Arama

Başkalaşım Geçiren Hayvanlar

Güncelleme: 19 Şubat 2018 Gösterim: 82.379 Cevap: 7
ScarletSunShine - avatarı
ScarletSunShine
Ziyaretçi
10 Ocak 2009       Mesaj #1
ScarletSunShine - avatarı
Ziyaretçi

Başkalaşım ve Başkalaşım Geçiren Hayvanlar


Bir hayvanın doğumundan yetişkin hale gelmesi için belirli aşamaları geçirir. Birbirini takip eden bu gelişim dönemleri hayvanların hayat döngüsünü farklıdır. Hayvanların kendilerine özgü hayat döngüleri vardır.
Sponsorlu Bağlantılar
Kuş, yılan, kertenkele ve timsah gibi hayvanlar yumurtayla ürer. Bu canlıların yavruları yumurta içerisinde gelişerek dünyaya gelir. Çevremizde gördüğümüz pek çok hayvan ise yavrularını doğurarak ürer. Yavrular anne karnında gelişimlerini tamamladıktan sonra dünyaya gelir. Koyun, kaplan, aslan, at, kedi ve köpek gibi hayvanlar yavrularını doğurarak ürer.

Bir annenin bebeğini doğurduktan sonra onunla ne kadar yakından ilgilendiğini,bebeği büyüyene kadar onun tüm bakımını üstlendiğini biliriz. Her canlı annemizin bize gösterdiği şefkatli bakımı göstermez. Tüm canlılar büyüyene kadar yavrularına bakmazlar. Yavru kuşlar belli bir zamana kadar anneleri tarafından korunur ve bakılırlar. Fakat belli bir zamandan sonra yavru kuşlar hayatlarını yalnız devam ettirirler.
Gelişim dönemlerinde yavrular büyüyerek yetişkin bireyler haline gelir. Yeni doğmuş bir kedi yavrusunu gördüğümüzde onun büyüdüğünde nasıl görüneceğini rahatlıkla tahmin ederiz. Ancak bazı hayvanlar gelişim dönemlerinde görünüşlerini tamamen değiştirirler.
Bu tür hayvanların yavruyken görünüşleriyle yetişkin dönemlerindeki görünüşleri birbirinden tamamen farklıdır.
Çevremizdeki su birikintilerinde,dere ve göl kenarında yaşayan kurbağaları hepimiz görürüz. Kurbağa yavruları yumurtadan çıktıklarında erişkin kurbağaya hiç benzemezler. Kurbağa yavruları su içinde yumurtadan çıkar. Yumurtadan çıkan kurbağa yavrusu,başkalaşım öncesinde,suda yaşamaya olanak sağlayan bazı özelliklere sahip uzun bir kuyruğu ve sudaki oksijeni almasına yardım eden yüzgeçleri vardır. Başkalaşımla birlikte kurbağanın yapısı değişerek karada yaşamaya uygun bir canlı haline gelir. Suda karaya geçişte kurbağanın kuyruğu kısalır,bacakları oluşmaya başlar ve akciğerleri gelişmeye başlar.


1- Kurbağalar
Ad:  kurba.jpg
Gösterim: 3261
Boyut:  28.8 KB

  • Larva döneminde suda solungaç solunumu, ergin dönemde karada deri ve akciğer solunumu yaparlar.
  • Yumurta ile çoğalırlar.
  • Yavru bakımı görülmez.
  • Dış döllenme görülür.
  • Gelişimleri sırasında başkalaşım geçirirler.
  • Yavrularını sütle beslemezler.
  • Kalpleri üç odacıklıdır.
  • Kirli kan akciğerlerde temizlenir.
  • Kalplerinde temiz ve kirli kan taşırlar. (Vücutlarında kirli ve temiz kan dolaşır).
  • Nemli bölgelerde yaşarlar.
  • Soğukkanlı canlılardır.
2- Eklem Bacaklılar
Ad:  başka1.JPG
Gösterim: 4370
Boyut:  39.7 KB
  • Vücutlarının dışında kitin denilen örtü bulunur. Sert ve dayanıklı olan bu örtü vücuda diklik ve desteklik sağlar.
  • Vücutlarındaki halkalar ve deri kıvrımlarının birbirine eklenmesiyle oluşan yapıya dış iskelet denir.
  • Yumurta ile çoğalırlar.
  • Böcekler grubunda olan eklembacaklılar başkalaşım geçirirler.
  • Yumurtadan çıkan kurtçuğa larva denir.
  • Larvanın ergin hale gelinceye kadar geçirdiği uyku dönemine pupa denir.
  • Pupa dönemi karasinekte kabuk içinde, ipek böceğinde ise kendi salgıladığı ipekten yaptığı koza içinde geçirilir.
a) Böcekler: Arı, karasinek, sivrisinek, bit, pire, kene, çekirge, tahta kurusu, hamam böceği ve kelebek.
b) Kabuklular:Yengeç, karides.
c) Örümcekler:Örümcek, akrep.
d) Çok Ayaklılar:Çıyan, kırkayak.
Ad:  başka2.JPG
Gösterim: 3293
Boyut:  35.6 KB Ad:  başka3.JPG
Gösterim: 3160
Boyut:  23.2 KB
3- Süngerler

4- Mercanlar
5- Yumuşakçalar: Salyangoz, midye, istiridye, mürekkep balığı, sümüklü böcek, ahtapot.
6- Derisi Dikenliler: Deniz yıldız denizkestanesi.

