Arama

Primatlar / Maymunlar (Primates)

Güncelleme: 20 Kasım 2012 Gösterim: 10.342 Cevap: 14
TiglonBoYs - avatarı
TiglonBoYs
Ziyaretçi
22 Temmuz 2008       Mesaj #1
TiglonBoYs - avatarı
Ziyaretçi
Küçük İnsansı Maymun (Gibon)

Sponsorlu Bağlantılar
Küçük insansı maymunlar (Gibon) veya uzun kollu maymungiller Hominoidea üst familyasına dahil küçük insansı (lesser ape) primat. 13 gibon türünü kapsayan Hylobatidae familyasıdır. Büyük insansılardan farklı olarak kuyruklu ve ufak cüsselidir.

d0984ff6 8c95 43ad a5d8 951b92068e27

Bilimsel sınıflandırma

Üst âlem: Eukarya
Âlem: Animalia
Şube: Chordata
Sınıf: Mammalia
Takım: Primates
Familya: Hylobatidae (Gray, 1870)

B.L.A.C.K - avatarı
B.L.A.C.K
Ziyaretçi
2 Kasım 2008       Mesaj #2
B.L.A.C.K - avatarı
Ziyaretçi
Küçük insansı maymunlar veya uzun kollu maymungiller Hominoidea üst familyasına dahil küçük insansı (lesser ape) primat. 13 gibontürünü kapsayan Hylobatidae familyasıdır. Büyük insansılardan farklı olarak kuyruklu ve ufak cüsselidir.
061a4a20 gibon 1
Sponsorlu Bağlantılar
Son düzenleyen asla_asla_deme; 9 Ocak 2009 23:00
ScarletSunShine - avatarı
ScarletSunShine
Ziyaretçi
24 Mart 2009       Mesaj #3
ScarletSunShine - avatarı
Ziyaretçi
Weisshandgibbon tierpark berlin

Primatlar / Maymunlar (Primates)
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
27 Nisan 2009       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Primatlar (Primates)
MsXLabs.org & Temel Britannica

Maymun denince insan dışında primatlar (Primates) takımını oluşturan tüm memeliler anlaşılır. Asya'nın sıcak bölgelerine, Afrika'ya, Orta ve Güney Amerika'ya yayılmış olan bu hayvanlar genellikle ağaçlarda yaşar. Bir­kaçı dışında tümü beşer parmaklıdır ve ilkel türler dışında parmaklarında insandaki gibi yassı tırnaklar bulunur.
Maymunlar öncelikle iki büyük gruba ayrı­lır. Bunlardan ağaç sivrifareleri, makiler, lorisler, galagolar ve cadımakiler ilkel may­munlardır (cadımaki, maki, sivrifare). Gerçek maymunlar ise Yenidünya maymun­ları, dar burunlu maymunlar ve insansı may­munlardan oluşur. Gerçek maymunların son iki grubu yalnızca Eskidünya'da bulunduğun­dan bazen Eskidünya maymunları adı altında toplanmaktadır.

