Arama

Hayvanlar Hakkında Detaylı Bilgi Merkezi - Sayfa 6

Güncelleme: 4 Aralık 2016 Gösterim: 226.902 Cevap: 177
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
10 Nisan 2012       Mesaj #51
Avatarı yok
Yasaklı
Böceklerden İnsansız Hava Aracı

Sponsorlu Bağlantılar
120410 cekirgewidec

Son zamanlarda böceklerin uçuşunu uzaktan kontrol etmeye yarayacak bir sistem üzerinde çalışılıyor...

Uçuş simülatörünün karşısında havada bir çekirge asılı. Simülatör çalışmaya başladığı anda, çekirge de hızla kanatlarını çırpmaya başlıyor.Uzmanlar, iki kameranın çektiği görüntüleri kullanarak, çekirgenin uçuş sırasında kaslarının nasıl hareket ettiğini belirliyor.

Çekirgenin kaslarına takılan elektrotlar da uçuş sırasında böceğin vücudunda dolaşan elektrik akımlarını tesbit ediyor. Uzmanlar, bu iki veriden elde edilecek bir kodu kullanarak, böceklerin kaslarındaki hareketleri kontrol etmeyi başaracaklarına inanıyor. Ancak asıl önemli olan böceği sürekli değil, ihtiyaç olduğu zaman kontrol etmek. Şimdiye kadar bu başarılamadı ama hayvanlara zarar vermediği belirtilen deneyler devam ediyor.

Bu çalışmanın amacı, böcekleri insansız hava aracı olarak kullanabilmek.Hürriyet gazetesinde yer alan habere göre, projeyi yürüten isim,Böcekler ve hayvanlar üzerindeki havacılık çalışmalarıyla tanınan Profesör Daniel Weihs.Böceklerin uçuşunu uzaktan kontrol etmeye yarayacak sistemin finansmanını ABD ordusu sağlarken, projeyi yürüten bilim insanlarının açıklamaları Haaretz gazetesinde yer aldı.


Kaynak : Ntvmsnbc / Hürriyet (10 Nisan 2012,06:54)

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
14 Nisan 2012       Mesaj #52
Avatarı yok
Yasaklı
Hiçbir Memelide Ondaki Özellik Yok

Sponsorlu Bağlantılar


Bilim insanları, devasa gözlere sahip Filipin Tarsier’inin, küçük cüssesinden beklenmeyecek kadar güçlü bir sese sahip olduğunu açıkladı.

Öyle ki, insan kulağının algılamayacağı kadar yüksek bir frekansta ses çıkaran Filipin Tarsier’inin kendisine özgür bir iletişim kanalı olduğunu söylemek bile mümkün. ABD’nin California Üniversitesi’nden Marissa Ramsier’in başında olduğu araştırma grubu, “cadı makigiller” olarak da bilinen küçük canlının, 20 kilohertz’in üzerinde ses çıkardığını ve bu frekanstaki sesleri algılayabildiğini tespit etti.

Bilim insanları, aralarında yarasa, balina, evcil kedilerin bulunduğu birkaç memeli türünün bu frekans aralığında ses çıkarabildiğini ancak bu konuda Filipin Tarsier’ine yaklaşamadıklarını belirtti.

Filipin Tarsier’i, bir tehdide karşı uyarıda veya cırcır böceği avına çıkmak için çağrıda bulunurken, 70 kHz civarında ses çıkartıyor ve 90 kHz’in üzerindeki sesleri algılayabiliyor. Biology Letters dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, bu frekans aralığı memeliler için ölçülen en yüksek rakamları ortaya koyuyor.

Güneydoğu Asya adalarında yaşanan Tarsier’in ağırlıkları genelde 160 gramı geçmiyor. Küçük ve sevimli oldukları için evcil hayvan olarak da beslenen bu canlıların bir ilginç özelliği de kuyruklarının vücutlarından neredeyse iki kat daha uzun olması.


Kaynak : Ntvmsnbc / Biology Letters (09 Şubat 2012,17:24)

Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:16
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
15 Nisan 2012       Mesaj #53
Avatarı yok
Yasaklı
Doğadaki En Dayanıklı Madde


Ağustosböceğinin bacağı, dökme demirden sağlam çıktı.

