Arama

Gezegenler - Jüpiter

Güncelleme: 18 Temmuz 2018 Gösterim: 28.423 Cevap: 38
nünü - avatarı
nünü
Ziyaretçi
26 Mart 2008       Mesaj #1
nünü - avatarı
Ziyaretçi
Jüpiter
Jüpiter, 71370 km ekvator yarı çapı ile Güneş Sistemindeki en büyük gezegendir ve Güneş’e yakınlık bakımından 5. sırada yer alır. Kütlesi yaklaşık olarak dünya kütlesinin 318 katıdır. Bu dev gezegen Güneş çevresindeki turunu 11.86 yılda tamamlar. Çok büyük bir gezegen olduğu için küçük bir teleskopla bile ekvatora paralel olarak uzanan farklı renkteki kuşakları seçilebilir. Jüpiter hakkında ne yazık ki halen kesin bilgiler bulunmamaktadır. Yüzeyi atmosferi ve uyduları hakkında sadece tahminlerde bulunulmaktadır. Bu tahminlere göre çok yoğun bir atmosferi ve de küçük bir çekirdeği bulunmaktadır. Gezegenin içi hakkında yapılan tahminlere göre saf hidrojen veya %1-2 helyum içeren hidrojen ve %1-2 oranında diğer elemanlardan oluşmuştur. Jüpiter güneşten aldığı enerjini yaklaşık olarak 2.5 katını çevresine yaymaktadır bunun nedenini gezegendeki gravitasyonel çökmenin hala sürmesi olarak tahmin edilmektedir. Jüpiter’in çevresinde 6500 km genişliğinde ve bir kaç km kalınlığında bir halkası bulunmaktadır.
Ad:  j1.jpg
Gösterim: 2794
Boyut:  42.1 KB

Sponsorlu Bağlantılar
Bu dev gezegen çok büyük bir manyetik alana sahiptir. Bu alan sayesinde bilinen 16 uydusu bulunmaktadır. Fakat gezegenin uydularının 16 ile sınırlı olmadığı ve başka uydularının da bulunduğu tahmin edilmektedir. Jüpiter hakkındaki ilk bilgiler Nasa’nın 70′li yıllarda gönderdiği Pioneer10 ve Pioneer11 uzay sondaları tarafından elde edilmiştir. Fakat Jüpiter hakkındaki en önemli bilgiler 1995 yılında Jüpiter’e ulaşan Galileo uzay sondasından alınmıştır. Galileo’nun gönderdiği bilgiler sayesinde Jüpiter’in 4 büyük uydusu (Io, Europa, Ganymede ve Callisto) bulunmuş ve bunlara Galileo uyduları adı verilmiştir. Bu 4 Uydu gezegen ile aynı yönde dönmektedir. Fakat daha sonra bulunan küçük ve gezegene daha yakın olan uydular gezegene zıt yönde dönmektedir. Bu uydular içinde en ilginci Europa uydusudur. Dünyadan yapılan incelemelerle bu uydunun yüzeyinin su buzlarıyla kaplı olduğu ve hiç bir çarpma kraterinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu uydunu üzerinde yer alan ve değişik yönlerde düzgün olrak uzanan çatlaklar, yüzeydeki buzların attaki sıcak bir deniz üzerinde yüzdüğünün sanılmasına neden olmuştur. Bu da bu uydu üzerinde canlı olabilme olasılığını artırmaktadır.

Güneşe Olan Uzaklığı 778.000.000 km
Yarı Çapı 71370 km
Kütlesi 1898 x 10 24 kg
Yoğunluğu 1326 kg/m3
Atmosferik Basınç —-
Sıcaklığı 110 K°
Görünür Parlaklığı -2.0 m
Güneş Etrafında Dönme Süresi 11.86 gün
Kendi Ekseninde Dönme Süresi 9.9250 saat
Dönme Hızı 13.07 km/sn

Jüpiter'in kütlesinin büyük kısmını hidrojen ve helyumun oluşturduğu varsayılır. Hidrojen/Helyum kütle oranı 75/25 civarındadır. Daha ağır elementlerin Güneş Bulutsusu içindeki toplam payı % 1 iken, hafif bir zenginleşme ile Jüpiter'de %3-4,5 arasında olabileceği hesaplanmaktadır. Bu sonuca, gezegenin gözlenen basıklığının 10-15 Yer kütlesinde yoğun bir çekirdeğin varlığı ile açıklanabilmesi üzerine varılmıştır. Jüpiter'i oluşturan yapı taşları özgül ağırlıklarına göre tabakalanmış durumdadır:

Gezegenin merkezinde demir ve ağır metallerle birlikte bunların çevresinde daha hafif elementleri içeren bir 'buz' ve 'kaya' tabakasının oluşturduğu çekirdek bulunur. Bu noktada ısı 20.000K, basınç 100 megabara (100 milyon atmosfer) yakındır. Yüksek basınçlar nedeniyle yoğunluğu 20g./cm3 olan bu katmanın yarıçapı 10.000 km.den küçük, ancak kütlesi Yer'in 10 katını aşkındır.

