Arama

Dev Gezegenler

Güncelleme: 10 Mayıs 2016 Gösterim: 10.196 Cevap: 6
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
8 Aralık 2011       Mesaj #1
Avatarı yok
Yasaklı
Dev Gezegenler

Sponsorlu Bağlantılar
Mars’ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur. Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gezegenlerinin kütle ve yarıçapları, yersel gezegenlere göre çok büyüktür. Dev gezegenlerin diğer bir özelliği ise yoğunluklarının, yersel gezegenlere göre düşük olmasıdır. Dev gezegenlerin ortalama yoğunluğu 1.34 gr/cm3'dür.

Dev gezegenlerin atmosferlerinin kimyasal bileşimi, Güneş'e benzer. Gezgin (Voyager) uzay aracı bu dev gezegenlerin atmosferlerinde çok çeşitli moleküller olduğunu buldu. Aşağıda;Jüpiter ve Satürn’ün kimyasal birleşimi Güneş’in kimyasal birleşimi ile karşılaştırılmaktadır.Dev gezegenlerin atmosferinde ve Güneş’te en çok bulunan moleküllerin bolluğu. Bolluklar toplam moleküllerin yüzdesi olarak verilmiştir. Aşağıdaki bileşimlerde, evrende en çok bulunan on elementten altısı verilmiştir, geriye kalan silikon, magnezyum ve demirin dev gezegenlerin çekirdeğinde olduğuna inanılmaktadır. Boşluklar o gezegenlerde söz konusu molekülün henüz gözlenmediğini ifade etmektedir.

H2 Molekülü;

Güneş:85
Jüpiter:90
Satürn:97
Uranüs:83

He Molekülü;

Güneş:15
Jüpiter:10
Satürn:3
Uranüs:15

H2O Molekülü;

Güneş:0.11
Jüpiter:0.0001
Satürn:-
Uranüs:-

CH4 Molekülü;

Güneş:0.06
Jüpiter:0.2
Satürn:0.2
Uranüs:2

NH3 Molekülü;

Güneş:0.016
Jüpiter:0.3
Satürn:0.3
Uranüs:-

H2S Molekülü;

Güneş:0.003
Jüpiter:-
Satürn:-
Uranüs:-

Hidrojen, dev gezegenlerin kütlesinin çoğunu oluşturmaktadır. Bu gezegenlerin içinde hidrojenin davranışını incelemek çok önemlidir. İç bölgelerde sıcaklık atmosfere göre daha yüksektir. Böylece yüzeyden merkeze doğru giderken sıcaklık ve basıncın artacağı açıktır. Bu nedenle derinlere gittikçe gaz hâlindeki moleküler hidrojen (H2), gittikçe yoğunlaşır. Hidrojenin yoğunluğu öyle bir düzeye gelir ki artık bu bir gazın değil, sıvının özelliklerini taşır. Bu nedenle Jüpiter'in içlerine girdiğimizde herhangi bir yüzey ile karşılaşmayız fakat aşağılara indikçe kendimizi bir okyanusun ortasında buluruz. Okyanustaki hidrojenin katı bir yüzeyi olup olmadığı yine de merak edilmektedir.

Yüksek basınçta molekülü meydana getiren hidrojen atomları, birbirlerine bağlı oldukları kadar komşu moleküllerin atomlarına da bağlı olmaktadırlar. Bu basınçta hidrojen molekülleri parçalanır. Daha da derinlere inildiğinde basınç o denli artar ki her hidrojen atomunda çekirdek etrafında dolanan elektron aynı zamanda komşu atomunda çekirdeği tarafından da etkilenir ve atomlar da parçalanır. Bu durumda hidrojen, atom çekirdekleri arasında hareket eden elektron gazından oluşmuştur. Metallere özgü bu özelliği, gösterdikleri için, bu durumdaki hidrojen "metalik hidrojen" olarak bilinir. Metalik hidrojenin en önemli özelliği, metallerde olduğu gibi yüksek elektrik iletkenliğine sahip olmasıdır.

Hidrojen ve helyumdan oluşmuş büyük bir kütleye sahip bir gezegenin iç yapısı için iki temel ısı kaynağı vardır. Birincisi, gezegenin oluşum anından geriye kalan ısıdır. İç yapıdaki ikinci enerji kaynağı olarak, "çekimsel ayrılma" olayı ileri sürülmektedir. Hidrojenden daha ağır olan helyum elementinin, çekim kuvveti ile merkeze doğru hareketi sonucu oluşan kinetik enerjinin ısı enerjisine dönüşmesi sonucu bu ısı açığa cıkar.