B
AKINIZ Başkalaşım (Metamorfoz)

Son düzenleyen Safi; 18 Şubat 2018 21:07
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
18 Aralık 2009       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Başkalaşım ve Başkalaşım Geçiren Hayvanlar
Bazı canlılar dünyaya geldiklerinde ana canlıya benzerken bazıları da benzemezler. Ana canlıya benzemeyen canlılar gelişim dönemleri boyunca başkalaşım geçirerek ana canlıya benzer hale gelirler.
Sponsorlu Bağlantılar
Kurbağaların ve böceklerin yumurtadan çıktıktan sonra yapısal değişikliğe uğrayarak ana canlıya benzer hale gelmesine başkalaşım denir. (Kurbağaların ve böceklerin yumurtadan çıktıktan ergin hayvan oluncaya kadar geçirdikleri gelişim evrelerinin hepsine birden başkalaşım denir).
Kurbağalar ve eklem bacaklılardan böcekler, başkalaşım geçiren hayvanlardır.

a) İpek Böceğinin Gelişim Dönemleri (Başkalaşım Evreleri)
Ad:  baskalasimpupa.jpg
Gösterim: 3756
Boyut:  9.5 KB
  • İpek böceği salgıladığı yapışkan bir maddeyle (iplikle) yumurtalarını birbirinebağlayarak etrafa dağılmalarını önler.
  • Tırtıl, yumurtaların gelişebilmesi için salgıladıkları iplikle kendilerine koza örmeye başlarlar. (Tırtıl bunu 3 – 4 günde örer).
  • Yumurta olgunlaşınca tırtıl oluşur.
  • Tırtılın ergin hale gelinceye kadar geçirdiği uyku dönemine pupa denir.
  • Pupa dönemi sonunda koza yırtılır ve kelebek oluşur.
b) Kurbağanın Gelişim Dönemleri (Başkalaşım Evreleri)
• Kurbağadaki döllenmiş yumurta hücresinin gelişmesi sonucu larva oluşur.
• Balığa benzeyen larvalar gelişerek iribaş olur.
• Zamanla iribaş büyüdükçe önce arka bacaklar, sonra ön bacaklar çıkar ve en sonunda kuyruk kaybolur.
• Bundan sonra genç yavru kurbağa oluşur. Yavru kurbağa da gelişerek ergin kurbağa haline gelir.
Kurbağanın gelişimi sırasında geçirdiği başkalaşım evreleri sırayla;
Yumurta → Larva → İribaş → Yavru KurbağaErgin Kurbağa
Son düzenleyen Safi; 18 Şubat 2018 21:06
kelly kelly - avatarı
kelly kelly
Ziyaretçi
15 Ekim 2010       Mesaj #3
kelly kelly - avatarı
Ziyaretçi
UĞUR BÖCEĞİNİN YAŞAM DÖNGÜSÜ
Ad:  uğur1.JPG
Gösterim: 3888
Boyut:  16.0 KB

* Baharın gelmesiyle birlikte bahçeleri dolduran uğur böcekleri bitkilere zarar veren yaprak bitlerinin düşmanıdır. Bir uğur böceği hayatı boyunca yaklaşık 5.000 tane bitki zararlısı yer.
Ad:  uğur2.JPG
Gösterim: 4005
Boyut:  14.9 KB
* Uğur böcekleri kırmızı, sarı, pembe, portakal renginde olabilir. Vücutlarında genellikle benekleri bulunur.
* Uğur böceklerini parlak renkleri onların düşmanlarından korunmasına yardım eder. Parlak renkli canlılar genellikle zehirli olurlar. Onların parlak renklerini gören düşmanları zehirli olduklarını düşünerek uğur böceklerinden uzak durur.
Ad:  uğur3.JPG
Gösterim: 2603
Boyut:  13.8 KB
* Bir uğur böceği rahatsız edildiğinde kötü bir koku salgılayarak düşmanını kendisinden uzaklaştırır.
* Uğur böcekleri kanatlı böcek sınıfına girerler. Uçmadıkları zamanlarda hassas kanatları kapalı ve bir koruyucu altındadır. Uçmak istedikleri koruyucu açılır ve kanatların hareket etmesine izin verir.
Ad:  uğur4.JPG
Gösterim: 2548
Boyut:  14.7 KB
* Uğur böcekleri hayatları boyunca tam bir başkalaşımdan geçerler.

Bu evreler şu şekilde özetlenebilir:
1. Dişi uğur böceği yumurtalarını yaprakların üzerine bırakır.
Ad:  uğur5.JPG
Gösterim: 2528
Boyut:  16.6 KB
2. Yumurtadan çıkan larvalar da tıpkı yetişkin uğur böcekleri gibi yaprak bitlerini yerler.
3. Larvalar yeterince büyüdüklerinde kendilerini bir yaprağa ya da dala yapıştırırlar. Burada olgunlaşarak pupa şeklinde sarılı olarak kalır.
Ad:  uğur6.JPG
Gösterim: 2355
Boyut:  10.7 KB
Büyüklüğü erişkin uğur böceği ile aynıdır. Sarılı kalması, başkalaşım geçirirken pek çok tehlikeden korunmasını sağlar.
4. Birkaç gün süren başkalaşım evresinden sonra hepimizin çok sevdiği uç uç böcekleri nazik uçma stilleriyle hayatımıza renk katarlar.
Ad:  uğur7.JPG
Gösterim: 2316
Boyut:  15.1 KB
* Uğur böcekleri bir sene içinde en az bir kez yumurtlayarak yeni uğur böceklerinin dünyaya gelmesini sağlarlar.
* Bazı yetişkin uğur böcekleri yaprak çürüntülerinin altında kış uykusuna yatarak kışı geçirirler.
Son düzenleyen Safi; 18 Şubat 2018 21:31
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
15 Nisan 2011       Mesaj #4
pesimist - avatarı
Ziyaretçi

Metamorfoz: Tırtıldan Kelebeğe

Ad:  Metamorfoz-Tırtıldan Kelebeğe.png
Gösterim: 5524
Boyut:  85.5 KB

Sizin 450-500 kadar yumurtanız olsa ve bunları dışarıda muhafaza etmeniz gerekse ne yapardınız? Onların rüzgar gibi doğa şartlarının etkisiyle saçılıp dağılmalarını önleyecek bir tedbir almanız kuşkusuz ki en akılcı olandır. İşte dünyanın tek seferde en fazla yumurta yumurtlayan canlılarından biri olan ipek böcekleri (450-500) yumurtalarını muhafaza etmek için çok akılcı bir yönteme başvururlar: Yumurtaları salgıladıkları yapışkan bir maddeyle (iplikle)

