EĞLENCE SEKTÖRÜNDEKİ EVCİL HAYVANLARIN UĞRADIĞI SINIRSIZ ZULÜM
İnsanlar işlerine geldiği kadar da olsa bir insanlık onurundan, insan haklarından bahsediyor. Ama konu insan değil de hayvan olunca, az da olsa varolan bu etik kavrayış yok olup yerini ben insanım kaynaklı bir benmerkezciliğe, "her şey benim hakkım" görüşüne bırakıyor. İnsanlar eğlenmek için sirklere, hayvanat bahçelerine gidiyorlar. İspanya'ya giden bir turist boğa güreşlerini görmek için can atıyor. Değişik bir gösteriyi görmüş olmak için veya bahis amaçlı olarak at yarışları, köpek yarışları, horoz dövüşleri izleniyor. Bütün bunları yaparken nedense kişiler hep neyin içinde bulunduklarını, aslında neye hizmet ettiklerini biraz olsun sorgulamaktan uzak durur.Hayvanlar modern insan için tüketim nesnesi olduğu kadar; görülüp,seyredilip eğlenilecek; hoş ve ilginç zaman geçirilecek, üzerlerinden para kazanılacak birer varlık konumundadır. Sirkler, hayvanat bahçeleri, deniz memelilerinin bulunduğu su parkları, kültürün bir parçası sayılan boğa güreşleri, tazı yarışları, at yarışları, horoz dövüşleri boş zaman geçirme amaçlı masum aktiviteler değil, dolaylı ya da dolaysız olarak hayvanların katledildiği zulum dolu, kanlı aktivitelerdir. Kimse kendini kandırmasın, bir fil sirkte mutlu değildir, at yarışında hiçbir at severek koşmaz, hayvanat bahçeleri kim ne kadar iddia ederse etsin bir hayvanın gereksindiği doğal ortamı yaratamaz. Bütün bunlar kâr amacı güden birer sektördür, unutulmaması gereken nokta da budur. Ekonominin her alanında olduğu gibi bu kuruluşlarda ve etkinliklerde de ilk kriter çok kazanç az maliyettir. Bu maliyetlerse hayvanlar gözden çıkartılarak, onların huzuru, sağlığı pahasına düşürülmektedir.
Hayvanların bahis veya eğlence amaçlı olarak yarıştırılmaları ülkeden ülkeye kullanılan hayvanların türlerine göre benzerlikler ya da farklılıklar gösterir. Dünyada ve Türkiye'de yaygın ve bilinen olanlar horoz, köpek dövüşleri, at ve tazı yarışlarıdır. Bunların dışında rodeo, Meksika rodeosu, boğa güreşi, kızak köpekleri yarışları (iditarod) daha yerel şekilde yapılmaktadır.
Horoz dövüşleri Türkiye için de geçerli olduğu gibi Meksika, Endonezya, Malezya, Haiti, Porto Rico, İspanya, İtalya, Fransa ve Belçika'da da kültürel bir özellik taşıyor. Dövüşte kullanılacak horozlar yumurtadan çıktıktan sonra 9-15 ay boyunca fındık, fıstık, ceviz, bal ve pişmiş yumurta ile beslenir. Bu sürenin sonunda horoza antrenman olarak otuz dakika dövüş yaptırılır. Ayrıca horozun güçlenmesi için ayak bileklerine ağırlıklar takılarak yürütülmesi de çalışmaların bir parçasıdır. Dövüştürülecek horozlar sahip oldukları "silahlara" ve ağırlıklarına göre sınıflandırılır.
Horozlar kokpit ya da sadece pit denilen dairesel veya kare alanlarda dövüştürülür. Horozlar doğal yapılarıyla ringe çıkmazlar. Rakiplerine öldürücü yaralar vermesi, rakibin gözlerini oyması, kemiklerini kırması için pençeleri zımpara ile sivriltilir, pençelerinin ucuna onları birer keskin bıçak gibi kılacak metalden mahmuzlar takılır. Horoz dövüşü seyretmiş bir kişinin anlattıkları bu sürecin ne kadar kanlı olduğunu göstermekte: "Her on beş dakikada bir su molası verildiğini öğrendiğim dövüş, en çok sekiz devre sürüyor. Horozlardan biri ya ölecek ki dövüş bitsin, yoksa berabere kabul ediliyor.