Yenidünya ya da Amerika Maymunları
Yenidünya maymunları Meksika'nın güneyin­de, Orta ve Güney Amerika'da yaşayan 70 türden oluşur. Bunlardan marmosetler ve tamarinlerin (Marmoset) 32 dişi, öbürle­rinin 36 dişi vardır. Ağzında 36 dişi olan 37 tür, Yunanca'da uzun kuyruklu maymun anlamı­na gelen bir sözcükten türetilmiş Cebidae adlı familyanın üyeleridir. İçlerinden kapuçin maymunları (Cebus cinsi) Yenidünya'daki en zeki maymunlar arasında sayılır ve kolayca eğitilebildiklerinden gösteri hayvanı olarak kullanılırlar. Bazıları siyah beyaz olmakla birlikte, çoğu açık ya da koyu kahverengidir. Kuyruğu kavrayıcı ya da sarılıcı yapıdadır. Ama bu özellik kavrayıcı kuyrukları olan öbür türlerinki kadar gelişmemiştir. Ormanda küçük topluluklar halinde dolaşır, böcekleri, yumurtaları, kuşları ve bazı meyveleri yiyerek beslenirler.
Yünlü maymunlar (Lagothrix cinsi) adları­nı kısa, sık ve yumuşak postlarından alır. Türlere göre taba, boz, kırmızımsı ya da siyah, gövdeleri kadar uzun olan kavrayıcı kuyruklarıyla birlikte toplam uzunlukları or­talama 1,2 metredir.
İyice uzamış ince yapılı kol, bacak ve sarılıcı kuyruklarıyla büyük bir örümcek izle­nimi veren Ateles cinsinin üyeleri örümcek maymunu adıyla tanınır. Küçük ya da büyük topluluklar halinde ağaçlar üstünde dolaşan bu cinsin üyeleri ağaçta yaşamaya en iyi uyarlanmış Yenidünya maymunlarıdır. Kuy­ruklarını sürekli beşinci bir el gibi kullanır, ağaçtan ağaca 9 metre kadar sıçrayabilirler. Örümcek maymunları hemen hemen tümüyle meyve ve kabuklu yemişle beslenirler. Günün ilk yiyecek arayışı erkenden başlayarak din­lenmeye çekildikleri sabahın ilerleyen saatle­rine kadar sürer. Dinlenmeleri ise ikindiyi bulur. Akşamüstü, gece uykusuna yatmadan önce yeniden beslenirler. Dişi, doğurduğu tek yavruyu önce karnına sarılı biçimde, biraz büyüyünce sırtında taşır. Yavru sırta çıktığın­da annesinin kuyruk kökünü kuyruğuyla sıkı­ca kavrar. Büyüyen yavrusunu yalnız bırak­mayan dişi, ağaçtan ağaca geçerken dalları ve sarmaşıkları çekerek ona yardımcı olur. Ba­zen de sırtına alır.
Uluyan maymunların (Alouatta cinsi) boğa­zında sesin yükselmesini ve çok uzaklardan duyulmasını sağlayan kemikten bir kutu oluş­muştur. Örümcek maymunlarından daha kısa olmakla birlikte daha ağır ve kalın yapılıdır­lar. Renkleri çeşitlilik gösterir. Kırmızı, siyah ya da erkekleri siyah, dişileri açık san renkli olanlan vardır. Çoğu maymun gibi topluluklar halinde yaşar, meyve ve yaprakla beslenirler.
Orta Amerika'dan Güney Amerika'nın iç­lerine kadar uzanan bölgede yaşayan sincap maymunları (Saimiri cinsi) küçük ve ince yapılıdır. Uzunlukları kuyruklarıyla birlikte 60 santimetreyi pek aşmaz. Geniş topluluklar halinde yaşayan bu hayvanlar Amerika'da en bol bulunan maymunlardır. Böcek, örümcek, meyve ve küçük kuşların yanı sıra kertenkele ve benzeri küçük hayvanları da yedikleri sanılmaktadır.
Titilerin (Callicebus cinsi) yumuşak yünsü postunda uzun ve sert kıllar bulunur. Genel­likle kahverengi ve kızıl kahverengi olan bu maymunların bir türü bozdur. Davranışları ve besinleri sincap maymunlarınınkine benzer.
Geceleri etkinlik gösteren birçok memeli hayvan gibi durukulinin (Aotus trivirgatus) de gözleri iridir. Yuvarlak başında beyaz üzerine üç koyu şerit bulunur. Kuyruğu gövdesinden biraz daha uzundur. Geceleri dolaşmaya çıka­rak böcekleri, meyveleri ve kuşları yerler.
Yenidünya maymunları arasında yalnız uvakarilerin (Cacajao cinsi) kuyruğu kısadır. Brezilya'da, Amazon ve Rio Negro ırmakları boyunca son derece sınırlı bir bölgede yaşa­yan üç türü vardır. Kara başlı uvakarinin (Cacajao melanocephalus) yüzü siyah, kızıl ve dazlak uvakarilerin yüzleri ile başları kırmızı­dır. En yüksek ağaçlarda yaşar, yalnız mey­veyle beslenirler.
Sakallı sakilerin (Chiropotes cinsi) tepele­rindeki uzun tüyler ortadan ikiye ayrılarak yanlardan aşağı doğru sarkar. Kuyrukları uzun ve kabarık tüylü, toplam uzunlukları 1 metre dolayında, renkleri siyah ve kahveren­gidir. Büyük ölçüde meyveyle beslenirler. Tüm Yenidünya maymunlarında olduğu gibi sakilerin de burnu geniştir ve burun delikleri yanlara doğru açılır.