Kaynak:Astronomi ve Uzay Bilimleri (Astronomi Ders Kitabı Notları)

Son düzenleyen nötrino; 10 Mayıs 2016 12:52
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Mart 2016       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
DEV(GAZSAL) GEZEGENLER
Ad:  dev1.jpg
Gösterim: 7860
Boyut:  58.2 KB


Sponsorlu Bağlantılar
JÜPİTER
Jüpiter, Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni. 5. sıradaki gezegen olup ful hidrojen ve helyumdan oluşur. Jüpiter Güneş'ten aldığı enerjinin 2,3 katı kadarını dışarı yayar bu yüzden Güneş'ten uzaklığına bakıldığında beklenenden çok daha sıcaktır. Jüpiter'in kendi içinde yarattığı bu enerji fazlası, gezegenin yer çekimi etkisi ile yavaşça kendisi üzerine çökerek küçülmesi sırasında dönüştürülen potansiyel enerji ile açıklanmaktadır. Gezegenlerin asıl ilginç, ilgi çekici yanları bunlar işte! Hep beklediğinizden farklı sonuçlar ile karşılaşıyorsunuz. Karşınızda hep bir süpriz.
Jüpiter'in kalın ve karmaşık bir atmosfer tabakası bulunmaktadır. Bu atmosfer Güneş Sistemi'nin kökenini oluşturan Güneş Bulutsusu'nun varsayılan yapısına benzerdir.
Aslında gaz devlerinin belirli bir yüzeyi olduğu söylenemez, gezegenden atmosfer olarak adlandırılabilecek en dış gaz tabakasına doğru kesintisiz, yumuşak bir geçiş söz konusudur. Bu tür gezegenlerin çapları hesaplanırken 1 bar (yaklaşık 1 atmosfer) sınırının dışında kalan kısım dikkate alınmaz, basıncın 1 barı aştığı noktadan itibaren tüm hacim gezegenin sınırları içinde kabul edilir. Ancak çoğu zaman, atmosfer olarak adlandırılan alan, hidrojen gazı yoğunluğunun sıvı hidrojen yoğunluğu düzeyine çıktığı 10.000 bar basınç sınırına yani gezegenin binlerce kilometre içine dek genişletilir. Anlayacağınız o ki tüm gezegenler bildiğiniz topraktan kayadan hatta katı maddeden bile oluşmuyor!

Uzaktan bakıldığında, Jüpiter yüzeyinin özellikle ekvatora yakın enlemlerde belirginleşen ardışık koyu ve açık renkli bulut kuşaklarından oluştuğu görülür, gökkuşağı gibi. atmosferin en üst katmanlarındaki bulutlar kristal halindeki amonyak ve su parçacıklarından oluşur. Atmosferin derinliklerine doğru, yoğuşma sıcaklıklarına göre değişik bileşiklerin meydana getirdiği bulutlar tabakalar halinde birbirini izler. Atmosferde dikey ve yatay doğrultuda yoğun bir hareketlilik gözlenir, 600 km/saat hıza ulaşan rüzgarlar nadir değildir. Dünya'nın en hızlı arabasının en fazla 428 km/saat hıza ulaşabildiğini düşünürsek bu hız hiç de az değil öyle değil mi.
Bu dev annenin kanatları altında 67 çocuğu olduğunu biliyor muydunuz? Evet 67 doğal uydu, bu dev anne çocuklarını da dev yetiştirmiş. Bu uydulardan Ganymede, Güneş Sistemi'ndeki en büyük uydudur.

Bir dış gezegen olan Jüpiter, Güneş çevresinde 12 yıllık dolanma süresi ile 13 ay süren kavuşum devrine sahiptir ve her yıl bir burçtan diğerine geçer. Venüsten sonra gökyüzünde izlenebilen en parlak gezegendir. Seyrek olarak, kısa dönemler için Mars parlaklıkta Jüpiter'i geçebilir.

Kavuşum dönemini kapsayan 1-2 aylık dönem dışında yıl boyunca rahatlıkla çıplak gözle izlenir. Yılın büyük bir bölümünde, en parlak yıldız olan Sirius'un -1½ düzeyindeki parlaklığını aşar ve en uygun karşı konum koşullarında -2,7 gibi bir parlaklığa ulaşır. Bu yönleriyle amatör gözlem için Venüs ve Mars'tan daha elverişlidir. Karşı konumda 50 saniyeye yaklaşan görünür çapı ile insan gözünün 1 dakika olan ayırma gücünün sınırına çok yaklaşır ve küçük büyütmeli bir dürbünle gezegenin diski seçilebilir. Amatör bir teleskopla Jüpiter'in kuşakları, Büyük Kırmızı Leke ve gezegenin kendi etrafında dönüşü, Galilei uyduları ve gezegen etrafındaki hareketleri izlenebilir.

