YILAN a.
1. Bedenini yanlara doğru dalgalandırarak yer değiştiren, uzun gövdeli, ayaksız sürüngen. (Bk. ansikl. böl.)
2. Sinsice ve haince kötülük eden kimse: Onun masum görünümüne aldanmış- tim, oysa yılanın biriymiş.
3. Yılan gibi, soğuk; hainliği davranışlarına yansıyan, sevimsiz kişiler için kullanılır. || Yılan gibi sokmak, bir kimseye sinsice zarar vermek, kötülük etmek. || Yılan gömleği, kavı, yılanların üzerinden sıyrılarak düşen üst deri. || Yılan hikâyesi, bir türlü sona ermeyen, uzayıp giden sorun. || Yılan kemiği, işleyeni sürekli tedirginlik içinde bulunduran suç. || Yılana ağı veren, kötülük yapacak kişiye yol gösteren, ona akıl veren kimse için kullanılır. || Yılanın kuyruğuna basmak, kötü bir kimsenin kötülük yapmasına yol açacak bir davranışta bulunmak.
—Deric. Yılan derileri, türlerine göre çok çeşitli olan renklerinin dekoratif özelliği bakımından aranılan deri tüllerindendir Bunlar özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika'nın büyük yılanlandır (piton, boa, kobra, anakonda vb.). Bu yılanlardan elde edilen deriler, sepilendikten ve renklendirme işleminden geçirildikten sonra maroken eşya yapımında kullanılır.
—Din. tar. Tunç yılan, Musa'nın yetiştirdiği yılan. Yehova’ya iman etmeyen ibrani- ler, bu yılana baktıkları zaman iyileşiyorlardı. (Bk. ansikl. böl.)
—Giz. bil. Yaşamın ve bağlantılı olarak ölümün, gece değerlerinin ve dolayısıyla ışığın, erkekteki dişilin simgesi. (Bk. ansikl. böl.)
—Tar Tüylü yılan, genellikle küesal kuşunun tüyleriyle betimlenen kolomböncesi meksika tanrısı Ouetzateoâtl'a verilen ad.
—Uluslarar. ikt. Avrupa para yılanı, Avrupa Ekonomik topluluğu'na üye devletlerin katıldıkları ve bunların paraları arasında belirli paritelere göre bağlantı kuran para sistemi. (1972'de Basel* anlaşmalarıyla kurulan Avrupa para yılanı, 1979'da yerini Avrupa para sistemi'ne bıraktı.)
—Zool. Deniz yılanı -> DENİZYILANI. || Kör yılan -> KÖRYILAN. || Su yılanı -» SUYILA- Nl. || Yılan deliği, yılanın çıktığı delik. || Yılan gömleği, yılanların bedenini kaplayan ve her yıl yenilenen deri kılıf.
—ANSİKL. Yılanlar çok uzun gövdeli ve ayaksızdırlar Daha çok ekvator ve dönenceler bölgesinde ve sıcak ılıman bölgelerde yaşar, kertenkelelerle birlikte pullu- sürüngenler takımını oluştururlar. Kertenkeleler gibi yılanlarda da enlemesine bir dışkılık yarığı ve erkeklerinde çiftleşme organı olarak iki hemipenis vardır. Bazı kafa kemikleri, özellikle altçeneyi askıda tutanlar çok hareketli olduğundan çok iri avları bile yutabilirler; dişler küçük ve sivri, omurlar öndenobrukludur; ayak-bacak iskeleti hiçbir zaman yoktur, ama boğagil- ler gibi en ilkel türlerinde kalça kemeri kalıntısına rastlanır. Gözde, bu hayvanlara sabit bir bakış sağlayan saydam bir pul örtüsü bulunur. Bedeni kaplayan deri pulları genellikle küçüktür ve kemikleşmiş deri levhaları asla bulunmaz. Genel olarak hepsinde yalnız sağ akciğer bulunur: akciğer çok uzundur ve bir hava kesesiyle sona erer.