Dar Burunlu Maymunlar
Dar burunlu maymunlar Yenidünya may­munlarından, burun deliklerinin birbirine ya­kın olması ve aşağı ya da öne doğru açılmasıy­la ayrılırlar. Şebek, babun ve mangabey gibi bazı türlerin yiyecek biriktirdikleri avurt ke­seleri vardır (Babun). Ayrıca bu grup üyelerinin kalçalarında bazen çok parlak renkler alan nasırlaşmış yerler bulunur. Ağız­larında tamarin ve marmosetler gibi 32 diş vardır.
Türlere göre değişik davranışlar gösteren şebekler (Maçaca cinsi) bir türü dışında Asya' da yaşar. Afrika'nın kuzeybatısında bulunan Berberi şebeğinin (Maçaca sylvana) Cebelita­rık'taki küçük bir topluluğu bir olasılıkla buraya sonradan getirilmiştir. Bazı şebek türleri ağaçlarda yaşamakla birlikte, bütün şebekler zamanlarının az ya da çok bir bölümünü yerde geçirir. Erişkinlerin baş ve gövde uzunluğu yaklaşık 60 santimetredir. Yengeç yiyen şebek (Maçaca fascicularis) genellikle akarsuların kıyısında ya da yakınla­rında yaşarken, dağ şebeğine (Maçaca speciosa) deniz düzeyinden yüksekliği 2.000 metre­ye kadar ulaşan dağlarda rastlanır. Aslan kuyruklu şebeğin (Maçaca silenus) kuyruğu püsküllü, yüzünü çevreleyen tüyler uzundur. Şebekler birey sayısı 5-40 arasında değişen topluluklar halinde yaşar. Hemen her şeyi yiyen bu maymunlar dadandıkları bahçe ve tarlalardan kovulmaya çalışıldığında saldır-ganlaşabilirler.
Birçok türü bulunan genonlar (Cercopithecus cinsi) Afrika ormanlarında geniş bir dağı­lım gösteren maymunlardır. Bazıları kara, beyaz ve koyu kırmızıdan oluşan parlak renk­lerle bezelidir. Yeşilimsi boz olan öbürleri akarsu yakınlarındaki seyrek ağaçlı, çalılık alanlarda yaşar ve iyi birer yüzücüdür. Ge-nonlara akraba olan patas maymununa (Erythrocebus patas) Sudan'ın güneyindeki kurak ve kayalık yerlerde rastlanır. Alt bö­lümleri beyaz, üst bölümleri kızıl kahverengi, yüzü siyah ve bıyıklıdır. Bütün genonlar çok uzun kuyruklarıyla birlikte yaklaşık 90 cm uzunluğundadır. Dişiler tek, ender olarak ikiz yavru doğurur. Meyveler, kabuklu yemişler, böcekler, kuş yumurtaları, küçük kuşlar ve kertenkelelerle beslenir, doğal ortamlarının dışında yaşamaya kolayca alışabilirler.
Mangabeyler (Cercocebus cinsi) genonların daha iri yapılı akrabalarıdır. Ağaçlarda yaşa­yan bu maymunların kuyrukları, kolları ve ayakları uzun, gövdeleri incedir. Çoğu Orta Afrika'nın sık ormanlarında yaşar. Genonlar gibi beslenir, bazen tahıl tarlalarını yağma­larlar.
Genellikle 5 cins altında toplanan langurlar Güney Asya'da, gerezalar (Colobus cinsi) Afrika'da yaşar. Öbür dar burunlu maymun­lardan farklı olarak avurt keseleri bulunma­yan bu maymunlar ayrı bir grup oluşturur.
Langurlar Hindistan, Malakka Yarımadası, Sumatra, Cava, Borneo ve yakın adalarda yaşar. Yaşamlarını gerezalar gibi ağaçların üstünde geçiren bu maymunların kuyrukları, kolları ve bacakları ince uzundur. Ormanda büyük bir hızla ve kolaylıkla ağaçtan ağaca geçerek ilerler. Ayrıca yerde de hızlı hareket edebilirler. Besinlerini ağaçların yaprakları, çiçekleri ve tohumları oluşturur. Langurlara deniz kıyılarından Himalayalar'da 3.000 met­reye ulaşan yüksekliklerdeki karla kaplı çam ormanlarına kadar değişen ortamlarda rastla­nabilir. Kuyrukları, baş ve gövde uzunlukları­nı biraz aşar. Postları genellikle boz, en irilerin toplam uzunluğu yaklaşık 1,8 metredir. Dişi bir batında tek bir yavru doğurur. Yeni doğan yavrunun rengi erişkinlerden çok farklıdır. Kutsal langur (Presbytis entellus) Hindistan'da kutsal sayıldığından rahatça köylerde ve tapınaklarda dolaşır, dükkânlara girer ya da tarlaları yağmalayabilir.
Borneo'da yaşayan uzun burunlu maymun (Nasalis larvatus) langurların en ilginç türle­rinden biridir. Erişkin erkeklerin burnu çene­lerine varacak ölçüde uzundur. Öte yandan Çin'in Sichuan bölgesinde görülen kalkık burunlu maymunun (Rhinopithecus roxellanae) küçücük, sivri uçlu ve kalkık bir burnu vardır.
Afrika'da yaşayan gerezaların davranışları langurlara çok benzer. Onların da yaprak, çiçek gibi bitkisel maddeleri sindirmeye uyar­lanmış karmaşık bir sindirim sistemi vardır.

