Arama

Sütun Nedir?

Güncelleme: 18 Kasım 2015 Gösterim: 20.287 Cevap: 1
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
17 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Sütun

Sponsorlu Bağlantılar
isim, mimarlık Farsça sut°n

1 .
Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek, kolon:
"Terasın mermer sütunlarından birine dayanmış, sessiz sedasız bana baktığını görüyorum."- R. N. Güntekin.
2 . Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon:
"Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar."- R. E. Ünaydın.
3 . Alt alta sıralanmış şeyler dizisi:
"Rakam sütunu."- .
4 . (mecaz) Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey:
"Alev sütunu. Su sütunu."- .
5 . (matematik) Bir tablo veya grafikte düşey durumdaki yüzey.

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
  • sütun gibi
  • sütununu açmak

X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Kasım 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
SÜTUN a. (fars. sütün; yun. sfyfos'dan).
1. Üzerinde genellikle bir başlık bulunan ve çoğunlukla bir tabana oturan, çember sel ya da çembere yakın kesitli bir gövdede oluşan ve bu öğeleriyle estetik açı dan gelişmiş bir bütün oluşturan düşey taşıyıcı. (Bk. ansikl. böl. Mim.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Silindir biçimindeki destek.
3. Silindire benzer bir biçimde yükselen şey: Bir duman sütunu. Bir alev sütunu.
4. Düşey olarak alt alta sıralanmış şeyler dizisi: Sözcükleri iki sütun halinde sıralayın.
5. Bir sayfanın düşey bölümlerinden her biri; kolon: Bu sütuna hiçbir şey yazılmayacak.
6. Bir sayfanın düşey bölümlerinden birini oluşturan satırların tümü: Bu yazı ancak iki sütun tutar.

—Anat. Betin sütunları, böbrekte kabuk kısmını oluşturan maddenin piramitler arasına giren uzantıları. || Kalbin etli sütunları, kalp karıncıklarında bulunan kas lifi demetleri.

—Bot. Boyuncuk sütunu, çok meyve yapraklı bitkilerde birbirine kaynamış boyun- cukların oluşturduğu sütun. (Orkidelerde boyuncuk sütunu [ginostema] boyuncuklu erkekorgan takımının [androseum] birleşmesinden meydana gelir.)

—Ceb. iki girişli bir tabloda (determinant, matris vb), aynı bir düşey üzerinde bulunan elemanlar.

—Esk. Rom. Üzerinde genellikle bir yazıt bulunan küçük mezar ya da adak taşı. (Bk. ansikl. böl.) || Horus sütunu ya da steli, ön yüzü Horus-Harpokrates'i elinde yılan ve akreplerle iki timsahın üstünde ayakta dururken betimleyen bir yüksek kabartmayla süslü, akrep ve yılan sokmalarına karşı büyülü yazıtlarla kaplı mısır stel türü. (Horus sütunları oluklu bir taban üzerine yerleştirilirdi. Sütunun üzerine dökülen su, büyüsel bir güç kazanır ve alttaki olukta birikirdi. Toplanan su, akrep ya da yılanlar tarafından sokulmuş kişilere verilirdi. Geç imparatorluk döneminde çok sık rastlanan Horus sütunları, XVIII. hanedan döneminden itibaren görülmeye başlanır. XXVI. hanedan döneminden başlayarak, "iyileştirici heykel" adı verilen bir erkek heykelinin üzerine de çeşitli büyü metinleri kazındı.)! Ftostraisütun, bir deniz zaferinin anısına dikilen ve gövdesinde düşmandan alınan gemi pruvaları ya da bunların taşa işlenmiş tasvirleri bulunan sütun.

—Mad. oc. Mineral sütunu, bir damar içinde kıvrımlı bir sütun halinde uzanan cevher birikimi. (Damar bir düzlem halinde bulunuyorsa, sütun damar düzeyi çizgileriyle birlikte göreli eğim açısı demlen bir açı oluşturur Damar işletilebilir biçimde yalnızca sütunlar içinde mineralleşir; bu sütunların dışında yalnızca kısır gang içerir.)

—Masonl. Bir mason locasında bulunan, “akıl", “kuvvet" ve "güzellik”i temsil eden sütun biçimindeki sembollere verilen ad.

