Arama

Hoşgörü Nedir?

Güncelleme: 27 Şubat 2013 Gösterim: 187.496 Cevap: 3
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
6 Mart 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Hoşgörü
TDK & Vikipedi
Sponsorlu Bağlantılar
isim
Her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiği kadar hoş görme durumu, müsamaha, tolerans:
"Pek az kimseye göstermiş olduğu bir hoşgörüden yararlandım."- A. Ş. Hisar.
Hoşgörü, müsamaha, tahammül, katlanma, görmezden gelme veya göz yumma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma demektir. İzin verme, aldırmama, iyi karşılama anlamlarına da gelir.
Sosyal ilişkilerde bir tarafın, bazen farkında olmadan, kasıtlı olmayarak, bazen de kasıtla diğer tarafa (maddi/manevi) zarar verebilecek bir sahne yaratması durumunda, diğer tarafın bunu görmezden gelerek veya cevabından vazgeçerek ödün vermek tahammülünü (erdem) gösterebilmesidir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
zekaküpü - avatarı
zekaküpü
Ziyaretçi
18 Kasım 2011       Mesaj #2
zekaküpü - avatarı
Ziyaretçi
Yaşadığımız toplum içinde insanlarla ilgili tanımlar yapıyoruz. Sürekli olarak dışımızla uğraşıp, pek çok şeyi tenkit ediyoruz. Ayrıntılar içinde boğuşuyoruz. Mevcut enerjimizi süratle tüketiyoruz. Tenkit etmeye yanaşmadığımız bir kişi var, o da kendimiziz. Biliyoruz ki, temelde her şey, insanın kendini tanımak istemesiyle başlar. Bu isteğin merkez olması gerekir. O halde ne yapmamız gerekiyor? Bu sualin cevabı çok sade ve açıktır.
Dünya hayatının icaplarından biri nedir? Hata… Hatalarımız. Ruh denen varlığın hata yapması çok doğaldır. Deneyim noksanlığı hatalarımızın sebeplerinden biridir. Hatalarımızla birlikte acısını da yaşıyoruz. Kendimizden hareketle ve yaşam içinde gelişme imkânları elde etmenin çabası içinde olmalıyız. Çok defa başkalarının yanlışlarına, ters davranışlarına karşı saygı göstermek, fikir ve fiiller karşısında kırıcı ve alaycı olmadan, yumuşak ve şefkatle hareket etmek gerekliliğini duymak, hoşgörülü olmaktır. Ancak insanın kendi kanaatlerini terk etmesi ya da onları ortaya koymaktan, savunmaktan, bir fiil çıkarmaktan sakınması şeklinde anlaşılmamalıdır. Her çeşit şiddet ve hile yollarını kullanmaktan kendini alıkoymalıdır.
Sponsorlu Bağlantılar