İnsansı Maymunlar
İnsansı maymunlar insanlara en çok benzeyen hayvanlardır. Bilinen ilk insansı maymunun fosili yaklaşık 38 milyon yıl öncesinden kal­mıştır. Varlığını sürdüren dört cinsinden dev yapılı goril (Gorilla gorilla) ile şempanzeler (Pan cinsi) Orta ve Batı Afrika'da, orangutan (Pongo pygmaeus) Borneo ve Sumatra'da, gibonlar (Hylobates cinsi) Güneydoğu Asya' da yaşar (Gibon, Goril, Orangutan, Şem­panze).
İnsansı maymunların iskeleti insana ben­zer. Dişlerinin sayıları ve çeşidi insanınkiyle aynıdır. Beyinleri de aynı biçimde ve yapıda olmakla birlikte insanınkinden çok daha kü­çüktür. İnsansı maymunlar insanların yaptığı birçok şeyi başarabilir, ama konuşamaz, soğuk yerlerde de yaşayamazlar. Kanlan insan kanına çok benzer ve insanlann yakalandığı birçok hastalık onlarda da ortaya çıkar. Gövdeleri­nin her yeri kıllarla kaplıdır. Çoğu maymunun tersine kuyrukları yoktur. En ufak yapılı grup olan gibonlar insana en az benzeyen insansı maymunlardır.
Şempanzeler ve goriller işaret dilinde yüz­lerce kelimeyi öğrenmişlerdir. Bazı bilim adamları orangutanların da en az şempanze­ler kadar zeki olduğunu düşünmektedir.
Ormanların yok edilmesi ve avlanarak kırı­ma uğratılmaları sonucu bütün insansı may­munların soyu tükenmektedir.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
bi quan - avatarı
bi quan
Ziyaretçi
1 Mayıs 2009       Mesaj #5
bi quan - avatarı
Ziyaretçi
spit imagephp?sessionc73a70ab652149d4d22b81ffbdddb7fcda793fc144f3ddb05db42384852f9b095cbc05e50e71eb79b1cc63d85b607e21258f002f770de0379516b9
Kızıl Maymunlar (Erythrocebus)

«Kızıl maymunlar» da genon'larla akrabadır. Fakat Ekvator Afrikası'nda yaşıyan bu maymunlar ötekilerden hayli büyüktür, kürklerinin tüyleri, daha sert ve kabadır.
Kızıl maymunlar, ağaçlara tırmanmazlar, ağaçsız ovalarla kırlarda yaşar ve dört ayak üzerinde dolaşırlar. Kollan ve bacakları tipik genon' larınkinden daha uzun olduğu için hayli süratlidirler de, hattâ insanda sırık üzerinde yürüyor hissini uyandırırlar. İhtiyar erkeklerin kumandasındaki küçük sürüler halinde dolaşan bu hayvanlara çok zaman ancak hızlı bir atın üzerinde yetişilebilir. Bu maymunların bir türünün siyah renkli, bir diğerinin ise beyaz renkli bir burnu vardır, fakat tilki kızılı kürk hepsinde müşterektir. Bu, onların tanınmalarına yarayan baş özellikleridir.
ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
29 Mayıs 2009       Mesaj #6
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Primatlar

