Arama

Emeklilik Nedir?

Güncelleme: 4 Nisan 2009 Gösterim: 12.780 Cevap: 1
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
10 Ekim 2008       Mesaj #1
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Her ülkede, bir insan yaşamın­da belli yaşlar arasında kalan saptanmış bir çalışma süresi vardır. Özellikle işçi ya da memur gibi ücret karşılığı çalışan kişi bu süreyi doldurduğunda dilerse artık çalışmaz ve işini bırakabilir. Başka türlü söylersek, çalışmadan ücret alma hakkına sahip olur. Böyle bir durumda, daha önce çalışırken bağlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşunca kendisine aylık bağlanır. Bu durumdaki kişiye emekli, bu duruma da emeklilik denir.
Emeklilik yaşı ülkeden ülkeye değişiklikler gösterir. Ayrıca birçok ülkede kadınlar er­keklere göre daha erken yaşta emekli olurlar. 1986'da İngiltere, Avustralya, Belçika ve Yunanistan'da emeklilik yaşı kadınlar için 55, erkekler için 60 olarak belirlenmiştir. Türki­ye'de 1990'a kadar emeklilik yaşı genel olarak kadınlar için 50, erkekler için ise 55'tir. Ancak özel durumlarda daha erken yaşta emekli olunmaktadır. Yeni yasal düzenle­meyle Ocak 1990'dan başlarak çalışma ya­şamına katılacak olanların emekliliği kadın­larda 55, erkeklerde 60 yaş olarak saptan­mıştır.
Sponsorlu Bağlantılar
Emeklilik için, ne kadar süre çalışıldığı da önemlidir. Değişik emeklilik kurumlarına bağlı kimseler için değişik çalışma süreleri saptanmış olmakla birlikte genel olarak ka­dınların 20 yıl, erkeklerin ise 25 yıl çalışmış olmaları zorunluluğu vardır. Çalışanlar bu süre içerisinde sosyal güvenlik kurumlarına prim öderler. Bu primler emekli aylığının bağlanmasında bir kaynak oluşturur.
Emekliliğin yaş ya da çalışma süresi sınırla­rıyla belirlenişi normal çalışma yaşamı için geçerlidir. Ama çalışma sırasında herhangi bir nedenle zarar görmüş ya da bir hastalığa yakalanmış kişiler, sakat kalmaları durumun­da emekli olarak maluliyet (işgörmezlik) aylı­ğı alırlar. Eğer gördükleri zarar ya da hastalık sonucunda ölürlerse bu aylık sağ kalan eşleri­ne ya da çocuklarına ödenir.

Emeklilik ileri sanayi toplumlarının çalışma yaşamının zorunlu ve gerekli bir uygulaması­dır. Ortaçağda da emeklilik yerine geçebile­cek uygulamalar vardı. Esnaf birlikleri ve loncalar bu düzenlemeyi yaparlardı. Ama devletin bu sorumluluğu üstlenmesi ve emek­lilik uygulamasını yasalarla belirlemesi ilk kez17. yüzyılda İngiltere'de başladı. Ondan ön­ceki dönemde çok az sayıda yaşlı, malul, dul ve yetim yaşamlarına güvenceyle bakabili­yordu.

Osmanlılar'da emeklilik yalnızca üst düzey­deki devlet görevlilerine tanınmış bir hakti. Vezir, serdar, vali, yeniçeri ağası gibi asker-sivil görevliler ile yüksek düzeydeki saray görevlileri ve şeyhülislam, kazasker, kadı, müderris gibi ulema sınıfından olanlar bu haktan yararlanabilirlerdi. Bunlar belirli bir yaş sınırı olmaksızın emekliye ayrıldıklarında kendilerine "arpalık" adı verilen emekli maa­şı bağlanırdı. Bir kaza ya da sancağın yıllık gelirinin belli bir bölümü niteliğindeki arpa­lıklar yanında doğrudan devlet hazinesinden ödenen emekli maaşları da vardı. Tanzimat" tan sonra bu uygulamalar kaldırılarak yerine bugünküne benzer biçimde bir emeklilik sis­temi getirilmeye çalışıldı. Ama her devlet dairesi ve kamu kuruluşu niteliğindeki ku­rumlar ayrı birer emekli sandığı kurarak bu işi yürütmeye çalıştılar. Sonraları bunları birleş­tirme yolunda bazı adımlar atıldı. Örneğin 1866'da Askeri Tekaüt Sandığı, 1880'de Mül­ki Tekaüt Sandığı kuruldu. İşçiler için de as­keri fabrikalarda, tersanede, denizyollarında, maden işletmelerinde ayrı emekli sandıkları kuruldu.

