Arama

Dirlik Nedir?

Güncelleme: 13 Aralık 2017 Gösterim: 30.755 Cevap: 3
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
21 Haziran 2011       Mesaj #1
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

DİRLİK

Ad:  dirlik.JPG
Gösterim: 335
Boyut:  18.0 KB

1. Ruhsal ya da düşünsel düzlemde hiçbir güçlüğün, hiçbir sıkıntının olmaması durumu; huzur, rahat, erinç: Evinde dirlik içinde yaşamak. Dirliği yerinde olmak.
Sponsorlu Bağlantılar
2. Maddi olanakların rahatça yaşamaya uygun olması durumu: Zengin değiller ama dirlik içinde yaşıyorlar.
3. Dirlik düzenlik, birlikte yaşayanlar arasındaki güven, sevgi, iyi geçinme durumu: Toplumda dirlik düzenlik kalmadı, kimse kimseyi sevmiyor. ll Dirlik yüzü görmemek, huzura, rahata kavuşamamak.

—Kur. tar. OsmanlI imparatorluğu'nda devlet görevlilerine (askeriler) geçimleri için sağlanan gelir.
  • Dirliği çalınmak, Yeniçeri ocağı'nda ulufelerin ceza olarak kesilmesi anlamında kullanılan bir deyim.
  • Dirliğini kesmek, bir görevlinin aylığının ya da ödeneğinin kesilmesi anlamında kullanılan bir deyim.
—ANSİKL. Kur. tar. "Dirlik” terimi, özellikle askeri ıktalar (timar, zeamet, has) için kullanılmakla birlikte, maaşları (ulufe, cihet), malikâne, arpalık türü tahsisleri de kapsıyordu. Padişah ve divan hizmetlerinde çalışanlar, genel olarak günlük ya da aylık hesabıyla elden para alırken timarlı sipahiler, sancakbeyleri, beylerbeyleri, vezirler hizmetlerinin karşılığını kendilerine dirlik olarak verilen timar, zeamet ve haslardan (miri toprak işleyenlerden alınmakta olan yıllık bazı vergi ve resimleri kendi hesaplarına toplayarak) sağlıyorlardı. Yeni fethedilen ülkelerin toprak ve nüfus sayımı yapılır, geliri saptandıktan sonra padişahla sultan hanımlara ayrılanlar dışındakiler vezir, beylerbeyi, sancakbeyi ve sipahilere dirlik olarak verilirdi. Bunlar, dirlik olarak tasarruflarına verilen toprağın aşarını, ferağ ve intikallerinde ödenmesi gereken harcını alırlardı. Dirliklerden yıllık geliri 3 000-20 000 akçe olanlara “timar”, 20 000-100 000 akçe olanlara "zeamet", 100 000 akçeden fazla geliri olanlara ise "has” adı verilirdi.

Dirlik sahiplerinin, beratlarında yazılı koşullara göre toplayacakları vergilerin türü ve miktarı, timar topraklarının bulunduğu vilayet ya da sancakların kanunnamelerinde ayrıntılarıyla belirtilmişti. Bir-iki köylük küçük Umarlara sahip olan sipahiler, vergilerini genellikle kendileri toplarlardı. Kimi dirlik sahipleri timarlarını kesime (mukataa) vererek peşin para almaktaydılar. Devlet, bu uygulamayı önlemek için fermanlar çıkardıysa da tam anlamıyla önleyici bir sonuç alınamadı. Adi timar sahipleri toprağın icarı sayılan "rüsumu şeriye" (öşür, tapu resmi, koyun resmi) ile "rüsumu raiyefi (bennak resmi, mücerret resmi) alırken, zeamet ve has sahipleri ile tımarlarında "serbest" kaydı bulunanlar ayrıca "rüsumu serbesti" grubunu oluşturan vergileri de alırlardı. "Serbest dirlik" olarak nitelenen bu dirliklerin sahipleri, vergilerini kendi ulufeli adamları olan voyvodalarına ya da subaşılarına toplattıklan gibi özel kişilere kesime de verebiliyorlardı. Dirlik sahipleri devletin açtığı seferlere katılmakla yükümlüydüler. Ayrıca "kılıç hakkı” denilen ilk üç bin akçenin üzerindeki her üç bin akçe için bir asker (cebeli) beslemek, yanında savaşa götürmek zorundaydılar.