—Mim. Astronomik sütun, tablası bir platform gibi yerleştirilen ve üzerine çıkılarak gökbilim gözlemleri yapılabilen anıtsal sütun. || Burma sütun, gövdesi bir vida gibi sarmal yivli olan sütun. || Çıplak sütun, gövdesi düz ve bezemesiz olan sütun. || Demet sütun ya da deste sütun, ikiden çok sütunun aynı taban üzerinde birleştirilmesiyle oluşan sütun. || Dolgulu sütun, dolgulu taş bir çekirdek çevresinde örülmüş öğelerden oluşan sütun. || Gömme sütun, bir bölümü duvar içine gömülmüş sütun. || Halkalı sütun, gövdesinde, belli aralıklarla taşkın silmelerden çepnbprler bulunan sütun. || ikiz sütunlar, birbirlerine çok yakın olarak ve ikişer ikişer yerleştirilmiş sütunlar. || Kabartılı sütun, kasnakları kabartılı olarak işlenmiş sütun. || Karınlı sütun, gövdesi orta bölümüne doğru şişkinleşen sütun. || Kasnaktı sütun, gövdesi, silindir biçiminde, tekparçalı, en az dört ta şın üst üste getirilmesiyle oluşan sütun. || Merdivenli sütun, büyük anıtsal sütunların çoğunda olduğu gibi, gövdesi içinde sarmal bir merdiven bulunan sütun. || Örme sütun, gövdesi, taşlarla ya da tuğlalarla örülerek oluşturulmuş sütun. || Parçalı sütun, gövdesi, üst üste yerleştirilmiş iki ya da üç bloktan oluşan sütun. || Rostral sütun, Romalılar’ın bir deniz zaferinin anısına yaptıkları sütunları taklit eden ve gövdesinde gem pruvaları bulunan sütun. ]| Rüstik sütun, gövdesinde rüstik kabartılar bulunan sütun. || Şişkin sütun, profili, aşağıdan yukarıya doğru eksene yaklaşan, çoğu kez içbükey bir eğri olan sütun. || Tekparça ya da yekpare sütun, gövdesi tek bir bloktan oluşan sütun. || Yapışık sütun, tabanı ve başlığı, önünde yükseldiği duvara gömülen sütun. || Yivli sütun, gövdesine uzunlamasına yivler açılmış sütun.

—Sirk, insan sütunu, akrobatların birbirlerinin omuzlarına çıkmalarıyla gerçekleştirdikleri denge hareketi. || Kırık sütun, birbirlerinin omuzlarına çıkan üç akrobatın, eğik bir sütun oluşturduktan sonra, düşme anında çeşitli sıçrayışlarla sütunu kırdıkları denge hareketi.

—Süslem. sant. Şilindir biçiminde destek ya da süsleme: Bir yatağın sütunları. (Bk. ansikl. böl.)

—Tar. Bir kişinin, bir olayın vb. anısına dikilen silindir biçiminde anıt: Zafer sütunu, Constantinus sütunu. (Bk. ansikl. böl. Tar)

—Yerbil. Bazalt sütunları, bazaltların soğumasıyla oluşan engebe biçimleri, (BAZALT PRİZMALARI da denir.)

♦ sıf. Sütun biçiminde olana denir.

—Bot. Sütun ağaç, dar ve uzun bir piramit biçiminde yükselen dik ve sıkı dallı ağaçlara denir (örneğin sütun servi).

—Ceb. Sütun matris, (n, 1) tipinden matris.

—ANSİKL. Esk. Rom. Bir sınırı, iki tarlayı ayıran çizgiyi, bir mezarı belirlemek için Romalılar, küçük sütunlardan (cippus) ya da dikdörtgen prizma biçiminde taşlardan yararlanırlardı. Düz ya da kabartmalarla süslü olabilen bu taşların üzerinde her zaman bir yazıt bulunurdu: yol işaretleri, mezar kitabesi vb. Mezarlara dikilen sütunların üzerinde sıkça rastlanan, rakamların izlediği in fronte, in agrum sözcükleri, taşın önünde ve arkasında uzanan toprağın ne kadarının mezara ait olduğunu gösterir. S, T, T, L harflerinin anlamı da Sit tibi terra levis'tir (üzerindeki toprak hafit olsun). Noc monumentum heredes non se- quitur ise, mirasçıların mezarı kullanma ve satma hakkına sahip olmadığını belirtir.