Çekirdeği çevreleyen alanda metalik hidrojenden oluşmuş 40.000 km. kalınlığında manto tabakası yer alır. Hidrojen 3 ila 4 Mbar'dan daha yüksek basınçlarda devreye giren van der Waals kuvvetlerinin etkisi ile moleküler yapısını kaybederek metalik özellikler kazanır, ısıl ve elektriksel iletkenliği çok artar. Manto tabakası merkezden itibaren gezegen yarıçapının 3/4'üne dek uzanır, Jüpiter'in hacminin yarıya yakınını, kütlesinin ise çok büyük bir çoğunluğunu oluşturur. Bu alandaki metalik hidrojenin sıvı nitelikte olduğu, yoğunluğunun dıştan içe doğru 1'den 5'e kadar (su=1) yükseldiği sanılmaktadır.

En dışta 20.000 km. kalınlığında moleküler hidrojen(H2) tabakası bulunur. Gezegenin yüzeyine yaklaşıldıkça basınç, ısı ve yoğunluk düşer, hidrojen sıvıdan gaza dönüşür ve giderek atmosfer tabakasına geçilir.
Jüpiter, Güneş Sistemi'nin en büyük gezegeni olmakla kalmaz, kütlesi tek başına diğer tüm gezegenlerin toplam kütlesinin 2,5 katına ulaşır.
Son düzenleyen Safi; 29 Mart 2016 22:36
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
23 Haziran 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Jüpiter
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar
Voyager 1 tarafından çekilmiş Jüpiter'in farklı fotoğraflarından oluşan bir animasyon. Voyager 1 Jüpiter'e yaklaşırken, her Jüpiter günü (yaklaşık 10 saat) her bir kare çekilmiştir.
Jüpiter, Güneş'in çevresinde dolanan do­kuz gezegenden en büyüğüdür. Yörüngesi Mars'ın yörüngesinin ve küçük gezegenler kuşağının ötesinde yer alır; Güneş'ten ortala­ma uzaklığı 777 milyon kilometredir. Jüpiter, Güneş çevresindeki bir tam dolanımını 11,86 yılda, kendi ekseni çevresindeki bir tam dönüşünü de 9 saat 55 dakika 29 saniyede tamamlar.
Dünya'dan bakıldığında parlak bir disk biçiminde görünen Jüpiter Venüs'ten sonra en parlak gezegendir. Eski astronomlar bu gezegene. Eski Roma mitolojisinde tanrıların tanrısı olan ve Eski Yunan'ın en büyük tanrısı Zeus ile bir tutulan Jüpiter'in adını vermişler­dir. Kuşkusuz o zamanlar bu adın bu gezegene ne kadar uygun düştüğünü bilmi­yorlardı. Gerçekten de, bütün gezegenler bir araya gelse gene de Jüpiter'in büyüklüğüne ulaşamaz. Bu dev gezegenin kütlesi Dünya'nın kütlesinin yaklaşık 318 katıdır; çapı da 143.800 km, yani Dünya'nınkinin 11 katından biraz fazladır. Jüpiter'in yüzeyindeki kütlesel çekim kuvveti de Dünya'nın yüzeyindeki yer­çekiminin neredeyse üç katını bulur. Hacmi ise Dünya'nınkinin 1.323 katıdır; yani Jüpi­ter'in kapladığı uzay boşluğuna 1.323 tane Dünya sığabilir. Buna karşılık Dünya ile karşılaştırıldığında oldukça hafif bir gezegen­dir; yoğunluğu yalnızca 1,33 gr/cm, yani suyun yoğunluğundan (1 gr/cm) biraz faz­ladır.
Ad:  Jupiteriçi.jpg
Gösterim: 3059
Boyut:  49.6 KB


