist Birlik Partisi (SED) 1946’da Almanya Sosyal Demokrat Partisi’yle (SPD) Almanya Komünist Partisi’nin (KPD) birleşmeye zorlanması sonucunda ortaya çıkmıştı. Ülkede gerçek iktidar SED Merkez Komitesi Sekreterliği ile Politbüro’nun elindeydi; Merkez Komitesi birinci sekreteri ve SED lideri her iki organın da başkanıydı. 1971-89 arasında Erich Honecker bu konumdaydı. SED her düzeyde yönetime, ekonomiye, üniversitelere, sendikalara ve öbür kurumlara nüfuz edecek biçimde örgütlenmişti.
SED’i yerinden eden 1989 olayları Nazi döneminden beri Almanya’nın doğusunda ilk serbest seçimlerin yolunu açtı. Çok sayıda parti kuruldu. Mart l990’da yapılan seçimler Hıristiyan Demokratik Birlik’in önderliğinde çokpartili bir koalisyon hükümetiyle sonuçlandı. Adı Demokratik Sosyalizm Partisi olarak değiştirilen SED ise koalisyona giremedi. Birleşme sonrasındaki yerel yönetim ve eyalet seçimlerinde Başbakan Helmut Kohl’un Hıristiyan Demokratik Birlik’i kesin üstünlük sağladı.

SİLAHLI KUVVETLER.


Almanya Federal Cumhuriyeti Mayıs 1955’ten beri NATO üyesidir. Bütün Bonn hükümetleri NATO’ ya bağlı kalmayı ve destek vermeyi sürdürmüş, Federal Almanya’nın NATO üyeliğinin sürmesi 1990’da birleşme anlaşmasının temel ilkelerinden biri olmuştur.
Topraklarındaki NATO birliklerine de katkıda bulunan Almanya’nın federal ordusu (Bundeswehr) Avrupa’daki en büyük NATO kuvvetini oluşturur. Kara, deniz ve hava kuvvetlerini içeren ordu Federal Meclis aracılığıyla sivil yönetimin denetiminde tutulur. Erkekler için zorunlu askerlik hizmeti 18 aydır; askeri yükümlülük dönemi 18-35 yaş arasıdır. Temel Yasa’nın 4. maddesine dayanarak inançları nedeniyle askere alınmayı reddedenler askerlik yerine 20 ay toplum hizmetlerinde çalışırlar.

Eski Doğu Alman sistemi.
Tıpkı batı kesimindeki gibi askerlik hizmetinin erkekler için zorunlu olduğu Doğu Almanya’da ordu Sovyet silahlarıyla donatılmış ve Sovyet örneğinde eğitilmişti. 1990’da ülkedeki Sovyet askerlerin sayısı hâlâ 380 bin düzeyindeydi. 1989 sonlarının olayları askeri örgütlenme ve morali çok sarstı. Berlin Duvarı’nı ve Batı Alman sınırını koruyan özel birlikler işlevini yitirirken fabrika milisleri de silahsızlandırılarak dağıtıldı.
Temmuz 1990’da Federal Almanya ile SSCB arasında Sovyet birliklerinin çekilmesine ilişkin bir antlaşma imzalandı. Antlaşmaya göre birlikler 3-4 yıl içinde çekilecek ve Almanya geçiş dönemi için mali yardımda bulunacaktı. Buna karşılık bölgeye yabancı NATO birlikleri yerleştirilmeyecek, yalnızca ara dönemde Berlin’de bulunan Batılı Müttefik kuvvetleri bunun dışında tutulacaktı.
Birleşik Almanya’nın potansiyel askeri gücü konusundaki kaygılara hükümet, dört yıl içinde toplam silahlı kuvvetlerin 370 bin kişiyle sınırlanacağını bildirerek karşılık verdi.

GÜVENLİK KUVVETLERİ.


Almanya’da polis ülke çapında değil, eyaletler düzeyinde örgütlenmiştir. Acil durumlarda federal hükümet çeşitli eyaletlerin polis birliklerinden yararlanabilir. Devletin güvenliğini ilgilendiren eylemler ya da eyalet sınırlarını aşan suçlar ise federal düzeyde ele alınır. Demokratik Almanya’nın muhalefeti bastırmakla görevli Devlet Güvenlik Polisi (Stasi) Honecker yönetiminin çökmesiyle birlikte ortadan kalktı. Birleşme öncesinde serbest seçimle yönetime gelen hükümet döneminde Alman Halk Polisi düzenli polis kuvveti olarak yasalara uygun etkinliğini sürdürdü.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Mayıs 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM

EĞİTİM.


