Arama

Baykuş (Strigiformes)

Güncelleme: 18 Eylül 2008 Gösterim: 13.098 Cevap: 2
Pollyanna - avatarı
Pollyanna
Ziyaretçi
14 Mart 2007       Mesaj #1
Pollyanna - avatarı
Ziyaretçi
BAYKUŞLAR

Sponsorlu Bağlantılar
Baykuş, tüm kuşlar içinde en sessiz uçuşu gerçekleştirir. Bu, Allah'ın baykuşa avına sessizce yaklaşabilmesi için verdiği bir üstünlüktür. Baykuş, süzülerek alçaldığında ayakları bir uçağın tekerlekleri gibi aşağıya doğru uzanır ve sessizce avını yakalayıp etkisiz hale getirir. Baykuşun sessizce uçabilmesinin sırrı kanatlarındaki özel tasarımdır.

Baykuşların Sessiz Uçuşu Teknolojiye Model!
Trenin belli bir hıza ulaşana kadar çıkardığı sesin nedeni, tekerleklerin raylar üzerindeki hareketidir. Ancak hızı 200 km/s olduğunda sesin asıl kaynağı, trenin hava içindeki hareketiyle ortaya çıkan aerodinamik gürültüdür.
Aerodinamik gürültünün oluşmasındaki bir numaralı etken ise tepedeki tellerden elektrik almak için kullanılan pantograflar veya akım toplayıcılardır. Normalde kullanılan dikdörtgen şekilli pantograflarla gürültünün azalmayacağını fark eden mühendisler, araştırmalarını hızlı ama sessiz hareket eden canlılar üzerinde yoğunlaştırmışlardır.
Japon araştırmacılar canlılar üzerindeki çalışmaları sonucunda fark etmişlerdir ki tüm kuşlar içinde en sessiz uçuşu baykuş gerçekleştirir.
baykus 001
Baykuş, avını yakalayabilmek için, avının yerini saptar saptamaz, en sessiz şekilde onun üzerine atılmalıdır. Ama kuşların çoğu uçarken bir ses çıkarırlar. Örneğin havada uçan bir kuğunun kanat hışırtısı çok uzaklardan duyulabilir. Birçok büyük kuşun kanatları da uçarken ses çıkarır. Gürültülü kanatlarsa, bir gece avcısı için avının olası bir saldırıyı fark etmesine yol açacağı için açık bir dezavantajdır.
Öyle ki bir baykuş avının üzerine atıldığında, avlanan canlı hiçbir ses algılayamaz. Bir hayalet uçak gibi fark edilmeden uçabilen baykuşun sırrı kanatlarındaki tüylerdedir. Tüylerin kenarında bir testeredeki gibi dizilmiş düzenli dişler bulunur. Baykuş kanat çırptıkça hava bunların arasından süzülerek gürültü engellenmiş olur.
Baykuşun ses sorununu uygun şekilde çözdüğünü fark eden Japon mühendisler baykuşu örnek alan yeni parçalar tasarladılar. Üretilen bu yeni parçanın gövde kısmına baykuş tüyünü taklit eden dişler yerleştirildi. Yapılan denemeler başarılı oldu: Rahatsız edici ses tamamen ortadan kaldırılmıştı.
Baykuşların düşük sesle uçmasının ardındaki sebeplerden bir tanesi, kanatlarındaki kıvrımlardır. Baykuşların kanatlarında diğer kuşlarda bulunmayan pürüzlü tüyler vardır. Bunlar gözle bile görülebilirler. "Aerodinamik ses" ise hava akımında oluşan girdaplardan kaynaklanır. Girdaplar büyüdükçe ses de artar. Baykuşun kanadında çok sayıda pürüzlü çıkıntı olduğundan, büyük girdaplar yerine küçük girdaplar oluşur ve baykuş son derece sessiz bir uçuş gerçekleştirir.
Japon mühendis ve tasarımcılar, bir baykuşu rüzgar tünelinde teste tabi tuttuklarında, bu kuşun kanat yapısındaki mükemmelliği bir kez daha görmüşlerdir. Sonunda trenin üzerindeki gürültüyü, baykuşun sahip olduğu düzensiz tüy prensibine benzeyen kanat şeklinde pantograflar kullanarak etkin biçimde azaltmayı başarmışlardır. Bu sayede Japonların doğadan esinlenerek taklit ettikleri pantograf benzeri sistem, "işini en sessiz olarak yapan" ünvanını almaya hak kazanmıştır.
baykus 002
Baykuşların Soğuktan Koruyan ve Düşmanlarını Caydıran Tüyleri
Gece avının bir diğer zorluğu hava sıcaklığının düşmesidir. Allah baykuşlara bu zorluğa karşı da bir farklı bir özellik vermiştir. Vücut yapılarını incelediğimizde diğer yırtıcı kuşlar içinde en kalın tüylere sahip olanların baykuşlar olduğunu görürüz. Örneğin resimde görülen ve karlı bölgelerde yaşayan bu baykuş türünün özellikle bacaklarının ve ayaklarının üzerinde son derece kalın tüyler vardır. Allah'ın onları donattığı bu özel tasarım sayesinde baykuşlar soğuktan etkili bir şekilde korunmuş olur.
John Hendrickson, Raptors, Birds of Prey, s. 11