Tırtılın kendini kozaya sarışı ve ardından bu kozayı yırtarak mükemmel desen ve renklere sahip bir kelebek olarak çıkışı...
Yumurtadan çıkan tırtıllar ilk iş olarak kendilerine uygun bir dal bulur ve daha sonra da aynı iplikle oraya bağlanırlar. Ardından gelişebilmeleri için salgıladıkları bu iplikle kendilerine koza örmeye başlarlar. Hayata gözlerini yeni açmış bir tırtılın bu işlemi yapması durup dinlenmeksizin 3-4 gün sürer. Bu süre içerisinde tırtıl binlerce kez dönerek ortalama 900-1500 m. uzunluğunda bir iplik çıkarır.17 Bu işlem bitince de hiç dinlenmeden yeni bir işe başlar ve güzel bir kelebek olmak üzere değişim geçirmeye başlar.

Ne anne ipek böceğinin yavrusunu muhafaza edebilmek için aldığı tedbir ne de herşeyden habersiz henüz hiçbir eğitime bilgiye sahip olmayan küçücük bir tırtılın gösterdiği davranışlar evrimle izah edebilecek olaylar değildir. Herşeyden önce anneninyumurtaları yapıştırmak için kullandığı ipliği üretebilmesi mucizevidir.
"Yaratan hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp düşünmez misiniz?" (Nahl Suresi 17)

Yumurtadan yeni çıkan bir tırtılın kendisi için gerekli ortamı tanıyıp ona uygun koza örmesi ardından değişim geçirmeye başlaması ve bu değişimi problemsiz olarak geçirebilmesi ise insan aklının anlayış sınırlarını zorlamaktadır. Bu durumda her tırtılın dünyaya ne yapması gerektiğini bilir bir şekilde geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz ki bu da tüm bunların henüz dünyaya gelmeden "öğretilmiş" olduğu anlamına gelecektir.
Bunu bir örnekle açıklayalım. Eğer yeni doğmuş bir bebeğin doğumundan sadece birkaç saat sonra ayağa kalktığını dahası kendisine bir yatak yapmak için malzeme (yorgan yastık minder vs.) topladığını ve bunları düzgün bir biçimde birleştirip bir yatak yapıp içine yattığını görürseniz ne düşünürsünüz? Olayın şaşkınlığını üzerinizden attığınızda varacağınız en mantıklı sonuç bu bebeğin böyle bir işlemi yapması için henüz anne karnında olağanüstü bir yolla bir şekilde "eğitilmiş" olduğunu düşünmektir. Tırtılların durumu bu örnekteki bebeklerden farksızdır.

Bu da bizi yine aynı sonuca ulaştırır: Bu canlılar kendilerini yaratan Allah'ın belirlediği biçimde doğmakta davranmakta ve yaşamaktadırlar. Kuran'da Allah'ın balarısına vahyettiğini ve ona bal yapmayı emrettiğini haber verilerek aslında canlılar dünyasındaki büyük sırrın bir örneğini bildirilmiştir. (Nahl Suresi 68-69)
Bu sır tüm canlıların Allah'ın iradesine boyun eğmiş olarak O'nun belirlediği kaderi izledikleri sırrıdır. Arı bu nedenle bal yapar ipek böceği bu nedenle ipek üretir
Son düzenleyen Safi; 18 Şubat 2018 21:39
SaKLI - avatarı
SaKLI
VIP VIP Üye
17 Ekim 2011       Mesaj #5
SaKLI - avatarı
VIP VIP Üye
Ad:  yusuf.JPG
Gösterim: 2463
Boyut:  48.3 KB
Larva Halindeki Yusufçuklar Nasıl Metamorfoz Geçiriyor?

Yumurtadan çıkan larva 3-4 yılını suyun içinde geçirir. Bu süre içinde yakalayabildiği herşeyi yiyerek iştahla beslenir. Bunun için, bir balığı yakalayabilecek hızda yüzmesini sağlayan bir vücut ve avını parçalayabilecek güçte çenelerle yaratılmıştır. Larva büyüdükçe vücudunu saran deri ona dar gelir. Kendine dar gelen bu kıyafetini değiştirir. Metamorfoz denilen bu değişim esnasında ise şunlar yaşanır:

1. İlk olarak eski larvanın sırtı çatlar. Çatlak baştan sona doğru genişleyerek bir yarık halini alır. Bu yarığın içinden, sudaki canlı ile hiçbir ilgisi olmayan bir başka canlı çıkmak için çabalamaktadır. Son derece narin görünen bedenini, eski bedenin içinden çıkan ve onu emniyet kemeri gibi saran bağlar tutmaktadır. Bu bağlar ideal bir sağlamlık ve esneklikte yaratılmıştır. Eğer bağlar daha sert ve sağlam olsaydı, böceğin yarığın içinden doğrulması imkansız olacaktı. Aksi durumda ise bağlar yeni vücudu taşıyamayarak kopacaktı. Bu da henüz gelişmemiş olan larvanın suya düşüp ölmesine neden olacaktı.

2. Öte yandan yusufçuğun kabuk değiştirme işlemini kolaylaştıracak özel mekanizmalar devreye girer. Yusufçuğun yeni vücudu, eskisinin içinde iken sıkışıp büzülmüştür. Bu vücudu “açabilmek” için, özel bir pompa sistemi ve bu pompada kullanılan özel bir vücut sıvısı yaratılmıştır. Yarıktan dışarı çıkan kısımlara vücut sıvısı pompalanarak, böceğin sıkışıp büzüşmüş haldeki kısımları genişletilir.

3. Bu arada işlemeye başlayan kimyasal çözücüler, yeni bacaklara hiçbir zarar vermeden, eski bacaklarla olan bağı koparır. Bacaklardan bir teki eski zırhın içine sıkışırsa bu bir felaket olacaktır, fakat işlem kusursuzca gerçekleşir. Yusufçuk, bacaklarını denemeden önce yirmi dakika kadar kurumalarını bekler.