SATÜRN
Satürn en büyük 2. gezegen ve Güneş'e yakınlık olarak 6. gezegendir. Jüpiter gibi büyük oranda hidrojen ve helyumdan oluşur. Satürn'ün yoğunluğu, su yoğunluğu ile karşılaştırıldığında 0.69 olan bu değer, Yerküre'nin yoğunluğunun % 12'si kadardır. Düşük yoğunluk, gezegenin akışkan yapısı ve kendi çevresindeki dönüş hızının yüksekliği ile birleşerek, Satürn'e ekvatorda geniş, kutuplarda basık elipsoid görüntüsünü vermektedir.

Jüpiter için Güneş'e olan uzaklığına göre hesaplanandan çok daha yüksek bir sıcaklığa sahiptir, demiştik. Bu olgu Satürn'ün yarattığı ısıl enerji fazlasını tek başına açıklamaya yeterli değildir. Ek bir mekanizma olarak, gezegenin yüzeye yakın katmanlarında hidrojen ile karışım halinde bulunan helyumun ağırlığı nedeniyle merkeze doğru süzülerek göç etmesi sırasında potansiyel enerjisinin bir kısmını açığa çıkarması önerilmektedir.
Satürn'ün halkaların var.
  • Basıklık oranı en yüksek gezegendir. Kutuplar arasındaki çapı ekvator çapından %10 düşüktür.
  • En gelişmiş halka sistemine sahip gezegendir. Halkaların çapı gezegenin çapının 8 katı kadardır.
  • Üzerinde en hızlı rüzgarların estiği gezegendir. Ekvator çevresinde gözlenen sürekli batı rüzgarlarının hızı 1800 km./saati bulur. Demin 600 km/saat için Jüpiter'in rüzgarlarına hızlı demiştik.
Bir dış gezegen olan Satürn, Güneş çevresinde yaklaşık 30 yıllık dolanma süresi ve yaklaşık 12.5 ay olan kavuşum dönemi nedeniyle, sabit yıldızlar arasında çok yavaş ilerlediği için aynı takım yıldız içinde 2 yıldan daha uzun süre kalır. Güneşe Jüpiter'den daha uzak ve biraz daha küçük olduğu için Satürn daha sönük görülür. Sarımsı rengi ve 1. kadirden parlaklığı ile yılın büyük bir bölümünde kolaylıkla gözlenebilir. Halkaların konumuna bağlı olarak parlaklığı 30 yıllık dönemlerle -0,3 kadire ulaşabilir. Satürn'ün halkaları orta boy teleskoplar ile ayırt edilebilir. Gezegenin 29,4 yıllık yörünge çevrimi içinde, Dünya iki kez Satürn'ün halkalarının düzleminden geçer, bu durumda halkalar görülemez. Kendi etrafındaki dönme hızının yüksekliği nedeniyle basık bir görünüme sahiptir. Satürn'ün uydularından sadece Titan küçük teleskoplar ile görülebilir.



URANÜS
Uranüs Güneş Sistemi'nin Güneş'ten yakınlık sırasına göre 7. gezegenidir. Çap açısından Jüpiter ve Satürns'den sonra üçüncü, kütle açısından bu iki gezegen ve Neptün'ün ardından dördüncü sırada gelir. Uranüs’ün kütlesi Dünya’nınkinin 15 katı, hacmi ise 63 katıdır. Sadece Jüpiter ile Satürn dev değil gördüğünüz gibi. Uranüs’ün çevresinde ince, keskin hatlı ve koyu renkli 10 halkanın olduğu tespit edilmiştir. Halkası olan sadece Satürn değil. Halkaların tümü, yaklaşık 1 m çapında koyu renkli kaya benzeri parçalardan oluşmaktadır. Bunların yapısı henüz belirlenememiştir. Uranüs, kutbu güneşe bakacak şekilde tekerlek gibi döner. Böylece etrafındaki halkalar da dik olarak onunla birlikte döner.