mevlana

Varlıklar birbirlerine saygı duymalıdır. Ama bu saygıdan dünyasal kariyer ve yaş büyüklüğüne saygı duymak gibi kavramlar anlaşılmamalıdır. Her varlık kendi görgü, bilgi ve tecrübesi oranında fikir ve fiile sahiptir. Ve bu görgü tek bir doğuşla, tek bir laboratuarda (Dünya’da) kazanılamaz.
Hayatı anlamak için bir çabamız olmalıdır. Yetişkin insanlar olarak, yaşamımız farklı seviyede bir oyundur. Varlıklara değişik okullar ve okulların öğrenim devirleri içinde imkânlar verilir. Her varlığın içinde bulunduğu realitenin kendine özgü arzu ve isteği vardır. Bu doğrultuda hakikat nedir? Tekâmülü kavrayış ve bu gidişin farkına varabilmek. Değişik süreçler içinde her şeyin mümkün olduğunu kavramak önemlidir. Hakikate yakın olanların, olmayanlara iyi niyet, anlayış, şefkat ve sabır ile muamele etmesi gerekir. Gerçek hoşgörü burada başlar. “Bilenle bilmeyen bir olur mu?” denilmiştir. Bilenin bilmeyene gösterdiği sabır, bir bilgiye dayalıdır. Varlık yalnız bunu öğrenmek için defalarca, tekrar tekrar doğmak durumundadır.
Ruh denen varlık kendisine karşı hoşgörülü olmalıdır. Ama bu hoşgörü tevillere sapmak, yanlışlarını görmezlikten gelmek anlamında alınmamalıdır. Çıplak olarak yanlışımızı ve doğrularımızı görebiliyorsak, başka varlıklara kusur bulmayız. Tabii temelde varlık sevgisi yatar. Doğası itibariyle varlık, vicdanı ile değil, nefsi ile hareket eder. Vermekten çok almak ister. Egonun hâkimiyeti kişiyi yönlendirir. Korkular varlığı sınırlar. Diğer varlıkları onlar da yaratılandır diyerek, birer ruh varlığı olarak göremez. Madde ile olan sıkı ilişki bunu önler.
Ruhsal rehberlerin tahammülleri, hoşgörünün en yüksek görüntüleridir. Şuur alanlarımız sınırlı olduğu için bir üstümüzü rehber almamız icap eder. Tövbe nedir? Bu suali de sormamız gerekir. Kısaca tövbenin ilâhi dayanağı “Evrensel Hoşgörü” prensibidir. Tekrar tekrar gelişimiz ve çok değişik imkânlar içine sokulmamız tesadüf müdür? Ruhsal rehberlerin bilgiye dayalı müsamahalarıdır. Zira bilgisizlikten doğan hata hoşgörüyü hak eder. Fakat kişisel cehit tamamen bir kenara itilmemek kaydıyla olur.
Biz birbirimizden üç boyut içinde bir şeyler saklayabiliriz. Ama ruhsal idareciler için bu laboratuarın kapısı her zaman açıktır ve deney tüpleri her zaman onların gözü önünde ve elindedir.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.
AzRaEl4224 - avatarı
AzRaEl4224
Ziyaretçi
6 Aralık 2011       Mesaj #3
AzRaEl4224 - avatarı
Ziyaretçi
Hoşgörü Tanımı ve Anlamı Hakkında Örnek Cümleler, Özlü Sözler
Hoşgörü kelimesini hep duyar ve sık sık kullanırız. Peki, hoşgörü kelimesinin anlamını ne kadar biliyoruz? Hoşgörülü nasıl olunur bilmek için hoşgörünün ne olduğunu bilmek gerek.
Hoşgörü, müsamaha, tahammül, katlanma, görmezden gelme veya göz yumma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma demektir. İzin verme, aldırmama, iyi karşılama anlamlarına da gelir.
Sosyal ilişkilerde bir tarafın, bazen farkında olmadan, kasıtlı olmayarak, bazen de kasıtla diğer tarafa (maddi/manevi) zarar verebilecek bir sahne yaratması durumunda, diğer tarafın bunu görmezden gelerek veya cevabından vazgeçerek ödün vermek tahammülünü (erdem) gösterebilmesidir.

Hoşgörü nedir ve hoşgörülü nasıl olunur?
Hoşgörü, sağlıklı insan davranışıdır. Hoşgörü sağlıklı insan hayatının, özüdür. Beşeri münasebetlerin temelidir.
Bugün her zamankinden daha fazla hoşgörüye ihtiyacımız olduğu aşikardır. Olumsuz birçok davranışın sebebi, yeterince hoşgörülü olamamaktır.Evde, trafikte, sokakta, okulda, işyerinde, kısaca insanın olduğu her yerde eğer hoşgörü yoksa orada bencillik, anlaşmazlık, güvensizlik,tartışma, kavga olumsuzluk adına her şeyi görebilmek mümkündür.
Eğitimli ya da eğitimsiz her insanda görülebilen bir eksikliktir, hoşgörüsüzlük. Peki, bunun sebebi nedir? Neden tarih boyunca Yüce Milletimizin hasletlerinden olmuş bir davranışı, bugün yeterince gösteremiyoruz. Bunun birçok sebebi olabilir. Bunlardan kanaatimizce en önemlisi: insanın kendisi ile barışık olamamasıdır. İnsanımız, kendisine güvenmiyor, inanmıyor. Kendisini yeterince tanımıyor. En önemlisi kendisini sevmiyor, saygı duymuyor. Eğer insanın kendisine saygı ve sevgisi kalmamışsa, kendisi ile barışık olması da mümkün değildir.
Düşünün, en son ne zaman aynaya bakıp, kendinize gülümsediniz. Bu sabah kaç kişiye merhaba, günaydın ya da hayırlı sabahlar dediniz. Yoksa her gördüğünüz, tanıdığınız kişi için bu işte öyle biridir diye olumsuz mu düşündünüz ? Ayıbını mı aradınız? Bu sabah trafikte içinizden kaç kişiye bir şeyler mırıldandınız. Kaç defa yardıma ihtiyacı olan insanları gördüğünüzde başınızı çevirdiniz. Okulda, sınıfta, sırada kaç kişiye kötü davrandınız. Arkadaşlarınızı, bencilliğinizden dolayı üzdünüz. Yönetici iseniz, idarenizdeki kaç insanı yeterince dinlemediğiniz için kırdınız. Yoksa siz sadece kendinizi mi düşünüyorsunuz?
Hoşgörü bir vurdumduymazlık değildir. Hoşgörü görmezlikten gelmek hiç değildir. Hoşgörü kendini bilmektir. Hoşgörü haddini bilmektir. Hoşgörü haddini bilerek sürdürülen hayat biçimidir. Hoşgörü bir anlayıştır, anlayışlı olmanın adıdır, sevginin yoludur. Hataları düzeltebilmedir. Yoksa bana ne lazımcılık değildir. Anlayışın kendisidir. Hoşgörü, çağın getirdiği sorunların, aç gözlülüğün, doyumsuzluğun, sevgi yoksunluğunun, güvensizliğin çaresi olabilecek bir anlayış tarzıdır, insanın özüdür.
Görülen odur ki bugün insanımız kendisi ile barışık değil. Her gün, haberlere baktığınızda olayların birçoğunun sebebinin hoşgörüsüzlükten kaynaklanıp kaynaklanmadığını bir düşünün… İnsan kendisi ile barışı sağlamadığı zaman, toplumda kendisi barışık olamıyor. Sonra da herkes bir başkasını suçluyor. Çünkü en kolayı bu.