Bütün Almanlar için 6-18 yaşlan arasında eğitim zorunlu ve parasızdır. Gençlerin çoğu 15-16 yaşlarından başlayarak okul programının yanı sıra mesleki eğitim programı izler. Eğitim eyalet yönetimlerinin denetiminde olmakla birlikte, ders programlarında belli bir uyum ve standart bir düzey tutturulmasına çalışan sürekli bir komisyon vardır.
Okulöncesi eğitim (Kindergarten) üç yaşında başlayabilir. Altı yaşında bütün çocuklar dört yıllık ilkokula (Grundschule) başlar. Yaklaşık yarısı 15-16 yaşma değin eğitimini Hauptschule denen ortaöğretim kumullarında sürdürür; bu yaşta bir meslek okuluna (Berufsschule) ayrılarak okuldaki derslerinin yanı sıra mesleki eğitim de görmeye başlar. Çocukların yaklaşık üçte biri ilkokuldan sonra uygulamaya dönük eğitim veren ortaöğretim kurumlarına (Realschule) gider ve aldıkları sertifikayla Fachschule’yt (teknik ya da özel alanlarda eğitim veren yüksekokul) devam eder; iş dünyasında ve devlet hizmetinde orta kademelere yükselebilmek için bu tür bir eğitim zorunludur. İlkokuldan sonra çocukların dörtte biri Gymnasium denen dokuz yıllık ortaöğretim kurumlarına gider ve olgunluk sınavını geçtikten sonra üniversiteye girmeye hak kazanır.

Üç düzeye ayrılmış bu eğitim sistemi katılığı ve çocuğun geleceğinin çok küçük yaşta belirlenmesinin sakıncaları yüzünden sık sık eleştirilmiştir. Bugün ülkede bulunan az sayıdaki Gesamtschule, genel eğitim veren ve üçlü sistem dışında bir seçenek olarak düşünülen ortaöğretim kurumlandır. Almanya’nın dünyaca ünlü saygın üniversiteleri, hızla artan öğrenci sayısı ve değişen toplumsal koşulların etkisiyle çok ciddi sorunlarla karşılaşmıştır. Üniversitelerin kapasitelerini çok aşan bir yük taşımak zorunda kalması öğrencilerin istedikleri gibi bir üniversiteden öbürüne geçerek öğrenim sürelerini istedikleri kadar uzatma özgürlüğünün de sınırlanmasına yol açmıştır. Hükümet yeni üniversiteler kurarak, eski kurumlann düzeyini yükselterek ve teknik yüksekokullar açarak artan talebi karşılamaya çalışmaktadır. En eski üniversite 1386’da kurulan Heidelberg’dir. 1960’tan sonra açılan 20’den fazla üniversiteyle ülkedeki üniversite ve yükseköğretim kurumlarmm sayısı 90’ı aşmıştır. Doğu Almanya’da eskiden araştırma enstitüleri genellikle üniversitelerden ayrı tutulurken, birleşmeden sonra araştırma ve öğretimi birlikte yürüten Batı Alman sistemi bütün ülkeye yayılmıştır.
Ülkede yetişkinlere öğrenimlerini sürdürme olanağı sağlayan 1.500’den çok halk üniversitesi (Volkshochschule) vardır. Bu kurumlara yaklaşık 2 milyon yetişkin kayıtlıdır.

Eski Doğu Alman sistemi.

Bütün kadınların çalışması beklendiğinden Demokratik Almanya’da yaygın bir kreş, anaokulu ve 6-10 yaş grubu için okul saatleri sonrası kurumlar sistemi vardı. İlke olarak herkese eşit olanaklar sağlayan tek bir eğitim sistemi geçerliydi. Sistemin çekirdeğini 6-16 yaşlarındaki bütün çocuklara genel eğitim veren 10 yıllık politeknik okulları (Oberschule) oluşturuyordu. Üniversiteye gidecek öğrenciler 10’uncu sınıfta ayrılır, iki yıl sonra diploma alarak yükseköğrenime başlardı. Üniversite mezunlarının sayısı ülkenin gereksinimlerine göre belirlendiğinden bu aşamada rekabet yoğundu. Çoğunluk politeknikten sonra iki yıllık mesleki eğitimle öğrenimini sürdürür, bir yıllık çalışma deneyiminden sonra bunların bir bölümü teknik eleman ve mühendis yetiştiren yüksekokullara (Fachschule) geçerdi.

SAĞLIK VE SOSYAL GÜVENLİK.