Sahte Gözler
baykus 003
Tüyleri baykuşu yalnızca soğuktan korumakla kalmaz, tüylerinin üzerindeki desenler bazı türlerin düşmanlarından kamufle olmasını sağlar. Örneğin, göz benzeri benekleri olan baykuşun (Glaucidium perlatum) başının arkasında belirgin gözleri bulunan taklit bir yüz bulunur. Allah'ın baykuşta özel olarak yarattığı bu taklit yüz, arkadan gelen düşmanları caydırıp uzaklaştırmak içindir.
Prof. Peter JB Slater,The Encyclopedia of Animal Behaviour, s.62
baykus owl010 baykus owl009
Yavru Baykuşun Düşmanlarını Caydırıcılığı
Yavru bir baykuş korkutulduğunda, dışa açılan kanatlarını ve kafasındaki tüylerini çok iri gözükene kadar kabartarak korkutucu bir görünüm alır. Bir yandan da davetsiz misafirlere büyük gözlerini ardına kadar açarak bakar. Bu sayede yavru baykuşun yüzü çok daha büyük bir hayvanın yüzü gibi görünür.
Jill Bailey, Mimicry and Camouflage, s.44

Baykuşun Hassas Radarları: Kulaklar
Baykuşların işitme sistemi pek çok canlıya göre oldukça üstündür. Kulakları gözlerinin arkasında, kafanın yanlarında bulunur. Bir baykuşun duyum eşiği insanınkinden farklı değildir. Ama baykuşlar belli frekanslardaki seslere daha duyarlı olduklarından yaprakların veya çalıların altındaki avlarının çıkardıkları en ufak sesleri bile duyarlar.
baykus 004
Peçeli baykuş veya Tengmalm (Boreal) baykuşu gibi bazı türlerin, kulaklarından biri diğerinden daha yukarıdadır. Bu türlerin, sesleri kulak deliklerine yönlendiren bir nevi radar çanağı görevi gören yüz yuvarlakları vardır. Bu yuvarlağın şekli özel yüz kasları kullanılarak isteğe göre değiştirilebilir. Ayrıca baykuşun gagası ses dalgalarının üzerine toplandığı alanın artması için aşağı doğrudur.
Bir baykuş, bu son derece hassas kulakları; yaprak, yeşillik hatta kar altındaki avının hareketlerini dinleyip yerini tespit etmede kullanır.
Baykuş avının yerini saptamak için, 2 tip işitsel sinyal kullanıyor: biri geçici bir bilgi sağlıyor, diğeri sesin şiddetindeki değişimi algılamasına yarıyor. Sağ yanında hareket eden bir farenin ayak sesi ilk etapta sağ kulak tarafından algılanıyor, sonra sol kulak tarafından. Sağ ve sol kulağın algılama süresi arasındaki zaman farkı saniyeden çok daha küçük bir birimle ancak ifade edilebilir. Bu iki sinyal baykuşun beynindeki özel nöronlara aktarılıyor. Aynı anda, kulakları sağ ve sol arasındaki bu mikro zamanı tespit ediyor ve aynı nöronlara yollanıyor. ABD'li 2 araştırmacıya göre beyinde 2 boyutlu ses haritası oluşmasını sağlayan en önemli etken bu 2 tip sinyalin birleşimidir. Tüm bu özellikleri ile yaratılış harikası olan baykuş, üzerinde düşünülmesi gereken bir varlıktır.
Baykuş avının yerini duyduğu sesin sol ve sağ kulak tarafından algılanma zamanları arasındaki farktan tespit eder. Örneğin eğer ses baykuşun sol tarafından geliyorsa, o zaman sol kulak bunu sağ kulaktan önce duyacaktır. Kafasını çeviren baykuş, sesi her iki kulağıyla aynı anda duyduğunda avının tam karşısında olduğunu anlar. Baykuşlar sol/sağ zaman farkını 0.00003 saniye farkla teşhis edebilirler.
Bir baykuş asimetrik ve aynı olmayan kulak deliklerini kullanarak sesin aşağıdan mı yoksa yukarıdan mı geldiğini de anlayabilir. Sola, sağa, yukarı, aşağı işaretlerin çevirisi anında baykuşun beyninde birleştirilir ve ses kaynağının bulunduğu yerin zihinsel görüntüsü oluşur. Baykuşun beyni ile ilgili yapılan çalışmalarda, işitmeyle ilgili olan bölümünün diğer kuşlarınkinden çok daha karmaşık olduğu ortaya çıkmıştır. Bir peçeli baykuşun beyninin bu bölgesinde en az 95.000 nöron (sinir hücresi) olduğu saptanmıştır. Bu, karganın aynı iş için kullandığı sinir sayısının tam üç katıdır.
David Attenborough, The Life of Birds, s.100
Baykuş avının yerini saptamak için, 2 tip işitsel sinyal kullanıyor: biri geçici bir bilgi sağlıyor, diğeri sesin şiddetindeki değişimi algılamasına yarıyor. Sağ yanında hareket eden bir farenin ayak sesi ilk etapta sağ kulak tarafından algılanıyor, sonra sol kulak tarafından. Sağ ve sol kulağın algılama süresi arasındaki zaman farkı saniyeden çok daha küçük bir birimle ancak ifade edilebilir. Bu iki sinyal baykuşun beynindeki özel nöronlara aktarılıyor. Aynı anda, kulakları sağ ve sol arasındaki bu mikro zamanı tespit ediyor ve aynı nöronlara yollanıyor. ABD'li 2 araştırmacıya göre beyinde 2 boyutlu ses haritası oluşmasını sağlayan en önemli etken bu 2 tip sinyalin birleşimidir. Tüm bu özellikleri ile yaratılış harikası olan baykuş, üzerinde düşünülmesi gereken bir varlıktır.