Uranüs' gözlemek o kadar kolay değil maalesef. Uranüs 6 kadirlik bir parlaklığa sahiptir. Bu nedenle çıplak gözle ancak olağanüstü açık ve temiz gökyüzü koşullarında bile sadece küçük sönük bir yıldız gibi görülebilir. Küçük teleskoplarla yeşil bir yuvarlak olarak görülür, ayrıntı seçilemez. Uyduları ancak çok büyük teleskoplar ile görülür



SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Mart 2016       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Gaz Devi Gezegenler

Ad:  dev2.jpg
Gösterim: 5240
Boyut:  88.9 KB


Jüpiter
  • Jüpiter, öteki tüm gezegenlerin toplam kütlesinin 2,5 katında kütleye sahip. Dolayısıyla da sistemin en büyük gezegeni. Gezegenin iç yapısı küçük, kayalık bir çekirdek ve bunu saran metalik hidrojenden oluşuyor. İç mantonun etrafındaki dış manto, sıvı halde hidrojen ve helyum içeriyor.
  • Dış mantoyu saran gaz katmanı, yine büyük oranda hidrojenden oluşuyor ve atmosfer olarak adlandırılıyor. Jüpiter, bu haliyle, Güneş’inkine benzer bir bileşime sahip.
  • 9 saat 55 dakika süren dönüşü, gezegenin atmosferinde güçlü fırtınalara yol açar. Bunların en ünlüsü olan Büyük Kırmızı Leke, yaklaşık Dünya çapında ve yüzyıllardır sürüyor.
  • Jüpiter, çok güçlü bir manyetik alana sahip. Öyle ki, bu alanın gücü, Dünya’nınkinin yaklaşık 20.000 katı. Güneş’ten gelen elektrik yüklü parçacıklar, bu manyetik alanda yakalanarak Jüpiter’in kutuplarında kutup ışıklarına yol açıyor.
  • Satürn’ünki gibi belirgin olmasa da Jüpiter’in de bir halka sistemi var. Halkaların, gezegenin uydularına çarpan göktaşlarının neden olduğu enkazdan oluştuğu sanılıyor.
  • Jüpiter’in dört büyük uydusu, “Galileo uyduları” olarak adlandırılıyor. Bu uyduların en büyüğü Ganymede, aynı zamanda Güneş sisteminin de en büyük uydusu. Öyle ki, Merkür’den bile daha büyük. Galileo uydularıyla birlikte, gezegenin bilinen 63 uydusu var. Bu uyduların çoğunun gezegen tarafından yakalanmış küçük gezegenler yani asteroitler oldukları düşünülüyor.
  • Jüpiter’e en yakın olan uydu Io, Güneş Sistemi’nde volkanik bakımdan en etkin gökcismi. Bunun nedeni, Jüpiter’in yarattığı gel-git etkisi. Bu etki o kadar güçlü ki, neden olduğu hareketler uydunun ısınmasına yol açıyor. Uydunun yüzeyi, kabuğun altından gelen lavlar nedeniyle sürekli yenileniyor. Yanardağlardan püsküren kükürtlü lavlar nedeniyle sarı-turuncu tonlarında görünen Io, tıpkı bir pizzayı andırıyor.
  • Europa, katı bir yüzeye sahip olsa da, Güneş sistemindeki çoğu uydunun tersine düzgün bir yüzeye sahip. Yüzeyinde neredeyse hiç krater yok. Bu da, uydunun yüzeyinin sürekli yenilendiğini düşündürüyor. Yüzeyde, kraterler yerine uzun çatlaklar bulunuyor. Uydunun yüzeyini yaklaşık 5 km kalınlıkta bir buz katmanı kaplıyor. Bunun altındaysa, 50 km, belki de daha derin su kütlesinin bulunduğu sanılıyor.
  • Ganymede, Güneş sisteminin en büyük uydusu. Europa’dakilere pek benzemese de bu uydunun yüzeyinde de açık tonlu izler var. Bu izler uzun ve geniş. Büyük olasılıkla kabuğun hareketlerinden kaynaklanıyor. Yüzeyde göktaşı çarpması sonucu oluşmuş kraterler var. Ancak bu kraterler sanki bir buza sert bir cisimle vurulmuş gibi görünüyor. Bu da kabuğun kayayla birlikte önemli miktarda buzdan oluştuğunu gösteriyor. Uydunun kabuğunu altındaysa kalın bir su buzu katmanı bulunuyor.
  • Callisto, yapısı bakımından Ganymede’e benziyor. Ancak, uydunun yüzeyinin çok eskiden şekillendiği belli. Çünkü Callisto, Güneş Sistemindeki en kraterli gökcismi. Bu da onun en eski yüzeye sahip olduğunu gösteriyor. Jüpiter’e uzak oluşu, onun hızlı soğumasındaki en büyük etkenlerden biri.