Almanya’daki sağlık ve sosyal yardım hizmetleri dünyanın en gelişmiş ve kapsamlı sistemlerinden biridir. Sağlık, kaza, emeklilik sigortaları gibi çeşitli sosyal güvenlik programlan ilk kez 1880’lerde yasal düzenleme konusu olmuş ve Alman sistemi başka ülkeler tarafından örnek alınmıştır.
Sağlık ve emeklilik sigortası belli bir gelir düzeyinin altındaki bütün işçi ve memurlar için zorunludur, tş yasası işçi ile memur arasında kesin bir ayrım yapar. Yüksek maaşh memurların ve kendi hesabına çalışanların neredeyse hepsi, hükümet programları kadar geniş kapsamlı özel sigortadan yararlanır. Federal Almanya sağlık hizmetlerine en yüksek oranda kaynak ayıran ülkelerden biridir; bütün sağlık harcamalarının yüzde 90’ını sigorta karşılar. Ücret ve maaşlardan yapılan kesinti yüzde 8-13 arasındadır. Sağlık hizmetlerinin düzeyi yüksektir. Kırsal alanlara yaygın hizmet götürülür. Halk sağlığı çalışmalarına verilen ağırlık eskiden yaygın olan vereme artık çok seyrek rastlanmasına yol açmıştır.
Kaza ve emeklilik sigortalan sağlık ve tıbbi bakım programlarına bağlanmıştır. Başlıca üç emeklilik programı yürürlüktedir. Bunlardan biri işçileri, biri memurları ve biri de maden işçilerini kapsar; içlerinde en eskisi, Bismarck döneminde çıkarılan yasalara dayanan maden işçileri sigortasıdır. Emeklilik yaşı erkekler için 65, kadınlar için 60’tır, ama özel durumlarda daha erken ya da daha geç emekli olunabilir. Öbür sosyal yardımlar arasında savaş dul ve yetimleriyle çiftçilere yönelik programlar, işsizlik sigortası, çocuklu ailelere, ayrıca savaşta sakatlanmış asker ve sivillere yapılan ödemeler yer alır.

Eski Doğu Alman sistemi.
Devletin yaygın bir sağlık hizmetleri sistemi geliştirdiği Demokratik Almanya’da bütün yurttaşlara ücretsiz bakım, ilaç ve tıbbi yardım sağlanmıştı. Yaşlılar için emeklilik sigortası da vardı. 1989’un sonlarında hekim ve hemşirelerin Batı’ya göç etmesi sağlık hizmetlerinin çökmesine yol açtı. Eskiden sendikaların yönetimindeki sosyal güvenlik sistemi birleşmeden sonra Federal Almanya’nın iş, sağlık ve emeklilik gibi ilgili programlarına bağlandı.
Savaş tazminatları. II. Dünya Savaşı’ndan sonra 12 Avrupa ülkesiyle imzaladığı anlaşmalar uyarınca Federal Almanya bu ülkelerde Nazi baskısından zarar görenlere ve onların ailelerine tazminat ödedi. Nazi döneminde el konan mülkler üzerindeki hak iddialarını tanıdı; Nazi döneminde göç etmiş
ya da sürülmüş bulunan ve çoğu Almanya’ya dönmeyen Yahudilere gelir bağladı ve tazminat ödemeleri yaptı. İsrail Devleti’ne çok büyük tazminatlar ödedi. 1990’da ilk kez Demokratik Almanya da benzer ödemeler yapmaya yöneldi.

KONUT.


Ülkedeki konut arzı tam olarak talebi karşılamamaktadır. Orta boy ve fiyattaki konut sayısı yetersiz, yüksek fiyatlı lüks konutlar ise çoktur. Konut yapımını büyük ölçüde özel sektör üstlenmiştir. Hükümet de konut kredisi sağlar. Devlet sübvansiyonuyla yapılan sosyal konutlar düşük fiyatla çok çocuklu ailelere, yaşlı, özürlü ve dar gelirlilere kiralanır.
Doğu Almanya’da sosyalist yönetim sanayi yatırımlarına öncelik verdiğinden büyük çaplı konut blokları yapımına ancak 1970’lerde girişmişti. Kira, elektrik ve ısınma ödemeleri son derece düşük tutulmuştu. 1989’da işçi ve memur maaşlarıyla birlikte kiraların da gerçek piyasa değerine yükseltilmesi öngörülüyordu.

YAŞAM DÜZEYİ.