Dirlik sahipleri, dirliklerinde boşalan yeri, "tapu resmi" karşılığında isteyenlere verirlerdi. Ancak yasal çerçevede toprağı mülkiyetlerine geçirme haklan yoktu. Padişahların yaptırdıktan sayımlarla dirlikler denetlenir, yeniden işletmeye açılan topraklar saptanırdı. Dirliklerin her türlü sayım işlemleri "tahvil” kalamince kaydedilirdi. Boşalan, yeni açılan, birinden ötekine devredilen dirlikler tahvil kaleminde saptanır, dirliklerin olduğu gibi korunmasına çalışılırdı. XVII. yy.'dan başlayarak merkezi otoritede görülen zayıflama, saray giderlerindeki artış, dirliklerin açık artırmayla satılmaya başlamasına yol açtı. Timar ve zeametlerin ortadan kaldırılmasıyla sağlanan gelirlerin yönetimi mukataa kalemine daha sonra da mukataa hâzinesine bırakıldı.

Kaynak: Büyük Larousse

Son düzenleyen Safi; 13 Aralık 2017 03:25
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
21 Haziran 2011       Mesaj #2
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi
Dirlik
Osmanlı İmparatorluğu'nda devlet memurlarına, rütbelerine ve memuriyetlerine göre, aylık yerine tahsis edilen vergi kaynağı.
Sponsorlu Bağlantılar

Devlet memuru kendisine tahsis edilen vergi kaynağının mülkiyetine değil, yalnızca o yerin vergisini toplama hakkına sahipti. Dirliklerin en ünlüleri tımar, zeamet, has, arpalık, paşmaklık vb. idi.

MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi

Son düzenleyen Safi; 13 Aralık 2017 03:25
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
13 Aralık 2017       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
dirlik, -ği
İsim

1. Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim.
2. Huzur, erinç: "Madem birsin, birlik olsun / Dilde, dinde, milliyette / Murat et de dirlik olsun / Baştan başa cemiyette" -O. S. Orhon.
3. Tarihte; Osmanlı Devleti'nde bir hizmete karşılık olmak üzere bir kimseye devletçe verilen aylık veya bir yere bağlı gelir: "Zaten onun için, hazinelerin, varlıkların, dirliklerin ne değeri vardır." -S. Ayverdi.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
13 Aralık 2017       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
dirlik
Batı ortaçağındaki fief kurumunun OsmanlIlardaki karşılığı.

Hukuki görüntüsüyle, devlet hizmetinde çalışanlara görevleri karşılığında, sosyolojik açıdan, egemen sınıf mensuplarına, bu sınıfsal konumlarının bir parçası olarak sağlanan gelir ya da tahsis edilen gelir kaynağı. Genelde, dirlik bir toprak parçası olabileceği gibi parasal ödeme biçimini de alabilirdi. Ulufe, müşahere, salyane, tımar, zeamet, has, arpalık, yurtluk ve ocaklık, malikâne başlıca dirlik türleriydi. Ama temelde, bir köylü toplumu üzerine oturan Osmanlı Devleti’nde artıürün çok büyük ölçüde tarımdan kaynaklandığından, koşullu toprak tahsisleri dirlik sisteminin belkemiğini oluşturuyor ve dolayısıyla özel anlamda dirlik, yalnız tımar, zeamet ve hası ifade ediyordu.

En evrensel sosyo-ekonomik belirlenimiyle dirlik sistemi, geleneksel tarım toplumlarının paylaştığı genel bir zorunluluğun ürünüydü. Ulaşım teknolojisinin ve para ekonomisinin henüz kapitalist gelişme sonucu ulaşacağı düzeylere gelmemiş olduğu koşullarda, ülke çapında vergileri parasal olarak toplayıp kapsamlı bir merkezî bürokrasi ve orduya gene parasal maaş ödemek söz konusu değildi. Egemen sınıf mensuplarını toprak gelirlerini yerel ölçekte ve ayni olarak toplayabilecek biçimde ülkeye yaymak, genellikle benimsenen usuldü. Bu aynı zamanda kanun ve nizamı sağlamaya, artıürün aktarımını güvence altına almaya, askeri sımf mensuplarını belirli bir hiyerarşi içinde örgütlemeye, savaş zamanında ordunun kolay toplanıp dağılmasını sağlamaya hizmet ediyordu. Özgül biçimiyle Osmanlı dirlik sistemi ise, temelde Osmanlı öncesi Müslüman Türk devletlerindeki, özellikle de Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu devletlerindeki ikta sisteminden; bunun yanı sıra, İlhanlılardaki benzer toprak tahsisi usullerinden türeyip gelişirken, belki bir ölçüde Bizans pronoia'sından ve Osmanlıların 15. yüzyılda ele geçirdikleri Mora Yarımadasında karşılaştıkları fief lerden de etkilenmişti.