Jüpiter'in Yapısı
Jüpiter, "yerbenzeri gezegenler" denen Mer­kür, Venüs, Dünya ve Mars'tan çok farklı yapıdadır ve gerek yüzey biçimleri, gerek atmosferinin bileşimiyle canlıların yaşamasına hiç de elverişli gözükmez. Katılaşmış kayaç yapısında olan yerbenzeri gezegenlere karşı­lık Jüpiter büyük ölçüde akışkanlardan (sıvı ve gazlardan) oluşmuştur. Bilim adamları Jüpiter'in hemen hemen Dünya büyüklüğün­de katı bir çekirdeği olduğu, bunun çevresini de bir sıvı hidrojen bölgesinin kuşattığı kanısındadırlar. Bu sıvı hidrojen ise olağanüstü kalın bir atmosferle çevrilidir. Jüpiter'in bi­zim görebildiğimiz tek bölümü bu atmosferin dış katmanlarıdır.
Jüpiter'in atmosferi büyük ölçüde hidrojen­den oluşmuştur; ayrıca az miktarda helyum, metan, amonyak, etan, su, karbon monoksit, asetilen ve hidrojen siyanür içerir. Bu atmos­ferin en dış bölgeleri, üst üste sırayla dizilmiş karanlık ve aydınlık kuşaklarıyla yeryüzün­den çok güzel görünür. Basit bir teleskopla bile kolayca ayırt edilebilen bu kuşakların nedeni, amonyak kristallerinden ya da amon­yak, hidrojen ve kükürt bileşiklerinden olu­şan bulutlar ile çok büyük çaplı meteoroloji olaylarıdır. Jüpiter'in atmosferinde dolanan dev fırtınaların ya da antisiklonların yol açtığı bu meteoroloji olayları Dünya atmosferinde gelişen hava olaylarına benzer; ama bunlar­dan çok daha güçlü ve karşılaştırılamayacak kadar büyük çaptadır.
Jüpiter'in atmosferindeki hava sistemleri­nin çoğu sürekli hareket halindedir ve genel­likle birkaç gün içinde yerini başka bir sisteme bırakır. Ama bazı atmosfer olayları çok daha uzun süreli ve kalıcıdır. Jüpiter'in güney yarıküresinde, bulutların arasından seçilen ve 17. yüzyıldan beri gözlemlenen oval biçimli büyük bir leke vardır. Büyük Kızıl Benek denen bu leke o kadar büyüktür ki, kapladığı alana Dünya kolayca sığabilir. Bilim adamları bu lekenin bir antisiklon ya da yüksek basınç merkezi olduğunu sanıyorlar. Onlara göre bu leke, çevresinde saatte 290 km hıza ulaşan rüzgârların dolandığı bir dinginlik ya da dur­gunluk bölgesidir.
Böylesine çalkantılı bir atmosferle kuşatıl­mış olan gezegenin dış katmanları çok soğuk­tur. Ama bu kesimde — 130°C dolayında olan sıcaklık iç katmanlara doğru giderek yükselir ve gezegenin merkezine yaklaştıkça tahminen 25.000°C'yi aşar. Bu sıcaklıkta ve çok yüksek atmosfer basıncı altında hidrojenin bir metal özelliği kazanarak çok iyi bir elektrik iletkeni­ne dönüştüğü biliniyor. Nitekim bu bölgedeki elektrik akımlarının Jüpiter'in atmosferinde büyük çaplı gök gürültülerine ve şimşekle­re yol açtığı sanılmaktadır. Üstelik Jüpiter büyük bir hızla döndüğü için çevresinde çok güçlü bir magnetik alan oluşur. Magnetosfer denen bu magnetik alan gezegenin çevresinde 7 milyon kilometreden daha ötelere kadar uzanır.
Jüpiter'in Gönderdiği Sinyaller
Jüpiter, Güneş'ten aldığı enerjinin neredeyse iki katı kadar enerji yayar. Bu enerjinin büyük ölçüde gezegenin iç kesimlerinde olu­şan ve konveksiyon akımlarıyla atmosfere taşınan ısıdan kaynaklandığı sanılıyor. Jüpiter ayrıca radyo dalgaları da salar. Bu radyo dalgalarının kaynağı, gezegenin magnetik ala­nına yakalanan protonlar, elektronlar ve iyonlar gibi elektrik yüklü parçacıklardır. Gene bu parçacıklar nedeniyle gezegenin çevresin­de, Dünya'nın çevresindeki Van Allen Kuşakları'na benze­yen ışınım kuşakları, kutuplarında da kutup ışıkları ile elektrik fırtınaları oluşur.
Ad:  jup2.jpg
Gösterim: 1797
Boyut:  8.5 KB
Jüpiter'in Uzay Sondalarıyla Keşfi
Solunuma elverişli olmayan yoğun ve zehirli atmosferi, sık sık yinelenen son derece şiddet­li fırtınaları, ezici kütlesel çekim kuvveti ve öldürücü ışınım patlamalarıyla Jüpiter, bildi­ğimiz türden canlıların yaşayabileceği gibi bir yer değildir. Ama, Güneş sisteminin kökenini ve bugünkü özelliklerini anlayabilmek için bu gezegene yönelik astronomi ve uzay araştır­maları sürdürülmektedir.
1970'lerde ABD, Jüpiter'in yakınından ge­çen bir dizi uzay aracı göndermiş ve bunların Dünya'ya ilettiği verilerle bu gezegene ilişkin bilgilerimiz büyük ölçüde artmıştır. 1973'te Pioneer 10, 1974'te de Pioneer 11 Jüpiter'in yakınından geçerek gezegenin magnetik ala­nının varlığını ortaya koydu. Voyager 1 ile Voyager 2 ise 1979'da gezegenin çevresindeki halka sisteminin ilk görüntülerini Dünya'ya gönderdi. Daha önceleri bilinmeyen bu hal­kalar yaklaşık 1 km kalınlığındaydı ve mikros­kobik madde parçacıklarından oluşmuştu.