Servet dağılımının öbür sanayileşmiş ülkelerden daha eşitlikli olduğu Federal Almanya yaşam düzeyi açısından dünyada ilk sıralarda gelir. Devlet etkili politikalarla tasarrufu özendirir. İşçi ve memur maaşları yeterli düzeydedir. Fabrika işçileriyle büro çalışanlarının gelirleri arasında aşın fark yoktur. Üst düzey yönetici gelirleri ise çok daha yüksek olmakla birlikte bu fark ABD ve İngiltere’deki kadar büyük değildir. Vergi gelirlerinin önemli bir bölümünü dolaylı vergiler ve katma değer vergisi oluşturduğundan vergi yükünün büyük bölümünü düşük ve orta gelir grubu taşır.
Demokratik Almanya’da yaşam düzen, disiplin, otoriteye saygı ve çalışma gibi geleneksel Alman değerlerini yansıtıyor, ama Sovyet etkisinin de izlerini taşıyordu. Üretim yaşamın merkezinde yer alıyor, bütün öbür etkinlikler onun çevresinde biçimleniyordu. Bu yaklaşım kadınların konumunda somut biçimde dile gelmişti. Kadınlar hemen her işe girebilmekle birlikte daha çok büro işlerinde, perakende satışta, eğitim ve tıpta toplanmıştı, ama bu alanlarda bile en üst konumlardakiler genellikle erkekti. Çocuklara ve gençlere ortak sorumluluk bilinci aşılanıyor, devlet gençlik ve spor kulüplerine büyük destek sağlıyordu. Genel olarak yurttaşlar iş güvencesine ve devletin temel gereksinimlerini karşılamasına alışmıştı. Birleşmeden sonra toplumun ortak sorumluluk gibi olumlu özelliklerinin Batı kapitalizminin etkisiyle yok olmasından korkanlar vardı.

KÜLTÜREL YAŞAM


Almanya ikiye bölündüğünde ülkenin daha eski tarihsel bölgeleri üzerinde kurulan Federal Almanya zengin kültürel mirastan daha büyük bir pay almıştı. Roma, ortaçağ romanesk ve Alman barok mimarlığının anıtsal ürünleri gibi birçok büyük kütüphane, arşiv, tiyatro ve gösteri salonu da sınırlan içinde kalmıştı. Buna karşılık Luther’in Wartburg’u, Goethe’nin Weimar’ı, Bach’ın Leipzig’i Doğu Almanya’daydı; sanat hâzinelerinin büyük bölümü de Doğu Berlin’deki Pergamon Müzesi ve Dresden’ deki Zwinger ve Semper Galerisi gibi müzelerdeydi. Bölünmeden sonra Doğu’daki kültür varlıklannın pek çoğu Batı’ya aktarıldı. Sanatçılar, yazarlar Batı’ya yerleşti; yayınevleri gibi kurumlar Batı’da yeniden örgütlendi.
Demokratik Almanya’da kültürel yaşam zengin Alman geleneğinin özelliklerini taşıyordu, ama sosyalist ideoloji doğrultusunda biçimlenmişti. Sanatın gerçekçi olması ve halka seslenmesi gerekiyordu.
Ad:  almanya110.jpg
Gösterim: 2359
Boyut:  45.1 KB
Köln Katedrali

Kırk yıllık siyasal ayrılığa karşın Alman kültürü ye sanatı bir bütün oluşturur. Avusturya, İsviçre ve Liechtenstein da aynı geleneği paylaşır. Sanat ve edebiyatta “Alman” nitelemesi siyasal sınırlan aşar. Avusturyalı besteci Gustav Mahler ve İsviçreli oyun yazarı Friedrich Dürrenmat Alman kültür geleneği içinde yer alır.
Alman sanatı dört yüzyıldır devlet ve çeşitli düzeyde yönetimler tarafından desteklenmekte, korunmaktadır. Bugün Almanya’da federal hükümetin sübvansiyon sağladığı yüzlerce tiyatro vardır. İzleyici kitlesi aydınlarla ya da seçkinlerle sınırlı değildir. Almanya’da tiyatroya ya da operaya gitmek başka ülkelerde sinemaya gitmek gibidir. Bütün büyük kentlerde en az bir senfoni orkestrası bulunur; her hafta pek çok konser ve resital verilir. Küçük kent ve kasabalarda bunların sayısı daha azdır.

GELENEKSEL SANAT VE ZANAATLAR.


