Arama

Pap Smear Testi

Güncelleme: 30 Ağustos 2009 Gösterim: 40.666 Cevap: 6
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
23 Kasım 2006       Mesaj #1
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
Pap Smear testi nedir?

Sponsorlu Bağlantılar
Pap smear’ kadın kanserlerinde çok önemli bir tarama testidir. Hücrelerdeki değişiklik en başında bu testle anlaşılır.

Rahim ağzı ve vajinadan dökülen hücrelerin bir fırça yardımı ile toplanıp, özel bazı maddelerden geçirildikten sonra mikroskopla izlenmesi demektir. Bu izlenme olayı sırasında rahim ağzı ve vajinadaki kanser veya kanser öncesi değişime uğramış bazı hücreler seçilebilir ve doktora daha ileri araştırma yapması için uyarı verilir. Bu ileri araştırma vajina ve rahim ağzının ‘kolposkop’ denilen özel bir dürbünle büyütülerek incelenmesi ve burada anormal hücrelerin oluşturduğu doku değişikliklerinden parça alınarak teşhis ve tedavilerin yapılmasıdır.

Rahim ağzı kanseri bilindiği gibi kanser olmadan önce uzun süren bir süreçten geçmektedir. Bu süreçte önce rahim ağzındaki hücreler hafifçe değişiklik göstermekte sonra bu değişiklik hafif, orta ve ağır gibi değişik etaplardan geçmektedir. Bu etapların ilk günlerinde kanser durumu söz konusu değildir ve tedavi basitçe yapılabilir. Ancak ağır hücre değişikliğinden sonra uzun bir zaman tedavi etmeden beklenilirse hakiki rahim ağzı kanseri oluşmaya başlar ve bundan sonra da kadının rahmini veya bazı durumlarda hayatını kurtarmak mümkün olmayabilir.

İşte ’Pap smear’ testi, rahim ağzı kanserindeki bu yavaş gelişimden faydalanarak hastalığın kanser olmadan önce tedavisine olanak sağlayacak bir inceleme yöntemidir. Genellikle ‘Pap smear’ testlerinin yoğun bir kadın-doğum kliniğinde
yüzde 3 ile yüzde 5’i anormal çıkmaktadır. Son yıllarda bunda bir artış söz konusu olmuştur. Bunda ki temel sebep ise cinsel ilişki ile bulaşan ‘HPV’ denilen ‘İnsan Siğil Virüsü’nün ülkemizde de artmasıdır.

‘HPV’ virüsü cinsel ilişki ve yakın cilt teması ile geçmekte ve insanın bacak arası bölgesinden başlayarak erkeklerde testis ve penise, kadında ise vulva, vajina ve rahim ağzına kadar uzanan bölgeyi etkilemektedir. Bu virüsün 100’e yakın cinsi vardır ve bu cinslerden en sık rastlanılanlar 6, 11, 16 ve 18’incisidir. Bu cinslerden 6 ve 11 düşük riskli virüsler diye kabul edilir ve bu virüslerin alınması durumunda hücre değişikliğinin kanser yönünde olması az bir ihtimaldir. Ancak 16 ve 18’inci cins virüsler alındığında (yüksek riksli virüsler), hücrelerde daha çok tahribat yaparak kanserleşme yönünde gelişim olabilir. Günümüzde, kadınlarda vajina ve vulva kanserinin çok önemli bir kısmının HPV virüsünden dolayı oluştuğu artık bilinen bir gerçektir. Bu yüzden ülkemizde de yapılan ‘Pap smear’ testlerinde virüs etkisi ortaya çıktığı zaman bu virüsün cinsinin saptanması ve buna göre tedavinin yapılması gerekmektedir.

Kadın sağlığı konusuna hassas olan Jinekolojik Sağlık Merkezleri’nde ‘Pap smear’ testleri ince yayma tekniği ile yapılmakta ve virüs etkisi görülürse virüsün cinsi araştırılıp, bulanabilmekte sonra da virüsün cinsine göre tedavi verilmektedir.

Özetlemek gerekirse; 6 ve 11 gibi düşük riskli virüslerin alınması durumunda bunların hücrede yapacağı değişiklikler genellikle ılımlı olmakta ve bazen hücresel değişiklikler sadece izlemeyle geçebilmektedir. Yüksek riskli virüslerin alınması durumunda ise hücrelerde hafif, orta ve ağır değişiklikler daha hızla gelişmekte, bunların kansere doğru ilerlemesi daha hızlanmakta ve tedavi edilseler bile bu tarz değişikliklerin zaman içinde geri gelme ihtimalleri yüksek olmaktadır.

HPV’ye karşı çok yakın zamanda aşı geliştirilmiştir ve ülkemizde de yapılmaya başlanacaktır. Bu aşı ideal olarak kız ve erkek çocuklarında cinsel ilişkiye geçmeden önce yani 12–13 yaşlarında yapılmalıdır. Bu hastalığı geçirmemiş insanlarda her yaşta aşı yapılabilir. Bu aşı 6, 11, 16 ve 18’e karşı etkilidir. Çünkü bu 4 cins bütün HPV’lerin yüzde 90’ından fazlasını temsil etmektedir.

Dolayısıyla son yıllarda artan ‘Pap smear’ anormalliklerindeki neden HPV’deki artıştır.

HPV’den Korunma Yolları:

Bilinmelidir ki HPV’den prezervatif kullanarak korunmak mümkün değildir. Çünkü HPV erkekte ve kadında bacak arası cildinde de mevcut olabilir ve ciltten cilde de bulaşma söz konudur. Dolayısıyla bu hastalık görüldüğünde mutlaka karşı cinsin de muayene edilmesi gereklidir ve prezervatif kullanımı tek başına yeterli değildir.

Yakın bir gelecekte bugünkü ‘Pap smear’ testleri anormalliliklerindeki patlama, aşının ortaya çıkmasıyla yerini çok daha sağlıklı ‘pap smear’ testlerine bırakacaktır ve umudumuz o dur ki rahim ağzı kanseri de bu şekilde büyük bir oranda ortadan kalkacaktır.

HPV virüsünün boğaz, ağız, yemek borusu, kalın bağırsak ve mide de yerleşebildiği ve kanser ihtimalini arttırdığı hatta bazı kanserlere yol açtığı da bilinen bir gerçektir ve dolayısıyla HPV ile savaş dünyada topyekun bir kanserle savaş şekline dönüşmektedir.


Alıntıdır.