Jüpiter'in Uyduları
Bilim adamları bugüne kadar Jüpiter'in çev­resinde dolanan 16 uydu keşfettiler. Bunların en büyükleri olan Ganymedes, Kallisto, İo ve Europa uydularını ilk kez 1610'da İtalyan astronomi bilgini Galileo gözlemlemişti; bu nedenle bu dört uyduya "Galileo uyduları" denir. Jüpiter'in en büyük uydusu olan Gany­medes, 5.276 kilometreyi bulan çapıyla Mer­kür gezegeninden daha büyüktür.
Galileo uydularının Voyager uzay araçla­rıyla çekilen fotoğraflarından anlaşıldığı ka­darıyla, en büyük iki uydu, yani Ganymedes ile Kallisto büyük ölçüde buzdan oluşmuştur. Her iki uydunun yüzeyi Ay'ınki gibi derin kraterlerle kaplıdır. Ama Kallisto'nun yüze­yinde Ay'dakine benzer karanlık düzlükler bulunmadığı halde Ganymedes'te açık renk düzlükler ve bu düzlüklerin üzerinde krater­lerden çıkarak ışınsal biçimde dört bir yana uzanan çizgiler göze çarpar. Ganymedes ile Kallisto'daki kraterlerin oluşum nedeni, bu uyduların yüzeyine çarpan meteoritler ile küçük gezegenlerden ve kuyrukluyıldızlardan kopan parçacıklardır. Jüpiter'in Europa ve İo uyduları Ganymedes ile Kallisto'dan küçük olmalarına karşın daha ağır ve daha yoğun­dur. Bu nedenle bu iki uydunun kayaçsı yapıda olduğu sanılıyor. Europa'nın yüzeyi oldukça düzgün gözükmektedir. Bilim adam­larına göre bu düzgün görünümün nedeni, iç katmanlardan yol bulup dışarıya akarak do­nan suların uydunun yüzeyini kaplayan bir buz denizi oluşturmasıdır. İo'nun görünümü ise gezegenin öbür uydularından çok farklı­dır. Kırmızımsı portakal renginde olan bu uydu sık sık püsküren etkin yanardağların beşiğidir. Bu yanardağların püskürttüğü çeşit­li madde parçacıkları ve iyonlar uzaya saçıldğında Jüpiter'in magnetik alanına yakalanır. İo'nun kırmızımsı rengi de gene bu yanardağ­ların püskürttüğü kükürtten ileri gelir.

Jüpiter'in Çekimi
Güneş sisteminin en büyük gezegeni olan Jüpiter'in öbür gökcisimleri üzerindeki çekim etkisi son derece güçlüdür. Hatta bu gezege­nin uydularından bazılarının, Güneş'in çevre­sinde dolanırken Jüpiter'in çekim alanına yakalanan küçük gezegenler olduğu sanıl­maktadır. Truva Grupları olarak bilinen iki küçük gezegen grubunu bulundukları yerde tutan da Jüpiter'in kütlesel çekim kuvvetidir. Jüpiter'in çekim etkisi kuyrukluyıldızları yörüngelerinden saptırıp Güneş'e yaklaştıracak kadar güçlüdür. ABD' li bilim adamları Güneş sisteminin dış gezegenlerini keşfetmek üzere ilk Voyager uzay aracını fırlattıklarında, bu aracın yörüngede yol almasını sağlamak için Jüpiter'in kütlesel çekim kuvvetinden yararlanmışlardı.
Son düzenleyen Safi; 27 Mart 2016 00:46
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
30 Temmuz 2011       Mesaj #3
Avatarı yok
Yasaklı
NASA, Jüpiter’in Kalbine Gidecek

NASA'nın, ilk kez yapılacak Jüpiter’in kalbine yolculuk için hazırladığı uzay aracı Juno, gelecek hafta fırlatılmasından önce Cape Canaveral’daki Hava Kuvvetleri terminalinde insansız Atlas 5 roketine çekildi.

Yörüngesine gireceği gezegene daha önce hiç olmadığı kadar yaklaşacak olan Juno’nun, Jüpiter’in ölümcül radyasyon kuşağındaki dönüşü bir yıl sürecek. Uzay aracının yörüngedeki bir yıllık dönüşüyle bu dev gezegenin ne kadar su tuttuğu, çok büyük olan manyetik alanlarını neyin tetiklediği, yoğunluğunun ve sıcak atmosferinin altında sert bir çekirdeğin olup olmadığı sorularına yanıt aranacak.Teksas’taki Güneybatı Araştırma Enstitüsü bilim adamlarından Scott Bolton, “Jüpiter, nasıl oluştuğuna ilişkin birçok bilinmeyeni barındırıyor” dedi.