Hz. Mevlana:
“Ben insanların ayıplarını gören gözlerimi kör ettim. Sen de onlara benim gibi iyi gözle bak.”
Diyor ve ekliyor.
“Bakın! Toplumsal bunalımların, kavga ve dövüş ortamının tek ve engüçlü doğuş sebebi sevgi eksikliğidir. Bunun en doğru tedavi yolu isesevgiyi aramak, yaşamak, uygulamaktır. Hoşgörülü olursanız seversiniz.Sevilirsiniz. Karar verirseniz ve de bu yolda çalışırsanız her şeye ulaşırsınız!”
Hoşgörü ustası Hz. Mevlana, gibi Yunus Emre, Bektaş Veli, Karaca Sultanda insanları hoşgörüye davet etmişler ve yaşadıkları dönemde Anadolu’yu bir hoşgörü cennetine çevirmişlerdi. Ama bugün aynı Anadolu’da hoşgörü yerine daha çok hoşgörüsüzlük almış başını gidiyor.
Toplumda hoşgörüye dönüşün, hoşgörüyü davranışa dönüştürmenin yolu, hoşgörünün yayılması, insanın sevgiyi yaşamasına, kendisine saygı duymasına, kendisi ile barışık olmasına bağlıdır. Hoşgörünün bir hayat biçimine dönüştürülmesi gereklidir. Bunun için de, Hz. Mevlana ve diğer hoşgörü ustalarının peşinden daha fazla gitmek, onları daha fazla anlamaya çalışmak gereklidir.
Yazımızı hoşgörü ustalarının öğüdü ile bitirelim:
- “Yıktığın varsa yapacaksın.
Ağlattığın varsa güldüreceksin.
Döktüğün varsa dolduracaksın.
Çıplakları giydirecek, açları doyuracak. Az halkı çok edeceksin. Ve en önemlisi:
Eline,diline, beline sahip olacaksın!”
Hoşgörülü olacaksın.


Madde Madde Hoşgörü ve Hoşgörülü Olmak Hakkında Bilgi


1.1. Hoşgörü

Dünyamızdaki kültürlerin zengin çeşitliliğini, ifade biçimlerini ve insan olmanın yollarını kabul etmek, bunlara saygı göstermek bunların değerini bilmektir. Hoşgörü, bilgiyle, açıklıkla, iletişimle ve düşünce, vicdan ve inanç özgürlüğüyle beslenir. Hoşgörü çeşitlilik içindeki uyumdur. Hoşgörü, yalnızca ahlaki bir görev değil, aynı zamanda siyasive hukuki bir gerekliliktir. Barışı olanaklı kılan erdem, yani hoşgörü, barış kültürünün savaş kültürüyle yer değiştirmesine katkıda bulunur.