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Kasım 2006       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
PAP Smear Testi - Hayat kurtaran bir tetkik

Sponsorlu Bağlantılar
Vücut dokularının yenilenmesi nedeniyle kaçınılmaz olarak yüzeylerden hücreler dökülmektedir. Bu dökülen hücrelerin toplanıp özel işlemlerden geçirildikten sonra mikroskop altında incelenmesine sitolojik inceleme denir. Bu işlemin en etkili uygulandığı alan rahim ağzından yani serviksten alınan örneklerdir. Servikal hücrelerin bu şekilde toplanması işlemine smear adı verilir.İlk kez 1930'lu yıllarda Yunan doktor George Papanicolaou tarafından tanımlandığı için onun ismine ithafen PAP Smear ya da PAP test olarak da adlandırılır.

Smear testi rahim ağzının kötü huylu (habis, malign) veya kötü huylu bir hastalığa dönüşme potansiyeli olan (premalign) değişikliklerini saptamak amacıyla yapılan bir tarama testidir. Tarama testleri hastalık bulguları taşımayan normal insanlarda yapılan tetkikleridir. Bu nedenle smear testi tanı koydumaz ve kanser bulguları olan kişilerde kanser olmadığını belirtmez. Smear testinin pozitif yani anormal çıkması bir problem olduğunu ve tanıya yönelik ileri testler yapılması gerektiğini işaret eder.

PAP test serviksin yassı hücreli kanserine bağlı hastalık ve ölümleri azalttığı bilimsel çevrelerce kabul edilmiş olan etkili bir tarama testidir. ABD'de 1969 yılında 100.000'de 21.6 olan serviks kanseri görülme sıklığı 1990 yılında 10.4'e düşmüştür. Benzer şekilde bu hastalığa bağlı ölüm oranları da 100.000'de 7.4'den 2.4'e gerilemiştir. Bundan 20-25 yıl önce ABD'de genital kansere bağlı ölümlerde serviks kanseri birinci sırayı alırken smear testinin devlet politikaları ile teşviki sonucu dördüncü sıraya düşmüştür. Bunca önleme rağmen her yıl pekçok yeni serviks kanseri olgusu ortaya çıkmaktadır. Yapılan araştırmalarda bu kadınların yarısında ya hayatları boyunca hiç sitolojik inceleme yapılmadığı ya da son 5 yıl içinde testin tekrarlanmadığı görülmektedir. Gelişmiş ülkelerin büyük kısmında serviks tarama testleri ile ilgili sağlık politikaları bulunmaktayken ne yazık ki ülkemizde bu tür bir strateji geliştirilmemiştir. Ülkemizde PAP smear taraması büyük ölçüde kadın doğum hekiminin yönlendirmesi, daha düşük oranda ve sosyokültürel düzeyine bağlı olarak da hastanın isteği ile yapılmaktadır. Ülkemizde şikayeti olmasa dahi rutin kontrole giden ve smear testi yaptıran kadınların oranı ne yazı ki olması gerekenden çok daha düşüktür. Ayrıca PAP testin gerek alınma tekniği gerekse yorumlanması açısında hekimler arasında tam bir fikir birliği oluşmamıştır.
Smear testinin mantığı nedir?
Serviks rahimin dış dünya ile olan bağlantısıdır. Vajina ile birlikte serviks, mukoza adı verilen bir tür doku ile kaplıdır. Bu doku tıpkı ağzımızın içini kaplayan doku gibidir. Servikal mukoza 5 mikroskopik tabakadan oluşur. Her an bu tabakalarda yeni hücreler yapılmakta ve en dış tabakadaki hücreler dökülerek alt tabakalar yukarıya doğru yükselmektedir. Bu büyüme ve yukarıya doğru olan göç esnasında hücrelerde atipik değişimler olabilir. Buna displazi adı verilir. Var olan hücrelerin atipi göstermeden başka bir tür hücreye dönüşmesine ise metaplazi ismi verilir. Metaplazi normalde görülen bir tablo iken displazi ileride kansere dönüşebilecek anormal bir durumdur.
Vajina ve serviksin her ikisi de epitel hücrelerinden oluşmakla birlikte bu epitel hücreleri birbirlerinden farklıdır. Rahim ağzındaki hücreler salgı yapma yeteneğindeki glanduler hücrelerdir buna karşın vajina skuamöz epitel adı verilen hücrelerden meydana gelmiştir. Bu iki hücre grubunun rahim ağzında biribiri ile komşuluk içinde olduğu bölgeye transformasyon alanı adı verilir. Rahim ağzı kanserlerinin tamamına yakını bu bölgeden başladığı için transformasyon alanındaki hücrelern yapısının incelenmesi son derece önemlidir.
Nasıl alınır
papht2

Smear alınması son derece basit bir yöntemdir ve kesinlikle ağrıya neden olmaz. Jinekolojik muayene esnasında vajinal spekulum takıldıktan sonra serviks görülür. Herhangi bir kanama olmadığından emin olunduktan sonra plastik bir spatul ya da fırça vasıtası ile serviksten vajinaya dökülen hücreler toplanır. Ayrıca yine bu fırça vasıtası ile rahim içine uzanan kanaldan (endoservikal kanal) sürüntü alınır.Yani smear testinde iki yerden hücre örneği toplanır: endoservikal kanal ve vajina.
Alınan materyal bir lam üzerine yayılır ve hemen alkol dolu bir kap içine konur. Fırça üzerine bulaşmış olan mukus salgıları uzaklaştırdığı için inceleme daha kolay ve sağlıklı olmaktadır. Başka bir yöntem de alınan materyali lama yaydıktan sonra 30 santimetre uzaklıktan bildiğimiz saç spreyi sıkmaktır. Her iki yöntemde de amaç alınan hücrelerin lam üzerinde fikse edilmesidir. Ancak piyasada satılan spreylerin alkol içerikleri biribirinden oldukça farklılık gösterdiğinden pekçok hekim preparatı direk olarak alkolde fikse etmeyi tercih etmektedir. Fiksasyonun örnek alındıktan hemen sonra yapılmaması hücresel şekillerin bozulmasına ve kurumasına yol açar. Bu da değerlendirmede hatalara neden olabilir.
Yeni tanı tetkikleri
PAP testinin duyarlılığı %100 değildir. Tarama testinden yeterli verimi alabilmek ve hatalı negatif sonuç görülme oranlarını en aza indirebilmek için yeni teknoloji arayışları devam etmektedir. Sıvı bazlı ince yaymalar bu alanda geliştirilmiş en son yöntemdir. Thin-Prep adı verilen ve şu anda bizim de kullandığımız bu teknikte alınan örnek direk olarak lam üzerine yayılmak yerine tamponlamış alkol içeren bir şişe içerisine karıştırılır. Elde edilen bu hücre süspansiyonu özel bir filtre sisteminden geçirilerek kan, mukus ve diğer ölü hücreler ayrıştırılır ve geride kalan hücreler lam üzerine yayılır. Bu sayede diğer hücreler tarafından maskelenmeyen servikse ait hücreler daha kolay incelenebilir. Thin-Prep smear ideal olmamakla birlikte zorunluluk durumunda kanama varlığında da alınabilir.Thin-Prep tekniği ile alınan smear testinde hatalı negatif oranı %4 civarındadır. Smear ile ilgili bir başka yeni teknoloji de otomasyondur. PAPNET adı verilen yöntemde hazırlanan lam mikroskop altına konur ve bir bilgisayar görüntüyü yorumlar. En sık karşılaşılan 128 anomali bilgisayar tarafından tanınır ve örnek manuel incelemeye alınır. Klasik yöntemler ile negatif olarak değerlendirilen testler PAPNET ile yeniden incelemeye alındığında %10 olguda düşük dereceli SIL ya da daha ileri bir lezyon saptanmaktadır. Thin-Prep ve PAPNET yöntemlerinin her ikisi de Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi tarafından onaylanmış olmasına karşın, maliyetinin yüksek olması nedeni ile PAPNET'in rutin uygulanması önerilmemektedir.