Sınıflandırma
  • Alem: Animalia - Hayvanlar
    • Şube: Chordata - Kordalılar
      • Sınıf: Mammalia - Memeliler
        • Takım: Primates - Primatlar
Primat Nedir?
Yeryüzündeki canlıların öyküsü yaklaşık 4 milyar yıl öncesinde başlar. Memeliler sınıfının 33 takımından biri sayılan primat ise bugünkü bilgilerin ışığında 65-70 milyon yıllık bir geçmişe sahiptir (Eimerl ve De Vore, 1969; Romer, 1971; Rosen, 1974). Primat tarihi bir bakıma tüm diğer memelilerinkiyle aynıdır. Mezozoik dönemin son zaman dilimi olan kretase'den itibaren yeryüzü iklimi hissedilir derecede değişti; ortam giderek soğumaya başladı. İklimde görülen bu önemli değişmeye, bir varsayıma göre, çok büyük bir gök cisminin dünyaya çarpması sonucu atmosferde oluşan muazzam toz bulutu ve çarpma sırasında atmosfere dağılan çok miktardaki parçacıklar neden oldu. Atmosferi kaplayan toz bulutu ve parçacıklar güneş ışınlarının dünyaya ulaşmasına büyük ölçüde engel oldu. Sonuçta dünyamızdaki ısı önemli derecede düştü.
Bir başka görüşe göre de, bu belirgin iklim değişmesi öyle dış kaynaklı olamazdı; yeryüzü iklimi birdenbire değişmedi. Özellikle ikinci zaman sonundan itibaren başgösteren volkanik faaliyetler, deniz düzeyindeki önemli değişiklikler ve yeryüzü kaynaklı diğer jeolojik olaylar bu iklim değişmesinin belli başlı sorumlularıydı.
Zamanımızdan 65-70 milyon yıl öncesinden itibaren başta dinazorlar olmak üzere çok sayıda canlı tarih sahnesinden silindi. Ortaya çıkan bu boşluğu ise dünyanın birçok bölgesinde çok ufak, genelleşmiş bir anatomik yapıya sahip, dişleri, beslenme alışkanlıkları, sayısız bedensel ve davranışsal özellikleri ile her türlü ortamda rahatça yaşayabilecek bir biyolojik ve fizyolojik potansiyelde olan arkaik memeliler doldurdu. Bu memeliler yavrularını doğurarak dünyaya getiriyorlar, onları emziriyorlardı. Vücut ısılarını ayarlama mekanizmasına sahip sıcak kanlı hayvanlardı. Dişleri, sürüngenlerinkinden farklı olarak kesme, parçalama ve ezip, öğütme işlevlerini üstlenecek biçimde farklılaşmıştı. İşte bu arkaik memeliler içinde bizi de çok yakından ilgilendiren bir takım var ki ona primat adı verilir.
Primat sözcüğü ilk kez İsveçli doğa bilgini Linne tarafından kullanılmıştır. Morfolojik, fizyolojik, biyokimyasal ve davranış örüntüleri yönünden hayli çeşitlilik gösteren primatların tümünü hiçbir ayırım yapmadan maymun denilen çok yanlış bir sözcük altında topluyoruz. Bu sözcüğün bilimsel hiçbir anlamı yoktur; üstelik bir dizi yanlış anlamalara da yol açmaktadır. Biz insanlar, eski ve bugünkü tüm temsilcilerimizle primat dediğimiz bu takımın bir parçası sayılırız. Ancak, neden insanın bu takım içinde yer aldığı, ya da ne tür bir ilişki ile diğer primatlara bağlandığı, bunlar arasından hangilerine diğerlerinden daha yakın olduğu pek bilinmez. İşte bu bölümde primatları anatomik ve davranış örüntüleriyle ele alırken, bu tür soruların da yanıtlarını bulmuş olacağız.
Her şeyden önce, biz insanlar tüm diğer primatlar gibi çok hücreliyiz. Bir memeli olarak tıpkı onlar gibi vücut ısımızı birkaç derecelik oynama ile sabit tutarız. Dişi primatlar gibi insanoğlunun dişisi de göğsünde bulunan bir çift memeden yavrusunu emzirir. Aslında, benzerliklerimiz bu kadarla da sınırlı değildir; gerek fizyolojik, gerekse morfolojik birçok anatomik özelliği diğer primatlarla paylaşırız.
Primat dünyası aslında bize pek yabancı sayılmaz; hayvanat bahçelerinde çoğumuz onların yarı açık kafesleri önünde durur, anlamlı bakışlarla uzattıkları ellerine kuruyemiş vb yiyecekleri vermek için yarış ederiz. Yassı tırnaklarla son bulan beş parmaklı ve tutucu başparmağa sahip ellerine bakarak, hayret ne kadar da bizimkilere benziyor, diye şaşar kalırız. Her tür yiyeceği ayırt etmeden yemelerine seviniriz. Gösterdikleri akrobatik hareketlerle seyircilerin hayranlığını kazanırlar. Kulakları, gözleri, yüz mimikleri ile onları hayvanat bahçesinde kendimize daha yakın hissederiz. Ancak aramızda bazı benzerlikler bulunmasına rağmen, yine de farklı bir cins olduğumuzu unutmamalıyız. İnsan dışındaki tüm primatlar içgüdüsel olarak beslenirler ve yaşamlarını böylece sürdürürler. Oysa insan, salt yaşamını sürdürmek amacıyla beslenmez; o yemek yemeyi bir davranış örüntüsü haline getirmiş ve beslenme kültürü nü yaratmıştır. Öte yandan insan, diğer primatlarda olduğu gibi salt soyunu sürdürmek için içgüdüsel olarak cinsel ilişkide bulunmaz. Bunu aynı zamanda bir davranış örüntüsü haline getirmiştir. İnsan, yavrusunu bakıp yetiştirirken, eğer böyle davranmazsam ölür kaygısını gütmez. Bu endişenin ötesinde onu, içinde yaşadığı kültürün icabettirdiği biçimde, daha iyi koşullarda besleme ve yetiştirme yollarını, kendi olanakları içinde araştırır. Aslında, tüm bu davranışları niçin gösteriyoruz? Çünkü bunları yerine getirirken bir tür zevk alıyoruz, mutlu oluyoruz, ruhsal doyuma ulaşıyoruz. Üstelik bunları, tüm diğer canlıların aksine, içgüdülerimizi aşarak gerçekleştiriyoruz. Bir başka deyişle, insan, içgüdülerini büyük ölçüde yitirmiş bir primattır.