II. Meşrutiyet döneminde asker-sivil emek­li sandıklarını birleştirme yolundaki çabalar sonuç vermedi. Bu durum Cumhuriyet döne­minde de sürdü. Ancak 1949'da Emekli San-dığı'nın kurulmasıyla bütün devlet görevlileri­nin emeklilik işlemleri bir çatı altında topla­nabildi. İşçiler içinse 1937'de yürürlüğe giren iş yasasıyla emeklilik hakkını da içine alan bir sosyal güvenlik sistemi öngörülmüştü. Ancak 1945'ten sonra yavaş yavaş yaygınlaşmaya başlayan bu sistem 1950'de İşçi Sigortaları Kurumunun kurulmasıyla belli bir düzene kavuştu. 1965'te yeni Sosyal Sigortalar Kuru­mu yasasının yürürlüğe girmesiyle de yurt düzeyinde örgütlendi. Bugün Türkiye'de emeklilik hakkını daha da yaygınlaştırmak amacıyla 1971'de kurulmuş Esnaf ve Zanat-kârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) da vardır. Baş­langıçta yalnızca serbest meslek sahipleri için kurulan kurum sonraki yıllarda ev kadınları ile tarım kesiminde kendi adına çalışan çiftçi­leri de kapsamına aldı. Ayrıca bazı özel kuruluşlar ile bankaların kendi emekli sandık­ları vardır.

Msxlabs & Temel Britannica

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
mentesoğlu - avatarı
mentesoğlu
Ziyaretçi
4 Nisan 2009       Mesaj #2
mentesoğlu - avatarı
Ziyaretçi
Her ülkede, bir insan yaşamın­da belli yaşlar arasında kalan saptanmış bir çalışma süresi vardır. Özellikle işçi ya da memur gibi ücret karşılığı çalışan kişi bu süreyi doldurduğunda dilerse artık çalışmaz ve işini bırakabilir. Başka türlü söylersek, çalışmadan ücret alma hakkına sahip olur. Böyle bir durumda, daha önce çalışırken bağlı olduğu sosyal güvenlik kuruluşunca kendisine aylık bağlanır. Bu durumdaki kişiye emekli, bu duruma da emeklilik denir.
Emeklilik yaşı ülkeden ülkeye değişiklikler gösterir. Ayrıca birçok ülkede kadınlar er­keklere göre daha erken yaşta emekli olurlar. 1986'da İngiltere, Avustralya, Belçika ve Yunanistan'da emeklilik yaşı kadınlar için 55, erkekler için 60 olarak belirlenmiştir. Türki­ye'de 1990'a kadar emeklilik yaşı genel olarak kadınlar için 50, erkekler için ise 55'tir. Ancak özel durumlarda daha erken yaşta emekli olunmaktadır. Yeni yasal düzenle­meyle Ocak 1990'dan başlarak çalışma ya­şamına katılacak olanların emekliliği kadın­larda 55, erkeklerde 60 yaş olarak saptan­mıştır.

