Arama

Varlık Nedir?

Güncelleme: 5 Temmuz 2015 Gösterim: 7.286 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
6 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Varlık -ğı
TDK, Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

isim

1 .
Var olma durumu, mevcudiyet:
"Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır."- O. V. Kanık.
2 . Var olan her şey:
"Her varlık bir yaratıktır. Her yaratık da canlı."- N. F. Kısakürek.
3 . Para, mal, mülk, zenginlik, variyet.
4 .
Önemli, yararlı, değerli şey:
"Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar."- Anayasa.
5 . Ömür, hayat:
"Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben"- A. K. Tecer.
6 . Canlı varlıkların sayısal yoğunluğu veya dağılımı, popülasyon.
7 . (felsefe) Kalıcı olan, gelip geçici olmayan şey.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • varlığa darlık olmaz
  • varlık göstermek
  • varlık içinde yaşamak
  • varlıkta darlık çekmek
Birleşik Sözler
  • varlık bilimi
  • varlık birliği
  • varlık kartı
  • varlık nedeni
  • varlık sebebi
  • millî varlık
  • mal varlığı
  • öz varlığı
  • kültür varlıkları

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
5 Temmuz 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
VARLIK a.
1. Var olma, bir gerçekliği olma; bir yerde bulunma olgusu: Sondajlar bir petrol yatağının varlığını ortaya çıkardı. Tanrı'hm varlığını kanıtlamaya çalışmak. O kadar sessiz ki kimse varlığının farkında bile değil. (Karşt. YOKLUK.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Var olan her şey: Canlı ve cansız varlıklar.
3. Yaşam, hayat, var olma süresi: Varlığını güç koşullarda sürdürmek.
4. Bir kimsenin iç dünyasının derinlikleri: Tüm varlığım sarsılmıştı. Bütün varlığıyla o umuda sarılmıştı.
5. Parasal güçlüklerden uzak bir yaşam ya da rahat bir yaşam sürmeyi sağlayan olanaklar, para, mal, mülk; zenginlik: Kısa zamanda tüm varlığını iki katına çıkardı.
6. Önemli, değerli şey. Onun tek varlığı oğludur.
7. Varlık göstermek, beğenilir, göze görünür bir iş yapmak, varlığını kanıtlamak. || Varlık içinde yaşamak, bolluk içinde, sıkıntısız, rahat bir yaşam sürmek. || Varlıkta darlık çekmek, elindeki olanaklardan yararlan- mayıp sıkıntı ve güçlük içinde bulunmak

—Bilkur. Matematiksel varlık, her türlü tasarımın dışında var olan matematik nesne.

—Fels. Var olma tarzı ne olursa olsun, bir insanın, bir şeyin evrende ve/veya düşüncede var olmasını sağlayan ve zorunlu olarak tikel olan şey. (Bk. ansikl. böl.) || Varlığın tekliği öğretisi, "insan için doğru olanın, melek, hatta Tanrı için de doğru olduğu; insan için haksız ya da uygunsuz olanın, Tanrı için de böyle olduğu”nu öne süren klasik öğreti (Malebranche, Traitâ demorale[Ahlak incelemesi], 1, 7).||Ak// varlığı, Spinoza'ya göre, "bilinen şeyleri daha kolay akılda tutmayı, açıklamayı ve tasarlamayı sağlayan düşünce kipi" (Co- gitata metaphysica [Metafizik düşünceler], 1, 1). [Zaman, sıra, ölçü, uygunluk gibi kavramlar, algılanan şeyleri karşılaştırmaya yaradıkları ölçüde, akıl varlıklarıdırlar.]

—Küm. kur. ve Mant. Varlık niceleyicisi, bir kümenin kimi elemanlarının (en az bir eleman), verilen bir önermeyi, bir özelliği gerçeklediğini ifade eden, 3 ile gösterilen ("vardır" diye okunur) simge.

—Mat. Varlık teoremi, kimi matematiksel nesnelerin (birtakım koşullar altında) varlığına olanak veren teorem.

—Ormanc. Orman varlığı, ormandaki dikili ağaçların tümü.

♦ varlıklar çoğl. a. işi. ikt.
1. Bir işletmenin belli bir tarihte sahip olduğu tüm mallara verilen ad. (Bunların başlıcaları kasa, binalar, alacaklar ve stoklarla işletmenin itibari değerleridir.) [Eşanl. MEVCUDAT]
2. Döner varlıklar, üretim süreci içinde kullanılan ve sağladığı yarar belirli bir dönem içinde sona eren varlıklar. (Can varlıklar da denir.) || Duran varlıklar, üretim süreci içinde birden fazla dönemde kullanılabilen ve sağladığı yarar birden çok döneme yayılan varlıklar. (Bunlar makineler, tesisler, binalar vb. maddesel varlıklar olabildiği gibi telif hakları, beratlar, ticari unvanlar ve markalar gibi maddesel olmayan varlıklar da olabilir.)