İnsan dışında hiçbir primat kültürel sistemler geliştirememiştir. İnsanoğlu, simgesel anlatım sayesinde edindiği her tür davranış örüntüsünü bir bireyden diğerine ya da bir kuşaktan diğerine aktarabilir. Bu nitelik hiçbir primatta yoktur. Doğal ortamlarında primatlar çevrelerinde bulunan taş parçaları, ağaç dalları gibi nesneleri belirli amaçlar (avlanma, savunma vb.) doğrultusunda kullanabilirler, özellikle besin gereksinmesini karşılamak için, ince ağaç dallarını yapraklarından sıyırarak kullanan şempanzenin bu davranışını da pek öyle abartmamak gerekir (Kortlandt, 1986). Bunlarda her şeyden önce simgesel anlatım yoluyla, tıpkı insandakine benzer biçimde, bir bireyden diğerine aktarılan alet yapma ve kullanma geleneği bulunmamaktadır. Şempanzelerin bir alet teknolojileri yoktur. Alet olarak kullandıkları nesneler, hemen orada varolan ve ihtiyaç duyulduğu anda basit biçimde hazırlanan, işi bittikten sonra da bir kenara atılan ağaç dallarıdır. Şempanzeler bazen bu çubukları, dişleriyle kırdıkları uzun hayvan kemiklerinin içinden ilik çıkarmak amacıyla da kullanırlar (Goodal 1965).
Şempanzeleri yaklaşık 30 yıl doğal ortamlarında gözlemleyen Goodall, bunların ağaç dallarını, el ya da ağızlarıyla yapraklarından sıyırdıktan sonra termit yuvalarına sokarak termit yakaladıklarına tanık olmuştur. Bu tür çubukları hazırlarken şempanzeler, ayak başparmaklarını da en az el başparmakları kadar beceriyle kullanırlar. Bu avlanma şekli sadece şempanzeye özgü değildir; nitekim, capuchin adlı Güney Amerika primatları da dal ve yaprakları kullanarak ağaç gövdelerinden böcek larvalarını çıkarıp yerler. Gorillerde, şempanzelerdeki gibi çubuklar yardımıyla avlanma alışkanlığına rastlanmamıştır. îri primatların, özellikle şempanzenin bir başka yeteneği de resim yapmaktır. Şempanzeler bu işten büyük zevk duyarlar. Başında tipik ressam bonesi, ağzında piposu ve elinde yağlı boya fırçası ile tuval önünde büyük bir zevkle kullandığı renklerden çeşitli şekiller yaratan şempanzelere hiç de yabacıa sayılmayız. Şempanzelerin yaptıkları tablolarda renklerin belirli bir düzen içinde kullanıldığı görülür.
Primatlar değişik tonlarda çıkardıkları seslerle iletişim kurarlar. Primatların ses tonları, insan hariç tutulursa, 7 ile 26 birim arasında değişir, iletişim açısından insanı, diğer primatlardan ayrı değerlendirmek yerinde olur. İnsana özgü konuşma dilinin başka hiçbir primatta olmadığını biliyoruz. Bu yetenek onun aşağı yukarı 2 milyon yıl boyunca fizyolojik ve nöropsikolojik düzeyde geçirdiği değişim süreçleri sonunda gerçekleşmiştir.
İnsan dışındaki primatlara gelince, örneğin çok sık ormanlık alanlarda özellikle gece yaşamına uyum sağlamış primatlarda iletişim sesle ya da görsel olarak değil de, çoğunlukla göğüs, boyun, kol ve anüs çevresindeki salgı bezlerince salgılanan kokular sayesinde olur. Yeni Dünya primatlarından aluattalar, köpek gibi uluyarak iletişim kurarlar. Bu ses onların gırtlak bölgesindeki anatomik yapının değişik olmasından kaynaklanır. Bunlarda dil kemiği aşırı ölçüde büyüktür. Dil kemiğinin yarattığı titreşim bu sesin çıkmasını sağlar.
Jibonlarda çenelerin altında hava ile dolabilen iri ses kesecikleri vardır. Ses çıkaracağı sırada bu hava keseciği jibonun başı kadar irileşebilir. Ormanlık alanda birbirlerinden uzakta bulunan jibonlar, aralarında bu keseciklerden çıkardıkları seslerle haberleşirler. Aynı oluşum orangutanda da vardır. Çene altında bu oluşum göğüse kadar inebilir. Şempanze ve gorillerin gırtlak bölgesinde de hava keseciği bulunur. Ancak bunlar, orangutan ve jibondakinin aksine içe doğru gelişmiştir. Goril, elleriyle göğsünü yumruklarken bu kesecikler de şişer; böylece ses meydana gelir. Bu şişen kesecikler, aynı zamanda, göğüs kafesindeki kaburgaları da gorilin yumruklarından korumuş olur.
Orangutan ve şempanzenin yüz mimikleri diğer iri primatlarınkine oranla zengindir. Özellikle ağız çevresinde oldukça gelişmiş kaslar bulunur (Buettner-Janusch, 1966). Bu sayede sıkıntılarını, heyecanlarını ve daha birçok duyguyu rahatça ifade etme fırsatı bulurlar. Şempanzenin iletişim kapasitesi yaklaşık 50 yıldan beri çeşitli laboratuvar çalışmalarına konu olmuştur (Lewin, 1991). Laboratuvarda uzmanların özel denetimi altında sürdürülen tüm çabalara rağmen şempanzelere konuşma öğretilememiş; bu alanda sarfedilen çabalar sonuçsuz kalmıştır. Aslında şempanze ve diğer iri primatların gırtlak ve yutak bölgesindeki anatomik yapıları, nörolojik donanımları ve beyin korteksleri konuşmaya yatkın olmadıklarını göstermektedir. Bu durumda, uzmanlar, insanlar için geliştirilen sağır-dilsiz dilini öğretme yoluna gitmişler ve bunda başarılı olmuşlardır, »öylece şempanze ile olan iletişim, konuşma diliyle değil de, sağır-dilsizler için özel hazırlanan ve simgelerden oluşan ameslan adlı bildirişim sistemi sayesinde mümkün olmuştur. Bu bildirişim sistemi içinde 200 sözcükten oluşan bir alfabeden yararlanılmış; uzun uğraşlar sonucu şempanze, ancak bu sistem aracılığıyla insanla diyalog kurabilmiştir.
Primatlar
Primatlar, hayvanlar âleminin memeliler sınıfından maymun ve benzeri hayvanları içeren takım. İnsansı maymunları (goril, orangutan, şempanze, gibon ve insan), maymunları, ayrıca lemur, marmoset, galago, tarsiyer ve lorisleri içerir. Primatlar çevik ve hızlı canlılardır. Çoğunluğu agaçlarda yaşar. Hepsinin elleri, ele benzer ayakları, ileri bakan gözleri vardır.