Sponsorlu Bağlantılar
Emeklilik için, ne kadar süre çalışıldığı da önemlidir. Değişik emeklilik kurumlarına bağlı kimseler için değişik çalışma süreleri saptanmış olmakla birlikte genel olarak ka­dınların 20 yıl, erkeklerin ise 25 yıl çalışmış olmaları zorunluluğu vardır. Çalışanlar bu süre içerisinde sosyal güvenlik kurumlarına prim öderler. Bu primler emekli aylığının bağlanmasında bir kaynak oluşturur.
Emekliliğin yaş ya da çalışma süresi sınırla­rıyla belirlenişi normal çalışma yaşamı için geçerlidir. Ama çalışma sırasında herhangi bir nedenle zarar görmüş ya da bir hastalığa yakalanmış kişiler, sakat kalmaları durumun­da emekli olarak maluliyet (işgörmezlik) aylı­ğı alırlar. Eğer gördükleri zarar ya da hastalık sonucunda ölürlerse bu aylık sağ kalan eşleri­ne ya da çocuklarına ödenir.

Emeklilik ileri sanayi toplumlarının çalışma yaşamının zorunlu ve gerekli bir uygulaması­dır. Ortaçağda da emeklilik yerine geçebile­cek uygulamalar vardı. Esnaf birlikleri ve loncalar bu düzenlemeyi yaparlardı. Ama devletin bu sorumluluğu üstlenmesi ve emek­lilik uygulamasını yasalarla belirlemesi ilk kez17. yüzyılda İngiltere'de başladı. Ondan ön­ceki dönemde çok az sayıda yaşlı, malul, dul ve yetim yaşamlarına güvenceyle bakabili­yordu.

Osmanlılar'da emeklilik yalnızca üst düzey­deki devlet görevlilerine tanınmış bir hakti. Vezir, serdar, vali, yeniçeri ağası gibi asker-sivil görevliler ile yüksek düzeydeki saray görevlileri ve şeyhülislam, kazasker, kadı, müderris gibi ulema sınıfından olanlar bu haktan yararlanabilirlerdi. Bunlar belirli bir yaş sınırı olmaksızın emekliye ayrıldıklarında kendilerine "arpalık" adı verilen emekli maa­şı bağlanırdı. Bir kaza ya da sancağın yıllık gelirinin belli bir bölümü niteliğindeki arpa­lıklar yanında doğrudan devlet hazinesinden ödenen emekli maaşları da vardı. Tanzimat" tan sonra bu uygulamalar kaldırılarak yerine bugünküne benzer biçimde bir emeklilik sis­temi getirilmeye çalışıldı. Ama her devlet dairesi ve kamu kuruluşu niteliğindeki ku­rumlar ayrı birer emekli sandığı kurarak bu işi yürütmeye çalıştılar. Sonraları bunları birleş­tirme yolunda bazı adımlar atıldı. Örneğin 1866'da Askeri Tekaüt Sandığı, 1880'de Mül­ki Tekaüt Sandığı kuruldu. İşçiler için de as­keri fabrikalarda, tersanede, denizyollarında, maden işletmelerinde ayrı emekli sandıkları kuruldu.

II. Meşrutiyet döneminde asker-sivil emek­li sandıklarını birleştirme yolundaki çabalar sonuç vermedi. Bu durum Cumhuriyet döne­minde de sürdü. Ancak 1949'da Emekli San-dığı'nın kurulmasıyla bütün devlet görevlileri­nin emeklilik işlemleri bir çatı altında topla­nabildi. İşçiler içinse 1937'de yürürlüğe giren iş yasasıyla emeklilik hakkını da içine alan bir sosyal güvenlik sistemi öngörülmüştü. Ancak 1945'ten sonra yavaş yavaş yaygınlaşmaya başlayan bu sistem 1950'de İşçi Sigortaları Kurumunun kurulmasıyla belli bir düzene kavuştu. 1965'te yeni Sosyal Sigortalar Kuru­mu yasasının yürürlüğe girmesiyle de yurt düzeyinde örgütlendi. Bugün Türkiye'de emeklilik hakkını daha da yaygınlaştırmak amacıyla 1971'de kurulmuş Esnaf ve Zanat-kârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) da vardır. Baş­langıçta yalnızca serbest meslek sahipleri için kurulan kurum sonraki yıllarda ev kadınları ile tarım kesiminde kendi adına çalışan çiftçi­leri de kapsamına aldı. Ayrıca bazı özel kuruluşlar ile bankaların kendi emekli sandık­ları vardır.

Benzer Konular

12 Şubat 2010 / amulhets Soru-Cevap