PORSELEN
a. (fr. porcelaine; ital. porcellana, dişi domuzun cinsel organı biçiminde deniz kabuğu, porcella, dişi domuzdan).
1. ince ve sıkı hamurlu, genellikle beyaz renkli, ince yerlerinde yarısaydam, iç kısmı camlaşmış, dışı çoğu kez feldispat ya da kurşunlu parlak ve saydam bir sırla kaplı seramik ürünü. (Bk. ansikl. böl.)
—Camc. Reaumur porseleni, çok ağır bir soğutma ile elde edilen, porselen taklidi beyaz donuk cam (XVIII. yy.).
—Dişç. cerr. Diş porseleni, sabit ya da takma protezlerin yapımında kullanılan porselen çeşidi. (Porselen, yüksek ya da orta derecedeki erime sıcaklığında, laboratuvar fırınlarında pişirilir (ceket kuronlar, doğrudan doğruya değerli alaşımlar ya da krom-nikel üzerinde pişirilen porselenler, çengelli ya da borulu porselen dişler, vb.)
Diş porseleni tekniği, sabit ya da takma protez yapımında porseleni yapı aracı olarak kullanan teknik.
♦ sıf. Porselenden yapılmış eşya vb. için kullanılır; Porselen fincan takımı.
—ANSİKL. Porselenler başlıca iki gruba ayrılır: sert porselen ve yumuşak porselen.
Sert porselen
değişik oranlarda üç ana maddeden oluşur: biçimlendirilebilen, çözülmez bir tür beyaz kil olan kaolen; eritici olarak feldispat; camlaşmayı kolaylaştıran ve yarısaydamlığı sağlayan kuvars. Öğütme, eleme ve yoğurma yoluyla hazırlanan hamur, çarkta ya da elde işleme, ya da dökümle biçimlendirilir. Elde edilen ürün, alçak ısıda (yaklş. 800-1 050 °C) bir ön pişimden sonra feldispatlı bir sırla kaplanır ve yüksek ısıda (1 250-1 450 °C) yeniden pişirilir. Böylece sertleşen sır, çelikle çizilemez hale gelir. Özellikle Çin porseleni, sert Sövres porseleni ve yeni Sövres porseleni (içerdikleri kaolen oranı bakımından birbirlerinden ayrılırlar), mutfak ya da laboratuvar porseleni (ani ısı değişikliklerine dayanıklılığını artırmak amacıyla kaolen oranı yükseltilmiştir) ve yüksek ya da alçak gerilimde yalıtkan olarak kullanılan elektroteknik porselen bu gruba dahildir.
Yumuşak porselen
(genellikle kurşunlu olan sırı çelikle çizilebildiğinden böyle adlandırılır) kendi içinde iki gruba ayrılır: yapay yumuşak porselen ve doğal yumuşak porselen.
Yapay yumuşak porselen ya da fritli porselen
tebeşir katkılı (ya da katkısız) kireçli bir kil ile bir fritten (fırında camlaştırılmış ve toz haline getirilmiş kum, soda, deniz tuzu, güherçile, şap, alçıtaşı karışımı) oluşur. Plastik özelliği az olan hamur, kalıplanarak ya da kalıplanmış bir taslağı çarkta işleyerek biçimlendirilir. Parça, sert porselenden (yaklş. 1 200 °C) daha düşük bir ısıda pişirilir. Bu yolla elde edilen bisküvi daha sonra, pişirme ısısı yaklş. 900-1 000 °C’ı geçmeyen kurşunlu bir sırla kaplanır. XVIII. yy. fransız seramiklerinin büyük bir bölümü bu grupta yer alır.
Doğal yumuşak porselen ya da fosfatlı porselen
XVIII. yy.'da İngiltere’de bulunmuştur. Bu tür porselenlerde fritin yerini doğal bir hammadde almıştır: kavrulmuş ve toz haline getirilmiş kemik biçiminde kalsiyum fosfatın yanı sıra, pegmatite yakın özellikler gösteren bir İngiliz kayacı olan "cornish stone" kullanılır. Hamur, çaplama ve döküm yöntemleriyle biçimlendirilir. Fritli porselenden daha plastik olan bu porselen, onun gibi, bisküvi olarak pişirilir; ancak pişirme biraz daha yüksek bir ısıda (yaklş, 1 250-1 320 °C) gerçekleştirilir. ince fayanslannkine benzeyen sır ise yaklaşık 1 100 °C'ta pişirilir.