Horoz dövüşlerini meşrulaştırmak için ortaya atılan bahane dövüşün belli tür horozların doğasında olduğudur. "Hint horozuna dövüş öğretilmez, doğasında vardır......Yarıştan men edildiği takdirde soyu körelir. Bu kanatlının gıdası dövüştür. Bu dünyadan bihaber sözde hayvanseverler, tutumlarıyla Hint horozunun kökünü kuruturlar. Konu bilimsel olarak incelenmelidir. Böylece Hint horozunun nesli korunmuş olur." Gerçekten de hint horozu ve bazı diğer türler saldırgan, dövüşme güdüsü yoğun hayvanlardır. Doğal yaşantılarında bu hayvanlar yiyecek, eş, sınırlarını korumak, belli bir bölgede hakimiyetlerini kurmak için dövüşürler. Fakat bir horozu alıp doğasında varolmayan bir biçimde besleyerek, antrenmanlarla olduğundan daha vahşi hale sokup, bedenlerine müdahale ederek ve sonra da rakibini bertaraf etmesi için ringe çıkarmak, hayvanı dövüşe zorlamak bir hayvanın doğası gereği dövüşmesiyle aynı şey değildir. Doğada nadiren kendi türünden hayvanlar birbirleriyle ölümüne dövüşür, yenilmesi kaçınılmaz olan taraf kaçar gider ve haliyle dövüş de sona ermiş olur. Horoz dövüşlerinde ise kaybetmekte olan hayvanın kaçma ve kurtulma imkanı yoktur.
Dövüşlerin acı verici ve hayvanın doğasına aykırı olması dışında dövüş horozlarının yaşamları da birçok farklı amaçlarla esir tutulan hayvanlar gibi işkenceden farksızdır. Ringe çıkmadıkları veya çalıştırılmadıkları zamanlar bu hayvanlar bir ayaklarından bir yere bağlı olarak barınak niyetine yapılmış, çoğu zaman bir beton zemin üzerine konulmuş tel ya da plastik kafeslerde hareketsiz ve rahatsız bir durumdadırlar. Dövüşü kaybeden horozlar ise zaten gözden çıkartılmışlardır. Onları en iyi ihtimal ölüm bekleyebilir. Bir kere dövüşe alışan horoz normal bir yaşam süremez çünkü dövüşmekten başka bir şey elinden gelmez.
Horoz dışında köpek de dövüştürülen hayvanlardandır. Köpek dövüşlerinde dövüş süresi 15 dakika ile 2 saat arasında değişebilir. Köpek dövüşleri rakiplerden biri devam etmek istemeyinceye kadar sürer. Dövüşlere katılan köpeklerin aldıkları ve neden oldukları yaralar ciddi; hatta ölümcüldür. Fiziksel ve zihinsel olarak yeterince güçlü hemen her ırk dövüşler için kullanılabilmesine rağmen Amerikan Pit Bull Terrierler rakipleri karşısında en fazla yorulmaz yenme hırsını ve başarısını gösteren ırktır. Bu köpeklerin inanılmaz güçlü çene kuvveti, ön dişleriyle tutarken arka dişleri ile çiğnemelerine imkan verir. Bu nedenle yaralar derin kesikler hatta kırılan kemikler halindedir. Çoğu köpek kan kaybı, şok, dehidrasyon, aşırı yorgunluk ya da dövüşten saatler hatta günler sonra enfeksiyonlardan ölmektedir. Diğer hayvanlar da ayrıca dövüş adına kurban edilmektedir. Köpek sahipleri genellikle kedi, tavşan ve daha küçük köpekleri hayvanlarını dövüşe alıştırmak için kullanmaktadırlar.