—ANSİKL. Fels. Anaksimandros'tan bize kalan az sayıda yazı parçasında bile, varlığın sorgulandığını görürüz: ancak Anaksimandros'a göre varlığın özü burada -oluş ile özdeşti. Daha sonra Herakleitos, evrimi ve değişebildiği, varlığın temel özellikleri olarak ileri sürdü. Burada, bir oluş ve değişme felsefesiyle karşılaşıyoruz, ama bu oluş bir varlığın oluşu değil, varlık içinde bir oluştur; çünkü evrim, varlığın içinde gerçekleşir. Parmenides He birlikte, tam tersine, varlık, özü gereği, yadsınması olanaksız olan, değişmesi olanaksız olan şeydir.
Parmenides'in Platon üzerindeki etkisi de varlık sorunu aracılığıyla olmuştur. Platon iki tür varlık ayırt ediyordu: Idealara benzeyen kalıcı varlıklar ve görünüşler dünyasının basit şekilleri olan ve Platon felsefesinde önemli bir yeri bulunmayan değişken varlıklar. Bu ayrım, yaratıcı varlık ile yaratılmış varlık biçiminde Ortaçağ' da da sürdü. Aynı ayrım, tarihi ve kültürü uzun süre doğrudan etkiledi. Felsefenin bünyesinde bu ayrım, idealist felsefe ile maddeci felsefe arasındaki karşıtlık biçiminde görülür. Kuram ya da sistem olarak idealizm, varlığı düşünceye bağımlı kılar. Buna karşılık maddecilik, varlığı, bilincin ve düşüncenin dışındaki nesnel bir gerçeklik olarak belirler. İki düşünül; bu basit karşıtlıktan kısmen uzak durmuşlardır: Spinoza ve Hegel. Her ikisi için de bütün tektir; yani nesnenin maddeselliği ile maddi nesnenin düşüncesi özdeştir. Spinoza bu "tek"e "töz", Hegel ise "varlık" adını verir. Hegel’de duyulur öğelerden arınmış varlık (Sein), "bilimsel" tipte her felsefenin çıkış noktasıdır. "Yalın dolayım- sızlık bile, düşünmeye işaret eden bir ifadedir ve dolayımlı olan açısından, ayrımla ilgilidir. Gerçek anlamında, bu yalın do- layımsızlık, salt varlıktır, ya da genel olarak varlıktır; hiçbir şey katılmamış, başka bir belirlenimi de eklentisi de bulunmayan varlık'tır" (VVİssenschaft der Logik [Mantık bilimi], “Varlık"). "Salt varlık ile salt hiçliğin aynı şey olmasT'nın nedeni de bu belirlenimden yoksunluktur (ay. ypt. 1, 1). Böylece iç içe geçen varlık ve hiçlik, oluşu meydana getirirler. Bu durumda, başlangıçtaki varlığı, varoluşun ve kavramsal nesnelliğin en somut biçimlerine kadar taşıyan hareket ("özsel varlık", ay. ypt., "Öz", 2) artık hiç kesilmeyecektir.
XIX. yy.’ın maddeci filozofları, özellikle diyalektiği ele alan çözümlemelerinde, he gelci varlık anlayışını idealist olarak nite lediler (Marx şöyle der: "Hegel'e göre düşüncenin hareketi [Hegel bunu, idea adıyla kişileştirir], gerçekliğin demiurgos'udur; gerçeklik de zaten ideanın görüngüsel biçiminden başka bir şey değildir" [Kapı- fa/'in 2. baskısına Önsöz]). Bu yüzden Marx ve Engels, hegelci felsefeyle ilişkilerinin daha başında, varlığın nesnel gerçekliğine dikkati çekerler; Engels daha sonra, 1888'de bu noktaya şöyle parmak basacaktır: "Her felsefenin, özellikle de modern felsefenin başlıca sorunu, düşüncenin varlıkla bağlantısı sorunudur. (...) Düşüncenin varlığa göre durumu sorunu, temel öğenin zihin mi yoksa doğa mı olduğunu bilmek sorunudur. [...] Filozoflar bu soruya verdikleri yanıta göre iki kesime ayrıldılar. Zihnin doğadan önce'gel- diğini savunanlar [...], idealist kesimi meydana getiriyordu. Doğayı temel öğe olarak görenlerse, çeşitli maddeci okulları temsil ediyorlardı. [...] Ancak, düşüncenin varlıkla bağlantısı sorununun bir başka yönü daha vardır: bizi çevreleyen bu dünyaya ilişkin düşüncelerimiz ile bu dünyanın kendisi arasında nasıl bir bağlantı vardır? Düşüncemiz gerçek dünyayı bilebilecek durumda mıdır? Gerçek dünyaya ilişkin tasarımlarımız ve kavramlarımızla, gerçekliği sadık bir biçimde yansıtabilir miyiz? Bu sorun felsefe dilinde, düşünce ile varlığın özdeşliği sorunu diye adlandırılır ve filozofların büyük bölümü bu soruya olumlu bir biçimde yanıt vermişlerdir"