Satürn
  • Güneş sisteminin ikinci büyük gezegeni olan Satürn’ün yapısı Jüpiter’inkine benzerlik gösterse de, kaya ve buzdan oluşan çekirdeği onunkine göre daha küçük. İç mantonun dışındaki sıvı hidrojen dış manto, gaz halindeki atmosferin içine karışarak kayboluyor. Satürn’deki bulutlar da Jüpiter’inkine benzer yapıda; ancak, bunlar üzerlerindeki pus katmanınca gizleniyor.
  • Satürn’ün ilginç özelliklerinden biri, yoğunluğunun düşük olması. Bu, büyük oranda gazdan oluşan bir gezegen için çok da beklenmedik bir durum değil. Onu öteki gezegenlerden ayıran öteki gezegenlerin hiçbirinin yoğunluğunun yeryüzündeki suyunkinden düşük olmayışı. Ancak, bu durumuna karşın, Satürn kadar büyük ki, kütlesi Dünya’nınkinin yaklaşık 750 katı kadar.
  • Satürn, gezegenler arasında halkası çok belirgin olan tek gezegen. Halkalar, büyük oranda buz tanelerinden oluşuyor. Halkaları oluşturan parçaların büyüklüğü, bir toz tanesinden birkaç metre çaplı parçalara kadar değişiyor.
  • Satürn’ün halkaları çok geniş bir bandı andırıyor. Bu bandın genişliği 250.000 km’yi aşarken, kalınlığı çok az; 1 km’nin altında. Satürn’ün halkaları, gözle göremeyeceğimiz kadar küçük toz parçalarından kaya parçalarına kadar değişen büyüklükte göktaşlarından oluşuyor. Bu parçaların çoğunun çapları 1 cm ile 5 metre arasında değişiyor. Halkaların içinde çapları birkaç kilometreyi bulanlar da var. Bunlar, genelde uydu olarak nitelendiriliyor. Halkaları oluşturan madde, çok büyük oranda buz parçalarından, yani sudan oluşuyor. Parçacıkların geri kalanıysa kayasal maddelerden oluşuyor. Eğer halkaları oluşturan bütün maddeyi bir araya toplayabilseydik, oluşacak cismin çapı asteroitlerin bazılarından daha küçük, sadece 100 km civarında olurdu.
  • Satürn'ün uydusu Titan, Güneş Sistemi’ndeki ikinci en büyük uydu. Titan da, Ganymede gibi Merkür’den biraz daha büyük. Titan’ın büyük oranda azottan oluşan kalın atmosferinin, Dünya’nın ilk zamanlarındaki atmosferine benzediği düşünülüyor. Güneş sistemindeki öteki uyduların hiçbirinde böylesine kalın bir atmosfer bulunmuyor.
  • Satürn’ün öteki uyduların bir bölümü, Jüpiter’in Galileo uyduları gibi buzlu yapıda. Geriye kalanıysa kayalık görünümde. Günümüze kadar keşfedilen uyduların sayısı 18.

Uranüs

  • Uranüs, katı bir çekirdeği saran, donmuş ve gaz halindeki maddelerden oluşur. Atmosferi büyük oranda hidrojen, daha az miktarda helyum içerir. Atmosferinde az miktarda bulunan metan, gezegene mavi-yeşil rengini verir. Bulutların üst katmanlarındaki sıcaklık, -210?C’ye kadar düşer.
  • Uranüs, yörünge düzleminin dönme eksenine dik olmasıyla, öteki gezegenlerden ayrılıyor. Bu da gezegenin bir zamanlar büyük bir gökcismiyle çarpışmasının bir sonucu olabilir. Benzer şekilde, öteki gezegenlerin manyetik kutupları da coğrafi kutuplara yakındır. Ancak, Uranüs’ünkiler 60 derece uzaktadır.
  • Uranüs’ün halka sistemi, koyu tonlu kaya parçaları ve tozdan oluştuğu için, uzaktan belirgin olarak görülemez. Gezegenin halkalarından 11’i belirgindir. Halkalar, büyük olasılıkla, bir zamanlar burada dolanmakta olan bir uydunun ya da uyduların parçalarından oluşur.
  • Uranüs’ün uyduları, adlarını Güneş Sistemi’nin öteki uyduları gibi Yunan mitolojisinden değil, Shakspeare’in karakterlerinden alıyorlar. Voyager uzay aracı bu gezegenin yakınından geçmeden önce, bu uyduların 5’i biliniyordu. Oberon ve Titania, bu uyduların en büyükleri. Sonra, Ariel, Umbriel ve Miranda geliyor.
  • 5 büyük uydu arasında, gezegene en yakın olanı Miranda, ilginç bir şekle sahip. Uydunun üzerinde, derin yarıklar bulunuyor. Bunun nedeni, bir zamanlar buzlu kabuğun kısmen eriyerek altından yüzeye çıkan su olabilir.
  • Uranüs’ün bilindiği kadarıyla 27 uydusu var. Büyük olanlar buzlu yapıdayken, küçükler asteroit benzeri yapıdalar. Küçük uyduları yeryüzünden görmek çok zor. Çünkü, çapları birkaç kilometreyken, yüzeyleri yeni dökülmüş bir asfalttan daha koyu.