Greyhound olarak da bilinen tazı yarışları, spor, eğlence adı altında hayvanlara yapılan başka bir eziyettir. Bu yarışların ardında büyük bir köpek yarışı endüstrisi mevcuttur. Yarışacak en hızlı ve bedensel açıdan en güçlü türü yaratmak için sektör fabrikasyon köpek üretimine ihtiyaç duyar. İngiltere'de sadece tazı üretmek için tasarlanmış haralar vardır. Bu şekilde İngiltere'de yılda ortalama kırkbin köpek üretilmektedir. Bunun sonucu olarak ortaya üretim fazlası çıkmakta, seri üretim sonucu çoğalan köpeklerden koşmaya, yarışmaya yeterince uygun olmayanlar sektöre kâr getirmeyeceklerinden öldürülmektedir. Yarışacak köpekleri ise zorlu ve riskli yarışlar bir yana, birçok kötü koşul bekler. Tazılar sürekli olarak bir yarıştan diğerine taşındıkları için bu köpeklerin ömürlerinin geniş bir kısmı seyahat halinde, düzgün havalandırma sistemleri olmayan, kalabalık (bir kamyonda aşağı yukarı altmış köpek taşınmaktadır) taşıtlarda, aşırı sıcağa veya soğuğa maruz şekilde geçer. Yarış köpeklerinin bedenleri kastan ibaret olup üzerinde yağ dokusu bulunmaması sebebiyle bu hayvanlar sıcak ve soğuk havaya karşı çok hassastır. Yolculuklar dışında da bu hayvanların durumu iç açıcı değildir. Sağlıksız ve rahatsız barınaklar, yorucu antremanlar, çalışma veya yarış esnasında başa gelen kazalar, yaralanmaları kemik kırıkları, kalp krizi bu köpeklerin yaşamlarının sıradan bir parçasıdır. Tazıdan en iyi verim ilk üç yılda alınır. Hızdan düşen, yaşlanmış köpekler öldürülmektedir. Öldürülmeyenler araştırma laboratuvarlarına satılmakta veya sokağa atılmaktadır. Verim alınamayacak köpeklerin öldürülmeleri konusunda ABD, Idaho'da yaşananlar çarpıcıdır: Idaho'da bulunan Coeur d'Alene grehound parkında ağzı klipse kapatılmış öldürülmüş dişi bir greyhound bulunur. Şahitler bunu tek örnek olmadığını, parkta birçok köpeğin de bu şekilde öldürülmüş olduğunu söylerler. Bu olaydan sonra Idaho'da greyhound yarışları yasaklanmıştır.
Greyhound yarışlarının tek kurbanı köpekler değildir. Her ne kadar koşu idmanlarında maket tavşanların kullanımı yaygınlaşmış olsa da tavşan, kedi, gine domuzu diye bilinen kobaylar da kullanılmaktadır. Birçok ülkede greyhound yarışları zalim bir spor olarak görülmeye ve kamunun tepkisini çekmeye başlamıştır. ABD'de 34 eyalette ve Güney Afrika'da yasak olup İtalya'da son yarış pisti geçen yıl kapatılmıştır. Fransa'da ise ticari olmayan şekilde köpek koşuları yapılmasına izin vardır. Tepkilerden ötürü özel şirketler ve dünyada greyhound yarışlarının yönetim mercii olan Dünya Greyhound Yarışları Federasyonu bu yarışları ve bu köpeklerin üretimlerini Asya ülkelerine kaydırma girişimleri başlatmışlardır. Yeni yarış coğrafyası Filipinler, Kamboçya, Vietnam, Çin ve Kore'yi kapsamaktadır.