Baykuşun Gözlerindeki Tasarım ve Görme Fizyolojileri
Kuşlarda en gelişmiş duyular görme ve işitmedir. Avcı kuşlarda daha ziyade görme duyusu güçlüdür. Gece avlananlarda ise işitme duyusu daha hassastır. Kuşların çoğunda gözler çoğunlukla kafanın iki yanındadır. Bu tasarım sayesinde geniş bir görüş açısı kazanır.
Gece avlanan yırtıcı kuşların gözlerinin kafalarının ön kısmında olması ise yine kusursuz bir tasarımdır; çünkü bu kuşlar geniş görüş açısından çok, "binoküler" olarak adlandırılan, dar ama daha net görüntü açısına ihtiyaç duymaktadır. (İnsanlar da aynı görüntü açısına sahiptir.)
baykus 006
Başının her iki yanında bulunan gözler, güvercine çok geniş bir görüş alanı sağlamaktadır. (turuncu ve sarı alanlar). Baykuşun gözleri başının önünde bulunur. Bu tasarım, kuşa çok verimli ve net bir "binoküler" görüş kazandırır (sarı alan). Bu tasarım doğal olarak geniş bir kör bölge oluşturmaktadır, ancak bu, kuşa hiçbir dezavantaj vermez. Çünkü başını yaklaşık 270 derece çevirebilmekte ve istediği anda kolaylıkla arkasına dönüp bakabilmektedir.
baykus 008
Baykuşların üstün özelliklerinden bir diğeri de gözleridir. Başın ön tarafına yerleştirilmiş olan gözler oldukça büyüktür. Bazı türlerde vücut ağırlığının yüzde beşini gözler oluşturur. Bu oldukça büyük bir orandır. Eğer bizim için de böyle bir oran geçerli olsaydı gözlerimizin büyüklüğünün iri bir greyfurt kadar olması gerekirdi. Baykuşun gözlerinin böyle büyük olarak tasarlanmasının sebebi özellikle az ışıklı durumlarda verimliliğini arttırmaktır. Büyük gözler daha çok görüntü hücresi içerir. Bu da daha iyi görüntü demektir. Avcı bir kuşun gözünde bir milyondan fazla görüntü hücresi bulunur.
İnsan gözünün aksine kuş gözü göz yuvalarına sabit oturmuştur. Gözün şekli de küre değil uzatılmış bir tüp gibidir. Bunlar kafatasındaki Sclerotic halkalar adı verilen kemiksi yapılar tarafından yerlerinde tutulurlar. Bu nedenle gözlerini oynatamazlar yani sadece doğrudan önlerine bakabilirler!
Ancak bu kesinlikle bir eksiklik değildir. Baykuştaki kusursuz tasarım boyunlarının büyük dönüş kapasitesi ile tamamlanmıştır. Kuşun uzun ve esnek boynu tüyler arasına saklandığından hiç yokmuş gibi görünür. Bir baykuşun boynunda 14 tane omur vardır ki, bu, insandaki omur sayısının tam iki katı kadardır. İşte bu tasarım baykuşun kafasını tam 270 derece döndürebilmesini sağlar. Bu sayede baykuşların görüş açıları da oldukça genişler. Böylece baykuş, kafasını dairenin dörtte üçü kadar çevirerek tüm çevresini hızlı bir şekilde görebilir.