İnceleme
Hangi şekilde alınırsa alınsın hazırlanan preparat sitoloji laboratuvarına gönderilir. Smear alınırken en fazla dikkat edilmesi gereken nokta rahim ağzını rahim boşluğuna bağlayan kanaldan ve vajinadan ayrı ayrı örnek alınmasıdır.
Sitolog preparatı incelerken hasta hakkında bazı bilgilere gerek duyar. Bunlar

Hastanın yaşı
Son adet tarihi
Gebelik olup olmadığı
Hormonal ilaç kullanıp kullanmadığı
Rahim içi araç (spiral) kullanıp kullanmadığı
Jinekoloğun ne amaçla smear testi istediğidir (klinik tanı).
Bu bilgiler pataloji uzmanının tanısını kolaylaştırır ve şüphede kaldığı durumlarda daha kolay karar vermesine yardımcı olur. Patolog kendisine gelen prepratı bir takım kimyasal maddeler ile işlemden geçirir(boyar) ve ışık mikroskopu altında inceleyerek tanısını koyar. Smear sonucunun alınması 24-48 saat kadar sürebilir.

Kimler taranmalı
Serviks kanseri sık rastlanan kanserlerden biri olduğuna ve PAP test sayesinde hastalık ve buna bağlı ölümlerde yüksek oranda azalma saptandığına göre serviksi olan herkes yani bütün kadınlar taranmalıdır.
Taramaya kaç yaşında başlanması gerektiği ve kimlerin hangi sıklıkta tarama işleminden geçirilmesinin uygun olacağı konusunda araştırmalar yapılmış ve bu konuda az çok fikir birliği sağlanmıştır.
Patoloji saptanan olgularda lezyonun tipine ve tedavi şekline göre daha sık tarama yapılabilmekle birlikte patoloji olmayan olgularda yılda bir kez yapılan PAP smear yeterlidir. Bazı gruplar yüksek risk taşımayan hastalarda testin 2-3 yılda bir yapılmasını önermekle birlikte bizim görüşümüz testin yılda bir kez tekrarlanması yönündedir. Eskiden taramaya başlamak için 35 yaş kritik nokta olarak kabul edilmekteyken 1988 yılında Amerikan Kanser Derneği 35 yaşı değil cinsel yaşantının başladığı zamanı esas almak gerektiğini vurgulamıştır.
Hamilelerde smear alınabilir mi?
İdeal olan hamile kalmaya karar verildiğinde genel bir muayeneden geçmek ve bu aşamada smear testini yaptırmaktır ancak bunun mümkün olmadığı durumlarda ilk hamilelik kontrolünde doktorunuz size en son smear testinizi ne zaman yaptırdığınızı soracaktır. Eğer arada geçen süre uzunsa smear testinizi yapacaktır. Hamilelikte PAP smear yapılmasının hiçbir sakıncası yoktur.

Neler Görülür
Serviko vajinal smear alınarak hazırlanan preparatlarda hastanın hücresel durumu, hormonal durumu ve mikrobiyolojik durumu değerlendirilebilir. Smear preparatlarında bulunan elemanlar servikal ve vajinal hücreler, bakteriler, trikomanonas, kandida gibi vajinal enfeksiyon etkenleri, kan elemanları ve spermler bulunabilir. Servikal ve vajinal hücrelerin yapısı kanser ve kanser öncülü lezyonlar hakkında bilgi verirken bu hücre türlerinin sayısı hormonal durumu yansıtır. Dolayısı ile üreme çağındaki ve menopoz dönemindeki kadınlardan alınan smear görüntüleri birbirlerinden farklıdır.

Değerlendirme
Smear testinin sonuçları birkaç değişik ekol şeklinde sınıflanmaktadır. En sık Papanicolaou sınıflaması kullanılır. Son yıllarda bu sınflamaya göre çok daha detaylı olan Bethesda sınıflaması gelişmiş ülkelerin hemen tamamında Papanicolaou sınıflamasının yerini almaktadır. Ülkemizde ise laboratuvar ve sitologlar arasında farklı terminoloji kullanılabildiğinden bir kavram kargaşası ortaya çıkmakta, bu durum hem tanı hem de tadavide sorunlara yol açabilmektedir. Bizim de tercih ettiğimiz Bethesda sistemi, alınan örneğin yeterli olup olmadığını eğer yetersiz ise neden yetersiz olduğunu belirtmesi açısından avantajlıdır. Ayrıca enfeksiyon ya da benzeri nedenlere bağlı iyi huylu hastalıkların tanımlanabilmesi de ek bir avantaj sağlar.
Papanicolaou sınıflaması
Klas 1Normal, atipik hücre yokKlas 2Negatif. Selim bazı hücre değişiklikleri (örneğin enfeksiyon)Klas 3Şüpheli. Hafif, orta şiddette ya da şiddetli displazi
Kesin olarak kanser hücresi olmayan anormal hücreler.Klas 4Carcinoma in-situ. Büyük olasılıkla kötü huylu hücreler Klas 5Kuvvetli pozitif. Tartışmasız kanser hücreleri
Anormal smear varlığında sıklıkla rapor edilen tanımlama servikal intraepitheliyal neoplazidir kısaca CIN olarak tanımlanan bu bulgu Papanicolaou sınıflamasında klas 3'ün alt gruplarıdır. CIN 1 hafif, CIN2 orta, CIN 3 ise şiddetli dispalaziyi tanımlar. Bethesda sınıflamasına göre ise CIN 1 LSIL'e, CIN 2 ve 3 ise HSIL'e eşittir.
Direk mikroskopi incelemesinde vajinit yapan etkenlerin görülmesi enfeksiyon tanısına oldukça yardımcı olur. Ancak özellikle trikomonas enfeksiyonlarında hatalı olarak habis tanısı konabilir.