Etimoloji
Tekil ad olan "primat", bu takım içindeki herhangi bir tür için kullanılabilecek ortak isimdir. "Primat" sözcüğü, Latince'de "en başta, mükemmel, asil" gibi anlamları olan primas sözcüğünün çoğulu primatesten Fransızca'ya tekilleşerek geçen primate sözcüğünden türemiştir.

Dağılımı
Primatlar tüm dünyaya yayılmışlardır. İnsan dışındaki primatlar başlıca Güney ve Orta Amerika'da, Afrika'da ve Asya'nın güneyinde bulunurlar. Bazı türlerin yaşadıkları alanlar, Amerika kıtasında Meksika'nın güneyi ile Asya'da Japonya'nın kuzeyi kadar kuzey bölgelere ulaşır.

Sınıflandırma
Resmi olmayan bir gruplamayla, primatlar takımı kabaca üç ana gruba ayrılır:
  • Önmaymunlar (prosimiyenler): Vücutları erken dönem ilkel primatlarınkine en çok benzeyen türlerdir. Bu grubun en bilinen tüleri olan lemurlar, Madagaskar adası ve daha az olarak da Komoros Adaları'nda, dünyanın geri kalanından izole bir durumda yaşarlar.
  • Yeni Dünya maymunları: Simiyenlerin kapuçin, havlayan ve sincap maymunları gibi türleridir; esasen Amerika kıtasında yaşarlar.
  • Eski Dünya maymunları ve insansı maymunlar: Simiyenlerin Yeni Dünya maymunları dışındaki türleridir ve insan hariç tutulursa, Asya'nın orta ve güney kesimleri ile Afrika'da yaşarlar. Ayrıca, fosil bulguları bu gruba ait pek çok türün Avrupa'da da yaşamış olduğunu gösterir.
Güncel Sınıflandırma
Varlığını sürdüren primat familyalarının güncel sınıflaması şöyledir:

primatlist
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!
BrookLyn - avatarı
BrookLyn
Kayıtlı Üye
1 Aralık 2009       Mesaj #7
BrookLyn - avatarı
Kayıtlı Üye
Büyük insansı maymunlar
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Austrolopithecus africanus
"Australopithecus africanus rekonstrüksiyonu."

Hominidae, primatlar (Primates) takımının insansı maymunlar (Hominoidea) üst familyasına dahil bir familyadır ve büyük insansı maymunları içerir. Toplam dört primat cinsi Hominidae familyası içinde sınıflanır. Bunlar, Ponginae alt familyası bünyesinde gruplandırılan Pongo (orangutan) ile Homininae alt familyası bünyesinde gruplandırılan Gorilla (goril), Homo (insan) ve Pan (şempanze) cinsleridir.

Hominidae familyasının sınıflanması yıllar içinde çok defa değişikliğe uğramıştır. Bu familya ilk başlarda yalnızca insan cinsini ve onun soyu tükenmiş akrabalarını içermiş, diğer büyük insansı maymunlar ise Pongidae adlı ayrı bir familyada sınıflanmıştır. Bu tanım günümüzde pek çok antropoloji uzmanınca hâlâ kullanılsa da Pongidae familyasını kısmi soylu (İng., paraphyletic) bir grup durumuna sokmaktadır. Güncel taksonomi yaklaşımları ise tek soylu (İng., monophyletic) grupların oluşturulmasını desteklemektedir. Bu doğrultuda da pek çok biyoloji uzmanı, Pongidae familyasının Ponginae alt familyası olarak Hominidae familyası içine dahil edilmesini ve Ponginae alt familyasının da yalnızca Pongo (orangutan) cinsi ile onun Gigantopithecus gibi soyu tükenmiş akrabalarını içermesini desteklemektedir.