Baykuş 270 dereceye hakimken insanın kafasını hareket ettirerek elde ettiği en yüksek görüş açısı 180 derece, yani bir dairenin yarısı kadardır. Normal bakıldığında ise yaklaşık 150 derecedir.
(Jillyn Smith, Sense and Sensebilities, Wiley Science Edition, s. 70.)
Baykuşun avlanmak için kullandığı en önemli organı gözleridir. Gece insanların gördüğünden 10 kat daha net görür.
(Tony Feddon, Animal Vision, Life Nature Library Naturel Watch Series 1988, s. 103.)
Bütün kuşların gözleri başlarının yan taraflarında yer alırken baykuşların gözleri, tıpkı insanlarınki gibi öndedir. Gözlerinin öne doğru olması baykuşlara dürbün görüşü sağlar (bir nesneyi aynı anda iki gözle görmek). Hayvan dürbün görüşü sayesinde nesneleri üç boyutlu olarak görüp hatasız bir uzaklık tespiti yapabilir.
Ayrıca karanlıkta görebilmeleri için gözlerinin ışık toplama ve işleme verimi yüksek olmalıdır. Allah baykuşlara bu ihtiyaçlarına uygun olarak büyük bir kornea ve gözbebeği vermiştir. Gözbebeğinin boyutu iris (kornea ile lens arasında asılı bulunan ince zar) tarafından kontrol edilir. Gözbebeği büyüdüğünde daha fazla ışık göz merceğinden geçip retinaya düşer. Retina görüntünün üzerinde oluştuğu hassas dokudur.
Baykuşun retinasında çubuk hücresi olarak adlandırılan ve ışığa karşı oldukça duyarlı olan çok sayıda hücre bulunur. Bu hücreler ışığa ve harekete çok duyarlı olmalarına rağmen, renklere karşı o kadar hassas değildirler. Renge tepki veren hücrelere koni hücreleri denir. Baykuşlarda bu hücrelerden çok az bulunur. Bu yüzden de baykuşlar ya siyah beyaz ya da çok az renk görürler. Ancak bu, keskin işitme ve görme duyularına sahip olmaları nedeniyle bir dezavantaj oluşturmaz.
Pek çok kimse olağanüstü gece görüşleri olduğundan dolayı, baykuşların genellikle güçlü ışıkta göremediklerini zanneder. Bu doğru değildir, çünkü gözbebeklerinde doğru miktardaki ışığın retinanın üzerine düşmesini sağlayan geniş bir ayarlama özelliği vardır. Hatta bazı baykuş türleri parlak ışıkta insanlardan bile daha iyi görürler.