1991 yılında Bethesda sınıflaması yeniden modifiye edilmiştir. Giderek yaygınlık kazanan bu sınıflamaya göre smear bir tanı aracı değil sadece tıbbi bir konsültasyondur. Hazırlanan preparatın ve bu preparatta bulunan hücre sayısının sitolojik tanı için yeterli olup olmadığı mutlaka belirtilmelidir.
Bethesda Sınıflaması
Yeterlilik Yeterli
Sınırlı
Yetersiz
Tanımlama
Normal
Benign (iyi huylu)
Epitel hücre anomalisi
ASCUS (önemi bilinmeyen atipik hücreler)
LSIL (düşük dereceli lezyon)
HSIL (yüksek dereceli lezyon)
Glandular hücre anomalisi
AGUS (atipik glanduler hucreler)
Adenokarsinom (kanser)

Dikkat edilmesi gereken noktalar

Smear alınmasından önce 24 saat süre ile cinsel ilişkide bulunulmaması sonuçların daha güvenilir olmasına yardımcı olur.
Smear alınmasından önce en az 72 saat süre ile herhangi bir vajinal krem ya da ilaç kullanılmamalı, vajinal duş yapılmamalıdır.
Test için en ideal zaman son adet kanamasından 10 gün sonrasıdır
Kanama varlığında adet kanaması gibi çok miktarda değilse smear alınabilir.
Önemli olan noktalardan birisi de smear'ı değerlendirecek olan patoloğun özellikle bu konuda deneyimli olmasıdır.
Güvenilirliği nasıldır.
Smear taramasında yanlış negatif oranı yaklaşık %25'dir. Yani klinik olarak habaset olduğu halde smear'ın normal çıkması olasılığı %25'dir. Burada smearın alınış tekniğindeki hatalardan patoloğun deneyimine kadar pekçok faktör rol oynar.
Son düzenleyen Pasakli_Prenses; 25 Aralık 2008 17:17
Hi-LaL - avatarı
Hi-LaL
Ziyaretçi
23 Kasım 2006       Mesaj #3
Hi-LaL - avatarı
Ziyaretçi
PAP SMEAR

Nedir ?
Pap test, servikal (rahim ağzı) kanseri ve prekanseröz (kanser öncesi) hücrelerin teşhisi için kullanılan, acısız bir tarama testidir. Hücreler pelvik(jinekolojik) muayene sırasında serviksten (rahim ağzı) yumuşak bir fırça yardımıyla alınır ve incelenmek üzere patoloji laboratuvarına gönderilir. Jinekolojik muayene içinde sadece birkaç dakika sürecek kadar kısa bir işlemdir.
Ne için kullanılır ?
Pap test, servikal(rahim ağzı) kanser ve prekanseröz lezyonlar(yaralar) için önemli bir tarama testidir. Öncelikle tedavi edilmemesi halinde ileride servikal kansere dönüşebilecek olan prekanseröz değişiklikler denen anormalitelerin teşhisi için olmakla birlikte servikal kanserin henüz başlangıçta ve gözle görülebilir hale gelmeden önceki safhasında yakalanabilmesi amacıyla da kullanılır.
Genel olarak, cinsel olarak aktif olan tüm kadınlarda uygulanması gerekir. Taşınılan risk faktörlerine de bağlı olmakla birlikte yılda bir kez yenilenmesi gereklidir. Daha sık periyodlar içinde yapılması ancak servikal kanser açısından risk faktörü taşıyanlar, erken yaşta cinsel aktiviteye başlayanlar, birden fazla seks partneri olanlar ve insan siğil virüsü gibi (HPV / genital siğil etkeni) cinsel yolla geçen bazı hastalıklara daha önce maruz kalmış olanlar için önerilir.
Nasıl hazırlanılır ?
Eğer mümkünse Pap test için en uygun zaman siklusun ortası, yani adetin 15 ile 20. günleri arasıdır ve testten 3 gün öncesinden itibaren vajinal duş ya da herhangi bir vajinal aplikasyon(uygulama) yapılmamış olması tercih edilir. Eğer kontrasepsiyon (gebelikten korunma) için vajinal bir preperat kullanıyorsanız önceki 3 gün boyunca başka bir yolla korunmaya devam etmeniz gerekir.
Nasıl uygulanır ?
Genellikle rutin jinekolojik muayene sırasında uygulanır. Bunun için elbiselerinizi çıkarmanız ve muayene masasına uzanarak uygun pozisyonu almanız istenecektir. Doktorunuz spekülüm denen ve rahim ağzı ile birlikte vajinanın da görülmesini sağlayan bir aparatı(alet) tercihen üzerine bir kayganlaştırıcı da sürerek yavaşça vajinaya sokacaktır. Vajina ve serviks(rahim ağzı) çıplak gözle görülebilen lezyonlar(yaralar) açısından değerlendirildikten sonra yumuşak bir fırça ya da özel bir spatula serviks dokusuna nazikçe sürülmek suretiyle hücre örnekleri alması sağlanacakır. Alınan hücre örnekleri lam denen cam parçaları üzerine aktarılarak incelenmek üzere sitopatoloji laboratuvarına gönderilecektir.
Takip
Muayene ve smear alınma işlemi tamamlandıktan sonra giyinebilir ve bundan sonraki aktivitelerinize devam edebilirsiniz. Bir kaç dün sonra doktorunuzu arayarak test sonucunu öğreniniz.
Riskler
Pap testi acısız ve oldukça güvenilir bir testtir.
Doktorunuzu yeniden aramanız gereken durumlar
Muayene sonrasında rahatsızlık hissi, kanama ya da beklenmedik bir akıntı halinde tekrar doktorunuza başvurunuz.
Ek bilgi
Pap test sonuçları bir kaç değişik şekilde sınıflandırılmasıyla birlikte hepsi de hücresel anormaliteleri tesbit etmeyi amaç edinmiştir. Eğer doktorunuz sonuçlar konusunda şüpheye düşerse testin tekrarı için 3 ay geçmesi gerekir veya kolposkopi ya da biyopsi gibi bir üst basamak araştırmalara gidebilir.
Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
23 Kasım 2006       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Pap Smear Testi

‘Smear testi’ hayat kurtarır
1940’lardan bu yana, rahim boynu kanseri olan kadınlarda ölüm oranı yüzde 70 azaldı. Bunun en önemli nedeni, kadınların çoğunun ‘PAP smear testi’ ile taranması.


Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Emre Yazıcıoğlu
Güncelleme: 10:47 TSİ 19 Mayıs 2006 Cuma

İSTANBUL - Tamamen yanılmaz bir yöntem olmasa da, ‘PAP smear testi’, rahim boynu kanserinin yüzde 95’ini ortaya çıkarıyor.