—Süslem. sant. Porselen Çinliler tarafından bulundu. Çinliler porseleni, onunla aynı sertlikte ve aynı tınlama özelliğine sahip olan yeşimtaşı kadar değerli sayıyorlardı. Porselen, gre tekniklerinin yavaş yavaş gelişmesi, killerin giderek daha iyi arıtılması ve pişirme tekniğinin, hamurun camlaşabilmesi için gerekli olan yüksek ısıyı (yaklş. 1 300 °C) sağlayacak düzeye ulaşması sonucu ortaya çıktı. Han döneminde (İ.Ö. 206 - I.S. 220), saf olmayan kaolen içeren greler üretildi. Seladon adıyla Avrupa'da yaygınlaşacak olan yeşil sırlı “porselenimsi" greler, Tang döneminde (618-907) görülmeye başlandı. Feldispatlı bir sırla kaplanmış beyaz renkli ve ince biçimli ilk gerçek porselenler de (bunlara şingyao deniyordu) bu dönemde ortaya çıktı. Song döneminde (960-1279) yapım merkezleri sayıca arttı ve boyayıcı oksitlerin kullanımıyla çok değişik tonlarda (fildişi rengi, lavanta mavisi, gri vb) sırlar elde edildi: kazılı ya da kalıplanmış bezekli ding ve çingbailer. Moğol hanedanı Yüenler zamanında (1280-1368) ortaya çıkan "mavi beyaz"lar, Ming döneminde (1368-1644) gelişme gösterdi ve XVII. yy.'da Batı'da çok tutuldu, imparatorluk porselen yapımevinin bulunduğu Cingdıcın (Ciangşi) seramik üretim merkezi, bu dönemde giderek ağırlık kazandı. Ming döneminde ayrıca, "Çin beyazı” denen porselenler üretildi, yüksek ve alçak ısı mineleri geliştirildi. Bu gelişme, Kangşi dönemine (1662-1722) özgü "yeşil aile" porselenleri ile Yongcıng ve Çienlong (1723-1796) dönemlerinde görülen "pembe aile” porselenlerinin canlanıp yaygınlaşmasını sağladı. XIX. ve XX. yy. boyunca Çinliler, eski teknikleri ve süsleme motiflerini bıkıp usanmadan kullandılar.
Çin porseleni
Çin’le sıkı ilişkileri olan Ortadoğu üzerinden ve arap dünyasıyla temaslar sonucu, Ortaçağ'dan itibaren Batı'ya girmiştir. Bununla birlikte, bu dönemde Avrupa'ya ulaşan ve Venedikli Marco Polo’nun kitabında sözü edilen çok ender örnekler, yalnızca hükümdarların koleksiyonlarında yer alıyordu. Bu parçalar, Venedik’te ilk porselen üretimi denemelerinin başlamasına yol açtı (1470). Ümit burnu yolunun Vasco da Gama tarafından keşfi (1497) ve Makao'da bir ticaret kolonisinin kuruluşu (1577), Portekizliler'e, Çin porselenlerinin, özellikle de "mavi beyaz” ların ticaretini geliştirme olanağını sağladı. Bu "mavi beyaz"lar, 1575'e doğru Floransa'da, Toscana grandükü Francesco de Medici'nin atölyelerinde, fritten ve kaolenli beyaz Vicenza toprağından bir tür yapay porselenin üretilmesine yol açtı (bu porselenlerin, doğu tarzı mavi süslemeli değerli örnekleri günümüze ulaşmıştır). Doğu Hindistan şirketi'nin kurulmasıyla (1602) Uzakdoğu ile yapılan ticaretin tekeli Hollandalılar’ın eline geçti ve Amsterdam limanı, süslemeleri önce Delft fayansçıları, sonra da tüm Avrupa tarafından taklit edilen Çin porselenlerinin ithalat merkezi haline geldi.
Doğu Hindistan fransız şirketi’nin kurulmasıyla (1664) Uzakdoğu porselenleri doğrudan Fransa’ya ithal edilmeye başlandı. Bütün fayans ustaları bu yeni ürünün yapım tekniğini bulmaya çalışıyordu. Bu arayışların sonucunda fransız yumuşak porseleni keşfedildi. 1738'de kurulan Vincennes yapımevi "Saksonya işi" porselen üretim ayrıcalığını (1747) ve krallık yapımevi unvanını (1752) aldı. Yapımevinin 1756'da Sövres’e taşınmasından sonra, bu kent Fransa'nın en önemli porselen üretim merkezi haline geldi. Sövres yapımevinde yumuşak porselen üretimi 1800’e dek sürdürüldü.
XVIII. yy.’da yumuşak porselen Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yer alan yapımevlerinde üretiliyordu. Bunlar arasında, Belçika'da Tournai (1750), İsveç'te Marieberg (1766), Danimarka'da Kopenhag (1759), Ingiltere'de Chelsea (1745), Longton Hail (1749), Derby (yaklş. 1750), VVorcester (1751) ve fosfatlı porselenin (bone china) geliştirildiği Bovy, İtalya'da Capodimonte (1743) [1759’da ispanyadaki Buen Retiro'ya taşınmıştır] sayılabilir. Bu yapımevlerinin bazılarında sert porselen de üretilmekteydi.