İrlanda'nın Dublin kentindeki Trinity College yüksekokulunda çalışan Dr. Jan-Henning Dirks başkanlığındaki bilim adamları, ağustosböceği bacağını bükerek çatlatmak için ne boyutta bir enerjiye ihtiyaç bulunduğunu belirlemek için yaptıkları çalışmayı The Journal of Experimental Biology adlı bilimsel derginin internet sitesinde yayımladı.

Dökme Demirden Daha Sağlam

Bacağı bükmek suretiyle çatlatmak için gerekli enerjinin 5,56 kilojul m üzeri -2 olduğunu bulan araştırmacılar bunun bir dökme demiri koparmak için gerekli enerjiden daha yüksek olduğuna dikkati çekti. Bulgularının, ağustosböceği bacağının insan kemiğinden daha dayanıklı ve kemik bazlı boynuzla eşit dayanıklılıkta olduğunu gösterdiğini anlatan araştırmacılar, bu sonuçlara göre ağustos böceği bacağının doğadaki en dayanıklı çok tabakalı malzeme olduğunun ortaya çıktığına işaret etti.

Bilim adamları, ağustos böceklerinin yaptıkları yüksek çarpmaya dirençli sıçrayışlara karşı koyabilmeleri için böylesine dayanıklı bacaklara ihtiyacı bulunduğunu belirtiyor.



Kaynak : Gençbilim / The Journal of Experimental Biology (13 Nisan 2012,10:42)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:16
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Nisan 2012       Mesaj #54
Avatarı yok
Yasaklı
Dünyanın En Yalnız Balinası

Whale tail fluke

Çıkardığı ses türdeşleri tarafından algılanamayan yalnız balinanın şarkısı iç burkuyor.Yalnız balina türlerinden başka bir dilde konuşuyor, diğer balinalara göre farklı bir ses frekansı yaydığı için denizde fark edilmiyor. Normal bir balinanın çıkardığı ses aralığı 15-25 hertz arası değişirken onunki 52 hertz.

Yalnız Balinanın Şarkısı

Yıllardır okyanusta kendi türünden bir balina bulmak için gezen '52 hertz' balinası, sesini balıklara duyuramasa da, 1989’da ABD’li denizciler tarafından fark edildi.

Balina çıkardığı özel ses sayesinde bilim adamları tarafından kolayca takip ediliyor. Ancak balinanın neden bu frekanstaki sesi çıkardığını kimse açıklayamıyor.

Tahminler iki farklı türün birleşmesinden meydana gelen bir melez olduğu yönünde. Bir kriptozooloğa göre '52 hertz' balinası sandığımızdan çok uzun süredir yalnız ve türünün rastlanan tek örneği.



Kaynak : Ntvmsnbc / Earthsky (13 Nisan 2012,16:47)
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
17 Nisan 2012       Mesaj #55
Avatarı yok
Yasaklı
4 Harfli Kelimeleri Tanıyabiliyorlar



Araştırmacılar, maymunların gerçek kelimeler ile anlamsız harf dizilerini birbirinden ayırabildiğini söylüyor.

Babunlar kelimeler ile anlamsız harf dizilerini birbirinden ayırabiliyor. Fransız bilim adamları, babunların bilgisayar ekranındaki 4 harfli kelimeleri tanıyabildiklerini ortaya çıkardı.Araştırmacılar, maymunların gerçek kelimeler ile anlamsız harf dizilerini birbirinden ayırabildiğini söylüyor. Eğitildikten sonra kelimeleri okuyamasalar da babunlar bu ayrımı yapabiliyorlar. Araştırma sonuçları, kelimeleri tanımanın dilbilimsel beceriden çok objeleri tanıma yeteneğine bağlı olduğunu ortaya koydu.

Aix-Marseille Üniversitesi'nden Dr John Grainger ve Dr Joel Fagot tarafından gerçekleştirilen araştırmanın sonuçları Science Dergisi'nde yayınlandı. Dr Grainger ''Deney öncesinde babunların kelimeler ile kelime olmayan harf dizilerini biribirinden ayırabileceğini gösteren hiç bir ipucu yoktu, bu yüzden bunu başarabildiklerini gördüğümüzde oldukça heyecanlandık'' dedi.