Neptün
  • Neptün’ün ilginç bir keşif öyküsü var. Gökbilimci William Herschel, 1781’de, gökyüzü gözlemleri yaparken, önceleri kuyrukluyıldız olduğunu düşündüğü bir gökcismi keşfetti. Yapılan gözlemler sonucunda, bu gökcisminin öteki gezegenler gibi yaklaşık dairesel bir yörüngesinin olduğu hesaplandı ve kuyrukluyıldız olmadığı sonucuna varıldı. Bu gezegen, Uranüs’ten başkası değildi. Dikkatli gözlemler sonucunda Uranüs’ün yörüngesindeki hareketi sırasında keşfedilen küçük düzensizliklerin, yakınlarındaki bir başka gezegenin kütleçekiminin etkisiyle olduğu düşünüldü. Nitekim, aramaların sonucunda, 1846’da, Neptün keşfedildi. Uranüs’e etki eden gezegen Neptün olmalıydı. Böylece ilk kez, gözlemlere değil, matematiksel hesaplara dayanılarak bir gezegenin varlığı keşfedilmiş oldu.
  • Neptün de öteki gaz devleri gibi, küçük ve kayalık bir çekirdeği saran sıvı ve gaz karışımından oluşuyor. Gezegenin mavi-yeşil atmosferinde, belirgin birkaç fırtına sistemi dikkati çekiyor. Çapı Dünya’nınkine yakın olan Büyük Kara Leke, Küçük Kara Leke bunların en belirgin olanları.
  • Neptün’ün bilinen 13 uydusu var. Neptün’ün en büyük uydusu olan Triton, -240 ?C sıcaklığıyla, Güneş sisteminin bilinen en soğuk uydusu. Triton’u, Neptün’ün öteki uydularından ayıran en belirgin özelliği, yörüngesinin çok eğik olması ve uydunun bu yörüngede, öteki uyduların tersine hareket etmesi. Bu, onun baştan beri Neptün’ün uydusu olmadığını gösteriyor. Başka bir deyişle Triton, büyük olasılıkla Neptün tarafından sonradan yakalanmış. Uydu, kuyrukluyıldızların yer aldığı Kuiper Kuşağı’ndan gelmiş olabilir. Bu ilginç özelliği yanında Triton, Neptün’ün öteki uydularının yanında oldukça büyük kalıyor ve bu sayede bir atmosfere de sahip. Triton’un büyük oranda azottan oluşan atmosferi, yüzeyde Dünya’nınkinin sadece 50 000’de biri kadar basınç yaratabilecek kalınlıkta. Atmosfer, azotun yanında daha az miktarlarda metan ve karbon monoksit içeriyor.




kaynak: Bilim ve Teknik- Bilim CD
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Mart 2016       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Dev gezegen bulundu

Astronomlar, başka bir yıldız sisteminde bir 'Mega Dünya' keşfettiklerini açıkladılar
BERLİN - Astronomlar, başka bir yıldız sisteminde bir 'Mega Dünya' keşfettiklerini açıkladılar. Söz konusu gezegenin yeni bir gezegen tipi olduğu belirtildi.
Söz konusu gezegenin Dünya'dan 17 kat daha büyük olduğu belirtildi. Amerikan Astronomlar Birliği'nin yıllık toplantısında konuşan Harvard-Smithsonian Astrofizik Merkezi'nden Xavier Dumusque, gezegenin kayalık olduğunu, bir gaz gezegeni olmadığını bildirdi.
Deutsche Welle'de çıkan haber göre, keşfedilenin yeni bir gezegen tipi olduğunu kaydeden Dumusque, “Ne bulduğumuzu anlayınca çok şaşırdık” dedi. Aynı merkezden Dimitar Sasselov ise “Bu, gezegenler arasında bir Godzilla sayılır” dedi.
Astronomlar bugüne değin, bu kadar büyük kayalık bir gezegenin var olabileceğini düşünmüyordu. Yeni bulunan gezegen, bizim Güneş sistemimizdeki Uranüs ve Neptün ile aynı büyüklükte ancak bu iki gezegen kayalık gezegenler değil, gazlardan oluşuyor.
Yeni bulunan ve Kepler 10c olarak adlandırılan gezegen 560 ışık yılı uzaklıkta.