Yeni yaşam biçimleri Almanya’nın bölgesel ve kırsal sanat geleneğini, eğlence biçimlerini ve göreneklerini olduğu gibi sürdürmesine izin vermemiştir. Ama ülkenin güneyinde yavaş yavaş çağdaş yaşam biçimine geçilirken gelenekler yok olmamış, eski ve yeni aykırı bir uyum içinde yan yana gelmiştir. Gençler hem köy meydanında, hem de disko müziği eşliğinde dans eder. Yukarı Bavyera’da tahta oymacılığı, keman ve silah yapımcılığı bütün ekonomik güçlüklere karşın sürmektedir, çünkü ustalar uğraşlarının önemine inanmaktadırlar. Halk şenlikleri yaygındır. Güneyde yüzlerce kasaba ve köy Otuz Yıl Savaşları’nm anısına 17. yüzyıl giysileriyle geçitler düzenler.

EDEBİYAT VE TİYATRO.


Alman edebiyatı dünya edebiyatı içinde hak ettiği yere kavuşamamıştır. Bunun bir nedeni şiirindeki lirizmin ve düzyazı sanatındaki inceliklerin en başarılı çevirilere bile tam yansıtılamamasıdır. Goethe ve Schiller gibi edebiyat devleri bile Alman bölgeleri dışında çoğunlukla yalnızca haklarında söylenenlerden bilinir. 20. yüzyılın ilk yarısında Almanca yazıp dünya edebiyatında kalıcı yer edinen dört yazar ve şairden söz edilebilir: Franz Kafka, Thomas Mann, Rainer Maria Rilke ve Bertolt Brecht. Romanları başka dillere çevrilerek çeşitli ülkelerde yayımlanan Heinrich Böll ve Günter Grass’tan başka Siegfried Lenz, Peter Weiss, Uwe Johnson, Hans Magnus Enzensberger, Walter Kempowski, Peter Handke ve Gabriele Wohmann da yaygın üne kavuşmuştur. Batı’ya geçmek yerine Doğu Almanya’da kalan önemli yazarlar içinde Anna Seghers ve Christa Wolff sayılabilir.
Alman tiyatrosu uzun süredir bir ikilemle karşı karşıyadır. Bir seçenek 18. ve 19. yüzyılın klasik Alman repertuvarına dayanarak buna sınırlı sayıda 20. yüzyıl Alman oyunuyla çağdaş İngiliz, Amerikan ve Fransız oyunlarının çevirilerini eklemektir. Öbür seçenek ise cüretli ve yenilikçi oyunları sahnelemektir. Küçük deneysel tiyatrolar büyük kentlerde canlı bir varlık gösterir; genellikle uzun süreli olamayan bu tiyatrolar Almanya’nın eski ve hâlâ canlı siyasal kabare geleneğiyle de benzerlikler taşır. Bütün tiyatroların devlete ait olduğu Demokratik Almanya’da Eylül 1945’te Berlin’ de yeniden açılan Alman Tiyatrosu (Deutsehes Theater), Nazi iktidarının çökmesinden sonra perdelerini açan ilk Alman tiyatrosudur. 1945’ten sonra yeniden yapılan ilk tiyatro da Weimar’daki eski Alman Ulusal Tiyatrosu’dur. Berlin’in tiyatronun gelişimine önderlik etmesinde çalışmalarını bu kentte sürdüren Bertolt Brecht’in (1884 -1977) ve oyunlarını Theater am Schiffbauerdam’da sahneleyen Berliner Ensemble’m büyük rolü vardır.

MÜZİK VE DANS.


Almanya’da konser salonları da tıpkı tiyatrolar gibi 18., 19. ve erken 20. yüzyıl bestecilerini yeğleyen halkın beğenisini gözetmekle çağdaş yapıtlara daha çok yer vermek arasında bir seçim yapmak zorundadır. Hanz Werner Henze, Gottfried von Einem ve Karlheinz Stockhausen en çok tanınan çağdaş Alman bestecilerdir. Berlin Filarmoni, Münih Filarmoni, Bamberg Senfoni ve Stuttgart Oda orkestraları dünyanın önde gelen orkestralarındandır. Alman operasından sayısız büyük ses yetişmiş, devletin desteklediği sistem pek çok genç İngiliz ve Kuzey Amerikalının da Almanya’da şan eğitimi görmesine olanak vermiştir. Hamburg, Berlin, Köln, Frankfurt ve Münih operaları dünyanın en büyük opera binalarındandır.
Müzikte dünya çapında üne kavuşan Demokratik Almanya’da Kurt Masur’un yönettiği Leipzig Gewandhaus Orkestrası, Leipzig St. Thomas Kilisesi Korosu gibi çok başarılı topluluklar ve tenor Peter Schreier gibi üstün yetenekli sanatçılar vardı. Devlet Berlin Operası gibi binaları onarmış, adı Schiller’le birlikte anılan Berlin Schauspielhaus’u konser salonuna dönüştürmüş, yeni opera ve konser salonları yapmıştı. Stuttgart Balesi Güney Afrika doğumlu John Cranko’nun yönetiminde dünyaca ünlenmiş bir topluluktur. 1973’te Cranko’nun ölümünden sonra topluluk Marcia Haydee’ nin yönetiminde başarısını sürdürmüştür. Wuppertal’de koreograf Pina Bausch’un Tanztheater (dans tiyatrosu) gibi öncü dans çalışmaları yapılmıştır.