4. Kanatlar önceden gelişmiştir, fakat katlı bir durumdadır. Güçlü vücut kasılmaları ile kanat damarlarına vücut sıvısı pompalanarak buradaki dokuların iyice gerginleşmesi sağlanır. Yusufçuk kanatlar uzayıp gerildikten sonra kanatların kurumaları için de bir süre bekler.

5. Eski vücut tamamen terk edildikten ve kuruma işlemi de tamamlandıktan sonra yusufçuk bütün ayakları ve kanatlarını bir denemeye tabi tutar. Bacaklar tek tek bükülüp açılır, kanatlar ise kaldırılıp indirilir.

6. Nihayet böcek uçmak için yaratılmış formunu kazanır. Yusufçuk son olarak pompalama işleminin başarıyla çalışması için fazla vücut sıvısının son damlasını da dışarı atar. Artık metamorfoz tamamlanmıştır, böcek uçmaya hazırdır.
Son düzenleyen Safi; 18 Şubat 2018 21:38
..
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Şubat 2018       Mesaj #6
Safi - avatarı
SMD MiSiM

Başkalaşma


Kimi hayvanların hayatında görülen biçim ya da yapı değişmesine ‘başkalaşım’ adı verilir.
Başkalaşma,metamorfoz olarak da bilinir,biyolojide, bir canlının doğumdan ya da yumurtadan çıktıktan sonra erişkin evresine gelinceye kadar geçirdiği köklü yapısal ya da biçimsel değişikliktir.
Başkalaşmanın en çarpıcı ve en iyi incelenmiş örneklerinden biri böceklerin başkalaşmasıdır. Bütün böceklerin gelişmesi aynı olmadığından ,bu canlılar geçirdikleri yapısal değişiklik kalıplarına göre 3 grupta toplanır .Başkalaşmasız, yarı başkalaşmak ve tüm başkalaşmak böcekler olarak gruplanır. Başkalaşmasız gelişmeye yay kuyruk, kanatsız böcekler ve bazı ilkel böceklerde rastlanır. Çekirge, termit,tahtakurusu, İstakoz .hamamböceği gibi daha gelişmiş böcekler de ise yarı başkalaşma denen aşamalı bir başkalaşma süreci görülür. Tüm başkalaşma, kınkanatlılara, kelebeklere, güvelere, sineklere ve yabanarılarına özgüdür. Bu böceklerin yaşam süreçleri dört evreden geçer; yumurta,larva (krizalit) pupa ve erişkinliktir. Hayvanın yumurtadan çıktığı ilk biçimine larva denir. Larva erişkine hiç benzemez, kanatları yoktur,vücut biçimi ve alışkanlıkları da üremeye değil büyümeye ve gelişmeye yöneliktir. Tırtıllar larvaya örnek gösterilebilirler. Tırtıllar sürünerek hareket ederler. Pupa evresi,larva evresiyle erişkin kelebek evresi arasındaki dinlenme dönemidir. Bu evrede beslenmezler ve hareket etmezler. Tırtıllar, pupa evresine girmeden önce güvenlik içinde olabilecekleri bir ortam seçerler. Böceklerin ergin hayatı ömürlerinin tamamının en kısa devresidir.
Omurgalı hayvanlarda başkalaşma yalnız bazı iki yaşayışlılar ile yılan balığı gibi bazı balıklarda görülür. Çoğu omurgalı hayvanlar, yumurtada geliştikten sonra doğrudan doğruya erişkin biçimlerini alırlar.

IPEKBÖCEGI


İpekböceği gerçekte Bombyx mori adı verilen kelebeğin larvası ya da tırtıİdır.İpekböceği kelebekleri,böceklerin tam başkalaşım geçiren pulkanatlı grubuna girerler. Bir cins gece kelebekleridir ipekböceği takımının öbür üyeleri gibi yumurta, larva (tırtıl),pupa (koza) ve erişkin (kelebek) evrelerinden geçer.
Ad:  ipek.jpeg
Gösterim: 3228
Boyut:  30.8 KB

IPEKBÖCEGININ EVRELERİ


YUMURTA (Kuluçka)


İpekböceği kelebeklerinin dişisi yaz başlarında 500 kadar yumurta yapar. Ipekböceğinin dişisi, yumurtaların bırakır. Yumurtalar önce sarı renklidir,sonradan kül rengini alırlar.Böcek yetiştiriciler bu yumurtalara tohum derler. Temmuz ayında elde edilen yumurtalar ertesi yılın Nisan ayına kadar +4 C ‘de saklanır. Nisan ayından itibaren sıcaklık derecesi yavaş yavaş 6 C ‘tan en çok 25 C a çıkartılan böcekhanelerde kuluçkalanır.

LARVA (Tırtıl)


Kuluçkalanan ipek böcekleri 12 ile 15 gün sonra, her yumurtadan 3 mm boyunda çok tüylü bir tırtıl çıkar.İpekböceğinin yumurtadan çıkan larvasına “tırtıl” denir. Tırtıl solucansı bir hayvandır. Sürünerek hareket eder. Tırtılların bedenleri silindir biçimdedir.
Tırtılın vücudu 12 boğumdan oluşur. Vücutların yanlarında hava delikleri vardır. Son boğumlarında yürümeyi sağlayan 5 çift ayak, ön boğumlarda ise tutunmaya yarayan 3 çift ayak bulunur. Tırtılların bedenleri silindir biçimdedir.Tırtıl,yani ipekböceği art arda dört kez deri değiştirir. 4. ve 5.deri değişiminden sonra 8 cm uzunluğa ulaşır.Derisi hafifçe griye çalan beyaz renkte olur.Bu dönem ipek böceğinin en obur olduğu dönemdir; ayrıca her deri değişimi arasında, ipekböceği bir çeşit açlık nöbetine tutulur, durmadan yaprak yer.Bu zaman içerişinde 100 tırtıl 40 kg dut yaprağı tüketir. İpekböceği ipek salgılamaya hazır olduğunda iştahı kesilir.Tırtıllar yemden kesilerek koza örmek için kendilerine uygun yer aramaya başlarlar. Bu zamanlarda tırtılların üzerine dallar ve çalılar konur.
Bir dizi tüy,deri v.s değiştirme işlemleri sonucu pupa haline geçerler. Larva, ipekböceğinin beslenme dönemini oluşturur.Larva olgunluğa ulaşınca pupa evresine hazırlanmaya koyulurlar.