Pap Smear Test, rahim ağzı kanseri için yapılan bir tarayıcı test. Şikayeti olmayan, 18 yaşını doldurmuş ve seksüel yaşamı başlamış bayanlara, yılda bir yapılıyor.

NASIL YAPILIR?
Test, jinekolojik muayene esnasında, bir özel fırça veya tahta çubuk yardımı ile rahim ağzı bölgesinden salgı alma esasına dayanıyor. Kesinlikle cerrahi bir işlem değil. Dokuya zarar vermeyen ve acı uyandırmayan bir uygulama. Sürüntü materyali olan salgı, lam denilen ince bir cam üzerine yayılıp, patologa gönderilir. Patoloji laboratuvarında boyama işlemlerinden geçirilen cam, mikroskop altında incelenerek, değerlendirilir. İnce yayma teknikle, Human Papilloma Virus(HPV) tayini de yapılır.

NASIL DEĞERLENDİRİLİR?
Değerlendirmede, biri klasik ve eski olan, Class 1, 2, 3, 4 ve 5 olarak isimlendirilen beş sınıf esasına dayanılan, sınıflandırma yöntemi, diğeri ise Bethesda sistemi denilen yeni yöntem kullanılır. Amaç, normal hücreleri, atipik hücreleri veya ara hücreleri, tanımlanıp daha ileri tetkik veya takip konusunda tavsiye bildirmektir.

İNCE YAYMA PAP SMEARİN AVANTAJİ NEDİR?
İnce yayma teknikde daha ayrıntılı ve temiz inceleme olanağı kazanılır. İltihabi hastalıkların etkenleri de tanınabilir. Sonuçlar daha açıktır.

Ayrıca, Pap test sonucu anormal çıkarsa, hasta tekrar çağrılmaksızın, alınmış salgısından HPV DNA testi yapılabilir. HPV pozitif çıkan hastalarda saptanan kanser öncesi hastalıklar, kansere değişebilecek şiddetde kabul edilir. Rahim ağzı kanserinin oluşmasında, büyük oranda HPV rol alır.

ÖNEMİ?
Genelikle rahim ağzı normal hücrelerin, kanser hücrelerine geçişi ani değildir. Belirti verneyen ve pre-malin denilen, kanser öncesi hastalıklar, yılda bir Pap test yaptıranlarda, bu dönemde farkedilir. Kanser öncesi hastalıkların tedavisi çok kolay ve çok başarılıdır. Hasta, kanser teşhisi almadan fark edilmiş ve büyük tedavi işlemleri gerektirmeden tedavi edilmiş olur. Gelecek olan bir kanserden de kurtulur. Pap Smear Testi, yılda bir yaptırabilen ve bu uygulamayı tüm popülasyona ulaştırabilen uygar ülkelerde Rahim Ağzı Kanseri (Serviks Kanseri)ne rastlamak nadirdir.

NE SIKLIKLA YAPILMALI?
Normal kabul edilen, şikayeti olmayan ve daha önceki Pap smear testleri normal çıkan bayanlara yılda bir uygulanır. Şüpheli sonuç alınan durumlarda, eğer ileri bir tetkik yapma gerekliliği yoksa, daha sık aralıklarla yapılabilir. Pap smear testin normal rapor edilmesi, hastanın genital normal olduğunu kanıtlamaz. Rahim üst kısmı ve yumurtalık kanserlerini taramaz.

Ayrıca jinekolojik muayenenin yapılması, rahim üst kısmı, ve yumurtalıklara ait değerlendirme için de sonografik incelemeden geçmesi, yıllık kontrol açısından önem taşır.
kompetankedi - avatarı
kompetankedi
VIP Bir Dünyalı
26 Aralık 2006       Mesaj #5
kompetankedi - avatarı
VIP Bir Dünyalı
Pap Smear testi nedir?
‘Pap smear’ kadın kanserlerinde çok önemli bir tarama testidir. Hücrelerdeki değişiklik en başında bu testle anlaşılır.

Rahim ağzı ve vajinadan dökülen hücrelerin bir fırça yardımı ile toplanıp, özel bazı maddelerden geçirildikten sonra mikroskopla izlenmesi demektir. Bu izlenme olayı sırasında rahim ağzı ve vajinadaki kanser veya kanser öncesi değişime uğramış bazı hücreler seçilebilir ve doktora daha ileri araştırma yapması için uyarı verilir. Bu ileri araştırma vajina ve rahim ağzının ‘kolposkop’ denilen özel bir dürbünle büyütülerek incelenmesi ve burada anormal hücrelerin oluşturduğu doku değişikliklerinden parça alınarak teşhis ve tedavilerin yapılmasıdır.

Rahim ağzı kanseri bilindiği gibi kanser olmadan önce uzun süren bir süreçten geçmektedir. Bu süreçte önce rahim ağzındaki hücreler hafifçe değişiklik göstermekte sonra bu değişiklik hafif, orta ve ağır gibi değişik etaplardan geçmektedir. Bu etapların ilk günlerinde kanser durumu söz konusu değildir ve tedavi basitçe yapılabilir. Ancak ağır hücre değişikliğinden sonra uzun bir zaman tedavi etmeden beklenilirse hakiki rahim ağzı kanseri oluşmaya başlar ve bundan sonra da kadının rahmini veya bazı durumlarda hayatını kurtarmak mümkün olmayabilir.

İşte ’Pap smear’ testi, rahim ağzı kanserindeki bu yavaş gelişimden faydalanarak hastalığın kanser olmadan önce tedavisine olanak sağlayacak bir inceleme yöntemidir. Genellikle ‘Pap smear’ testlerinin yoğun bir kadın-doğum kliniğinde
yüzde 3 ile yüzde 5’i anormal çıkmaktadır. Son yıllarda bunda bir artış söz konusu olmuştur. Bunda ki temel sebep ise cinsel ilişki ile bulaşan ‘HPV’ denilen ‘İnsan Siğil Virüsü’nün ülkemizde de artmasıdır.
‘HPV’ virüsü cinsel ilişki ve yakın cilt teması ile geçmekte ve insanın bacak arası bölgesinden başlayarak erkeklerde testis ve penise, kadında ise vulva, vajina ve rahim ağzına kadar uzanan bölgeyi etkilemektedir. Bu virüsün 100’e yakın cinsi vardır ve bu cinslerden en sık rastlanılanlar 6, 11, 16 ve 18’incisidir. Bu cinslerden 6 ve 11 düşük riskli virüsler diye kabul edilir ve bu virüslerin alınması durumunda hücre değişikliğinin kanser yönünde olması az bir ihtimaldir. Ancak 16 ve 18’inci cins virüsler alındığında (yüksek riksli virüsler), hücrelerde daha çok tahribat yaparak kanserleşme yönünde gelişim olabilir. Günümüzde, kadınlarda vajina ve vulva kanserinin çok önemli bir kısmının HPV virüsünden dolayı oluştuğu artık bilinen bir gerçektir. Bu yüzden ülkemizde de yapılan ‘Pap smear’ testlerinde virüs etkisi ortaya çıktığı zaman bu virüsün cinsinin saptanması ve buna göre tedavinin yapılması gerekmektedir.