Bilimsel Sınıflandırma
  • Üst alem: Eukaryota - Ökaryotlar
  • Alem: Animalia - Hayvanlar
  • Alt alem: Eumetazoa - Gerçek dokulular
  • Üst şube: Deuterostomia - İkincil ağızlılar
  • Şube: Chordata - Sırt iplikliler
  • Alt şube: Vertebrata - Omurgalılar
  • İnfa şube: Gnathostomata - Gerçekçeneliler
  • Üst sınıf: Tetrapoda - Dört üyeliler
  • Sınıf: Mammalia - Memeliler
  • Alt sınıf: Theria
  • İnfra sınıf: Placentalia - Eteneliler
  • Üst takım: Euarchonta
  • Takım: Primates -Primatlar
  • Alt takım: Haplorrhini
  • İnfra takım: Simiiformes
  • Parvorder: Catarrhini -Eskidünya maymunları
  • Üst familya: Hominoidea -İnsansılar
  • Familya: Hominidae -Büyük insansılar
Sınıflama
Hominidae familyasının Hominoidea üst familyasındaki yeri ve alt türlere kadar olan ayrıntılı sınıflaması aşağıda sunulmuştur; soyu tükenmiş türler dahil edilmemiştir:

  • Üst familya: Hominoidea - insansı maymunlar
  • Familya: Hominidae - büyük insansı maymunlar (hominidler)
  • Alt familya: Homininae
  • Cins: Gorilla - goril
  • Tür: Gorilla beringei - doğu gorili
  • Alt tür: Gorilla beringei beringei - dağ gorili
  • Alt tür: Gorilla beringei graueri - doğu ova gorili
  • Tür: Gorilla gorilla - batı gorili
  • Alt tür: Gorilla gorilla diehli - batı ova gorili
  • Alt tür: Gorilla gorilla gorilla - Cross Nehri gorili
  • Cins: Homo - insan ve yakın akrabaları
  • Tür: Homo sapiens - modern insanlar
  • Alt tür: Homo sapiens sapiens - modern insan
  • Cins: Pan - şempanze
  • Tür: Pan paniscus - bonobo (cüce şempanze)
  • Tür: Pan troglodytes - bayağı şempanze
  • Alt tür: Pan troglodytes schweinfurthii - doğu şempanzesi
  • Alt tür: Pan troglodytes troglodytes - merkezî şempanze
  • Alt tür: Pan troglodytes vellerosus - Nijerya şempanzesi
  • Alt tür: Pan troglodytes verus - Batı Afrika şempanzesi
  • Alt familya: Ponginae
  • Cins: Pongo - orangutan
  • Tür: Pongo abelii - Sumatra orangutanı
  • Tür: Pongo pygmaeus - Borneo orangutanı
  • Familya: Hylobatidae - küçük insansı maymunlar
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
pesimist - avatarı
pesimist
Ziyaretçi
7 Kasım 2010       Mesaj #8
pesimist - avatarı
Ziyaretçi

white handed gibon ape 2250

635px Gibbon Amiens 26873

gibon7




Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
19 Eylül 2012       Mesaj #9
Avatarı yok
Yasaklı
Afrika'nın En Parlak Maymunu

120913miymuunn1widec

Bilim insanları tesadüf sonucu Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde yeni bir primat keşfetti.Utangaç ve oldukça parlak tüylü olan maymun türüne Lesula adı verildi. Maymun, farklı anatomik özellikleriyle dikkat çekiyor.

Amerikalı biyologlar, Plos One dergisinde yayımlanan makalelerinde, boyları 65 santimetreye kadar ulaşan, grili sarılı yeleleri olan türe, Lomami havzasında bulunduğu için "Cercopithecus lomamiensis" adını verdi.Bilim adamları, Haziran 2007'de Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde bir ilkokul müdürünün evine gittiklerini, burada, daha önce hiç görmedikleri maymun türüne ait genç bir dişi hayvan gördüklerini belirtti.Müdürün, maymunun Lesula olduğunu söylediğini yazan bilim adamları, bu yerel ismi daha önce hiç duymadıklarını kaydetti.Aralık 2007'de vahşi hayatta aynı türü keşfettiklerini belirten bilim adamları, bu türün soyunun tükenme tehdidiyle karşı karşıya olduğunu, koruma altına alınması gerektiğini bildirdi.

lesula03we

Lesula'nın ilk fotoğraflarından biri.

Rengarenk Maymun

OurAmazingPlanet sitesine konuşan Hart, “Lesula’nın göğsünde sarı tüyler, arkasında ise yamaya benzer kırmızılıklar var... Böylesini DKC’de yaşayan maymunlarda önceden hiç görmemiştim” dedi. Hart ve meslektaşları, beş yıl boyunca arazi çalışmalarından, genetik araştırma sonuçlarından ve anatomik analizlerden elde ettileri bilgileri ortaya döktü ve parlak maymunun önceden tesbit edilmemiş bir tür olduğuna kadar verdi.



Kaynak : Gençbilim / Plos One - Ntvmsnbc (14 Eylül 2012,09:14)
_AERYU_ - avatarı
_AERYU_
Ziyaretçi
24 Eylül 2012       Mesaj #10
_AERYU_ - avatarı
Ziyaretçi
bbclife10primates2009


erectus


evolutionofprimates

Benzer Konular

16 Kasım 2014 / Misafir Soru-Cevap
10 Haziran 2012 / Mira X-Sözlük