Arama

Öykü Nedir?

Güncelleme: 11 Aralık 2015 Gösterim: 4.908 Cevap: 1
_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
24 Ağustos 2010       Mesaj #1
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
öykü
TDK,Türk Dil Kurumu
Sponsorlu Bağlantılar

isim

1 . Ayrıntılarıyla anlatılan olay.
2 .
edebiyat Hikâye:
"Çok yazamıyorum ama öyküler içinde yaşıyorum."-
N. Meriç.

Birleşik Sözler
  • uzun öykü
  • hayat öyküsü
  • yaşam öyküsü
Ayrıca Bkz.=)Öykü (Hikaye) Nedir?


X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Aralık 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ÖYKÜ a.
1. Gerçek ya da düşsel olayları, yazılı ya da sözlü biçimde geliştirip anlatma; hikâye: Gençler için macera öyküleri yazmak. (Bk. ansikl. böl. Ed.)
Sponsorlu Bağlantılar
2. Genellikle üzücü, karmaşık olaylar, olgular dizisi; hikâye: Bu heykelin uzun bir öyküsü var.

—Ed, Kısa öykü ya da küçük öykü, uzunluğu birkaç sayfaya kadar olan öykü. Öykü terimi genelde bu anlamı kapsar. || Uzun öykü, uzunluğu bakımından kimi zaman romana yaklaşan öykü.

—Tiyat. Dramatik bir yapıtın anlatısal arka planı. (Dramaturgide öyküyü yeniden kurma çalışması, kronolojiden bağımsız olarak olay örgüsünü bir sergileme girişimidir. Ancak öyküyü, aldığı biçimlerden ayırmak da hayli güçtür.) || Aristoteles'e göre, "gerçekleşmiş eylemlerin bileşimi". (Bu durumda yapıtın yapısı da öykü alanına girer.)

—ANSİKL. Ed. Dış gerçeğin iki ayrı işleniş biçimi olan iki anlatı düzenini tanımlamak için edebiyat eleştirisi, öyküyü romana karşı bir tür olarak ele alır. Öykü temelde geçmişe yöneliktir: aktarılan olay gerçekleşmiştir ve anlatım sırasında olayların iç dinamiği üzerinde durulmaz. Öykü bilinen bir olayı işlerken, edinilmiş bir bilgiyi ele aldığı ölçüde, kavramsal bir nitelik taşır; kısalıklarıyla olayı ve olayın görünen ya da gerçek belirsizliğini incelemeyi bir yana bırakan dizisel ve savunma özellikli masalla özdeşleşir. Bunun için özellikle olağanüstü halk masallarında gerçekleştirilen öykü tiplemesinde, olayın gerçek anlamıyla betimlenmesi bir yana bırakılır, bu da olayın her zaman kişilerden daha önemli görüldüğüne tanıklık eder. Öykü, oluşan tarihi bilmezlikten gelir, değişkenliği de, dramatikliği yasaklamayan olay düzenlemesine dayanır. Değişkenlik ve dramatiklik tam anlamıyla yargısal bir eylem olan sınamaya bağlanmıştır Romansa tersine, olayı gerçekleşmiş biçimiyle ele alır. Bu yaklaşım, tarihte bitmişi değil, oluşumu göz önünde tutan tarihsel kurguyu engellemez.
Öykü, anlatım sırasında önem kazanan yer ve zaman verilerinin en alt düzeyde ayrıştırmasıdır Edebiyat etkinliklerinin dağılımında, olayın sınamayı ve serüveni yaratması ölçüsünde öykü tarihsel olarak romana öncülük eder. Çağdaş edebiyat kuramında, öykünün roman ya da roman dışı tüm anlatım yollarının organik biçimini sunduğu düşüncesi benimsenmiştir. Simgesel zamansallık içeren dış gerçeğe dönük bir metin olarak tanımlanan öykü, biçimsel bir indirgemeye uğrayabilir. Bu indirgeme, temel anlamsal bütünün yapısal verilerle ele alınmasıdır. Lövi-Strauss’un mitolojik çözümleme sonuçlarından ve Vladimir Propp'un rus halk masallarındaki dizge incelenmelerinden kaynaklanan öykü çözümlemeleri, birbirine yakın, ama farklı iki niteliğin bağlaşımından doğan çekirdek bir öykünün varlığını ortaya koyar: bağlaşım, bir bağdaştırma ve dönüşüm işlemi çerçevesinde anlatımın konusunu oluşturur. Bağdaştırmanın yapısının ve işleminin belirleyici ayrıntıları ne olursa olsun, edebiyat kuramında, bir eylem mantığı egemendir, bu eylem hem öykünün ilk biçimindeki yargısallığı, hem de romanın titiz yaklaşımını bir arada tutmaya yarar. Bu durum, seçmeli, ama kurucu organik mantığa bağımlı önermelerin birbirine eklenmesi ve sözkonusu mantığın karıştırılmasıyla nitelenir.
Öykü türünün türk edebiyatındaki gelişme aşamalarını destansı yapıtlar (Dede Korkut kitabı), kahramanlık (Köroğlu) ya da aşk (Kerem ile Aslı) serüvenleri oluşturur. Ancak bunlar saz eşliğinde söylenen manzum bölümleri kadar masalsı içerikleriyle de öyküden farklıdır. Gündelik yaşamı, gerçekleri yer yer yansıtan bazı meddah hikâyelerinin öyküye yer yer yaklaştığı söylenebilir. Öte yandan Tanzimat’ tan sonra yayımlanan ilk öykü örnekleri üzerinde (Ahmat Mithat, Letaifi rivayat [1870-1871]) meddah anlatımının etkisi vardır. Fransız edebiyatı yolunda ilk gerçekçi küçük öyküler Samipaşazade Sezai’ nindir (Küçük şeyler [1892]). Yapıtlarının önsözlerinde türün özellikleri üzerinde duran ve olanaklarını araştıran natüralist Nabizade Nazım’ın ürünlerinden çoğu uzun öykü niteliğindedir (Kara Bibik [1890 -İ891]). Öykünün yerleşme ve gelişmesinde Halit Ziya Uşaklıgil’in (Solgun demet [1901]) önemli katkısı oldu. Ömer Seyfettin olaya ağırlık veren, Refik Halit Karay ilk kez Anadolu gerçeklerini yansıtan, Memduh Şevket Esendal yaşamdan gösterişsiz kesitler veren öyküleriyle tanındılar. Gerçekçi, toplumcu Sabahattin Ali, küçük insanlara yönelik derin insan sevgisini şiirli bir cJİI!e sergileyen Sait Faik Abasıyanık daha sonraki farklı eğilimlere temel oluşturdular. Gerçekleri yalın bir anlatımla işleyen öykücüler (Samim Kocagöz, Orhan Kemal, Bekir Yıldız) yanında ayrıntılara yönelen (Füruzan, Tomris Uyar), bilinçaltını araştırırken biçim araştırmalarına girişen (Bilge Karasu, Nedim Gürsel) yazarlar da vardır.


Kaynak: Büyük Larousse


Benzer Konular

11 Aralık 2015 / The Unique Edebiyat
1 Kasım 2010 / ziyaretci bn xD Cevaplanmış
28 Nisan 2014 / Misafir Soru-Cevap
4 Nisan 2011 / Misafir Soru-Cevap
14 Kasım 2014 / Jumong Basın/Magazin tr