Kadın sağlığı konusuna hassas olan Jinemed Sağlık Merkezleri’nde ‘Pap smear’ testleri ince yayma tekniği ile yapılmakta ve virüs etkisi görülürse virüsün cinsi araştırılıp, bulanabilmekte sonra da virüsün cinsine göre tedavi verilmektedir.

Özetlemek gerekirse; 6 ve 11 gibi düşük riskli virüslerin alınması durumunda bunların hücrede yapacağı değişiklikler genellikle ılımlı olmakta ve bazen hücresel değişiklikler sadece izlemeyle geçebilmektedir. Yüksek riskli virüslerin alınması durumunda ise hücrelerde hafif, orta ve ağır değişiklikler daha hızla gelişmekte, bunların kansere doğru ilerlemesi daha hızlanmakta ve tedavi edilseler bile bu tarz değişikliklerin zaman içinde geri gelme ihtimalleri yüksek olmaktadır.

HPV’ye karşı çok yakın zamanda aşı geliştirilmiştir ve ülkemizde de yapılmaya başlanacaktır. Bu aşı ideal olarak kız ve erkek çocuklarında cinsel ilişkiye geçmeden önce yani 12–13 yaşlarında yapılmalıdır. Bu hastalığı geçirmemiş insanlarda her yaşta aşı yapılabilir. Bu aşı 6, 11, 16 ve 18’e karşı etkilidir. Çünkü bu 4 cins bütün HPV’lerin yüzde 90’ından fazlasını temsil etmektedir.

Dolayısıyla son yıllarda artan ‘Pap smear’ anormalliklerindeki neden HPV’deki artıştır.

HPV’den Korunma Yolları:

Bilinmelidir ki HPV’den prezervatif kullanarak korunmak mümkün değildir. Çünkü HPV erkekte ve kadında bacak arası cildinde de mevcut olabilir ve ciltten cilde de bulaşma söz konudur. Dolayısıyla bu hastalık görüldüğünde mutlaka karşı cinsin de muayene edilmesi gereklidir ve prezervatif kullanımı tek başına yeterli değildir.

Yakın bir gelecekte bugünkü ‘Pap smear’ testleri anormalliliklerindeki patlama, aşının ortaya çıkmasıyla yerini çok daha sağlıklı ‘pap smear’ testlerine bırakacaktır ve umudumuz o dur ki rahim ağzı kanseri de bu şekilde büyük bir oranda ortadan kalkacaktır.

HPV virüsünün boğaz, ağız, yemek borusu, kalın bağırsak ve mide de yerleşebildiği ve kanser ihtimalini arttırdığı hatta bazı kanserlere yol açtığı da bilinen bir gerçektir ve dolayısıyla HPV ile savaş dünyada topyekun bir kanserle savaş şekline dönüşmektedir.

*
Son düzenleyen kompetankedi; 1 Mart 2007 18:32
asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
11 Ocak 2007       Mesaj #6
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
RAHİM AĞZI KANSERİNDEN KORUNABİLİRSİNİZ
BUNUN İÇİN DÜZENLİ PAP SMEAR TESTİ YAPTIRMALISINIZ
PAP SMEAR TESTİ NEDİR ?
Rahim ağzındaki (serviks) kanser başlangıcı olabilecek herhangi bir hücresel değişikliği belirleyen basit bir testtir. Bu test bazen hafif bir enfeksiyon belirtisinin yakalanabilmesini de sağlar.

Bir erken tanı yöntemidir.

NASIL YAPILIR ?
Jinekolojik muayene sırasında, doktorunuz tarafından steril özel bir çubukla rahim ağzındaki hücrelerden sürüntü şeklinde bir örnek cam üzerine alınır. Alınan bu örnek labaratuvar'a (patolojiye) gönderilerek incelettirilir.



CANINIZ ACIR MI ?
Örnek alınırken siz hiçbir şey hissetmezsiniz.

PAP SMEAR SONUCU NASIL DEĞERLENDİRİLİR ?
ANORMAL SMEAR NE ANLAM TAŞIR ?
Bazen hiçbir anlam taşımaz. Basit bir tedavi ile geçebilecek hafif bir enfeksiyon ya da örneğin alındığı bölgede bazı hücresel değişiklikler bu testle anlaşılabilir. Her hücresel değişiklik kanser demek değildir. Ancak kişinin hekim tarafından daha sıkı izlenmesi gerekebilir. Bazen bu hücresel değişiklikler kanser anlamı taşır. Rahim ağzı kanseri anlamına gelen değişiklikler bulunduğunda hemen tedavi şansı doğar. Gecikildiğinde kadının ölümü ile sonlanabilecek rahim ağzı kanseri,bu testle bulunduğunda hemen tedavi edilirse, hastalıktan eser kalmaz.Bu testle en erken dönemde tanı konulmuş olur.

KİMLER YAPTIRMALI ?

Her kadın bu testi,adet görmeye başladığı andan itibaren menopozda da devam ederek hayatı boyunca önerilen sıklıklarla yaptırmalıdır.Pap smear erken tanı koymaya yönelik bir test olduğundan yaptırmak için kadının şikayeti olması gerekmez.Rahim ağzında yarası olan,cinsel ilişki sırasında ağrı ve batma duyan,damla şeklinde kanaması olan ya da sürekli akıntısı olan kadınlar hiç vakit kaybetmeden pap smear testini yaptırmalıdır.

HANİ DÖNEMDE YAPTIRMALI ?
Pap smear için en uygun zaman iki adet kanamasının ortasındaki günlerdir.Testten önceki 48 saat cinsel ilişki olmaması,hazneye ilaç konulmaması daha iyi sonuç alınmasını sağlayacaktır.

NE SIKLIKTA YAPTIRMALI ?