Yılanlar bedenlerini sağa sola dalgalandırarak yer değiştirirler; uzun ve sayıca çok olan kaburgalar, yerden destek alarak bu tip harekete yardımcı olurlar. Yılanlar yırtıcı hayvanlardır; çoğunda zehir bezi vardır ve diş düzeni, bu bezlerle bağlantılı olarak türleri sınıflandırmaya yarar: zeengeftk i!« «uyılanını ayıran siliklerhir dişi bulunmayan oluksuzdişiiler; zehir dişi arkada bulunan gerideoyukluiar (insan için tehlikeli olmayan yılanlar): zehir dişi çenenin önünde bulunan öndonoyuklular; bu son iki öbekte zehir dişinin önünde zehirin akmasına yarayan bir oluk bulunur; oluklu zehirdişlilerde bu oluk kapanarak kanala dönüşür ve zehir dişi sokucu bir organ olur.
Yılanlara özgü duyu organları arasında şunlar sayılabilir; Jacobson organları (ek koklama Keseleridir; ağız boşluğunun tavanına açılır; çatal dilin sivri uçları bunlardaki deliklere girince; hareket sırasında dilin topladığı kokular bu organlarca çözümlenir); gözlerle burun arasında bulunan çukurcuklar (bunlar sayesinde yılanlar kızılatı ışınları algılar, avları sıcakkanlıysa onların yerlerini bekleyebilirler). Yılanların çoğu yumurtlayıcıdır ve parşörne- nimsi kabuklu yumurtalar yaparlar; engerekler gibi bazı türlerse kuluçkalt vivipardır.
2 700 kadar yılan türü bt.inrnektodir. Fo- si J çimleri enderdir ve yılanların varanla Jbi özel bir kertenkele öbeğinden türemiş olması da tartışmalıdır. Yılanlar üç öbeğe ayrılır: ilkel Scolecophidia (Typlılo- pidae ve Leptolyplılopidae), Henophidia (örnek tipi boayılanı) ve daha gelişmiş zehirli yılanlar olan Caenophidia. Bu sonuncular dört önemli familyaya ayrılır: suyıla- nıgiller, kobragiller, denizyılanıgiller, engerekgiller.
—Din. tar. Tunç yılan, Sayılar kitabı'nda (XXI, 4-9), çöldeki uzun yolculukları sırasında ibraniler'in, Yehova'ya iman etmemelerinin cezasını, zehirli yılanlar tarafından sokulmakla ödediklerinden ve birçoğunun öldüğünden söz edilir. Bunun üzerine Musa, "tunç yılan" yetiştirdi ve onu bir direğe bağladı. Bu yılana bakan herkes iyileşiyordu. Bu metin, daha lû XIII. yy.'dan önce Sina yarımadasında işletilen bakır madenleriyle ilintili olabilir. Kaldı ki, zehirli yılanların sokmasına karşı bir tılslrn olarak kabul edilen bakır yılanlar bulunmuştur. İyileştirici bir tanrı simgesi olan sopaya dolanmış yılan, Doğu ve Akdeniz Antikçağı'nda sık rastlanan bir tasvirdir (Asklepios'un sopası). Hıristiyan geleğeni bu simgeyi kendisine imanla bakanları kurtaran çarmıha gerilmiş Isa’nın önbelirtisi olarak ele aldı.
—Giz. bil. Eski Yunanistan’da yılan tıpla, sanatlaıla ve şiirle birleştirildi. Uzakdoğu ve arap âleminde de bu simge kutsandı ve olumlu değerleri Özetinde duruldu. Ancak yahudi-hıristiyan gelenekte bu ikiyan- lılık da reddedildi ve yılan Şeytan la bir tutuldu (buna karşılık gnosisçi tarikatlar, yılana büyük bir saygı gösterdi). Haham geleneğinde Tekvin yılanı, kolları ve bacakları olan ve büyük tarihöncesi kertenkeleler cinsinden bir yılan olarak kabul edildi.