Parçaları Birleştiren Gözler
Kuşlar insanlardan daha hızlı görüş gücüne sahiptirler ve daha geniş bir açıyı çok daha detaylı tarayabilirler. Bir kuş, insanın parça parça görerek algıladığı birçok görüntü karesini, tek bir bakışta bir bütün olarak görebilir.
Baykuşlar ve benzeri gece kuşları diğer canlılara göre geceleri daha iyi görebilirler. Gece besin arayan kuşlar, hızla hareket eden küçük hayvanları avlarlar. Avlarını yakalamak için küçük hareketleri görmeleri gerekir. Bu kuşlar için en iyi göz, grinin tonlarını görendir. Yani dünyaları siyah-beyaz bir televizyonun görüntüsü gibidir. Bu gözlerin ortak özelliği, içlerinde yüksek sayıda çubuk (ışığı karşı hassas) hücreleri bulunmasıdır. Gözde ne kadar çubuk varsa geceleri o kadar iyi bir görüntü sağlanır.
Gece karanlıkta avlanan bir hayvanın renkleri görmeye ihtiyacı yoktur, bu yüzden gözlerindeki koni hücrelerinin sayısı azdır.
Bu yazıyı okumakta olduğunuz son bir dakika içinde, gözünüzü yaklaşık olarak 22 kere kırptınız. Bu sayede gözünüzün temizliği ve nemliliği sağlanmış oldu. Gözünüzü kırptığınız anda gözünüz saniyenin bir bölümü için vazifesini yerine getiremedi. İnsan için büyük bir önem taşımayan bir anlık bu görüntü kaybı yüzlerce metre yükseklikte, büyük bir hızla uçan bir kuş için önemli bir problem teşkil edebilirdi. Oysa, bir kuş gözünü kırparken hiçbir zaman görüntüsünde kesinti olmaz. Çünkü kuşun, göz kırpma zarı denilen üçüncü bir göz kapağı vardır. Bu zar şeffaftır ve gözün bir yanından diğer yanına doğru hareket eder. Böylelikle kuşlar gözlerini tamamiyle kapamadan gözlerini kırpabilirler. Suya dalan kuşlar için bu zar, dalgıç gözlüğü görevini görür ve göze zarar gelmesini engeller.

TiglonBoYs - avatarı
TiglonBoYs
Ziyaretçi
22 Temmuz 2008       Mesaj #2
TiglonBoYs - avatarı
Ziyaretçi
Baykuş (Strigiformes)

Sponsorlu Bağlantılar
Baykuş, Strigiformes (gece yırtıcıları) takımından gece avlanan yırtıcı kuş türlerine verilen ad.
Başları büyük ve tüylüdür. Kuyrukları kısa olmakla beraber, kanatları enli ve uzundur. Bir kısmının kanat açıklığı, bir adam boyuna ulaşır. Serçe kadar küçük olanları da vardır. Gagaları kıvrık, pençeleri keskin kanca tırnaklı ve döner parmaklıdır. Kuvvetli pençeleri adeta avına kenetlenir.
Baykuşlar tam bir sessizlik içinde avlanır. Bütün vücudu yumuşak ve ince tüylerle kaplıdır. Tüyler, uçuş sırasında tabii bir susturucudur. Uçuş esnasında kanatlarının “pırpır” sesi duyulmaz. İri gözleri, başlarının yanında değil önündedir. Aşırı büyüklükteki gözleri, göz oyuğunda hareket edemez. Araba farı gibi yuvalarında sabittir. Ama baykuş boynunu 270 derecelik alan içinde rahatça çevirerek çevresini kontrol edebilir. Dişi baykuş erkeklerinden daha iri olup, 2-10 yumurta yumurtlarlar. Kuluçka süresi 30-40 gündür. Yumurtadan çıkan yavruların göz ve kulakları kapalıdır. Yavruların yuvada kalma süresi farklıdır.