Eğer bir probleminiz yoksa altı ayda bir yaptırmak gereklidir. Eğer genital herpes tanısı konmuşsa veya üreme organlarınızın bulunduğu yerde siğel varsa ya da geçmişte yaptırdığınız pap smearden olağan dışı sonuç geldi ise her üç ayda bir veya doktorunuzun önerdiği sıklıkta tekrarlanması yararlı olacaktır.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....
DiLaHaNıM - avatarı
DiLaHaNıM
Ziyaretçi
30 Ağustos 2009       Mesaj #7
DiLaHaNıM - avatarı
Ziyaretçi


TÜM KADINLARA YILLIK OLARAK YAPILMASI ÖNERİLEN TEST:

PAPSMEAR



Rahimağzı kanseri ve bu dokudan gelişen kanser öncüsü lezyonlar vajina iç yüzeyini döşeyen dokuyla rahimağzının iç yüzeyini döşeyen dokunun kesiştiği transformasyon zonu (değişim bölgesi) adı verilen bölgede başlar. Rahimağzının iç yüzeyini döşeyen epitel hücreleri salgı yapıcı (glanduler) özellikler taşırlarken, vajinanın iç yüzey hücreleri bu dokuyu çeşitli dış etkenlere karşı (bakteriler, virüsler, cinsel ilişkinin "aşındırıcı" etkileri) korumakla görevli yassı epitel (skuamöz) yapıda hücrelerdir. Buraya değişim bölgesi adı verilmesinin nedeni bu bölgede birbirinden farklı bu iki hücre türünün yakın komşulukta olması ve değişik yapıları nedeniyle sürekli birbirleriyle "geçimsiz" olmalarıdır. Kısaca söylemek gerekirse bu bölgede bir hücre türü diğer hücrenin sınırlarının ilerisine geçerek o bölgede kendi hakimiyetini kurmak istemekte ve bu nedenle burada hücreler adeta bir sınır savaşı halinde bulunmaktadırlar. Bölgede sürekli bir yıkım-yenilenme söz konusudur. Bu esnada sürekli olarak bazı hücreler atılır ve yenisiyle değiştirilir.

Papsmear incelemesi değişim bölgesindeki hücre örneklerinin jinekolojik muayene esnasında alınıp mikroskop altında incelenmesidir. Rahimağzı kanseri ve kanser öncüsü lezyonlar sıklıkla değişim bölgesinden başladığından, bu bölgeden toplanan hücrelerin mikroskopla incelenmesi bize değerli bilgiler verir. Toplanan hücrelerin mikroskop altındaki yapısal özelliklerine bakarak hücrelerin normal olarak devam eden yenilenme sürecinde oldukları veya kanserleşme eğilimi gösterdikleri (burada kanserleşme eğilimi kanser öncüsü lezyonları tarif etmek için kullanılmıştır) belirlenebilmekte ve başlamış bir kanser durumunda kanser hücrelerin kendisi gözlenebilmektedir.


Değişim bölgesinde hücrelerde habisleşme yönünde eğilimler başladığında bu durum kendini mikroskop altında "atipik görünüm" şeklinde gösterir. Atipik tanımı burada alışılmışın dışında hücreler görüldüğünü anlatmakla birlikte her atipik görünüm kanserleşme eğilimini yansıtmaz. Atipik hücreler gözlendiğinde patolog önerisine göre papsmear ilaç tedavisi sonrası tekrarlanır, veya aşağıda anlatılacağı gibi bölgeden biyopsi alınarak ileri inceleme yapılır.

Rahimağzı kanseri uzun bir "kuluçka dönemi" olan bir hastalıktır. Hücrelerde atipikleşme yani kanser öncüsü lezyonların ortaya çıkmasından kanser oluşumuna kadar geçen süre 5-10 yıl arasında ve bazı durumlarda daha uzudur.

Rahimağzı kanseri ve özellikle de ileri evre kanser şifa ile sonuçlanma olasılığı düşük, kanser öncüsü lezyon aşamasında veya çok erken evre kanser aşamasında yakalandığında şifa ile sonuçlanma olasılığı oldukça yüksek bir hastalıktır. Bu nedenle erken tanı ve etkili bir tedavi çok önemlidir. Papsmear kanser öncüsü lezyonları yakalayabilen bir inceleme olarak bu konuda insanoğluna büyük yararlar sağlamaya devam etmektedir.

Papsmear 1941'den beri kullanılan bir kanser tarama testidir ve bugüne kadar geliştirilmiş kanser erken tanı yöntemleri arasında en etkili olanıdır. A.B.D.'de kullanılmaya başlandığından bugüne kadar rahimağzı kanserinden ölümde yaklaşık %70 oranında azalma gerçekleşmiştir. Böyle etkili bir kanser tarama testi mevcut olmasına karşın ülkemizde kadınlarımızın çoğu bu yöntemi bilmemekte veya gözardı etmektedirler. Ülkemizde rahimağzı kanserine yakalanan kadınların sorgulamasında %80'inden fazlasında bu testin hiçbir zaman yapılmadığı veya düzenli olarak yapılmadığı ortaya çıkmaktadır.

Papsmear nasıl uygulanır?

Papsmear jinekolojik muayenenin bir parçasıdır ve muayenenin spekulumla ("metal aletle") inceleme aşamasında rahimağzına ve iç kısmına yerleştirilen genellikle fırça şeklindeki özel bir çubuk yardımıyla rahimağzı salgısı alınmasından ibarettir. İşlem 15-30 saniye sürer ve tümüyle ağrısızdır. İşleme bağlı olarak ve özellikle enfeksiyonu olanlarda işlem sonrası hafif kanama olsa da bu kanama kısa zamanda kendiliğinden durur.

Çubuğun uç kısmında toplanan salgı daha sonra doktor tarafından lam adı verilen mikroskop camına sürülerek yayılır ve hemen özel bir sprey sıkılmak veya özel bir sıvıda bekletmek suretiyle sabitlenir ve korunma altına alını. Bu sabitleme işlemi papsmeardan daha iyi sonuç alınabilmesi açısından önemlidir.

Üzerine yayma yapılmış bu mikroskop camı (teknik adı: yayma preparat) laboratuvarda özel boyalarla boyanır ve daha sonra patoloji uzmanı tarafından dikkatlice incelenir. Sonuç 2-7 gün arasında çıkar.

Gebelikte papsmear uygulanabilir mi?

En uygunu gebelik planlandığında jinekoloji uzmanına başvurulması ve bu esnada rutin jinekolojik muayenede papsmear alınmasıdır. Bunun mümkün olmadığı durumlarda gebeliğin erken dönemlerinde veya şüpheli bir durum olduğunda (aşırı akıntı, ilişki sonrası kanamanın başka bir nedene bağlanamaması gibi) gebeliğin herhangi bir döneminde alınabilir ve bu incelemenin düşük veya erken doğuma yol açması beklenmez.

Papsmear incelemesi ne gibi bilgiler verir?