Bilim adamlarının Güneş Sistemi’nde, Güneş’in doğumundan sonra oluşan ilk gezegen olduğunu düşündüğü, ancak bunun nasıl olduğunun bilinmediği Jüpiter’e ilişkin ortaya çıkarılamayan anahtar verilerden birini de Dünya’dan 5 kat uzakta Güneş’in etrafından dönen bu dev gezegenin içinde ne kadar su bulunduğu sorusunun yanıtı oluşturuyor.

Güneş gibi ana olarak hidrojen ve helyumdan oluşan, az miktarda da oksijen gibi diğer elementleri içen Jüpiter’de, oksijenin hidrojenle suyu oluşturduğu düşünülüyor, bunun da uzay aracı Juno’nun sekiz bilimsel malzemesinden biri olan mikrodalga alıcılarla hesaplanması amaçlanıyor.

Jüpiter’in su içeriğinin gezegenin, nerede ve nasıl oluştuğuyla doğrudan bağlantılı olduğu belirtilirken, bazı verilerin, gezegenin Güneş Sistemi’nin daha soğuk ve alttaki bölgelerinde oluştuğuna, daha sonra içe doğru geçtiğine işaret ettiği kaydediliyor. Bazı bilgisayar modellemelerinde ise Jüpiter’in oluşumunun da şu andaki yerinde olduğu gösteriliyor.

Büyüdükten sonra bütün kardeş gezegenlerinin iki katından fazla hale gelen kütlesi Jüpiter’e, hemen hemen bütün ilk oluşum maddelerini tutacak çekim gücü sağlıyor.Bolton, Jüpiter’in bu durumunun, zamanda geriye gitmek ve nereden geldiğimizi ve gezegenlerin nasıl oluştuğunun anlaşılması için çok önemli olduğunu belirtti.

Jüpiter’e yolculuğu 5 yıl sürecek olan Juno, 2016′da varışında da gezegen ile radyasyon kuşağının iç kenarı arasındaki dar bölgeden geçecek. Güneşin enerjisini kullanacak olan araç, Jüpiter’in kutuplarının üzerinde, bulut tepelerine 5 bin kilometre yakında, yörüngede bir yıl geçirecek.

Sadece NASA’nın son uzay aracı Galileo’nun atmosfer araştırmasında gezegene daha fazla yaklaşılmış, ancak Galileo, gezegenin parçalayıcı basıncına ve yoğun sıcağına yenik düşmeden önce sadece 58 saniye veri gönderebilmişti.Juno’nun elektronik kalbi, titanyum bir kasa ile korunmasına rağmen, yine de bir yıl sonra Jüpiter’in ağır radyasyon ortamına düşecek. Uzay aracının son hareketi de gezegenin atmosferine dalmak olacak.Maliyeti 1,1 milyar doları bulacak olan keşif için uzay aracı Juno’nun, 5 Ağustos’ta fırlatılması planlanıyor.

Kaynak: Habernet (29 Temmuz 2011)
Son düzenleyen nötrino; 10 Mayıs 2016 13:23
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
5 Ağustos 2011       Mesaj #4
Avatarı yok
Yasaklı
Jüpiter'e Yolculuk için Geri Sayım Başladı

NASA, Jüpiter'e yolculuk için hazırladığı uzay aracı Juno'yu bugün fırlatıyor. Yolculukla, güneş sistemiyle ilgili bilinmeyenlerin gün yüzüne çıkarılması planlanıyor.

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA artık büyük güne hazır. Jüpiter'in kalbine yapılacak ilk uçuş için geri sayım başladı. Uzay aracı Juno, 5 yıl sürecek yolculuğun ardından 2016'da jupiter'e ulaşacak.

Gezegen ile onu çevreleyen radyasyon kuşağından geçecek olan Juno, Jüpiter'e daha önce hiç olmadığı kadar yaklaşacak. Gezegenin yörüngesinde bir yıl geçirecek olan Juno, dev gezegenin ne kadar su tuttuğunu araştıracak.

Ayrıca Jüpiter'in çok büyük olan manyetik alanlarını neyin tetiklediği, yoğunluğunun ve sıcak atmosferinin altında sert bir çekirdeğin olup olmadığı gibi sorulara da yanıt aranacak. Jüpiter'e daha önce hiç olmadığı kadar yaklaşacak olan Juno'nun elektronik kalbi, titanyum bir kasa ile korunacak.