Araştırmacılar çalışmalarını üniversitede babunlar için özel olarak tasarlanmış bir tesiste gerçekleştirdi. Deney düzeneğini tasarlayan Dr Fagot ''Araştırmaya katılıp katılmamak tamamen maymunların özgür iradesine bırakılmıştı'' dedi. Dr Fagot sözlerine ''Hayvanlar sosyal gruplarından ayrılıp bilgisayarlarla ilgilenmeye başladıklarında bilgisayar programı bunu fark ediyor ve ekrana bir kelime getiriyordu. Hayvanların kullanabileceği on farklı bilgisayar vardı'' diye devam etti.

Her bir testte babunların karşısına bir kelime ya da anlamsız bir test dizisi getiriliyordu. Maymunlar karşılarındaki dört harfin anlamlı olup olmadığına doğru karar verebilirlerse ödüllendiriliyorlardı.

Tanıma Yeteneği Sanılandan Daha Basit

Dr Fagot babunların uzun süre eğitildiklerini söyledi. Her babun bu testi ortalama 61 bin kez tekrarladı. Dr Fagot'a göre ''Maymunlar teste katılmaya kendi iradeleri ile karar verdikleri için tüm dikkatlerini veriyorlardı''. Özellikle Dan isimli bir maymun üstün başarı gösterdi ve arka arkaya 300 doğru cevap verdi.

Dr Fagot ''Bilişsel yetenekler insandan insana da değişiyor, bunun babunlarda da aynı olduğunu görmek enteresandı'' dedi. Dr Grainger'e göre bu araştırma sonuçları daha önce dilbilimsel becerinin yapı taşı sayılan kelimeleri tanıma yeteneğinin sanılandan çok daha basit bir beceri olduğunu ortaya koydu.

Dr Grainger ''Babunlar kelimeleri tanımak için harfler ve harflerin birbirleri ile ilişkileri hakkında öğrendiklerini kullanıyor. Bu aslında gündelik hayatta objeleri tanımlama yeteneğinden farksız'' diyor.



Kaynak : BBC Türkçe / Science (14 Nisan 2012,10:16)



Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:16
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
21 Nisan 2012       Mesaj #56
Avatarı yok
Yasaklı
Köpekler Ne Kadar Zeki Olabilir?



Köpekler sandığımızdan fazlasını anlayabiliyorlar.

Köpeklerin zeki olduğu bir gerçek. Peki bir köpeğin zekası kaç yaşındaki insanla aynı olabilir? Pek çok köpek bekle, gel gibi basit komutları rahatlıkla öğrenebiliyor ve uygulayabiliyorlar. Eğitime özen gösterildiği taktirde köpeklerin anlayabildikleri basit komutların sayısı yüzlerle ifade edilebilecek seviyeye kadar çıkabiliyor. Üstelik bu komutların tamamı sözlü olmak zorunda da değil. Bilim adamları köpeklerin el kol hareketleri dışında, insanların yüz ifadelerini de tanımlayabildikleri ve bu ifadelere göre davranabildiklerini ortaya koydu.

Kanadalı bilim adamları, bir İskoç çoban köpeği üzerinde yaptıkları testte, köpeğin doğru eğitimden sonra 5'e kadar sayabildiğini ve sonucu 5'i geçmeyecek basit matematik işlemleri yapmayı öğrenebildiğini ortaya koydu. Bilim adamları bu sonuçtan sonra köpeklerin zekasının 2,5 yaşındaki bir çocuğun zekasına eşit olduğunu ortaya koydular.



Kaynak : CHİP (17 Nisan 2012,00:02)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:16
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
22 Nisan 2012       Mesaj #57
Avatarı yok
Yasaklı
Arılar da Nesneler Arası Bağ Kurabiliyor



Bugüne kadar yalnızca memelilerinki kadar büyük beyinle mümkün olabileceği sanılan bir özelliğin arılarda da olduğu ortaya çıktı. Yapılan bir araştırma arıların nesneler arasında bağ kurabildiğini; benzerlik, farklılık ve büyüklük gibi kavramları oluşturabildiğini ortaya koydu.