—Mim. Bir kulübenin orta direği, bir döşemenin, bir galerinin taşıyıcı öğesi olan ayrık dikmenin büyüsel bir güç taşıdığı tarih boyunca kabul edilmiştir. Tıpkı ocak gibi bir ayin eşyası sayılan dikme, gerçekten de ataların gücünü temsil ediyordu. Daha kalıcı gereçlerle yapılan, böylece insan barınaklarından ayrılan tanrısal konutlarda sütun, hangi biçimde gerçekleştirilirse gerçekleştirilsin, gücünü korudu.
Kesiti (yuvarlak ya da pahtı; örülerek oluşturulan kare ya da karmaşık kesitli olanlarına ayak denir), yapısı (tekparça, kasnaklı, parçalı, dolgulu...), öğeleri (taban, gövde ve başlığa bir eteklik, bir yastık vb. eklenebilir) ve gereçleri için belirlenmiş kesin kurallar yoktur. Gövde düz ya da yivli, kabartılı, halkalı olabileceği gibi çeşiti biçimlerde bezenebilir. Sütun tek başına ayrık bir taşıyıcı ya da bir dizi biçiminde yinelenen, ikiz, gömme ya da yapışık bir öğe olabilir.
Üç bin yıl süren evrimi sırasında mısır sütunu çok farklı biçimlere girmiş, ancak hiçbir zaman sistemli bir sınıflandırmaya konu olmamıştır. Gövdesi düz, demet biçiminde yivli olabilir ve basit bir tabla (protodorık) ya da gerçek bir başlık taşıyabilirdi. Genel uygulamaya göre sütun bitkilerden esinlenirdi: palmiye, lotus, papirüs biçimindeki gövde üzerine gonca gibi kapalı ya da çan gibi açık bir başlık yerleştirilirdi. Aynı zamanda, başlığında Hathor’ un yüzü betimlenen sütunlar da yapılırdı.
Tuğla kullanımı, Mezopotamya'da, taşıyıcı dikmeyi, yuvarlak, çokrenkli dekoru olan basit bir ayağa dönüştürdü. Bununla birlikte, Asur’da ve Anadolu'da, heykel gibi işlenmiş ahşap gövdeleri ve taş tabanları bulunan sütunlar da yapıldı.
İran’da apadanalari ın (taht odaları) çok sayıda sütunu vardır ve bu sütunlar belli kurallar gözetilerek yapılmıştır: çan biçiminde yüksek bir etek, çok narin yivli bır gövde, iki boğa protomesi yaslayarak kirişi sıkıştırmak için çatallı bir başlık.
Yunanlılar, doğrusal bir saçaklığı taşımak için sütunlardan yararlandılar. Bu, önce tapınakların, ardından kamu yapılarının çevresini açmaya ve dolaşma galerileri yapmaya olanak verdi, ( REVAK.) Taşıyıcılarla saçaklıklarının oluşturduğu revaktı bütün, bir üslup için belirleyici olmaya başladı. Bu üslup, modüler orantıları ve insan vücudunu temel alan biçimleriyle henüz esnek sayılabilecek bir kurala bağlandı. (Dor erkek, ion dişi, korinthos ergen sayılıyordu.)
Romalılar'da sütun kullanımı öylesine yaygınlaştı ki kütlesel yapıların bile cephelerine kaplama gibi sütunlar yapıldı. Kimi durumlarda da, bu taşıyıcılar heykellere dönüştürüldü. Romalılar, yeni çeşitler (1toscana ve karma) ekleme pahasına yunan üsluplarını dönüştürecek, daha dekoratif ve kullanımı daha esnek olan korinthos üslubunu ve dümdüz saçaklar yerine kemerleri yeğleyecektir.
Romalılar'ın sütuna yaptıkları katkıları BizanslIlar da benimsediler ve böylece bunları silinip gitmekten kurtardılar Önce mûslüman Doğuda ve Hindistan'da, kemerlerden ve korinthos sütun başlığından türeyen pekçok biçim yaratıldı ve geliştirildi. Hıristiyan Ortaçağı'ysa, kıvrımlı ve dallı başlığın çeşitlerini artırarak ve bu çeşitleri bir kemerler oyunuyla birleştirerek, kemerle taşıyıcısını, sütunu ortadan kaldıran bir süreklilik içinde ele aldı.
Rönesans boyunca hümanistler, özellikle Roma'da henüz çok sayıda olan kalıntıların rölövelerinı çıkararak, roma mimarlığının kurallarını keşfetmeye çalıştılar. Böyle bir çaba Vitruvius'un metinleri ışığında anlamlı ve yararlı sayılabilirdi, ama hümanistler, Eskilerin tür demekle yetindikleri çeşitleri düzen" adı altında birbirinden ayırmaya kalkışınca ölçüyü kaçırdıkları anlaşıldı. Vignola'nınkiler gibi kurallar ürettiğinden, bu dogmatik tutum genelleşmedi; baroklar ve transız klasikleri, bu kurallarla sınırlı kalmayıp yeni araştırmalara giriştiler (XVI. yy.’da Ph. Delorme'un, XVIII. yy.'daCI. N. Ledoux’nun, XX. yy.'da Jean -Louis Pascal ile Auguste Perret’nin "fransız düzeni" arayışına girmeleri).
Sanayi devrimi öncesinde yeniklasikçilik her türlü modernliği bir kenara itip, yunanlı kaynaklara dönerek ilk saflığı yakalamayı amaçladı; bu tutum, sonunda, biçimle işlevi birbirinden ayıracak kadar ileri gitti: kendi başına taşıyıcı olan yapılara dökme demir sütunlar giydirildi ya da ticari amaçlarla, saygınlık katicı bir öğe olarak sütunlar kullanıldı.
Başlangıçta mutlak bir gücü simgeleyen, klasik dönemin buluşlarıyla yeniden yaratılmış bir dünyayı yansıtan sütun, sonunda, seçmeciliğin de olumsuz etkileriyle, en yılmaz savunucuları için bile hiçbir anlam taşımaz oldu.