GÖRSEL SANATLAR VE MİMARLIK.


20. yüzyılın başlarında Alman sanatını etkileyen dışavurumcu akım ile savaşı izleyen onyıllar arasında bir boşluk oluşmuş, zamanla bu boşluğu yeni dönem gerçeküstücüler doldurmuştur. Bu sanatçılar arasında Edgar Ende, Mac Zimmermarın ve Richard Oelze sayılabilir. Grafik sanatlarda Horst Janssen, Anselm Kiefer ve Hans Bellmer öne çıkmıştır. Dışavurumcu geleneği sürdüren Neue Wilde (Yeni Vahşiler) gibi gruplar oluşmuş, 
Ad:  almanya11.jpg
Gösterim: 2421
Boyut:  36.1 KB
Opera binası, Dresden

Elvira Bach ve Jorg Immendorf gibi ünü ülke dışına taşan sanatçılar yetişmiştir. Immendorf ayrıca heykelci olarak ünlenmiş, Kari Hartung, Rolf Szymanski, Erich Hauser, Otto Herbert Hajek, Ulrich Rückriem, Norbert Kricke ve Joseph Beuys da önemli heykelciler arasında yer almıştır. Sanatta öğreticiliğe ve propagandaya ağırlık verilen Demokratik Almanya’da bazı dev boyutlu heykeller yapılmıştır, ama daha insani ölçekli olanlar da çoktur.
Çağdaş Alman mimarlığı, hatta çağdaş dünya mimarlığı büyük ölçüde Bauhaus okulundan kaynaklanmış bir olgudur. 1920’lerde Weimar ve Dessau’da gelişen bu okulun büyük mimarları arasında Walter Gropius ve Ludvvig Mies van de Rohe yer alır. Bu okulun ilkeleri uzun yıllar sayısız kente, sayısız yapıya yansımış, ama 1970’lerde ve 1980’lerde yerini post-modernizmin göreli özgürlüğüne bırakmıştır. Uluslararası üslubun ödünsüz dik açılarından kurtulmayı amaçlayan bu yeni okulun önde gelen adları Josef Paul Kleihues ve Oswald Mathias Ungers ile AvusturyalI Robert ve Leon Krier kardeşlerdir.
Savaştan hemen sonraki yıllarda Demokratik Almanya’da mimarlık da öbür sanatlar gibi Sovyetler’i örnek alan sosyalist ideolojinin etkisinde kalmıştır. Daha sonra kentsel yapılanmada çağdaş Batı mimarlığına yaklaşan ilkeler benimsenmiş, ama oldukça monoton bir görünüm yaratılmıştır. İdeolojik etkenlere bağlanabilecek Berlin Sarayı’nın yıkılması gibi aykırı örnekler dışında Demokratik Almanya eski yapılan korumada hayranlık uyandırıcı bir özen göstermiştir.

SİNEMA.


I. Dünya Savaşı’nın ardından pek çok yeni sanat biçimine, özellikle de sinemaya yön veren Almanya’nın ikiye bölündükten sonra sinemada kendi yolunu çizmesi zaman almıştır. 1920’lerde ve 1930’larda sinema sanatını belirleyen Fritz Lang, Ernst Lubitsch, F. W. Mumau ve G. W. Pabst gibi bir kuşak hemen ortaya çıkmamış, Doğu ya da Batı kesiminde Alman sinemasının Nazi döneminin niteliksizleştirici etkisinden çok çabuk kurtaramamıştır. 1960’larda ise Batı Almanya genç bir yapımcı ve yönetici kuşağın çalışmalarıyla yeniden bu sanatta önemli bir yer edinmeye başlamıştır. Alexander Kluge, Volcker Schlöndorf, Werner Herzog, Wim Wenders, Hans-Jürgen Syberberg ve Wolfgang Peterson hem yabancı eleştirmenlerin övgüsünü toplamış, hem de ticari başarı kazanmış sinemacılardır. Reiner Werner Fassbinder’in 1982’deki zamansız ölümüyle sinema büyük bir dehadan yoksun kalmıştır. Çağdaş Alman sinemasında Margarethe von Trotta, Mariarıne Rosenbaum ve Helma Sanders-Brahms gibi kadın yönetmenler de özellikle başarılı olmuştur.