strixaluco3youngin0

Görme ve işitme


Görme yetenekleri

Tam karanlıkta görme kabiliyetleri yoktur. Az bir ışık avlarını yakalamaya kafidir. Gözlerindeki ağ tabaka sarı renklidir. Büyütücü özellik sağlar. Gözlerinde esas olarak çubuk (rod) duyu hücreleri mevcuttur. Bu hücrelerde “visual purple” yani “mor ışık görüntüsüne” sebep olan kimyasal bir madde bulunur. Rod hücreleri, en küçük bir ışığı bile kimyasal bir sinyale çevirirler. Böylece insanın sadece bir ışık parıltısını fark ettiği yerde baykuş buradaki cismi bütün teferruatı ile görür. Bütün kuşlarda üst göz kapağı alttakine geldiği halde baykuşlarda olay tersinedir. Baykuş, mavi rengi görebilen tek kuştur.

İşitme yetenekleri
Baykuşların görme ve işitme kabiliyetleri son derece hassastır. Çok az ışıkta avlarını yakalayabildikleri gibi, zifiri karanlıkta da işitme duyularıyla yerini tespit ederek yakalarlar. Kulakları, en küçük hışırtıyı işitebilecek duyarlıktadır. Hassas kulaklarıyla, gecenin sessizliğinde uçan pervanenin kanat sesini veya bir tohumun çiğnenişini, hatta tam sessizlikte düşen iğnenin sesini bile işitebilirler.
Baykuşun geniş yüzü, nispeten sert ve kavisli tüylerle kaplıdır. Tüyler bir kepçe gibi sesleri toplar ve kulağa yansıtır. Bazı baykuş cinslerinin kulak delikleri öyle büyüktür ki, başın yan tarafını tamamen kaplar. Ayrıca baykuşların başı geniştir ve kulakları diğer kuşlara göre birbirinden daha uzaktır. Böylece ses dalgası bir kulağa çarptıktan sonra diğerine gelir. Baykuş bu son derece küçük zaman aralığı içinde sesin geldiği yönü tayin eder. Baykuşların ilginç özelliklerinden biri de kulaklarının perdeli oluşudur. İstedikleri zaman açar, istediklerinde kaparlar. Dinlenme halinde ve yavaş uçuşlarında kulak perdesini açar, hızlı uçuşlarında ise kaparlar.

Davranış
Göz ve kulaklarının hassaslığının daha az işe yaradığı gündüzlerde, tüneklerinde uyuklar veya ağaç dallarında güneşlenirler. Tüylerinin rengi, bulundukları çevreye uygun olduğundan fark edilmeleri zordur. Haşin yırtıcı kuşlardır. Kendilerinden büyük hayvanlara saldırmaktan çekinmezler. 70 cm boyuna ulaşan puhu, yıkık yerlerde ve orman kenarındaki ağaçsız kayalıklarda yuva yapar. Tavşan, fare, ev kedisi ve kümes hayvanlarına saldırdığı gibi kartalları dahi kaçırtır. Gece yırtıcıları olmakla beraber kar baykuşları, gündüz de avlanırlar. Kar baykuşunun tabii yaşama çevresi, soğuk kutup bölgeleridir. Buranın gündüz geçen yaz ve gece geçen kış aylarında normal beslenmelerini devam ettirirler.
En büyük düşmanları gündüz yırtıcılarıdır. Gündüzleri bunlardan çekinen baykuşlar, gece olunca hınçlarını alırlar. Atmaca, şahin ve kartallara karanlıkta sessizce saldırarak tüneklerinde onları ustaca avlarlar.