Ancak, bu yumuşak porselenler bileşim bakımından sert çin porseleninden ayrılıyordu. Sert porselenin yapım sırrı bilinmekle birlikte, esas hammaddesi olan kaolenin daha Avrupa'da bulunmamış olmasından üretilemiyordu. Aue’de (Erzgebirge, Almanya) kaolen yataklannın bulunması ve Ehrenfried VValther von Tschirnhausen ve Johann Friedrich Böttger adlı iki alman bilginin ortak araştırmaları sonucu 1710'da Meissen'de Avrupa'nın ilk sert porselen yapımevi kuruldu. Saksonya seçicisi ve Polonya kralı Güçlü August' un desteğiyle, Meissen, sırasıyla ressam Johann Gregor Höroldt ve heykelci Johann Joachim Kândler'in yönetiminde parlak bir dönem yaşadı ve ürünleri "Saksonya porseleni” adı altında tüm Avrupa'ya yayıldı. Bu porselen türünün yapım sırrı Avusturya’ya (Viyana, 1719), İtalya’ya (Venedik, 1720’ye doğr.) ve Almanya’nın diğer kentlerine ulaştı: Fürstenberg (1747), Höchst (1750), Nymphenburg (1753), Frankenthal (1755), Ludvvigsburg (1758), Berlin (1763).
XVIII. yy.’ın ikinci yarısında, Hollanda'da VVeesp’te (1759) [1771'de Ood-Loosdrecht’e, sonra da Amstel'e taşındı], Belçika'da Brüksel'de (1786), İsviçre'de Zürich (1765) ve Nyon’da (1780), Rusya'da Petersburg (imparatorluk yapımevi, 1763) ve Moskova'da (Gardner yapımevi, 1765) sert porselen fabrikaları açılmıştı. Fransa’da ilk sert porselen üretme denemelerine 1751'e doğru Strasbourg’da Paul Hannong, 1765'e doğru da Niedewiller’de Beyerlö tarafından alman kaolenleri kullanılarak girişildi. Ancak Fransa'da gerçek anlamda bir sert porselen endüstrisinin ortaya çıkması için 1768'de Saint-Yrieix'te (Limousin) kaolen yataklarının bulunmasını beklemek gerekti. Sevres (1769), Limoges (1771) ve Paris bu ülkedeki başlıca üretim merkezleri haline geldi.
Türkler'de porselen
ilk kez XIX. yy. ortalarında, Haliç’te üretilmeye başlanan porselenler Eseri’ İstanbul adını taşıyordu. Topkapı sarayı müzesi'nde örnekleri bulunan bu porselenler formları ve bezemeleriyle batı beğenisini yansıtıyordu. Çok pahalıya mal olan bu porselenler dışarıdan getirilenler karşısında tutunamadı. Abdülhamit II döneminde Yıldız sarayı'nın bahçesinde Yıldız çini ve porselen fabrikası kuruldu. Burada üretilen ince işçilikteki porselenler yalnızca sarayın gereksinimini ve padişahın yabancı konaklarına vereceği armağanları karşılayabilecek boyuttaydı Bu yapıtlarda da batı formları ve beğenisi egemen olmakla birlikte türk motifleri de kullanılıyordu. Bu fabrika 1909'da kapandı.
Türkiye'de, Cumhuriyetin ilk yıllarında hazırlanan Birinci sanayi planfnda bir porselen fabrikası kurulması öngörülerek çalışmalara başlanmış, ancak bu çalışmalar İkinci Dünya savaşfnın çıkması nedeniyle bir sonuç vermemiş ve ülke gereksinimi 1950’lerin sonuna kadar yurtdışından karşılanmıştır. 1960'ta, Yıldız çini ve porselen fabrikası Sümerbank'a bağlı olarak, yılda 1 400 000 parça üretim kapasitesiyle yeniden işletmeye açılmıştır. Onu, 1963’te açılan İstanbul Porselen (bu fabrika 1990 da ekonomik nedenlerle kapatılmıştır), 1968'de 3 5001 kapasiteli Sümerbank Yarımca Porselen, seramik ve çini fabrikası (1984 yılında Çitosan bünyesine alınmış ve kapasitesi 12 000 t'a çıkmıştır), 1977'de yılda 23 000 t kapasiteli Kütahya Porselen sanayii'nin kuruluşu izlemiştir.
Kaynak: Büyük Larousse