PUPA (Krizalit)


Pupa evresi, larva evresi ile erişkin kelebek evresi arasındaki dinlenme dönemidir. Bu evrede beslenmezler ve hareket etmezler. Pupa çok nazik bir yapıya sahiptir. Ayakları yoktur.Duruşunu değiştiremez. Dış tehlikelere karşı kendisini koruyamaz, korunma amacıyla çevrelerinde koza örerler. Pupa olmaya hazır tırtılların ağızlarında bulunan boru biçimli iki salgı bezi faaliyete geçerek sıvı bir madde salgılamaya başlar. Protein yapılı bu sıvı havayla temas ettiğinde ince tel halinde sertleşerek ipek ipliğini oluşturur.
Koza üst üste yerleşmiş ipek ipliği tabakasından oluşan oyuk bir yumaktır. İpek koza yapan larva, birkaç noktadan yaprağa tutturulmuş gevşek bir ipek ağ örer.Sonra bu ağın içini ipek lifliyle kapatır. Kozasını tamamlaması için ipekböceğine 3-4 gün yeterlidir.

Tırtıl 3 gün içinde dıştan içe doğru ipekten bir koza örerek kendisinin içinde kaldığı pupa dönemine geçer. Koza içindeki bu tırtıllara krizalit denir.İpekböceği tırtılı, kozasını ördükten sonra krizalit haline gelir. 18-20 gün içinde,iki defa daha deri değiştirip kelebek olur ve salgıladığı bir madde ile kozanın bir ucunu yumuşatıp delerek dışarı çıkar. Kozalar delindiğinde ipeği parçaladığından tam bir ipek ipliği elde edilemez. Kozaların delinerek arızalanması istenmediği içinde koza içindeki krizalit, kelebek haline gelmeden, güneş ışığı, fırın, su buharı veya kuru sıcak hava ile öldürülmektedir.Krizaliti fırınlarda öldürülmüş olan koza kurur.Sonra sıcak suya daldırılan kozalardan ipek çekilirjelde edilen bu ipeğe “ham ipek” denir Eğer koza içinde pupa evresine giren böcek, boğma denen işlemle öldürülmezse, krizalit dönemini geçirdikten sonra kelebeğe dönüşür;kelebek gelecek dönem için yumurta yumurtlar. Besin emme hortumları körelmiş olduğundan bir şey yemezler. 3-4 gün sonra ölürler. Bu tırtıl,3 kilometreden uzun ipek ipliği kapsayabilen bir kozayı, durup dinlenmeden örer.

ERİŞKİN


İpekböceğinin erişkini tombul gövdeli ve soluk boz renklidir. Kanat açıklığı 4-5 santimetreyi bulur. Ergin hayatı ömürlerinin tamamının en kısa devresidir. 2 ya da 3 günlük ömrü boyunca uçmaz ve beslenmez. Ama bu süre erkek ve dişilerin üreyip bir kuşak oluşturmasına yeter.

SİVRİSİNEKLER


Sivrisinek: İkikanatlılar ya da çiftkanatlılar takımından olan sivrisinekgiller uçucu bir böcektir. Sivrisinekgiller erişkin halde, yalnızca bir çift kanat sayesinde ustaca uçabilen ince yapılı böceklerdendir. İkinci çift kanatlar, halter biçiminde küçük bir denge organına indirgenmiştir. Sivrisineğin yalnızca dişisi, yumurtaların büyümesi için gerekli olan omurgalıların kanıyla beslenir. Sivrisinek, beslenmek için uzun hortumunu çarçabuk kurbanının derisine batırır. Bu delici organ, gerçekte dinlenme durumundayken alt dudakla korunan mikroskobik bir oluk içinde toplanmış altı sert kıldan oluşmuştur; sivrisinek sokma sırasında kanın pıhtılaşmasını önleyici kaşındırıcı bir tükürük salgılayarak bunu, emmeden önce kana şırınga eder.

SİVRİSİNEKLERİN BAŞKALAŞIM Evreleri


Döllenmelerinden sonra yumurtalar dişi tarafından su yüzeyine bırakılır. Suda yaşayan küçük bir kurt görünümündeki kurtçuk saydam ve tüylüdür. Mikroskobik su yosunları ve bir hücrelilerle beslenir. Kuyruğunun yakınında yer alan özel bir boruyu, su yüzeyine çıkararak soluk alır. Yüzme, karın bölgesinin sert bükülmeleriyle gerçekleşir. Başkalaşmadan sonra erişkin sivrisinek, su yüzüne çıkar ve uçar. Sivrisinekgillerin tümü de kan emmeye meraklıdır.
Ad:  sivrisinek.JPG
Gösterim: 4423
Boyut:  49.1 KB

Çöllerde kimi kez yıllarca bir sonraki yağmura kadar tam bir kuraklığa dayanmak zorundadırlar. Böyle bir durumda yumurta çok kısa süre içinde değişiklik geçirerek kurtçuk haline, kurtçuk da başkalaşma geçirerek erişkin hale geçer; daha sonrada ürer. Kimi türlerde bu çevrim ancak 11 gün sürer. Sivrisineklerin yaşamlarında dört evre vardır. Bunlar: Yumurta, larva, pupa ve ergin dönemlerdir.