Arıların, nesneler arasındaki ilişkilerin farkında olduğu ortaya çıktı. Fransa'daki Bilimsel Araştırma Merkezi'nden bilimadamları, bugüne dek bu ilişkilerin memelilere özgü olduğunun sanıldığını ancak arıların da bir nesnenin diğerinin "altında", "yanında" ya da "üzerinde" olduğunu "anlayabildiğini" belirledi.

Bu "beklenmedik saptama", "kavramsal bir bilginin özümsenmesinin" ancak memelilerinki kadar büyük beyinle mümkün olabileceği tezine gölge düşürdü.

İnsanların farklı nesneler arasında bağ kurduğunu ve "aynı", "farklı", "daha büyük" ya da "diğerinin üzerinde" gibi kavramlar kullandığını belirten bilimadamlarından Profesör Martin Giurfa, arıların da besin kaynağına ulaşmak için kavramlar oluşturabildiğine dikkati çekti.

Araştırmacılar, konumu değişen bazı görüntülerin arasına yerleştirilen iki delik aracılığıyla arıların şekerli suya ya da acı bir sıvıya ulaşabilmelerini sağladı. Otuz kadar denemeden sonra arıların hatasız olarak şekerli suya giden "bağı kurduğu", hatta bunu daha önce görmedikleri görüntüler kullanıldığında bile yapabildiği vurgulandı.

Bilimadamları insanlara ve bazı primatlara özgü olduğu sanılan bu yeteneğin arılarda da bulunmasının "konuşma olmasa da" ve "beyin çok küçük olsa da" karmaşık bilişsel çözümlemelerin mümkün olduğunu gösterdiğini belirtti.

ABD Bilimler Akademisi'nin dergisi PNAS'ta yayımlanan araştırma ayrıca hayvanlarda kavrama, insan psikolojisi, sinirbilimi, yapay zeka gibi konulardaki birçok teze de gölge düşürmüş oldu.



Kaynak : AA / ABD Bilimler Akademisi,PNAS Dergisi (21 Nisan 2012,20:20)


Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:17
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
9 Mayıs 2012       Mesaj #58
Avatarı yok
Yasaklı
Ayılar Uyurken İyileşiyor



Bir grup Amerikalı araştırmacı, siyah ayıların yaralarının kış uykusu boyunca şaşırtıcı bir hızda iyileştiğini ortaya çıkardı.

Tıp uzmanları ve zoologların birlikte yaptıkları çalışmalara göre ayıların yaraları kış uykusu sırasında, mikrop kapmadan ve iz bırakmadan iyileşiyor.Bilim adamları, ayıların kış uykusu sırasında vücut ısılarının düşmesine ve kalp atışları ile metabolizmalarının yavaşlamasına rağmen yaralarının nasıl iyileştiğini hala araştırıyorlar.

Araştırma sonuçlarının insanlarda yaraların iyileştirilmesine yönelik tedavilere de yardımcı olması bekleniyor.Bulguları Integrative Zoology dergisindeki makalede yayımlanan araştırmaya göre, bu bilgiler yaşlıların, şeker hastalarının ve yetersiz beslenen insanların, iltihap kapan ve yavaş iyileşen yaralarının tedavisinde gelişmeler sağlayabilir.

Minnesota ile Wyoming üniversitelerinden ve Minnesota Doğal Kaynaklar Ofisinden bilim adamlarının yaptığı araştırmada 25 yıl boyunca, davranış biçimleri ve sağlık durumlarını anlamak için 1000 siyah ayı izlendi.Araştırma sırasında radyo vericili tasmalarla izlenen ayılardaki hızlı iyileşme süreci dikkat çekti.

Takip edilen ayıların her yıl avcıların mermi ve oklarıyla, diğer ayılarla ve yırtıcı hayvanlarda kavgaları sonucunda yaralandığı tesbit edildi.

İz Bırakmadan İyileşme

Bu yaraların ayıların kış uykusuna yatmadan önce iltihaplandığını ekleyen uzmanlar, inlerinde yatan ayıların yaralarının temizlenmeden, dikiş atılmadan ve antibiyotik kullanmadan iyileştiğini söyledi.Ayıların iyileşme sürecinin anlaşılabilmesi için Kuzey Minnesota'da radyo vericili tasma takılan ayıların vücutlarındaki 14 yara yakından izlendi.