Bia - avatarı
Bia
Ziyaretçi
18 Eylül 2008       Mesaj #3
Bia - avatarı
Ziyaretçi
Baykuş

Dünyanın hemen her yanına dağıl­mış olan baykuşların değişik büyüklüklerde 136 türü vardır. Bu türlerin en küçüğü 15 cm uzunluğundaki cin baykuşu, en büyüğü ise 75 cm uzunluğundaki puhudur. Bu yırtıcı gece kuşları alacakaranlıkta ortaya çıktığından, ancak belli belirsiz bir karaltı olarak seçilebi­lir. Gene de tıknaz gövdeleri, kancalı gagaları ve yuvarlak kafalarıyla kolayca tanınan kuş­lardır. Çevresinde tüylerden birer halka bulu­nan ve gözbebekleri fazla hareketli olmadığı için dimdik ileriye bakan çok iri, yuvarlak gözleri bu kuşlara bilge bir görünüm kazandı­rır. Bu yüzden Eski Yunanlılar baykuşu bilgelik tanrıçası Athena'ya adanmış kutsal bir kuş sayarlardı.

Baykuşlar başka hayvanları ustaca avlayan ve parçalamadan yutan yırtıcı kuşlardır. Ama atmaca, kartal, akbaba gibi gündüz yırtıcıları­nın tersine hem geceleri avlanır (gece yırtıcı­ları), hem de avlarını gözleriyle değil işitme duyularıyla bulurlar. Üstelik kanatlarındaki telekler kadife gibi yumuşacık tüylerle kaplı olduğundan, gündüz yırtıcıları gibi gürültülü kanat sesleri çıkarmadan avlarına sessizce yaklaşabilirler.

Baykuşların besin kaynakları yaşadıkları bölgeye göre değişirse de, başlıca yiyecekleri fare, keme, sıçan, tavşan, böcek ve küçük kuşlardır. Balık baykuşları ise daha çok, ta­banları tırtıllı olan pençeleriyle yakaladıkları balıkları yerler. Baykuşların hemen hepsi avlarını bütün olarak yutar ve kemik, kıl gibi sindirilemeyen bölümleri yemekten bir süre sonra küçük topaklar halinde kusarlar.

Baykuşların çoğu düzenli bir yuva kurmaz; kuluçkaya yatma davranışları da öbür kuşla-rınkinden farklıdır. Öbür kuşlar genellikle bütün yumurtalarını yumurtladıktan sonra kuluçkaya yattıkları halde, baykuşlar tek bir yumurta yumurtlayıp üzerinde bir-iki gün kuluçkaya yatar ve ancak ondan sonra ikinci yumurtayı yumurtlarlar. Bu yüzden yuva­daki en yaşlı yavru birkaç günlükken en genci yumurtadan yeni çıkmış olabilir. Bü­tün baykuşların yumurtaları yuvarlak ve beyazdır.

Baykuşların görme duyuları çok keskindir. Zayıf ışıkta bile çok iyi görür ve nesneleri üçboyutlu olarak algılarlar. Üstelik, sanıldığı­nın tersine gözleri kuvvetli ışıkta körleşmez. Gözlerinin çok hareketli olmamasına karşılık boyunları çok esnektir; başlarını 270 derece sağa-sola çevirebilir ve 180 derece geriye yatırabilirler.
Baykuşların işitme duyusu da son derece gelişmiştir. Türlerin çoğunda yüzü bir peçe gibi çevreleyen tüyler büyük olasılıkla sesleri toplayarak gözlerin iki yanında yer alan kulak deliklerine doğru yansıtır. Ayrıca baykuşların çoğunda, örneğin orman baykuşunda kulakla­rın yapısı hayvanın, seslerin hangi yönden ve ne kadar uzaktaki bir kaynaktan geldiğini saptayabilmesine olanak verir.

