Arama

Ağıt Nedir?

Güncelleme: 17 Şubat 2016 Gösterim: 23.244 Cevap: 3
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
1 Aralık 2007       Mesaj #1
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
Ağıt, Bir ölünün ya da acı bir olayın ardından söylenen ezgili şiirlere ağıt denir. Anadolu'da çok yaygın olan ağıt geleneğinin kökleri Orta Asya'ya kadar uzanır. Türkler ölülerinin ardından yuğ adını verdikleri tören­ler düzenler ve bugünkü ağıtların ilk örnekleri sayılan sagu'laı söylerlerdi. Bilinen en eski sagu, İÖ 7. yüzyılda yaşamış Türk Hakanı Alp Er Tunga'nın ölümü üzerinedir.

Sponsorlu Bağlantılar
Anadolu'da, ölünün ardından düzenlenen yas törenlerinde genellikle kadınlar ağıt söy­ler. Ağıt söylemenin ya da yaygın terimiyle ağıt yakmanın bölgeden bölgeye değişen belli gelenek ve görenekleri vardır. Örneğin Çukurova'daki ağıt törenlerinde kadınlar sı­rayla ağıt yakarlar. Ağıt söyleyecek olan kadının önüne ölünün çamaşır bohçası konur. Ağıtçı bohçadan çıkardığı bir çamaşırı ağıt boyunca elinde tutar ve ağıtı bittikten sonra bohçayı yandaki ağıtçının önüne bırakır.

Belli bir şiir düzenine uygun olan ağıtlar dilden dile dolaşarak yaygınlaşır. Yüzyıllar boyu söylenerek, zengin bir sözlü edebiyat geleneği yaratacak kadar çok sayıda ağıt örneği günümüze ulaşmıştır. Ağıtta ölen kişi­nin yaşamından, anılarından, yiğitliğinden ve cömertliğinden söz edilir:
Odasında terzi işler Küheylanı yeri dişler Ünü büyük Kozanoğlum Kürk giydirip at bağışlar. (Kozanoğlu Ağıtı)
Gelinin baba evinden ayrılmasını, deprem, kıtlık, sel baskını gibi doğa felaketlerini ya da savaşın acılarını ve yıkımlarını konu alan ağıtlar da vardır. Bu ağıtlarda ölenlerin kişiliğinden çok geride kalanların acılan ve felaketler karşısındaki çaresiz başkaldırıları dile gelir. I. Dünya Savaşında Sarıkamış'ta binlerce askerin donarak ölmesini anlatan "Sarıkamış Ağıtı" bu türe örnektir:
Çadırlar dağa kuruldu Hücum borusu çalındı Bir Sarıkamış uğruna Doksan bin fidan kırıldı.
Türk halk edebiyatında ağıtlar, genellikle önceden hazırlanrnaksızın (doğaçlama) söyle­nen ve ozanı bilinmeyen (anonim) sözlü şiirlerdir. Bununla birlikte edebiyatımızda ozanı belli olan ve bir ezgi eşliğinde doğaçla­ma söylenmeyen yazılı ağıtlar da vardır. Recaizade Mahmud Ekrem'in, oğlu Nijad'ın ölümü üzerine yazdığı şiir bu tür bir ağıttır:
Bu ayrılık bana yaman geldi pek Ruhum hasta, kırık kolum kanadım Ya gel bana, ya oraya beni çek Gözüm nuru oğulcuğum, Nijad'ım.
Ağıtlar genellikle dörder dizelik, sekizli ya da on birli hece düzeniyle söylenir. Mani, türkü, koşma, semai gibi şiir türlerinin biçim ve söyleyiş özelliklerini yansıtan ağıtların Divan edebiyatındaki karşılığı mersiye denen şiir türüdür.

Batı edebiyatında ağıt yazılı edebiyat ürünleri arasındadır. Eski Yunan ve Roma çağında belirli nazım kalıplarıyla, ama he­men her konuda ağıt yazılabiliyordu. Batıda ağıtın, ölenin ardından söylenen bir yas şiirine dönüşmesi 15. ve 16. yüzyıllardaki Rönesans Çağı'na rastlar.


Kaynak: MsXLabs.org &Temel Britannica

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen KisukE UraharA; 4 Kasım 2008 18:30
X-Sözlük Konusu: ne demek anlamı tanımı.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
KisukE UraharA - avatarı
KisukE UraharA
VIP !..............!
21 Haziran 2009       Mesaj #2
KisukE UraharA - avatarı
VIP !..............!
ağıt -dı
isim
  • 1 . Ölenin iyi niteliklerini, ölümünden duyulan acıyı dile getiren söz veya ezgi.
  • 2 . Gelinin arkasından niteliklerini anlatan söz veya ezgi.
  • 3 . edebiyat Ölen bir kimsenin gençliğini, güzelliğini, iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını, büyük felaketlerin acılı etkilerini dile getiren söz veya okunan ezgi, yazılan yazı, sagu, mersiye: "Rahman'ın sazı susmuş, okuduğu ağıt bitmiştir."- Y. K. Karaosmanoğlu.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller
Sponsorlu Bağlantılar
  • ağıt yakmak (veya düzmek veya tutturmak)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Gerçekçi ol imkansızı iste...
Daisy-BT - avatarı
Daisy-BT
Ziyaretçi
11 Nisan 2011       Mesaj #3
Daisy-BT - avatarı
Ziyaretçi

Ağıt

Bir ölünün ardından, duyulan acıları, ölenin niteliklerini anlatan, onu yüceltmek üzere söylenen söz, yazılan yazı ya da okunan ezgi.