Ayıların kış uykusunun başladığı Kasım ayıyla, uyandıkları Mart ayları arasında yaralarının neredeyse hiç iz bırakmadan iyileştiği görüldü.Ayrıca iyileşme sürecinde hiç iltihaplanma görülmediği belirtildi.İyileşme sürecinde ayıların derilerinin yenilendiği ve hatta yaralanmış bölgelerde yeni tüylerin çıktığı fark edildi.

Kış Uykusu
*Siyah ayılar yılda 5 ila 7 ay arası uyuyor.

*Siyah ayılar, kış uykusu boyunca yemiyor, içmiyor ve dışkılamıyor.

*Siyah ayıların metabolizma hızları, normal hızlarının dörtte biri oranında yavaşlıyor.

*Siyah ayıların kalp atışı hızı dakikada 55'ten 9'a düşüyor.
Minnesota Üniversitesi araştırma grubundan Prof. David Garshelis BBC'ye yaptığı açıklamada 'Ayıların kış uykusu sırasında metabolizmalarının yavaşlamasına rağmen yaralarının tamamen iyileşmesi bizi çok şaşırtıyor' dedi.Prof Garshelis ayıların kış uykusunda başka olağanüstü özelliklerinin olduğunu da söyledi.

İnlerinde 6 ay kalmalarına rağmen kayda değer bir kas ya da kemik doku erimesinin olmadığını belirten Prof Garshelis, kas ve kemik dokusunun korunmasına siyah ayıların doğaya uyum sağlayan metabolizmalarının neden olduğunu söyledi.Kış uykusu sırasında siyah ayıların temel vücut ısısı 7 dereceye kadar düşüyor ve kalp atış hızları azalıyor.

İnsanlarda düşük vücut ısısı veya kan damarlarındaki hareketlerin azalması iyileştirme sürecinde ciddi komplikasyonlara yol açıyor.Uzmanlar, insanlarda yaşanan bu sağlık problemlerine çözüm bulmak amacıyla ayıların iyileşme mekanizmalarını çözmeye çalışıyor.Elde edilen bilgilerin tıp dünyası için çok olumlu sonuçlar doğuracağını söyleyen Prof. David Garshelis, ayıların iyileşme sürecini anlayıp insanlara uygulamayı umut ettiklerini ifade etti.



Kaynak: BBC / Integrative Zoology (20 Mart 2012,09:58)
Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:17
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
21 Mayıs 2012       Mesaj #59
Avatarı yok
Yasaklı
Yarasalar Neden Kan Emer?


Yarasalar tabiatın harikulade yaratıklarından biridir. İnanılmaz özelliklere ve örnek bir toplumsal dayanışmaya sahiptirler. Kan ile beslenmeleri insanların gözünde onları vampir ile özdeşleştirmiş, hep korkulan bir hayvan olmuşlardır. Halbuki yarasaların çoğu kan ile beslenmez. Zararlı böcekleri yiyerek insanlığa faydaları dokunur.

Sadece bir yarasa bir saat içinde 300 böcek yiyebilir. Muz, avakodo gibi ticari değeri yüksek ağaçların çoğalmaları için polenlerinin taşınmasında en önemli rolü yarasalar oynar. Yarasalar gece ava çıkmak için, ay varsa onun kayboluşunu, yani tam karanlığı beklerler. Sıcak kanlı memeli hayvanların kanları ile beslenen yarasalar genellikle atları sığırlara tercih ederler.

Salgısında bulunan pıhtılaşmayı önleyici bir madde 20-30 dakika kanın sürekli akmasını sağlar ve beslenme gerçekleşir. Bir kez kanını emdikleri hayvanla karşılaşırlarsa diğerlerini bırakıp yine ona saldırırlar. Vampir yarasalar arka arkaya iki gece kan içmedikleri takdirde ölürler.

Her gece vücut ağırlığının en az yarısı kadar kan içmek zorundadırlar. Doğumdan sonra anne, emzirmenin yanında yavruya takviye olarak, kusarak kan da verir. Bu yetersiz kalırsa bir başkası yardımcı olur. Hatta yetişkin yarasaların, ölmek üzere olan bir başkasına ağızdan kan verip onu kurtardıkları görülmüştür.