kaynak: Deutsche Welle
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Mart 2016       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  dev3.jpg
Gösterim: 5217
Boyut:  62.3 KB

Astronomlar, yeni ve hayli ilginç bir gezegen daha buldu!
Dünya’dan 130 ışık yılı uzaklıktaki HR8799c’nin kütlesi, Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni Jüpiter’in yedi katı.
Hawaii’de Keck Teleskopu’nun görüntülediği HR8799c’nin atmosferinde su buharı ve karbonmonoksit de var. Ancak canlı yaşamını destekleyen metandan bulunmuyor. Ayrıca, sadece 30 milyon yaşındaki bu dev ‘genç’ gezegenin yüzeyi 1000 derece sıcaklıkta.
Kanada’daki Toronto Üniversitesi’nden Quinn Konopacky, “Su görmemize rağmen, bu gezegende yaşam olduğunu düşünmüyoruz. Gerçekten çok sıcak” dedi.

Kaynak: Risale Haber 17.03.2013
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
25 Mart 2016       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Dev gezegende su bulundu
Ad:  dev4.jpg
Gösterim: 5372
Boyut:  36.4 KB

Yeni geliştirilen teknik yardımıyla su bulunduğu keşfedilen "tau Boötes b" kütlesi Jüpiter kadar büyük olmasına karşın Jüpiter'den çok daha sıcak bir gezegen
ABD'li astronotlar, yeni geliştirilen bir teknik yardımıyla, Güneş Sistemi dışındaki dev "tau Boötes b" gezegeninde su bulunduğunu ortaya çıkardı.

Kütlesi Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni olan Jüpiter kadar büyük olmasına karşın, çok daha yüksek bir yüzey sıcaklığına sahip olduğu bilinen gezegen, Dünya'dan yaklaşık 51 ışık yılı ötede bulunan "tau Boötis" yıldızına bağlı bulunuyor.

Güneş Sistemi'nde yer alan tüm gezegenlerin toplam kütlesinden 2 kat daha büyük bir gezegen olan Jüpiter'in ortalama yüzey sıcaklığıysa -145 santigrat derece olarak hesaplanıyor. Gezegenlerin atmosferindeki kızıl ötesi radyasyonu ölçebilen yeni birteknik yardımıyla yapılan keşif, Penn Eyalet Üniversitesi, California Teknoloji Enstitüsü (Caltech) ve diğer kurumların astronomlarından oluşan bilim ekibi tarafından yürütüldü.

Caltech'ten Alexandra Lockwood ve Prof. Geoffrey Blake'in başkanlığında yapılan araştırma, Astrophysical Journal Letters adlı bilimsel derginin internet sayfasında yayımlandı.

Araştırmacılar, tau Boötes b'de su bulunmasının, Jüpiter kadar kütleli olmalarına karşın yüzey sıcaklıkları çok daha yüksek olan bu tip gezegenlerin nasıl oluştuğu ve geliştiğinin anlaşılmasına yardımcı olması açısından önem taşıdığını belirtti.

Şimdiye kadar gezegenlerde su bulunup bulunmadığı, bağlı bulunduğu yıldızın önünden geçişi gözlenebilen gezegenlerden uzaya buhar çıkışı saptanması veya gezegenlerin, bağlı bulunduğu yıldızlardan yeterince uzak olması durumunda kullanılabilen özel bir görüntüleme tekniğiyle belirlenebiliyordu.