Papsmear incelemesi temelde bir kanser tarama testidir. Hedefi rahimağzı kanseri öncüsü lezyonları yakalamaktır. Kanserin kesin tanısı rahimağzından numune (biyopsi) alınarak dokunun patoloji uzmanı tarafından incelenmesiyle konur. Ancak her kadına biyopsi almak yerine papsmear incelemesinde şüpheli bulgulara rastlandığında biyopsi almak elbette ki daha etkili bir yöntemdir. Papsmear incelemesi doktora hangi kadından biyopsi alınması gerektiği konusunda yol gösteren bir incelemedir.
Papsmear incelemesinde ek olarak bakteri, trikomonas, mantar ve HPV (genital siğil yapan virüs bkz Sayfa:---) enfeksiyonlarının dolaylı olarak tanısı konabilir. HPV (Human papilloma Virus) enfeksiyonu hiç bir belirti vermese de papsmearda HPV'den etkilenmiş hücrelerin (koilosit hücreleri) görülmesiyle ortaya çıkarılabilir. HPV enfeksiyonuyla rahimağzı kanseri arasındaki muhtemel yakın ilişki nedeniyle bu tanı önemlidir.


Papsmear bazı durumlarda vajina ve rahim iç tabakası kanseri hakkında da dolaylı bilgiler verebilir.

Servikal erozyon ("rahimağzı yarası")

Halk arasında "yara" olarak bilinen hastalık aslında değişim bölgesinin rahimağzı içindeki salgı yapıcı hücrelerin değişim bölgesindeki zaferinden başka bir şey değildir. Yazının en başında bahsedilen "savaş" bu hücreler tarafından kazanılmış ve vajinanın yassı epitel hücreleri erozyon yoluyla "eritilmiştir". Bu erime spekulum muayenesinde rahimağzı üzerine "kızarık" bir görünüm kazandırır ve doktor tarafından halk diline "yara" olarak tercüme edilir.

Bu "yara" akıntı şikayeti dışında bir sorun yaratmayabilir ve çoğu durumda muayene esnasında tesadüfen saptanır. Rahimağzı yarası görünüm olara kanser veya kanser öncüsü lezyonlarla karışabileceğinden, saptandığında mutlaka papsmear alınarak durum değerlendirmesi yapılır. Papsmear raporunda da erozyon tanısı doğrulanır. Erozyon, papsmear incelemesi yapıldıktan sonra mutlaka kriyoterapi ile (dondurarak) veya koterizasyonla (yakılarak) giderilmesi önerilen bir durumdur.

Papsmear ne sıklıkla uygulanmalıdır?

Cinsel yönden aktif hale gelen her kadın yıllık jinekolojik muayeneler için başvurmalı ve bu esnada papsmear kontrolleri yapılmalıdır. İki normal papsmear sonrası, papsmear yapılma sıklığı iki yılda bire indirilebilir. Yıllık jinekolojik muayeneler ömür boyu sürdürülmelidir.

Papsmear için en uygun zaman adet döngüsünün hangi günleridir?

Papsmear için en uygun zaman adet kanaması tamamen bittikten sonraki günler olmakla birlikte kanamanın olmadığı herhangi bir zamanda alınabilir. Adet kanaması veya başka bir nedenle kanama olduğunda papsmear alınsa da teknik zorluklar nedeniyle yorumlanamayabilir. Papsmear uygulamasının daha etkili olabilmesi için bir gün önceden cinsel ilişkide bulunulmamalı ve vajina içi yıkanmamalıdır.

Papsmear sonuçları güvenilir midir?

Papsmear sonucunun güvenilirliğini etkileyen en önemli faktörler usulüne uygun alınması (doğru zamanlama, usulüne uygun teknik kullanarak bol miktarda hücre toplama, alındıktan hemen sonra sabitleme işleminin uygulanması gibi) ve patolojik incelemenin tecrübeli bir patoloji uzmanınca dikkatli bir şekilde yapılmasıdır. Ancak bu şartların tümü yerine geldiğinde ve papsmear sonucu normal geldiğinde bunun %100 olasılıkla kanser olmadığı anlamına gelmediği unutulmamalıdır. Papsmear raporunda şüpheli bir durum ortaya çıktığında da bu tanının genellikle kolposkopi ("büyüteç") veya kolposkopi altında biyopsi ile doğrulanması önerilir.

Papsmear sonuç raporunda neler bildirilir?

Raporda patoloji uzmanı tarafından öncelikle bildirilmesi gereken alınan hücrelerin inceleme için yeterli olup olmadığıdır. Çeşitli nedenlerle (numunenin sabitlenme işlemine tabi tutulmaması nedeniyle kurumuş olması, hücre sayısının yetersiz olması, kan veya yoğun iltihabi hücreler nedeniyle diğer hücrelerin incelenememesi gibi) patoloji uzmanı yeniden numune alınmasını isteyebilir.
Raporda diğer belirtilmesi gereken, sonucun patolog gözüyle normal olup olmadığı, anormal bulgular varsa anormalliğin ne olduğu ve ileri inceleme gerekip gerekmediğidir.


Papsmear raporları patoloji uzmanının benimsediği ekole göre çeşitli sınıflama sistemlerinden biri veya bu üç sınıflamanın her biri ayrı ayrı temel alınarak yazılır (aşağıda yer alan tabloya bakınız).

Hem doktorların hem de hastaların alışkın olduğu ve Papsmear incelemesinin geliştiricisi olan Dr. Papanicolau'nun adının verildiği sınıflamaya göre Class I hücrelerde hiçbir sorun olmadığını, Class II ise hücrelerde enfeksiyona bağlı bazı değişikliklerin olduğunu tanımlar. Class III ve üzeri mutlaka kolposkopi ve biyopsi ile ileri inceleme gerektiren durumları belirtmek için kullanılan ifadelerdir.

Papsmear incelemesinde hücrelerde bir sorun saptandığında Papanicolau sınıflamasına ek olarak patoloji uzmanlarının çoğu sorunu Tanımlamaya Dayalı Sisteme göre de tarif ederler. Burada sorun "hücrelerde atipi" yani şekil değişikliği, "hücrelerde koilositik atipi" yani HPV'ye bağlı değişikliği veya "CIN, I, CIN II, CIN III", yani kanser öncüsü lezyonlar şeklinde tanımlanır.

Bethesda sistemi de Tanımlamaya Dayalı Sisteme benzer bir şekilde hücrelerdeki şekil değişikliklerini ve kanser öncüsü lezyonları kendi terminolojisine göre tanımlar.

Aşağıdaki tabloda en çok kullanılan Papsmear raporlama sistemleri görülmektedir. Aynı satır içinde yer alan ifadeler çeşitli sistemlerde yer alan tanımlamaların birbirleri içindeki tam karşılığıdır.



Son düzenleyen ahmed; 30 Ağustos 2009 13:37

Benzer Konular

11 Haziran 2008 / Misafir Sağlıklı Yaşam
28 Kasım 2011 / Ziyaretçi Soru-Cevap
30 Mart 2011 / Misafir Soru-Cevap
1 Eylül 2008 / TiglonBoYs Taslak Konular