1. Bedenini yanlara doğru dalgalandırarak yer değiştiren, uzun gövdeli, ayaksız sürüngen. (Bk. ansikl. böl.)
Sponsorlu Bağlantılar
3. Yılan gibi, soğuk; hainliği davranışlarına yansıyan, sevimsiz kişiler için kullanılır. || Yılan gibi sokmak, bir kimseye sinsice zarar vermek, kötülük etmek. || Yılan gömleği, kavı, yılanların üzerinden sıyrılarak düşen üst deri. || Yılan hikâyesi, bir türlü sona ermeyen, uzayıp giden sorun. || Yılan kemiği, işleyeni sürekli tedirginlik içinde bulunduran suç. || Yılana ağı veren, kötülük yapacak kişiye yol gösteren, ona akıl veren kimse için kullanılır. || Yılanın kuyruğuna basmak, kötü bir kimsenin kötülük yapmasına yol açacak bir davranışta bulunmak.
—Deric. Yılan derileri, türlerine göre çok çeşitli olan renklerinin dekoratif özelliği bakımından aranılan deri tüllerindendir Bunlar özellikle Asya, Afrika ve Latin Amerika'nın büyük yılanlandır (piton, boa, kobra, anakonda vb.). Bu yılanlardan elde edilen deriler, sepilendikten ve renklendirme işleminden geçirildikten sonra maroken eşya yapımında kullanılır.
—Din. tar. Tunç yılan, Musa'nın yetiştirdiği yılan. Yehova’ya iman etmeyen ibrani- ler, bu yılana baktıkları zaman iyileşiyorlardı. (Bk. ansikl. böl.)
—Giz. bil. Yaşamın ve bağlantılı olarak ölümün, gece değerlerinin ve dolayısıyla ışığın, erkekteki dişilin simgesi. (Bk. ansikl. böl.)
—Tar Tüylü yılan, genellikle küesal kuşunun tüyleriyle betimlenen kolomböncesi meksika tanrısı Ouetzateoâtl'a verilen ad.
—Uluslarar. ikt. Avrupa para yılanı, Avrupa Ekonomik topluluğu'na üye devletlerin katıldıkları ve bunların paraları arasında belirli paritelere göre bağlantı kuran para sistemi. (1972'de Basel* anlaşmalarıyla kurulan Avrupa para yılanı, 1979'da yerini Avrupa para sistemi'ne bıraktı.)
—Zool. Deniz yılanı -> DENİZYILANI. || Kör yılan -> KÖRYILAN. || Su yılanı -» SUYILA- Nl. || Yılan deliği, yılanın çıktığı delik. || Yılan gömleği, yılanların bedenini kaplayan ve her yıl yenilenen deri kılıf.
—ANSİKL. Yılanlar çok uzun gövdeli ve ayaksızdırlar Daha çok ekvator ve dönenceler bölgesinde ve sıcak ılıman bölgelerde yaşar, kertenkelelerle birlikte pullu- sürüngenler takımını oluştururlar. Kertenkeleler gibi yılanlarda da enlemesine bir dışkılık yarığı ve erkeklerinde çiftleşme organı olarak iki hemipenis vardır. Bazı kafa kemikleri, özellikle altçeneyi askıda tutanlar çok hareketli olduğundan çok iri avları bile yutabilirler; dişler küçük ve sivri, omurlar öndenobrukludur; ayak-bacak iskeleti hiçbir zaman yoktur, ama boğagil- ler gibi en ilkel türlerinde kalça kemeri kalıntısına rastlanır. Gözde, bu hayvanlara sabit bir bakış sağlayan saydam bir pul örtüsü bulunur. Bedeni kaplayan deri pulları genellikle küçüktür ve kemikleşmiş deri levhaları asla bulunmaz. Genel olarak hepsinde yalnız sağ akciğer bulunur: akciğer çok uzundur ve bir hava kesesiyle sona erer.