Kaynak : Bilgiara net
Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
22 Mayıs 2012       Mesaj #60
Avatarı yok
Yasaklı
Orangutanların Mühendislik Becerisi



Araştırmacılar orangutanların yuva yaparken oldukça gelişmiş mühendislik beceriler kullandıklarını ortaya çıkardı.

Manchester Üniversitesi'nden araştırmacılar orangutanları Sumatra ormanlarında takip etti ve görüntüledi ve aynı zamanda orangutanların yuvalarını parçalayarak bu yuvaların nasıl oluşturulmuş olduğunu da inceledi.PNAS adlı dergide yayınlanan araştırmaları orangutanların yuvanın iskeletini oluşturmak için kalın dallar, üzerine yattıkları taban için ise ince ve elastik dallar kullandıklarını ortaya çıkardı.Manchester Üniversitesi'nden Roland Ennos bu verilerin orangutanların oldukça gelişmiş alet kullanma ve inşaat becerileri olduğunu gösterdiğini söyledi.

Araştırmayı yöneten doktora öğrencisi Adam van Casteren, kuzey Sumatra'da orangutanlarla birlikte bir yıl kaldı.Londra'daki Royal Veterinary College'den Julia Myatt ile birlikte çalışan van Casteren orangutanları yuvalarını inşa ederken filme almayı başardı.Orangutanların bir yuvayı 5 ya da 6 dakikada tamamlayabildikleri görüldü.Araştırmacılar bazen 30 metre kadar yüksekte olabilen orangutan yuvalarını hayvanlar yemek için uzaklaştıklarında dikkatlice ölçtüler.Bilim adamları bazen de yapılarını anlayabilmek için boş yuvaları parçalayıp tekrar bir araya getirdi.

Adam van Casteren yuvalardan alınan örnekler üzerinde yapılan incelemelerin orangutanların dalları nerede kullanacaklarını seçerken elastikiyet ve sertlik gibi bir çok özelliği dikkate aldıklarını gösterdiğini söyledi.

Yuvaların çok sağlam olduğunu da söyleyen van Casteren ''Erkek orangutanlar 80 kilo ağırlığında olabiliyor. Ve orangutanlar yuvalarını çok yüksek yerlere yapıyorlar. Güvenli bir biçimde, düşmekten korkmadan uyuyabilmeleri için yuvaların çok sağlam olması gerekiyor'' dedi.

Doktora öğrencisi ''Orangutanlar sadece bir ağaç dalı görmüyorlar, yuva yapabilecekleri bir materyal görüyorlar'' dedi.St Andrews Üniversitesi'nden hayvan davranışları uzmanı Dr Amanda Seed ''Orangutanların yuva yapma sürecini böyle detaylı bir şekilde izleyebilmek çok güzel'' dedi.Seed ''Şimdiye dek maymunların ve kuşların yuva yapma yetenekleri alet kullanma yeteneklerine oranla çok daha sınırlı oranda araştırıldı'' dedi. Yine St Andrews Üniversitesi araştırmacılarından Prof Richard Byrne yuva yapımının şimdiye dek bilim adamları tarafından araştırılması ihmal edilmiş bir konu olduğu konusunda Dr Seed'e katılıyor.

Byrne ''Bilim adamları 'alet'i birşeyler inşa etmekte kullanılan bağımsız obje olarak tanımlıyor. Orangutan yuvaları ise ağaçlardan bağımsız değiller. Orangutanlar dalları kırıp bükerek ama ağaçlardan koparmadan yuva yapıyor'' dedi.Bilim adamı ''Ancak bu yuva yapma yeteneği sınırlı da olsa şempanzelerde gördüğümüz alet kullanma yeteneğinin kökenini oluşturuyor olabilir'' diye konuştu.



Kaynak : BBC / PNAS (17 Nisan 2012,12:28)


Son düzenleyen Safi; 9 Kasım 2015 00:17

Benzer Konular

9 Aralık 2016 / ipek kılıç Cevaplanmış
28 Kasım 2012 / STeFLo Soru-Cevap
10 Nisan 2015 / Misafir Cevaplanmış