1.2. Hoşgörü
Kabullenme, lütfetme veya göz yumma değildir. Hoşgörü, hepsinin üzerinde, başkalarının evrensel insan haklarının ve temel özgürlüklerinin tanınmasıyla teşvik edilen etken bir tavırdır. Hoşgörü hiçbir koşulda, bu evrensel değerlerin ihlal edilmesini meşrulaştırmak için kullanılamaz. Hoşgörü, bireyler, gruplar ve Devletler tarafından uygulanır.

1.3.Hoşgörü
İnsan haklarını, çoğulculuğu (kültürel çoğulculuğu da içine alan),demokrasiyi ve hukuk devletini destekleyen sorumluluktur. Hoşgörü, dogmatizmi ve mutlakçılığı reddetmeyi içerir ve uluslararası insan hakları mevzuatına yerleştirilmiş standartları onaylar.
1.4. Hoşgörü
İnsan haklarına saygıyla tutarlı olarak, hoşgörü uygulaması, toplumsal adaletsizliğin hoş görülmesi veya inançların terk edilmesi veya zayıflatılması anlamına gelmez. Hoşgörü, kişinin kendi inançlarına bağlı olmakta özgür olması ve başkalarının da kendilerine ait inançlara bağlı olduğunu kabul etmesi demektir. Hoşgörü, görünüşü, durumu, konuşması, davranışı ve değerleri doğal olarak farklı olan insanların barış için deve oldukları gibi yaşama hakkına sahip oldukları gerçeğini kabul etmek demektir. Hoşgörü, aynı zamanda, birisinin görüşlerinin zorla başkalarına kabul ettirilmemesi demektir.”


Hoşgörü Hakkında Özlü Sözler, Anlamlı Deyişler ve Atasözleri
Hoşgörü, en iyi dindir.
Victor Hugo

Hoşgörü, uygarlığın biricik sınavıdır.
Arthur Helps

Hoşgörüsüzlük, insanın kendi davasına inanmasının bir kanıtıdır.
Gandhi

Meyvesi çamura düşüyor diye, ağaca mı lanet edilir?
Hölderlin

Toplumsal hayatta en yararlı erdem hoşgörüdür
Dale Carnegie

Bu çağın gereği ortak bir din değil, çeşitli dinlere bağlı insanlar arasındaki karşılıklı hoşgörü ve saygıdır.
Gandhi

Hoşgörü, yapılan her şeyinkolayca kabul edilip onaylanması değildir. Hoşgörü, başkalarınıngörüşlerini anlama yeteneği ve acı bir duygu beslemeden, anlayışlı birtartışma arzusudur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
27 Şubat 2013       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Hoşgörü olmayan ailelerde, topluluklarda, milletlerde, istemeden yapılan hatalar da sorun olacağından, karmaşa ve hatta parçalanmaya kadar gidebilecek sonuçlar meydana gelir. Hoşgörülü olmak insanlarla ilişki kurmanın en iyi yoludur. Hoşgörü, özünde kendini bilmektir.

Hoşgörü, müsamaha, tahammül, katlanma, görmezden gelme veya göz yumma, başkalarını eylem ve yargılarında serbest bırakma, kendi görüşümüze ve çoğunluğun görüş biçimine aykırı düşen görüşlere sabırla, hem de yan tutmadan katlanma demektir. İzin verme, aldırmama, iyi karşılama anlamlarına da gelir.
Sosyal ilişkilerde bir tarafın, bazen farkında olmadan, kasıtlı olmayarak, bazen de kasıtla diğer tarafa (maddi/manevi) zarar verebilecek bir sahne yaratması durumunda, diğer tarafın bunu görmezden gelerek veya cevabınından vazgeçerek ödün vermek tahammülünü (erdem) gösterebilmesidir. Tasavvuf'ta Mevlana hoşgörü'ye en güzel örnektir. Mevlana gibi kişiler, Yunus Emre gibi kişiler insanları hoşgörüye davet etmişler ve Anadolu'yu bir hoşgörü merkezi haline getirmişlerdir.

Benzer Konular

1 Mart 2016 / Misafir Cevaplanmış
22 Aralık 2013 / Misafir Soru-Cevap
25 Aralık 2012 / Misafir Soru-Cevap
22 Kasım 2010 / Daisy-BT Müslümanlık/İslamiyet
21 Ekim 2010 / Daisy-BT Turizm