Ancak Güneş Sistemi dışında, bu iki kriterin geçerli olmadığı pek çok gezegende su olup olmadığı bilinemiyordu. Araştırmacılar, yeni geliştirilen teknik ve James Webb Uzay Teleskobu ve Hawaii'deki Otuz Metre Teleskobu gibi daha güçlü teleskoplar sayesinde, su bulunması ihtimali daha yüksek olan, çok daha soğuk ve bağlı bulunduğu yıldızdan uzak gezegenlerin incelenmesinin mümkün olabildiğini vurguladı.


kaynak: mylife.com 27 Şubat 2014
SİLENTİUM EST AURUM
Baturalp - avatarı
Baturalp
Ziyaretçi
25 Mart 2016       Mesaj #7
Baturalp - avatarı
Ziyaretçi
Dev gezegenler;

Güneş sisteminin dışındaki bir astronom, Merkür, Venüs, Dünya, Mars (Merih) ve Pluto gibi gezegenleri pek önemsemeyecek, gezegenler sistemine sadece Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün'den meydana gelmiş gözüyle bakacaktır

Plüto hariç,dünya ile aynı gurupta kalan gezegenler ve Jüpiter, Satürn,Uranüs ve Neptün gibi dev gezegenler, asteroid kuşakla birbirlerinden ayrılmış durumdadırlar. Üç küçük gezegen bu kuşağın iç tarafında,dev gezegenler de ötesinde bulunmaktadır. (NOT: Küçük gezegenlere "asteroid" adı verilir).

Jüpiter asteroidler'in ötesindeki ilk dev gezegendir. Bütün sistemin egemen gezegeni olan Jüpiter, aynı zamanda Güneş sistemindeki en büyük gezegendir. Ekvator kuşağında çapı 142. 000 kilometre,kutuplarında ise 132.700 kilometredir.Başka türlü söylemek gerekirse,çapı dünyanın çapından kat kat fazladır. Fakat tıpkı Güneş gibi Jüpiter de dünya kadar yoğun değildir. Bilimsel yöntemlerle yapılan incelemeler, Jüpiter'in kaya yapısındaki çekirdeğinin sıvı gaz tabakalarıyla çevrelenmiş olduğunu belirtmektedir. Gezegenlerin,hatta dev gezegenlerin en büyüğü olan Jüpiter'in uydu ailesinde geniştir.Jüpiter'in on iki ay'dan meydana gelen bir uydu ailesi olduğu keşfedilmiştir. Bunlardan dördü çok büyük olup, ünlü İtalyan bilim adamı Galilei Galileo tarafından 1610 yılında bulunmuştur. Sözkonusu aylardan iki tanesi yaklaşık olarak bizim ay'ımız büyüklüğünde, öteki ikisi ise daha büyüktür. Jüpiter'in en belirgin özelliklerinden biri de güçlü radyo dalgaları yayınlamasıdır. Jüpiter'in yüzeyindeki "Büyük Kırmızı Nokta" uzun süre astronomlar ve bilim adamları için büyük bir merak kaynağı olmuştur. Kendi ışığını yaymayan Jüpiter'de acı bir soğuk egemendir. Yüzeyindeki ısının 'O' m altında 216 derece olduğu ölçülmüştür.

Öteki dev gezegenlerden Satürn,Uranüs ve Neptün dış görünüş itibariyle belirli ölçüde Jüpiter'i andırırlar. Uranüs ve Neptün'ün çapları, Jüpiter'in çapının yarısından biraz daha azdır. Buna karşılık, Satürn'ün çapı Jüpiter'in çapının 3/2 si kadardır. Satürn gezegenlerin en az yoğunlukta olanıdır. Yoğunluğu sudan daha azdır.

Bir teleskopla bakıldığında, Satürn'de ilk dikkatimizi çeken şey ekvatorunun çevresindeki parlak (ışıklı), ince bandlardan meydana gelmiş halkadır. Halkanın bütünü boyunca, dış kenarından iç kenarına mesafe 171. 000 mildir. Fakat kalınlığının 10 mili aştığına ihtimal verilmemektedir. Satürn'ün halkasından başka on tane de uydusu vardır. Satürn, Güneş çevresindeki dönüşünü yaklaşık olarak 29 1/2 yılda tamamlar.

Satürn'ün son uydusu Janus 1966 yılında keşfedilmiştir.Bilim adamları, Satürn'ün halkasının ayrı ve her biri kendi yörüngesinde hareket eden zerreciklerden meydana geldiğini ileri sürmektedirler.

Uranüs ve Neptün Jüpiter'e çok benzerler. Uranüs'ün beş, Neptün'ün ise iki tane uydusu vardır.


Son düzenleyen Safi; 26 Mart 2016 23:15

Benzer Konular

18 Temmuz 2014 / Misafir Cevaplanmış
25 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
26 Aralık 2009 / KisukE UraharA Sinema ww
29 Aralık 2009 / BiRuMuT Uzay Bilimleri
18 Haziran 2012 / buz perisi X-Sözlük