(Ludvvig Feuerbach ve klasik alman felsefesinin sonu [Ludvvig Feuerbach und der Ausgang der klassisehen deutschen Philosophie]).
Nietzsche ile birlikte, felsefede idealizm/maddecilik karşıtlığını aşma çabası ve felsefenin titiz bir eleştirisine girişerek varlık üzerinde yeniden düşünmeye yönelme isteği dikkati çeker. Gerçekten de Parmenides'ten beri felsefe, Idea İle özdeşleştirilen varlıkta da bulunması gerek tifli düşünülen öznltellkleri belirlemeye yönelik metafizik bir verlıkblllmle eş tutulmuştu. Nietzsche oluşu ve aslında yaşamı yadsıyan metafiziklerin ortaya koyduOu bu varlıkblliml kabul etmez. Nietzsohe'ye göre "varlığın en derin özü, güç İstenci dlr".
Heidegger'e göre Nietzsche’nln savı yetersizdir. Heidegger ile birlikte, varlığı esas olan bir düşünme felsefedeki metafizik geleneğin gözden kaybettirdiği varlıkbilimsel bir sorgulama başlar. Heideg ger'e göre varlık, varlığın varolanı kat kat aştığı kabul edilse bile her zaman varolandan hareketle düşünülür: "Varlık, varoluşa, öze, gerçekliğe sürekli varolan varlığa, sürerliliğe, değere, burada-varlık'e, "vardır''a dayanır. Varlığın anlamını hangi varolandan çıkarabiliriz? [...] Bura- davarlık'ın varlıkbilimsel analitiği, aynı zamanda temel varlıkbilimdir ve burada-varlık, varlığı konusunda öncelikle ve köklü olarak durulması gereken bir varolan olduğunu ortaya koyar" ("Sein und Zeit [Varlık ve zaman), 2, ve 4). Heidegger'e göre, burada-varlık, varlığın kiplerinden yalnızca biridir, çünkü varlığın başka kipleri de vardır: insanların var olduğunu söylediğimiz gibi, hayvanların var olduğunu, bitkilerin var olduğunu da söylüyoruz. Dolayısıyla her şey varlığın kapsamı içindedir Varlık, düşünmek zorunda olduğumuz şeydir ve düşünce de, varlığın ve onun özünün (bu ikisi sıkı sıkıya birbirine bağlıdır) bir düşüncesinden başka bir şey olamaz. Varlık ile özün varolan varlık içindeki bu ilişkisi Ç. Gilson tarafından yeniden ele alındı; E. Gilson’a göre "varlık, ne varoluş ne de özdür; bu ikisinin birliğidir" (l'Etre et t'essence [Varlık ve öz]).
Varlık, Yaşar Nabi Nayır'ın çıkardığı edebiyat dergisi (ilk sayısı 15 temmuz 1933). Başlangıçta kısa bir süre Ankara'da Y. N Nayır’ın, Sabri Esat Siyavuşgil ve Nahit Sırrı Ûrik'le işbirliğinde çıktı. Daha sonra Y. N. Nayır’ın tek başına yayımladığı der giyi onun ölümünden (1981) sonra kızı Filiz (Nayır) Deniztekin yönetmeye başladı. Orhan Veli ve arkadaşları, 1940 kuşağı yazarları, köy edebiyatının temsilcileri yapıtlarını Varlık'ta yayımladılar. Özellikle 1940 ■1960 dönemi türk edebiyatının geniş okur topluluğuna tanıtılmasını, sevdirilme- sini sağlayan Varlık. Türkiye’de yaşamı en uzun sürmüş edebiyat dergisidir.

Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

29 Ekim 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap
23 Ekim 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
3 Şubat 2010 / Ziyaretçi Soru-Cevap
26 Şubat 2016 / Misafir Cevaplanmış
7 Şubat 2014 / Misafir Cevaplanmış