Kaynak: BBC (05 Ağustos 2011,10:43)
Son düzenleyen nötrino; 19 Mart 2015 10:44
Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
15 Ağustos 2012       Mesaj #5
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
Jüpiter

Güneş Sistemi'ndeki gezegenlerin en büyüğü ve Dünya'ya göre Mars'tan sonraki gezegen. Uzaya gönderilen "Pioneer 10" (1973), "Pioneer 11" (1974), "Voyager I", "Voyager II" (1979) uyduları ile alınan resimler yardımıyla Jüpiter'le ilgili bilgiler edinildi. Güneş sisteminin bu dev gezegeni, başlıca bileşeni hidrojen olan sıvı akışkan bir gezegendir. Kızılötesi ışınlarla yapılan ölçmeler sonucunda Jüpiter'in Güneş'ten aldığı enerjinin 2.5 katı enerji yaydığı anlaşılmıştır. Bu enerjinin kaynağı için öne sürülen en akla yakın varsayım, gezegenin gittikçe büzüldüğü ve enerjinin bundan ileri geldiğidir. Kendisi sıvı olan gezegenin atmosferi metan ve amonyak bulutlarından oluşmaktadır. Kalınlığı 20 km.yi bulan bu atmosferde sıcaklık -145°C dolayındadır. Jüpiter'in 13 olarak bilinen uydu sayısı, "Voyager II"nin 8 Temmuz 1979'da bulduğu uydu ile 14'e yükselmiştir. Bu 14 uydu içinde dördü çok büyüktür: İo, Avrupa, Ganimedes, Callisto. Güneş'ten ortalama uzaklığı 778.880.000 km.dir. Ekvatorda çapı, Dünya'nın 11.192 katıdır. Hacmi, Dünya'nın 1305 ve kütlesi 317.9 katıdır. Güneş çevresinde dönüşünü 11 yıl 315 günde tamamlar. Kendi çevresinde dönüşü ise 9 saat 50 dakikadır.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
16 Eylül 2012       Mesaj #6
Avatarı yok
Yasaklı
Jüpiter’de 'Okyanus' Büyüklüğünde Patlama

Güneş sisteminin en büyük gezegeni Jüpiter'de Büyük Okyanus büyüklüğünde patlama gözlemlendi. Çoğunluğu helyum ve hidrojen gazından oluşan ve 'Gaz Devi' olarak adlandırılan Jüpiter’i gözlemleyen amatör gökbilimci George Hall, dört gün önce kaydettiği patlamayı internette paylaştı. İki saniye boyunca gözlemlenebilen patlamanın büyüklüğü ise inanılmaz bir boyutta. Neredeyse Büyük Okyanus kadar.Milyonlarca kilometre uzaktan, amatör teleskoplarla dahi görülebilen patlama 2009 yılından bu yana kaydedilen en büyük patlama olarak da resmi kayıtlara geçti.

Güneş sisteminin en büyük ve en ağır gezegeni Jüpiter’de meydana gelen ve uzmanları şaşırtan patlama amatör gökbilimciler tarafından kaydedildi.Patlamanın sebebi ise gökbilimciler arasında tartışma konusu haline geldi. Bazı uzmanlar patlamanın bir meteor çarpmasından kaynaklandığını savunurken, başka araştırmacılar bir gaz patlaması üzerinde duruyor.

Kaynak : Ntvmsnbc / BBC (14 Eylül 2012,12:49)
Son düzenleyen nötrino; 16 Mart 2015 10:18
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Mart 2016       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
JÜPİTER
Genel Bilgiler

1. Güneş sisteminin en büyük gezegeni Jüpiter'dir. Ekvatoral dünyanın çapından 11 kat büyüktür ve hacim olarak bu büyüklük dünyanın 1300 katına ulaşmaktadır.

2. Jüpiterin kendi etrafındaki dönüşü açısından çok ilgi çekici bir yönü de katı bir cisim gibi dönmemesidir. Yüzeyin farklı kısımları farklı hızlarda döner. Ekvator bölgesinin dönüş hızı kutup bölgelerine nazaran daha fazladır.

DEVAMI Gezegenler
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Mart 2016       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM
JÜPİTER
Ekvator Çapı: 142.984 km
Ad:  jup3.jpg
Gösterim: 1528
Boyut:  23.5 KB

Kütle: 318 Düya kütlesi
Ortalama Yoğ.: 1,330 kg/m3
Kurtulma Hızı: 60,2 km/sn
Beyazlık Derecesi: 0,52
Yörünge Basıklığı: 0,048
Yörünge Eğimi: 1,30
Ekvatorun Yör. Eğimi:3,12
Güneş'e Uzaklık: Ort: 5,20 AB
En Yakın Uzaklık: 4,95 AB
En Uzak Uzaklık: 5,46 AB

Güneş Sistemi'nin dış bölgesine girildiğinde, Jüpiter ile karşılaşılır. Bir gaz devi olan Jüpiter, gerek çap ve gerekse kütle açısından, Güneş Sistemi'ndeki en büyük gezegendir. Jüpiter’in kütlesi, yer kütlesinin, yaklaşık 318 katı, Güneş kütlesinin 1/1000 kadardır. Güneş Sistemi'mizdeki diğer bütün gezegenlerin, uyduların, asteroidlerin, kuyrukluyıldızların ve meteorların toplam kütlesinden, 2,5 kat daha büyüktür. Jüpiter, hacim olarak da Dünya’nın 1400 katıdır. Güneş’e yakınlık bakımından ise beşincidir. Dünya’ya göre, 5,2 kat daha Güneş'e uzaktır. "Büyük kırmızı leke" ve jüpiterin 4 uydusu.