Bu arada, 14. yüzyıl ve sonrası gibi görece geç bir dönemde biçimlenmesi nedeniyle, biraz daha ileri bir para ekonomisinin varlığından, daha güçlü bir devlet yönetme deneyimi birikiminden ve ateşli silahların varlığından yararlanarak, ortaçağ Avrupa zeflerine oranla daha merkeziyetçi özellikler kazanmıştı. Bu çerçevede Osmanlı dirlik sisteminin en önemli yanı, rakabesi devlete ait olan miri arazi içinden yapılması; buna bağlı olarak dirliklerin hizmet ile sınırlı tutulması ve mirasla geçen mülk biçiminde özelleştirilmelerinin devlet tarafından engellenebilmesiydi. Miri arazinin ve öbür gelir alanlarının vergilerini toplama hakkı kendilerine bırakılan dirlik sahipleri “sahib-i arz” olarak adlandırılır, ama bu, toprağın maliki oldukları anlamına gelmezdi. Sahib-i arz, dirlik karşılığı olarak devletin kendisinden istediği hizmetleri yerine getirir, kalan gelirle de geçimini sağlardı. Askeri nitelikli dirlik olan tımarlar babadan oğula geçtiği gibi, tımar sahibinin reayaya kötü davranması halinde geri de alınabilirdi.

Fethedilen topraklar miri arazi kapsamında havass-ı hümayun ve dirlik olarak ayrılıp vezirler, eminler, zaimler ve tımarlılara; arpalık adı altında sancakbeyleri, dizdarlar ve muhafızlara; tahsisat olarak da gazilere dağıtılırdı. Dirlik işlemleri İstanbul’daki Defterhane’nin Tahvil Kalemi’nde yürütülürdü. Dirlik gelirleri tekalif-i şeriye ile sınırlıydı. Sevaim zekâtı (ağnam, selamet, geçit, otlak, yaylak, kasabhane, serçin) denen vergiler, toprak vergileri (öşür, cizye, zemin, çift, tapu, bennak, raiyyet resimleri), maden, gümrük, mukataat, iltizamat bu kapsamdaki başlıca gelir türleriydi. Tahrirlerde saptanan 100 bin akçeden fazla dirlikler “has”, 20-100 bin akçe arasındakiler “zeamet”, 3-20 bin akçe arasındakiler de “tımar” yazılırdı. Bunlardan 3 bin akçelik olanlara “kılıç” denirdi. İbtida (başlangıç) beratıyla verilen dirliklerin her yıl yenilenmesi yasa hükmüydü. Kılıç hakkı olarak tanımlanan ilk 3 bin akçeden sonraki her 3 bin akçe için sahib-i arzın bir cebelüyü, istendiğinde atı, harçlığı ve iaşesiyle sefere götürmesi de yasa gereğiydi. Toprağın verimsizleşmesi, gelirin düşmesi gibi nedenlerle dirlik beratı yeniden düzenlenebilirdi. Dirlik sahibi, sefer dışı zamanlarını toprak işleriyle ilgilenerek geçirirdi. Dirliğindeki sahipsiz ve ekilmemiş toprakları tapu resmi karşılığında işlemek üzere başkasına verebilir, ama kendi mülkiyetine geçiremezdi.

Dirliklerin özel bir cetveli vardı. Tımara çıkan bir yeniçeri 9 bin akçelik dirlik elde ederken, ocak hasekilerine 10 bin akçelik, yaya ve bölükbaşılanna 15 bin akçelik tımar verilirdi. Defterdarlara 130-160 bin, nişancıya 180 bin, yeniçeri ağasına 200 bin, vezirlere 1 milyon, sadrazama 1,2 milyon akçelik dirlikler tahsis edilirdi. Yenilenen tahrirler sırasında ortaya çıkan ve yeni işletmeye açılmış topraklar, orman ve madenler “hariç-ez-defter” olarak Defterhane kayıtlarına geçirilir, hizmetlilere bırakılırdı. 17. yüzyılda devletin gelir kaynaklarının artırmayla satılması, yani iltizama verilmesi kurallaşınca, mukataa denen toprak düzeni dirliklerin yerini aldı.
kaynak: Ana Britannica
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

24 Temmuz 2016 / Misafir Cevaplanmış
5 Aralık 2012 / asla_asla_deme Osmanlı İmparatorluğu
26 Temmuz 2011 / Misafir Soru-Cevap