Yılanlar bedenlerini sağa sola dalgalandırarak yer değiştirirler; uzun ve sayıca çok olan kaburgalar, yerden destek alarak bu tip harekete yardımcı olurlar. Yılanlar yırtıcı hayvanlardır; çoğunda zehir bezi vardır ve diş düzeni, bu bezlerle bağlantılı olarak türleri sınıflandırmaya yarar: zeengeftk i!« «uyılanını ayıran siliklerhir dişi bulunmayan oluksuzdişiiler; zehir dişi arkada bulunan gerideoyukluiar (insan için tehlikeli olmayan yılanlar): zehir dişi çenenin önünde bulunan öndonoyuklular; bu son iki öbekte zehir dişinin önünde zehirin akmasına yarayan bir oluk bulunur; oluklu zehirdişlilerde bu oluk kapanarak kanala dönüşür ve zehir dişi sokucu bir organ olur.
Yılanlara özgü duyu organları arasında şunlar sayılabilir; Jacobson organları (ek koklama Keseleridir; ağız boşluğunun tavanına açılır; çatal dilin sivri uçları bunlardaki deliklere girince; hareket sırasında dilin topladığı kokular bu organlarca çözümlenir); gözlerle burun arasında bulunan çukurcuklar (bunlar sayesinde yılanlar kızılatı ışınları algılar, avları sıcakkanlıysa onların yerlerini bekleyebilirler). Yılanların çoğu yumurtlayıcıdır ve parşörne- nimsi kabuklu yumurtalar yaparlar; engerekler gibi bazı türlerse kuluçkalt vivipardır.
2 700 kadar yılan türü bt.inrnektodir. Fo- si J çimleri enderdir ve yılanların varanla Jbi özel bir kertenkele öbeğinden türemiş olması da tartışmalıdır. Yılanlar üç öbeğe ayrılır: ilkel Scolecophidia (Typlılo- pidae ve Leptolyplılopidae), Henophidia (örnek tipi boayılanı) ve daha gelişmiş zehirli yılanlar olan Caenophidia. Bu sonuncular dört önemli familyaya ayrılır: suyıla- nıgiller, kobragiller, denizyılanıgiller, engerekgiller.
—Din. tar. Tunç yılan, Sayılar kitabı'nda (XXI, 4-9), çöldeki uzun yolculukları sırasında ibraniler'in, Yehova'ya iman etmemelerinin cezasını, zehirli yılanlar tarafından sokulmakla ödediklerinden ve birçoğunun öldüğünden söz edilir. Bunun üzerine Musa, "tunç yılan" yetiştirdi ve onu bir direğe bağladı. Bu yılana bakan herkes iyileşiyordu. Bu metin, daha lû XIII. yy.'dan önce Sina yarımadasında işletilen bakır madenleriyle ilintili olabilir. Kaldı ki, zehirli yılanların sokmasına karşı bir tılslrn olarak kabul edilen bakır yılanlar bulunmuştur. İyileştirici bir tanrı simgesi olan sopaya dolanmış yılan, Doğu ve Akdeniz Antikçağı'nda sık rastlanan bir tasvirdir (Asklepios'un sopası). Hıristiyan geleğeni bu simgeyi kendisine imanla bakanları kurtaran çarmıha gerilmiş Isa’nın önbelirtisi olarak ele aldı.
—Giz. bil. Eski Yunanistan’da yılan tıpla, sanatlaıla ve şiirle birleştirildi. Uzakdoğu ve arap âleminde de bu simge kutsandı ve olumlu değerleri Özetinde duruldu. Ancak yahudi-hıristiyan gelenekte bu ikiyan- lılık da reddedildi ve yılan Şeytan la bir tutuldu (buna karşılık gnosisçi tarikatlar, yılana büyük bir saygı gösterdi). Haham geleneğinde Tekvin yılanı, kolları ve bacakları olan ve büyük tarihöncesi kertenkeleler cinsinden bir yılan olarak kabul edildi.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 24 Mart 2016 00:07
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.