SONUÇ a.
1. Bir eylem, bir olay sona erdiğinde ortaya çıkan kalıcı etki; netice: Bu halanızın sonucunu siz de gördünüz.
2. Belli bir amaçla hareket edildiğinde ulaşılan, elde edilen şey; netice: Bu yöntemle mutlaka istediğimiz sonuca ulaşacaksınız.
3. Bir şeyden zorunlu olarak çıkan, onu mantıksal olarak gerektiren şey; netice: Bu derece sorumsuz davranmanız acıklı sonuçlar doğurabilir. Davranışlarınızın sonuçlarını önceden düşünmeliydiniz. Bugünkü bunalım, izlenen politikaların bir sonucudur.
4. Bir gelişimden, bir irdelemeden çıkarılan karar ya da düşünce; bir akıl yürütme, bir kanıtlama sonunda ulaşılan yargı: Raporu inceleyip, sonucu da bana bildirin. Toplantıda şu sonuca varıldı: tartışmalardan kaçınılacak. Düşünürseniz, siz de benimle aynı sonuca varacaksınız.
5. Bir yarışmada, bir karşılaşmada, yarışmacılardan, ekiplerden her birinin elde ettiği puan, sayı vb.; netice: Bu sonuç, ekibimiz için bir hezimettir. Bir maçın sonucunu tahmin etmek.
6. Herhangi bir etkene bağlı olarak ortaya çıkan olgu: Aynı nedenler aynı sonuçları doğurur. Rastlantısal bir sonuç. Gecekondulaşma çarpık kentleşmenin sonucudur. (Bk. ansikl. böl. Siber.)
7. Bir problemin, bir matematik işleminin vb. çözümünün rakamla gösterilen verisi; netice: Bölme işleminin sonucu kaç? Değişik çözüm yollarından giderek aynı sonuca ulaşmak. 8. Bir anlatının üçüncü ve son bölümü: Giriş-gelişme-sonuç. Kitabın sonuç bölümü.
9. (Bir şeyden) sonuç almak, bir girişimden, bir uygulamadan belli (genellikle olumlu) bir sonuç elde etmek, istenilen amaca ulaşmak: Görüşmelerden bir sonuç alamadık. || Sonuç olarak, kısaca, özetle: Yağmur hâlâ yağıyor, sonuç olarak bugünü evde geçiriyoruz. || Sonuç vermek, bir girişim, bir uygulama sözkonusuysa, belli bir sonucu (genellikle olumlu) ortaya koymak, göstermek: Çabalanmız hiçbir sonuç vermedi, ilacın ilk uygalamaları olumlu bir sonuç verdi. || Sonuçta, son değerlendirmede: Sonuçta, çok başarısız bir yapıt.
—Dilbil. Sonuç tümcesi, bir koşul tümcesinden sonra gelen ve bir sonuç belirten tümce. (Örn. Israr edersem [koşul] Ali gelecek [sonuç tümcesi].)
—Mant. Başka önermelerden, öncüllerden çıkarılan önemne. || Her A,’nin ele alınan tümdengelimin bir varsayımı olduğu ya da çıkarsama kurallarıyla bir A„, h < i, formülünden çıktığı iyi oluşturulmuş bir A, ,.., A„ formüller listesinin son formülü. || Sonuç alıcı, mantıkta, herhangi bir sorunun çözümüne uygulandığında, belli sayıda adım sonunda çözüme ulaşmamıza olanak veren yöntemler için kullanılır. (Örneğin, önermeler mantığında doğruluk-çizelgesi ile ağaç yöntemi bu tür yöntemlerdir.)
—Uluslarar. huk. Sonuç belgesi, bazı uluslararası kongrelerin ya da konferansların sonunda kabul edilen uluslararası antlaşmaya verilen ad. (Eşanl. NİHAİ SENET.)
♦ sonuçlar çoğl. a.
1. Bir sınavda, bir yarışmada başaranların ya da başarısızların listesi ya da kazananların listesi: Sınav sonuçları asıldı. Sonuçlar henüz belli olmadı.
2. Bir yarışmada, bir seçimde, bir ankette alınan puanların, oyların yanıtların hesabı: Anket sonuçları iktidar partisini endişelendiriyor. Bir seçimin ilk sonuçları. Birazdan sonuçlar alınmaya başlanacak.
—ANSİKL. Siber. Her sonucun bir nedeni olması gerektiğini söyleyen nedensellik kavramını genellikle tartışmasız doğru olarak kabul ederiz. Gerçekte doğa bize yalnızca etkileşimleri gösterir; doğa nedensellik ilkesine yabancıdır. Nedenler ve sonuçlar yalnızca doğal olayların sibernetik modellerinde sözkonusu edilir, yani insan zihninin ürünüdür. Neden sonuç ilişkileri otomatik denetimli sistemlerde özel bir anlam ve önem kazanır. Bu sistemler neden ile sonuç arasında tekyanlı, ters yönde işlemeyen bir ilişki kurmaya olanak verir; neden, sonucu dışarıdan aldığı enerjiyi kullanarak ortaya çıkarır ve sonucun neden üzerine kayda değer herhangi bir tepkide bulunması önlenir. Sibernetik, biyolojik ve teknik sistem modellerindeki sonuçlar bilimi olarak görülebilir. Sibernetik bilimsel bilgiye sıkı sıkıya bağlıdır, çünkü biz doğal olayları, ancak bunların duyularımız ve gözlem araçlarımız üzerinde oluşturduğu sonuçlarla tanıyabiliriz.
Kaynak: Büyük Larousse