Hayvanların bahis amaçlı yarıştırılması sözkonusu olduğunda ilk akla gelecek olan şüphesiz at yarışlarıdır. At yarışları dünyada milyarlarca dolarlık; kazanma, daha fazla kazanma hırsının ön planda olduğu bir endüstridir. Bu kazanç peşinde sektörün kurbanları ise doğdukları andan itibaren mal olarak alınıp satılan, ölümüne çalıştırılan, yarışamayacak duruma düşünce öldürülen, mezbahalara satılan atlardır. Yarış atları için emeklilik yoktur.
Atlar henüz iskelet sistemleri gelişmekteyken yarışlar için hazırlanmaya başlanır. Bu dönemde taylar, kemiklerinin çok yumuşak olması nedeniyle hızlı koşabilecek, ağır yükün verdiği baskıyı kaldıracak kadar güçlü değildir. Yarışlar ve antremanlar bu hayvanlar için aşırı zorlayıcıdır. Tendonlarının gerilmesi atlara geri dönüşü olmayan hasarlar verir. Yarış atlarının yüzde ellisinde kemik kırılması ve sürtünmeye bağlı kemik aşınması görülür. Bu bir örnekle açıklanacak olursa: iki taş birbirine bir müddet sürtüldüğünde taşlardan küçük tanecikler kopacaktır. Aynı durum koşmaya ve bunun yarattığı sürtünmeye bağlı olarak atların kemiklerinde de ortaya çıkar. Bir at ortalama olarak her yirmi iki yarışın birinde yarışı tamamlayamayacak şekilde yaralanmakta, sekiz yüz at ise yarış sırasında yaralanma sonucu ölmektedir. Tıbbi bakım ve teknolojik ilerlemeler de atları iyileştirmeye yetmemektedir, bunun nedeni ise atların bedensel olarak büyük hayvanlar olması, cerrahi müdahaleye ve anesteziye dayanamamaları ve bu hayvanların, üzerlerinde alçı ya da askı gibi kısıtlayıcı gereçlere izin vermemeleridir. Zaten, yine ortalama sayılarla konuşulacak olursa, bir at dokuz yüz bin dolara satın alınmakta, yıllık gideri ise ellibin doları bulmaktadır. Bir kere bu kadar fahiş paralar gözden çıkarıldıktan sonra atların sahipleri ameliyatın ve ameliyat sonrası bakımın masraflarını karşılamaya yanaşmazlar. Yaralı at ya tedavi edilmeden koşturulur veya ölüme terk edilir. Yara almış bir atınsa koşması haliyle kolay değildir. Daha hızlı koşmaları ya da sakatlıklarına rağmen koşmaları için yarış atlarına onları birer ilaç bağımlısı haline getirecek kadar ilaç yüklenir. Hangi ilacın yasak, hangisinin olmadığı ülkeden ülkeye değişir. Bu maddelerden bazıları akciğer kanamalarını engelleyen Lasix, acıyı maskeleyip atın daha hızlı koşmasını sağlayan bir ağrı kesici görevini gören fenilbutazon ; sakat hayvanın acısını hissetmesini engellemek için kullanılan morfindir. Bu tarz ilaçların çeşitleri de çok fazla olduğu için laboratuarların bunları saptaması da kolay olmaz. At yarışları bu tarz skandalları çok yaşamış ve yaşamaktadır.
Bu eziyet dolu yaşantının ardından yarışamayacak atların sonu haliyle bir şekilde öldürülmek olur. ABD'de şu anda 3 tane at mezbahası bulunuyor ve at eti ihracatı oldukça kârlı bir iş. Mezbahalar ise "istenmeyen" atların ortadan kaldırılması gibi "yararlı" bir iş yaptıklarını savunuyorlar. Üç mezbahadan biri olan Beltex mezbahasının kayıtlarına göre, 2004 yılı bir temmuz- yirmi iki temmuz arasında, mezbahaya 1845 at gelmiştir ve bu atların arasında fazla sayıda yarış atları da vardı. Konu ile ilgili diğer bir araştırma ise Colorado Devlet Üniversitesi'ne aittir, bu araştırmaya göre ise mezbahaya gönderilen 1348 attan 58 tanesi yarış atıdır.