Baykuşlar gece hayvanı oldukları için ge­nellikle gece avlanırlar. Ama Kuzey ve Gü­ney Amerika'nın otlaklarında yaşayan kazıcı baykuş, kuzey yarıkürede yaşayan kır bayku­şu ve balık baykuşları gündüz de avlanır.

Baykuşların genellikle çok uzaktan işitilebi-len yinelemeli bir ötüşü vardır. Örneğin puhu, derinden gelen boğuk bir "huu-huu" sesiyle öter. Öbür türler de ya gıcırtılı sesler çıkarır, ya acı çığlıklar atarlar. Kemiricilerin toprakta açtığı oyuklarda yaşayan oyuk bay­kuşu, yuvası tehlikeye girdiğinde çıngırıklı yılanınkine benzer bir sesle öter. Çıngıraklı yılan da kemirici yuvalarında yaşayan bir yuva asalağı olduğu için bu ses baykuşun düşmanını ürkütüp kaçırır.

Türkiye'de, alaca baykuş, balık baykuşu, ishakkuşu, kır baykuşu, kukumav, orman baykuşu, peçeli baykuş ve puhu adıyla anılan sekiz baykuş türü yaşar. Yalnız, bir süre öncesine kadar Seyhan ve Ceyhan ırmakları­nın çevresindeki ağaçlık alanlarda üreyen balık baykuşunun (Ketupa zeylonensis) soyu­nun tükendiği sanılmaktadır.

Özellikle yapraklı ve karışık ormanlarda yaşayan alaca baykuş (Strix aluco) yaklaşık 38 cm uzunluğundadır. Peçeli olan, ama kulak püskülleri bulunmayan bu türün gövde tüyleri enine ve boyuna çizgilerle alacalanmıştır.

İshakkuşu (Otus scops), oldukça uzun ku­lak püskülleri olan, 19 cm uzunluğunda küçük bir türdür. Ağaçlıklı açık alanlarda, yerleşim bölgelerinin yakınında ve bahçelerde yaşar. Tüyleri değişik tonlarda kahverengi ve boz desenlidir.

En yaygın baykuş türlerinden biri olan kır baykuşu (Asio flammeus) adından da anlaşıla­cağı gibi açıklık kırları sever; gündüzleri de görülebilir. Kulak püskülleri küçük ve belir­sizdir. Uzunluğu yaklaşık 40 cm, tüyleri sırtın­da kahverengi üzerine beyaz benekli, alt bölümleri soluk renktedir.

Peçeli baykuşun (Tyto alba) kulak püskül­leri yoktur ama peçe tüyleri çok belirgindir. Tüylerinin rengi beyazdan boza, açık sarıdan kahverengimsi turuncuya kadar değişir. Peçe ve karın tüyleri genellikle daha açık renkte­dir. Gözleri öbür baykuşlarınkinden daha küçük ve koyu renkli olan bu kuş ağaç kovuklarına, yapılara, kulelere ve atmaca, şahin gibi yırtıcı kuşların bıraktığı yuvalara yerleşir. Peçeli baykuşların, Türkiye'de yaşa­yan bu türden başka Eskidünya'da dağılmış birkaç türü daha vardır.

70 cm uzunluğunda, en iri baykuş türü olan puhunun (Bubo bubo) en belirgin özellikleri uzun kulak püskülleri ve turuncu renkli koca­man gözleridir. Erkeğinden biraz daha iri olan dişi puhunun kanat açıklığı 2 metreyi bulur. Kaya yarıklarında ve ağaç kovukların­da yuvalanıp üreyen puhu, alacakaranlıkta dallara tüneyerek av arar. İngiltere, Ameri­ka, Afrika ve Güneydoğu Asya'da puhuyla aynı cinsten birkaç baykuş türü daha yaşar.

Kaynak: MsXLabs.org & Temel Britannica

Benzer Konular

23 Kasım 2015 / Pollyanna Genel Galeri
2 Nisan 2009 / bi quan Taslak Konular
12 Aralık 2009 / bi quan Taslak Konular
3 Mayıs 2009 / HipHopRocK Uzay Bilimleri