YUMURTA


Yaklaşık 1mm boyunda, bir ucu sivri diğer ucu küt şekildedir. Genellikle yumurtalarını su birikintilerine bırakırlar. Yumurtalar ve yumurtaların bırakılma şekilleri türlere göre farklılıklar göstermektedir. Anaopheies yumurtaları iki ucu yukarıya doğru kıvrık kayık şeklinde olup, ortada plakçıklar denen kabarcıklar bulunur ve tek tek suya bırakılırlar. Aedes türünün yumurtaları koyu renklidirler ve suda yüzemezler. Daha çok yağmur ve kar sularının toplanabileceği nemli veya Kuru zeminlere tek tek bırakılırlar. Aedes’lerde yumurtada Larva gelişimi susuz zamanlarda da sürer. cuiex türü ise yumurtaları paket halinde bırakılırlar. Yumurtalar bırakıldıktan 2-3 sonra açılırlar. Dişiler kan emdikten sonra 50-100 arasında yumurta bırakır.

LARVA


Sivrisinekler 4 larva evreleri geçirirler. Evrelerin gelişim süresi su ve atmosfer sıcaklığına bağlı olarak değişmekle beraber toplam 10-15 gün sürer. Larvalar bacaksız ve kurt şeklindedir.
Vücutlarının sonunda bulunan sifonları ile atmosferik havayı kullanmalarına rağmen hepsi suculdur. Larvalar yumurta paketlerinin suyla temas ettiği yerden su içine çıkarlar. Ortalama 2-3 gün içinde açılan yumurtalardan larvalar üç kez deri değiştirerek sıcaklığa bağlı olarak yaklaşık 10 gün ile 6 ay arasında pupa dönemine girerler.Larvaların vücutlara saydam bir kitinsal örtü ile kaplıdır. Solunumda atmosferik havayı kullanan larvaların şu yüzeyine duruş şekli sifonun olup olmamasıyla ilgilidir. Sifonu olmayan Anopheiinae larvaları su yüzeyine paralel dururken, cuiicmae larvaları belli bir açı ile baş aşağı sarkar halde durur.

PUPA


Sivrisineklerin pupaları da sucul olup, çoğu böcek pupaları aksine hareketli ve aktiftir. Larvalarda olduğu gibi pupalarda bitki dokularını delerek hava almak üzere değişikliğe uğramıştır. Gelişmiş kasları sayesinde pupa hızlı hareket eder. Aktiviteyi azaltmak için soğuk suya bırakıldığında larvalar suyun dibine batarken pupa su yüzeyinde kalır. Sivrisinek kolonilerini yetiştirirken bu özellik sayesinde pupalar larvalardan ayrılıp farklı üreme kaplarına alınır.4-5 gün süren pupa döneminin ardından başkalaşım tamamlanır ve ergin sivrisinek 5-6 dk. İçinde ortaya çıkar. Pupa evresinde beslenme gözlenmez. Metamorfoz tamamlandığı zaman, ergine ait tüm organlar pupa örtü içinde gelişmiş olur. Pupa evresinde yumuşak olan örtü sertleşir ve ergin 10-15 dakika içinde uçacak duruma gelir.

ERGİN


Ergin sivrisineğin vücudu silindir şeklinde olup, 3 bölüme ayrılır (baş, göğüs ve abdomen). Baş yuvarlak olup bir çift iri petek göz, bir çift anten, bir çift palp ve uzun bir hortum taşır. Gözün arkasındaki baş bölgesi pullar ve kıllarla örtülüdür. Antenler gözlerin arasındadır. Kanatlar dar ve uzun olup damar yapısı familyaya özgüdür. Bacakları ve kanatları dahil tüm vücudu türlere özgün şekilde kıl ve pullarla örtülmüştür. Dişiler daha iri vücutlu olup, ağız aletleri konak hayvanların derisini delip, kan emmeye uyum sağlayacak şekilde gelişmiştir. Erkeklerin ağız aletleri ise nektar gibi bitkisel şekerli maddelerle beslenmeye uygundur. Erkeklerin antenleri dişilerinkinden daha uzun ve daha sık tüylüdür. Ayrıca, erkeklerin antenleri üzerinde dişilerin sesini tanıyarak yerlerini saptamaya yarayan bir organ bulunur.
Son düzenleyen Safi; 19 Şubat 2018 02:44
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Şubat 2018       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  kurba1.jpg
Gösterim: 4051
Boyut:  74.7 KB

İKİ YAŞAMLILAR (AMPHİBİA)


Hem suda hem de karada yaşadıklarından iki yaşamlılar anlamına Amphibia adı verilmiştir. Gerek anatomi ve gerekse fizyolojik açıdan balıklarla sürüngenler arasında bir özellik gösteren Amphibia sınıfi, omurgalıların su dışında yaşayan ilk grubunu oluşturmaktadır. Devonien'in sonlarına doğru meydana gelen kuraklık nedeniyle, akciğerli balıkların bazı populasyonları yaşadıkları ortamlardan çıkarak karadan diğer sulara geçmişlerdir. Daha sonra da tüm suların kurumasıyla zamanlarının büyük bir bölümünü karalarda geçirmeye başlamışlardır. Omurgalılar su yaşamından kara yaşamına geçerken, birçok değişiklikler meydana gelmiştir.

KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ


Derileri çok sayıda salgı bezi içerir ve her zaman nemli ve yumuşak bir şekildedir. Günümüzde yaşayan üyelerinde dış pullar ve yüzgeç ışınları yoktur. Bazılarında zehir bezleri bulunmaktadır. Pigment hücreleri (kromotoforlar) renk değişiminde ve ortamın rengine uymada önemli görevler yapar.Yüzme ve yürümeye yarayan iki çift üyeleri (Tetrapod), 4-5 veya daha az sayıda parmakları vardır. Bazılarında üyeler körelmiştir. Parmakları arasında genellikle bir zar bulunmaktadır.Ağızları oldukça geniş, yalnız üst çenede veya her iki çenede küçük dişler mevcuttur. İki tane olan burun delikleri ağız boşluğu ile bağlantılıdır. Göz kapakları hareketlidir. Bazı üyelerinde orta kulak zarı dışarıda yer almıştır.hareketli olan dillerini aniden dışarı fırlatarak avlarını yakalarlar.İskeletin büyük bir bölümü kemik yapıdadır. Kalpleri iki kulakçfk ve bir karıncık olmak üzere üç gözlüdür. Vücut ve akciğer olmak üzere iki ayrı dolaşıma sahiptirler. Derileri kılcal damarlar açısından oldukça zengindir. Alyuvarları oval şekilde ve çekirdeklidir.Solunum akciğer, solungaç, deri ve ağız boşluğu astarıyla yapılır. Bazılarında bir tek tip solunum görülmesine karşın diğerlerinde bu dört tip solunumu da aynı anda görmek olasıdır. Genellikle larva evresinde bulunan dış solungaçlar, bazılarında yaşam boyu varlığını sürdürmektedir. Özellikle kurbağalarda ses çıkarma telleri çok iyi bir şekilde gelişmiştir. Vücut sıcaklığı çevreye bağlı olarak değişiklik gösterir. Bu tip hayvanlara ektöcterm hayvanlarda denir. Çünkü bu hayvanlar gerek duyduğu sıcaklığı bulundukları ortamdan sağlarlar.
Ayrı eşeylidirler. Döllenme iç veya dış döllenme şeklinde olur. Yumurtaları jelatin bir zar içerisinde olup yedek besin maddesi tarafından fakirdir. Genellikle suda geçen bir larva evresi ve metamorfozdan sonrası ergin hale gelirler.

KURBAĞALAR VE BAŞKALAŞIMLARI


Yeryüzünde yaklaşık 1800 tür kurba var. Bunların hepsi amfibyumlar denen hayvanlar sınıfının üyesidir. İlkbaharda dişi kurbağalar suya yüzlerce yumurta bırakır. Bu yumurtalardan balığa benzer çok küçük kurbağa yavruları çıkar. Kurbağa yavrularına iribaş adı verilir. İribaşlar büyüdükçe erişkin kurbağaya dönüşür. Kurbağalar dilleriyle yakaladıkları böcekleri ve solucanları yer. Bir tehlike sezince kendilerini havayla şişirirler. Bunu yapmalarının nedeni ise saldırganın .ştlöh, bir kurbağayı yutması daha zor olduğu için kendilerini şişirirler. Dişi kurbağalara göre erkek kurbağaların daha çok sesi çıkar.

YUMURTA HALİNDEYKEN


Kurbağa yumurta paketi birçok yumurtalardan oluşmuştur, her biri jelatin bir zarla çevrilidir. Bu zarın içindeki yumurtadan embriyo gelişir. Jelatin embriyoyu soğuktan korur.

TETAR HALİNDEYKEN


Embriyo yumurtadan çıktıktan birkaç gün sonra yavru tetar haline gelir.Balık gibi yüzer ve dış solungaçlarıyla solunur.Bunlar başın her iki yanında üçer tane tüy gibi solungaçtır.Daha sonra ağız gelişir ve yavru tetar su bitkileriyle beslenmeye başlar.Gelişmenin daha ileri evrelerinde,dış solungaçların üzerinde bir deri kıvrımı oluşur ve artık erişkin tetar oluşmuştur. Artık iç solungaçlarıyla solunmaya başlar.Ön bacaklar gelişmeye başlar,ancak bunlar solungaçları örten derinin altında gizlenmişlerdir. Daha sonra kuyruğun başlama noktasında bir çift arka bacak büyümeye başlar.Tetar bitki yemeyi bırakıp hayvansal besinler almaya başlar.
Ad:  kurbağ.JPG
Gösterim: 2920
Boyut:  46.3 KB

KURBAĞAYA DÖNÜŞMEYE BAŞLARKEN


Sonunda tetar küçük bir kurbağaya dönüşür. Bunun dört bacağı vardır ve kuyruğu yoktur. Artık karaya çıkıp yaşayabilir. Bir çift akciğeri gelişmiştir ve bunlarla solunur.
Başkalaşma, hayvanı larva evresinden erişkin biçimine dönüştüren tüm değişiklikleri kapsar. Ender de olsa, aksolot gibi bazı hayvanlar tüm yaşamlarını larva evresinde sürdürebilir ve hatta bu evrede çoğalabilir;buna neoteni denir.

NEOTENİ


Aztekler tarafından bilinen ama geçen yüzyılda AvrupalIların 3.Napolyon’un Meksika seferi sırasında keşfettiği aksolot, Meksika’nın dağ göllerinde yaşayan kuyruklu bir amfibyumdur. Aslında siyahımsı renkte olmasına rağmen,daha çok renksiz türlerine rastlanır. Uzunluğu 25 santimetre olan bu hayvanda larva evresine özgü tipik bir özellik olan dış solungaçlar bulunur.
Gerçekten de aksolot larva halindeyken çoğalabilir ya da erişkin biçim yani tetarisi olduğu ambystoma’ya dönüşebilir. Bu özelliğe isteğe bağlı neoteni adı verilir. Neoteniye Slovanya,Sırbistan ve Hırvatistan’ın yer altı sularında yaşayan bazı mağara semenderlerinde veya Kuzey Amerika göllerinde yaşayan başka bazı kuyruklularda da rastlanır. Ancak bu hayvanlarda neoteni kalıcıdır,çünkü larvaya ait özellikler ömür boyu korunur.
SİLENTİUM EST AURUM
Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Şubat 2018       Mesaj #8
Safi - avatarı
SMD MiSiM

ÇEKİRGE

Ad:  çekirge.jpg
Gösterim: 3868
Boyut:  24.7 KB

Düzkanatlılar takımının sıçrayıcı üyelerine verilen genel addır. Irmak kıyılarına uzanan tropİkal prmanlarda,yarı kurak bölgelerde ve otlaklarda görülürler. Renkleri yeşilden zeytuniye ya da kahverengiye kadar değişirken sarı ya da kırmızıyla alacalanabilir. Çekirgeler,sesleri karın altındaki ya da ön kaval kemiğindeki işitme zarı aracılığıyla alır. Görmeyi bileşik gözler sağlar. Çekirgelerin çoğu otçuldur.

