Arama

Midye (Mytilus)

Güncelleme: 2 Haziran 2009 Gösterim: 5.063 Cevap: 0
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
2 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Midye (Mytilus)
MsXLabs.org & Temel Britannica
Sponsorlu Bağlantılar
  • Âlem: Animalia - Hayvanlar
    • Şube: Mollusca - Yumuşakçalar
      • Sınıf: Bivalvia
        • Familya: Mytilidae
          • Cins: Mytilus
            • Özel cinsler
              • Pteriomorpha (marine mussels)
              • Palaeoheterodonta (freshwater mussels)
              • Heterodonta (zebra mussels)
319pxmiesmuscheln2

Denizlerin kıyıya çok yakın kesimle­rinde kayalara ve birbirlerine sıkıca tutunmuş binlerce midye görülebilir. Midyeler birbirine eklemlenmiş iki parçalı kabukları olan yumu­şakçalardır. Çenet denen bu kabuk parçaları gerçek midyelerde (Mytilidae familyası) düz yüzeyli, siyaha ya­kın koyulukta, oval, birbirine benzer biçim ve iriliktedir.
Geniş anlamıyla midye adı çiftçenetlilerin (Bivalvia sınıfı) tümünü kapsayacak biçimde kullanılmaktadır. Bazen istiridye ve tarak gibi tanınmış gruplar bu genellemenin dışında bırakılır. Çiftçenetlile­rin denizlere dağılmış binlerce türüne ise yerine göre midye ya da istiridye adı verilebil­mektedir.
Yenebilen en önemli midye türlerinden Avrupa midyesi (Mytilus edulis) Avrupa'nın kuzey ve batı kıyılarında, Akdeniz midyesi (Mytilus galloprovincialis) Akdeniz ve ona bağlı denizlerde, California midyesi (Mytilus californianus) Kuzey Amerika'nın batı kıyıla­rında yaşar. Bu midyelerin iyi gelişebilmesi ve geniş topluluklar oluşturabilmesi için tuzluluk oranı düşük, oldukça serin sular gereklidir. Örneğin Akdeniz midyesi Türkiye'nin en çok Karadeniz ve Marmara Denizi kıyılarında görülür. Ege Denizi'nde. İzmir kıyılarına doğru inildikçe hem sayıları azalır, hem de boyutları küçülür. Daha güneyde ve Akdeniz kıyılarında ise ender rastlanır. Öte yandan akarsuların denizlere döküldüğü yerler, mid­yelerin yaşamasına uygun bir ortam hazırlar.
Akıntıyla sürüklenmemek için ayak uzantıla­rının dibinden salgıladıkları bir madde, iplik­çikler halinde sertleşerek saçaklar oluşturur ve bu saçaklar çeşitli yüzeylere tutunmalarını sağlar. Yumurtalarını çenetlerinin arasındaki solungaçlarının altında taşırlar. Uzunlukları genellikle 5–10 santimetredir.
Değerli su ürünleri arasında sayılan midye­ler deniz kıyısında hazırlanan basit bir ocakta kızartılabileceği gibi özenle hazırlanan sofra­ların da gözde yiyeceğidir. Ayrıca balık yemi olarak yaygın biçimde kullanılırlar. Avrupa midyesi 13. yüzyıldan beri özel olarak hazır­lanmış midye yataklarında yetiştirilmektedir. Midye kabuğunun iç yüzeyini kaplayan sedef, bazen düğme yapımında ya da çeşitli bezeme işlerinde kullanılır. Denizde yaşayan midyele­rin oluşturduğu inciler ise genellikle çok küçük ve değersizdir.
Midye A ve B vitaminlerinin yanı sıra demir, bakır, kalsiyum ve fosfor gibi mineral­leri içerir. Ama beslenmeleri sudan süzdükle­ri plankton denen çok küçük canlılara ve organik maddelere dayandığından denizlerin kirlenmesi bu hayvanları da etkilemektedir. Aşırı kirlenmiş yerlerde yaşayan ya da demir iskele kazıklarına yapışan midyeler yendiğin­de zehirlenmelere yol açabilir.
Büyük Okyanus ile Hint Okyanusu'nda yaşayan dev midye (Tridacna gigas) tüm çiftçenetlilerin en irisidir. Ağırlığı 450 kilogra­ma ulaşabilen bu midye 100 yıl kadar yaşaya­bilir. Dev midyelerin kalın etli "dudakları" binlerce tekhücreli suyosunuyla kaplıdır. Suyosunları midyenin sindirim artıklarıyla besle­nirken midyeye de gereksindiği oksijeni sağ­lar. Bu karşılıklı yararlanma temeline dayalı birlikte yaşama ilişkisi bir ortak yaşama örne­ğidir.
Çiftçenetlilerin denizlerde yaşayan ve deği­şik adlarla tanınan bazı üyeleri vardır. Örne­ğin dar ve uzun kabukları ustura biçiminde gelişmiş Solenidae familyasının üyelerine de­nizçakısı, denizusturası ya da sulina denir. Bu hayvanlar dikine gömüldükleri oyuklarında dışarı uzattıkları kaslı ayaklarını kullanarak hızla yukarı aşağı hareket edebilirler. Bazı türleri sifonlarından su püskürterek kısa me­safeleri yüzerek aşar. Pinalar (Pinna cinsi) da dikey olarak kumlu diplere gömülür. Ama uzun bir üçgen biçimindeki ince çenetlerin arka bölümü genellikle gömüldükleri yerin dışında kalır. Bazılarının uzunluğu 80 santi­metreyi aşar. Akdeniz'de ve ona bağlı deniz­lerde yaşayan iri bir tür turuncu kabuğuyla dikkat çeker. Bu ince ve kırılgan kabuklar bazen abajur gibi süs eşyalarının yapımında kullanılır.
Çiftçenetlilerin denizlerde yaşayan binlerce türü vardır. Bunlardan birçoğu yumuşak ze­minlere gömülerek yaşar. Barındıkları oyuk­ları kazarken genellikle çenetleri arasından uzattıkları kaslı ayaklarını kullanırlar. Derine gömülen türler besinlerini ve gerekli oksijeni yukarı doğru uzattıkları sifonlarına çektikleri suyla sağlar.