FESTİVALLER.


Sanatı geliştirme ve anısını koruma açısından Almanya’yla yarışabilecek bir başka ülke düşünmek zordur. Yalnızca büyük kentlerde değil, pek çok küçük kasabada ve köylerde de müziğin her türünü, sinema ve görsel sanatları kapsayan festivaller düzenlenir. Bunların en ünlüsü, hâlâ Richard Wagner’in ailesinin yönetiminde sürdürülen Bayreuth Festivali’dir. En eskisi ise 1634’ten beri her 10 yılda bir Oberammergau’nun vebadan kurtuluşu anısına Güney Bavyera’da düzenlenen pasyon oyunudur.
Yalnızca Berlin her yıl beş büyük festivale sahne olur. Münih’teki opera festivalinde Richard Strauss’un yapıtlarına ağırlık verilir. Würzburg ve Augsburg festivalleri Mozart’a, Ansbach’mki Bach’a, Borın’unki Beethoven’a ayrılmıştır. Wiesbaden’de Uluslararası Mayıs Festivali, Donaueschingen’de Çağdaş Müzik Festivali düzenlenir. Alman müziğinin en büyük olayı ise Avusturya’da düzenlenen Salzburg Festivali’dir.

YAYIMCILIK.


Almanya yayımcılık ürünleri açısından dünyanın önde gelen iki üç ülkesinden biridir, tik sırada ABD yer alır; eskiden onu izleyen SSCB ise 1991’de dağılmıştır. Almanya’da geleneksel olarak küçük ve orta boy yayınevleri yaygındır, ama Bertelsmarın grubu Avrupa’nın en büyük yayımcılık kuruluşudur. Doğu Almanya’da Leipzig yayımcılığın merkezi olmuş, Batı’da ise bu etkinlik Berlin, Hamburg, Köln, Frankfurt, Stuttgart ve Münih’e oldukça eşit biçimde dağılmıştır. Gotha harita ve atlaslarıyla ünlüdür.

BASIN.


Gazete ve dergi okuma alışkanlığının yerleşmiş olduğu Almanya’da basın özgürlüğü yasaların güvencesi altındadır. Yüzlerce gazete ve yüzlerce dergi kıskançlık uyandıracak kadar sağlıklı mali koşullarda yayımlanmaktadır. Hemen her kentte en az bir günlük gazete çıkar. Basında hükümet denetimi yoktur. Hiçbir gazete de bir siyasal partiye ait değildir. 1968’de çıkarılan bir yasayla herhangi bir şirketin ya da grubun ulaşabileceği gazete ve dergi tirajı sınırlanmıştır. Ama basında tekeli önlemeye yönelik bu girişime karşın ülkede satılan gazete toplamının beşte biri Axel Springer AG grubunun denetimindedir. 1956’da kurulan Alman Basın Konseyi temel ilkeleri belirler ve basma yöneltilen suçlamaları değerlendirir. Ulusal düzeyde en önemli günlük gazeteler Die Welt, Frankfurter Allgemeine Zeitung ile Stuttgarter Zeitung ve Süddeutsche Zeitung, ayrıca Frankfurter Rundschau dm. Tabloid boyutlu Bild-Zeitung da bütün ülkede dağıtılır. Die Zeit haftalık gazetelerin en saygını ve etkilisidir. Haftalık haber dergisi Der Spiegel kuruluşundan bu yana kamuoyunu biçimlendiren başlı başına bir güçtür. Stern, Quick ve Bunte parlak renkli, popüler dergilerdir.
1989 olaylarından sonra Doğu Almanya’da bağımsız gazeteler ortaya çıkmış, iktidar partisinin gazetesi Neues Deutschland'm bile içeriği değişmeye başlamıştır.

RADYO VE TELEVİZYON.