• İslam mimarlığında çokça kullanılan sütunlar başlangıçta antikçağ yapılarından devşirmiyordu (Şam Ümeyye camisi, Kayrevan Sidi Ukba Ulu camisi). Ayaklarla almaşık biçimde kullanılan çeşitli renklerdeki yalın mermer sütunlar yapıların iç mimarisine zengin bir görünüm kazandırmıştır; Kubbetüssahra’da sekiz ayak arasına kenger yapraklı, kırmızı somaki ve yeşil mermerden sütunlar yerleştirilmiştir. Abbasiler döneminde İran'ın etkisiyle, sütunun yerine ayaklar yeğlenmiştir (Samerra Ei-Mütevekkil [Cami ül-kebir] ve Ebu Dulef camileri). Kahire Tolunoğlu camisi’n deyse, ayakların köşelerinde stilize asma yaprağı biçiminde başlıklı, gömme mermer sütunlar vardır. Fatımi (Mehdiye camisi) ve memluk (Baybars camisi) yapılarında da genellikle antik ve bizans sütunları kullanılmıştır. Kurtuba camisi, dilimli kemerlerle bağlanmış, iki katlı sütunlarıyla bir sütun ormanını andırır.
Anadolu mimarlığında Selçuklular zengin bezemeli sütunları yağlemişlerdir (geometrik motifli, burmalı, zikzaklı). OsmanlIlar ise güzelliği yalınlıkta aramışlardır; yalnızca taçkapı ve mihrap köşelerinde yer alan sütunçe ve sütunlar oymalı, burmalıdır. Barok ve empire (ampir) üslubun etkili olduğu yapılarda yivli sütunlar görülür (İstanbul Ortaköy camisi). Bu sütunlarda çeşitli biçimlerde başlıklar kullanılmıştır. (BAŞLIK.)

—Süslem. sant. Rönesans'tan başlayarak sütun (ya da sütunçe) süsleme repertuva- rının bir parçası haline geldi. Mobilyacılıkta, destek olarak (masa, sandalye ayakları, yatak sayvanlarının dikmeleri) ya da salt süsleme amacıyla (dolapların, aynaların ön yüzlerinde) kullanıldı. Karolenj dönemi elyazmalarını süsleyen minyatürlerde, inciller'deki çeşitli bölümleri birbirinden ayırmak için sütun motiflerinden yararlanıldı. Gravür çerçevelerinde ve duvar halılarının arasına yerleştirilen işlemeli panolarda da aynı motif kullanıldı.