Jüpiter, en güçlü manyetik alana ve en büyük manyetosfere sahiptir. Büyüklük ve çeşitlilik açısından, en zengin uydu sistemini barındırmaktadır. Uydularından oluşan ailesiyle, minik bir Güneş Sistemi'ne benzemektedir. Güneş Sistemi'nin en büyük gezegen uydusu Ganymede, Jüpiter etrafında dönmektedir. Büyük miktarda hidrojenle, az bir oranda helyumdan oluşmaktadır.

Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün ile birlikte gaz devleri olarak sınıflandırılmaktadır. Jüpiter'in küçük kaya çekirdeği, büyüklük olarak kaya yapılı gezegenlerle karşılaştırılabilir. Jüpiter katı olmadığından; tüm bölümleri aynı hızla dönmemektedir. Bulutlarının dönüş periyodu; kutuplarda, ekvatordan beş dakika daha uzundur. Jüpiter'in yüzeyinde; katı bir kıta ve sudan bir okyanus bulunmamaktadır.

Jüpiterin iç yapısı

Bir elektron ve bir protondan oluşan hidrojen atomları, çok yüksek basınç altında birbirlerine yaklaştığında, elektron alış-verişinde bulunurlar. Jüpiter'in yüksek basınç altındaki bölgelerinde, elektrik akımı üreten elektronların hareket yönleri, gezegenin dönmesi ve konvektif hareketleriyle kontrol edilmektedir.

Bu hareketler, üzerinden elektrik akımı geçen bir bakır teldeki elektronların hareketine benzemektedir. Böylece yüksek basınç altında, Jüpiter'in derinliklerinde yer alan hidrojen, bir metal gibi davranır. Bu durum, sıvı metalik hidrojen halidir.
Ad:  jupiteryapisi.gif
Gösterim: 2138
Boyut:  42.3 KB

Laboratuvar deneyleri, 1.4 milyon atmosfer basınç altında hidrojenin, sıvı metal haline geldiğini göstermiştir. Jüpiter üzerine yapılan son çalışmalar, bu koşulların, bulut katmanının, 7000 km altında oluşmaya başladığını göstermektedir.

Jüpiterin iç yapısı, genel olarak, dört ana katmandan oluşmaktadır. 11.000 km çapında kayalık katı bir çekirdek, kabaca 3000 km kalınlıklı sıvılaşmış buzul maddeleri içeren bir katmanla sarılıdır. Bunu 56.000 km kalınlıklı, helyum ve metalik hidrojen içeren bir manto tabakası takip etmektedir.

Jüpiter'in, nispeten düşük olan yoğunluğu, suyun yoğunluğunun 1,33 katıdır ve akışkan bir yapısı vardır. Gezegenin iç kesimlerinde üretilen dev boyutlardaki ısının, konveksiyon akımlarıyla yüzeye kadar aktarılabilmesi, ancak tümüyle akışkan bir iç yapıyla mümkündür.

JÜPİTER'İN ÇEKİRDEĞİ
Jüpiter'in kendi etrafında dönüş hızının yüksekliği nedeniyle, basıklık değeri, % 6.5 dir. Bu değer, 142,984 km olan ekvator çapının, 133,708 km olan kutup çapına oranıdır. Satürn kadar olmasa da ekvatorda geniş, kutuplarda basık olan elipsoidal bir görünüme sahiptir.
Bu güne kadar yapılan modellerden en tutarlısı, Jüpiter'in kütlece % 2.6 nın çekirdekten oluştuğunu öngörmektedir.

Jüpiter'in çekirdeğinin merkezinde, demir ve ağır metaller ile bunların çevresinde de daha hafif elementleri içeren bir buz ve kaya tabakasının bulunduğu kabul edilmektedir. Çekirdeğin merkezinde, 70 milyon atmosferlik yüksek basınç nedeniyle, yoğunluğun, 23 g/cm3 ve ısının, 25, 000 °K olduğu düşünülmektedir. Bu çekirdeğin 11.000 km olan çapının; Yer'in çapından biraz küçük olmasına rağmen; kütlesi, Yer kütlesinin 8 katıdır. Jüpiter'in çekirdeğinin çevresi 3000 km kalınlıkta, yarı-akışkan bir tabaka ile sarılmıştır. Ağırlıklı olarak, kökeni, buzlu gezegenimsilerden gelen; H2O, NH3, CH4 ve bunların oluşturduğu diğer bileşikleri içermektedir.
Son düzenleyen Safi; 29 Mart 2016 22:32
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Mart 2016       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  jup4.jpg
Gösterim: 1653
Boyut:  32.8 KB
JÜPİTER'İN GÖZLENMESİ