Günümüzde radyo ve televizyon yayımcılığı devlet denetiminde değildir, ama 1980’lerin ortalarına değin Almanya’da yalnızca kamu kuruluşlarının yayın yapmasına izin verilmiştir. Kamu yayınlarını ticari kanalların tamamladığı bugünkü ikili sistem Federal Anayasa Mahkemesi’nin 1986 tarihli kararına dayanır.
Ad:  almanya12.jpg
Gösterim: 2594
Boyut:  56.8 KB
Kari Marx Anıtı

Kamu kuruluşlarının kendi yayın politikalarını belirlemede çok geniş bir özgürlüğü vardır ve çoğu kez hükümete karşı eleştirel bir tutum alırlar. Hükümetler ise bu kuruluşların yayın politikalarına müdahale girişimlerinde sürekli başarısız kalmıştır. Bölünmüşlük yıllarında Batı Alman ve Batı Berlin televizyonlarının izlenebildiği Doğu Almanya, radyo televizyon yayımcılığının devlet denetiminde tutulduğu Sovyet örneğini benimsemiş öbür ülkelerden farklı olmuştur. 
Radyo ve televizyonda kamu yayımcılığı bölgesel ağlar aracılığıyla yapılır. Dokuz kuruluş bölgesel düzeyde 2-4 radyo programı sunar ve akşam saatlerinde tek bir televizyon programı oluşturur; bu ortak program 1. Kanal ya da ARD yayınlandır. ZDF olarak da bilinen 2. Kanal yayınlarının merkezi Mainz’dır. Ayrıca ARD’nin bölgesel ve yerel olaylarla eğitime ağırlık verdiği üçüncü bir program vardır. Radyo ve televizyonda haber yayımcılığı çok nitelikli ve kapsamlıdır.

KÜLTÜREL KURUMLAR.


Federal Almanya kültürel, eğitsel ve bilimsel birikime kamu fonlanyla destek sağlayan kurumlara büyük önem vermiştir. Dünya kamuoyuna Alman kültürünü, yaşam biçimini ve dilini tanıtmaya, Alman halkını da başka kültürler konusunda bilgilendirmeye yönelik geniş bir kurumsal ağ vardır. Gelişmekte olan ülkelerle eğitim ve kültür bağlarının kurulmasına özellikle ağırlık verilir. Sanayileşmemiş ülkelere teknoloji ve sermaye yardımında bulunan Almanya, bu ülkelerin öğrenci gönderdiği başlıca eğitim merkezlerinden biri haline gelmiştir. Kültür kurumlan arasında Münih’teki Goethe Enstitüsü ayrı bir yer tutar. 1951’de kurulan enstitünün bütün dünyaya yayılmış 150 kadar şubesi, Almanca dil okullan ve kütüphaneleri vardır; enstitü ayrıca sergi, film, müzik ve tiyatro etkinlikleri düzenler.
Ad:  almanya13.jpg
Gösterim: 2284
Boyut:  48.2 KB
Baden-Württemberg Eyaleti’nde karnaval

Almanya’da küçüklü büyüklü binlerce müze vardır. Bazısında eşsiz koleksiyonlar ya da bilimsel sergiler yer alır; bazısında ise çok özel, küçük nesneler sergilenir. Stuttgart’taki iskambil kâğıdı müzesi ikinci gruba örnektir. Büyük müze ve galerilerin en önemlileri Münih’teki Eski Pinakotek, Yeni Pinakotek ve Alman Müzesi, Berlin’deki Pergamon Müzesi ve Prusya Kültür Varlıkları Vakfı’na bağlı müzeler, Nürnberg’deki Germen Ulusal Müzesi, Mainz’daki RomaGermen Merkez Müzesi, Frankfurt am Main’daki Senckenberg Doğa Bilimleri Müzesi ve Stuttgart’taki Devlet Galerisi’dir.
Ülkenin en büyük kütüphanesi Münih’teki Bavyera Devlet Kütüphanesi’dir. Berlin’de Prusya Kültür Varlıkları Vakfı’nm kütüphanesi (eskiden Prusya Devlet Kütüphanesi) yer alır. Frankfurt’taki Alman Kütüphanesi ülkeninin bibliyografya merkezidir. Harınover’deki Teknik Kütüphane yabancı dillerdeki bilim ve mühendislik yapıtlarının çevirilerini de içeren ülkenin en önemli bilim ve teknoloji kütüphanesidir. Heidelberg, Köln, Göttingen, Tübingen ve Münih’in
büyük üniversite kütüphanelerinden başka eski yazma, belge ve ilk baskıların toplandığı pek çok koleksiyon vardır. Büyük araştırma kütüphanelerini ödünç kitap veren eyalet, belediye ve kilise kütüphaneleri tamamlar. Birleşmeden önce Doğu Almanya’da yaygın hizmet veren kütüphanelerin başında Berlin’deki Alman Devlet Kütüphanesi ile Leipzig’deki Alman Kütüphanesi gelir.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

6 Ekim 2011 / Jumong Mimarlık
8 Kasım 2010 / Daisy-BT Mimarlık
13 Haziran 2011 / AndThe_BlackSky Mimarlık