Ağıtın toplumun uğradığı büyük felâket ve kayıplar üzerine söylenen şiir, ezgi gibi; ağlama, sızlama, feryat gibi ya da toplu hâlde (gurbete gidenlere, gelin gidenlere) ağlaşma gibi anlamları da vardır.

Konuları göz önünde tutulursa eski ozanların söylediği sagular ve divan şiirindeki mersiyelerle ağıt arasındaki benzerlik açıktır. Mısır'da (Mısır ağlayıcıları), eski Yunan'da ve Korsika'da da ağıt töresi vardır. Ağıt yakma yasla ilgili bir gelenektir. Özellikle Anadolu'da, ölenin yakınlarının belli bir ezgiye uyarak duygularını dile getirdikleri görülür. Bu gelenek kadınlar arasında yaygındır. Ağıt söylenerek üç günden kırk güne kadar yas tutulur.

Genellikle 6+5 ölçüsüyle yazılan ağıtlar dörtlük biçiminde söylenir. Ama üçlü ve beşli ağıtlara da rastlamak mümkündür. Ağıtlar, ezgi ve konu açısından ayırt edilebilirler. Ağıt yakanlara ise ağıtçı denir.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
17 Şubat 2016       Mesaj #4
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime
MsXLabs & Büyük L.

AĞIT a. (ağmak, yükselmek’ten). 1. Birinin ölümünden ya da büyük bir yıkımdan sonra geride kalanların ölen ya da ölenlerle ilgili acılarını, düşüncelerini, duygularını dile getiren ezgili söz, şiir; Bir kimsenin ardından ağıtlar yakmak, söylemek. (Bk. ansikl. böl.) —2. Ağlama, sızlama: Kes artık şu ağıdı da olanları anlat —Halk ed. Bir ölünün ya da acıklı bir olayın ardından, sekiz heceli dörtlükler halinde söylenen ve özel bir ezgiyle okunan şiir. (Bk. ansikl. böl.)
—ANSİKL. Folk. Anadolu’da çok yaygın olan ağıt söyleme geleneğinin geçmişi, şamanlığa değin uzanır. Kimi yörelerde ölenin başucunda toplanan kadınlar, sırayla ağıt söyler, ölü gömüldükten sonra ağıtlar da sona erer. Kimi yörelerdeyse cenaze evden çıktıktan sonra ağıtlar başlar. Ağıt söylemeyi meslek edinmiş ağıtçı, ağlayıcı, matemci ya da yasçı denen kadınlar vardır. Ağıtçılar ölü evinde toplanır, ölenin eşyalarını teker teker odada- kilere gösterip dövünerek ağıtlar söylerler. Ölenin kişiliği, yaşı, konumu ve ölüm biçimine göre, kimi zaman ağıtların bir hafta ya da daha uzun sürdüğü olur. —Halk. ed. Ağıt, öteki halk şiiri türlerine göre biraz daha özgürce uyaklanır ve çoğunun ilk söyleyeni bir süre geçtikten sonra unutulur. Daha çok Orta ve Güney Anadolu'da Atşar ve Türkmen kökenli toplumlarda, belli geleneksel eylemlere uyularak, ölünün başında ya da gömüldükten sonra, genellikle kadınlar tarafından söylenir. Ağıt'a islamiyetten önce "sagu”, Azerbaycan'da "ağı", Kerkük Türkleri’nde "sazlamağ", türkmencede "ağı", "tavs” yada "tavşa” denirdi. Âşıkların da ağıt olarak adlandırılan sekiz ve on bir heceli ya da aruzla söylenmiş şiirleri vardır. Ağıt söyleme geleneği, eski Türkler'de ölenin ardından düzenlenen yuğ törenlerindeki sagu söyleme geleneğinin günümüze gelmiş biçimi sayılmaktadır. Anadolu ağıtlarında ölenin kişiliği, toplumdaki önemi ve bu kişinin ölümü dolayısıyla duyulan üzüntü, yer ve zaman göz önünde tutularak dile getirilir.

Ağıt, Yıimaz Güney in oynayıp yönettiği türk filmi (1971). Güney-Doğu'da bir kaçakçı çetesinin dünyasını, kıyısında yaşadığı toplumla çelişkilerini ve trajik yazgısını işleyen film, Arif Erkin'in müzik, Gani Turanlı'nın renkli görüntü çalışmalarıyla insan dramı üzerine kurulu bir destan niteliği kazanır. 1971 Adana "altın koza" ulusal film şenliği "en iyi film" ödülü.
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