YARI BAŞKALAŞIM


Bir çekirge tam ergin bir hale girinceye kadar dört kez kabuk değiştirir. İlk kabuk değiştirmeden sonra çekirgenin kanatları çıkmaya başlar. İkinci kabuk değiştirmeden sonra bu kanatçıklar biraz daha büyür. Üçüncü kabuk değiştirmeden sonra daha da geniş bir hal alır. Kanatlar ancak dördüncü kabuk değiştirmeden sonra tam anlamıyla gelişmiş olur,böcek ergin bir çekirge halini alır,kabuğunu da bir daha değiştirmez. Bir yavru çekirgenin olgun hale gelmesi olayı başkalaşımdır.

PUPA


Bu yavru çekirge pupası otla beslenir. Yeni yavrunun kanatları küçüktür. Yumurtadan pupa adı verilen yavru çıkar. Birçok yavru hayvanda olduğu gibi orantılar erginlerindekinden farklıdır. Kanatlar tam olarak belli olmamıştır:eşeysel açıdan da pupa olgun değildir. Ama başka bakımlardan pupa ergin böceğe benzer. Bir önceki aileden bacaklarında üçgen şeklindeki bir çöküntünün olmamasıyla ayrılır. Pupa yavaş yavaş,aşamalı olarak büyür. Bu aşamalar sırasında dış-iskelet atılarak,hayvanın gelişip,eskisinin altında bulunan yeni dış-iskeleti sertleşmesi sağlanır.

ERİŞKİN


Çekirgelerde görülen yarı başkalaşım yavru, erişkin çekirgeye benzer;erişkin ile yavrunun beslenme şekilleri de aynıdırjaradaki tek fark,erişkinlerde kanat olmasına karşılık,yavruda yalnızca kanat çıkıntıları bulunmaktadır. Yeni yavrunun kanatları küçüktür. Yumurtanın çatlamasından kısa süre sonra, bu örtüsünden sıyrılır ve boyutları ,üreme organları ve kanatları dışında .bütünüyle erişkinlere benzer. Hemen 4-6 kez kabuk değiştiren yeni yavru, erişkin hale gelir. Yavru bir çekirge,yumurtadan çıktıktan kısa bir süre sonra erişkin bir çekirgeye çok benzer;sadece yumurtaların olgunlaşması birkaç ay sürer. Yumurtanın içinden çıkan yavru çok küçüktür,kanatları da yoktur. Buna “nimfa” adı verilir.

UĞURBOCEĞİ


Gelinböceği ve uçuçböceği adlarıyla di i uğurböceği kınkanatlılar grubunun en tanınmış üyeleri arasında yer alır. Tür sayM 5000’e ulaşan bu böceklerin hepsi de 1,5 santimetreden kısadır. Bir çift saydam kanatları yalnız uçarken görülebilir. Bir yere konduklarında bu kanatları pürüzsüz ve sert kanat örtüleri (kınkanatlılar) gizler. Kanat örtüleri genellikle parlak renklerle bezeli ve cilalanmış gibi pırıl pırıldır. Çoğu uğurböceğinin kanat örtüleri kırmızı üstüne siyah beneklidir. Ama bazılarında bu durumun tam tersine de rastlanır. Benek sayısı türlere göre değişir. Her kanat örtüsündeki benek sayısı ikiden başlayarak 10’a,hatta 22'ye kadar çıkar. Uğurböceklerinin vücudu yarım küre biçimindedir. Siyah,sarı ya da kırmızımsı desenli parlak renkleriyle dikkati çekerler.
Ad:  uğur.JPG
Gösterim: 2726
Boyut:  22.4 KB

LAVRA


dara yığınlar halinde sarı yumurtalar bırakır. Larvalar yumurtadan çıktıklarında çok hareketlidir. Genellikle gri ya da morumsu olan bu larvaların üstünde uçuk benekler bulunur. Uzun, ince yapılı, yumuşak gövdeli ve genellikle mavi,yeşil,kırmızı ya da siyah benekli boz larvalar öbür böcekleri ve böcek yumurtalarını yiyerek beslenir. Larvalar geçirdikleri dört gelişme evresinin ardından bir yere tutunarak son larva derisi içinde pupa evresine girer, böceklerin yavru hallerine “sürfe” /’kurtçuk” ya da “tırtıl”denir. Bunlar ergin böceklere hiç benzemezler. Bilim bunları “larva “ diye adlandırır. Larvalar erginlerden çok değişik besinler yerler. Onlar da tıpkı nimfalar gibi kabuk değiştirirlerse de bunlarda küçük kanat parçacıkları görülmez.

PUPA


Yaklaşık bir ay içinde her larva bir yaprağa tutunarak pupa evresine girer. İki,üç,dört,hatta daha çok kabuk değiştirmeden sonra larvalar “pupa” (krizalit) halini alırlar. Pupalar besin yemezler,genellikle pek hareket de etmezler.

ERİŞKİN


Uğurböceği yaşam çevirimini yaklaşık dört haftada tamamlayarak yaz ayları boyunca birçok kuşak geliştirebilir. Uğurböceğinin değişik bir gelişmesi vardır. Uğurböcekleri yaprakbiti, kabuklubit (koşnil) ve akar gibi tarım zararlısı böceklerle beslendiğinden biyolojik mücadelede yaygın biçimde kullanılmaktadır.
SİLENTİUM EST AURUM

Benzer Konular

24 Ekim 2013 / Ziyaretçi Cevaplanmış
18 Şubat 2018 / Alvarez Ocean Zooloji
28 Ekim 2013 / Misafir Cevaplanmış
8 Mayıs 2012 / fenerli kız Soru-Cevap
27 Kasım 2013 / Misafir Cevaplanmış