—far.
• Zafer sütunları. Roma'da, Cumhuriyet döneminde yaptırılan sütunlar çok büyük değildi: C. Maenius sütunu (Latium savaşları), C. Duilius sütunu (1. Pön savaşı), Roma’nın denizde kazandığı ilk zaferin anısına comitium'a dikilen ve gemi pruvalarıyla süslü rostral sütun, Minucius, Sezar sütunları, imparatorluk döneminde dev boyutlu sütunlar dikildi.
Traıanus sütunu, Traianusforumu’na, imparatorun Daçyalılar’a karşı kazandığı zaferlerin anısına 113’te dikildi. 29 m yüksekliğinde olan gövdesi, beyaz mermerden 2,50 m çapında on sekiz kasnaktan oluşur (başlık ve heykelle birlikte sütunun toplam yüksekliği 42,40 m’dir). Bir zamanlar imparatorun küllerini içeren ayaklık bölümü bir yazıt ve ganimet motifleriyle süslüdür, gövdenin çevresinde bir sarmal oluşturacak biçimde yirmi dört kez dönerek devam eden muazzam bir alçak kabartma yer alır (2 500 figür; toplam uzunluğu 200 m'ye ulaşır). Bergama örneklerinden esinlenen bu kabartmalar, ikonografi açısından çok önemli bir belge oluşturmaktadır. Bir iç merdiven dor düzenindeki başlığa kadar çıkar. Başlığın üzerinde yer alan Traianus heykeli, 1587'de aziz Petrus'unkiyle değiştirildi.
Antoninus sütunu, imparator Antoninus Pius anısına Campo Marzio’ya dikilmişti. 23 m yüksekliğindeki bu sütun 1705'te Monte Citorio'da bulundu. Sütunun, bir yazıt ve üç alçakkabartmayla (Antoninus ve Faustina'nın tanrılaştırtması) süslü küp biçiminde beyaz mermer bir ayaklığı, granitten düz bir gövdesi vardı. En tepede imparatorun heykeli yer alıyordu. Altlığı bugün Vatikan'dadır.
Marcus Aurelius sütunu (piazza Colonna’da), Marcus Aurelius'un Germenler ve Sarmatlar'a karşı kazandığı zaferlerin anısına, Senato tarafından İ S. 180'e doğru Antoninus forumuna dikildi (30 m'ye ya kın bir yükseklikte olan bu sütun beyaz mermerden, 28 bloktan oluşuyordu). Eskiden tepesinde Marcus Aurelius'un heykelinin yer aldığı gövde bölümü, Traianus sütunundan esinlenen askeri sahnelerle süslüdür. Bugün sütunun üzerinde aziz Paulus’un heykeli bulunmaktadır (1589' dan beri).
Phokas sütunu, aynı adı taşıyan Bizans imparatorunun onuruna 608'de Forum'a dikildi (Antikçağ'da Forum'a dikilen son anıttır).
Roma dışında, Pompeius tarafından Di- ocletianus onuruna İskenderiye’de yaptırılan Pompeius sütunu' ndan (28 m yüksekliğinde tek parça pembe granit) söz etmek gerekir. Geç Roma ve Bizans dönemlerinde İstanbul’da da birçok önemli sütun dikildi: Burmalı" sütun (Yılanlı sütun), Çemberlitaş* sütunu (Constantinus I sütunu), Arcadius" sütunu, Gotlar" sütunu, Kıztaşı" (Marcianus) sütunu.

• Diğer sütunlar. Modern çağlarda Avrupa’nın çeşitli büyük kentlerinde sütunlar dikildi: Londra'da VVren’in, 1666'daki büyük yangının anısına 1671'de yaptığı 61 m yüksekliğindeki sütun; Marlborough'un anısına dikilen Blenheım Park sütunu (Londra yakınında VVoodstock’ta); Paris te Austerlitz savaşı anısına 1810’da Vendöme meydanı’na dikilen Vendöme sütunu; yine aynı kentte, Bastille meydam'na dikilen Juillet sütunu; Leningrad'da Aleksandr I anısına dikilen ve tepesinde heykelci Orlovskiy'in yaptığı bir melek heykeli bulunan Aleksandr sütunu vb.

Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

9 Ocak 2014 / Misafir Soru-Cevap
10 Ocak 2011 / Misafir Soru-Cevap