Oyucu Midyeler
Bazı midyeler yumuşak zeminlere gömülmek yerine kaya ve tahta gibi sert maddeleri oyabilir. Bunlar arasında ahşap tekneli deniz taşıtlarını oyarak önemli zararlara yol açan birçok tür vardır. Teknekurdu adıyla da tanınan bu hayvanların çenetleri iyice küçül­müş, gövdeleri ise solucan gibi uzamıştır. Bir teknekurdu, küçük, ama çok sağlam çenetle­rinin üzerinde törpüyü andıran çıkıntılar saye­sinde kalın bir keresteyi kısa sürede delik deşik edebilir. Keresteyi oyarken açtığı yolla­rı ince bir kireç katmanıyla sıvar.
Teknekurdunun oydukça gelişen silindir biçimli gövdesi 25 santimetreyi aşabilir. Göv­denin arka ucunda iki sifon vardır. Bunlardan biri suyu alırken, öbürü geri verir. Böylece hayvan sudaki planktonlarla beslenir ve artık­larını dışarı atar.
İrili ufaklı her çeşit deniz taşıtının keresteden yapıldığı dönemlerde büyük sorun yara­tan bu midyeler belki de en büyük zararı dalgakıranlara ve kıyılardaki öbür yapılara vermiştir. Hollanda'nın deniz düzeyinin altın­da kalan kıyılarını gelgitin etkisinden koruyan setleri 18. yüzyılda yıkıma uğratarak büyük sel baskınlarına yol açması, verdiği zararların çarpıcı bir örneğini oluşturur. Teredo cinsini oluşturan 15 kadar tür en zararlı oyucu midyelerdir.

Tatlı Su Midyeleri
Tatlı su midyeleri ayrı bir grup (Unionacea üstfamilyası) altında toplanmakla birlikte de­niz midyelerine benzer yapıdadır. Çoğu akar­su ya da göllerin çamurlu diplerine gömülü yaşarken, öbürleri çeşitli yüzeylere tutunarak geniş kümeler oluşturur. İçlerinden bazıları oldukça değerli inciler üretir. Çenetlerinin içini döşeyen sedef de yaygın biçimde kulla­nılmaktadır.
Bazı tatlı su midyelerinin (Unio cinsi) acıbalıkla (Rhodeus cinsi) kurduğu ortak yaşama ilişkisi çok ilginçtir. Yaklaşık 5-7 cm uzunluğunda olan bu balıkların dişisi üreme mevsiminde uzun bir yumurta borusu gelişti­rir. Daha sonra yumurta borusunu midyenin sifonundan içeri sokarak yumurtalarını bıra­kır. Bu yumurtalar çevredeki erkek balığın suya boşalttığı ve midyenin suyla birlikte aldığı spermalarla döllenir. Yumurtadan çı­kan yavru balıklar yaklaşık bir ay sonra midyeden ayrılır. Öte yandan yumurtalarını bırakan dişi balığın yumurta borusuna tutu­nan midye larvaları daha sonra acıbalığın derisinin altına yerleşir ve gelişiminin bir bölümünü burada tamamlar. Türkiye'de acıbalık türleri en çok Ulubat ve Manyas gölle­rinde bulunur.

Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!

Benzer Konular

14 Mayıs 2010 / SUNU Ziraat
4 Ekim 2010 / Misafir Soru-Cevap
7 Nisan 2013 / _EKSELANS_ Taslak Konular