Bir dış gezegen olan Jüpiter, Güneş etrafında, 12 yıllık dolanma süresine sahiptir. Kendi etrafında döndüğü eksen, yörünge düzlemine dik olduğundan; mevsim farklılıkları görülmez. Güneş, Ay ve Venüs'ten sonra, gökyüzünde izlenebilen en parlak gezegendir. Mars, parlaklıkta, Jüpiter'i belirli zamanlarda geçebilir.
Jüpiter hakkındaki detaylı bilgilerimizin çoğu, gezegene yakın geçiş yapan veya çevresinde yörüngeye oturtulan insansız uzay araçlarının gözlemlerine dayanmaktadır. Jüpiter’e, çıplak gözle bakıldığında, parlak bir yıldıza benzemektedir. Parlaklığını, büyüklüğüne borçludur. Küçük bir teleskopla bile, açık-koyu renkli bulut kuşakları, kırmızı lekeler ve Galileo uyduları görülebilmektedir.
Galileo uzay aracı yakın fotoğraflar çekiyor.

JÜPİTER'İN KEŞFİ

3 Aralık 1973 tarihinde, Jüpiter’e ulaşan Pioneer 10, Dünya’ya, Jüpiter’in bulutlarına ait ilginç fotoğraflar göndermiştir. 1979 yılında Voyager araçları, Jüpiter’in, Dünya’dan görülemeyecek kadar ince; 3 tane halkası olduğunu bulmuştur. 1995 den 2003 yılına kadar Jüpiter’in yörüngesinde kalan Galileo uzay aracı, yakın plan fotoğraflar çekmiş ve atmosfere girerek bazı deney ve ölçümler yapmıştır.

Son olarak Satürn ve halkaları üzerinde inceleme yapmak üzere yollanan Cassini uzay aracı, 2000-2001 yılları arasında Jüpiter üzerinde yakın incelemeler de bulunmuştur. Ayrıca teleskoplarla da gözlemler yapılmaktadır. Bu araştırmalar sonucunda, Jüpiter’in uydularının sayısının 63'den fazla olduğu belirlenmiştir.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen NeutralizeR; 27 Mart 2016 01:34
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
27 Mart 2016       Mesaj #10
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  büyük leke.jpg
Gösterim: 1885
Boyut:  17.0 KB
BÜYÜK KIRMIZI LEKE

İlk kez 1664 yılında, İngiliz astronom Robert Hooke tarafından gözlenmiştir. Galileo uzay aracından alınan görüntülerden, Büyük Kırmızı Leke’nin çevresindeki bulut yapılarına göre, 50 km daha yüksekte yer alan bir yüksek basınç alanı olduğu anlaşılmıştır.

Büyük Kırmızı Leke; gezegenin dinamik atmosferinde, aşağıdan yukarıya doğru hızla yükselen maddeden kaynaklanmış olup, yaklaşık olarak 8 km yüksekliğinde, 25.000 km uzunluğunda ve 12,000 km genişliğindedir. Büyük Kırmızı Leke'nin içerisinde ve çevresindeki bulut hareketlerinden, lekenin, saatin dönme yönünün ters yönünde döndüğü anlaşılmıştır. Ayrıca lekenin kuzeyinde, hakim rüzgarların batıya; güneyinde ise doğuya doğru esmekte olduğu görülmüştür.
Ad:  leke.jpg
Gösterim: 1844
Boyut:  14.6 KB


Bu fırtına, Jüpiter yüzeyinde hareket ederken, saatte 500 km hızla esen rüzgarıyla önüne çıkan diğer fırtınaları yutar. Çoğunlukla kahverengi ya da kırmızı olan bu büyük fırtınanın zaman zaman pembeye dönüştüğü de görülmektedir. Bu kararlı rüzgar yapısı, Jüpiter'in detaylı gözlemlerinin yapıldığı, son 300 yıldan beri, genel karakterini değiştirmemiştir.

Ad:  leke1.jpg
Gösterim: 1590
Boyut:  29.6 KB
KÜÇÜK KIRMIZI LEKE

2006 yılında, Jüpiter’in ünlü Büyük Kırmızı Leke’sinden başka, ikinci bir kırmızı lekeye daha kavuşmakta olduğu gözlenmiştir. Bazı gözlemcilerce, Küçük Kırmızı Leke diye adlandırılan bu leke, büyüğünün, yarısı kadar çapa sahiptir. Daha önce beyaz bir leke olarak belirlenen oluşumun, Büyük Kırmızı Leke gibi uzun süreli bir fırtına olduğu düşünülmektedir. Astronomlara göre fırtına, alt katmanlardan aldığı maddeyi, Jüpiter’in ana bulut katmanının kilometrelerce üstüne taşıyan ve önce beyaz bir kütle olarak beliren oluşumdur.

kaynak: "Encyclopedia of the Solar System"
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

7 Aralık 2018 / virtuecat Uzay Bilimleri
18 Temmuz 2014 / Misafir Cevaplanmış
25 Mart 2016 / Ziyaretçi Cevaplanmış
25 Mart 2016 / nötrino Uzay Bilimleri